çocukuz bülteni 2. sayı - İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları

Vali Toprak minik
hastaları yılbaşında
yalnız bırakmadı
İzmir Valisi Mustafa Toprak ve eşi
Avukat Selime Toprak yeni yıla girerken Hastanemizde tedavi gören çocukları ziyaret etti.
DR. BEHÇET UZ ÇOCUK HASTALIKLARI CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIMA HASTANESİ
ÇocukUZ
Yıl: 1 Sayı: 2
ŞUBAT 2014
BÜLTENİ
Vali Toprak'ı hastaneye gelişinde,
Kamu Hastaneleri Birliği Güney Genel Sekreteri Prof. Dr. Behzat Özkan,
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve
Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi
Yöneticisi Uzm. Dr. A. Murat Balanlı
ve hastane nöbetçi heyeti ile personeli karşıladı. Hasta ziyaretleri öncesi
Genel Sekreter Özkan ve Yönetici
Balanlı hastanenin sunduğu hizmetler,
ihtiyaç duyulan bina ve ekipmanlar
ile yapımına başlanılan ek bina hakkında Vali Toprak'a bilgi verdi.
Vali Toprak, aldığı bilgilerden sonra "iyi bir şekilde yürütülen hizmetlerin aynı şekilde devam edilmesi,
bahsedilen ihtiyaçların bir an önce
giderilmesi ve hastane yönetimince
dile getirilen anne oteli projesinin
imkanlar ölçüsünde hayata geçirilmesi gerektiğini" ifade ederek, Genel Sekreter ve Hastane yöneticisi
ile personelin yeni yılını kutladı.
ri Şirine ve Prens kostümlü iki gönüllü tarafından dağıtıldı. Çocuklarla
oyun oynayıp yüz boyama etkinliği
gerçekleştiren gönüllüler sayesinde
çocukların yüzlerinde oluşan mutluluk görülmeye değerdi. Çok sayıda
hediye bağışlanan organizasyonda,
hediyeler teker teker çocuklara dağıtıldı. Kalite Direktörü Nurcan Doğan
Yalçın, personelin desteğiyle minik
hastalarda bu kez de hediye mutluluğu yaşatmanın keyfini yaşadıklarını belirterek, “Umarım her yılbaşında bu etkinliğimizi sürdüreceğiz. Benim ortaya attığım fikre destek verip
hediyelerle çocuklarımızın hastalıklarını unutturan bütün mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi.
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları
Cerrahisi Eğitim ve Araştırma
Hastanesi adına
İmtiyaz Sahibi
Ahmet Murat Balanlı
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Zeynep Dönmez
ÇocukUZ
Yıl: 1 Sayı: 2
Daha sonra Vali Toprak ve eşi Selime Toprak,
kendilerine refakat eden Prof. Dr. Özkan ve Yönetici Balanlı ile Çocuk Kalp-Damar Cerrahisi,
Büyük Çocuk Servisi’nde yatarak tedavi gören
çocukları ziyaret etti, yeni yıllarını kutlayarak hediyeler verdi. Hasta çocuklar ve aileleri ziyaret-
ten duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Vali Toprak, hastane koridorlarında çocuklarının tedavisi için İzmir ve çevre illerden gelen vatandaşlarımızın sorunlarını dinledi. Toprak, hastaların yeni yıllarını kutlayarak acil şifalar diledi.
Hasta
Hastaminikleri
minikleri bu
bukez
kez
hediyeleriyle
hediyeleriylesevindirdiler
sevindirdiler
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nin minik hastalarının yüzleri yılbaşında hastane çalışanlarının verdiği hediyelerle güldü. İlk kez geçen
yıl gerçekleştirilen yılbaşı hediye organizasyonu bu yıl da düzenlendi.
Hastanenin Kalite Direktörü Nurcan
Doğan Yalçın, Odiometri Nilgün
Kaya, memur Gökhan Gürol Özarslan, Radyoloji Teknikeri ve Hasta
Hakları Birim Sorumlusu İrfan Yavuz
ile Kalibrasyon Birim çalışanı, Ramazan Küçükcan’ın organizasyonu,
Hastane yönetiminin de onayıyla
çalışanlar, minik hastaları için hediye topladı. Poliklinik ve Yoğun Bakım hastaları dışındaki tüm yataklı
servisteki hastalara yeni yıl hediyele-
DR. BEHÇET UZ ÇOCUK HASTALIKLARI CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIMA HASTANESİ
Kış Okulu sona erdi
Üç yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen
Kış Okulu bu sezon da başarıyla tamamlandı. Kursu başarıyla geçen asistanlar katılım belgesi almaya hak kazandı. Başhekim Prof. Dr. Ali Anarat yaptığı
açıklamada “Behçet Uz Kış Okulu, 2011
yılından bu yana hastanemiz bünyesinde
düzenlenmekte olan bir eğitim programıdır. Konular 0-5 yaş çocuk beslenme, büyüme ve gelişimi temel alınarak seçilmiş,
ayrıca bu yaş grubunda görülen önemli
sorunlara yaklaşım de verilmeye başlan-
Yayın Kurulu Üyeleri
Orkide Güzel, Hasan Ağın, Yelda
Sorguç, Ramazan Küçükcan, Serpil
Şeker, Semra Kan, Gülnaz Çelikesir,
Yüce Ayhan, İlker Devrim, Şener
Tulumoğlu, Hamit Adıbelli, Hakan
Vuruşkaner.
Yayın Koordinatörü
Ferzan Yapkuöz
Yayın Danışmanı
Sabriye Mercan Bolulu
Görsel Yönetmen
Selami Özcan
mıştır. Bunun dışında günlük rutinde fazla
yer bulamayan, araştırma planlama, hekimin hak ve sorumlulukları gibi konular
da okul konuları arasına girmiştir. Sağlık
Bakanlğı’nın 0 - 5 yaş çocuğa yönelik
programları da yeri geldikçe vurgulanmaktadır. Okul katılımcıları 3. ve 4. yıl
uzmanlık öğrencileri olmaktadır. Eğitimciler ağırlıklı olarak hastanemizden olmakla birlikte, diğer eğitim kurumları da eğitime destek vermektedir. Bu yıl üçüncüsü
düzenlendi.” dedi.
Yayına Hazırlık
Baskı
[email protected]
0543 592 11 11
Baskı Tarihi:
Yayın Türü: Yerel
Yıl: 1 Sayı: 2
ŞUBAT 2014
BÜLTENİ
Karabağlar Semt
Polikliniğimiz
hizmetinizde
İzmir’in çocuk yoğunluğu en fazla ilçesi olan
Karabağlar’a kurduğumuz semt polikliniği
sayesinde hastalarımız artık hastaneye
gelmeden de mahallerinde sağlık hizmeti alıyor.
Karabağlar Semt Polikliniğimiz Şubat ayı başında hizmet vermeye başladı. Bozyaka Eğitim
ve Araştırma Hastanesi ile birlikte açtığımız poliklinikte uzman doktorlarımız minik hastalarını,
hastaneye gelmelerine gerek kalmadan her gün
muayene ve tedavi edebilecek. Karabağlar Semt
Polikliniği’nde günde ortalama 120 ile 150 hasta çocuğun bakılması hedefleniyor. 9’da
Çocu k ve
ergenlerde
YAŞAYAN ÖLÜLER ADASI...
SPİNALONGA
Prof. Dr. Behzat
Özkan’ın yazısı 6’da
Dr. Yüce Ayhan’ın yazısı 12’de
3,5 senede 40 kupa aldı
Hastanemizin en zorlu bölümlerinden biri olan Onkoloji
Servisi’nde bir buçuk yıldır
hemşirelik yapan Nurten Demirel briç sayesinde hem stresini
atıyor hem de zihinsel yeteneklerini biliyor. 11’de
Vali Toprak
minik hastaları
yılbaşında
yalnız bırakmadı
İzmir Valisi Mustafa Toprak ve
eşi Avukat Selime Toprak yeni yıla
girerken Hastanemizde tedavi gören çocukları ziyaret etti. 16’da
OBEZITE
Bisiklet
özgürlüktür!
Hastanemizin dört çalışanı
işe bisikletle gidip gelerek
hem trafik çilesinden
uzak duruyorlar hem de
daha sağlıklı bir yaşamın
tadını çıkartıyorlar. 14’te
ÇocukUZ
2
Beş doktorumuz daha doçent oldu
ANLAMLI
BAĞIŞ
Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, Hastanemiz Onkoloji Servisi’nde kullanılmak üzere
iki adet damar görüntüleme cihazı bağışladı. Çok sık damar yolu açılan çocuklarda damar yıpranmalarını engelleyen aynı zamanda damar yollarını kolay bir şekilde bulunmasını sağlayan cihaz, Onkoloji-Hematoloji Şefi Doç. Dr. Canan Vergin’e teslim edildi. 34 bin 500 lira değerinde
olan cihazı ilk kendi deneyen Tartan, “Umarım çocuklar için yararlı olur” diye konuştu. Hastane
Yöneticisi Uz. Dr. Murat Balanlı ise hastaneye verdiği katkılardan dolayı Hakan Tartan’a teşekkür plaketi verdi. BUVAK aracılığıyla alınan bağış serviste kullanılmaya başlandı.
Ontex’ten Dr. Behçet Uz
Hastanesi’ne destek
Ontex Global, Almanya, İspanya,
Belçika ve İngiltere’den sonra 2013
yılı bağışını Türkiye’ye yaptı. Türkiye’de Canbebe, Canped ve Helen
Harper markalarıyla tüketicilerle buluşan Ontex, İzmir’in sağlık sektöründeki önemli sembollerinden Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne 5 bin
Euro’luk bağışta bulundu.
İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde düzenlenen törende Ontex
ME&A İnsan Kaynakları ve İdari İşler Müdürü Aylin Sepici, Ontex Global’in geleneksel yılsonu bağışı için
bu yıl Türkiye’yi seçmesinden gurur
duyduklarını söyledi. Aylin Sepici,
“Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi İzmir’de sembol haline gelmiş sağlık
kuruluşlarından biri… “ dedi.
ÇocukUZ
15
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi
Başhekimi Prof. Dr. Ali Anarat ise
Ontex Global’in 5 bin Euro’luk bağışının Onkoloji Servisi’nin yenilenmesinde kullanılacağını söyledi. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nin kurulmasında ve gelişmesinde bireysel ve kurumsal bağışların önemli rol oynadığını hatırlatan Anarat, amaçlarının
İzmir halkına en iyi hizmeti sunmak
olduğunu söyledi. İzmir Dr. Behçet
Uz Çocuk Hastanesi’nde düzenlenen
törene Ontex ME&A İnsan Kaynakları ve İdari İşler Müdürü Aylin Sepici,
Ontex ME&A Ürün Müdürü Nurdan
Dinç, İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk
Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali
Anarat ve Hastane Yöneticisi Uz. Dr.
Murat Balanlı katıldı.
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları
Hastanesi’nde çalışan beş uzman
doktorumuz doçent oldu. Doç. Dr. İlker Günay, Doç. Dr. Hurşit Apa,
Doç. Dr. Murat Muhtar Yılmazer,
Doç. Dr. Korcan Demir ve Doç. Dr.
Nuri Bayram sınavı kazanarak doçent olmaya hak kazandı. Hastane
Yöneticisi Uzm. Dr. A. Murat Balanlı, Başhekim Prof. Dr. Ali Anarat ve
Başhekim Yardımcısı Op. Dr. Hüseyin Evciler doçent olan doktorları
tebrik etti. Hastane Yöneticisi Uzm.
Dr. A. Murat Balanlı, “Hastanemiz
adına mutluluk verici bir tablo” diyerek doçent olan doktorları tebrik etti
ve başarılarının devamını diledi.
Hastane çalışanlarına
‘İşaret Dili’ sertifikası
YUDUS’da Türkiye birincisi oldu
Hastanemiz doktorlarından Sanem Eren Akarcan, Yandal Uzmanlık Sınavı’nda
(YUDUS) üstün başarı göstererek Türkiye birincisi oldu. Çocuk Alerji ve İmmünoloji bölümünü tercih eden Uzm. Dr. Sanem Eren Akarcan, hastane yönetimi tarafından tebrik edilerek başarılarının devamı dilendi.
Rotaryenler beş cihaz bağışladı
Ege ve Agora Rotary Kulüpleri ortaklaşa
yürüttükleri çalışma sonucu bağışlarla alınan beş adet Hasta Takip ve Görüntüleme Cihazı’nı törenle Dr. Behçet Uz Çocuk
Hastanesi Yeni Doğan Ünitesi’ne hediye
ettiler. Ege Rotary Kulübü geçmiş dönem
Başkanı Elif Aydın Özkaya, bağış töreninde yaptığı konuşmada, projenin geçen yıl
Ege, Agora ve Kanada’dan Midland Kulübü’nün ortak eşli bağış projesi olduğunu
belirterek “Süreç biraz uzadığı için makine teslim törenini bu döneme aksettirmek
durumunda kaldık” dedi.
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Yeni
Doğan Servisi Eğitim Görevlisi Doç. Dr.
Şebnem Çalkara da konuşmasında,
“Yeni doğanlar yeni yaşama geçmiş
bebekler olduğu için yaşamsal parametreleri çok sağlam değil. Buraya yatan bebeklerde gerek solunum olsun
gerek kalp, nabız, tansiyon, ısı olsun
yakın takip gerektiriyor. Biz çocuğun
başında olmasak da bu cihazlar doktorun, hemşirenin gözü kulağı oluyor.
Yani siz bize göz kulak hediye etmiş
oluyorsunuz” dedi.
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları
işaret dilini öğrendi. Hastaneye gelen işitme engelli hasta ve yakınları için gönüllü
olan hastane personeli, kursu başarıyla geçerek sertifika almaya hak kazandı.
120 saatlik eğitimden geçen 90 sağlık personelinin 58’i kursu başarıyla tamamladı. Hastane konferans salonunda
düzenlenen törenle sertifikalarını alan
hastane çalışanları İstiklal Marşı’nı işaret
diliyle okudu. Hastane Yöneticisi Uz. Dr.
Murat Balanlı, insanlar arasındaki iletişimin önemini vurgulayarak, “Kamuya hizmet sunan bir hastaneyiz. İşitme engelli
vatandaşlarımızın daha kolay hizmet alması, personelimizin onları anlaması
açısından düzenlenen eğitime katılan
her personelimizi tek tek kutluyor, duyarlılıklarından dolayı teşekkür ediyorum.
Artık engelli hastalarımızın sorunlarını
daha iyi anlayacağız. Bugün Dr. Behçet
Uz hastanesi yöneticisi olmaktan bir kez
daha gurur duydum” diye konuştu.
Sertifika törenine katılan İşaret Dili Çevirmen ve Eğitimcileri Derneği Genel
Başkanı Zeki Buzgan, personelin gönüllü
olarak işaret dili eğitimi almasının bir
mutluluk olduğunu dile getirerek, “ Dr.
Behçet Uz Hastanesi’nin engelli vatandaşlarımız ile ilgili konularda duyarlı
davranması çok güzel. Çalışanlar artık
engelli hastaların kulağı, sesi olacak.
Hayatlarını daha kolay yaşamaları, hastalıklarını dile getirirken daha iyi anlaşılmalarını sağlayacaklar. Alınan eğitim sayesinde belki de hayati sorunların önüne geçilecek” dedi.
Dr. Behçet Uz Hastanesi Başhekimi
Prof. Dr. Ali Anarat ise konuşmasında
şu ifadelere yer verdi: “Bu hastanede
görev yapmanın farklılığını her gün yaşıyor, kendimi şanslı hissediyorum. Ancak bugün bu farkı daha çok hissettim. Bir dil bir insan demektir. 58 personelimiz bir insanlığa bir insanlık kattılar. Dil, maalesef kullanılmadıkça unutuluyor. Kendi aralarında da konuşarak
unutmamak için pekiştirme yapacaklarına inanıyorum.”
Williams sendromlular bir araya geldi
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları
Hastanesi’nde takip edilen 16 Williams sendromlu çocukların aileleri hem
doktorlarıyla hem de aynı kaderi paylaşan ailelerle bir araya gelip hastalığın çocuklarda yarattığı problemleri ve
çözüm yollarını konuştu.
İzmir Kamu Hastaneleri Birliği Güney
Sekreterliği’ne bağlı Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi, çok ender
rastlanan Williams hastalarını bir araya getirdi. Hastaların sosyal problemlerinin konuşulabileceği bir toplantı organize eden Dr. Hazan, hastalarını biraya getirerek yaşadıkları zorluklarla nasıl mücadele ettiklerini birbirleriyle konuşup fikir alış verişinde bulunarak yardımcı olmaya çalıştıklarını söyledi.
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi
Prof. Dr. Ali Anarat, Tıbbi Genetik Uzmanı Dr. Filiz Hazan, bir diş hekimi
ve psikiyatri uzmanının yer aldığı toplantı hastane konferans salonunda gerçekleştirildi. Bir araya getirdiği ailelerin
bundan sonra birbirleriyle irtibat halinde olacaklarını belirten Tıbbi Genetik
Uzmanı Dr. Filiz Hazan, hastalıkla ilgili
şu bilgileri verdi: “Williams yedinci
kromozomda kopukluğun olmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır, binlerce genetik hastalıkların içinde en özel olan
hastalık diyebiliriz. En belirgin özellikleri güler yüzlü olmalarıdır, kinlenme
duyguları yoktur, çok sosyal çocuklardır. Özel bir yüz şekilleri vardır, onlara ekstra bir güzellik katmaktadır. Ege
Bölgesi’nde bulunan 16 Williams hastasını Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde takip ediyoruz.”
ÇocukUZ
14
Dr. Hakan Vuruşkaner / Ortopedi Uzm.
- Nereye kadar bisiklet?
Yoğun bir iş temposu hepimizi yorgun
düşürürken, işe geliş ve gidişlerde yaşanan trafik çilesi üstüne tuz biber oluyor.
Hastanemizden dört arkadaşımız ise çareyi bulmuşlar: İşe bisikletle gidip geliyorlar. Hem sağlıklarını koruyorlar hem
de trafik çilesinden uzak duruyorlar. Bizlere de örnek olur diye kendileriyle konuşup deneyimlerini sorduk. Oldukça keyifli görünüyor, havlayıp bazen de ısıran köpekleri saymazsak tabii! Ama
onu bile yakınarak değil keyifle anlatıyor Dr. Erkin Serdaroğlu…
SERDAROĞLU: Her zaman bisiklet ama
şimdilik Foça, Gümüldür, Seferi hisar’a
kadar günlük turlar demek daha doğru
olacak. Ama bisikletle Avrupa rotası,
özellikle Atina’dan Cebelitarık’a giden rotayı (eurovelo 8,
http://www.eurovelo.com/en/eurovelos/e
urovelo-8) yapmak istiyorum. Bu gezileri
yapabilenlere çok özeniyorum.
- Neden ve ne zamandır bisiklete biniyorsunuz?
g
z
ö
t
e
l
s ik
SERDAROĞLU: Yaklaşık bir senedir yoğun olarak bisiklete binmekteyim. Bu
Bi
Prof. Dr. Nurettin Ünal’a veda
AİLECEK BİSİKLETSEVERLER
Savaş Güldür ve Özgür Güldür çifti
ise Özgür Hanım’ın yoğun çabaları sayesinde bisikletli olmuşlar. Bisiklet saye-
süreçte denizde yelkenli tekne ne hissettiriyorsa karada da bisikletin bana aynı
duyguları yaşattığını fark ettim. Oğlum
Alp’in de benimle birlikte bisiklete binmesi de, neden bisiklet sorusuna iyi bir
yanıt olacaktır. Biraz da edebiyat katacak olursam bisiklet özgürlüktür, tutkudur
ve aşktır diyebilirim. Fakat bu kelimeleri
bisiklete yakıştırabilmeniz için bence kesinlikle bisiklete binmeniz gerekiyor.
- Bisiklet hayatınızda değişiklik yaptı mı?
SERDAROĞLU: Olmaz mı! Hayatım boyunca köpek tarafından ısırılmamıştım. Bir keresinde Kordon’da bisikletime binerken
bir köpek sürüsüne denk geldim ki bu sürekli oluyor, içlerinden bir tanesi sırf havlamakla yetinmeyip sol bacağımın tadına
baktı. Kuduz aşısıyla da bu sayede tanışma fırsatım oldu. Ama bu olayı zevkle
anlatabilmeyi bisiklet üzerinde geçirdiğim
sürelere borçlu olduğumu biliyorum.
sinde Kordon’un keyfini çıkardıklarını
söylüyorlar. Eğer bisiklet için hastane
bahçesinde park alanları oluşturulursa
çevre sağlığı açısından da önem taşıyan bisikletli ulaşımın yaygınlaşacağını
düşünüyorlar.
!
r
ü
t
k
ü
ürl
gelerek
p
i
d
i
g
le
bisiklet hem de daha
e
ş
i
ı
n
a
r
ört çalışzak duruyorla ıkartıyorlar.
d
n
i
z
i
u
ç
em
Hastan fik çilesinden aşamın tadını
hem trave özgür bir y
memiştim. Ogün bu gündür bisiklet besağlıklı
nim için bir yaşam biçimi haline geldi.
Ne kadar zamandır işe bisikletle gidip geliyorsun?
- Neden bisiklet?
SAVAŞ GÜLDÜR: Öncelikle sağlıklı yaşam
için spor. Malum yaş ilerledikçe kilolar
da ilerliyor. Ayrıca İzmir gibi büyük bir
şehirde yaşamak trafik, park gibi pek
çok sorunu yanında getiriyor. İşe gidiş
gelişler sırasında hastanede park yeri
aramaktan sıkılınca eşim Özgür ile birlikte çözümün bisiklet olabileceğini düşündük ve bu düşünceyi Özgür’ün yoğun çabaları ile hayata geçirdik. İyi ki
de geçirmişiz çünkü yıllardır Kordon’un
dibinde çalışmamıza rağmen keyfini hiç
çıkarmadığımızı bu sayede fark ettik. İşe
gelirken her sabah denize karşı Kordon’da çay kahve içip İzmir’i seyretmeyi bisiklet sayesinde hayatımıza ekledik.
- Bisikletli hayatında neler var?
SAVAŞ GÜLDÜR: Köpekler var. Bayraklı’da oturmaktayım.
Semtimizin köpeklerinin aynı trafikteki
arabalar gibi bisikletlilere karşı da pek
iyi davrandıkları söylenemez. Arabayla
işe gelmekten, park
sorunu nedeni ile
vazgeçmiştik ama bisikletlerimize de yer
bulmakta zorlanıyoruz. Uygun bir bisiklet park yerinin hastanemiz içerisinde
yer almasının pek
çok iş arkadaşımızın
da işe bisiklet ile gidip gelmeye başlamasına neden olacağını düşünüyorum.
ÇocukUZ
3
- Bisikletsiz insanlara neler dersin?
SAVAŞ GÜLDÜR: Eğer İzmir’de yaşıyorum
diyorlarsa keyfini çıkarmak için muhakkak bisiklete binsinler.
- Ailenizde bisiklet serüveninizi başlatan kişi olarak
neler söyleyeceksiniz?
ÖZGÜR GÜLDÜR: Ben özgürlüğü yaşamak isteyen bir insanım, tüm arkadaşlarım bunu bilirler. Bisiklete başladıktan
beri kendimi daha özgür hissediyorum.
Tüm hayat performansımın da artığını
biliyorum. Trafik sıkışmışken aralardan
veya kenarlardan durmadan pedal çevirip yol almak da benim için ayrı bir keyif oluyor.
ÖZDİNÇ: Ben Narlıdere de oturuyorum, düz bir parkur. İşe bisikletle gidip gelebilirmiyim diye düz bir hesabını yaptım daha sonra ekonomik hesabını ve sağlık açısından etkisini düşününce işe bisikletle gidip gelmeye
başladım. 2,5 yıldan bu yana hemen
hemen her gün işe bisikletle gidip geliyorum. Arabamı çok az kullanıyorum
artık, yağmurlu günlerde dahi bazen
çok ıslansam da bisikletle geliyorum
işe. Gidiş- geliş 25 kilometre yol yapıyorum her gün. Bir sayacım var
ona baktığımda 2 yılda, 5 bin kilometre yol yapmışım. Üstelik hastanede park
sorunu da var ve her bisikletle gelen
kişi bir araba eksik getirmiş oluyor. Bu
açıdan da avantajlı bir durum.
Nasıl bir duygu?
ÖZDİNÇ: Özgürlük duygusu çok ön
planda. Tek başına olmak ile ilgili bir
durum. Ben tek başıma kalıp kafamı
dinlemeyi seven bir insanım. 2 yılda 5
bin kilometre yapmışım, bunu uygulamış
olmanız, başarı hissi, özgürlük gibi duyguları yaşamanızı sağlıyor bu da mutluluk verici.
Kamu Hastaneleri Birliği Güney Sekreteri Prof. Dr. Behzat Özkan, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi eski Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Ünal’a hastanedeki hizmetlerinden dolayı teşekkür plaketi verdi.
Güney Sekreterliğinde düzenlenen
törene Prof. Dr. Behzat Özkan,
Mali Hizmetler Başkanı Ali Özsoy,
İdari Hizmetler Başkanı Dr. Eşref
Okunakol ve hastanenin yeni başhekimi Prof. Dr. Ali Anarat katıldı.
Çalıştığı süre boyunca Dr. Behçet
Uz Çocuk Hastanesi’ne çok büyük
emekleri geçtiğini vurgulayan Prof.
Dr. Behzat Özkan, “Yaşadıklarımızı
doğru, dürüst ve ilkeli yaşamalıyız
ve her zaman birbirimizin yüzüne
bakacak şekilde icraatlar yapmalıyız. Ben sizin gözünüzün içine bakabildiğim için kalbim çok rahat.
Nurettin Hocam ile yollarımız bir
gün yine bir şekilde kesişecektir.
Yaptığınız hizmetlerden dolayı size
teşekkür ederiz. Hizmetleriniz burada bitmiyor, çok büyük emek verdi-
ğiniz Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nin yeni binasını da inşallah hep
beraber açacağız” dedi.
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları
Hastanesi eski Başhekimi Prof. Dr.
Nurettin Ünal ise “Behçet Uz’a ilk
geldiğim zaman açıkçası ben buradan emekli olurum diye düşünmüştüm çünkü yapacak çok şey vardı.
Kısmet böyleymiş. İzmir’de en nitelikli sağlık hizmeti veren çocuk hastanesidir Behçet Uz. Eksikleri yok
mu var tabii ki fakat ben bu eksikleri eksik olarak görmüyorum. Özveriyle çalışan personel motivasyonlarıyla bu açıkları ve eksikleri kapatıyor” diye konuştu.
Hastanemizin bir diğer bisikletsever
ismi ise Dr. Oktay Özdinç. Her gün bisikletle 25 kilometre yol yapan Özdinç
için artık bir spor olmaktan çıkmış ve
yaşam biçimi haline gelmiş.
ÖZDİNÇ: Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum. İnsanların bunu gözlerinde büyütmelerine anlam veremiyorum. Tahmin
edilen kadar zor bir şey değil, insanlar
motorlu taşıtların konforuna alıştıktan
sonra tabi ki işe bisikletle gidip gelmek
zor gelebilir.
Sen nasıl başladın bisiklete?
Zorlukları var mı?
Yeni Başhekim Ali Anarat da
yaptığı konuşmada, “Ben Nurettin
Hoca’nın çok pozitif ve olumlu olduğunu biliyordum ama çok farklı
bir yönünü daha gördüm, ekip tarafından çalışanlar tarafından oldukça sevilen biri. Ben yeni geldim
ve omzumdaki yükün oldukça ağırlaştığını hissettim, sevilen bir kişinin
selefi olmak hakikaten güçtür. Nurettin Bey böyle bir yükü de bana
devretmiş oldu. Ben kendisinden
böyle bir nöbeti almaktan dolayı
şeref duyuyorum” dedi.
ÖZDİNÇ: Ben 2,5 sene önce başladım
bisiklet kullanmaya, bir arkadaşımın çocuğunun bisikletine bir parça almak için
gitmiştik ki o arkadaşım Hakan Vuruşkaner’dir. Orada beyaz güzel bir bisiklet
gördüm ve ben bunu almalıyım dedim.
Ortaokuldan bu yana bisiklete hiç bin-
ÖZDİNÇ: Güvenli parkurlar var ama
yine de trafiğin belli yerlerinde riskli
parkurlar sıkıntı yaratabiliyor. Mutlaka
kask takılmalı asla kasksız bisiklete
binmem ve çok önemserim. Hava koşulları zorlu olabiliyor bazen rüzgar ve
yağış gibi.
Kamu Hastaneleri Birliği Güney
Sekreteri Prof. Dr. Behzat Özkan,
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları
Eğitim ve Araştırma Hastanesi eski
Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Ünal’a
hastanedeki hizmetlerinden dolayı
teşekkür plaketi verdi.
BİSİKLETLE, 2 YILDA
5 BİN KİLOMETRE
Tavsiye edermisiniz?
Hastane
yönetimimize
üç yeni
görevlendirme
Hastane yönetimimizde yapılan değişikliklerle Ahmet Balıkçı, Serpil Şeker ve Zeynep Dönmez yeni görevlerine başladılar.
Hastane Müdürlüğüne atanan Ahmet
Balıkçı 1976 yılında Konya’nın Karapınar ilçesinde doğdu. Samsun 19 Mayıs Polis Okulu, Selçuk ve Anadolu
Üniversitelerinden mezun olan Balıkçı,
1995 - 2003 yılları arasında Emniyet
Genel Müdürlüğü, daha sonrasında bugüne kadar Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatının değişik birimlerinde çalıştı.
Zeynep Dönmez ise İdari ve Mali Hizmetler Müdür Yardımcılığı görevine getirildi.
Mersin doğumlu olan Dönmez, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hastane ve Sağlık Kurum-
ları Yönetimi Yüksek Lisans, Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik ve
Sağlık Hizmetleri Lisansı ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi Lisans
eğitimi aldı. Çeşme Devlet Hastanesi Müdür
Yardımcılığı görevlerinde bulunan Zeynep
Dönmez geçen yıl Hastanemize Bilgi İşlem
Sorumlusu olarak gelmişti.
Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü olan
Serpil Şeker de 2001 yılında Hastanemiz
Çocuk Cerrahisi Kliniği’nde göreve başladı. 2009 yılında Onkoloji Hematoloji Kliniği’ne Servis Sorumlu Hemşiresi olarak geçen Şeker, 2014 yılbaşından itibaren Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlüğü görevine
getirildi.
ÇocukUZ
4
ÇocukUZ
13
- Oldukça yoğun bir bölümünüz var, değil mi?
Sevgiyle
büyüyorlar
ARSLANOĞLU: Yenidoğan Kliniğimiz hasta potansiyeli olarak Ege Bölgesi’nin en büyük kliniği, Türkiye'nin ise en büyükleri arasında. Bahsettiğimiz üç serviste yılda toplam 2.250-3.000 arasında hasta ya da
erken doğmuş bebeğin tedavisini yürütmekteyiz. İlerleyen teknoloji, deneyim ve bilgi birikimiyle birlikte her
geçen yıl hem hasta bebeklerin yaşam oranları hem
de yapılan işin kalitesi artmakta. Elbette bu başarıda
gelişen teknolojiden daha önemli olan faktör, işlerinde
kompetan hekim, hemşire ve yardımcı personelin emeği ve özverili çalışmaları…
- Ekibinizi tanıtır mısınız?
ARSLANOĞLU: Yenidoğan Kliniği kadrosunda; yenidoğan eğitim sorumlusu, bir eğitim görevlisi, bir yenidoğan uzmanı, iki yandal asistanı, bir pediatri uzmanı
(poliklinik), 4'ü sorumlu hemşire olmak üzere toplam
72 hemşire, 4 sekreter, 2 odyometri teknisyeni, 23
yardımcı sağlık ve temizlik personeli bulunmaktadır.
Ayrıca bu üç serviste iki aylık rotasyonlar halinde, her
defasında 8-10 pediatri asistanı eğitim almaktadır.
Bu kadar bebeğe hizmet sunan Yenidoğan Ailemizin
fertlerinin hepsi hekiminden, hemşiresine ve yardımcı
sağlık personeline tek tek çok değerli olmakla birlikte
yer kısıtlılığı nedeniyle burada yalnızca eğitim kadromuz ve sorumlu hemşirelerimizin adlarını vermekle yetiniyorum. Ancak adsız kahramanların her birinin de
çok büyük emeği olduğunu hatırlatmak istiyorum: Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu, Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Şebnem Çalkavur, Yenidoğan Uzmanı
Uzm. Dr. Demet Terek, Yenidoğan Yandal Asistanları
Uzm. Dr. Özgür Olukman, Uzman Dr. Kıymet Çelik,
Yenidoğan Polikliniği Uzm. Dr. İlkay Çağlayan, Klinik
Sorumlu Hemşireleri Semiha Çetin, Ayşe Karagöl, Cemile Karataş, Anne Sütü Bankası Sorumlu Hemşiresi
Selver Tekin Özgüven, Poliklinik Hemşireleri Nurşen H.,
Sevim Çalgıcı
- Yenidoğan Servisi’nin bir gününü bize anlatır mısınız?
Yenidoğan Kliniğimizde yaşama sıkı sıkıya tutunan minicik eller
aslında çok şanslılar… Servis çalışanları, uzmanlıklarını sevgileriyle
yoğurup yaşama erkenden gelen bebeklere anne karnının sıcaklığını
yaşatmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmak için uğraşıyorlar.
HASTANEMİZİN en yoğun bölümlerinden birisi Yenidoğan Kliniği… Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu’nun yönetiminde özveriyle, hiç durmaksızın hizmet veren çalışkan
bir ekip. Arslanoğlu ekibiyle gurur duyuyor. Bilim ve
bilgilerine yaşama tutunmaya çalışan minik bebeklere
sevgilerini de katıp yaklaşık üç ay boyunca onları
uzun bir yaşama hazırlıyorlar. Bebeklerin aldığı bir
gram onlara yorgunluklarını unutturuyor, aynı güç ve
enerjiyle çalışmalarını sağlıyor.
- Sertaç Hocam, ilk önce biraz kendinizden bahseder misiniz, doktor olmaya nasıl karar verdiniz?
ARSLANOĞLU: Doktor olmaya karar verdiğimde ilkokulda bile değildim henüz :-) . Ailem, kız kardeşimle
bana zor durumda olanlara yardım etmenin önemini o
kadar çok vurgulamıştı ki o zamandan geleceğimizi
şöyle planlamıştık: ben doktor kız kardeşim de eczacı
olacak ve birlikte çalışacaktık. Sonuç ne mi oldu? İki
doktor, eczacı yok :-)
- Yenidoğan Kliniğini tanıtabilir misiniz?
ARSLANOĞLU: Yenidoğan Kliniğimiz toplam 80 yataklı, üç bölümden oluşmakta ve ayrıca Kliniğimize
bağlı olarak iki izlem polikliniği işlev görmektedir:
Yenidoğan Kliniği'nin yataklı bölümleri:
1. Yenidoğan Servisi: 46 yataktan (kuvöz ve radyan
ısıtıcılı açık yatak) oluşan ve yoğun bakım gereksinimi
olmayan 37. doğum haftası ve üzerindeki hasta bebeklerin yattığı bölüm
2. Prematüre Servisi: Prematüre ve düşük doğum kilolu bebeklerin yattığı 24 kuvözlü bölüm
3. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi: Yoğun bakım ve
solunum aygıtı desteği gereksinimi olan bebeklerin hasta bebeklerin yattığı 10 kuvöz ve solunum aygıtının
bulunduğu ünite.
Yenidoğan Kliniğimiz tarafından yürütülen poliklinikler
ise şöyle:
1. Prematüre Polikliniği: Taburculuk sonrası prematüre
bebeklerin izlemini yürütmektedir.
2. Yenidoğan Polikliniği: Yenidoğan Servisi'nden taburcu olan ve dışarıdan gelen yenidoğan bebeklerin
izlemi yapılmaktadır.
ARSLANOĞLU: Yenidoğan Kliniği'nde bir gün başlamaz aslında, 24 saat aralıksız devam eder. Yenidoğan hekimi, hemşiresi olmak çok büyük fedakarlık
gerektirir. Ailenizi, özel hayatınızı unutmak, sevdiklerinizi ihmal etmek demektir :-). Bazen saatlerce minik
bir bedenin başında kalmak, bazen gece ve gündüz
aralıksız çalışmaktır. Gecenin 3'ünde solunum tüpü
çıkan bir bebeğe yardım için Formula 1 yarışçılarıyla
ölçüşebilir hızda hastaneye koşmaktır. Tıp literatürü
dışında kitap okurken vicdan azabı duymak, hastanede kliniğinizden pek dışarı çıkamamak, izole olmak,
yemek yemeği unutmaktır. Aşkla, sevgiyle yapılır.
Ama... 1000 gram doğmuş, yaşama sizin uzattığınız
ele sarılarak tutunmuş, soluk almasına, erken doğumun getirdiği pek çok sorunu atlatmasına yardımcı
olduğunuz, yoğun bakımda üç ay yatan mini mini
bir bebeğin büyüdüğünü, taburcu olduğunu, ailesinin
mutluluğunu görmek: İşte buna paha biçilemez. Bütün
yorgunlukları, stresleri unutturup bizi daha da büyük
bir sevgiyle çalışmaya iter.
Geleneklerine ve dini değerlerine inatla bağlı, isyankar Giritlilerin ve uluslararası politika arenasının hamleleri Osmanlı’yı Girit’ten uzaklaştırınca tasası en çok
Giritli Türklere düşmüş. İsyancıların intikamından korkup
kaçanlar için bir sığınak olmuş kıyıdan 150 metre ötedeki adacık. Bir süre kendi haline bırakılan Spinolonga sakinlerinin yaşamı ani bir kararla değişivermiş.
Spinalonga‘ya cüzzamlıların yerleştirilmesi hem hastaların toplumdan soyutlanması hem de Türklerden kurtulmak için “iyi” bir çözüm olmuş idareciler için. Amaç
hasıl olmuş zahmetsizce ve her geçen gün sayısı artan
hastalar Türkleri adadan kaçırmış iki yıl geçmeden.
Osmanlı döneminden
kalma iyi durumdaki
iki katlı evler
Başlangıçta sadece Girit’ten toplanan cüzzamlıların
sürüldüğü adaya, ilerleyen yıllarda Yunanistan’ın diğer
bölgelerinden hastalar da gönderilmeye başlanmış. Bu,
adanın talihini değiştiren bir gelişme olmuş. Atina’dan
gönderilen hastalar arasındaki genç hukuk öğrencisi
Remoundakis’in başını çektiği girişimlerle Yunan hükümeti Spinalonga için kesenin ağzını açmış. Evler onarılıp boyanmış, adayı çepeçevre saran yol açılmış. Tiyatrosu, sineması, kıraathanesi, hastanesi, okulu, kilisesi,
fırını ve sebze bahçeleriyle kendi kendine yeten bir
yaşam sürmeye başlamış ada sakinleri. İkinci Dünya
Savaşı yıllarında Girit’i işgal eden Naziler cüzzam
korkusundan adaya iltifat etmeyince tüm dünyayı kasıp
kavuran savaş rüzgarları adaya uğramamış pek. Savaş sonrasındaysa hastalığın tedavisinde sağlanan gelişmeler ada nüfusunu azaltmış epeyce. En sona kalan
20 hastanın da Atina’ya sevk edilmesi Spinalonga için
sonun başlangıcı olmuş.
Spinalonga‘yı dünyaya tanıtan İngiliz yazar Victoria
Hislop’un “Ada” adlı romanı olmuş. Annesinin gizemli
mazisini araştırmak için Girit’e gelen bir genç kızın
anılardaki gezintisini anlatırken arka cephede Spinalonga cüzzam kolonisindeki hayattan kesitler aktaran
bu roman okurların ilgisini fazlasıyla çekince romandan uyarlanan “To Nisi (Ada)” adlı bir TV dizisi yayınlanmaya başlamış Yunanistan’da.
Yunanca resmi adı Kalydon olan adacığın isminin
kökenine ilişkin rivayet muhtelif. Bitişiğindeki büyük ada
Kolokytha’dan kopmuş bir parça gibi görünen bu adacığın konumu ve şeklinden dolayı, “uzun diken” anlamına gelen Latince sözcüklerden türemiş bir isim olduğu iddia edildiği gibi Yunanlıların adanın yerini belirtmek için kullandıkları “stin Elounda” ifadesinin Venedikliler tarafından değişime uğramış olması da muhtemel. Öte yandan Venedik yakınlarında Spinalonga
isimli bir başka adacığın varlığı isim tartışmasına ayrı
bir renk katıyor.
Adaya varışta surların içinden geçilen kemerli, taş
geçide ise “Dante Kapısı” adını vermiş ada sakinleri
yıllar önce, cehennemden çıkış olmadığını düşündükleri
için. Ada yöneticileri dışında kimsenin bu kapıdan geri
dönmesine izin yokmuş ilk zamanlarda. Dante Kapısı’ndan süzülen ana caddenin sol tarafında dizili ve
nispeten iyi durumdaki iki katlı evler Osmanlı döneminden kalmış günümüze. Alt kattaki dükkanların içinde
Spinalonga tarihine ilişkin resimli panolar var bugün,
bir de karantina günlerinden kalma cüzzam tedavisinde kullanılmış araç, gereçler, ilaç ampulleri. İleride bir
sur dibindeyse eski çamaşırhaneden kalan taş yalaklar.
Surların ötesinde sarp kayalıklar, hırçın bir deniz.
Sokak aralarındaki tek tük ağaçlar ile yıkıntılardaki
taşlara tutunmuş kaktüsler adadaki nadir yaşam belirtilerinden.
Bir zamanların tek tanığıysa isimsiz mezarlarda üst
üste gömülmüş Spinalonga ölüleri.
(Dr. Yüce Ayhan’ın gezi yazılarına www.agitoergosum.com adresli internet sitesinden erişilebilir.)
ÇocukUZ
12
ÇocukUZ
5
YAŞAYAN ÖLÜLER ADASI...
Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu
SPİNALONGA
- Minik hastalarınızla aranızda yoğun bir sevgi bağı oluşuyor olmalı.
Nasıl bir duygu bu?
Girit’in kuzey doğusunda yer
alan küçük sahil kasabası Elounda’dan kalkan son tekneye yetişmeyi başarmıştık. Bilmeyene, uzaktan
yekpare bir toprak uzantısı gibi
Dr. YÜCE AYHAN görünen kara parçasının önündeki
adacık, teknenin aştığı her dalgada
giderek belirginleşiyordu. Sadece ada değil, adayı
çepeçevre saran surlar da barizdi şimdi.
Kıyıya ayak bastığımızda günün son seferine
kalmanın iyi bir tesadüf olduğunu fark ettik. Gün
boyu adayı dolduran turist kalabalığından eser
kalmamıştı bu vakitte. Uzaktan belli belirsiz görünen surlar ise devasa taş gövdeleriyle yükseliyorlardı tepemizde. Surların bir köşesindeki geçitten
girince Spinalonga gerçeğiyle yüz yüzeydik artık.
Terk edilmiş bir mahalle, unutulmuş bir köy kalıntı-
…
O vakit kahin yaraya bakacak
Ve adamın saçsız başında yahut alnında
Cüzzamın tende peydahladığı gibi ak kızılca bir
yara görecek olursa eğer
O kişi meczumdur, kirlidir
Kahin onu büsbütün murdar ilan edecek
Kafasında kabuklu yara vardır onun ve böylesi
cüzzamlıdır
Kıyafetleri yırtılacak, saçları kazınacak
Ve o ağzını kapatarak haykıracak: Pisim… pis…
(Eski Ahit, Levililer Kitabı, Onüçüncü Bap)
sıydı içinde dolaştığımız. Daracık bir yolun iki yanında dizili evler, kimi sağlam kimi harap. Fakat
hepsi sessiz, hepsi insansız.
Kutsal toprakları kurtarma bahanesiyle yola çıkıp
Konstantinopolis‘i talan eden 4. Haçlı Seferi’nin lideri
Monferrat markisinin, Bizans’ın kadim başkentinde
bir Latin imparatorluğu kurma sevdasına desteğini
esirgemeyen Venedik dükasına bir miktar gümüş
para karşılığında bahşettiği Girit’te, dört yüzyılı aşan
bir hegemonya sürmüş Venedikliler. Bu zaman zarfında Girit’in pek çok yerinde olduğu gibi Spinalonga’da da bir kale inşa etmişler. Osmanlılar Girit’i aldıklarında Venedik kaleleri birer birer düşmüş ama
bu adacığın Osmanlı’ya geçmesi için neredeyse bir
yarım asır daha beklemek gerekmiş. Girit tümüyle
Osmanlı’ya geçtikten sonra Spinalonga bir Türk köyü
haline gelmiş kısa sürede.
ARSLANOĞLU: Yenidoğan Yoğun Bakım'da yatan
bebekler genellikle 2-3 ay boyunca bizlerle birliktedirler. Kanıta dayalı tıbbın öngördüğü protokoller çerçevesinde bakım ve tedavileri yapılır. Protokoller uluslararası bilimsel standartlara göre güncellenir. Ama ailelerinin
bize teslim ettikleri bu mini minilerin
sorunları atlatmalarında bilim ve bilgi
kadar önemli bir unsur da “sevgi”dir.
Ünitede çalışan her birey anne ve
babaların en değerli varlıklarını teslim almış olduklarının bilincindedirler.
Kısa zamanda büyük Yenidoğan Ailemizin bir bireyi olur bu bebekler.
Sevgiyle beslenip büyürler.
Ünitede yaşam onlar için çok yavaş, bizler için ise çok hızlı tempoludur. Erken doğan bebeklerin akciğerleri, pek çok organı, bağırsak, böbrek fonksiyonları, bağışıklık sistemleri tam gelişmemiştir.
Bir kısmı solunum aygıtı olmadan hayatlarını sürdüremez. Gelir gelmez hızla soluk borusuna tüp yerleştirmek, solunum aygıtına bağlamak, göbek damarlarına
kateter takmak, beslenmesini sağlamak, yaşam fonksiyonlarını sık aralarla takip etmek, kan analizi yapmak
ve sorun olduğunda müdahale etmek gerekir. Bazen dakikalarla yarışırsınız. Yenidoğan hekim ve hemşiresi hızlı
düşünür, çabuk karar verir ama nazik hareketlidir. Başlangıçta damar yolundan beslenme uygulanır, mideye
gönderilen bir sonda aracılığı ile damla damla süt verilmeye başlanır. "O" adım adım emmeyi, yutmayı, nefes almayı öğrendikçe, alabildiği süt damlaları mililitrelere dönüştükçe, yanakları birazcık
dolgunlaştıkça duyulan mutluluk anlatılamaz.
Yenidoğan Servisimizde ise daha da farklı
ama yine hızlı bir tempo hakim. Hekimlerimiz ve hemşirelerimiz yatan hastaların problemlerini çözüp tedavilerini uygularken, aynı
gün içinde pek çok yeni yatışı kabul eder,
aileleri beslenme ve özellikle de emzirme
konusunda eğitir, taburculuk işlemlerini hallederler.
- Yenidoğan Kliniği sizin için ne ifade ediyor?
ARSLANOĞLU: Çok şey... Ülkemizin geleceği, yarının yetişkinleri olacak bu minik
varlıkların yaşama tutunmalarına yardım edebilmek
muhteşem bir his. Zaten önemli bir birikimi olan ekibimizin giderek bütünleştiğini ve bunu başarıyla gerçekleştirdiğini düşünüyorum. Ve özveriyle, gecesini gündüzüne katarak çalışan ekip arkadaşlarımla gurur duyduğumu özellikle söylemek istiyorum.
Anne Sütü Bankası
Karantina günlerinden kalma cüzzam tedavisinde
kullanılmış araç, gereç ve ilaç ampulleri.
“Biliyorsunuz anne sütü ile beslenme tüm yenidoğanlar için çok önemli, sayısız yararları var. Prematüre
ve hasta bebeklerde ise ölümleri azalttığı, ölümcül bağırsak hastalıklarını önlediği için bir ilaç niteliğinde.
Bu bebeklerin beslenmesinde öncelik kendi annelerinin sütü, eğer bu elde edilemiyorsa ikinci seçenek uluslararası standartlara göre çalışan bir Anne Sütü Bankası’ndan elde edilecek süt olmalıdır. İlk Anne Sütü
Bankası Sağlık Bakanlığı’nın projesi kapsamında, yaklaşık bir yıl önce hastanemiz bünyesinde kurulmuş
olup, çalışmaya başlaması ve küçük hasta bebeklerimize ihtiyaçları olan sütü sağlayabilmesi için Sağlık Bakanlığımızın yapacağı yasal düzenlemeleri beklemektedir. Gururla belirtmek isterim ki Anne Sütü Merkezi
olarak adlandıracağımız bu banka, güvenlik açısından bilimsel standartlara göre çalışırken, toplumumuzun
yapısı ve inançlarına göre yapılandırılmıştır. Bu özelliğiyle dünyada da ilk ve farklı bir Banka Modeli’dir.”
Sertaç Arslanoğlu, 1989 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları Uzmanlık eğitimini Behçet Uz Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Neonatoloji Yan Dal
Uzmanlık eğitimini ise Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladı. Ocak 2002’den itibaren 10
yıl Kuzey İtalya’da, ağırlıklı olarak Milano Üniversitesi’ne bağlı Macedonio Melloni Hastanesi’nde
Neonatoloji Bölümü, Bebek Beslenme Merkezi ve
Anne Sütü Bankası’nda Prof. Dr. Guido Moro ile
çalıştı. Bu dönemde Yenidoğan Departmanında
neonatolog olarak görev yapması yanı sıra hastane bünyesinde yer alan ve Lombardia Bölgesi
için referans merkez olan “Bebek Beslenme Merkezi (Center for Infant Nutrition)’nin “Bilimsel Aktivite Koordinatörlüğü’nü yürüttü. Neonatoloji Departmanı’nda ise “Neonatal Beslenme Sorumluluğu”nu ustlendi. Özellikle anne sütü güçlendirmesi,
anne sütü bankacılığı, prebiotik kullanımı, çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerin beslenme yönetimi
konusunda birçok çalışma yürüttü ve uluslararası
dergilerde yayınladı. 2005 yılında bir süre Iowa
Üniversitesi Fomon Beslenme Merkezi’nde Prof. Dr.
Ekhard Ziegler ile anne sütü güçlendirmesi ve çok
düşük ağırlıklı bebek beslenmesi üzerine çalıştı.
Arslanoğlu, ayrıca Torino ve Modena Üniversiteleri Yenidoğan Klinikleri’nde Neonatal Beslenme ve
Araştırma konusunda konsültan olarak da görev
yaptı. “İtalyan Anne Sütü Bankaları Derneği”ne
Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçildi ve halen bu
görevi sürdürmektedir. “World Association of Perinatal Medicine-Working Group on Nutrition” üyeliğine seçildi ve halen bu görevi yürütmektedir.
2009 yılında Neonatoloji Doçenti oldu. “Avrupa
Anne Sütü Bankaları Derneği- European Milk
Bank Association”nin kurulmasında rol aldı, önce
bu derneğin Yönetim Kurulu üyeliğine, 2012 Kasım ayında ise aynı derneğin Başkan Yardımcılığına secildi.
2011 Aralik ayında, başvurmuş olduğu İzmir
Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi Yenidoğan Klinik
Şefi kadrosuna atanarak ülkesine döndü ve Sağlık Bakanlığı’nın projesi kapsamında İzmir’de Türkiye’nin ilk “Anne Sütü Bankası”nı kurmak üzere
çalışmalara başladı.
ÇocukUZ
e
v
k
u
c
o
Ç
e
d
r
e
l
n
er ge
Prof. Dr. Behzat Özkan
Kamu Hastaneleri Birliği
Güney Sekreteri
Obezite genel olarak enerji alımının enerji tüketiminden fazla olduğu durumlarda vücut yağ dokusundaki
artma ile karakterizedir. Diğer bir deyimle obezite, vücut yağ oranının artması sonucunda ortaya çıkan endokrin ve metabolik değişiklikler ile karakterize organizmada birçok sistemi etkileyebilen önemli bir hastalıktır.
Amerika’da 1999 - 2000 yılları arasında obezite sıklığı, 2-5 yaş arasında % 10.4, 6-11 yaş arasında %
15.3, 12-19 yaşları arasında ise % 15.5 olarak saptanmıştır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise obezite
sıklığının giderek artmakta olduğu dikkat çekmektedir.
6
OBEZITE
Bebeklikten başlayarak
çocukluk döneminde
yaygın olarak görülmeye
başlayan obezite
ilerleyen yaşlarda pek
çok hastalığa zemin
hazırlıyor.
ÇocukUZ
11
- Hedefiniz nedir?
DEMİREL: Hala çalışıyorum ve kendimi geliştiriyorum tabii ki uluslararası başarılara imza atmak
istiyorum. Aslında milli takım seçmeleri var fakat
düzenli katılmanız ve devamsızlık yapmamanız
gerekiyor. Çalıştığım işte bu çok mümkün olmadığından milli takım seçmelerine gidemiyorum. Vakitsizlikten dolayı gidemiyorum. Ama bir gün
mutlaka milli takıma gireceğim.
Türkiye çapında bir yıl içerisinde 10 – 15 turnuva oluyor, festivaller oluyor. Bunların hepsine
katılmaya çalışıyorum. 40 tane kupamın en az
15 tanesi birincilik kupasıdır.
- Nasıl bir duygu bu kadar kısa sürede bu başarıyı yakalamak?
DEMİREL: İnsanın başarabildiğini görmesi çok güzel bir duygu. Zoru başarmak aslında... Briç
gerçekten zor bir oyun çünkü. Başarmak güzel
bir şey. Anlatılmaz yaşanır. Eğer bir gün yaşlanırsam kimsesiz kalacağım ya da arkadaşsız kalacağım kaygısına asla sahip değilim çünkü biliyorum ki benim hayatımda briç var. Briç benim
en büyük arkadaşım. 90 yaşımda da olsam 9
yaşındaki biriyle arkadaşlık kurabileceğim briç
sayesinde. Briçin yaşı yok çünkü. Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum. Bağımlılık yapıyor ve başlayınca bırakamıyorsunuz.
- Son olarak günlük yaşantınıza ne gibi artıları oluyor?
DEMİREL: İnsanın hayata bakış açısı değişiyor bir kere daha
olumlu, anlayışlı ve
hoşgörülü oluyor. Çünkü analiz etme yeteneğinizi geliştiriyor ve
otomatik olarak hayatı
da doğru analiz etmenize yardımcı oluyor.
Briç nedir?
Briç, elli iki kartlık standart iskambil destesiyle oynanan
bir iskambil oyunudur. Turnuva brici versiyonu, şansın etkisini en aza indirmesi ve zihni yetenekleri bilemesi nedeniyle diğer iskambil oyunlarından çok çoğunlukla satranca
benzetilir. Bazı çevrelerde "briç" yerine "hidiv" denmesinden yola çıkarak Türk kökenli bir oyun olduğu iddia edilse de aslında İngilizlerin whist isimli oyunundan evrimleşerek bugünkü haline gelmiştir. Oyunun Türk kökenli olmasına dair bir başka iddia da "briç" kelimesinin Türkçe "birüç" ifadesinden bozulma olduğu varsayımına dayanır.
"Bir-üç" ifadesinin kökeni olarak ise oyun sırasında üç elin
kapalı bir elin açık olması şeklinde bir yorum getirilmektedir. Ancak önceki iddia gibi bu iddia da asılsızdır. Bir
başka iddia ise, 1910'lu yıllarda İngiliz subayların, bugünkü Galata Köprüsü altındaki kahvehanelerde oynadıkları
bu oyuna "Bridge" adını koymalarıdır. Bu iddianın da yersiz olma ihtimali büyüktür. Bugün en yaygın oynanan biçimi olan "Kontrat Briç" versiyonunun kuralları 1920'lerde
Amerikalı işadamı Harold Vanderbilt tarafından oluşturulmuştur. 1920 ve 1930'lu yıllarda Ely Culbertson ve 1940
ve 1950'li yıllarda da Charles Goren yazdıkları kitaplar
ve katıldıkları radyo ve televizyon programları aracılığıyla
bu oyunu popülerleştirmişlerdir. Türkiye'ye Fransa yoluyla
girmiştir. Bu nedenle Türkiye'de briçle ilgili deyimlerin Fransızcasının kullanılması gelenektir.
ÇocukUZ
10
Hastanemizin en
zorlu
bölümlerinden
biri olan Onkoloji
Servisi’nde bir
buçuk yıldır
hemşirelik yapan
Nurten Demirel
briç sayesinde
hem stresini
atıyor hem de
zihinsel
yeteneklerini
biliyor.
Yaşları 9-16 arasında olan 6 bin 462 çocuk ve ergende obezite sıklığı yüzde 2.3, bir diğer araştırmada
11-15 yaş arasında düşük sosyoekonomik düzeyde
olanlarda yüzde 15.3, diğerlerinde ise yüzde 7.4 olarak tespit edilmiştir. Ankara ilinde yapılan bir çalışmada 6-14 yaş arası obezite sıklığı yüzde 7.5 iken, fazla kilolu olma prevalansı yüzde 6.3 olarak tespit edilmiş olmasına karşın bu oran İstanbul ilinde 12-13 yaş
arası kızlarda yüzde 21, 11-12 yaş arası erkeklerde
yüzde 27 olarak tespit edilmiştir. Obezitenin ortaya
çıkmasına eden olan faktörler arasında yaş, cinsiyet,
ırk, ailesel yatkınlık, sosyo kültürel düzey, beslenme
alışkanlıkları, azalmış fiziksel aktivite sayılabilir. Bunlar
arasında beslenme alışkanlıkları ve azalmış fiziksel aktivite en önemli yeri almaktadır. Obezite en sık yaşamın ilk yılı, 5-7 yaş arası ve puberte döneminde görülmektedir. Obez çocukların 1/3’ü, obez adolesanların ise yüzde 80’i erişkin yaşlarında da obez olmaktadırlar. Erişkin obezlerin yaklaşık yüzde 30’unun çocukluk çağında da obez oldukları saptanmıştır.
Obezitenin tanımı
3,5 senede 40 kupa aldı
15 yıllık hemşire Nurten Demirel, briçle eşi internette
oynarken tanışmış. Tanışması gibi oyunu öğrenmesi de
internette olmuş. Önceleri acemiliği nedeniyle oyundan
atılan Demirel, okuduğu kitaplar sayesinde tam bir
briç ustası olmuş ve üç buçuk senede 40 kupayla başarısını kanıtlamış. Nurten Demirel artık turnuvaların
aranan oyuncuları arasında yer alıyor.
- Kaç yıldır hemşirelik yapıyorsunuz? Ne kadar zamandır Dr. Behçet
Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde çalışıyorsunuz?
DEMİREL: 15 yıldır hemşirelik yapıyorum. 1,5 yıldır bu
hastanede çalışıyorum. Geldiğimden beri Onkoloji Servisi’nde çalışıyorum. İlk üç ay gerçekten çok zorlandım, duygusal olarak çok zor bir servis, hata kabul etmeyen bir servis. İlk üç ay psikolojim çok bozulmuştu.
Alıştıktan sonra başka hiçbir servise gitmek istemedim,
gitmek de istemem. Çocuklara alışıyorsunuz, onların
ÇocukUZ
7
anneleri gibi oluyorsunuz burada ve verimli olduğunuzu hissediyorsunuz. O kadar çok mutluyum ki bu serviste çalışmaktan… Kelimelerle tarifi yok, gerçekten severek geliyorum.
- Briç hayatınızın neresinde?
DEMİREL: Briç hayatımın çok büyük bir bölümünü kaplıyor. Aslında hemşirelikten önce briç geliyor benim
için.
- İlk ne zaman başladınız oynamaya?
DEMİREL: Canlı olarak dört yıldır oynuyorum. Dört
sene öncesine kadar internet ortamında keyif ve zaman geçirmek amaçlı oynuyordum. Çok iddialı değildim. Fakat briç canlı oynanır. Briçte öğrenmenin sınırı
yok. Sürekli sistem değişiyor, yeni stratejiler öğreniyorsunuz ve benim briç ile ilgili okuduğum kitabın haddi
hesabı yok. O kadar kitabı okul hayatım boyunca oku-
1. Görece ağırlık: Çocuğun vücut ağırlığının boyuna
uyan ideal ağırlığına göre yüzde ifadesidir. Boya göre
ideal ağırlığın belirlenmesinde her ülkenin kendi standartlarına göre düzenlenmiş boy ve ağırlık persentil cetvellerinden
yararlanılır.
dromlar (Alstrom, Cohen sendromu vb.) ile birlikte olabileceği gibi sonradan kazanılan bazı hastalıklar (Cushing hastalığı, hipotirodizm vb) ile birlikte olabilir. Bununla birlikte dışarıdan fazla kalori alınmasına bağlı
(eksojen) obezite en sık karşılan durumdur. Kronik şişmanlık durumlarında ise bazı ciddi problemler obez
çocukları ileri yaşlarda beklemektedir. Bunlar arasında Kardiyovasküler (hipertansiyon, koroner kalp
saydım daha iyi yerlere gelirdim herhalde diye düşünüyorum.
- Nasıl oluştu bu merak, sizi içine çeken şey ne oldu briçte?
DEMİREL: Strateji ve zeka gücü gerektiren bir oyun, bu
yüzden ilgimi çekmiş olabilir. Şans oyunlarını çok sevmem çünkü. Ego da diyebiliriz, zeka egosu… Briç oynayanların çoğunun egosu çok yüksektir.
mi korunmadır. Aşırı kilolu çocukların tedavisi ve korunma hususundaki genel bilgilere; internet sitesi ve magazin dergilerinden değil çocuk sağığı ve hastalıkları
merkezlerinden ulaşılablir. Özellikle aileler için sağlıklı
yaşam teşvik edilmeli, okullarda aktivitelere daha fazla
zaman ayırmalı, daha az televizyon ve bilgisayar başında zaman ayırma teşvik edilmelidir. Aslında sağlam
çocuk poliklinikleri obez çocuğun taranması ve danış-
- Ne kadar zeki olup olmadığınızı mı ölçüyorsunuz?
DEMİREL: Ben zekiyim duygusuna kapılıyor insan ama
gerçekten çok zor, gerçekten zeka isteyen bir oyun. İlk
kez eşim evde internette oynarken onu seyrederek başladım ve yavaş yavaş çözmeye başladım. İnternetten
oynamaya başladım fakat masadan kovuyorlardı beni
çünkü daha çok yeniydim ve deneme yanılma yöntemiyle oynamaya çalışıyordum. Daha sonra Yozgat’ta
çalışırken İstanbul’daki arkadaşlarımdan kitap istedim
çünkü orada oynayabileceğim bir yer yoktu, kulüp de
yoktu. Sonra o kitapları okuya okuya, oynaya oynaya
çözdüm yani hiç ders almadım. Briç ders almadan
öğrenilmesi çok zor bir oyun. Daha sonra Yozgat’tan
Aydın’a tayinimiz çıktı ve orada briç kulübü olduğunu
duydum ve gittim. Orada canlı oynamaya başladım.
İlk kez katıldığım büyük bir turnuvadan kupayla döndüm. İlk turnuvamda kupa aldım ki bu çok zor bir başarıdır. Ve ben o sene 11 tane kupa aldım, her gittiğim turnuvadan kupayla dönüyordum. 3,5 senede 40
tane kupa aldım. Ege Bölgesi’nde oldukça tanınan bir
oyuncuyum. Biz lisanslı oyuncularız, bu bir spor olarak
kabul edildiği için lisanssız oynayamıyoruz.
- Briç genelde erkeklerin oynadığı bir oyun diye biliriz, siz bir bayansınız ve oyunda genelde erkeklerle mücadele ediyorsunuz?
DEMİREL: Bayan oyuncu oldukça az Türkiye’de. Erkeklerin 5’de 1’i kadar neredeyse. Yaklaşık 30 bin civarında lisanslı oyuncu var, bunların 5’te 1’i bayandır.
Bunun sebebi daha çok ev ve çocuk telaşından kaynaklandığını düşünüyorum. Erkeklerin evle meşguliyetleri daha az olduğu için daha çok konsantre olabiliyorlar. Fakat oynayan bayanlar arasında da çok başarılı
olanlar var hatta Dünya üçüncülükleri ve Avrupa şampiyonları var.
Görece ağırlık
= hastanın ölçülen
ağırlığı/aynı boydaki normal çocuğun ağırlığı x 100 formülü ile hesaplanır. Bu formüle göre %
90-110 normal, % 110-120 fazla kilolu, > % 120
obez olarak değerlendirilmektedir.
2-Vücut Kitle İndeksi (VKİ): Günümüzde obeziteyi tanımlayan WHO tarafından önerilen en iyi ölçüttür. VKİ
(veya body mass index, BMI) = ağırlık (kg)/boy (m)2
formülü ile hesaplanır. Her toplumun yaşa ve cinse
göre hazırlanmış VKİ persentilleri mevcuttur. Buna göre
VKİ % 85-95 arasında olanlar fazla kilolu, % 95’in
üzerinde olanlar obez olarak değerlendirilmektedir. VKİ
değerlerine göre WHO tarafından kabul edilen bir sınıflama geliştirilmiştir (Tablo 1).
3. Bel-Kalça Oranı: Kaburgaların bitimi ile iliak kemik arasındaki en dar bölge ile kalçaların en geniş
mesafesinin ölçümü oranlanarak hesaplanır. Bu ölçüm
sıklıkla obezitenin tiplendirilmesinde kullanılmaktadır.
Erişkinler için 0.72’den büyük değerler anormal kabul
edilmektedir. Erkeklerde 1, kadınlarda ise 0.9’un üzerindeki değerler metabolik sendrom ve tip 2 diyabet
için risk yaratmaktadır. Çocuklarda çeşitli toplumlarda
yapılan çalışmalarda benzer sonuçlar elde edilmiş
olup, Türk çocuklarında yaşa ve cinsiyete göre hazırlanmış tablolar kullanılmaktadır.
Obezitenin olası sorunları
Şişmanlık veya obezite bazı doğuştan (genetik) sen-
hastalığı), solunum sistemi
(uyku apnesi), Endokrin (Tip 2 diabet,
hiperlipidemi), mide barsak sistemi (karaciğer yağlanması, reflü), kas iskelet sistemi (osteoartroz), genitoüriner sistem (hipogonadizm), cilt (ciltte renklenme, çizgilenmeler) nörolojik (inme vb) problemler sayılabilir.
Yönetim
Obezite yönetimi birçok disiplini ilgilendirir. Obez
çocuğun değerlendirilmesi, aslında obezite derecesinin,
yaşam tarzı ile ilgili problemlerin (beslenme, fiziksel
aktivite), belirlenmesi ile başlar. En etkin tedavi yönte-
ma ve bilgilendirme için bir fırsat olarak
değerlendirilmelidir. Obezite tedavisinde pek çok girişim çocuğun yaşam tarzını değiştirmeye yöneliktir. Hazır (fast food) hazır gıdalarkızartmalardan ve basit şekerlemelerden sakınılmalıdır. Mutlaka dengeli beslenmelidir. Farmakolojik ve cerrahi tedaviler ciddi obezitesi
veya obezite ile birlikte eşlik eden durumlar için geçerlidir. Bariatrik cerahi vücut kütle indeksi 40’ın üzerinde
olanlar için geçerlidir. Farmakolojik tedavi de en sık
Metformin R obezite tedavsinden ziyade Tip 2 diabetli
olgularda kullanılmaktadır.
ÇocukUZ
8
ÇocukUZ
9
Karabağlar’a semt polikliniği
İzmir’in çocuk yoğunluğu en fazla ilçesi olan
Karabağlar’a kurduğumuz semt polikliniği
sayesinde hastalarımız artık hastaneye
gelmeden de mahallerinde sağlık hizmeti alıyor.
polikliniği açtık. Bozyaka Eğitim ve
Araştırma Hastanesi yöneticilerine ve
bu semt polikliniğinin açılışında
emek veren herkese teşekkürlerimi
bir borç biliyorum.” diye konuştu.
Balanlı, poliklinik hakkında şu bilgileri verdi:
Hastanemizin yenileme çalışmaları kapsamında başlatılan beş
katlı Acil ve Yoğun Bakım binası inşaatı çalışmaları başladı.
2015’te tamamlanması planlanan inşaat hızla ilerliyor.
Uzm. Dr. A. Murat Balanlı
Hastane Yöneticisi
Yeraltı su seviyesi yüksek olduğundan zeminin
güçlendirilmesi için “jet grout” adı verilen su-çimento enjeksiyonu zemine uygulanmaya başlandı.
Acil ve Yoğun Bakım
binası inşaatı başladı
Hastanemizin H ve J bloklarının yerine yapılacak olan yeni binayla Acil ve
Yoğun Bakım Ünitemiz çok daha modern koşullarda hizmet vermeye başlayacak. 2015 Ocak - Şubat aylarında hizmete açılması planlanan inşaat başladı.
Bu bölgelerde yeraltı su seviyesi yüksek olduğundan zeminin güçlendirilmesi
için “jet grout” adı verilen su-çimento enjeksiyonu zemine uygulanmaya başlandı. Oluşturulan geçirimsizlik perdesiyle binanın temeli ile bodrum katlarına su
gelmesi önlenecek. Ayrıca temelde bodrum kat olduğundan derin kazı yapılacak olması nedeniyle oluşturulacak perde ile çevre yapıların güvenliği de sağlanacak. Binanın İl Sağlık ve Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne bakan cephelerinde
geçirimsizlik perdesi bitirildi.
Eski binalar yıkıldı. Eski binalar yıkıldıktan sonra binanın temelleri kazıldı
Toplam 8 bin 80 metrekareye yapılacak olan inşaat tamamlandığında Hastanemizin yoğun bakım ünitesi yönetmeliklere uygun ziki standartlara kavuşmuş
olarak, 100 yenidoğan, 24 çocuk yoğun bakım yatağıyla hizmet verecek.
Binaların çevresine fore kazıklar yerleştirildi, fore kazık aralarına da jet groutenjeksiyonları yapıldı
Şubat ayı başında 4024 sokak
No: 13 - 13A’da hizmet vermeye
başlayan Karabağlar Semt Polikliniğimizde günde 150’ye yakın hasta
çocuğumuz muayene ve tedavi oluyor. Bozyaka Eğitim ve Araştırma
Hastanesi ile birlikte açtığımız poliklinik için İzmir’in en yoğun çocuk nüfusunun bulunduğu Karabağlar özellikle seçildi.
Hastanemizin Yöneticisi Uzm. Dr.
A. Murat Balanlı, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesi olarak
faaliyetlerimizin tüm hızıyla devam
ettiğini belirterek, “Yeni hastane inşaatımızın yapımı devam ederken bu
arada Karabağlar’da bir semt polikliniğimizde hizmet vermeye başladık.
Kısacası boş durmuyoruz. Ancak
amacımız öncelikle doğru işler yapmak. Bu amaçla İzmir’de halkımıza
daha iyi ve yerinde sağlık hizmeti
verebilmek için çabalıyoruz.” dedi.
Yapılan araştırmalarda İzmir nüfusunda çocuk yoğunluğunun en fazla olduğu ilçenin Karabağlar olduğunu
tespit ettiklerini belirten Balanlı, “Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi
ile birlikte Karabağlar’da bir semt
“Hastanemizin Bozyaka Eğitim ve
Araştırma Hastanesi ile ortaklaşa açtığı semt polikliniği 3 Şubat 2014
tarihinden itibaren hizmete başlamıştır. Karabağlar, ilimizin en fazla çocuk nüfusa sahip ilçesidir. Bu semt
polikliniğinin hizmete girmesi ile
halkımızın sağlık hizmetine rahatlıkla
ulaşabilmesi sağlanacaktır. Hizmete
açılan bu semt polikliniğinde Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları ile Çocuk Psikiyatrisi branşlarında her gün, Çocuk Gastroenteroloji branşında pazartesi, Çocuk Hematoloji branşında
salı, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları
branşında çarşamba, Çocuk Nöroloji branşında perşembe ve Çocuk
Kardiyoloji branşında ise cuma günleri uzman hekimler tarafından hizmet verilecektir.
Hastaların tıbbi tahlil ve görüntüleme hizmetlerinin de bu birimde karşılanması hedeflenmektedir. Günde
ortalama 120 ile 150 hasta çocuğun bakılmasının hedeflendiği bu
semt polikliniğinde ileriki günlerde
ikinci bir Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı ile Çocuk Gelişim Uzmanının da görevlendirilmesi planlanmaktadır. Semt polikliniğimiz
4024 sokak No: 13 - 13A Karabağlar adresinde hizmet vermeye
başlamıştır. Hastalarımız artık hastaneye gelmeden de mahallerinde
sağlık hizmeti almış olacak.”