Deniz Ticareti Dergisi Kasım 2014 Sayısı

DENİZ TİCARETİ
Kasım 2014 | Yıl 22 | Sayı 270
Onu anmak ve anlamak!..
Onu anmak ve anlamak!..
MDTO’nın Aylık Yayın Organı
Kasım 2014 Yıl: 22 Sayı: 270
MDTD Basın Meslek İlkelerine Uyar.
İÇİNDEKİLER
5-6
Ulu Önder Atatürk Mersin’de
Törenle Anıldı
8-9
Mersin Turuncuya Boyandı
10-11
Mersin Tüm Renkleriyle
Feshane’de
13-15
MDTO’dan Haberler
17-24
Kısa Kent Haberleri
25-31
Denizcilik Haberleri
32-33
Hatıra Kent Mersin
35
Deniz Feneri
36-37
Denizcilik Gündeminden
Kısa Kısa
38-40
Mersin İlinde Yetiştiriciliği
Yapılan Kültür Levrek
(Dicentrarchus Labrax L.1758)
Balıklarında Görülen Isopoda
(Meinertia Spp.) Parazitin
Enfestasyonu
42-44
Sirkülerler
46-49
Dünden Bugüne Petrol
ve Petrol Taşımacılığı
“İnsanca Yaşamak,
İnsanca Yaş Almak,
İnsanca Bunamak, Mümkün!”
50
İstatistik
O, Ulusal Kurtuluş Savaşı Kahramanı!
O, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu!..
O, Türk İnsanının Başöğretmeni!..
O, 100 Yılın Lideri ve Devlet Adamı!..
O, Demokrasi ve Barış’ın simgesi!..
O, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk…
Aslında saymakla bitmez yaptıkları…
Mustafa Kemal Atatürk’ ü , aramızdan ayrılışının 76. yılında bir kez daha özlem ve saygıyla andık…
Onu anarken çok mu çok düşündük..
Türkiye için yaptıklarını..
Tüylerimiz ürperdi!.. O günün koşullarında zoru nasıl başardığına hayret ettik!
Bugün de hayret ediyoruz!
Onun mirasına saygı göstermeyip, onu yok saymak isteyenlere şaşıyorum!..
Hedeflerine ulaşmak için ellerinden geleni yapıyorlar..
Belli ki yapmaya devam edecekler..
Ama nereye kadar?..
Çünkü, Atatürk’ü sevenler onu fikirleriyle benimsediler..
Bilmezler ki fikirler ölmez!
Ve de unutulmaz!
Onu anmak değil anlamak önemli!
Ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler, unutturamazlar, unutturamayacaklar!...
*
*
*
*
*
Türkiye’nin belki de güzel kentinde yaşıyoruz…
Allah her şeyi vermiş..
Denizi, güneşi, doğası harika bir kent…
Toprak bereketli mi bereketli.
Deniz demek başlı başına zenginlik demek zaten.
Ancak, bu zenginliklerden ne kadar yararlanabildiğimiz hep soru işareti.
Çünkü, güzelim bereketli toprakları ve sahili beton fidelerle doldurarak, kendi elimizle turizmi öldürmüşüz!..
Ürettiğimizi ne yazık ki pazarlamayı öğrenememişiz..
Bırakın pazarlamayı tanıtımı bile yeterli yapılamıyorsa varın gerisini siz düşünün..
Bu nedenle her yıl kasım ayında Narenciye Festivali yapılıyor...
Narenciyemizi iyi tanıtıp iyi pazarlamak için...
Çünkü günümüzde bir şişe gazlı iç içecek parasına narenciyenin her çeşidinden 5 kiloya yakın alabilirsiniz!
Yetmedi bu yıl ilk kez İstanbul’da “Mersin Tanıtım Günleri” düzenlendi.
Mersin’i ve ürünlerini tanıtmak için..
Önemli eksikler vardı ama olsun...
Önemli olan yola çıkmaktır...
Yola çıktıktan sonra “Göç gide gide oturur” nasıl olsa.
Yeter ki birlik beraberlik olsun!
Herkes elini taşın altına koysun!
Kimsecikler ben yaptım diyerek öne çıkmasın!
Yoksa amaca ulaşılmaz ve daha uzun süre “Sahipsiz Mersin” diye yazmaya devam ederiz..
Benden anımsatması!
Saygıyla
Ali ADALIOĞLU
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü (MDTO adına): M. Cihat LOKMANOĞLU
Genel Koordinatör: Ali ADALIOĞLU
Yayın Kurulu: M. Cihat LOKMANOĞLU, Jozef ATAT, Atahan ÇUKUROVA, Mişel ŞAŞATİ, İskender BOTROS,
Bedii CANATAN, Özcan BARUT, Korer ÖZBENLİ
Yayın Planlama Yönetimi: Tetis Medya Ajansı
Basım Yeri: Alev Dikici Basım & Ambalaj Ltd. Şti Tel : 0322 435 13 13 Fax : 0 322 436 34 81
Adres: Döşeme Mahallesi Cumhuriyet Cad. No:133 01130 Adana Basım Tarihi: Kasım 2014
Yönetim Yeri: Pirireis Mah. İsmet İnönü Bulvarı No: 45 33110 Pk: 45 Mersin/Türkiye
Tel: 0324 327 70 00 (pbx) Faks: 0324 329 52 30 E-posta: [email protected]
[email protected] www.mdto.org.tr
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
Ulu Önder Atatürk
Mersin’de Törenle Anıldı
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 76. yılında Mersin’de
düzenlenen törenle anıldı.
4
Mersin’de, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni sabah saatlerinde Cumhuriyet Meydanı’nda başladı.
Törene Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Akdeniz
Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Nejat
Atilla Demirhan, Mersin Büyükşehir Belediyesi
Başkanı Vekili Özgür Sanal, Mersin Milletvekilleri
Aytuğ Atıcı ve Vahap Seçer ile ilçe belediye başkanları, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin
temsilcileri, askerler, gaziler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Anma töreni Kültür Merkezi’nde devam etti. Mersin Üniversitesi Rektörlüğü, Mersin İl Milli Eğitim
Müdürlüğü ve Mersin Devlet Opera ve Balesi
Müdürlüğü’nce (MDOB) hazırlanan programda, saygı duruşunun ardından MDOB sanatçıları eşliğinde İstiklal Marşı okundu. İki öğrencinin Atatürk’ü anlatan şiirler okumasıyla devam
eden tören, MDOB ve Devlet Klasik Türk Müziği
Korosu’nun “Atatürk’ü Anma” konseri ve müzikli
drama sergilemelerinin ardından sona erdi.
Vali Çakacak, Tuğamiral Demirhan ve Büyükşehir
Belediye Başkan Vekili Sanal’ın Atatürk Anıtı’na
çelenk sunumuyla başlayan törende, Atatürk’ün
hayata gözlerini yumduğu saat 09.05’te 2 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. İl Afet Acil Durum
Müdürlüğü, limandaki gemiler, balıkçı barınağındaki tekneler sirenlerini, motorlu araçlar klaksonlarını, lokomotifler de düdüklerini 2 dakika boyunca çalarak anmaya katıldılar. Akdeniz Bölge ve
Garnizon Komutanlığı Bandosu eşliğinde okunan
İstiklal Marşı ile Türk bayrağı önce göndere çekildi, daha sonra yarıya indirildi.
Öte yandan, Mersin Valisi Özdemir Çakacak, 10
Kasım Atatürk'ü Anma Günü ve Atatürk Haftası
dolayısıyla bir mesaj yayınlandı. Çakacak mesajında, "Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder
Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikalinin 76.
yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz. Yüzyıllardır dünya tarihine yön veren ve çağ açıp çağ
kapayan devlet adamları yetiştiren Türk milleti,
yetiştirdiği en büyük liderlerden, bağımsızlığımızın
mimarı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde makus talihini değiştirmiş ve tarih sayfalarına büyük
bir destan daha eklemiştir. Milletimizin kurtuluş
5
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
mücadelesi verdiği dönemde, 19 Mayıs
1919’da Samsun’a ayak basarak İstiklal
mücadelesini başlatan Mustafa Kemal
Atatürk, sağladığı birlik ve beraberlik ile
ülkemizi düşman işgalinden kurtarmış,
millet iradesinin hakim kılındığı, ülke
yönetiminde milletin söz sahibi olduğu
demokratik bir yönetim şekli olan ve en
büyük eserim dediği Cumhuriyet’i ülkemize armağan etmiştir Eşsiz bir devlet
adamı ve lider olarak Atatürk, yeni bir
Türk Devleti’nin temellerini atmakla
kalmamış, modernleşme ve dönüşüm
hamlelerini cesaretle gerçekleştirmiş,
Cumhuriyetimizin sonsuza kadar yaşaması için birçok yeniliklere imza atarak
bir inkılap hareketi başlatmış ve gelecek
nesillere büyük bir miras bırakmıştır.
Türk milletine, çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi, hatta bu düzeyi aşmayı
hedef gösteren Atatürk’ün aziz mirasına
sahip çıkmak, Cumhuriyetimizin kuruluş
ilkelerine, ideallerine sımsıkı bağlı kalarak, temel değerlerini koruyarak, kazanımlarını arttırarak, ülkemizi hak ettiği
muasır medeniyet seviyesinin üzerine
çıkarmakla mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.”
Kaynak:İHA
6
7
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
Mersin Turuncuya Boyandı
Bu yıl 5.si düzenlenen Uluslararası Mersin Narenciye Festivali, renkli görüntülere sahne oldu. 15-16
Kasım tarihlerinde düzenlenen festivale kent halkı yoğun ilgi gösterdi. Adnan Menderes Bulvarı’nda
1 kilometrelik sahil şeridinin 500 bin adet narenciye ürünü ile süslendiği festival alanında iki gün
boyunca yerli ve yabancı grupların gösterileri sunuldu.
Alan süslemeleri için günde ortalama 65
işçinin çalıştığı, yaklaşık 10 bin saat iş
gücü, 100 tonu aşkın narenciye ürününün
kullanıldığı festival, görkemli bir törenle
başladı Mersin Valiliği koordinasyonunda
Büyükşehir Belediyesi, Ticaret Borsası,
ilçe belediyeleri ile aralarında Mersin Deniz Ticaret Odası’nın da bulunduğu çok
sayıda kuruluşun desteğiyle düzenlenen
Uluslararası Mersin Narenciye Festivali,
Türkiye’nin ilk ve tek meyveyle süsleme
yapılan festivali olma özelliğini taşıyor.
Festivalin açılışını Mersin Valisi Özdemir
Çakacak, Mersin milletvekilleri, Festival
Komitesi üyeleri ve oda başkanları ile
birlikte kurdele keserek yaptı. Mersinli gazeteci Yavuz Donat’ın da katıldığı açılışta,
limon ve greyfurtlarla süslenen tören alanında konuşan Vali Çakacak, 5. Uluslararası Mersin Narenciye Festivali’nde böyle
coşkulu bir ortamda bulunmaktan duy-
8
duğu mutluluğu dile getirdi. Türkiye’nin
tarımsal üretiminin yaklaşık yüzde 5,5’inin
Mersin’de üretildiğini, bu üretim miktarının mali boyutunun 6 milyar liraya yaklaştığını belirten Çakacak, bu anlamda
Mersin’in çok önemli ve marka bir şehir
olduğunu vurguladı.
le oldukça önemli bir yere sahiptir. Hep
birlikte bu festivali gerçekleştirerek önümüzdeki yıllarda daha da etkin hale getirmeliyiz. Bu festival ile Mersin’in marka değerini yükseltecek, önemli etkinliklerle en
çok rağbet gören festivaller arasına girmesini sağlayacağız” şeklinde konuştu.
Narenciye Festivali’nin sadece bir ürün
festivali olmadığını söyleyen Çakacak,
festivalin kentin tüm kesimlerini bir araya topladığını ve uluslararası bir ortam
oluşturarak gerek ülkemiz için gerekse 30
ülkeden gelen temsilcilerle uluslararası
barışa vesile olduğunu belirtti.
“Narenciye dalında kalmasın,
çocuklarımıza vitamin olsun”
Büyükşehir Belediye Başkanı Kocamaz
da tüm paydaşlarla bu festival için gece
gündüz demeden çalışıp emek verdiklerini söyledi. Mersin’in markalaşmasında
festivalin önemine dikkat çeken Kocamaz, "Bu markalaşmada Narenciye Festivali bugüne kadar ulaştığı potansiyeliy-
Festival İcra Komitesi Başkanı ve Mersin
Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir
ise Narenciye Festivali ile Mersin’in gülen
yüzünü dünyaya gösterdiklerinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Akdeniz kültürünü ortak paydamız yaptık. Mersinlilik bilincinin oluşmasına katkı sağladık. Bugüne
kadar hiç bir şey yapmadıysak bile her yıl
700’e yakın yabancı sanatçıyı kentimize
getiriyoruz, onlara kentimizi ve ülkemizi
tanıtıyoruz. Kasım ayında Mersin’de bir
açıkhava fuarı yapılabileceğini
gösteriyoruz. Mersin’in ekonomik
ve sosyal değerlerini sergiliyoruz.
Mersin’in en büyük buluşmasına
ev sahipliği yapıyoruz.”
“Meyveyle süsleme yapma konusunda ülkemizin ilk ve tek festivaliyiz” diyen Özdemir, dünyada
10 bin saati aşan bir iş gücü ve
500 bin adet narenciye ürünü kullanılarak süsleme yapan sadece
iki kent bulunduğunu, bunlardan
birisinin Mersin olduğunu söyledi.
Yüz binlerce Mersinliye 2 gün süren eğlence dolu bir şenlik ortamı
sunduklarını kaydeden Özdemir,
sözlerini şöyle tamamladı: “Hepsinden önemlisi Mersin’in birlik,
beraberlik, kardeşlik, uzlaşma
ve işbirliği kenti olduğunu somut
olarak gösteriyoruz. En büyük
amacımız kamuoyunun dikkatini
narenciyeye çekmektir, narenciyenin Mersin için önemini anlatmaktır. Ordu, Giresun için fındık,
Rize için çay ne anlama geliyorsa
Mersin için de narenciye o anlama gelmektedir. En büyük temennimiz narenciye ürünlerimizin ve
narenciye üreticilerimizin alın terlerinin karşılığını almalarıdır. Buradan bir kampanya başlatmak
istiyorum, ‘Narenciye dalında kal-
masın, çocuklarımıza vitamin olsun’ diyorum ve herkesi bu kampanyaya destek vermeye davet
ediyorum.”
Konuşmaların ardından Vali Çakacak, milletvekilleri, belediye
başkanları ve protokol üyeleriyle
birlikte festival alanında oluşturulan Narenciye Çeşmesi’nden
limonata içerek, yanındakilere ikram etti.
Festival, açılış konuşmaları sonrasında kortej ile yurtdışından
gelen yabancı grupların dans
gösterileri, narenciye süslemeli
mobil araçlar, bisiklet, motosiklet
ve klasik otomobil tutkunlarının
gösterileri ile devam etti. Kızkalesi ve Galatasaray Meydanları'nda
gerçekleştirilen dans gösterileri
Mersinlilerin beğenisini toplarken,
Olgunlaşma Enstitüsü öğretmen
ve öğrencilerinin hazırladığı narenciye temalı defile de izleyenlerin büyük beğenisini kazandı. 16
Kasım'da da devam eden gösteriler, Adnan Menderes Bulvarı'nı
sarı turuncu ve yeşil renklere boyarken 2 gün boyunca gerçekleştirilen etkinlikler kent halkı tarafından ilgi ile takip edildi. (İHA)
9
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
MDTO’DAN HABERLER
MDTO’DAN HABERLER
TOBB Akademik Danışmanı İsmail Tuncer
MDTO Meclisine Konuk Oldu
Mersin Deniz Ticaret Odası’nın kasım ayı Meclis toplantısına konuk olan
Prof.Dr. İsmail Tuncer, Türkiye’nin Büyüme Stratejisi konulu bir sunum
yaptı.
İş dünyasının talep ve ihtiyaçlarının yakından
takibi ve yerel kalkınma gündeminin sağlıklı bir
biçimde belirlenebilmesi düşüncesi ile Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından
hayata geçirilen proje kapsamında Mersin’deki
Oda ve Borsalara danışmanlık hizmeti vermek
üzere atanan MEÜ. Öğretim Üyesi Prof.Dr. İsmail Tuncer, MDTO’nun kasım ayı meclis toplantısına konuk oldu.
Türkiye’nin Büyüme Stratejisi başlıklı bir sunum
yapan Tuncer, dünyada sanayi faaliyetlerinin
batıdan doğuya doğru (gelişmişten az gelişmişe) kaydığını belirtti. Az gelişmiş bölgelere yeni
yatırımcı çekmenin yollarının arandığını dile getiren Tuncer, her bölgenin kendine ait bir kalkınma gündemi olması gerektiğini vurguladı.
TEPAV’ın çalışmaları kapsamında Türkiye’yi 4
bölgeye ayırdığını kaydeden Tuncer, buna göre
10
Türkiye’nin nüfus açısından en kalabalık bölgesi olan ve toplam ihracatının yüzde 72,5’ini karşılayan Kuzeybatı bölgesinin en gelişmiş bölge
olduğunu, iktisadi faaliyetler açısından en geri
kalmış bölgenin ise güneydoğu bölgesi olduğunu söyledi. Bu tabloya göre Türkiye’de iktisadi faaliyetlerin belli bir bölgede yoğunlaştığına ve yığıldığına dikkat çeken Tuncer ülkemizin,
yine 4 bölgeye ayrılarak incelenen Güney Kore
ile karşılaştırıldığını belirtti. Güney Kore’de herhangi bir bölgede gerek nüfus gerekse iktisadi
faaliyetler açısından herhangi bir yığılma görülmediğini anlatan Prof.Dr. İsmail Tuncer, Güney
Kore örneğinde olduğu gibi altyapı iyileştirmeleri ile iktisadi faaliyetlerin her bölgede yoğunlaşabileceğini kaydetti.
Ülkemizde her bölge için aynı kalkınma modelinin kullanılamayacağını söyleyen Tuncer, farklı
11
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
MDTO’DAN HABERLER
MDTO’DAN HABERLER
bölgeler için farklı kalkınma stratejileri gerektiğini ve her ilin kendine has bir kalkınma gündemi olması gerektiğini anlattı.
TuARK Toplantısında Türk Bilim İnsanlarının
Kutuplardaki Çalışmaları Değerlendirildi
Mersin özelinde de değerlendirmelerde bulunan Tuncer, Türkiye’nin en büyük 1000 firması
sıralamasına son dönemde Mersin’den 3 yeni
firma katıldığını, ancak bu anlamda bir ilerleme
varmış gibi görünse de 2002-2012 dönemi dikkate alındığında Mersinli firma sayısının 9 olarak sabit kaldığını ve Mersinin durumunda bir
değişme olmadığını ifade etti.
Sunumunun sonunda meclis üyelerinin sorularını yanıtlayan İsmail Tuncer, Oda ve Borsaların
kalkınmada etkili birer aktör olabileceğini ve
kent-bölge vizyonuna önemli katkılar sunabileceğini belirterek sözlerini tamamladı.
Vergi Dairesi Başkanı MDTO’yu Ziyaret Etti
Mersin Vergi Dairesi Başkanı Adem Güngör ve beraberindeki heyet Mersin Deniz Ticaret Odası
(MDTO) Yönetimini ziyaret etti.
Mersin Vergi Dairesi Başkanlığına asaleten atanan Adem Güngör ve
grup müdürleri Mersin Deniz Ticaret Odasını ziyaret ederek, MDTO
Yönetim Kurulu üyeleri ile görüştü.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, MDTO’nun çalışmalarının yanı sıra kentteki
12
denizcilik faaliyetlerine ilişkin bilgiler aktardı.
Kentteki sivil toplum kuruluşları ile sıcak ilişkiler kurmayı amaçladıklarını dile getiren Vergi Dairesi Başkanı Güngör, Yeni Torba Yasa ile
ilgili bilgiler de verdi. Güngör, borçlara yönelik yapılandırmalar içeren
yeni Torba Yasanın mükelleflere kolaylıklar sunduğunu söyledi.
Türk Kuzey ve Güney Kutupları Araştırma Programı (TuArk) Toplantısı’nın 5’’incisi Orta Doğu Teknik
Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü (DBE) Erdemli yerleşkesinde gerçekleştirildi.
25 farklı ulusal ve yabancı devlet kurumu, üniversite ve sivil
toplum kuruluşlarından 50’yi aşkın uzmanın katılımı ile gerçekleşen toplantıda konuşan ODTÜ DBE Müdür Yardımcısı Doç. Dr.
Barış Salihoğlu, “3 tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin dünya denizciliğinde sözü geçen ülkeler arasına girebilmesi, deniz
ekonomisinde güçlenmesi ve denizci bir devlet olarak bilimsel
ve diplomatik prestijinin yükselmesi için kutup araştırmaları büyük önem taşıyor” dedi. Salihoğlu, “Türkiye ancak aktif kutup
araştırmaları gerçekleştirdiği takdirde Antarktika kıtası üzerinde
yer alan çevre ve doğal kaynakların korunması ve kullanılması
konusunda etkin bir role ve ağırlığa sahip olabilecek. Bu motivasyonla ilk kez 2013 yılı Nisan ayında yapılan ‘Türk Kuzey ve
Güney Kutupları Araştırma Programı (TuArk) Toplantısı’nın 5.’sini
enstitümüz yerleşkesinde gerçekleştirdik. Toplantıda Türk bilim
insanlarının kutuplardaki çalışmaları ve Türkiye’nin kutup bölgelerindeki Stratejik konumu ele alındı. Uzmanlar aynı zamanda
Türkiye’nin Antarktika Anlaşmalar Sistemindeki (ATCM) hukuki
statüsü ve Türkiye’nin ATCM Çevre Protokolü imzalama aşamasındaki bulunduğu son durumu da değerlendirdi” diye konuştu.
Salihoğlu, Türkiye’nin Ulusal Arktik-Antarktik Araştırma Programı
yol haritasında önemli gelişmeler kaydedildiğini de belirtti.
ODTÜ Deniz Ekosistem ve İklim Araştırma Merkezi (DEKOSİM),
Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve Mersin Deniz Ticaret Odası’nın (MDTO) sponsorluğunda gerçekleşen çalışmaların
Türkiye’nin kutup araştırmalarında uluslararası görünürlüğünün
artmasına katkı sağlayacağı da dile getirildi.
Toplantının ardından MDTO yetkilileri ile TuARK Toplantısı katılımcıları bir araya geldi. Yetkililer tarafından toplantıya katkılarından dolayı MDTO adına meclis üyesi Haldun Kancaal’a plaket
takdim edildi.
13
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
KISA KENT HABERLERİ
Mersin
Tüm Renkleriyle Feshane’de
Mersin Tanıtım Günleri, 27-30 Kasım 2014 tarihlerinde Mersin İşadamları Yöneticileri Sanatçıları ve
Akademisyenleri Derneği’nin (MİYSAD) organizasyonunda, ‘Hayat Toroslarda, Toroslar İstanbul’da’
sloganıyla İstanbul Feshane’de gerçekleştirildi.
Mersin’in tüm zenginlikleri “Mersin Tanıtım Günleri” etkinliğiyle
İstanbul Feshane’de tanıtıldı. Mersin Valiliği himayesinde gerçekleştirilen ve 4 gün süren tanıtım boyunca, 150’ye yakın stantta Mersin’in yöresel ürünleri tanıtılırken, kültürel ve sanatsal etkinliklere de yer verildi. Etkinlik süresince sanatçı Ali Altay, Yusuf
Güney, Necdet Kaya ve Eda-Metin Özülkü çifti sahne aldı.
Mersin Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’nin yanı sıra ilçe belediyeler, Mersin’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile
üniversitelerin de ilgi gösterdiği etkinlikte Mersin Deniz Ticaret
Odası (MDTO) da stant açarak yer aldı. Tanıtım Günleri boyunca
ziyaretçilere MDTO’nun faaliyetleri ile yayınları hakkında bilgiler
verildi.
Cezeryeden narenciyeye, tantuniden kerebiçe, Çamlıyayla’nın
iğne oyasından Silifke yoğurduna ve Bozyazı muzundan üretilen
liflere kadar Mersin’e özgü ürünlerin tanıtımının yapıldığı etkinli-
14
15
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
KISA KENT HABERLERİ
KISA KENT HABERLERİ
ğin açılışı 28 Kasım günü Mehteran Konseri ile yapıldı. Açılışta
konuşan Mersin Valisi Özdemir Çakacak, bu yıl ilki düzenlenen
etkinlikten dolayı mutlu olduklarını belirterek, organizasyona
kentin bütün dinamiklerinin destek verdiğini, bunun da kardeşliğin ve birliğin en güzel örneği olduğunu söyledi. Çakacak “İstanbul Türkiye’dir, Mersin Türkiye’nin küçük bir örneğidir. Bizler
Mersin’i İstanbul’da tanıtırsak, Mersinimizi Türkiye’ye tanıtmış
oluruz” ifadelerini kullandı.
MEÜ Tıp Fakültesi Sağlık, Araştırma ve
Uygulama Hastanesi’nin Açılışı Yapıldı
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da
tarihiyle, tarımıyla, limanıyla ve doğal güzelliğiyle Türkiye'nin cazibe merkezi olan Mersin'in, turizmin merkezi olmaya aday bir
kent olduğunu vurgulayarak, Mersin'in tek handikabının, bu çok
özel güzelliklerini dünyaya tanıtamamak olduğunu söyledi.
2000 yılında projelendiren, 14 yılda tamamlanan ve 20 Mayıs 2014 tarihinden itibaren hizmet vermeye başlayan Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, 638 yatak kapasitesi ve 460 sağlık personeli ile Mersinlilerin hizmetine sunuldu.
MİYSAD Başkanı Mehmet Mazak ise konuşmasında “Dernek
olarak fiziksel mekan birlikteliğinin ötesinde bir umut olarak, içten ve samimi duygularımızı da tatmin eden çalışmalarla Mersin ruhunu hayatımıza, Mersin’e ise ruhumuzu katmak için yola
çıktık. Sadece bedenlerle değil kalbimizle, türkülerimizle, kadim
tarihimizle, şiirlerimizle, sevinçlerimizle Mersin’le yaşlanmak,
Mersin’de yaşamak, her yönüyle bizim olan bir şehre birlikteliğimizi sunmak için yola koyulduk. MİYSAD, başta İstanbul olmak
üzere Mersinlilerin yaşadığı her yerde Mersin’in gören gözü,
tutan eli ve Mersin’in rengi olmayı hedeflemektedir” ifadelerini
kullandı.
Hastanenin açılış törenine, Mersin
Valisi Özdemir Çakacak, Mersin
Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Mersin Milletvekili İsa Gök, MEÜ Rektörü Suha
Aydın’ın yanısıra, MDTO Yönetim
Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Genel Sekreter Korer Özbenli,
Basın Danışmanı Ali Adalıoğlu, il
protokol üyeleri, öğretim görevlileri, öğrenciler ve kent halkı katıldı.
Açılışın ardından protokol üyeleri stantları gezerek, ziyaretçilerle
sohbet etti.
Açılışta konuşan Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet İlvan tıp fakültesi hastanelerinin diğer hastanelerden farklı olarak; öğrencilere ve
asistanlara tıp eğitimi vermek gibi
çok önemli bir görevleri olduğunu
söyledi. İlvan, yeni binanın hastanenin önceki binası ile kıyaslanamayacak derece de geniş alanlara
sahip olması, her türlü tıbbi, araç
ve gereçlere sahip olması ile bu
binaya taşındıktan sonra daha üst
düzeyde tıp eğitim verme şansını
yakalamış bulunuyoruz” şeklinde
konuştu.
Mersin Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Süha Aydın ise Üniversite’nin
ve Tıp Fakültesi’nin tarihsel gelişim süreci ile ilgili bilgiler vererek
hastaneye emeği geçen bürokrat,
işadamı ve hastane personeline
teşekkür etti. Aydın, eski hizmet binasının ise Diş Hekimliği Fakültesi
olacağı bilgisini verdi.
“İnsan odaklı
yatırımların yeri her
zaman çok daha
önemlidir”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da ko-
16
17
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
nuşmasında 638 yataklı hastanenin, sahip olduğu son teknolojik
cihazlar ve diğer imkanları ile burada eğitim gören öğrencilerin nitelikli eğitim almasına, hastaların da daha iyi ve modern
şartlarda sağlık hizmeti almasına katkı sağlayacağını vurguladı.
Emeği geçenlere teşekkür eden Kocamaz, “ Bir kentte yapılan
her türlü yatırım o kent halkı için elbette çok önemli bir kazançtır
ancak sağlık alanında yapılan yani direk insan odaklı yapılan yatırımların yeri her zaman çok daha önemlidir” şeklinde konuştu.
“Üniversiteler şehirlerin gelişmesinde
lokomotif kurumlardır”
Törende söz alan Mersin Valisi Özdemir Çakacak ise, üniversitelerin şehirlerin gelişmesinde lokomotif kurumlar olduğunu
belirterek, “Üniversiteler, bulundukları ilin kültürel ve sosyal gelişmesine katkı sağlayan en önemli kurumlardan biridir. Mersin
Üniversitesi de ilimizin kalkınmasında yapı taşı konumundadır.
Üniversitemize kazandırılan bu modern hastanemiz, sadece ilimize değil, bölgemize de hizmet verecek, güzel milletimize sağlık hizmeti sunulmasının yanı sıra geleceğin hekimlerinin yetiştirilmesine imkan sağlayacak, ilimize ve ülkemize değerli katkılar
sunacaktır” ifadelerini kullandı.
Üniversitelerin yerleşkelerinin bulunduğu yerden öte icraatlarıyla
şehrin içinde olmaları ve şehrin gelişmesine yaptıkları bilimsel
projelerle destek olmaları gerektiğini ifade eden Çakacak, “Aynı
zamanda Tıp Fakültesi Hastaneleriyle insanlarımızın sağlık açısından ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Böyle binaları görünce
KISA KENT HABERLERİ
KISA KENT HABERLERİ
gurur duyuyoruz. 1991 yılında Amerika’da bulundum. Oradaki
hastaneleri ziyaret ettiğimde hem gıpta ediyor, hem de neden
bizde yok diye açıkcası üzülüyorduk. Çünkü bizim insanlarımız
da hizmetin en iyisine, güzeline layıklar” şeklinde konuştu.
Protokol üyelerinin konuşmasının ardından Vali Özdemir Çakacak tarafından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu adına Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Cihat Lokmanoğlu’na ve Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir’e plaket verildi. Daha sonra kurdele keserek açılışı gerçekleştiren protokol üyeleri, hastanede incelemelerde bulundu.
Olcar: “Birileri Mersin’e Kaybettirilen
7 Yılın Hesabını Vermeli”
Mersin Turizm Platformu Başkanı Numan Olcar, Tarsus Kazanlı
Turizm Bölgesi’nde firmalara yapılan tahsislerin iptal edildiğini
belirterek, “Çok geç kalmış bu karar ile Mersin’e boşu boşuna
7 yıl kaybettirildi. Birileri kaybedilen zamanın hesabını vermeli”
dedi.
Turizm Platformu Başkanı Olcar, yaptığı açıklamada, tahsislerin
iptali ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Turizm ve turizme dayalı ekonominin hızla geliştiği günümüzde zamanın paha biçilmez bir değer olduğunu ifade eden Olcar, son 10 yıldır Mersin
bölgesinde turizm adına sözler verildiğini, özellikle son 5 yılda
bu sözlerin hiçbirisinin layıkıyla arkasında durulmadığını kaydetti. Turizm adına bugün itibariyle elde somut hiçbir şey olmamasına dikkat çeken Olcar, “Çok geç kalmış bu karar ile Mersin’e
boşu boşuna 7 yıl kaybettirildi. Birileri kaybedilen zamanın hesabını vermeli, bunun açıklamasını yapmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Tarsus Kazanlı Turizm Bölgesi’ne 7 Senedir
Bir Çivi Çakılmadı”
Tarsus Kazanlı Turizm Bölgesi’ndeki tahsislerin 2007 yılında Antalyalı yatırımcıların yine Antalya’ya yapacakları yatırımlarda talep ettikleri teşviklere karşılık Mersin’de yatırım yapma prensibi
ile verildiğini anımsatan Olcar, geçen sürede Antalya’daki yatırımların tamamlandığına işaret ederek, şöyle devam etti:
“Ama bölgemize yapma sözü verdikleri yatırımlara tek bir çivi
çakılmadı. Bugün bahse konu firmalara yapılan tahsislerin iptal edilmesi geç kalmış ancak doğru bir karardır. Zira bu iptalin
yapılması, bölgemize gerçek anlamda yatırım yapacak yeni turizm yatırımcılarının önünde kötü bir örnek olmaktan çıkacaktır.
Zira yeni gelen yatırımcılara tahsisi yapıldığı halde 7 senedir çivi
çakılmamış projenin izahı, sektörü fevkalade müşkül durumda
bırakıyordu.”
“Benzer Süreci Çukurova Havalimanı Projesi
İçin De Yaşıyoruz”
Tahsisi 2007 yılında yapılmış bir konaklama yatırım bölgesinin
bunca zamandır atıl bırakılması ve bunun ekonomik kayıplarının
kesinlikle sorgulanması gerektiğinin altını çizen Olcar, benzer
sürecin Çukurova Havalimanı için de yaşandığına dikkat çekti. Havalimanı inşaatının durduğunu öne süren Olcar, inşaatın
devam ettiği imajının verilmesini de eleştirdi. Olcar, şunları kaydetti:
“Ara sıra inşaat devam ediyor imajı verilse de bu mesajı verenlerin gerçek bir havalimanı inşaatını gördüklerini kesinlikle zannetmiyorum. Ne yazık ki, doğru biçimde ele alınmayan projelerde
eksik olan ‘samimiyet’ ve ‘irade’ olguları bölgemizi pek çok güzel şeyden mahrum bırakmaktadır.”
Havalimanı ihalesinin Aralık 2011’de yapıldığını, yüklenici fir-
18
manın ise 26 Ocak 2012’de sözleşme imzaladığını anımsatan
Olcar, “Bu süreçte ilgili büyüklerimizin 2013 Akdeniz Oyunları
için havalimanının yetiştirilmesine gayret sarf edileceğini, ancak yetişemezse de 2014’de bölgemizin Çukurova Uluslararası Havalimanı’na kavuşacağı vaatleri halen haber arşivlerinden
teyit edilebilir. Bugün ise 2015’in arifesinde olmamıza rağmen
gelinen sonuç ortadadır. Oysa bölgemizde bu vaatleri ciddiye
alarak yurt dışı ortaklarıyla planlamalar yapan turizmcilerimiz ne
yazık ki, şimdi de bu boş olduğu anlaşılan vaatlerin izahatını
paylaşmak durumunda kalmışlardır. Aynı sorun ve ekonomik kayıp, bu havalimanından istifade etmeyi bekleyen tarım ve sanayi
sektörleri için de geçerlidir” dedi.
“Kazanlı Ve Havalimanı Projeleri Çukurova
Bölgesinin Ana Sorunu”
RIS Mersin Projesi çerçevesinde, turizm vizyonunun belirlendiğini, ancak buna rağmen günün şartlarına göre de güncellemeye
ve geliştirilmeye devam edildiğini belirten Olcar, bu konuda Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın hamiliği ve destekleri başta olmak üzere Mersin Valisi Özdemir Çakacak ve Mersin Büyükşehir
Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın turizme olan inançlı
bakış açılarının yanı sıra bu üç ana kurum arasındaki özlenen
koordinasyonun da kent vizyonuna ve bundan sonraki çalışmalara oldukça olumlu yansıyacağını vurguladı.
Havalimanı ve Kazanlı projelerinin turizmde sadece Mersin’in
değil, Çukurova bölgesinin 2 ana sorunu olduğunu belirten Olcar, sözlerini şöyle tamamladı.
“Bu sorun yokmuş gibi hareket etmenin, sorunları görmemezlikten gelmenin bedeli Mersin’e şimdilik 7 seneye mal olmuştur.
Üstelik maalesef bu sürenin daha ne kadar uzayacağı da belli
değildir. Mersin’in, turizm alanında hak ettiği yere getirilmesine
yönelik şartların ve sözlerin süratle yerine getirilmesi gerekmektedir.”
19
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
Kentsel Tasarım Çalıştayı
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mimarlık Fakültesi
tarafından düzenlenen ‘Kentsel Tasarım Çalıştayı’ tamamlandı. İlki 2012 yılında Bursa’da,
ikincisi gecen yıl yine Mersin’de yapılan Kentsel Tasarım Çalıştayı, bu yıl “Mersin kentinin
denizle ilişkisini yeniden düşünmek: Kıyı alanlarının tasarımı” başlığıyla gerçekleşti. MEÜ
Mimarlık Fakültesi, Ecole Nationale Superieure d’Architecture de Paris La Villette ile National Technical University of Athens’den 62
katılımcının yer aldığı çalıştay iki hafta sürdü.
Çalıştay boyunca Atatürk Parkı, eski marina,
stadyum, Yumuktepe, Muğdat Camii, Forum,
Soli Doğu-Batı Pompeiopolis ve Davultepe
kıyı alanlarında çalışmalar sürdüren katılımcılar, elde ettikleri sonuçları, düzenlenen toplantıda sundu.
Çalıştayın sunuş toplantısı, Mimarlar Odası
Mersin Şubesi Konferans Salonu’nda yapıldı.
Toplantıya Mersin Vali Yardımcıları Cezmi Türk
Göçer ve Süleyman Deniz, Büyükşehir Belediye Genel Sekreteri Haluk Tunçsu, Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu, MDTO
Genel Sekreteri Korer Özbenli, İl Kültür ve Turizm Müdürü Bahaettin Kabahasanoğlu, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cana Bilsel,
çalıştaya katılan öğretim elemanları ve öğrenciler ile meslek odalarının temsilcileri katıldı.
Sunuşlar öncesi bir konuşma yapan Genel Sekreter Tunçsu, Türkiye’deki en güzel
kıyılara sahip olan Mersin’in en plansız kıyı
kullanımıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Büyükşehir Belediyesi olarak, “320 kilometre
sahili olan bir şehir olan Mersin’de kıyı kullanımı nasıl olmalı?” sorusuna Kentsel, Planlama,
20
KISA KENT HABERLERİ
KISA KENT HABERLERİ
nin denizle ilişkisini yeniden düşünmek ve kıyı
alanlarının tasarımı’ başlıklı bu çalışmaya 3
üniversiteden 62 öğrencinin katıldığını söyledi. Öğrencilerin karma gruplar halinde Mersin
genelinde çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Bilsel,
bu yoğun düşünme sürecinin Mersin’in kıyısı üzerinde çeşitli sorun tespitleri, değerlerin
tanımlanması ve geleceğe dönük olarak kent
için bir vizyon oluşturabilecek bazı projeler
üretildiğini anlattı.
Etüt ve Proje ile Fen İşleri Daire Başkanlıklarıyla birlikte cevap aradıklarını belirten Tunçsu,
“Mersin aynı zamanda bir liman kentidir. Bir
taraftan ticareti, ekonomiyi ve şehrin çalışma
hayatını gözetecek, diğer taraftan halkın gündelik yaşamında denizi, plajları kullanmalarını
mümkün kılacak bileşkeleri ortaya çıkarmak
durumundayız” dedi.
Toplantıda, Mersin Balıkçı Barınağı ile ilgili gerçekleştirdikleri çalışmayı aktaran Kent
Konseyi Başkanı Lokmanoğlu da Mersin’in
bir kıyı Master Planı olmadığını üzülerek öğrendiklerini vurgulayarak, bir an önce mevzuatın revize edilmesi ve yeni bir kıyı Master
Planı’nın yapılması gerektiğini kaydetti.
Çalıştayla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Bilsel ise
Mimarlık Fakültesi olarak, Fransa’nın başkenti Paris’teki en çok öğrenciye sahip olan
mimarlık okulu Ecole Nationale Superieure
d’Architecture de Paris La Villette ile yaptıkları
etkinliği, bu yıl ve National Technical University
of Athens öğrencilerinin de katılımıyla sürdürdüklerini bildirdi. Üç fakültenin öğrencilerinin
bir araya gelerek iki haftalık bir çalışma gerçekleştirdiklerini aktaran Bilsel, ‘Mersin kenti-
Dokuz Kentsel Tasarım Önerisi
Oluşturuldu
Konuşmaların ardından Prof. Dr. Cana Bilsel
ve Ecole Nationale Superieure D’Architecture
de Paris La Villette’den Şehir Plancısı Pierre
Bouche, iki üniversitenin birlikte gerçekleştirdiği çalışmalarla ilgili bilgiler aktardı. Mersin’e
ilk kez geldiklerinde kent merkezine odaklandıklarını ve ana cadde üzerinde uzanıp giden
Mersin’de yaya olarak var olabilme konusunu
ele aldıklarını belirten Pierre Bouche, bu yıl
ise kıyı ve sunduğu kentsel değerler üzerine
bir tartışma başlatmayı amaçladıklarını ifade
etti. Bouche, çalışmalar sonunda Mersin’deki planlama çalışmalarında dikkate alınmak
üzere kıyıya ilişkin değerler içeren 9 kentsel
tasarım önerisi oluşturulduğunu sözlerine ekledi.
Kıbrıs Açıklarında Kurtarılan Mülteciler
Mersin’e Getirildi
KKTC’nin Girne şehrinin 4,5 mil kuzeyinde batma tehlikesi geçiren Tanzanya bayraklı ‘Haj Zaher’ adli ticari
gemiden sahil güvenlik ekiplerince kurtarılan Suriyeli mültecilerin 225’i Mersin’e getirildi.
KKTC’nin Girne şehrinin 4,5 mil kuzeyinde, motor arızası nedeniyle sürüklenmeye başlayan ve içerisinde hamile kadın ve çocukların da bulunduğu 300 kaçak göçmeni taşıyan Tanzanya bayraklı gemiye, Sahil
Güvenlik Komutanlığı ekipleri tarafından müdahale edildi. Edinilen bilgiye göre, Girne’nin 4,5 mil kuzeyinde biri hamile 40 kadın, 35’i çocuk
olmak üzere toplam 225 göçmenin içinde bulunduğu, Tanzanya bayraklı 50 metre boyundaki “Haj Zaher” adlı ticari gemi, makine arızası
yaptıktan sonra kötü hava şartlarından dolayı sürüklenmeye başladı.
Olayla ilgili ihbar alan KKTC Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Türk
Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerine bilgi vererek yardım talebinde
bulundu.
Alınan yardım talebinin ardından, Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge
Komutanlığı’nın Mersin’de konuşlu bulunan 1 arama kurtarma gemisi
ile 1 ani müdahale botu olay yerine sevk edildi. Aynı zamanda KKTC
Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından da Girne ve Gazimagusa’dan
görevlendirilen 3 Sahil Güvenlik botu olay yerine yönlendirildi. Geminin
bulunduğu yere ulaşan Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, sürüklenen “Haj Zaher” isimli ticari geminin demir atmasını sağlayarak, kayalıklara çarpmadan durdurdu ve olası bir faciayı önledi.
linden 5’i, mültecilerin bulunduğu ‘Haj Zaher’ gemisine çıktı. Makine
arızası giderilemeyen gemi daha sonra TCSG Umut adı Sahil Güvenlik
gemisi tarafından Girne Limanı’na çekildi. Göçmenler burada gemiden tahliye edilerek sağlık kontrolü için Girne’deki bir spor salonuna
götürüldü.
Göçmenler daha sonra Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanlığı’na
bağlı ekipler eşliğinde Mersin Limanı’na geldi. Akşam saatlerinde
Mersin Limanı’na gelerek 10 numaralı rıhtıma demirleyen feribottaki
Suriyeli göçmenler, Yabancılar Şube Müdürlüğü personelinin nezaretinde otobüslere bindirilerek Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Suriyeli
mültecilerin Emniyet Müdürlüğü’ndeki kimlik tespitleri ve diğer işlemlerinin tamamlanmasının ardından serbest bırakılacakları öğrenildi. (İHA)
Hava şartlarının kötü olması nedeniyle, çoğunluğu Suriyeli olduğu öğrenilen göçmenlerin tahliyesinin denizde yapılması tehlikeli olduğundan, Sahil Güvenlik Arama Kurtarma gemisi ‘TCSG Umut’ persone-
Toplantıda daha sonra çalıştay katılımcıları,
belirlenen 9 kıyı alanında yaptıkları çalışmaları, bu çalışmalarda izledikleri yöntemleri,
belirlenen sorunları ve bu sorunlara yönelik
çözüm önerilerini içeren sunumları gerçekleştirdi.
21
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
KISA KENT HABERLERİ
Başkan Kocamaz, Ulaşım Çalıştayı
Sonuç Bildirgesini Açıkladı
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yapılan Ulaşım Çalıştayı’nın sonuç bildirgesini açıkladı.
Kocamaz, çalıştayda, Mersin’e acil bir raylı sistem ile Mersin’den Taşucu, Aydıncık ve
Anamur’a kadar ve yine merkezden Karataş,
İskenderun ve Arsus’a kadar deniz ulaşımı için
fizibilite çalışması yapılmasının karara bağlandığını bildirdi. Başkan Kocamaz, Mersin kent
merkezi ve il sınırları içindeki yerleşimlerin ulaşım sorunlarının, ilgili paydaşların katılımıyla
birlikte tespit edilmesi ve çözüm seçeneklerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılan Ulaşım
Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi hakkında bilgi
verdi. Kocamaz, “Çalıştay’da, Türkiye’de kentsel ulaşıma yönelik ulusal politikalar, BM ve AB
kentsel ulaşım politikası, sürdürülebilir ulaşım,
toplu taşıma sistemleri, hizmet kalitesi, güzergahlar, ilçe ve kırsal alanların ulaşımı, yol ve
toplu taşıma hizmeti, servis ulaşımı ve taksiler,
bisiklet ulaşımı, yaya ulaşımı, engellilerin ulaşımı, trafik yönetimi, akıllı ulaşım sistemleri, trafik
güvenliği, düzenlemeler ve denetim, otopark
yatırımları, ulaşım mühendisliği, yol ve kavşak
tasarımı, yük taşımacılığı, bölgesel ve kentsel
lojistik, liman ulaşımı, bölgesel ulaşım, otoyol
bağlantıları, karayolları, demiryolları, deniz ve
hava ulaşımı, afetlere duyarlı ulaşım sistemi,
afetlere yönelik önlemler ile afet lojistiği konuları ele alındı” dedi.
Çalıştaya Mersin Valiliği, Mersin Büyükşehir
Belediyesi ve Mersin Üniversitesi başta olmak
üzere toplam 43 kurum ve kuruluştan alanında uzman 125 katılımcının katıldığını kaydeden
Kocamaz, “Çalıştay’ın sonuç bildirgesi olarak,
planlama ve ulaşımın beraber düşünülmesi,
ulaşımla ilgili konularda ve projelerde halkın
ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin alınması, Tarsus’tan Silifke’ye kadar raylı sistem,
kent içi kavşakların düzenlenmesi, mevcut yol
ağından etkin yararlanma, yaya ve bisiklet yollarının oluşturulması ve düzenleme yapılması,
kente acilen bir raylı sistem yapılması, otobüs
ve minibüs durakları ile güzergahlarının yeniden gözden geçirilmesi, akıllı ulaşım sistemi ve
trafik denetim sistemi kurulması, kent merkezinde parkomat uygulamasının iptal edilmesi,
22
İstiklal Caddesi’nin tek yöne çevrilmesi, köy
ve beldelerden gelen minibüslerin 2. Çevre
Yolu’na yönlendirilmesi, ana caddelerde park
eden araçlar için trafik denetiminin arttırılması,
Erdemli-Ereğli yolunun iyileştirilmesi, bisiklet
kullanma kültürünün özendirilmesi, akıllı durak
sistemi kurulması, katlı ve yer altı otoparkların
çoğaltılması, belli bölgelerde üst ve alt geçit uygulaması yapılması, limanın otoyol bağlantılarının düzenlenmesi, Mersin merkezden Taşucu,
Aydıncık ve Anamur’a kadar ve yine merkezden Karataş, İskenderun ve Arsus’a kadar deniz ulaşımı için fizibilite çalışması yapılması, ilk
etapta yap-işlet-devret modeli ile başlanması,
deniz uçağı ile helikopter ulaşım hizmetlerinin
bölgeye kazandırılması ve kent bütünündeki
yollarda emniyet şeridi uygulamasının yaygınlaştırılması konusunda çalışmalar yapılması karara bağlandı” ifadelerini kullandı. (İHA)
KISA KENT HABERLERİ
İşte Türkiye’nin Rekabet Haritası
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Türk ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabetçi illerini ve sektörlerini araştırdı.
Araştırma sonucuna göre, Samsun müzik
enstrümanı, Ankara uçak, Çorum dişçilik
aletleri imalatında öne çıkıyor. Bütün sektörlerde faaliyet gösteren 114 bin firmanın
verileri çarpıcı sonuçları ortaya koydu.
Bingöl, Tunceli, Ardahan ve Iğdır'da imalatını ihraç eden firma yok. Buna karşın
eskiden belirli ürünleri ile ünlü illerde tablo
değişti; Bursa'nın şeftalisi ya da otomotivi, Çorum'un da leblebisi artık geri planda
kaldı. Ankara uçakları, Samsun ise müzik
aletleri ile dünya çapında rekabet ediyor.
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), yaptığı araştırma ile 81 ilimizin
üretim ve ihracat verilerini analiz ederek
il bazında rekabet gücünü belirledi. Çarpıcı gerçeklerin ortaya çıktığı araştırmaya
göre 4 ilimizde ürettiği ürünleri ihraç eden
firma yok; 3 ilimiz en az rekabetçi sektöre
ev sahipliği yapıyor. Bunun dışında diğer
illerdeki tablo Türkiye ekonomisinin gururu olmaya aday.
TÜİK, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
ile Ekonomi Bakanlığının ihracat ve üretim verilerinin değerlendirildiği araştırmada her bir ilin dünya çapında “mukayeseli
rekabet gücü” ölçülürken; 114 bin firmanın verilerinin esas alındığı çalışmanın en
önemli tarafı, bu analizlerin ilk defa her
bir ilde “üretilip ihraç edilen ürünler” yani
“ihracata konu üretim” bazında değerlendirilmiş olması.
Araştırma sonuçlarını değerlendiren TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen, "Ölçmediğimiz
bir şeyi yönetemeyiz. Bu nedenle doğru
veriler ve bu verilerin doğru analiz edilmesi çok önemli. Verileri incelediğimizde Türkiye'nin nereden nereye geldiğini
gördük. Eskiden leblebisinden başka bir
şeyini bilmediğimiz Çorum dişçilik gereçlerinde, şeftalisi ve otomobil endüstrisi
ile bilinen Bursa artık metal işleme makineleri ve takım tezgahlarında; balıkçılık
merkezi Samsun müzik aletleri ile dünya
çapında rekabet ediyor" diyerek verilerin
Türkiye'deki değişimi gösterdiğini belirtti.
Araştırma, hangi illerin uluslararası düzeyde rekabet gücünün yüksek olduğunu;
imalat ve ihracat alanlarında daha reka-
betçi olabildiğini sınıflandırırken; 86 ana
sektörde faaliyet gösterilen Türkiye'de en
çok sektörü barındıran illerin de İstanbul,
Ankara, İzmir, Tekirdağ ve Adana olduğunu ortaya çıkarttı.
Dört İlin İmalatı İhracat
Pazarında Yok
Türkiye ekonomisinde faaliyet gösteren
firmalar ihracatı çok seviyor, ancak 81 il
içinde dördü var ki Türkiye ekonomisinin
çok dışında bir tavır sergiliyor. Tunceli,
Bingöl, Ardahan ve Iğdır'da gerçekleştirdiği imalatı ihraç eden kayıtlı firma bulunmadığı için çalışma 77 ilin verisi ile gerçekleştirilebildi.
Müzik Sektörünün Gözü
Samsun'da
Türkiye'ye özgü üretim kalıplarını kırarak
dünyada boy gösteren Samsun, dünya
pazarlarına gönderdiği müzik aletleri ile
imalat ve ihracatta rekabetçi il olarak öne
çıktı. Müzik aletleri sektöründe Türkiye'de
Samsun'dan başka iki il daha bu nitelikte üretim kapasite ve vizyonuna sahip.
Samsun'da 18 sektörde daha rekabetçi
üretim yapılıyor.
arasında geliyor. Konya ise motorlu kara
taşıtları karoseri ihracatında en rekabetçi
il konumunda.
En çok rekabetçi üretimin yapıldığı
sektörler neler?
Türkiye'de 39 ilde çimento, kireç ve alçı
üretimi rekabetçi şekilde yapılıyor. 27 ille
kum, kil ve taş ocakçılığı ikinci sırada geliyor. Taş ve mermer işlemeciliği 26 ilde,
tahıl ürünleri işleme 26 ilde, madencilik
23 ilde yoğunlaşıyor. Askeri savaş araçları 1 ilde, bilgisayar ürünleri 1 ilde, tüketici
elektroniği de bir ilde üretilip rekabetçi
şekilde ihraç ediliyor.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da durum nasıl?
Gaziantep'te 12 sektörde rekabetçi üretim yapılıyor ve ihracat gerçekleştiriliyor. Kentte rekabetçilik değeri en yüksek sektör bitkisel ve hayvansal sıvı ve
katı yağ üretimi alanında ortaya çıkıyor.
Türkiye ekonomisinin dinamosu durumundaki İstanbul'da 86 sektörde yapılan
imalat ihraç ediliyor. İkinci sırada gelen
Ankara'da 33, İzmir'de 32, Tekirdağ'da
26, Adana'da 25 sektör "üretimden ihracata" en fazla rekabetçi sektöre sahip iller
konumunda. Verilerin değerlendirilmesi
sonucunda çıkan tablo ilginç. Bürokrasi
ve devletin başkenti Ankara'nın imalatında, askeri savaş araçları, tarım ve orman
makineleri, iletişim, uçak ve uzay sanayi
dalları öne çıktı. İstanbul'un üretiminin
ana motoru ise bilgisayar ve çevre birimleri, mücevherat, optik ekipman ve cam
sanayi.
Otomotivin başkenti Bursa'da imalat sektörünün öne çıkan ana ihracat kalemi metal işleme makineleri ve takım tezgahları.
Otomotiv sektörü ise ikinci sırada geliyor.
Otomotiv yan sanayi ürünleri ihracatı da
Bursa imalat sektörünü besleyen unsurlar
23
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
Gaziantep'in bölgede bu alandaki rakibi
Kilis. Mardin'de hazır hayvan yemi üretimi, Diyarbakır'da taş ve mermer işçiliği
rekabetçi üretilen alanlar arasında.
Hakkari, Bayburt ve Karabük rekabetçi
sektör sayısının en az olduğu iller oldu.
Bu illerde sadece birer sektör "üretimden
ihracata" rekabetçi durumda. Muş ise
mobilya sektöründe rekabetçi mal üretimiyle ön plana çıkıyor.
Kauçuk ürünleri imalatında Kırşehir,
ayakkabı, terlik, bot imalatı ve ihracatında Çorum rekabetçi illerimiz arasında. Çorum'un ihracattan gelir sağladığı
önemli üretim kalemlerinden biri de tıbbi
dişçilik ile ilgili araçlar.
Doğu Anadolu'da Van, Erzurum ve Şanlıurfa "beton, çimento ve alçıdan yapılmış
eşya" ihracatında rekabet kabiliyetine sahip iller. Trabzon "metal döküm sanayi",
süt ürünleri imalat ve ihracatında ise Balıkesir marka olan illerimiz.
KISA KENT HABERLERİ
Anadolu’da hangi il nelerde rekabetçi?
Muğla ve Sinop, balık ürünlerini rekabetçi şekilde ihraç edebilen illerimiz. İçecek
üretip ihraç eden iller içinde Tokat, rekabet gücü en yüksek ilimiz. Mersin ise öğütülmüş tahıl ürünleri sektöründe rekabetçi
olarak öne çıkıyor.
Dokuma sektöründe Kahramanmaraş,
Malatya ve Adana rekabet avantajı en
yüksek üç ilimiz. Van da kağıt ve mukavva üretimi rekabet gücü en yüksek ilimiz.
Türkiye'nin turizm başkenti Antalya ise
spor malzemeleri üretip en rekabetçi şekilde ihraç edebilen il konumunda.
Teknolojide hangi iller rekabetçi?
İstanbul, bilgisayar ve çevre birimlerini
üretip rekabetçi şekilde ihraç edebilen
Türkiye'deki tek il.
Bolu, Manisa ve Tekirdağ ev aletleri üretiminde rekabetçi olan ve ihracat yapan
illerimiz.
Sakarya, demiryolu lokomotif ve vagonlarını rekabetçi şekilde üretip ihraç edebilen
en önemli ilimiz. Sonra Eskişehir geliyor.
Elektronik bileşenleri ve devre imalatı yapan Ankara, rekabetçi ihracatta en yakın
rakibi İstanbul'un açık ara önünde. İletişim ekipmanlarında rekabet gücüne sahip iki ilimiz var: Ankara ve İstanbul.
Hangi ilin ekonomisinde en rekabetçi ihracat kalemi maden? Hakkari, Bayburt,
Rize, Gümüşhane, Erzincan, Siirt illerinde
rekabet gücü en yüksek sektör madencilik. Buna karşılık Afyon, Diyarbakır ve
Burdur "taş ve mermerin işlenmesinde"
en rekabetçi üç il.
Makine ihracatında hangi illerimiz ön
plana çıkıyor?
Özel amaçlı makine ihracatında ön plana
çıkan üç şehrimiz Çorum, Konya ve Aksaray. Tarım ve ormancılık makinelerinin
rekabetinde Ankara en önde gözüküyor.
(İHA)
DENİZCİLİK HABERLERİ
Konteyner ve limanlarda elektronik denetim başladı
Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca geliştirilen "Konteyner ve Liman Takip
Sistemi" hayata geçirildi. Sistem sayesinde limanlarda gerçekleştirilen gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması, hızlandırılması ve maliyetlerin
azaltılması hedefleniyor.
"İlerleyen süreçte, gümrük idaresinin liman işletmesine vereceği talimatları bu sistem üzerinden verebilir hale gelecek. Bu da kağıt kullanımını azaltacak ve işlemlerin güvenli ortamda yapılmasını temin
edecektir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca konteynerlere ilişkin bilgilerin elektronik ortamda kayıt altına alınması amacıyla geliştirilen "Konteyner ve
Liman Takip Sistemi" hayata geçirildi.
Mersin'de devreye alınan Konteyner ve Liman Takip Sistemi önümüzdeki hafta İskenderun Limak limanında devreye alınacak. Akabinde
de Ambarlı Gümrüğüne bağlı limanlarda da devreye alınacak olup,
buna ilişkin test çalışmaları devam etmektedir. İlerleyen zamanda da
konteyner işlemleri yapan tüm limanlarda uygulamanın devreye alınması hedeflenmektedir." (www.denizhaber.com.tr)
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, söz konusu sistem sayesinde,
Türkiye'ye giriş yapan ve Türkiye'den çıkan konteynerlere ilişkin bilgilerin elektronik ortamda kayıt altına alınması, limanlarda gerçekleştirilen
gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması, hızlandırılması ve maliyetlerin
azaltılması hedefleniyor. Yeni uygulamayla, konteynerlerin çip aracılığıyla izlenmesi mümkün olacak.
Mersin Limanı'nda devreye alınan sistem sayesinde gümrük idaresinin
sistemleriyle liman işletmesinin sistemleri entegre edilerek, gümrük
denetimlerinin etkinliği artırılacak, kaçakçılıkla mücadelede kullanılan
veri tabanı genişleyecek. Bu sistem sayesinde, limandaki konteynerin,
liman içi hareketleri dahil olmak üzere etkin bir şekilde izlenmesi ve
sağlıklı istatistik üretilmesi mümkün hale gelecek.
Gümrük idaresi ile limanların otomasyon sistemlerinin entegre edilmesinin önemli katkılar sağlayacağının kaydedildiği açıklamada, şu
ifadelere yer verildi:
Zehirli balık türlerinde artış devam ediyor
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Deniz Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Turan, son yıllarda
Akdeniz’de zehirli balık türlerinde artış olduğunu söyledi.
Küresel ısınma nedeniyle Akdeniz’in tropikalleştiğini, bu nedenle
Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nda görülen zehirli balık türlerinin Süveyş Kanalı yoluyla kıyılarımıza geçmeye başladığını belirten Prof.
Dr. Cemal Turan, zehirli balık sayısının hızla arttığını ve acilen önlem
alınması gerektiğini söyledi. Araştırma ekibiyle birlikte Akdeniz’de
yaptıkları çalışmada tespit ettikleri zehirli balık türlerini Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlara bildirdiklerini
belirten Turan, son olarak İskenderun Körfezi’nde zehirli olan Mavi
Çizgili Papağan Balığı (Scarus Ghobban) ile Pasifik Aslan Balığı (Pterois Miles) türlerini tespit ettiklerini kaydetti
Bu 2 balıkla birlikte tespit ettikleri zehirli balık sayısının 66’ya çıktığını
belirten Prof. Dr. Turan şunları söyledi:
“Bu Papağan Balığı, çok renkli ve güzel görünümü var ekonomik
değeri yok. Güzel görünümlü Aslan Balığı da öyle. Her ikisi de güzel görünmesine rağmen zehirli. Özellikle Pasifik Aslan Balığı çok
zehirlidir. Özellikle dalgıçların yüzücülerin bu balığa dikkat etmesi
gerekiyor. Bu balığı görenler dokunmamalı. Yüzgeçlerinin ucunda
zehirli iğneleri var ve battığı zaman yüksek acı veriyor. Kalp hastası
olanlarda kalp krizine neden olabilir. Zehirli balıkların ekonomik bir
değeri yok ama diğer ekonomik değeri yüksek olan balıkların besinlerini paylaşıyor. Hatta aralarında ekonomik değeri yüksek balıkları
tüketen balıklar da bulunuyor. Kızıldeniz’den gelen bu tehlikeli balık
türleri yüzyıllardır buralarda bulunan ekonomik değeri yüksek balıkları tüketerek, yer değişerek besin rekabetine girmekte daha baskın
balıklar olmakta.
Zehirli balık türleriyle mücadele kapsamında bazı ülkelerde teşvikler
çıkarıldığını kaydeden Turan şöyle devam etti:
“Amerika’ya Pasifik Aslan Balığı da geçiş yapmış. Onlar bu türün ortadan kaldırılması için araştırma çalışmaları başlatmış ve yapmışlar.
Güney Kıbrıs’ta görülen Balon Balığı türü için Avrupa Birliği destekli
projeyle ortadan kaldırma çalışması yapıyorlar. Balon Balığı’nı avlayan kişilere balık başına 1 Euro teşvik verilerek ortadan kaldırma çalışması yürütüyorlar. Çünkü ekonomik değeri olmayan bu tür balıkları
yakalayan balıkçılar tekrar denize atıyorlar. Teşvik uygulaması ile balıkçılar tuttukları balıkları atmıyorlar.” (www.virahaber.com)
24
25
MERSİN DENİZ TİCARETİ
DENİZCİLİK HABERLERİ
KASIM 2014
Türkiye’nin ikinci denize dolgu havalimanı
Türkiye’nin ikinci denize dolgu havalimanı
Rize’de yapılacak. 766 hektar alandan oluşacak proje sahasında yaklaşık 266 hektarlık
alanda deniz dolgusu yapılacak.
Ordu-Giresun
Havalimanından
sonra
Türkiye’de denize dolgu ile inşa edilecek ikinci
havaalanı olan Rize-Artvin Havalimanı için 266
hektar alanda deniz dolgusu yapılacak.
Rize’de havalimanı yapılması için yürütülen
çalışma kapsamında hazırlanan rapora göre,
havalimanının bugünkü şartlarda yapılması
halinde, yıllık ortalama 850-900 bin yolcu ve
günde ortalama 15-20 uçuş kapasitesinin oluşacağı tespit edildi. Havaş’ın Rize’ye günde
17 otobüs seferi düzenlediği ve özel araçları
ile birlikte Trabzon Havalimanı’nı kullanan günlük yolcu sayısının ortalama 2 bin 500 olduğu
göz önüne alınarak, Rize-Artvin Havalimanı’nın
inşası kararlaştırıldı. Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapımı için çalışma
başlatılan Rize-Artvin Havalimanı projesi için
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci
başlatıldı.
260 Hektar Alan Deniz
Dolgusu Yapılacak
ÇED raporunda, Rize’nin Pazar İlçesi ile
Yeşilköy yerleşim yerleri arasında yapılması
planlanan ve Rize ve çevresinde bulunan illerin güvenli, hızlı ve temiz bir ulaşım yoluna
kavuşmasını sağlayacak projenin, Türkiye
için önemli bir yatırım olacağına vurgulandı.
766 hektar alandan oluşacak proje sahasında yaklaşık 266 hektarlık alanda deniz
dolgusu yapılacak. Havalimanının inşaatı
aşamasında 300, işletme aşamasında ise
1000 personelin çalışması planlanıyor. Havalimanı Rize şehir merkezine 34, Artvin’e
ise 123 kilometre uzaklıkta olacak.
Saatte 36 Uçak İnip
Kalkabilecek
Rize Havalimanı projesi kapsamında saatte
36 uçağın iniş kalkış yapabileceği 45 metre eninde ve 3 bin metre uzunluğunda pist,
240 x 120 metre boyutlarında 1 adet apron
inşa edilecek. Genel olarak yolcu ve kargo
uçaklarına hizmet verecek olan Rize Havali-
manının ayrıca kompozisyon sınıfı D, türbülans sınıfı ağır, kalkış ağırlığı 150 bin kilogramdan fazla olan uçaklara hizmet vermesi
bekleniyor. 2017 yılında işletmeye açılması
planlanan havalimanının öngörülen ekonomik ömrünün 25 yıl olduğu belirtilen raporda, bu ekonomik ömrün devamlılığı için gereken bakım ve onarım çalışmaları, gelişen
teknolojiye ayak uydurularak havalimanının
kullanım talebi doğrultusunda yapılacak.
520 Milyon Lira Mal Olacak
Raporda ülke genelinde 2014 yılında yaklaşık olarak 140 milyon olan yolcu sayısının, 2017’de 168 milyona, 2023 de ise 225
milyona ulaşacağı öngörülüyor. Teknolojik
olarak son gelişmelere uygun ekipman ve
malzemeler kullanılarak yapımı planlanan
Rize - Artvin Havalimanının, 2014 yılı birim
fiyatları ile altyapı için 400 milyon lira, üstyapı için ise 120 milyon lira olmak üzere 520
milyon liraya mal olması bekleniyor. (www.
virahaber.com)
Savunma ve havacılıkta 1.3 milyar dolarlık ihracat
Türk savunma ve havacılık sektörünün yılın 10 aylık dönemindeki
ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artarak 1,3 milyar
dolara ulaştı.
İhracat verilerinden yaptığı derlemeye göre, geçen yılın ocak-ekim
döneminde 1 milyar 116 milyon 134 bin dolar olan sektör ihracatı,
bu yılın eş döneminde yüzde 19 artarak 1 milyar 327 milyon 92 bin
dolara yükseldi.
Savunma sanayi firmalarının, geçen sene ekimde 129 milyon 842
bin dolar olan ihracatı ise bu yılın aynı ayında yüzde 7’lik düşüşle
120 milyon 643 bin dolara geriledi.
Sektör ihracatında ilk sırayı alan Ankara’nın geçen yılın karşılaştırılabilir döneminde 465 milyon 606 bin dolar olan ihracatı, bu yılın
aynı döneminde yüzde 38 artışla 642 milyon 108 bin dolara ulaştı.
Dev savunma şirketlerine ev sahipliği yapan Ankara’nın sektör ihracatındaki payı yüzde 48 oldu.
Lider Pazar ABD
DENİZCİLİK HABERLERİ
Denize yap-işlet-devret modeli
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), mevcut bazı hatlar ve yeni
açılacak vapur hatları için hem gemileri yaptıracak hem de işletecek yatırımcı arayışında. Yap-işlet- devret modelini denize
taşımak isteyen İBB yetkilileri, ilk teklifi Tuzla’daki tersanecilere
yaptı. İlk etapta alınması planlanan her biri yaklaşık 3 milyon
dolar değerindeki 6 gemi için istekli olan tersaneciler, gemilerin
işletilmesi konusunda ise doğru adres olmadıkları görüşünde.
İBB İşletmeden Çıkmak İstiyor
İBB ve Şehir Hatları Genel Müdürlüğü yetkilileri, geçtiğimiz hafta Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’ni (GİSBİR) ziyaret etti.
GİSBİR Genel Sekreteri Süheyl Demirtaş, İBB ve Şehir Hatları
yetkilileriyle yaptıkları Şehir Hatları’nın ihtiyacı olan yeni yolcu
gemilerinin tasarımı, yapımı ve işletilmesi ile ilgili yeni modeller
hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını açıkladı. Toplantının
katılan isimlerden Şehir Hatları Genel Müdürü Süleyman Genç,
yaptığı açıklamada İBB’nin mevcut filoya yeni ve modern gemiler eklemeyi planladığını ayrıca bir tür yap-işlet- devret modeliyle
bu gemilerin işletmesini de dışarıya vermek istediklerini belirtti.
Genç, “Bu tür bir modelin denize uygulanabilirliği konusunda
karşılıklı şirketlerle fikir alışverişinde bulunuyoruz” dedi.
Toplantıya katılan Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı (GYİB)
Başaran Bayrak, İBB ve Şehir Hatları yetkililerinin yeni gemi tiplerini belirlemek ve işletme konusunda tersanecilerin fikrini almaya geldiğini ifade etti. Belediyenin yavaş yavaş şehir hatlarının
işletmesinden çıkmayı istediğini belirten Bayrak, “Çünkü bu tür
gemi işletmek onlara külfet geliyor. İşletmeyi dışarı verip sadece
pay almak istiyorlar” dedi. Başaran, “ İBB’nin planı şöyle; istedikleri gemileri yaptıracak. Gemiyi yaptırana bir hat gösterecek.
Kendisi de buradan pay alacak” dedi. Bu hem devredilebilecek
mevcut hatlar hem de yeni açılacak hatlar için geçerli olacak.
‘İşletme Tersanecinin İşi Değil’
Gemi işletmenin tersanecinin işi olmadığını dile getiren Başaran Bayrak, şu açıklamayı yaptı: “Ben şahsen daha önce İBB’ye
gemi yapmış ve şu anda da İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne
gemi yapan bir firmanın sahibi olarak işletme yönünde olmak istemediğimi belirttim. Bu ayrı bir organizasyon. Dentur, Turyol ve
Asyatur gibi gemi işleten firmalar zaten mevcut. Bu işin uzmanı
biziz. İşletme konusunda adres biz değiliz. Sanıyorum ki, görüşmemiz sonrasında onlar da bizim işletmeci olmak konusunda
doğru adres olmadığımızı anlamışlardır.
‘6 Modern Gemi Yaptıracaklar’
Yaklaşık 2 yıl önce açılan bir ihale ile 4 gemi siparişi veren
İBB’nin 6 yeni gemi yaptırmak istediğini belirten Başaran, şöyle
konuştu: “Bu gemiler daha modern gemiler olacak. Boğazdan
karşıya kolay geçecek şekilde manevra yapması kolay, yandan
değil kafadan yanaşabilecek gemiler... Her biri yaklaşık 3 milyon
dolar olan yaklaşık 6 gemiyi daha filoya katmak istiyorlar.”
Turyol Hatları İşletmeye Talip
Turyol Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Can, henüz kendilerine
İBB’den bir teklif gelmediğini, uygun şartlar sunulursa bu hatları
işletebileceklerini söyledi. Can, “İBB’nin böyle bir niyetleri varsa hangi usulde ve tipte gemi yaptırmak istiyorlarsa bunları yüz
yüze konuşmak gerekir. değerlendirebiliriz. Bunun hem teknik,
hem mali hem de hukuki boyutu var. Tüm bu şartlar ortaya konulduktan sonra ancak sağlıklı bir karar verebiliriz” dedi. (www.
virahaber.com )
Yılın 10 aylık sürecinde Türkiye’deki savunma şirketlerinin en fazla
ihracat yaptığı ülke ABD oldu. Bu ülkeye yapılan dış satım geçen
yıla göre yüzde 14’lük artışla 461 milyon 399 bin dolar olarak kayıtlara geçti.
ABD’yi 100 milyon 29 bin dolarla Malezya, 75 milyon 862 bin dolarla İspanya, 74 milyon 927 bin dolarla Birleşik Arap Emirlikleri (BAE),
70 milyon 326 bin dolarla İtalya, 56 milyon 308 bin dolarla Fransa
ve 42 milyon 996 bin dolarla Türkmenistan takip etti.
Türk savunma ve havacılık sanayisi, ocak-ekim döneminde 150’nin
üzerinde ülke ve serbest bölgeye toplam 1,3 milyar dolarlık ihracat
yapma başarısına imza attı. (www.virahaber.com)
Başkentin en büyük rakibi olan İstanbul’un bu dönemdeki savunma ve havacılık ihracatı ise yüzde 8,6’lık azalışla 279 milyon 8 bin
dolara geriledi.
Üçüncü sıradaki Eskişehir’in ihracatı da yüzde 15’lik artışla 222 milyon 598 bin dolar olarak kayıtlara geçti.
Türkiye savunma sanayi ihracatının lokomotifi olan bu 3 il, sektör
ihracatının yüzde 86’sını gerçekleştirdi.
26
27
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
DENİZCİLİK HABERLERİ
5.Denizcilik Forumu Binali Yıldırım’ın
katılımıyla gerçekleştirildi
DENİZCİLİK HABERLERİ
Lütfi Elvan: Gemi inşa sanayimiz talepleri
karşılamaya hazır
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Türk gemi inşa sanayinin,
İsveç tarafından gelecek her çeşit gemi ve
deniz vasıtasının inşası, bakım-onarımı,
tadilatı ve gemi geri dönüşüm alanındaki
taleplerini karşılamaya ve bu konularda
işbirliği yapmaya hazır olduğunu belirtti.
Bakan Elvan, İsveç Kentsel Dönüşüm
ve Bayındırlık Bakanı Mehmet Kaplan ile
bakanlıkta görüştü. Elvan, burada yaptığı
konuşmada, 14 Eylülde İsveç’te gerçekleşen seçimlerin ardından kurulan bakanlar kurulunda 2 Türk bakanın görev almasından memnuniyet duyduklarını söyledi.
İsveç’in, Türkiye’nin AB’ye üyeliğine verdiği destek için teşekkür eden Elvan,
Türkiye müktesebata uyum açısından her
türlü çalışmayı yürütürken siyasi bazı kaygılarla göz önünde bulundurularak müzakere sürecinin engellenmeye çalışıldığını
belirtti. Elvan, şöyle dedi:
Yurtiçi ve yurtdışından pek çok armatör, gemi yapımcıları, seyir
hedef yöneticileri, yat üreticileri, finansörler, nakliyeciler ve düzenleyicilerin katıldığı 5. Denizcilik Forumu’nda uluslararası denizcilik sektöründe Türkiye’nin konumu değerlendirdi. Foruma
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı Binali Yıldırım
da katıldı.
Forumun açılış konuşmasını İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Şadan Kaptanoğlu yaptı. Robert Schuddeboom, Janos Koenig, Yannis Criticos gibi yabancı katılımcıların da
sunumlar gerçekleştirdiği forumda İMEAK Deniz Ticaret Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan da konuşmasında sektörle ilgili finansal sorunlara değindi.
“Denizcilik Türkiye İçin Olmazsa Olmaz”
İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, dünya denizciliği için iyimser olmadığını Türkiye denizcilik sektörü içinse daha iyimser olduğunu belirterek, “Çok kriz
yaşadık özellikle 17 Aralık olayı, faizlerin yükselmesi bizi ciddi
sıkıntıya soktu ancak, bu bizim için büyük bir testti. Bundan başarıyla çıktık. Dünyada bu kadar ağır test gören bir ülke daha
yok. Bundan başarıyla çıkan bir ülke, ağırlıklarından kurtulduğunda çok daha iyi yerlere gelecek” dedi. Uzun bir zamandır
ilk defa sanayinin ön plana çıkmaya başlayacağına işaret eden
Kalkavan, denizcilik sektörünü, “Türkiye için olmazsa olmaz bir
sektör” olarak tanımladı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Eski Bakanı Binali Yıldırım,
Türk denizcilik sektörünün küresel krizi, yurtiçi ve yurtdışından
gelen tamir talebiyle atlattığını belirterek, “Yaşanan tecrübeleri
28
dikkate alarak daha emin adımlarla ilerlememiz lazım. Bunun
için de gerekli tedbirleri hükümetimiz alıyor” dedi.
Yıldırım, 5. Denizcilik Forumu’nda “Türkiye ve Dünya Jeopolitiği, Dünya ve Türk Ekonomisi, Küresel ve Bölgesel Bağlamda
Ticaret ve Taşımacılık” başlıklı oturumda, bakanlığı döneminde
gerçekleştirdikleri çalışmalar ve devam eden projeler hakkında
bilgi verdi.
“Bugüne kadar AB’ye üye olan ya da
müzakere sürecinde olan hiçbir ülkeye
uygulanmayan süreç maalesef Türkiye’ye
uygulanmaktadır. AB’nin bu yaklaşımını
tasvip etmemiz mümkün değil. Türkiye,
Avrupa’nın bir parçasıdır. Ülke olarak biz
AB’nin bir üyesi olarak çalışmalarımızı
sürdürmek istiyoruz. Bu noktada özellikle
İsveç’in vereceği desteğin önem arz ettiğini ifade etmek istiyorum.”
İki ülke arasında yaklaşık 3,1 milyar dolarlık bir ticaret hacmi bulunduğuna işaret eden Elvan, özellikle 2013’te ticaret
hacminin bir miktar düştüğünü dile getirdi. Elvan, İsveç ile ticaret hacminin artırılmasının son derece önemli olduğunu
düşündüklerini vurguladı. Haberleşme
sektöründe ülkeler arasındaki ilişkilerin
sorunsuz devam etmesinin sevindirici
olduğunu ifade eden Elvan, bilgi teknolojileri anında işbirliği için yeni adımlar
atmaları gerektiğine inandıklarını söyledi.
Ericsson ile Turkcell arasında ikili işbirliklerine işaret eden Elvan, böylece abonelerin artan ihtiyaçlarına cevap verebilecek
adımlar atıldığını dile getirdi. Elvan, siber
güvenlik konusunda alınan önlemlere
dikkati çekerek, bu alandaki tehlikelerin
sadece ulusal düzeyde çözülebilecek
bir sorun olmadığı, BM, AN, OECD gibi
organizasyonların yaptığı çalışmaların yoğunlaştırılması ve ülkelerarasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
(www.virahaber.com )
Küresel kriz öncesi denizcilik sektörünün hem dünyada hem
Türkiye’de çok hızlı büyüdüğünü anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Denizcilikte Özel Projelere Yöneldik”
“Yeni gemiler yapıldı, siparişler verildi ancak bir gün kriz gelecek diye hiç düşünen olmadı. Herkes Türkiye’ye çok güvendi.
Kriz Türkiye’yi teğet geçti ancak yine de denizcilik diğer sektörlerden farklı, denizcilik küresel bir iş alanı. Sizin iyi olmanız
yetmiyor. Başka ülke kötüyse siz ondan direkt etkileniyorsunuz.
Çünkü hep uluslararası taşıma yapıyorsunuz. Ticaretimizin yüzde 87’si deniz yoluyla yapılıyor. Dünya ticareti bozulduğunda,
taşımalar azaldığında yansıması ilk önce deniz ticaretine oluyor.
O yüzden kriz zamanı sektörde ciddi bir duraksama oldu ama
atlatıldı. Kendimizi, daha özel projelere yönlendirdik. Hizmet gemileri, offshore platformları, küçük kimyasal tankerler ve tamir
gibi alanlara yöneldik. Şu anda ciddi anlamda yurtiçi ve yurtdışından gelen tamir talebiyle sektör kriz dönemini daha kolay
atlatma fırsatı buldu. Yaşanan tecrübeleri dikkate alarak daha
emin adımlarla ilerlememiz lazım. Bunun için de gerekli tedbirleri hükümetimiz alıyor.” (www.virahaber.com)
29
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
‘Süveyş Kanalı Projesi, Akdeniz’in
ekolojisini bozdu
Süveyş Kanalı’nı genişletme projesinin Akdeniz’de ekolojik açıdan çok büyük problemlere yol açmasından kaygı ediliyor.
Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah elSisi’nin Süveyş Kanalı’nı genişletme projesinin Akdeniz’de ekolojik açıdan çok
büyük problemlere yol açmasından kaygı
ediliyor. New York Times gazetesinin Biological Invasions (Biyolojik İstilalar) adlı
araştırma dergisine dayanarak yayımladığı makalede de bu konuya yer verildi.
Var olan kanala paralel yeni bir su yolunun inşa edilmesini ve olağan kanalın
genişletilmesini öngören Sisi’nin projesi,
Kızıldeniz’den Akdeniz’e istilacı deniz
canlılarını taşıyan Süveyş Kanalı’ndan
daha çok ‘istilacı’ geçişine ne sebepten
olacak.
İsrail’deki
Okyanus
Bilimi
Ulusal
Enstitüsü’nden Bella S. Galil, “Rus ruleti
oynuyoruz ve söz konusu olan bir körfez
ya da nehir değil, Akdeniz’in tamamı”
diyerek durumun ciddiyetini vurguluyor.
New York Times gazetesinde yayınlanan
makalede kanalın açılmasından akabinde
Akdeniz’e önceki ve çevreye ziyan veren
diri türlerinden örnekler var.
Bunların bir tanesi göçmen denizanası.
Asıl yaşam bölgesi Kızıldeniz olan bu
30
DENİZCİLİK HABERLERİ
DENİZCİLİK HABERLERİ
deniz türü, Akdeniz’de giderek yayılıyor.
Göçmen denizanalarının toplandığı bölgelerde balıkçılık yapmak mümkün olmadığı gibi bu diri , dikenimsi dokunaçlarıyla
insanların yaz tatillerini zehir ediyor.
Akdeniz’in ekosistemini tahrip eden bir
başka Kızıldeniz kökenli diri türü balon
balığı da yerel türleri yiyor. İlk defa Gökova Körfezi’nde 2003 senesinde görülmüş
olan balon balığından en çok fazla balıkçılar şikayetçi. Türkiye, Mısır, Yunanistan,
Lübnan ve İsrail’de balon balığını yediği
için zehirlenen kişilerin olduğu biliniyor.
Kızıldeniz’den Akdeniz’e gelen bir başka
davetsiz misafir ise deniz kedisi. Bu balık türünün yosunları yok ederek, birden
fazla canlının yaşam ortamını ve dolaylı
olarak Akdeniz’in gıda zinciri halkalarını
çökerttiği biliniyor.
Nasıl Tedbir Alınabilir?
New York Times, kanal çalışmalarına
rağmen Kızıldeniz’den Akdeniz’e istilacı
diri akışını durdurmak için alınabilecek
önlemlere de yer verdi. Buna göre suda
türbülans oluşturup Kızıldeniz’den gelen
türlerin geçmesini önleyen hava perdeleri
kurulabilir.
Bir başka yol olarak düşük frekanstaki
ses dalgalarıyla istenmeyen türlerin kanaldan uzak tutulabileceği sunulsa da
gürültülü gemi trafiğinde bunun ne kadar
etkili olacağı da tartışmalı.
Süveyş Kanalı’nın 20’nci yüzyılın başında
tabii biçimde oluşmuş tuzlu göllerle ayrılmıştı. Canlı geçişini önlemek için benzer
görevi yapabilecek tuz oranı yüksek göller oluşturulabilir.
Kanal Çevresindeki Halk
Yerinden Edildi
Yeni kanala yer açmak için bin 500 hane
yıkılırken, binlerce Mısırlı da yerinden
edilmiş oldu. Çalışmalar ise devam ediyor. Projeyi finanse etmek için 8.6 milyar
dolarlık bono satışı yapıldı. 140 milyon
metreküp kazının yapılması lazım gelen
çalışmada şimdiden 60 milyon metreküpten çok hafriyat gerçekleştirildi.
Sıradışı Olmak İsteyenlere Futuristik Süperyat
Eramotive tasarım takımı Iris serisi süper lüks yat konseptini üç farklı boyutta sunuyor. Yatlar 45 metre, 75 metre ve 125 metre formundaki hibrid çok gövdeli süper konsepti ile adından söz ettirecek.
Amerika, Florida’daki Eramotive tasarım
takımı Iris serisi süper lüks yat konseptini üç farklı boyutta sunuyor. 45 metre, 75
metre ve 125 metre formundaki hibrid çok
gövdeli süper konsepti ile, gelecek dönemde adından fazlasıyla söz ettirecek.
Çarpıcı eliptik üst yapısı maksimum yüzey
alanı sağlayarak, dış yüzeyinde foto-voltaik panellerin yüzeyi geliştirilmiş ve sıfır
karbon emisyonu hedeflenen projenin
maksimum 10 knot hız elde etmesini sağlamış.
Serinin 125 metre uzunluğundaki amiral
gemisinde arkada yer alan helikopter pisti ve hangarının açılıp kapanan üst kapağı da foto-voltaik paneller ile kaplanarak,
enerji kazanımı konusunda nerede ise
olabilecek tüm imkanlar sonuna kadar
kullanılmış. Lüks yatın iç tasarımı konusunda Eramotive, yat sahibinin isteklerini göze alacağını açıklamakla birlikte; iç
bölümlerinde iki katmanlı bir ana salon,
sauna ile VIP süitler, pek çok havuz seçenekleri, bir galeri, sinema, büyük bir kütüphane, tender garajı, deniz aktiviteleri
araçları için hangarlar vb. pek çok mekan
yatın içinde yer alabilecek. 45 metre versiyonunda ise süper lüks yatın dış çizgileri seri ile benzer çizgilere sahip olması yanı sıra, henüz detayları fazla
açıklanmayan modelde de her iki tarafta
da sürgülü cam paneller yer alacak. Iris serisi yatlarda kamara sayısı ve ağırlanabilecek olan konuk sayısı yat sahibinin
isteğine göre düzenlenebilecek, ancak
125 metrede 22, 75 metrede 7, 45 metrede ise 4 mürettebat kabini bulunacak. Iris
serisi yatların motor tercihi Rolls Royce
elektrik hibrid motorlardan yana kullanıldı. Solar panel olarak solbian esnek solar
paneller kullanılacak. Eramotive çağın ötesindeki bu süper lüks
yat için henüz bir değer bile biçmedi.
Ancak pek çok potansiyel müşterinin bu
sıra dışı yata sahip olmak ve iç dekorasyonunu tamamen kendi zevklerine göre
şekillendireceği yat için, kesesini biraz
fazlasıyla açması gerektiği de şimdiden
görünen bir gerçek.
Yatların Özellikleri
Yat :125 -75 -45
Tam Boy:127.5 m-75 m-45 m
Genişlik :22 m-13 m-9.1 m
Su kesimi:5 m-3 m-2.4 m
Maksimum Hız: 22 Knot-28 Knot-25 Knot
Ekonomik Hız: 14 Knot
Sıfır Karbon Hızı:10 Knot-10 Knot-10Knot
Yolcu Kapasitesi:42- 8- 6 - 8
Mürettebat:42-14-8 – 14
(www.denizhaber.com.tr)
31
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
Hatıra Kent Mersin
1965 yılında
katıldığım bir
turda Pire’den
Atina’ya giderken,
otobüsteki Yunan
rehber sağımızda,
solumuzda
geçmişten
kalmış tarihi
kalıntılardan ve
Yunan tarihinden
bahsediyordu.
Bir ara konuyu
değiştirdi ve;
“Üzerinde gitmekte
olduğumuz bu
yolu Bodassakis
yaptırdı ve devlete
bağışladı” dedi.
Rehber
Bodassakis’nin
Türkiye ile olan
ilişkisini bilmiş
olduğunu bize
böylece ihsas
ediyordu.
Gerçekten o tarihte
Pire-Atina yolu çok
geniş güzel bir
asfalt yoldu.
Geçmişte bir Mersin Zengini
BODOSSAKIS ( Bodassaki ) (2)
Türkiye’de doğdu, büyüdü, zengin oldu. Serveti ile 1923 de Yunanistan’a gitti.
Servetine servet kattı. Dünyanın tanınmış, zengin işadamlarından oldu.
Dünkü Mersinimizin Rum asıllı, önemli sanayici ve
işadamlarından Bodassakis’in (Bodasaki) Mersin ve
Türkiye’deki bütün yaşamı, dergimizin bundan önceki sayısında konu olmuştu. Bodassakis , Türkiye’nin
bir kasabasında doğup büyümüş, isim ve servet yapmış, dünyaca tanınmış bir işadamı olmuştur. Doğup
büyüdüğü, yaşamının 32 yılını geçirdiği Türkiye’den
ayrılsa da, izleri kalmıştır.
her tür askeri mühimmat üreten sonraları değişik
sanayi dallarında üretim yapan, kısa adı ‘Pyrkal’ olan
şirketin %34 hissesini satın almış, sanayi ve ticari işler
yanında eğitim, yardım ve hayır işlerine önem vermiştir. 1923 yılında, Girit’te kendi adını taşıyan bir okul
yaptırmıştır.
Bodossakis-Prodromos Athanassiadis ve Vakıf (LARCO)
nın ortağı olduğunu yukarıda belirtmiştik.
Şirketin yönetimi 1934 yılından itibaren
Bodassakis’e geçmiştir...
fabrikalar devreye girmiştir: Mühimmat sanayiine ilaveten tekstil, -alkollü içkiler, gübre, cam, nakliye, sigorta inşaat, madencilik.
1968 yılında Yunan Reisicumhurlarına konut yapılması için, eşi ve kendisine ait 8500 metrekarelik değerli
arsasını ve evini bağışlamış.
Şirkete ait tesislerde; uçak parçaları, patlayıcılar, makineli tüfekler dahil her tür askeri teçhizat ve diğer sanayi ürünleri üretilmekteydi. Gerek Yunanistan gerekse
müttefikleri İkinci Dünya Savaşı’nda ihtiyaç
duydukları silah ve sair harp malzemesini buradan satın almıştı. Almanların İkinci
Dünya Savaşı’nda Yunanistan’ı işgallerinde
bütün bu tesisler tahrip edilmiş ve Bodassakis de Yunanistan’dan kaçmıştı.
Yukarda saydığımız kuruluşlar, Yunanistan’a
ayrıca istihdam da yaratmıştır. Gemicilik yönünde de faaldir. 1951’de Beyrut’ta arkadaşı Elias Karapiperis ile ‘’Prodomos Lines’’i
kurmuş, satın aldığı 12 gemi Batı ve Kuzey
Afrika’dan, Kızıldeniz’e seferler yapmışlardır. Bu Şirketin yönetimini yeğenleri; Andreas, Alasandros, Nikoleosa bırakmıştır.
Yunanistan’ın Anadolu’da uğradığı yenilginin ağır
faturası onu da etkilemiş ve Yunanistan’a yerleştiği
yıllarda, bir süre servet kaybına uğramış ise de, kısa
sürede toparlanmıştır.
1971’de, Atina Koleji için 185.000 metrekare arsa
satın almış, ayrıca proje bedeli olarak da 18. milyon
euro bağışlamıştır. 1976’da State Archivies inşaatı
için 40 milyon drahmi bağış yapmış. Böylece Yunanistan ve Kıbrıs’ın hamisi sıfatını almış.
Almanların tahrip ettiği tesisler, sonradan
eski haline getirilmiştir. Bodossakis de harp
sonunda Yunanistan’a dönmüş ve işlerinin
başına geçmiştir. Artık tek tip üretim yerine,
değişik sanayi kollarında faaliyet gösteren
İlk teşebbüsü olarak, Yunanistan’da kurulu büyük teşebbüslerden; 1874 yılında kurulmuş ve daha sonra
1887 ve 1908 yıllarında bazı değişikliklere uğramış,
Bodassakis’nin , ülkesinin geleceğini sanayide görerek Yunanistan’ın tarihi ve önemli sanayi tesislerini içine alan, Pyrkal şirketinden hisse alarak, bura-
Bu nedenle onun dışardaki yaşamı özellikle biz Mersinliler için de ilginç sayılır. Türkiye’deki yaşamında
tasvip edemeyeceğimiz tutumlarına değinmeye gerek görmeyerek, Yunanistan’daki yaşamını bu ikinci
bölümün konusu yapıyoruz.
1923 yılından sonra artık o, Bodossakis Prodromos
Athanasiadis isimli Yunan işadamıdır.
Londra Times’in haberine göre, gençlerin eğitimi için
1935 yılında 200.000 pound yardım yapmış. 1955
yılında Güney Kıbrıs’ta bir teknik okul inşaatı için
400.000 dolar bağış yapmış. Ayrıca buradaki bütün
yatırımlarını da Kıbrıs’a bağışlamış.
Fransa Cumhurbaşkanı Valeri Giscand Destaing ile 1978
32
Yunan Başbakanı Konstantinos Karamanlis ile 1957
Alman Ekonomi Bakanı Ludvig Ehard ile 1954
Bodossakis-Prodromos Athanassiadis
Bodassakis’nin, ticari ve sınai işleri yanında, Yunanistan’ın ileri gelen devlet adamları
ve yüksek dereceli askeri kişileri ile de yakınlıkları vardı.
Dış ülkelerde de ticaret dışında dostluklar
kurdu... Avrupa’nın belli başlı başbakan,
bakan ve sair yüksek seviyeli devlet adamlarıyla da yakınlık tesis etmiştir. Bütün varlığını kurduğu Vakfa bırakmıştır. “L A R C
O’’ vakfı devam etmektedir ve sosyal gelişmeye verdiği destek yönünden önemli
bir güç olarak tanınmaktadır.
Niğde’nin Bor kazasında 1891 yılında fakir
bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelip,
Mersin’de önce ticari ve sınai faaliyeti ile
zengin olup, İstanbul’un meşhur Pera Palas Otelini satın alarak burada Mustafa
Kemal Paşa dahil bir çok yabancı ve ileri
derece önemli kişilerle tanışıp, 1923’de
bütün para varlığı ile 32 yılını geçirdiği
Türkiye’den ayrılan ve 18 Ocak 1979 tarihinde vefat eden Bodassakis Prodromos
Athanassiatis’in kısa yaşam hikayesi bu
yazımızın konusuydu.
Bodossakis’in Mersin’deki evi
33
MERSİN DENİZ TİCARETİ
DENİZ FENERİ
KASIM 2014
ilesnek davranab
Kimliğine ilişkin
kdu
ol
p
deliler he
melisin. Sadece
ları gibi kalırlar.
g
Arnon Grunber
Bir adam babasına benzemeye
başladığı anda yaşlandığını anlar.
a bak, suya
şe bak, toprağ
kma... KiDostum, güne
fakat, arkana ba
k;
ba
ta
lu
bu
bak,
lmediği de.
li değil, kimin ge
min geldiği önem
Gabriel Garcia Marquez
İsmini unuttuğunuz kişi hakkında
muhakkak olumsuz bir düşünceniz
vardır.
Halil Cibran
ksız davranmak inMantıklı düşünüp mantı
ir.
ğid
san yapısının özelli
Anatole France
S.Freud
Sesini değil, sözünü
yükseltmeli
insan. Çünkü gökgürü
ltüleri değil,
yağmurlardır yapraklar
ı yaşatan.
William Shakespeare
Deniz sakinken düme
ni herkes tutar.
Flavius Severus
düşmanı
Dostu da severim
, düşmü
cü
gü
st
da. Çünkü do
rir.
ste
gö
mi
evi
öd
man ise
Friedrich Schiller
Kişi kendi kusurların
ı söylemekten hoşlanmaz, bu işi ba
şkaları gereği kada
r
yapar zaten.
Kim seni kendind
Hans Christian Ande
rsen
Benjamin Frankli
n
en daha fazla ka
ndırdı?
Güzel geleceği bekleyerek görkemli
gençliklerimizi eskitiyorduk, işte burada
hata yapıyorduk.
Andre Gide
Çocukların büyü
düğünü, cevabı
olan
sorular sormaya
başladığında an
larsınız.
John j. Plomp
34
Yıllanmışlığın güzelliği dört
şeyde kendini gösterir; yakmak
için bekletilmiş odun, içmek
için yıllanmış şarap, güvenmek
için eski dostlar, okumak için
de eski yazarlar en iyisidir.
Francis Bacon
Geri dönersem, daha beter! Aynı korkunç
yollardan bir kez daha geçmem gerekecek. Oysa ilerlersem, yolun düzelebileceği umudu var.
Oriana Fallaci
35
MERSİN DENİZ TİCARETİ
Ali Torlak: "İhracat artıyor
ama ürünleri yabancılar
taşıyor"
Ticaret Anlaşması iptali
en fazla denizyolunu
etkileyecek
Türkiye’nin eylül ayı ihracatı, geçen
yılın aynı ayına göre yüzde 6,5 artışla
13 milyar 294 milyon dolar oldu. Bu
rakamla, Cumhuriyet tarihinin eylül
ayı rekoru kırılırken, denizyolu ile yapılan taşımacılıktaki pay ise her geçen gün azalıyor. 2002’de Türk Deniz
Ticaret Filosu’nun deniz ticaretinden
aldığı pay yüzde 2 iken, 2013 yılında
bu pay yüzde 0,6’ya geriledi. MHP’nin
denizci milletvekili Durmuş Ali Torlak,
geriye gidişin başlıca sebebi olarak
ulaştırma yatırımları içinde denizyolu
payının yüzde 2,4 seviyelerinde kalmasını gösterdi: “Hükümet politikaları
bu şekilde giderse, ihraç mallarımızı bile yabancılar taşıyacak duruma
geleceğiz. 2002 yılında ülkemiz dış
ticaretinde yüzde 60’a yakın paya
sahip olan Türk denizyolu taşıyıcılarının, 2013 itibarıyla payı yüzde 16-17
seviyesine gerilemiştir. 2009’u baz aldığımızda Türkiye’nin taşımacılıktaki
kaybı yıllık 3,5 milyar doları aşmıştır.
2023’te bu kayıp yıllık 50 milyar doları
bulacaktır.”
Mısır hükümeti, Mursi zamanında Türkiye ile imzalanan ticaret anlaşmasını
Mart ayında sonlandırmayı planlıyor.
Mısır Ulaştırma Bakanı Müsteşarı
Ahmet Emin, Müslüman Kardeşler
hükümeti döneminde imzalanan anlaşmanın Mısır’ın ulusal ekonomisine
büyük zararlar verdiğini iddia etti. Anlaşma, Türk tırları ve gemilerinin Mısır
toprakları ve deniz sularını kullanmasına izin veriyordu.
Torlak, 2002’ye kadar Türkiye’nin koster tipi (kuru yük gemisi) gemilerde
Akdeniz’de ezici bir hakimiyeti var
iken yok olmayla karşı karşıya kalındığını ifade etti. Torlak, “Bugün itibarıyla 1500-7500 dwt aralığında 256
koster tipi gemi bulunmakta olup,
bunların yüzde 88’i 20 yaşın üzerinde. Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinde bu yaşlı koster filosuyla diğer ülke
gemileriyle rekabet gücü kalmadı.”
dedi. MHP Torlak, 2007’de hükümet
tarafından hazırlanan ‘Türkiye Tersaneler Master Planı’nın bugüne kadar
sektöre duyurulmamasının, büyük bir
yanlış olduğunu anlattı. Gemi inşa sanayiinin adeta hükümet eliyle komaya sokulduğunu vurgulayan Torlak,
“Tersane sahipleri, 2008 yılının ikinci
yarısına kadar bir nevi altın çağını yaşayan gemi inşa sanayii sektörünün
böyle gideceğini düşündü. Master
planının sektöre duyurulmaması nedeniyle, birçok tersane sahibi yanlış
projelere yöneldi. Ardından gelen küresel kriz, gemi siparişlerini bıçak gibi
kesti ve büyük ekonomik kriz yaşandı.” diye konuştu (Vira Haber)
36
DENİZCİLİK GÜNDEMİNDEN KISA KISA
KASIM 2014
Sabiha Gökçen'in tamamı
Malezyalıların oldu
Sabiha Gökçen Havalimanı hisselerinin tamamı Malezyalı şirket Malaysia Airports Holdings
Berhard’ın (MAHB) oluyor. TAV, Limak Holding’in elindeki yüzde 40’lık
hisse için geçen ay 285 milyon euroluk teklif yapmıştı. Ancak, yüzde
60 hisseye ve kalan hisseler için
öncelikli satın alma hakkına sahip
olan Malaysia Airports Holdings’den
bu hakkı kullanacağını açıkladı. (Vira
haber)
Batu Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Taner Ankara, Mart ayında sona
erecek anlaşmanın uzatılmaması
durumunda Körfez ülkelerine yapılan taşımaların sekteye uğrayacağını
belirtti. Körfez ülkelerine taşımacılık
yapılabilecek 2 alternatif güzergah
olduğunu belirten Taner Ankara, her
iki güzergahın kullanımının da neredeyse imkansız olduğunu vurgulayarak bahsi geçen anlaşmanın iptal
olması durumunda en fazla denizyolu
taşımacılığının etkileneceğini söyledi.
(www.denizhaber.com.tr)
Petrol Arama Çalışmaları
İçin Dev Gemi Yılbaşında
Geliyor
Gümrük Sahalarındaki
Tüm Mekânlar Kamerayla
İzlenecek
Barbaros Hayreddin Paşa gemisinin
Şile’nin 100 kilometre açıklarında
petrol ve gaza ilişkin jeolojik yapı
tespit etmesi üzerine arama çalışmaları öne çekildi. 2016 için planlanan
arama çalışmaları Shell’in dev gemisiyle yılbaşında başlayacak. Dünyanın önde gelen enerji şirketlerinden
Shell’in arama gemisi Ocak 2015’ten
itibaren Şile’nin 100 kilometre açıklarında petrol ve gaz arayacak. 200
milyon doların üzerinde olacak yatırımla 2 bin 200 metre derinliğe kadar
inilecek. Barbaros Hayreddin Paşa
gemisi burada 2013 yılında sismik
çalışma yapmıştı.
Türkiye gümrüklerinde kaçakçılık ve
rüşvet konusunda yıllardan beri ortaya atılan iddiaları önlemek için iki proje hazırlandı. Gümrük sahalarındaki
tüm mekânlar kamerayla izlenecek.
Araç X-ray'lerinin sayısı da 39'den
60'a çıkartılacak. Sendika, kameralı
takibin özel hayata müdahale olduğunu iddia etti. Gümrük ve Ticaret
Bakanı Nurettin Canikli ise "Bir fabrika
işçisi kamerayla izleniyorsa, gümrükçü niye izlenmesin? Pasaport arası
rüşvet iddialarını bitireceğiz" dedi.
(www.denizhaber.com.tr)
Hataylı firmalar yeni bir RoRo şirketi kurdu
Hataylı 55 nakliye firması, Hatay Ro
Ro Line INC. A.Ş. adıyla şirket kurdu. Ro Ro Line Inc. A.Ş. Ulusoy-5
adlı Ro Ro adlı gemiyi kiralayarak
ilk seferlerine başladı. Suriye’deki iç
savaş nedeniyle Ortadoğu’daki 9 ülkeye deniz yoluyla taşımacılık yapan,
ancak anlaştıkları Ro Ro firmalarıyla
sorunlar yaşadıkları için zarara uğrayan Hataylı 55 nakliye firması, Hatay
Ro Ro Line İnc. A.Ş. adıyla şirket kurdu. Hataylı nakliyeciler, kiraladıkları
Ulusoy-5 adlı Ro Ro Gemisi’ne İskenderun Limanı’ndan TIR’larını yükleyip,
Mısır’a uğurladı.
Rahmi Koç, Miami’de
Tersane Satın Aldı
Gemi İhracatında Rekor
Artış
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM),
açıkladığı ihracat verilerine göre ekim
ayında en fazla ihracatını artıran sektör gemi ve yat oldu. Gemi ihracatı
bu yılın ekim ayında geçen yılın aynı
dönemine göre yaklaşık yüzde 260’lık
artış göstererek 175 milyon 947 bin
dolar olarak gerçekleşti. Yılın ilk on
ayında ise bu alandaki ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde
4.3 artışla 1 milyar 52 milyon 933 bin
oldu. (Dünya Gazetesi)
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, Akkuyu Nükleer
Santrali'nin, ÇED raporunu
onayladı
KKTC İçmesuyu Boru
Hattı’nda denizaltılar için
önlem
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Akkuyu
Nükleer Güç Santrali (NGS) için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunu onayladı.
Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye
göre, santral için hazırlanan ÇED raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
onayından geçti. (www.dunya.com )
KKTC İçmesuyu Boru Hattı’na denizaltılar için uyarı sistemi ekleniyor.
Bu uyarı sistemi hem borudaki sızıntı
ve kaçakları DSİ Genel Müdürlüğüne
haber verecek, hem de orada bulunan deniz taşıtlarına sinyal göndererek taşıtların çarpmasını engelleyecek. www.denizhaber.com.tr
UND, İran’ı baypass
edecek bir Ro-Ro hattı
kuruyor
Türkiye ile İran arasında taşımacılıkta
yaşanan kriz sürüyor. İran’a taviz vermemek konusunda kararlı olan Türkiye, transit yükler için İran’ı bypass
edecek alternatif güzergahları belirledi. Transit taşımalar için Gürcistan- Azerbaycan hattı kullanılacak,
Bakü’den direkt Türkmenistan’a yeni
bir Ro Ro hattı açılacak. www.denizhaber.com.tr
Koç holding şeref başkanı rahmi Koç
Miami’de milyonlarca dolarlık büyük
bir tersane aldı. Koç dev tersanede
ürettiği megayatları Türkiye’de satışa
sunacak. Koç Holding Şeref Başkanı
Rahmi Koç, Amerika’yı mega yatlarla
fethetmeye hazırlanıyor. Her yıl zamanının bir kısmını ABD’de Florida
eyaletinin Miami şehrinde geçiren
Rahmi Koç, burada da yatırımlarını
sürdürüyor. Miami Herald gazetesinin haberine göre Rahmi Koç, hem
Amerika’da mega yat üretmeyi, hem
de Türk mega yatlarını ABD pazarına
çıkarmayı planlıyor.
37
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
yöntemleri kullanıldı. Parazitolojik muayene için balıkların solungaçları, vücut yüzeyleri ve iç organları incelendi. Büyük parazit
olduklarından dikkatli bir şekilde bakıldığında levrek balıkların ağız kısımlarında rahatça görülmüştür. Bir pens yardımıyla balıkların ağız ve solungaçlarında toplanan parazitler petri
kaplarına alınarak binoküler mikroskopta incelenmiştir. Tespit
edilen parazitler %70 alkolde fikse edilip bir süre bekletilerek,
daha sonra incelenmek üzere kaplara alınmıştır. Parazitin konakçı balık üzerinde bulunduğu yere, vücut ölçülerine, pereion
ve pleopodlarının şekline göre taksonomik anahtarlardan faydalanılarak parazitin tür teşhisi yapılmıştır (Trilles, 1964a:105116,Trilles, 1968:1-181, Trillers, 1972:1200-1228, Blake, 1997:1128, Kırkım, 1998:1-237). Parazit preparatların fotoğrafları ve
ölçümleri Nikon (H550L) faz kontras mikroskopta yapıldı.
Yrd.Doç.Dr. C. Erkin Koyuncu
Mersin Üniversitesi
Su Ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü
Mersin İlinde Yetiştiriciliği Yapılan Kültür Levrek
(Dicentrarchus Labrax L.1758) Balıklarında Görülen
Isopoda (Meinertia Spp.) Parazitin Enfestasyonu
Kültür levrek balıkları birçok ülkede yetiştiriciliği yapılan bir türdür. Deniz balıklarının kafes kültürü son yıllarda hızlı bir artış
göstermiştir. Akdeniz’de levrek balığının
(Dicentrarchus labrax) üretimi 1990 yılında 102 ton iken 1995 yılında 4.847 bin
tona ve 2004 yılında ise 26.297 bin tona
ulaşmıştır (Christofilogiannis, 1993). Üretim miktarındaki bu hızlı artış ile birlikte
birçok sorunlar ortaya çıkmıştır. Balık parazitleri bu problemlerin en önemlilerinden birisidir.
Ülkemizde üreticiler tarafından balık kenesi olarak da bilinen, Isopod (Cymothoid) türü parazitler, Ege ( Yunan adalarının
doğu kıyıları, Türkiye kıyıları boyunca )
Bölgesindeki deniz balıkları üretim çiftliklerinde yaygın olarak görülmüş ve özellikle levrek balıklarında ekonomik kayıplara
yol açmıştır (Tokşen, 1999:90-96, Varvarigos, 2003:379-395).
Akdeniz’de kıyısal sulardaki yoğun balık
yetiştiriciliği parazit isopodlar için uygun
bir çevre oluşturmuştur. Meinertia türü
ege denizinde ağ kafeslerde kültürü yapılan levrek balıklarında başlıca sorunu
haline gelmiştir (Varvarigos, 2003). Meinertia ile enfekte levrek balıkları genellikle
durgun ve iştahsız olup solunum güçlüğü
çekmektedirler. Parazit özellikle genç balıklarda solungaç lamellalarının zarar görmesine bunun sonucunda ciddi hasarlara
neden olmaktadır(Ferguson, 1989: 5859, Korun ve Akaylı, 2004:123-132).
38
Isopod enfeksiyonalarına karşı Formaldehit (150 ppm/lt),Hidrojen Peroksit(1500
ppm/20 dak.), Dichlarvos (Aquaguard TM
1 ppm/66 dak.), Deltamethrin (Alphamax
TM 0.05mg/ lt 2 saat), Cypermethrin (Excis TM, Betamax TM 5 ppb 60 dak.) çeşitli
araştırmacılar tarafından kullanılmış ve etkili bulunmuştur (Toovey ve diğeri, 2000,
Martinsen ve diğerleri, 2001).
Bu çalışma; Mersin ili civarında yetiştiriciliği yapılan levrek (D.labrax) balıklarında yoğun kayıplara neden olan etkenin
parazitolojik yöntemlerle tanısı amacı ile
yapılmıştır.
Bu çalışma 2005 yılının Temmuz-Ağustos
ayında Mersin ili civarında bir kültür
levrek (Dicentrarchus labrax) balığı yetiştiriciliği yapan bir işletmede ortalama
ağırlıkları (85 g ± olan balıklarında %5
mortalite ile seyreden hastalığın nedenini
ortaya koymak amacıyla yapıldı.
Ölümlerin sona erdiği güne kadar çiftliğin ortam suyunun, sıcaklığı (°C), pH ve
oksijen(mg l1-¹) tayinleri Orbego Hellige
marka su parametresi ölçeri ile yapıldı.
İşletmeden temin edilen on adet hastalık belirtisi gösteren levrek balıklarına
parazitolojik ve bakteriyolojik muayene
Parazit içeren solungaç lamelleri %10 formaldehit içeren kaplara
alındı Enfekte balıkların solungaçlarından histopatolojik kesitler
alındı ve bu kesitler hematoksilen-eozin (H&E) ile boyandı. Histopatolojik incelemeleri yapıldı (Takashıma ve Hıbıya 1995:6671).
ağız boşluklarının incelenmesinde erkek ve dişi bireylerin bir
arada bulundukları tespit edilmiştir. Meinertia spp.‘in sistematik
ve morfolojik verileri şu şekildedir. Phylum: Artropoda, Subphylum: Mandibulata, Class: Crustacea, Subclass: Malacostraca,
Hyperorder: Peracanida, Order: Isopoda, Suborder: Flabellifera, Familya: Cymothoidae, Genus: Meinertia spp.
Dişi Meinertia spp.’nin boyu 26,5 mm., eni 10,5 mm olarak ölçüldü. Parazitin şekli ince uzun olup vücut rengi fildişi-açık krem
rengindedir. Gözleri küçük olup başın posteror-lateralinde yer
almaktadır. Gözlerin ön kısmında iki çift anten bulunmaktadır.
I antenlerin pedünkülü daha kısa ve 7 boğumlu, II. antenler ise
ince ve uzun 8 boğumlu olup flagellumları yoktur. Vücut 7 peraeon segmentli olup, en geniş yeri 5. peraeon segmenttir. 6-7
segmentte enine ve boyuna bir daralma gözlenmektedir. 7 çift
pereiopod bulunmaktadır. 1. çiften 7. çifte kadar bir uzunluk söz
konusudur. 1 çift periopodlar en küçük, 7. çift peropodlar ise
en uzun olanıdır. Türün karekteristik özelliği olarak Pereioplarda
yer alan dactylusların uçları sivri, çengel şeklinde olup tutunma
işlevini görmektedir.
1 ton hacminde tanklarda bulunan balıklar havalandırılması yapılarak 90 dakika süreyle Dichlorvos (Aguaguard TM) 1ppm
konsantrasyonunda 1gün 28 °C deniz suyunda banyosuna tabi
tutuldu. Uygulama sonrası parazitler incelendi.
Bulgular
2005 Temmuz- Ağustos aylarında Mersin ili çevresindeki bir levrek işletmesindeki balıklarda (85 ±5 gr) yüksek mortalite günlük (%5) tespit edildi. Balık kafeslerindeki su sıcaklığı 28-29 (°C),
Ph:8-8,2 , oksijen 7-8 mgl- ve tuzluluk % 38 olarak kaydedildi.
Balıklar kafeslerden çıkarıldığında parazitler deride solungaçlarda, operkulumda ve ağız boşluğunda görülmüştür. Hasta levrek balıklarında zayıflama, iştahsızlık, deri renginde koyulaşma,
operkulum üzerinde hemoraji, baş ve gözde lezyonlar, solungaçlarda yangı ve solunum güçlüğü gözlenmiştir.
Şekil.2.Pullus II larvası ‘nın görüntüsü
Erkek Meinertia spp.’nin boyu 13 mm., eni 6 mm olarak ölçüldü.
Parazitin vücut renginin açık krem olduğu vücudunun dişi parazite göre daha kısa yapıda olduğu görüldü. Dişi bireylerde pleopodlar geniş ve ve yuvarlak, erkek bireylerde ise endopoditler
uzun ve ovalimsi yapıdadır. Pullus II larvasının uzunluğu 0.4mm
eninin 0.25 mm olduğu tespit edilmiştir (Şekil2.).
Tedavi amacıyla Dichlorvos (Aguaguard TM) 1ppm konsantrasyonunda 90 dak. süreyle (Ph:8,2 °C) 1gün daldırma banyo
şeklinde uygulandı. Tedavi süresince tanklar havalandırıldı ve
balıklar bir gün öncesinden aç bırakıldı. Uygulama sırasında
ilaçtan kaynaklanan toksiteye rastlanılmadı. Tedavi sonrasında
balıkların üzerindeki parazitlerin öldüğü görüldü.
Şekil.1.Dişi ve erkek Meirnetia spp ‘nin görüntüsü
10 adet levrek balığın incelenmesi sonucunda tüm balıkların yanak boşluğunda ve operkulumunda bir isopod meirnetia rastlanıldı ve bu parazitin tayininde diğer araştırıcıların bildirdiği gibi
morfolojik özelliklerden yararlanılmıştır(Şekil1.).Levrek balıkların
Sonuç
Kafeslerde yetiştiriciliği yapılan levrek (Dicentrarchus labrax)
balıklarında stokları yapılan balıkların yoğun olması, yetişkin
isopod taşıyan balıklar, predispoze faktörlerden dolayı balıkların travmaya maruz kalmaları, zayıf deniz akıntısı, çevresel
39
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
etkilerden dolayı sıcaklığın artması balıkların streste girmeleri sonucunda balıklar
ısopod enfestasyonlarına olan hassasiyetleri artmaktadır (Horton ve Okamura,
2001:181-188).
Ege denizinde Cymothoid isopod’lar
önemli bir sorun oluşturmakta olup balıkların büyümelerinin yavaşlaması ve ölümleriyle sonuçlanan ciddi ekonomik kayıplara neden olmuştur (Tokşen, 1999:1-150).
Meinertia türü levrek balıklarında yaygın
olup balıkların yanak boşluğunda ,başta, ağız kısmında ve kuyruk yüzgecinde
rastlanmıştır. Horton ve ark. 2001 yılında
yaptıkları çalışmada levrek balıklarında C.
oestroides ile enfeste olduklarında solungaç flamentlerinin zarar gördüğünü ve bunun sonucunda balıklarda ölüm olduğunu
bildirmişlerdir.
Kaynaklar
Baudin Laurencin, F. (1997), ‘’Isopoda: Isopods of sea bass and gilthead sea bream. In What Should I Do, A Practical Guide for the Marine Fish Farmer. Ed. Bruno,
D. W., Alderman, D. J., ‘’EAFP.;yıl:1997,ss.64.
Blake, J .A. & Scot, P.H. (1997), Taxonomik Atlas, The Crustacea, The Crustacea
,the Isopoda Cumacea and Tanaidacea, 11(2): ss.1-278.
Christofilogiannis, P.(1993), The Veterinary Approach to Sea-bass and Sea-bream. In: Aquaculture for Veterinarians: Fish Husbandry and Medicine. Ed. Brown,
L. Pergamon Press. First Education.ss.379-395.
Ferguson, H., W. (1989), Systemik Pathology of Fish. Iowa State University
Press, USA, ss.1-260 .
Horton , D., Okamura , B.(2001),’’Cymothoid isopod parasites in aquacultere: a
review and case study of a Turkish sea bass (Dicentrarchus labrax) and sea bream (Sparus auratus) farm.’’ Dis. Aquat. Org., 46: yıl:2001,ss181-188.
Meinertia spp. tespit edildiği balıklarda
durgunluk, zayıflama, solunum güçlüğü ve hemoraji görüldüğü, baş ve ağız
kısmında travmatik lezyonlara sebep
oldukları ve bu lezyonların sonucunda
bakteriyel hastalıklara zemin hazırladıkları
belirlenmiştir. Bu tür bulgular diğer araştırmacıların bulgularıyla benzerlik göstermiştir (Varvarigos, 2003, Korun ve Akaylı,
2004:123-132).
Horton, D., Okamura, B. (2001), ‘’Post-haemorrhagic anaemia in sea bass, Dicentrarchus labrax (L.), caused by blood feeding of Ceratothoa oestroides (Isopada: Cymothoidae)’’. Journal of Fish Diseases, 26 :yıl.2001,ss 401-406,
Baudin–Laurencin 1997 yılında yaptığı çalışmada Organik fosforlu insektisitlerden
dichlorvos 1 pmm konsantrasyonunda
1 saat banyo uygulamalarında Meinertia
oestroides ‘i öldürdüğünü bildirmektedir. Tokşen 1999 yılında yaptığı çalışmada 24 °C ‘de su sıcaklığında dichlorvos
1ppm’lik konsantrasyonunun 1saatte paraziti öldürmediğini sürenin 1,5 saate çıkarıldığında öldüğünü tesit etmiştir. Yapılan
araştırmada Dichlorvos (Aguaguard TM)
1ppm konsantrasyonunda 28 °C deniz
suyunda 90 dak. 1 gün süreyle uygulanmış ve parazite etkili olduğu görülmüştür.
Martinsen, B., Alexandersen, S., Fossum, B.H. (2001), Deltametrin, an Effective
Treatment agains The Isopod sea lice Ceratothoa oestroides infecting Farmed
sea bass (Dicentrarchus labrax) .10 th Int. conf. Of the EAFP:’’Diseaese of Fish
Shellfish’’ Trinity College ,Dublin,9-14 september yıl:2001.
Bu çalışmada ile, Mersin İlinde yetiştiriciliği yapılan kültür levrek (Dicentrarchus
labrax L.1758) balıklarında görülen ısopoda (Meinertia spp.) parazitin enfestasyonu
tespit edilmiş ve bu parazit türünün balıklarda oluşturduğu klinik semptomlar belirlenerek balıklar 1ppm konsantrasyonunda
90 dak. süreyle Dichlorvos (Aguaguard
TM) ile tedavi edilmiştir.
Kırkım, F.(1998), Ege Denizi Isopoda (Crustacea )Faunasının Sistematiği ve Ekolojisi Üzerine Araştırmalar. Doktora Tezi; İzmir, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji A.B.D. ss.1-237.
Korun, J., Akaylı T. (2004), ‘’Kültür Levrek (Dicentrarchus labrax L.1758) Balıklarında Bir Isopod : Ceratothoa oestroides ve Sekonder Bakteriyel İnfeksiyonlar
Olgusu’’. İ.Ü Veteriner Fakültesi Dergisi 30(2): yıl:2004,ss.123-132.
Takashıma, F. and Hıbıya, T.,(1995), An Atlas of Fish Histology Normal and Patholological Features. Second Edition, Kodansa Ltd., Tokyo, ss.1-195. .
Trillers, J.P. (1964a), ‘’Specificite parasitaire chez les Isopodes Cymothoidae Mediterrannees note preliminaire ,Vie et Milieu’’, 15(1) :ss.105-116.
Trillers, J.P.(1968), Recherches sur les Isopodes Cymothoidae des cotes Francaises , Systematique et eaunistique ,Universite de Montpeiller Faculte des Sciences, These le Doklot:ss.1-181.
Trillers, J.P. (1972), ‘’Les Cymothidae (Isopoda, Flabellifesra) des cotes françaises
(Systematique, faunistique, ecologie et repartition geographique) I. Les Ceratothoinae Schioedte et Meinert, 1883’’, Bull.du Museum national d’ Histoire Naturelle. No:91,ss. 1200-1228.
Tokşen, E. (1999), Ege Bölgesinde Yetiştiriciliği Yapılan Çipura (Sparus aurata
L.) ve Levrek (Dicentrarchus labrax) Balıklarının solungaçlarında Görülen Metazoa Parazitler ve Tedavileri .Doktora Tezi;İzmir ,Ege Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü,Su ürünleri A.B.D.ss. 1-150.
Toovey, J.P.G., Lyndon, A.R.(2000), ‘’Effects of Hydrogen Peroxide, Dichlorvos
and Cypermetrin on subsequent Fecundity of sea lice, Lepeophtheirus salmonis,
under fis farm conditions. ‘’ Bull.Eur.Ass.Fish Pathol., 20(6): yıl:2000,ss.224-228,
Varvarigos, P. (2003), ‘’Parasitic isopods (suborder Flabellifera) affecting the farmed marine fish in Greece, with special reference to Ceratothoa oestroides (family Cymothoidae)’’, Erişim: http://www.vetcare.gr/isopodosis .htm.
40
41
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
Denizyolunda Varış Bildirimi
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel
Müdürlüğü’nün “Denizyolunda Varış Bildirimi” konulu genelgesi 31 Ekim 2014 tarihinde yayımlandı.
Mersin Deniz Ticaret Odası yetkilileri genelgenin
uygulanması halinde operasyonda gecikmeler yaşanacağı endişesi taşıyor.
Gümrük Yönetmeliğinin 71.maddesinin birinci fıkrasında, denizyolu ve havayolu taşımacılığında varış
bildirimi “Denizyolu ve havayolu taşımacılığında,
Türkiye Gümrük Bölgesine girilirken kullanılan taşıma aracının işleticisi veya temsilcisi, eşyanın boşal-
tılacağı gümrük idaresine ulaştığında taşıma aracının varışını bildirir. Varış bildirimi, veri işleme tekniği
yoluyla verilir ve boşaltılacak eşya için düzenlenen
özet beyanların tespiti için gereken bilgileri içerir”
şeklinde hüküm altına alınmıştı.
Söz konusu genelge ile, denizyolu taşımacılığında
verilen varış bildirimi ile özet beyan bilgileri üzerinden yapılan risk analizi sonucunda gümrük idaresince muayene edilmesine karar verilen eşyanın
muayenesine ilişkin usul ve esaslar aşağıdaki şekilde belirtildi.
Gümrük Genel Tebliği’nde (Gümrük İşlemleri)
(Seri No:115) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) (Seri
No:115)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Gümrük
İşlemleri) (Seri No:117) 15 Kasım 2014 tarih ve 29176
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Söz konusu Tebliğ ile 12 Eylül 2014 tarihli ve 29117 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Genel Tebliği
(Gümrük İşlemleri) (Seri No:115)’nin İhtisas Gümrüğü
Uygulaması başlıklı 3. maddesinin 1.fıkrası değiştirildi.
Buna göre kaju cevizi, kabuklu ceviz, ceviz içi, kabuksuz
badem, biber, tarçın, susam, eldiven, sığır derisi, ahşap
süs eşyası, granit taşı, seramik heykelcik ve diğer süs
eşyaları, kavanoz şişe, cam sofra/mutfak eşyası, cam
boncuklar ve taklit inciler, bıçak, el testereleri, eğeler ve
törpüler, mekanik olsun olmasın el aletlerinin ve veya
makinalı aletlerin değişebilen aletleri ve oyuncak cinsi
eşyanın, Türkiye Gümrük Bölgesine kara ve demir yolu
hudut kapılarından girişi halinde Adana, Ankara, Bursa,
Çerkezköy, Erenköy, Gaziantep, Halkalı, İskenderun, İzmir, İzmit, Kayseri, Malatya, Samsun, Tekirdağ, Trabzon
Gümrük Müdürlükleri ile Kapıkule Gar Gümrük Müdürlüğüne sevk edilerek serbest dolaşıma giriş işlemleri yapılacak.
Gümrük Genel Tebliği’nde (Gümrük İşlemleri)
(Seri No:102) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
(Gümrük İşlemleri) (Seri No:118)
Gümrük Genel Tebliği’nde
(Gümrük İşlemleri) (Seri
No:102) Değişiklik Yapılmasına
Dair
Tebliğ
(Gümrük İşlemleri) (Seri
No:118), 23 Kasım 2014
tarih ve 29184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girdi.
Söz konusu tebliğ ile 28 Ocak
2013 tarih ve 28542 sayılı resmi
Gazete’de yayımlanan Gümrük Genel Tebliği’nde (Gümrük İşlemleri)
(Seri No:102)’nin 3.maddesinin1.
fıkrası değiştirildi. Buna göre,
Pil ve Akümülatörlerin İthalat Denetimi Tebliği kapsamı pil ve akümülatörlerin serbest dolaşıma giriş
işlemleri sadece Esenboğa, Ankara, Halkalı, Haydarpaşa, Erenköy,
Ambarlı, Yeşilköy, Mersin, Gemlik,
Bursa, İzmir, Dilovası ve Adnan
Menderes Gümrük Müdürlükleri ile
Atatürk Havalimanı Kargo Gümrük
Müdürlüğü, Sabiha Gökçen Havalimanı Gümrük Müdürlüğü, İstanbul
Deri Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü, Ege Serbest Bölge Gümrük
Müdürlüğü’nden yapılacak.
42
43
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
Türkiye ve İran Tercihli Ticarete Geçiyor
Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki Tercihli Ticaret Anlaşmasının Onaylanması Hakkında 2014/6916 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 4 Kasım 2014 tarih ve 29165 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlandı.
Tahran'da 29 Ocak 2014 tarihinde imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti ile İran İslam
Cumhuriyeti Arasında Tercihli
Ticaret Anlaşması"nın onaylanması, Bakanlar Kurulunca 10 Eylül 2014 tarihinde
kararlaştırıldı.
Türkiye-İran
Tercihli Ticaret Anlaşması ile
Türkiye’nin bazı tarım ürünlerinde İran’a indirimi vermesi, İran’ın sanayi ürünlerinde
de Türkiye’ye tarife indirimi
sağlaması kararlaştırıldı. İlgili Bakanlar Kurulu Kararı ile
anlaşma metnine http://www.
r e s m i g a z e t e . g o v. t r / e s k i ler/2014/11/20141104-2.htm
adresinden ulaşılabilir.
Mersin Liman Başkanlığı
Denetimlerine Hazırlık
Mersin Liman Başkanlığı sorumluluk sahası içerisinde faaliyet gösteren yetkili gemi acentelerinin denetimlere hazırlıklı olmaları istendi.
UDHB Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü
ile Mersin Liman Başkanlığı tarafından gönderilen
yazılarda 5 Mart 2012 tarih ve 28224 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Gemi
Acenteleri
Yönetmeliğinin
13. Maddesine binaen Mersin Liman Başkanlığı sorumluluk sahası içerisinde
faaliyet gösteren yetkili gemi
acentelerinin denetimlerinin
Mersin Liman Başkanlığı tarafından yapılacağı bildirildi. Buna göre; söz konusu
denetimlerin seri ve düzenli
olabilmesi için ilgili evrakların önceden hazır bulundurulması gerektiği bildirildi.
44
45
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
RÖPORTAJ
“İnsanca Yaşamak,
İnsanca Yaş Almak,
İnsanca Bunamak, Mümkün!”
Mersin Deniz Ticareti dergisinin Kasım ayı konuğu Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Başkanı Prof.Dr. Aynur Özge. Alzheimer
hastalığının belirtileri, seyri ve hastalıktan korunmak için alınabilecek önlemler hakkında bilgi aldığımız Özge, Türkiye’de bir ilk olacak Yaşlı Yaşam Merkezi projesini de anlattı. Projenin bir an önce
tamamlanması için desteğe ihtiyaçları olduğunu dile getiren Özge, “Tüm duyarlı bireyleri, en bencil
halleri ile bir gün ihtiyaçları olur düşüncesi ile projemize destek olmaya davet ediyoruz” diyor.
RÖPORTAJ
Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’nin
kuruluş öyküsü ve amaçlarından kısaca bahsedebilir misiniz?
Dernek 2006 yılında Türkiye Alzheimer
Derneği’nin o dönemdeki Başkanı Prof.
Dr. Murat Emre’nin önerisi ile bu konuda
beni sürekli motive eden bir hasta yakını
olan Selami Gedik’in desteği ile kuruldu.
O dönem kurucu üyelerden olan rahmetli
Suphi Öner ofisini bize tahsis etti, Mersin
Barosu Avukatı Sevgi Yanpar ekibe katılmaya gönül verdi. Keza bir hasta yakını
olan Zuhal Karamehmet ve o dönem üniversite rektörü olan Prof. Dr. Uğur Oral ve
Dekan olan Prof. Dr. Esat Yılgör’ün katılımı ile ekip oluştu.
Temel amaç zorlu bir hastalık olan Alzheimer hastalığı ile baş etmeye çalışan
hastalar ve en önemlisi hasta yakınlarına
destek olmak ve toplumda bu hastalığa
ait bilinci yükseltmek idi.
Üyeleriniz ve
Şubenizin etkinlikleri
hakkında bilgi verir misiniz?
Şubemiz hali hazırda 200’ün üzerinde
aktif ve 2000 i bulan pasif üye ile hizmet
vermektedir. İlk günden beri katılımcı ve
proje odaklı çalışmaya özen gösterdik.
Alzheimer kampları, bilgilendirici bülten
çalışmaları, hasta yakını destek grupları,
eğitim toplantıları, “eğitim elçileri” uygulaması, topluma yönelik yaratıcı projeler
gibi özgün bir model oluşturmaya çalıştık. Üyelerimizin yeteneklerini tanımaya ve
herkesi yeteneği olan bir konuda görevlendirmeye özen gösterdik. Geçen süre
içinde aldığımız olumlu geri bildirimler
bizi yüreklendirmeye devam ediyor.
güçlüğü, ince motor beceride zayıflama
ve zaman algısında giderek belirginleşen
bozulma. Hastalar bu belirtileri fark etmeye başladıklarında “hata yapmamak”
veya “rezil olmamak” adına kendilerini
güvende hissettikleri ortamlar dışında
sosyal etkinliklere katılmaktan kaçınmaya
başlarlar. Bu noktada ailenin iyi bir gözlemci olup konuyu hekime taşıması çok
önemlidir.
Yaşla gelen unutkanlık Alzheimer hastalığının en önemli belirtisidir. Bu hastalık belirti verdiğinde beyinde hastalığa yol açan
yıkıcı değişimlerin onlarca yıl öncesinden
başladığı kabul edilmektedir. Bununla
birlikte her unutkanlık Alzheimer hastalığı anlamına gelmez. Unutkanlığın hangi
yaşta başladığı, ne sıklıkta yaşandığı,
bireyin günlük işlevlerini ne ölçüde etkilediği ve eşlik eden diğer tanımlayıcı özellikler dikkate alınmalıdır. Hekimler böylesi
bir durumda bazı incelemeler ile konunun
metabolizma veya ruhsal boyutta bir nedeni olup olmadığını netleştirebilirler.
Bildiğimiz kadarıyla Alzheimer hastalığının nedeni kesin olarak tespit edilemiyor. Buna rağmen risk yaratan durumların varlığından söz edebilir miyiz?
Alzheimer hastalığı uygun genetik yatkınlıkla doğan veya yaşam içerisinde bu genetik yatkınlığı geliştiren bireylerde başta
damar sertliği olmak üzere pek çok değişkenin tetiklediği, ilerleyici tabiatta biyopsikososyal bir hastalıktır. Tek bir neden söz
konusu olmadığı gibi hastalarda süreci
tanımlayan ortak bir mekanizma da söz
konusu değildir. Buna karşın hastalığın
beyinde hangi sistemleri etkilediği ve bu
sürecin ne şekilde izlenebileceği büyük
ölçüde bilinmektedir. Risk yaratan başlıca
durumlar şu şekilde sıralanabilir; ilerleyen
yaş, kadın cinsiyet, düşük eğitim düzeyi
(ki burada söz edilen çok yönlü eğitim
yoksunluğudur), ailede demans öyküsü, genetik etkenler (APOE- 4 taşıyıcılığı
gibi), vasküler olaylar (damar sertliği),
bilinç kaybının eşlik ettiği kafa travması,
down sendromu, özellikle orta yaş sonrasında yaşanan majör depresyon öyküsü,
kanda homosistein düzeyinin yüksek olması, hipotiroidi ve bazı toksik ve zararlı
durumlara maruz kalma durumu.
Hastalıkta erken tanının önemi var mıdır? Tedavi sürecinden bahsedebilir
misiniz?
Alzheimer hastalığı beyinde başladıktan
ortalama 10 yıl sonra ilk klinik belirtilerini
vermeye başlamaktadır. Bu noktada erken tanı hayati öneme sahiptir. Zira hastalık tüm göstergeleri ile ortaya çıktığında
beyindeki hasar tedavinin anlamlı etki
gösteremeyeceği ölçüde büyümüş olacaktır. Başta riskli genlere sahip bireyler
Halk arasında bunama olarak da bilinen Alzheimer hastalığı hakkında bilgi
alabilir miyiz? Hastalığın ne gibi belirtileri vardır? Yaşadığımız her unutkanlığı
Alzheimer belirtisi olarak mı değerlendirmeliyiz?
Alzheimer hastalığı yaşla birlikte görülme
sıklığı artan genetik ve çevresel etmenlerin ortaya çıkardığı ilerleyici ve yıkıcı bir
beyin hastalığıdır. En önemli ve tanımlayıcı belirtisi unutkanlık olmakla birlikte en
az onun kadar sık ve önemli olan diğer
belirtileri şu şekilde sıralanabilir; huy değişikliği, olaylar arasında bağlantı kurma
güçlüğü, karar verme güçlüğü, zihinsel
işlem yapma yeteneğinde azalma, yön
bulma becerisinde zayıflama, konuşma
içeriğindeki mecazi anlamları kavrama
46
47
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ve birden fazla risk faktörü taşıyan kişiler
olmak üzere bireylerin yaşla birlikte düzenli sağlık kontrollerine alınması ve gerekli taramaların yapılması önerilmektedir.
Tedavi de en temel nokta hastalığın hasta ve daha önemlisi aile tarafından kabul
edilmesidir. Bu noktadan sonra yaşanan
sorunlardan hangisinin hastadan, hangisinin hasta yakınından kaynaklandığına
karar vermek ve hastaya itibarını iade etmek önem taşımaktadır.
Tıbbi tedavi koruyucu ve sorun giderici
olarak iki ana başlıkta ele alınır. Bu amaçla uygulanan etkin tedaviler vardır. Bununla birlikte hastalığa yol açan nedenleri
ortadan kaldırmaya yönelik pek çok ilaç
çalışması devam etmekle birlikte henüz
onaylanan bir tedavi yoktur. Ancak yakın
gelecekte umut vaat eden pek çok ilaç olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Alzheimer hastalarına nasıl davranılmalı?
Alzheimer hastalığı herkesin başına gelebilir. Uzayan ömür ve artan risk faktörleri ile birlikte toplumdaki her bireyin bu
hastalık için potansiyel bir aday olduğu
kabul edilir. Bu noktada hastalara “empati kurarak” ve bu durumun onların tercihi
olmadığını kabul edeceğimiz bir yaklaşım
sergilemek gerekir. Onlarla iletişim kurarken göz teması kurmaya özen göstermek, sakin, kısa ve sevgi dolu cümleler
ile iletişim kurmak gerekir. Hatalı bir şey
söylediklerinde cümle başka bir şekilde
ifade edilmeli veya konu değiştirilmelidir.
48
RÖPORTAJ
KASIM 2014
Zaman, mekan ve kişi algısı bozulacağı
için her karşılaşmada onlara zamanı, sizin
kim olduğunuzu ve bulunulan mekanı hatırlatacak ipuçları sunulmalıdır. Kendiliğinden hatırlamadıkları bilgiler sorularla zorla hatırlatılmaya çalışılmamalıdır. Verilen
bilgileri unutacakları göze alınarak gerekli
bilgiler diyalog süresince zaman zaman
hatırlatılmalıdır. Bazen herkesi şaşırtacak
denli gösterdikleri “zeka pırıltıları” hasta
olmadıkları veya hastalığın yenildiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Hastalığın her
aşamasında hastayla çatışmaktan kaçınılmalıdır. Sorunların çözümünde en çok
işe yarayan bilgi onların unutmalarıdır.
Aile bireyleri bu bilgiyi kullanacak pratik
eğitimi almalıdır. Hastalık sürecinde yaşanan uyku sorunları, yeme bozuklukları,
sıra dışı hareketler gibi ek sorunlarda tıbbi
yardım istenmelidir. Her aşamada bireyin
bağımsızlığı ve saygınlığı gözetilerek hareket edilmeli, gerekli hukuki ve mali düzenlemeler uzman desteği ile yapılmalıdır.
2050’lerde en fazla Alzheimer hastası
olan 4 ülkeden birinin Türkiye olacağı belirtiliyor. Bu hastalığın gelecekte
ülkemiz açısından önemli bir sorun
olacağı görülüyor. Alzheimer nasıl engellenebilir? Bu hastalıktan uzak kalabilmek için neler yapılmasını önerirsiniz?
Alzheimer hastalığını önlemede önemi
net olan tek konu orta yaştan itibaren sahip olunan düşük vücut kitle indeksidir.
Bu kişilerin boy ve kilo oranlarını yansıtan
basit bir formüldür. Bu hastalığı önlemede
anlamı olan iki temel alan damar sertliğine yol açan nedenler ile mücadele etmek
ve güçlü sosyal ağlara sahip olmaktır. Bu
nedenlere toplumdaki bireylerin orta yaştan itibaren sahip oldukları riskleri düzenleme alışkanlığı edinmeleri, sağlıklı beslenmeleri, doğru stres yönetimi, var olan
tıbbi hastalıklar ile doğru mücadele etmeleri ve güçlü sosyal ağlara sahip olmaları
önerilmektedir.
Alzheimer Derneği Mersin Şubesi olarak bir Yaşlı Yaşam Merkezi projesi geliştirdiniz. Proje şu anda hangi aşamada? Tamamlandığında bu merkezde
verilecek hizmetler nelerdir?
Alzheimer hastaları ve yakınlarına her
aşamada destek olacak ve bu alanda
Türkiye'de bir ilk olan “Yaşlı Yaşam Merkezi” projesinde hayli ilerledik. İçerisinde
"Aktif Yaşlanma Birimi", "Gündüz Bakım
Evi", "Sürekli Bakım Merkezi" ve "Evde Bakım Birimi" bulunacak tesiste 200 den fazla yaşlıya yerinde ve istenen sayıda yaşlıya da evinde bakım imkanı sunulacak.
Mersin de Yenişehir ilçesi sınırları içerisinde 1000 m2 oturumla 4 kat (toplam 4000
m2 kapalı alan) ve 2500 m2’nin üzerinde
bahçeye sahip olacak tesis belediye tarafından 30 yıllığına tahsis edilen arsa
üzerinde “tamamı bağışlarla” mevcut
durumuna getirildi. Fotoğraflardan da göreceğiniz gibi kaba inşaatı tamamlandı,
elektrik-su tesisatı bitti. Kalorifer ve klima
tesisatları devam ediyor. MESIAD desteği
ile şehirde belli başlı noktalara 300 kumbara yerleştirdik. Projeyi destekleyecek
deyim yerindeyse “ekmeğimizi taştan çıkaracak” pek çok proje geliştiriyoruz. Ancak projenin bir an önce tamamlanması
için ciddi ayni ve nakdi destek ihtiyacımız
var. Bu noktada tüm duyarlı bireyleri, en
bencil halleri ile bir gün ihtiyaçları olur
düşüncesi ile projemize destek olmaya
davet ediyoruz. Bir akşam yemeğinde
harcanacak parayı “tuğla bağışı” olarak
sunarak tuğla duvarından isim hakkı alabilirler. Veya kendi isimleri, şirketlerinin
isimleri veya büyüklerinin isimlerini “inşa
hakkı” olarak belgelendirdiğimiz “oda
isim hakkı” ile ölümsüzleştirebilirler. Destek olurlarsa projeyi bir an önce bitirmek
istiyoruz. Bu noktada projemize sosyal
sorumluluk örneği ile koşulsuz destek veren mimar Hayriye Düzova, mimar Aşkın
Hızman ve sayın Abdurrahman Çokgünlü
başta olmak üzere bugüne dek destek
olan tüm kişi, kurum ve kuruluşlara, canı
gönülden destek olan tüm dernek üyelerimize ve gönüllülerimize teşekkürü borç
bilirim.
RÖPORTAJ
Alzheimer, hastaların yanı sıra hasta yakınları için de zorlayıcı bir hastalık. Hasta yakınlarına özel eğitimleriniz, etkinlikleriniz oluyor mu? Yaşlı Yaşam Merkezi’nde hasta yakınlarına
özel bir hizmetiniz olacak mı ?
Biz kuruluşumuzdan beri hasta yakını odaklı çalıştık. Her yıl 10
ay her ayın ilk perşembesi onlara eğitim toplantıları yaptık. Bu
vesileyle sosyalleşmelerine fırsat tanıdık. Hasta yakınları için
destek terapi grupları oluşturduk ve geliştirerek devam ettik.
Hastaları ve yakınlarını bir araya getirecek çay saatleri, geziler,
eğlenceler tertip ettik. Yılda 2 kez bülten çıkararak onların sesini
şehrin ve ülkenin her noktasına ulaştırdık. 5 kez eğitim kampı
yaptık ve hastalar, yakınları, öğrenciler ve gönüllülerin eğitilirken sosyalleşmesine olanak sunduk. Bilgilendirici afiş, sanatsal
etkinlik ve dayanışma etkinlikleri ile onlara yalnız olmadıklarını
hissettirdik. Yaşlı erinç evi gibi henüz hasta olmamış yaşlılara
yönelik projelere ön ayak olduk. Yaşlı yaşam merkezi tamamlandığında bu ve benzeri çalışmalarımız artarak devam edecektir.
Prof. Dr. Aynur Özge
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda
kurucu öğretim üyesi olarak atandığı 1998 yılından beri nöroloji, algoloji ve klinik nörofizyoloji uzmanı olarak çalışmaktadır. Başta Alzheimer hastalığı, başağrısı ve ağrı olmak
üzere pek çok alanda ses getiren akademik ve sosyal proje
üretmiştir. Onlarca kitap, yüzlerce makale ve bildirisi mevcuttur. Çok sayıda uluslararası ve ulusal konferansta görev
almıştır. Biri çocuk başağrısı dünya kongresi başkanlığı olmak üzere pek çok ulusal ve uluslararası organizasyonda
görev yapmıştır. 2006 yılında kurucu üyesi olduğu Türkiye
Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’nde 2011 yılından itibaren Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktadır. Prof.
Dr. Cengiz Özge ile evli ve 2 çocuk annesidir.
Son olarak, Mersin Deniz Ticareti dergisi okurlarına neler
söylemek istersiniz?
Yaşlanmak hem istenen hem de korkulan bir olgu. Yeni dünya
düzeninde ise kaçınılmaz bir noktada. Aktif yaşlanma, her yaşta
insanca yaşama ve Alzheimer gibi bir hastalık kapıyı çaldığında her türlü kurumsal alternatifin sunulduğu bir düzeneğe sahip
olmak modern dünya düzeneğinin bir parçası olmalı. Her bireyi
içerisinde yaşamak isteyecekleri bu dünyanın oluşturulması ve
yaşatılması sürecinde resmin bir parçası olmaya davet ediyoruz. Unutsalar da unutulmayacakları sağlıklı günler dileğiyle…
49
MERSİN DENİZ TİCARETİ
KASIM 2014
MERSİN CHAMBER OF SHIPPING
PORT OF
MONTH OF
PORT STATISTICS
CARGO MOVEMENT - INWARDS/ OUTWARDS
LOADED (IN TONS)
COMMODITIES
DOMESTIC
EXPORT
: MERSİN
: SEPTEMBER-2014
DISCHARGED (IN TONS)
TRANSIT
TRSHPMNT TOTAL
COMMODITIES
DOMESTIC
IMPORT
TRANSIT
TRSHPMNT TOTAL
CEMENT2.972 59.320 6.413 68.704 CEMENT113113
CEREALS
15.016 101 598 15.715 CEREALS
311.174
358
334
311.866
CHEMICALS76.007
2.760 327 79.094 CHEMICALS162.330
1.424
89
163.843
CITRUS1.673 13983.071 CNTR25.73625.739
CNTR21.182 21.182 CONST. MACHINERY857
139
24
1.020
CONST. MACHINERY
764 9
10 784 COTTON
14.663
5
146.668
COTTON3.810 278 4.087 FERTILIZERS43.955
53644.491
FERTILIZERS4.097 299 4.396 FOOD STUFF65.730
6.221
220
72.171
FOOD STUFF
123.196 1.971 269 125.436 FROZEN MEAT
691
2.346
3.037
FROZEN MEAT118 118 FRUITS10.740
34.509
722
45.970
FRUITS
9.933 190 748 10.871 GENERAL CARGO
GENERAL CARGO
197.844 18.047 3.536 219.428 GLASS
5.108
187.304
28.078
3.694
120
2.154
222.644
3.814
GLASS18.731 89 18.820 LEGUMES77.920
26.61380.533
LEGUMES22.581 117 22.698 MACHINERY10.917
578
5
11.500
LIVE STOCK2626 MINERALS1.900
1.659
1143.673
MACHINERY
5.660
33 5
5.698 PETR.PRODUCTS
38.959
366.316
242
405.517
MINERALS183.997 176 184.172 RICE19.531
79620.327
PETR.PRODUCTS41.063 41.063 SODIUM CARB.799799
RICE10.778 10.778 SUGAR23.763
37524.138
SODIUM CARB.33.51633.516 TEXTILE2
52.743
4.347
21
57.113
SUGAR211 942 TIMBER2.106
278
210
2.594
TEXTILE
34.856 1.379 84 36.319 VEGETABLE OIL
55.797
64
587
56.448
TIMBER523 296 85 904 VEHICLES4.511
2.1196.630
VEGETABLE OIL7.226 317 1.760 9.303
VEHICLES2.754 332 3.086 TOTAL
2.972
853.699
56.116 7.423 920.210 TOTAL
45.970
1.417.312
111.001
TOTAL (LOADED & DISCHARGED)= 2.498.858 TONS
LOADED
num.
D+E+T TRSHPMNT TOTAL
DISCHARGED
D+I+T
num.
TRSHPMNT TOTAL
G. TOTAL
num.
15.952290 16.14210.112107 10.21926.361
1.0520
1.0525.4340
5.4346.486
14.005166 14.17114.942106 15.04829.219
0
0
4.6843.3440
3.3448.028
29.957356 30.31325.054213 25.26755.580
5.7360
5.7368.7780
8.77814.514
43.962522 44.48439.996319 40.31584.799
10.4200
10.42012.1220
12.12222.542
35.693356 36.04933.832213 34.04570094
54.382522 54.90452.118319 52.437107.341
50
4.365
1.578.648
25