1224 - Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

T.C.
Ege Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi
Endodonti Anabilim Dalı
DEVİTAL DİŞLERDE GÜNCEL BEYAZLATMA YÖNTEMLERİ
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi: Gökhan YORGANCI
Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Necdet ERDİLEK
İZMİR-2014
ÖNSÖZ
Devital Dişlerde Güncel Beyazlatma Yöntemleri adlı tezimde yardımlarını
esirgemeyen saygıdeğer tez hocam Prof. Dr. Necdet ERDİLEK’e, tezin yazım
aşamalarında bana yol gösteren değerli asistanım Dt. Ayşenur KAMACI’ya ve okul
hayatım boyunca maddi manevi hiçbir desteği benden esirgemeyen aileme teşekkürü
borç bilirim.
İZMİR-2014
Stj. Diş Hekimi Gökhan YORGANCI
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ ............................................................................................................................. 1
2. GENEL BİLGİLER ....................................................................................................... 2
2.1. Diş Rengini Belirleyen Faktörler............................................................................. 2
2.2. Devital Dişlerin Beyazlatılmasının Tarihçesi .......................................................... 2
3. DEVİTAL DİŞLERİN RENKLENME SEBEBLERİ ................................................... 4
3.1. Pulpa Nekrozu ......................................................................................................... 4
3.2. Pulpal Kanama......................................................................................................... 4
3.3. Kök Kanal İlaçları Ve Dolgu Materyalleri .............................................................. 5
3.4. Pulpa Dokusu Artıkları ............................................................................................ 5
3.5. Kanal İçi Medikamentler ......................................................................................... 6
3.6. Kuronal Restorasyonlar ........................................................................................... 6
3.6.1. Metalik Restorasyonlar ..................................................................................... 6
3.6.2. Kompozit Restorasyonlar ................................................................................. 6
4. DEVİTAL BEYAZLATMADA KULLANILAN AJANLAR ...................................... 7
4.1. Hidrojen Peroksit ..................................................................................................... 7
4.2. Karbamit Peroksit .................................................................................................... 9
4.3. Sodyum Perborat .................................................................................................. 10
4.4. Diğer Ajanlar ......................................................................................................... 11
5. DEVİTAL DİŞLERDE BEYAZLAMA MEKANİZMASI ........................................ 12
6. DEVİTAL DİŞLERDE BEYAZLATMA TEKNİKLERİ ........................................... 13
6.1. Termokatalitik Beyazlatma ................................................................................... 13
6.2. Uzun Süreli Beyazlatma (Walking Bleach) .......................................................... 15
6.3. Jel Teknikleri ......................................................................................................... 18
6.4. Halojen (Görünür) Işıkla Yapılan Beyazlatma ...................................................... 18
7. İNTERNAL BEYAZLATMA KOMPLİKASYONLARI VE PROGNOZ ................. 19
7.1. Yeniden Renklenme .............................................................................................. 19
7.2. Servikal Eksternal Rezorbsiyon ............................................................................ 20
7.3. Ağartma Maddelerinin Diş Sert Dokularına Etkisi ............................................... 20
7.4. İritasyon, Ülserasyon Ve Ağrı ............................................................................... 21
7.5. Rezin Yapışmasında Azalma ................................................................................. 22
8. SONUÇ ........................................................................................................................ 23
9. KAYNAKLAR ............................................................................................................ 24
10. ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................... 31
GİRİŞ
Ön dişlerdeki şekil ve renk bozuklukları önemli bir estetik problemdir. Eğer
tedavi edilmezlerse bu şekil ve kozmetik bozukluklar kişide sosyal ve psikolojik
sorunlara yol açabilir. Günümüzde modern toplumlarda kişiler diş estetiğini yüz
esteiği, sağlık ve sosyal başarıyla bağdaştırmaktadırlar. Modern dişhekimliğinin en
önemli amaçlarından biri de doğal diş estetiğinin hastaya yeniden kazandırılmasıdır
(1).
Kuron ve venerler gibi restorasyon seçenekleri olmasına rağmen renkleşmiş
dişler parsiyel ya da total olarak beyazlatılabilir. Beyazlatma prosedürleri restoratif
metodlara göre daha konservatiftir, uygulaması daha kolaydır ve daha ucuzdur (2).
Protetik uygulamalara karşın renklenmiş dişlerin çeşitli kimyasal ajanlarla
ağartılması daha konservatif bir yöntem olması ve diş sert dokularının korunması
sebebiyle öncelikle tercih edilmektedir (1).
Toplum içinde bu tip uygulamaların daha çok talep görmesi, gittikçe artan
sayıda bireyin bu tipte tedavi görmesi yazılı ve görsel basının konuyu yakından takip
etmesi, kişilerin ağartma tedavilerine olan ilgisini ve güvenini artırmıştır (3).
Amerikan dişhekimlerinin %90’a yakın bir oranının diş beyazlatma tedavisi
yaptıkları ve bunların %30’unun ofiste ağartma yöntemini uyguladıkları tespit
edilmiştir (4).
Bu tezin amacı internal beyazlatma yöntemlerinin ve bu yöntemde kullanılan
beyazlatma ajanlarının etki mekanizmasının incelenmesidir.
BU SAYFA BASILMIYCAK!!
1 2. GENEL BİLGİLER
2.1. Diş Rengini Belirleyen Faktörler
Kron Minesinin Rengi: Normal mine mavi-beyaz, sarı ve gri-beyaz tonlar arasında
değişen renk farklılıkları gösterir. Saydam mine ile örtülü dişler alttaki dentinin rengini
yansıtarak kahverengi-sarımsı, kalın opak minesi olan dişler çoğu kez gri-beyaz görünür
(1).
Dişlerin Okluzal ve İnsizal Kenarlarına Doğru Artan, Servikalde Azalan Mine
Kalınlığı: Mine daha ince olan servikal üçlüde daha sarı, kesici kenarda mavimsi renkte
görünür. Yaşlanma, hem aşınma hem de muhtelif iyon ve moleküllerin mineye
infiltrasyonu sonucu dişin renginin koyulaşmasına yol açar (1).
Dentin ve Pulpadaki Kalsifikasyonun Derecesine Göre Değişen Mine Saydamlığı:
Fizyolojik yaşlanmayla oluşan sekonder dentin veya patolojik nedenlerle oluşan
sklerotik dentin ve pulpa kalsifikasyonları ve taşları azalan mine kalınlığı dişin renginin
koyulaşmasına yol açar (3,5).
Bu fizyolojik renk değişimlerinin yanı sıra dişlerde dışsal ve içsel faktörlere bağlı
olarak renkelenmeler ortaya çıkabilir. Bu nedenlerin doğru tanısı, uygulanacak ağartma
tedavisinin kısa ve uzun dönemli başarısı açısından önemlidir (3,5,6).
2.2. Devital Dişlerin Beyazlatılmasının Tarihçesi
Renklenmiş devital dişlerin beyazlatılması ile ilgili çalışmalar 19. YY’nin
ortalarında yapılmıştır (1).
2 Klorin solüsyonları devital dişlerin beyazlatılmasında ilk önerilen maddedir (14).
Daha sonra okzalik asit (15,16), sodyum peroksit (17), sodyum hipoklorit (18), ya da
%75 eterde %25 hidrojen peroksit içeren preparatlar kullanılmıştır (19).
Hidrojen peroksit uygulaması ilk kez AW Harlan (20) tarafından 1884 yılında
yapılmıştır. Abbot (21) 1918 yılında süperoksol kullanımından söz etmiştir. Hidrojen
peroksitin en etkin solüsyon olduğunun iyice anlaşılmasından sonra araştırmalar bu
ağartıcı ajan absorbsiyonunu arttırıcı yöntemleri üzerine odaklanmış ve bu amaçla ışık,
ısı ya da elektirik akımı gibi değişik aktivatörlerden yararlanılmıştır (22, 23, 24, 25).
1950’li yıllara kadar bilimsel olarak yapılmış bir çalışma yoktur (7).
1950’li yıllarda dişhekimleri sadece ısı kullanarak dişleri beyazlatmayı
denemişlerdir. Pearson ve arkadaşları aynı yöntemi devital dişlerde ısı yerine oksijen
salma kapasitesi olan ajanlar kullanarak denemişler, beyazlatma için kullandığı
süperoksal maddesini pulpa boşluğunda 3 gün bekleterek elde ettiği sonuçları
derlemişlerdir (7).
Nutting ve Poe bu metodu biraz daha geliştirerek %30’luk Hidrojen peroksit ile
sodyum perborat karışımını pulpa boşluğunda 1 hafta tutarak uygulamışlardır (7).
Son yıllarda yapılan çalışmalar daha etkili beyazlatıcı ajanlar bulmak ve bunların
kolayca absorbsiyonu için yeni yöntemler geliştirmek için yapılmaktadır. Bu çalışmalar
beyazlatıcı ajanın kimyasal ajanlarla kombinasyonu ısı ve ışığın kullanımı, ajanın
kullanım miktarı ve süresi üzerine yapılmaktadır (7).
3 3. DEVİTAL DİŞLERİN RENKLENME SEBEBLERİ
3.1. Pulpa Nekrozu
Pulpanın nekroze olması sonucu ortaya çıkan protein yapısındaki yıkım ürünleri
dentin kanallarına yayılarak diş renklenmesine yol açabilir.Özellikle ön dişlerin kanal
tedavilerinde pulpa boynuzları giriş kavitesine dahil edilmezse nekroze pulpa dokusu
veya dolgu maddeleri pulpa boynuzlarında kalarak renklenme yapar (3,6).
Yüksek düzeyde bir travma, pulpadaki kan damarlarının kopması sonucu
kanamaya sebep olur ve dentin tübüllerine giren kan hemolize olarak hemoglobin açığa
çıkar, bunun indirgenmesi ile demir açığa çıkarak demir sülfidi oluşturur. Travmadan
hemen sonra diş pembe, turuncu, kahverengi, koyu mavi renklere dönüşür (8).
Renklenmenin derecesi, pulpanın nekroze kaldığı süre ile ilişkilidir. Bu tip
renklenmeler genellikle intrakoronal olarak ağartılabilir (76).
3.2. Pulpal Kanama
Travma sonrasında ya da pulpa çıkartılması sırasında oluşur. Pulpal kanamalar
sonucu ortaya çıkan kan bileşenlerinin yayılması devital dişlerdeki renklenmenin ana
nedenidir (3,9). Teoriye göre; bozulmuş kan ürünleri, tahminen demir sülfat,
kanalcıklara sızarak dentin çevresinde renkleşme yapar ve bu renkleşme zamanla
artmaya eğilimlidir (2).
Krondaki geçici pembeleşme ilk olarak tespit edilebilmektedir. Pembe renklenme
daha sonra kırmızı-kahverengine değişir. Pulpa nekrozu oluşmazsa, kron yaralanmadan
sonraki birkaç hafta içinde orijinal rengine döner. Renklenme periyodunun uzaması
çoğunlukla pulpa nekrozunu gösterir (3).
4 3.3. Kök Kanal İlaçları Ve Dolgu Materyalleri
Poliantibiyotikli patlar, iyodlu solusyonlar, civa içeren antiseptik solüsyonlar ,
tetrasiklin içeren patlar, gümüş ve iyot içeren kanal patları gibi endodontik materyallerin
artıkları pulpa odasında kaldığında dentin kanallarına girerek renklenmeye neden olurlar
(10). Bu renklendirici maddeler mineye penetre olmasa bile dişte gözlenebilir bir
renklenmeye sebep olurlar (11).
Bu renkleşmeyi önlemek için dolum materyalleri servikalde bir seviyeye,
gingival sınıra kadar uzaklaştırılmalıdır. Primer etkenler zamanla kararan çinko oksit
öjenol tarzındaki kanal patı artıklarıdır (2).
Kanal dolgu maddesi nedeniyle oluşan renklenmeler beyazlatma tedavileriyle
renklendirici maddenin türüne göre beyazlatılabilir (12). Metalik bileşenler içeren
sealerlar iyi beyazlatılmazlar ve bu beyazlatma etkisi zamanla geri döner (2).
Geçici dolgu materyallerinden çinko oksit-öjenol renklenmeye neden olur. Bunu
önlemek için sürekli dolgu yapılmadan önce kavite önce ksilol ile sonra %95’lik alkol
ile temizlenir. Eğer kavite ksilolden sonra alkolle yıkanmazsa ksilol içinde erimiş halde
bulunan çinko oksit-öjenol aynı renklenmeyi yapar (13).
3.4. Pulpa Dokusu Artıkları
Kuronda özellikle de pulpa boynuzlarında kalan pulpa parçaları kademeli
renkleşmeye neden olur. Pulpa boynuzları açılmalı ve pulpa artıklarının kalmadığından
emin olana kadar temizlenmelidir. Böylece sonraki aşamalarda kanal patının bu alanlara
tutunması önlenmiş olur. Bu tip vakalarda iç beyazlatma genellikle başarılı olur (2).
5 3.5. Kanal İçi Medikamentler
Çeşitli medikamentler dentinin internal renkleşmesine neden olma potansiyeline
sahiptir. Kök kanallarına yerleştirilen fenol ya da iyodoform bazlı kanal içi
medikamentler oksidasyona ve penetrasyona izin verecek kadar uzun süre dentin ile
direkt temastadırlar. Bu bileşenler dentini kademeli olarak renkleştirme eğilimindedirler.
Birçok renkleşme beyazlatma işlemleriyle kolayca giderilir. İyodoform içerikli
renkleşmeler daha şiddetli olmaya eğilimlidir (2).
3.6. Kuronal Restorasyonlar
3.6.1. Metalik Restorasyonlar
Amalgam içeriğindeki koyu renkli elementlerin dentini koyu griye dönüştürme
potansiyeli nedeniyle en fazla renklenmeye sebep olur. Giriş yolunun restorasyonu için
kullanıldığında amalgam genellikle kuronu renkleştirir. Bu tarz renklenmelerin
beyazlatılması zordur ve zamanla tekrarlama eğilimi vardır (2).
Ön dişlere uygun yere yerleştirilmeyen metal pinler ve prefabrike postlar
renklenmeye neden olabilir. Bu durumun sebebi kompozitten ya da diş dokusundan
metalin görünmesidir (2).
3.6.2. Kompozit Restorasyonlar
Kompozitlerde mikrosızıntı renkleşmeye neden olur. Açık kenarlar kimyasalların
restorasyonla diş arasına sızmasına izin verir bu da alttaki dentini renkleştirir. Bu durum
bazen eski kompozitin yeni güzel yapılmış estetik restorasyonla değiştirilmesiyle
düzeltilebilir. Birçok vakada, ilk olarak internal beyazlatma yöntemleri denenir ve
başarılı sonuçlar alınır (2).
6 4. DEVİTAL BEYAZLATMADA KULLANILAN AJANLAR
4.1. Hidrojen Peroksit
En sık kullanılan ağartıcı ajanlardan biri olup çeşitli tip konsantrasyonları
mevcuttur. Eterdeki %25’lik solüsyonu Pyrozen diye adlandırılır ve nadir olarak
kullanılmaktadır. Pyrozenin avantajı etere bağlı olarak yüzey geriliminin düşük olması
nedeniyle dentin tübüllerin içersine daha fazla penetre olması ve daha fazla ağartma
sağlamasıdır; ancak sızıntı ortaya çıkarsa yakıcı etkilerinden dolayı dezavantaj oluşturur.
Bu nedenle buharlaşıcı özelliğinden dolayı uygulanması sırasında son derece dikkatli
olunmalıdır. Aynı zamanda eter içeriği nedeniyle mide bulandırıcı da olabilirler (1).
Hidrojen peroksit çeşitli konsantrasyon seçeneği olan güçlü bir yükseltgendir
fakat %30-35 arasında sabitlenmiş solüsyonları (süperoksil perhidrol) yaygın olarak
kullanılır. Bu yüksek konsantrasyonlu solüsyonlar dikkatli muhafaza edilmelidir çünkü
kararsız bir yapıları vardır, hızlıca oksijen açığa çıkarırlar ve eğer soğuk, kapalı
ortamlarda bekletilmezlerse patlayabilirler. Ayrıca bunlar kostik kimyasallardır ve temas
ettiklerinde dokuyu tahriş ederler (2).
Distile sudaki %30’luk solüsyonu en yaygın tipi olup ‘’süperoksol’’ diye
adlandırılmaktadır. Işık tarafından parçalanma eğiliminden dolayı koyu renkli şişelerde
kullanılır. Ayrıca hem ısı ve ışıkda patlama ihtimalinden dolayı, hem de oksidasyon
gücünü kaybetmemesi ve etkinliğini koruması açısından buzdolabında saklanması
tavsiye edilir. Hardman ve arkadaşları (26), buzdolabında saklanan solüsyonların bile
altı ay sonra ağartma etkinliğinin %50’sinin kaybolduğunu bildirmişlerdir (1).
7 Yakıcıdır ve dokuyla temasında kimyasal yanık oluşturur. Kullanılırken çevre
yumuşak dokularda vazelinle uygun bir koruma yapılmalıdır. Hastada plastik önlük
kullanılmalı ve rubber-dam takıldığında hastanın burnu da örtülerek buharların
solunması önlenmelidir. Süperoksolün temasıyla derinin beyazımsı görünüm almasından
dolayı bu ajana maruz bırakılan yumuşak doku yüzeyleri tamamen yıkanmalıdır. Deri
üzerindeki beyaz peteşiler bir saat içerisinde kaybolur. Bununla birlikte, oral dokularla
süperoksolun uzun süreli teması ağrılı bir yanmaya neden olur. Fakat %3’lük hidrojen
peroksitin oral kavitede kullanımı uzun süre de olsa güvenilidir. Ayrıca plak
inhibisyonunda, supragingival mikrobiyal flora azaltılmasında avantajlı olduğu ve
periodontal hastalıklar için terapötik etkide bulunduğu gösterilmiştir (6,24,26).
Hidrojen peroksitin en etkin olduğu pH’lar 9,5-10,8 arasındadır. Beyazlatıcı ajan
uygulanması sırasında dişler kuru ve temiz olmalıdır. Kullanılan en yüksek
konsantrasyon %35’dir. Jel ajan eklendiğinde %35’lik hidrojen peroksit solüsyonu
%25’lik hidrojen peroksit haline gelir (1).
Ağartma etkisi uygulama zamanıyla direkt ilgilidir. Ne kadar uzun süre
uygulanırsa renkteki değişim de o kadar fazla olur (27).
Çevre izolasyonu iyi yapılmış bir alanda hidrojen peroksit uygulamalarında
ağartma etkinliğinin arttığı gözlenmiştir (28).
İncelenen bir başka çalışmada kanal tedavisi uygulanmış veya travmaya maruz
kalmış ön dişlerde ortaya çıkan renklenmelerin ağartılması amacıyla sodyum perborat ve
hidrojen peroksit içerikli beyazlatma ajanı kullanılarak 24 hasta tedavi edilmiş; iki gün
aralıklarla sekizinci gün sonunda incelenen ağartma simetrik sağlıklı dişlerin rengine
8 ulaştığında başarılı olarak kabul edilmiş (74). Kullanılan iki materyal uygulama süresi
ve uygulama kolaylığı açısından da karşılaştırılmış. Sonuç olarak uygulama süresi ve
kolaylığı açısından hidrojen peroksit ile tedavinin avantajlı olduğu saptanmış.
Radyografik ve klinik olarak dişlerde sert doku kaybıyla ilgili bir bulguya rastlanmamış;
ancak bağzı vakalarda ağartmada hafif düzeyde geriye dönüş saptanmış (74).
4.2. Karbamit Peroksit
Üre hidrojen peroksit olarak bilinen karbamit peroksitin, %3 ve %15 arasında
çeşitlilik gösteren konsantrasyonları mevcuttur. Popüler ticari preparatları %10’luk
karbamit peroksit içerir ve 5 ila 6.5 arasında ortalama pH değerine sahiptir. Genellikle
preparatlar gliserin ya da propilen glikol, sodyum stannat (kalay), fosforik ya da sitrik
asit ve tatlandırıcı içerir. Bazı preparatlara, aktif peroksit salınımını arttırmak ve raf
ömrünü uzatmak için suda eriyen bir reçine olan Carbopol eklenir. %10’luk karbamit
peroksit; üre, amonyak, karbondioksit ve %3,5’lik hidrojen peroksite parçalanır (2).
Karbamit peroksit ağartma preparatları asidik pH’dadır (29). Bazı araştırıcılar
kanal tedavili dişlerin karbamit peroksit jellerle eksternal olarak beyazlatılmasını başarılı
bulmuşlardır (30).
Karbamit peroksit sistemleri en çok ekternal beyazlatmada kullanılır ve diş
çevresindeki mukozada çeşitli derecelerde (genellikle hafif) zarara sebep olduğu
düşünülmektedir. Bu sistemler kompozit reçinelerin bağlantı kuvvetlerini ve kenar
uyumlarını kötü yönde etkileyebilir. Bu yüzden bu materyaller dişhekiminin sıkı
gözetimi altında, tedbirli kullanılmalıdır (2).
9 Beyazlatma ajanının renkelenmiş dişin içine penetre olabilmesi için pulpal
kavitenin açılması tavsiye edilir (31). Ancak iyi kapatılmamış giriş kavitesinin bakteri ve
boyayıcı ajanların dentine penetre olmasına neden olduğu hatta iyi kanal dolgusunun
bile bakteri geçişine izin verdiği gözlenmiştir (32).
4.3. Sodyum Perborat
En yaygın kullanılan materyallerden biri olan bu okside ajan çeşitli tiplerde ve
ticari isimler altında toz formunda bulunmaktadır. Kuru durumlarda stabildirler, ancak
asit, sıcak hava, ve nemin varlığında, sodyum metaborat, hidrojen peroksit ve serbest
oksijen formuna parçalanırlar (33,34). Konsantre hidrojen peroksit solüsyonlarından
daha güvenlidirler ve daha kolay kontrol edilirler (35).
Sodyum perboratın toz formu ve özel ticari kombinasyonları mevcuttur. Taze
iken %95 perborat, %9,9 oksijen ihtiva eder. Çeşitli şekillerde sodyum perborat
preparatları mevcuttur; monohidrat, trihidrat ve tetrahidrat. Bunlar beyazlatmada da
etkinliği belirleyen unsur olan oksijen içeriklerine göre ayrılırlar. Yaygın olarak
kullanılan sodyum perborat preparatları alkalidir, pH değerleri içeriğindeki hidrojen
peroksit ile artık sodyum metaborat miktarlarına bağlıdır (2).
Sodyum perborat istenmeyen leke ve renklenmelerin yok edilmesi amacıyla
temizleme deterjanlarının içerisinde de okside edici ajan olarak yüksek oranda
kullanılmaktadır. Avrupada kullanılan temizlik deterjanlarının içinde total ağırlığın
%35’ine denk gelecek miktarda sodyum perborat bulunur. Belirli sıcaklıklarda oksijen
moleküllerini serbest bırakarak aktive olur (1).
10 Bu kadar geniş bir kullanım alanı olmasına rağmen mutajenite testleriyle ilgili
veriler henüz yeni yeni ortaya çıkmaktadır. Seiler (36), in vitro olarak yaptığı bir
çalışmada, direkt yapılan uygulamalarda sodyum perboratın mutajenik etkisinin olduğu
ve bunun biyolojik sistemde etkin bir şekilde dağıldığı sonucuna varmıştır (1).
Sodyum perborat her ne kadar DNA’da oksidatif hasar, nokta mutasyonu ve
kromozal sapmalara, hatta kansere neden olsa da biyolojik mekanizma ile memelilerin
organizmasındaki savunma sistemi tarafından baskı altına alınabilir (1).
Sodyum perborat, konsantre hidrojen peroksit solüsyonlarına göre daha kolay
kontrol edilir ve daha güvenlidir. Bu yüzden de iç beyazlatmada tercih edilen
materyaldir (2).
4.4. Diğer Ajanlar
Geçmişte, sodyum perborattan daha çok oksijen serbestleyen bir preparat olan
sodyum peroksiborat hidrat , iç beyazlatma için tavisye edilirdi. Günümüzde klinik
kullanımı pek yaygın değildir (2).
Yaygın olarak kullanılan kök kanal irigasyon solüsyonu sodyum hipokloritin,
ticari olarak %3 ila %6 ‘lık konsantrasyonları evde yapılacak beyazlatma için uygundur.
Evde beyazlatma için kullanılmış bir ajan olmasına rağmen etkili olacak kadar oksijen
serbestleyemez ve rutin beyazlatma işlemleri için tavsiye edilmez (2).
Yapılan bir araştırmada ise klorheksidinin sodyum perborat ve karbamit peroksit
ile birlikte kullanıldığında ağartmanın daha hızlı gerçekleşmesini sağlayan bir ek ajan
olduğu belirtilmiştir (78).
11 5. DEVİTAL DİŞLERDE BEYAZLAMA MEKANİZMASI
Dental ağartmada ağartıcı materyal, mine ve dentin organik matriksi boyunca
difüze olur (37,38).
Ağartıcı materyalin parçalanması sonucu oluşan serbest çiftleşmemiş elektronlar
son derece elektrofiliktirler, stabil değildirler ve stabiliteyi elde etmek için diğer organik
moleküllere hücum ederler. Daha sonra ise bu elektronlar diş minesindeki organik
moleküllerin doymamış bağları ile reaksiyona girerek absorbsiyon enerjisinde bir
değişikliğe yol açarlar ve de elektron çiftinin parçalanmasıyla sonuçlanırlar. Buna bağlı
olarak ışığı daha az yansıtan basit moleküller oluşur ve daha başarılı bir ağartma
sağlanır. Bu işlem, diş minesinde inorganik tuzlar arasında yerleşmiş olan organik
materyaller ile okside ajan reaksiyona girdiği zaman oluşur (39,40).
Yine daha detaylı bir ağartma işlemi tarifinde, direkt yada indirekt
olarak
oksitlenme yeteneği olan beyazlatma ajanlarının düşük molekül ağırlığına sahip olmaları
nedeniyle mineden denitine ve pulpaya doğru rahatça hareket edebildikleri
belirtilmektedir. Buna göre hidrojen peroksit mine ve dentinin interprizmatik substantına
difüze olup pigmentleri okside ederek etki gösterir. İlk baştaki ağartma işlemi esnasında
pigmente olan sarı renkli çift bağlı karbon halkalı bileşik açılarak çoğunlukla renksiz
olan hidroksil gruplarına dönüşür. Bu işlemler devam ettiği sürece, ağartılan materyalin
rengi sürekli açılır (41,42).
12 6. DEVİTAL DİŞLERDE BEYAZLATMA TEKNİKLERİ
6.1. Termokatalitik Beyazlatma
İlk kez 1924 de Prinz (23) tarafından ve intrakoroner olarak taze hidrojen
peroksit-sodyum perborat karışımının ışıkla aktive edilmesi şeklinde uygulandığı
bilinmektedir (43).
Bundan çok sonra Stewart (44), süperoksolle doyurulmuş bir pamul peletin pulpa
odası içerisine yerleştirildiği ve sıcak bir alet ile ısıtıldığı termokatalitik ağartma
yöntemini tanıtmıştır. Bu yöntem vital dişlerde uygulanan termokatalitik yönteme
benzerdir. Ancak bu teknikte süperoksolle doyurulmuş pamuk pelet, dişin labial yüzüne
ilave olarak pulpa odası içerisinden de uygulanır ve yine ısı veya ışıkla aktive edilir (1).
Renklenmenin ağırlığına göre en az üç seans yapılmalıdır. Seanslar arasında iki
haftalık bir süre olmalıdır. Bugün çok fazla kullanılmayan bir yöntemdir. Bu yöntemde
kavite içine uygulama yapılacaksa ısıtılmış bir enstrumanın pamuk pelete temas
ettirilmesi oksijen buharlaşması meydana gelir. Bu da dentin kanallarına girerek hızlı bir
beyazlatma sağlar (8).
Uygulama;
 Öncelikle beyazlatılacak dişin kanal tedavisinin kalitesi klinik ve radyografik
olarak değerlendirilmeli. İlgili diş ve komşu dişlerin ağız içi fotoğrafı çekilmeli. Bu
işlem dişteki renklenmenin ağartılmasının derecesini karşılaştırma imkanı verir.
 Diş üzerindeki plak ve eklentiler pomza ile temizlenmeli.
13  Beyazlatılması istenen diş veya diş grupları ruber-dam takılarak ve kolelerinden
lastik ipliklerle bağlanarak ağız ortamından ayrılır. Hastanın dudak ve yanaklarını ısı ve
ışıktan korumak için lastik örtünün altına su ile nemlendirilmiş gazlı bez konulmalı.
 Giriş kavitesi açılıp, kök kanal dolgu maddesi koleden apekse doğru 2-3 mm
kadar kaldırılır. Eski restorasyonların hepsi sökülür.
 Kanal dolgu maddesinin üzerine sement-dentin sınırına kadar kole kısmında
kanalı iyice kapatacak şekilde bir cam iyonomer siman konur. Bu bölgede simanın
kalınlığı en az 2 mm olmalıdır.
 %30’luk hidrojen peroksit’li (superoxol’le) pamuk peletle dişin labial kısmı
ıslatılır ve giriş kavitesine superoxol’le ıslatılmış pamuk yerleştirilir.
 Işık kaynağı özel bir ucu yoksa 25-30 cm den diş veya dişlere yönlendirilerek
ışık verilir ve 5 dakika süreyle tutulur. Işık kaynağının özel bir ucu varsa bu uç pulpa
odasındaki Superoxol’un içine sokulur.
 Alet 2 veya 3 derceye ayarlanır ve solüsyon 2 dakika ısıtılır. Bu işlem birkaç kez
tekrarlanır.
 Kavitenin içerisi yıkanır.
 Dişin rengi biraz açılmışsa pulpa odasına pamuk yerleştirilerek kavite geçici
restoratif materyalle kapatılır. İkinci randevuda aynı işlem iki kez tekrarlanır.
 İstenen beyazlatma sağlanmışsa iki hafta sonra daimi kompozit restorasyonu
yapılır. Şayet işlem başarısız ise Walking Bleach yönteminden yararlanılır (1).
Caldwell (45), devital dişlerin beyazlatılmasında dişlerin 75
o
C kadar
ısıtılabileceğini, en yüksek dercedeki ısının perhidrolün beyazlatma hızını 200 defa
arttırdığını belirtmiştir (1).
14 6.2. Uzun Süreli Beyazlatma (Walking Bleach)
Prinz (23) 1924 yılında pulpa odasını temizlemek için sodyum perborat ve
superoksol karışımının ısıtılarak kullanılmasını önermiştir. Sodyum perborat ve distile
su kullanarak yapılan ilk Walking Bleaching yönteminin tanıtımını Marsh yapmış ve
Salvas (46) ise 1938 yılında bu konuyla ilgili bir çalışma yayınlamıştır. 1961 yılında
Spasser (37) sodyum perborat ve su karışımının uygulanmasını yeniden gündeme
getirmiş ve bu yöntem Nutting ve Poe (47) tarafından 1963 yılında modifiye edilmiştir.
Araştırmacılar beyazlatma ajanının etkinliğini artırmak için sodyum perboratı su yerine
%30’luk hidrojen peroksitle birlikte kullanmışlardır. Sodyum perboratın suyla ya da
hidrojen peroksit ile karışımının intrakoroner beyazlatma ajanı olarak kullanımı
günümüze kadar sürmüştür ve başarılı bir yöntem olduğu vurgulanmıştır (47,48,49).
Hidrojen peroksidin aktif oksijene parçalanması ısı uygulamasına ilaveten
sodyum hidroksit eklenmesi ve ışıkla hızlandırılmıştır (26,50). Bu yüzden hidrojen
peroksit salan beyazlatma ajanları kimyasal olarak stabil değildirler. Sadece karanlıkta
ve soğukta saklanan taze solüsyonlar kullanılmalıdır. Hidrojen peroksidin ısıyla yüksek
aktivasyona sahip olması nedeniyle devital dişlerin beyazlatılmasında en iyi yol
termokatalitik yöntem olmuştur (24,51).
Yapılan çalışmada, sodyum perboratın
%30’luk hidrojen peroksit ile
karıştırıldığında, suyla karıştırılana oranla daha etkili olduğunu göstermiştir (43).
Freccia ve arkadaşları (53) %30’luk hidrojen peroksit ile sodyum perboratın karışımıyla
uygulanan Walking Bleach yönteminin, termokatalitik yöntem kadar etkili olduğunu
göstermiştirlerdir.
15 Hem çabuk bir şekilde uygulanabilmesi hem de koltuktaki çalışma süresi kısa
olduğu için giderek popüler bir hale gelmiş olan bu yöntemi ilk olarak Spasser (37)
uygulamıştır. Rotstein ve arkadaşları (54) sodyum perboratı su ile karıştırarak katı bir
kıvam elde etmiş ve bunu pulpa odasına yerleştirmiştir.
Kök kanal tedavisini takiben, dişin doğal rengine dönmesi için uygulanan bu
yöntemde, hidrojen peroksit veya su ile sodyum perboratın karıştırılmasıyla oluşturulan
okside edici madde 3-7 günlük geçici bir süre için pulpa odasına yerleştirilir. Bu sürede
okside edici maddeden açığa çıkan serbest oksijenin boyanmış moleküllerle reaksiyona
girmesi amaçlanır (5,55,56). Bu yöntem, intrakoroner ağartma gerektiren tüm olgularda
kullanılabilir.
Günümüzde hem çocuklar hem de ebeveynleri estetik görünüm açısından daha
büyük beklentiler içindedirler. Süt dişlerinde de içsel renk değişimleri bir dizi yöntem ile
tedavi edilebilmektedir. İncelenen çalışmada bu teknik ile sodyum perborat kullanılarak
1 yıllık klinik ve radyografik takip yapılmış ve 4 yaşındaki bir çocuğun diş tedavisi
başarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu 1 yıllık takip süresi boyunca, herhangi bir patolojik
belirti ya da klinik veya radyolojik bulguya rastlanmamıştır. İncelenen bu çalışmada,
Walking
Bleaching
tekniği ile sodyum perborat kullanılarak
süt
dişlerinde
beyazlatmanın başarılı olduğu bulunmuştur ve devital süt dişlerinin ağartılması için
güvenli bir alternatif olarak tavsiye edilebilmektedir (73).
16 Uygulama;
 Öncelikle beyazlatılacak dişin kanal tedavisinin kalitesi klinik ve radyografik
olarak değerlendirilmeli. İlgili diş ve komşu dişlerin ağız içi fotoğrafı çekilmeli. Bu
işlem dişteki renklenmenin ağartılmasının derecesini karşılaştırma imkanı verir.
 Diş üzerindeki plak ve eklentiler pomza ile temizlenmeli.
 Beyazlatılması istenen diş veya diş grupları ruber-dam takılarak ve kolelerinden
lastik ipliklerle bağlanarak ağız ortamından ayrılır.
 Hastanın dudak ve yanaklarını ısı ve ışıktan korumak için lastik örtünün altına su
ile nemlendirilmiş gazlı bez konulmalı.
 Giriş kavitesi açılıp, kök kanal dolgu maddesi koleden apekse doğru 2-3 mm
kadar kaldırılır. Eski restorasyonların hepsi sökülür.
 Kanal dolgu maddesinin üzerine sement-dentin sınırına kadar kole kısmında
kanalı iyice kapatacak şekilde bir cam iyonomer siman konur. Bu bölgede simanın
kalınlığı en az 2 mm olmalıdır.
 Giriş kavitesine sodyum perborat + superoksol veya sodyum perborat + su
karışımı yerleştirilir. Bu işlem sonrası giriş kavitesi 2 mm kalınlığındaki geçici dolgu
maddesiyle kapatılır. İki veya yedi gün beyazlatma ajanı bırakılır.
 Hastaya dişindeki renk değişimini izlemesi söylenir. Beyazlatma yetersizse işlem
tekrarlanır.
 Beyazlatma başarılı olmuşsa hastaya iki hafta sonrasına randevu verilir. Giriş
kavitesi temizlenip uygun renkte bir kompozit dolgu ile restore edilir (1).
17 6.3. Jel Teknikleri
Ön hazırlıklar hemen hemen konvansiyonel tekniklerle aynıdır. Ancak rubberdam takmaya gerek yoktur. Set içindeki ‘gingiguard’ diş etini korumak için yeterlidir
(57).
Pulpa odasına ve dişin vestibul yüzeyine jel tatbik edilir; hidrojen peroksitin
halojen ışık ve kimyasal aktivasyonu sağlanır. İşlemler istenen beyazlatma sağlanana
kadar 10 dakikalık süreler halinde 3-5 kez tekrarlanır (57).
Jel teknikleri Home bleaching uygulamaları şeklinde de tatbik edilebilir. Pulpa
odası diş hekimi tarafından açılıp, plak hazırlandıktan sonra hastaya, %10’luk karpamid
peroksit içeren ağartma jelini pulpaya enjekte etmesi öğretilir. Daha sonra jel plağa da
yerleştirilir ve ağza tatbik edilir (57).
6.4. Halojen (Görünür) Işıkla Yapılan Beyazlatma
Hidrojen peroksit ve karpamid peroksit beyazlatma jellerinin pulpa odasına
yerleştirilmesiyle uygulanan metodlardır. %10’luk karpamid peroksit jelleri pulpa
odasında 1-2 gün bekletilerek Walking Bleaching tarzında uygulanır. Ya da jel üzerine
halojen ışık tutularak beyazlatmayı hızlandırıcı etki yapılır. Bu tür beyazlatmalar Office
Bleaching sistemine girer. Hasta evde yapamaz. Işık verildiğinde rengi maviden beyaza
değişerek aktif maddenin bittiğini gösteren jeller de vardır (8).
18 7. İNTERNAL BEYAZLATMA KOMPLİKASYONLARI VE PROGNOZ
7.1. Yeniden Renklenme
Renklenmenin yeniden ortaya çıkması eksternal veya internal nedenlerden veya
her ikisinin kombinasyonundan dolayı olabilir (51). Oral çevreden pigment maddelerinin
dentin içerisine penetre olması, dişle uyumu iyi olmayan sızıntı görülen restorasyonların
bulunması ve devital dişlerde minenin pörözitesinin artması ağartılan dişlerin eksternal
olarak yeniden renklenmesine neden olur. Ayrıca ağartma işlemi esnasında kurutmadan
dolayı diş dehidrate olmakta ve daha açık görülmektededir. Ağartmadan sonra
hidratasyonun olması dişin internal olarak yeniden renklenmesine neden olur. Buna
bağlı olarak ağartma işlemi sonucu oluşturulan renksiz ürünler stabil olmayabilir ve
renklenmiş bir duruma dönebilir (12).
Beyazlatmaya hızlı yanıt vermiş dişlerin uzun süreli renk stabilizasyonu
konusunda çeşitli görüşler vardır (58,59,60). Bazı çalışmalarda renklenmiş dişlerin
gençlerde yaşlılara oranla daha kolay beyazladığı tespit edilmiştir (59,61). Çünkü genç
dişlerdeki geniş dentin kanalları beyazlatma ajanlarının geçişine daha kolay izin
vermektedir. Fakat tüm çalışmalar beyazlatmanın yaşla olan bağlantısını onaylamazlar
(24,61). Ağartma tedavilerinden en iyi sonucu alabilmek için restarasyonun beyazlatma
tedavisinden sonra yapılması uygundur (1).
İlk yapılan beyazlatma işlemi başarılı olsa da bu dişlerin bir çoğu birkaç yıl sonra
yeniden renkleşir. Hastalar bu olası durum hakkında ve yeniden beyazlatmanın başarılı
olduğu konusunda bilgilendirilmelidir (2).
19 7.2. Servikal Eksternal Rezorbsiyon
Eksternal servikal rezorbsiyon, internal beyazlatma işlemlerinden sonra oluşan
ciddi bir komplikasyondur (62). Servikal rezorbsiyon genellikle asemptomatiktir ve
genelde rutin çekilen radyografilerde tespit edilebilir (65).
Oksitleyici ajan, özellikle %30’luk hidrojen peroksit bu duruma sebep olur. Yine
de periodonsiyum ve sementin nasıl zarar gördüğüne ilişkin mekanizma henüz açıklığa
kavuşmamıştır. Muhtemelen, irite edici kimyasal ajan dentin kanalcıklarına sızar ve
mine-sement birleşimindeki defektlerden ilerleyerek periodonsiyuma ulaşır. Sıcakla
kombine kimyasallar sementin nekrozuna, periodontal ligamanlarda enflamasyona ve
bunu takiben kök rezorpsiyonuna neden olur. Bu süreç bakteri varlığında daha da
kötüleşir. Daha önceden geçirilmiş travmatik yaralanmalar ve hastanın yaşının genç
olması rezorpsiyon için hazırlayıcı faktör olarak görev yapabilir (2).
Bu sebeple zararlı kimyasallar ve prosedürler, beyazlatmada önemli değilse
yasaklanmalıdır. Servikal hattın apikalinde, oksitleyici ajanlar pulpa boşluğu ve dentine
tatmin edici estetik sonuç için gerekenden fazla temas etmemelidir (2).
7.3. Ağartma Maddelerinin Diş Sert Dokularına Etkisi
İntrakoroner ve/veya ekstrakoroner ağartma işlemi esnasında temas ortaya çıktığı
için tüm dental sert doku üzerinde okside ajanın etkilerini incelemek önemlidir (64).
Diş yapısı üzerine ağartmanın yan etkilerine ilşkin veriler oldukça sınırlıdır.
Dolayısıyla okside ajan olarak hidrojen peroksit kullanıldığı zaman ağartma zamanı ve
ısının minimalize edilmesi önerilir (65).
20 37 ve 50oC’deki %30’luk hidrojen peroksit irigasyonu mine ve dentin yüzeyinin
mikrosertliğinde azalmaya neden olur. Ancak, aynı ısısal ortamda sodyum perborat ve
%30’luk hidrojen peroksit karışımıyla işlem gördüklerinde dişlerin mikrosertliklerinde
etki gözlenmemiştir (66).
Ağartma ajanları uygulandığı dişin mine, dentin ve sementinde kimyasal yapıyı
etkiler. Bu ajanlar, dokuda potasyum, sülfür, fosfor ve kalsiyum seviyelerinde
değişikliğe neden olur ve dokunun organik-inorganik komponentleri arasındaki oranı
değiştirir ve çözünürlüğü arttırır (64,67).
Beyazlatmanın, dişlerin kırılganlığını arttırıp arttırmadığı klinik olarak önemlidir.
Özellikle ısının kullanıldığı ağartma sonrasında mine ve dentinin kurumasına bağlı
olarak koroner diş yapısının kırılganlığının artmasından bahsedilmiştir. Fakat bu durum
kesin olarak kanıtlanmamıştır ve klinik deneyimler ağartılan dişlerin kırılmaya daha
hassas olmadığını göstermektedir (68).
Yapılan bir çalışmada ise intrakoronal ağartmada klorheksidin jel kullanımının
dentin sertliği üzerine etkisi araştırılmıştır. Test edilen ağartıcı maddeler %2’lik
klorheksidin ile kullanıldığında mikrosertlikte bir değişim gözlenmemiştir (77).
7.4. İritasyon, Ülserasyon Ve Ağrı
Ağartma ajanlarına uzun süre maruz kalmanın olası patolojik etkileri vardır.
Gingiva ve oral yumuşak dokularda iritasyon ve ülserasyon meydana gelebilir. Ağartma
ajanlarının insan gingival fibroblastlarına toksik olduğu ve birçok hücresel fonksiyonu
inhibe ettiği, buna rağmen hidrojen peroksiti yıkan ağız ortamındaki enzimlerin oral
21 dokuları ve komponent hücreleri ajanın potansiyel toksik etkilerinden koruyacağı öne
sürülmüştür (69).
Ağartma ajanlarından kaynaklanan oksijen kanal duvarlarından sızıntı yapabilir
ve bu sızıntı periapikal dokular boyunca ilerleyerek ağrı oluşmasına sebep olabilir (47).
Daha öce de anlatıldığı gibi, sodyum perborat güvenlidir, fakat %30’luk hidrojen
peroksit yakıcıdır ve kimyasal yanıklara ve dişetinde soyulmalara neden olabilir. Bu
güçlü kimyasallar kullanıldığında, yumuşak dokular petrol jeli, orobase ya da kakao yağı
gibi bir izolasyon kremi ile örtülmelidir. Hayvan deneylerine göre hidrojen peroksit
tedavisinden önce ağız dokularına katalaz uygulanması doku zararını engeller (2).
7.5. Rezin Yapışmasında Azalma
Rezin restorasyonların SEM incelemesi, hidrojen peroksit ile tedavi edilen
mineye rezinin bağlanma gücünde azalma olduğunu ve mine-rezin birleşim hattı
boyunca mikrosızıntının oluştuğunu göstermiştir (70,71,72).
İncelenen bir çalışmada rezin restorasyonların mikro gerilim bağlanma dayanımı
üzerine intrakoronal ağartma işleminden sonra uygulanan kalsiyum hidroksitin etkisi
değerlendirilmiş. Bu çalışmada intrakoronal ağartmadan sonra uygulanan kalsiyum
hidroksitin rezin restorasyonların bağlanma dayanımlarını olumlu yönde etkilediği
görülmüş (75).
22 8.SONUÇ
Devital beyazlatma doğru tanı ve endikasyon gerektiren bir tedavidir. Sistemli
bir şekilde çalışmayı gerektirir ve hasta uyumu şarttır. Bazen bu unsurlara uyulmasına
rağmen tedavi başarısızlıkla sonuçlanabilir veya beklenmedik komplikasyonlar
görülebilir.
İşte tüm sonuçlara dayanarak; hekim hastasını iyi seçmeli, sistemli ve doğru
çalışarak tedavi etmelidir. Uzun vadeli başarı hedeflenmeli, hızlı ve riskli tedaviden
kaçınılmalıdır. Olası başarısızlıklar hakkında da hastalar mutlaka bilgilendirilmelidir.
23 9.KAYNAKLAR
1. Çalışkan K. ‘’Endodontik Tanı ve Tedaviler’’ Nobel Kitapevi, 2006, s: 793-824.
2. Torabinejad M. , Walton RE. ‘’Endodonti Temel İlkeler ve Uygulamalar’’
Nobel Kitapevi, 2011, s: 391-404.
3. Feinman AR, et al. Bleaching teeth. Quintessence Pub. Chicago, 1987.
4. Christensen GJ. Bleaching teeth: report of survey, 1997. J Esthet Dent 1998, 10,
16.
5. Goldstein RE, Garber DA. Complete Dental Bleaching Quintessence Pub Co,
Chicago, 1995.
6. Ingle JI, Bakland LK Endodontics. 4th ed. Philadelphia, Lea & Febiger, 1994,
pp: 868-74.
7. Feinman AR, Bleaching teeth, Chicago Quintessence ; Publ Co, 1987
8. Pişkin B, 3. Sınıf Ders Notları, Vital ve Devital Beyazlatma Endikasyonları ve
Yöntemleri.
9. Arens D. The role of bleaching in esthetics. Dent Clin North Am 1989, 33, 319.
10. Bayırlı G. Endodontik Tedavi. İstanbul Üni Bas Evi, İstanbul 1998, s: 585.
11. Vogel R. Instrinsic and extrinsic discolaration of dentition. J Oral Med 1975, 30,
99.
12. Van der Burgt T, Plaesschaert AJM.Bleaching of tooth discoloration caused by
endodontics sealers. J Endod 1986, 12, 23.
13. Borer RF , Frank AL. Bleaching of vital and non-vitalteeth. In: Cohen S and
Burns RC eds.Pathways of the pulp.3rd ed. Mosby, St. Louis. 1984, s: 695.
14. Dwinelle WW. Ninth Annual Meeting of American Society of Dental Surgeons,
Article X. Am J Dent Sci 1850, 1, 57.
24 15. Atkinson CB. Bleaching teeth, when discolored from loss of vitality: means for
preventing their discoloration and ulceration. Dent Cos 1862, 3, 74.
16. Boque EA. Bleaching teeth. Dent Cos 1872, 14 ,1.
17. Kirk EC. Hints, queries and comments: sodium peroxide. Dent Cos 1893, 35,
1265.
18. Messing JI. Bleaching. J Br Endod Soc 1971, 5, 84.
19. Dietz VH. The bleaching of discolored teeth Dent Clin North Am 1957, 1, 897.
20. Harlan AW. The removal of stains from teeth caused by administration of
medical agents and the bleaching of a pulpless tooth. Am J Dent Science 1884-1885, 18,
571.
21. Abbot CH. Bleaching discolored teeth by means of 30 per cent perhydrol and the
electric light ray. J Allied Dent Soc 1918, 13, 259.
22. Rosenthal P. The combined use of ultra-violet rays and hydrogen dioxide
bleaching teeth. Dent Cos 1911, 53, 246.
23. Prinz H. Recent improvements in tootyh bleaching. A clinical syllobus. Denet
Cos 1924, 66, 558.
24. Brown G. Factors influencing succesful bleaching of the discolored root-filled
teeth. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1965, 20, 238.
25. Kirk EC. The chemical bleaching of teeth. Dent Cos 1889, 31, 273,
26. Hardman PK, et al. Stability of hydrogen peroxide as a bleaching agent Gen Dent
1985, 33, 121.
27. Fasanaro TS. Bleaching teeth: history, chemicals and methods used for common
tooth discolorations. J Esthet Dent 1992, 4, 71.
25 28. Trotman ER. Dyeing and chemicel technology of treatable fibers. In: McGrawHill Encyclopedia of Science and Technology vol 2, ed 6. New York: McGraw-Hill,
1987.
29. Haywood V. N ightguard vital bleaching. Current information and research.
Esthet Dent Update, 1990, 1, 20.
30. Putter H, Jordan RE. The walking bleaching techniqe. J Esthet Dent 1992, 1,
191.
31. Carillo A, et al. Simultaneous bleaching of vital and an open –champer non-vital
tooth with %10 carbamide peroxide. Quint Int 1998, 29, 643.
32. Barthel CR, et al. Leakage in roots coronally sealed with different temporary
fillings. J Endod 1999, 25, 731.
33. Rotstein I, Friedman S. pH variation among materials used for intracoronal
bleaching. J Endod 1991, 17, 376.
34. Arı H. Farklı sodium perborat tiplerinin su ve hidrojen peroksit ile karışımlarının
dişlerin intrakoroner ağartılması ve tübüler geçirgenlik üzerine etkisi. Selçuk Üni Sağ
Bil Enst, Doktora tezi, Konya, 1999.
35. Weiger R, et al. Radicular penetration of hydrogen peroxide during intra-coronal
bleaching with various forms of sodium oerborate. Int Endod J 1994, 27, 313.
36. Seiler JP. The mutagenic activity of sodium perborate. Mutat Res 1989, 224,21927.
37. Spasser HF. A simple bleaching technique using sodium perborate. New York
State Dent J 1961, 27, 332.
38. Lado EA, et al. Cervical resorption in bleached teeth. Oral Surg Oral Med Oral
Pathol 1983, 55, 78.
26 39. Bowles WH, Ugwuneri Z. Pulp chamber penetration by hydrogen peroxide
following vital bleaching procedures. J Endod 1987, 13, 375.
40. Wang JD, Hume WR. Diffusion of hydrogen ion and hydroxyl ion from various
sources throgh dentin. Int Endod J 1988, 21, 17-26.
41. Warren MA, et al. An in vitro comparison of bleaching agents on the crowns and
roots of discoloured teeth. J Endod 1990, 16,463-7.
42. Erdemgil N: Beyazlatıcı ajanların diş sert dokularında oluşturdukları kalsiyum
kayıplarının araştırılması. EÜ Sag Bil Ens, Doktora Tezi, İzmir, 1996.
43. Ho S, Goering AC. An in vitro comparison of different bleaching agents in the
discolored tooth. J Endod 1989, 15, 106.
44. Stewart GG. Bleaching discolored pulpless teeth. JADA 1965, 70, 325-8.
45. Caldwell CB. Heat source fot bleaching discolored teeth. Arizona Dent J 1967,
13,18.
46. Salvas CJ. Perborate as a bleaching agent. JADA 1938, 25, 324.
47. Nutting EB, Poe GS, A new combination for bleaching teeth. J South Cal Dent
Assosc 1963, 31, 229.
48. Rotstein I, et al. Prognosis of intracoronal bleaching with sodium perborate
preparations in vitro 1-year study.J Endod 1993, 19, 10.
49. Boksman I, et al. Non-vital bleaching internal and external.Aust Dent J 1983, 28,
149.
50. Chen JH, et al. Decomposition rate of hydrogen peroxide bleaching agents under
various chemicel and physical conditions. J Prosth Dent 1993, 69, 46.
51. Howel RA. Bleaching discolored root-filled teeth. Br Dent J 1980, 148, 159.
52. Grossman LJ. Root canal therapy. Philadelphia, USA, Lea & Febiger, 1940.
27 53. Freccia WF, et al. An in vitro comparison of non-vital bleaching techniques in
the discolored tooth. J Endod 1982, 8, 70.
54. Rotstein I, et al. In vitro efficacy sodium oerborate preparations used for
intracoronal bleaching of discolored non-vital teeth. Endod Dent Traumatol 1991, 7,
177.
55. Fuss A, et al. Tubular permeability to calcium hydroxide and the bleaching
agents . J Endod 1989, 15, 362.
56. Casey LI, et al. The use of dentinal etching with endodontic bleaching
procedures. J Endod 1989, 15, 535.
57. Türkün M, 4. Sınıf Ders Notları, Diş Renklenmeleri ve Tedavisi
58. Holmstrup G, et al. Bleaching of discolored root-filled teeh. Endod Dent
Traumatol 1988, 4, 197.
59. Chandra S, Chawla TN. Clinical evaluation of various chemicals and techniques
of bleaching of discolored root-filled. J Int Dent Assos 1972, 44, 165.
60. Howell RA. The prognosis of bleached root-filled teeth. Int Endod J 1981, 14,
22.
61. Glockner K, et al. 3 Jahres-Nachuntersuchung nach Internal-Bleaching.Stomatol
1996, 93, 347.
62. Monoghan P, et al. Effects of home bleaching preparations on composite resin
color. J Prosth Dent 1992, 68, 575.
63. Trope M. Cervical root reorption. JADA 1997, 128, 56.
64. Rotstein I, et al. Histochemical anallysis of dental hard tissues following
bleaching . J Endod 1996, 22, 23.
28 65. Rotstein I, et al. Effect of cementum defects on radicular penetration of % 30
hyrogen peroxide during intracoronal bleaching. J Endod 1991, 17, 230.
66. Lewinstein I , et al. Effect of hyrogen peroxide and sodium perborate on the
microhardness of human enamel and dentin. J Endod 1994, 20, 61.
67. Rotstein I, et al. Effect of bleaching agents on inorganic components of human
dentin and cementum. J Endod 1992, 18, 290.
68. Walton JR, Torabinejad M. Principles and practise of endodontics, Philadelphia,
WB Saunders Com 1996, s: 385-400.
69. Tipton DA, et al. Role of salivia and salivary components as modulators of
bleaching agent toxicity to human gingival fibroblast in vitro. J Period 1995, 66, 766-74.
70. Torneck CD, et al. The influence of time of hydrogen peroxide exposure on the
adhesion of composite resin to bleached bovine enamel. J Endod 1990, 16, 1123.
71. Titley KC, et al. Scanning electron microcopy observations on the penetration
and structure of resin tags in bleached and unbleached bovine dentin. J Endod 1991, 17,
72.
72. Josey AI. The effect of a vital bleaching technique on enamel surface
morphology and the bonding of composite resin to enamel. J Oral Res 1996, 23, 244-50.
73. Arıkan V, Sarı S ve Sönmez H, Bleaching a devital primary tooth using sodium
perborate with walking bleach technique: A case report, OOOOE, 2009, 107, 5, 80-84.
74. Keçeci D, Devital Dişlerin Intrakoronal Ağartmasında Kullanılan İki Farklı
Materyalin Klinik Etkinliğinin Karşılaştırılması, SDÜ Tıp Fakültesi Dergisi, 2006, 13, 3,
4-8.
29 75. Arslan S. ve arkadaşları, Dental Adezivlerin Bağlanma Dayanımı Üzerine
İntrakoronal Ağartmadan Sonra Uygulanan Kalsiyum Hidroksitin Etkisi, Türkiye
Klinikleri J Dental Sci, 2014, 20, 2, 100-106.
76. Platino G, et al. Nonvital Tooth Bleaching: A Review of the Literature and
Clinical Procedures, JOE, 2008, 34, 4, 394-407.
77. Oliveira DP, et al. Effect of Intracoronal Bleaching Agents on Dentin
Microhardness, JOE, 2007, 33, 4, 460-462.
78. Oliviera DP, et al. In Vitro Assessment of a Gel Base Containing 2%
Chlorhexidine as a Sodium Perborate’s Vehicle for Intracoronal Bleaching of Discolored
Teeth, JOE, 2006, 32, 7, 672-674.
30 10.ÖZGEÇMİŞ
1989’da Manisa’nın Salihli ilçesinde doğdum. İlköğrenimimi Fahriye Hanım
İlköğretim Okulu’nda tamamladım ve ardından Sekine Evren Anadolu Lisesi’nde eğitim
hayatıma devam ederek 2007’de liseden mezun oldum. 2009 yılında Ege Üniversitesi
Dişhekimliği Fakültesi’ni kazandım.
31