yıldızlar ekim / 17 - Yıldız Teknik Üniversitesi

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAŞAM KÜLTÜRÜ DERGİSİ
SAYI:17 / 2014
Atatürk YTÜ’de Törenle Anıldı
YTÜ’den
Damar Bulma İşkencesine
Son
İstanbul Trafiğine
Bilimsel Çözüm
Prof. Dr. Mehmet Mustafaev
Anısına
yıldızlar ekim / 17
1
2
yıldızlar ekim / 17
İstanbul’un merkezinde
bir asırlık üniversite...
yıldızlar ekim / 17
3
içindekiler
Ekim 2014 Sayı: 17
[email protected]
Yıldız Teknik Üniversitesi
Adına İmtiyaz Sahibi
Prof. Dr. İsmail YÜKSEK
Rektör
Yayın Direktörü
Doç. Dr. Zehra YUMURTACI
YTÜ İletişim Koordinatörü
Genel Yayın Yönetmeni
Cihat DEMİR
Rektör Danışmanı
Yazı İşleri Sorumlusu
Uzm. Gürkan TUZLU
Yazı İşleri
Uzm. Nagehan Bilge OK
Uzm. Habibe AKÇAY
Uzm.Dr. Neşe ATACI
Merve KARATAŞ
Görsel Yönetmen
Mehtap KUL
Fotoğraf
Sabri BAKIŞ
Tuncay ATEŞ
İsa CANGİR
İletişim - Koordinasyon
Seyma OKUYUCU
Beyza GÜLSEZER
Gamze PINARBAŞI
Harun AKDAĞ
Teknik Ekip
Uğur MERCAN
Vedat ÇOLAK
Sadettin ATAŞ
Mustafa YILGIN
Rasim ABİS
Bu derginin içeriği Yıldız
Teknik Üniversitesi İletişim
Koordinatörlüğü tarafından
hazırlanır. Ücretsiz dağıtılır. Para
ile satılamaz. Yayınlanan yazıların
sorumluluğu yazarına aittir.
Reklamların sorumluluğu ise
reklam verene aittir. Dergide
yayınlanan yazı ve resimler
kaynak gösterilmek sureti ile
kullanılabilir.
4
yıldızlar ekim / 17
6
HABER
8
ETKİNLİK
10
ETKİNLİK
13
YARIŞMA
14
TÖREN
Yıldızlı Öğrenciden Görme Engellileri Dijital Çağa Bağlayacak Proje
Biyomühendislik Günleri, Sektör İle Üniversiteyi
Bir Araya Getirdi
YTÜ Yeni “Akademik Yıla” Festival Havasında Girdi
Bilim Sayesinde Hızır Gibi Yetişecekler
Atatürk YTÜ’de Törenle Anıldı
16 TEKNOLOJİ
2. Uluslararası Gemi İnşaatı ve Denizcilik Sempozyumu
HABER
19 Genç Piyanistler Vedat Kosal Anısına Yarışacak
HABER
20 Ulusal Gemi ve Yat Tasarımı Yarışmasında ‘Yıldız’ Farkı
22
SEMPOZYUM
24
HABER
26
HABER
28
SEMİNER
Ulaşımda Fikirler Rayına Girdi
10
Depreme Dayanıklı Çelik Binalara Yerli Yazılım YTÜ Teknopark’tan
YTÜ’den İstanbul’un Trafiğine Bilimsel Çözüm
Yabancı Dil Fark Yaratır
29 HABER
Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi ve YTÜ Ortaklığı
BULUŞ
Bilim İnsanlarından Damar Bulma İşkencesine
30 YTÜ’lü
Son Verecek Buluş
32 ETKİNLİK
YTÜ’den ‘Rüzgarın Sesine Kulak Ver’ Çağrısı
34
FAKÜLTE TANITIMI
YTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
HABER
37 YTÜ ile GPTW Arasında Akademik ve Sektörel İşbirliği
38
TANITIM
43
SOSYAL ETKİNLİK
YTÜ Öğrencileri “Yıldız Butik”ten giyinecek
44
YTÜ “İletişim Koordinatörlüğü”
RÖPÖRTAJ
Dr. Rüstem Eyüboğlu: YTÜ Tam Anlamıyla
Teknik Bir Üniversite Oldu
46
ULUSLARARASI KONFERANS
48
HABER
50
ETKİNLİK
51
ETKİNLİK
52
Kimya Teknolojileri Chemtech14’de Masaya Yatırıldı
YTÜ’lü Bilim İnsanlarından Afet Riskine Teknolojik Çözüm
Bötefest ile 11. Kez Buluştular
‘Yıldızfest’ Rüzgârı Sonbaharda Esti
HABER
Belediye, Eğitim ve Medya İlişkileri Konuşuldu
19
KONGRE
54
ETKİNLİK
56
SÖYLEŞİ
59
SEMİNER
60
KONSER
61
Eğitime Yeni Bakış Açıları YTÜ’de Masaya Yatırıldı
Mevlana’nın Şaheseri Mesnevi’de Eğitim Yöntemi
Sunay Akın’dan Yıldızlılarla Samimi Söyleşi
Haydi Kızlar Yazılıma!
Yıldız’da Mehmet Erdem Rüzgarı Esti
YARIŞMA
62
YILDIZ-TÖMER’den Renkli Mezuniyet Töreni
TÖREN
63
ETKİNLİK
“Standartlar, Herkese Eşıt Fırsatlar Sunar”
64
ETKİNLİK
66
YARIŞMA
68
RÖPÖRTAJ
70
YARIŞMA
74
KONFERANS
76
HABER
77
ETKİNLİK
78
ETKİNLİK
82
SOSYAL MEDYA
84
OKUR’DAN ŞİİR
86
20 KASIM FELSEFE GÜNÜ
88
16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ
90
16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ
92
TANITIM
94
HABER
96
BASINDAN
98
Yıldızlı Mimar Adayları Ödüle Doymuyor
39
Teknoloji, Yok edebilir de Kurtarabilir de
YTÜ Racing İlk Formula Aracıyla İngiltere’de!
Prof. Dr. Mehmet Mustafaev’in Anısına
YTÜ Ekibi Hollanda’da Racing Aeolous Yarışmasında Juri Özel Ödülü Aldı
96
50 21
ICEF’ 2014 İstanbul Ekonomi ve Finans Konferansı Yıldız’da yapıldı
YTÜ Teknopark’tan Dubai Çıkarması
Genç Türkiye Zirvesi Türkiye’nin Geleceği İnovatif Düşüncede!
Einstein 21. Yüzyıl Teknolojisini YTÜ’de Yakaladı
Eniac’dan Işık Hızında Veri Transferine Sosyal Medya
Okur’dan Şiir
Philosophy for Dummiesya da Felsefenin Sınırları-Sanatsal Düşünme
Gıda Güvenliği Algımız ve Sorumluluklarımız
Helal Gıdada Tüketici Garantisi
Kebapta İnovasyonun Adı “Çınaraltı”
Dört Yıldızlı Aile
Basında yıldız
yıldızlar ekim / 17
5
6
yıldızlar ekim / 17
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk,
onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Merhaba,
Yeni bir akademik yılın başlangıcında değerli Yıldızlıları sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Üniversitemizin tüm paydaşlarının gelecekle ilgili beklentileri olduğu kuşkusuzdur. 2014-2015
akademik yılının saygıdeğer personelimiz ve sevgili öğrencilerimizin beklentilerini karşılamasını
temenni eder, herkese başarılar dilerim.
Dünyada küresel anlamda meydana gelen ve zincirleme olarak farklı coğrafyaları etkisi altına alan
ekonomik, sosyal, siyasal ve yapısal değişimler ve gelişimler yaşanmaktadır. Ülkemizde de yapısal
değişiklikler gerçekleşiyor ve çağdaşlaşmaya uyum açısından değişime ayak uydurmaya ve hatta
ülke olarak değişime yön verme konusunda önemli adımlar atmaya çalışıyoruz. Değişimlerin ve
gelişimlerin sağlıklı olabilmesi için üniversitelerin de bu değişime ayak uydurması ve öncü rol
oynaması gerekmektedir. Değişim ve gelişimi planlamada üniversiteler sorumluluk almalı ve değişimi
yönetecek liderler yetiştirmelidir.
Üniversitemizdeki eğitim-öğretimi ve ar-ge çalışmalarını bu bakış açısıyla ele aldığımızda mevcut
uygulamalarımızı ve gelecekle ilgili politikalarımızı değiştirme ve geliştirme zorunluluğu karşımıza
çıkmaktadır. Üniversite olarak zihinsel ve fiziksel değişim ve gelişimin altyapısını oluşturmak ve
yapacağımız uygulamalarla yeni bir girişimci felsefe ve kimlik oluşturmak önceliklerimiz arasında
olacaktır. Üniversitemizin mevcut kaynaklarını iyi yöneterek öğrencilerimizin ve Üniversitemizin
geleceğini garanti altına almak ve potansiyelimizi ülkemizin gelişimine yönlendirmek için var
gücümüzle çalışacağız.
Üniversiteler köklü değişime uğrarken, değişime uyum sağlama stratejilerimizi gerçekleştirmek için
iç ve dış dinamiklerimizi iyi yönetme zorunluluğumuz bulunmaktadır. Hedefimiz, işbirlikçi bir çalışma
sistemi ve öğrenen organizasyon yapısı içerisinde tüm birimlerimizin değişimin hızına uyum sağlama
sürecinde arzulanan çıktılara ulaşmasını sağlamaktır. Bu süreçte, bütün ön yargıları öngörülere,
çevirme uğraşımız devam etmektedir.
Bu vesile ile, üniversitelerde üretilen bilgilere ve yeni ürünlere ulaşımı kolaylaştırmak için
Üniversitemizin kapılarını dünyaya, dünyanın kapılarını da Üniversitemiz için ardına kadar açma
gayreti içindeyiz. Bulunduğumuz bölge ve ülkemizdeki ilgili kurumlar ile bütün işbirliği köprülerini
kurmak ve ortak çalışmalar yapmak tanınırlığımızı artıracak ve girişimci üniversite kimliğimizi
oluşturmamıza katkı sağlayacaktır. Yıldız Teknik Üniversitesi, sosyal sorumluluk bilinci içerisinde
çalışmalar yapma ve ülke yararı için daha büyük projeleri gerçekleştirmek için sorumluluk almaya
aday bir üniversitedir.
Dergimizin bu yeni sayısında emeği geçen tüm çalışanlara teşekkür eder, değerli akademik ve idari
personelimizi saygıyla selamlar ve sevgili öğrencilerimizi gözlerinden öperim.
yıldızlar ekim / 17
7
3 aralık dünya engelliler günü
YILDIZLI ÖĞRENCİDEN
GÖRME ENGELLİLERİ
DİJİTAL ÇAĞA BAĞLAYACAK PROJE
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğrencisi Hakan Kalmaç, görme engellilerin dokunmatik ekranlı mobil cihazları
kullanmalarına imkan sağlayacak yazılımla, TÜBİTAK’ın yarışmasında birinci oldu.
Y
ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ)
Bilgisayar Mühendisliği bölümü
öğrencisi Hakan Kalmaç, görme
engellilerin dokunmatik ekranlı mobil
cihazları kullanmalarına imkân sağlayacak yazılım geliştirdi. ‘moBraille’ adlı
yazılım sayesinde daha önce dokunmatik cihazları tek başlarına kullanmayan görme engeliler, arama yapma,
sms gönderme-alma, sosyal ağları takip etme, sosyal ağa mesaj gönderme,
mail alma gibi pek çok uygulamayı rahatlıkla kullanabilecek.
8
yıldızlar ekim / 17
Son dönemde teknolojide yaşanan gelişmeler ve dokunmatik ekranlı ürünlerin artması görme engellilerin teknolojiden faydalanmasını güçleştiriyor.
Klavyeli cihazları ‘referans’ kabartmaları sayesinde kullanabilen görme engelliler, dokunmatik ekranlarda bu imkan
bulunamadığı için bu cihazları kullanamıyor. Apple ve Google gibi büyük firmaların bu sorunu aşmak için hazırladıkları ses tabanlı ‘Siri’ ve ‘Talkback’ gibi
uygulamalar da sorunun çözülmesinde
yeterli olmuyor. Teknolojinin dokunma-
tik ekran tabanlı ilerlemesi ile birlikte
görme engelliler her geçen gün dijital
çağın dışına doğru kayıyor.
TÜBİTAK’IN YARIŞMASINDA BİRİNCİ
PROJE OLDU
YTÜ Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi
Hakan Kalmaç, danışmanlığını Doç. Dr.
Banu Diri’nin yaptığı mezuniyet projesinde, görme engellileri teknolojiye
bağlayacak çalışmaya imza attı. YTÜ’lü
öğrenci hazırladığı proje ile TÜBİTAK
Bilim İnsanı Destekleme Daire Baş-
kanlığı (BİDEB) tarafından düzenlenen
“2241/B Sanayi Odaklı Lisans Bitirme
Proje Yarışması”nda Sosyal Yaşam ve
Eğlence Uygulamaları (Mobil Uygulamalar) alanında Türkiye birincisi oldu.
“GÖRME ENGELLİLERİ SOSYAL
MEDYAYA BAĞLAYACAK”
YTÜ Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi
Hakan Kalmaç, yaklaşık 6 aylık çalışma sonrasında ‘moBraille’ adını verdiği
yazılımı hazırladı. Yazılım sayesinde
görme engelli kullanıcıları bir markaya,
modele bağlı kalmadan mobil cihazdaki temel hizmetleri görme engellilerin
kullandığı Braille Alfabesi’nin dinamik
bir şekilde uyarlandığı yazılımda, kullanıcılar arama yapabilme, e-posta alıp
gönderebilme, not alma, müzik dinleme, sosyal medyayı takip edebilme,
içerik yükleme gibi pek çok özelliği rahatlıkla kullanabilecek.
moBraille,’in görme engelli kullanıcılar
için geliştirilmiş en kapsamlı uygulama
olduğunu belirten YTÜ Öğrencisi Hakan
Kalmaç, yazılımın tamamen kullanıcı
odaklı ve modüler bir yapıya sahip olduğunu aktardı.
“MARKA VE MODEL
SINIRLAMASI YOK”
Uygulamanın, standart bir bilgisayar
klavyesindeki tüm tuşları kapsamakta
olduğunu aktaran Kalmaç, “Bu nedenle görme engelli bir kullanıcıya sınırsız
veri girişi imkânı sağlamaktadır. Uy-
gulama, kullanıcıya dinamik bir klavye
sunar. Bu klavye, kişinin ekrana bastığı
konumları algılayarak veri üretir ve bu
verilerle ilgili karakterler oluşturulur.
Kişi yazdığı veriyi (kelime veya metin)
silebilir, sese dönüştürebilir. Uygulama,
kullanıcı sesini yazıya dönüştürebilir
veya gelen sese göre bir hizmeti çalıştırabilir.” dedi.
Uygulamanın herhangi bir markaya
bağımlı olmadığını belirten Kalmaç,
‘‘ Uygulama piyasada satılan 100 TL’lik
Çin malı bir tablette çalışabildiği gibi,
2000 TL’lik bir cihazda da çalışabilmektedir.” şeklinde konuştu. Kalmaç
moBraille’nin ilk aşamada android tabanlı tablet ve telefonlarda kullanılabildiğini ancak kısa bir çalışma ile ios ve
Windows tabanlı cihazlarda da rahatlıkla kullanılabileceğini vurguladı.
“TÜM DÜNYADAKİ
GÖRME ENGELLİLERİN
SORUNUNU ÇÖZECEK”
Uygulamanın tüm dilleri desteklediğini
anlatan YTÜ Öğrencisi Hakan Kalmaç,
“Görme engelli kullanıcılara geliştirilecek yazılımlar, dil tabanlı olmalıdır.
Örneğin; İngilizce dili için yazılmış bir
uygulamayı Türk kullanıcı rahatlıkla
kullanamaz. Çünkü her iki dilin körler alfabesi farklıdır ve her alfabenin
özel karakterleri(w, x, ç, ş) bulunmaktadır. Bu problem göz önüne alınarak,
uygulama geliştirilmiştir. Uygulama,
herhangi bir dile rahatlıkla adapte edilebilir. Bu sayede, geliştirilen yazılımı
dünyadaki çoğu görme engelli kullanıcı
kullanabilecektir. Uygulama, lego gibi
bir yapıya sahiptir. Yeni hizmetler eklenebilir veya var olan hizmetler kullanıcı
tarafından kaldırılabilir.
yıldızlar ekim / 17
9
etkinlik
BİYOMÜHENDİSLİK GÜNLERİ,
SEKTÖR İLE ÜNİVERSİTEYİ
BİR ARAYA GETİRDİ
Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü’nün düzenlediği ‘Biyomühendislik Günleri’nde sektör ve
akademisyenler bir araya gelerek, biyoteknolojinin enerji alanındaki rolünden, eşyalarda kullanımına ve
genetik bilimindeki yansımalarına kadar pek çok konuyu konuştular.
Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi Biyomühendislik Bölümü tarafından bu yıl 4.’sü
düzenlenen ‘Biyomühendislik Günleri’nde, gıdadan,
tıpa, enerjiden, moleküler mühendisliğe kadar pek
çok konu, akademisyenler ve sektörün önde gelen
isimleri tarafından masaya yatırıldı.
Etkinliğin açılışında konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Biyomühendislik bölümünün Türkiye’nin gelecek hedeflerini belirlemede önemli rol alacağını dile getirdi. Türkiye’nin
2023’de dünyanın 10 ekonomisine girme hedefi olduğunu aktaran Yüksek, bu hedefe ulaşmada, sağlık
ve diğer alanların bir bütünlük içinde ilerlemesi gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin en önemli eksiğinin yetişmiş insan kaynağı eksiği olduğunu belirten Rektör Yüksek, “İnovatif ürün, katma değeri yüksek ürünlerin ihraç edilmesi gerekiyor. Biyomühendislik alanı hem insanlık için
önemli hem de katma değer oluşturacak ürün üretmesi açısından, ülke ekonomisi açısından çok büyük
önem arz etmekte.” dedi.
10
yıldızlar ekim / 17
“BİYOMÜHENDİSLİĞİN
YILDIZI PARLIYOR “
Kimya-Metalurji Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Muhammed Arıcı ise, Biyomühendisliğin, Biyokimya, Moleküler
Biyoloji, Mikrobiyoloji, Temel Mühendislik ve Malzeme biliminde yaşanan
hızlı ilerlemeler sonucunda gelişen
biyolojik tekniklerin, mühendislik ilkeleriyle birleştirilerek, canlı sistemlerde
karşılaşılan problemlere uygulandığını
ve çözümler bulmak için yeni sistemlerin tasarlandığı bir bilim dalı olduğunu ifade etti. Arıcı, Biyomühendisliğin
son yıllarda Türkiye ve dünya çapında
yıldızı parlayan bir bilim alanı olduğunu aktardı.
YTÜ Kimya-Metalurji Fakültesi Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr.
İbrahim Işıldak, bu sene Biyomühendislik günlerinin 4.’sünü düzenlediklerini belirterek, etkinlikte öğrenci ve
akademisyenlerin sektörün önde gelen aktörleriyle bir araya geldiğini ifade etti. Öğrencilerin geleceğini daha
verimli hale getirmeye çabaladıklarını
dile getiren Işıldak konuşmasında Biyomühendislik bölümü ile ilgili detaylı
bilgi verdi.
YTÜ’den mezun olduktan sonra sektördeki önemli bir medikal firmasında
çalışmaya başlayan Özlem Harzum ise
konuşmasında birçok farklı temel disiplini bünyesinde harmanlayan YTÜ
Biyomühendislik bölümünün, öğrencilerine çok farklı ve zengin bir altyapı sağladığını ve mezun olduklarında
sektörde rakiplerine fark atmalarını
sağladığını ifade etti.
Biyomühendislik Günleri’nde sektörün
önemli şirketlerinden gelen profesyoneller, ‘Biyomühendisliğin Enerjideki
Rolü’, ‘Klonal Meyve Fidan Ağaçlarının
ve Süs Bitkilerinin Üretimi’, ‘Gıda Sektöründe Biyomühendislik Yaklaşımı’,
‘Canlılardaki Teknoloji Biyomimetrik’
gibi konularda sunumlar yaptı.
yıldızlar ekim / 17
11
YTÜ
YENİ AKADEMİK YILA
FESTİVAL HAVASINDA
GİRDİ
12
yıldızlar ekim / 17
Yıldız Teknik Üniversitesi Yeni Akademik Yıla Festival Coşkusu İle Başladı. YTÜ Mezunlar
Derneği Ve Mezunlar Koordinatörlüğü Tarafından Düzenlenen Etkinliklerde Davutpaşa ve
Beşiktaş Kampüsleri Festivaller İle Coştu.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mezunlar Koordinatörlüğü ve YTÜ Mezunlar
Derneği tarafından düzenlenen festivallerde, öğrenciler, akademik ve idari personel yeni eğitim-öğretim yılına
festival havasında girdi. Eylül ayı içinde yapılan iki festivalde, konserlerden,
dans gösterilerine, çekişlerden, ödüllere
kadar pek çok etkinlik gerçekleştirildi.
YTÜ Mezunlar Koordinatörlüğü tarafından Davutpaşa kampüsünde düzenlenen ‘Mezunfest’ ve YTÜ Mezunlar Derneği tarafından gerçekleştirilen
Mezunlar Şöleni, soğuk havaya rağmen,
YTÜ mezunları, öğrencileri ve personeli
ve ailelerini bir araya getirdi.
MEZUNFEST DAVUTPAŞA’YI
COŞTURDU
Mezunlar Koordinatörlüğü tarafından
Davutpaşa kampüsünde düzenlenen
festival, elverişsiz hava şartları dolayısıyla açık havadan 2010 Avrupa Kültür
Başkenti Kongre ve Kültür Merkezi’ne
alındı. Mezunlar ve öğrencilerin katıldığı
etkinlik İBB Kent Orkestrası Mehteran
Grubu’nun konseri ile başladı. Ardından
sahne alan YTÜ Halk Oyunları Topluluğu ve YTÜ Dans Kulübü gösterileri ile izleyenlere keyifli dakikalar yaşattı.
Dans gösterilerinin ardından YTÜ’lü başarılı sporcuların tanıtımı yapıldı. YTÜ
Mezunkart sahipleri arasında yapılan
çekilişte sürpriz hediyeler sahiplerini
buldu.
Etkinlikte gün boyunca katılımcılara
YTÜ Yıldız Çorbası, çay, kahve ve meşrubat ikram edildi. YTÜ personeli ve mezunlarının çocukları çocuk kulübünün
boyama, resim ve uçurtma etkinliği ile
eğlenceli dakikalar yaşarken, Ünlü rallici
Volkan Işık’ın gösterisi nefesleri kesti.
BEŞİKTAŞ YENİ EĞİTİM YILINI
MEZUNLAR FESTİVALİ İLE
KARŞILADI
YTÜ Beşiktaş kampüsü Mezunlar Derneği tarafından düzenlenen Mezunlar Festivali ile coştu. Festivalde mezuniyetlerinin
20-25-30-35-40-45,.
yıldızlar ekim / 17
13
50 ve üzeri yıllarını dolduran 1964 ve
öncesi -1969-1974-1979-1984-19891994 mezunlarına plaket ve şükran
belgeleri verildi. Soğuk havaya rağmen
MezunFest’e 1000’e yakın Yıldızlı katıldı.
Bürokraside Başarı - ERHAN AYDIN
(Çevrecilik İl Müdür Yard.)
Mircan Kaya konuklara güzel sesiyle
müzik ziyafeti sundu.
Girişimcilikte Başarı - ALİ DUMANKAYA
- (DYK İNŞAAT)
“MEZUNİYETTEN 50 SENE
SONRA KEP ATTILAR”
İstiklal Marşının okunması ile başlayan
programa katılan YTÜ Rektörü Prof. İsmail Yüksek, mezun ve öğrenci birlikteliğine vurgu yaptı.
Yöneticilikte Başarı - HAYRİ BARAÇLI (İETT Genel Sekreteri)
FESTİVAL KAPSAMINDA
YILIN YILDIZLARI
ÖDÜLLERİ VERİLDİ
Sanatta Başarı - MİRCAN KAYA
(Ses Sanatçısı)
14
yıldızlar ekim / 17
Ödül töreninden sonra 50 ve üzeri yıllarını dolduran 100’e yakın YTÜ mezunlarına
Rektör İsmail Yüksek tarafından plaketleri verildi. Mezun Yıldızlılar plaketlerini
alırken duygu dolu anlar yaşandı.
Plaket takdiminden sonra üniversitemiz
mezunu Sanatta Başarı ödülünü alan
Mezuniyetlerinin 20-25-30-35-40 ve 45.
yılını dolduran mezunlarımıza Şükran
Belgeleri takdim edildikten sonra mezunlar dönem arkadaşlarıyla zamanında
atamadıkları keplerini takıp, cüppelerini giydiler.
Festival YTÜ mezunlarından Hatice Nayır tarafından yazılan ve Mustafa Gülcan
tarafından okunan şiirlerle ve yemek ikramlarımızla son buldu.
BİLİM SAYESİNDE
HIZIR GİBİ YETİŞECEKLER
yarışma
YTÜ Bilgisayar Mühendisliği öğrencilerinin bilim ödülüne layık görülen ‘Hızır Gibi Yetiş’ projesiyle, ilk yardım
ekiplerinin gecikmesinden kaynaklanan üzücü olaylar tarihe karışacak.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Bilgisayar Mühendisliği öğrencileri geliştirdikleri
‘Hızır Gibi Yetiş’ projesiyle Bilim Şenliği
ISPARTEK-2014’de üçüncülük kazandı.
Yıldızlı öğrenciler tarafından hazırlanan
proje ile acil durumlarda ‘Hızır’ adı verilen gönüllü doktorlar yaralıların yardımına koşacak. Projede, ilk yardım ekiplerinin geç gelmesinden kaynaklanan üzücü
olayların en aza indirilmesi hedefleniyor.
ta yakınlarının tepkisini çekiyor, hem de
elinden geleni yapan personelin şevkinin
kırılmasına sebep oluyor. YTÜ öğrencileri tarafından hazırlanan ‘Hızır Gibi Yetiş’
projesi, acil durumlarda ilk yardım ekiplerinin geç kalması sebebiyle yaşanan can
kayıplarının önüne geçmeyi hedefliyor.
Süleyman Demirel Üniversitesi “Uluslararası 17. Bilim ve Bahar Şenliği” kapsamında Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı
(BAKA) desteğiyle düzenlenen “Bilim
Şenliği ISPARTEK- 2014 ve Öğrenci Proje
Pazarı” gerçekleştirildi. Yarışmaya katılan YTÜ Bilgisayar Mühendisliği öğrencileri Resul Ekrem Çoban ve Seçkin Baran
Turan, YTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Banu Dirin’in yöneticiliğinde hazırladıkları ‘Hızır Gibi Yetiş’ projesiyle yüzlerce projenin arasından üçüncü olmayı başardı.
Ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ne durumda olursa olsun acil durumdaki
hastalara ilk yardım ekiplerinin en hızlı
şekilde ulaşamaması ortak sorun olarak ortaya çıkıyor. Acil Servis tarafından
gönderilen ilk yardım ekipleri bazı durumlarda trafiğe takılıp gerekli müdahale
için geç kalabiliyor. Bu durum, hem has-
Gönüllülük esasına göre sisteme kaydedilecek ve ‘Hızır’ adı verilen doktorların
akıllı telefonlarına yüklenecek bir program sayesinde konum bilgileri 112 Acil
Servis Merkezi tarafından sürekli olarak
takip edilebilecek. Türkiye genelinde binlerce ‘Hızır’ın hazır beklemesinin hedeflendiği projeye göre, acil durumda ilk yardım ekiplerinin yönlendirilmesinin yanı
sıra bölgeye en yakın gönüllü doktor da
bilgilendirilerek müdahale edilmesi istenecek. Bu sayede, acil yardım ekiplerinin
trafik vb… kontrol edemedikleri sebeplerden dolayı geç kalmaları durumunda,
hayati öneme sahip ilk yardım müdahalesinin gönüllü uzmanlar tarafından yapılması sağlanacak.
“BİNLERCE GÖNÜLLÜ DOKTOR
‘HIZIR’ GİBİ YETİŞSİN”
Gönüllü ‘Hızır’lar acil yardım ekiplerinin
gelmesinin ardından hasta hakkında ilk
bilgileri verdikten sonra ekiplere teslim
edecek.
Proje kapsamında herhangi bir hastaneye ya da sağlık kuruluşuna bağlı
kalınmaması, tek bir noktadan bütün
koordinasyonun yapılabilmesi, bu sayede bürokratik maliyet altına girilmeden
müdahalenin hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi düşünüldü. İnsan hayatını kurtarmayı hedefleyen projenin en önemli
avantajı ise çok az bir yatırım ile hayata
geçirilebilecek olması.
Dünya üzerinde en kutsal değerin insan
hayatı olduğuna işaret eden YTÜ Öğretim
Üyesi Banu Diri, günümüz teknolojisinin
imkânlarının bu konuda çalıştırılmasının
önemli olduğunu ifade etti. Özellikle İstanbul gibi metropol şehirlerde ilk yardım
hizmetinin, kent yoğunluğu sebebiyle bir
kat daha zorlaştığına dikkat çeken Diri,
“Günümüzde birçok kişinin Türkiye’de
akıllı telefon kullanma oranı son yıllarda
oldukça yükseldi. Bu telefonlar izin verildiği taktirde kullanıcının konum bilgilerini anlık olarak aktarabiliyor. Bu bilgilerden yararlanarak gönüllülük esasına
dayalı bir network oluşturulabileceğini
düşündük.” diye konuştu.
yıldızlar ekim / 17
15
tören
16
yıldızlar ekim / 17
Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır,
ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
YTÜ, Mustafa Kemal Atatürk’ü İletişim Koordinatörlüğü’nün Organize Ettiği
Şiirler, Atatürk Belgeseli ve Atatürk’ün Sevdiği Şarkıların Seslendirildiği 10 Kasım töreni ile andı.
Cumhuriyet’in Kurucusu Büyük Önder Mustafa
Kemal Atatürk, ebediyete intikal edişinin 76.
senesinde tüm yurtta olduğu gibi Yıldız Teknik
Üniversitesi’nde de saygı ve minnetle anıldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Yıldız
kampüsünde düzenlenen 10 Kasım törenine
YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, öğretim
üyeleri, öğrenciler ve misafirler katıldı.
YTÜ Yıldız kampüsündeki tören Rektör İsmail
Yüksek, akademik ve idari personel, öğrenciler ve
misafirlerin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi.
YTÜ kampüs bahçesindeki Atatürk büstüne
çelenk konulması ile başlanan törende, daha
sonra YTÜ Oditoryumuna geçilerek, YTÜ öğretim
üyesi Doç. Dr. Ercan Karakoç’un katkılarıyla
hazırlanan; Atatürk’ün özel, güçlü ve öncü
kişiliğinin farklı boyutlarını ele alan ‘O An’ isimli
belgeselin gösterimi yapıldı.
YTÜ Sadıka Sabancı Kreşi 6 yaş grubu öğrencileri
Atatürk için şiirler okurken, YTÜ Sanat ve Tasarım
Fakültesi’nden Doç.Dr. Nesibe Özgül Turgay, Yrd.
Doç Dr. Aslıhan Özel, Öğr.Gör. Özer Özel, Öğr.
Gör. Levent Kaya ‘dan oluşan ekip, ‘Atatürk’ün
Sevdiği Şarkılar’ı seslendirdi.
yıldızlar ekim / 17
17
2. ULUSLARARASI GEMİ İNŞAATI VE
DENİZCİLİK SEMPOZYUMU
Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi tarafından başlatılan ve ilki 2011 yılında
düzenlenen uluslararası sempozyumun ikincisi “2nd International Symposium on Naval Architecture and
Marine Engineering” Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş kampüsü Oditoryum’unda gerçekleştirildi.
Türkiye’den 27 ve yurtdışından 40 olmak
üzere toplam 67 bildirinin katıldığı INTNAM 2014’e; Brezilya, Bulgaristan, Çin,
Hırvatistan, Mısır, Finlandiya, Fransa,
Almanya, Yunanistan, İtalya, Japonya,
G.Kore, İngiltere, İspanya ve Vietnam
olmak üzere toplamda 16 ülkeden, bilim adamı ve sanayi kuruluşlarından
uzmanlardan oluşan 167 yazar bildiri
hazırladılar. Sunulan bildirilerin konu
alanlarına göre aşağıdaki başlıklara sahip oturumlara göre dağılımları şöyle
gerçekleşti: Offshore Technologies (5),
Energy Efficiency (13), Design (7), Computational Hydrodynamics (10), Seakeeping / Manoevering (6), Shipping (7),
Education / Culture (2), Ship Strength (6)
and Propulsion (5).
18
yıldızlar ekim / 17
Ülkemiz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın himayelerinde ve
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’nün
desteği ve ev sahipliği’nde düzenlenen
INT-NAM 2014’e Bakanlık düzeyinde
üst düzey yetkililer ve sektör temsilcileri katılarak destek verdi. Sempozyumun
ilk günü olan 23 Ekim 2014 Perşembe
günü Almanya, G.Kore, Japonya, İspanya ve İtalya’dan altı davetli konuşmacı
sunumlar yaptı. Davetli sunum yapan
öğretim üyeleri olarak; Hamburg Teknik
Üniversitesi’nden Prof.Dr.Wolfgang Fricke, DNV-GL’den Prof.Dr.Volker Bertram,
Pukyong Devlet Üniversitesi’nden Prof.
Dr.Dong-Myung Bae, Osaka Prefecture
Ünversitesi’nden Prof.Dr.Yoshiho IKEDA,
Gironi Üniversitesi’den Prof.Dr.Rafael
Garcia ve Trieste Üniversitesi’nden Prof.
Dr.Giorgio Trincas yer aldı.
Sempozyuma bildirileri ile katkı yapan
yazarlar uluslararası 50 önemli kurumu
temsil etti. EMSHIP Master Program
(Belçika); BSHC, Technical University of
Varna (Bulgaristan); University of Rijeka,
University of Zagreb (Hırvatistan); University of Southern Denmark (Danimarka); Aalto University-Espoo, VTT Technical Research Centre (Finlandiya); Institut
de Physique du Globe de Paris (Fransa),
Arab Academy for Science, Technology
and Maritime Transport (Mısır); University of Applied Sciences Kiel, Hamburg
University of Technology, University of
Oldenburg, R&D Center Kiel University of
Applied Sciences GmbH, Center of Maritime Technologies e.V., DNV-GL, Flensburger Schiffbaugesellschaft mbH & Co KG,
Fraunhofer-Institut für Fertigungstechnik & Angewandte Materialforschung
IFAM-Bremen, FRIENDSHIP SYSTEMS,
HSVA Hamburgische Schiffbau-Versuchsanstalt GmbH, OFFIS (Almanya); National Technical University of Athens (Yunanistan); Politecnico di Milano, Universita’
di Genova, Universita’ di Napoli “Federico
II”, Universita di Trieste, Istituto Motori National Council of Research (İtalya); Hanoi University of Sience and Technology,
Hiroshima University, National Research
Institute of Fisheries Engineering-Ibaraki, National Maritime Research Institute,
Osaka University, University of Osaka
Prefecture, Honda Motor Company (Japonya); Changwon National University,
Pusan National University, Pukyong National University, Research Institute of
Medium & Small Shipbuilding, TL Engineerıng Co. Ltd.-Busan (G.Kore); Universitat
de Girona, Acciona Trasmediterranea,
SENER Ingeniería y Sistemas (İspanya);
Newcastle University (İngiltere); Dokuz
Eylül Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi,
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Zirve Üniversitesi, Figes
A.Ş., Milper Pervane Teknolojileri A.Ş.,
Nanogemi Engineering (Türkiye), Hanoi
University of Science and Technology (Vietnam)
Denizcilik Endüstrimizin stratejik çalışmalarına katkı yapması adına konulu
davet edilen ilk bildiri sunumu ana hatları ile aşağıdaki gibi sektörün bilgisine
sunulmuştur. 23 Ekim Perşembe günü
sabah oturumundaki ilk bildiri sunumunda, Güney Kore Pukyong Devlet Üniversitesi Gemi Mühendisliği ve Deniz Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Dong-Myung Bae, gemi inşaatı ve deniz
teknolojisinin yer aldığı denizcilik endüstrisine yönelik “Current Situation and
Future Way Out from Crisis Era of Korean and Worldwide Shipbuilding Slump /
Kriz Döneminde Kore ve Dünya Gemi İnşaatının Mevcut Durumu ve Gelecekteki
Çıkış Yolu” başlıklı sunum yaptı. Prof.
Bae, Gemi Sanayiinde dünya liderliğinin
insan kaynakları, ileri teknoloji ve bilgi
faktörlerine bağlı olduğunu, gelecekteki
tahmin olarak gemi inşaatı endüstrisinde G. Kore %38-40, Çin %35 ve Japonya’nın
% 18-20 pay alabileceğini, bunun yanında
İngiltere’nin 2020 yılında makine, elektrik-elektronik ve diğer gemi donanımlarını içeren Deniz Teçhizatı sektöründe
dünya lideri olabileceğini belirtti.
yıldızlar ekim / 17
19
G. Kore olarak gelecekte Enerji Tasarrufu ve Temiz Enerji ile Kutuplardaki
Taşımacılık ile başlayan Yeni Deniz Rotaları doğrultusunda şu öngörülerde
bulundu. Deniz Yapıları (Offshore Platforms), Derin-su Deniz Teçhizatı (DeepSea Equipment) konularına yoğunlaşarak Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri
Mühendisliğinin bu yönde gelişme çabası
içinde olacağını; yeni gemi çeşitleri olarak
LNG-RV tipi gaz taşımacılığı, kutuplarda
çalışacak ve ayrıca çok amaçlı özellikte
gemilerin yer alacağını; yeni teknolojiler olarak elektrikli tahrik, çevreye duyarlı ve enerji tasarruflu deniz araçları
konularında Ar-Ge ve teknik altyapının
yer alacağını belirtmiştir . Prof. Dr. Bae
öngörülerini sosyal gelişim verileri, deniz enerji kaynakları, çevre ve ekonomik
verilere dayandırarak sunmuştur. Doğal
gaz üretiminin 2011 yılından 2021 yılına
kadar sırası ile Eski Sovyetler Birliği, Ortadoğu, Afrika ve Asya kıta/bölgelerinde
%150-300 oranlarında artış göstereceğini, aynı yıl aralığında doğal gaz pazar
büyüklüğünün ise yaklaşık 0’dan 5.2 milyar Avroya çıkacağını, petrol ve gaz kaynaklarında sığ-suya göre derin-su (en az
150 m. derinlik) payının artmakta olduğunu, bu yüzden derin-su petrol ve gaz
üretimlerinde FPSO/FPDSO gemilerinin
20
yıldızlar ekim / 17
tercih edilmekte olduğunu ifade etmiştir. Prof. Bae, Deniz yatağındaki mineral tipi enerji kaynaklardan yararlanma
adına, Pasifik okyanusunda 5 km derinlikteki manganez (polimetalik) nodülleri,
dünyaya 5000 yıl yetebileceği öngörülen
Türkiye denizleri dahil değişik denizlerde
bulunan 10 trilyon ton rezerve sahip metan gaz hidratların çıkarılması gelişmiş
teknolojiye sahip derin-su üretim platformları yardımı ile yürütülmesi gemi
ve deniz teknolojisinin gelecekteki önemini gösterdiğini belirtti. Kutuplardaki
taşımacılığa değinen Prof. Dr. Bae, buzkırma performansı gelişmiş gemilerde,
yük mahallerinde buz önleyici çözümler
yanında -40 derece atmosfer ve yüksek
dalgalı deniz şartlarında petrol ve doğal
gaz üretimlerinde kullanılacak platrofmlar için yeni teknolojilere büyük ihtiyaç
duyulmakta olduğunu vurguladı.
Pukyong Devlet Üniversitesi öğretim
üyesi Prof. Bae konuşmasının sonuç bölümünde özetle şu tavsiyelerle bulundu:
Verilen bilgiler ışığında, her bir ülkenin
gemi inşaatı ve deniz teknolojisi endüstrisini geliştirmesi ve yeni gelişmelere
göre üretim programlarını planlaması,
Ar-Ge ve yenilik çalışmalarını yeni teknolojiler odağında güçlendirmesi ve ye-
terli kaynakları ayırması gerekmektedir.
Türkiye Denizcilik Endüstrisini temsil
eden Odalar, Birlik ve Derneklerin yanı
sıra firmalardan da geniş çapta destek
alan INT-NAM 2014 sempozyumunun
sponsorları arasında bir yabancı kuruluş da yer aldı. Sponsor kuruluşlar;
Türk Loydu, TMMOB Gemi Mühendisleri
Odası, TMMOB Gemi Makineleri İşletme
Mühendisleri Odası, İMEAK Deniz Ticaret
Odası, İBB Gemi ve Yat ihracatçıları Birliği, Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği,
İMEAK Gemi Sanayicileri Derneği, Barbaros Denizciler Derneği, Bilgin Yachts
Shipyard, CD-Adapco, Şehirhatları İşletmesi, GEMAK Şirketler Grubu, İlkfer Denizcilik, Mesh Mühendislik ve Yazılım,
Özata Tersanesi, Proteksan Turquoise
Yachts, Sefine Tersanesi, Seft Gemi Tasarım.
Sempozyumda sunulan tüm bildirilerinin
tam metinleri INT-NAM 2014 Bildiri Kitabı ve CD’de yayınlanarak katılımcılara
verildi. INT-NAM bildiri kitapları ülkemiz
ve dünyadaki eğitim, sanayi örgütleri ve
Ar-Ge kurumlarının kütüphanelerine
hibe edilmektedir. Sempozyum sitesi
olan www.int-nam.yildiz.edu.tr sayfasında bildirilerin Elektronik kitabı tüm
ilgililerin erişimine açık tutulmaktadır.
GENÇ PİYANİSTLER
VEDAT KOSAL ANISINA YARIŞACAK
YTÜ ve Mimar Sinan Üniversiteleri işbirliği ile, genç yaşta vefat eden Piyanist ve Müzikolog Vedat Kosal’ın
adına düzenlenen “I. Ulusal Vedat Kosal Piyano Yarışması” yoğun ilgi görüyor.
Y
TÜ ve Mimar Sinan Üniversiteleri
iş birliği yaparak, Vedat Kosal’ın
anısına, “I. Ulusal Vedat Kosal
Piyano Yarışması” düzenlenliyor. Genç
yaşta yitirdiğimiz piyanist ve müzikolog
2
Kosal’ın anısını yaşatmak ve genç
piyanistleri teşvik etmek amacıyla 16-19
Şubat 2015 tarihlerinde düzenlenecek
olan yarışma, sanatseverler tarafından
büyük merakla bekleniyor.
Ödüllü yarışmanın Jüri başkanlığını
devlet sanatçısı piyanist Verda Erman
üstlenirken, yarışmanın jüri üyeleri;
piyanist ve akademisyen Profesör Aziz
Kortel, Prof. Ersin Onay, Prof. Eser
Bilgeman Şakir, Doç. Gökhan Aybulus,
Prof. Metin Ülkü, Prof. Seher Tanrıyar
ve Prof. Tibor Szász’dan oluşmakta.
Yarışmada birinci gelecek olan sanatçı,
5 bin TL Ödül kazanırken, Vedat Kosal’ı
Anma Konseri’nde Piyano Resitali
de verecek. İkincilik ödülü 3500TL ve
üçüncülük ödülü Dynatone SLP 200
H dijital piyano. Ayrıca ilk üç ödülün
yanısıra Cemal Reşit Rey özel ödülü
2000TL ve Verda Erman özel ödülü 1000
TL.
Yarışmaya; 16 Şubat 1986 ve sonrası
doğumlu T.C. vatandaşı veya Türkiye’de
öğrenim gören adaylar başvurabilecektir.
yıldızlar ekim / 17
21
yarışma
ULUSAL GEMİ VE YAT TASARIMI
YARIŞMASINDA ‘YILDIZ’ FARKI
Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi öğrencisi Tayfun Bilgili, III. Ulusal Gemi ve Yat
Tasarım Yarışması’nda birincilik ödülü kazandı. Bilgili ödülünü Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Lütfi Elvan’ın elinden aldı.
Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğü,
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Gemi
Mühendisleri Odası (GMO) ve Türk Loydu
işbirliği, İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel
Sekreterliği organizatörlüğü ile gemi ve
yat sektörünün gelişimine katkıda bulunmak ve tasarımın sektör için önemini
vurgulamak amacıyla bu yıl 3.’sü düzenlenen “Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği –
Gemi ve Yat Tasarım Yarışması”na Yıldız
Teknik Üniversitesi damga vurdu. Yıldız
Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Öğrencisi Tayfun Bilgili
YTÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bekir
Şener’in danışmanlığında hazırladığı bitirme projesi M/Y Atrium ile yarışmada
birinci olmaya hak kazandı.
Bilgili, 15 bin TL’lik temsili çekini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Lütfi Elvan’ın elinden aldı.
22
yıldızlar ekim / 17
GENEL ÖZELLİKLER
M/Y ATRİUM, Türkiye tersanelerinde
üretime uygun, beş güverteli, yarı deplasman tipi, hibrit ve çevreci, panoramik
seyir konseptli, explorer tipi motor yat
olarak tasarlanmıştır. M/Y ATRİUM estetik görünümünün yanı sıra geniş iç ve dış
kullanım alanlarına, kullanışlı ve efektif
bir yerleşim planına sahiptir. Tasarımda ayrıca teknenin stabilite ve denizcilik
performansına önem verilmiş ve konforlu, verimli bir su altı formu geliştirilmiştir.
Tasarımda aşağıdaki noktalara önem
verilmiştir:
Modern, estetik ve ergonomik tasarım
Teknik ve ekonomik verimlilik
Yerleşim ve konfor
Çevreci tasarım
Geniş iç ve dış hacimler
TASARIM ÖZELLİKLERİ
M/Y ATRİUM tasarımına deniz ile iç içe
olunabilecek, etkileyici görünüme sahip
bir yat amacı ile başlandı. Yeterli miktarda iç hacmin yanı sıra geniş dış alanların
da yaratılabilmesi isteğiyle explorer tipi
bir tasarım yapılmış ve teknenin ana güvertesinde dinlenme, yemek, güneşlenme gibi birçok alanı ve bir havuzu barındıran büyük bir açık güverte tasarlandı.
Ayrıca kıç ve yan kapakların açılması ile
açık kullanım alanı oldukça artmakta kıç
kısımda bir plaj alanı oluşmakta. Bu alan
ile makine dairesi arasında 7.5m’lik bir
tender ve 2 adet jet-ski barındırabilen bir
garaj bulunmakta.
M/Y ATRİUM ismini göz alıcı ve yenilikçi
üst cam salonundan almakta. Tekneye
ilham kaynağı olan üst salon tavandan
yere kadar cam tasarımıyla 2700 derece panoramik görüş alanına sahip. Bu
camlar gerektiğinde yarıya kadar açılabilmekte ve bu alan yarı açık bir güverte
haline gelebilecek şekilde tasarlandı.
Geniş camlardan oluşan konsept teknenin tüm üstyapısında kullanılmış böylece estetik ve ferah bir görünüm yaratmak
amaçlandı. Teknenin ana rengi ülkemizi
sembolize eden turkuaz olarak seçildi.
Flybridge güvertesi güneşlenme ve dinlenme alanları barındırıyor. Bu alan aynı
zamanda tavana gizlenmiş bir perde ile
açık hava sineması işlevini yerine getirecek şekilde tasarlanmıştır.
Teknenin iç tasarımında da geniş camlar
ve açık renkler ile ferah bir hava yaratıldı. İç tasarımda teknenin dış konsepti de
korunarak birbirini tamamlayan bir konsept oluşturuldu.
YERLEŞİM ÖZELLİKLERİ
M/Y ATRİUM, flybridge güvertesi ile birlikte 5 güverteden oluşmaktadır. Tekne 2
master ve 4 misafir olmak üzere toplam
6 kabinde 12 misafiri ağırlayabiliyor.
Katlar arasındaki geçişler tek bir hatta
toplanmış merdivenler ile yapılıyor. Mürettebat ve misafirlerin merdivenleri tamamen birbirinden ayrılmış ve birbirlerini görmeleri engellendi. Dış merdivenler
de estetik görünümü ve yan yürüme yollarını bozmayacak biçimde gizlendi.
Ana güverte büyük bir açık güverte, bir
salon, mutfak ve master kabinden oluşmaktadır. Bir üst güvertede ise camlı salon ve diğer master kabin bulunmaktadır.
İkinci üst güvertede ön kısımda kaptan
köşkü ve kaptan kabini bulunmakta, arka
kısımda ise sauna ve spor alanından oluşan kapalı bir hacim bulunmakta. Misafir ve mürettebat kabinleri alt güverteye
yerleştirilmiştir.
Master kabinler oldukça ferah olarak tasarlanmış olup büyük banyolar ve giyinme odaları içermekte. Alt master kabinin
açılan bir balkonu, üst master kabinin ise
dışarıda bir oturma grubu bulunuyor.
Üst katlarda yemek servis alanları oluşturulmuş ve mutfaktan gelen bir yemek
asansörü kullanıldı.
TEKNİK ÖZELLİKLER
M/Y ATRİUM yarı deplasman tipinde, baş
kısmı oldukça narin bir formda modellendi. Böylelikle direnç değerlerinde azalma sağlanmış, hidrodinamik açıdan daha
verimli bir form elde edildi. Baş kısımda
oluşturulan kırık hat ile baş dalgaların
dışa doğru yönlendirilmesi hedeflendi.
Yapılan hesaplamalar sonucunda yüzde
55 verimle 17 knot için 1850 kW güç gereksinimi tespit edildi.
Teknenin tüm yapısal elemanları Türk
Loydu kurallarına uygun olarak boyutlandırıldı. Teknenin tank kapasiteleri belirlenerek çeşitli senaryolar için stabilite
hesapları gerçekleştirildi. Hesaplamalar
sonucunda pozitif stabilite aralığının
beklenen değerlere ulaştığı ve stabilite
kurallarının sağlandığı görüldü.
MAKİNE ve SEVK SİSTEMİ
ÖZELLİKLERİ
Teknenin sevk sistemi konvansiyonel
şaft-pervane sistemi olup dizel-elektrik
hibrit makine sistemi tercih edilmiştir.
Ayrıca hardtop üzerine yerleştirilmiş güneş panelleri ile elektrik sarfiyatının bir
kısmı karşılanabilecektir.
Teşekkür
“ATRİUM” projesi benim gibi genç
bir tasarımcı için büyük bir gurur ve
özgüven kaynağı olmuştur. Başta beni
yetiştiren aileme, projemde yardımlarını
ve desteğini benden esirgemeyen Yıldız
Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi
Makinaları Mühendisliği Bölümü öğretim
elemanı, değerli hocam Yard. Doç. Dr. Bekir
ŞENER’e, bu yarışmayı düzenleyerek
genç ve yetenekli tasarımcıları teşvik
eden Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği’ne,
çalışmalarım sırasında ve sonrasında
görüşlerini bildiren arkadaşlarıma ve
projemi birincilik ödülüne layık gören
değerli jüri üyelerine teşekkür ederim.
Tayfun BİLGİLİ
yıldızlar ekim / 17
23
sempozyum
ULAŞIMDA
FİKİRLER
RAYINA GİRDİ
Yıldız Teknik Üniversitesi Raylı Sistemler Kulübü’nün düzenlediği Türkiye’de ilk olan sempozyumda
Konuşan YTÜ Rektörü Yüksek, Türkiye’nin 2023 vizyonuna yakışır ulaşım adımları attığını söyledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Raylı
Sistemler Kulübü tarafından düzenlenen sempozyumda dünyada raylı
sistemlerin geldiği nokta ve Türkiye’de
son yıllarda yapılan yatırımlar konuşuldu. ‘Fikirlerinizi Rayına Koyun’ sloganıyla düzenlenen sempozyumda
Türkiye’de raylı sistemler konusunda
atılması gereken adımlar değerlendirildi.
YTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Kontrol ve Otomasyon Bölümü Öğretim
Üyesi ve Raylı Sistemler Kulübü Danışmanı Yrd. Doç. Dr. İlker Üstoğlu,
Cumhuriyetin ilk yıllarında bir demiryolu seferberliği ilan edildiğini belirterek, her yıl 134 kilometreyi bulan bir
hat oluşturulduğunu hatırlattı. Ülkeyi
24
yıldızlar ekim / 17
demir ağlarla örme hedefinden 2000’li
yıllara gelene kadar bu hedeften uzakta kalındığını, ve bunun yılda 18 kilometreye kadar düştüğünü dile getiren
Üstoğlu, son yıllarda ikinci bir demir ağ
dönemine girildiğini belirtti.
“TÜRKİYE 2023 VİZYONUNA
YAKIŞIR ULAŞIM ADIMLARI
ATIYOR”
YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek
de, gelişmiş ülkelerde ulaşımda ana
payın raylı sistemlere ait olduğunu
söyleyerek, raylı sistemlerin ülkelerin
gelişmişliğinin bir sembolü olduğunu aktardı. Türkiye’nin son dönemde
raylı sistemlere hak ettiği yatırımları
yapmaya başladığını belirten Yüksek,
Konya-Ankara,
Konya-Eskişehir-İstanbul ve daha sonra gelecek hızlı
tren projeleriyle Türkiye’nin hedeflediği
2023 vizyonunda ilk 10 ekonomiye girmenin altyapısını oluşturacak ulaşım
konusunda hızlı adımlar atılmaya başlandığını aktardı.
“ZENGİN ÜLKELER RAYLI
SİSTEM FAKİRLER DE OTOGAR
YAPAR”
Açılışta konuşan Ulaştırma, Denizclik
ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yahya Baş ise, Türkiye için bu kadar önemli
bir konuda böylesine önemli bir sempozyum düzenledikleri için Yıldız’lı öğrencileri tebrik etti.
Raylı sistemlerde sadece belli bir branş
değil birçok mühendislik kollarının görev
yapabileceğinin altını çizen Baş, üniversitelerimiz raylı sistemlerle ilgili bölümlerini üretime katkı sağlayacak şekle
getirdiği sürece Türkiye’nin sanayisinin
de gelişeceğini ve zenginliğinin gittikçe
artacağını aktardı.
İki gün süren Raylı Sistemler
Sempozyumu’na ulaşım sektöründe faaliyet gösteren çok sayıda kurum firma
ve sivil toplum kuruluşunun üst düzey
temsilcisi konuşmacı olarak katıldı.
Sempozyumda Yerli Üretim ve Makine
Teknolojileri, Raylı Sistemlerde İnşaat ve
Sertifikasyon, Raylı Sistemlerde Elektrifikasyon ve Sinyalizasyon konularında
çok sayıda sunum da yapıldı.
Raylı sistemlere yapılacak yatırımların
ülkelerin gelişme düzeyi ile ilgili olduğunu belirten Yahya Baş, “Siz ne kadar
zengin olursanız o kadar raylı sistem
yaparsınız, tünel yaparsınız, yol yaparsınız. Fakirlerin yapabileceği iş değildir.
Fakir ülkeler’de işte otogar yapar.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin ülke olarak zenginleşmesi gerektiğini ve 2023’te ilk 10 ekonomi
arasına girme gibi bir hedef belirlendiğini belirten Bakan Yardımcısı Yahya Baş,
bu hedefi tutturacağımızın göstergesi
bugüne kadar koyduğumuz hedeflerde
aldığımız başarılardır. Bundan sonra da
hedeflerimize ulaşacağız.” diye konuştu.
yıldızlar ekim / 17
25
haber
DEPREME DAYANIKLI ÇELİK BİNALARA
YERLİ YAZILIM YTÜ TEKNOPARK’TAN
Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde (TEKNOPARK) faaliyet gösteren yazılım firması
STA, yurt dışından binlerce dolar ödeyerek alınan çelik konstrüksiyon yazılımını yerli imkanlarla üretti. Yerli
yazılım sayesinde Türk mühendisler depreme karşı dayanıklılığı ile bilinen çelik konstürksiyon binaları, daha
düşük maliyetle ve milimetrik hassasiyetle tasarım yapabilecek.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Teknoloji
Geliştirme Bölgesi’nde (TEKNOPARK)
faaliyet gösteren yazılım firması STA
Bilgisayar Mühendislik, Müşavirlik LTD
Şti, depreme karşı betonarme binalardan
çok daha dayanıklı çelik yapı binaların
tasarım hatalarını en aza indirecek yerli
yazılımı üretti. Yazılım sayesinde çelik
konstrüksiyon binaların tüm detay ve
analizleri milimetre hassasiyetinde,
kolay ve ekonomik olarak yapılabilecek.
Yurt dışına da satılması planlanan
yazılımın,
Türkiye’ye önemli katkı
sağlaması bekleniyor.
YERLİ YAZILIM İLE ÇELİK BİNA
PROJESİ HAZIRLAMAK ARTIK
ÇOK KOLAY
Türkiye’de son birkaç günde yaşanan
depremler bina güvenliğini yeniden
gündeme getirdi. Dünyada deprem
bölgesinde bulunan pek çok şehirde
binalar güvenlik açısından çelik
konstrüksiyondan
imal
edilirken,
Türkiye’de ise çelik malzemenin
ekonomik olmaması ve müteahhitlerin
betonarme projelerde uzmanlaşması
sebebiyle daha çok betonarme yapılar
tercih ediliyor.
YTÜ Teknopark’ında faaliyet gösteren
STA firması, çelik konstrüksiyon
binaların ‘sıfır’ hata payı ile yapılmasını
sağlayacak yerli yazılım üretti. İlk
aşamada Türkçe ve İngilizce olarak
hazırlanan STA for Steel, inşaat
mühendisleri için kapsamlı menülerin
yanı
sıra,
hafızasında
bulunan
taslak projelerle neredeyse hiç çelik
konstrüksiyon tecrübesi olmayan bir
kişinin bile basit binalar için sıfır hata ile
proje hazırlamasına imkan sağlıyor.
“CARİ AÇIĞI YAZILIM SEKTÖRÜ
KAPATABİLİR”
Türkiye’nin geleceğinde cari açığı
kapatmak için en önemli sektörlerden
birisinin de katma değeri yüksek olan
yazılım sektörü olduğunu ifade eden
YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek,
26
yıldızlar ekim / 17
“Teknoparkımızda böyle bir programın
geliştirilmesi bizim için çok önemli.
Teknoparktaki firmalardan beklentimiz
de bu. Bunlarla ilgili ihracat faydalı
model ve patent ihtiyaçları olursa biz bu
firmalarımızla teknoparkımızda özel bir
çalışma yapmak istiyoruz.” dedi.
Teknoparklarda firmaların kira karşılığı
kaldığını belirten Rektör Yüksek,
gerçekten Ar-Ge ve İnovasyon çalışması
yapan ve yapmayan firmaların teşvik
edilmesini sağlayacak bir sistem
üzerinde çalıştıklarını dile getirdi.
Yüksek, firmalar için patent sayısı ve
ihracat yüzdelerine göre kira indirimi
planladıklarını aktardı.
“EKONOMİ KADAR GÜVENLİ
TASARIM DA ÖNEMLİ”
Türkiye ekonomisinin önemli bir
bölümü’nü inşaat sektörünün teşkil
ettiğini dile getiren STA firmasının sahibi
Serdar Amasralı, “Bu sektör içinde
yapısal inşaatlar, önemli bölümünü
teşkil etmektedir. Deprem kuşağında
olmamız ve güvenli yapı tasarımı
da yapı sektörünün diğer önemli
boyutudur. Yapıların ekonomik tasarım
yapılması kadar, depreme karşı güvenli
olması da son derece önemlidir.”
Yapı projelendirilmesinde ekonomik
ve
güvenli
tasarım,
gelişmiş
mühendislik tasarım yazılımlarıyla
mümkün olduğunu belirten Amasralı,
“Yabancı yazılımların maliyetlerinin
yüksek olması ve ülke standartlarını
desteklememesi, analiz ve tasarım
için ayrı ayrı yazılım ihtiyacı, ülkemiz
kaynaklarınca ülkemize özgü yazılım
ihtiyacını
zorunlu
kılmaktadır.
Betonarme yapılarda, STA4CAD yazılımı
ile ülke ekonomisine önemli katkı
sağlamaktayız. Yapı sonlu eleman
yazılımları, uzun zaman ve emek
harcanarak
hazırlanmakta,
ayrıca
yazılım maliyetinin karşılığı uzun yıllar
sonra alınmasına karşılık, kullanım
sonrası ülke ekonomisine büyük
kazançlar sağlamaktadır.” diye konuştu.
ÇELİK YAPILARIN BETONARME BİNALARA
GÖRE AVANTAJLARI:
Çelik yapıların, betonarme yapılara tercih edilmesinin önemli
nedenleri:
1. Betonarme yapıya göre daha hızlı üretilip, uygulanması
nedeniyle yapı daha kısa sürede işletmeye alınarak, işletme
gelirlerinin daha yüksek olması. Deprem sonrası acil yapı
ihtiyaç durumlarında daha hızlı yapı üretilmesi
2. Betonarmeye göre daha hafif olması ve betonarmeye göre
daha sünek (esnek) davranması nedeniyle depremde daha
güvenli olması
3. Yüksek dayanımlı olması, öz ağırlığına göre taşıdığı yük
oranının büyük olması nedeniyle, betonarme yapıya göre
kıyaslanamayacak büyüklükte açıklıkların geçilebilmesi.
4. Zayıf zeminlerde hafif olması nedeniyle, daha yüksek
katların yapılabilmesi
5. Endüstriyel yapılarda, alternatifsiz kullanılma zorunluluğu
6. Yapının kolayca demonte edilerek başka bir yere
taşınabilmesi
7. Ekolojik olarak %100’ünün geri dönüşümü olması ve yeniden
kullanılması
8. Yapıda oluşan hasarların daha kolay onarılabilmesi
9. Yapının genişletilebilmesi veya kapasite artımının sorunsuz yapılabilmesi
10. Daha hafif olması nedeniyle, daha yüksek yapıların
yapılabilmesi
11. Betonarmeye göre plandaki alan kayıplarının daha az
olması, yapı kullanım alanındaki faydalı alanın büyük olması.
12. Çelik malzemesinin, beton malzemesine göre güvenlik
faktörlerinin daha küçük olması.
13. Betonarmeye göre yapı ömrünün daha uzun olması.
14. Günümüz mimarisinde, en zor tasarımlara çözüm
olabilmesi, her türlü mimari estetik tasarımının
yapılabilmesine uygun olması
15. Her türlü iklim şartlarında çelik yapı yapılabilmesi
yıldızlar ekim / 17
27
haber
etkinlik
YTÜ’DEN İSTANBUL’UN TRAFİĞİNE
BİLİMSEL ÇÖZÜM
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ortaklığında ve İstanbul Kalkınma
Ajansı’nın desteği ile kurulan ‘Akıllı Ulaşım Sistemleri Laboratuvarı’ İstanbul’un trafik sorununa bilimsel
çözüm önerileri sunuyor. Metropol şehrin trafiğinin 7/24 takip edilebildiği laboratuvarda, akademisyenler
ve öğrenciler hem bilimsel çalışma yapıyor, hem de trafik problemine çözüm önerileri getiriyor.
YTÜ İnşaat Fakültesi Ulaştırma Anabilimdalı, İBB Trafik Müdürlüğü’nün ortaklaşa hayata geçirdiği ‘YTÜ-İBB Trafik
Kontrol Merkezi ve Akıllı Ulaştırma Sistemleri Laboratuvarı’, İstanbul’un trafik
sorununa çözüm arıyor. İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle hayata geçirilen proje ile YTÜ’nün Davutpaşa İnşaat
Fakültesi’nde bir laboratuvar kuruldu.
Proje ile laboratuvar ortamında değer28
yıldızlar ekim / 17
lendirilecek trafik bilgileri bilimsel metotlarla yorumlanacak. Belediyenin bu
konuyla ilgili yetişmiş personel sorununu da gidermesi planlanan proje ile aynı
zamanda otopark, trafik sıkışıklığı, yaya
güvenliği gibi pek çok hayati konu da bilimsel çalışmalara konu olacak.
Trafik Kontrol Merkezi ve Akıllı Ulaştırma Sistemleri Laboratuvarı sayesin-
de İstanbul’un kent içi ulaşım ve trafik
problemlerine daha teknik, daha bilimsel,
daha güncel, daha inovatif çözümler sunulacak. Bu kapsamda ulaştırma konusunda yeni teknolojilerin araştırılması ve
raporlanması, seyahat süresi, alternatif
güzergâhlara yönlendirme, kaza uyarı
sistemleri, acil durum trafik yönetim sistemleri gibi konular aynı zamanda bilimsel çalışma konusu haline gelmiş olacak.
sel araştırma yapacağız hem de öğrencilere eğitim vereceğiz. Belediye de bu
altyapısı oluşmuş öğrencileri İstanbul’da
istihdam etmek istiyor. Yani bu altyapısı
oluşmuş öğrenciler, mühendis oldukları
zaman daha aktif olarak yönetilmeye
müsait hale gelecekler.” dedi.
YTÜ, belediyenin de bu kapsamda bir uygulama merkezi oluşturduğunu belirten
Yardım, “Karmaşık olan bazı trafik ulaştırma problemleri var. Günlük çözümlerle halledilemeyen problemler. Bunların
arka planlarını incelemek, belki matematik formüllerle simüle etmek lazım.
Yani biraz deşilmesi lazım.” dedi.
Laboratuvar sorumlusu İnşaat Fakültesi
İnşaat Mühendisliği Ulaştırma Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. M. Sinan
Yardım, artık elektrikçilerin, elektronikçilerin, bilgisayarcıların ve harita mühendislerinin de trafik konusuyla ilgili hale
geldiğini belirtti. Laboratuvarda aynı za-
manda araştırma ve bitirme tezleri için
çalışmalar yapılacağını anlatan Yardım,
“Bizim müfredat programımızda bir karayolu dersi, demiryolu dersi, bir de trafik
mühendisliği dersi var. Bu dersleri alan
öğrenciler bu laboratuvarda uygulama
imkânı bulacak. Yani burada hem bilim-
Bölüm öğrencileri de laboratuvar ortamının İstanbul trafiği için olumlu anlamda katkısı olacağını söyledi. Öğrencilerden Merve Çapan, gerek ulaşım, gerek
otopark konularında yapılacak çalışmalarla trafik için alternatif çözüm önerileri
üreteceklerini söyledi.
yıldızlar ekim / 17
29
seminer
YABANCI DİL FARK YARATIR
Yıldız Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu öğrencilerine verilen oryantasyonda hayatta
atılacak önemli adımlara değinen Yıldızlı Akademisyenler, bu basamakların hızlı bir şekilde çıkılabilmesi
için en önemli araçlardan birinin yabancı dil olduğunu belirttiler.
Yıldız Teknik Üniversitesi Yabancı Diller
Yüksekokulu Öğrenci ve Akademisyenleri yeni döneme, kokteyl ve oryantasyon toplantılarının ardından başladılar.
YTÜ Davutpaşa Kongre ve Kültür
Merkezi’nde düzenlenen oryantas-
30
yıldızlar ekim / 17
yon programında, YTÜ Yabancı Diller
Yüksekokulu’na yeni başlayan ve hazırlık programına devam edecek öğrencilere, üniversite ve program konusunda
bilgi verildi. Yabancı Diller Yüksekokulu
Müdürü Prof. Dr. Özgen Ümit Çolak ve
idari kadronun desteğiyle, Akademik
Koordinatör Öğretim Görevlisi Uğur
Kol’un organize ettiği programın sunumunu, Öğretim Görevlisi Ezgi Aydemir
gerçekleştirdi.
Üniversite eğitiminin hedefinin sadece iş bulmak veya iş kurmak değil, öğrencinin kişisel gelişimini sağlamak,
özgüveni yüksek bireyler yetiştirmek,
öğrencilerin var olan potansiyelini ortaya çıkartmak ve önlerinde yeni ufuklar
açmak olduğu belirtilen eğitimde, üniversitenin gereken dönüşüm için en
önemli şans olduğu ve öğrencilerin burada kendilerini yeniden yapılandırmaları gerektiğinin altı çizildi.
Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü
Prof. Dr. Özgen Ümit Çolak, açılış konuşmasında öğrencilere hazırlık programı hakkında bilgi verirken, İngilizce’nin
kariyerleri ve gelecekleri açısından gerekliliğini, öğrencilerden beklentilerini
ve yüksekokul tarafından kendilerine
sağlanan olanakların önemini anlattı. Çolak, öğrencilere sosyal aktivite ve
projelerde yer almalarının derslere girmek kadar önemli olduğunu söyledi.
Öğrencilerin hayatta atacakları çok
adımlar olduğu belirtilirken, bu basamakların hızlı bir şekilde çıkılabilmesi
için, en önemli araçlardan birinin yabancı dil olduğu, Yıldız’lı mezunların aldıkları nitelikli eğitimin yanı sıra yabancı dil ile fark yarattıkları belirtildi.
Daha sonra yeni eğitim dönemi için verilen kokteylde akademik ve idari personel bir araya geldi.
haber
ULUSLARARASI MALEZYA İSLAM
ÜNİVERSİTESi VE YTÜ ORTAKLIĞI
Yıldız Teknik Üniversitesi ve Malezya İslam Üniversitesi ortaklığıyla YTÜ Rektörlük Binası Hünkar
Salonu’nda gerçekleştirilen programda Türkiye ve Malezya arasındaki projelere değinildi. Organizasyona,
Malezya ve Türkiye’den çok sayıda davetli katıldı.
YTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz, Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi Başkanı Tan Sri Dato’
Seri Utama Dr. Rais Yatim, Üniversite Rektörü Prof.
Dato’ Sri Dr. Zaleha Kamaruddin ve Rektör Vekili Prof.
Dr. Abdel Aziz Berghout’un katılımlarıyla gerçekleşen
organizasyonda kültürlerin buluşması yaşandı.
Etkinlik, Tan Sri Dato’ Seri Utama Dr. Rais Yatim’in Malezya ve Türkiye arasındaki stratejik ilişkilerin geliştirilmesi hakkındaki konuşmasıyla başladı. Dr. Yatim konuşmasında Osmanlı, Malezya ve Türkiye’nin geçmiş
değerlerinden bahsettikten sonra programa katılanlara teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı. Program,
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Yusuf Ayvaz tarafından Malezya Üniversitesi davetlilerine verilen ödüller ile son buldu.
yıldızlar ekim / 17
31
buluş
YTÜ’LÜ BİLİM İNSANLARINDAN
DAMAR BULMA İŞKENCESİNE
SON VERECEK BULUŞ
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Kimya-Metalurji Fakültesi Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof.
Dr. İbrahim Işıldak ve ekibi, çocuk, obez ve kemoterapi gören hastaların kan alma sırasında yaşadığı
damar bulma sorununu çözecek bir ürün icat etti. Yaklaşık 8-10 ay gibi bir sürede piyasaya sürülmesi
beklenen‘ Damar Görüntüleme Spreyi’ni Türkiye’nin önde gelen firmaları destekliyor.
32
yıldızlar ekim / 17
Yıldızlar Dergisi’ne açıklamada bulunan
Prof. Dr. İbrahim Işıldak, sağlık kuruluşlarında damara giriş yapma işlemi sırasında ciddi sorunlar yaşandığını ifade etti.
Obez, kemoterapi hastaları ve çocuklarda damar yollarının bulmanın zorluğuna
işaret eden Işıldak, kan alma işlemi sırasında damar bulmak için yapılan iğnenin
deriye ne kadar zarar verdiğini ve acı hissettirdiğini bildiğini söyledi.
“40 SANİYEDE DAMARLARI
GÖSTERİYOR”
“ULUSLARARASI PATENT İÇİN
BAŞVURUDA BULUNULDU”
Dünyada iğneyle giriş yapılması sırasında doğruyu tutturma ortalamasının
2,5 civarında olduğunu belirten Işıldak,
“Bazı hastalarda 10 iğne yaparsınız ancak damarını bulamayabilirsiniz. Özellikle obez ve kanser hastaları (kemoterapi
alan insanlar) ile bebeklerde, çocuklarda,
yaşlılarda damarları bulmak zor. Damar
görüntüleme spreyi, damarları yakalamada kolaylık sunuyor. Önemli bir konu da
spreyin her alanda kullanılabilmesi, ekonomik ve taşınabilir olmasıdır. Çok kolay
ve basit uygulanabilir” diye konuştu.
Spreyin içindeki maddelerin hiçbir şekilde
kanserojen özelliklere sahip olmadığına
ve sağlığa zararı bulunmadığına dikkati
çeken Işıldak, spreyin uluslararası patentini aldıkları takdirde ürünün dünyadan
da talebi olacağını bildirdi.
“Damar görüntüleme spreyi, Türkiye’de
olduğu gibi dünyada da bir ilk olma özelliğine sahip. Uluslararası patent müracaatında da bulunduk. Önümüzü kesen bir
patent ve buna benzer bir ürün yok. Projede 3 arkadaşız. Spreyi, Biyomühendislik
Bölümü Öğretim Görevlisi Uzman İlkay
Şener ve Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melda Altıkatoğlu ile birlikte
üniversitenin laboratuvarında geliştirdik.
Buluşumuzun ülkemiz için katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Spreyin uygulaması
kolay ve uygulandığı yerde sağlığa zarar
veren herhangi bir zararlı madde yok.
Faydalı bir ürün.”
Prof. Dr. İbrahim Işıldak, şunları kaydetti: “Ürün hem Türkiye’ye hem de dünyaya
yarar sağlayan bir buluş. İğne mekanik bir
aygıt. Doku içerisine giriyor. Girdiği noktalarda da hasar üretebilir. Aynı noktadan
sık sık iğneyle delik açmak hasarı büyüterek, çeşitli enfeksiyon ve sağlık problemlerine neden olabiliyor. Hastanelerde
sprey kullanıldığı takdirde birkaç saniye
içinde spreyin içindeki boyanın jelleşmesiyle damar çok rahat görülüyor. Spreyi de
suyla veya ıslak bir bezle çok rahat temizleyebiliyorsunuz. Sprey odaklama imkanı
sağlıyor. İğne ise elde titreme olduğunda
ise deride hemen tahriş yapabiliyor.”
Kan alma işlemi sırasında damarın bulunamaması sonucunda hastalarda, özellikle çocuklarda büyük oranda stres yaşandığını ifade eden Işıldak, bu sıkıntıyı
sona erdirmek amacıyla yola çıktığını ve
yaklaşık 2 yıl önce damar görüntüleme
spreyi projesi fikrinin doğduğunu anlattı.
“ÜRÜN 1 YIL İÇİNDE
PİYASAYA ÇIKACAK”
YTÜ’lü bilim insanları hayatı kolaylaştıran
ve teknoloji ile insan ihtiyaçlarını bir araya getiren projeler yapmaya devam ediyor. YTÜ Biyomühendislik Bölüm Başkanı
Prof. Dr. İbrahim Işıldak, Biyomühendislik
Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melda Altıkatoğlu Yapaöz ve Bilim ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli
Uzman İlkay Şenel’den oluşan bilim ekibi,
hemen her insanın hayatında bir kez karşı karşıya kaldığı ‘damar bulma’ sorununa
çözüm getirecek ürünü geliştirmeyi başardı.
yıldızlar ekim / 17
33
etkinlik
YTÜ’DEN ‘RÜZGARIN SESİNE
KULAK VER’ ÇAĞRISI
Yıldız Teknik Üniversitesi Rüzgar Enerjisi Kulübü’nün bu yıl 3.’sünü düzenlediği ‘Rüzgar Günleri’ etkinliği
akademisyenler, sektör ve öğrencileri bir araya getirdi. Kulübün danışmanı Doç. Dr. Zehra Yumurtacı, rüzgâr
enerjisinin önümüzdeki yıllarda temel elektrik kaynağı olmaya aday olduğunu söyledi.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Rüzgar
Enerjisi Kulübünün düzenlediği 3.Rüzgar Günleri etkinliği YTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi konferans salonunda
gerçekleşti. ‘Rüzgarın Sesine Kulak Ver’
ana temasıyla gerçekleştirilen etkinliğin
açılışına YTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Yusuf Ayvaz, Elektrik Elektronik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Kocatepe,
YTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyesi ve
Rüzgar Enerjisi Kulübü Danışmanı Doç.
Dr. Zehra Yumurtacı ile çok sayıda akademisyen katıldı.
Ayvaz: Fosil yakıtlardan, yenilenebilir kaynaklara geçilmeli
YTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf
Ayvaz açılış konuşmasında, dünyanın
sürdürülebilir geleceği için fosil yakıtlar34
yıldızlar ekim / 17
dan yenilenebilir enerji kaynaklarına hızlı
bir geçiş yapılması gerektiğini belirtti. Bu
konuda dünya üzerinde yapılan çok sayıda bilimsel araştırmanın küresel ısınma
ve küresel ısınmanın tetiklediği etkileri
gözler önüne serdiğini belirten Ayvaz;
son yıllarda yaşanan iklim değişiklikleri, yağış düzensizlikleri ve pek çok doğal
afetin büyük ölçüde fosil yakıtların sebep
olduğu küresel ısınmadan kaynaklan-
dığını belirtti. Dünya genelinde yeterli
düzeyde olmasa da bu konuda bir hassasiyet oluşmaya başladığını aktaran
Ayvaz, Türkiye’nin de son yıllarda enerji
yatırımlarında yenilenebilir kaynaklara
yönelmesinin umut verici olduğunu ifade etti.
Yumurtacı: Rüzgâr enerjisi
önümüzdeki yıllarda temel
elektrik kaynağı olmaya aday
Rüzgar Enerjisi Kulübü Danışmanı Doç.
Dr. Zehra Yumurtacı ise yenilenebilir
enerjiye olan yatırımların her geçen gün
hız kazandığını aktardı. Fosil yakıtların
tüketimini azaltmak için, hidrolik, güneş,
rüzgar, jeotermal ve dalga enerjisi gibi
temiz, yerli ve yenilenebilir kaynaklara
yönelecek enerji politikalarını oluşturmak için çalışıldığını aktaran Yumurtacı,
“Temiz enerji kaynaklarının, yakıt maliyetinin olmaması, herhangi bir emisyon meydana getirmemesi diğer enerji
kaynaklarına göre avantajlarıdır. Ve bu
avantajların herkes tarafından öğrenilmesi yani toplumların bilinçlendirilmesi
gerekmektedir.” diye konuştu.
Türkiye’nin rüzgar enerjisi açısından
zengin bir ülke olduğuna dikkat çeken
Yumurtacı, “Türkiye’nin toplam rüzgâr
enerjisi teknik potansiyeli sadece ölçüm
yapılabilen yerler için 110 GW, ekonomik potansiyel de 48 GW mertebesindedir. Şu an ülkemizde yaklaşık 3000 MW
rüzgâr kurulu gücü bulunmaktadır, 2023
yılı hedeflerinde 20000 MW olması planlanmaktadır. Dolayısıyla rüzgâr enerjisi
önümüzdeki yılların temel elektrik kaynağı olmaya aday enerji kaynağıdır.”
şeklinde konuştu.
Yumurtacı sözlerini şöyle tamamladı:
“Rüzgâr enerjisi teknolojilerinin gelişimine yönelik yürütülen her türlü çalışmanın önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum ve sizin gibi gençlerin bu
konudaki çalışmalarından bilgilendikçe
mutluluk duyuyorum.”
İki gün boyunca devam eden etkinlikte,
General Electric Türkiye Satış Sorumlusu Can Arslan, Siemens Rüzgar Analiz Mühendisi Aytek Ay, Borusan EnbW
Rüzgar Enerjisi Departmanı Müdürü Dr.
Emre Orhan’ın da aralarında bulunduğu
çok sayıda uzman, ‘Rüzgar enerjisinin
tarihi’, ‘Türkiye’de ve dünyada rüzgar
enerjisi kullanımı’, ‘kullanılan türbin çeşitleri’, ‘ölçüm yöntemleri’ gibi pek çok
konuda sunum yaptı.
yıldızlar ekim / 17
35
faküllte tanıtımı
YTÜ İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi
Uzm. Dr. Neşe ATACI
Her sayısında bir fakülte ya da bölüm tanıtan Yıldızlar Dergisi, bu sayısında Yıldız Teknik Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesini, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Kenan Aydın’ın anlatımıyla tanıtıyor.
Uzun yıllar özel sektörde yöneticilik
yapmış Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakülte Dekanı
Prof. Dr. Kenan AYDIN ile özgeçmişi,
İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi’nin
vizyonu, misyonu, öğrencilere verilen
eğitim ve fakülte bünyesinde yapılan
akademik faaliyetler üzerine bir söyleşi
gerçekleştirdik.
Hocam, öncelikle sizi
tanıyabilir miyiz?
Gümüşhane Öğretmen Lisesi mezunuyum. 3 yıl ilkokul öğretmenliği yaptım. İlk yıl tek öğretmen olarak 5 sınıfım vardı. Hem okul müdürü hem de
öğretmendim. İlkokul öğretmenliğinin
hayatımda çok özel bir yeri vardır. Daha
sonra üniversite eğitimi için Ankara’ya
gittim ve öğretmenlikten istifa ettim.
Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi (TODAİE)-SİYO mezunuyum. TODAİE kurulduğunda Siyasal Bilgiler
36
yıldızlar ekim / 17
Fakültesi’ne bağlı idi. Daha sonra Başbakanlığa bağlanmış. Bizde de Siyasal
Bilgiler Fakültesi’nin eğitim programı
uygulanıyordu ve hocalarımızın da çok
büyük bir kısmı SBF’m den geliyorlardı.
1980 öncesi dönemde olmasına rağmen bizde eğitim öğretim bir gün bile
aksamadı diyebilirim.
vardı. Bu süreçte çok değişik mesleklerden insanlarla (Müsteşar, E. General, E.
Vali, E. Genel Müdür, değişik seviyelerdeki bürokratlar ile Belediye Başkanlığı,
Milletvekilliği ve Parti Genel Başkanlığı
yapmış insanlar) çalışma fırsatım oldu.
Bunu şahsım için çok yararlı bir deneyim olarak görüyorum.
Üniversite sonrası meslek hayatıma gelince; kısa bir süre Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Avcılık Genel
Müdürlüğü’nde Planlama Fen Kurulu
Mümeyyizi kadrosu ile çalıştıktan sonra 14.07.1980 itibariyle GİMA’da göreve
başladım. GİMA’ da sırasıyla Müfettiş
Yardımcılığı, Müfettişlik, İnsan Kaynakları Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığı ve Genel Müdürlük yaptım. Yaklaşık
11 yıl genel Müdür yardımcısı olarak
çalıştım. GİMA’nın ortakları KİT’ler ile
Tariş, Çukobirlik, Fiskobirlik gibi Tarım
Satış Kooperatifleri Birlikleri idi. GİMA
üzerinde Ticaret Bakanlığı’nın vesayeti
1996
yılında
Onsekiz
Mart
Üniversitesi’nde görev almak suretiyle akademik alanda çalışmaya başladım. Onsekiz Mart Üniversitesi’nde
4 yıl görev yaptım. Akademik kariyer
için yabancı dilin gerekliliği nedeniyle kendi olanaklarımla 6 ay süreyle
ABD-Philadelphia’da bulunan Arcadia Üniversitesi bünyesindeki ALA’ya
(American Language Academy) gittim.
Dönüşte kısa bir süre perakende sektörüne yurt dışı danışmanlık hizmeti
verdim. 11 Şubat 2001 tarihinde Kocaeli Üniversitesi’nde görev aldım. Kocaeli
Üniversitesi’nde 10 yıl çalıştıktan son-
ra, 14 Şubat 2011 tarihinde YTÜ-Yıldız
Teknik Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde göreve başladım.
Dekan yardımcılığı ve dekan vekilliği
görevlerinden sonra 20 Şubat 2014 tarihi itibariyle İİBF Dekanlığı’na asaleten
atandım.
Daha önceki iş deneyimlerinizle
üniversite hayatını
karşılaştırdığınızda neler
söyleyebilirsiniz?
Öncelikle belirtmek isterim ki ister üniversite ister özel sektör isterse de diğer
kamu kurumları olsun bir değerlendirme yapıldığında genel anlamda bir şey
söylemek kolay değildir. Yani, üniversite
ya da özel sektör dediğinizde toptan genelleme yapmak doğru olmaz. Örneğin,
Türkiye’de üniversitelere baktığımızda
devlet ya da vakıf üniversitesi olarak
toplamda 196 üniversite bulunmaktadır. Devlet üniversiteleri de vakıf üniversiteleri de kendi içerisinde sıralanabilir. Hepsi aynı yasa ve yönetmeliklere
göre yönetilmekle beraber her birindeki
çalışma ortamı, iş kültürü, imaj ve algılanması, çalışanların mutluluğu ve performansı birbirinden farklıdır.
Özel sektöre de baktığınızda toptancı bir anlayışla özel sektör böyledir ya
da şöyledir denilemez. Özel sektörde
de geniş vizyona sahip, sadece bilanço karını değil şirketine değer katmayı
hedefleyen, kurumsal sosyal sorumluluk bilinci ile hareket eden, etik anlayışa sahip, çalışanlarını motive etmeyi
önemseyen, kazandığını paydaşları ile
paylaşmasını bilen işveren ve yöneticiler olabildiği gibi bunun tam tersi
de olabilir. Bu nedenle nasıl ki her bir
üniversiteyi vizyonu, kurum kültürü ve
yönetişim anlayışı bakımından değerlendirmek gerekiyorsa özel sektörü de
hatta diğer kamu kurumlarını da ayrı
ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır.
Bazen bir kurumda bir yöneticinin değişmesi ile çok şeyin değiştiğini çok belirgin bir biçimde görmek mümkündür.
Üniversite öncesi iş deneyimlerimde
farklı anlayışlara sahip işverenlerle
çalıştığımdan bu işyerlerinin her birini
ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Kısaca kamu iyidir özel sektör kötüdür ya
da tersi bir anlayışı doğru bulmuyorum.
Ancak, özellikle üniversitelerde istihdam garantisinin olması ve performansa dayalı bir yönetimin uygulanmasındaki güçlükler nedeniyle bir farklılığın
olduğunu belirtmek gerekir.
Teknik Üniversite Bünyesinde
İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi
Türkiye’nin tarihi bir geçmişe sahip başlıca teknik üniversiteleri olan İTÜ, ODTÜ,
ve KTÜ gibi üniversitelerinin ya kuruluşunda, ya da daha sonraları kurulan
İktisadi ve İdari Bilimler ya da İşletme
Fakültesi bulunmaktadır.
YTÜ’de de İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 1992 yılında kurulmuştur. Fakültemizin kuruluş sürecinde yaşananları, o dönemde İİBF’nin kuruluşuna
nasıl bakıldığını bilmiyorum. Bu süreci
fakültemizin kısa tarihçesi yazıldığında
sanırım daha iyi göreceğiz. Bu konudaki
çalışmalarımız devam etmektedir.
Teknik üniversitelerin bünyesinde iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin
bulunmasını önemli buluyorum. Küreselleşen dünyada toplumsal ve sosyal
gelişmelerin yakından takip edilmesinde sosyal bilimlerin rolü göz ardı edilemez. Bu bakımdan teknik ve sosyal
bilimlerin birlikte çalışması toplumsal
kalkınma açısından önemlidir. Ancak,
disiplinler arası çalışmalarda ne kadar
başarılı olunduğu ayrıca tartışılabilir.
Günümüzde gelişmiş ülkelerde istihdamın yüzde 70’ten fazlası hizmetler sektöründe, yüzde 25’i sanayi sektöründe
ve yüzde 5’i de tarım sektöründedir.
Esasen hizmet sektöründe istihdamın
artması toplumun yaşam kalitesinin
artması demektir. Bir başka ifadeyle
daha iyi sağlık hizmeti, daha iyi eğitim
hizmeti vb sunulmasıdır.
İşte bireylerin yaşam kalitesini arttırmaya yönelik insan gücünü yetiştirme
ihtiyacı teknik üniversite bünyesinde
İİBF’ye yer verilmesini bir bakıma zorunlu kılmıştır. Fakültemiz; İktisat, İşletme, Siyaset Bilimi ve Uluslararası
İlişkiler bölümleri ile bu ihtiyacı karşılama çabası içerisindedir.
İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi’nin misyon ve vizyonu
nedir?
MİSYON
Sosyal Bilimler alanında bilimsel araştırma kalitesinin yükseltilmesine öncülük eden ve evrensel düzeyde eğitim
standartlarını takip eden bir fakülte
olarak, özel sektör ve kamunun ihtiyaç
duyacağı, toplumu gözlemleyebilen, girişimci, yenilikçi ve duyarlı bireyler yetiştirmek.
VİZYON
Ulusal ve uluslararası işbirlikleri kurabilen, nitelikli araştırma ve yayın yapma
yeteneğine sahip, iş dünyasında tercih
edilen mezunlar veren, tanınırlığı yüksek bir fakülte olmak.
yıldızlar ekim / 17
37
ğer taraftan da iş dünyasının kapılarını
her seviyedeki öğrencilerimize açmak
üzere çalışmalar yapmaktayız. Bunun
için staj olanakları ve öğrencilerimizin
araştırmalarında saha çalışması yapabilmelerini sağlamak üzere firmalarla
ilişkiler geliştirilmekte protokoller yapılmaktadır.
Ayrıca, hem fakülte hem de bölümler
olarak her hafta konferanslar düzenlemekteyiz. Bu konferanslarda bilim ve iş
dünyasının seçkin ve birikimli insanları
davet edilerek birikimlerini öğrencilerimizle paylaşmaları sağlanmaktadır.
Fakültenin Ulusal ve
Uluslararası işbirlikleri hakkında
neler söylemek istersiniz?
Yıldız Teknik Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Diğer İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültelerinden nasıl
bir fark yaratıyor?
Üniversitemizin sahip olduğu 100 yıllık
bir birikim ve altyapısı ile fakültemizin
her biri kendi alanında seçkin ve deneyimli akademisyenleri, başlı başına bir
fark yaratmaktadır.
Bu konumumuzu sürdürebilmek için de
üniversitemizin genel politikası gereği
akademisyenlerimizin atanmalarında
seçici davranılmaktadır. Öğretim üyelerinin atanmasında AYDEK-Akademik
Değerlendirme Kriterleri belirleyici olmaktadır. Bu standartların da birçok
üniversiteye göre yüksek olduğunu belirtmek gerekir.
Bilgi birikimi, deneyimi ve bilimsel çalışmaları ile fark yaratan öğretim elemanlarının istihdamı ve bunlara kendilerini
sürekli yenileme ve geliştirme olanağı
verilmesi suretiyle fark yaratabileceğimize inandığımızdan bu anlayışın gereğini yapmaktayız. Örneğin, her öğretim
üyesi ve araştırma görevlisine bilimsel
kongrelere katılmak üzere yılda en az
bir kez yurt içi ve yurt dışına gitme olanağı sağlama çabasındayız.
Fakültemizde yüzde100 İngilizce İktisat
bölümünü açtık ve bu yıl 26 öğrenci ile
eğitim ve öğretime başlamıştır. Önümüzdeki yıllar için de yüzde 100 İngilizce İşletme bölümü açılması için hazırlıklara başlamış bulunmaktayız.
38
yıldızlar ekim / 17
Tüm bunlar bizim diğer iktisadi ve idari
bilimler fakültelerine göre ayrıcalığımız
olarak değerlendirilebilir.
Öğrencilerinizi hayata
hazırlarken neler yapıyorsunuz?
Gelişmiş ülkelerdeki üniversite eğitimleri ile ülkemizdeki üniversite eğitimini kıyasladığımızda arada bazı önemli
farklılıkların olduğunu görebilmekteyiz.
Esasen dersler için takip edilen kaynaklara bakıldığında arada pek bir fark bulunmamaktadır. Yararlanılan kaynaklar;
ya gelişmiş ülkelerdeki orijinal kaynaklar ya da büyük ölçüde onlardan esinlenmiş yerli kaynaklardır. Ancak, gelişmiş ülkelerde derslerde; örnek olaylara,
simülasyonlara, öğrencilerin hazırladığı
ödev ve projelere geniş bir biçimde yer
verilirken bunun Türkiye’de aynı seviyede olduğunu söyleyemeyiz.
Diğer taraftan yabancı orijinli kaynaklara bakıldığında gerçek hayattan alınmış çok sayıda örnek olaya yer verildiği
görülecektir. Gelişmiş ülkelerde firmalar da bu konudaki çalışmalara destek
vermekte ve bunu bir bakıma PR olarak
görmektedirler. Türkiye’de ise işletmelerimizin bu konulara sıcak bakmadıkları, bunu bir şirket sırrı olarak gördükleri
ve birikimlerini paylaşmakta çekimser
davrandıkları anlaşılmaktadır.
Bu nedenle;
Bir taraftan derslerde işlenen konuların daha iyi anlaşılabilmesi için; örnek
olaylara, simülasyonlara, ödev ve çalışmalara ağırlık verilmeye çalışılırken di-
Üniversitemizin yapmış olduğu uluslararası işbirliği protokolleri kapsamında; uluslararası kongreler, seminerler,
workshop çalışmaları ile öğretim üyesi
ve öğrencilerin değişimi sağlanmaktadır.
Bu bağlamda önümüzdeki yıl BAE
bulunan bir Amerikan üniversitesi
(SARJHA) ile sosyal bilimler alanında
uluslararası kongre düzenlemeyi
planlamaktayız.
Bir sonraki yıl “Uluslararası
Pazarlama Kongresi”ni fakültemizde gerçekleştirmek üzere
girişimlerde bulunacağız.
2015-2016 Eğitim-Öğretim döneminde
Davutpaşa kampüsünde yapılmakta
olan yeni fakülte binamıza taşınacağız.
Toplamda 18.000 m2’lik kapalı alana
sahip fakülte binamızda sınıflar, öğretim üyesi ve araştırma görevlilerine ait
odalar, konferans ve seminer salonları,
öğrenci kulüpleri odalar vb. her türlü
fiziki imkân bulunacaktır. Yeni fakülte
binamızda bu tür etkinlik ve işbirliklerini
daha kolay yapabileceğiz.
Üniversitemizin Davutpaşa kampüsünde Teknopark ve TTO (Teknoloji Transfer
Ofisi) bulunmakta ve çok etkin bir biçimde faaliyet göstermektedir. Fakültemiz
bünyesinde de akademisyenlerden oluşan TTO komisyonu kurulmuş ve bu kuruluşlarla işbirliği içerisinde çalışmaktayız. Bu işbirlikleri akademisyenlerimizin
de iş dünyasına daha yakın olmalarını
sağlayacak ve üniversite sanayi işbirliği
somut bir biçimde gerçekleştirilecektir.
haber
YTÜ İLE GPTW ARASINDA
AKADEMİK VE SEKTÖREL İŞBİRLİĞİ
Üniversite Sanayi İşbirliğinin öncü kurumlarından olan Yıldız Teknik Üniversitesi çalışma alanını daha da
genişleterek, Great Place to Work enstitüsü ile bilimsel işbirliği yapmak üzere protokol imzaladı.
Yıldız Teknik Üniversitesi ile Great Place to Work Enstitüsü, bilimsel işbirliği
yapmak üzere protokol imzaladı. Yıldız
Teknik Üniversitesi Rektörlük binasında gerçekleştirilen protokol imza törenine Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. İsmail Yüksek, YTÜ İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Kenan Aydın, Prof. Dr. Turhan Erkmen,
Great Place to Work Türkiye Ofisi Genel Müdürü Eyüp Toprak, İş Geliştirme
Müdürü Oğuzhan Akçin ve Marketing,
İletişim Müdürü Volkan Tarsus katıldı.
İmza töreninde konuşan Rektör Prof.
Dr. İsmail Yüksek, ‘’Bilgi ve deneyimin
paylaşıldıkça değer kazanacağı bi-
linciyle üniversite olarak sanayi, sektörler ve sivil toplum kuruluşları ile
birlikte gerçekleştirdiğimiz bilimsel,
kültürel ve sosyal işbirliklerine önem
vermekteyiz. Great Place to Work ile
yapacağımız akademik işbirliğinin üniversitemize, öğrencilerimize ve proje
ortağımıza değer katacağına gönülden
inanıyorum. Bu işbirliğinin gerçekleşmesinde emeği geçen fakültemizin değerli öğretim üyelerine ve proje ortağımıza gösterdikleri emek için teşekkür
ediyorum, bu işbirliğinden elde edilecek sonuçların üniversitemiz, GPTW ve
ülkemiz için katma değer sağlamasını
temenni ederim.” dedi.
Great Place to Work Türkiye Genel
Müdürü Eyüp Toprak da, ‘’Great Place
to Work Enstitüsü olarak pek çok ülkede önemli üniversiteler ile akademik
işbirliğimiz bulunmakta, bu işbirliklerimiz sayesinde araştırmamızın değerini ve önemini akademik olarakda
tescillemiş durumdayız, ülkemizde de
akademik alanda pek çok çalışma ve
araştırmaya imza atmış olan Yıldız
Teknik Üniversitesi ile işbirliğimizin ilk
adımlarını attık. Birlikte gerçekleştireceğimiz çalışmalar ile şirketlerimize
sağladığımız desteklerin yanı sıra akademik alanda da bilgi ve birikimlerimiz
ile destek olmaya devam edeceğiz’.’
dedi.
yıldızlar ekim / 17
39
tanıtım
..
TANITIM, BASIM, MEDYA
Üniversite Adaylarına Okulumuzun
Tanıtımı ve Üniversitemizin
Mekanlarının Medya
Tarafından Kullanımını
Organize Eden Birim
GÖRSEL (FOTOĞRAF, VİDEO,
GRAFİK)
Okulumuzun Organizasyonlarında
Fotoğraf Ve Video Çekim Desteği
Veren Birim
TANITIM, BASIM, MEDYA
Okulumuzun Salon Organizasyonlarında Teknik Desteği Veren Birim
YTÜ “İLETİŞİM KOORDİNATÖRLÜĞÜ”
ÜNİVERSİTEMİZİN
İÇE ve DIŞA AÇILAN YÜZÜ
1911 yılında kurulup, bir asrı aşkın zamandır eğitim veren ISO9001 Belgesi almaya hak kazanmış Yıldız Teknik
Üniversitesi, konu ve alanlarında uzman birimler ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu birimlerden İletişim
Koordinatörlüğü; iletişim, tanıtım, medya, teknik hizmet gibi konularda faaliyet göstermektedir.
40
yıldızlar ekim / 17
ÜNİVERSİTEMİZİN GÖRSEL VE YAZILI BASIN İLE
İZLENİMİNİ SAĞLAYAN BİRİM
Birimimizin medya servisi üniversitenin, ulusal, yerel ve sektörel yazılı ve görsel basında etkin şekilde yer almasında etkin
rol oynamaktadır. Yıldız Teknik Üniversitesi ve Medya arasındaki temel ilişkileri sağlamayı ana hedef olarak belirleyen
Medya Birimi, öğretim elemanları, öğrenciler ve diğer personelin başarılarının medya ile paylaşılması, haber ve röportaj
organizasyonlarının yanı sıra basın toplantısı ve lansman çalışmaları da birimimiz tarafından yürütülmektedir.
Medya Birimi, 100 yılı aşkın süredir var olduğu üniversite camiasında saygın bir yere sahip olan Yıldız Teknik Üniversitesi’nin
kurumsal imajını korumak ve kamuoyunun üniversitedeki bilimsel ve kültürel faaliyetlerden haberdar olmasını sağlamayı
temel hedef olarak görmektedir.
İ
letişim Koordinatörlüğü; Tarihi ambiansı bilimle buluşturan Yıldız ve Davutpaşa kampüslerinde, Kurumsal İlişkiler
ve Tanıtım, Organizasyon, Medya İletişimi faaliyetlerini yürütmektedir. Gerek üniversite içerisindeki fakülte, bölüm ve
birimlerle, gerekse üniversite dışı kuruluşlarla üniversite arasında köprü vazifesi görmektedir.
YILDIZ TEKNİK
Kentsel
Dönüşüm
Medyada yer alan haber, yazı, yorum gibi tüm yansımaların
rektörlük makamına sunan Medya Birimi, bu paylaşımı internet üzerinden tüm personele de ulaştırarak, Yıldız ailesi
fertlerinin motivasyonunda pozitif bir katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Ü DERGİSİ
YAŞAM KÜLTÜR
2013
ÜNİVERSİTESİ
SAYI: 14 / OCAK
11.
Yılın Yıldızları
Seçildi
demik
Aka
Ödül Töreni
Deniz park
Tekno
ÜNİVERSİTEMİZİN “YILDIZLAR” DERGİSİNİ
HAZIRLAYAN ve GRAFİK TASARIM
DESTEĞİ VEREN BİRİM
Sağlıklı iletişimin bilinciyle çalışan koordinatörlük, Dünya üniversitesi olma yolunda üniversiteler arasında izlenen, aranan
örnek alınan bir iletişim birimidir. Bunun yanında koordinatörlük üniversitenin süreli yayını olan ‘’Yıldızlar’’ Yaşam Kültürü Dergisi’ni hazırlamaktadır. Üç aylık periyodlarla yayımlanan
‘Yıldızlar’ dergisi, öğretim elemanlarının yaptığı bilimsel çalışmalar, akademik personel ve öğrenci kulüpleri tarafından düzenlenen sempozyum ve etkinlikler ile ‘Yıldız’ ailesi üyelerinin
başarı hikayelerinin yanı sıra, yaşam, kültür ve sanat alanına
ayırdığı sayfalarla tam bir ‘yaşam-kültür’ dergisi olma özelliği
taşımaktadır.
SOSYAL MEDYA TAKİBİNİ YÖNETEN BİRİM
Yıldız Teknik Üniversitesi kurumsal kimliği, dünya genelinde
milyarlarca kullanıcısı olan sosyal medya hesaplarında temsil edilmektedir. Özellikle Facebook ve Twitter hesaplarından,
güncel duyurular, etkinlik duyuruları, sosyal ve kültürel mesajlar paylaşılmaktadır. Yıldız Teknik Üniversitesi İletişim Koordinatörlüğü tarafından hayata geçirilen Facebook hesabı
33.000’in üzerinde, Twitter hesabı ise 18.000’in üzerinde takipçiye ulaşmıştır.
ÜNİVERSİTE ADAYLARINA TANITIM YAPAN BİRİM
Faaliyetler arasında; Yıldız Teknik Üniversitesi’ni ve bölümlerini tanıtmak da yer almaktadır.
İletişim Koordinatörlüğü, İstanbul içi ve şehir dışı fuarlarda
YTÜ markasını temsil etmekte, bölümler, sosyal ve kültürel
imkanlar hakkında detaylı bilgilendirme yapmaktadır.
Üniversite tercih dönemlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen tanıtım
yıldızlar ekim / 17
41
günleri etkinliğinin organizasyonu İletişim Koordinatörlüğü tarafından yapılmaktadır. Tanıtım günlerinde bölümlerden gelen
öğretim elemanları, üniversite adaylarına bölümleri ile ilgili detaylı bilgiyi vermektedir.
pılan etkinliklerin çekimi, arşivlenmesi, çoğaltılması, web ortamında yayınlanması ve bunların dijital ortama aktarılması da
faaliyetleri arasındadır.
İstanbul ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen üniversite
adaylarını Yıldız ve Davutpaşa kampüsünde ağırlayan İletişim
Koordinatörlüğü, bir yılda yaklaşık 500 okul ve 30 bin öğrenciye
üniversite bölümleri, sosyal ve kültürel imkânlar, eğitim programları, ulaşım, barınma ve burs imkanları gibi pek çok konuda
ayrıntılı bilgi vermektedir. Üniversitemizin tanıtım filminin de
izlenmesinin ardından kampüs tanıtım faaliyeti kampüs turu
ile tamamlanmaktadır.
Doç. Dr. Zehra Yumurtacı koordinatörlüğünde, alanında uzman
kişilerden oluşan İletişim Koordinatörlüğü ekibi hedeflenen ve
yapılmakta olan organizasyonları devam ettirmektedir. Geleceğimize akademik, bilimsel ve kültürel alanda katkıda bulunacak
gençlerimize kapılarını sonuna kadar açan Yıldız Teknik Üniversitesi, İletişim Koordinatörlüğü ile kalitenin zirvesini yaşayacağına inamakta ve bu yolda ilerlemeyi hedeflemektedir.
TANITIM MALZEMELERİ HAZIRLAYAN BİRİM
Yıldız Teknik Üniversitesi kurumsal kimlik çalışmasını hazırlayan ve sürdüren İletişim Koordinatörlüğü, yazılı, görsel, bülten
ve dokümanların oluşturulması ile YTÜ tanıtım kataloğunun
hazırlanması ve ihtiyaç halinde güncellenmesinin yanı sıra,
fakülte tanıtım broşürleri, öğrenci el kitapçıkları, afiş, billboard,
roll-up gibi tanıtım malzemelerinin tasarımını yapmaktadır.
Koordinatörlüğümüz üniversite organizasyonlarında verilen
plaket, sertifika, teşekkür belgesi gibi materyalleri ile ajanda,
not defteri, kalem gibi logolu promosyon ürünlerinin tasarımını
yapmaktadır.
KONGRE SALONU VE ODİTORYUM TAHSİS VE
TEKNİK DESTEK HİZMETİ VEREN BİRİM
Yıldız kampüsü Oditoryum ve Sergi Salonu ve Davutpaşa kampüsü 2010 Avrupa Kültür Başkenti Kongre ve Kültür Merkezi ile
tarihi Kışla binasında yer alan Şevket Erk salonunun tahsisi ve
teknik destek hizmeti İletişim Koordinatörlüğü tarafından yapılmaktadır.
ÜNİVERSİTEMİZ MEKANLARININ REKLAM, MEDYA
TARAFINDAN KULLANILMASINI ORGANİZE EDEN
ORGANİZASYONLARDA FOTOĞRAF VE VİDEO ÇEKİM
DESTEĞİ VEREN BİRİM
Eğitim merkezindeki mekânların üniversite içi ve dışında (Dizi,
film, reklam çekimi, stant vb.) kullanıma açılması, okulda ya42
yıldızlar ekim / 17
Davutpaşa kampüsü’nde; Kongre ve Kültür Merkezi’nde 1000
koltuk kapasiteli büyük salon ve her biri 150’şer koltuk kapasiteli üç küçük salon, 40 kişilik toplantı salonu, 200 koltuk kapasiteli Şevket Erk salonu ve Beşiktaş kampüsü 390 koltuk kapasiteli Oditoryum ve 120 kişilik Sergi Salonları’nda yılda 600’ün
üzerinde etkinliğe ev sahipliği yapılmaktadır.
Akademik Açılış Töreni, Akademik Ödül Töreni, Öğrenci Ödül Töreni, ve Mezuniyet Törenleri’ni tüm yönleriyle İletişim Koordinatörlüğü organize etmektedir.
yıldızlar ekim / 17
43
2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ
DAVUTPAŞA
KONGRE VE KÜLTÜR MERKEZİ
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DAVUTPAŞA KONGRE VE KÜLTÜR MERKEZİ ulusal ve uluslararası
kongre, konferans, seminer organizasyonlarına, kültürel ve sanatsal etkinliklere, canlı ve bant yayın
programlarına ev sahipliği yapmaktadır.
,JǵJMJL"EFU4BMPO
,JǵJMJL"EFU4BMPO
,JǵJMJL5PQMBOU‘4BMPOV
'VBZF"MBO‘
,VMJTWF5PQMBOU‘0EBMBS‘
4BOBUΑ0EBMBS‘
3FTUPSBOWF5FSBT
,BQBM‘WF"ΑL0UPQBSL
Doğru yerdesiniz
,JǵJMJL4BMPO
5JZBUSP,POHSFWF,POTFS4BIOFTJ
4PO5FLOPMPKJ4FT4JTUFNJ
4JNàMUFOF4JTUFNJWF"EFU,VMBLM‘L
"EFU:BLB.JLSPGPOV
"EFU5FMTJ[5FMFGPO
"EFU%FMFHF.JLSPGPOV
,JǵJMJL4BMPO
"NöƵFLMJOEF%à[FOJ
4FTWF#BSLPWJ[ZPO4JTUFNJ
,JǵJMJL5PQMBOU‘4BMPOV
4FTWF#BSLPWJ[ZPO4JTUFNJ
DAVUTPAŞA KONGRE VE KÜLTÜR MERKEZİ, YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DAVUTPAŞA KAMPÜSÜ’nde
bulunmaktadır. Kongre merkezimize toplu taşıma ile ulaşım metro ve otobüs ile mümkündür.
Tel: 0212 383 4000
44
yıldızlar ekim / 17
Fax: 0212 383 4008
Mail: [email protected]
sosyal etkinlik
Öğrenciler “Yıldız Butik”ten giyinecek
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde açılan Yıldız Butik’te ihtiyaç sahibi öğrenciler ücret ödemeden tüm giyim
ihtiyaçlarını karşılayabilecekler. Yıldız Butik’ten yaklaşık 5 bin Yıldızlı faydalanacak.
Yıldız Teknik Üniversitesi ve Türk Kızılayı
ihtiyaç sahibi öğrencilere çözüm üretti.
İşbirliği yapan iki kurum Yıldız Teknik
Üniversitesi’nin Davutpaşa Kampusü’nde
“Yıldız Butik”i hizmete açtı. Öğrencilerin
ayakkabıdan kabana, gömlekten çoraba
kadar bir giyim mağazasında bulunan
tüm kıyafetleri deneyerek ücretsiz olarak
alabilecekleri mağazanın yaklaşık 5 bin
öğrenciye hizmet vermesi bekleniyor.
“10 BİN PARÇA ÜRÜN ÖĞRENCİLERİN
HİZMETİNDE”
Butik’in açılışını Türk Kızılayı Genel
Başkanı Ahmet Lütfü Akar ile Yıldız Teknik
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail
Yüksek birlikte gerçekleştirdi. Ahmet
Lütfü Akar, YTÜ ile daha önce de benzer
projelere imza attıklarını belirterek
“Ancak bu sürekliliği olan bir proje. Yıldız
Butik sevgi ve kardeşlik çarşısı olarak
kuruldu. Kızılay olarak burada bulunan
malzemelerin temini ve organizasyonu
ile ilgili bir görev üstlendik. Tamamı sıfır
olan ve son derece kaliteli firmalarımızın
yaptığı bağışlarla elde edilmiş her türlü
giyim eşyası mevcut. Yaklaşık 10 bin
parça.” dedi.
HER ÖĞRENCİNİN İHTİYACI VARDIR
YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek de
2 bine yakın öğrenciye üniversite ve YTÜ
Vakfı olarak burs verdiklerini belirterek
“Biz bu 2 bin burslu öğrencimize öncelik
veriyoruz. Ancak ayrım yapmıyoruz.
İhtiyacı olan her öğrenci bu hizmetten
faydalanabilecek. Faydalanacak öğrenci
sayısının 5 bini bulmasını bekliyoruz.”
diye konuştu.
TEK KRİTER YTÜ ÖĞRENCİSİ OLMAK
Bazı firmaların hemen her hafta
kendilerini arayarak yeni ürün ihtiyacı
olup olmadığını sorduklarını anlatan
Yüksek “Yerine gittiğine inanıyorsa
gönül rahatlığı ile veriyorlar. Şimdilik
mağazadan ürün almanın tek kriteri
kişinin Yıldız Teknik Üniversitesi
öğrencisi olması. İhtiyacı var mı diye de
araştırma içine girmedik” dedi.
yıldızlar ekim / 17
45
yıldızlı sohbetler
Ebru KÖKSOY
Dr. Rüstem Eyüboğlu: YTÜ Tam Anlamıyla
Teknik Bir Üniversite Oldu
Yıldızlar Dergisi’nin beğeniyle takip edilen “Yıldızlı Sohbetler” bölümümüzün bu sayımızdaki konuğu;
Eyüboğlu Eğitim Kurumları Kurucusu Dr. Rüstem Eyüboğlu.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde önemli
akademik hizmetlerde bulunmuş olan
ve aidiyet duygusunu her fırsatta dile
getiren Dr. Rüstem Eyüboğlu Yıldızlar
dergisine, öğrencilik yıllarından Üniversitemizdeki akademik çalışmalarına,
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin bugünkü kazanımlarından, Eyüboğlu Eğitim
Kurumları’nın eğitim anlayışına kadar
birçok konuda çok özel açıklamalarda
bulundu. Yıldızlar Dergisi’nden Ebru
Köksoy ve Özlem Tilki sordu, Dr. Rüstem
Eyüboğlu tüm samimiyeti ile cevapladı.
Dr. Rüstem Eyüboğlu kimdir?
1937 yılında Rize’nin Çayeli ilçesinde
doğdu. Çayeli Merkez İlkokulu’nu bitirdikten sonra 1958 yılında Gelenbevi Ortaokulu’nu dışarıdan imtihanlara
girerek bir yılda bitirdi. 1960-1961’de
Vefa Lisesi’nden, 1968’de İTÜ Elektrik
Fakültesi’nden Yüksek Mühendis olarak mezun oldu. 1969 Mart ayına kadar
Türkiye Elektrik Kurumu’nda çalıştı.
46
yıldızlar ekim / 17
1 Ekim 1970 yılında Taşkızak Tersane
Komutanlığı’nda Elektrik Fabrikası Müdürü olarak Yedek Subaylığını tamamladı. 1970-1973 yılına kadar İstinye
Tersanesi’nde elektrik şefliği yaptı. 1974
yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde
akademik çalışmalarına başladı.
1976 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi profesörlerinden,
Prof. Dr. Kemal Sarıoğlu’nun yöneticiliğinde doktora çalışmalarına başlayan
Rüstem Eyüboğlu; 1980 yılında Yıldız
Teknik Üniversitesi’nden pekiyi derece
ile “Doktor” ünvanını aldı. Aynı zamanda 1976 yılında doktora çalışmaları için
İngiltere Sheffield Üniversitesi’nde de
bulundu. 1970 yılında kurmuş olduğu
Arı Dershanesi ile eğitim alanına adım
atan Dr. Rüstem Eyüboğlu 1985 yılına
kadar öğretim görevlisi olarak çalıştığı Yıldız Teknik Üniversitesi’nden kendi isteği ile ayrılarak “Eyüboğlu Eğitim
Kurumları”nı kurdu.
Dr. Rüstem Eyüboğlu, Eyüboğlu Eğitim
Kültür ve Sosyal Dayanışma Vakfı Kurucusu ve Onursal Başkanıdır. Ayrıca,
Burçak Rüstem Eyüboğlu Sağlık ve Eğitim Vakfı Kurucusu olup Başkanlığını
yürütmektedir. Dr. Rüstem Eyüboğlu
aynı zamanda Elektrik Mühendisleri
Odası, Türk Kalp Vakfı, Vefa Vakfı, Rize
Kültür Vakfı, Çayeli Vakfı, İstanbul Ticaret Odası, Moda Deniz Kulübü, Büyük
Kulüp, Fenerbahçe Spor Kulübü, Suadiye
Rotary Kulübü, İTÜ Mezunlar Derneği ve
TÜSİAD üyesidir. Bir dönem Türkiye Bilim Merkezi Vakfı’nın Genel Başkanlığını yürüten Dr. Rüstem Eyüboğlu Türkiye
Beyzbol Federasyonu kurucularından
olup iki dönem başkan yardımcılığı yapmıştır.
1999-2009 yılları arasında Türkiye Özel
Okullar Birliği Derneği’nin Başkanlığını
gerçekleştiren Rüstem Eyüboğlu halen Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği
Onursal Başkanı ve Yüksek İstişare Kurulu Üyesidir.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin
dününü de çok iyi bilen biri olarak
üniversitenin dünü ve bugününü
kıyaslar mısınız?
Üniversitemizin şimdiki adı Yıldız Teknik
Üniversitesi olsa da ben girdiğim dönemde “Yıldız Akademisi”ydi. İlk yıllarda
oraya “Sanat ve Endüstri Meslek Lisesi”
mezunlarını alırlardı, yüzde 70’i sanat ve
yüzde 30’u da lise mezunuydu. Eskiden
meslek lisesinden gelen hocalar vardı,
şimdi ise yurt dışından tersine beyin
göçü ile doktoralı hocalar geliyor. Eğitim
Fakültesi’nin kurulması, akademik ve
idari yönetimin kısa sürede önemli şekilde ilerlemesi ile üniversitemizin, tam
anlamıyla teknik bir üniversite olduğuna şahit oluyoruz. Üniversitemizin bu
seviyeye gelmesinde emeği geçen tüm
yöneticilere, özellikle son yıllarda yaptığı
atılımlarla üniversitemizin dünya üniversitesi olması yolunda ciddi adımlar
atmasına vesile olan şimdiki Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek’e teşekkür
ederim.
Bir teknik uzman gözüyle
baktığınızda üniversitemizde
öne çıkan bölüm hangisi?
Mekatronik önemli bir mühendislik haline geldi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin
Mekatronik Mühendisliği bölümünün de
çok iyi eğitim verdiğini duyuyorum.
Biraz üniversitemizdeki
yıllarınızdan bahseder misiniz?
Bizim dönemimiz üniversitelerde anarşinin kol gezdiği zamanlardı, zor yıllardı.
Türkiye’deki genel durum zordu. Ben de
1974-76 yıllarında asistan olarak görev
yaptım. 1976 yılında da doktoraya başladım. İngiltere’ye gittim ancak üniversitenin bana vermiş olduğu maaşı, Merkez
Bankası o günkü koşullarda bana gönderemedi (70 cente muhtaç olduğumuz
yıllardı). Bu nedenle geri dönmek zorunda kaldım. İTÜ’deki hocam Prof. Dr.
Kemal Sarıoğlu’nun yönetiminde 1980
yılında doktor oldum. YTÜ Yıldız kampüsündeki “Sarmaşıklı Bina” bizim zamanımızda da Elektrik Fakültesi’ydi.
Akademi olduğu için şu an ki gibi öğrenci
sayısı çok yüksek değildi, genelde akşam
eğitimine meslek lisesinden gelen öğrenciler devam ederdi.
öyle tanıdım. Çok zeki bir kızdı ve beni
zekasıyla etkilemişti. İlkokuldan başlayıp üniversiteye kadar hep “Pekiyi” ile
geçmiş. 1974 yılında üniversitede göreve başladığımda eşim bu kez de öğrencim oldu. Benden 17 yaş küçüktü. Benim
dersimden bir kere kaldı ama torpil yapmadım. Ben okuyamayıp sonradan okuduğum için bilenle bilmeyeni ayırırım ve
kimseye ayrıcalık yapmam. “Mavişim”
dediğim ve çok sevdiğim eşimi 4 sene
önce kaybettim.
Bir gün, Hocam Prof. Ali Berkol beni aniden “Dersi sen yap” diyerek derse soktu.
Transformatör dersiydi. İlk defa 100 küsür kişinin karşısına geçiyordum.
Eyüboğlu Eğitim Kurumlarını
açarken YTÜ’deki eğitimciliğinizden etkilendiniz mi?
“Çocuklar ben hiçbir şey çalışmadım, Ali
Berkol hasta, o yüzden dersi ben yapacağım ama hazırlıklı değilim size genel
olarak sektörü anlatacağım.” dedim.
Eğitimcilik hayatına ilk girişim bu şekilde
oldu, sonra da bırakamadım. Doktorayı
yaptıktan sonra piyasada da çalıştığım
için 1.dereceye gelmiştim. Daha sonra
YTÜ’de öğretim görevlisi olarak görev
yaptım. Makine, elektrik, mimarlık, inşaat bölümlerine ders verirdim, anlatmak
için bir hafta çalışırdım, çalıştığım ders
iki saatte biterdi.
Eğitimcilik kariyerimde sadece teknik
eğitim değil, matematik hocalığı da yaptım, özel dersler de verdim. Akademideyken aynı zamanda dershanem vardı,
çocukları eğitiyordum. 50.000-60.000
öğrenci sınava hazırlanıyordu. Çocukların çoğu dershaneye gidip özel ders
alırlardı. “Eğitim” benim hep sevdamdı,
bugün de aynı sevdadayım. 77 yaşındayım ama yedileri birbiri ile çarpıyorum ve
kendimi 49 yaşında hissediyorum.
O dönemlerde Akademi ilk defa bilgisayarla tanışmıştı. Bilgisayar Bölümü,
Prof. Yahya Karslıgil başkanlığında 3
asistanla birlikte kuruldu. O asistanlardan biri de eşimdi. Bu oluşumla birlikte
bütün bölümlere “Bilgisayar” dersi açılmış oldu. Eşim Burçak Eyüboğlu bu bölümde 14 yıl görev yaptı.
Eşinizle üniversitede mi
tanıştınız?
Ben, İstinye Tersanesi’nde şef olarak
görev yapıyordum. Eşim ise o dönem
Yıldız’da Elektrik Bölümü’nde 2. sınıfta
öğrenciydi. Yanımda staja başladı, onu
Eyüboğlu Eğitim Kurumlarını
nasıl tanımlarsınız?
Eğitim anlayışımıza emanet edilen genç
insanları en iyi şekilde yetiştirme sorumluluğunu taşıyarak kurduğumuz
Eyüboğlu Eğitim Kurumları, 44 yılını
geride bıraktı. Şu anda yurdumuzun ve
dünyamızın birçok yerinde eğitim gören
veya eğitimlerini tamamlayarak çeşitli görevlerde öncelikle insanlığa hizmet
anlayışı ile çalışan mezunlarımızın başarıları, gururumuzun ve umudumuzun
başlıca nedenleridir.
En ileri bilgilerle donatılmış, doğru düşünüp doğru davranabilen, yurdunun ve
insanlığın geleceği için çalışmayı onur
bilen, kendine güvenen, yaratıcı ve Atatürkçü bu gençlerimiz, Eyüboğlu Eğitim
Kurumlarındaki tüm öğrencilerimizin
hedefi olmuşlardır. Hammaddesi “İnsan” olan eğitim biliminin tüm zorluklarına rağmen Eyüboğlu Eğitim Kurumları;
Atatürkçü, yenilikçi, çağdaş ve başarılı
gençleri insanlığa hizmet için yetiştirmeye devam edecektir.
Aidiyet duygumuzu güçlendiren yayın
politikası nedeniyle Yıldızlar dergisi ve
Yıldız Teknik Üniversitesi yöneticilerine
teşekkür ediyor, üniversitemizin akademik ve marka değerinin daha da ileri
boyutlara varmasını temenni ediyorum.
yıldızlar ekim / 17
47
uluslararası konferans
KİMYA TEKNOLOJİLERİ
CHEMTECH14’DE MASAYA YATIRILDI
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Kimya Mühendisliği Bölümü ve Doğu Akdeniz Akademik Araştırmalar
Merkezi (DAKAM) iş birliği ile Kimya Mühendisliği ve Kimya Teknolojileri alanlarında “Chemical Engineering
and Chemical Technologies Conference (CHEMTECH’14)” isimli uluslararası kongre Davutpaşa Kongre
Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Sabriye Pişkin’in düzenleme kurulu başkanlığında gerçekleşen kongre; Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Prof.Dr. Hanifi Saraç,
Prof.Dr. Mualla Öner, Yrd. Doç. Dr. Emek Möröydor Derun, Yrd. Doç. Dr. Nurcan Tuğrul, Yrd. Doç.
Dr. İlknur Küçük ve Arş. Gör. Dr. Aysel Kantürk
Figen tarafından düzenlendi. İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, University of Chemical Technology and Metallurgy (Sofia, Bulgaria),
Stevens Institute of Technology (New Jersey, USA)
ve University of Qatar olmak üzere farklı üniversitelerden öğretim üyeleri de kongrenin bilim kurulunda yer aldı.
48
yıldızlar ekim / 17
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf
Ayvaz ve Kimya Metalurji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Arıcı’nın açılış konuşmaları ile başlayan kongre, Stevens
Institute of Technology öğretim üyesi davetli konuşmacı Prof.
Dr. Dilhan M. Kalyon tarafından gerçekleştirilen “Application of
Core Competencies of Chemical Engineering to Development
of High Value Added Products in Multiple Industries: Case Studies Utilizing Extrusion of Concentrated Suspensions” konulu
kongre açılış dersi ile devam etti.
Kimya Mühendisliği ve Kimya Teknolojileri temel alanlarında “Analytical Chemistry, Biochemistry and Biotechnology,
Environmental Chemistry, Food Chemistry, Computational
Chemistry, Green Chemistry, Organic Chemistry, Inorganic
Chemistry, Polymers, Nanotechnology ve Pharmaceutical
Chemistry” konu başlıklarında, 6 oturumdan oluşan kongre Amerika Birleşik Devletleri, Bulgaristan, Yunanistan, Mısır,
İran, Malezya, Kore, Cezayir, Katar, Polonya, Küba, İspanya,
Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye olmak üzere
farklı ülkeden 21 sözlü ve 40 adet poster sunum katılımcısı ile
gerçekleştirildi.
Kongre sonrası, CHEMTECH’14 Düzenleme Kurulu adına Prof.
Dr. Sabriye Pişkin, “YTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü tarafından düzenlenen uluslararası CHEMTECH’14 Kongresi’ne katkılarından ötürü öncelikle YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek,
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz ve YTÜ Kimya-Metalurji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Arıcı, YTÜ İletişim
Koordinatörlüğü ekibine; bildiri ile katılan, hakemlik ve oturum
başkanlığı yapan öğretim üyelerine teşekkürlerini sundu.
Bundan sonra gerçekleştirilecek olan ulusal ve uluslararası
kongrelerin kimya mühendisliği ve kimya teknolojileri alanında üniversitemize ve bölümümüze katkılar yapmasını, verimli
ve başarılı geçmesini dileriz” şeklinde konuştu.
yıldızlar ekim / 17
49
haber
YTÜ’LÜ
BİLİM İNSANLARINDAN
AFET RİSKİNE
TEKNOLOJİK ÇÖZÜM
Adli Tıp Kurumu’nun koordinatörlüğünde Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA)
desteği ile hazırlanan ‘AYATME’ projesi ile Türkiye, doğal afetler, kimyasal ve biyolojik saldırı ve her türlü
salgına karşı hazır olacak.
50
yıldızlar ekim / 17
Adli Tıp Kurumu’nun koordinatörlüğünde Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul
Kalkınma Ajansı (İSTKA) desteği ile hazırlanan ‘AYATME’ projesi ile Türkiye doğal
afetler, kimyasal ve biyolojik saldırılara
daha hazır olacak. Bir sene içinde faaliyete geçmesi beklenen Afet Yeri Adli
Tıbbi Müdahale Ekibi (AYATME) sayesinde, her türlü doğal, kimyasal, biyolojik ve
nükleer tehlike belirlenecek ve olay yerinde adli, tıbbi müdahale ve uygun koşullarda otopsi imkânı sağlanacak. Böylelikle başta salgın vs ihtimaller olmak
üzere yayılma tehlikesi bulunan vakalara
yerinde çözüm ve önlem alınabilecek.
“100 YILDA
100 BİN CAN KAYBI”
Türkiye’de son yüzyılda yaşanan afetlerden 50 milyon insanımız etkilendi. Bu
afetlerde 100 binin üzerinde can kaybı
yaşanırken, 250 bin kişi sakatlandı, bir
milyon bina çöktü ve 5 milyon insan evsiz kaldı. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı
bu tablo ve komşu ülkelerde yaşanan iç
karışıklıklar, Türkiye’yi yeni önlemler almaya sevk ediyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi, Adli Tıp Kurumu, İstanbul Ulusal Medikal Kurtarma
Ekipleri (UMKE) işbirliği, İSTKA desteği
ile hayata geçirilen proje ile, İstanbul’da
meydana gelebilecek doğal afetler, kimyasal ve nükleer olaylar sonrası olay
yerine giderek detaylı analiz ve incelemede bulunabilecek AYATME faaliyete
geçecek. Koordinatörlüğünü Medeniyet
Üniversitesi Öğretim Üyesi ve aynı zamanda Adli Tıp Kurumu’nda görevli Doç
Dr. Fatih Yağmur’un yaptığı proje, Adli
Tıp Kurumu’ndan da Doç. Dr. Yalçın Büyük, Dr. Taha Yasin Arslan, Yıldız Teknik
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Cemek, Prof. Dr. İbrahim Işıldak ve Doç. Dr.
Süleyman H. Sevilgen’den oluşan ekip tarafından yürütülüyor.
KİMYASAL VE NÜKLEER
ETKİYE KARŞI KORUMALI SİSTEM
Son teknoloji ile donatılacak ve iki konteynerden oluşan AYATME’ler afetler
sonrasında oluşacak sağlık risklerinin
analizleri, her türlü adli tıbbi müdahale,
otopsi faaliyetlerinin yanı sıra, kimyasal
ve nükleer saldırıların ardından tehdidin
boyutlarını belirlemek ve oluşturulan rapor doğrultusunda gerekli adımların atılmasını en hızlı bir şekilde sağlayacak.
AYATME ŞÖYLE ÇALIŞACAK;
Proje ile iki konteynerdan oluşan ve en
son teknoloji ile donatılmış adli tıbbi
yardım araçları oluşturulacak. Dışarıdan
gelecek nükleer ve kimyasal etkilere karşı tam korumalı bu araçlarda görevlendirilmek üzere yine konularında uzman
ekipler oluşturulacak. AYATME’ler afet
anında ve sonrasında kurbanların kimliklendirme, adli otopsi ve ölüm sebebinin
belirlenmesi, nükleer, biyolojik ve kimyasal etken tespiti gibi işlemleri en hızlı ve
en doğru şekilde yerine getirecek. Ayrıca
AYATME’ler afet sonrası kaotik ortamda her türlü adli tıbbi hizmeti sunacak,
afet riskini azaltmak için Ar-Ge ve yenilik
faaliyetlerini uygulayacak. Afet anında
alarm bölgesine afet yeri adli tıbbi müdahale aracı ulaşımı imkânlara göre hava,
kara ya da deniz yolu ile sağlanabilecek.
UMKE ekipleriyle koordineli çalışmaya
başlayacak AYATME, can kaybı olan olaylarda öncelikle naklinde sıkıntı olabilecek
olgularda yerinde adli otopsi işlemleri
yapılarak, ölüm nedeninin tespiti, örnek/
numune alımı, etken madde tespiti, varsa bulaşıcı hastalık riskine neden olan
kaynağın güvenli olarak araştırılması sayesinde afet bölgesinde kayıp oranı minimize edilecek.
“ABD’NİN ÜNLÜ DMORT’U
TÜRKİYE’YE KURULACAK”
Adli Tıp Kurumu’nun ve Yıldız Teknik
Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü
proje öncelikli olarak İstanbul’da hizmete girecek. Üstün teknolojik imkanlar ve
uzman kadro ile desteklenecek AYATME,
uluslararası bazda örnek teşkil edecek
yapıya kavuşturulacak. Afet Yeri Adli Tıbbi Müdahale Ekibi, imkanları ve tecrübeli
personeli ile ABD’de aktif olarak göre yapan ve ünlü afet sonrası müdahale ekibi
DMORT’dan (Disaster Mortuary Operational Response Team) daha kapsamlı
bir şekilde yapılandırılacak. İlk aşamada
İstanbul’da faaliyete geçecek AYATME,
kısa süre içinde tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde genişletilecek.
“SALGIN HASTALIK RİSKİNE
KARŞI YERİNDE ÇÖZÜM”
Özellikle son günlerde Afrika bölgesinde
tehdit oluşturan Ebola virüsü sonrası
ölümcül salgın hastalık tehlikesi tekrar gündeme geldi. AYATME ekibi bu tür
tehditlere karşı da etkin bir şekilde mücadele edecek. Virüs nedeniyle meydana
geldiği düşünülen ölüm olgularında maktulü taşımaktan ziyade olay yerine gidilerek gerekli adli tıbbi inceleme ve otopsi
işlemleri yapılacak etkenin yayılmasının
önüne geçilecek.
AYATME ekibi afet bölgelerinde yaptığı
görevin yanı sıra, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yaptığı etkinliklerle farkındalık
çalışmalarına katılacak. Tüm ekipmanları ve gezici laboratuvarlarıyla Türkiye’yi
gezecek AYATME ekibi afet, nükleer ve
kimyasal saldırı gibi olayların yaşanması
durumunda can kurtaracak bilgileri vatandaşlarla paylaşacak, gerekirse tatbikatlar yapacak.
yıldızlar ekim / 17
51
51
etkinlik
BÖTEFEST ile
11. KEZ BULUŞTULAR
Alanlarında kariyer sahibi Yıldız Mezunları, bu senenin mezunları
ve YTÜ BÖTE okuyanları ile akademisyenleri BÖTEFEST’te bir araya geldi.
Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) bölümü
geleneksel olarak gerçekleştirdiği BöteFest
ile bu sene de mezunlarını uğurladı.
Her yıl düzenlenen ve geleneksel hale gelen
BöteFest 11. yılını geride bıraktı. Mezuniyetlerinin ardından kariyer sahibi olan Yıldızlılar, bu senenin mezunları ve hala okumakta olan öğrencilerin yanı sıra; bölümün
öğretim görevlileri de katılım gösterdi. Ailelere de açık olan etkinlikte Yıldızlı Gençler,
gitar çalıp şarkı söylediler, halaylar çektiler.
Yeni mezunlarla, mezun olmuş ve sektörde
kariyer sahibi olmuş Yıldızlıları bir araya getirip, network ve iş imkanı sağlamaya da yarayan BöteFest’e çok sayıda sponsor destek
verdi.
52
yıldızlar ekim / 17
‘YILDIZFEST’ RÜZGÂRI
SONBAHARDA ESTİ
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Kulüpler
Birliği tarafından düzenlenen ‘YıldızFest’
bu sene 24-26 Eylül tarihleri arasında
Davutpaşa kampüsünde gerçekleştirildi.
Ünlü Şovmen Beyazıt Öztürk, pop müziğinin sevilen sanatçıları Sertap Erener,
Bengü, Hayko Cepkin gibi pek çok ünlü
ismi bir araya getiren YıldızFest, Davutpaşa kampüsünde festival havası estirdi.
Ardından sahne alan Bengü, Hayko Cepkin ve Kubat şarkılarıyla festivale katılanlarla müzik festivali yaşatırken, DJ
Funky C ise seçtiği müziklerle kampüsü
adeta coşturdu.
ismi Resul Dindar sahne aldı. Sertap
Erener’in şarkılarıyla keyifli dakikalar geçiren Yıldızlı öğrenciler, Resul Dindar’ın
birbirinden hareketli şarkılarıyla kendinden geçti.
Festivalin ikinci gününde ise sahneye pop müziğinin ünlü sanatçısı Sertap
Erener ve Karadeniz Müziği’nin sevilen
Festivalin son gerçekleştirilecek Model
ve Gripin ve amatör grupların konserleri
ise hava muhalefeti sebebiyle iptal edildi.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Manisa’nın
Soma İlçesi’ndeki bir maden ocağında
meydana gelen faciada 301 madencinin
hayatını kaybetmesi dolayısıyla ertelenen ‘YıldızFest 2014’ eylül ayında gerçekleştirildi. Festivale, YTÜ’nün akademik ve
idari personelleri, öğrenciler ve üniversite
dışından vatandaşlar katıldı. YTÜ Rektörü İsmail Yüksek de festivale katılarak
sanatçılar ve öğrencilerle bir araya geldi.
3 gün boyunca Davutpaşa kampüsünde
gerçekleştirilen festivalin ilk gününde
sahne alan Beyaz, kendisinden sonra sahne alacak Hayko Cepkin, Bengü,
Kubat ve Dj Funky C ile Beyaz Show’u
Yıldızlılar için gerçekleştirdi. Keyifli bir
sohbet havasında geçen Beyaz Show’da
sanatçılar öğrencilerin sorularını cevapladı.
yıldızlar ekim / 17
53
haber
BELEDİYE, EĞİTİM VE MEDYA İLİŞKİLERİ
KONUŞULDU
YTÜ’de düzenlenen Basın Danışmanları Platformu toplantısında, belediye - eğitim ve medya ilişkileri
konuşuldu. Toplantıya YTÜ Rektörü İsmail Yüksek, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve Gazeteci-Yazar
Abbas Güçlü de katıldı.
Marmara Belediyeler Birliği’nin öncülüğünde kurulan ‘Basın Danışmanları
Platformu’nun Haziran ayı toplantısı
Yıldız Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşti. İstanbul’da görev yapan
basın danışmanlarını siyaset üstü bir
oluşumla bir araya getiren platformun
toplantısına; Yıldız Teknik Üniversitesi
(YTÜ) Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek,
Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve
Gazeteci Yazar Abbas Güçlü de katıldı.
Belediye - eğitim ve medya ilişkilerinin
konuşulduğu toplantıda YTÜ Rektörü
Prof. Dr. İsmail Yüksek, basın danışmanlarına, dünyanın gözbebeği konumunda olan Türkiye üzerinde herkesin
bir hesabı olduğunu ve kirli oyunlar oynandığını belirterek şunları söyledi:
54
yıldızlar ekim / 17
“Türkiye üzerinde çirkin
hesaplar yapılıyor”
“Türkiye üzerinde oynanan bu oyunlar,
bugün ilk kez karşılaştığımız oyunlar
değil. Bizim öğrencilik yıllarımızdan
beri süregelen olaylarda, sokak çatışmalarında, darbelerle, idamlarla 5 bin
üniversite çağında genç kaybettik. Kaybettiğimiz bu gençler içinde belki de
bugünün siyasetine ve yönetimine yön
verecek çok önemli isimler de vardı. Biz
o dönemde çok büyük bir potansiyel yitirdik. Türkiye’yi yeniden bu kaosa çekmek isteyenler var, çok dikkatli olmamız lazım. Bu sorunları kendi içimizde
çözmemiz lazım. Yoksa Amerika, Irak’a
ettiği gibi, Suriye’ye ettiği gibi, Mısır’a
ettiği gibi yardım(!) etmeye kalkar. Bir
zamanlar medeniyetin ve turizmin beşiği olan bu ülkelerin halkları, bugün
kendi ülkelerinde ve hatta Türkiye’de
dilencilik yapıyorlar. Dünya ekonomisinde söz sahibi olmaya başlayan Türkiye ile ilgili benzer planları olanlara fırsat vermeyelim.”
Başkan Genç: “Sarıyer Belediyesi olarak
gençlerle omuz omuza ilerliyoruz”
Yüksek’in ardından söz alan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ise basın danışmanının başkan açısından önemine
ve Basın Danışmanları Platformu’nun
fonksiyonuna değindiği konuşmasında
bu toplantıya davet edilmesinden mutluluk duyduğunu söyledi.
Ülkemizin önemli ve köklü eğitim kurumlarından olan YTÜ’nün, özellikle son
zamanlardaki yükseliş çizgisinden övgüyle bahseden Genç, Rektör Yüksek’e
başarılı çalışmalarından dolayı teşekkür
etti. Gerek vakıf, gerekse devlet üniversitelerinin Sarıyer’e ayrı bir anlam kazandırdığını ifade eden Şükrü Genç, “Sarıyer
bu sayede adeta eğitimin beşiği haline
gelmiştir. Gerek öğrenci yurtlarımızla,
gerek özellikle ilkokul ve lise öğrencilerine verdiğimiz burslarla, okullara verdiğimiz fiziki destekle eğitime katkıda bulunma gayreti içindeyiz. Özellikle Sarıyer
sınırları dahilinde bulunan üniversitelerden gençler, çok güzel sosyal sorumluluk projeleriyle geliyorlar. Birlikte önemli
projelere imza atıyoruz, gençlerimizle
her alanda omuz omuza ilerliyoruz” dedi.
Abbas Güçlü: “Eğitime yatırım
yapan kazanır”
Toplantının onur konuğu olan Gazeteci-Yazar, Televizyon Programı yapımcısı Abbas Güçlü de; belediye, eğitim
ve medya etkileşimlerini değerlendirdi.
Belediyelerin eğitime daha fazla destek
vermesini ve basın danışmanlarının,
eğitim haberlerine yer vermeyen medya kurumlarını sorgulamalarını isteyen
Güçlü, eğitim kurumlarının fiziki destek
sorumluluklarının belediyelere devredilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Türkiye’deki eğitim ve gençliğin sorunlarına
değinen Güçlü, “Eğitime yatırım yapan
kazanır” dediği konuşmasında şunları
söyledi: “Türkiye’nin sorunu da, bu sorunun çözümü de belli. Bir; vatandaş iş
istiyor, işsizliği gidereceksiniz -ki bu da
eğitimle doğru orantılı-. İki; vatandaşın
temel ihtiyacı olan eğitim ihtiyacını sorunsuz karşılayacak ve en iyi eğitimi vereceksiniz. Üç; güvenlik -ki bu da eğitimle
bağlantılı-. İşte Türkiye’de bu sorunları
çözen, yani işin temelinde yatan eğitim
konusunda yatırım yapan kazanır.”
Güçlü ayrıca, Basın Danışmanları
Platformu’nun adını duymasına rağmen,
bu kadar örgütlü ve düzeyli bir çalışma
ortamı olduğunu bilmediğini belirterek,
bu durumun mesleki örgütlenmeler adına memnuniyet verici olduğunu söyler-
ken, Platform Başkanı Abdullah Arıdoru,
Platform çatı kuruluşu Marmara Belediyeler Birliği’nin Basın Danışmanı Fatih
Sanlav ve toplantıya ev sahipliği yapan
Yıldız Teknik Üniversitesi’ne teşekkür
etti.
YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek’in,
Şükrü Genç ve Abbas Güçlü’ye günün
anısına verdiği armağanın ardından, üniversitenin tarihi ve kültürel alanlarında
kısa bir gezi yapıldı. Basın danışmanları
ve konuklar, Yıldız Sarayı’nın bir bölümü
olup da YTÜ’ye tahsis edilen mekanlardan Hünkar Köşkü, Şehzade Konakları
ve Çukur Saray’ı gezdiler.
yıldızlar ekim / 17
55
kongre
EĞİTİME YENİ BAKIŞ AÇILARI
YTÜ’DE MASAYA YATIRILDI
YTÜ Eğitim Fakültesi ve Tem-Sen Tarafından Düzenlenen Eğitim Denetimi Kongresinde, Eğitim Denetim
Sisteminin Eksileri ve Artıları Tartışıldı. Yerli Yabancı Çok Sayıda Eğitimcinin Katıldığı Kongrede 3 Gün
Boyunca Türk Milli Eğitiminin 21. Yüzyıl Milli Eğitim Anlayışına Göre Yeniden Yapılandırılmasının Yöntemleri
Masaya Yatırıldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Eğitim
Fakültesi tarafından düzenlenen Eğitim
Denetimi Kongresi’nde Milli Eğitim ve
denetim mekanizmasının geleceği tartışıldı. Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden eğitimcilerin katıldığı kongrede
katılımcılar, ‘21. Yüzyıl İçin Eğitimi Yeniden Yapılandırmak: Sorunlar ve Arayışlar’, ‘Eller Yukarı, Arama Var! Okul Yöneticileri ve Öğretmenlerin Öğrencilerin
Üst ve Eşyalarını Aramalarının Hukuki
Dayanağı Var mıdır?’, ‘Köy Enstitülerinde
Eğitim Denetimi’, ‘İlkokul Öğretmenlerinin Denetimde Sapma Davranışlarına
İlişkin Görüşler’ gibi pek çok başlıkta sunum yaptı.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Eğitim
Fakültesi ve Tüm Eğitimciler ve Eğitim
Müfettişleri Sendikası (TEMSEN) işbirliğiyle 6.’sı düzenlenen ‘Uluslararası
Katılımlı Eğitim Denetimi Kongresi’ ‘Bu
56
yıldızlar ekim / 17
Günden Yarına Eğitim ve Eğitim Denetimi’ ana temasıyla gerçekleştirildi. YTÜ
Davutpaşa Kampüsü Kongre ve Kültür
Merkezi’nde düzenlenen kongreye TEMSEN Genel Başkanı Nermin Taşcıoğlu,
YTÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Göksel Ağargün, YTÜ İnşaat Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Kocatürk,
ve çok sayıda akademisyen eğitimci ile
öğrenci katıldı.
Kongrenin açılışında konuşan YTÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Göksel
Ağargün de, “Bu sene 6.sı düzenlenen
kongremizde, Türkiye’de eğitim denetimine ilişkin güncel sorunlara çözüm
önerilerinin, yeni uygulama ve yaklaşımların ve eğitim denetiminin geleceğinin
tartışılması hedeflenmektedir. Yapılan
çalışmalar bu konuda bizlere ve genç
araştırmacılara ışık tutacaktır.” diye konuştu.
“EĞİTİMCİ BARIŞI TESİS EDER”
TEM-SEN Genel Başkanı ve Eğitim-Denetimi Kongresi Eş Başkanı Nermin Taşcıoğlu ise, eğitimcinin en temel işinin insanın, insanca barış içinde yaşamasının
örgülerini, bilimin ışığı altında dokumak
olduğunu söyledi.
Son 5 yıl içinde Milli Eğitim Bakanlığı
denetim yapısında yaşanan anlayış ve
değişim trafiğinin hiçbir dönemde yaşanmadığına dikkat çeken Taşcıoğlu,
“Bu süreçte yanlış kurgulanmış ve çağa
ayak uydurmakta zorlanan Milli Eğitim
denetim yapısı silkelenmiş, sarsılmış ve
bilimsel gerçekler karşısında daha fazla
direnememiştir.” diye konuştu.
Taşcıoğlu, son dönemde yaşanan gelişmelere rağmen eğitimdeki tüm sorunların aşılmadığını, üstesinden gelinmesi
gereken çok sayıda problem olduğunu
belirtti.
Kongrede konuşan İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Kocatürk de,
çağımızda hızlı ilerleyen bilim ve teknolojinin bireylerin ve toplumların sosyal
ve ekonomik yaşantısını değişme ve
gelişme yönünde ciddi bir şekilde etkilediğini belirtti. Kocatürk bu gelişmenin
eğitimde bilgi yüklemenin yanında bilgiye ulaşma ve bilgi üretmeyi zorunlu
hale getirdiğini ifade etti.
TÜRKİYE AB STANDARTLARINDA
EĞİTİMİ HAK EDİYOR
Avrupa Birliği ülkelerinin kendi eğitim
politikalarını sürdürmenin yanı sıra,
mesleki ve teknik öğretim ve üretimde
kaliteyi arttırmak, standartları oluş-
turmak ve geliştirmek için ortak programlara katıldığını anlatan Kocatürk,
Türkiye’de de eğitim kalitesinin yükseltilmesinin ancak AB standartlarına
ulaşılmasıyla sağlanabileceğine dikkat
çekti. Standartlara ulaşmada ‘eğitimin
denetimi’ konusunun önemli yer tuttuğunu belirten Kocatürk, “Eğitim kurumlarının kalitesinin sürekli yükseltilmesi
ve gelişmelere ayak uydurmasının nasıl
sağlanacağı konuları eğitim denetimi ve
yönetiminin yeniden tartışılmasını gerektirmektedir.” dedi.
EĞİTİM DENETİMİ KONGRESİ
HAKKINDA
Ana teması “Bugünden Yarına Eğitim ve Eğitim Denetimi” olan kongrede Türkiye’de eğitim denetimine ilişkin
güncel sorunlar ve çözüm önerileri, yeni
uygulama ve yaklaşımlar ve eğitim denetiminin geleceği tartışıldı.
Etkinliğin ana konuşmalarını, Japonya
Kyoto Eğitim Üniversitesi profesörlerinden Prof. Dr. Kazuyuki ASAI ve Osmangazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selahaddin Turan yapacak. Belçika Eğitim
müfettişlerinden Ludo De Lee, Almanya
eğitim müfettişlerinden Michael Uth ve
Norbert Guss ile İskoçya eğitim müfettişlerinden Sadie Cushley’in kongreye
konuşmalarıyla katkı yaptı.
100’den fazla bildirinin paralel oturumlarla sunulduğu kongrede özelde Eğitim Denetimi Sistemi genelde ise Türk
Eğitim Sistemi detaylı olarak tartışıldı.
Sosyal etkinliklerle de zenginleştirilen
kongrede katılımcılar kongrenın ikincıi
günü aksamında tekne turu ve akşam
yemeğinde bır araya geldiler.
yıldızlar ekim / 17
57
7-17 aralık Şeb-i Arus haftası
Doç. Dr. Süleyman DOĞAN
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi.
MEVLANA’NIN ŞAHESERİ MESNEVİ’DE
EĞİTİM YÖNTEMİ
Mevlana veya Mevlana Celâleddin Rûmî olarak bilinen büyük Türk düşünürü Celâleddin Muhammed, 30 Eylül
1207’de Horasan yöresindeki Belh (bugün Afganistan sınırları içinde) şehrinde doğdu. Babası, kendi çağının
büyük mutasavvıflarından ve din bilginlerinden Bahaeddin Veled’dir. Mevlana 17 Aralık 1273 yılında Konya’da
vefat etti.
Mevlana’nın “Mesnevi” isimli eserinin
incelenmesiyle pedagoji biliminin yararlanabileceği bilgiler edinilebilir. Mesnevi,
Tasavvuf için büyük önem arz eden edebi
eserlerin belki de başında gelmektedir.
Yüzyıllardır bu esere dünyaca duyulan
ilginin son derece yüksek olduğu bilinmektedir. İlginin bu denli yüksek olması
iki temel sebebe bağlanabilir. Bunlardan
ilki eserin içerdiği mesajlardır. İkincisi ise;
eserin bu mesajları iletmedeki pedagojik
başarıdır. Mesnevi’ de insanı eğitmek için
anlatılan metotlar kadar, iyi bir eğitimin,
öğretmenin ve öğrencinin de sahip olması gereken özelliklere dair mesajlar verilmektedir. Bu metotların ve mesajların
modern psikoloji ve pedagoji bilimlerince
de bugün kabul edilen çeşitli doğrularla
çok sayıda kesişim içermesi Mevlana’nın
insan doğasını ne kadar iyi kavradığını ve
58
yıldızlar ekim / 17
eserinin evrenselliğini göstermektedir.
Mevlana, eğitimi ve eğitim uygulamalarını insan fıtratı üzerine bina etmiştir.
Mevlana modern eğitimde yer alan, “çocuğun benliğini öne çıkarma” düşüncesinden biraz daha ileri giderek, çocuğun
gerçek benliğini yakalayıp öne çıkmasını
istemektedir. Bu benlik, eğitim sayesinde
kendini bulacak, eğitimin hür havasında,
çocuğun bağımsızlık dünyasında yeni
kapılar açacaktır. Modern psikolojide “iç
gözlem” metodu olarak adlandırılan bu
metot Mesnevi’de, kendini gözleme, kendini anlama ve kendini tanıma olarak yer
alır. Mevlana’nın eğitim anlayışında değişim hayatın bizzat kendisidir. Ona göre,
değişime uğramayan ve değişime gönül
vermeyen bir eğitim, fert ve toplumları
yıkılmaya mahkûm eder, zehirler, kirletir
ve karanlıklara gömer.
Mevlana, baharın yeryüzüne getirdiklerinin bir benzerini eğitimin insan hayatında
meydana getireceğini ısrarla savunmaktadır. Değişim açısından eğitimin gücüne
değinen Mevlana şu misali vermektedir:
“Gübre bostanın gönlüne girip yok olur,
pislikten kurtulur. Sen de pislikten kurtulursan yücelir ve mutluluğa erersin.”
“
Mesnevî Kültürü” kültürümüzün temellerindendir. Eğitim, sanat, dinî ve sosyal hayatımızın hemen her safhasında Mesnevî ve Mevlana izlerini bulmak
mümkündür. Mevlana’nın hemen her
inancını dile getirirken kullandığı argümanlar, onun güçlü ve özlü bir bilgiye,
derin bir hikmete, günlük hayattan sade
ancak meselenin bamtelini yakalayan
hassas bir çağrışım kabiliyetine, kuvvetli
ye çalışmaktadır. Öğretmenle öğrencinin ilişkisini bal ile sütün ilişkisini örnek
vererek açıklamaktadır. Ona göre, bal ile
sütün birleşiminde, bal nasıl sütün içinde erirse ve orada kaybolursa, öğrenci de
öğretmeni ile böyle bir ilişki içinde olmalıdır. Mevlana öğretmen öğrenci ilişkisini
alışveriş şeklinde ifade etmektedir: “Sirke
verirsin, şeker alırsın; boncuk verirsin inci
alırsın; sürme verirsin, görüş elde edersin; pek hoştur bu alışverişte bulunmak.”
Buna göre eğitimci öğrencisinin değersiz
olan her şeyini değere çeviren, onu tatlılaştıran, incileştiren, görüş kazandıran
bir faaliyet içerisinde olmalıdır. O zaman,
öğrenciyi halkın kabulleneceği, halka bir
şeyler verebilecek seviyeye getirmiş olacaktır.
bir çözüm gücü ve duyguya, yer yer empatik, psikolojik tahlillere, derin bir sezişe,
orijinal görüş ve buluş kudretine ve eleştirel bakış tarzına sahip güçlü bir sima
olduğunu göstermektedir.
Eğitimle Hamlıktan Kurtulup
Olgunlaşmak!...
Eğitimde gönül faktörü özellikle iradî ve
toplumsal alandaki ferdî faaliyetlerde
önemli bir motif olarak karşımıza çıkmaktadır. Sevgi ve şefkate dayalı sosyal
iletişim eğitimde hem karşılıklı güveni
hem de özgüveni sağlamaya etki etmektedir. Aşk ve gönül kavramlarını vurgulu
biçimde kullanan Mevlana ve Yunus’un
yaşadıkları dönemdeki sosyal kargaşa,
bugün de kavrama olan ihtiyacı hatırlatmaktadır. Mevlana, eğitimin temeline
ihtiyaç kavramını koymuştur. Ona göre
eğitimi zorunlu kılan, insanın ham kabiliyetlerle dünyaya gelmiş olması ve bu ka-
biliyetlerin gelişebilmesi için bir eğiticiye
ihtiyaç duymasıdır.
Mevlana bitkinin yağmura olan ihtiyacını,
insanın eğitime olan ihtiyacına benzetmiştir. “Ekinlere benziyoruz cancağızım;
şu meydanda bitmişiz, dudaklarımız
kupkuru, canla gönülle yağmur bulutunu
arayıp beklemekteyiz.” Dudakların kuruması, insanın hamlığını ve eksikliğini
ifade etmektedir. Bu da onu arayışa ve
beklentiye sevk etmektedir. Hamlığın
doğurduğu bu arayış ve ihtiyaç, hep insanı sulayacak ve doyuracaktır. Hamlığını ve noksanlığını giderecek olan ise
eğitimdir. Mevlana’nın eğitimle ilgili ele
aldığı önemli konulardan biri de eğitimin
gücü meselesidir.
Eğitici öğrenci iletişimi
Mevlana eğitimle ilgili görüşlerinde eğitici öğrenci ilişkisinin sınırlarını belirleme-
Mevlana’ya göre hoca öğrencisinin can
aydınlığı olduğu için, öğrenci onun etrafında gezegenler gibi dönmelidir. Mevlana öğrencinin iyi bir dinleyici olmasını
istemektedir. Ona göre “Yücelik söz söylemede değil, dinlemekte aranmalıdır.”
Mevlana’ya göre “Öğretmenin heyecanı
ve şevki, öğrencisinin azmindendir.” Bu
ifadelerden derse kendini veren ve sürekli öğrenme isteği bulunan öğrencinin
öğretmenini motive ettiği anlaşılmaktadır. Mevlana, hoşgörü ve sevgiye dayanan bir disiplin anlayışını gündeme getirmektedir. Disiplin dıştan verilen değil,
öğrencinin iç âleminde oluşması gerekli
olan bir duygudur. Bunu da öğretmenin
öğrencisine karşı takınacağı hoşgörü ve
göstereceği sevgiyle oluşturması mümkün olabilecektir. Mevlana eğitimi bir
süreç olarak görmektedir. “Hiçbir ekmek
tekrar harmandaki buğday şekline dönemez” diyerek eğitimin sürekli bir gelişme
olduğuna ve eğitimle elde edilen kazanımların zamanla daha da anlam kazandığına dikkat çekmektedir.
Eğitim Metodu
Hocası Şems-i Tebrizi’den etkilenen
Mevlana, O’nun, “Bilim nedir?” diye sorusuna şu cevabı vermiştir; “Bilim, eğer
seni senden alamıyorsa,/Bilgisizlik, bu
bilimden yüz defa daha iyidir”.
Mesnevi’deki eğitim metodu, aslında
hoşgörü, sorun çözme, birlik-beraberlik,
toplumsal inşa, erdemlilik, orta yol, sabır,
kültürleme, kendini bilme, hicret-hizmet,
değerler eğitimi, rol-model olma, sevgi
ve muhabbet yolu gibi metotları kullanmıştır. Her mutasavvıf, aynı zamanda bir
terbiyeci yani eğitimcidir. Mevlana, “Benliğinden sıyrılma” metodunu eğitime
sokan ilk eğitimcidir. Kendine yönelmek,
kendini hissetmek, kendini arındırmak
ve dua gibi metotları eğitime sokmuştur.
Araştırma ve affetmeyi en etkili metotlar
yıldızlar ekim / 17
59
şarmanın aynı zamanda en önemli yollarından biridir.
7-Göz teması metodu; söz göze ve-
rilir ağızdan işitilir. Göz kalbin aynasıdır.
Kalbe ışık (nur) gözden gider. Mevlana
“insan gözden ibarettir” der. Mesnevi’nin
eğitimin metodu bugün ihtiyaç duyduğumuz değerler eğitimi için önemli bir yol ve
metottur. Tasavvufun insan eğitimi anlayışında önemli bir sorun, kişiler arası etkileşim ve toplumsal bütünleşme, uyum
(entegrasyon) olayıdır.
Düşünce ve Davranış
olarak görmektedir. Herkese kabiliyetine
göre hitap etme metodunu benimsemiştir. Hakikate ulaşmak için şüphenin
zaruri olduğunu gören belki de ilk filozoftur. Değişim, yenilik, gelişme ve yücelme
gibi çağdaş olan hedefleri, yaşadığı çağdaş eğitime gaye olarak tayin etmesi, ne
denli ileri görüşlü bir düşünür olduğunun
delilidir.
Mesnevi’de eğitsel uygulamaların kişiye göre değişmesi üzerinde durmakta,
eğitimin bireyselleştirilmesine dikkat
çekmektedir. “Çocuğa süt yerine ekmek
verirsen zavallı yavruyu o ekmek yüzünden öldü bil. Sonra dişleri çıkınca, kendi
kendine onun içi ekmek ister. Henüz
kanadı çıkmayan kuş uçmaya kalkışırsa bir yırtıcı kedinin lokması olur gider.”
Mesnevî’deki bütün fablları, temsilleri,
örnekleri, kıssaları, atasözlerini ve deyimleri eğitsel amaçlarla kullanmıştır.
Bunlar konunun anlaşılmasını kolaylaştırmanın yanı sıra konuya renk katmakta
ve sıkıcılığı bu yolla gidermektedir.
Mevlana’nın kullandığı eğitim metodu
bugünkü çağdaş eğitim kuramlarından
daimicilik (perennialism) metoduyla örtüşmektedir. Çünkü onun yolu; basitten
karmaşığa, yakından uzağa, somuttan
soyuta, kolaydan zora metodunu kullanmıştır. Eğitimde daimicilik genel adı ile
adlandırılan kuram genel, kapsamlı bir
eğitim kuramıdır. Bu kuramı savunanların üzerinde ısrar ettikleri şey; hayatın,
toplumun, insanın değişmeyen bazı gerçekleri vardır ve eğitim de kendisini bu
gerçekler üzerinde kurmalıdır.
Mesnevi’de yer alan eğitim metodu diğer
mutasavvıflarda olduğu gibi Hz. Peygamberin terbiye metodudur. Mesnevi’de geçen eğitim metodu başlıca şu başlıklarda
toplanabilir.
60
yıldızlar ekim / 17
1-Tebliğ’den ziyade temsil
metodu; bir nevi anlatımdan çok öze
dayanır. Kendileri yapıp, ettikleriyle örnek
olmaya çalışırlar. Yaptıklarıyla insanlara
çağrıda bulunur. Sözden çok öze bakar.
2-Sohbet metodu; insanları güzel
öğütlerle eğitmeye çalışır. Onlara gelen
insanlara nasihat ederler. Bu nasihatler
insanların içinde bulunduğu duruma göre
şekillenir. İnsanlar büyük bir aşk-şevk ve
heyecan içinde bu sohbetlerden yararlanırlar.
3-Sevgi metodu; Mevlana’nın, “sevgi
ölüleri bile dirildir” sözü tasavvuf terbiye
metodunu özetleyen bir sözdür. Sevgili
olmayan bir terbiye metodu düşünülemez. Sevgili köprüsüyle gönüller birbirine
bağlanır. Bu yolla insanlar iyilik ve faydalı
işlerde yapmada birbirleriyle yarışırlar.
4-Hoşgörü metodu; korkutmadan
sevgi yoluyla meseleye yaklaşır. Her meselenin içinden hoşgörü kültürüyle hareket eder. İnsanların hatalarından dolayı
sohbet halkalarından kovulmazlar. Onlara daha çok nasihat edilir ve kuşatıcı
bir ortam sunulur. Hoşgörü metodu sayesinde insanlar günahkârda olsa mutasavvıflara gelerek dertlerine derman
ararlar.
5-Taklit ve tatbik metodu; insanlar gördüklerini tatbikte gecikmezler.
Önlerinde bir örnek görürlerse onu tatbik etmek daha da kolaylaşır. İnsanoğlu
doğduğundan itibaren görerek öğrenir.
Görmek sözden daha önemli ve etkilidir.
6-Sabır metodu; sevgi, saygı, sorum-
luluk, sabır, sebat, sadakat sonucunda
saadet gelir. O nedenle sabır en önemli
eğitim yani terbiye yoludur. Fedakârlıkta
aynı zamanda bir sabır yoludur. Sabır ba-
Mevlana, davranışların ve işlerin düşüncelerin ürünü olduğunu savunmaktadır.
Ona göre bitkilerin topraktan çıkması
gibi, davranışlarda düşünceden çıkar.
“Haller sözlerden çıkar, sözlerde hallere
işaret eder.” Bu fikriyle Mevlana, davranışın temelini düşüncede görmektedir.
Mevlana, düşünceyi kuşa benzetir. Onu
hapsetmek için vurulan zincir ve kurulan
tuzakları kırıp mekânsızlık âlemine uçmasını istemektedir. Ona göre düşünce
bütün bağ ve etkilerden kurtulunca, ilahi
aşk şarabı gibi köpürür, tortuları dipte bırakır ve küpün ağzına çıkıverir. Canı, toprak denen bedenden arıtır ve miraca çıkar
ve orada yurt edinir. O mekândan hoşluk,
tazelik tatlılık ve parlaklık bulur. Düşünce
özgürlüğü olmayan, kendini özgür hissetmeyen insan yeni şeyler üretemez ve
yeni ufuklar peşine koşamaz.
Sonuç
Mevlana’nın eserlerinden anlaşılıyor ki
kendisi iyi bir pedagog, Mesnevi adlı şaheseri de bir pedagoji kitabıdır adeta.
Mevlana, eğitimin insanın yaratılış gerçeği üzerine kurulmasını, kişilerin tabiatlarındaki sanat ve hünerleri geliştirmesini
ve onların olgun gönüllerinin hizmetine
sunulmasını istemektedir. Mevlana iyi
bir cemiyet adamı olması münasebetiyle
iletişim, hoşgörü ve diyaloga büyük önem
vermektedir.
Mevlana yaşadığı dönemin iyi bir eğitimcisidir. Medresede, camide, sohbet meclislerinde hem öğretim faaliyetlerinde
bulunmuş hem de manevî eğiticilik vazifesini yürütmüştür. Bütün yaşamı eğitim
ve eğitsel etkinliklerle geçen Mevlana,
bütün eserlerini de bu amaçla yani insanların eğitimine duyduğu ihtiyaç sebebiyle
yazmış veya yazdırmıştır. Mesnevi’nin
yazılış aşamasında da bu amaç açıkça
görülmektedir. Özellikle öğretmen ve öğrencilerin istifade etmesi için yazılmıştır.
Bu yönüyle de Mesnevi didaktik bir eserdir.
SUNAY AKIN’DAN
YILDIZLILARLA SAMİMİ
SÖYLEŞİ
Türkiye’nin Sevilen Şair ve Yazarlarından Sunay Akın, Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE kulübü ve
Vakıfay Derneği’nin birlikte düzenlediği etkinlikte öğrencilerle buluştu. Öğrenci ve personellerin yoğun ilgi
gösterdiği etkinlikte, katılımcılar yanlarına getirdikleri kitapları bağışlayarak salona giriş yaptı.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) IEEE
Öğrenci Kulübü ve Vakıfay Derneği’nin
Anadolu’da halk kütüphanelerini kurmak
için başlattıkları seferberliğin ilk etkinliğinde şair-yazar Sunay Akın öğrencilerle
buluştu. YTÜ Davutpaşa Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki söyleşiye Eski Kızılay
Genel Başkanı ve Vakıfay Derneği Başkanı Tekin Küçükali, Eski Devlet Bakanı
Önay Alpago ile çok sayıda öğrenci katıldı.
ANNELER ÇOCUKLARIYLA SADECE 6.5
DAKİKA KONUŞUYOR
Söyleşi öncesi kısa bir konuşma yapan
Vakıfay Genel Başkanı Tekin Küçükali,
25-31 Mart’ın Kütüphaneciler Haftası olduğunu belirterek Tekin Küçükali,
“Türkiye’de bin 112 kütüphane var. Bunların 52 tanesi bazı sebeplerden dolayı
kapalı. Bize nüfusu çok yakın ve insanımızın da ilişkide olduğu ülke Almanya.
Bu ülkeye baktığımızda 10 bin 531 kütüphane var. İşte bu yüzden kitap dedik,
kütüphane dedik.” dedi.
İnternet ve sosyal meydanın etkilerinden de bahseden Küçükali, “Teknolojinin
bu boyutlara ulaşmadığı dönemlerde
annelerin çocuklarıyla göz göze gelerek
28 dakika konuştuklarını şimdi ise bu
rakamın 6,5 dakikaya düştüğünü söyledi. Küçükali sözlerine, “Bunun sebebi
ise televizyonlardır. Çocuklarımız 3 saat
düzenli olarak her gün televizyon seyrediyorlar. Bu bakımdan kitap kütüphane
çok önemli.” diye devam etti.
SUNAY AKIN’DAN SAMİMİ SÖYLEŞİ
Açılış konuşmasının ardından Türkiye’nin
sevilen yazar-şairlerinden Sunay Akın
öğrencilerle buluştu. Konuşmasında kendisinden önce konuşan Tekin
Küçükali’nin annelerin çocuklarıyla ilgilenmesi konusundaki sözlerini hatırlatan Sunay Akın, günümüzde Türkiye’nin
bütün sorunlarının bunların bir sonucu
olduğunu aktardı.
Türkiye’de müzecilik çalışmaları hakkında da bilgi veren Akın, Türkiye’de Koç,
Sabancı ve Ezcacıbaşı gibi holdinglerin
yanında sadece kendisinin bir müzesi
olduğunu ifade ederek, kendi kurduğu
oyuncak müzesi hakkında bilgi verdi.
Sunay Akın, Türkiye ve dünya gerçeği ile
ilgili pek çok konuda hikayeler anlattı.
Akın’ın yaklaşık bir saat süren söyleşisi
samimi bir havada gerçekleşti.
“KİTAPLAR BİLET OLDU, BİR GÜNDE
2 BİN KİTAP BAĞIŞLANDI”
İzleyicilerin yanlarına getirdikleri kitapları bağışlayarak salona girebildiği etkinlikte, YTÜ IEEE Kulübü ve Vakıfay Derneği Anadolu’da halk kütüphaneleri kurma
seferberliği başlattı. İlk halk kütüphanesi; Muğla Valiliği ve Ula Belediyesi’nin
katkıları ile Muğla ilinin Ula ilçesinde açılacak.
İsmini baharda açan Vargel çiçeğinden
alan “Vargel Eğitim Projesi” kimsesiz ya
da ailesi olup da ailesinin okutacak gücü
olmayan, gelecekte belki de dahi olabilecek çocukların eğitim masraflarını karşılamak, sosyal hayatlarındaki birtakım
eksikleri karşılayarak onları hayallerine
kavuşturmak amacıyla başlatıldı. İzleyicilerin kitap bağışlayarak girebildikleri
söyleşide yaklaşık 2 bin kitap toplandı.
yıldızlar ekim / 17
61
seminer
HAYDİ KIZLAR YAZILIMA!
Ytü, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü Öğrencilerinin Başlattığı Haydi Kızlar Yazılıma Projesi ile
İlköğretim Seviyesindeki Kız Öğrencilere Yazılım Eğitimi Verildi.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü (BÖTE) öğrencilerinin başlattığı Haydi Kızlar
Yazılıma Projesi, Microsoft Türkiye Açık Akademi ve Yıldız
Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri bölümü iş birliğiyle gerçekleştirildi. Bu proje ile ilköğretim seviyesindeki kız öğrencilere yazılım eğitimi verildi.
Projeyi gerçekleştiren öğrenciler, toplumda oluşan bilgisayar
dünyasında erkeklerin daha egemen olduğuna dair inancı yıkarak, özellikle yazılımın kızlar tarafından da yapılabileceğini
göstermeyi amaçladılar. Proje kapsamında yazılımın eğitimini veren dört öğretmen adayı da bu amaca uygun olarak
bayanlardan oluştu.
Esenler Belediyesi ve Milli Eğitim Bakanlığı destekli projeye
katılan öğrenciler, Microsoft Kodu Game programı ile kendi oyunlarını yazmayı öğrendiler. “Kendi oyunumu kendim
yapıyorum” diyen öğrenciler, kendi başlarına elma yiyerek
puan alabilme, dünya oluşturabilme, belli bir puan elde edince oyunu kazanma gibi becerileri kazandılar.
62
yıldızlar ekim / 17
Kız öğrencilerin yazılıma beklenenden daha fazla ilgi ve başarı göstermesi projenin amacına ulaştığını gösterirken,
gelecek yıllarda bilişim dünyasında bayan yazılımcıların artabileceğine dair umut ışığı oldu. YTÜ BÖTE öğrencileri, projenin periyodik aralıklarla devam edeceğini söyledi.
YILDIZ’DA MEHMET ERDEM
RÜZGARI ESTİ
Seslendirdiği ‘Hakim Bey’, ‘Haydi Gel Gidelim’ Gibi Parçalarla Müzikseverlerin Beğenisini Kazanan
Pop Sanatçısı Mehmet Erdem Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Muhteşem Bir Konser Verdi.
Türk Pop Müziği’nin son dönem sevilen sanatçılarından Mehmet Erdem’in, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) verdiği konserde
gençler müziğe doydu.
Wanda Entertainment öncülüğünde YTÜ
Müzik Kulübü öğrencileri tarafından hazırlanan akustik konser serisinin ilki Mehmet
Erdem performansı ile başladı. Davutpaşa
Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konserde, ‘Hakim Bey’, ‘Haydi Gel
Gidelim’ gibi şarkılarıyla müzikseverlerin
beğenisini toplayan Mehmet Erdem konserine Yıldızlı öğrencilerin yanı sıra, kampüs dışından gelen müzikseverlerin ilgisi
de yoğun oldu. 1000 kişi kapasiteli Kongre Merkezi’ndeki konsere yaklaşık bin 500
Mehmet Erdem hayranı akın edince ayakta kalanlar salonun boşluklarına oturarak
konseri takip etti. Hayranlarının da eşlik
ettiği şarkılarla kendinden geçen Mehmet
Erdem yaklaşık 2,5 saat süren konserinde
30’a yakın parça seslendirdi.
yıldızlar ekim / 17
63
yarışma
YILDIZLI MİMAR ADAYLARI
ÖDÜLE DOYMUYOR
YTÜ Mimarlık Fakültesi Öğrencileri ulusal çapta iki yarışmada dereceye girdi. Türkiye’nin çeşitli
üniversitelerinden takımların katıldığı yarışmalarda YTÜ mimar adaylarının bulunduğu takımlar
birincilik ve ikincilik kazandı.
Y
ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mimarlık Fakültesi öğrencileri, Türk
Yapısal Çelik Derneği ve İzocam
tarafından düzenlenen iki ayrı yarışmada ödüllere adeta ambargo koydu. Türk
Yapısal Çelik Derneği tarafından düzenlenen PROSteell yarışmasında YTÜ ekibi
birinci olurken, İzocam tarafından düzenlenen Üniversite Öğrencileri Yalıtım
Yarışması’nda ise YTÜ ve Bilgi Üniversitesi öğrencilerinden oluşan ekip ikinciliği
kazandı.
YTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencilerine ilk
ödül Türk Yapısal Çelik Derneği tarafından bu yıl 14.’sü düzenlenen PROStell
yarışmasından geldi. Çelik malzeme ile
yaratıcı çözümler geliştirmek üzere, mimarlık ve mühendislik bölümü öğrencilerinin birlikte çalışmalarını teşvik etmek
amacıyla düzenlenen yarışmaya toplam
31 grup, projeleri ile başvurdu. Bu yıl,
64
yıldızlar ekim / 17
“Afet Konutları Çelik Sistem Tasarımı” teması altında yapılan yarışmada, YTÜ Mimarlık Bölümü öğrencilerinden Oğuzhan
Aydın, Yücel Demir, Burçak Sönmez, Sinan Tuncer ile Boğaziçi Üniv. İnşaat Mühendisliği Bölümünden Şenol Keskin’den
oluşan ekip, birinci oldular.
Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencilerine bir ödül de İzocam tarafından düzenlenen ‘Yalıtım
Yarışması’ndan geldi. Yarışmada ODTÜViyana Teknik Üniversitesi öğrencileri
birinci olurken; Yıldız Teknik Üniversitesi
Mimari Tasarım Yüksek Lisans öğrencisi Esra Yılmaz, İstanbul Bilgi Üniversitesi
Mimari Tasarım Y. Lisans öğrencisi Mete
Keskin ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimari Tasarım Y. Lisans öğrencisi Alperen
Türk’ten oluşan ekip ikinci; İTÜ ekibiyse
üçüncü oldu.
Ulusal etapta dereceye giren projeler,
Saint-Gobain Insulation tarafından 2830 Mayıs 2014 tarihlerinde Bükreş’te
düzenlenecek Multi Konfor Binalar
Yarışması’nda Türkiye’yi temsil etti.
tören
YILDIZ-TÖMER’den
Renkli Mezuniyet Töreni
2013-2014 Öğretim Yılında Faaliyete Başlayan Yıldız Teknik Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama
ve Araştırma Merkezi (Yıldız-Tömer) İlk Mezunlarını Renkli Görüntülere Sahne Olan Bir Törenle Verdi.
2013 yılının Eylül ayında Başbakanlık YTB
(Yurt dışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı) tarafından yapılan zorunlu
sınavları geçerek gelen öğrenciler, öğretim yılı
sonunda Avrupa Dil Portföyü’ne uygun olarak
C1 diploması alarak bölümlerine geçmeye hak
kazandılar. Suriye, İran, Fas, Filistin Kenya,
Moritanya, Sırbistan, Çin, Bangladeş, Somali,
Kosova ve Sierra Leone gibi dünyanın dört
bir yanından gelen öğrenciler, diplomalarını
Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Sevim Yılmaz
Önder, öğretmenleri Banu Özer Griffin ve
Zeynep Kürük’ün elinden aldılar.
Renkli görüntülere sahne olan diploma
töreninin ardından öğrenciler, kendi ülkelerinin
bilinen
şarkılarını
beraber
söylerken,
vedalaşma sırasında duygusal anlar yaşandı.
yıldızlar ekim / 17
65
“STANDARTLAR, HERKESE
EŞİT FIRSATLAR SUNAR”
Standartlar, insanlık tarihi kadar eski olan, günlük yaşamın her alanında bulunan, hayatı
kolaylaştırmak, sosyal, ekonomik, kültürel ve benzeri alanlarda belirli bir düzen tesis
etmek amacıyla oluşturulan kurallardır. İnsanların anlaşabilmek için kullandıkları dil ve
yazı da aslında birer standarttır.
Ürünler ile ilgili standartlar çok eski
tarihlere dayanmaktadır. İlk ortaya
çıkan ürün ile ilgili standartlar, ölçüm standartlarıdır. Bu standartlar,
mal ve hizmet alışverişinde bulunan
tarafların ilişkilerde haksızlığa yol açmamaları için fiziksel ölçüm temelinde yayınlanmıştır.
Standartların yazılı olarak yürürlüğe konulduğu ilk uygulama ise 1502
tarihine dayanmaktadır. Standardın
bugünkü anlamında algılandığını
gösteren yazılı en eski belge olarak
dünya tarihine geçen “Kanunname-i
İhtisab-ı Bursa”, Osmanlı Padişahı
66
yıldızlar ekim / 17
Sultan II. Bayezit Han tarafından ferman olarak yayınlanmıştır. Bu belgede kalite, boyut, ambalaj gibi konularda standartlar belirlenmiş, narh ve
ceza hükümlerine de yer verilmiştir.
Standardizasyon çalışmalarının günümüz anlamında kullanımı, yani
belirli ve yetkili kuruluşlar tarafından
standartların belirlenmesi çalışmaları
20.yüzyılda gerçekleşmeye başlamıştır.
Uluslararası standartlar teşkilatı olarak ilk kurulan teşkilat 1906 yılında
faaliyete geçen Uluslararası Elektro-
teknik Komisyonu (IEC)’dur. Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) ise
1947 yılında kurularak çalışmalarına
başlamıştır.
Standardizasyon faaliyetlerinin önemine ve faydalarına dikkat çekmek
üzere, her yıl 14 Ekim’de “Dünya
Standartlar Günü” kutlanmaktadır.
Dönemin Türk Standardları Enstitüsü Başkanı olan Faruk Sunter’in,
Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı Genel Kurulu’na sunduğu teklifle tüm dünyada “Dünya Standartlar
Günü”nün kutlanmasına karar verildi.
1970 yılından bu yana her yıl Ulusla-
14 ekim dünya standartlar günü
rarası Standardizasyon Kuruluşu (ISO),
Uluslararası Elektroteknik Komisyonu
(IEC) ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) ortak yayınladıkları
mesajla 14 Ekim Dünya Standartlar
Günü’nü kutlamaktadır. Ortak mesajın
bu yılki teması “Standartlar, herkese
eşit fırsatlar sunar”başlığıyla açıklanmıştır.
Ticaretin uluslararası dili olan standartlar, küresel piyasaları geliştiren,
etkin iş ortamları yaratan, ekonomik
büyümeyi destekleyen ve iklim değişikliğinin azaltılmasına katkı sağlayan en önemli araçlardır. Uluslararası standartlar, enerji verimliliğinden
yönetim sistemlerine, iklim değişikliğinden, bilgi ve iletişim teknolojilerine kadar bütün sektörlerde dünyanın
önde gelen uzmanlarının fikir birliğine
vardığı görüşleri yansıtırlar. Böylece
gelişmekte olan ülkelerin “tekerleği
yeniden icat etmekten” kaçınmalarını
sağlayan iyi uygulamaları ortaya koyarak hızlı ekonomik büyümeyi destekler, iletişim ve işbirliği önündeki
engelleri kaldırarak olumlu değişimi
sağlarlar. Standartlara uygun ürün ve
hizmetler, söz konusu ürün ve hizmette bulunması gereken asgari şartların
karşılanmasını garanti etmektedir.
Standartlara uygun üretim maliyetleri düşürdüğü, verimliliği ve rekabeti
artırdığı için tüketicinin daha uygun
fiyatla ürün veya hizmete erişimine
imkân sağlar.
Ülkemizin küresel pazarda güçlü olabilmesi için uluslararası ve bölgesel
standardizasyon kuruluşlarında etkin
olarak yer alması gerekmektedir. Bunun için TSE olarak ISO, IEC, ITU gibi
uluslararası standardizasyon kuruluşları ile bölgesel standardizasyon kuruluşlarının çalışmalarına ülkemiz adına
katılıma büyük önem vermekteyiz.
Uluslararası (ISO ve IEC) ve Avrupa
standardizasyon kuruşlarının (CEN ve
CENELEC) tam üyesi ve ülkemizdeki
tek temsilcisi konumunda olan TSE, bu
kuruluşların standart hazırlama çalışmalarını yürüten teknik komitelerine
ülkemiz adına görüş bildirmektedir.
TSE’nin ülkemiz adına yaptığı bildirim, Enstitü bünyesinde 20 sektörde
kurulan 97 Ayna Komiteye üye olan
özel sektör, kamu, üniversite, sivil toplum örgütleri ve tüketicilerden gelen
görüşlerden oluşturulan mutabakat
metnidir. Böylelikle ülkemiz sanayicileri, ihracatçıları, uluslararası ve bölgesel standart hazırlama çalışmalarına
standartlar yayınlanmadan müdahil
olma imkânı elde etmektedir.
TSE standardizasyon alanındaki çalışmaları ve sahip olduğu saygınlık ile
geçmişten bu yana uluslararası stan-
dardizasyon kuruluşlarının yönetim
organlarında da önemli görevler üstlenmektedir. Enstitü son olarak, 2014
yılı Eylül ayında yapılan Uluslararası
Standardizasyon Teşkilatı (ISO) Genel
Kurul toplantısında, teşkilatın politikalarına yön veren Genel Kurul’dan
sonraki en üst yönetim organı olan ISO
Konseyi üyeliğine seçilmiştir.
16 Ekim’de 60’ıncı kuruluş yıldönümünü kutlayacak olan Türk Standardları
Enstitüsü, bugüne kadar olduğu gibi
bundan sonra da Türkiye’de standardizasyonun ülke için taşıdığı önemi
anlatmaya, bu konuda tüm kesimlerin
bilinçlenmesine yönelik toplantı, çalıştay ve sempozyumlar düzenlemeye
devam edecektir.
Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen Türkiye’nin
standardizasyon alanında dünya devleriyle aynı kulvarda olması gerektiği
açıktır. TSE, bu bilinçle standardizasyon çalışmalarına devam etmektedir.
Bu düşüncelerle standartların öneminin anlaşılmasına, standardizasyon
bilincinin ülkemizde ve tüm dünyada yaygınlaşmasına hizmet eden 14
Ekim Dünya Standartlar Günü’nü kutluyorum.
TSE Başkanı Hulusi Şentürk
yıldızlar ekim / 17
67
67
etkinlik
TEKNOLOJİ,
YOK EDEBİLİR DE
KURTARABİLİR DE
Sektörün Önde Gelen Firmaları İle Öğrencileri Bir Araya Getiren, Ytü Çevre Kulübü’nün Düzenlediği
‘Yeşil Sektör 2014’De ‘ Sürdürülebilir Çevre’ Perspektifi Masaya Yatırıldı.
68
yıldızlar ekim / 17
etkinlik
Y
ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Çevre Kulübü’nün bu yıl üçüncü’sünü
düzenlediği Yeşil Sektör Seminer
Günleri iş dünyasının devlerini öğrencilerle bir araya getirdi. Sektörün önde
gelen firmaları bu seneki seminerde Sürdürülebilir Çevre ve Enerji Yaklaşımları’nı
masaya yatırdı. Davutpaşa Kongre ve
Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte, sektörün önemli firma ve isimlerinin
çevreci yaklaşımları, öğrencilerle buluştu.
“Sektörün devlerinden sürdürülebilir
çevre ve enerji yaklaşımları” sloganıyla
gerçekleştirilen programa YTÜ Rektörü
Prof. Dr. İsmail Yüksek’in yanı sıra Eski
Orman Genel Müdür Yardımcısı Ramazan Çakır, YTÜ Çevre Mühendisliği Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Güleda Engin, sektörün
önemli firmalarından üst düzey yöneticiler, çok sayıda öğrenci ve öğretim üyeleri
katıldı.
“ÇEVRE VE ENERJİ KONULARINI
ÜLKE GEREKSİNİMLERİNE
ADAPTE ETMELİYİZ”
Etkinlikte konuşan YTÜ Rektörü Prof. Dr.
İsmail Yüksek, Çevre Kulübü’nün faaliyetlerinin sektörel ve sosyal sorumluluk
anlamında önemli faaliyetler olduğunu
aktaran Rektör Yüksek, çevre ve enerji
konularının ülke gereksinimlerine adapte edilecek şekilde çözüm odaklı bir bakış
açısıyla ele alınmasının önemli olduğuna
dikkat çekti.
DOĞAYI YOK EDECEK TEKNOLOJİ,
DOĞAYI KURTARABİLİR
Çevre Kulübü Başkanı Ahmet Semih
Özdür de, Yeşil Sektör etkinliğini Yıldız
Teknik Üniversitesinin büyük kongre
ve kültür merkezinde yaptıklarını ancak beklediklerinden çok daha fazla ilgi
gördüklerini ifade ederek, gerek sektör
temsilcileri, gerekse öğrencilerin sürdürülebilir çevre ve enerji konularına dair
ilgisinin sevindirici olduğunu söyledi. Özdür, 2015’in Mart ayında gerçekleşecek
bir sonraki etkinlikte çıtayı daha da yükselteceklerini ifade ederken “Etkinlikte
en dikkat çeken unsur, doğayı yok etme
aşamasına gelmiş teknolojinin, günümüzde doğayı kurtaracak bir araç olarak
kullanılabileceğinin benimsenmesi olmuştur.” diye konuştu.
Enerji, otomotiv, yeşil ekonomi, inşaat, yeşil kimya, yeşil binalar gibi birçok
konuda sunumların yapıldığı etkinlikte,
ayrıca geri kazanım ve proje atölyeleri,
Taşların Çığlığı Hatice Şenlik sergisi, CV
Bank ve Karakter Analizi gibi pek çok etkinlik gerçekleştirildi. Öğrenciler etkinlik
sırasında Mitsubishi firması tarafından
yapılan dünyada seri üretime geçen ilk
elektrikli araç olma özelliği taşıyan
i-Miev’i inceleme imkânı buldu.
İki gün süren etkinlikte, İBB Atık Yönetim
Müdürü Türker Eroğlu, Eczacıbaşı/Vitra
Artema İnovasyon ve Sürdürülebilirlik
Yöneticisi Cihan Koral Malak, Mitsubishi Ticari Araçlar Ürün Yöneticisi Şevket
Necmettin Gürcan, TÜSİAD Şirketler Sorumlusu Melda Çele, Anadolu Cam Çevre ve Standartlar Genel Müdürü Haluk
Şardağ, Tüpraş Yatırımcı İlişkiler Koordinatörü Jonathan David Lamb’ın da
aralarında bulunduğu sektörün önemli
isimleri, Atık Yönetimi, Sürdürülebilirlik
ve İnovasyona, Katı Atıktan Enerji Yönetimi, Yeşil Binalar, Enerji Verimliliği ve
Biyogaz gibi konularda sunumlar yaptı.
yıldızlar ekim / 17
69
yarışma
YTÜ RACING İLK FORMULA
ARACIYLA İNGİLTERE’DE!
YTÜ Racing İlk Formula Aracı YTR01
Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri tasarımını, üretimini ve testini gerçekleştirdikleri formula aracı ile İngiltere’nin
Sİlverstone pistinde gerçekleştirilen
Formula Student yarışmasına katılarak, Türkiye’yi temsil eden tek üniversite
oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri, kazandıkları bu tecrübe ile 2015 yılı
için Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ikinci
formula aracını üretmek için çalışmalarına son hız devam ediyor!
YTÜ Racing Formula Student takımı,
Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Teknolojileri Kulübü’nün (Maktek) organi-
70
yıldızlar ekim / 17
zasyonu olarak 2011 yılının sonunda
öğrenciler tarafından kuruldu.
Öncelikli olarak ekip, yarışmanın sadece
tasarımlar yapılarak katılınan Class-2
ayağında yarıştı. 2012 Temmuz ayında İngiltere’nin Silverstone yarış pistinde gerçekleştirilen Formula Student
2012’de ekip, maliyet sunumunda 6.
olarak Class-2 ayağını başarıyla tamamladı.
YTÜ Racing ekibi, 2012’nin ardından
sonraki iki yıl boyunca, Yıldız Teknik
Üniversitesi’nin ilk formula aracını üretmek için yaptığı çalışmalar neticesinde
üretilen ilk formula aracı ile Formula
Student’a katıldı. Yarışmada ilk yıl aracı olarak jürilerden beğeni topladı. Yarışmada kazanılan bilgi ve tecrübe ile
İngiltere’den dönen ekip, gelecek yılın
yarış aracını tasarlamak için takım yapısını ve planlarını kurdu, ardından vakit
kaybetmeden 2015 yılı için konsept tasarıma başlandı.
YTÜ Racing 2015 yılı için 26 lisans öğrencisi ve 3 danışman hocası ile, Yıldız
Teknik Üniversitesi’nin ikinci yarış arabasını yapmak için çalışmalarına devam
ediyor.
Teknik Özellikleri
Uzunluk/yükseklik/genişlik/aks açıklığı
2746mm/1203mm/1486mm/1525mm
Araç ağırlığı
330kg
Süspansiyon
4 teker bağımsız double wishbone, Fox DHX-RC4 süspansiyon
Lastikler
Pirelli 530x180x13 inch GP3 series
Jantlar
13’’ -7’’ tek parça çelik
Şasi
1020 çelik kafes yapı, Fiber glass karoser
Fren Sistemi
Ön arka bağımsız hidrolik fren sistemi, çift pistonlu kaliper,
porya bağlantılı 200 mm fren diskleri
Formula Student
Formula Student Formula SAE™ adıyla 1981 yılında ABD’de
otomotiv mühendisleri derneği tarafından kurulan yarışmanın İngiltere ayağıdır.1999 yılından beri İngiltere’de yapılan
yarışma diğer FSAE serileri ile çok benzer kurallar içermekte
ve FSAE serileri arasında en çok kuralı barındıran yarışmadır. Institution Of Mechanical Engineers (IMechE) tarafından
düzenlenmektedir.
Yarışma konseptinde üniversite öğrencilerinin oluşturduğu
takım bir yıl içerisinde formula tipi tek kişilik bir yarış aracının tasarımını, üretimini ve testini gerçekleştirir ve yarışma
zamanında aracını jüri önünde sergileyip çeşitli performans
testlerine katılırlar. Bir yarış aracının yanında öğrenciler, bir
firma gibi aracının maliyet analizlerini, pazar analizlerini, satış tahminleri, firma yönetimi, organizasyon yapısını bir jüri
önünde sunarlar.
Yarışmaya katılan öğrenciler teknik becerilerini gerçek bir
yarış aracı üzerinde sergileme ve test etme olanağı bulurlar.
Alınan teorik bilgiler ile pratik becerileri bir araya getirerek
kariyerleri için önemli tecrübe kazanırlar. Formula Student
pratik becerilerin yanı sıra öğrencilere tasarım ve üretim, takım çalışması, zaman yönetimi, proje yönetimi, pazarlama
gibi alanlarda eşsiz bir tecrübe sağlar.
Güç Ünitesi
119 HP (sınırlanmamış) Honda CBR 600 RR 4 zamanlı çok
noktadan enjeksiyonlu atmosferik motor, zincirli aktarma,
torsen sınırlı kaymalı diferansiyel, öğrenci tasarımı egzoz,
emme manifoldu, sulu soğutma sistemi, MegaSquirt ECU
yıldızlar ekim / 17
71
röpörtaj
Uzm. Dr. Neşe ATACI
Prof. Dr. Mehmet Mustafaev’in Anısına
Eğitimi, Türkiye’ye gelişi, ulusal ve uluslararası başarıları, bilimsel çalışmaları, Yıldız ailesinde geçirdiği dönem ve aile hayatı ile
ölümünden 7 yıl sonra Yıldızlılar dergisinin unutamadıklarımız köşesinde, Polimer Kimyası ve Kimyasal İmmünoloji uzmanı Prof. Dr.
Mehmet MUSTAFAEV’i hatırlayacağız. Mehmet Hocamız ile ilgili dökümanlarla bizi buluşturan YTÜ Biyomühendislik bölümünde
öğretim üyesi olan eşi Yard. Doç. Dr. Zeynep Mustafaeva’ya yardımları için ve anılarını bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz.
“Prof. Dr. Mehmet Mustafaev proteinlerle kompleksleşen polimerlerin tasarımı ve sentezi, bu tür komplekslerin fiziko-kimyasal
ve işlevsel özellkilerinin araştırılması ve biyomedikal uygulamaları konusunda öncülük yapmış bir bilim adamıdır. “
Prof. Dr. Engin BERMEK
TÜBİTAK MAM Araştırma Merkezi
“M. Mustafaev uzun zaman Moskova’da immunologlarla ve kimyacılarla birlikte çalışmış ve uluslararası alanda polielektrolitler,
biyopolimerler, interpolikompleksler ve kimyasal immünoloji konusunda değerli çalışmaları ile tanınmıştır. Bilimsel ilgi alanının
genişliği eserlerinde de kendini göstermektedir. Eserlerinde ele alınan konular polimerlerin modern fizikokimyası, moleküler
biyoloji (immünoloji) ve biyofizik problemlerini kapsar.”
Prof. Dr. Sezai SARAÇ
İstanbul Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü
“Bizi talihin bir araya getirmesi tesadüf değildir. Biz seninle her zaman hem hayata hem de bilime karşı sadakatli ve dürüst olduk.
Ama sen hayatta da bilimsel çalışmalarında da kendine hiç acımadın. Sen bana ve etrafındaki herkese ilham verdin. Senin bilimsel
başarıların hep örnek olacaktır.”
Prof. Dr. A. Demchenko
TÜBİTAK MAM Araştırma Merkezi
72
“Bugün, YTÜ Biyomühendislik Laboratuvarlarını gezdim. Arkadaşım ve uluslararası bir bilimadamı olan Mustafaev’in yaptıkları
ile gurur duydum. “
Prof. Dr. Abel Meherremov
BDU Rektörü ve AMEA Üyesi
yıldızlar ekim / 17
Başarılarla Dolu Bir Yaşam Hikâyesi
Mehmet Mustafaev, üniversite eğitimine Bakü Devlet Üniversitesinde (BDU)
başladı. Bakü Devlet Üniversitesi Kimya
bölümüne, üstün başarılı öğrencilere verilen Lenin Bursunu kazanarak girdi. Öğrenciliğinin ikinci senesinde BDU Kimya
bölümünden Moskova Devlet Üniversitesi (MGU) Kimya bölümüne geçiş yaptı.
1966
yılında
Moskova
Devlet
Üniversitesi’nin Kimya Bölümünden,
derece ile tamamlayan öğrencilere verilen kırmızı diplomayı alarak mezun
oldu. 1970-1990 yılları arasında Moskova Devlet Üniversitesi, eski Sovyetler
Birliği Bilimler Akademisi ve Sağlık Bakanlığının Biyofizik ve İmmunoloji Enstitüsünde kıdemli araştırmacı ve grup
lideri olarak çalıştı. 1970-80 soğuk savaş
yıllarında Rus askerlerini radyasyondan
korumak için yürütülen araştırma çalışmalarında aktif rol aldı. 1980’den sonra
vücudun bağışıklık sisteminin polimerik
malzemelerle güçlendirilmesi araştırma
çalışmalar sırasında sentetik polimerlerin adjuvant (yardımcı) işlevi gördüklerini
deneysel çalışmalarla ispat etti. Yapay
aşı üretimi projesinin temelleri böylece
atılmış oldu. 1970 yılında doktora ünvanını (Ph.D), 1981 yılında ise ikinci Doktora (Dr.Chemical Science) ünvanını aldı.
1990 yılında Bakü Devlet Üniversitesi
Kimya Fakültesinin davetini kabul etti.
Aynı yıl Profesör olduğu Bakü Devlet
Üniversitesinde (BDU) 3 yıl boyunca
Bölüm Başkanlığı yaptı. Bu dönemde
Kimya Bölümü bünyesinde “Yapay anti-
jenler ve Aşılar Kimyası” Laboratuvarını
kurdu.
1974 yılında kimyager olan Zeynep Mustafaeva ile Moskova’da çalıştıkları enstitüde tanıştılar ve evlendiler. Her başarılı
erkeğin arkasnda bir kadın vardır sözünü tasdiklercesine özel hayatında olduğu kadar iş hayatında da eşinin desteğini aldı. Birlikte başlattıkları birçok projeyi
eşi Zeynep Mustafaeva ekibi ile birlikte
halen devam ettirmektedir.
Türkiye’ye Gelişi
Mehmet Mustafaev’in Türkiye’ye gelişi
ve Türkiye’deki çalışımaları 1993 yılında
İstanbul Teknik Üniversitesinden aldığı
daveti kabul etmesi ile başladı. 19931996 yıllarında misafir Profesör olarak
İTÜ’de öğretim üyeliği yaptı. İTÜ’de Biyoaktif Fonksiyonel Polimerlerin Sentezi
ve İncelenmesi konusunda, kurduğu ekibi ile birlikte çalışmalar yaptı.
Kendisini geliştirmenin yanı sıra görev
aldığı kurumuna da marka değeri kazandıracak çalışmalar yaptı.
Tübitak’ta Dünyada ilk Kez Yapılan
Çalışmalara İmza Attı
1996’da TÜBİTAK Marmara Araştırma
Merkezi (MAM), Genetik Mühendisliği
Bölümü Biyoteknoloji Araştırma Enstitü
’de (GMBAE) Aşı ve Kimyasal İmmunoloji
Bölümünü oluşturdu. Burada, Kimyasal
İmmunoloji grup başkanı ve Aşı Stratejik İş Birimi Koordinatörü olarak görev
yaptı. 1996 yılında TÜBİTAK’ta çalıştığı
dönemde, Biyopolimerler konusunda ilk
Türk-Japon Sempozyumunu düzenledi.
Prof. Dr. Memet Mustafaev’in Biyopolimerler konusunda Türkiye’de ilk kez
yayımlanmış “ Biyopolimerler” kitabı da
mevcuttur. Aynı yılda TÜBİTAK MAM
‘da en çok makale yayınlayan bilim adamı olarak TÜBİTAK Başarı ödülünü aldı.
Dünyada ilk kez şap hastalığına karşı
yapay aşı prototipi geliştirerek büyük bir
başarıya imza attı. Şap hastalığına karşı
klasik aşılardan çok daha ucuz dayanıklı
ve etkin tümüyle yapay yeni bir aşı geliştirdi. Bu proje Tarım Bakanlığı Tarımsal
Araştırmalar Genel Müdürlüğüne bağlı
yıldızlar ekim / 17
73
Anabilim dalın’da doktora programının
açılmasına da öncülük etti. Biyomühendislik Anabilim dalı bünyesinde Uluslararası “Biyomühendislik; Problemler
ve Perspektifler” çalıştayını (workshop)
düzenledi. 2003-2007 yılları arasında
Biyomühendislik bölümünün Anabilim
dalı başkanlığını yaptı. Biyomühendislik
bölümünün Kurucu Bölüm Başkanı’dır.
Biyomühendislik Anabilim Dalı’nda yüksek lisan öğrencilerine Biyopolimerler,
Biyomalzeme mühendisliği ve Biyonanoteknoloji derslerini verdi.
Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü, Kimya Metalurji Fakültesi bünyesinde 2007-2008 akademik
yılından bu yana lisans eğitimi verilmeye devam etmektedir. Bu bölüm devlet
üniversiteleri arasında açılan ikinci Biyomühendislik bölümlerinden biridir.
Şap Enstitüsü araştırmacılarıyla birlikte
gerçekleştirildi. Who is Who 2000 kitabında yer alan Prof.Dr. Mehmet Mustafaev 150 bilimsel yayın, 4 kitap ve 10
patent sahibidir. New York ilimler akademisi üyeliği de yaptı.
1998’de tanıştığı Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri ile yaşamının sonuna
kadar bir arda oldu.
1998-1999 yılları arasında misafir Profesör olarak Yıldız Teknik Üniversitesi
Kimya bölümü Kimya lisans öğrencilerine Biyokimya 1-2, yüksek lisans öğrencilerine ise Makromoleküller Kimyası
1-2 derslerini verdi. 2002 yılında Kimya
Metalurji Fakültesi’ne bağlı Biyomühendislik Anabilim Dalı’nı kurdu. Biyomühendislik Anabilim Dalı, Yıldız Teknik
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsüne
bağlı olarak açıldı ve ilk yüksek lisans
öğrencilerini 2003-2004 güz döneminde aldı. 2007 yılında Biyomühendislik
Prof.Dr. Mehmet Mustafaev YTÜ Biyomühendislik Anabilim dalı bünyesinde
“Fonksiyonel Biyopolimer Sistemler (23DPT-01-02-01)”, “Aşı Uygulama Amaçlı
Polimer-Peptid Konjugatlarının Geliştirilmesi (23-DPT-07-04-02)”, “Diş Restorasyon Malzemeleri Üretimi” ve “Biyomedikal Malzemeler ve Yapay Dokular”
(25-DPT-07-04-021) isimli projeleri ile
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından destek aldı. “Biyomedikal Malzemeler ve Yapay Dokular” isimli DPT destekli
Proje ile Biyomühendislik Bölümünün
Laboratuvar alt yapıları oluşturuldu.
Yüksek Lisans öğrencilerine DPT projesi kapsamında burs imkânları ilk kez bu
proje ile hayata geçti.
Bugün, Prof. Dr. Mehmet Mustafaev’in
Yıldız Teknik Üniversitesinde eğitimci
olarak geçirdiği10 yıl içinde yetiştirdiği
çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrencileri İstanbul ve İstanbul dışındaki
üniversitelerde öğretim elemanı ve öğretim görevlisi olarak görev almaktadır.
Dünyanın İlk Yapay Şap Aşısı
Prof. Dr. Mehmet Mustafaev ve
Ekibi Tarafından Üretildi
Prof Dr. Mehmet Mustafaev’in başkanlığında tıpta, eczacılıkta önemli uygulama
alanları olan organik bileşenler örneğin;
antikanser özellikli betülin, bazı steroid hormonlar ve bazı hidrokarbon yapılı
bileşenler sentetik polimerlere bağlandı.
Bu yolla yüksek antikor oluşturma özelliği gösterebilen tümüyle yapay antijen
molekülleri geliştirildi. Kullanılan organik molekül ve polimer taşıyıcıları tek
başlarına antijen özelliği taşımıyorlar
fakat biraraya geldiklerinde antijen özelliği taşıyan yeni bir molekül oluşumunu
gerçekleştiriyorlar.
Prof.Dr. Mehmet Mustafaev’in oluşturduğu bu prensip peptid yapılı organik
bileşenlere uygulanmasıyla yapay şap
aşısı gündeme geldi. Şap Enstitüsü ile
yapılan ortak şap hastalığına karşı sentetik peptid projesi Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün desteğini alarak 1997 yılında hayata geçti.
Yapay şap aşısı projesinin ilk aşamasında, şap hastalığı virüsünün yapısındaki
proteinin iki ayrı bölgesinde bulunan
aminoasit içeren polipeptid zincirleri
kimyasal olarak sentezlendi.
Bu zincirler polimer teknolojisi yöntemiyle hazırlanan biyouyumlu ve toksik
olmayan polimer taşıyıcılara Mustafaev
ve arkadaşlarının geliştirdiği yöntemle
bağlandı. Konjugatlar oluşturuldu.
Polipeptid-Polimer antijeni farelere verildiğinde organizmada çok yüksek antikor oluştuğu görüldü. Aşının uygulaması
Şap Enstitüsünde hayvan deneylerinde
denendi. Konjugatların uygulandığı kobay hayvanlara 21 gün sonra da şap virüsü verildi. Bu deney ile dünyada ilk kez
sentezlenmiş polimer-peptid konjugatlarının, kobayları şap hastalığından koruduğu ve aktif aşı özelliği taşıdığı kesin
olarak saptandı.
Projenin diğer ayağı ise geliştirilen şap
aşısının radyasyona dayanıklığını araştırılmasına dayanıyordu. Bu deneyler
Çekmece Nükleer Eğitim ve Araştırma
Merkezi ile ortak olarak yapıldı. Öncelikle
doğuştan timus bezi olmayan farelerde
şap aşısı denendi. Polimerlere bağlanan
antijene karşı bu farelerde immun cevap
görüldü. T hücresi olmazsa da bağışıklık
74
yıldızlar ekim / 17
yanıtı alındı. İkinci olarak ise farelerdeki timus bezi ortadan kaldırıldı, yani
T hücreleri öldürüldü. Bu işlem radyasyon yöntemiyle yapıldı ve fareler
ışınlandı.
Mehmet Hocanın sözleri ile “Bu farelere polimer –antijen konjugatını
verdiğimizde gördük ki organizmada
yanıt oluştu. Aşımız T hücresi oldoğunda da çalıştı, olmadığında da. Yani
timustan bağımsız çalışabildiği görüldü. Bu da gösteriyor ki antijeni polimere bağladığımızda önceden timusa
bağlı çalışan antijen timustan bağımsız çalışır hale geldi.”
“Yapay Aşı Üretimi İçin
Geliştirdiğimiz Yöntem İle
Başka Aşılar Da Üretilebilir”
“Polimerin lineer yapıda olduğu düşünülürse yani yüzeyi büyük olduğundan
bu makromolekül üzerine farklı antijenleri bağlayabilirsiniz (bkz Şekil 1).
Yani bir enjeksiyonla birçok enfeksiyona karşı aşılama yapılabilir. Tüberküloz,
grip, şap aşısı v.b bir araya getirilebilir.
Böyle bir fantazya bu.”
“Büyük paralar olmadan da aşılar
üretilebilir. Bu Ulusal program için ve
Türkiye’nin dünya çapında bilimdeki
yeri için büyük önem taşır.”
“Türkiye’nin Dünya Çapında
Bilimdeki Yeri için Büyük
Önem Taşır.”
Mustafaev Hoca’mız polimer teknolojisini kullanarak hem aşı hem de radyasyondan koruma özelliği taşıyan sistemler geliştirmeye çalıştı. Birçok bilim
adamının düşündüğü gibi Mustafaev
Hoca da kanser eğer enfeksiyonel bir
hastalıksa ona karşı da aynı yöntemle
aşı geliştirilebileceğini belirtmişti.
YAPAY AŞI ( İMMUNOJEN ) MODELİ
Şekil 1. 1.Polimer-Taşıyıcı;
2. Polimere adjuvant özelliği verebilen fonksiyonel grup;
3. Kimyasal bağlayıcı;
4.Aşı özelliği verici fonksiyonel grup;
5.Radyoprotektif (koruyucu) özelliği veren fonksiyonel grup; Ag:Antijen; LV:HedefleyiciLigant-Vektör.
Yararlanılan Kaynaklar
1. Teknoloji İşbirliği Dergisi, 2002.
2. Bilim Ütopya Dergisi, Nisan 2001.
3. Bilim Teknik Dergisi, Haziran 2001.
4. Mehmet Mustafaev, Biyopolimerler, Gebze, Kocaeli, 1996.
5. TÜBİTAK ve YTÜ’de bilimsel toplantı notları, 2004-2007.
yıldızlar ekim / 17
75
yarışma
YTÜ EKİBİ HOLLANDA’DA
RACING AEOLOUS YARIŞMASINDA
JURİ ÖZEL ÖDÜLÜ ALDI
76
yıldızlar ekim / 17
Y
ıllar boyunca, ekolojik etkileri
önemsenmeden gerçekleştirilen
enerji yatırımları gerek doğaya
gerekse insan sağlığına giderek telafisi
güçleşen zararlar vermeye başlamıştır.
İnşa edildiği nehir yataklarındaki tarım
arazilerini ve yerleşim yerlerini sular
altında bırakan, ömrü bir iki asır ile
sınırlı olan hidroelektrik santrallerine
(HES) ve kullandığı fosil yakıtlar sebebi
ile yüksek karbon salınımına sahip ,
sera etkisini arttırıcı ve solunacak hava
kalitesini düşüren termik santrallere
alternatif olarak rüzgardaki gücü
farkeden ve bu güce dikkat çekmek
isteyen Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ)
öğrencileri tarafından 2010 yılında Doç.
Dr. Zehra YUMURTACI danışmanlığında
kurulan
kulübümüz
(Rüzgar
Enerjisi Kulübü) büyük çoğunluğu
yenilenebilir enerjiye yönelik projeleri
ve seminerleriyle Türkiye`de bu alanda
faaliyet gösteren ilk öğrenci kulübü
olma özelliği taşımaktadır. Amacımız
önce üniversitelerde daha sonra
büyük ölçekte ülkemizde toplumsal
bir bilinç oluşturmak ve ülkemizde bu
alanda projeler üretecek mühendislerin
yetişmesini teşvik etmektir.
yarışması “Racing Aeolus” (www.
windenergyevents.com) için tamamen
kulüp üyelerimizin tasarladığı ve
ürettiği rüzgar arabamız “Bora++”
•
Kuruluşumuzdan beri her yıl
düzenlediğimiz, yenilenebilir enerji
sektörünün önde gelen isimlerini
ağırladığımız
“Rüzgar
Günleri”
etkinliğimiz
•
Üyelerimizin ve üniversitedeki
arkadaşlarımızın vizyonunu genişleten
“Girişimcilik, Patent & Marka ve Liderlik”
seminerlerimiz
•
Derslerdeki teorik bilgilerimizin
pratiğe dökülmesine olanak sağlayan
teknik gezilerimiz ve atölyemiz
Bu sebeple kulübümüz dönem içinde
öğrenci – sanayi işbirliğine dayanarak
pek çok çalışma yapmaktadır. Bu
çalışmaların başlıcaları :
• Yaw & pitch sistemi
• Her yıl Hollanda` da düzenlenen
dünyanın 3. büyük yenilenebilir enerji
• Tersine zincir CVT şanzıman
• Hidrolik fren sistemi
Bora++ ` ın özellikleri :
• Yüksek hız ve verim için aerodinamik
kanatlar
•
Rüzgar direnci azaltılmış gövde
tasarımı
• 75 kg ağırlık
Rüzgar aracımız ile 4 yıldır katıldığımız,
dünya çapında öğrencilerin birbirleriyle
iletişimlerini arttırmayı amaçlayan,
herhangi
bir
maddi
kazancı
olmayan, AR-GE yarışması olarak
tanımlayabileceğimiz “Racing Aeolus”
ta en hızlı araba, en verimli araba, en
inovatif araba katagorilerinde başta
Kanada, Almanya, Hollanda, Danimarka
olmak üzere 10 ülkeden 18 takıma karşı
yarışmaktayız.
Şimdiden çalışmalarına başladığımız
yeni aracımız hakkında bilgi edinmek
için sosyal medya kanallarımızdan
bizlere ulaşabilirsiniz.
yıldızlar ekim / 17
77
konferans
ICEF’ 2014 İstanbul Ekonomi ve
Finans Konferansı Yıldız’da yapıldı
Konferans Yıldız Teknik Üniversitesi rektörlüğü ve Sosyal Bilimler Enstitüsü ev sahipliğinde Yıldız yerleşkesi Oditoryumu ve T blokta
yer alan 6 salonda paralel oturumlar şeklinde gerçekleştirildi. Konferans düzenleme kurulu aşağıdaki isimlerden oluşmaktadır: Prof.
Dr. İsmail Yüksek (rektör) Prof. Dr. Murat Karagöz, Prof. Dr. Cemal Zehir, Prof. Dr. Melike Bildirici, Prof. Dr. Bülent Güloğlu, Doç. Dr. Fazıl
Kayıkçı, Doç. Dr. Tahsin Bakırtaş, Yrd. Doç. Dr. Naim Deniz, Arş. Gör. Özdemir Teke.
ICEF konferansları 2011 yılından bu yana gerçekleştirilmekte olup, geçtiğimiz yıllarda sırasıyla Fatih Üniversitesi, Okan Üniversitesi
ve Kadir Has Üniversitesi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu konferanslarda temel amaç 2009 yılında resmi gazetede yayınlanarak
yürürlüğe giren İstanbul Finans Merkezi eylem planına üniversite kesiminden bilimsel düzeyde bir katkı sağlamaktır. Bununla
birlikte bu konferanslarda Ekonomi ve Finans alanında çok geniş bir konu aralığında yer alan bildirilere de yer verilmiştir. ICEF 2014
konferansında toplam 100 kadar bildiri başvurusu olmuş, bunun 80 kadarı sunum için değerlendirilmeye alınmıştır. Açılışta yer alan
panelde Prof. Dr. Deniz GÖKÇE moderatörlüğünde TMSF başkanı Şakir Ercan GÜL ve SPK eski başkanı Prof. Dr. Vedat AKGİRAY
İstanbul Finans Merkezi politikasının bir performans analizini yapmışlardır. Daha sonra programda aşağıdaki şekilde gün boyunca
davetli konuşmacılara yer verilmiştir.
From Imperial Debt to Global Offerings: The
Rise of Istanbul as a Financial Center
Prof. Dr. Zafer TOPRAK Boğaziçi University
İktisatta
Karmaşıklık Kuramı-Complexity
Theory in Economics
Prof. Dr. Tuncer BULUTAY SBF Emekli
Öğretim Üyesi
AB-Türkiye Gümrük Birliği Trans Atlantik
Ticaret ve Yatırım Ortaklığı
Prof. Dr. Subidey TOGAN Bilkent Üniversitesi
The Contribution of Structural Break Models
to Forecasting Macroeconomic Series
Professor Luc Bauwens CORE
Konferans öncesinde 11 Ağustos – 5 Eylül
tarihleri arasında konferans programının bir
parçası olarak ISEF-2014 İstanbul Ekonomi
ve Finans Seminerleri düzenlendi. Bu seminer
programında aşağıdaki derslere yer
verildi:
Ekonometrik Yöntemler
Prof. Dr. Sacit Ertaş, Uludağ Üniversitesi
Doğrusal Zaman Serileri Analizi ve Modelleri
Prof. Dr. Işıl Akgül, Marmara Üniversitesi
İstatistik ve Matematiksel Altyapı
Prof. Dr. Murat Karagöz, Yıldız Teknik
78
yıldızlar ekim / 17
Üniversitesi
Statik Panel veri Modelleri
Doç. Dr. Ferda Tatoğlu, İstanbul Üniversitesi
Dinamik Panel Veri Ekonometrisi
Prof. Dr. Bülent Güloğlu, İstanbul Teknik
Üniversitesi
Doğrusal olmayan Zaman Serileri,
Prof. Dr. Melike Bildirici, Yıldız Teknik
Üniversitesi
Mekansal Ekonometri
Prof. Dr. A. Özlem Önder, Ege Üniversitesi
Spatial Econometrics
Professor Anıl BERA, University of Illinois at
Urbana-Champaign
Bayesian Econometrics
Professor Luc Bauwens, CORE, Belgium
ICEF-2014 için Özel Sayı Yayınlayacak Olan
Dergilerin listesi ise (1) Emerging Markets
Finance and Trade (SSCI) (Editor: Ali M. Kutan)
(2) Journal of Global Strategic Management
(Editor: Cemal Zehir, indexed in Cabel’s
directory, Assosindex) (3) European Journal of
Economic and Political Studies (Editor: Ahmet
Akın, Co-Editor: Abdulkadir Civan and Naim
Kapucu, indexed in ebsco, Index Copernicus,
Assos index) (4) Journal of Economic and
Social Research (Editor: Ahmet Kara, CoEditor: Ali S.Hadi, indexed in econlit,ebsco)
(5) Finans Politik & Ekonomik Yorumlar
(Editör: M. Faysal Gökalp, indexed in Ulakbim,
Index Copernicus, Assos index) (6) Cambridge
Scholars yayınevi, konferanstan seçilecek
makaleleri basmayı taahhüt etmiştir. Kitap
için düzenleme kurulundan oluşan editoryal
süreç başlamıştır.
T.C. Merkez Bankası’nın ana sponsorluğu
yanısıra, TMSF ve Republika Apart Hotel
firmasının sponsorlukları, ayrıca YTU vakfı ve
Yıldız Teknik Store’un katkıları konferansın
gerçekleştirilmesinde başlıca maddi destekler
olmuştur.
İstanbul Ekonomi ve Finans Konferanslarını
ve İstanbul Ekonomi ve Finans seminerlerini
her yıl bir İstanbul üniversitesi ile ortaklaşa
gerçekleştirmek üzere ISEF (İstanbul Ekonomi
ve Finans) Derneği kurulmuştur. Konferansın
gelecek yılki programını gerçekleştirmek üzere
Koç Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi
ve Boğaziçi Üniversitesinin talepleri ISEF
derneği tarafından değerlendirilmektedir.
Haberin kaynagı
Prof. Dr. Murat KARAGÖZ
ICEF Düzenleme Kurulu ve ISEF
Derneği Başkanı
haber
YTÜ TEKNOPARK’TAN
DUBAİ ÇIKARMASI
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde (TEKNOPARK) faaliyet gösteren yazılım
firmaları Dubai’ye çıkartma yaptı. 3 gün süren gezi kapsamında düzenlenen ‘Tecno Turkey Connect 2014’
programında, yerli yazılımcılar Dubai’ye yatırım ve ihracat konusunda önemli temaslarda bulundu. Yerli
yazılım şirketi yöneticileri ziyarette, Dubai ile yapacakları ticaretin altyapısını oluşturdu.
YTÜ Teknopark öncülüğünde gerçekleştirilen ‘Tecno Turkey Connect 2014’
programına Teknopark bünyesinde faaliyet gösteren 14 yazılım firması katıldı.
Üç gün süren gezinin ilk gününde yazılım firmaları Dubai Başkonsolosluğu’nu
ziyaret etti. Dubai Ticari Ataşeliği tarafından karşılanan heyet Dubai’deki iş ortamı ve ticaret potansiyeli hakkında bilgi
aldı. Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri’
Büyükelçisi Şefik Vural Altay kabul ettiği
heyetle görüştü.
cekleri destekleri anlattı.
Heyet daha sonra Dünyaca ünlü bilişim
ve teknoloji firmalarına ev sahipliği yapan Dubai’nin bu alandaki en popüler
serbest bölgesi olan İnternet City’yi ziyaret etti. Heyet İnternet City Serbest
Bölgesi yönetici firması Tecom yetkilileri tarafından hazırlanan sunuma katıldı. Dubai’de Türk firma sahipleri ve üst
düzey yöneticiler Dubai iş hayatındaki
tecrübelerini aktararak, ticari ilişkiler
hakkında tavsiyelerde bulundu.
YTÜ Teknopark’ındaki çalışmalar hakkında bilgi alan Altay, ziyaretin gerçekleşmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Büyükelçi Birleşik Arap
Emirlikleri ve Türkiye arasındaki ticaret
potansiyelini ve firmalarımıza verebile-
Heyet ziyaretin son gününde gerçekleştirdiği ‘Tecno Turkey Connect 2014’ iş ağı
toplantısında Dubaili çok sayıda firma
yetkilisi ile bir araya geldi. YTÜ Teknopark’ında faaliyet gösteren yerli yazılım
şirketleri burada, Dubaili firmalarla yap-
mayı düşündükleri iş ortaklıklarının temellerini attı.
YTÜ Teknopark Genel Müdürü Dr. Mahmut Karaman Türkiye’nin 2023 hedefleri
doğrultusunda Teknopark firmalarının ihracat potansiyellerini geliştirmek
amacı ile bu tür çalışmalar yaptıklarını
ve 2014 GITEX fuarına yine bir grup Teknopark firması ile katılmayı planladıklarını söyledi.
Teknopark önderliğinde Dubai’ye düzenlenen ticari heyet programından
faydalandıklarını dile getiren firma yetkilileri ihracat konusunu daha ciddi bir
şekilde düşünmeye başladıklarını ve bu
konuda diğer Teknopark firmaları ile iş
birliği yapmayı planladıklarını ifade ettiler.
yıldızlar ekim / 17
79
etkinlik
GENÇ TÜRKİYE ZİRVESİ
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ
İNOVATİF DÜŞÜNCEDE
“İnovatif Düşün Geleceği Yönet”
Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı,
İstanbul Sanayi Odası, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı iş birliği ile bu
yıl ikincisi düzenlenen Genç Türkiye Zirvesi, 165 ülke ve Türkiye’nin 81 ilinden yaklaşık 3 bin gencin katılımıyla
gerçekleştirildi.
‘İnovatif Düşün Geleceği Yönet’ sloganıyla
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi
Sarayı’nda gerçekleştirilen zirvede; Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık , Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, İstanbul Valisi
Hüseyin Avni Mutlu, YTÜ Rektörü Prof. Dr.
İsmail Yüksek, THY Yönetim Kurulu Başkanı
Hamdi Topçu, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, Tübitak Başkanı Yücel Altunbaşak, Esenler Belediye Başkanı Tevfik
Göksu, Beşiktaş Belediye Başkanı Av. Murat Hazinedar, Savunma Sanayii Müsteşar
Yardımcısı Dr. Faruk Özlü, TAI Uzay Sistemleri Grup Başkanı Sinan Şenol, Bahçeşehir
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın,
IBM Türk Genel Müdürü Isabel Gomez Cagigas, Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu,
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar,
Aselsan Strateji Yönetim Direktörü Baki
Şensoy ve Sinpaş GYO Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik’in de aralarında bulunduğu
çok sayıda konuk, gençlerle buluştu.
80
yıldızlar ekim / 17
Organizasyonunu İnfoloji firmasının
üstlendiği ve sunuculuğunu Berrak
Yaprakoğlu’nun yaptığı etkinlik, Soma’da
yaşanan maden kazasında hayatını kaybeden 301 işçi için saygı duruşu ile başlarken, tüm konuşmacıların gündeminde
yine Soma faciası vardı.
BAKAN FİKRİ IŞIK : “İNOVATİF
ÜRETİM GELİŞMİŞ
DEMOKRASİLERDE GELİŞİR”
Zirvenin açılışında konuşan Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Fikri Işık, inovatif düşüncenin sadece demokrasisi
gelişmiş ülkelerde ortaya çıkabileceğine
vurgu yaptı. Bakan Işık, “Yüksek katma
değerli ve rekabetçi bir üretim yapısı gelişmiş demokrasilerin olduğu ortamlarda
iklim bulabilir. Bizi uluslararası alanda
birinci lige çıkaracak, dünyanın gelişmiş
10 ekonomisi arasına sokacak olan da
bu alanlardaki gelişmelerdir. Demokratik
bir ortam yoksa inovatif düşüncenin gelişmesinden ve toplumun ilerlemesinden
de bahsedemeyiz. Değişime açık, hatta
onu yönetebilen, geleceği planlamaktan
korkmayan ortamlarda inovatif düşünce
gelişebilir ve toplum ilerleyebilir.” dedi.
Türkiye’de son 12 yılda önemli bir değişim yaşadığını ve ilerleme kaydedildiğini
aktaran Bakan Işık, siyasette, ekonomide
ve birçok alanda yapısal değişikliklere gidilerek, çağın koşullarına göre yenilendiğini belirtti.
“TÜRKİYE ORTA GELİR
TUZAĞINDAN AR-GE VE
İNOVASYONLA KURTULUR”
Türkiye’nin orta gelir tuzağına düşmemesi için Ar-Ge ve inovasyona, tasarıma
ve markalaşmaya büyük önem verdiklerini belirten Bakan Işık, Üniversite Sanayi
işbirliğini geliştirmek ve bilimsel bilgiyi ticarileştirmek konusundaki çalışmalarını
anlattı ve 2012 yılında 112 Ar-Ge firmasının kurulduğunu söyledi.
YTÜ REKTÖRÜ YÜKSEK: “AR-GE
VE İNOVASYONUN SAHİPLERİ
OYUNUN KURALLARINI
BELİRLİYOR”
Bütün dünyanın kabul ettiği gibi 21. Yüzyılın yapılanmasında ‘girişimcilik’, ‘Ar-Ge’
ve ‘İnovasyon’un vazgeçilmez başarı faktörleri haline geldiğine dikkat çeken Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
İsmail Yüksek, “Günümüzde bu faktörleri
zekice kullanan, hızla ve esneklikle şekillendirebilen ülkeler, oyunun kurallarını
ve gelecekteki politikaları belirleme hakkına sahip olmaktadırlar.” diye konuştu.
VALİ MUTLU’NUN ÇOCUKLUK YILLARINDAKİ SIRADIŞI İNOVATİF
DÜŞÜNCELERİ
Genç Türkiye Zirvesi’nde çocukluk ve
gençlik yıllarının inovasyon hikayelerine espirili bir şekilde yer veren İstanbul
Valisi Hüseyin Avni Mutlu salonu dolduranlara keyifli dakikalar yaşattı. Çocukluğundan beri inovatif düşünceye yatkın
bir karaktere sahip olduğunu aktaran
Vali Mutlu, daha 11 yaşındayken eline geçen dergi ve gazetelerden kestiği
resimleri kesip bir beyaz şerit üzerine
yapıştırarak mum ışığında 5 kuruş karşılığında mahallenin çocuklarına sinema
seansları düzenlediğini aktardı.
Üniversite yıllarında geçimini sağlamak
için çalıştığını ancak stajyer avukatlık döneminde bu işi bırakmak zorunda
kaldığını dile getiren Vali Mutlu, geçimini devam ettirebilmek için çok ilginç bir
yöntem bulduğunu açıkladı. Çevredeki
restoranlara tulumba tatlısı sattığını
aktaran Vali Mutlu, “Daha sonra bu tatlıyı okul kantinlerine de satmak istedim.
Bana ‘Aman sakın buraya tatlı getirme
çocuklar tatlıyı yedikten sonra ellerini
başlarına sürerler bit salgını çıkarırsın’
dediler. Tulumba tatlısını imalatını bitirdikten sonra naylon poşet içine koyarak okul kantinlerine getirdim ve sattım.
Türkiye’de paketlenmiş tulumba tatlısını
ilk defa satışa sunan kişi benim. Bu yerinde duramayan devamlı icat çıkaran
gençlere çok ihtiyacımız var.” dedi.
EKONOMİ BAKANI ZEYBEKÇİ: EN
BÜYÜK HAYALİM MAKAM
ARACIMIN YERLİ OTOMOBİL
OLMASI
“İnovasyon Ekonomisi” başlıklı oturumda konuşan Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekçi, Türkiye’nin 2023 hedeflerine
ulaşabilmesinin en temel unsurlarının
Ar-Ge, İnovasyon ve markalaşma olduğuna dikkat çekti.
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği
yerli otomobil konusuna değinen Ekonomi Bakanı Zeybekçi, en büyük arzusunun
Türk yapımı bir araba kullanmak olduğunu söyledi.
Türkiye’nin bunu yapabilecek kapasiteye
sahip olduğunu ve aslında Türkiye’de bir
otomobilin yüzde 100’ünün yerli kaynaklarla üretildiğini belirten Zeybekçi, “Yüzde
100 motor üretiyor, aktarma organlarını
yapıyor. Diğer konularda zaten son derece yetenekli bir durumdayız. Türkiye’nin
artık bu arabayı üretmek gibi bir zorunluluğu var. Türk sanayisinin yatırımcının
böyle bir zorunluluğu var.” şeklinde konuştu.
Türkiye için artık bu konunun dönülmez
bir noktaya geldiğini ifade eden Bakan
Zeybekçi, Başbakanımız en son dün
TOBB’da yeniden dile getirdi. İnşallah bu
olacaktır. İnşallah yakın gelecekte Türkiye olarak bir arabamız, bir markamız olacak.” ifadesini kullandı.
yıldızlar ekim / 17
81
Türkiye’nin ekonomik verilerine de değinen Zeybekçi, Türkiye’nin dünyanın 15.
Büyük ekonomisine sahip olduğunu söylerken, sıkı bir rekabet içinde olduklarını
ve çok kısa süre içinde 3 sıra daha yukarı
çıkabileceklerini belirtti.
TİM BAŞKANI BÜYÜKEKŞİ:
ÜNİVERSİTELERİN AKIL TERİ
İLE SANAYİCİNİN ALIN TERİ BİR
ARAYA GELMELİ
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı
Mehmet Büyükekşi ise, küreselleşmenin
yeni dinamiklerinin tamamen inovasyon
yapabilme kabiliyeti üzerine kurulu olduğunu belirtti. Büyükekşi: “Artık ticaretin
19. yüzyıldan kalma modelleri değişti.
19. yüzyılda ne kadar çok üretirseniz o
kadar çok kar ederdiniz. Şimdi tam tersi
ne kadar çok üretmekten ziyade tüketici
odaklı üretmek gerekiyor. Artık sadece
tek başına finansa dayalı yapılan işler de
bir işe yaramıyor.” dedi.
AYBAR: İNOVASYON OLGUSUNUN ETKİSİ BÜYÜK
Oturumda konuşan Renault Mais Genel
Müdürü İbrahim Aybar, Dünyada otomotiv üretiminin son 10 yılda kuzeydoğudan güney batıya doğru kaymaya
başladığını belirtti. Artık üretiminin ABD
ya da Kanada yerine Asya ve Güney
Amerika’ya doğru kaymaya başladığına
işaret ederek, dünyada bütün teknolojilerde olduğu gibi otomobil teknolojisinin
de ekolojik değerler üzerine şekillendiğini aktaran Aybar, inovasyon olgusunun
bu gelişimde etkisini çok net bir şekilde
ortaya koyduğunu aktardı.
82
yıldızlar ekim / 17
“KENTSEL DÖNÜŞÜM
YAŞANABİLİR TÜRKİYE”
‘Kentsel Dönüşüm ve Yaşanabilir Türkiye’ oturumunda, konuşan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, Türkiye’nin
geleceği ve insanlık açısından kentsel
dönüşümün çok önemli bir mesele olduğunu belirterek, “Kentsel dönüşüm meselesi Türkiye’nin gelecek meselesidir.
Buna genç bakış olarak bakmamız ve
gençlerin kendisini buna yönlendirmesi
ve buna projeler üretmesi gelecek anlamında önemli bir katkı sunacaktır.” dedi.
Kentsel dönüşümün sadece binaların
yıkılıp yenilerinin yapılması anlamına
gelmediğini aktaran Göksu, “Sırasıyla
sosyal, kültürel ve fiziki yani mekânsal
dönüşüm gelişir. Şunu çok iyi bilmemiz
gerekir ki insanı inşa eden mekân değil
ama mekânı inşa eden insandır. İnsana
yatırım yapmazsanız mekânı dönüştüremezsiniz. Mekânı dönüştürseniz bile
mekân çok hızlı bir şekilde eski halini
alır. Kentsel dönüşüm mühendislikten
önce bir sosyolojik meseledir.” ifadesini
kullandı.
Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar da Beşiktaş’ın kentsel dönüşüm
konusunda ayrı değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Beşiktaş’ın tarihi yapısı,
yaşam alanları ve üniversiteleriyle çok
değerli bir ilçe olduğunu bildiren Hazinedar, Beşiktaş için farklı bir partiden
olmasına rağmen İBB Başkanı Kadir
Topbaş ile işbirliği içinde proje çalışmaları yürüttüklerini vurguladı. Hazinedar,
Beşiktaş belediyesindeki imar planlarına kısa zamanda el atmaya başladıklarını söyledi. Beşiktaş’ı İstanbul’un kalbi
olarak niteleyen Hazinedar, Abbasağa,
Sinanpaşa, Cihannuma, Ihlamurdere ve
Ortaköy Dereboyu bölgelerindeki zemin
ve yapı stoğu sorunlarını çözeceklerini
ifade etti. Buraları riskli bölgeler olarak
tanımlayan Hazinedar, “Hükümetle ortak çözeceğimiz sorunlarda siyaseti değil
hizmeti ortaya çıkarmalıyız diye konuştu.”
HAMDİ TOPÇU, “KENDİ YAZILIM
VE KODLARINA SAHİP OLMAYAN
ÜLKELER BAĞIMLI OLACAK”
Zirvenin ‘Ulaşım Teknolojileri ve Denizcilik’ başlıklı oturumunda konuşan THY
Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu,
90 yıldır savaşa katılmamış Türkiye’nin
dünya rekabetinde geride kaldığını ifade etti. Son yıllarda yakalanan ekonomik
istikrarın sektörle de yansıdığını aktaran
Topçu, “THY olarak 1.2 milyar ciro ve on
bin çalışanımızla devam ediyoruz. Sunexpress markasıyla oluşturduğumuz
bir firmamız da var. İstanbul’dan dünyanın 252 şehrine sefer düzenleyen ve
sıfır hatayla çalışan bir şirketiz. THY sıfır
hatayı eğitimli ve kaliteli elemanlarıyla
sağlamaktadır. Bu başarıya uzun vadeli
planlar ve çalışanlarımızla birlikte ulaştık.” ifadesini kullandı.
Teknolojiye en çok yatırım yapan firmalardan birisi olduklarını anlatan Topçu,
milli bir yazılım şirketi kurmak için çalışma başlattıklarını açıkladı.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin de içinde
olacağı bu proje ile savunma sanayi başta olmak üzere her alanda milli yazılımlar oluşturacaklarını belirten Topçu, gelecek 30 yıl içinde yazılım yapmayan ve
kendi kodlarına sahip olmayan ülkelerin
bağımlı olacaklarını ifade etti.
BARAÇLI: ÇÖZÜM RAYLI SİTEM
VE TOPLU ULAŞIM
Aynı oturumda söz alan bir diğer konuşmacı eski İETT Genel Müdürü, İBB Genel
Sekreteri Doç. Dr. Hayri Baraçlı da toplu
ulaşımın optimum olarak nasıl kurgulanabileceğine yönelik bir sunum yaptı.
Baraçlı şunları söyledi: “Toplamda 14
milyon nüfusa sahip İstanbul’da ulaşım
olanaklarını etkin kullanabilmemiz gerekiyor. Raylı sistem ağını yaygın olarak
kullanmak ve en son gelişme Marmaray
ile birlikte yatırımımızı arttırıyoruz. En
önemli amacımız entegrasyonu sağlamak. Hedefimiz toplu ulaşımı yaymak.
Bunu entegre bilet ve akıllı toplu ulaşım
sistemleriyle sağlayacağız.”
“STRATEJİK SEKTÖRLER:
SAVUNMA UYDU VE UZAY
TEKNOLOJİLERİ”
Zirvenin, “Stratejik Sektörler: Savunma
Uydu ve Uzay Teknolojileri” başlıklı oturumuna ise Savunma Sanayi Müsteşar
Yardımcısı Dr. Faruk Özlü, Aselsan Stra-
teji Yönetim Müdürü Baki Şensoy, TSKGV
İştirakler ve Mali Yönetim Direktörü Dr.
Aykud Alp Berk ve Tai Uzay Sistemleri
Grup Başkanı Sinan Şenol katıldı.
Oturumda konuşan Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Dr. Faruk Özlü,
dünyanın son 50 yılda ciddi bir dönüşüm
geçirdiğini belirtti. Son dönemde yaşanan Kırım olayının ardından soğuk savaş dönemine dönüş sinyalleri alındığını
aktardı.
Türkiye’de son yıllarda pek çok kamu
kurum ve kuruluşunun atılım gerçekleştirdiğini belirten Özlü, Savunma Sanayi
Müsteşarlığı’nın ise kendi teknolojilerini
üretmesi açısından önemli bir fark ortaya koyduğunu söyledi. Özlü, Türkiye’nin
milli firmaları arasında yer alan Aselsan
ve TAİ’nin dünyanın en büyük savunma
firmaları arasında yer aldığını ifade etti.
Aselsan Strateji yönetim Direktörü Baki
Şensoy da kendisini dinleyen gençlere
önemli mesajlar verdi. En önemli olanın
ülkeyi sevmek, ülke için savunmak olduğunu aktaran Şensoy, sadece savunma
sanayinde değil, hangi alanda olunursa
olunsun ortak kaygının ülkeyi sevmek
ve ülke için hizmet etmek olduğunu
dile getirdi. 3 gün süren etkinlik, İstanbul Boğazı turu ve İstanbul’un kültürel
mekânlarının gezilmesinin ardından
sona erdi.
GENÇ TÜRKİYE ZİRVESİ
HAKKINDA
Yıldız Teknik Üniversitesi öncülüğünde “İnfoloji” desteğiyle düzenlenen 23
Mayıs tarihinde İstanbul Lütfi Kırdar
Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda
başlatılan ve üç gün süren ‘Genç Türkiye
Zirvesi’nde 165 ülkeden ve Türkiye’nin 81
ilinden geleceğe yön verecek ve sürekli
sosyal dayanışmayı sağlayacak gençler
buluştu.
‘İnovatif Düşün Geleceği Yönet’ sloganı
ile bu sene ikincisi düzenlenen Genç
Türkiye Zirvesi; Yıldız Teknik Üniversitesi öncülüğünde, T.C. Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı, T.C. Gençlik ve Spor
Bakanlığı, İstanbul Sanayi Odası, Türkiye
İhracatçılar Meclisi, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı birikimi ve iş birliği
ile gerçekleştiriliyor.
yıldızlar ekim / 17
83
etkinlik
EINSTEIN 21. YÜZYIL TEKNOLOJİSİNİ
YTÜ’DE YAKALADI
Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne hologramla katılan Einstein, “Selfie” çektirip
twitter’a atarak, 21. yüzyıl teknolojisine uyum sağladı.
Y
ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ)
Davutpaşa Kongre merkezinde
gerçekleştirilen Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne (ETZ14) ünlü fizikçi
Albert Einstein’in hologramı damgasını vurdu. Sunuculuğunu oyuncu İlker
Elibol’un yaptığı zirvede, İstanbul İl Milli
Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız ve
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. İsmail Yüksek’in konuşmalarından sonra Einstein açılış konuşmasını
gerçekleştirdi. ETZ14 koordinatörü Işıl
Boy ile sohbet eden Einstein, teknoloji,
eğitim, bilgi ve sosyal medya üzerine
öğütler verdi.
EINSTEIN EĞİTİM
TEKNOLOJİLERİ’Nİ YORUMLADI
“Eğitimde teknolojilerinin geldiği nokta
hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna cevap veren Einstein, “Ne düşünebilirim ki teknoloji çok hızlı ilerliyor
ve artık günümüzün ayrılmaz bir par84
yıldızlar ekim / 17
mandan ve mekandan bağımsız olarak
gerçekleşiyor.” dedi.
SELFIE MODASINA
EINSTEIN DA KATILDI
çası haline geldi. Ben bile bu sayede
aranızdayım. Eğitim noktasına dönecek olursak her zaman demişimdir ki
öğrenme sadece bilgiden ibaret değildir, öğrenmenin bir yolu da deneyimlemektir. Eğitim teknolojileri araçları ve
uygulamalarının sayısız faydaları var.
Mesela bu sayede çeşitli formatlarda
bilgiyi deneyimleyebiliyorsunuz, öğrenenler birbirleriyle etkileşim halinde
öğrenip yeni yaklaşımlar geliştirebiliyorlar ve en önemlisi de öğrenme za-
“Bu çağda yaşasaydınız sosyal medyayı aktif kullanır mıydınız” sorusu
üzerine “Bu da soru mu şimdi, tabii ki
kullanırdım. Görüyorum ki şuan bile
benim adıma açılan hesapları yüzbinlerce insan takip ediyor. Sosyal medya
altın çağını yaşıyor bu devirde.
Hatta Işıl şuan bir Selfie çekip tweet
atasım geldi, bana eşlik eder misin?”
dedi.
Ardından Işıl Boy, holograma dahil olarak, Albert Einstein ile Selfie çekti ve
etz14 “hasthag”iyle paylaştı. Sosyal
medya hesaplarında Albert Einstein
Selfie’si büyük ilgi gördü.
“SOSYAL MEDYADA İNSANLAR
KENDİLERİNİ OLDUKLARINDAN
FARKLI GÖSTERİYOR”
ETZ14’ün sosyal medya oturumunda
“Takipçin Kadar Konuş!” İsimli panelde
ilk olarak söz alan YTÜ Akademisyenlerinden Teyfur Erdoğdu, sosyal medyaya
felsefi bir açısıyla yaklaşarak tespitlerini
aktardı. Sosyal Medya ‘da yapılan paylaşımları ahlak dışı bulduğunu aktaran
Erdoğdu, “Burada sözünü ettiğim ahlak
anlayışı, müstehcenlik değil. İnsanların
kendilerini olduğu gibi değil, başkalarının
kendilerini görmelerini istedikleri şekilde
gösterme anlayışıdır ve bence bu hiç ahlaki değil” dedi.
HER 10 GENÇTEN 9’U DAHA
YATAKTAN KALKMADAN AKILLI
TELEFONUNU KONTROL EDİYOR
Yıldız Teknik Üniversitesi Basın Danışmanı ve “Sosyal Medya Savaşları” kitabının yazarı Ümit Sanlav, teknolojinin
eğitime olan katkılarından, teknolojinin
sonsuz fayda ve nimetlerden faydalanırken, dikkatli olunmadığı takdirde bundan
görülebilecek zararlara değindi. Bir önceki oturumda YTÜ sahnesinde hologramla yer alan Einstein’in “Korkarım ki bir
gün teknoloji, insani etkileşimin önüne
geçecek ve aptal bir nesil olacak” söylemini hatırlatarak sözlerine başlayan
Ümit Sanlav, internetin sunduğu hazır
bilginin düşünmeye engel olduğunu örneklerle açıkladı. Yapılan araştırmaların
internet kullanıcılarının %61’inin bağımlı olduğunu ortaya koyduğunu anlatan
Sanlav, akıllı telefon kullanan her 10
gençten 9’unun uyandığında, daha yataktan kalkmadan elini yüzünü yıkamadan sosyal medya etkileşimlerini kontrol
ettiklerini söyledi. Sosyal medya bağımlılığının yaşam kalitesini olumsuz yönde
etkilediğini, paylaşımların beğenilmesi
arzusunun, bencillik, hatta narsizme varan etkiler gösterebildiğini belirten Sanlav, Türkiye’de sosyal medya bağımlılığı
konusunda çalışmalara başlandığını,
Amerika’da ise 10 günlük yataklı tedavi
yapıldığını söyledi.
AŞK ACISI YÜZÜNDEN
“ODUN HERİF” OLDU
Sosyal medyada “Odun Herif” ismiyle
fenomen olan Kadir Doğrubakar, “Odun
Herif” in hikayesini anlattı. Aşık olduğu
kızı etkileyebilmek için önce romantik
olmayı denediğini anlatan Doğrubakar,
“Bunda başarılı olamayınca bende işi
odunluğa vurdum ve o günden beri ‘Odun
Herif’im.” dedi.
Kadir Doğrubakar’ın en beğenilen paylaşımlarını ve hikâyelerini anlattığı dakikalarda, salonda keyifli anlar yaşandı. TRT
Sosyal Medya Programı yapımcısı ve
Sosyal Medya Uzmanı Yalçın Arı ve Yakup Öztürk de sosyal medya tecrübe ve
gözlemlerini aktardılar.
YURT İÇİ VE YURTDIŞINDAN
DEĞERLİ KONUŞMACILAR
Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne yurtiçi ve
yurtdışından çeşitli konuşmacılar katıldı.
Harward Üniversitesi’nden Güven Güzeldere “Zihin – Beyin Davranışı” hakkında
detaylı sunum yaptı. Üniversitelerden,
özel okullardan ve çeşitli şirketlerden
başarılı eğitimciler zirvenin farklı panellerinde sunumlarını gerçekleştirdi. Teknolojinin eğitime entegre edilmesi, öğrenmenin fizyolojik temelleri, e-öğrenme,
oyunlaştırma, internet güvenliği gibi
konularda alanında uzman ve tecrübeli
konuşmacılar panellerde bilgilerini paylaştılar.
SU İLE MÜZİK YAPAN OKUL
Etkinliğin son oturumunda Warwick
Üniversitesi’nden Russell Stannard konuşmasını gerçekleştirirken paralel oturumda “Herkes Mucit Olabilir!” isimli
panelde ALKEV eğitimcilerinden Hakat
Atas ve Aslı Başaran Baş su ile yaptıkları müzik büyük ilgi gördü. Misafirler de
suya dokunarak su ile müzik yaptılar. Bu
ilginç deneyim katılımcılar tarafından
büyük ilgi gördü.
UMUT ÇOCUKLARI, HAYVAN
HAKLARI VE SOMA YARDIMI
Etkinlik boyunca fuaye alanında 2 kermes
vardı. Hayvan Hakları Federasyonu işbirliği ile açılan stantta sokak hayvanları ve
bakıma muhtaç hayvanlar için yardım
toplandı. Sokak çocuklarının umudu olan
Umut Çocukları Derneği için de temsilciler de etkinliğe katıldı. İki kermeste de
toplanan para ile yardım yapıldı. Ayrıca
sosyal sorumluluk açısından oldukça etkin olan zirve sonunda Soma’daki maden
faciasında hayatını kaybeden 301 madencinin ailelerine yardım toplandı.
ETZ14 TATİL VE KURS
HEDİYE ETTİ
Gün boyu #etz14 hashtag’i ile atılan tweetlerin RT sayılarına göre yapılan değerlendirme sonunda BKM Tur’dan 1 kişiye 4
gün süren tam pansiyon çift kişilik Mavi
Yolculuk, 1 Kişiye 5 gün süren yarım pansiyon çift kişilik GAP Turu, 1 kişiye Brisith
Plus Academy’den %100 Burslu İngilizce
Kursu verildi. Salondaki katılımcıların
isimlerinin olduğu kutudan yapılan çekilişte şanslı bir katılımcı “Bodrum Sunpoint Hotel’de Çift Kişilik Her şey Dahil 7
gün Tatil” kazandı. Eğitim sponsoru Bilge
Adam da katılımcılarla ilgili yapacağı çekilişin sonucunda 1 kişiye “Dijital Medya
Uzmanlığı” eğitimi hediye edeceğini belirtti. Etkinlik yürütme kurulu ve organizasyon komitesinin sahneye çıkmasının
ardından etkinlik sona erdi. Katılımcılar
Eğitim Teknolojileri Zirvesi 2015’e davet
edildi.
yıldızlar ekim / 17
85
sosyal medya
ENIAC’DAN IŞIK HIZINDA VERİ
TRANSFERİNE SOSYAL MEDYA
Ümit SANLAV
Basın Danışmanı
Ne kadar sosyal, ne kadar asosyal olduğu tartışıladursun, kimileri için eğlence, kimileri için vazgeçilmez bir iletişim
aracı, durumunda olan “Sosyal Medya”, her kesimden ilgilisinin vazgeçilmezi olarak hayatımızın başköşesine
yerleşmiş durumda. Gelişen teknolojik
imkanlar ve alım gücüyle bağlantılı olsa
da, bir şekilde herkesin ulaşabildiği bu
iletişim araçları marifetiyle, haberler ve
günlük gelişmeler oradan takip ediliyor,
benimle kimler ve ne amaçla iletişime
geçmiş diye merak edenler güne gözünü onunla açıyor, gönül ilişkileri onunla
düzenlenip, kız-erkek arkadaşlar onunla bulunuyor, görüşler onunla paylaşılıyor, bilgilendirmeler, açıklamalar ve
propagandalar onunla yapılıyor, kitleler
onunla yönetilebiliyor.
Yaklaşık olarak 2008’den beri Türkiye’de
yaygın olarak kullanılmaya başlanılan
ve iletişim anlayışımızda büyük bir devrim yaşanmasına neden olan, bu güne
dek bildiğimiz, eğitimini aldığımız iletişim tarzında radikal değişikliklere neden
olan bu iletişim aracını kullanmada ne
kadar becerikliyiz ve dünyadaki bu hızın
neresindeyiz? Sosyal medya Facebook
ve Twitter’dan ibaret mi? Yıldızlar dergimizin bu sayısında bu sorularla birlikte,
sosyal medyanın temellerinin atılmasına ve günümüzde ulaştığı boyutlara
değineceğiz.
86
yıldızlar ekim / 17
Sosyal Medya’nın doğuşu 70’li
yıllara dayanıyor
ABD’li Bilim adamları tarafından icat
edilerek 1947 yılında faaliyete geçen ilk
bilgisayar ENIAC’ın (Electronic Numerical
Integrator And Computer - Elektronik
Sayısal Entegreli Hesaplayıcı), yaklaşık
167 m² bir alanda ve 30 ton ağırlığında
olması bu gün bizler için ne kadar şaşırtıcı geliyorsa, ilk sosyal paylaşıma dair
veriler de o derece şaşırtıcı olabilir.
Terim olarak yaklaşık 7 yıl kadar önce
tanıştığımız, son 3 yıl içindeyse hayatımızda yoğun şekilde ağırlığını hissettiğimiz sosyal medyanın geçmişi, aslında
70’li yıllara dayanıyor. Ward Christensen
ve Randy Suess isimli iki bilgisayar meraklısı arkadaş, 1978 yılında arkadaşları
ile bilgi paylaşımı içerisinde bulunmak,
onlarla irtibatta kalmak için BBS isimli
bir yazılımı hayata geçirerek (hiç farkında olmasalar da) ilk sosyal ağ örneğini
ortaya koymuşlar.
Sosyal medya çevrimiçi bir iletişime dayandığı için doğru varsayılan bu bilgi ışığında, farklı kişilerin çevrimiçi ortamlarda,
katılımda bulunarak iletişim kurmaları sosyal medya olarak
değerlendirilmekte. Özellikle de 1978 yılındaki olanakları göz
önünde bulundurursak, bu iki kafadarın yaptığı çalışma fena
sayılmamak bir yana, işin prensibini oturtmakta.
Sosyal medyanın gelişimi
Ward Christensen ve Randy Suess’ın geliştirdiği BBS isimli ilkel sosyal medya aracından 11 yıl sonra İsviçre’de dünyanın
ilk web sitesi kuruldu ve devamı hızlı bir şekilde geldi. Diğer
insanlar ile iletişim kurulması amacıyla da 1995 yılında MIRC
programı üretildi. MIRC’da takma isimli (nick name) kullanıcılar, tanımadıkları kişilerle de iletişim kurdular. Kullanıcılar
kendileri hakkında detaylı bir bilgi vermek zorunda değillerdi
fakat iletişim kurdukları kişi hakkında da net bilgiler alamıyorlardı. Ardından gelen ICQ programı ile tanınan kişiler bir
anlamda bir araya toplanmış oldu. ICQ’da da isim kullanılmazken, programın verdiği kullanıcı numaraları ICQ kimliklerini oluşturdu.
Bu döneme sosyal medyanın tam anlamı ile sanal olduğu dönemler diyebiliriz. Zira kendimiz hakkında gerçek bilgiler vermemiz gerekmiyordu ve zaten o yıllarda kullanıcılar kendileri
hakkında bilgi vermekten çekiniyorlardı.
1999 yılında Microsoft tarafından geliştirilen
Messenger programı, kullanıcıları sanal
isimlerden kurtararak gerçek isimlerini
kullanabilecekleri bir platform sundu.
Yani artık sosyal iletişim sanallıktan
kurtularak, gerçekliğe dönüşmeye
başladı. Fakat bu gerçek kimliğe
geçiş hızla olmadı. İnsanların takma isim kullanma alışkanlıkları
uzun bir süre daha devam etti.
2003 yılında iş dünyasının profesyonellerini bir araya getirmeyi hedefleyen LinkedIn kuruldu ve
tamamı ile gerçek bilgiler ve gerçek
isim isteyen bir yapı ile karşımıza çıktı.
Alışkanlıklarından kurtulamayan internet kullanıcıları LinkedIn’e ilk başlarda oldukça uzak kaldı. Ancak LinkedIn 2006 yılında büyük bir sıçrama yaparak, üye sayını oldukça
arttırdı. Bu da internet dünyasında bir şeylerin değiştiğini
kanıtlıyordu
Sosyal Paylaşım üzerinde her türlü veri
paylaşılıyor
2004 yılı sosyal medya için tam bir dönüm noktası oldu. Bu
yıl içerisinde resim paylaşma ağı olan Flickr faaliyete geçti ve
oldukça popüler oldu. Artık sosyal paylaşımın sadece sohbet
üzerine olmadığı, insanların resim, fotoğraf gibi materyalleri de paylaşabileceği kanıtlandı. Flickr
oldukça başarılı bir proje olarak sosyal
medya tarihine adını yazdırdı.
Yine aynı yıl içerisinde Facebook,
Mark Zuckerberg tarafından yayına sokuldu. İlk başlarda tek bir
üniversite için kullanımda olan
site, zamanla başka üniversitelere de yayıldı. Facebook’u
kullanan herkes memnun kalıyor, sitenin bu şöhretini duyan
tüm internet kullanıcıları da,
Facebook’un bir an önce kendi
okulları için çalışmalar yapmasını umuyorlardı. Ancak Facebook
beklenenden daha büyük bir hamle
yaptı ve sadece üniversitelere açılmayı
bırakıp tüm dünyaya açıldı. Gerek alt yapısı gerekse kullandığı teknoloji bakımından,
o günkü rakiplerine göre tartışılmaz seviyede başarılı olan site hızla dünyaya yayılmaya başladı. Kullanışlı bir
ara yüze sahip olması, internet kullanıcıların kendisine çekti.
2008 yılında ülkemizde de gündeme oturan Facebook artık
bir zorunluluk haline gelmeye başladı.
2006 yılında kurulan YouTube’da sosyal paylaşım mecrasının
video ayağını oluşturarak, bu alana çok büyük bir katkı yapmıştır. Ardından Google tarafından satın alınan site, oldukça
geliştirilerek başladığı günden bu yana dünyanın en popüler
video platformu olmayı başarmıştır. Yine 2006 yılında hayatımıza giren mikro blog sitesi Twitter, kısa zamanda kendi
kültürünü oluşturdu ve bununla kalmayarak kendi ünlülerini
de yarattı.
Yıldızlar dergisinin bir sonraki sayısında, internet kullanımı
ve sosyal medya kullanımı alışkanlıklarına değineceğiz..
yıldızlar ekim / 17
87
OKUR’DAN ŞİİR
Sevgili ‘’yıldızlar ‘’ okuyucuları;
‘’BİR ŞİİRDİR YAŞAMAK
HER GÜN YENİ MISRALAR EKLEDİĞİMİZ ‘’
dizelerinden yola çıkarak bu sayımızdan itibaren ‘’OKURDAN ŞİİR’’ sayfamızı ilgilerinize
sunuyoruz.
Hayata dair göndereceğiniz şiirlerle boy verecek, filizlenecek bu sayfa elbette.
Şiir tadında yaşayın, şiirle kalın sevgili dostlar.
Fakruşuara/KIZKULESİ
88
yıldızlar ekim / 17
İÇ ACILARI
MAVİYE MOLA
iç açılarının toplamı 180 olan üçgenin
iç acılarının toplamı kimin umurunda
yağmur ağladı ve toprağa döktü içini
toprak tuttu elinden ve yürü dedi
nereyeyse yolculuk
bu gece
her zamankinden kıymetliydi zira dostluk
çember dönüyor kendi yolunda
yamuk efkarıyla baş başa
mağrur, dikdörtgenler prizması
pi’nin keyfi yerinde;
her problemde çözümün mübrem ihtiyacı
yıl alırken
yol da alabildiğinde anlamlı
üçgenin
iç acılarının toplamı...
nere mi vardılar
denizin rengi mavi değildi bu dem
zira yağmurla toprak el ele varmışlardı ona
gecenin rengi bu yüzden kahverengi
maviye mola...
Fakruşuara/KIZKULESİ
Fakruşuara/KIZKULESİ
yıldızlar ekim / 17
89
20 kasım dünya felsefe günü
Yrd. Doç. Dr. A. Teyfur Erdoğdu
Philosophy for Dummies
ya da
Felsefenin Sınırları-Sanatsal Düşünme
Baştan şunu belirtmek isterim ki Felsefe Bölümü’nde öğretim üyeliği yapıyor olmama rağmen felsefeci değilim,
olmak da istemem çünkü dünyanın
içine düştüğü durumdan çıkışın felsefe dışı düşünme yolları ile mümkün
olduğu kanısını taşıyorum. Bununla
birlikte yüzyıllardır oluşmuş muazzam felsefe birikimini de reddedecek
değilim. Gerçekten de şu an sahip olduğumuz felsefe birikimi bize insan
aklının neler yapabileceğini ve nerelere kadar uzanabileceğini göstermesi
bakımından oldukça değerli örnekler
sundu. Muazzam bir gelenekten bahsediyorum. Bu muazzam geleneğin
en değerli özelliği bize felsefenin sınırlarını göstermiş olmasıdır. Felsefe
ile insan nereye kadar gidebilirse o
90
yıldızlar ekim / 17
aşamaya gitmiş ve artık gelinebilecek
yolun sonuna gelmiştir. Demem o ki
insan aklının sınırlarının, eşiklerinin
ne olduğunun en güzel numunelerini
bize felsefe (ekolleri) gösterdi. Başka
bir disiplin bu kadar etkin şekilde gösterebilir miydi emin değilim, açıkçası.
Hepimiz biliyoruz ki insanın sahip olduğu temel iki düşünce türü vardır:
Biri intuitive (hadsi, sezgisel), diğeri speculative.Felsefi düşünme veya
spekülatif düşünme en kaba şekilde
söyleyecek olursak her şeyi öznenin
aklına indirgeyen bir düşünce tarzıdır. Özne için akıl ve bilimden başka
herhangi bir referans kaynağı yoktur.
Her ŞEY insan düşünümünün epistemik bir nesnesidir. Özne, düşünürken
bir ŞEYi ele alır, onu konu edinir ve o
ŞEYi ne ise o olarak düşünmek veya
o ŞEYin kendi varlık-oluşsal imkanları ekseninde tefekkür etmek yerine,
kendini merkeze alarak düşünmeye
başlar ve sonuçta o ŞEYi insan idrakinin sınırlarınca belirlenmiş nesne
haline getirir. Sonuçta da o ŞEYin hakikatı budur diyerek ortaya bir resim
koyar. O ŞEYin mahiyeti artık “ortaya”
konulmuştur ve o ŞEY neticede aklın
parmaklıkları arkasına hapsedilmiştir.
Böylelikle o ŞEY felsefe yoluyla insan
idrakinin sınırlarına tercüme edilmiş,
sabit ve kalıcı bir varlık (hakikat) haline getirilmiştir. Kısaca felsefede akıl,
hakikati tüm çıplaklığı ile göster(ebil)
ir şeffaf bir mekanizma olarak kabul
edilir. Yani felsefe ameliyesi ile dü-
şünülen ve ortaya konan ŞEYin başka
türlü olamayacağı söylenir. Bu da o ŞEYi
sınırlamak ama aynı zamanda aklın sınırlarını da açık etmektir. Aslında biliyoruz ki hakikat, aklın hakikati (aklın ulaştığı hakikat) değildir çünkü akıl indidir,
subjectivedir.
Felsefenin (tüm bir felsefe geleneğinin)
üstüne basıp onun dışına çıkarak felsefede ulaşılabilecek sınırları gö(ste)ren ve
felsefe dışı düşünme imkanlarını ortaya
koymaya gayret eden Alman felsefeci
Martin Heidegger (1889-1976) varlığın
hakikatini düşünmenin felsefe ile mümkün ol(a)madığını o halde felsefi düşünmeyi de içine ala(bile)n onun üstüne
çıka(bile)n diğer düşünme imkanları
üzerinde de durmamız gerektiğini ifade
eder. Aklı düşünmek ve idrak etmek için
aklı da düşünebilen imkanlara ulaşmak
gereklidir. Bu dünyayı görebilmek için
dünyanın dışına çıkmak türünden bir
ameliyedir, bu.
Bu aşamada kısaca şunu söylemek hiç
de iddialı kabul edilmemelidir: Felsefenin sonu düşüncenin başlangıcıdır.
Yahut düşüncenin başlangıcı felsefenin
sonundan itibaren başlar çünkü hakiki
düşünüm insan idrakinin sınırlarını da
idrak etmeye bağlıdır ve ona dayanır.
Böylelikle insan idrakinin sınırı, hakiki
düşünmenin başlangıç noktası sayılabilmektedir.
Felsefe üstü diğer düşünüm yollarıyla
da hakikati tam anlamıyla ve tüm yönleriyle ihata etmek, kuşatmak mümkün
değildir. Bunun esas sebebi işitme, görme, hissetme, tatma ve koklama kısaca
beş duyumuzun sınırlarının, eşiklerinin
olması gibi aklımızın da sınırlarının,
eşiklerinin bulunmasıdır. Bu eşiklerin
altı veya üstü insan için yok hükmündedir. Bu duyuların ve aklın bizi sevkettiği
dünya ve/ya algıladığımız dünya cognitive dünyadır (phenomenon). Tamamen
ve sadece algısaldır. Dünyayı idrak edebilmek için dünyanın dışına çıkıldığında
bile onun sadece bir yüzünün görülebilmesi ve görülebilen yüzlerinin zihinde
birleştirilerek bir resme ulaşılmasında
olduğu gibi. Bu resim de belirtmeye hiç
gerek yok ki bir inşadır, bir kurgudur. Bu
yüzden dünyanın bizim deneyimlerimizden müteşekkil ve ibaret olduğunu
söylemek muhal ender muhaldir.
Pekiyi “zuhurunun şiddetinden
gaip olan” hakikati hangi yollar ile
düşneceğiz ve tanımaya çalışabileceğiz? Bu yollardan biri hiç şüphesiz
sanattır.
Hakikatin ağırlığı altında ezilen felsefenin (beşeri düşüncenin) dili tutulunca,
(sezgisel düşünme türlerinden biri olan)
sanat konuşmaya ve şakımaya başlar.
Hakikat sırrının kırıntılarının biraz büyüklerine eren özne (kişi) görebildiklerini
ve düşünebildiklerini kısaca içini ancak
sanat yoluyla boşaltabilecek, aktarabilecektir.
Bu noktada hem müderris, hem mürşid,
hem mutasavvıf hem de sezgisel düşünme insanı olan Mevlana Celaleddin
Rumi’nin (1207-1273) Mesnevi’si (lisan
dansına dayanan sanatı) ile seması (beden dansına dayanan sanatı) bize hakikatin kapılarını ne kadar aralamaktadır?
Bence bu tekrar ele almaya ve üzerinde
düşünmeye değer bir konudur.
yıldızlar ekim / 17
91
16 ekim dünya gıda günü
GIDA GÜVENLİĞİ ALGIMIZ VE
SORUMLULUKLARIMIZ
T
Ülkemizde Gıda Güvenliği Konusunda Tüketici Algısı ve Üzerimize Düşen Görevler
YTÜ Kimya-Metalürji Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Fatih TÖRNÜK
ürkiye, verimli toprakları ve içinde
bulunduğu iklim kuşağı ile tarımsal üretim ve çeşitlilik açısından
dünyanın en şanslı ülkelerinden birisidir. Son yıllarda, tarımın gelişmesi için
yapılan yatırımlar ve gelişen teknolojinin hammadde üretimi ve işlenmesine
entegrasyonu sayesinde ülkemiz “kendi
kendine yeten” bir ülke konumundan
artık “dünyayı besleyen” ülke konumuna gelmiştir. Bugün market raflarına
baktığımızda, ülkemiz menşeli sayısız
markaya ait ürünü görebilmemizin ya92
yıldızlar ekim / 17
nında yıllık yaklaşık 18 milyar dolar gıda
ihracatıyla dünyada ön sıralarda yer almaktayız.
Yeni teknolojik gelişmeler, her ne kadar
gıdaların güvenilirliğinin sağlanmasına
ve tüketiciye sağlıklı olarak ulaşmasına
yardımcı olsa da çeşitli gıda güvenliği
risklerini de beraberinde getirmektedir.
Geliştirilen yeni işleme yöntemleri, yeni
katkı maddelerinin kullanımı, ürün çeşitliliğinin artması gibi faktörler, tüketicilerin bu teknolojiler hakkında yeterince
bilgi sahibi olmaması sebebiyle onları
gıda güvenliği açısından oluşabilecek
riskler konusunda kaygılandırmaktadır.
Tüketicilerin kaygılarının artmasında,
internet ve televizyon yayınları başta
olmak üzere çeşitli medya organlarında
asılsız dedikoduların yoğun şekilde yer
alması önemli yer tutmaktadır. Uzmanlık alanı tıp ve ziraat gibi gıdaların üretim
teknolojisi ile doğrudan alakası olmayan
kişiler medyada sıklıkla yer almakta ve
güncel konulara polemik denilebilecek
yorumlarda bulunarak tüketicilerin ka-
öğrencilerini en iyi şekilde yetiştirerek onların ileride kaliteli ve
güvenli gıda üretimini sağlayacak donanıma sahip olmalarını
sağlamaktır.
2. Gıda sektörüne ve sektör temsilcilerine düşen görev, gıda
üretimlerinde ekonomik kârdan önce halk sağlığı ve güvenliğini esas almaları ve güvenli gıdalar üretebilmek için gayret
sarf etmeleridir.
3. Başta Gıda Mühendisleri Odası olmak üzere diğer meslek
odaları, halkı gıda güvenliği konusunda bilinçlendirici panel ve
toplantı gibi sosyal aktivitelere daha fazla yer vermelidir.
4. Devletimiz ve devlette görev yapan denetçi ve mühendis
gibi meslek gruplarının görevlerini layıkıyla yapmaları ve denetimlerini artırarak herhangi bir hileye veya illegal faaliyete
fırsat vermemeleri gerekmektedir.
falarını karıştırmakta ve onları yanlış yönlendirmektedir.
Bu kişilerin medyada sıkça yer almaları, medya organlarının
reyting kaygısının yanında medyada yer alması gereken bilim insanları ve meslek odaları temsilcilerinden kaynaklanan
boşluğun ilgisiz kişilerce doldurulmasından kaynaklanmaktadır. Malesef görülmektedir ki halk sağlığı ve gıda güvenliği,
medyada reyting uğruna ikinci plana atılmaktadır.
5. Gıda mühendisliği ve ilgili alanlarda okuyan öğrenciler, mezun olduklarında mesleklerini en iyi şekilde icra edebilmeleri
için eğitim dönemlerini dolu dolu ve kendilerini her alanda geliştirerek geçirmelidir.
6. Son olarak tüketiciler olarak hepimize düşen görev, her zaman güvenli gıdanın bilincinde olmamız, her olumsuz algıya
itibar etmememiz ve araştırarak kararlarımızı vermemizdir.
Gıda güvenliğinin hiçbir zaman ihmal edilmemesi gereken bir
konu olduğu ve maalesef ülkemizde zaman zaman güvenlik
problemlerinin yaşandığı da bir gerçektir. Gelişen teknoloji,
sektöre getirdiği yeniliklerin yanında maalesef bazı kötü niyetli kişiler tarafından olumsuz amaçlara da alet edilebilmektedir. Sözgelimi, kalitesiz bir gıda maddesinin olumsuz özelliği, içerisine ilave edilen eser miktardaki bir katkı maddesiyle
tüketicilerin fark edemeyeceği şekilde maskelenebilmektedir.
Başta ekonomik sebepler olmak üzere çeşitli amaçlar uğruna
sektörde yer alan bazı firmalar bu tür yollara tevessül edebilmektedir. Neyse ki bu durumlar istisnai özellik taşımakta ve
ülkemiz gıda sektörünün çoğunluğu halk sağlığını önceleyici
şekilde üretimlerini gerçekleştirmektedir.
Yapılan araştırmalar, ülkemizdeki tüketicilerin %51’inin medyada yer alan gıdalarla ilgili asılsız haberlere inandıklarını
göstermektedir. Medyadaki bilgi kirliliği, tüketicilerin gıda
sektörüne olan güvenini zedelemekte, aynı zamanda ilgili
bilim insanlarının itibarına da zarar vermektedir. Dolayısıyla, tüketicilerimizin gıda bilincinin geliştirilmesi ve halkın tükettiği ve tüketmesi gereken gıdalar konusunda asgari ölçüde
bilgi sahibi olarak gıda tercihlerini mantıklı şekilde yapabilmesi için, gıda sektöründe en temelde yer alan kişilerden başlayarak akademisyenlere ve meslek odası temsilcilerine kadar
herkese çeşitli sorumluluklar düşmektedir. Bu sorumlulukları
şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Öncelikle akademisyenlere düşen görev, bilimsel aktivitelerinde gıda güvenliğini sağlayıcı unsurları araştırmak ve medyada daha fazla ön planda olarak halkımızın bilinçlenmesine
yardımcı olmaktır. Ayrıca akademisyenlerin diğer bir görevi de
yıldızlar ekim / 17
93
HELAL GIDADA
TÜKETİCİ GARANTİSİ
“Güvenlikli İzlenebilirlik” Artık Kaçınılmaz,
Dr. Can DEMİR
Gıda Güvenliği ve Hijyen Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı
94
yıldızlar ekim / 17
Son günlerde gündemde sık konuşulan Helal gıda güvencesi, başta İslam
ülkeleri olmak üzere talep eden batı
dünyası da dahil ihraç ettiğimiz gıdaların beraberinde ülkemizde de tüketicilerimiz tarafından talep oranının arttığını gözlemlemekteyiz. Ancak helal
gıda denetimi ve belgelendirmesi yapan
kuruluşların farklı yaklaşımları tüketicilerimizi huzursuz etmekte zaman zaman da güven problemi oluşmaktadır.
Öncelikle belirtmeliyim ki helal gıda uygulaması ıso 9001 veya ISO 22000 gibi
kalite sistem belgelendirme denkliğindedir. ISO 22000 gıda güvenliği yönetim
sistemi sertifikası almayan kuruluşların
güvenli gıda üretmediği anlamına gelmediği gibi tüketiciye yasal zorunlulukların sağlandığı ve buna bağlı olarak
helal gıda sertifikasyonu veya muayene
raporu almayan kuruluşların helal gıda
üretmedikleri ve de ürünlerinin helal
lenen sertifikaların sadece firmanın
sistemini kapsayacağı ve anlam olarak
bu firmada örnekleme metodu ile yapılan denetimin bir ISO 22000 formatında olduğundan son ürün bazında helal
gıda bazında garanti etmeyeceğidir.
Böyle bir denetim sonucunda sertifika
veren kuruluşlar her ne kadar açıklamalarında yıllık haberli ve bunun beraberinde din görevlimiz istediği zaman
gider keyfiyeti ile ürüne helal gıda logosu vurma işlemleri baştan sona kanaatimizce helal anlamına gelmeyebilir.
olmadığı anlamına gelmemektedir.
Helal; yasal, meşru, geçerli manasına
gelen bir Arapça kelime olup, Allah (c.c.)
Kuran-ı Kerim’de belirttiği şekliyle bütün insanlığa helal olan gıdaları tüketmelerini emrediyor.
Helal Gıda Sertifikası ; akredite veya
akredite olmayan, yetkin ve tarafsız
bir belgelendirme kuruluşu tarafından, haberli olarak bir plan dahilinde
gıda üretiminin örnekleme metoduyla
denetlemesini, helal standartlarla uygunluk içerisinde üretimin yapıldığını
doğrulaması ve buna bağlı olarak, üretimini kapsamının da belirtildiği sistemin belgesidir.
Dünyada helal belgelendirme faaliyetleri, çoğunluğun Müslüman olmadığı
ülkelerde yaşayan Müslümanların talepleri doğrultusunda “helal gıda” güvencesi sağlamak üzere 1960’lı yıllarda
başlamıştır. İlk uygulamalar ABD’de
gıda alanında çalışan uzman nitelikteki Müslümanlar tarafından başlatılmıştır. Gelinen son nokta olarak, 2010
yılında bugünkü adıyla islami İşbirliği
Teşkilatı bünyesinde resmen kuruluşu
tamamlanan İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC:
Standardisation And Metrology Institution Of Islamic Countries)’dür. Smııc’
in ilk yönetimi ve genel sekreterlik ofisi
kurucuların arasından Türkiye adına
TSE’ ne verilmiştir.
Helal gıda akreditasyonunun Dünya
çatı örgütünün tarihimizden gelen İslami kuralların yayılmasına ve benimsenmesine katkıda bulunan bir ülke
olmamızdan dolayı helal gıda akreditasyonunun dünya ülkelerine yön
verecek çatı örgütünün TÜRKAK tarafından üstlenilmesi gerektiğine inanmaktayım. Ümit ederim ki TÜRKAK
yönetimi bu konuyu sürekli gündeminde tutarak IAF, ILAC gibi helal gıdanın
akreditasyonu için dünya çatı örgütü
olma mücadelesini vermelidirler.
Muayene; bir ürünün, prosesin, hizmetin veya tesisin ya da bunların tasarımlarının belirli şartlara veya profesyonel hüküm verilerek genel şartlara
uygunluğun tespitidir.
Muayene kuruluşu ise; kendi başına
bir teşkilat olabileceği gibi bir teşkilatın
bir bölümü de olabilir. Muayene kuruluşu bir uygunluk değerlendirme kuruluşudur. Gerçekleştirdiği muayeneler
sonrasında ve de gerektiğinde teknik
uzman görüşlerini de ekler ve sertifika
karşılığına denk gelen rapor düzenleyerek muayene personelinin topladığı
veri ve bulguları, gerçekleştirilen laboratuvar analiz sonuçları ve yerinde yapılan ölçümleri de raporlayarak, tamamını değerlendirip yüksek deneyimli
ve yetkin otoriteye onaylatır.
Tarafsızlık; nesnel (objektif) olma halidir. Nesnellik, muayene kuruluşunun,
muayene hizmetine dair işlemleri etkilenmeyecek şekilde çıkar çatışması
yokluğu veya çıkar çatışmasının çözümlenmiş olması demektir.
Senede bir-iki gün referans standarda
göre üretimin denetlenmesi ve buna
bağlı olarak son ürünün tamamının
helal denetiminden geçmemiş olacağı
tarafımızca bu tür uygulamaların yeterli olmadığıdır. Bu durumda düzen-
Bu durumda sistem belgelendirme yapılmasına rağmen ve belgelendirme
kuruluşu yıl boyunca sürekli üretime
nezaret eden bir eleman bulundurmadığı halde yılda bir kez yaptığı denetim
sonucunda ürüne logosunu kullandırtmakta ve ürünün helal gıda statüsünde olduğu izlenimi yaratmaktadır. Bu
durum tüketiciyi açıkça yanıltan bir
uygulamadır. Bizim kanaatimiz odur ki
bu tür sertifika veren kuruluşların helal
sistemi belgelendirdiklerini, helal sertifikanın kapsamında belirtilmeli ve ISO
22000 de olduğu gibi ürüne helal gıda
anlamına gelen hiçbir logo kullandırmamalıdır.
Helal gıda uygunluğu beklentisinde
olan tüketicilerimizin bu haklı taleplerini ISO 17020 standardına göre hizmet
veren A tipi bağımsız muayene kuruluşları tarafından ürünün miktarı ve
üretim alanının gıda güvenliği sistemi
yönünden denetlenir. Muayene raporunda belirtilen uygunluk sonucunda
helal gıda olarak izlenebilen son ürün
için helal gıda muayene sistemi uygulanmalı veya helal gıda sertifikalandırma sistemi uygulayan kuruluşlar yıl
boyunca yetkin denetçisi tarafından
kesintisiz üretimi ve üretim alanının
gıda güvenliği yönetim durumunu denetlemelidir.
Her iki yöntemle üretimin tamamı,
son ürün bazında; hijyen, laboratuvar
analiz sonuçları ve helal gıda şartları
yönünden denetlendiği ve uygunluğuna karar verildiği taktirde, son ürünün
tamamı en küçük ambalaj seviyesinden başlayarak “güvenlikli izlenebilirlik” etiketi ile kimliklenmelidir. Bu tür
etiketlerle kimliklendirilerek, güvence
altına alınan son ürün hakkında tüketicinin doğru bilgi alması sağlanmış
olacaktır.
yıldızlar ekim / 17
95
tanıtım
KEBAPTA İNOVASYONUN ADI
“ÇINARALTI”
Kilisli İbrahim Usta’nın 1988 yılında memleketinden çıkarak İstanbul’a gelmesiyle başladı ‘Çınaraltı’ serüveni.
Davutpaşa’da küçük bir dükkanda başlayan ve sonra mekanı paylaştığı çınar ağaçlarının ismini alan Çınaraltı
Restaurant, 3-5 masa ile başlayan serüvenine, YTÜ Teknopark’taki yeni şubesiyle devam ediyor… Çınaraltı
Kebap, damakta iz bırakan ustaları ile birlikte her gün sizler için ürünlerini servis etmekten gurur duyuyor ve
bu bağlamda neden “Lezzetin Tek Adresi” olduğunu da bir kez daha ispat ediyor…
EL TEZGAHINDAN LEZZET
USTALIĞINA…
Kilisli İbrahim Usta’nın 1988 yılında
İstanbul’a gelişi ile Çınaraltı Kebap’ın
temelleri atıldı. Çeşitli semtlerde ve
restoranlarda çalışan İbrahim Usta
daha sonra Davutpaşa civarında el
arabası ile dürüm yapıp satmaya
başladı.
Fabrikaların
arasında
hazırladığı dürümleri henüz akşam
olmadan tükeniyor, önlerinde araba
kuyrukları oluyordu…
El arabasını bir çınar ağacının altına
koyuyor ekmeğini burada kazanıyordu.
Küçük bir kiralık dükkan bulan İbrahim
Usta ardından hemen yanında boşalan
dükkanları da kendi yerine katarak
Çınaraltı Restoran ’ı hayata geçirdi.
Yıllarca üç oğlu Ali, Abdullah ve Halil
ile Çınaraltı Restoran’ı işleten İbrahim
Usta, yaşının ilerlemesi ile görevi
çocuklarına devrediyor. 1993 yılında
Davutpaşa’da kurulan merkez şube’nin
96
yıldızlar ekim / 17
başarısı ve damaklarda bıraktığı o eş
siz lezzet, artık bayrağı devralan Ali
ve Abdullah kardeşleri büyümeye
sevk ediyor. 2013 Haziran ayında
Çınaraltı Kebap ikinci şubesini YTÜ
Teknopark’ında faaliyete geçirdi.
“ÜNİVERSİTEYE GİDEMEDİM
AMA KEBABIN MASTER’INI,
DOKTORASINI YAPIYORUM”
YTÜ Teknopark’ında faaliyet gösteren
Çınaraltı Restoranın başında İbrahim
Usta’nın oğullarından Ali Ceylan
bulunuyor. İlkokulu bitirdikten hemen
sonra babasının yanında çırak olarak
başladığını söyleyen Ali Ceylan, işlerin
yoğunluğu sebebiyle ilkokuldan ileri
gidemediğini daha sonra ise uzaktan
eğitim metoduyla orta okulu bitirdiğini
ifade ediyor. Yoğun iş temposu
yüzünden lise ve üniversite hayalini
gerçekleştiremediğini belirten Ali Ceylan,
bütün eforunu ve çabasını daha iyi kebap
yapabilmek ve daha iyi hizmet vermeye
ayırdığını dile getiriyor. YTÜ Teknopark
içindeki restaurantı açtıklarında ayrı bir
heyecan yaşadıklarını anlatan Ali Usta,
“Hep hayalimdi üniversitede okumak
ancak o günkü imkânlarda üniversiteye
gidemedim. Bugün kebap konusunda
burada master, doktora yapıyoruz.”
esprisini yapıyor.
Babaları İbrahim Usta’nın artık elini
ayağını işten çektiğini ve kendisini
sadece ibadet hayatına adadığını
aktaran Ali Ceylan, “Babam bizi bu
günlere getirdi, yetiştirdi, bize iyi bir
miras bıraktı, şimdi ise namazını kılıyor,
ibadetini yapıyor. Dünya işleri ile ilgisini
tamamen kesti. Biz burada çalışıyoruz,
o da bize dua ediyor, destek oluyor.”
şeklinde konuştu.
“ELİT MÜŞTERİYE ALACARTE
SERVİS UZMANLIK İSTER”
Türkiye’nin
en
önemli
teknoloji
geliştirme merkezlerinden olan YTÜ
Teknopark’ında
faaliyet
gösteren
Çınaraltı Restoran’ın müşterileri de özel
oluyor. Teknopark’ta bulunan
firmaların üst düzey yetkilileri ile çok
sayıda akademisyeni ağırlıyor her gün
mekan. Usta işi menülerinin yanı sıra
estetik dekorasyonu ve bahçesinde
bulunan süs havuzu ayrı bir hava
katıyor
Çınaraltı
Restauran’a
her
gün
akademisyenler, üst düzey şirket
yöneticileri ve seçkin misafirleri
ağırladıklarını
belirten
Ali
Usta,
“Burası bu anlamda bambaşka bir yer.
Teknopark’taki firmaların üst düzey
yöneticileri olsun, üniversitemizin
akademisyenleri olsun, teknoparkta
çalışan personel çok seçici ve ne
istediğini bilen müşteriler. Onlara
hizmet verebilmek hem kolay hem de
zor. Eğer işinizde iyiyseniz ve ustaysanız
hiç sorun yaşamıyorsunuz. En iyi ürünü
en iyi alternatifleri sunduğunuz zaman
bu müşteri profilinde sorun yaşanmıyor.
Bizim de şimdiye kadar bunu başarı
ile yaptığımızı düşünüyorum.” diye
konuştu. KEBAPTA İNOVATİF MENÜLER
ÇINARALTI’NDA
Bulunduğu mekanın ruhunu yakalamaya çalışan Ali Usta, restoranda kendine
özgü çok sayıda menü hayata geçirmiş.
Burada bulunan bir çok kebabın adını
her yerde görürsünüz, ancak bizdeki gibi
servis ve lezzeti asla bulamazsınız” diyen Ali Ceylan, sadece kendilerine özgü
ürünler de olduğunu belirtiyor. Dönerli
fındık lahmacundan, mantarlı küşlemeye, kiremitte mantara kadar 200’ü aşkın
özel menü müşterileri bekliyor.
Her iki restoranda günlük toplam 350
kişiye servis veren, 70 kişilik uzman bir
kadro, başlangıçtan itibaren firmanın
bünyesinde çalışıyor.
Çınaraltı Kebap, damakta iz bırakan
ustaları ile birlikte her gün ürünlerini
servis ediyor.
yıldızlar ekim / 17
97
haber
DÖRT YILDIZLI AİLE
Yıldız Teknik Üniversitesi (Ytü) 99. Mezuniyet Törenine, Dört Çocukları Da Ytü’de Eğitim Gören Akgül Ailesi
Damga Vurdu. Ayşe Ve Hamit Akgül Ve Ytü’de Eğitim Gören Çocukları Mehmet Fatih Akgül, Hale Hümeyra Akgül
ve Fatma Betül Akgül, Elektronik Ve Haberleşme Mühendisliği Bölümünü Tamamlayan Tarık Furkan Akgül’ün
Mezuniyet Töreninde Bir Araya Geldi. ‘Dört Yıldız’ Yetiştiren Anne Ayşe ve Baba Hamit Akgül’e YTÜ Rektörü
Prof. Dr. İsmail Yüksek Plaket Verdi
Ayşe ve Hamit Akgül’ün, dört çocuğu
da Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi. Akgül’lerden YTÜ ailesine ilk olarak
ağabey Mehmet Fatih katılmış. Makine
Mühendisliği bölümünü bitiren Mehmet
Fatih’i Kimya Mühendisliği’ni kazanan
Fatma Betül ve Harita Mühendisliği’ni
kazanan Hale Hümeyra Akgül takip etmiş. Akgül ailesinden YTÜ’ye katılan
son isim ise Elektronik ve Haberleşme
Mühendisliği’nden mezun olan Tarık Furkan olmuş.
“YILDIZLI OLMAK
BİR AYRICALIKTIR”
Ailece İstanbul’da yaşadıkları için ilk düşüncesinin hep İstanbul’daki bir üniversiteyi tercih etmek olduğunu aktaran
Fatma Betül Akgül, ağabeyim Mehmet
Fatih’in de desteği ve teşviki ile YTÜ’yü
tercih ettiğini ifade etti.
Yıldız’lı olmanın bir ayrıcalık olduğunu
vurgulayan Fatma Betül, “Elbette ülkemizin değerli, kaliteli pek çok üniversitesi
var. Fakat YTU köklü bir üniversite olma98
yıldızlar ekim / 17
sı, bilimsel çalışmalara fazlasıyla önem
vermesi, öğrencisini tam kapasiteli bir
şekilde mezun etmesi gibi özellikleriyle
ismini üst sıralara yazdıran bir üniversitedir.” diyor.
Birbirlerine bağlı bir aile olduklarını ifade
eden Fatma Betül, bütün kardeşler olarak YTÜ çatısı altında olmanın kendilerine çok büyük değerler kazandırdığını dile
getiren Fatma Betül, “YTU’ deki birlikteliğimiz sosyal hayatın en yoğun yaşandığı
üniversite ortamında kardeşliğimizi iyice
kuvvetlendirdi. Geriye dönüp baktığımızda etrafımızdaki insanların inanamadığı
durumun gerçek olduğunu bilmek tarif
edilmesi zor ve güzel bir duygu” diyor.
Fatma Betül, akademik çalışmasını sürdürmek için YTÜ’ de doktora eğitimime
devam ediyor.
“KARDEŞLERİM SAYESİNDE
YILDIZ’A HİÇ YABANCILIK
ÇEKMEDİM”
Lise yıllarında pasif bir öğrenci olduğunu
söyleyen Hale Hümeyra Akgül, “Açıkcası kimse herhangi bir üniversiteye dahi
girebildiğimi düşünmüyordu.” diyor.
Ancak ablasının da desteğiyle babasının mesleği olan Harita Mühendisliği’ni
kazanmış. O üniversiteyi kazandığında
abisi ve ablası da Yıldız’da okuyan Hale
Hümeyra, onların sayesinde üniversiteye
hiç yabancılık çekmediğini söylüyor. Mezun olur olmaz kendi işini kuran ve Harita Mühendisi olarak kendi işine devam
eden Hümeyra, üniversiteyle de bağını
koparmamış.
Halen YTÜ Harita Mühendisliği’nde yüksek lisans yapıyor.
İki ablası ve bir abisinin YTÜ’lü olduğu
için tercih yapmakta zorlanmadığını ifade eden Tarık Furkan Akgül ise şunları
söylüyor: “Bununla beraber üniversitenin
Türkiye genelindeki kalitesi de YTÜ’yü
tercihlerim arasına almamı sağladı.”
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin, Türkiye’nin
saygın üniversitelerden birisi olduğunu
söyleyen Tarık Furkan Akgül, “Yıldız mezunu olmak bir anlamda prestij sahibi
olmak diye düşünüyorum. Her bölümün
kendi sektörünün önde gelen isimlerine
baktığımız zaman, aralarında çok sayıda
YTÜ mezunu olduğunu görüyoruz.” şeklinde konuşuyor.
YILDIZ AİLESİNİN
ACI KAYBI
1963 Yılında Berlin Teknik Üniversitesi’ndeki Yüksek Lisans Çalışması İle Başlayan Akademik Hayatına,
1973 Yılından Emekli Olduğu 2005 Yılına Kadar Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nde Devam Eden
Prof. Dr. Doğan Özgür, 25 Ekim 2014 Tarihinde Vefat Etti. Özgür, Görev Yaptığı 32 Sene Boyunca YTÜ Makine
Fakültesi’nde Çeşitli İdari ve Akademik Görevlerde Bulundu.
1938 yılında Sinop Ayancık’ta doğan sayın Prof.Dr. Doğan
Özgür 1949’da Beşiktaş Yenimahalle Yıldız İlkokulu’nu
ve 1956 ‘da İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirmiştir.
1960 yılında Berlin Teknik Üniversitesi’nde lisans
eğitimini bitiren Hocamız aynı üniversitede 1963’de
‘ısı proses’ dalında yüksek lisansını ve 1968’de aynı
dalda doktorasını bitirmiştir. 1963 – 1964 Almanya,
Wolfsburg, Wolksvagen firmasında, proje mühendisi ve
1964 – 1965 yıllarında Berlin, Bellows - Valvaırs hidrolik
sistemlerinde, çalıştıktan sonra bir süre de Berlin Teknik
Üniversitesi’nde asistan olarak çalışmış ve sonra 1972
yılında o dönemde ismi İstanbul Devlet Mühendislik
ve Mimarlık Akademisi olan Yıldız Teknik Üniversitesi
Makine Bölümü, termodinamik ve ısı tekniği kürsüsünde
öğretim görevlisi doktor olarak göreve başlamıştır.
1973
yılında
doçentliğini,
1979
yılında
da
profersörlüğünü alan hocamız 1976 - 1982 yıllarında
termodinamik ve ısı tekniği kürsüsü kürsü başkanı,
1980 – 1982 yılları arasında İstanbul Devlet Mühendislik
ve Mimarlık Akademisi, Vatan Mühendislik Fakültesi,
dekanlığını, 1982 - 2005 Makine Mühendisliği bölümü,
termodinamik ve ısı tekniği anabilim dalının, anabilim
dalı başkanı, 1988 – 1992 ve 1992 - 1994 Makine
Mühendisliği bölümü, bölüm başkanlığı görevlerinde
bulunmuştur.
Üniversite sanayi işbirliğinin önemini her zaman
vurgulayan ve bu alanda öncü olan saygıdeğer hocamıza
Allah’tan rahmet, ailesi, yakınları, yıldız camiasına ve
sektörde onu seven herkese başsağlığı dileriz.
2
yıldızlar ekim / 17
99
a
d
n
Bası
z
ı
d
Yıl
100
yıldızlar ekim / 17
yıldızlar ekim / 17
101
102
yıldızlar ekim / 17
CANLI YAYIN
Her Çarşamba 20:30’da
(Yıldızlı Sohbetler)
www..com
İletişim Koordinatörlüğü
“yıldızlarla bir asra atılan imza”
yıldızlar ekim / 17
103
DEĞİŞEN İHTİYAÇLARA ÇOK HIZLI ADAPTE OLAN
DÜNYANIN İLK MERKEZ ANAHTARI
Huawei Agile Switch S12700: Daha esnek, daha hızlı...
Huawei Agile Switch, tam programlanabilir mimarisiyle yüksek hızlı bir
Hızlı Gelişim:
ENP çipine sahip. Bu sayede kendi modellerinizi ve davranışlarınızı
• Donanım tanımlı ağdan yazılım tanımlı ağa doğru gelişim
tanımlayabiliyorsunuz. Ayrıca algoritma yapabilme özelliği sayesinde 4
• Daha hızlı hayata geçen işler, daha az yatırım maliyeti
kata kadar daha hızlı ve size özel servis imkanına sahip oluyorsunuz.
Alışılagelmiş yöntemlerle kaybedilecek zaman yok.
Hızlı İşletme:
Şirketlerin yaşadığı problemlerin çoğu bağlantıyla ilgili ve
• İstikrarlı kullanıcı deneyimi için “kesintisiz hizmet”
artık bu sorunlar alışılagelmiş cevaplarla çözüme kavuşamıyor.
Hızlı Yönetim:
• Tüm ağda güvenlik işbirliğini destekleyen büyük veri analiz desteği
• Daha etkin ağ yönetimi için gözle görülür IP kalitesi
• Daha basit ağ yönetimi için kablolu ve kablosuz ağ uyumu
104
yıldızlar ekim / 17
444 91 19
e.huawei.com/tr
[email protected]