okan arpaç yazdı

Sayı 28 / 18 Nisan - 1 Mayıs 2014
❱ TUNA KİREMİTÇİ
MACERA DOLU AMERİKA
❱ NEŞE MESUTOĞLU
BAKİ OLAN ESERLERDİR YAPAN
İSE SANATKAR
❱ BARIŞ AKPOLAT
GÜNDE EN AZ ÜÇ METAL
RÖPORTAJLAR
❱ SEVİM GÖZAY,
CEYHUN YILMAZ İLE KONUŞTU:
KAHRAMANIM AYHAN IŞIK
❱ ÖZLEM OKTAR VAROĞLU
BAŞKENT İÇİN CAZ VAKTİ
❱ HANDE KATİPOĞLU
MURAT ŞEKER TAM DESTEK VERDİ
❱ BÜLENT EMİN YARAR
‘PROFESYONEL’İ BENNU YILDIRIMLAR KEŞFETTİ
OKAN ARPAÇ YAZDI
İTİRAZIM VAR
BİR ONUR ÜNLÜ BAŞYAPITI
EDİTÖR
Nisan’ın
getirdikleri…
G
Neşe Mesutoğlu
Yayın Yönetmeni
[email protected]
üneşli bahar günleriyle beraber, yorgunlukların en romantiği ‘bahar
yorgunluğu’ da kendini göstermeye başladı.
Şiirlere, şarkılara konu olan bahar yorgunluğunun nedenleri tam
olarak bilinmiyor. Tahminen birkaç hafta sürecek olan bu tatlı halsizlik
döneminin en büyük ilacı enerjiyi ve morali yüksek tutmak.
Biz de üzerimize düşeni yaptık. Sinema, tiyatro ve konserler arasından
doping etkisi yapacak keyifli bir içerik hazırladık.
Televizyoncu-yazar Sevim Gözay’ın bu hafta röp-seans konuğu, ünlü
komedyen Ceyhun Yılmaz. Medya dünyasından iki eski arkadaş sinemayı
konuşunca ortaya çok eğlenceli bir sohbet çıktı.
Bu bahar yorgunluğu bizi yıldırmadı ve Begüm Yılmaz birbirinden
keyifli röportajlara imza attı. Bu hafta gösterime giren ‘Hayat Sana
Güzel’in yönetmeni Murat Şeker, Yılmaz’a setteki uyumun sırrını anlattı.
Filmin başrol oyuncularından, Yahşi Cazibe dizisinden tanıdığımız Hande
Katipoğlu, komedi dışındaki tekliflere de hazır olduğunu söyledi.
Yıllardır Devlet Tiyatroları bünyesinde kapalı gişe oynayan
‘Profesyonel’in ardından ‘Hamlet’ ile izleyiciyle buluşan Bülent Emin
Yarar, “Tiyatro bizi, kendimizi anlatıyor. Kendimizle barışmamız da ancak
bu şekilde mümkün” diye konuştu.
Ankara Caz Derneği Başkanı Özlem Oktar Varoğlu, 7 Mayıs- 15
Haziran tarihleri arasında düzenlenen ‘17. Uluslararası Ankara Caz
Festivali’ni anlattı.
Bu birbirinden keyifli etkinliklerde, mevsimlerin en güzeli nisanın
beraberinde getirdiği mahmurluğa yenilmeden, baharın keyfini
çıkarmanızı dileriz.
Saygı ve sevgilerimle.
2 www.mybilet.com
İÇİNDEKİLER
8
SAYFAYA
GIT
KAPAK
Okan Arpaç yazdı:
İtirazım Var’ın yönetmeni Onur Ünlü,
son yapıtında gayet detaycı ve titiz
çalışmış. Sırrı Süreyya Önder’le birlikte
geliştirdikleri öyküyü nehir gibi akıcı
bir senaryoya dönüştüren Ünlü, filmin
diğer sacayakları üzerine de hayli kafa
yormuş. Ses efektleri, alametifarikası
olan müzikler, mizansen ve görüntü
yönetimi tam bir uyum içerisinde filmi
tamamlayan unsurlara dönüşmüş.
SAYFAYA
GIT
15
RÖPORTAJ
Televizyoncu-yazar Sevim Gözay’ın,
bu hafta Röp-seans konuğu
yayıncı, komedyen ve şair kişilik
Ceyhun Yılmaz. İki eski arkadaş,
sinemaseverler için çok eğlenceli bir
sohbete imza attı.
12
SAYFAYA
GIT
R
4 www.mybilet.com
J
Ö Z E L
ÖP
O RT
A
PORTRE
Amerika’da gişeleri alt üst eden
yeni gençlik fenomeni ‘Uyumsuz’
vizyonda! Distopik bir gelecekteki
‘Bilgelik’ topluluğunun liderini
canlandıran Oscar’lı oyuncu Kate
Winslet, Hollywood Bulvarı’nda
‘Şöhretler Kaldırımı’ndaki yıldızına
geçen ay kavuştu. Kariyerine 11
yaşında başlayan üç çocuk annesi,
skandallardan uzak sakin bir hayat
sürüyor.
İÇİNDEKİLER
RÖPORTAJ
Bu hafta gösterime giren ‘Hayat
Sana Güzel’in yönetmeni Murat
Şeker, eğlenceli bir yapıma imza
attıklarını söylüyor ve ekliyor:
“Çakallarla Dans, kült filmler arasına
girdi denebilir. ‘Hayat Sana Güzel’ ise
yeni bir macera…”
VİZYONDAKİLER:
Gösterime giren diğer
filmlere de göz atmakta
fayda var.
KÜLTÜR-SANAT: Öne
çıkan etkinlikler arasından
seçim yapmak zor.
Kaçırılmaması gerekenleri
hatırlatalım dedik.
24
32
SAYFAYA
GIT
SAYFAYA
GIT
BARIŞ AKPOLAT
İngiltere'de Heavy Metal
din olarak resmen kabul
edildi. İnançsız olduğunu
bile söyleyemeyenlerin
memleketinde böyle
bir haber karşısında
insan gerçekten hayret
ediyor. Peki, bu mevzu
nasıl gerçekleşti? Diğer
'radikal' inanışları nasıl
geçti metal?
5 www.mybilet.com
TUNA KİREMİTÇİ
Babam ve oğlum aynı anda aynı
gezegende hiç bulunmadılar. İkisi de
Kaptan Amerika’yı seviyor ama. Bu
da cahilce de olsa kendisiyle biraz
ilgilensem iyi olur diye düşündürdü
bana. Karşımıza karmaşık olay örgüsü
dalında Bergman ya da Tarkovski le
yarışacak bir hikâye çıktı.
SAYFAYA
GIT
28
İÇİNDEKİLER
SAYFAYA
GIT
35
NEŞE MESUTOĞLU
9 Nisan, Osmanlı mimarisine damga vuran
Mimar Sinan’ın 456’ncı ölüm yıldönümüydü.
İstanbul Devlet Tiyatrosu, büyük ustayı
Cevahir sahnelerinde izleyiciyle buluşan ‘Sinan
Süleymaniye’de’ isimli oyunla anıyor.
39
SAYFAYA
GIT
RÖPORTAJ
Yıllardır Devlet Tiyatroları bünyesinde
kapalı gişe oynayan ‘Profesyonel’in
başrol oyuncularından Bülent Emin
Yarar, Begüm Yılmaz’ın sorularını
yanıtladı. Usta oyuncu “Biz yurtdışındaki
festivallerde yer almak, ‘Hamlet’
gibi başka oyunlarımızı da oynamak,
kendimizi anlatmak istiyoruz” diyor.
SAYFAYA
GIT
KÜNYE
MyBilet e-dergi
45
KIRMIZI GÖZLÜKLÜ KIZ
Süper model Gisele Bündchen, bir yılda elde
ettiği 42 milyon dolarlık gelirle Forbes’un
‘En Çok Kazanan Modeller Listesi’nde
yine zirveye oturdu. 34 yaşındaki ünlü
model, “Zaten Amerikan Gelir İdaresi
tarafından denetleniyorum, o listede beni
hiç ilgilendirmiyor” diyor… Kate Upton, 41
yaşındaki rol arkadaşı Cameron Diaz’ı yere
göğe sığdıramıyor. Karayip Adaları’nda
birlikte tatil yapan ikili, denizde kokteyl keyfi
yaparak stres attı… İkinci kez anne olmaya
hazırlanan Drew Barrymore, oyunculuğu
bıraktı, güzellik ürünleri satan bir mağaza açtı.
6 www.mybilet.com
YAYIN YÖNETMENİ
Neşe Mesutoğlu
GÖRSEL YÖNETMEN
Murat Çavdar
KATKIDA BULUNANLAR
Barış Akpolat, Okan Arpaç,
Tuna Kiremitçi, Sevim
Gözay, Begüm Yılmaz,
Zeynep Geylan
İLETİŞİM
Muallim Naci Caddesi No:47
Ortaköy 34347 İSTANBUL
Telefon: 0212 259 20 60
[email protected]
MyBilet e-dergi’de kullanılan
tüm yazılar, kaynak gösterilerek
yayınlanabilir.
SİNEMA
BİR ONUR ÜNLÜ BAŞYAPITI
İTİRAZIM VAR
Okan Arpaç
[email protected]
YÖNETMEN Onur Ünlü
OYUNCULAR Serkan Keskin,
Hazal Kaya, Büşra Pekin, Öner
Erkan, Osman Sonant, Serdar
Orçin, Umut Kurt, Güler Ökten,
Sırrı Süreyya Önder
YAPIM 2014 Türkiye
SÜRE 110 dk.
DAĞITIM M3 (U10 Film)
A
rtık su götürmez bir gerçek
olarak dile getirebiliriz
ki, Onur Ünlü Türk
sinemasının en yetenekli
ve yaratıcı isimlerinden biri.
‘Polis’le (2007) ilk sinema filmini
önümüze koyduğunda başımıza
geleni anlamakta güçlük çektiğimiz,
filmdeki farklı anlatım dili ve
absürtlüğün bilinçli bir tercih mi
yoksa kazara mı olduğuna karar
veremediğimiz günlerin üzerinden
yedi yıl geçti. Bu süreçte her haliyle
çok yönlü, birikimli ve keskin bir
mizah zekasına sahip olduğunu
defalarca gördüğümüz Onur
Ünlü’den ‘Çocuk’, ‘Güneşin Oğlu’,
‘Beş Şehir’, ‘Celal Tan ve Ailesinin
Aşırı Acıklı Hikayesi’ ve ‘Sen
Aydınlatırsın Geceyi’ adlı sinema
filmleri, ‘Acemi Müezzin’, ‘Leyla ile
Mecnun’ ve ‘Ben de Özledim’ gibi
kült TV dizileri izledik.
Fantastikle absürt komediyi,
güncel olaylarla hicvi, kişisel
sinema birikimiyle yerel motifleri
birleştirme konusunda kimsenin
eline su dökemeyeceği Ünlü, hem
yönetmenliğini, hem en kuvvetli
yanı olan senaristliğini, kısacası
‘auteur’lüğünü gövde gösterisine
çevirdiği başyapıtıyla karşımızda
bu kez. ‘Moonrise Kingdom’ın
yönetmeni olarak da hatırlayacağınız
Wes Anderson gibi çok özel bir
dünyası olan, özgün anlatım
8 www.mybilet.com
dilinin yanına tıpkı onun gibi
gayet kalabalık, fetiş bir oyuncu
kadrosu yerleştiren Onur Ünlü,
son yapıtında gayet detaycı ve titiz
çalışmış. Sırrı Süreyya Önder’le
birlikte geliştirdikleri öyküyü nehir
gibi akıcı bir senaryoya dönüştüren
Ünlü, filmin diğer sacayakları
üzerine de hayli kafa yormuş.
Ses efektleri, alametifarikası olan
müzikler, mizansen ve görüntü
yönetimi tam bir uyum içerisinde
filmi tamamlayan unsurlara
dönüşmüş.
Selman’dan Sherlock Holmes’e
‘İtirazım Var’, ezberimizde
olan pek çok şeye ‘itiraz’ ederek
SİNEMA
İNTERNET
GİŞESİ
açılıyor. Giriş jeneriğindeki
müziğe, duvarlarında gezindiğimiz
odadaki nesnelere bakarak, Alevi
bir karakterle tanışacağımızı
düşünürken, Sünni bir cami
imamıyla müşerref oluyoruz. Selman
Bulut (Serkan Keskin), bu andan
itibaren tanık olacağımız türlü
entrika ve gizemin tam ortasındaki
kilit karakter aynı zamanda...
Ezan vaktinin gelmiş olması
üzerine Selman camiye koşuyor ve
cemaatle namaza duruyor ki, film
ikinci ters köşeyi burada yaratıyor.
Okunan ezanın üzerine bir anda
muazzam bir müzik biniyor.
Bülent Ersoy, Müslüm Gürses
gibi isimlerden dinleyip ezbere
bildiğimiz, filme de adını veren
meşhur ‘İtirazım Var’ adlı parça...
Normalde ezan okunurken müzik
sesini kapatmayı görev edinmiş
bir millete yapılabilecek en büyük
fenalık bu olsa gerek... Onur Ünlü,
aslında günde beş vakit, beş farklı
musiki makamıyla okunan ve sadece
inananları camiye davet eden bir
‘sinyal’ olan ezanın üzerine gümbür
SİTEYE
GIT
ARTIK SU GÖTÜRMEZ BİR GERÇEK OLARAK DİLE
GETİREBİLİRİZ Kİ, ONUR ÜNLÜ TÜRK SİNEMASININ
EN YETENEKLİ VE YARATICI İSİMLERİNDEN BİRİ.
gümbür müzik bindirerek, bahsi
geçen seyirciyi ‘rahatsız etmek
istediğini’ belli ediyor. Velhasıl
izleyeceğiniz film, genel toplum
kurallarını, tabuları pek sallamıyor
diyor. Zaten yaklaşık iki saat
süresince inanç, cinsellik, ahlak gibi
kavramlar sorgulanıp duruyor alttan
alta, yönetmen tabulaşan ne varsa
hepsine birden ‘itiraz’ ediyor.
Seyirci henüz ezan üzerine binen
müziğin şokunu yaşarken, birkaç el
silah sesi duyuluyor; namaza durmuş
cemaatten biri yere yıkılıveriyor
ve film başlıyor. Yalnızca bir isim
benzerliği midir, yoksa aralarındaki
özel bir husumet midir bilemiyoruz
ama ölen kişi; Salih Kalyoncu.
Malum, ‘Eyyvah Eyvah’larda da
izlediğimiz Salih Kalyon adlı usta
oyuncunun da gerçek adı Salih
Kalyoncu... İmam Selman Bulut,
camide polis soruşturması sürerken,
kendi halinde bir esnaf olarak bildiği
9 www.mybilet.com
Kalyoncu’nun aslında korkunç
bir tefeci olduğunu öğreniyor. Bir
süre sonra polisin, cinayetin failini
bulmak için pek de fazla çaba sarf
etmediğini, hatta kendisini şüpheli
gördüğünü anlayınca kolları sıvıyor
Selman...
Yanında yetişmiş genç müezzin
(Umut Kurt) başta olmak üzere
çevresindeki insanların tuhaf
davrandığını fark eden imam, öte
yandan kızı Zeynep’in (Hazal Kaya)
tanıştırdığı erkek arkadaşa (Öner
Erkan) karşı gardını alıyor. Caminin
içindeyse Diyanet’ten gelen bir teftiş
ekibi var… Selman’ın durumu her
yönden vahim yani...
Renkli bir kadro
Onur Ünlü, karakterler galerisini
hayli zengin tutmuş. Örneğin
Selman’ın, hesabına yatan ve
nereden geldiği belli olmayan çok
büyük miktarda parayı sormaya
SİNEMA
YAKLAŞIK İKİ SAAT SÜRESİNCE İNANÇ, CİNSELLİK,
AHLAK GİBİ KAVRAMLAR SORGULANIP DURUYOR
ALTTAN ALTA, YÖNETMEN TABULAŞAN NE VARSA
HEPSİNE BİRDEN ‘İTİRAZ’ EDİYOR.
gittiği bankadaki müşteri temsilcisi
(Büşra Pekin); polis müfettişi
Osman Sonant; müezzinin manevi
Ermeni annesi Ani (Güler Ökten)
bunlardan sadece birkaçı... Nitekim
hem bu karakterlere, hem de başlı
başına imam Selman’a baktığımızda
yönetmenin pek çok ‘sinir ucu’nu
birbirine değdirdiğini görüyoruz.
Geçmişte boksörlük yapan, hatta
“Boks insanı insana döve döve
anlatma sanatıdır” diyecek kadar
işin felsefesini kavrayan Selman,
din konusunda da daima her şeyi
sorgulamış biri. Bu sebeple Alevi
kültürüne de yabancı değil. Deyişler
çalıp söylüyor, hatta (Hüseyin
Turan’la aynı sahnede) konsere dahi
çıkıyor. Müezzin genci, Ermeni
kilisesinde istavroz çıkarırken
görüyoruz. Arapça ezan okuyan
bir müezzinin, kilisede papazlar
arasında gözükmesiyle ve ayine
katılmasıyla iki ayrı ucu birbirine
değdirmeyi deniyor Ünlü... Kaldı
ki aslında her biri bu toprakların
hamurunda olan, bizi bir arada
tutan ve zenginleştiren inanışlar.
Ancak günümüzde bu ‘uç’ların
nasıl gerilip, birbirine değdikçe
kıvılcımlar çıkardığını biliyoruz.
Kara film özellikleri taşıyan ama
aynı zamanda kahkahalar attıracak
kadar zeki bir komedi damarı da
taşıyan ‘İtirazım Var’, Türk ve
dünya sinemasında görebileceğimiz
10 www.mybilet.com
en marjinal polisiye karakterlerden
birini yaratıyor. Aldığı yumruk
darbeleri sonucu film boyunca
tampon yapıştırılmış burunla
oradan oraya koşturup soruşturma
yürüten imam Selman, bu haliyle
SİNEMA
elbette sinema tarihinin unutulmaz
imgelerinden birini hatırlatıyor;
‘Çin Mahallesi’ (Chinatown,
1974) filmindeki dedektif J.J. (Jack
Nicholson)... Ve tıpkı onun gibi
insanları tanıdıkça, utanç verici
sırlara ulaşıyor o da... Aynı filme
yapılan bir gönderme de; bankacı
Büşra Pekin’in duruşu, kıyafetleri ve
şapkasıyla Faye Dunaway’e benziyor
olması...
FANTASTİKLE ABSÜRT
KOMEDİYİ, GÜNCEL
OLAYLARLA HİCVİ,
KİŞİSEL SİNEMA
BİRİKİMİYLE YEREL
MOTİFLERİ BİRLEŞTİRME
KONUSUNDA
KİMSENİN ELİNE SU
DÖKEMEYECEĞİ ÜNLÜ,
HEM YÖNETMENLİĞİNİ,
HEM EN KUVVETLİ YANI
OLAN SENARİSTLİĞİNİ,
KISACASI
‘AUTEUR’LÜĞÜNÜ
GÖVDE GÖSTERİSİNE
ÇEVİRDİĞİ
BAŞYAPITIYLA
KARŞIMIZDA BU KEZ.
Gezi Direnişi’ne selam gönderiyor
Aynı zamanda milletvekili olan
Sırrı Süreyya Önder’in gözüktüğü
sahnelerde faiz lobisi, ayakkabı
kutuları gibi konularda üstü kapalı
politik göndermeler ve taşlamalar
yaptığı filmde, Beşiktaş meydanında
geçen bir sahnede Gezi Direnişi’nde
hayatlarını kaybeden gençlerimizin
afişini de görüyoruz. Onur Ünlü,
bu sahneyle ‘onuruyla’ nerede
durduğunu sinema tarihimize belge
olarak düşüyor adeta.
Bir noktadan sonra Öner Erkan’ın
imama soruşturmada yardım
etmesinden ötürü kendisine Dr.
Watson ismini yakıştırmasıyla
Selman’ın da Sherlock Holmes’e
evrildiği ‘İtirazım Var’, ‘Leyla
ile Mecnun’da İsmail Abi olarak
tanıdığımız Serkan Keskin’in
11 www.mybilet.com
muazzam performansıyla öne
çıkıyor. Onur Ünlü, oyuncu
yönetiminde hiçbir sorun
yaşamazken, hikaye akışına da
sekte vurabilecek bütün sıkıntıları
bertaraf ederek, su gibi akıp giden
bir anlatım yakalıyor. Tek sıkıntı,
finalde her şeyin çok çabuk ve
birdenbire çözülüyor olması...
Selman Bulut’un bu sonuçlara ne
ara, nasıl vardığı konusunda pek
ikna olmuyoruz.
Ama neticede iyinin ve doğrunun
yanında yer alarak, en az Gezi
Direnişi’nde gazdan etkilenenlere
kapılarını açıp ‘kahramanımız’
haline gelen Beşiktaş’taki Bezm-i
Alem Camii imamı kadar alkışı hak
ediyor Selman Bulut ve tüm ekip...
SİNEMA
SANAT İÇİN
SOYUNUYORUM
Amerika’da gişeleri alt üst eden yeni gençlik fenomeni ‘Uyumsuz’ vizyonda!
Veronica Roth’un aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan film, toplumun
farklı bölümlere ayrıldığı distopik bir gelecek tasviri çiziyor. ‘Bilgelik’ topluluğunun
liderini canlandıran Oscar’lı yıldız Kate Winslet “Çocuklarımın beni cool bir anne
olarak düşünmeleri için bu filmde oynadım” diyor. Çeviri: Begüm Yılmaz
Portre
Kate
Winslet
KARİYERİNE 11 YAŞINDA BAŞLADI
Çocukluk ve gençlik yılları
G
eçtiğimiz ay Hollywood Bulvarı’nda düzenlenen törenle ‘Şöhretler
Kaldırımı’nda bir yıldıza kavuşan ünlü oyuncu Kate Winslet, 5 Ekim 1975
yılında tüm fertlerinin oyuncu olduğu bir ailede dünyaya geldi. Kariyeri
boyunca dönem filmlerinde sergilediği performanslarıyla hafızalara kazınan
Winslet, Oscar’a aday olmayı başaran en genç yıldız
unvanının da sahibi… Verdiği röportajlarda 1314 yaşlarındayken kendini daha olgun hissettiğini
belirten Winslet “Dik başlı bir çocuktum. Bir şeyi
kafama koyduğumda beni kimse durduramazdı.
Fakat ebeveynlerimin arkadaşça yaklaşımı bana
kendim olmayı öğretti” diyerek ailelerin çocukları
üzerindeki etkisine dikkat çekiyordu. 11 yaşında
drama dersi almaya başlayan güzel yıldız oyunculuğa
ilk adımını tatlandırıcı reklamındaki rolüyle
attı. Sonrasında BBC’nin uzun vadeli televizyon
dizilerinde boy göstermeye başlayan Winslet,19
yaşında Peter Jackson’ın yönettiği ‘Cennet
Yaratıkları’ (Heavenly Creatures) isimli ilk uzun
metraj filminde oynadı. Anne katili bir çocuğu
canlandırdığı film, Winslet’a ‘Yeni Zelanda Film ve
Televizyon Ödülü’nü getirdi.
12 www.mybilet.com
SİNEMA
TİTANİK’TE ROL ALABİLMEK İÇİN ÇOK UĞRAŞTI Dönüm noktası
İ
lk filminde elde ettiği başarıyla
seyircinin de takdirini
kazanan güzel yıldız verdiği
röportajlarda bir eleştirmenden
gelen yorumu hiç unutmadığına
değiniyor: “Bana her zaman bu
rolle anılacağımı ve asla büyük
bir oyuncu olamayacağımı
söylemişti…” Ancak Winslet tüm
bu önyargıları boşa çıkartarak 1995
yılında rol aldığı ‘Aşk ve Yaşam’
(Sense& Sensibility) isimli filmle
ilk Akademi Ödülü adaylığını
almış ve izleyici kitlesini arttırmıştı.
Ancak dünya çapında adını
duyurması, 11 dalda Oscar ödüllü
tüm zamanların unutulmaz filmleri
arasına giren ‘Titanik’ (Titanic) ile
gerçekleşti. Winslet, canlandırdığı
‘Rose DeWitt Bukater’ rolünü
kapmak için çok uğraştı. Ödüllü
Hollywood filmlerinin yönetmeni
James Cameron’a oyuncu
seçmelerine katılabilmesi için her
gün İngiltere’den not gönderen
güzel yıldız, DiCaprio’yla ekran
testinde yer aldıktan sonra “Beni
seçmeseniz bile onu seçin. O,
harika” diyerek ünlü aktörle
bugünkü dostluklarının temelini de
atmış oldu… Cameron, Winslet’in
ısrarlarına dayanamayarak en
sonunda rolü kendisine verdi, ancak
hâlâ tereddütleri vardı. 23 yaşındaki
güzel yıldız bu filmle ikinci kez
Oscar’a aday gösterildiğindeyse,
Cameron ne kadar doğru bir karar
verdiğini bir kez daha anlamış oldu.
Daha önce 2001 yılında rol aldığı
‘Iris’ filmindeki çıplak sahneleri
için utanmadığını hatta “Sanat
için soyunanlardanım. Kendimi
sergilemekten hoşlanıyorum”
diyen Winslet, geçtiğimiz günlerde
DiCaprio’nun Rose karakterini
çıplak olarak resmettiği sahneyle
ilgili büyük bir itirafta bulundu.
Güzel yıldız “Aradan geçen 17 yıla
rağmen o sahneyle ilgili duyduğum
rahatsızlık sürüyor” dedi.
İNTERNET
GİŞESİ
SİTEYE
GIT
“MERYL STREEP, ARTIK BUNA SON VERMEN LAZIM!” Kariyeri
T
itanik’ten sonra bağımsız
yapımlarda rol almayı tercih
eden Winslet, başrolünü
Jim Carrey ile paylaştığı ve
orijinal senaryosuyla dikkat çeken
‘Sil Baştan’(Eternal Sunshine of
the Spotless Mind) isimli filmde
canlandırdığı ‘Clementine’ rolüyle
13 www.mybilet.com
dördüncü kez Oscar’a aday oldu.
Törende “Kazanamayacağımı
bildiğim için herhangi bir
konuşma metni hazırlamadım”
diyen Winslet, dört yıl sonra rol
aldığı dram türündeki uyarlama
‘Okuyucu’ (The Reader) ile ‘En
İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar’ı
kucakladığında yaptığı konuşmayla,
‘Tüm Zamanların Unutulmayan
Oscar Konuşmaları Listesine’
girmeyi başardı. İlk provasını sekiz
yaşındayken duşta şampuan şişesiyle
yaptığını belirten güzel yıldız “Meryl
Streep ile aynı kategoride yarıştığıma
inanamıyorum, fakat üzgünüm
Meryl… Artık buna bir son vermen
lazım” ifadesinde bulundu.
SİNEMA
42 NUMARA GİYİYOR Özel hayatı
İ
ki sene öncesine kadar
fedakâr bir anne ve başarılı
bir oyuncu olan Winslet’ın
evliliklerinin neden
yürümediği medya tarafından
büyük bir merak konusuydu…
Hatta boşanmalarının ardından
“Çocukları şu dönüşümlü olarak
alıyoruz saçmalığına kapılmadık.
Benimle yaşıyorlar, bu kadar”
sözleriyle sadece eşlerinin değil
tüm babaların da hedefi haline
gelmişti… ‘Hideous Kinky’ adlı
filmin çekimleri sırasında tanıştığı
yönetmen asistanı Jim Threapleton
ile 1998
yılında
hayatını birleştiren Winslet’ın üç
yıl süren evliliklerinden ‘Mia’ adını
verdikleri bir kızı oldu. İtalyancada
‘benim’ anlamına gelen bu ismi
özellikle seçtiklerini belirten çift,
ortada hiçbir sebep yokken ayrılma
kararı aldı. Güzel yıldızı 14 aylık
kızını kendisine göstermemekle
suçlayan Threapleton, verdiği
röportajlarda bu olanlara bir anlam
veremediğini dile getiriyordu…
Winslet, boşanmalarından iki yıl
sonra kendisiyle aynı hastanede
doğan ve hep tesadüfi bir şekilde
ortak arkadaşları çıkan yönetmen
Sam Mendes ile Karayipler’de
tatil yaparken özel bir törenle
evlendi. 28 yaşında ikinci çocuğu
‘Joe Alfie’yi dünyaya getiren
Winslet, Mendes ile süren yedi
yıllık evliliklerini de dostça
ayrıldıklarını belirterek
noktaladı. İki yıldır evli
olduğu eşi Ned Rocknroll
ile Sir Richard Bonson’ın
Karayipler’deki özel
adasında tatil yaparken
çıkan bir ev yangını
esnasında tanıştığını
söyleyen güzel yıldız,
geçen yıl doğan bebeğine
verdiği ‘Bear Blaze’ ismiyle
magazin gündemini
epeyce meşgul etti.
Ellen Show’a
katılan Winslet,
bebeğine neden
‘Ayı’ ismini
verdiğini ise şu
sözlerle açıkladı:
“Küçükken
‘ayı’ lakaplı çok
sevdiğimiz, kocaman
bir sarılması ve
herkesin derdini
14 www.mybilet.com
anlatıp sırtını yaslayabileceği bir
arkadaşımız vardı. Hayatımdaki
en harika figür olduğu için ona
bu ismi verdik. İkinci isme
gelince… Yangının ardından
hayatta kalabildik ve buradan bir
şeyin bizimle anı olarak gelmesini
istedik. Bu da ‘büyük yangın’
anlamına gelen ‘Blaze’ oldu” diyor.
Ayrıca ‘Dünyanın En Güzel 50
İnsanı Listesi’ne seçilen Winslet,
Hollywood’da ayak numaralarından
dert yanan ünlüler arasında yer
alıyor. 42 numara ayakkabı giyen
güzel yıldız verdiği röportajda
“Normal ayakkabı giymektense
biker botları ve kovboy çizmeleri
giymeyi tercih ediyorum. Böylece
ayaklarımın yere daha sağlam
bastığını hissediyorum” diyor.
ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ
2009
2009
2009
2005
2000
1996
OSCAR – En İyi Kadın Oyuncu, Okuyucu
(The Reader)
Altın Küre – En İyi Yardımcı Kadın
Oyuncu, Okuyucu (The Reader)
BAFTA – En İyi Başrol Ödülü,
Okuyucu (The Reader)
Empire Ödülleri- En İyi İngiliz
Oyuncu, Sil Baştan ( Eternal
Sunshine of the Spotless Mind)
Grammy – En İyi Sesli Kitaplar
Albümü, What If
BAFTA- En İyi Yardımcı Kadın
Oyuncu, Aşk ve Yaşam (Sense&
Sensibility)
SİNEMA
Sevim Gözay
[email protected]
Ceyhun Yılmaz’la ‘Bırakmak İstiyorum’ seansı:
“KAHRAMANLARIM AYHAN
IŞIK VE PETER SELLERS”
H
aftanın röp-seans konuğu
yayıncı, komedyen ve şair
kişilik Ceyhun Yılmaz.
Sinema sevgisini ta
TV8’deki ‘Sinematik Portakal’
yıllarımdan bildiğim Ceyhun’la
sosyal bir deneye karar verdik
ve ‘Bırakmak İstiyorum’ filmini
izlemek üzere sabah seansında
buluştuk. Dünyanın ilk ve tek
sigara bıraktıran filmi, evet.
Yardıma ihtiyacı olduğunu
düşündüğü üç arkadaşıyla birlikte
geldi Ceyhun. Kalabalık ve
heyecanlı şekilde girdik salona.
Derken ben über ‘aptal sarışın’
anlarımdan birine imza attım.
Yerimize oturduğunu zannettiğim
bir kadını oturduğu koltuktan
kaldırmaya teşebbüs ettim, üstelik
tenha salonda! Mahcubiyetten
kıvrandım akabinde. Yüz kızartıcı
bir sinema kazasıydı kesinlikle.
Ve röportajda göreceksiniz ki,
komedyenler böyle gafları asla
affetmiyor. Işıklar kararıp film
15 www.mybilet.com
SİNEMA
başladığında bunu düşünemez
haldeydim. Çıkışta kahve içip
sohbet ederken de öyle. Lakin
okudukça, olayların cereyan edişini
göreceksiniz. Kayıttayız…
Nasıl buldun ‘Bırakmak
İstiyorum’u?
Bir kere çok büyük bir şeyi
başarmış. Kimse kimseyi dinlemez
iki saat, çünkü ‘konuşan kafa
sıkıcıdır’ Amerikalıların tabiriyle.
Emre Bey’in (Emre Üstünuçar)
retorik kabiliyetini çok etkileyici
buldum o nedenle. Çok sakin bir
ses tonu var, mimikleri jestleri çok
güzel ve çok iyi biliyor anlattığı
şeyi. Bunu sinemada yapmak ayrıca
bir tebriki hak ediyor. Sinema
perdesinde konuşan birine bakmak,
en son Cem Yılmaz denedi bunu.
Cem Yılmaz’dan esinlenmişler
zaten bu seansı sinemaya
aktarırken. Neden olmasın
demişler ve öyle karar almışlar
yapımcıyla…
Cesaret olmuş. Cem Yılmaz başka
konularda da birçok yolu açtı bu
ülkede. Bununla ilgili de hakkını
teslim etmek lazım o zaman, ne
kadar güzel. Ve Cem Yılmaz’ı
aratmayacak bir iki şaka da vardı
içinde aslında, beni güldürdüğü
yerler de oldu tebrik ederim. Ezberi
bozan bir yerden başlıyor konuya.
Çok doğru bir yerden, etkileyici bir
yerden başlıyor. Ben birçok insanın
sigarayı bırakacağına inanıyorum
bu yapımla.
Alkışladı zaten bütün salon.
İçmeyenlere de tavsiye eder
misin, yoksa sadece sigara içenler
mi gitsin sence?
Bence bu film, sigara içen
sevdiklerinin bırakması için
çabalayan güzel insanlar için de
önemli bir rehber.
16 www.mybilet.com
“DİŞÇİ İLE SİNEMA YAN YANA İKİ
KOLTUK BENİM İÇİN”
Hayatında sinemaya ilk ne
zaman gittin, hatırlıyor musun?
Zincir var böyle, zinciri
hatırlıyorum. Annemle beraber
sinema günlerimiz başladı, ben 5
yaşındaydım çok iyi hatırlıyorum.
Annesiyle beraber evden çıkınca,
çocuk için dünyanın en tehlikeli
ve heyecanlı yolculuğu başlar
SİNEMA
biliyorsun. Annem çok tatlı bir
kadındı -Allah rahmet eylesinher diş hekimi randevusunu
bir sinemaya bağladı...
Çocukluğumdan beri diş hekimiyle
sinemayı, yan yana iki koltuk olarak
düşünürüm o yüzden. Annemin
vefatından sonra da, diş hekimine
gitmek zorunda kaldığım zamanlar
için hep güzel bir sinema programı
yaptım kendime çıkışta… Sinema
benim için annemle ilk seyahatimiz,
yolculuğumuz ve hediyem.
Sinemayı hediye olarak algılayarak
büyümüş bir çocuğum. O yüzden
de kıymetini çok iyi biliyorum.
İlk gittiğiniz film?
Annemin söylediğini söylüyorum,
‘Neşeli Günler’ filminden
çıkartmışım annemi ağlaya
ağlaya, 4-5 yaşımdayken. Meşhur,
“Turşu limonla mı, sirkeyle mi
olur” kavgası… Sonra Kemal
Sunal’ın ‘Japon İşi’ gibi Arzu
Film ekolünden sonra 80’lerde
yaptığı filmleri net hatırlıyorum.
Arkadaşlarımla beraber buluşup
sinemaya gittiğim ilk film ise –hiç
unutmadım, hayatımın filmi oldu
hatta sonra- ‘Geleceğe Dönüş’
serisi. Annem gitmek istemedi, ne
yapacağız orada diye. (Gülüyor)
Yer neresiydi?
Yürüme mesafesinde bir
sinemamız vardı. “Aşağı mahalle”
dediğimiz yerde, Bahçelievler’de
artık olmayan ‘Ünverdi Sineması’,
şimdi mobilyacı olmuş. Bir de
‘Zafer Sineması’ vardı hemen
yan tarafında. Sonraları 16-22
yaşlarında da bir randevu yeri oldu
tabii sinema.
Aa nazik yere getirdin. En
önemli randevu filmi ve anına
gelelim… Neler yaşattı o sinema
randevuları sana?
İsimlerden kaçarak nasıl
anlatabilirim bilmiyorum ama
uğraşacağım (Gülüyor). Olayların
isim verilmeden konuşulan halini
çok seviyorum, isim verince dikkat
başka yere dağılıyor. İki özel
sinema var hayatımda, baş başa
gönül misafirliği yaparak gittiğim
sinema, bir de arkadaşlarımla
gittiğim. Arkadaşlarımla sinemaya
gitme geleneği olan bir adam
olduğum için önce onu anlatayım.
‘Bakırköy 74 Sineması’, çok eski bir
sinemadır. Sahibi de arkadaşımızdı,
17 www.mybilet.com
babası vefat edince kendisi geçti
Celal ağabey, selamlar buradan. Bir
gün bize bir iyilik yaptı ve sinemayı
14 arkadaş kapattık. Yiyecek içecek
her şeyi alıp üst balkona kurulduk,
öyle film izledik kocaman bir
sinemada.
Kaç yaş bu?
25 falan.
Gelelim o özel sinemaya…
“Sevgilim” diyebileceğim,
çocuklarıma anlatabileceğim ‘bir’
güzel hikâye geçti zaten başımdan.
Onunla da özel bir durumumuz
şu ki, yan yana görünmememiz
lazımdı.
O da mı ünlü?
Evet. İkimizden birinin başka
bir ilişkisi varmışçasına gizli
yaşıyorduk ilişkimizi. Benim de
çocuksu bir şekilde isyanım tuttu
bir gün, tamam dışarı çıkamıyoruz,
yürüyemiyoruz edemiyoruz da,
hiç mi sinemaya gidemeyeceğiz?
Ne olacak bu iş? Manitamızla,
sevgilimizle el ele bir mısır
yiyemeyecek miyiz sinemada?
(Gülüşmeler) Derken karar verdik
ve bir Türk filmine gittik. Kimse
yoktur diye de gece saat 12’de
gittik. Gerçekten de tenhaydı,
doğru karar vermişiz, iki kişi vardı
bizden başka. Onlar da çift ve
ortalarda oturuyorlar. Biz de geçtik
en arkaya oturduk ve benim için
hala çok özel bir andır. Bu kadarını
söyleyebilirim.
Film neydi?
Filmi de söyleyemem.
Çünkü o iki kişi var ya, asıl
onu söyleyecektim. Filmin
başrol oyuncularıydı ve ikisi de
bizim arkadaşımızdı! Biz onlara
yakalanmanın mahcubiyeti, onlar
bize yakalanmanın mahcubiyeti...
Hem çok rezil olursun, hem de
kahkahalarla bastırırsın ya rezaleti,
SİNEMA
Mel Brooks ve Peter Sellers.
Oyunculuk yeteneklerinin, ‘auteur’
kabiliyetlerinin üzerine o adamların
hayatlarını, kişiliklerini anladıktan
sonra daha da ilgimi çekti. Ben
komediyi galiba suratı değişmeyen,
‘poker face’ adamlar şaka yapınca
seviyorum. Mel Brooks nispeten
mimiklidir ama Peter Sellers
herhalde bu gezegenin gördüğü en
yetenekli oyuncu. “Kahramanım”
diyebileceğim bir oyun gücü var.
‘Karşınızda Petter Sellers’ (‘The
Life and Death of Peter Sellers’
2004) filmi de izlemeyenlere acil
tavsiyem. Ailesinden alınmış bir
feragatnameyle çekilmiş bir film.
“AYHAN IŞIK, TÜRK
SİNEMASI’NIN JAMES BOND’U”
öyle bir andı. Evlendiler daha sonra
onlar.
A bir dakika, hangi film bu ya?
Kayıt dışı söylerim, seni şahsi
merakta bırakır mıyım hiç?
Okuyanlar çıldırsın... (Kahkahalar)
“SARIŞINLARDAN HOŞLANDIĞIMI
SİNEMAYLA ANLADIM”
Beyazperdede ilk aşkın kimdi?
Itır Esen. Sarışın kız sevdiğimi
Itır Esen’den anladık, tipimin ne
olduğunu yani (Gülüyor). Çocuk
halimle bile saçları düzeltmeler, ona
âşık olmalar. Sinemanın perdesinde
görmekten en hoşlandığım, en
özel hissettiğim, hatta kesiştiğim…
Sonra Natalie Portman’la yaşadım
bunu. Kesik atıyorum bayağı!
(Kahkahalar) Itır Esen’den
Natalie Portman’a bir yelpazem
var yani… Twitter’da da öyle Itır
abla, kuşaksız bir sportif heyecanı
var, genç bir kız konuşuyor sanki.
Selam olsun buradan da. Saygımız
sevgimiz sonsuz ona.
Sinemadaki ‘adamların’ kimler
peki?
Dünya sinemasından iki adam
benim algımı çok değiştirdi,
18 www.mybilet.com
Türk sineması kahramanların?
Tarık Akan, Kadir İnanır, Kartal
Tibet, Cüneyt Arkın kafadan zaten.
Ama Ayhan Işık, Sadri Alışık,
Vahi Öz’ün beni çok etkileyen
oyunculukları var. Sıcacıklar.
Ayhan Işık’ta var o kahramanlık
mesela. Ayhan Işık’a bir şey
olmayacağını biliyorsun izlerken.
O mutlaka halleder. O yakışıklı
gülümsemesini filmin sonunda
mutlaka çakar. On tane adam
üzerine de gelse, bir yerde kilitli
de kalsa çıkabileceğini biliyoruz.
Bu duyguyu James Bond’la yarattı
Hollywood yıllar sonra. Dokuza
yakın değişik oyuncusuyla o güveni
verdi James Bond karakteri. O
yüzden Ayhan Işık çok özel ve
biraz farklı hepsinden. Vefatı, hiç
görememiş oluşumuz da efsanevi
kılıyor onu.
Takıntı film ya da karakterin?
Dünyada sinemaya en çok
aktarılan konu, Sherlock Holmes.
Önemli bir vaktimi aldı ama çok
güzel şeyler öğrendim onunla da
SİNEMA
ilgili. Sherlock Holmes gibi bir
kültürün 109 yıldır buraya kadar
gelmesinin sebebi bir ‘raconu’
oluşu. Hep İngilizler çekiyor,
İngilizler oynuyor. Tür denemişler
sonra. Korku var, komedi var, aşk
var, macera zaten hepsinde var.
Hayatı çok güzel bir yerden alıp
anlatmış Sir Arthur Conan Doyle.
Çıkarım bilimi diye bir bilimden
bahsediyor, kendi icadı, tümden
gelim temalı bir algı biçimi. O
da kafamı açan, kahramanım
olanlardan. Sherlock Holmes’u
en yakıştırdığım ise, Benedict
Cumberbatch. Ki benim gibi bir
Sherlock Holmes muhafazakârı ve
gelenekselliğinin takibinde biri için
zordu onu 2000’li yıllarda görmek.
Ama başarmışlar, tebrik ederiz.
(Gülüyor)
İdeal sinema partnerin?
Kim(ler)le gidersin genelde?
Genelde kız dostlarımla giderim,
kuzenlerimle giderim. Baş başa
da giderim ama kalabalığı mesela
6-7’liyi çok seviyorum. Her
sinema öncesinde mutlaka yemek
organizasyonumuz vardır. Sinemaya
koşarak gitmeyi sevmem, yetişmeyi
Neye göre seçersin gideceğin
filmi?
Beni çağırmasını beklerim
bir kere. ‘Zaman makinası’
filmleri beni her zaman çok
çağırıyor, çok kafayı taktığım
için. İkincisi, dünyanın fazla
dillendirilmeyen gerçekleriyle
ilgili filmler dikkatimi çekiyor.
Örnek, Hadron Çarpıştırıcısı. Yani
Da Vinci’nin Şifresi’nin 2’inci
filmi, ‘Melekler ve Şeytanlar’.
Beni koşa koşa çağırmıştı. Önceki
filmin ise omurga teması beni pek
çekmemişti mesela. Bazı kişilerin de
hatırı vardır bende, mesela Morgan
Freeman’ı, mesela Billy Crystal’ı
görünce girerim o filme. Başka şey
öğrenmeme gerek kalmayabilir
yani. ‘Star Wars’ gibi felsefesi olan
filmleri de seviyorum elbette ama
bedava değil o felsefe. 9 saat ve 30
yıllık bir kültür Star Wars. Yeri
gelmişken George Lucas gibi bir
zekâya da şapka çıkarıyorum.
“TÜRK SİNEMASI VE KADINLAR
KONUSUNDA KAFAM ÇOK
KARIŞIK”
sevmem. Fuayesini severim,
kültürünü severim. Öncesinde,
gideceğim filmle ilgili mutlaka
ama mutlaka geniş bir bilgi sahibi
olurum. Bilerek gitmeyi isterim.
Tek başına gittiğin olur mu?
Bir kere gittim. Karakterimle ilgili
bir şey herhalde, yemeği de yalnız
yiyemiyorum ben. İlla birileriyle bir
şey konuşmam lazım. Yalnızlıkla
ilgili bir problem belki de.
19 www.mybilet.com
Peki, yabancı bir grup
sinemasevere Türk sinemasını
anlatman gerekiyor. Ve bunu
sadece 3 filmle yapacaksın, hangi
3 film onlar?
Bir tane film yeter biliyor musun,
‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ (Yön:
Tunç Başaran, 1989). Çünkü az
önce sana söylemeyi unuttum.
Annemle, arkadaşlarımla, kız
arkadaşlarımla, tek başıma
olanlardan başka bir sinemaya
gidiş hikâyem daha var benim
aslında. Okulla gittik, ilkokul 5’te
Uçurtmayı Vurmasınlar’a götürdü
öğretmenimiz bizi. Ve kendi
yaşımızda, dört duvar arasındaki
SİNEMA
bir çocuğun hikâyesini izledik.
Annesi hüküm giymiş, gidecek
yeri olmadığı için hapiste kalan bir
çocuk… Çok sarsıcı ve etkileyici bir
film.
Aynı grup arkadaşlar zor bir
soru daha soruyor, “Ülkenizdeki
en iyi yönetmen kim”?
Şimdi Halit Refiğ’den Çağan
Irmak’a çok yetenekli yönetmenler
var bu ülkede. Ama biri var ki,
hepsinden daha farklı ve onun
yaptığını başka kimse yapamadı.
Ertem Eğilmez. 40 yaşından
sonra sinemaya girişi, batışı, tokat
yiyişi, düşüşü, geri gelişi ve Türk
insanının sıcaklığını en net ifade
eden filmlerin kahramanı oluşu…
O yüzden hala izleniyoruz. Yani
rakı şişesi kırılır filmde, “N’aptınız
be, nimet bu nimet!” diye
ağlar adamın teki. Biz buyuz…
(Gülüyor)
Bu defa diyorlar ki, “En önemli
kadın ve erkek oyuncularınız
kim”?
Düşünüyorum etkilendiğim
oyuncuları… Şimdi, Hülya
Koçyiğit’le Nurgül Yeşilçay’ın
yaptığı aynı iş değil ya, çok
adaletli gelmiyor bana hepsini
aynı torbadan karıştırıp birini
çekmek. Çünkü her sektör gibi
oyunculuk da bir değişim yaşadı.
Biz bu değişimle arada kalanlarız.
Hülya Koçyiğit’in yan yan koşup
yüzükoyun ağlamasına da üzüldük,
diğer tarafta bir ‘Eğreti Gelin’
performansı da izledik. Benim
kafam çok karışık yani Türk
sineması ve kadınlar konusunda.
Erkeklerde yok mu aynı
karışıklık?
Kenan İmirzalıoğlu ve Kıvanç
Tatlıtuğ’un sinemada çok iyi
durduğunu biliyorum, çok
beğeniyorum. Hem yakışıklı hem
yetenekli buluyorum mesela ama
kadınlarda çok zorlanıyorum ama
aynı şey konusunda.
A aa, bir kadın söyle ama
olmadı böyle…
Nehir Erdoğan o zaman.
Türk sinemasında en iyi kadın
oyuncu?
Evet. Erkek olarak da Kenan ve
Kıvanç diyerek kullanmış olayım bu
hakkımı. Klasik dönemden de Şener
Şen ve Müjde Ar diyorum.
Sinema hayalin, projen var
mı? Misafir olarak bulunduğun
filmler haricinde…
Var. Yazdığım ve yaşım müsait
olursa oynamak istediğim bir film
var. Kadınlarla hayatı anlayan ve
20 www.mybilet.com
kadınlarla hayatı anlatan bir adamın
hikâyesi… Annesiyle büyüyen bir
çocuk olarak başka neyi yazacaktım
ki yani?
Son soru, bugüne kadar
sinemada başına gelen en acayip
şey?
Az önce senin bir kadını oturduğu
yerden kaldırman! (Kahkahalar)
Giderayak beni böyle yıktı işte
Ceyhun Yılmaz, sevgili MyBilet
takipçileri. Bu da bana ders olsun.
İlk seans mahmurluğu bile olsa,
sinemada böyle ‘aptal sarışın’ anlara
karşı uyanık olmak gerek. Sonraki
sayıda, kazasız belasız bir röp-seans
ve yeni bir vizyon filminde buluşmak
üzere, iyi seyirler…
SİNEMA
SOSYETİK İMAJI
YAKASINI BIRAKMIYOR
Yeşilçam tadında bir komedi filmi olan ‘Hayat Sana Güzel’ gözünü para hırsı
bürümüş zengin bir müteahhittin öleceğini öğrenmesinin ardından yaşadığı şoku
konu alıyor. Filmin başrol oyuncularından Hande Katipoğlu “İlk defa böyle bir
karakteri canlandırma fırsatı bulduğum için de çok mutluyum” diyor.
Hande
Katipoğlu
'
Begüm Yılmaz
[email protected]
Yahşi Cazibe’de
canlandırdığınız zengin
ve deli dolu ‘Simge’
karakteriyle yarattığınız
sosyetik imaj, ‘Behiye’ rolüyle
karşımıza çıktığınız ‘Hayat
Sana Güzel’de de devamlılığını
21 www.mybilet.com
sürdürüyor. Bu benzerliği nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Simge, her şeyden önce şımarık
bir karakterdi. Behiye ise daha
düz, durum komedisi oynayarak
çıkardığım bir karakter oldu. Bu
açıdan bir benzerliği olduğunu
SİNEMA
İNTERNET
GİŞESİ
HANDE KATİPOĞLU KİMDİR?
13 Mart 1982 tarihinde doğan Hande
Katipoğlu, Süleyman Demirel
Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden
mezun oldu. Sunuculukla başladığı
kariyerini oyunculuk alanında
sürdüren Katipoğlu, ‘Yahşi Cazibe’
adlı televizyon dizisinde canlandırdığı
‘Simge’ karakteriyle II. Antalya
Televizyon Ödülleri’nde ‘En İyi
Yardımcı Kadın Oyuncu’ ödülünü
kazandı. Bugüne kadar çeşitli
projelerde yer alan Katipoğlu son
olarak senaristliğini Gani Müjde’nin
üstlendiği ‘Harem’ dizisinde
‘Mürebbiye Bihter’ rolüyle ekranlarda
yer aldı.
düşünmüyorum. Ayrıca ilk defa
böyle bir karakteri canlandırma
fırsatı bulduğum için de çok
mutluyum. Umarım seyirci de
beğenir.
Filmde şehir hayatına eşinden
daha kolay uyum sağlamış,
gelir gelmez cemiyet hayatına
karışmış, alışveriş meraklısı
Güneydoğulu bir kadına hayat
veriyorsunuz. Karakterin yaratım
sürecinde kimlerden ve nelerden
esinlendiniz?
Tamamıyla iç sesim
doğrultusunda hareket ederek
Hande’den bir Behiye çıkarmaya
çalıştım. Bu yaratım sürecinde
fikirlerine önem verdiğim
yönetmenimiz Murat Şeker ve rol
arkadaşım Şevket Çoruh’un da
22 www.mybilet.com
SİTEYE
GIT
katkıları oldu tabii... Hem bilirsiniz
kadınlar her zaman her şeye çok
daha kolay uyum sağlar. Nasıl
dünyanın her yerinde birçok kadın
alışveriş yapmaktan hoşlanıyorsa,
Behiye de öyle.
Daha önce birlikte ‘Çakallarla
Dans’ adlı projede yer alan
bir ekiple bir araya geldiniz.
Çekimler ve set ortamı nasıl
SİNEMA
geçti?
Ekibin birbirini tanıması çok
büyük bir şans ve bu durum benim
için müthiş bir avantaja dönüştü.
Hemen aralarına dahil oldum.
Çok güzel ve eğlenceli geçen bir set
ortamı paylaştık. Şunu da belirtmek
isterim ki ‘Çakallarla Dans’ en
beğendiğim yerli yapımlardan
biridir. İzledikten sonra “Ne
kadar iyi bir oyuncu kadrosu ve
başarılı bir yönetmen!” dediğimi
hiç unutmam. Bana da aynı ekiple
çalışmak nasip oldu sonunda…
Güldürmek ağlatmaktan
daha özel
Sizi genellikle komedi türü
yapımlarda görüyoruz. Mesleki
kariyerinizi şekillendirmeye bu
alanda mı devam edeceksiniz?
Bu durum maalesef
Türkiye’de oyunculuğun kronik
problemlerinden biri… Sevildiğiniz
23 www.mybilet.com
ve başarılı bulunduğunuz bir
rolden sonra genelde benzer
çizgideki roller için teklifler geliyor.
Ben kendimi tekrarlamamak ve
oyunculuğumu geliştirebilmek
adına bambaşka rollerde yer
almayı istiyorum ve insanları
güldürebilmenin ağlatmaktan daha
özel olduğuna inanıyorum.
Komedi türünde kendinize
örnek aldığınız bir
isim var mı?
Model aldığım birisi
yok, fakat doğallığını
ve profesyonelliğini
takdir ettiğim isimler
var tabii ki. Şener
Şen, Perihan Kutman,
Binnur Kaya ve Demet
Akbağ bunlardan
başlıcaları.
Usta mizah
yazarlarından
Gani Müjde’nin
senaristliğini
üstlendiği pek çok
yapımda yer aldınız.
Müjde ile çalışmak
nasıl bir deneyim?
Kalemine sorgusuz
güvendiğim sayılı
senaristlerden
biridir Gani Müjde.
Aynı zamanda da hayatımın en
önemli tecrübelerinden… Onun
komedilerine gözüm kapalı güvenir,
olduğu yere balıklama dalarım.
SİNEMA
YEŞİLÇAM’IN MODERN
TÜREVİNİ YAPIYORUZ
Bu hafta gösterime giren ‘Hayat Sana Güzel’in yönetmeni Murat Şeker, önceki
projelerde çalıştığı ekiple yola devam ediyor. Eğlenceli bir yapıma imza attıklarını
söyleyen Şeker “Sürekli aynı oyuncularla çalışıyor olmamda ki en önemli faktör,
oyuncuların ekip çalışmasına yatkın ve uyumlu olmaları” diyor.
'
Çakallarla Dans’ komedi
serisiyle seyirciyi sinemaya
çekmeyi başarmış bir
yönetmen olarak son
filminizde de aynı potansiyeli
yakalayabileceğinizi düşünüyor
musunuz?
‘Çakallarla Dans’ kült filmler
arasına girdi denebilir. ‘Hayat Sana
Güzel’ ise yeni bir macera… Ne
kadar birbirlerini etkileyecek olsalar
da her filmin hikayesi kendine
özgü. Seyirci filmi muhakkak
beğenecektir, eğlenceli bir yapıma
imza attık. Ancak ne kadar ilgi
göreceğini önceden söylemek zor…
‘Hayat Sana Güzel’ için
önceki yapımlarınızda beraber
çalıştığınız Şevket Çoruh, Timur
Acar ve Tuba Ünsal ile yeniden
bir araya gelirken bu kez kadroya
Hande Katipoğlu, Dilberay
gibi sürpriz isimler de katılmış.
Filmin oyuncu kadrosunu
oluştururken neleri göz önünde
bulundurdunuz?
Sürekli aynı oyuncularla çalışıyor
olmamda ki en önemli faktör,
oyuncuların ekip çalışmasına yatkın
ve uyumlu olmaları. Sekiz filmimin
üçünde hem Şevket (Çoruh) hem
Murat Şeker
24 www.mybilet.com
SİNEMA
İNTERNET
GİŞESİ
SİTEYE
GIT
Timur (Acar) hem de Tuba (Ünsal)
ile keyifle çalıştık. Hande ile daha
önce ‘Arkadaşım Max’ isimli çocuk
filminde çalışmıştık, bu beraber
yer aldığımız ikinci projemiz oldu.
Dilberay ise yapımcımız Türker
Bey’in (İnanoğlu) fikriydi. Filmin
sosu oldu Dilberay, renk kattı.
Mahalle kültürünü savunan
filmler
Öncesinde beraber çalıştığınız
oyuncularla aynı projede yer
almak yönetmen için avantaj
sağlıyor mu?
Bizim filmlerimizde herkes
egosunu bırakıp sete gelen
isimler. Böylece ortak akıl devreye
girebiliyor. Asıl mesele doğru
kadroyu kurabilmekte... Ben
film çekim sürecini bir kampa
benzetiyorum. Bu özel alana
kimlerle gireceğiniz çok önemli.
Ayrıca bir yönetmenin filmine
konsantre olabilmesi için birincil
parametre oyuncularla uyumu.
Çünkü seyirci filmi oyuncuların
gözüne bakarak izliyor.
Türk seyircisinin en sevdiği tür
olan ‘komedi’ üzerinden kolay
25 www.mybilet.com
anlaşılan ve tüketilen filmler
yapmayı tercih ediyorsunuz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan
ya da sponsorlardan finans
desteği almıyor olmanızın bunda
payı var mı?
Ben her zaman mahalle
SİNEMA
kültürünü savunan, zamana
dayanaklı filmler yapmaya
çalışıyorum. Kullandığımız ana dil
‘komedi’. Bugünkü sokak diliyle
MURAT ŞEKER KİMDİR?
Murat Şeker 1973 yılında İstanbul’da
doğdu. 1991’de İstanbul Üniversitesi
İktisat Fakültesi’ne giren Şeker, üç yıl
burada eğitim gördükten sonra Mimar
Sinan Üniversitesi Sinema- Televizyon
bölümüne geçti. 1996’da ilk kısa filmi
‘-1’i çekti. Sinema çalışmalarının yanı
sıra çeşitli gazete ve dergilerde müzik
yazarlığı da yapan yönetmen, reklam
filmlerinde Sinan Çetin ile birlikte
çalıştı. SugarWorkz isimli bir film
şirketi olan Şeker, sinema projelerine
devam ediyor.
Yeşilçam sinemasının modern
bir türevini yapıyoruz aslında.
Seyirciyle popüler kültüre dair aynı
dili konuşuyoruz, fakat popülist
olmayan filmler sunuyoruz. Yani
otobüse dışarıdan bakmıyoruz,
otobüsün içinde film çekiyoruz.
Bağımsızlığa inandığım için de
devlet desteğine karşıyım.
Türk sinemasında
‘tür’ anlayışını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Gelişmekte olan bir kavram.
Bizim dram ve komedi merkezli
bir sinemamız var. Bilimkurgu
ya da sağlam aksiyon filmleri gibi
bazı türlerde zaten hiç yokuz. Tür
sineması için Türkiye’de henüz
gerekli şartlar oluşmadı ama
yaşanan gelişmeler iyiye işaret
ediyor. Yapılan film adedi arttıkça
26 www.mybilet.com
konuyla ilgili orantısal artışlar
da olacaktır. Benim de kara film
yapma hayallerim ve çalışmalarım
var. Bakalım, her şeyi zaman
gösterecek
Ufukta yeni bir film projesi var
mı?
Bu yaz ‘Çakallarla Dans 3’ü
çekiyoruz. Aralık ayında vizyonda
olacak. Seyirciyi yeni ve keyifli
bir macera daha bekliyor. Güzel
sürprizlerimiz olacak. Umarım
seyirci de çalışmalarımızı beğenir.
SİNEMA
Tuna Kiremitçi
[email protected]
Macera dolu Amerika
K
aptan Amerika ile
çocukluğumda, rahmetli
babamın Marvel çizgiroman ciltlerinde tanıştığımı
hatırlıyorum. İnsana kıyafet
balosunu hatırlatan o süper
kahraman kalabalığının içinde,
kalkanı ve ABD bayrağı şeklindeki
kostümüyle dikkatimi çekmiş ama
büyük bir yakınlaşma isteği de
uyandırmamıştı; tıpkı Thor gibi.
Ve yine Thor gibi, kendi oğlum
sayesinde hayatıma bir kez daha
girdi ‘Kaptan Amerika’. Tam 30 yıl
sonra...
Babam ve oğlum aynı anda aynı
gezegende hiç bulunmadılar. İkisi
de ‘Kaptan Amerika’yı seviyor ama.
Bu da cahilce de olsa kendisiyle
biraz ilgilensem iyi olur diye
28 www.mybilet.com
düşündürdü bana.
Pırıl pırıl bir bahar gününde
oğlumla kalktık gittik ‘Kış Askeri’
isimli Kaptan Amerika macerasına.
Yan salondaki festival filmine
gelmiş entelektüel kalabalığın
arasından güle oynaya geçtik;
“Birazdan siz kafayı yerken biz
patlamış mısırlarımızı yiyerek
eğleneceğiz, ha ha!” diye düşünerek.
SİNEMA
İNTERNET
GİŞESİ
Fakat hay düşünmez olaydık!
Karşımıza karmaşık olay örgüsü
dalında Bergman ya da Tarkovski
le yarışacak bir hikâye çıktı. Hatta
diyebilirim ki, Tarkovski’nin
‘Stalker’ ya da Bergman’ın ‘Yaban
Çilekleri’ bu filmin yanında
Nickelodeon prodüksiyonu gibi
kalır. Öyle bir hengâme, debdebe,
şatafat...
Sonuçta ikimiz de
olayların tamamını anlamayı
başaramadığımızdan, kafamızın
bastığı yerleri baba-oğul birbirine
ekleyerek konuya benzer bir şey var
etmeyi başardık. Belki oğlumun
dedesi de gizlice yardım etmiştir,
bilemiyorum!
Şimdi, dünyayı koruyan iyilerin
devasa casusluk örgütünün aslında
kötülerin eline geçmesi (ya da
geçmek üzere olması) durumu
var. Bu kötülerin dünyayla ilgili
kaynağı Nazilere kadar uzanan çok
hain emelleri var. Robert Redford
ve Samuel L. Jackson tarafından
SİTEYE
GIT
canlandırılan büyük abilerle Scarlett
Johansson (Nataşa Romanof) ve
Anthony Mackie (Şahin) tarafından
canlandırılan Yüzbaşı Amerika
dostları var.
70’lerden kalma bilgisayarların
içinde yaşayan 40’lardan kalma bir
çılgın bilim adamıyla onun normal
bir adamcağızı zorla mutasyona
uğratarak elde ettiği Kış Askeri
(bir çeşit RoboCop) da eklenince,
kadro tamamlanmış oluyor. Artık
dimağınız ne kadarını idrak ederse!
PIRIL PIRIL BİR BAHAR GÜNÜNDE OĞLUMLA
KALKTIK GİTTİK ‘KIŞ ASKERİ’ İSİMLİ ‘KAPTAN
AMERİKA’ MACERASINA. YAN SALONDAKİ
FESTİVAL FİLMİNE GELMİŞ ENTELEKTÜEL
KALABALIĞIN ARASINDAN GÜLE OYNAYA GEÇTİK;
“BİRAZDAN SİZ KAFAYI YERKEN BİZ PATLAMIŞ
MISIRLARIMIZI YİYEREK EĞLENECEĞİZ, HA HA!”
DİYE DÜŞÜNEREK.
29 www.mybilet.com
SİNEMA
XXI. yüzyıl dijital bir kitaptır
Tabii böyle bir öykünün
içinde küresel komplo teorisinin
olmayacağını düşünüyorsanız
yanılıyorsunuz! Dünyayı kapalı
kapılar ardında yöneten gizli
örgütler, paralel yapılar, göründüğü
gibi olmayan nüfuz sahipleri,
masum insanları hedef alan hain
planlar gırla!
Üstelik “7 Milyarın hayatını
kurtarmak için ölecek 1 milyon
kişinin lafı mı olur?” zihniyetine
karşı verilmesi gereken savaşta
güçler dengesiz, şartlar çetin,
düşman ise acımasız!
Üstelik teknoloji ve sibernetik
felsefelerine selam çakan diyaloglar
da yerli yerinde: “XXI. yüzyıl dijital
bir kitaptır...”
Fakat İkinci Dünya Savaşı gazisi
olduktan sonra gözlerini XXI.
yüzyılda açan kahramanımızı
nedense bu yönden ele almayı
pek düşünmemiş yönetmen ikilisi
Anthony ve Joe Russo. Sivillerini
çektiği zaman bile ‘arada olur
böyle şeyler, takılmamak lazım’
havalarında, gayet cool takılıyor
Yüzbaşı Amerika.
Sanırım “Olur mu öyle şey?”
sorusu günümüz sinemasında
pek popüler değil. Ya da filmdeki
orantısız aksiyon/görsel efekt
kullanımı öyle bir geliyor ki
üstünüze, o noktadan sonra bu
tür sorular saçma kaçacağından
TEKNOLOJİK
TASARIMLAR
KONUSUNDA MARVEL
STANDARTLARINI YER
YER ENTELEKTÜEL
BAKIMDAN AŞAN, ENKİ
BİLAL STANDARTLARINA
FALAN YAKLAŞAN
BİR GÖRSELLİKTEN
BAHSEDEBİLİRİZ.
30 www.mybilet.com
sormuyorsunuz.
Bütün bunların muhteşem
bir görsellikle - hayır, Scarlett
Johansson’dan bahsetmiyorum.
O da pek çok bakımdan gayet
muhteşem ama karıştırmayalım
şimdi- perdeye yansıtılmış
olduğunu hemen eklemek gerek.
Ne zaman “Daha neler!” deseniz
eli yükseltiyor ve biraz daha azamet
kazanıyor film.
Hatta teknolojik tasarımlar
konusunda da Marvel standartlarını
yer yer entelektüel bakımdan
aşan, Enki Bilal standartlarına
falan yaklaşan bir görsellikten
bahsedebiliriz.
Günümüz izleyicisi de memnun
kalmış olacak ki hem gişesi bereketli
hem de IMDb notu yüksek, gerçek
adıyla Yüzbaşı Rogers’ın.
Eh, bu başarıdan sonra
kendisinden gelecek filme kadar
binbaşılığa terfi etmesini beklemek
hakkımız olsa gerek!
MÜZİK
Barış Akpolat
[email protected]
GÜNDE EN AZ ÜÇ METAL
İngiltere'de Heavy Metal
din olarak resmen kabul
edildi. İnançsız olduğunu
bile söyleyemeyenlerin
memleketinde böyle bir
haber karşısında insan
gerçekten hayret ediyor.
Peki, bu mevzu nasıl
gerçekleşti? Diğer 'radikal'
inanışları nasıl geçti
metal?
K
onu inanılmaz ilginç.
Öyle ki uzun zamandır
daha eğlendiğim bir haber
okumamıştım Heavy Metal
konusunda. Bu müzik artık bir
din. Hayır, Türkiye'de değil tabii
ki... İngiltere'de binlerce insan din
olarak Heavy Metal'i seçti. Aynı
memlekette Druidzm, Satanizm
ve Scientology gibi bize pek uzak
inanç sistemlerini kabul etmiş.
The Guardian'ın haberine göre
6.242 kişi din hanesine bu müzik
türünü yazdırdı. Bu inanılmaz
çünkü yukarıda yazdığım bizim
pek haberimiz olmayan dinler
daha uzun süredir var olmalarına
rağmen Heavy Metal'i geçemedi.
4.189 kişi Druidizm'i (Paganizm),
1.983 kişiyse kendini Satanist
olarak kabul ediyor. ‘Star Wars’
serisindeki Jedi'lara özenip filmdeki
'Güç' konusuna takılıp din olarak
'The Force' yani 'Güç'ü seçen kişi
sayısıysa 176.632. Oturup dinleri
tartışacak değilim çünkü zaten bir
bilgim yok. Bununla birlikte olur
da bir gün İngiltere'de yaşarsam
32 www.mybilet.com
din haneme neler yazdırabileceğimi
biliyorum. İlk ihtimalim çok net:
Heavy Metal, ikincisine karar
veremedim ama Bacon ihtimali en
büyük aday.
En çok şaşırdığım konu Heavy
Metal'in bir din olarak kabul
edilmesi değil insanların
korkmadan din sorusuna Druidzm,
Satanizm veya Jedi filan diyebiliyor
MÜZİK
olmaları. Burada neler yaşanırdı bir
hayal edin derim.
Peki, bu mevzu nasıl gerçekleşti?
Nasıl oldu da hayatımızı adadığımız
müzik türlerinden biri İngiltere'de
din olarak kabul edildi? Dünyaca
ünlü Metal Hammer dergisi ve
Saxon grubunun vokalisti Bill
Byford'un başını çektiği 'The
Heavy Metal religion campaign'
önce Saxon grubu fanlarının
toplanmasıyla başladı ve sonra
da yayıldı. Metal Hammer
editörlerinden Alexander Milas'ın
açıklamasıysa: "Her muhteşem
fikir gibi bu da bir pub'da içerken
ortaya çıktı" Bill Byford'sa "Heavy
Metal'in kitlesi bir kabile gibidir.
Kitle çok sadıktır ve bir sonraki
şarkının kötü olmasını umursamaz
yani pop müziğe benzemez.
İnsanlar ara sıra kötü olmanıza
ses çıkarmaz ki bu muhteşem bir
şeydir. Bu müzik aşkla alakalı
değildir. Lirik temalarımızda Aslan
yürekli Richard, fırtına ve demir
trenlerden bahsederiz. Ama büyük
bir kitlenin karşısına çıktığınızda
inanılması güç büyüklükte bir
bağlantınız olur ki bu da bence
ibadet gibidir.
Böyle bir şey bizim memlekette
olsa üçüncü sayfa haberlerini ve
televizyonda hangi gazetecilerin
bağıra çağıra yorum yaptığını görür
gibiyim. Bazı konularda keşke daha
açık olabilsek. Bugün, İngiltere
dinle çok alakasız bir konuyu resmi
din olarak kabul etti. Eminim
radikaller dışında itiraz eden yoktur
hatta yetkililer imza filan atarken
bir yandan da kahkaha atmışlardır.
PLAYLIST
Heavy Metal kabilesine kabul
edilmek için ezberlemeniz
gereken 10 klasik
1- Motörhead - Iron Fist
2- Judas Priest - Rock Hard Ride
Free
3- Saxon - Denin And Leather
4- Iron Maiden - Run To The Hills
5- Dio - Holy Diver
6- Black Sabbath - War Pigs
7- Diamond Head - Am I Evil?
8- Metallica - Ride The Lightning
9- Megadeth - Tornado of Souls
10- Manowar - Kings Of Metal
Rufus'la bir öğle yemeği
T
amam, metalciyim ama başka
türde müziklere de kısmen
aşığım. Rufus Wainwright'ı da
çok uzun zamandır severim.
Özellikle kendisini bundan yıllar
önce Aya İrini'de izlediğimde
yülenmenin ötesinde bir şey
yaşamıştım. Sahnede tek başına
piyanosuyla konuşan adamla bir
de röportaj yapmıştım. Uzun uzun
konuştuğum telefonun ucundaki
adam bana ailesini, cinsel tercihini,
müziğini anlatmıştı. Barok pop diye
bir türü uyduran aslında kısmen
de bunu tutturan Wainwright
geçenlerde Avea Escape The Music
serisindeki konseri için İstanbul'a
tekrar geldiğinde bir öğle yemeği
yedik. Tarihten, İstanbul'dan ve
hatta Bülent Ersoy'dan bahsettik.
"Onunla nasıl tanışırım" dediği
Ersoy'la tanışamadı ama hayranlığı
fazlasıyla belli oluyordu. Rahatsız
olduğum için konserini kaçırdıysam
da çok iyi geçtiğini duydum. Rufus
Wainwright'la iki kez telefonda
konuştuktan sonra yüz yüze
tanışmak da gayet keyifliydi.
33 www.mybilet.com
HAFTANIN ALBÜMÜ
Dapoet - Poetika / On AIR
Dapoet adını Ceza, Sagopa Kajmer kadar
çok duymamışsınızdır ama çok uzun
zamandır yerli hiphop piyasasındaki
birinden bahsediyoruz. Da Poet severek
dinlediğimiz pek çok rap şarkısının
mutfağında bir adam. İnanılmaz kaliteli
'beat'ler yazan mükemmel müzikler
yaratan biri. Geçen günlerde solo albümü
Poetika'yı yayınladı. Uzun zamandır Sansar
Salvo'yle birlikte en çok dinlediğim hiphop
albümü oldu. Sürekli Da Poet beatlerine
sarılıyorum. Albüm ki favorilerim Fuat
Ergin düeti olan Diz Çök, Patron düeti Kaç
Milyon ve Dur Dünya. Kaçırmayın, uzun
zamandır bu kadar karanlık atmosferli bir
hiphop albümü dinlememiştim.
TİYATRO
BAKİ OLAN
ESERLERDİR YAPAN
İSE SANATKAR
Neşe Mesutoğlu
[email protected]
9 Nisan, Osmanlı mimarisine damga vuran Mimar Sinan’ın 456’ncı ölüm
yıldönümüydü. Devlet Tiyatroları, büyük ustayı Cevahir sahnelerinde izleyiciyle
buluşan ‘Sinan Süleymaniye’de’ isimli oyunla anıyor.
B
ir ömre 400'den fazla
eser sığdıran Mimar
Sinan’ın eserleri, 400
yıldır bütün ihtişamıyla
ayakta duruyor. Sinan’ın özellikle
depreme karşı pek çok önlem
aldığı biliniyor. Bu önlemlerden
birini, temelde kullanılan özel
taban harcı oluşturuyor. Sadece
Sinan’ın eserlerinde görülen
bu harç sayesinde, deprem
dalgaları emiliyor ve etkisiz hale
geliyor. Ayrıca Sinan, zeminin
sağlamlaşması için kazıklarla
dayanak duvarları inşa ettiriyor.
Ve hatta zemine tam oturmasını
sağlamak için Süleymaniye’nin
temelini altı yıl bekletiyor.
Ne var ki bu yöntemi Muhteşem
Süleyman’a bile açıklaması kolay
olmuyor. ‘Sinan Süleymaniye’de’
isimli oyun tam da bu dönemi
konu alıyor. Padişahın sabrının
taşması mimarbaşı üzerinde bir
zaman baskısına dönüşüyor.
Süleymaniye Camii’nin inşaatı
devam ederken, teftişe gelen Sultan
Süleyman’a iki ay içinde tüm işlerin
biteceği sözünü veriyor. Ve koca
Sinan, hayatının en zorlu sınavıyla
karşı karşıya kalıyor.
Korku değil saygıyla besleniyor
İçinde bulunduğu toplum
tarafından anlaşılamayan Sinan,
muhafazakar zihniyete direniyor.
“Sanatçılarım” dediği mimar
35 www.mybilet.com
TİYATRO
İNTERNET
GİŞESİ
SİTEYE
GIT
BEN BU FİLMİ GÖRMÜŞTÜM
Biyografi sevenler için önerim Yves
Saint Laurent. Birbirine çelme takan
insanların olduğu bir toplumda
neden özel yeteneklerin ortaya
çıkamayacağını gösteriyor bu film.
Bir sanatçının, bir dehanın herkesten
önce kendine zarar verebileceğini,
bir toplumun ilerlemesi için onu
kendisinden bile korumak gerektiğini
anlatıyor. Üstelik bir de 60’lı yılların
başındaki Paris yaşamına götürüyor
bizi.
ekibini Muhteşem Süleyman’a
karşı korurken, “Sanatkar;
itaatkar bir kula değil, haşarı
bir yaramaza benzer” diyor ve
“Özgür iradenin olmadığı yerde
ne edepten ne mektepten söz
edilebilir” diye devam ediyor.
Şeyhülislam Ebussuud’un ön yargılı
eleştirilerinin üzerine cüretkar bir
savunmayla gidiyor.
Camiden yükselen seslerin
ilahi bir musikiyi andırmasını
isteyen usta mimar, değil
birbirine karışan ezan seslerine,
en ufak bir çınlamaya karşı
önlem arayışında oluyor. Şehzade
Mehmet Camii’nde seslerin
kubbeden yankılanışını ölçmek için
nargileyle yaptığı testin nasıl yanlış
anlaşıldığını hatırlatıyor.
Bu büyük şehircilik dehası,
üzerindeki çeşitli baskılara
karşı dimdik dururken ‘korku’
duygusunu küçültücü buluyor
ve asla korkuyla eğilmiyor. Buna
karşılık akıl almak için gittiği
hocası Derviş Pir-i Alem’in yanında
büyük bir saygıyla diz çökmekten
çekinmiyor.
36 www.mybilet.com
TİYATRO
İNTERNET
GİŞESİ
SİTEYE
GIT
İstanbul’daki en muhteşem
eseri
Mimar Sinan’ı canlandıran
Fatih Kahraman, bir dehanın
portresini ustalıkla sahneye
taşıyor. Sadece işçiler ve saray
ahalisi arasında değil, izleyiciyle
de köprü kurmayı başarıyor. Yazar
Cem Günen’in özlü sözlerin bir
derlemesini andıran metni, onun
sesiyle durağanlığından ayrılarak
yükseliyor.
Didaktik anlatıma varan bu
BİR KONSERİN ARDINDAN
Türkiye'nin ilk ve tek amatör senfoni
orkestrası ‘TED Senfoni Orkestrası’
bu kez İstanbullu müzikseverlerin
karşısındaydı. Geçen hafta Cemal Reşit
Rey Konser Salonu’nda Şef Ahmet Ünlü
yönetiminde keyifli bir konser verdi.
İzleyiciler arasında yer alan çocuklar
da konseri sessizce ve dikkatle dinledi.
OYUN: SİNAN
SÜLEYMANİYE’DE
YAZAN: Cem Günen
YÖNETEN: Mahmut Gökgöz
DEKOR TASARIMI:
Osman Şengezer
KOSTÜM TASARIMI: Mihriban Oran
IŞIK TASARIMI: Ayhan Güldağları
BESTECİ: Nurettin Özşuca
KORO ŞEFİ: Uğur Yılmaz
metin, yorum yapma fırsatı
vermeyen düz bir öykü sunuyor.
Yönetmen Mahmut Gökgöz’e
de bir tarihi vakayı sürprizsiz bir
OYUNCULAR
üslupla izleyiciyle buluşturmak
MİMAR SİNAN: Fatih Kahraman
kalıyor. Ara geçişlerde sahnede
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN:
yer alan koro ise naif bir anlatıma
Murat Karasu
dönüşüyor. Bir saat 15 dakika
ŞEYHÜLİSLAM EBUSSUUD:
Selçuk Kıpçak
süren tek perdelik oyun, şiirsel
MİMAR
DAVUD:
Umut Demirdelen
ifadeler ve hatta şiirlerle akıcı bir
KÜÇÜK DAVUD: Deniz Gürzumar
şekilde ilerliyor. Tüm bu sadeliğe
SARHOŞ İBRAHİM: Güray Kip
dekordaki yalınlık da eklenince
MİMAR HIZIR: Emin Önal
pek çok okulda gösterime uygun
MİMAR FERRUH: Fırat Demir
MİMAR DALGIÇ AHMET:
bir çalışma ortaya çıkıyor. Nitekim
Cihan Ayhan
salonu dolduran gençlerin
BİNA
EMİNİ:
Muzaffer Demirel
azımsanmayacak sayıda olması da
DERVİŞ PİR-İ ALEM: Birol Engeler
hedef kitlenin çocuk ve gençlere
VEZİRLER:
yönelik olduğunu gösteriyor.
Yıldırım Eryılmaz-Uğur Yılmaz
Sahnedeki yalınlık yormadan,
ULAK: Arif Mustafa Güney
İŞÇİLER:
Abdurrahman Yılmaz
keyifli bir dinleti sunarken Mimar
Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem Aybar Taştekin - Başar Alemdar
Cem Çelik - Gökhan Yılmaz
eseri Süleymaniye Camisi’ni ziyaret
Onur Erolus - R. Onur Duru
etme isteği uyandırarak amacını
Tuğrul Ozan Tuğrul - Umur
yakalıyor.
Sevim - Nesrin Sütçü.
37 www.mybilet.com
TİYATRO
BU OYUNU ÇOK SEVDİK
AŞKLA OYNUYORUZ
Yıllardır Devlet Tiyatroları bünyesinde kapalı gişe oynayan ‘Profesyonel’in başrol
oyuncularından Bülent Emin Yarar ile ‘Dünya Tiyatrolar Günü’nde buluştuk. Yarar
“Biz toplum olarak nedense sanatı hep ulaşılmaz bir yere koyduk ve bir sürü insanı
sanattan mahrum bıraktık. Oysaki sanat hep elimizin altında” diyor.
2
4 yıl önce Sırp yazar Duşan
Kovaçevic tarafından yazılan
ve Yugoslavya’nın yaşadığı
toplumsal ve politik değişim
sürecini gözler önüne seren
oyunun, günümüzde bu kadar
ilgi görmesinin sebebi nedir?
Bu oyun baktığınız zaman sadece
Yugoslavya’nın meselesi gibi
durmuyor. Birçok dile çevrilip,
birçok yerde
sahnelendiği için
bizim hikayemize
de çok yakın ve
bir o kadar da
güncel… Nasıl
hayatta her an bir
önüne seriyor.
şeyler değişebiliyor,
Unuttuğumuz
Begüm Yılmaz
özellikle de siyasi
çocuklarımızı,
[email protected]
olarak, bir bakıyoruz
vazgeçtiğimiz
oyunun bir yeri buna paralel
anne- babamızı… Bu yüzden çok
olarak alkış almaya başlıyor. Çok
derinlikli bir oyun. Hatta kendisi
akıllıca yazılmış bir metin…
de şöyle bir itirafta bulundu:
Hatta ben Şehir Tiyatroları
“Profesyonel, dramaturjik anlamda
tarafından sahnelenen ‘Dar
her şeyin yerli yerine oturduğu en
Ayakkabıyla Yaşamak’ adlı oyunun iyi oyunum!” Biz “Acaba bu oyunu
prömiyerinde Duşan Kovaçevic’le
başka bir yerde oynasak bu algı
tanışma fırsatı da buldum. Çok
değişebilir mi?” diyerek Rize ve
yönlü bakıyor hayata. İşin sadece
Çorum’a da turne gerçekleştirdik.
politik tarafını ele almıyor, sistemin Baktık ki değişen hiçbir şey yok.
bize dayattıklarını da gözler
Seyirci aynı reaksiyonu gösteriyor,
Bülent Emin Yarar
39 www.mybilet.com
biz aynı coşkuyla oynuyoruz.
Demek ki burada yazarın da ifade
ettiği gibi çok katmanlı bir metin
ortaya çıkmış ve bu bir şekilde
her kesimden insana dokunuyor.
Oyun sıradan bir polis memuruyla
entelektüel bir insanı karşı karşıya
getirerek hem aydınımızın hem de
sıradan bir insanımızın kendisiyle
yüzleşmesine olanak tanıyor. Bu
da oyunun seyir keyfini yükseltiyor
sanırım. Biz oyunu çok sevdik,
aşkla oynuyoruz. Bu enerjimizin
de oyunun genelinde yükselmesine
neden olan ikinci etken olduğunu
TİYATRO
düşünüyorum.
Sizin de bahsettiğiniz gibi
‘Profesyonel’ yurtiçinde olduğu
kadar yurtdışında da birçok kez
sahnelendi. Yurtdışındaki seyirci
tarafından nasıl karşılandınız?
Oradaki oyunun atmosferi
buradan daha mı farklı?
Yurtdışına gittiğimizde oyunu
orada yaşayan Türklere oynadık.
Kendi deyimleriyle tiyatrodan
çok uzak kalmışlar. Bu zamana
kadar pek çok popüler sanatçıyı
ağırlamışlar, fakat temsiller
sahnelenmemiş. İçlerinden
biri “Artık tiyatrolara da yer
verelim” dediğinde böyle bir
davet geldi. Bizden önce ‘Vahşet
Tanrısı’ isimli oyun ve ardından
‘Profesyonel’ sahnelendi. Kaldı
ki biz dekorumuzun tamamını
götüremedik. Çok minimum
düzeyde neredeyse dekorsuz
oynamamıza rağmen orada
da inanılmaz ilgi gördük. Biz
yurtdışındaki festivallerde yer
almak, ‘Hamlet’ gibi başka
oyunlarımızı da oynamak,
kendimizi anlatmak istiyoruz.
Fakat maalesef bu tarz projeler
kendi bünyemizde istenilen
düzeyde gerçekleşemiyor. Duşan
Kovaçevic’le olan sohbetimizde
bu konuya da değindik. Kendisi
“Duyuyorum oyunu, çok güzel
gidiyormuş. Çok mutlu oluyorum
ve çok görmek istiyorum” dedi.
Ama mümkün olmadı. Seneye
bir şekilde davet etmek istiyoruz
kendisini.
Bu oyunu proje olarak Devlet
Tiyatroları’na siz sunmuşsunuz…
Neden ‘Profesyonel’i tercih
ettiniz?
Biz Işıl Kasapoğlu’yla ‘Woyzeck’
isimli bir proje gerçekleştirme
aşamasındaydık. Hâlâ da kafamızın
bir yerinde duruyor. Fakat sonra
geniş bir kadrosu olduğu ve
arkadaşlarımızın çoğu da oyunlara
dağıldığı için Işıl’a bu oyunu
ertelemeyi ve daha dar kadrolu
bir oyun hazırlamayı teklif ettim.
Işıl da bu fikrimi benimsedi.
Eşim Bennu (Yıldırımlar) Duşan
Kovaçevic’in bir oyununu
çalışıyordu. Aldım metni okudum,
çok hoşuma gitti. Tabii o zaman
ortaya böyle bir oyunun çıkacağını
hayal etmek mümkün değil.
OYUN: PROFESYONEL
YAZAN: Duşan Kovaçevic
ÇEVİREN:
Başar Sabuncu- Bilge Emin
REJİSÖR: Işıl Kasapoğlu
DEKOR TASARIMI:
Nurettin Özkönü
KOSTÜM TASARIMI:
Gülümser Erigür
IŞIK TASARIMI: İ. Önder Arık
BESTECİ: Cenap Oğuz
YÖNETMEN YARDIMCISI:
Gülen Çehreli
ASİSTAN: Tuğçe Şartekin Karasu
SAHNE AMİRİ: Reşit Arslan
KONDÜVİT:
Zeynep Reha Dağarslan
IŞIK KUMANDA: Bülent Yalçın
DEKOR SORUMLUSU:
Serdar Erman
AKSESUAR SORUMLUSU:
Erdinç Aksoy
TERZİLER:
Emel Yüksel-Hasan Basri Aktaş
OYUNCULAR:
LUKA LABAN: Bülent Emin Yarar
TEODOR TEYA KRAY:
Yetkin Dikinciler
MARTA: Gülen Çehreli
KAÇIK: Cenap Oğuz
40 www.mybilet.com
TİYATRO
ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ
2010
2010
2007
2005
2005
2000
2000
1994
17. Uluslararası Adana Altın Koza Film
Festivali- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Ödülü, Beş Şehir
14. Afife Tiyatro Ödülleri- Yılın En
Başarılı Erkek Oyuncusu, Profesyonel
Müjdat Gezen Sanat Merkeziİsmail Dümbüllü Özel Ödülü
9. Afife Tiyatro Ödülleri- Yılın En
Başarılı Erkek Oyuncusu, Çayhane
5. Lions Tiyatro Ödülleri- Yılın En
Başarılı Komedi Erkek Oyuncusu,
Çayhane
4. Afife Tiyatro Ödülleri- Yılın En
Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncusu,
Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı
MSM Ödülleri- Sanat Ödülü,
Cyrano de Bergerac
Ankara Sanat Kurumu ÖdülleriÖvgüye Değer Erkek Oyuncu
Ödülü, Miletos Güzeli
Kafamda çok kurguladığım
bir şey değildi. Yetkin’le
konservatuardan beri bir şekilde
aynı yollardan geçtik. Ben iyi bir
ikili olacağımızı hissettim galiba.
Reha Erdem’deki heyecanın
hayranıyım
Hemen Işıl’a koşturdum. O da
okudu ve sevdi. Ardından idareye
gittim. ‘Profesyonel’in repertuvara
girmiş bir oyun olduğu anlaşıldı.
Sonrasında hemen Yetkin’i
(Dikinciler) aradık. “Tamam”
dedi. Konservatuardan arkadaşım
Cenap’a (Oğuz) sorduk “Müzikleri
yapar mısın?” diye… Gülen
(Çehreli) dahil oldu ve böyle
prodüksiyon tiyatrosu şeklinde
kendi halimizde başladık.
‘Teodor Teya Kray’ rolü için
Yetkin Dikinciler aklınıza gelen
ilk isim mi oldu?
41 www.mybilet.com
Tiyatronun yanı sıra sinemada
da ‘auteur yönetmen’ olarak ün
salan Reha Erdem’in filmlerinde
sergilediğiniz performanslarla
tanınıyorsunuz. Erdem’in sinema
dilini nasıl yorumluyorsunuz?
Dün oyundan sonra hep
beraberdik. Reha her şeyden önce
iyi bir insan… Bu durum her şeye,
tüm kurguya, hayallerine yansıyor
ve bunu izleyiciye sunuyor. Ben
basit olarak Reha’nın dilini böyle
çözümlüyorum. Filmlerinin
içinden bir sürü insan çıkıyor.
Doğanın bir parçası olmaya çalışan
insanlar… Bir de onda beni şaşırtan
şey; baktığınız zaman filmlerinin
hepsi birbirinden farklı renkler
TİYATRO
gibi. ‘Korkuyorum Anne’, ‘Kaç
Para Kaç’, ‘Jîn’ bunların hepsi
ayrı renkler, ayrı tablolar gibi
geliyor. Ondaki bu heyecanın
hayranıyım gerçekten. Umarım
bitmez, devam eder ki; o her şeye
rağmen devam edeceğini söylüyor
zaten. Reha’nın çalışmalarını
ortaya bir eser bırakabildiği
için çok anlamlı buluyorum.
Sinemanın tiyatrodan en büyük
farkı, film senaryo aşamasındayken
hiçbir anlam taşımıyor. Ancak
çekildiğinde tamamlanıyor her
şey. Reha da bunu Türkiye’de iyi
becerenlerden…
Modern hikayemizin
kurucularından Sait Faik
Abasıyanık’ın 60’ncı ölüm
yıldönümünde anılacağı hikaye
dinletisine sesinizle hayat verecek
sanatçılar arasındasınız. Sizce
bu tarz etkinlikler Türkiye’de
beklenilen ilgiyi görüyor mu?
Biz 13-14 yıldır bu etkinliğe şiir
ağırlıklı olarak devam ediyoruz.
“Hikaye hadi tamam da şiiri kim
dinleyecek?” derken bir baktık
seyirciler salona sığmaz oldu.
Ücretsiz bir etkinlik evet, ama yine
de kar kış demeyip gelmeye devam
ettiler. Ben hâlâ hayret ediyorum.
Demek ki böyle bir ihtiyaç varmış.
Sahnede yaratılan eski radyo
konsepti, görsel efektler ve müzik
farklı bir atmosfer yaratıp insanların
rahatlamasına vesile oluyor belki
de…
Bugün 27 Mart Dünya
Tiyatrolar Günü. Neler söylemek
istersiniz bugüne dair?
Biz toplum olarak nedense
sanatı hep ulaşılmaz bir yere
koyduk ve bir sürü insanı sanattan
mahrum bıraktık. Oysaki sanat
elimizin altında, hep yakınımızda,
ruhumuzda, bedenimizde, hep
beraber yürümemiz gereken…
İnsanın umudu, aydınlığı, yarınları,
sanatın tamamı… Tiyatro da
bunlardan biri ve ben inanıyorum
ki hangi çağda olursak olalım,
hangi iletişim araçlarını kullanırsak
42 www.mybilet.com
kullanalım o hep var olacak.
Dünyada iki kişi kalsa bile, diyalog
devam ettikçe tiyatro da olacak.
Ben insanların tiyatrodan, tiyatroyu
izlemekten neden korktuklarını
anlayamıyorum. Tiyatro bizi,
kendimizi anlatıyor. Kendimizi
izlemek inanılmaz güzel bir şey
değil mi sizce de? Kendimizle
barışmamız da ancak bu şekilde
mümkün olacak.
BÜLENT EMİN YARAR’DAN
TEK KİŞİLİK ‘HAMLET’
William Shakespeare’in her çağda
güncelliğini koruyan eserlerinden
biri olan ‘Hamlet’ Türkiye’de ilk kez
İstanbul Devlet Tiyatrosu yorumuyla
tek kişilik bir gösteri olarak
sahneleniyor. Başrolünü Bülent Emin
Yarar’ın üstlendiği temsilde Hamlet,
olayları hem yaşayan hem de anlatan
kişi olarak karşımıza çıkıyor. Bu eşsiz
trajedinin farklı yorumu, 18-19-22-2426 Nisan ve 9-10 Mayıs tarihlerinde
Devlet Tiyatroları Üsküdar Tekel
SİTEYE
Sahnesi’nde.
İNTERNET
GİŞESİ
GIT
MAGAZİN
Kırmızı Gözlüklü Kız
[email protected]
DENETİM ALTINDAYIM
Brezilyalı süper model Gisele Bundchen, bir
yılda elde ettiği 42 milyon dolarlık gelirle
Forbes tarafından yayınlanan ‘Dünyanın En Çok
Kazanan Modelleri Listesi’nde yine zirveye
oturdu. New York Post’un haberine göre sekiz
yıldır birinciliği kimselere kaptırmayan 34
yaşındaki ünlü model, Vogue dergisine yaptığı
açıklamada “Evet, çok kazanıyorum. Fakat öyle
söylenilen kadar büyük meblağlar değil… Ayrıca
ben zaten Amerikan Gelir İdaresi (IRS) tarafından
denetleniyorum ve inanın bana o listede yer alıp
almadığım beni hiç ilgilendirmiyor” diyerek
tepkisini ortaya koydu.
GRUMPY CAT, PARTİDE UYUYAKALDI
Somurtkan yüzü ve umursamaz tavırlarıyla
oyuncakları Amerika’nın en büyük mağazalarında
satılan, ismi kahve markası olan ve geçtiğimiz
yıl yer aldığı filmle kendisine geniş bir hayran
kitlesi edinen sosyal medya fenomeni Grumpy
Cat, MTV Film Ödülleri’nde sahibi Tabatha
Bundesen ile kırmızı halıda boy gösterdi.
Geçtiğimiz aylarda Pharrell Williams’ın Grammy
Ödülleri’nde taktığı
devasa şapkanın kedi
modası versiyonuyla
geçişini tamamlayan
Grumpy Cat gerçek
adıyla ‘Tardar
Sauce’ gecenin
yorgunluğuna daha fazla
dayanamayarak törende
uyuyakaldı.
45 www.mybilet.com
MAGAZİN
CAMERON DIAZ’IN EN GÜZEL HAYRANI
2 Mayıs’ta gösterime girecek olan ‘Öteki Kadın’
filminde canlandırdığı ‘aptal sarışın’ rolüyle sinema kariyerine
ilk ciddi adımını atan Kate Upton, 41 yaşındaki rol arkadaşı
Cameron Diaz’ı yere göğe sığdıramıyor. Çekimlerden sonra
Karayip Adaları’nda birlikte tatil yapan ikili denizde kokteyl
keyfi yaparak stres attı. Ancak bikinileriyle tüm dikkatleri
üzerine çeken ikiliden Upton, şu sıralar göğüslerinden yana
biraz dertli. The Sun On Sunday gazetesine yaptığı açıklamada
“Hayatımın her günü keşke göğüslerim daha küçük olsaydı
diyorum. O zaman sevdiğim bikini modellerini ve vücudu
saran tank top’ları
rahatlıkla giyebilirdim”
diyen Upton, Diaz’ın
ne kadar ideal bir fiziğe
sahip olduğuna dikkat
çekmeden edemiyor.
Her şeye rağmen
vücuduyla gurur
duyduğunu belirten
güzel model “Benim
gözümde Cameron
Diaz mükemmel bir
figürdür” yorumunu
getiriyor.
ÇOCUK YAPTI, KARİYERİ BIRAKTI
Geçtiğimiz günlerde Los Angeles’ta düzenlenen
önlenebilir sakatlıklar ve çocuk kazalarının önüne
geçilmesinde farkındalık
yaratmayı amaçlayan ‘Safe
Kids Day’ adlı etkinliğe
aralarında Ciara, Drew
Barrymore ve Kendra
Wilkonson gibi isimlerin
bulunduğu ünlü anne
adayları da katıldı. Eşi Will
Kopelman ile ikinci kez
anne olmaya hazırlanan
Drew Barrymore, verdiği
röportajda anneliğin
kariyerini nasıl değiştirdiğini
anlattı. Geçtiğimiz sene
Wal- Mart’ta ‘Flower Beauty’
isimli güzellik ürünleri satan bir mağaza açan ünlü
oyuncu “Artık çok fazla film yapmıyorum. Evden
yürütebileceğim ya da akşam yemeğinde evde
olabileceğim türden işlerle ilgileniyorum” diyor.
NICOLAS CAGE’I TEDİRGİN EDEN MESAJ
Cep telefonunu kaybettikten sonra kişisel bilgilerinin
özellikle de mesajlarının yanlış ellere geçmesinden büyük
endişe duyan Nicolas Cage, içinde bulunduğu durumu
‘Joe’ isimli rol aldığı son filmin yönetmeni David Gordon
ve rol arkadaşı Tye Sheridan ile bir araya gelerek paylaşmış.
Söylentilere göre telefonunda yer alan bir mesajdan dolayı
oldukça tedirgin olduğunu
dile getiren Cage, grubun
ısrarları sonucu mesajın
içeriğini dayanamayıp
söylemek zorunda kalmış.
Las Vegas’taki bir arkadaşına
“Tüm yardımların ve göstermiş
olduğun destek adına teşekkür
ederim, kardeşim” metnini
yazdığını ifade eden ünlü aktör
aradan biraz zaman geçtikten
sonra “Kardeşim diye belirttim,
anlatabiliyorum değil mi?”
şeklinde bir açıklama gereği
duymuş…
46 www.mybilet.com
KÜLTÜR - SANAT
ÇOCUK ŞENLİĞİ BAŞLIYOR
İ
stanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatroları bu yıl 30’uncusunu
düzenlediği ‘Çocuk Şenliği’nde tamamı
ücretsiz gösterimlerle çocukları tiyatroyla
buluşturuyor. 23-27 Nisan tarihleri
arasında ‘Haydi Çocuklar Tiyatroya’
sloganıyla gerçekleştirilecek şenlikte Şehir
Tiyatroları’nın tüm sahnelerinde 16 oyun ve
30 gösterime ev sahipliği yapıyor. Kağıthane
Sadabad Sahnesi’nde ilk kez sahnelenecek
‘Harikalar Mutfağı’ isimli oyun ile
başlayacak etkinlik, çeşitli atölyelere de yer
veriyor.
‘İÇ GÜÇ’ YORUMU
S
anatçı ve iletişim
profesyonellerinin bir araya
gelmesinden doğan Lokomotif
Kültür ve Sanat Derneği,
sanatseverleri bu yıl ikincisini
gerçekleştirdiği ‘İç Güç’ adlı
lokomotif grup sergisiyle
buluşturuyor. Her sanatçının kendi
bakış açısıyla ‘iç güç’ temasından
ne anladığını yansıttığı sergi,
30 Nisan’a kadar Saint Joseph
Lisesi Sergi Salonu’nda ziyaret
edilebilecek.
İLK TÜRK BALE ESERİ YENİDEN SAHNEDE
A
ntalya Devlet Opera ve Balesi (ANTDOB)
dünya repertuvarına giren ilk ve tek Türk
bale eseri ‘Judith’i yenileyerek ilk Türk bale
suiti ‘Çeşmebaşı’ ile tekrar sahneleniyor! Arka
arkaya sahnelenecek iki perdelik temsiller 19
Nisan Cumartesi günü saat 15.00’de Haşim
İşcan Kültür Merkezi’nde.
48 www.mybilet.com
KÜLTÜR - SANAT
İNTERNET
GİŞESİ
SİTEYE
GIT
‘KARGALAR KAFESTE’ TODEV İÇİN SAHNEDE
S
uat Kamçılı prodüktörlüğünde kurulan
‘Kargalar Kafeste’, 60’lı yıllarda
Amerika’yı sallayan Dean Martin, Frank
Sinatra ve Sammy Davish’in renkli
şovlarını sahneliyor. Tanju Okan, Fecri
Ebcioğlu, Ayten Alpman gibi sanatçılara
da yer veren müzik grubu, Türkiye
Otistiklere Eğitim ve Destek Vakfı
(TODEV) için sahne alıyor. Keyifli ve
nostaljik bir akşam vaat eden konser,
27 Nisan Pazar günü saat 20.00’de Şişli
Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde.
DEVLET TİYATROSU’NDAN
23 NİSAN HEDİYESİ
D
evlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
nedeniyle çocuk oyunlarını ücretsiz sahneliyor.
20-30 Nisan arasında, 10 bölgede 10 sahnede,
10 çocuk oyunu, 5 bin 511 çocuğa ücretsiz
gösterilecek. Davetiyeler DT gişelerinden ve ilgili
müdürlüklerden temin edilebilir.
• İstanbul Devlet Tiyatrosu ‘Nereye Koşuyorsun
Böyle Minik Tay’ oyununu 20 Nisan’da Cevahir
Salon 2’de saat 14.00’te sahneleyecek.
• İzmir Devlet Tiyatrosu’nda, ‘Canlanan
Masallar’ oyunu, 20 Nisan Pazar günü saat
11.00’de ve 14.00’te, ‘Küçük Prenses’ oyunu da
23 Nisan Çarşamba Günü saat 11.00’de Konak
Sahnesi'nde temsil verecek.
• Bursa Devlet Tiyatrosu 23 Nisan Çarşamba
günü saat 11.00’de ve 14.00’te Ahmet Vefik
Paşa Sahnesi’nde ‘Sırça Köşk’ü minik seyirciyle
buluşturacak.
• Adana Devlet Tiyatrosu, Sabancı Sahnesi'nde
‘Merhaba Hayat’ oyununu 23 Nisan Çarşamba
saat 11.00’de, tiyatroseverlerin beğenisine
sunacak.
• Erzurum Devlet Tiyatrosu ‘Yaşlı Kuklacı’ adlı
oyunu 23 Nisan Çarşamba günü saat 13.30’da
ve 24 Nisan Perşembe günü saat 10.30’da
Trabzon Atapark Haluk Ongan Sahnesi’nde,
21 Nisan Pazartesi günü saat 11.00’de ve 27
Nisan Pazar günü saat 14.00’te Erzurum Devlet
Tiyatrosu Sahnesi’nde sahneleyecek.
• Diyarbakır Devlet Tiyatrosu ‘Neşesaçan’ adlı
oyunu 21 Nisan Pazartesi günü saat 11.00’de
ve 28 Nisan Pazartesi günü saat 14.00’te Orhan
Asena Sahnesi’nde seyirciyle buluşturacak.
• Antalya Devlet Tiyatrosu ‘Barış Çiçeği’
oyununu 23 Nisan Çarşamba saat 11.00’de
ve 24 Nisan Perşembe günü saat 13.00’te
Haşim İşcan Kültür Merkezi Devlet Tiyatrosu
Sahnesi’nde minik tiyatro severlerin beğenisine
sunacak.
• Konya Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde ‘Ali
Baba ve Kırk Haramiler’ 23 ve 25 Nisan'da saat
10.30’da sahnelenecek.
• Sivas Devlet Tiyatrosu, Atatürk Kültür
Merkezi Sahnesi'nde ‘Çiçek Prenses’ oyununu,
30 Nisan Çarşamba saat 14.00’te sahneleyecek.
49 www.mybilet.com
KÜLTÜR - SANAT
BAŞKENT İÇİN
CAZ VAKTİ
Ankaralı müzikseverleri
cazın güçlü isimleriyle
buluşturacak olan ‘17.
Uluslararası Ankara Caz
Festivali’, 7 Mayıs- 15
Haziran tarihleri arasında
keyifli yaz akşamları
vaat ediyor. Ankara Caz
Derneği Başkanı Özlem
Oktar Varoğlu “Bu
festivali gerçekleştirirken
kültürel gelişimin ve
ülkelerarası arası iletişimin
güçlendirilmesi adına
katkılar sağlıyoruz” diyor.
Röportaj: Begüm Yılmaz
Özlem
Oktar
Varoğlu
'
ODTÜ Caz Günleri’ olarak
başlayan festivalin gelişim
süreci nasıl gerçekleşti?
Süreç 1996 yılında başladı.
Ankara Caz Derneği’yle benim
küratörlüğümde birkaç konser
yaptık. ODTÜ Caz Günleri
olarak başlayan etkinliği Ankara’ya
yaymak, cazı daha genç kitlelerle
tanıştırabileceğimiz alanlara taşımak
50 www.mybilet.com
KÜLTÜR - SANAT
İNTERNET
GİŞESİ
istiyorduk. Yıllar içinde artan ilgiyle
beraber ODTÜ’nün sınırlarına
sığamaz hale geldik ve dört yıl sonra
ismini ‘Uluslararası Ankara Caz
Festivali’ olarak değiştirdik.
Türkiye’de caz müziğin
tanınmasında büyük rol oynayan
festival, konser dışında alternatif
etkinliklere de ev sahipliği
yapıyor mu?
Konser dışında yaptığımız
birçok etkinliğimiz var. Festivale
May
7Mayıs
ayıs
ayı
yı
June
unee
15Haziran
2014
www.ankaracazfestivali.com
dahil olarak bugüne kadar
paneller, atölyeler, jam session’lar
gerçekleştirdik. Bu seneyse festival
kapsamında gerçekleştireceğimiz
dört etkinliğimiz bulunuyor.
Bunlardan biri Sibel Köse ve
Meltem Ege ile birlikte bir caz
vokal atölyesi... Şu anda NTV
Radyo’da program yapmakta olan
duayen radyocu ve Yönetim Kurulu
Üyemiz Yavuz Aydar ile canlı radyo
programı yapacağız. En az iki sergi
projemiz var. Yönetim Kurulu
Üyemiz Nihat Akmehmet’in
festival fotoğraflarından derlediği
‘Caz Fotoğrafları Sergisi’, ‘Dijital
Akademi Fotoğraf Sergisi’ ve Atilla
Atala’nın ‘Caz İkonları Sergisi’
beğeniye sunulacak.
Her sene yeni bir temayla caz
severleri selamlayan festivalin bu
yılki teması hangi doğrultuda
belirlendi?
Caz müzikte vokallerin yeri ayrı
bir önem taşıyor. Her ses ayrı
bir enstrüman… Bugüne kadar
gerçekleştirdiğimiz festivallerde
temalarımızı enstrümanlardan
seçmiştik. Ancak bu sene vokali
ön plana alarak hem ünlü caz
vokallerini anmak istedik hem de
caz müziğin içindeki bu zengin
alanı değerlendirmek istedik. Vokal
51 www.mybilet.com
SİTEYE
GIT
İNTERNET
GİŞESİ
SİTEYE
GIT
RAUL MIDON ANKARA’DA!
Festivalin dünya starlarından görme
engelli müzisyen Raul Midón, Arif
Mardin’in son keşiflerinden biri…
Dünya basını tarafından ‘kategori ötesi
özgür bir adam’ olarak tasvir edilen
Midón için “Öyle bir özgürlük ve zevkle
çalıyor ki sanki elleri gülümsüyor”
deniyor. Kendine has deneysel vokal
ve perküsif gitar teknikleriyle ün
kazanmış Raul Midón konseri, 10
Haziran Salı günü saat 20.30’da ODTÜ
KKM Kemal Kurdaş Salonu’nda.
temasına çok sayıda başvuru geldi,
fakat biz bu başvuruların çoğunu
üzülerek geri çevirmek zorunda
kaldık. Vokal temalı birkaç festival
daha yapabiliriz. Ülkemizde genç
KÜLTÜR - SANAT
ÖZLEM OKTAR VAROĞLU KİMDİR?
ve yetenekli caz vokalleri var ve
uluslararası bir festivalde isimlerini
duyurabilmelerini önemsiyoruz.
Ayrıca dünya çapında ün yapmış
vokal sanatçılarını da Ankara
seyircisiyle buluşturmayı arzu
ediyoruz.
Festival programını
büyükelçiliklerle birlikte
oluşturmak nasıl bir avantaj
sağlıyor?
Biz yıllardır festivalimizi bir ana
sponsor olmadan gerçekleştirmeye
çalışıyoruz. Bu anlamda
Büyükelçiliklerin desteği bizim için
çok önemli. Onların da desteğiyle
kültürel gelişimin ve ülkelerarası
arası iletişimin güçlendirilmesi
konusunda karşılıklı katkılar
sağlıyoruz. Örneğin, Ankara’ya
daha önce hiç gelmemiş isimleri
getiriyoruz.
‘Türk Caz Arşivi’ oluşturacağız
Sizin de ifade ettiğiniz
gibi gücünü izleyicisinden
alan festival, çeşitli kurum
ve kuruluşların desteğini
alarak böylesine zengin bir
organizasyona imza atıyor.
Dilediğiniz kadar bütçeniz olsa
cazın Türkiye’deki gelişimine
başka hangi alanlarda hizmet
etmeyi isterdiniz?
Aslında şu anda hazırlıklarını
yapmakta olduğumuz ‘Türk
Caz Arşivi’ isimli bir projemiz
var. Büyük bir sponsor ile
yürütmeyi planladığımız
projede, geçmişten günümüze
tüm Türk caz sanatçılarının
bilgilerini derlemiş olacağız.
Sanatçılarla müzikseverlerin bir
araya gelebileceği interaktif bir
platform oluşturacağız. Dilediğimiz
kadar bütçemiz olsa tabii ki
dünya starlarını ağırlamak ve her
konserimizi kaydetmek isteriz.
Ayrıca sponsor olan, toplu bilet
alan, gelen, bir şekilde destek
veren herkese çok teşekkür ederiz.
Sizlerin sayesinde bilet fiyatlarımız
öğrencilerin alabileceği rakamlarda
kalıyor ve her sene iki öğrencimiz
yurt dışında master yapma imkanı
buluyor.
10 yıldır ‘Hava Kuvvetleri
Komutanlığı Cazın Kartalları
52 www.mybilet.com
ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama
Bölümü’nü bitirdikten sonra
Amerika’da başladığı ‘Kentsel
Tasarım’ alanındaki yüksek lisansını
ODTÜ’de tamamlayan Özlem Oktar
Varoğlu, kariyerine kent ve sanat
ilişkileri alanında yoğunlaştı.
Ankara Devlet Konservatuarı’nda
aldığı müzik eğitimini iyi bir caz
dinleyicisi olarak sürdürürken ünlü
müzisyen Tuna Ötenel ile tanışan
Varoğlu, Türkiye’de ilk caz CD’si olan
‘Sometimes’ albümünün yapımcılığını
üstlendi. Caz sanatına destek olmak
için kurduğu Ankara Caz Derneği’nin
Dönem Başkanlığını yürütmekte olan
Varoğlu, 2003 yılında kurduğu LEO
Organizasyon Şirketi’yle beş yüzün
üzerinde etkinliğe ve üç ayrı festivale
imza atmıştır.
Orkestrası’ ve sürpriz konuklar
ile görkemli bir açılış konseri
gerçekleştiriyorsunuz. Bu tören
festivale ne yönde bir katkı
sağlıyor?
Türkiye’de ‘Big Band’ grupları
oldukça az. Cazın Kartalları
Orkestrası, bu anlamda Türkiye’nin
en iyi orkestrası. 1960’lı yıllarda
kurulan orkestra, çok önemli
KÜLTÜR - SANAT
müzisyenlerden oluşuyor ve biz
de solistlerle onları bir araya
getiriyoruz. Böylece ortaya iki
yönlü bir sinerji çıkıyor. İzleyiciler
açısından da yeni repertuvar ve
yeni sesleri tanımak için iyi bir
proje. Basının da ilgi gösterdiği
bu konserde vokal senesi özellikle
heyecanlı olacak. Bu sene Cazın
Kartalları Orkestrası’na Aydın
Kahya, Sibel Köse, Jülide Özçelik,
Yıldız İbrahimova, Meltem Ege ve
Zuhal Olcay eşlik ediyor.
Her bilet bir fidan olacak!
Bu festival ile bundan sonra
alınacak tüm ‘Ankara Caz
Festivali’ biletleri artık birer
ağaç olacak. Sosyal sorumluluk
adına Tema Vakfı ile bir araya
gelerek başlattığınız ‘Caz Ormanı
Kampanyası’ fikri nasıl doğdu?
Fikir aslında yeşile olan
özlememizi gidermek amacıyla
doğdu. Organizasyon ekibinde
çalışan bir arkadaşımızın önerisi,
hepimizi çok mutlu etti. Bu sene
ve gelecek sene yapılacak olan
festivalde alınan her bilet bir fidan
olacak. Böylece ilk adımda 5000
fidanlık bir ormana kavuşmuş
olacağız. Daha sonraki senelerde
İstanbul’da da bir Caz Ormanı
yapmak istiyoruz.
Yurtdışından gelen müzisyenler
Türkiye’deki caz algısını nasıl
değerlendiriyorlar?
Hem burada tanıştıkları
sanatçılardan çok etkileniyorlar
hem de Ankara’dan. Onlar için
Hitit eserlerini görmek, insanlığın
tarihi kadar eski topraklarda
bulunmak, Anadolu’yu tanımak,
Atatürk’ü ziyaret etmek büyük
anlam taşıyor. Bir de enstrüman
yapımcılarını ziyaret etmek
istiyorlar. Mutlaka Türk
cazcıların CD’lerini alıyorlar.
Ayrıca izleyicimizi de hep çok
beğeniyorlar.
Geniş bir müzik repertuvarı
olan ve ‘vintage müzik’
türünü benimseyen ‘Pink
Martini’ festivalin dikkat
çeken isimlerinden… Yeşilçam
53 www.mybilet.com
şarkılarına merak salan grup sizce
konserde bir sürpriz yapabilir
mi?
Pink Martini grubu çok uzun
zamandır gittiği ülkeler içinde
Türkiye'ye ayrı bir sempati
duyuyor. Çünkü dinleyici ile
karşılıklı çok güzel bir bağ kurdu.
Uzun zamandır sahnede ‘Üsküdar'ı
söylüyorlardı ve şarkıyı ‘Get
Happy’ isimli son albümlerinin
repertuvarına da aldılar. Ekip olarak
önce Amerika'da bir profesörün
önerdiği ve sonrasında yıllardır
menajerliğini üstlenen Pasion
Turca'nın da bir araya getirdiği
Belkıs Özener şarkılarına ve
Yeşilçam repertuvarına bayılıyorlar.
‘Aşkın Bahardı’ dışında hemen
hemen tüm Belkıs Özener şarkıları
ellerinde. Her an bir sürpriz
olabilir... 18
N
N
A
İS
VİZYONDAKİLER
UYUMSUZ (DIVERGENT)
F
ütüristik bir distopyada geçen hikayede toplum, her biri farklı bir
erdemi temsil eden beş bölgeye bölünmüştür. Herkes on altı yaşına
geldiğinde hangi bölgede yaşayacağına karar verir. Tris Prior herkesi
şaşırtan bir seçim yapar. Bunun üzerine Tris ve bölgenin diğer üyeleri bu
seçim sonrasında hayatta kalmak için oldukça rekabetçi bir sürece girerler.
Ancak Tris bir sır saklamaktadır ve bu sırrı herhangi biri öğrenirse, bu
onun sonu olacaktır.
Türü: Macera, Aksiyon
Süre: 139 dakika
Yönetmen: Neil Burger
Oyuncular: Shailene Woodley, Theo James, Kate Winslet
SEVİMLİ HAYALET (THE LITTLE GHOST)
K
üçük hayalet, gündüzlerini Eulenstein Kalesi'nde uyuyarak geçirir,
gece çöktüğünde ise uyanır. En büyük dileği; dünyayı gün ışığında
görebilmektir. Bir gece Karl, arkadaşlarıyla gezintiye çıktığı kalede,
küçük hayaletle karşılaşır. Bu karşılaşma sonrasında Küçük hayalet, ertesi
gün öğle saatinde uyanır. Büyük bir heyecanla dışarıya çıkar, ancak bir
anda siyah bir hayalete dönüşür. Karl ve arkadaşlarının onu kurtarması
gerekecektir.
Türü: Aile, Fantastik
Süre: 92 dakika
Yönetmen: Alain Gsponer
Oyuncular: Anna Thalbach, Wolfgang Hess, Jonas Holdenrieder
ZOR BİRADERLER (RIDE ALONG)
B
en Barber'ın tek amacı hayatının kadını Angela ile evlenebilmektir.
Önlerindeki en büyük engel ise Angela'nın erkek kardeşi James'tir. Ben,
James'in gözüne girebilmek için; polis olup onun çalıştığı departmana
girerek kendini ispatlamaya karar verir. Artık James’in departmanında
göreve başlamıştır ve geriye son bir zorlu sınav kalır: James'in şehrin arka
sokaklarında çıkacağı 24 saatlik operasyon devriyesinde ona eşlik etmek.
Türü: Komedi, Aksiyon
Süre: 99 dakika
Yönetmen: Tim Story
Oyuncular: Ice Cube, Kevin Hart, John Leguizamo
55 www.mybilet.com
18
VİZYONDAKİLER
N
N
A
İS
GÜLCEMAL
G
ülcemal, hayatında hiç görmediği
babasının ölümünün ardından
doğanın içerisinde bir başına yaşadığı
yerden miras alabilmek için yollara
düşer. İstanbul’a doğru yola çıktığı
sırada, Şahbaz ailesinin de artık mirası
ele geçirmek dışında bir hedefi yoktur.
Gülcemal, ilk kez geldiği İstanbul'da
eğlenceli ve komik maceralar yaşarken,
büyük tehlikeler de deneyimleyecektir.
Türü: Komedi
Süre: 86 dakika
Yönetmen: Özgür Selvi
Oyuncular: Peker Açıkalın, Merve
Sevi, Cem Kılıç
KİRALIK AŞIK (FADING GIGOLA)
F
ioravante ve Murray yaşları geçkin iki eski arkadaştır. Murray, bir gün
ciddi anlamda nakde sıkışır ve Fioravante de arkadaşına yardım etmek
için ‘Profesyonel Don Juanlık’ işine girer. Murray ise onun sözde menajeri
olur. İkili kısa süre içerisinde kendilerini para ve tabii ki aşk ile sarılmış
halde bulur.
Türü: Komedi
Süre: 90 dakika
Yönetmen: John Turturro
Oyuncular: John Turturro, Woody Allen, Sofia Vergara
56 www.mybilet.com
25
N
N
A
İS
VİZYONDAKİLER
ORMANDA KARMAŞA (JUNGLE SHUFFLE)
B
irbirlerine aşık iki rakun olan Manu ve Sacha, bir gün büyük bir
engelle karşılaşır. Manu'nun yaptığı bir yaramazlık sonucu kabilelerinin
en önemli heykeli kırılır. Sacha'nın babası olan kabile reisi, Manu'yu
kabileden gönderir. Manu artık ormanda yaşamak zorundadır. Bir
süre sonra Sacha, avcılar tarafından kaçırılır. Böylece Manu, tek aşkını
kurtarmak ve bu sayede de kabileye geri dönebilmek için yola koyulur. Türü: Çizgi Film, 3 Boyutlu
Süre: 85 dakika
Yönetmen: Taedong Park
Seslendirenler: Yekta Kopan, Damla Babacan, Ziya Kürküt
DOM HEMINGWAY
D
eneyimli hırsız Dom Hemingway, suç ortaklarını polise
gammazlamayacak kadar sadık bir çalışma arkadaşıdır. Sırf bu yüzden
hapislere düşen ve 12 yıllık cezaya mahkum edilen Dom, mahkumiyetinin
ardından özgür kalır. Londra sokaklarına geri döndüğünde ise sokakların
değişen dengesine tanık olur. Eski hesapları kapatıp suç dünyasına veda
etmeyi ve kızıyla arasını düzeltmeyi dileyen Hemingway için yeraltı
dünyasından uzaklaşabilmek zannettiği kadar kolay olmayacaktır.
Türü: Komedi, Suç
Süre: 93 dakika
Yönetmen: Richard Shepard
Oyuncular: Jude Law, Richard E. Grant, Demian Bichir
AŞK TRENİ (CHENNAI EXPRESS)
A
ilesini küçük yaşta kaybeden Rahul’u, büyükannesi ve büyükbabası
büyütmüştür. Büyükbabasının hayata veda etmesi sonucunda Rahul,
Goa’ya gitmeye karar verir ve bunu büyükannesine anlatır. Fakat
büyükbabası bir vasiyet bırakmıştır: “Ben öldükten sonra küllerimin bir
kısmının Ganj Nehri’ne diğer kısmını ise Hindistan’ın diğer ucunda yer
alan Rameswaram’a dökün.” Bunun üzerine Rahul, arkadaşlarını da alarak
unutulmaz bir tren yolculuğuna çıkar.
Türü: Komedi, Aşk
Süre: 141 dakika
Yönetmen: Rohit Shetty
Oyuncular: Shah Rukh Khan, Deepika Padukone, Satyaraj
57 www.mybilet.com
25
N
N
A
İS
VİZYONDAKİLER
SEFER TASI (THE LUNCHBOX)
B
ombay'da, her sabah kadınların evde yaptıkları sıcak yemekleri eşlerinin
iş yerlerine taşıyan 5000 sefer tası dağıtıcısından oluşan bir topluluk
vardır. Bir gün yanlış ulaştırılan bir sefer tası, Ila Singh ve Saajan Thomas'ı
bir araya getirir. Kadın, karşı tarafa yemekler pişirerek onunla iletişim
kurmaktadır. Sefertasının içine koydukları notlarla yazışmaktadırlar.
Bu notlarda hayal güçlerini o kadar zorlarlar ki adeta gerçek hayattan
koparlar.
Türü: Aşk, Dram
Süre: 104 dakika
Yönetmen: Ritesh Batra
Oyuncular: Irrfan Khan, Nimrat Kaur, Nawazuddin Siddiqui
SIFIR TEORİSİ (THE ZERO THEOREM)
Q
ohen Leth, eski bir şapelin yıkıntıları içerisinde içine kapanık bir
hayat sürmektedir. Tek kişilik hayatındaki tek tutkusu ise; gizlice
yürüttüğü projedir. Bu proje kapsamında insan varlığının nedenlerini,
‘Sıfır Teorisi’ni keşfetmeye çalışmaktadır. Hayatın anlamı olup olmadığını
açığa çıkaracak bir formül için çalışmaya başlar. Ancak bu süreç Bainsley
isimli bir kadının ve Bob adında yetenekli bir adamın ortaya çıkmasıyla
tuhaflaşmaya başlar..
Türü: Fantastik, Dram
Süre: 107 dakika
Yönetmen: Terry Gilliam
Oyuncular: Christoph Waltz, Tilda Swinton, Mélanie Thierry MUTLAK ADALET
Ö
ğretmen Metin, bir gün evine döndüğünde karısına tecavüz edilmiş
ve kızını ise ağır yaralı olarak bulur. Tam o sırada kaçmaya çalışan
hırsızlardan birini yakalayıp öldürür. Cinayet suçlamasıyla girdiği
hapishanede cezasını çeker ve çıktığında paramparça olan ailesini bir araya
getirmeye çalışır. Kısa süre sonra, evlerine giren diğer iki hırsızın delil
yetersizliğinden serbest bırakıldığını öğrenir. Şimdi yapması gereken şey
bu adamları bulup suçlarını itiraf ettirmektir.
Türü: Dram, Gerilim
Süre: 84 dakika
Yönetmen: Hüseyin Eleman
Oyuncular: Ozan Akbaba, Bülent Çolak, Bihter Dinçel
58 www.mybilet.com
25
N
N
A
İS
VİZYONDAKİLER
LAL
C
emal ve Süleyman 1970'li yılların Çukurovası'nda, Antakya'nın
köyünde yaşayan iki iyi arkadaştır. İkili mahalledeki çocuklara
kendilerini ispat etmek için cesaret isteyen bir yolculuğa çıkarlar. Adana’ya
gidip ‘Endişe’ adlı filmin çekimleri için kente gelen Yılmaz Güney’in
fotoğrafını çekmeyi planlarlar. Yaya halde ve üstelik ellerindeki fotoğraf
makinesi de çalıntı olan bu iki kafadarın yolları yeni hayat ve yüzlerle
kesişince, maceraları da yeni bir boyut kazanacaktır.
Türü: Dram
Süre: 87 dakika
Yönetmen: Semir Aslanyürek
Oyuncular: Erkan Can, Erdal Sarı, Ata Murat Kalkan
SENSİZ OLMAZ (I WANT YOU)
B
irkaç seneliğine Londra’ya taşınan Hache, Barcelona’ya döndüğünde
hiçbir şeyi bıraktığı gibi bulamaz. Değişmeyen tek şey Babi’ye
duyduğu aşktır. Ne var ki Babi, bu süreçte hayatını yeniden inşa etmeye
koyulmuş ve başka biriyle nişanlanmıştır. Bunun üzerine işini ve çevresini
değiştirmeye başlayan Hache, yeni tanıştığı Giz ile uyumlu bir ilişkiye
başlar. Fakat Babi’yle karşılaşması aklının karışmasına ve tekrardan her
şeyin altüst olmasına neden olur.
Türü: Dram, Aşk
Süre: 124 dakika
Yönetmen: Fernando González Molina
Oyuncular: Mario Casas, Clara Lago, María Valverde
AŞK BİLMECESİ (CHINESE PUZZLE)
Ü
çlemenin son filminde kahramanımız Xavier, şimdilerde 40 yaşına
gelmiş ve henüz boşanmıştır. Biraz sıkıcı hale gelmeye başlayan hayatı,
eski eşinin New York'a taşınmasıyla değişmeye başlar. Her ne kadar
istemese de çocuklarının yanında olmak için, o da Amerika'ya taşınır.
Yeni hayatında kendisini bir Çin Mahallesi’nde bulur, hayatıysa tam bir
yapboza dönüşmüştür.
Türü: Romantik, Komedi
Süre: 117 dakika
Yönetmen: Cédric Klapisch
Oyuncular: Romain Duris, Audrey Tautou, Cécile de France
59 www.mybilet.com
25
VİZYONDAKİLER
N
N
A
İS
CENNETTEN
KOVULMAK
İ
stanbul'da yaşayan Emine, Kürt
işçilerin ağırlıkta olduğu bir inşatta
elektrik mühendisi olarak çalışır. Bir
gün inşaatta bir kaza olur ve genç işçi
Kürşat hayatını kaybeder. Bu olaydan
çok etkilenen Emine, Kürşat'ın
memleketine gitmeye karar verir ve
Muş’a gittiğinde 8 yaşındaki Ayşe’yle
karşılaşır. Küçük kızın tüm hayali,
hayatını sürdürebilmek için İstanbul'a
gitmektir. İki insanın yolları, aslında
hiç taraf olmadıkları çatışmalarla
kesişecektir. Türü: Dram
Süre: 110 dakika
Yönetmen: Ferit Karahan
Oyuncular: Ezgi Asaroğlu, Rojda
Tekin, Gülistan Acet
İNANILMAZ ÖRÜMCEK-ADAM 2
(THE AMAZING SPIDER-MAN 2)
P
eter Parker, ‘Örümcek Adam’ olarak kötü adamların peşini bırakmaz,
ama bir yandan da büyük aşkı Gwen'e zaman ayırmaya çalışmaktadır.
Gwen'ın babasına verdiği sözü unutmayan Parker, kız arkadaşını korumak
için elinden geleni yapar. Ancak kötü Electro'nun ortaya çıkmasıyla,
bu sözünü tutması oldukça zorlaşacaktır. Peter Parker'ın geçmişine dair
ortaya çıkan yeni ipuçlarıysa, Örümcek Adam'ın gidişatını derinden
etkiler.
Türü: Macera, Aksiyon, 3 Boyutlu
Süre: 142 dakika
Yönetmen: Marc Webb
Oyuncular: Andrew Garfield, Emma Stone, Jamie Foxx 60 www.mybilet.com