MÜDERRİS - NAKŞÎ ŞEYHİ

Lütfen Alınız
Ücretsizdir
0
MÜDERRİS-NAKŞÎŞEYHİ
HACIMEMİŞEFENDİ
(MUHAMMEDKUDSİ)
HAYATI
1784-1852
Hazırlayan:
Z. Abidin ERENMEMİŞ
(Hacı Memiş Efendi’nin torunlarından)
Yardım Edenler:
Doç. Dr. Caner ARABACI (Tarihçi)
Ahmet ÇELİK(Araştırmacı-Yazar)
Konya - Seydişehir yolu üzerinde
Konya’dan itibaren 70. Km’dedir.
Konya 2014
1
MÜDERRİS - NAKŞÎ ŞEYHİ
HACI MEMİŞ EFENDİ
(MUHAMMED KUDSİ)’NİNHAYATI
1784-1852
Hacı Memiş Efendi yalnız Konya’nın değil, bütün Anadolu’nun ilminden ve feyzinden istifade ettiği büyük bir Âlim ve
ünlü bir Veli'dir.
Hacı Memiş (Muhammed Kudsi) Efendi 1784 yılında Konya
ili, Bozkır ilçesi, Ali Çerçi köyünde dünyaya geldi. Babasının adı
Mustafa Efendi, annesinin adı Halime Hanım’dır. Soyu Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’e dayanır.
Çocukluğu Bozkır’ın Karacahisar köyünde geçti. Kendi akrabalarından aynı zamanda Ebu Said Hadimi Hazretleri’ninde
talebesi olan İbrahim Efendi’nin terbiyesi altında yetişti.
Daha sonra Karacahisar'da İbrahim Efendi'nin oğlu Müderris Yeğen Muhammed Efendi'den de ders alarak ilmini genişletti.
Alanya, Hadim, Kayseri ve İstanbul’da tahsiline devam ederek eşi bulunmaz bir âlim oldu.
Mevlana Halidi Bağdadi Hazretleri'nin halifesi olan Ödemişli Şeyh Hasan Kudsi Efendi'den Nakşî Halidi Tarikatı İcazeti aldı.
Şam’da bulunan Mevlana Halidi Bağdadi Hazretlerini
görme arzusu kendisinde dayanılmaz bir hal alınca Şam’a gitti.
Kırk gün Mevlana Halidi Bağdadi Hazretleri'nin sohbetinde
bulunarak O'ndan da İcazet aldı.
Bir müddet Kudüs’te kaldı. Oradan Mekke-i Mükerreme'ye giderek Hacı oldu. Sonra, Karacahisar'a dönerek medresesini kurdu. Öğrenci yetiştirmeye başladı.
2
Daha sonra, Bozkır Hocaköy (Üçpınar)’e yerleşti. Hocaköy(Üçpınar)’deyine medresesini kurarak öğrenci yetiştirmeye
devam etti. Orada 17 yıl kaldı.
Hocaköy (Üçpınar)'de kendisini çekemeyenlerin çoğalması
üzerine Seydişehir'e göç etti. Seydişehir'de talebesi Hacı Abdullah Efendi'nin yanında 5 ay kaldıktan sonra aynı ilçenin Çavuş
köyüne gitti. Çavuş’ta da medresesini kurarak talebe okutmaya
devam etti.
Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin torunlarından Zeynel Abidin
Ef. (rh.a), Rıfat Ef. (rh.a) ve Ziya Ef. (rh.a) 1909’da Konya’da
Islahı Medaris’i açtılar. Onların yetiştirdikleri talebeler Memleketimize pek çok hizmetlerde bulundular. Bunlardan bazıları:
Fahri Kulu, Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu, Saatçi Osman
Efendi, İbrahim Hakkı Konyalı ve Abdullah Tanrıkulu (rahmetullahi aleyhim ecmain).
Ayrıca, sayıları elliye yaklaşan Halifeleri ile de Nakşibendî
Tarikatının Halidiye kolunun Anadolu’da yayılmasına vesile olmuştur.
Diğer oğulları Karaman ve Bozkır civarında faaliyet gösterdiler.
İlim ve tasavvufu birlikte yürüten Memiş Efendi (rh.a) Miladi 28 Ekim 1852 / Hicri 14 Muharrem 1269 yılında Perşembe
günü 71 yaşında iken Çavuş köyünde Hakk’ın Rahmetine kavuşmuştur. Allah rahmet eylesin.
Talebelerinden ve Halifelerinden Hacı Abdullah Efendi,
Hacı Memiş Efendi’yi yıkayıp kefenlemiş, Hocaköy’den gelenlerin hazır olduğu kalabalık bir cemaatle cenaze namazını kıldırmıştır. Çavuş köyündeki medresenin yanındaki yere defnolunmuştur.
3
Hacı Memiş Efendi’nin külahla örtülü olan türbesi Hacı Abdullah Efendi’nin öncülüğünde1866 yılında yaptırılmıştır.
Hacı Memiş Efendi vefat ettiği zaman geride; bir post, bir
hasır, bir çarık ve birde asa’dan başka bir şey bırakmamıştır.
Hacı Memiş Efendi’nin soyundan pek çok âlim ve şeyh yetişti. Hiçbir âlimin neslinden bu kadar çok ilim adamı ve şeyh
çıkmamıştır.
Hayatta iken: “Vücudunu çürüten er olmaz” buyururlardı.
Vefatından 13 yıl sonra türbesi inşa edilirken kabri açıldığı
zamankefeni ve vücûtları, hayatta olduğu gibi hiç bozulmadığı
görülmüştür.
Baki âleme göç ettikleri zaman 4hanımından 7oğlu ve 4 kızı
bulunmakta idi.
Hacı Memiş Efendi’nin türbesi Konya-Seydişehir yolu üzerinde, Konya’dan itibaren 70. km’deki Çavuş Kasabası’ndadır.
HALİFELERİNDEN BAZILARI:
–Konya'da Hacı Memiş Efendi’nin en büyük oğlu Şeyh Muhammed Bahaeddin Efendi (rh.a) (vf.1906);kabri Hacı Fettah
Mezarlığı’ndadır.
–Kadınhanı’nda Topbaşzade Hacı Ahmed Kudsi Efendi
(rh.a) (vf.1889);kabri Mevlana Türbesi bahçesindedir.
–Bozkır Avdan Köyünden Muhammed Zahreddin
Efendi(rh.a) (vf.1859), kabri Bozkır Avdan’dadır.
–Seydişehir’de Şeyh Hacı Abdullah Efendi (rh.a) (vf.1903),
–İstanbul’da Şeyh Hacı Feyzullah Efendi (rh.a) (vf. 1876)
4
HACI MEMİŞ EFENDİ’NİN
ŞEMAİLİ VE AHLAKI
Hacı Memiş Efendi (rh.a) orta boylu, esmere yakın tenli
olup alın ve kaşlarının arası açık idi. Kaşları ince ve uzun,
gözleri orta ve siyah idi. Burnunun ucu yüksek, ağzı büyük ve
genişti. Sakalı gür ve büyükçeydi. Vefat ettiği zaman beyazı
siyahından daha çoktu. Kemikleri iri ve kuvvetli idi. Alnında
velilik nûru parlamakta olup heybetli bir görünüşe sahipti.
Kendisini aniden gören kimse korku ile dolardı.
Hacı Memiş Efendi (rh.a) gayet vakur ve sekinet sahibiydi.
Asla kahkaha ile gülmezdi. Ara sıra tebessüm ederdi.Çok sıcak
kanlı idi.Kendisi ile sohbet eden kimse ondan asla ayrılmak
istemezdi.Dili tatlı, yüzü gayet sevimliydi. Daima hakikatlerden
bahseder, marifetleri açıklardı.Hiçbir zaman gereksiz
konuşmaz, daima hayırla nasihat buyururlardı.Sözlerini işiten
kimseye asla usanma gelmezdi.Keramet eseri olarak, kim dünya
sıkıntı ve darlıkları yönünden şikayetçi olarak onun yanına
gelse, hemen ferahlığa kavuşur, büyük bir rahatlık hissederdi.
Eğer kendisinde dünya sevgisi varsa, hemen yok olur, geçim
sıkıntısı ve dertlerinden kurtulurdu. Netice olarak ilahi dergaha
yönelen melek yüzlü bir kimse oluverirlerdi.
Gariplere, yetimlere, yoksullara çok yardım ederdi.
Cömertlikte ve eli bollukta zamanın bir tanesiydi. Dünyaya ve
içindekilere iltifat göstermezdi. Sayılmayacak derecede evinde
misafirleri olurdu. İmkanları kıt bir köyde oturmasına rağmen
hepsini yedirir, içirirdi. Herkesi dünya sevgisinden meneder,
Allah’ın sevgisini yöneltirdi. Rızık için üzülenlere: “Rızık için
üzülüp ızdırap çeken kimse insan defteri dışındadır.” buyururdu.
5
HANIMLARI
HAVVA HANIM: Ali Çerçili Samet Hoca Efendi'nin kızıdır. Mezarı Bozkır Hocaköy Kabristanı’ndadır.
GÜMÜŞKADIN: Hocaköy’lü Halim Efendi’nin kızıdır.
Kabri Hocaköy Kabristanı’ndadır.
EMİŞ KADIN: Bozkır Şeyhi’nin kızı. Kabri Bozkır’dadır.
EMİNE HANIM: Memiş Efendi'nin Hocası Ödemişli Hasan
Kudsi Efendi'nin vefatı üzerine dul kalan eşidir. Kabri Konya
Hacı Fettah Mezarlığı’ndadır.
ERKEK COCUKLARI
MUHAMMED BAHAEDDİN EFENDİ:
Hacı Memiş Efendi’nin 2. hanımı Gümüş Kadın’dan en büyük oğludur. 1834’de Bozkır Karacahisar’da doğmuştur. Hasan
Kudsi Efendi’nin kızı Emine Hanım’la evlenmiştir. 1862’de
Konya Bekir Sami Paşa Medresesi’ne Müderris oldu. 44 yıl bu
medresede eğitim öğretim faaliyetleri yanında Nakşî Halidi Tarikatı üzerine Babasının Halifesi olarak irşat görevini yürüttü.
Orayı bir ilim merkezi haline getirdi. 1906'da Konya'da vefat etmiştir. Şeyh ve müderris idi. Türbesi, Konya ili Meram ilçesi
Hacı Fettah Mezarlığı’ndadır. Zeynelâbidin Ef. (rh.a) (18691940) ve Muhammed Rifat Ef. (rh.a) (1871-1920) ve Ahmet Ziya
Ef. (rh.a) (1875-1923) isimlerinde üç çocuğu vardır.
MUSTAFA ASIM EFENDİ(KOCA MÜFTÜ):
Bozkır Müftüsü idi. M.1906'da Hocaköy ‘de vefat etmiştir.
Orada metfundur. Annesi Gümüş Kadın’dır.
UBEYDULLAH EFENDİ:
M.1881’de Hocaköy ‘de vefat etmiştir. Kabri Hocaköy Kurşunlu Camii bahçesindedir. Annesi Gümüş Kadın’dır.
6
HALİD EFENDİ:
(1841 – 1909) Karaman'da vefat etmiştir. Kabri Karaman
Ketane Camii bahçesindedir. Annesi Emiş Kadın’dır.
ZEYNELÂBİDİN EFENDİ:
18 yaşında Bozkır Karacahisar köyünde vefat etmiştir.
Kabri oradadır. Kur’an-ı Kerim Hafızı idi. Annesi Emiş Kadın’dır.
SIDDIK EFENDİ:
(1851 – 1921)Bozkır Hocaköy ‘de vefat etmiştir. Orada metfundur. Annesi Emiş Kadın’dır.
HASAN KUDSİEFENDİ:
(1847 - 1921) Konya’da vefat etmiştir, Kabri Hacı Fettah Mezarlığındadır. Annesi Emine Hanım’dır.
KIZ COCUKLARI
HAVVA HANIM: Annesi Havva Hanım’dır. Bozkır-Karacahisar'da doğmuştur. Softa Hoca Mehmet Efendi ile evlenmiştir. Kabri Bozkır Hocaköy ’dedir.
FATMA HANIM: Annesi Gümüş Kadın’dır. Bozkır Kadısı
Abdullah Efendi ile evlenmiştir.M.1863'de Hocaköy ‘de vefat etmiştir. Kabri oradadır.
AYŞE HANIM: Annesi Gümüş Kadın’dır. Avdan’lı Şeyh
Muhammed Zahreddin Efendi ile evlenmiştir. Kabri Bozkır Avdan köyündedir.
HATİCE KÜBRA HANIM: Annesi Emiş Kadın’dır. Hocaköylü Mehmet Efendi ile evlenmiştir. M.1926yılındaBozkır Hocaköy ‘de vefat etmiştir. Kabri Hocaköy ‘dedir.
7
MUHAMMED
BAHAEDDİN
EFENDİ
Hacı Memiş Efendi’nin büyük oğlu olan
Muhammed Bahaeddin Efendi Türbesi ve Mezar Taşı (Bkz. S. 6).
8
Muhammed Zeynelâbidin Efendi
Muhammed Bahaeddin Efendi’nin
büyük oğludur. 1869’da doğmuştur. İyi
bir eğitim alan Zeynelâbidin Efendi,
müderrisliğe babası’nın medresesinde
başlamıştır. Babası’nın yerine Nakşibendi
Halidiye kolu Şeyhliğini de üstlenmiştir.
Konya eşrafının desteğini alarak
Islah-ı Medari’si İslâmiye’yi kuran
Zeynelâbidin Efendi, II. Meşrutiyette
siyasete atılarak milletvekili olmuştur.
İslamiyet ve Meşrutiyet, Malumatı
Medeniye adlı eserleri olan Zeynelâbidin
Efendi, 1940’da Medine’de vefat etmiştir.
Mezarı Bâki Mezarlığında Hz. Osman (R.A.) kabri civarındadır.
Rüveyde Hanım’la evli olup 5 çocuğu bulunmaktadır.
9
Muhammed Rifat Efendi
Muhammed Bahaeddin Efendi’nin ikinci oğludur. 1871’de
Konya’da doğdu. Tahsilini babasının Medresesinde tamamlayan Rıfat
Efendi Akli ve Nakli İlimlere vakıf bir müderris olarak ün yaptı.
Kardeşleriyle birlikte Islah-ı Medaris’i kurdu ve orada din ilimleri
yanında fen ilimlerini de okuttu. Adı geçen medresenin müdürlüğünü
de yaptı. Halk ve ulema arasında çok sevilir ve sayılırdı. İpek gibi bir
adamdı. Hiçbir zaman siyasete bulaşmamıştı. Medresenin evinde
oturduğu için gece gündüz talebeleriyle meşguldü. 1920 yılında
Konya’da vefat etmiştir. Kabri Konya’da Hacıfettah Mezarlığı’nda,
babasının türbesinin içindedir.
10
Ahmed Ziya Efendi
Muhammed Bahaeddin Efendinin
üçüncü oğludur. Konya’da 1875 yılında
doğmuştur. Babasının, şeyhi ve müderrisi
olduğu, Bekir Sami Paşa Medresesi’nde
müderris olmuştur. İki ağabeyisi ile birlikte
ıslahı gerçekleştirmiş ve Islah-ı Medaris’i
kurmuştur.
Islah-ı Medaris’te fizik, kimya,
komzoğrafya derslerinin yanında tefsir ve
hadis derslerini de okutmuştur.
Şair olan Ziya Efendi, Anadolu ve
İntibah gazetelerinde de yazılar yazardı.
Konya Hukuk Mektebi’nde de Feraiz
Hocalığı yaptı.
Son
asırda
yetişen
İslam
âlimlerindendi. Onun için O’na “Dünyanın
Ziyası” denirdi. Bildiğini bilen, unutmayı
bilmeyen bir zattı. Kütübü Sitte hafızıydı. Emaliyyül Feraiz ve Emaliyyül
Vesaya kitaplarıyla beynelminel bir hukuk otoritesiydi.
Mekke’de toplanan ulema, kendisini Sadaret makamına getirmiştir.
1923’te Mekke’de vefat etmiştir. Hz. Hatice’nin mezarı yakınına
defnedilmiştir.
Asime Hanım’la evli olan Ziya Efendi’nin Bedriye isminde bir kızı,
yirmidört yaşında bekar vefat ettiği için nesli devam etmemiştir.
Rast makamında Kaside-i Ziyaiyye’nin başı;
Belliğ Selamı Saba billahi in teridi,
Medineten li Habibi’l-macidi’l-ehadi.
11
Şadırvanın kitabesi:
“MaşaallahValide-i Sultan aliyyetü’ş-şan Kethüdası utufetlüHacı Said Bey hazretleri tarafından inşa olunmuştur. Tekabbelallahuazze ve cellesene 1314” (Miladi 1896)
Sultan II. Abdülhamid’in Annesi Valide Sultan’ın
Yaptırdığı Şadırvan Ve Kitabesi
12
Türbenin Doğudan Görünüşü
13
Türbenin Genel Görünüşü
14
Türbe Girişi Ve Kitabesi
15
Hacı Memiş Efendi’nin Makamı
16
Hacı Memiş Efendi’nin Kabir Taşı ve Kitabesi
17
HACI MEMİŞ EFENDİ’DENMENKİBELER
1- Hacı Memiş Efendi (rh.a) her zaman Allah'ın emirlerini
ve yasaklarını insanlara bildirmeye çalışırdı.Dini uğrunda canını feda etmekten çekinmezdi. İslamın emirlerine uymada
çok titizlik gösterir;“Bir kişinin şeriatta ne kadar eksikliği
varsa bir o kadar da tarikatta noksanı olur!” derdi. Tarikatla
şeriatı bir bilirdi.Herhangi bir konuda, “Şeriatte böyle amma
hakikatte veya tarikatte bu böyle değil” diyenlere çok kızar
ve: “Bunlar Şeytana uyarak temiz şeriati işlemez hale
getirirler ve böylece sapıklardan olurlar”buyururdu. Memiş
Efendi’nin temsil ettiği ilim ve tasavvuf hareketi Ebu Said elHadimi’nin ilimi geleneğine ve Mevlana Halidî Bağdadî’nin
tasavvufi anlayışına dayanır.
2- Hacı Memiş Efendi (rh.a) İslam’ın yaşanması için çalışır
ve didinirdi. Şeriatle hakikati bir bildiği için. “Şeriat
hakikatın ta kendisidir. Bazıları kabuk ve iç ile bir benzetme
yapmışlarsa da biz buna razı değiliz. Çünkü kabuk ile iç
arasında nevi bakımdan ayrılık vardır” buyururdu.
3- Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin Alim bir müridi vardı.25
sene fakirlik çektiğinden dolayı, ücretli olarak köylere
Ramazan imamlığına (cerr)’e giderdi. Ona:“Cerre çıkma!
Yanında olanla kanaat et! Allahü Zülcelal'e tevekkül ol! Eğer
geçmiş senenin gelirlerinden az olursa, eksiğini ben
tamamlayacağım” buyurdu. O alim mürid cerre çıkmakdan
vazgeçerek eldeki ile kanaat etti. O zat sonradan; “Senelerce
sefillik çektim. Geçim darlığım vardı. Bir mal sahibi de
olamadım. Şimdi ise, Allah’a hamdolsun hem sefaletten
kurtuldum, hem de mal sahibi olarak zengin oldum." diyerek
devamlı şükrederdi.
18
4- Hacı Memiş Efendi (rh.a) Keramet göstermekten çok
çekinirdi. Eğer keramet bir müridin kurtuluşuna sebeb
olacaksa çaresiz olarak açığa vururlardı. Nitekim alimlerden
çok yavaş kabiliyete sahip bir müride, bir gün üç saatlık bir
uzaklıktaki bir köyde bir kalb daralması geldi. İçinden şöyle
geçiyordu: “Alemde şeyh endişesini neden çekeyim, Tarikat
için neden bir sürü zahmete katlanayım? Bu meslekten bir
şey anlayamadım. Bundan sonra ben de diğer insanlar gibi
kendi işlerimle meşgul olacağım” diyerek tasavvufu
inkarayöneldi. Bu düşüncelerini hiç bir kimseye açmadan
Hacı Memiş Efendi’nin huzuruna gelince, Hacı Memiş
Efendi ona: “Kimin şeyhi yoksa onun şeyhi şeytandır!.. değil
mi? Hak yoldan çıkmaya hangi akıllı cesaret edebilir?”
buyurarak o müridininyanlış düşüncesini gönlünden çıkardı.
5- Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin öğrencilerinden biri,
rüyasında kendisini Yazıcızade Muhammed Efendi’nin
‘Muhammediyye’ adlı kitabını cild ve kağıdı ile beraber
yediğini gördü.Uyandıktan sonra: “İnşaallah bundan sonra
Hacı Bayram Veli ve Yazıcızade Muhammed Efendi hazretlerini
ziyaret edip oraya intisap edeyim. Bizim feyzimiz oralardan
görünüyor”diye rüyayı yorumladı.Namaz vakti yaklaşınca
namaz kılmak için camiye çıkınca Hacı Memiş Efendi o zata
yöneldi ve aniden: “Bir kimse önündeki hazır olan bayramı
bırakıp da niçin başka yere Bayram aramağa gitsin? Bazan
kişiye şeyhinden olan feyzi diğer bir şeyhtenmiş gibi görünür.
Bu Allah'ın bir hikmetidir. Sen amellerinde samimi ol!”
diyerek öğrencisine güzel bir ders verdi.
19
6- Hacı Memiş Efendi (rh.a)’in bir müridi tasavvufi eğitimini tamamlamadan memleketine gitmek istedi. Hacı Memiş
Efendi ona; “Gitme! Eğitimini tamamla! dedi. Buna rağmen
o kişi memleketine gitti. Sonra çok ağır bir hastalığa
tutuldu.Hasta ve ümidsiz bir halde yatarken, bir gece
rüyasında Hacı Memiş Efendi’nin yanında olduğunu
gördü.Hacı Memiş Efendi elinde bir kazma ile karnındaki
hastalığa sebeb olan şeyin üzerinebirkaç defa vurup oradan
bir şey çıkardı. Öğrencisi uyandığında hiçbir hastalığının
kalmadığını görünce Allah'a hamd ederek tekrar hocasının
yanına döndü.
7- Hacı MemişEfendi yetenekli öğrencilerine ilgi alaka
gösterirdi. Böyle bir öğrencisine; “Sen denizin ötesine bile
gitsen benim elimden kurtulamazsın” buyurdu. Bir süre
sonra, o öğrenci ilim tahsili için Mısır’a gitti. Bir gün dersini
anlamadığı için üzüntülü olarak uyuyakaldı. Gece rüyasında
dersi tamamiyle öğrenmişti. Senelerden sonra Hacı Memiş
Efendi’yi ziyarete geldiğinde HacıMemiş Efendi ona
tebessüm ederek; “Sana ben denizin ötesinde bile olsan
elimden kurtulamazsın demedim mi?” diyebuyurdu. Bu
sözlerinden sonra o mürid o geceleyin öğrenmiş olduğu dersin
Hazretin öğrettiğine dair kerametlerini hissettiğini sonradan
anlatmıştır.
8- Hacı Memiş Efendi’nin türbesine bitişik olan cami, zaman içinde harap olup, ihtiyacı karşılamayınca yıkılarak yerine biraz daha geniş olarak yeniden yapılmıştı. Cami inşaatı
devam ederken Beyşehirli bir kimse gelip kapı ve pencereleri
kendisinin yaptıracağını bildirmiş. Beklemedikleri bu yardım
karşısında: “Rüyanda babanı mı gördün?” diye takıldıkları o
kişi şunları söylemiş:
20
“Ben 6 yaşıma kadar felçli idim ve yürüyemiyordum. Annemle babam beni alarak Hacı Memiş Efendi’nin türbesine
gelip, sandukanın yanına yatırdılar. Kendileri de namaza durunca sandukadan bir el uzanarak beni ayağa kaldırdı. Ben
de yürüyerek aşağıya inmeye başlayınca, namazlarını bozarak arkamdan yetişen annemle babama durumu anlattım. Bu
yüzden merhuma minnet borcum vardı, onu ödemek istedim”
dedi.
9- Şeyh Mustafa Efendi, Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin halifelerindendi. Hacı Memiş Efendi (rh.a)’nin vefatından sonra
kabirlerini tamir hususunda çok gayret sarf eder. Tamir esnasında kabir, ayak tarafından açılır. Mustafa Efendi elini
açılan yerden kabre sokunca mübarek ayaklarının vefatı
uzun seneler geçmesine rağmen hala sıcak, soğumamış olduğunu görür. Kabirde yatan Efendimiz Hazretleri; “Daha sıcak değil mi?” diye buyurmuşlar. Bu sözleri işiten halife hazretleri bağırarak düşüp bayılmıştır. Bu halde bir müddet yatmışlardır.
10- Bir adam Hacı Memiş Efendi için; Ben bir yemek hazırladım. Eğer kâmil (haluk, gerçek) bir veli, evliya ise bu hazırladığım ve meşru olmayan yemeği yemez dedi ve Hacı Memiş Efendiyi evine yemeğe davet etti.
Hacı Memiş Efendi müritlerinden birini alarak davete icabet etti. Eve vardılar yemeği yemek için sofraya oturdular.
Mürit oruçlu olduğu için başka bir odaya gitti. Ev sahibi Hacı
Memiş Efendiye; Efendim müridinizde sofraya çağırsanız
dedi. Hacı Memiş Efendi adamın niyetini anladığından. "O
bir şahindir. Değme leşe kanmaz!" Buyurdu. Adam bu sözden bir şey anlamadı. Bu sefer müridin yanına gidip, Hacı
Memiş Efendi seni sofraya bekliyor dedi.
21
Mürid’de; "Efendimiz Hacı Memiş Efendi koskoca bir okyanustur. Herhangi bir leş onu asla bulandıramaz" dedi. Bu
sözlerden sonra yaptığı işten utanan adam yaptıklarından dolayı tövbe istiğfar edip Hacı Memiş Efendinin samimi talebelerinden oldu.
11- Devlet tarafından Konya yöresine gönderilen ve büyük
âlimlerden olan bir müfettiş Bozkır’a gelir. Burada Halidiye
tarikatına ve Hacı Memiş Efendiye intisap edenlere zulüm ve
işkence edermiş. Bu müfettiş sonunda Hacı Memiş Efendi’yle
de karşılaşmış. Hacı Memiş Efendi’ye; Allah, Kur’an-ı Kerim
(Zümer suresi 54. Ayetinde) “Rabbinize inabe edin(bağlanın)” buyuruluyor. İnabe şeyh olmaz, Hakk olur der.
Hacı Memiş Efendi; Sen alim birisin, ayette geçen “Rabbinize” (ila rabbiküm) kelimesinde geçen “ila” niçin? Konulmuştur diye sorar.
Müfettiş; “ila” kelimesi Arap dili kurallarına göre bir şeyi
sonlandırmak için kullanılır deyince Hacı Memiş Efendi:
"Efendi Allah hakkında bir son olur mu? Başlangıcı yok ki
sonu olsun. Hakkın varlığına başlangıç ve son düşünmek caiz
değildir. Böyle bir şey asla mümkün de değildir. Fakat Allah
yolunda fani olan ve Hakka ulaşan Şeyhe bağlanmak Hakka
bağlanmaktır" buyurur. Bu cevaptan sonra âlim olan bu müfettiş yanlış düşüncelerden vazgeçer ve Hacı Memiş Efendinin
iyi bir öğrencisi olur.
KAYNAKLAR:
www.memisefendi.net
Muhammed Bahaeddin Efendi.Şemsu’s – Şümus –Güneşler Güneşi (Mütercim: Hüseyin Fevzi Paşa, Sadeleştiren: A. Fikri Yavuz,
Mahmut Parlar İstanbul 1996 Sayfa 106-117)
22
Son Söz
Ben, Hacı Memiş Efendi’nin büyük oğlu Muhammed
Bahaeddin Efendi’nin oğlunun, oğlunun oğluyum, yani beşinci kuşaktan torunlarındanım.1941 doğumluyum. Bu soy
benimle, benim evlatlarım ve torunlarımla devam etmektedir.
Öteki kuşaklardan meydana gelen torunlarının sayısı da yüzleri aşmaktadır. Dünya durdukça Dedemizin neslinin devam
etmesini, çoğalmasını niyaz ederim.
Cenabı Hak ilim ve kerem sahibi bu aile büyüğümüze
hizmeti nasip etti. Kendisi ile ilgili bilgileri toplayarak bu siteyi hazırlayıp ziyaretçilerin hizmetine sundum. Yeni bilgiler
buldukça site daha da gelişecektir.
Cenabı Hakk dünyada ziyaretlerini, ettiyseniz tekrarını; ahirette de şefaatine nail eylesin. Âmin.
Türbenin onarımı, bu sitenin hazırlanmasında emeği
geçenler ile Siz ziyaretçi ve okuyuculara teşekkürler ediyorum. Saygılarımla.
Z. Abidin ERENMEMİŞ
23
Hacı Memiş Efendi Camii İçi
24
Hacı Memiş Efendi Camii ve Türbesinin
Batıdan Görünüşü
25