2014 yılı dönem sonu işlemleri - Asil Denetim Yeminli Mali Müşavirlik

“İtimat kontrole mani değildir”
2014 YILI
DÖNEM SONU İŞLEMLERİ
2
Sunum Planımız
• 2014 Dönem sonu işlemleri ve 2015 vergilendirme
dönemine ilişkin hatırlatmalar
• 2014 Yılında Verilen Bazı Muktezalar
• E-defter Başvuru Süreci
• Sorular
BÖLÜM:1
2014 Yılı Dönem
Sonu İşlemleri
4
ENVANTER İŞLEMLERİ
Mutlaka yıl sonu fiili stok sayımı yapılmalı ve kaydi
stokla karşılaştırılmalıdır. Buna göre, stokların fiili ve
kaydi envanter farkları tespit edilmeli ve Vergi Usul
Kanunu’nun ilgili maddelerinde öngörülen kurallar
doğrultusunda değerlenmesi yapılmalıdır.
ENVANTER İŞLEMLERİ
Stok sayımında noksanlık veya fazlalık var ise nedeni
araştırılmalı ve KDV de dikkate alınarak gerekli
düzeltme işlemleri yapılmalıdır.
ENVANTER İŞLEMLERİ
Stok sayım ve değerlemesinden sonra satılan malın
maliyeti tespit edilerek kayıtlara alınmalıdır.
ENVANTER İŞLEMLERİ
Stoklarda değer düşüklüğü varsa, bununla ilgili olarak
takdir komisyonuna başvurup gerekli kararlar
alınmalıdır.
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLER
FAİZLER
Yıl içinde A.T.İ.K. alınmışsa, bunların alımıyla ilgili olarak yılın sonuna kadar
oluşan kredi faizi, kur farkı, vade farkı vs. giderler, ilgili iktisadi kıymetin
maliyetine eklenmelidir.
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLER
AMORTİSMAN ORANI
01.01.2004 tarihinden önce aktifleştirilen iktisadi kıymetlerin cari yıla
ilişkin amortismanları eski usul ve esaslar çerçevesinde, 01.01.2004
tarihinden sonra aktifleştirilen iktisadi kıymetlerin cari yıl
amortismanları ise, Maliye Bakanlığınca ilan edilen oranlar dikkate
alınarak hesaplanmalıdır.
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLER
BİNEK OTO AMORTİSMANI
Yıl içinde alınan binek otomobilleri için kıst amortisman uygulamasına
dikkat edilmelidir.
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLER
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLER SATIŞI
Yıl içinde satılan A.T.İ.K. nedeniyle ayrılmış bulunan amortismanlar
satış esnasında dikkate alınmalıdır.
Satılan A.T.İ.K. ile ilgili olarak oluşan kar, gerekli şartlar sağlanmışsa
yenileme fonu hesabına aktarılmalıdır...
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLER
Yenileme Fonu;
İşletmeye dahil ATİK’lerin gerektiğinde yenilenebilmesi için bu kıymetlerin satış kar
veya sigorta tazminatlarından ayrılan karşılığın bilançonun pasifinde azami üç yıl süre
ile muhafaza edilmesidir.
Yenileme Fonu Ayırma Koşulları:
•Bilanço esasına göre defter tutulmalıdır.
•Elden çıkarılan ve yerine alınacak olan kıymetin ATİK olması gerekir.
•Elden çıkarılan kıymetin yenilenmesi zorunlu olması veya yenilenmesi konusunda
karar verilmiş olmalıdır.
•Yeni iktisadi kıymet, elden çıkan iktisadi kıymetle aynı nitelikte olmalıdır. Fabrika
binası satılıp iş merkezi binası alınırsa yararlanılamaz. (19.06.2012 tarih ve 405 sayılı
özelge)
•Ayrılan Fon, yeni alınan ATİK’in amortismanlarında kullanılır.
•Yenileme fonu 3 yıl içinde kullanılmalıdır.
•Üç yılın hesabında satışın yapıldığı yılın da dikkate alınması gerekmektedir (Bakanlık
Görüşü).
.
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLER
SİGORTA TAZMİNATLARI
Zarar gören A.T.İ.K. ile ilgili olarak alınan sigorta tazminat
bedeli iktisadi kıymetin değerinden fazla olan kısmı,
gerekli koşulların varlığı halinde yenileme fonu hesabına
atılmalıdır.
AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLER
 Kıst amortismana tabi iktisadi kıymetlerin, amortisman
süresinin son yılında, ayrılmayan ilk yıla ilişkin amortisman
tutarının gider kaydı yapılmalıdır.
 İlk tesis ve taazzuv (kuruluş ve örgütlenme) giderleri ile
özel maliyetler gibi aktifleştirilen giderlerin yıllık itfa payları
hesaplanıp gider yazılmalıdır..
PEŞİN ÖDENEN GİDERLER
Peşin ödenen giderler içinde 2014 yılına ilişkin
olanlarının alınıp cari yıl giderlerine atılması
unutulmamalıdır..
PEŞİN TAHSİL EDİLEN GELİRLER
Peşin tahsil edilen gelirler hesabında bulunan ve 2014 yılı
geliri olan kısmın bu hesaptan alınarak cari dönem hasılatına
eklenmelidir...
MUTABAKATLAR
Alıcılarla (müşterilerle) ilgili cari hesap mutabakatları yapılmalıdır.
 Satıcılarla ilgili cari hesap mutabakatları yapılmalıdır.
 Bankalarla gerekli mutabakatlar sağlanmalıdır.
Yukarıda sayılan her üç mutabakat sonucuna göre gerekirse ilgili kayıtlar yapılmalıdır.
KASA DEĞERLEMESİ
Kasa hesabı, daima borç bakiyesi verir veya bakiyesi sıfır olur. Hiçbir şekilde alacak
bakiyesi vermemesi gerekir.
Dönem sonu kasa bakiyesinin çok büyük meblağlarda olması halinde de bu paranın
kasada olamayacağı ortaklar tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle transfer
fiyatlandırılması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı sayılarak cezalı tarhiyata muhatap
olunulabilir. Bu nedenle dönem sonu kasa bakiyesinin işletmenin büyüklüğüne iş
hacmine ve kasa işlemlerinin yoğunluğuna uygun bir rakam olması gerekir.
Kasada mevcut yabancı paralar efektif alış kuru ile değerlenir. Döviz cinsinden
değerleme farkları olumlu ise kambiyo karı olarak, olumsuz farklar ise kambiyo zararı
olarak dönem matrahının tespitinde dikkate alınır.
BANKA DEĞERLEMESİ
Banka hesabında TL ve döviz cinsinden paralar tutulduğu için TL cinsinden kıymetler
mukayyet değerle, döviz cinsinden değerler ise Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan ilgili
döviz alış kuru ile değerlenirler.
Bankalar hesabının envanteri yapılırken öncelikle bankalar hesabı ile ilgili yanlış ve
eksik kayıtların düzeltilmesi yapılarak muhasebe kayıtlarının banka ekstreleri ile uyumu
sağlanır.
Bankalarda bulunan yabancı para mevcutlarının dönem sonunda mutlaka değerleme
işlemi yapılarak oluşan kur farklarının ilgili hesaplara alınması gerekir.
VADELİ MEVDUATIN DEĞERLEMESİ
VUK’nun 281. maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki gibidir.
“Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi
sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle
birlikte dikkate alınır.”
Buna göre ticari işletmelerinin aktifine kayıtlı mevduat hesapları bulunan mükellefler,
bu hesapları dolayısıyla vadesinde elde edecekleri faiz gelirinden değerleme gününe
kadar oluşan kıst döneme ait kısmı ilgili oldukları dönemde gelir yazmak suretiyle
kurum kazançlarına dahil edeceklerdir. Ticari işletmeler aktifine kayıtlı repo hesapları
için de aynı şekilde işlem yapacaklardır.
KIST DÖNEM FAİZ GİDERLERİ
VUK’nun 5228 Sayılı Kanun ile değişik 285 inci maddesinin birinci fıkrasına
göre;“Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine
ilişkin borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate
alınır.”
Bu hüküm çerçevesinde finansman ihtiyaçlarını banka kredisi kullanmak suretiyle
karşılayan mükellefler, banka kredisi borçları nedeniyle değerleme gününe kadar
oluşan kıst döneme ait tahakkuk etmiş ancak ödememiş bulundukları faizleri de gider
olarak kurum kazancından indirebileceklerdir.
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
VUK’nun 281. maddesine göre alacaklar mukayyet değer ile değerlenmektedir.
Mukayyet değer ölçüsü uygulanmadan önce, bu alacaklar içinde şüpheli ve değersiz
alacaklar varsa saptanır ve bunlar muhasebe kayıtlarıyla düşüldükten sonra geriye
kalan alacaklara mukayyet değer ölçüsü uygulanır.
İsteyen mükellefler, işletme aktifinde veya pasifinde yer alan alacak ve borç senetlerini
değerleme günündeki gerçek değerine indirgenmesi amacıyla reeskont işlemi
yapabilirler.
Döviz cinsinden alacak ve borçların geçici vergi dönemleri itibariyle T.C. Merkez
Bankasınca, yıl sonunda ise Maliye Bakanlığı’nca açıklanan döviz alış kurları esas
alınarak TL’ye çevrilmesi ve doğan kur farklarının gelir ya da gider olarak kayıtlara
intikal ettirilmesi gerekmektedir.
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
REESKONT
Çeklerin reeskonta tabi tutulmasına olanak verildiğinden, alınan çekler ile verilen
çeklerin reeskonta tabi tutulması halinde oluşan farklar, vergilemede gelir veya gider
olarak dikkate alınmalıdır.
Alacak ve borç senetleri istenirse reeskonta tabi tutulabilir. Alacak senetleri reeskonta
tabi tutulması halinde borç senetleri de mutlaka reeskonta tabi tutulmalıdır.
Senetlerde faiz oranı belli değilse, T.C. Merkez Bankası reeskont oranı uygulanarak
gerekli kayıtlar yapılmalıdır.
Yabancı para birimi üzerinden düzenlenen alacak ve borç senetleri de yukarıda
belirtildiği şekilde reeskonta tabi tutulabilir. Senetlerde faiz oranı belli edilmemiş ise,
Londra bankalar arası faiz oranı (LIBOR) esas alınmalıdır.
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
REESKONT
İktisadi işlemlere dahil senetli borç ve alacakların reeskonta tabi tutulma işlemleri,
Vergi Usul Kanunu’nun 281 ve 285’inci maddelerinde düzenlenmiştir.
Reeskont, işletme aktifinde veya pasifinde yer alan alacak ve borç senetlerinin
değerleme günündeki gerçek değerine indirgenmesidir.
Reeskont İşleminin Şartları
- Alacak veya borç senede bağlı olmalıdır.
- Senet, vade içermelidir.
- Senedin vadesi değerleme günü itibariyle gelmemiş olmalıdır.
- Senet bilançoda yer almalıdır.
-Senet kazancın elde edilmesine yönelik olmalıdır.
- Reeskont hesabı iç iskonto formülü kullanılarak yapılacaktır
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
REESKONTTA ÖZELLİKLİ DURUMLAR
Bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri dışında kalan ve bilanço esasına göre defter
tutan mükellefler için reeskont işlemi ihtiyaridir.
Ancak alacak senetlerini reeskonta tabi tutan kuruluşlar, borç senetlerini de reeskonta
tabi tutmak zorundadır. Kısmi reeskont işlemi yapılamaz. Örneğin; alacak senetlerinin
bir kısmını reeskonta tabi tutup, diğer kısmını tutmamak olmaz.
Yabancı para cinsinden olan senetli alacak ve borçlar ile Bankalara Teminata ve
tahsilata verilen senetler için reeskont hesaplanabilir.
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
REESKONTTA ÖZELLİKLİ DURUMLAR -2
Diğer Taraftan;
Kampanyalı ( ön ödemeli ) satışlarla ilgili olarak alınan senetler,
Hatır senetleri ,
Yıllara sari inşaat işleri dolayısı ile alınan senetler,
Müflisten olan alacaklar ,
Vadesi belli olsa dahi senetsiz alacak ve borçlar için reeskont hesaplanamaz.
Senet tutarı KDV’de içeriyorsa, KDV hasılat unsuru olmadığından, reeskont işlemi
yapılırken bu kısım senet bedelinden düşülüp düşülmeyeceği tartışmalıdır.
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
ŞÜPHELİ ALACAKLAR
Dava ve icra safhasına giren alacaklar için karşılık ayrılıp gider kaydedilmelidir.
Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmanın Koşulları ;
1- Bilanço usulüne göre defter tutulmalıdır.
2- Alacak, ticari veya zirai kazancın elde edilmesi ve devamı ile ilgili olmalıdır.
3- Alacak değerleme günü itibariyle şüpheli hale gelmiş olmalıdır.
- Alacak, dava ve icra safhasında bulunmalı ve takibat ciddiyetle devam
ettirilmelidir. Sadece müracaat yeterli değildir.
- Alacağın dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacak olması
halinde ise; yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen
borçlu tarafından ödenmemiş olmalıdır.
4- Alacak tahakkuk etmiş olmalıdır. (Daha önce hasılat olarak defterlere kaydedilmiş
olmalı )
5- Alacak değerleme günü itibariyle teminatsız olmalıdır.
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASINDA ÖZELLİKLİ DURUMLAR
Avans mahiyetindeki alacaklar için karşılık ayrılabilir. (23.08.2011 tarih ve 183 sayılı
özelge) Aksi yönde görüşlerde mevcuttur.
334 sayılı VUK Genel Tebliği’ne göre, alacağın ilgili dönem kayıtlarına girmiş olması ve
KDV beyannamelerinde beyan edilmiş olması şartıyla, KDV içeren şüpheli alacaklarda
katma değer vergisi için de karşılık ayrılabilecektir.
Aciz vesikasına bağlanan alacaklarda alacağın tamamı için değil bu vesikada yer alan
tutar kadar karşılık ayrılabilir.
Yurt dışından olan alacaklar içinde dava açıldığının dış temsilciliklere onaylatılması
şartıyla karşılık ayrılabilir.
Dövize endeksli veya döviz cinsinden olan şüpheli alacaklar için karşılık ayrılmasına
karar verilmesi halinde, bu alacağa bağlı olarak ortaya çıkan kur farkları da şüpheli
alacak kabul edilerek karşılık ayrılır.
İflas halindeki kişilerden olan alacaklar için karşılık ayrılabilir.
İflas Ertelemesi kararı almış kurumlardan olan alacaklar için de karşılık ayrılabilir. (
BMVDB’nın 23.07.2009 tarih ve 25281 sayılı muktezası)
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASINDA ÖZELLİKLİ DURUMLAR-2
Ferdi işletme ve şahıs şirketlerinde şirketin kendi ortaklarından olan alacakları için
karşılık ayrılamaz.
Şahıs şirketlerinden ( Kollektif ve Adi Ortaklıklar ) olan alacaklarda TTK hükümlerine
göre tüm ortaklar bütün mal varlıklarıyla müteselsilen sorumlu olduklarından şüpheli
alacak karşılığı ayrılabilmesi için şirket tüzel kişiliği ve ortakların hepsi için takibata
geçilmiş olması gerekmektedir.
Ciro edilmek suretiyle gelen senet bedelinin ödenmemiş olması durumunda, şüpheli
alacak karşılığı ayrılabilmesi için asıl borçlunun yanı sıra bu senedi ciro eden kişi
(ciranta) hakkında takibat yapılmış olması gerekir.
Kefalete bağlı olan alacaklarda asıl borçlunun yanı sıra kefil nezdinde de takibata
geçilmiş olması gerekir.
İştiraklerden olan alacaklar için karşılık ayrılabilir.
Hatır senetleri için şüpheli alacak karşılığı ayrılamaz.
Kamudan olan alacaklar için karşılık ayrılamaz.
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
DEĞERSİZ ALACAKLAR
Yargı Kararına veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline imkan olmayan alacaklardır.
Değersiz Alacağın Şartları :
1- Alacak, bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutan ticari veya
zirai kazançla iştigal eden işletmelere ait olmalıdır.
2- Alacak ticari işle veya işletmeyle ilgili olmalıdır.
3- Alacağın tahsili, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre
imkansız hale gelmelidir.
4- Alacak ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve devam ettirilmesi ile ilgili
olmalıdır.
Kanaat Verici Vesikalar;
Konkordato anlaşması,
Borçlunun Miras Bırakmadan Ölümü ve Mirasçıların mirası reddettiğini gösteren belge,
Borçlunun yurt dışına kaçması ve haciz edilebilecek malı olmadığını gösterir belge,
Alacaktan vazgeçildiğini gösteren mahkeme tutanakları,
Borçlunun adresinin saptanamaması,
ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ
DEĞERSİZ ALACAKLARDA ÖZELLİKLİ KONULAR
Bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için tüm hukuki yolların tüketilmiş olması
gerekir.
Alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına gider (zarar) yazılması gerekir. Aksi
takdirde izleyen yıllarda dikkate alınamaz.
Değersiz alacaklar daha sonra tahsil edilirse tahsil edildiği yıl gelir yazılır.
Bilanço esasına göre defter tutan işletmeler değersiz hale gelen alacaklarını değersiz
hale geldikleri yıl mukayyet değerleri ile zarara geçirerek, işletme hesabı esasına göre
defter tutan mükellefler ise defterlerine gider kaydederek yok ederler.
KDV içeren değersiz alacaklarda KDV de değersiz alacak olarak kabul edilecektir.
ORTAKLARDAN ALACAKLAR HESABI
Ortaklara verilen borçlara adat hesaplanıp,
a) Şirket kredi kullanmışsa kredi faiz oranı,
b) Kullanmamışsa reeskont oranı,
üzerinden faiz hesaplanıp fatura düzenlenmeli ve
%18 KDV uygulanmalıdır.
ÖRTÜLÜ SERMAYEYE İLİŞKİN FAİZ VE BENZERİ ÖDEMELER
Örtülü sermayeye ilişkin faiz ve benzeri ödemeler ile örtülü
yoldan dağıtılan kazançlar, bir yandan kanunen kabul edilmeyen
gider olması yanında, diğer yandan bu ödemeler hesap
döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kar payı sayıldığı hususu
unutulmamalı ve ödenen bu tutarlar brütleştirilmek suretiyle
üzerinden kar dağıtımına ilişkin %15 oranında yapılacak vergi
kesintisine ilişkin muhtasar beyannamenin 23.01.2015 tarihine
kadar verilmesi ve kesilen verginin 26.01.2015 günü akşamına
kadar ödenmesi sağlanmalıdır.
YANSITMA KAYITLARI
Dönem giderleri ile ilgili yansıtma kayıtları yapılarak, gelir ve
gider hesaplarının tamamı dönem kar veya zarar hesabına
aktarılmalıdır.
STOPAJ KESİNTİLERİ
Yıllık beyannameye eklenmek üzere, yıl içinde kesinti yolu ile
ödenen vergilerle ilgili olarak, kesintiyi yapan kurum ve
kuruluşlardan yazılar alınmalıdır.
KKEG
Kanunen kabul edilmeyen giderler tespit edilerek beyannamede kurum
kazancına eklenmesi unutulmamalıdır.
SERBEST BÖLGE GELİRLERİ
Serbest bölgelerden elde edilen gelirlerin istisna olarak dikkate alınması
temin edilmelidir.
ARGE HARCAMALARI
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında elde edilen kazançların
kurumlar vergisinden istisna olduğu unutulmamalıdır.
GEMİ İŞLETİLMESİ KAZANÇ İSTİSNASI
Türk Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesinden sağlanan kazançların varlığı
halinde bu kazançların kurumlar vergisi istisna edildiği unutulmamalıdır.
GÖTÜRÜ GİDER UYGULAMASI
GVK’ nun 40-1 maddesinin bendinin parantez içi hükmüne göre;
İhracat, Uluslararası taşımacılık ve
Yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve faaliyetlerinde bulunanlar,
Bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde 5’ini aşmamak şartıyla;
Götürü gider indirimi hakkından yararlanabilirler.
Götürü Gider İndiriminde;
Yurt dışında döviz cinsinden elde edilen hasılatın kambiyo mevzuatı gereğince yurda
getirilme şartı aranmamaktadır.
Dar mükellefiyete tabi yabancı ulaştırma kurumları bu uygulamadan yararlanamaz.
İhraç kaydıyla mal tesliminde bulunanlar, götürü gider uygulamasından yararlanamaz.
Bu indiriminden yararlanabilmek için bent kapsamındaki belgesiz giderlerin dönem
içinde kanuni defterlere kaydedilmesi gerekmekte olup, doğrudan beyanname
üzerinde indirim doğru değildir.
ELEKTRİK, SU, DOĞALGAZ, HABERLEŞME BEDELLERİNİN GİDER YAZILMASINDA VE KDV
İNDİRİMİNDE ÖZELLİKLİ DURUMLAR
A- GEÇMİŞ DÖNEME AİT İZLEYEN YILDA GELEN FATURALAR
2014 yılında tüketilen elektrik, su, doğalgaz ve haberleşme hizmetlerine ilişkin
bedeller, 31.12.2014 tarihi itibariyle tahakkuk etmiş olduğundan, bu giderlere ilişkin
faturalar daha sonraki bir tarihte ( 2015 yılında ) düzenlenmiş olsa dahi, 2014 yılına
ilişkin olarak beyan edilecek ticari kazancın tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Bununla birlikte, gider tutarının mükellefçe bilinememesi ve faturaların ilgili yıl
hesaplarının kapatılmasından sonra düzenlenmesi halinde, ilgili yılda indirim konusu
yapılamayan söz konusu giderler faturaların düzenlendiği döneme ilişkin ticari
kazancın tespitinde de dikkate alınabilecektir.
Diğer yandan, Katma Değer Vergisi Kanununun 29/3. maddesinde indirim hakkının
vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili vesikaların
kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği hüküm altına
alınmıştır. Dolayısıyla, yılın son aylarında tüketilen bu tür giderlere ait faturalar izleyen
yılın ilk aylarında düzenlendiğinden, faturalardaki katma değer vergisinin, söz konusu
belgelerin defterlere kaydedildiği dönemde indirim konusu yapılması mümkündür.
ELEKTRİK, SU, DOĞALGAZ, HABERLEŞME BEDELLERİNİN GİDER YAZILMASINDA VE KDV
İNDİRİMİNDE ÖZELLİKLİ DURUMLAR
B- FATURALARIN GEÇ ÖDENMESİ NEDENİYLE HESAPLANAN GECİKME ZAMLARI
Elektrik, su, telefon ve doğalgaz bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle hesaplanan
gecikme zamları bir sözleşmeye dayandıklarından bunların takip ve tahsili 6183 sayılı
Yasa’ya değil özel hukuk hükümlerine tabi olacaktır. Bu durumda bedelin geç ödenmesi
nedeniyle ödenen gecikme zamları Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinin beşinci
bendinin parantez içi hükmü kapsamında değerlendirilerek sözleşmeye dayanan
tazminat olarak kabul edilecek ve safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate
alınacaktır. Aynı kapsamda gecikme zamlarına ilişkin ödenen katma değer vergileri de
indirim konusu yapılacaktır.
ELEKTRİK, SU, DOĞALGAZ, HABERLEŞME BEDELLERİNİN GİDER YAZILMASINDA VE KDV
İNDİRİMİNDE ÖZELLİKLİ DURUMLAR
C- FATURALARIN MÜKELLEF ADINA DÜZENLENMEMİŞ OLMASI
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun üçüncü maddesi uyarınca vergilemede vergiyi
doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu durumda
elektrik, su, telefon ve doğalgaz harcamalarına ait faturaların işletme adına
düzenlenmemiş olması bu harcamaların işletme için yapıldığı gerçeğini değiştirmez.
Böylesi bir durumda olayın gerçek mahiyeti araştırılmalı iş veya işletme ile ilgili olduğu
tevsik edilen bu tür harcamalar gider olarak kabul edilmelidir. Aynı şekilde bu durumda
bulunan harcamalar için ödenen katma değer vergilerinin de indirimini kabul etmek
gerekir.
ÖĞRENİM BURSLARI
•Mükelleflerce, yurt içinde bulunan öğrencilere verilen burslar sadece aşağıdaki
şartların varlığı halinde Gelir ve Kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak
dikkate alınabilir.
Eğitim masrafları karşılanacak kişilerin, okulu bitirdikten sonra burs veren işletmede
hizmet yükümlülükleri nedeniyle çalışacaklarını gösterir bir sözleşmenin düzenlenmesi
ve bu durumun vergi incelemesi sırasında inceleme elemanına kanıtlanması. ( Zorunlu
Hizmet Sözleşmesi)
Burs verilecek öğrencilerin, Türkiye’nin her tarafından eğitim gören öğrenciler
arasından bir yarışma sınavı sonunda kazanan kişilerden olması,
Bursun süresinin ve karşılanacak eğitim giderleri miktarının işin önemi ve genişliği ile
orantılı olması. Ancak söz konusu öğrencilere öğretim süresi boyunca (karşılıksız)
sadece yardım amacıyla verilen burslar genel gider niteliğinde olmadığından gider
olarak yazılamaz.
KURUMLAR VERGİSİNDEN İSTİSNA EDİLEN KAZANÇLARA İSABET EDEN GİDERLERİN DİĞER
KAZANÇLARDAN İNDİRİLEMEMESİ
KVK’nun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, iştirak hissesi alımıyla ilgili finansman
giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin
giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum
kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hükmü yer almaktadır.
Buna göre; kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin olarak yapılan
giderlerin, kurumun vergiye tabi diğer kazanç tutarının tespitinde kurum kazancını azaltıcı veya
kurum zararlı ise bu zararı artırıcı bir unsur olarak indirim konusu yapılamayacaktır. Bu nedenle,
bu gelirlerin elde edilmesi için yapılan giderlerin sadece kurumlar vergisinden istisna edilen söz
konusu kazançların tespitinde indirim konusu yapılacağı tabiidir.
Aynı şekilde, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların elde edilmesi sırasında
zarar doğması halinde bu zararların da istisna kapsamı dışındaki gelirlerden indirilmemesi
gerekmektedir.
Örneğin; Teknoloji geliştirme bölgelerinde veya serbest bölgelerde faaliyet gösteren
mükelleflerin, bölgedeki istisna kapsamındaki faaliyetlerinin zararla sonuçlanması halinde, zarar
tutarı “kanunen kabul edilmeyen gider” olarak dikkate alınacaktır.
Aynı gerekçeyle kurumlar vergisi mükellefleri yurt dışı inşaat faaliyetlerinden doğan
zararları da “kanunen kabul edilmeyen gider” olarak dikkate alınacaktır
Taşınmaz ve İştirak Hissesi Satışı İle İlgili Giderlerin Durumu
Taşınmaz ve iştirak hissesi satış kazancı istisnasına ilişkin giderlerin istisna kazanca
isabet eden kısmı kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır. Burada dikkat
edilmesi gereken nokta, elde edilen kazancın %75’i istisna olduğu için, istisnaya ilişkin giderlerin
de %75’inin KKEG olarak değerlendirilmesi gerektiğidir.
Taşınmaz ve İştirak Hissesi Satışlarından Kaynaklanan Zararın Durumu
Gerek, taşınmaz ve iştirak hisselerinin satışından kaynaklanan zararların “istisna
faaliyetlerden doğan zararlar” tanımına girmemesi; gerekse, istisna uygulamasının mükelleflerin
ihtiyarında olan bir takım şartlara bağlanmış olması hususları göz önünde bulundurulduğunda,
taşınmaz ve iştirak hissesi satış işlemlerinden kaynaklanan zararların kurum kazancının tespitinde
dikkate alınabileceği görüşündeyiz.
İVDB B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-5/e sayılı muktezasında zararın indirilemeyeceği, GİB
ise 23.08.2007 tarih ve 074720 sayılı muktezasında zararın indirilebileceği görüşündedir.
PERSONELE ÖDENEN TEMETTÜ İKRAMİYELERİNİN GİDER YAZILACAĞI DÖNEM
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 seri numaralı KVK
Genel Tebliği’nin 11.11. bölümünde; “Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesi uyarınca, idare
meclisi başkan ve üyelerine ödenen kâr payları menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu itibarla, söz
konusu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün
bulunmamaktadır.
Öte yandan, kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri kurum kazancının tespitinde ücret
gideri olarak dikkate alınacaktır. Söz konusu temettü ikramiyelerinin bilanço günü itibarıyla
ödenecek toplam tutarı kesinleştiğinden, çalışanlara o yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin
verilme süresinin sonuna kadar ödenecek temettü ikramiyeleri, ilgili olduğu yılın kazancının
tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.”
Bu açıklamalara göre, şirket çalışanlarına performans değerlemelerine bağlı olarak verilen prim ve
ikramiyelerin kazancın ait olduğu yıla ilişkin bilanço günü itibariyle (31 Aralık) ödenecek toplam
kesinleştiğinden, çalışanlara aynı yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinin
sonuna kadar ödenecek söz konusu tutarlar, ilgili olduğu yılın kazancının tespitinde gider olarak
dikkate alınabilecektir.
İNDİRİMİ MÜMKÜN OLMAYAN GİDERLERE İLİŞKİN HATIRLATMALAR
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88’inci maddesi
gereğince, fiilen ödenmeyen Sosyal Güvenlik Primleri gelir vergisi ve kurumlar vergisi
matrahlarının tespitinde gider olarak yazılamamaktadır.
Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun “Gider Kaydedilmeme Hali” Başlığını taşıyan
14’üncü maddesi gereğince; Bu Kanuna bağlı (I), (III) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan
taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti
ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve
cezalar ile gecikme zamları gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider
olarak kabul edilmez. Örneğin; Binek otomobillere ve motosikletlere ilişkin olarak
ödenen MTV.
İNDİRİMİ MÜMKÜN OLMAYAN GİDERLERE İLİŞKİN HATIRLATMALAR
Kıdem tazminatları için ayrılan karşılıklar gider yazılamayacaktır. Kıdem tazminatı için
karşılık ayrılması durumunda da bu tutar dönem matrahına ilave edilecek, sadece
dönem içinde fiilen ödenen kıdem tazminatları gider yazılabilecektir.
6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39 uncu maddesinin son fıkrasına göre Özel
İletişim Vergisi, katma değer vergisi matrahına dahil edilmez, gelir ve kurumlar vergisi
uygulamasında gider kaydedilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez. Bu hükme göre
sabit ve mobil hatlı telefonlara ilişkin haberleşme ücretleri, internet servis
sağlayıcılarına ödenen ücretler , digital tv ve radyo yayın hizmet bedelleri ve diğer
telekominikasyon hizmet bedelleri üzerinden ödenen özel iletişim vergilerinin gider
yazılması mümkün olmayacaktır.
BİNEK OTOMOBİL ALIMINDA ÖDENEN KDV
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/b maddesi hükmü uyarınca; faaliyetleri kısmen
veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi
olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerin
alış vesikalarında gösterilen KDV hesaplanan KDV’den indirilemez. Ancak indirim
konusu yapılamayan bu KDV’nin 23 No’lu KDV Genel Tebliği’nin (I) Bölümünde yer alan
açıklamalar çerçevesinde mükelleflerin binek otomobillerin alış vesikalarında
gösterilen ve indirim konusu yapamadığı KDV‘ni gider veya maliyet unsuru olarak
dikkate alınması konusunda seçimlik hakları bulunmaktadır.
Benzer biçimde binek otomobil alımında faturada ayrıca hesaplanan Özel Tüketim
Vergisini ise VUK’nun 270. maddesinde belirtildiği üzere maliyet bedeline ithal etmek
veya giderler arasında göstermek ihtiyaridir.
ÇALINAN VE KAYBOLAN MALLARA İLİŞKİN KDV
Çalınan veya kaybolan malların bedellerinin gider veya zarar yazılabileceğine dair vergi
kanunlarında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Çalınan veya kaybolan malların kıymeti
düşen emtia olarak değerlenmesi ve vergi matrahı ile ilişki kurulması da mümkün değildir.
Çalınan ve kaybolan mallar işletme için sermayede vukua gelen bir eksilme olarak kabul edilmekte
ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 88. maddesi uyarınca gider olarak dikkate alınamamaktadır.
Çalınan veya kaybolan malları mükellefler polis kayıtları vb. belgeler ile kanıtlanabiliyorsa, çalınan
mallar maliyet bedeli üzerinden kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmelidir. (Ayrıca
KDVK Md. 30/c)
Çalınma olayının polis kayıtları vb. kayıtlar ile kanıtlanamaması halinde ise çalınan malın emsal
satış bedeli ile değerlenerek ortaklara satış gibi işlem yapılması gerekmektedir. Bu işlem ile ilgili
olarak, ayrıca katma değer vergisi hesaplanması gerekecektir.
ZAYİ OLAN MALLARDA KDV
“KDV Kanununun (30/c) maddesinde; deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının
yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç
olmak üzere, zayi olan mallara ait KDV'nin indirim konusu yapılamayacağı hükme
bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde
kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde
olduğundan mükelleflerce bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim
konusu yapılması da mümkün bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan
KDV'nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV
Beyannamesinin "İlave Edilecek KDV" satırına dahil edilmek suretiyle indirim
hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.”
ZAYİ OLAN MALLARDA KDV
Buna göre örneğin ;
İmalatta kullanılmak için alınan ancak imalata girmeden eskime, bozulma, çürüme,
çatlama vb. nedenlerle kullanılamaz hale gelen ve bu nedenle imalatta veya
ambalajlamada kullanılabilme vasfını yitiren hammadde ve malzeme ile ambalaj
maddeleri,
Son kullanma tarihinin geçmesi, çeşitli kimyasallar içerdiğinin tespit edilmesi gibi
nedenlerle kanunen tekrar satılması mümkün olmayan ve imha edilen bisküvi,
çikolata, konserve gibi gıda ürünleri,
Sağlık Bakanlığınca kullanımının yasaklanması nedeniyle imha edilen ilaçlar ile
kullanım süresi içinde formül hatası bulunan, miadının dolması veya hasar görmesi
nedeniyle kullanılamaz hale gelmiş, üretimden kalkmış, insan sağlığını tehdit eden
ilaçlar,
ZAYİ OLAN MALLARDA KDV
Hatalı dikim, renk farklılığı, leke ve benzeri nedenlerle ya da şirket politikası gereği
satışı mümkün olmadığından imha edilen mallar,
Kullanım ömrünü tamamladığı için imha edilen araç lastikleri için yüklenilen KDV
indirim konusu yapılamayacaktır. Son olarak 113 Nolu Tebliğden sonra BMVD’nin
verdiği 07.01.2010 tarih ve 852 sayılı ilginç bir mukteza da ise; “İmha edilecek muhtelif
mallara ilişkin yüklenilen ve zayi olma durumu nedeniyle indirim hakkı ortadan kalkan
KDV’nin kurumlar vergisinin hesaplanmasında gider yada maliyet unsuru olarak
dikkate alınması mümkün değildir” denilmekte, bu suretle KDV’nin de gider
yazılamayacağı vurgulanmaktadır.
MALLARIN DEĞERİNİN DÜŞMESİ SONUCU MEYDANA GELEN KAYIPLAR
Malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana
gelmesi halinde malın zayi olması hükümleri geçerli olmayacaktır. Bu durumda
malların zayi olması değil, düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından,
bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılabileceği
tabiidir.
Örneğin;
Üretim esnasında renginde problem olan giyeceklerin,
Yangın sonucu tamamen yok olmayan ve ekonomik değeri olan yedek parça ve
malzemelerin daha düşük bir fiyatla satılması halinde, bunlar nedeniyle yüklenilen
KDV'nin tamamı indirim konusu yapılabilecektir.
FİRE SONUCU MEYDANA GELEN KAYIPLAR
Fire, bir malın imalat sürecinde veya tüketiciye arzına kadar kendi doğal akışı içinde
uğradığı fiziksel kayıp olarak tanımlandığından, imalat sırasında veya sonrasında
meydana gelen firelerin zayi olan mal kapsamında değerlendirilmesi mümkün
bulunmamaktadır. Bu durumda, daha önce indirim konusu yapılan KDV'nin de
düzeltilmesine gerek yoktur. Ancak, yasal düzenleme veya ilgili mesleki kuruluşlar
tarafından belirlenen fire miktarını aşan kayıplara ilişkin giderlerin, Gelir veya Kurumlar
Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indiriminin kabul edilmemesi halinde, bu
giderler dolayısıyla yüklenilen KDV'nin de indirim konusu yapılması mümkün değildir.
FİRE SONUCU MEYDANA GELEN KAYIPLAR
Örneğin;
Akaryakıtın depolanması sırasında ortaya çıkan ve ilgili kuruluşlar tarafından belirlenen
oranlar dahilindeki kayıplar,
Balık çiftliklerinde balık üretimi esnasında pazarlama aşamasına ulaşıncaya kadar
geçen süreçte, balık üretim ve besleme firesi olarak oluşan balık ölümleri,
Tavuk çiftliklerinde, üretimin doğal sonucu olarak ortaya çıkan kayıplar,
Hazır giyim eşyası dikiminde veya ayakkabı yapımında üretim sürecindeki kesme,
biçme, dikme gibi işlemlerin doğal sonucu olarak ortaya çıkan kayıplar fire olarak
değerlendirilmekte olup, bunlara ilişkin olarak yüklenilen KDV indirim konusu
yapılabilecektir.
FATURA VE BENZERİ BELGELERDE AYRICA GÖSTERİLMEYİP YIL SONLARINDA, BELLİ BİR DÖNEM
SONUNDA YA DA BELLİ BİR CİRO AŞILDIĞINDA YAPILAN İSKONTOLAR
Fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonlarında, belli bir dönem
sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hasılat primi, yıl sonu iskontosu gibi
adlarla) yapılan iskontolar esas itibariyle, asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi
sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu bu gibi
durumlarda KDV Kanununun 35 inci maddesine göre düzeltme yapılması
gerekmektedir.
Bu itibarla, fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmeyip belli bir dönem sonunda ya da
belli bir ciro aşıldığında yapılan iskontolar nedeniyle KDV matrahında değişiklik vuku
bulduğu hallerde düzeltme işlemi, alıcı tarafından satıcı adına bir fatura ve benzeri
belge düzenlenmek ve bu amaçla düzenlenecek belgede, KDV matrahında değişikliğe
neden olan iskonto tutarına ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için
geçerli olan KDV oranı uygulanmak suretiyle yapılacaktır.
TASDİKLİ ÖN SAYFALAR YETMEDİĞİ İÇİN DEFTERİNİN TASDİKSİZ ARKA SAYFALARINA BASTIRILAN
YEVMİYE KAYITLARINDA GÖSTERİLEN KDV’LERİN İNDİRİMİ İSTİSNASININ UYGULANACAĞI VE BEYAN
EDİLECEĞİ DÖNEM
Vergi idaresi, son dönemlerde verdiği özelgelerde KDV’nin gerçekte yüklenilmiş olması
ve fatura veya benzeri belgelerde ayrıca gösterilmesi, kayıtların tasdikli defter-i kebire
süresinde ve usulüne uygun kaydedilmesi koşuluyla, yevmiye defterinin tasdiksiz arka
sayfalarına kaydedilen fatura veya benzeri belgelerde gösterilen KDV’nin
indirilebileceği görüşündedir.
Diğer taraftan, Yargı organları ise yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına
kaydedilen faturalardaki KDV’nin indirilip indirilemeyeceği konusunda farklı kararlar
vermektedir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına
yapılan kayıtlarla, defter-i kebir ve envanter defteri arasında karşılaştırmalı bir
inceleme ve araştırma yapılması, bu suretle biten yevmiye defterinin arka sayfasına
yapılan kayıtların doğruluğunun araştırılması gerektiği, bu yönde bir inceleme
yapılmadan sadece, söz konusu kayıtların biten yevmiye defterinin arka sayfasına
yapıldığından hareketle KDV indirimlerinin reddedilemeyeceği görüşündedir.
İSTİSNA KAZANÇLAR
Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesi kapsamında kurumlar vergisinden istisna
edilen varsa aşağıda belirtilen kazançlar tespit edilerek kurum kazancından indirilmesi
sağlanmalıdır.
a. Tam mükellef kurumlardan elde edilen iştirak kazançları,
b. Dar mükellef kurumlardan elde edilen iştirak kazançları,
c. Yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar,
d. Emisyon primleri,
e. Yurtdışı inşaat ve onarım işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlar,
f. Portföy ve fon işletme kazançları,
g. Gayrimenkul ve iştirak satışları kazançlarının %75’i,
h. Banka borçlarının ödenmesinde kullanılan gayrimenkul ve iştirak hisseleri satış
kazançları,
ı. Bankaların alacak karşılığında edindikleri gayrimenkullerin satışından sağlanan
kazançların %75’i,
i. Eğitim kazançları,
j. Rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden sağlanan kazançlar,
k. Kooperatiflerin ortakları için hesapladıkları risturnlar.
İHRACAT FATURASI TARİHİ İLE FİİLİ İHRAÇ TARİHİNDE YIL FARKLILAŞMASI OLMASI DURUMUNDA KDV
İSTİSNASININ UYGULANACAĞI VE BEYAN EDİLECEĞİ DÖNEM
Örneğin; Fatura düzenlenerek gümrük çıkış beyannamesi 20.12.2014 tarihinde açılan
malların 07.01.2015 tarihinde fiilen ihraç edilmesi ve gümrük çıkış beyannamesi
kapatılması halinde, ihracat belgeleri GVK ve KVK yönünden 2015 yılının geliri olarak
KDV istisnası da 2015 Ocak KDV beyannamesi ile beyan edilecektir.
GEÇİCİ VERGİLENDİRME DÖNEMLERİNDE…
Geçici vergi uygulaması nedeniyle, geçici vergi dönemleri itibariyle,
a)Amortisman ayıranlar dönem sonunda amortisman ayırmaktan vazgeçebilirler.
b)Amortisman hesaplamayanlar dönem sonunda amortisman ayırabilir ve gider
yazabilirler.
c)Alacak ve borç senetlerini reeskonta tabi tutmayanlar dönem sonu itibariyle
reeskont yapabilirler.
d)Alacak ve borç senetlerini reeskonta tabi tutanlar dönem sonunda reeskonttan
vazgeçebilirler.
e) Yıl içinde yararlanılan yatırım indirimi istisna uygulamasından verilen geçici vergi
beyannamelerinin düzeltilmesi koşulu ile vazgeçebilirler.
f) Geçici vergi dönemlerinde yararlanılmayan yatırım indirimi istisnasından dönem
sonunda yararlanılabilir.
BÖLÜM:2
2015 YILI
YILI VERGİLENDİRME DÖNEMİNE İLİŞKİN
HATIRLATMALAR
61
2015 YILI VERGİLENDİRME DÖNEMİNE İLİŞKİN HATIRLATMALAR
1. 2014 yılı kanuni defterlerin tamamının yazdırılma işi bir an önce
tamamlanmalıdır.
2. 2014 yılı yönetim kurulu karar defterinin kapanış tasdiki 2015/Ocak ayı
sonuna kadar ve 2014 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin ise,
2015/Haziran ayı sonuna kadar yaptırılmalıdır.
3. 2015 yılında kullanılacak defterlerin tasdiki 2014/Aralık ayı içinde
yaptırılmalıdır.
4. 2014 yılında kullanılan kanuni defterlerin 2015 yılında da kullanılması
durumunda, bu defterlerin tasdik işlemleri 2015/Ocak ayı içinde
yaptırılmalıdır.
5. 2015 yılı yevmiye defterine yapılan açılış kaydından sonra, bir önceki yılda
yapılan reeskont kayıtları, ters kayıt yapılarak kapatılmalıdır.
2015 YILI VERGİLENDİRME DÖNEMİNE İLİŞKİN HATIRLATMALAR
6.2013 yılı vergilendirme dönemine ilişkin kurum kazancının beyanı sırasında,
kurum kazancından indirilen ve eski hükümlere tabi tutulan yatırım indirimi
istisna tutarı üzerinden en geç kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği ay
içinde, %19.8 oranında gelir vergisi kesintisi yapılmalı ve buna ilişkin muhtasar
beyanname ertesi ayın 23 üncü günü akşamına kadar verilip, kesilen gelir
vergisi 26 ıncı günü akşamına kadar ödenmelidir.
7. 2013 yılı kurum kazancından (kârından) personele temettü ikramiyesi
verilmesi düşünülüyor ise, gerekli kararların kurumlar vergisi beyannamesi
verilmesinden önce alınmalıdır.
8.
a)
b)
İmtiyazname ve Ruhsatname almış olan kurumların Harçlar Kanunu’na
ekli 8 sayılı tarifede yer verilen ve yıllık olarak ödenmesi gereken harçlar,
Motorlu taşıtlar vergisinin ilk taksiti,
BÖLÜM:3
ÖRNEK MUKTEZALAR
64
HUZUR HAKKI ÖDEMELERİ
Huzur hakkı ödemeleri yaptığınız şirket ortaklarının muhtasar
beyannamelerinin aylık veya üçer aylık olarak verilmesi açısından
hizmet erbabı sayısının hesabında dikkate alınıp alınmayacağı
hususu.
Muhtasar beyannamenin aylık veya üçer aylık verilmesinde
dikkate alınması gereken aynı anda çalışan 10 hizmet erbabının
anlaşılması gerektiğinden, şirketinizce huzur hakkı ödemesi
yapıldığında bu kişiler ile birlikte çalışan hizmet erbabı sayısı 10
kişinin üstüne çıkması halinde bu döneme ait muhtasar
beyannamenin ertesi ayın 23 üncü günü akşamına kadar
verilmesi gerekmektedir. (ANK. VDB. 38418978-120[98-13/5]456 29.04.2014)
Yap-işlet-devret modeline göre inşa edilen binanın vergisel boyutu
Sağlık sektöründe faaliyette bulunan şirketinizin, arsa sahibi şahıslar ile
imzalamış olduğu 8 yıllık yap işlet devret sözleşmesi kapsamında inşa edilecek
binayı, tamamlanmasından itibaren sözleşme süresi doluncaya kadar
kullanacağı ve sözleşme bitiminde binanın arsa sahiplerine bedelsiz olarak
teslim edileceği belirtilerek sözleşme süresince arsa sahiplerine nakdi ve ayni
kira ödemesinde bulunulmayacağından
şirketiniz tarafından gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı,
sözleşme süresinin sonunda bina devredilirken arsa sahibinin elde ettiği
gayrimenkul sermaye iradı hesabında şirketin inşaat için yapmış olduğu
harcama miktarının mı yoksa emsal bedelinin mi esas alınacağı hususu.
(İVDB-62030549-120[94-2013/391]-1213 07.08.2013)
Yap-işlet-devret modeline göre inşa edilen binanın vergisel boyutu
Şirketiniz ile arsa sahibi şahıslar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden bina inşa
edilmesi için yapılan harcamaların özel maliyet bedeli olarak dikkate alınması mümkün
bulunmayıp, sözleşmeye göre yapılan tesislerin tamamlanıp cins tashihinin yapıldığı veya fiilen
kullanılmaya başlandığı tarih itibarıyla, şirketinizce sözleşmeye konu arsa üzerine bina yapılarak
söz konusu şahıslara teslim edildiğinin kabul edilmesi,
Sözleşmeye istinaden arsa sahiplerine bina yapım hizmeti verilmek suretiyle inşa
edilen bina için yapılan harcamaların emsale uygun belirlenen bir kâr marjı ile arsa sahibi şahıslara
fatura edilerek bina yapım hizmeti karşılığı alacak olarak kayıtlara intikal ettirilmesi ve yapım
hizmeti nedeniyle oluşan kazancın da kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi,
Şirketiniz ile arsa sahipleri arasında yapılan sözleşme hükümleri dikkate alındığında,
sözleşme süresinin sonuna kadar binanın kullanım hakkı şirketinize ait olduğundan şirketiniz
tarafından fatura edilen ve alacak olarak kayıtlara intikal ettirilen tutarın, binanın kullanılmaya
başlandığı tarihi müteakip kalan kira süresine bölünmek suretiyle hesaplanan kısmının ilgili yıllar
itibariyle alacak tutarından düşülerek safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun 40
ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca ilgili yıllar itibarıyla kira gideri olarak
dikkate alınması,
Yap-işlet-devret modeline göre inşa edilen binanın vergisel boyutu
Şirketinizce ilgili yıllar itibarıyla kira gideri olarak dikkate alınan tutarların arsa sahibi
şahıslara hesaben yapılan kira ödemesi olarak kabul edilmek suretiyle bu tutarlar üzerinden Gelir
Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi kesintisi yapılması; arsa sahibinin
kurumlar vergisi mükellefi veya gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olması halinde ise elde edilen
kira gelirleri ilgili dönem kurumlar vergisi veya gelir vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden
vergi kesintisi yapılmaması,
Gelir Vergisi Kanununun 72 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, mülk sahibinin
şirketinize olan borcundan yıllar itibariyle mahsup edilen tutarlar tahsil hükmünde olduğundan,
anılan Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1/c) bendinde yer alan haddin (2013 yılı için
26.000 TL) aşılması halinde, gerçek kişiler tarafından elde edilen ve kesinti yoluyla vergilendirilmiş
olan söz konusu kira gelirlerinin beyan edilmesi
Diğer yandan, anılan sözleşme kapsamında gerçekleştirilen işlemlerin ilişkili kişilerle
yapılması halinde Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde yer alan hükümlere uyulması
gerektiği ise tabiidir.
Yıl İçerisinde İşvereni Değişen Personelin Ücret Gelirinin Vergilendirilmesi
"...Buna göre, bir hizmet erbabının birden fazla işverenden ücret alması halinde, her bir
işverenin ödediği ücretler, ayrı ayrı vergilendirilmektedir. Dolayısıyla vergi tarifesi, her
bir işverenin ödediği ücrete, diğer işveren veya işverenlerin ödediği ücretle
ilgilendirilmeksizin ayrı ayrı uygulanmaktadır..." (MERSİN VDB 18008620-120[ÖZG2014-1]-41 06.05.2014)
Değer artış kazancı hk.
Gayrimenkul sahibinin bir firmaya kefilliğinden dolayı üzerinde ipotek olan dükkanını
08.11.2013 tarihinde 223.000,00 TL ye satın aldığınız, firmanın bankaya olan borcunu
ödeyememesinden dolayı satın almış olduğunuz dükkanın banka tarafından firmanın
kredi borcu tutarı olan 580.000,00 TL ye satın alınacağı ancak satış bedelinin sadece
223.000,00 TL lik kısmının tarafınıza ödeneceğinden bahisle, değer artışı kazancı
yönünden beyanname vermenizin gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız
görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.(KAYSERİ VDB 50426076-120.07.01[MÜK.802014/20-554]-48 16.04.2014)
…
Bu hüküm ve açıklamalara göre; 08.11.2013 tarihinde satın aldığınız dükkanın satış
bedeli olarak 580.000,00 TL nin dikkate alınması, satıştan doğan ve yıllık beyanname
ile beyan edilmesi gereken değer artış kazancının ise Gelir Vergisi Kanununun
Mükerrer 81 inci maddesi hükümleri çerçevesinde tespit edilmesi gerekir.
Değer artış kazancı hk.-2
08.02.2008 tarihinde iktisap edilmiş gayrimenkul taşınmazın 11.09.2008 tarihinde satışının
yapıldığı ve karşılığında çek alındığı, 2009 yılının Mart ayında bu işlemden doğan verginin beyan
edilerek ödendiği, ancak alıcının 2009 yılı vadeli çeki ödemediğinden protokol ve şahitler
huzurunda satılan taşınmazının 11.06.2009 tarihinde tapuda satış işlemi yapılarak tekrar iade
alındığı, aynı taşınmazın 25.06.2013 tarihinde satıldığı ve parasının alındığı, bu işlemde son olarak
iktisap tarihi 11.06.2009 olarak görünse de çekin ödenmemesi nedeniyle iktisap tarihinin
08.02.2008 tarihi olması gerektiğinden bahisle Gelir Vergisi Kanununun 80 inci maddesinin 6 ıncı
bendi uyarınca taşınmazın ilk iktisap tarihinin 08.02.2008 olarak algılanıp 5 yıl süre istisnasından
faydalanıp faydalanmayacağınız hususunda bilgi verilmesi talep edilmektedir. (GAZİANTEP VDB
16700543-120-8 10.04.2014)
…
Buna göre, 08.02.2008 tarihinde iktisap edilen taşınmazın 11.09.2008 tarihinde elden çıkarılması
ve elden çıkarma dolayısıyla alıcıdan alınan çekin karşılıksız çıkması nedeniyle 11.06.2009
tarihinde tapu işlemi yapılarak söz konusu gayrimenkulun geri alınması ve aynı taşınmazın
25.06.2013 tarihinde elden çıkarılması işlemleri tapuya tescil işlemleri ile gerçekleştiğinden her iki
işlemin de Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 nci maddesine göre değer artış kazancı
yönünden vergilendirilmesi gerekmektedir.
İş kazası sonucu ölen işçinin ailesine mahkeme kararına istinaden ödenen
tazminatın gider yazılıp yazılamayacağı
İş kazası sonucu vefat eden işçi için iş mahkemesinin kararına istinaden alt yüklenici olarak %15
oranında olmak üzere 44.846.-TL tazminat ödemenize karar verildiği belirtilerek, yapacağınız
tazminat tutarı ödemesinin serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu
yapılıp yapılamayacağı hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmakta olup, konu hakkında
Başkanlığımız
görüşleri
aşağıda
açıklanmıştır.(İVDB
62030549-120[40-2013/551]-732
03.04.2014)
…
Mesleki faaliyetle ilgili ödenen tazminatlar, kanun, ilam ve mukavelenameye bağlı bulunsa dahi,
serbest meslek erbabının suçlarından kaynaklanan bir tazminat ödemesi olması halinde serbest
meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, yukarıda belirtilen mahkeme kararına göre %15 kusur oranınız
dikkate alınmak suretiyle hesaplanarak ödenen tazminatın Gelir Vergisi Kanununun 68 inci
maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi kapsamında meslek kazancınızın tespitinde gider
olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
Şirketin ortağının şirketten alacağından vazgeçmesi ile özel fona alınan borcun
hangi yılın zararından indirileceği
Yurt dışında bulunan ortağınızın Aralık/2011 tarihinde aldığı kararla şirketinizden olan alacağından vazgeçtiği ve
vazgeçilen bu borcun şirketinizce özel karşılık hesabına alındığı belirtilerek, özel karşılık hesabına alınan tutarın
hangi yıl sonunda kâra ilave edileceği ile bu tutardan hangi yıl zararlarının mahsup edilebileceği hususunda
Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. (İZMİR VDB -84098128-125[6-2012/928]-175 07.04.2014)
…
kredili olarak satılan mal veya hizmetin bedeli hasılat kaydedilmek suretiyle alacaklı tarafından vergi matrahına
dahil edilirken, bu alacağın, çeşitli nedenlerle tahsilinin imkansız hale gelmesi durumunda Vergi Usul
Kanununda sayılan şartlarla değersiz alacak olarak kaydedilmesi mümkün bulunmakta, borçlu ise ödemeyeceği
tutar için karşılık hesabı açmakta ve üç yıllık sürede zararla mahsup edilemeyen tutar kar hesabına
aktarılmaktadır. Örneğin 2011 yılında karşılık hesabına alınan tutarların 2011-2012-2013 hesap dönemine ait
zararlara mahsup edilmesi, zararla itfa edilemeyen özel karşılık tutarlarının ise üçüncü yılın sonunda (2013) kâr
hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Vergi Usul Kanununun 324 nci maddesinin gerekçesinde; alacaklıların, iflas halinde veya mali
müzayaka durumunda bulunan ve borçlarını ödemeyecek hale gelen mükelleflerden olan alacaklarından
konkordato veya sulh yoluyla kısmen veya tamamen vazgeçmeleri halinde, vazgeçilen alacağın borçlu kurum
tarafından 3 yıl içinde zararla itfa edilmesi kaydıyla kâr sayılmayacağı belirtilmiştir.
Dolayısıyla, borcun ticari işlemlerden kaynaklanan bir borç niteliği taşıması ve şirketinizin iflas veya mali zorluk
nedeniyle borçlarını ödemeyecek duruma gelmiş olması halinde vazgeçilen alacak için karşılık ayrılması
mümkün olup şirketiniz tarafından özel karşılık hesabına alınan tutarların 2011-2012-2013 hesap dönemine ait
zararlara mahsup edilmesi, zararla itfa edilemeyen özel karşılık tutarlarının ise üçüncü yılın sonunda (2013) kâr
hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir
Şirketin aktifinde 2 yıldan az süreyle kayıtlı bulunan iştirak hissesinin satışından
doğan zararın indirim konusu yapılıp yapılamayacağı
Şirketinizin sağlık alanında faaliyet gösteren bir anonim şirkete ait iştirak hisselerini
02.04.2013 tarihinde satın alarak bu şirkete iştirak ettiği, ancak iştirak edilen şirketin
mali yapısında ve yönetiminde meydana gelen olumsuz gelişmeler nedeniyle sahip
olunan iştirak hisselerini 21.10.2013 tarihinde zararına sattığı belirtilerek, şirketinizin
aktifinde iki yıldan az süre bulunan söz konusu iştirak hisselerinin satışından
kaynaklanan zararın diğer faaliyetlerinizden doğan kazançlarınızdan indiriminin
mümkün olup olmadığı konusu (ANKARA VDB-38418978-125[5-13/15]-323
03.04.2014)
…
Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca 2
yıldan az süreyle şirketiniz aktifinde yer alan iştirak hisselerinin satışı durumunda
istisnadan yararlanılması mümkün bulunmadığından, söz konusu iştirak hisselerinin
satışından doğan zararın tamamının ilgili dönem kurum kazancınızın tespitinde indirim
unsuru olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
İhracat işlemlerine aracılık hizmeti karşılığında ödenen komisyon bedelinin
yansıtılmasında KDV
Tekstil ürünleri imalatçısı olduğunuz, ihraç kaydıyla satışı yapılan ürünlerinizin ihracını
gerçekleştiren firma ile aranızda yapılan anlaşma gereği yurt dışı komisyon ödemelerinin (ihracat
işlemlerine aracılık hizmeti) tarafınıza yansıtıldığı, ancak ihracatçı firmanın katma değer vergisi
(KDV) ödemeden yurt dışında ödediği komisyonu tarafınıza yansıtırken düzenlenen faturalarda
KDV hesaplandığı belirtilerek,
-
ihracatçı firmanın KDV ödenmeden yurt dışında ödediği komisyon bedelini tarafınıza
yansıtırken KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı.(BURSA VDB-45404237-130[I.13.189]-79
31.03.2014)
…
Buna göre, ihraç kaydıyla satışını yaptığınız ürünler için ihracatçı firma tarafından yurt dışındaki
firmalardan alınan ihracat işlemlerine aracılık hizmeti, Kanunun 6/b maddesi uyarınca KDV nin
konusuna girmediğinden, tarafınıza yansıtılan komisyon bedeli üzerinden KDV hesaplanmaması
gerekir.
Döviz cinsinden verilen avanslara değerleme yapılıp yapılmayacağı ve kur farkı
uygulaması.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile şirketinizin ...'da, ... tesisi yatırımı yaptığı, yapılan
yatırımların büyük ölçüde ithal girdi gerektirdiği, bu sebeple gerek doğrudan yapılacak ithalatlar
için yurt dışındaki satıcılara, gerekse yurt içi tedarikler için yurt içindeki satıcılara döviz cinsinden
avans verildiği belirtilerek, söz konusu dövizli avansların değerleme günü itibariyle değerlenip
değerlenmeyeceği, değerlenecekse oluşan olumlu veya olumsuz kur farkının doğrudan gelir-gider
mi yazılacağı yoksa 163 ve 334 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri çerçevesinde yatırımın
maliyetiyle mi ilişkilendirileceği konularında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir. (BÜYÜK
M.V.D.B-64597866-105[280-2014]-122 24.07.2014)
…
Buna göre, şirketinizce yapılacak yatırımlar için döviz cinsinden verilen avanslar, döviz cinsinden
alacak hükmünde olduğundan, dönem sonlarında Vergi Usul Kanununun yukarıdaki hükümlerinin
de dikkate alınarak değerlemeye tabi tutulması, değerleme sonucu oluşan kur farklarının kurum
kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
İşletmeye kayıtlı birden fazla gayrimenkulün elden çıkarılmasında istisna
uygulaması hk.
- ... tarihinde ... m² arsa satın alarak üzerine ... tarihinde tamamlanan fabrika binası ve idare binası
inşa ettiğiniz, söz konusu binaların kullanılmaya başlanmasını takiben ... tarihinde "fabrika binasıidari bina ve arsası" olarak tapu aldığınız, ... tarihinde ise söz konusu gayrimenkulün cins
değişikliği yapılmaksızın 1 parseli "fabrika binası ve idare binası arsası" ve 2 parseli de 2 ayrı arsa
olmak üzere 3 parsele böldüğünüz,
- ... tarihinde satın alınarak aktife kaydettiğiniz ... m² arsanın da ... tarihinde cins değişikliği
olmaksızın, ayrı ayrı arsa olmak üzere 2 parsele böldüğünüz
belirtilerek aktifte kayıtlı olan söz konusu fabrika binası-idari bina ile 4 adet arsanın tamamını
satmayı düşündüğünüzden bahisle; söz konusu gayrimenkullerin aktifinizde 2 yıl kayıtlı olma
şartının uygunluğuna ... tarihinde yapılan bölünme işlemlerinin engel teşkil edip etmediği; söz
konusu gayrimenkulleri satmanız durumunda oluşacak kârın tamamının 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 328 inci maddesi kapsamında yer alan yenileme fonu olarak değerlendirilip
değerlendirilemeyeceği ile arsa ve bina satış kârından oluşacak bu fonun bina veya arsa ve tarla
alımında kullanılması halinde Kurumlar Vergisi Kanununa göre tamamının mı yoksa %75'inin mi
istisna kapsamında değerlendirileceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği
anlaşılmıştır. (İVDB-11395140-105[328-2012/VUK-1- . . .]-1896 17.07.2014)
İşletmeye kayıtlı birden fazla gayrimenkulün elden çıkarılmasında istisna
uygulaması hk.
KV YÖNÜNDEN
Kurumların iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmaz ve iştirak hisselerinin satışından
doğan kazançlara yönelik bu istisnanın temel amacı, kurumların sermaye yapılarının
güçlendirilmesi, finansman sıkıntılarının giderilmesi ve bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde
daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkan sağlamak ve işletmelerin finansal yapılarını
güçlendirmektir.
Buna göre, özelge talep formunuzda da belirtildiği üzere söz konusu taşınmazların satışından elde
edilecek kazancın şirketinizce yine taşınmaz alımında kullanılması, bağlı bir değerin (taşınmaz)
başka bir bağlı değere (taşınmaza) dönüştürülmesi sonucunu doğuracaktır. Bu durum söz konusu
istisnanın getiriliş amacına aykırı olacağından anılan taşınmazların satışından elde edilecek
kazancın, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında
istisnaya konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
İşletmeye kayıtlı birden fazla gayrimenkulün elden çıkarılmasında istisna
uygulaması hk.
VUK YÖNÜNDEN
yenileme fonunun ayrılabilmesi; amortismana tabi bir iktisadi kıymetin varlığı ve bu kıymetin
satılmasından oluşan kârın aynı neviden yeni bir iktisadi kıymet alımında kullanılması halinde söz
konusu olabilmektedir. Ayrıca yenileme fonundan yararlanabilmek için satılan kıymetin
yenilenmesinin zaruri bulunması veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilip
teşebbüse geçilmiş olunması gerekir. Eğer elden çıkarılan iktisadi kıymetin yenilenmesinin zaruri
bulunduğu açıksa bu yenileme fonu ayrılması için yeterlidir.
Bu itibarla, fabrika binasının satışı neticesinde ortaya çıkan kârın, sadece yeni bir fabrika binasının
iktisabı amacıyla yenileme fonuna alınması mümkün olup, başka yatırım giderlerinin karşılanması
amacına yönelik olarak yenileme fonuna aktarılması mümkün bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, amortismana tabi olmayan arsaların satışından elde edilecek kârın, bina, arsa veya
tarla alımında yenileme fonu olarak kullanılması mümkün değildir.
TEŞEKKÜR EDERİZ
80