– — ˜ ™

ÞEYBÂNÎLER
Timurlu sarayýndan ayrýlarak kendisine intisap eden Emîrü’l-ulemâ ve melikü’þ-þuarâ Muhammed Sâlih de ayný adla bir eser
kaleme almýþtýr. Fazlullah b. Rûzbihân-i
Huncî, Mihmânnâme-i BuÅârâ isimli
eserinde Þeybânî Han’ýn hükümdarlýðýnýn
on dört aylýk dönemini anlatýr. Bu eserde
aðýrlýklý olarak Þeybânîler’in Kazaklar ve
Þiîler’le mücadeleleri ve Þeybânî Han’ýn
katýldýðý dinî toplantýlar nakledilmektedir.
Orta Asya Türkleri arasýnda Ýslâm dininin
doðru anlaþýlmasý ve Yesevî geleneðinin
canlý tutulmasýnda etkin rol oynayan Þeybânî Han koyu bir Sünnî olup âlimlerle tartýþacak ölçüde dinî bilgiye sahipti. Mihmânnâme-i BuÅârâ’da onun huzurunda
yapýlan fýkýh ve kelâm sohbetleriyle ilgili
bölümler bulunmaktadýr.
Eserleri. 1. Divan. Çaðatayca þiirlerden
oluþan divan bir tevhid, 300 gazel, yirmi
yedi rubâî, dört tarih ve kýrk altý muammaý ihtiva eder. Tek yazma nüshasý Topkapý Sarayý Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan (III. Ahmed, nr. 2436) eser üzerine Yakup Karasoy bir doktora tezi hazýrlamýþtýr (bk. bibl.). M. Fuad Köprülü, Þeybânî
Han’ýn Çaðatay edebiyatýnýn teþekkülünde
ihmal edilmemesi gereken bir sima olduðunu söyler. 2. Bahrü’l-Hüdâ. 914 (1508)
yýlýnda yazýlan 234 beyitlik mesnevi tarzýndaki eserde dinî-ahlâkî meselelerin yaný sýra günlük hadiselerden, siyasî mücadelelerden bahsedilmektedir. Tek yazma
nüshasý British Museum’da kayýtlý olan
(Add. 7914, vr. 1b-22b) eser hakkýnda Kemal Eraslan bir makale neþretmiþtir (bk.
bibl.). 3. Risâle-i Maârif. Þeybânî Han,
1507’de oðlu Muhammed Timur Bahadýr
için kaleme aldýðý bu eserinde Türk þeyhleri Ahmed Yesevî ile Hakîm Ata’nýn þiirlerini naklederek nasihatlerde bulunmaktadýr (British Museum, Or., nr. 12956). Þeybânî Han’ýn Mihmânnâme-i BuÅârâ adlý
eserde yer alan þiirleri Yakup Karasoy ve
Gülþen Seyhan Alýþýk tarafýndan neþredilmiþtir (bk. bibl.).
Koçevýh Uzbekov, Moskva 1965, tür.yer.; Ali Alparslan, “Þeybânî Han’ýn Türk Kültür Tarihindeki Yeri”, I. Milletlerarasý Türkoloji Kongresi (Ýstanbul, 15-20 Ekim 1973): Tebliðler, Ýstanbul
1979, I, 1-6; E. A. Allworth, The Modern Uzbeks:
From the Fourteenth Century to the Present: A
Cultural History, Stanford 1990, s. 47-58; Ýsmail
Aka, Timur ve Devleti, Ankara 1991, s. 104-105;
Halis Býyýktay, Timurlular Zamanýnda Hindistan
Türk Ýmparatorluðu, Ankara 1991, s. 16-23; Ahmadali Askarov, Ýstoriya Narodov Uzbekistna, Taþkent 1993, s. 5-19; Mehmet Alpargu, Onaltýncý
Yüzyýlda Türk Dünyasý I: Özbek ve Kazak Hanlýklarý, Ankara 1994, s. 21-51; a.mlf., “Þibanî
Muhammed Han ve Özbek Hanlýðýnýn Yükseliþi”, Gazi Üniversitesi Gazi Eðitim Fakültesi Dergisi, VIII/4, Ankara 1992, s. 115-142; R. Grousset,
Bozkýr Ýmparatorluðu (trc. Reþat Uzmen), Ýstanbul
1996, s. 442-452; Nurten Kýlýç, “Change in Political Culture: The Rise of Sheybani Khan”, L’héri-
tage timouri de Iran Asie centrale inde XV e-XVIII e
siècles, Tachkent-Aix-en-Provence 1997, s. 5768; V. P. Yudin, Tsentralnaya Aziya v XIV-XVIII vekah glazami vostokoveda, Almatý 2001, s. 1771; Abdullah Gündoðdu, “Þiban Han Sülalesi ve
Özbek Ulusunun Teþekkülü”, Türkler (nþr. Hasan Celal Güzel v.dðr.), Ankara 2002, VIII, 606615; Gülþen Seyhan Alýþýk, “Þeybânî Han’ýn Risâle-i Ma‘ârif Adlý Eseri ve Türkçeciliði”, V. Uluslararasý Türk Dil Kurultayý, Ankara 2004, I, 131155; a.mlf., “Þeybânîler Dönemi Ýçin Kaynak
Araþtýrmalarý: Mihmân-Nâme-i Buhara I”, Modern Türklük Araþtýrmalarý Dergisi, I/1, Ankara
2004, s. 118-140; E. A. Davidoviç v.dðr., Serebryanýe monetý Muhammed Þeybani hana, Moskva
2006, s. 1-13; A. A. Semenov, “K voprosu o proishojdenii i sostave uzbekov Þeybani-hana”,
Trudi akademi nauk Tadjikskoy SSR, XII, Duþanbe 1953, s. 3-37; Kemal Eraslan, “Þibânî
Han’ýn ‘Bahru’l-Hüdâ’ Adlý Eseri”, TKA, XXVIII/
1-2 (1991), s. 103-177; A. J. E. Bodrogligeti, “Muhammad Shaybaný Khan’s Apology to the Muslim Clergy”, Ar.Ott., XIII (1993-94), s. 85-100; Yakup Karasoy, “Mihmân-nâme-i Buhârâ ve Þiban
Han’ýn Üç Þiiri”, Türkiyat Araþtýrmalarý Dergisi,
sy. 13, Konya 2003, s. 105-114; M. Fuad Köprülü,
“Çaðatay Edebiyatý”, ÝA, III, 306-307; L. Bouvat,
“Þeybânî Han”, a.e., XI, 454-456; R. D. McChesney, “Sýbaný Khan”, EI 2 (Ýng.), IX, 426-428.
ÿÝsmail Türkoðlu
–
BÝBLÝYOGRAFYA :
Þiban Han Dîvâný (haz. Yakup Karasoy), Ankara 1998, hazýrlayanýn giriþi, s. 1-29; Ýbn Ýyâs,
Bedâßi £u’z-zühûr, IV, 219-227; Bâbür, Vekåyi‘
(Arat), I-II, tür.yer.; Mirza M. Haydar Duglat, Târîh-i
Reþîdî (trc. A. Urunbaeva v.dðr.), Almatý 1999, s.
196-217; Ebülgazi Bahadýr Han, Þecere-i Türk (trc.
Rýza Nur), Ýstanbul 1925, s. 190-191; A. Zeki Velidî Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakýn
Tarihi (Ýstanbul 1942-47), Ýstanbul 1981, s. 125126, 179-182; S. Ýbrahimov, “Þeybani-name kak
istocnik po istorii Kazahstana XV veka”, Trudi
Sektora Vostokovedeniya, Alma-Ata 1959, I,
190-207; Ýstoriya tadjikskogo naroda, Moskva
1964, s. 364-376; B. A. Ahmedov, Gosudarstvo
—
ÞEYBÂNÎLER
˜
Mâverâünnehir,
Hârizm ve Horasan’da hüküm süren
bir Ýslâm hânedaný
(1500-1599).
™
Hânedan adýný, Özbekler’in atasý Cengiz
Han’ýn büyük oðlu Cuci’nin Þeybân (Þiban)
ismindeki oðlundan alýr. Þeybân 1241’de
Macaristan’a yapýlan sefer sýrasýnda dikkat çekmiþ, dönüþte Irgýz, Savuk ve Ýlek
ýrmaklarýndan Ural daðlarýna kadar olan
bölge kendisine yazlýk; Arakum, Karakum,
Siriderya, Çu ýrmaðý ve Sarýsu boylarý kýþlýk yurt olarak verilmiþtir. Þeybân’ýn soyun-
dan gelenler uzun süre bu bölgelerde hâkimiyetlerini devam ettirdikten sonra Batý Sibirya’nýn Tümen ve Tobolsk bölgelerine göç edip burada yaþayan kabileleri egemenlikleri altýna almýþlar, zaman zaman
Türkistan’a seferler yapmýþlardýr. Bu soydan gelenlerin Batý Sibirya bölgesindeki ilk
haný olan Ebülhayr, 831 (1428) veya 832’de (1429) Þeybân ulusunun yeni merkezi
Tura-Tümen’de kabile beylerinin desteðiyle han seçildi. Ardýndan diðer Cuci aþiretlerinden Ural ýrmaðýnýn doðusunda ve Siriderya’nýn kuzeyinde kalan topraklarý ele
geçirdi; 834 (1430-31) ve 839 (1435-36)
yýllarýnda Hârizm bölgesini iki defa yaðmaladý. Timurlular’ýn elinde bulunan Siriderya hattýndaki þehirleri zaptedip Siðnak’ý baþkent yaptý. Timur’un torunlarý arasýndaki mücadele Ebülhayr’a Türkistan’ýn
iç iþlerine karýþma fýrsatý verdi; onlardan
Ebû Said Mirza Han’ýn Semerkant’ta tahta çýkmasýna yardým etti (855/1451). Mâverâünnehir’in siyasî ve iktisadî hayatýnda etkili bir þahsiyet olan Nakþibendî þeyhi Ubeydullah Ahrâr, Ebülhayr’ýn Timurlular’dan Uluð Bey’in kýzý Râbia Sultan Begüm ile evlenmesini saðladý. Topraklarýný
ve nüfuzunu giderek geniþleten Ebülhayr
872’de (1468) vefat etti. Oðlu Þah Budak
da ayný yýl öldürüldüðünden Þah Budak’ýn
on yedi yaþýndaki oðlu Þeybânî Muhammed etrafýndaki çok az insanla ortada kaldý. Þeybânî Han önce Astarahan’a gitti, bir
süre sonra düþmanlarýnýn takibinden kurtulmak için Taþkent’e geçip burada hüküm
sürmekte olan Çaðatay Haný Mahmud
Han’ýn hizmetine girdi; hizmetinden memnun kalan Mahmud Han, Türkistan’ý (Yesi)
kendisine yurtluk olarak verdi (893/1488).
Bölgede giderek güçlenen Þeybânî Han
905-913 (1500-1507) yýllarý arasýnda Mâverâünnehir, Hârizm ve Horasan’ýn hemen
hemen bütün þehirlerini ele geçirdi ve
Þeybânîler (Özbekler) adýyla bilinen hânedaný kurdu (905/1500). Þeybânî Han, Cengiz soyundan olmayan Timurlular’ýn elinden saltanat hakkýný alarak hanlýðý ve yasayý yeniden canlandýrdý. Orta Asya’da Sünnîliðin en güçlü temsilcisi konumuna geldi ve Ýran’da bir Þiî devleti kuran Þah Ýsmâil ile mücadeleye giriþti. Hâkimiyet hakkýný sadece oðullarý ile sýnýrlandýrmayan
Þeybânî Han, Ebülhayr Han’ýn diðer oðullarýnýn hâkimiyete ortak olmasý fikrini benimsedi. Nitekim vefatýndan sonra hânedanýn baþýna oðlu deðil sülâlenin en yaþlý
üyesi olan Köçkünçi (Köçküncü) Han (Muhammed b. Ebülhayr) geçti. Cuci’nin oðlu
Þeybân’ýn neslinin hâkimiyeti Hârizm’de
45
ÞEYBÂNÎLER
uzun süre devam ettiði halde tarihçiler,
Þeybânîler adýný Muhammed Þeybânî’nin
soyundan gelen Mâverâünnehir’deki hükümdarlar için kullanmýþtýr (ÝA, XI, 457).
Bunlara Muhammed Þeybânî Han’ýn dedesi Ebülhayr’a nisbetle Ebülhayrîler denilirken yine Þeybân’ýn soyundan gelen baþka bir kol Arabþah b. Pûlâd’a nisbetle Arabþâhîler (Yâdigârîler) adýyla tanýnmýþtýr (bk.
HÎVE HANLIÐI). Ebülhayrîler X. (XVI.) yüzyýl boyunca bugünkü Güney Kazakistan,
Güney ve Doðu Özbekistan, Tacikistan ve
Kuzey Afganistan’da hüküm sürmüþler,
Arabþâhîler X-XI. (XVI-XVII.) yüzyýllarda zamanýmýzdaki Türkmenistan, Batý Özbekistan ve Aþaðý Amuderya’ya hâkim olmuþlardýr (EI 2 [Ýng.], IX, 428).
916 (1510) yýlýnda Þah Ýsmâil’le yaptýðý
savaþta yenilgiye uðrayýp hayatýný kaybeden Þeybânî Han’ýn ölümünün ardýndan
Þeybânîler, Þah Ýsmâil’e baðlýlýklarýný bildirdiler ve çeþitli armaðanlar gönderip Mâverâünnehir’e girmemesini rica ettiler. Bir
anlaþma yaparak Ceyhun’un sol tarafýndaki bütün yerleri Þah Ýsmâil’e býraktýlar.
Ancak Þah Ýsmâil sözünde durmadý, Bâbür’ü Mâverâünnehir üzerine sefere teþvik etti ve Semerkant’ý almasýný saðladý
(917/1511). Fakat Bâbür hiç beklemediði
bir sorunla karþýlaþtý. Koyu Sünnî olan Buhara ve Semerkant halký Þiîler’le iþ birliði
yaptýðý için kendisinden koptu. 918 (1512)
yýlýnda Ubeydullah Han kumandasýndaki
Þeybânî ordusu Kul-Melik mevkiinde Bâbür’ü aðýr bir yenilgiye uðrattý. Bâbür ailesini ve hazinesini alýp Semerkant’tan kaçtý. Þehre giren Ubeydullah Han halk tarafýndan büyük bir sevinçle karþýlandý. Sülûkü’l-mülûk adlý eserini Ubeydullah Han’a
ithaf eden Fazlullah b. Rûzbihân-ý Huncî,
Semerkant'ýn ileri gelenlerinin toplandýðý
cuma camisinde onun adýna hutbe okudu. Þeybânîler’in bu baþarýsý Þah Ýsmâil’i
endiþelendirdi ve onlarla savaþmak üzere
bir ordu gönderdi. Bâbür kumandasýndaki bu ordu Karþi’yi zaptederek halký kýlýçtan geçirdi; ancak bir süre sonra Þeybânîler’in âni baskýnýna uðrayýp maðlûp oldu
(918/1512). Bu olayýn ardýndan Bâbür Mâverâünnehir’den vazgeçti. Böylece baþta
Buhara ve Semerkant olmak üzere bütün
Mâverâünnehir tekrar Þeybânîler’in eline
geçti. Þeybânîler, 1512’de Köçkünçi Han’ýn
baþkanlýðýnda toplanan kurultayda ülke
topraklarýný kendi aralarýnda yeniden taksim ettiler. Kurultayda Köçkünçi Han’dan
sonra kimin han olacaðý belirlendi ve onun
ölümüyle ortaya çýkmasý muhtemel veraset tartýþmalarý bir ölçüde önlenmiþ oldu.
46
Köçkünçi Han’dan (ö. 936/1530) sonra
tahta oðlu Ebû Said Han geçti. Üç yýl kadar hükümdarlýk yapan Ebû Said Han’ýn
ardýndan Muhammed Þeybânî Han’ýn yeðeni Ebülgazi Ubeydullah Han b. Mahmûd, Þeybânî tahtýna çýktý. Cesur ve dirayetli bir devlet adamý olan Ubeydullah
Han ülkenin birliðini saðlamak amacýyla
birçok giriþimde bulundu. Buhara’yý devlet merkezi yaptý. Osmanlý Padiþahý Kanûnî Sultan Süleyman’a elçi gönderdi. Dýþ
siyasette Horasan için verilen mücadelelerde Ýranlý güçlere sürekli engel oldu. Ancak kendisinden sonra gelen I. Abdullah
Han b. Köçkünçi (1539-1540), Buhara’da
Abdülaziz Han (1540-1550) ve Semerkant’ta Abdüllatîf Han b. Köçkünçi (1540-1552)
dönemlerinde iç mücadeleler þiddetlendi
ve merkezî otorite zayýfladý. Nevruz Ahmed Han b. Süyûncuk ve I. Pîr Muhammed Han b. Canbeg’in ardýndan 968 (1561)
yýlýnda Þeybânî tahtýna çýkan Ýskender Han
b. Canbeg (1561-1583) devleti bizzat yönetmediðinden onun döneminde fiilî yönetim oðlu Abdullah tarafýndan yürütüldü.
Buhara’da oturan II. Abdullah Han b. Ýskender’in hükümranlýðý sýrasýnda (15831598) merkezî otorite yeniden tesis edildi. Bütün Türkistan ülkesi bir devlet halinde birleþtirildi. Bu dönemde Safevîler ile
savaþlar devam etti ve Horasan yeniden
Þeybânîler’e baðlandý. II. Abdullah, Safevîler’e karþý Osmanlý Sultaný III. Murad ve
Bâbürlü Hükümdarý Ekber Þah’a yaklaþtý.
Fakat ölümünün ardýndan oðullarý arasýnda taht mücadelesi baþladý. Oðlu Abdülmü’min tahta geçtikten altý ay sonra öldürülünce Mâverâünnehir ve Belh’te Þeybânî hâkimiyeti nihayete erdi. Tahta II. Pîr
Muhammed Han b. Süleyman geçti. 1006
(1598) kýþýnda Buhara’da bazý karýþýklýklar çýktý. II. Pîr Muhammed emîrleri tasfiye etmeye kalkýþýnca Þeybânîler’in anne
tarafýndan akrabasý olan Canoðullarý’nýn
(Astarahanlýlar) kurucusu Bâký Muhammed’in müdahalesiyle karþýlaþtý. Yapýlan savaþta Pîr Muhammed bozguna uðrayýp hayatýný kaybetti. Böylece baþta Buhara Hanlýðý olmak üzere Türkistan’da Þeybânîler
sülâlesinin hükümranlýðý sona ermiþ oldu
(1007/1599). Hârizm (Hîve) Hanlýðý XVIII.
yüzyýlýn sonuna kadar Þeybânîler’in ikinci
derecede bir kolu olan Arabþâhîler’in idaresi altýnda kaldý.
Þeybânîler’de hanlarýn kurultaya baþkanlýk etme, sikke bastýrma ve hutbe okutma gibi hâkimiyet sembolleri dýþýnda bir
otoriteleri yoktu. Ýktidarlarý kendilerine ayrýlan bölgeyle sýnýrlýydý. Ubeydullah Han,
kýsa süren hükümranlýðý döneminde Sabran þehrini Türkistan’ýn en önemli ilim
merkezlerinden biri haline getirmiþtir. Bu
arada Horasan ve Mâverâünnehir’de muhteþem bir medrese yaptýrarak Horasan,
Herat, Tebriz, Buhara ve Semerkant’ýn en
seçkin âlimlerini buraya davet etmiþtir.
Þeybânîler döneminde Dost Muhammed
Hacý Nayman, Nâdir Bey Konrat, Hâfýz Konrat, Dost Muhammed Mirza Konrat ve Mîr
Ali Tarhanoðlu gibi birçok þair yetiþmiþtir.
Bu þairlerin bazýlarý þiirlerini Farsça söylemiþ, ancak Türkçe þiirleri daha makbul sayýlmýþtýr. Ubeydullah Han ve halefleri birçok Farsça eserin Türkçe’ye çevrilmesini
saðlamýþtýr. Bu dönemde Türkçe eserler
de kaleme alýnmýþ, Reþîdüddin Fazlullah-ý
Hemedânî’nin Câmi£u’t-tevârîÅ’i Uygur ve
Arap alfabesiyle Türkçe’ye tercüme edilmiþtir. Ubeydullah Han ile oðlu Abdülaziz
Han Mîr Arab, Mollazâde Molla Osman,
Mevlânâ Muhammed Dâye, Mîr Gazanfer
gibi âlimleri korumuþtur. Abdüllatif Han
ile Nevruz Ahmed Han, eski Türk devlet
geleneklerine çok sadýk olup din âlimlerinin devlet iþlerine karýþmasýndan hoþlanmazlardý. Ancak daha sonra Nakþibendî
þeyhleri Taþkent, Fergana ve Kâþgar’da siyasî bakýmdan çok etkin bir konuma yükselmiþtir.
Ubeydullah Han’ýn Buhara’da hüküm süren âlim oðlu Abdülaziz Han, Buhara’da
bugün de ayakta olan ve kendi adýyla anýlan medreseyi âdeta bir sanat akademisi
haline getirmiþtir. Ýyi bir hattat olan Abdülaziz Han, Mîr Ali Herevî, Mahmud Müzehhib ve Mîrek Münþî gibi hattat ve ressamlarý bir araya getirerek Buhara mektebi adý verilen sanat mektebini teþkil etmiþtir. Abdülaziz Han 1544 yýlýnda Buhara’nýn yeni mahallelerini çevreleyen bir sur
yaptýrmýþ, Belh þehri bu dönemde tarihinin en kalabalýk ve en bayýndýr devrini yaþamýþ, Abdülaziz Han zamanýnda Zerefþan havzasýyla Hârizm arasýndaki halka yer
deðiþikliði yaptýrýlmýþ ve Türk aþiretlerinin
birbirleriyle kaynaþmasý saðlanmýþtýr. Abdülmü’min Han, eski Belh’in en güzel ve
en muhteþem binalarý olma özelliðini zamanýmýza kadar korumuþ olan Hâce Ebû
Nâsýr Pârsâ ve Hâce Akaþe’nin türbelerini yaptýrmýþ, medrese ve dârüþþifâlar inþa ettirmiþtir.
Çevresine dönemin en seçkin riyâziye
âlimlerini toplayan Abdüllatif Han riyâzî
ilimlerde kendini Uluð Bey’in halefi sayý-
ÞEYBE (Benî Þeybe)
yordu. Sadrüþþerîa’nýn MuÅta½arü’l-Višåye adlý fýkýh kitabýna Þeybânîler dönemi âlimlerinden Kuhistânî’nin yazdýðý Câmi£u’r-rumûz adlý þerh yalnýz Türkistan’da deðil birçok Ýslâm memleketinde yaygýndýr. Kâtib Çelebi, Kuhistânî’den övgüyle söz etmektedir. Þeybânîler devrinde Moðolca’nýn yerini Türkçe, Uygur harflerinin
yerini Arap harfleri almýþtýr. Edebî Çaðatayca, Þeybânî Han ve Ubeydullah Han
zamanýndan baþlayarak sadeleþtirilmiþtir.
Þeybânîler’in tarihleri, Timur devrinde olduðu gibi önce Uygur bahþýlarý tarafýndan
Uygur alfabesiyle yazýlýyordu. Daha sonra
bu eserler Arap harfleriyle Türkçe’ye tercüme edilmiþtir.
M. Fuad Köprülü, Þeybânîler döneminde vakýflara olumsuz müdahalelerin yapýldýðýný söyler. Ancak son araþtýrmalarda bu
dönemde de çok sayýda vakýf kurulduðu
belirlenmiþtir. Þeybânî Han, Mâverâünnehir’i ele geçirdiði zaman vakýflarýn durumu
ile yakýndan ilgilenmiþ, Mihmânnâme-i
BuÅârâ müellifi Huncî’yi Semerkant’taki
vakýflarýn denetiminde þehrin kadýsý ile birlikte görevlendirmiþtir. Þeybânîler devrinde Timurlular’a ait vakýflar devam ettirildiði gibi yeni vakýflar da kurulmuþtur. Semerkant'ta Þeybânî Han tarafýndan yaptýrýlan Medrese-i Hânî için kurulan vakfa
tahsis edilen mülklerin önemli bir kýsmýný
Þeybânî Han’ýn Semerkant’ý ele geçirmesi
esnasýnda sahip olduðu mülkler oluþturmaktadýr. Þeybânî Han þahsî mülkiyeti vazgeçilmez bir unsur olarak tanýmýþ ve toprak meselelerinde Ýslâm hukukunu esas
almýþtýr. Bu dönemin önemli medreselerinden olan Mîr Arab ve Kuþ medreselerinin vakýflarýna ait belgeler günümüze kadar gelmiþtir. Köçkünçioðullarý’ndan Abdüllatif Han’ýn Nakþibendî Þeyhi Ubeydullah
Ahrâr ailesinin mallarýný aile üyelerinden
birine geri verdiðini gösteren 950 (1543)
tarihli bir yarlýk bulunmaktadýr. 954 (1547)
tarihli baþka bir belgeden Semerkant civarýndaki bazý topraklarýn Kübrevî þeyhi
Hüseyin Hârizmî’ye hankah kurmasý için
vakfedildiði anlaþýlmaktadýr.
Þeybânî Han döneminde uygulanan malî tedbirler, ayrýca yaðmalar, müsâdereler
ve para deðerinin halkýn zararýna olacak
þekilde tesbiti özellikle Herat’ýn eski zenginliðine büyük darbe vurmuþ, Safevî istilâsý þehir için bundan daha aðýr bir felâket olmuþtur. Þiî taraftarlarý Safevî topraklarýna, Þiî idaresinde kalmak istemeyen Sünnîler ise, Mâverâünnehir ve Bâbür
Han’ýn hâkimiyeti altýndaki Kuzey Hindis-
tan bölgelerine kalabalýk kafileler halinde
hicret etmek zorunda kalmýþ, bu durum
bölgenin etnik yapýsýnýn deðiþmesine yol
açmýþtýr. Þeybânî Han soyundan gelenlerin
bugünkü Özbekistan topraklarýnda 1920’lere kadar hâkimiyetlerini çeþitli adlarla
sürdürmüþ olmalarýna raðmen Özbekistan tarihçiliðinde Þeybânîler devri ihmal
edilmiþtir. Bilhassa Özbekistan’ýn baðýmsýzlýðýna kavuþmasýndan sonra okutulan
ders kitaplarýnda Timur ve Bâbür aþýrý derecede övülürken Þeybânî Han ve döneminin çok kýsa bilgilerle geçiþtirilmesi dikkat çekmektedir.
ÞEYBÂNÎ HÜKÜMDARLARI
Muhammed Þeybânî
Han b. Þah Budak
(905/1500)
Köçkünçi Han Muhammed
b. Ebülhayr
(916/1510)
Ebû Said Han b. Köçkünçi
(936/1530)
Ubeydullah Han b. Mahmûd
(940/1533)
I. Abdullah Han b. Köçkünçi
(946/1539)
Abdülazîz Han
b. Ubeydullah Han
(Buhara’da)
(946-957/1539-1550)
Abdüllatîf Han b. Köçkünçi
(Semerkant’ta)
(947-959/1540-1552)
Nevruz Ahmed Han
b. Süyûncuk (Barak Han)
(958/1551)
I. Pîr Muhammed Han b. Canbeg
(964/1557)
Ýskender Han b. Canbeg
(968/1561)
II. Abdullah Han b. Ýskender
(991/1583)
Abdülmü’min Han
b. Abdullah
(trc. Lale Arslan), Ýstanbul 1999, s. 367-377; Nurten Kýlýç, Siyasal Kültürde Deðiþim: Þeybani
Han ve Özbek Siyasal Oluþumu: 1500-1510
(doktora tezi, 1999), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 20-188; a.mlf., “XVI. Yüzyýlda Orta Asya’da Politik Düzen: Mâverâünnehir-Özbek Hanlýðý
(Þibaniler) Meþruiyet, Hakimiyet ve Hukuk”,
Türkler (nþr. Hasan Celal Güzel v.dðr.), Ankara
2002, VIII, 624-632; Abdullah Gündoðdu, “Þiban
Han Sülalesi ve Özbek Ulusunun Teþekkülü”,
a.e., VIII, 606-615; E. A. Davidoviç v.dðr., Serebryanýe monetý Muhammed Þeybani hana,
Moskva 2006, s. 1-13; A. A. Semenov, “K voprosu o proishojdenii i sostave uzbekov Þeybanihana”, Trudi akademi nauk Tadjikskoy SSR,
XII, Duþanbe 1953, s. 3-37; M. Fuad Köprülü,
“Çaðatay Edebiyatý”, ÝA, III, 306-312; L. Bouvat,
“Þeybânî Han”, a.e., XI, 454-456; W. Barthold,
“Þeybânîler”, a.e., XI, 456-458; R. D. McChesney,
“Sýbaný Khan”, EI 2 (Ýng.), IX, 426-428; a.mlf.,
“Sýbanids”, a.e., IX, 428-431; Kemal Eraslan,
“Çaðatay Edebiyatý”, DÝA, VIII, 173-174.
ÿÝsmail Türkoðlu
–
—
ÞEYBÂNÝYYE
( ‫) א‬
Hâricî fýrkalarýndan
Seâlibe’ye baðlý Þeybân b. Seleme’nin
(ö. II./VIII. yüzyýlýn ortalarý [?] )
görüþlerini benimseyen grup
˜
(bk. SEÂLÝBE).
–
™
—
ÞEYBE
˜
(bk. ABDÜLMUTTALÝB).
™
(1006/1598) (6 ay)
II. Pîr Muhammed Han
b. Süleyman
(1006-1007/1598-1599)
BÝBLÝYOGRAFYA :
Mirza M. Haydar Duglat, Târîh-i Reþîdî (trc. A.
Urunbaeva v.dðr.), Almatý 1999, s. 196-217; Ebülgazi Bahadýr Han, Þecere-i Türk (trc. Rýza Nur), Ýstanbul 1925, s. 187-205; A. Zeki Velidî Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakýn Tarihi (Ýstanbul
1942-47), Ýstanbul 1981, s. 125-126, 179-182; Mustafa Kafalý, “Þiban Han Sülâlesi ve Özbek Ulusu”,
Atsýz Armaðaný (haz. Erol Güngör v.dðr.), Ýstanbul 1976, s. 295-306; B. G. Gafurov, Tadjiki, Duþanbe 1989, s. 261-287; E. A. Allworth, The Modern Uzbeks: From the Fourteenth Century to
the Present: A Cultural History, Stanford 1990,
s. 47-58; Ahmadali Askarov, Ýstoriya Narodov
Uzbekistana, Taþkent 1993, s. 5-19; Mehmet Alpargu, Onaltýncý Yüzyýlda Türk Dünyasý I: Özbek ve Kazak Hanlýklarý, Ankara 1994, s. 2151; a.mlf., “Türkistan Hanlýklarý”, Genel Türk
Tarihi (nþr. Hasan Celal Güzel – Ali Birinci), Ankara 2002, V, 229-312; Baymirza Hayit, Türkistan Devletlerinin Millî Mücadeleleri Tarihi, Ankara 1995, s. 7-10; R. Grousset, Bozkýr Ýmparatorluðu (trc. Reþat Uzmen), Ýstanbul 1996, s. 442452; J. P. Roux, Orta Asya: Tarih ve Uygarlýk
–
—
ÞEYBE (Benî Þeybe)
( )
˜
Kureyþ kabilesinin
hicâbe görevini yürüten bir kolu.
™
Kabileye adýný veren Þeybe’nin nesebi
Þeybe b. Osman b. Ebû Talha b. Abdüluzzâ vasýtasýyla Adnân’a ulaþýr. Benî Þeybe
mensuplarý Þeybî ve Kusay b. Kilâb’ýn oðlu Abdüddâr’a nisbetle Abderî nisbeleriyle anýlýr. Kabilenin Ýslâm tarihindeki önemi, Kâbe hizmetlerinden hicâbeyi Þeybe
b. Osman’dan itibaren günümüze kadar
sürdürmüþ olmasýdýr. Mekke’nin fethinden
sonra Hz. Peygamber, Kâbe’nin anahtarlarýný daha önce de hicâbe görevini yürütmekte olan Osman b. Talha’ya ve amcasýnýn oðlu Þeybe b. Osman’a verdi. Osman
b. Talha’nýn vefatýndan sonra hicâbe görevi
Þeybe b. Osman’a geçti ve onun nesli tarafýndan yürütüldü. Bu sebeple Benî Þeybe mensuplarý Hacebî nisbesiyle de anýlýr
(bk. HÝCÂBE).
47