POSA (DİYET LİFİ) - Prof. Dr. Zafer Malazgirt

NĠYE POSA ALMALIYIZ?
POSA NEDĠR
Posa, diyet lifidir ve bitkisel besinlerimizin, insan
sindirim enzimleri tarafından sindirilemeyen
bölümüdür. Çözünür ve çözünmez olarak iki gruba
ayrılır.
Çözünmez posa; bitkinin destek dokusu kökenlidir.
Selüloz, hemiselüloz ve lignin gibi bitkinin şekil ve
sertliğini veren bileşenler bu grubun içinde yer alır.
Çözünmez posa, genellikle fermente olmaz ve emilmez. Kalın barsakta etkindir. Besinlerin barsaklar-dan
geçişini hızlandırır, hacim oluşturur ve doygun-luk hissi
sağlar. Ayrıca glukoz emilimini de yavaşla-tır. Doğada
saflaştırılmamış tahıllarda, buğday kepeğinde, bezelye
ve yulaf lifinde bol bulunur.
Çözünür posa; pektinler, müsilaj, fruktooligosakkaritler (FOS), guar ve benzeri bitkilerin
sakızlardır. Kolonda fermente olarak kısa zincirli yağ
asitlerine dönüşür. Bu yağ asitleri kalın bar-sak
mukozasının önemli bir enerji kaynağıdır ve mukoza
sağlığını olumlu yönde etkiler. Özellikle FOS kalın
barsakta yararlı bifido maya bakterileri-nin
çoğalmasını sağlar, ortamda yağ asitlerini artırarak,
pH’yı düşürür ve zararlı mikroorganiz-maların
çoğalmasını engeller. Yağ asitleri su ve
elektrolitlerin emilimini artırarak ishali azaltır,
glisemik indekslerinin düşük olması nedeniyle kan
şekerini kontrol eder. FOS, en çok soğan,
olgunlaşmamış muz, arpa, sarımsak, enginar ve
işlenmemiş tam buğday tanesinde ve keten
tohumunda bulunur.
POSANIN SAĞLIĞIMIZA ETKĠSĠ
Posa, bir prebiyotiktir. Prebiyotik, barsak
tarafından emilemeyen ancak barsaktaki yararlı
bakteriler tarafından kullanılarak onların
çoğalması ve işlevlerinin artmasını sağlayan
karbohidratlardır.
Çevremizdeki birkaç ağaca göre büyük ve sağlıklı
bir ormanın yaşamımıza, ruh ve beden sağlığımıza
etkisi ne ise, yararlı barsak bakterilerinin çoğalmasının da iç dünyamıza katkısı benzerdir. Yetişkin bir
insanın barsağında ağırlığı 1-1.5 kg’ı bulan yüz trilyondan fazla bakteri vardır. Her bir bakterinin kendine özgü sindirim ve metabolizma fonksiyonu olduğunu düşünürsek, bu bakteri topluluğunun (flora) tıpkı
böbrek veya karaciğer gibi büyük ve karmaşık bir
organ olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu flora
içinde bifidobakteri ve laktobasiller yararlı; E.coli,
tifo, helikobakter pilori (ülser mikrobu) ve klostiridyum (besin zehirlenmesi mikrobu) ise zararlı bakterilerdir. Posa, yararlı bakteriler tarafından tüketilir.
Zararlı bakteriler ise bu karbohidratları kullanamaz.
Yararlı bakterileri çoğaltan posa, sağlığımıza ve
kendimizi iyi hissetmemize yardımcı olur.
Posa, bir “kendini iyi hissetme” etkenidir. Posa
alan ve barsaklarında yararlı bakterilerin çoğalmasını
sağlayan insanların sindirim sistemleri düzenli çalışır.
Bunun sonucu olarak insan kendini iyi ve sağlıklı
hisseder.
POSANIN YARARLARI
Posa, su tutma özelliği nedeniyle mide içeriğini
artırır ve boşalmasını geciktirir. Bu etkinin en büyük
yararı tokluk hissi yaratması ve yeniden yemek
yeme dürtüsünü geciktirmesidir. Bu özelliği
nedeniyle posanın zayıflama diyetlerinde önemli bir
yeri vardır.
Yulaf lifi içinde bulunan beta-glukan, diyet
içindeki diğer besinlerin emilimini yavaşlatır. Betaglukan, mide ve ince barsakta bir jöle kıvamını alır
ve besin parçacıklarını sarmalar. Sindirim
enzimlerinin besin parçacıklarına ulaşımını
zorlaştırır, parçalanmış besin öğelerinin ise emilimini
geciktirir. Böylece sindirim işlevinin yavaşlamasına,
kan şekeri ve kolesterol düzeylerinin yavaş artışına
ve açlık dürtüsünü körelmesine yol açar.
Diyetimizdeki posanın enerji değeri düşüktür.
İnce barsaklardan şeker emilimini yavaşlatarak kan
şekeri düzeyinin aşırı dalgalanmasını engeller. Çay
şekeri ve nişasta gibi posasız rafine şekerlerin
yenmesi kan şekerini hızla yükseltir ve aşırı insülin
salınımına yol açar. Kan şekeri bu kez şiddetle
düşer ve bir saat gibi kısa bir süre içinde sanki hiç
yemek yenmemiş gibi açlık hissedilmesine yol açar.
Posasız beslenme, ani kan şekeri değişiklikleri
yoluyla şişmanlığa, şeker hastalığına ve sağlıksız bir
yaşama yol açtığını söylemek mümkündür. Şeker
hastalığı olan veya riski bulunanların posalı
beslenmesi çok yararlıdır.
Besinlerimizdeki posa; glisemik indeksi
düşürerek, emilimi yavaşlatarak ve açlık hissini
geciktirerek sık beslenme ihtiyacını azaltır. Bu
özellik, şişmanlığa karşı etkili bir önlemdir.
Şişmanlığı önleyerek uzun vadede gelişecek şeker
hastalığı, kalp ve damar hastalıkları ile inme riskini
azaltır. Glisemik indeks, herhangi bir besinin
yenmesinden iki saat sonra vücutta görülen kan
şekeri yükselmesi yanıtının, standart beyaz ekmeğin
aynı miktarının yarattığı yanıta olan yüzdesidir.
Örneğin kepekli ekmeğin glisemik indeksi, yani kan
şekerini 2. saatte yükseltme şiddeti, beyaz
ekmekten düşüktür. Aynı şekilde armutun glisemik
indeksi de elmadan azdır.
Posa, barsak mukozasını ve yararlı bakterileri
koruyarak barsak ve vücut sağlığımıza çok olumlu
etkiler yapar. Sağlıklı bir sindirim ve emilim
fonksiyonu diğer sistemlerin de düzenli çalışmasına
katkı sağlar. Uygun fizyolojik ortamda vitamin,
kalsiyum ve magnezyum emilimleri artar. Bunun
sonucu olarak kendimizi daha sağlıklı ve zinde
hissederiz.
Posa, kalın barsağın emilim ve dışkı oluşturma
yeteneğini güçlendirir. Barsak geçiş süresini
düzenler, ishal ve kabızlığı önler. Dışkı miktarını ve
kalitesini artırır. Sağlıklı ve düzenli bir dışkılamaya
katkı sağlar.
Posa, kolesterol emilimini geciktirir ve kısmen
engeller. Ayrıca safra asitlerinin karaciğer ve barsak
arasındaki döngüsünü yavaşlatır ve karaciğerin
kolesterol sentezini azaltır. Bu etkilerin bir sonucu
olarak kan kolesterol düzeyini düşürür. Damar
sertliği, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları
riskini en aza indirir.
Posa, toksik etkileri olan katkı ve kimyasal
maddelerin ve ilaçların barsaktan atılmasını
hızlandırır. Antibiyotik kullanımı sonucu bozulan
florayı, prebiyotik etkisiyle yararlı bakteriler lehine
düzeltir. Zararlı bakterilerin ve virüslerin çoğalmasını
baskılar.
Bitkisel ağırlıklı ve posadan zengin bir
beslenme alışkanlığı olan insanlarda uzun dönemde
kalın barsak, rektum, yumurtalık ve meme kanseri
gelişme sıklığı daha düşüktür. Bitkisel besinlerin ve
posanın kalın barsak kanserine karşı koruyucu
olduğu bugün artık kabul edilen bir gerçektir. Bitki ve
posa tüketiminin kalın barsak kanserine karşı
koruyucu etkileri bu broşürde anlatılan yararlı etkiler
yoluyla açıklanmaktadır. Yanmış hayvani yağların
az tüketilmesinin de önemli bir etkisi vardır. Posa,
östrojen hormonu metabolizmasını düzenleyerek
yumurtalık ve meme kanseri riskini azaltır.
Diyet posası, sağlıklı yaşam için günlük
beslenmenin içinde yer almalı ve tercihen doğal
besinlerle alınmalıdır. Yeterli beslenmenin olmadığı,
çiğneme, yutma veya sindirme işlevlerinin
bozulduğu değişik hastalık hallerinde farklı posa
preparatları kullanılabilir. Laktüloz, ispagula ve guar
(sakız), FOS bitki tozları ile kepek ve yulaf ticari
formlarda hazırlanmış çözünür ve çözünmez posalı
ürünlerdir.
HERGÜN NE KADAR POSA
ALMALIYIZ?
Posa ihtiyacımız yaşla birlikte artar. Ġki yaşından
büyük çocuklara günde 5 g posa yeterlidir. Yirmi
yaşından büyük yetişkinlerin günlük posa
ihtiyacı 25-30 g’dır.
Yaşlılarda bu miktar biraz daha artırılmalıdır. Aşırı
posa tüketiminin bir avantajı yoktur. Günde 35 g ve
daha üzerinde posa almak, diğer besin öğelerinin
emiliminde zorluk ve dolayısıyla eksikliklere yol
açabilir.
POSA HANGĠ BESĠNLERDE
VARDIR?
Posa içeriği en yüksek doğal besin grubu
baklagillerdir (kurufasulye, nohut, barbunya, soya).
Bunları sert kabuklu yemişler, kepeği ayrılmamış
tam tahıl ürünleri (buğday, yulaf ve çavdar),
sebzeler (bezelye, taze fasulye, pırasa, ıspanak) ve
kuru ve taze meyveler (ayva, armut, ham muz ve
narenciye) izler.
Besin öğelerinin 100 gramlarındaki
toplam diyet posası miktarı
Besin Grupları
Posa Miktarı (g)
Kurubaklagiller Ortalaması (pişmiş)
Barbunya (çiğ)
Barbunya (pişmiş)
Kuru fasulye
Mercimek (pişmiş)
Sert kabuklu yemişler Ortalaması
Badem
Yer fıstığı
Kestane
Ceviz
Tahıllar ortalaması
Buğday kepeği
Yulaf ezmesi
Bulgur
Tam mısır ekmeği (4 dilim)
Tam buğday ekmeği (4 dilim)
Mısır gevreği
Beyaz ekmek (4 dilim)
Mısır (haşlanmış)
Makarna (pişmiş)
Pirinç (pişmiş)
6
5.7
3,7
25,9
5.5
9
8,1
14,3
6,8
5,2
5
13,4
8.0
2.4
2.0
1.4
0.6
44.0
15.0
14
5.0
Sebzeler ortalaması (pişmiş)
Asma yaprağı (pişmiş)
Enginar (pişmiş)
Taze bezelye (pişmiş)
Taze fasulye (pişmiş)
Taze soğan (çiğ)
Pırasa (pişmiş)
Ispanak (pişmiş)
Brokkoli (pişmiş)
Havuç(pişmiş)
Beyaz lahana (çiğ)
Karnabahar (pişmiş)
Haşlanmış patates
4.0
11.0
6.5
5.2
3.8
3.1
3,1
3.0
2.8
Tatlı kabak (pişmiş)
Domates (çiğ)
Beyaz lahana (pişmiş)
Salatalık (çiğ)
1.3
1.0
0.8
0.4
Kuru Meyveler ortalaması
Kuru kayısı
Kuru incir
Kuru erik
Yaş meyveler ortalaması
Dut
Böğürtlen
Armut (kabuklu)
Kayısı
Elma (kabuklu)
Muz (ham)
Çilek
Portakal
Armut (kabuksuz)
Greyfurt
Limon (kabuksuz)
Taze incir
Elma (kabuksuz)
Erik
Karpuz, kavun
2,6
2,3
2.0
1.5
18
24
18,5
11.4
2,5
8.4
7.2
4.0
3,4
3.1
2,9
2.8
2,8
2,5
2.0
3.7
3.7
3.4
1.0
0,5
ÖRNEK DĠYET
(Günlük 25 gram posa gereksinimimizi karşılayan
beslenme programı)
Besin Grubu
Porsiyon Sayısı
Miktar(gr)
Posa(g)
1)Süt ve türevleri
2)Et, tavuk, balık,
yumurta
3)Kurubaklagil
4)Ceviz, fıstık, badem
Susam, kestane
2
1
400-500
80-100
−
−
1/2
1 avuç
30 (çiğ)
15
6
1
1
1
50
150
2
2
1
150
3
6)Meyve
(Armut, elma,
İncir, portakal)
2-3
300-450
6
7)Tahıllar
Kepek ekmeği
Bulgur
6 ince dilim
1
150
50
6
2
5)Taze sebze
Yeşil yapraklı sebzeler
(ıspanak, pırasa)
Domates, havuç
Diğerleri
(karnıbahar, lahana)
HER GÜN 25 g POSA ALMAK
MÜMKÜN MÜ?
Posalı yiyecekleri bilen ve buna uygun beslenme
arzusunda olan bir insanın her gün 25-30 gram posa
alması kolaylıkla mümkündür. Kahvaltı ve diğer
öğünlerde beyaz ekmek yerine birkaç dilim kepekli
ekmek tüketilmesi, öğle yemeğinde hamburger veya
döner yerine etli taze fasulye veya bezelye gibi bir
tabak sebze yemeğinin ve yanında salatanın
tüketilmesi, akşam yemeğinde çorbalardan
mercimek veya sebze çorbasının tercih edilmesi,
pirinç yerine bulgur pilavının seçilmesi, etlerin
yanında sebze haşlamalarının tüketilmesi, ıspanak,
zeytinyağlı pilaki veya yaprak sarması gibi
geleneksel yemeklerimize rağbet edilmesi bu
mitarda posa almamızı sağlayacaktır. Her gün ara
öğünlerde yenen bir elma veya armut, az miktarda
tüketeceğimiz fındık, ceviz ve badem hem mineral
ve vitamin hem de posa ihtiyacımızı karşılayacaktır.
Gün içinde tüketeceğimiz tatlılardan bile posa
almamız mümkündür. Aşure, kabak tatlısı, ayva
tatlısı ve elmalı turta günlük posa ihtiyacımızın
karşılanmasına katkı sağlar. Susam, keten tohumu,
çörek otu ve çam fıstığı gibi tohumlar, maydanoz,
roka, tere otu gibi yeşillikler, leblebi, nohut ve
patlamış mısır gibi çerezler de gün içinde posa
ihtiyacımızın karşılanmasına destek olur. Perhiz
yapanlar, posa alımına dikkat etmezlerse kabızlık
çekmeye başlarlar. Perhiz yapan veya değişik
nedenlerle yeterince beslenemeyenlerin barsak
işlevleri bozuktur. Bu durumdaki kişilerin gün içinde
yedikleri çorba, yoğurt veya salatalarına kepek
katmaları veya posa destekleyici tozları (guar ve
ispagula bitki sakızı tozları) tüketmeleri bu
sorunlarını büyük ölçüde azaltır.
Bu broşür, beslenme ve sağlık bilgilerinize katkı yapmak üzere sizler için
hazırlandı. Özellikle spastik kolon veya irritabl kolon tanıları almış; kabızlık,
ishal ve dışkılama sorunları yaşayan hastalarımıza katkı yapması amaçlandı.
Hazırlanmasında tıbbi ve diyet bilimi bilgilerinden yararlanıldı, uygun
kaynaklara başvuruldu. Derlenen bilgilerin, yöremizin yaşam ve beslenme
alışkanlıklarına uygun biçimde anlatılmasına ve kolay anlaşılır olmasına özen
gösterildi. Buradaki bilgiler, öneri niteliğindedir ve hiçbir tedavi yerine
geçmemelidir. Hekim ve diyet uzmanınızın farklı tedavi uygulamaları
olabileceğini lütfen unutmayınız.
Prof. Dr. Zafer Malazgirt
Diyet Uzmanı Güzin Tümer
REFERANSLAR
1) Baysal A. Beslenme. Hatipoğlu Yayınevi, Ankara 2002
2) Baysal A, Aksoy M, Bozkurt N, Mercanlıgil S, Besler T
ve ark. Diyet El Kitabı. Hatipoğlu Yayınevi, Ankara
2002
3) Merdol T, Başoğlu S, Öner N. Beslenme ve Diyetetik
Açıklamalı Sözlük. Hatipoğlu Yayınevi, Ankara 1997
4) Meler R, Demirağ K. Lifler ve kısa zincirli yağ asitleri.
Klinik Nütrisyon, 2002, 78-81
5) Aksoy M. Kanser ve beslenme. Ulusal beslenme
kongresi özet kitabı, 2004