ŞİRİN, Hüseyin-EĞİTİMİN ETKİ ALANINDA SİVİL TOPLUM VE

739
EĞİTİMİN ETKİ ALANINDA
SİVİL TOPLUM VE KÜLTÜREL DEĞİŞİM
ŞİRİN, Hüseyin
TÜRKİYE/ТУРЦИЯ
ÖZET
Eğitim sistemi ile toplumun diğer alt sistemleri pek çok yönden bir birini besler
ve bir birinden yararlanır. Karşılıklı beslenmenin, farklı boyutlarda kültürel değişme
ve gelişmeye yol açtığı söylenebilir. Eğitim sistemi, bir taraftan yetiştirdiği üyeler ile
hem kendini hem de toplumu etkiler. Diğer taraftan toplumda yer alan diğer alt
sistemler ile eğitim sistemi arasında da bir etkileşimden söz edilebilir. Söz konusu
karşılıklı ilişki, besleme ya da etkilemenin biçimi, düzeyi ve etkililiği hem eğitim
sisteminin hem de toplumun örgütlenme biçimi ile doğrudan ilişkilidir. Toplumsal
sistemde bulunan örgütlerin yapısı, özellikleri, bir birleriyle açık ve örtük ilişkileri
karşılıklı beslenmeyi etkilemektedir. Belirtilen karşılıklı beslenmenin, genelde
toplumsal sisteme özelde ise kültürel değişim süreçlerine etkileri olduğu söylenebilir.
Bu çalışmada sivil toplum, sivil toplumun bir göstergesi olan sivil toplum
örgütlerinin eğitim sistemi ile olan ilişkileri, karşılıklı etkileşimleri ve özellikle
de sivil toplumun eğitim sistemine doğrudan ve dolaylı katkılarının kültürel
değişim bağlamında neden ve nasıl olması gerekliliği üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Eğitim sistemi, kültürel değişim, sivil toplum, sivil
toplum örgütü.
ABSTRACT
Civil Society and Cultural Change in the Effect of Field of Education
Educational system and the other sub-systems of the society feed and make
use of each other from a lot of regards. The mutual feed can be said to cause
cultural change and development in different sizes. From one side, the
educational system with the members whom it brings up affects both itself and
the society. From the other side, an interaction can be mentioned between the
other sub-systems in the society and the educational system. The mutual
relation, the feed and the form, the level and the effect power of the influence
are directly connected with both the educational system and the organization
form of the society. The properties, the structure and the mutual open and
closed relation of the organization in the society affects the mutual feed It can
be said that the stated mutual feed has influences on the social system in general
and on the process of the cultural change in special.
In this study, it will be worked hard at the civil society, the relation and the
mutual effect between the NGO (Non Governmental Organization) which is a
740
signal of the civil society and the educational system and especially as the
regards of cultural change, why and how the civil society must assist the
educational system directly or indirectly.
Key Words: Educational system, cultural change, civil society, nongovernmental organizations.
--Eğitim sistemi, içinde yer aldığı toplumun değerleri ile paralel normların
yaşama geçirilmesini amaç edinen bir sistemdir. Eğitim sistemleri, bir yönüyle
içinde bulundukları toplumu olumlu yönde değiştirme ve geliştirme çabası
içinde iken diğer yönüyle toplumun temel kültürel değer ve özelliklerini
korumak için uğraş verirler. Birbirine zıtmış gibi görünen bu süreçler eğitim
sistemlerinin temel işlevlerinden kaynaklanmaktadır. Bu durum, eğitim
sistemlerinin üstlendikleri işin zor ve karmaşık olduğunu ifade etmek için
yeterlidir. Toplumun hedeflenen değişim ve gelişim süreçlerinde belirlenen
kazanımlara ulaşması için eğitim sistemine önemli işlevler düşmektedir. Hatta eğitim
sistemleri kültürel değişme ve gelişme için özel olarak kurgulanmış sistemler olarak
değerlendirilebilir.
Morey ve Luthans’a (1985: 221) göre örgütler, içinde bulundukları toplumun
kültürel paradigmasının bir ürünüdür.dolayısıyla toplumsal temel özelliklerle
toplumda bulunan çeşitli örgütler arasında önemli benzerlikler vardır. Özellikle
eğitim sistemi ile toplumun diğer sistemleri arasında karşılıklı bir bağ, bir
ilişkiden söz edilebilir. Bu anlamda okul toplumun ayrılmaz bir ögesidir. Eğitim
sistemleri, bir taraftan yetiştirdiği insan kaynağı ile doğrudan toplumdaki
sistemleri, dolaylı olarak da toplumu, diğer taraftan ise, yetiştirilmiş bu insan
kaynağı içinde bulunduğu toplumsal sistemler aracılığıyla eğitim sistemini
etkilemektedir.
Eğitim Sisteminin Doğası
Eğitime ilişkin tanımlar incelendiğinde, üç temel bakış açısının varlığından
söz edilebilir. Russell (1976) bu bakış açılarından ilkinin; eğitimin amacının
yetişme olanakları sağlamak ve engelleyici etkileri ortadan kaldırmak,
ikincisinin; bireye kültür vermek ve yeteneklerini mümkün olan en geniş ölçüde
geliştirmek ve üçüncüsünün ise; eğitimin birey açısından değil toplum açısından
ele alınması bağlamında yararlı yurttaşlar yetiştirmek olduğunu ifade
etmektedir. Bu anlamda eğitimin çok yönlü etkilere sahiptir.
Eğitim sisteminin dinamik ve açık bir sistem olarak her türlü etkiye açık
olduğu kabul edilebilir. Burada dinamik kavramı, sistemin zaman içinde şartlara
göre değişkenlik gösterebilme yeteneği anlamında kullanılmıştır. Genelde
eğitim sistemi özelde ise bu sistemin araçları olan okullar, dinamik olan
sosyokültürel ortamda görev yapmaktadırlar. Eğitim sistemleri diğer açık
sistemler gibi, diğer sistemlerle etkileşim içindedirler. Bu, onların dışarıdan
enerji ve kaynak alma durumunda olduklarının bir ifadesi olarak da
741
tanımlanabilir. Açık sistemlerin önemli özellikleri arasında, sistemin diğer
sistemlerle etkileşimde iki temel boyut kullanmaları vardır. Sözü edilen bu
boyutlar “girdi” ve “çıktı”dır. Girdi, sisteme dışarıdan gelen her şey, çıktı ise
çevreye gitmek için sistemden ayrılan her şeydir.
Alver’e (2005) göre eğitim, belli kalıplarla ifade edilmesine karşın hayata
ilişkin tüm olgularla iç içe olan bir kavramdır. Çünkü eğitim, tüm hayatı
kapsayan ve asla okul ve müfredat ile sınırlandırılamayacak kadar kapsamlı,
etkili ve sürekli bir süreçtir. Türkmen (2002) eğitimin; gelir artışı, daha iyi birey
ve halk (kamu) sağlığı, düşük doğurganlık oranı, demokratikleşme, siyasal
iktidarın istikrarlı oluşu, yoksulluk ve işsizliğin azaltılması, artan çevre bilinci,
suç oranlarında düşme, toplumsal suçlarda ve mülkiyet suçlarında azalma olarak
tanımlanan dokuz çıktısından söz etmektedir. Eğitim; bireysel ve toplumsal
yararı, gelişmeyi ve değişime ayak uydurabilmeyi sağlarken, sosyal refahın
artmasına da yardımcı olmaktadır. Değişime ayak uydurabilmek, değişimi
yaratabilmek oldukça zor bir süreç anlamını taşımaktadır.
Eğitim, kişiliğin yetişmesini, bireyi kendi kararlarını veren bir kişi olarak
meydana getiren yeteneklerini ve yaratılışını amaçlamaktadır (Schafer, 2003).
Bu yönüyle eğitim bireyi hayata hazırlamaktadır. Ancak Horst’a (1998) göre
bireylerin hayata hazırlanması demek yalnızca kazançlı bir iş bulmaları değil,
aynı zamanda bireylerin haklarını ve görevlerini anlamış ve topluma katkıda
bulunabilecek üyeler olarak yetiştirilmeleri anlamına gelmektedir.
Bireyin toplumdaki üyelerle birlikte yaşaması, toplumun değerlerini
benimsemesi, toplumsal hayatın normlarına uyması ve grup içinde kendisine
verilecek rolleri yerine getirebilmesi ile toplumsallaşma süreci gerçekleşir. Bu
yönüyle eğitim toplumu etkilemektedir. Buradaki kritik ancak basit soru:
“Eğitim toplumu nasıl etkiler?” olabilir. Aslında verilecek yanıt da en az soru
kadar basittir çünkü eğitim sistemleri okulları aracılığıyla bireyleri toplumsal
davranış kalıplarına hazırlayan planlanmış bir sosyalleşme ağıdır.okula devam
eden birey, önceki konumuna göre farklı durumdadır. Bu ağ içinde birey,
planlanmış biçimde toplumsal rolleri, kuralları, yapı ve davranışları
öğrenmektedir. Aslında burada sözü edilen toplumsal roller, kurallar, yapı ve
davranışlar bir yönüyle o toplumun kültürel örüntülerinin birer yansıması olarak
görülebilir.
Eğitim ve Kültür
Eğitim doğası ve işlevi gereği sosyal ve kültürel değişimin bir aracıdır.
Kültür kavramı, üzerinde en çok konuşulan, en fazla tanımı yapılan kavramlar
arasında gösterilebilir. Bunun nedeni; kavramın henüz tam anlamıyla
açıklanamamış olması değil, kavramın farklı zamanlara ilişkin toplumsal olay,
olgu, durumlar, farklı disiplinler ve ideolojiler ile ilişkilendirilmek durumunda
olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin Güvenç’e (1984: 98) göre kültür; bilim
alanında uygarlık; beşeri alanda eğitim sürecinin ürünü; estetik alanda güzel
sanatlar; maddi ve biyolojik alanda üretme, tarım, çoğaltma ve yetiştirme
742
anlamlarını taşır. Kültür ile insan arasında karşılıklı bir ilişki söz konusudur Her
ikisi de birbirini etkileyerek değiştirir, geliştirir. Çünkü insan kültürü yaratırken,
kültür de insanı yaratmaktadır.
Kültür kavramının kapsamlı tanımlarından birinin; bir toplumun, bir grubun
sahip olduğu benzer veya ortak nitelikleri, bir diğerinin ise; insan (lık)ın ihtiyaç
ve beklentilerini karşılamak, doğa karşısındaki mücadele ve gelişimini
sağlamak için geliştirdiği çözümler biçiminde olduğu söylenebilir.
Toplumdaki insanların yaşamları, üretimleri, ilişki biçimleri o toplumun
kültürel birikimlerini yansıtmaktadır. Kültürel birikimlerin çevreye aktarılması,
yayılması bunların kabul düzeylerini ve yaşam/kalıcılık sürelerini arttır. Kültür;
insanların zamanla ürettikleri, biriktirdikleri sonraki nesillere aktarmaya
çalıştıklarıdır. Bu aktarım süreci örgütlü, sağlıklı, planlı ve verimli biçimde
eğitim sistemi aracılığıyla mümkün olabilir.
Aktarılamayan ya da yayılmayan kültürel birikimler zamanla unutulacak ve
kaybolacaktır. Kültürel değerlerin aktarılamama, yayılamama ve zamanla
unutulma riski olduğu söylenebilir. Bu riskin mümkün olan en düşük düzeye
çekilebilmesi, etkili bir eğitim müfredatı ve onun uygulanması, her türlü iletişim
kanalının ve teknolojilerinin kullanılması ile mümkün olabilir. İletişim
teknolojilerinin nasıl ve daha etkin kullanılacağı bilgi ve davranışları yine
eğitim kurumlarında (okullarda) bireylere kazandırılabilir.
Şişman (2002), okulda bir arada olan insanlar arası ilişkilerin bürokratik
kurallardan çok ortak değerler etrafında şekillendiğini, bunun nedeninin ise
okulun değer üreten ve bu değerlere göre işleyen ve belirli değerleri
gerçekleştirmeye çalışan bir örgüt olduğundan kaynaklandığını belirtmektedir.
Eğitimin temel işlevlerinden biri, kültür değerlerini sonradan gelenlere
aktarmaktadır; eğitimin temel amacı toplumun kültürünü yeniden üreterek yeni
kuşaklara nakli ve toplumu yeniden amaçlanan geleceğe götürmektedir.
Büyükdüvenci’ye (1987: 2) göre eğitim, toplumun kendini daha yüksek
düzeyde ve daha iyi şekilde kanıtlaması için kullandığı bir araçtır. Süreç içinde
toplumsal yapının farklılaşması ile birlikte ailelerin çocuklarına aktardıkları
bilgiler yeterli olmamaya başlayınca eğitim, kamusal alanda farklılaşmış bir
kurum niteliği kazanmaya başlamıştır. Örneğin, modern-sanayi toplumlarının
oluşumu ile birlikte, düşük sosyo-ekonomik sınıftakilerin yüksek statüye
geçebilmelerini sağlayan eğitim toplumsal hareketliği ön plana çıkmıştır (Alix,
1995: 402).
Günümüzde bilgiye ulaşmanın geçmişe göre kolaylaşması, ulaşılan bilginin
güvenirliği sorununu getirmektedir. Ulaşılan bilginin güvenirliği ile ilgili karar
verme işi için denetim eylemi, neredeyse bilgiye ulaşan son kullanıcıya denetici
rolü yüklenerek sağlanmaktadır. Son kullanıcı rolündeki bireyin, bu rolün
gereklerini yerine getirebilmesi; bireyin araştırma, sorgulama becerisini
kazanması ile mümkündür. Denetleme rolünden yoksun bir kullanıcının, ulaştığı
bilgiyi sorgulamadan doğrudan kabul etme ve bu bilgiye uygun biçimde
743
davranış değiştirme olasılığı yüksektir ve bu durum beraberinde tahmin
edilmesi güç riskleri taşıyabilir. Örneğin ulaşılan bilgi tarih, kültür, sanat, din ve
bilimin her hangi bir dalı vb. pek çok konuda olabilir. Denetimden uzak bir
anlayışla kabullenilen bu tür yanlış/yanlı bilgiler toplum sağlığı için patlamaya
hazır bombaya ya da salgın hastalıklara neden olabilecek virüslere
benzetilebilir. Bu risklerden korunmanın birinci ön şartı, yetiştirilen yeni
nesillere özellikle araştırma-sorgulama becerisinin kazandırılmasının
sağlanmasıdır.
Araştırma-sorgulama becerisi; doğru ve anlamlı sorular sorarak problemi
fark etme, kavrama, neyi, nasıl yapmakla ilgili planlama, sonuçları tahmin etme,
çıkabilecek sorunları kestirebilme, sonuçları test etme ve fikirleri geliştirmeyi
kapsamaktadır (MEB, 2005). Araştırma-sorgulama becerisine sahip bireyler
aynı zamanda kritik düşünebilme, sorun çözmede farklı yaklaşımlar üretebilme
gücünü de kazanırlar. Bu gücü kullanabilen bireylerin oluşturduğu toplum,
yukarıda ifade edilen riskleri en aza indirgenmiş biçimde kültürel değişim ve
gelişime yön verebilecektir.
Kültürel gelişme, kültürü oluşturan ögelerin ileri biçimler oluşturabilmek
için değişmesidir ve ileri kültür biçimi toplumları oluşturan insanların
etkinliklerini arttırmayı, gelecek için daha fazla olanaklar sağlayan yeni
düzenlemelerdir (Çeçen, 1984). Bilhan (1986) eğitim ile toplumsal değişme
arasında dinamik işlevler zinciri bulunduğunu, değişme sürecinde eğitimin
belirleyici bir unsur olarak (a) bir durumdan başka bir duruma geçişin
sağlanması ve (b) toplumsal barışın sürekliliğinin korunması işlevlerini
gördüğünü belirtmektedir.
Birey, Eğitim ve Sivil Toplum
Antik Yunan’a kadar uzandığı vurgulanan sivil toplum kavramı Aristo’ya
göre kamusal iyiliği sağlamayı amaçlayan, bireysel çıkarlardan bağımsız
yönetilen toplumdur ve Bu bakış açısı ile 18. yüzyılına kadar toplum ve devlet
bir birinden ayırt edilmez (Kaldor, 2002). Bu bakış açısında toplum içinde
insanların birbirleriyle nezaket kuralları içinde ilişki kurdukları vurgulanır. Sivil
toplum kavramına ilişkin olarak farklı zamanlarda ve farklı düşünsel temellerle
çok çeşitli tanımlamalar yapıldığından söz edilebilir. En genel anlamıyla sivil
toplum, toplumu oluşturan bireylerin ilişkiler ağıdır. Tuncay’a (2003) göre, sivil
toplum devletten önce gelen, onun içinde yaşayan ama onunla özdeş olmayan
hatta ona karşı koyabilen bir tür insan ilişkileri ağıdır. Bir toplumun sivil toplum
olarak tanımlanabilmesi için devlet aygıtının iki temel özelliği taşıması
gerekmektedir. Bu özelliklerden biri devletin hukuk devleti olması, diğeri ise
faaliyet alanı olarak devletin sınırlı olmasıdır (Çaha, 1999). Hukuk devleti,
yurttaşların eşit konumlarda, temel haklarının her ne nedenle olursa olsun
sınırlandırılmadığı bir yapıyı ifade etmektedir. Faaliyet alanı sınırlılığı ile ise
devletin temel bazı politikalar ilgili olarak faaliyette bulunması, düzenleyici
olması ifade edilmektedir. Tabakoğluna’na (2002) göre sivil toplum kavramı,
744
birey ile devlet arasındaki yakınlık/uzaklık ya da başka bir ifade ile mesafeyi
tanımlamaktadır. Tosun’a (2001) göre ise bu kavram; siyasal-yönetsel,
demokrasi ve demokratikleşme arayışlarını kapsamaktadır.
İnsanoğlu bir taraftan daha iyiyi bulabilme arayışları, diğer taraftan yüzyıllar
boyunca yaşadığı deneyimler ile kendisi için en uygun yönetim formu olarak
demokrasiyi ve demokratik yönetim biçimini benimsemiştir. Ancak daha iyiyi
bulma isteği tükenmemiş ve bu konudaki arayışlarını sürdüre gelmiştir. Bu
süreçte demokrasi modelleri oluşturmuştur. İnsanoğlunun kendisi için en uygun
yönetim modeli belirleme sürecinde, çeşitli araçlardan yararlandığı söylenebilir.
Genelde örgütler/kuruluşlar, özelde ise sivil toplum örgütleri/kuruluşları
(STÖ/STK) bu araçlardan biri olarak kabul edilebilir. Bu açıdan STÖ’ler,
demokrasinin gelişmesine katkıda bulunan örgütler olarak tanımlanabilir. Bir
bakıma; demokrasi bağlamında ilk akla gelen temsili demokrasi tipinin, STÖ’ler
aracılığıyla katılımcı demokrasiye dönüştüğünden söz edilebilir.
Demokrasinin bir kültür olarak yaşaması ve yaşatılması gerekliliği tartışma
götürmez bir gerçek olarak değerlendirilmelidir. Demokrasi kültürünün
temelinde de alınacak kararlara bu karardan etkileneceklerin katılımı söz
konusudur. Bireylerin hem karara katılım sürecinin nasıl gerçekleştirilmesi
gerektiğine ilişkin demokratik yolların neler olduğunu bilmesi hem de alınacak
kararlar hakkında yeterince bilgilendirilmeleri gerekir. Miser’e (2000) göre
katılım, bireylerin kendi yaşam alanlarına ilişkin kararlarda, işlem ve
eylemlerde etkileşimli özne olmalarıdır. Bireyin etkileşimli özne konumunda
olabilmesi demokrasi modelinin katılıma olanak vermesi ile mümkün
olabilecektir.
Katılımcı demokrasi, siyasal gücün kullanımının toplumdan etkilendiği
siyasal rejimdir (Şaylan, 1998: 84). Diğer bir tanımla katılımcı demokraside
karar alma işlemi, kişilerin kendi hayatlarını etkileyen kararlara; önerileri,
tartışmaları, planlamaları ve uygulamaları ile gerçekleşir. Bu bağlamda
katılımcı demokrasinin beş ana özelliği vardır (Olsen, 1991):
1. Bütün bireyler kendilerini etkileyen bütün ortak karar
mekanizmalarına istedikleri kadar katılma imkânına sahip olmalıdırlar.
alma
2. Ortak karar almaya katılma sadece oylama ile sınırlı değil, değişen
derecelerde katılım ve bağlılık gerektiren etkinlikleri de kapsamalıdır.
3. Ortak kararlardaki sorumluluk sadece görevlilerle sınırlı olmamalı,
mümkün olduğunca yaygın olmalıdır.
4. Ortak kararlar almaya yönelik katılım, sadece siyasi sistem ile sınırlı
olmamalı, toplumsal hayatın tümünü kapsamalıdır.
5. Siyasi olmayan kararlar alma işlemine katılım, bireylere daha önemli
siyasi kararlara katılabilmek için gerekli siyasi beceri ve normları öğretir.
745
Putnam (1993) sivil toplumu “aktif, kamu ruhuna sahip vatandaşların
oluşturduğu, eşit siyasal ilişkilere, güvene ve iş birliğine dayalı bir toplumsal
doku” olarak tanımlar. STÖ’lerde bir amacı gerçekleştirmek için karşılıklı
etkileşimi geliştirmekte; aidiyet ve biz duygusuyla kültürel dokuları örmeye
başlamaktadırlar (Yıldırım, 2004). Yıldız’a (2004) göre STÖ’ler demokrasi
kültürünü besleyen saygı, tolerans, karşılıklılık gibi sivil değerlerin
oluşturulmasına katkıda bulunan temel aktörlerden biridir. STÖ’ler bir taraftan
toplumun siyasal beklentilerinin ifade edilmesine ve devletin eylemlerinin sivil
toplum tarafından denetlenmesine hizmet ederken diğer taraftan da topluma
devlet karşısında bir korunma sağlamaktadır (Ünüsan, 1994). STÖ’ler bireyleri
ortak amaç etrafında toplayan, kendiliğinden oluşan sosyal gruplardır (Haigh,
2006). Devlet ya da kamu kuruluşları birinci sektör, kâr amaçlı piyasa
kuruluşları ikinci sektör, kâr amacı gütmeyen STÖ’ler ise üçüncü sektör olarak
tanımlanmaktadır (David, 1998; Ulaş, 2001; Göymen, 2004). STÖ’ler devlet
dışı örgütlerdir ve sosyal adaletle ve/veya çevrenin korumasıyla ilgili olan kâr
amacı gütmeyen gruplar olarak tanımlanmıştır (McCoy ve McCully, 1993).
Fakat bu tanım STÖ’lerinin geniş alanlara yayılan farklılıklarını kapsamakta
yetersizdir (Pincen ve Finger, 1994; Palmer ve Birch, 2003).
STÖ’lerinin özellikleri arasında; kâr amacı gütmeme, esnek yapısı ile
isteklere anında yanıt verebilme, gönüllüğe dayalı olma, karar-uygulamalarda
katılımcı yaklaşım benimseme, devletten bağımsız olma, kamu yararını
gözetme, iktidarı hedeflememe, kamu alanına sahip olma, yasallık ve şeffaflık
sayılabilir (Drucker, 1996; Tunçay, 1998; Arslan, 2001; Güder, 2006; Yıldırım,
2004). Özellikler içinde yer alan gönüllülük kavramı, bireyin her hangi bir
maddi kazanç/karşılık beklemeden, bir çıkar beklentisi içinde olmadan,
toplumun yaşam kalitesini arttırmak üzere etkinliklerde bulunması anlamına
gelmektedir.
Temel sistem ya da en büyük sistem olarak tanımlanabilecek devlet aygıtının
yönetiminde pek çok aktör yer almaktadır. Söz konusu aktörler ve temsil
ettikleri; devleti bürokrasi, özel sektörü holdingler/şirketler, tüm toplumsal
grupları da STÖ biçiminde sıralanabilir. Böyle bir modelde var olan siyasal ve
toplumsal örgütlenmenin değişmesi; gelişmelere hızla uyum sağlayabilmesi
esnek bir yapılanma ile mümkün olabilir. Özellikle katılımcı demokrasi
sürecinde toplumsal dinamiklere özellikle de STÖ’lere önemli görevlerin
düştüğü söylenebilir. Örneğin Yiğit’e (2005) göre STÖ’ler özellikle Merkezî ve
Doğu Avrupa’da demokrasiye geçişi hızlandıran programlarının önemli bir
parçasıdır.
Gönüllülerin bir araya gelerek oluşturdukları, hemen hemen tüm STÖ’lerin
tüzüklerinde, örgütlerin amaçlarını gerçekleştirmek üzere kongreler,
konferanslar, sempozyumlar, kişisel gelişime yönelik etkinlikler ve çeşitli
konularda projeler gibi eğitimsel etkinlikler yolu ile üyelerinin ve toplumun
eğitimine katkıda bulundukları söylenebilir. Bu tür yollarla STÖ’lerin toplumun
çeşitli konularda dikkatini çekerek bir duyarlılık oluşturdukları söylenebilir.
746
STÖ’lerin eğitim alanıyla ilişkileri dikkate alındığında erken çocukluk
eğitiminden yetişkin eğitimine, insan haklarından çevre duyarlılığına kadar pek
çok alanda çalışma yaptıkları söylenebilir. STÖ’lerinin, özellikle Dünya
Bankası ve Avrupa Birliğinin bazı projelerinde yer alıyor olmaları, bu örgütlerin
sistem üzerindeki etkinlik boyutunu göstermesi açısından önemlidir.
Türkiye’de sivil toplum ve STÖ’lerine devlet tarafından verilen önem ve
özenin bir göstergesi olarak kalkınma planlarındaki yaklaşımlar gösterilebilir.
Örneğin, 2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı (DKP)
Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda bütüncül bir yaklaşımla
gerçekleştireceği dönüşümleri ortaya koyan temel politika dokümanıdır. Bu
dokümanın temel amaçlarından birisi kamu kesimi ile özel kesim ve sivil
toplum arasında iletişime ve ortak hedeflere dönük iş birliğine katkıda
bulunmaktır. Her düzeyde ve çok yönlü ilişkilerle sivil toplum arası bağlar,
farklılık içinde birlik olma anlayışı ile kültürel zenginlik ve hoşgörünün
güçlendirilmesi, STÖ’lerin nitelikli iş gücü yetiştirme, sosyal hizmet ve
yardımlar alanındaki faaliyetlerinin destekleneceği ifade edilmektedir (DKP,
2006).
Diğer taraftan, özellikle de eğitim açısından dikkate alındığında STÖ’lerinin,
değerlerin ve sosyal davranışın biçimlenmesinde eğitimin merkezi rolünü kabul
ettikleri söylenebilir. Rio De Janeiro’da 1993 yılında düzenlenen Küresel
Forumda, STÖ’lerin; değerlerin erozyona uğraması, yabancılaşma ve bireylerin
kendi geleceklerinin oluşturulmasına katılmaması konularında kaygılı oldukları
ve bu nedenle sürdürülebilir toplumların oluşturulmasını amaçlayan evrensel
eğitimsel dönüşüm sürecine kendilerini adadıkları vurgulanmıştır (UNCED
NGO Forum, 1993).
Bir nüfuza ne kadar eğitim verilecek ve o nüfuzda kimin, ne tür eğitim
alacağı gibi konular genellikle eğitim sistemi dışındaki kitleler tarafından
kararlaştırılır. Bu kitlelerin, hem halkın içinden kitleler hem de özel nitelikli
kitleler olduğu söylenebilir. Bu anlamda yukarıda belirtilen sorulara verilecek
cevaplarda bu kitlelerin payları yüksektir.
Toplum-okul ilişkileri ve bunların potansiyelini anlamak için katılımcıların
kimler olduğu, toplumun okula ne katkı yapabileceği ve okulun toplumu
destekleme yollarının tanımlanması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen
örgütlerin ya da başka değişle toplum katılımının okula katkıları, (a) öğretim
programı desteği, (b) okul kaynaklarının sağlanması ve (c) okulların yönetimi
biçiminde üç alanda gruplandırılabilir (Adams, 2002: 52-53). Toplumun sayılan
bu üç alandaki katılımı ve rolleri aşağıda Tablo 1’de verilmektedir. Toplumun
çeşitli aktörlerle eğitim sistemine ve okula olan bu katkısı diğer bir değişle
paydaşların süreçlere katılımının yalnızca eğitim sisteminde değil aynı zamanda
toplumun diğer kurum/kuruluş ve örgütlerini de güçlendirmeye de katkı
sağlayacağı düşünülebilir.
747
Tablo 1: Eğitimin Geliştirilmesinde Toplumun Kalıtımı
Eğitim Alanı
Öğretim
Programına
Destek
Sağlanması
Okula Kaynak
Sağlanması
Okul Yönetimine
Destek
Sağlanması
Toplum İlgisinin Türü
 Okul programını destekleyici bir ortam geliştirmek.
 Okula kayıt olma, devam ve katılımı geliştirmek.
 Öğrencilerin evde gözlenmesi.
 Öğrencilere yeterli çalışma yerinin sağlamak.
 Problemli öğrencileri belirleyerek onlara yardım etmek.
 Ailelerinin acil durumlarında öğrencilere yardım etmek.
 Okul personelinin moralini yükseltmek.
 Destek amaçlı (kısa zamanlı) ya da düzenli (sürekli) öğretmenler
sağlamak.
 Alan uzmanlığı konusunda eksikliği bulunan öğretmenlere destek
sağlamak.
 Bilgi toplumuna geçişe katkıda bulunmak.
 Çıraklık/iş imkânı sağlamak.
 Okul için arsa/yer bağışlamak.
 Okul binalarının inşaatlarının yapılmasına iş/malzeme sağlamak.
 Tamir/koruma hizmetleri sağlamak.
 Kitap, araç-gereç ve öğrenme materyali sağlamak.
 Okullara verilen/bağışlanan parayı artırmak.
 Okul programlarının başarılı bir şekilde uygulanmasını sağlamak.
 Öğrenme sürecinde ailelerin sorumluluğunu desteklemek.
 Daha fazla malzeme desteği sağlamak.
 Personelin üzerindeki yükün azaltılmasına yönelik insan gücü
sağlamak.
 Uzman desteği sağlamak.
 Para artmasına yardımcı olmak, moral desteği ve genel danışmanlık
sağlamak.
 Yeni fikirler sunmak, aksaklıkları giderici hizmet etmek.
 Danışma/yönetim kurullarına yardım etmek.
 Yerel okul programlarının planlanması, yönetilmesi ve
değerlendirilmesine katılmak.
 Zamanla, Hükûmet desteği ve teknik yardımla, formal ve informal
yerel eğitimin ana sorumluluğu alacağını kabul etmek.
 En düşük hükûmet desteği ile okul yönetim işlevlerinin çoğunu
devralmak.
Kaynak: (Williams 1997’den Akt.: Adams, 2002: 54) Education and
National Development: Priorities, Policies, and Planning.
Genelde eğitim özelde ise okul yönetimine ilişkin pek çok karar süreçleri
vardır. Bu süreçlerin her birinde alınacak kararlar başta eğitimciler (yönetici,
denetici, öğretmen, uzman) öğrenciler, öğrenci velileri ardından okul çevresini
(toplum) doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Newman’a (1985) göre
karara katılma bir etkileme, etkileşim sürecidir. Karardan bir şekilde
etkileneceklerin alınacak karara ilişkin süreçlere görüş, eleştiri ve
beklentileriyle katılması hem kararın uygulama olasılığını, hem de kararın ilgili
taraflarca kabulünü kolaylaştırabilir.
Okul yönetimine veli katılımı konusu; etkililik, halk sorumluluğu, hak
konusu ve daha demokratik bir okul yönetimi aracı olarak çeşitli bakış
açılarından incelenebilir. Velinin okul yönetimi ve ilgili kararlara katılımı bir
748
sivil toplum örgütü olarak tanımlanabilecek okul denekleri aracılığıyla olabilir.
Ancak önce velinin bu tür bir sürece katılıyor olmasının sağlayacağı yararların
iyi tanımlanmış olması beklenir. Örneğin, okul yönetimine velilerin
katılmasının nedenleri; (a) veliler çocukların ilk eğiticileridir, (b) velilerin kendi
çocukları için uzun dönem sorumlulukları vardır, (c) velilerin katılımı
öğrencinin öğrenmedeki başarı şansını artırabilir (d) bu bir haktır, (e) velilerin
katılımı okul yönetimini demokratikleştirme sürecinin bir parçasıdır (Chan ve
Chui, 1997: 103). Okulun en yakın çevresinde yer alan veliler ile başlayan
kararlara katılım sürecinin giderek genişleyerek okulun, yakından uzağa doğru
çevresini bu sürece dâhil edeceğinden söz edilebilir.okulun yakından uzağa
biçiminde ifade edilen çevresinde; dayanışma grupları, işçi işveren sendikaları,
eğitim sendikaları, eğitim dernekleri kısaca STÖ’ler, yerel yönetimler
sıralanabilir.
SONUÇ
Eğitim, tüm yaşamı kapsayan etkili ve sürekli bir süreçtir. Yaşam içinde ne
varsa her şey karşılıklı bir etkileşim içerisinde eğitim olgusundan etkilenir ve
eğitim olgusunu etkiler. Diğer bir değişle eğitim hem etkiler hem de bu
etkilediklerinin etkileri altında işlevini sürdürür. Bireylerin toplumsal yaşamın
gereklerine uygun biçimde yetiştirilmesi için eğitim örgütlerinde ortak yaşam
bilincinin sağlanmasına yönelik uygun etkinlikler gerçekleştirilir.
Bireylerin demokrasi bilincini içselleştirebilmeleri ve bu içselleştirmelere
uygun davranabilmelerinin sağlanması için okul öncesi eğitimden başlayarak,
demokrasi ve demokrasi kültürü konularında müfredat uygulamalarının
yaygınlaştırılması gerekmektir.
Sosyal sorumluluk bağlamında karar süreçlerine bireylerin örgütlü olarak
katılmalarının sağlanmasında farklı ve yeni yolar bulunmalı ve bu yollar
okullarda uygulamalı olarak bireylere kazandırılmalıdır.
Türkiye’nin kültür mirasının toplumu oluşturan tüm ögelere tanıtılması ve
aktarılması için her düzeydeki eğitim örgütleri ile sivil toplum örgütleri
arasındaki iş birliği desteklenmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
KAYNAKÇA
Adams, D., (2002), Education and National Development: Priorities,
Policies, and Planning, Asian Development Bank Comparative Research
Centre The University of Hong Kong.
Alix, E., (1995), Sociology: An Everyday Life Approach, Minneapolis:
West Publishing Company.
Alver, K., (2005), “Okumanın Hâlleri: Okumanın Sosyolojisi Üzerine”, Sivil
Toplum Düşünce&Araştırma Dergisi, 3 (12), 51-59.
Arslan, O., (2001), Kamusal ve Tarihsel Aşamalarıyla Sivil Toplum ve
Türkiye Gerçeği, İstanbul: Bayrak Yayıncılık.
749
Bilhan, S., (1986), Eğitim Sosyolojisi, Ankara: DTCF Yayınları.
Büyükdüvenci, S., (1987), Eğitim Sosyolojisine Giriş, Ankara: Yargıçoğlu
Matbaası.
Chan, Y.-Benjamin, M. &Chui Hong S., (1997).” Parental participation in
school councils in Victoria, Australia”. International Journal of Educational
Management. 11/3 (102-110).
Çaha, Ö., (1999), Sivil Toplum, Aydınlar ve Demokrasi, İstanbul: İz
Yayıncılık.
Çeçen, A., (1984), Kültür ve Politika, İstanbul: Hil Yayınları.
David, L., (1998), “Development NGOs and the Challenge of Partnership:
Changing Relations between North and South”. Social Policy &
Administration 32 (5), 501–512.
DKP, (2006), Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) Resmî Gazete 1
Temmuz 2006 Cumartesi-Mükerrer Sayı: 26215.
Drucker, P. F., (1996), Yeni Gerçekler. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları.
Göymen, K., (2004), “Küresel Sivil Toplum: Gereksinme, Fırsatlar ve
Engeller”, I. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi, (4-6 Haziran)
Çanakkale, Biga: Onsekiz Mart Üniversitesi
Güder, N., (2006), STK’lar için Gönüllülük ve Gönüllü Yönetimi
Rehberi, Ankara: Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM).
Güvenç, B., (1984), İnsan ve Kültür, İstanbul: Remzi Yayınevi.
Haigh, M. J., (2006), “Promoting environmental education for sustainable
development: the value of links between higher education and
non-governmental organizations (NGOs)”, Journal of Geography in Higher
Education, 30, (2), 327-349.
Horst, A., (1998), “Political Education of Pupils in the New Federal States”
European Education, 93, (25), 2.
Kaldor, M., (2002), Civil Society
Devolopment Report, Occasional Paper.
and
Accountability,
Human
McCoy, M. & McCully, P., (1993), The Road from RIO; an NGO Guide
to Environment and Development. Utrecht: International Books.
MEB, (2005), İlköğretim 1-5 Sınıf Programları Tanıtım El Kitabı,
Ankara: MEB.
Miser R., (2000), Topluluk Katılımı. Ankara: A. Ü. Eğitim Bilimleri
Fakültesi Yayınları. No: 183.
750
Morey, N. ve Luthans, F., (1985) “Refining the displacement of culture and
the use scenes and themes in organizational studies”, Academy of
Management Review, 10 (2). 219-229.
Newman, W., (1985), Yönetim: İşletmelerde ve Kamu Yönetiminde Sevk
ve İdare. (Çeviren: Kenan Sürgit) Ankara: Yetkin Yayınları.
Olsen, M., (1991), Modern Polities, New Jersey: Prentice Holl Engewond
Cliffs.
Palmer, J. A. & Birch, J. C., (2003), “Education for Sustainability: The
Contribution and Potential of a Nongovernmental Organisation”,
Environmental Education Research, 9 (4),447-460.
Pincen, T. & Finger, M., (Eds.), (1994), Environmental NGOs in World
Politics: linking the local and the global. Routledge: London.
Putnam, R. D.-Leonardi, R. & Nanetti, R. Y., (1993), Making Democracy
Work: Civic Tradition in Modern Italy, Princeton University Press,
Princeton.
Russell, B., (1976), Eğitim ve Toplum Düzeni, (Çeviren: Nail Bezel),
İstanbul: Varlık Yayınevi.
Schafer, A., (2003), “Imaginary horizons of educational theory”.
Educational Philosophy and Theory, 35 (2), 189-199.
Şaylan, G., (1998), Demokrasi ve Demokrasi Düşüncesinin Gelişmesi,
Ankara: TODAİE Yayınları.
Şişman, M., (2002), Eğitimde Mükemmellik Arayışı, Ankara: PegemA
Yayıncılık.
Tabakoğlu, B., (2002), “Türkiye’de Sivil Toplum Söylemleri, STK’lar
STK’lar, Yerelleşme Ve Yerel Yönetimler”, İTÜ, STK’lar, Yerelleşme ve
Yerel Yönetimler Sempozyumu, 21-22 Haziran, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, (s. 136-142).
Tosun, G. E., (2001), Demokratikleşme Perspektifinden, Devlet-Sivil
Toplum İlişkisi. İstanbul: Alfa Yayınevi.
Tunçay, M., (1998), “Sivil toplum kuruluşları ile ilgili kavramlar”
Tanzimattan Günümüze İstanbul’da Sivil Toplum Kuruluşları. İstanbul:
Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları
-----, (2003), “Sivil Toplum Kuruluşlarıyla İlgili Kavramlar”, Sivil Toplum
Düşünce & Araştırma Dergisi, 1 (9-13).
Türkmen, F., (2002), Eğitimin ekonomik ve sosyal faydaları ve
Türkiye’de Eğitim-Ekonomik Büyüme İlişkisinin Araştırılması, Ankara:
DPT Yayın No: DPT: 2665.
751
Ulaş, T., (2001), Merhaba Sivil Toplum. İstanbul: Helsinki Yurttaşlar
Derneği Yayınları.
UNCED NGO Forum, (1993), “Treaty on Environmental Education for
Sustainable societies and Global Responsibility”, in: R. Pollard (ed.) The NGO
Alternative Treaties from the Global Forum at Rio De Janeiro June 1-15,
1992, http://www.igc.org/habitat/treaties/(Erişim: 02 Ağustos 2007).
Ünüsan, T., (1994), Çağdaş yerel yönetimler, Ankara: TODAİ Yayınları.
Yıldırım, İ., (2004), Demokrasi Sivil Toplum Kuruluşları ve Yönetişim,
Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Yıldız, Ö., (2004), “Sivil Toplum, Demokrasi ve Çoğulculuk” Sivil Toplum
Düşünce & Araştırma Dergisi, 2 (5),85-92.
Yiğit, M., (2005), “Küresel Eşitsizliği Gidermede Ulusal ve Uluslararası
Sivil Toplum Kuruluşlarının Etkisi”, II. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları
Kongresi, Bildiriler Kitabı, (s. 31-38) (15-16 Ekim) Çanakkale, Biga: Onsekiz
Mart Üniversitesi.
752