hukuk dairesine gönderilmek üzere istanbul anadolu asliye hukuk

YARGITAY ( ) HUKUK DAİRESİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
İSTANBUL ANADOLU ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
TEHİRİ İCRA TALEPLİDİR
DOSYA NO
: 2013 / 85 E. , 2013 / 45 K.
TEMYİZ EDEN
DAVALI
VEKİLİ
: …. DIŞ TİC. LTD. ŞTİ.
: AV. AYTEKİN TETİK – AV. AHMET AYDIN - adres antette
DAVACI
VEKİLİ
:…
:…
…………. Kızılay – ANKARA
KONU
: Haksız ve hukuka aykırı olarak ve bilirkişi incelemesi dahi yapmadan,
hatta Yargıtay’ın görevsizlik sebebiyle bozma kararına rağmen, görevli olan yerel mahkemenin karşı
avukatlık ücretine dahi hükmeden verilen Yerel Mahkeme kararının bozularak geri gönderilmesi
hakkında temyiz dilekçesinin sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR
:
GÖREVE YÖNELİK AÇIKLAMALAR
İstanbul Anadolu .. İş Mahkemesi’nin (Kartal ... İş) verdiği karar, yerel mahkemesinin görevsiz
olması hasebiyle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2010/… E. ve 2012/…K. Sayılı kararıyla
bozulmuştur.
Yerel mahkeme bu karara uymuş ve dosyayı görevli Asliye Hukuk mahkemesi’ne göndermiş, Asliye
hukuk mahkemesi karar ittihaz ederken, görevsizlik kararı sebebiyle karşı taraf matbu vekalet
ücretine hükmetmemiştir.
Yerel Mahkeme tarafından aşağıdaki gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
“Tarafla arasındaki sözleşmenin tetkikinden, aktin konusunu oluşturan işin niteliği, tarafların
sorumlulukları ve ödenecek ücretin projenin tamamlanmasına bağlı götürü usulde olması hususları
birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmenin B.K.nun 393 maddesi kapsamında hizmet sözleşmesine
ilişkin olduğu, böylece taraflar arasında 4857 sayılı Yasa bağlamında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığı,
işçinin işverene bağımlılık unsurunun gerçekleşmediği, dolayısıyla iş akdinden kaynaklanan bir
uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılan işin mahiyeti ile ilgili olarak; .. Dıs Ticaret Limited Şirketi ile Davalı …. İnşaat Gıda Teks. Ve
Oto. Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi arasındaki Kadıköy ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/42 E
2008/577 K. Sayılı itirazın iptali davasına ilişkin yapılan işin mahiyeti saptanmış olup, bu raporun
yeterli olduğu anlaşıldığından Mahkememiz tarafından tekrar bilirkişi raporu alınmasına gerek
görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle iş mahkemesinde dinlenen davacı tanıklarının beyanları, dosyaya sunulan
26/08/2005 tarihli hizmet sözleşmesi, Beykoz ... Noterliğince düzenlenen 07/12/2004 tarihli
vekaletname örneği, dosya içerisindeki 18.8.2008 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından,
davalı işveren, davacının ücret alacağını ödediği kesin delillerle ispatlayamadığından, davacının
davasının kabulüne karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Verilen bu karar haksız ve hukuka aykırı olup bozulması gerekmektedir. Çünkü ;
A.
USULE YÖNELİK TEMYİZ NEDENLERİMİZ
1 – Mahkeme Görevsizdir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi …./.. E., 201./… K. Sayılı dosyasında daha
önce verilen karar ile dosya bozularak yerel mahkemeye intikal etmiştir. Söz konusu kararda ;
“taraflar arasındaki sözleşmenin tetkikinden , akit konusu oluşturulan işin niteliği , tarafların
sorumlulukları ve ödenecek ücretin projenin tamamlanmasına bağlı götürü usulde olması hususları
birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin , B.K.nun 313 ve devamı maddeleri kapsamında hizmet
akdine ilişkin olduğu , böylece taraflar arasında 4857 sayılı yasa bağlamında işçi işveren ilişkisinin
bulunmadığı işçinin işverene bağımlılık unsurunun gerçekleşmediği , dolayısıyla iş akdinden
kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. 5521 sayılı kanun uyarınca , bir davanın iş
mahkemesinde görülebilmesi için , işçi sayılan kişilerle işveren veya işveren vekilleri arasında “iş
akdinden” veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlığın
bulunması gerekir.
Bu itibarla uyuşmazlığın çözümünde genel yetkili mahkemeler görevli bulunduğundan mahkemece
görev hususu öncelikle gözetilmeksizin davanın esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı
olup , BOZMAYI gerektirmiştir.” denmiştir.
Verilen karar çerçevesinde dosya Anadolu 2. İş Mahkemesi 2013/211 E. sayılı dosyası Yargıtay’ın
bozma kararı çerçevesinde görevsizlik kararı vermiştir. Davacı taraf da dosyayı Asliye Hukuk
mahkemesine taşımıştır.
Gerek HMK gerekse de Türk Ticaret Kanununda Ticari davaların görüleceği mahkemeler
belirtilmiştir. Buna göre TTK 5 maddesine göre “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin
değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki
çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmü gereği davanın Asliye Ticaret
Mahkemelerinde açılması gerekmektedir.
2 – Bilirkişi Raporu Alınmamıştır. Gerekli olduğu halde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan hüküm
verilmiş olması, özellikle hükmün sonucunu etkileyen bir usul yanlışlığıdır ve bu nedenle bozma
sebebi teşkil etmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266. (eski HMUK 275.) maddesine göre
Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin
talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Somut
olayda ise uyuşmazlığın çözümü için teknik bilgiye ve bu doğrultuda bilirkişi raporuna ihtiyaç
vardır. Ancak mahkeme bilirkişi incelemesi yaptırmaksızın, daha önce başka bir davada tarafları
konusu ve sonucu aynı olmayan bir davanın bilirkişi raporunu esas alarak taraf beyanları ve yetersiz
belge ve bilgilere dayanarak esas hakkında karar vermiştir. Bu nedenle yeniden bilirkişi incelemesi
yaptırılıp, teknik konuların aydınlatılmasından sonra bir karar verilebilmesi için hükmün bozulması
gerekmektedir. Bu husus aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
B.
ESASA YÖNELİK TEMYİZ NEDENLERİMİZ
Yargıtay’ımızın bozma kararı ile birlikte Yerel mahkemece aşağıdaki hususlar incelenmeden,
irdelenmeden karar verilmiştir. Şöyle ki ;
1 - Yargıtay BOZMA gerekçesinde, işçi işveren ilişkisinin bulunmadığı işçinin işverene bağımlılık
unsurunun gerçekleşmediği , dolayısıyla iş akdinden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı
gerekçesi ile iş kanunu çerçevesinde işçi işveren ilişkisinin kurulmadığını belirtmiştir.
Bu durumda daha önce verdiği kararı bozulan İş Mahkemesi kararı, taraflar arasında işçi ve işveren
ilişkisinin kurulup kurulmadığı araştırmış ve YANLIŞ SEBEP üzerinden NETİCE kurmuştur. Bu
karar Yargıtay’ca bozulmuştur.
Yerel mahkemece borçlar kanununda belirtilen hizmet ilişkisinde işveren ve işçinin borçları ve
sorumluluklarının irdelenmesi ve buna göre hüküm kurulması gerekirken , bunlara hiç değinmeden
BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ bile yapmadan karar verilmiştir.
2 – Borçlar kanunu 393 maddesi kapsamında hizmet sözleşmelerinde işçinin borç ve yükümlülükleri ;
a)
İşçinin bizzat çalışma borcu
b)
İşçinin özen ve sadakat borcu
c)
İşçinin iş sözleşmesi devamında rekabet etmeme borcu
d)
İşçinin teslim ve hesap verme borcu
İddia edildiği üzere geçersiz olan sözleşmeye göre bir işçi ve işveren ilişkisi varsa burada tarafların
edimlerinin ifa edilip edilmediğine bakılması gerekmektedir. İşçi ve işverenin borç ve
yükümlülüklerinin yerine getirip getirmediği araştırılmamıştır. Yerel Mahkemece “araştırma ilkesi”
ihlal edilmiştir.
Davacı taraf ile arada hukuki ve fiili bir ilişki olmamasına rağmen Yerel mahkemece aksi yönde bir
değerlendirme olması halinde, tarafların üzerine düşen sorumluluğu yerine getirip getirmediği ,
sözleşmenin geçerli sayılıp sayılmayacağının tespitinin yapılması gerekmesine rağmen bu da
yapılmamıştır.
3 – Davacı iddiasında ; Türkmenistan’da bulunan …. İnşaat Ltd Şti ile … Dış Ticaret Ltd. Şti arasında
akdedilen sözleşmeye göre Balkanabat Tiyatro İnşaat projesinin sahne mekaniği profesyonel ses ışık
sistemleri dijital ses kayıt stüdyosu genel alan acil anons seslendirme sistemleri yangın alılama ihbar
sistemleri ve güvenlik sistemleri işlerinin işveren …. tarafından hazırlanacak projelerin danışmanı
olan müvekkil tarafından mimari ve betonarme projeleri uyumluluğun sağlanması uygulamada
teknik kontrollerin sağlanması veya yaptırılması davalı işveren tarafından yaptırılacak proje ve
imalatların teknik şartlara uygun olarak gerçekleşmesinin sağlanması için sözleşme yaptığını iddia
etmiştir.
Yapılacak bu işlere karşılık söz konusu sözleşme müvekkil tarafından imzalansa bile Davacının elde
edeceği 50.000,00 USD alacağın fahiş bir rakam olduğu Müvekkilimizin Toplam brüt karının
90.000,00 USD olduğu bir yerde söz konusu sözleşmenin kurulmasının ticari hayatın gerçeklerle
örtüşmeyeceği görülecektir. Şöyle ki ;
Müvekkil Firma tarafından Şah Türkmen Firmasına 2006 yılında toplam 450,000 USD satış
yapılmıştır. Bu satışlardan 50,033.80 USD bakiye tahsil edilemediği için icra takibine geçilmiştir. ……
firması batık bir şirket olduğu için tahsilat yapılmamıştır.
Ayrıca müvekkil tarafından kesilen ve dosya içinde bulunan faturalardan da anlaşılacağı üzere
bürüt karın yaklaşık %20 olduğu bir yerde , işçi vb giderlerin ortaya katılmadığı orantısal işlemde
yaklaşık kar 90.000,00 USD dir. Müvekkil şirketin karından fazlasını davacıya vermesi düşünülemez.
Böyle bir sözleşmenin müvekkil tarafından imzalandığı veya sonradan icazet verildiği iddiası mevcut
kar zarar oranı ile çelişmektedir. Aşağıdaki tabloda söz konusu durum izah edilmiştir.
Kesilen faturalardaki karlılık oranı yaklaşık brüt %20’dir. Brüt kar : 90,000 USD Tahsil edilemeyen
tutar : 50,033.80 USD
Açıklama
ŞAH TÜRKMEN İNŞAAT GIDA
ŞAH TÜRKMEN İNŞAAT GIDA
ŞAH TÜRKMEN İNŞAAT GIDA
ŞAH TÜRKMEN İNŞAAT GIDA
ŞAH TÜRKMEN İNŞAAT GIDA
ŞAH TÜRKMEN İNŞAAT GIDA
Tarih
01/01/2006
05/04/2006
06/09/2006
08/09/2006
20/09/2006
29/09/2006
Fiş Türü
İD
USD
Gelen Havale
USD
Gelen Havale
USD
Toptan Satış Faturası USD
Gelen Havale
USD
Toptan Satış Faturası USD
Bakiye USD
İşlem Döv.Tutarı
-19.966,20
-10.000,00
-355.000,00
405.000,00
-15.000,00
45.000,00
50.033,80
Mahkemece sözleşmenin sıhhati tartışılmamıştır. Müvekkilimizin karın yarsından fazlasının işçiye
ödenmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. YEREL MAHKEMECE MÜVEKKİLİMİZİN TİCARİ
DEFTERLERİNDE SÖZ KONUSU İDDİAMIZI İNCELEMEK İÇİN BİLİRKİŞİ KARARI
VERİLMEMİŞTİR. GEREKÇELİ KARARDA İDDİAMIZ İLE İLGİLİ HİÇBİR GEREKÇE
GÖSTERİLMEMİŞİTİR.
4 – Yerel Mahkemece BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ yaptırılmamıştır.
a)
Sözleşmenin kurulup kurulmadığı , yetki verilmeden , müvekkil şirketin haberdar olmadığı ,
sonradan da icazet vermediği , icra takibi ile öğrendiği sözleşmenin geçerli olup olmadığı ,
b)
Aksi bir düşünce de Sözleşme konusu olayda tarafların, ÖZELİKLE DAVALININ edimlerini
yerine getirip getirmediği ,
c)
Sözleşmede Müvekkil şirketin elde edeceği kar ile Davacı tarafın alacağı arasında orantısal
değerlendirmenin irdelenmesi gerektiği , hak ve nefaset kurallarının uygulanıp uygulanamayacağı ,
d)
Eğer işçi ve işveren ilişkisi yoksa – ki Yargıtay’ın BOZMA gerekçesi budur- işçinin alacağına
karşılık fatura düzenleyip düzenlemediğini , Müvekkil şirketin ticari defterlerine bu hususların
işlenip işlenmediği
gibi teknik hususlar bilirkişilerce incelenmemiştir. Mahkeme dosyamız bir oldu-bittiye kurban
edilmiştir.
4 - Yerel Mahkeme, BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ yapmadığı gibi mevcut dava ile illiyet bağı bulunmayan
, tarafları ve konusu ayrı olan bir davanın bilirkişi raporunu skandal bir şekilde mahkeme kararına
esas almıştır. ( Bkz Ek – 1 : dava ile illiyet bağı bulunmayan bilirkişi raporunun aslı ) Sayın
Mahkemenin davaya esas aldığı bilirkişi raporu incelendiği takdirde mevcut dava ile ilgili olmadığı
anlaşılacaktır. Şöyle ki ;
Kadıköy .. Asliye Ticaret Mahkemesi 2008/… E. ve 2008/… K. Sayılı dosyasında Müvekkil şirket ….
Dış Ticaret Ltd. Şirketi tarafından Kadıköy ... İcra Müdürlüğü 2007/………..E. sayılı dosya ile
başlatılan icra takibine Borçlu … … İnş. Gıda Teks ve Otom. San Tic Ltd Şti tarafından yapılan itiraz
üzerine yapılan görülen itirazın iptali davası sonucunda verilen gerekçeli kararda davanın kabulüne
karar verilmiştir. ( Bkz Ek – 2 : Kadıköy .. Asliye Ticaret Mahkemesi 2008/.. E. ve 2008/… K Gerekçeli
Karar )
Söz konusu karar ve dosya incelendiği takdirde , tarafları ve konusu AYRI OLAN , davalar arasında
herhangi bir bağın olmadığı davanın bilirkişi raporu Yerel Mahkemenin davasına esas yapılmıştır.
Daha anlaşılır bir şekilde izah etmek gerekirse ;
Kadıköy … Asliye Ticaret Mahkemesi 2008/…E. ve 2008/…K Dosya
Hukuk Mahkemesi 2013/85 E. ve 2013/45 K. Sayılı Dosya
İstanbul Anadolu … Asliye
KARŞILAŞTIRMA
1 – Tarafları : Ateksis Dış Ticaret ve Şah Türkmen Ldt Şti.
2 – Konu : Faturaya bağlı alacaktan kaynaklanan itirazın iptali davası
3 – Bilirkişi Raporu : taraflar arasındaki şirket defterleri, faturalar üzerinden yapılmış. Müvekkil
lehine bilirkişi raporu tanzim edilmiştir.
1 - Tarafları : ….Dış Ticaret ve ….
2 – Konu : Bk 383 Md. Hizmet ilişkisine dayalı itirazın iptali davası
3 – Bilirkişi Raporu : Talep de bulunmamıza rağmen bilirkişi raporu alınmamıştır. Yan tarafta
bulunan tablodaki bilirkişi raporunun yeterli olacağı gerekçe gösterilmiştir.
4 – Yan taraftaki tabloda bulunan bilirkişi raporunda Davacı ………… hakkında veya müvekkil şirket
ile olan iş ilişkisi için tek bir satır bulunmamaktadır.
5 - Yan taraftaki tabloda bulunan bilirkişi raporunda İŞİN MAHİYETİ ile mevcut davadaki işin
mahiyeti farklı olmasına rağmen, sanki iki dava arasında nedensellik bağı varmış gibi zorlama bir
gerekçe sunulmuştur.
Tekrar etmek gerekirse , tarafları , konusu ve içeriği aynı olmayan başka bir mahkemenin vermiş
olduğu bilirkişi raporu ile hüküm kurulmuştur. Söz konusu bilirkişi raporunda tarafların üzerine
düşen sorumluluğu yerine getirip getirmediği, sözleşmenin geçerliliği, işçinin işi teslim borcuna
riayet edip etmediği, işi yapıp yapmadığı gibi konular yoktur. Olma ihtimali de yoktur. Çünkü iki
şirket arasındaki ticari uyuşmazlıktan kaynaklanan davanın, kendisini hizmet ilişkisi içinde
değerlendiren davacının iddiası ile alakalı olmayacağı malumun hakikatidir.
4 - Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-c. (eski HMUK 437/3.) maddesine göre, Taraflardan
birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi mutlak
bir temyiz sebebi olarak öngörülmüştür. İki taraftan birinin davasını (veya savunmasını) ispat için
gösterdiği delillerin, kanuni bir nedene dayanmaksızın, incelenmeden reddedilmesi ve bu şekilde
davada ispat kuralına aykırı biçimde davranılması mutlak temyiz nedenidir. Somut olayda ise,
Hakim Müvekkilimiz tarafından gösterilen ve ispat vasıtası bir delil olarak yargılama dosyasına
sunulan bilirkişi, yemin vb delilleri diğer delillerle birlikte değerlendirmeksizin kararını vermiştir. Bu
nedenle delillerin değerlendirilmesinde hukuka aykırılık oluşmuştur ve bu usul eksikliği işin esasına
etkili olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmektedir.
5 – Hüküm Gerekçesiz Olarak Verilmiştir. Mahkemeler tarafından verilen hükümlerin gerekçeli
olması gerekmektedir. Bu husus bir Anayasa ilkesidir. Dolayısıyla hükmün gerekçesiz olması da
mutlak bir temyiz nedenidir. Karar üzerinde denetleme yapılabilmesi için de, kararın gerekçeli
olması, kararda iddia ve savunmaya ilişkin ileri sürülen delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-c maddesinde hükmün içeriğinde neler olması gerektiği
tarif edilirken, hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları
hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve
değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin
belirtilmesi gerektiğinden bahsedilmektedir. Somut olaya döndüğümüzde ise, Anayasanın ve Usul
Kanununun bu emredici ve açık hükmüne rağmen Hakim kararını gerekçelendirmemiş, kısa kararla
yetinerek iddia ve savunmalara göre delilleri tartışıp değerlendirmemiştir. Bu nedenle kanunun
emredici hükmüne aykırı mahkeme kararının bozulması gerekmektedir. Davalı Vekilince sunmuş
olduğumuz hiçbir delil hiçbir iddia gerekçeli kararda değerlendirilmemiştir.
4 – Müvekkil Firma ile Davacı arasında hiçbir şekilde sözleşme kurulmamış, sonradan icazet
verilmemiş, avans adı altında bile olsa herhangi bir ön ödeme yapılmamış , icra takibine kadar
Davacı tarafından Müvekkil Firmaya alacakla ilgili herhangi bir yazı gönderilmemiştir. Şöyle ki;
a)
MÜVEKKİL FİRMA İLE DAVACI YAN ARASINDA HİÇBİR SURETTE BİR SÖZLEŞME
İMZALANMAMIŞTIR.
Taraflar arasında borç doğurucu bir sözleşme bulunmamaktadır. Müvekkil Firmada eski çalışanı
fakat kendisinde herhangi bir yetkisi bulunmayan …. ile yapılan sözleşmeye Müvekkil şirket icra
takibinden sonra haberdar olmuştur. Yetkisiz temsil ile … Dış Ticaret Ltd Şti ‘de çalışan ….
tarafından imzalanmıştır.
b)
DAVACI İLE İMZALANAN SÖZLEŞME DAYANAK
CUMHURİYETİ SINIRLARI İÇİNDEKİ YETKİ İLE SINIRLIDIR.
VEKALETNAME
TÜRKİYE
Eski Şirket çalışanlarından ……. ‘ a verilen vekaletname Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki yetki
alanını kapsamaktadır. Yapılan sözleşme Türkmenistan’da müvekkilimin haberi olmadan
imzalanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında sözleşme yapılmıştır.
c)
YETKİSİZ TEMSİL İLE VE SONRADAN DA İCAZET VERİLMEYEN BİR SÖZLEŞME
MÜVEKKİL FİRMAYI BAĞLAMAMAKTADIR.
Müvekkil firma …. Dış Tic. Ltd. Şti. kendi bünyesinde çalışan ….’ a Türkiye Cumhuriyeti hudutları
dahilinde sözleşme imzalamaya yetkili kılmıştır. 26.08.2005 yılında imzalanmış olan sözleşme
TÜRKMENİSTAN ‘ da imzalanmıştır. Müvekkil firma tarafından İcra takibi esnasında haberdar
olunan sözleşmeye hiçbir şekilde icazet de verilmemiştir. …. Dış Ticaret Ltd Şti ‘de çalışan …
tarafından imzalanan bu sözleşmeye , icazet verilmediği sürece Müvekkil şirketi bağlamayacağı
hususu çok açıktır.
Müvekkil Şirket …Dış Ticaret Ltd Şti tarafından sözleşmeye harici veya yazılı olarak icazet
verilmemiştir. Sözleşmeye harici veya yazılı olarak icazet verildiğine ilişkin ispat kuvveti Davacı
yana ait olmasına rağmen davacı yan bunu ispat edememiştir.
d)
YETKİSİZ TEMSİL İLE VE SONRADAN DA İCAZET VERİLMEYEN SÖZLEŞMENİN
VARLIĞINDAN İCRA TAKİBİ İLE HABERDAR OLUNMUŞTUR.
Müvekkil şirket bu sözleşmeden, davacı yanın başlattığı kanuni yollar nedeni ile haberdar olmuştur.
Bunun üzerine şirket çalışanlarından ……. ‘ a bu husus sorulmuş, alınan yanıtta; davalı
müvekkilimin harici olarak bilgilendirildiği , ancak yine davalı müvekkilim tarafından bu
sözleşmeye icazet verilmeyeceği söylendiğini , bu hususun sonradan Davacı ile paylaşıldığı , zaten
davacının ….firması ile yapılan anlaşmada bir nevi komisyon alacağını garanti altına almak için
böyle bir anlaşma imzaladıklarını , davacının sözleşme konusu hiçbir edimi yerine getirmediğini
hatta gerekli bilgi ve tecrübeye bile sahip olmadığını , müvekkil şirket tarafından harici olarak böyle
bir anlaşma imzalanmayacağı yanıtının Davacı …. ile paylaşıldığını , aralarındaki sözleşmenin iptal
olduğunu söylemesine ve Davacı …. tarafından kabul edilmesine rağmen böyle bir girişimin neden
yapıldığının anlamadığını belirtmiştir
e)
TARAFLAR ARASINDA TİCARİ İLİŞKİSİ HİÇ KURULMAMIŞTIR.
Davacı yan iddia edildiği gibi ( ki bu husus tamamen gerçek dışıdır ) sürekli iş yapmasına rağmen
bugüne kadar hiç para almaması, bununla ilgili müvekkil şirkete herhangi bir ihtar bile çekmemesi ,
her hangi bir avans talebinde bulunmaması, işçi işveren ilişkisinin hiç kurulmadığının ispatıdır.
İŞLERİN TAMAMLANDIĞINA DAİR RAPOR DAHİ VERİLMEYEN BİR İŞİN VARLIĞINDAN
BAHSETMEK HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA TERSTİR. Burçin GÜL hiçbir surette müvekkil şirkette
çalışmamıştır. Müvekkil şirket tarafından kendisine avans adı altında dahi olsa ödenen bir ücret
yoktur. …. Müvekkil Firmada değil, aksine taşeronluğunu yaptığı …. firmasında çalışmıştır. Davacı
… tarafından iş yaptığına dair şirketi bilgilendirdiğine dair de her hangi bir kayıt mahkemeye
sunulmamıştır. Tamamen subjektif değerlendirmelerle Müvekkil Şirket borç altına sokulmaya
çalışılmaktadır.
f)
SÖZLEŞMEYİ İMZALAYAN ……’IN TANIK BEYANI
22.07.2009 tarihli İş Mahkemesi duruşmasında , davalı müvekkil firmanın haberi olmadan yapılan
sözleşme ile ilgili olarak sözleşmeyi imzalayan Cumhur Kızıltan vermiş olduğu tanık beyanında
kısaca ; davacı ( … ) … firmasında çalıştığını, Davacının, davalı firma ( ….DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ) ile bir
çalışması bulunmadığını, davacının Türkmenistan’da inşa edilen Tiyatronun satın alma işlemlerini
yaptığını , Davalı firma da Türkmenistan’daki …. Firmasının taşeronu olarak çalıştığını, davacı
Burçin gülün ….. Firmasının Türkmenistan’daki tiyatro inşaatı için verilen mekanik yapımın
taşeronluğunu davalı firmaya vereceğini bunun karşılığın bir komisyon isteyeceğini söylemiş , bunun
üzerine içeriğini okumadan 26.08.2005 tarihli sözleşmeyi imzaladığını , ancak daha sonra mekanik
işler davalı firmaya verilmediği için sözleşmenin anlamsız kaldığını , bu konu ile ilgili olarak davalı
Müvekkil firmaya haber vermediğini , sözleşme imzalamaya yetkili olmadığını , imzaladığı
sözleşmeye sonradan icazet verilmediğini söz konusu taşeronluk işinden Davacı kadar para
kazanabileceklerini beyan etmiştir.
Tanık …………. ‘ın beyanından da anlaşılacağı üzere ;
a)
Davacı asil ( … ) sözleşmenin imzalanmasından önce ve sonra …. Firmasında satın alma
bölümünde çalışmıştır. Bu hususun incelenmesi gerekmektedir. Yerel Mahkemece incelenmemiştir.
b)
Söz konusu sözleşmenin imzalanması esnasında ve sonrasında Müvekkil Firmanın haberi
olmamıştır. Sonradan da icazet verilmemiştir.
c)
Davacı …….. hiçbir şekilde Müvekkil firmada çalışmamıştır.
d)
Söz konusu sözleşme imzalanmış olsaydı, Müvekkil Firma ….Ltd Şti. ‘ nin kazanacağı net kar
ile davacı tarafın, Davalı …. şirketin yapacağı sözleşmeden daha fazla kazanması böyle bir
sözleşmenin akıl – mantık ilişkisi içinde değerlendirmenin mümkün olmayacağını gösterebilecek en
basit denklem şeklidir. Yapılan sözleminin içeriği dahi Müvekkil firma tarafından sonradan icazeti
mümkün kılacak anlaşma şeklini karşılamamaktadır.
e)
Diğer tanık ……… de , 2003 yılından beri Davalı Firmada çalıştığını ve Davacının firmada
çalıştığına dair herhangi bir görgü ve bilgisinin bulunmadığını beyan etmiştir. 2003 yılından beri
çalışan bir işçinin şirket çalışanlarını tanımaması da olası değildir. Bu durumda da müvekkil davalı
firmanın davacı ile iş ilişkisinde olmadığının kanıtıdır.
Tüm bu nedenlerden dolayı usul ve yasaya Yerel Mahkeme kararının bozulması için işbu temyiz
dilekçesinin verilmesi hususu zorunlu olmuştur.
SONUÇ VE İSTEM
1.
Dava, davacının iddiasına göre ticari ilişki neticesi hizmet sözleşmesine dayanan dava
olduğundan dolayı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekirken görevsiz Asliye Hukuk
Mahkemesinde açıldığından Yerel Mahkemenin görevsizliğine,
2.
Asliye Hukuk mahkemesi görevli olsa dahi, işbu karar verilirken karşı vekalet ücretine
hükmedilmediğinden ve bu hususa kararda hiçbir şekilde yer verilmediğinden
3.
Yerel Mahkemece BİLİRKİŞİ incelemesi yaptırılmadığından,
4.
Yerel Mahkemede görülen dava ile Kadıköy ..Asliye Ticaret Mahkemesi 20../… E. ve
20…/…K. Davaları arasında tarafları ve konusu AYRI OLMASINA, davalar arasında herhangi bir
bağın olmamasına rağmen başka bir mahkemenin bilirkişi raporunun Yerel Mahkemenin davasına
esas yapıldığından,
5.
Tarafların üzerine düşen sorumluluğu Borçlar Kanunu gereği yerine getirilip getirilmediği
irdelenmediğinden, Müvekkil şirketin ve Davacıya ait defter, kayıt ve belgeler incelenmediğinden ,
6.
Yerel Mahkemece uyuşmazlığın esası incelenmeden, tarafımızca gösterilen deliller sebepsiz
olarak reddedilip , hüküm gerekçesiz olarak verildiğinden
7.
Müvekkil Şirket … Dış Ticaret Ltd Şti tarafından Davacı ile iş akdi yapılmadığından,
8.
Dava konusu sözleşme Yetkisiz temsil ile … Dış Ticaret Ltd Şti ‘de çalışan
…………….tarafından imzalanmıştır. Şirket çalışanlarından ….‘ a verilen vekaletname Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içindeki yetki alanını kapsamasına rağmen yapılan sözleşme Türkmenistan’da,
Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında müvekkilimin haberi olmadan imzalanmış olduğundan ,
9.
26.08.2005 yılında TÜRKMENİSTAN ‘ da imzalanmış olan sözleşmeye Müvekkil firma
tarafından İcra takibi esnasında haberdar olunan sözleşmeye hiçbir şekilde icazet de vermediğinden,
10.
Müvekkil şirket bu sözleşmeden, davacı yanın başlattığı kanuni yollar nedeni ile haberdar
olduğundan ,
11.
Davacı … hiçbir surette müvekkil şirkette çalışmadığından, Müvekkil şirket tarafından
kendisine avans adı altında dahi ücret ödemediğinden , Davacı Burçin GÜL tarafından iş yaptığına
dair şirketi bilgilendirdiğine dair de her hangi bir kayıt mahkemeye sunulmadığından ,
12.
Söz konusu sözleşme imzalanmış olsaydı dahi, Müvekkil Firma …. Ltd Şti. ‘ nin kazanacağı
brüt kar 90.000 Dolar olmasına rağmen , davacı tarafın şirketin yapacağı sözleşmenin yarısından
fazla ( 50.000 Dolar ) kazanmasının bile sözleşmeye icazeti verebilecek bir yarar olmamasından ,
fahiş gabin bulunmasından
13.
Yerel Mahkeme tarafından, Davalı Firma ile Davacı arasında bir iş ilişkisinin kurulup
kurulmadığı ,Davalı Firma adına sözleşmeyi imzalayan kişinin bu sözleşmeyi imzalamaya yetkili
olup olmadığı, Davacının gerçekte iş ilişkisi yürütüp yürütmediği , Davalı Müvekkil Firmanın
sözleşmeden haberdar olup olmadığı , sonradan icazet verip vermediği hususlarında gerekli
araştırma yapılmadığından , bu konudaki savunmamız dikkate alınmadığından , gerekçeli kararda
yer vermediğinden , bu hususlara hiç değinmediğinden ,
14.
Yerel Mahkemece icra dosyasına yapılan faiz itirazımız konusunda bir hesaplama
değerlendirilmesi yapılmayıp bu konuda bile bilirkişi talebimizin yerine getirilmediğinden
Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına, müvekkilim hakkındaki icra takibinin yürütülmemesi için
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 443/1 ve İcra ve İflas Kanununun md. 36 ya göre icranın
durdurulmasını yani tehiri icraya karar verilmesini yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı
tarafa yüklenmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz.
Saygılarımızla ,
Av. Aytekin TETİK – Av. Ahmet AYDIN