MİMArİ AYDINLATMA TAsArIMININ EvrİLME HİkAYEsİ

068 TASARIM 244
AYDINLATMA LIGHTING
rÖpOrtaj ıntervıew
Mimari Aydınlatma Tasarımının
Evrilme Hikayesi
Mahmut Nüvit, Nergiz Arifoğlu ile Türkiye’nin ilk
bağımsız aydınlatma ofisini konuştu...
teori ile pratiği buluşturabilmekti. Sadece teorik çalışmalarla kalmamak için yerli ve üretim
yapan bir firmada, İkizler’de işe başladım. Bu
karar, okuldaki bilgiyi piyasayla birleştirmemi
sağlayan bir payanda oldu. O dönem ışık kaynakları ve üretim imkanları daha sınırlıydı, bazı
teknolojilere ulaşabilmek fiyatları açısından her
proje için pekte mümkün olmuyordu. Aydınlatma tasarımının ticaretten ayrılabildiği bir dönem değildi ülkemiz için. İkizler Aydınlatma
benim için bu anlamda temel bir başlangıç oldu
doğrusu. Pratikle teori bir aradaydı. İlk başladığımda firmanın katalogunun hazırlanması işi
bana verilmişti, başta inanılmaz sıkıcı gelmişti. Ama sonra katolog bittiğinde bütün ürünleri,
ışık kaynaklarını iyi bilen bir mimardım.
Yıldız Mimarlık’tan mezunsun. Aydınlatmaya ilgin nereden geliyor?
Mimarlığı kazandığımda aydınlatma ile ilgileneceğimi bilmiyordum tabii. Yıldız Üniversitesi 3. ve 4. sınıflarında aydınlatma dersleri veriyor. Aynı zamanda seçmeli olarak ‘Kent Aydınlatması’, ‘Gün Işığı’, ‘Renk’ gibi ders konuları da var. Lisansta aydınlatmayla karşılaştım
ve çok sevdim. Daha sonra yüksek lisansı, Yapı
Fiziği Ana Bilim Dalı Aydınlatma Kürsüsü’nde
yaptım.
Şazi Sirel’e yetişebildin mi? 1976 yılında Maçka Sanat Galerisi tavanı
için icat ettiği aydınlatma ile tanıdım ben onu. Akkor lambalarla floresanları karıştırarak, özel kumaşlı
bir gergi sistemi tasarlamıştı. Ara
sıra galeriye geldiğinde görürdüm.
Şazi Bey’e yetişemedim. Şazi Bey ülkemizde
aydınlatma konusunda terminolojiyi oluşturan
önemli bir kişi, aydınlatma konusuna hayatını
vakfetmiş akademisyenlerden ve ATMK’nın da
kurucularındandır.
Sizin ustanız o halde…Peki Müjgan
Hanım?
Birçok değerli akademisyen ve emektarlar var
aydınlatma sektörüne hizmet vermiş. Bir kısmı
ile birlikte çalışma fırsatına sahip olabildiğimiz
için biz de bu konuda üretiyoruz. Evet, Müjgan
Hanım’a yetişebildim tabii…
Daha sonra ne yaptın? Niye akademik
bir kariyer hedeflemedin?
Yüksek lisansı YTÜ Yapı Fiziği Programı’nda
yapmaya karar verdim. Daha da önemli olan
İnsanın okulun dışında da hocaları
vardır. Mesela ben, kendime bir usta
seçersem Le Courbusier’in Ronchamp
kilisesi ışığı içeri alma biçimiyle
bize yol göstermiştir derim ve herkese iyi şeyler yapma konusunda cesaret vermiştir. Bunun gibi size de
esin veren bir usta var mıdır veya
sizi bu anlamda etkileyen mimari yapılar?
Özellikle beni en çok etkileyen yapılar sanırım gün ışığıyla entegre olmuş yapılar. Tadao
Ando’nun Osaka’da bulunan “Işığın Kilisesi”
yapıtındaki ışığın konumu, yapısal ve temaya
simge olacak bir element olarak çok iyi kullanılması ve yapıyı bulunduğu zamanın dışına taşıyan bir şaheser olarak beni her daim etkilemiştir. Tasarıma yüklediği anlam açısından dolaysız ve zamansız bir mimari yaklaşımdır gün
ışığı konusu. Onun dışında, yapıya eklenen her
yapay ışık, aydınlatma tasarımcısının o konuya ait farklı tecrübesi ve yorumlarıdır. Gün ışığıyla bütünleşik tasarlanmış yapılarda binaların yorumu ise en baştan beri hamurunu oluşturan sadece onu düşünen, hayal eden, tasarlayan beyine ait.
Tecrübelerinizi sıralayacak olursak…
İkizler’den sonra Total Aydınlatma’nın proje
bölümünde yedi yıl çalıştım. Total Aydınlatma
bir çok birinci sınıf markanın mümessilliğini yapan bir firmadır.
Sanırım o dönem firmaların içinde
yapılıyordu aydınlatma projeleri…
Ürün satışı için verilen hizmetlerdi aslında ay-
dınlatma projesi denilen. Günümüzde de firmalar kendi ürünlerinin satışı için bu tür destek
hizmetleri vermekteler. 90’larda Türkiye’de mimari aydınlatma tasarımı yapan bir firma yoktu.
Keşke olsaydı.
Siz, ilk bağımsız mimari aydınlatma
tasarımı ofisini kurdunuz, değil mi?
Evet, Türkiye’deki ilk ofis.
Batı da mı gördünüz örneklerini?
1999’dan sonra Total Aydınlatma’da proje bölümünün başında o dönemlerin çok değerli projelerini tasarlama ve yürütme görevinde
idim. Bu sıralarda yabancı tasarımcıların gelip
Türkiye’de iş yaptıklarını ve projelerini uzaktan
takip ediyordum. Bu gruplar herhangi bir markaya bağlı kalmadan, üretici yada satıcı kimliğinden farklı bir konumdaydılar. Olması gereken hayal ettiğim hep böyle bir şeydi, çünkü tasarım özgürlüktü. Türkiye’de bağımsız bir tasarım ofisi açma düşüncesi piyasanın genel durumu nedeni ile bir süre olgunlaşmayı bekledi ve
artık 2006 yılında marka bağımsız bir tasarımcı
olarak çalışmaya başladım.
Bir işin bayrağını açtıysanız ekibinizi ve geliştirebileceğiniz insan kaynağını da planlamanız
gerekli. Gerçi hala şu anda bile dünyada genç
bir meslek, tanıtıp geliştirmeye, çoğalmaya çalışıyoruz. Bu anlamda biz kendi adımıza ülkemizdeki birçok kurum ve kuruluşla etkinlikler
yapmaya, çalıştaylara katılmaya özen gösteriyoruz. Öğrencilerin yanı sıra mimarlara ve işverenlere de mimari aydınlatma tasarımını ve tasarımcısını anlatmaya çalışıyoruz.
Mimari kendi iklimini bulamamışken, onu takip eden aydınlatma tasarımı da acı çekiyor mu ?
Çekmez olur mu? Müteahhit mantığının temel
alındığı bir ülke geçmişimizde mimarların ardı
sıra, içmimarlar, peyzaj mimarları kendilerine
yeni yeni yer edinmişken şimdi projelerde aydınlatma tasarımcıları olarak kendimizi anlatıyoruz. Güzel şeyler bunlar… Bizler mimari aydınlatma tasarımcısı olarak mimarla beraber eş
zamanlı çalışıyoruz. Tasarımı bir hamur olarak
düşünürsek o hamurun bir kısmını yoğuran, içine bir takım baharatlar katan ve bittiğinde ruhunu veren bir parçasıyız tasarım ekibinin. Bu anlamda zaman zaman mimari detaylara müdahil olup biçimlenişi birlikte de oluşturabiliyoruz.
Aydınlatma mimarinin bir parçası olmakla birlikte, teknik bir altyapı da gerektiriyor.
NERGİZ ARİFOĞLU
TASARIM 244 069
Bu anlamda satın almasını ya da uygulamasını yapacak teknik ekiplerle de birlikte çalışmak
zaruri. Tasarıma sahip çıkabilmek adına kaygılarımızı onlara hatta en başta işverene de anlatmak durumundayız. Çünkü ışığı hayal edenin
hayalinin peşinden ışığı görene kadar koşması
gerekiyor. Yoksa “biz bunu satın aldık” gibi bir
cümleyle başbaşa ve size ait hissetmediğiniz
bir tasarımın ortasında buluveriyorsunuz kendinizi. Işık tuhaf bir eleman; hem görünüyor, hem
gösteriyor hem de yok ediyor.
Sizin tarif ettiğiniz şey estetikle
ilgili. Bir tasarımda estetik mi, yoksa teknik kaygılar mı ön plandadır?
Başlangıç fikri nedir?
Işığa dair söz alırken salt estetik değil, çok fazla parametreyi göz önünde tutmamız gerekli. Tasarladığımız detay görüntüyü ve algılanışı bambaşka bir çizgiye götürebiliyor. Kullanıcı
başka bir şey düşünmeye, hayal etmeye ve hissetmeye başlıyor. Bu yüzden bunu alalım buradan şuraya koyalım dediğimizde arka planda
çok farklı kaygılar da duymaya başlıyoruz. Çünkü her şey bittikten sonra, “burada hoşlandığım
ya da rahatsızlık veren bir şey var!” diye tarif
edilemeyen şey nedir? Bir koku ya da renk midir? Işık tüm bunların arka perdesinde yer alır.
Hedeflediğimiz de bu.
Müşterileriniz kim? Mimarlar mı?
Yapımcılar mı? Yoksa mimara sipariş
veren şahıslar mı?
Aydınlatma tasarımcılarına işi veren büyük
oranda yatırımcıdır. Yapılmış referanslar ya da
birlikte çalışmayı seven ekipler de önermiş olabilir. Neticede birbirinin dilinden anlayan ekipler daha kolay iş geliştirebilmektedir. Aslında
biraz bizim bu ekiplere ne fayda sağladığımızdan bahsetsek iyi anlatılabilir sanırım.
Mimari aydınlatma tasarımcısı ile
çalışmak yatırımcıya ve mimarlara
ne sağlıyor?
Yapıların hayata geçirilmesi sürecinde birçok
kalemde olduğu gibi, aydınlatma kalemi için de
zaten bir bütçe harcanacaksa, neden bu doğru
bir proje ile olmasın diye düşünüyoruz. Neden
sonradan bazı detaylar değiştirilmek zorunda
kalınsın. Bunu önceden gören yatırımcılar bizlerle çalışmayı talep ediyor. Böylece hem yatırım anında, hem kullanım anında boşa harcanacak paraların önüne geçilmiş oluyor. Projenin
en başından itibaren mesleği sadece bu iş olan
profesyoneller ile çalışmayı tercih edenler; zaman, para, tüketim, yatırım, geri dönüşüm, işletim her anlamda sayısız fayda sağlamayı peşinen satın almış demektir aslında. Mimari anlamdaki yapı kimliğine ve marka imajına katkıları ise paha biçilemez değerde oluyor. Aydınlatma tasarımcısıyla çalışmak diğer ekipleri de
rahatlatıyor. En başta mimar; özenerek tasarladığı projesinin ışık ile ilgili kısmını aynı dili konuşan profesyonellere emanet edebiliyor. Çünkü o atmosferi tasarlayan birileri var ve bu uzmanlar şehir ölçeğinden insan ölçeğine kadar
tüm detayları inceleyerek en ideal çözüm alternatiflerini sunuyor. Elektrik mühendisleri de rahat çünkü ellerine mimar ile konuşulmuş hazır proje geliyor. Satın alma birimi ne alacağının
tüm detaylarına hâkim. Uygulamacı da aynı şekilde. Tüm detayları teslim aldığı ve karşısında
sorularının cevabını alabileceği birileri var. Böylece herkes sadece işini yapmaya başlıyor. En
önemlisi yatırımcının da bütçesinde şaşma olmaması.
Benim meslek hayatına atıldığım
90’lı yıllarda aydınlatma tasarımı yapan firmalar yoktu. Dolayısıyla aydınlatma tasarımı çok yeni bir
kavram. İşverende bilinç ne kadar
oluştu? Bugün küçük bir araştırmayla ondan fazla aydınlatma projesi
çizen firma görüyoruz. Bir de Aydınlatma Türk Milli Komitesi ( ATMK) var.
Siz neresinde duruyorsunuz?
Mimari Aydınlatma Tasarımcısı sayısının artıyor olması sevindirici. Biz bunu uzun süredir ektiklerimiz mahsulü olarak görüyoruz. Gün geçtikçe yapılan işler ve tecrübeler de artacak. Tek
nüans marka bağımsız yapılan Mimari Aydınlatma Tasarımı olmalı. Birçok satıcı firma kendilerine ayrı aydınlatma tasarım ofisleri kurarak ya
da çok düşük bir bedel karşılığında proje çizerek ileride potansiyel bir satışı takip etmek yolunu seçebiliyor.
Aydınlatma bilgileri ve tecrübeleri görece, bağımsızlık konusu ise dünya üzerinde bile her
anlamda bu kadar tartışmalıyken bu durumlar
ile karşılaşacak işverenlerin tercihlerinde daha
hassas davranmaları gerektiği aşikardır. Zordur
da aynı zamanda. İşveren açısından daha ucuza hizmet alma fırsatı olarak görülen durumlar,
sonrası için daha pahalıya mal olan detaylara
dönüşebilmekte ya da yarım kalan proje paydaşlıklarına...
ATMK’ye gelirsek, aslında üniversite kökenli ve
akademik kadronun kurduğu bir dernek. Son
yıllarda sektör profesyonellerine yer verilse
de yönetimin büyük kısmını akademik kadrolar
oluşturmakta. Neler yapıyor komite? 1995 yılından itibaren ATMK, ülkemiz aydınlatma sektöründe yer alan akademisyenleri, üreticileri,
tasarımcıları ve uygulamacıları bir araya getirme görevini üstlenmiş durumda. Akademik açıdan çok aktif. Bu yıl ben de yönetime katıldım.
LED’ler ve diğerleri…. Aydınlatma
teknolojisi ikiye mi ayrıldı? Teknoloji nereye doğru gidiyor?
Aslında uçsuz bucaksız bir kapı açıldı önümüze. Çok farklı bir malzeme ile karşı karşıyayız.
Hem tasarımcılar hem de üreticiler için yeni bir
ışık kaynağı. Hakim olunması gereken bir teknoloji ve gelişme aşamasında. Hatta buna bağlı
başka mesleklerin de oluşması yakındır. Düşünün ki bundan yirmi yıl önce elektronik aletlerin
kırmızı-yeşil sinyal ışığı şimdi dünyamızı aydınlatıyor, büyüleyici…
LED’e doymadık henüz diyorsunuz...
Doymuş olduğumuz kısımları var tabi, hem de
çok hızlı oldu bu. Kullanım alanlarına getirilmemiş olan sınır tam bir çöplük yarattı. Diğer yandan reklam panoları ve bildirişim levhaları da
bıkkınlık veriyor, kontrolsüz işler ve renk cümbüşü içinde kayan ışıklar... LED kavramı aslında mimari aydınlatma içinde yeni yeni oturuyor.
Uzun ömürlü olması, enerji verimliliğinin yüksek olması ve renk alternatifleri oldukça cazip.
Çevreci projeler de üretiyorsunuz
yani?
LED enerji verimliliği anlamında bizi rahatlatıyor diyebiliriz. Dünyada olduğu gibi şimdi ülkemizde de yeşil bina projeleri gittikçe artış gösteriyor. Yapılacak binalar LEED, BREEAM v.b. gibi
sertifikasyon sistemleri ile derecelendirilip yüksek kalitede işler hedefleniyor. Bu tip profesyonel projeler içerisinde, bizler de bu sistemin bir
parçası ve ekibin oyuncusu olarak yerimizi alıyoruz. Mimariyi anlayıp konseptin bu kriterlerde geliştirilmesi ve detaylandırması çok kolay
bir iş değil, uzun soluklu bir çalışma var ve parametreler oldukça fazla.
Görüyorum ki aydınlatma tasarımı
tüm projelerde artık bir gereklilik
olmaya başlamış durumda.
Evet, teknolojinin ve yapılaşmanın hızla gelişmesi ile artık gerekli olma durumu şarta dönüşüyor. Bizim espriyle karışık söylediğimiz
bir söz var, “Aydınlatma tasarımı lüks değildir.” Şanslıyız ki projesine değer veren mimarlar kurgulanmış ışığın büyüsünün farkındalar,
bu da bizi mutlu ediyor.