Robert Kolej Mezuniyet Töreni Konuşması Metni İbrahim Betil RA 64

Robert Kolej Mezuniyet Töreni Konuşması Metni
İbrahim Betil RA 64
24 Haziran 2014
Yaşamımın en üzgün, en çelişkili, çapraşık günlerinden ilkini lise mezuniyet günümde
yaşamıştım... O nedenle böyle bir anı sizin koşullarınızda, bu iskemlelerde yaşayamadığım için,
bu anda sizlerin neler hissettiğinizi bilemiyorum.
Liseyi bitirirken Türkçe Kompozisyon dersinden bütünlemeye kaldım, kep giyemedim.
Aynı törende okulun “ders dışı faaliyetlerde en başarılı Öğrencisine” verilen ödül bana
ayrılmıştı. O nedenle benim de törene katılmam istendi. Tören saati geldiğinde ben, kepli ve
cüppeli arkadaşlarım arasında, töreni izlemeye gelmiş "sivil" giyimli misafirlerden biriydim.
Ödül almak için kürsüye çıkarken, kendimi çıplak hissettiğimi, çıplaklığımı örtmek istercesine,
üç düğmeli ceketimin bütün düğmelerini iliklediğimi hatırlıyorum. Lise müdürümün buruk
gülüşü, benim utanç dolu şaşkın bakışlarım, arkadaşlarımın çoğunun üzüldüğü bir ortamda,
kulaklarım uğulduyordu. Bir an önce bu kürsüden aşağıya inmek, ortadan kaybolmaktan başka
bir şey düşünemiyordum.
Ödülü aldığıma sevinememiştim.
Sonraki yıllarda düşündüğümde, bu olayın bana verdiği dersler belki de tüm lise yaşamımda
öğrendiğim pek çok bilgiye eşdeğerdi:



Yaşam çapraşıklıklar ve çelişkilerle dolu olabilir... Mutluluk ve hüzün aynı anda
gelebiliyor.
İnsan yaptıklarının ve yapamadıklarının tek sorumlusu kendisidir. Yaptığı her yanlışın
hesabını kendisiyle yüzleşerek verecektir.
Ve en önemlisi: Yaşamımda Yöneticilik dışında zevk alarak yaptığım pek çok şeyden biri
yazmak oldu: Gazetelerde, dergilerde köşe yazarlığı yaptım... Bir kitap yazdım, uzun süre
En Çok satanlar listesi başında yer aldı. Acaba lise-son sınıfta kompozisyondan
çakmasaydım, yazmaya bu kadar meraklı olur muydum?
Anlayacağınız, lise mezuniyetinin bende çağrıştırdığı farklı duygular var.
Sizin de şu an kafanızda kısa vadeli ve uzun vadeli düşünceler vardır. Örneğin düşünüyor
olabilirsiniz ki: Bu adam konuşmasını kısa kessin, biz de bunca yıllık emeğimizin karşılığı olan
şu diplomaları biran önce alıp, mezuniyeti kutlamaya gidelim. Acele etmeyin. 50 yıl sonra gelen
bu fırsatı iyi kullanmalıyım.
Almak için sabırsızlandığınız o diplomaya gelince: Diploma pek önemli değil. Aileniz ve bir kaç
yakınınızdan başka kimse diplomanızı görmeyecek. İstemeyecek de! Siz de bir süre sonra o kâğıt
parçasını kenara atıp unutacaksınız.
Kendinizi iyi eğitilmiş hissediyor musunuz?
Martin Klotsche’a göre: “Eğitim bir takım doğruları ve bilgileri toplayıp öğrenmek değildir.
Eğitilmiş kişi akıllı seçim yapabilen, dolayısıyla değer yargıları olan, yaşamda amacı olup
yönünü belirleyebilen kişidir.”
Robert Millikan'a göre eğitilmiş kişi bir konuya iki dakikadan fazla dikkatle odaklanabilen
kişiymiş... Buna göre benim konuştuklarımın son birkaç cümlesini takip etmediyseniz, sizi
eğitilmiş saymak mümkün değil!
Bu konuda söylenmiş daha pek çok düşünce var... Yani herkes eğitimi bir şekilde tanımlamış...
Ortak yanları ise: Hiçbiri diplomadan söz etmiyor.
Biliyorum düşündükleriniz arasında uzun vade için planlarınız vardır:




Üniversiteden mezun olmak
İş adamı - İş kadını olmak
Hukukçu, Doktor, Fenci, Bankacı, Ekonomist, Bilim insanı, Akademisyen olmak
Aktör, sanatçı, edebiyatçı olmak
Yani bir şeyler olmak. Yaşamda genellikle herkes bir şeyler olmak istiyor. Pek çok insan bir şey
olunca bazı haklarının artacağını ve mutlu olacağını sanıyor.
Oysa toplumu ileri götürenler bir şey olanlar değil, bir şey yapanlardır...
Ünlü ressam Claude Monnet'in dediği gibi: “...Toplumların tarihine, parklardaki heykellere,
kentlerdeki anıtlara, müziğe, sanata, edebiyata, bilim dünyasına baktığınızda, dünyada kalıcı
kişilerin ‘bir şey olan’lar değil, bir şey yapabilenler olduğunu anlamak o kadar zor olmaz.
Yaşam sınavı burada başlıyor: bir şeyler yapabilmek o kadar kolay değil... İlgi duyduğunuz,
sevdiğiniz bir alanda bir şeyler yaparak başarıyı yakalamak yaşamda pek çok kimseye nasip
olmuyor.
Sizler, bu ülkenin en iyi okulunda eğitim alma fırsatını yakalamış ayrıcalıklı kişilersiniz. Bu
nedenle de çok çetin bir yaşam sınavıyla karşı karşıya olduğunuzu anımsatmak isterim. Çünkü
sorumluluğunuz sadece kendinizle, ailenizle sınırlı değil. Topluma ve bu planette yaşayan
insanlara karşı büyük bir sorumluluğunuz var. O nedenle ne olacağınızı düşünmekten öte, ne
yapabileceğinizi tasarlamanızı tavsiye ederim.
Bir şeyler yapabilmek için gerçekten farklı yeteneklere sahip olmak, çok akıllı olmak mı gerekir?
Calvin Coolidge diyor ki: "Dünyada hiç bir şey ısrarlı mücadelenin yerini alamaz.
Yetenekler alamaz. Çünkü yetenekli ama başarısız çok insan var. Eğitim de alamaz. Çünkü
dünyada bir sürü eğitilmiş beceriksiz var. Bir şeyler YAPABİLMEK için temelde gerekli olan
en önemli unsur ‘ısrarlı mücadele ve kararlılık’tır."
Başarılı kişilerle diğerleri arasındaki en önemli fark: Bilgi veya güç eksikliği, değil;
istek ve azimdir. Yani kararlılık ve mücadele… Yaşam boyunca yüzünüze kapanacak pek çok
kapı olabilir. Umutsuzluğa kapılmayın, pes etmeyin.
Başarı bir yolculuktur. Sizinle aynı yolculuğa çıkmış pek çok kişi daha olacaktır. Yolculuğun
koşulları zor. Bu yolculuğa ancak dayanıklı, mücadeleci ve kararlı olanlar devam edebilir. İşte
esas Fark burada... Ben bu yolculukta:


En özgür ortamda insanın kendi içinde geliştireceği kontrol ve öz-disiplin
oluşturabilmesinin önemini,
Gelişmek için düşünmenin yetmediğini, düşünceleri yazıya dökünce yaratıcılığın arttığını
gördüm.
Öğrendim ki: Bu yolculukta iki tane bitmeyen yokuş var: Belirsizlik ve Güçlük:
Güçlüklerden çekinmeyin. Güçlük insanı yeniyi aramaya ve yeniyi keşfetmeye yönlendiriyor.
Her şeyin çok hızla değiştiği dünyamızda Belirsizliklere hazır olmak ve belirsizlikle baş
edebilmek başarı yolculuğunda en önemli donanımların başında gelir. Belirsizliklerin karar
vermekle giderildiğini, Doğru ya da yanlış, ama karar verebilmenin insanı çok rahatlattığını
öğrendim.
Yanlış yapmaktan çekinmeyin. İnsan yanlışlardan çok öğrenir, aynı yanlışı tekrarlamak ise
aptallıktır.
Tüm bu anlattıklarımda mutluluktan söz etmedim. İnsan yaşamının temel nedeni mutluluğun
formülünü herkes kendi yaşamına özgü ve kişisel tercihlerine göre geliştirir.
Benim formülümde mutluluk; insan sahip olduklarını paylaşabildiği oranda mutlu olur.
Biliyorum: Nasihatler uzun olursa dinlenmez. O nedenle son sözlerimi söyleyip buradan
ineceğim.
Yaşamınızda mutluluk ve başarı ile ilgili kendi özel karışımınızı oluşturmaya çalışırken
Yapacağınız seçimler ne olursa olsun, yavan ve sıradan olmasın.
Hiç bir şeyin yavan ve sıradan olanı ilginç değildir, insanların da! Sıra dışı olmaktan
kaçınmayın.
Mutluluk ve Başarı yolundaki seçimlerinizin içine
 Toplumsal olaylara bir dirhem ilgi
 Çevrenizdeki gelişmelere bir çimdik duyarlılık
 Düşündüğünüzü özgürce ifade ederek, olumsuzluklara yeteri kadar tepki koymalısınız...
 Olumsuzluklara karşı Eleştirinin altını kısarak, değişim için bolca öneri geliştirin
Bu seçiminizi oluşturduktan sonra önce bir kaşık kendiniz tadın ve sonra da önyargılardan
arınarak, size duyulan güveni sarsmamaya özen gösterip toplumdaki tüm bireylerin
farklılıklarına, haklarına ve bireysel özgürlüklerine saygı duyarak, herkese sunun...
Bu katkılarla çevrenizin saygı göstereceği iyi insan modeli ortaya çıkacaktır.
Unutmayın ayrıcalıklısınız: Böylesine özel ve önemli bir okulda eğitim alarak mezun olmanın
size yüklediği sorumluluklar var.
Sadece bu toplumun değil, her yedi insandan birinin aç olduğu bu planetteki tüm canlıların
sizden beklentileri var.
İyi insan olabilme yolunda doğru kararları alabilmenizi ve mutlu bir yaşam yolculuğu diliyorum.