Asude ve Behlül beş yıllık evlidir ve Can adında bir oğulları vardır

Asude ve Behlül beş yıllık evlidir ve Can adında bir oğulları vardır. Bir gemide kaptan olarak çalışmakta
olan Behlül, evliliğinin ikinci yılında oğlunun doğumunu sefer halindeyken gemide haber almıştır.
Behlül’ün çalışma şartlarının zorluğu ve halihazırda sahip olduğu bazı psikolojik problemleri
nedeniyle, Asude ve Behlül arasında birtakım problemler özellikle son bir yılda sıklıkla yaşanmaya
başlamış, özellikle Asude için evlilik birliğini sürdürmek iyice zorlaşmıştır. Buna ek olarak Behlül,
Asude’nin lise yıllarından tanıdığı Demir ile samimi arkadaşlığının yokluğunda tekrar başladığı
yönünde dedikodular duymuş, Asude’nin bunu şiddetle reddetmesine rağmen boşanma davası
açmaya karar vermiştir.
1. Küçük bir kasabada yaşamakta olan Asude, kasabanın tek demircisi olan Demir’e giriş katındaki
evinin ferforjelerinin siparişini vermiş, bu süreçte Demir birçok defa Asude ve Behlül’ün evine girip
çıkmıştır. Behlül bu durumu iddialarını desteklemek için kullanmaktadır. Bu halde kim, neyi, nasıl
ispatlayacaktır?
Behlül fiili bir karineye dayanmak istemektedir. Ancak hemen fiili karinenin varlığını kabullenmek
yerine somut olayın özelliklerine bakmak daha doğru olacaktır: Küçük bir kasabada tek demirci
olan Demir’in Asude’nin evine girip çıkması hayatın olağan akışına aykırı sayılamaz. Dolayısıyla
ortada Behlül’ün dayanabileceği bir fiili karine yoktur. Behlül, iddiasını (kendi lehine sonuç çıkardığı
için) (m.190) her türlü delille ispatlayabilir, ancak fiili bir karineye dayanamaz (diğer bir deyişle
Asude’nin çürütmesi gereken bir karine yoktur.).
2. Ev hanımı olan Asude, boşanma davası açıldıktan sonra maddi açıdan sıkıntıya düşmüş, hakimden
tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir. Bu talebin ve kararın niteliği ve özelliklerini medeni
yargılama hukuku bilgilerinize göre kısaca açıklayınız.
Tedbir nafakası, aile hukukuna özgü bir geçici hukuki korumadır. Dolayısıyla hakim tedbir
nafakasına karar verdiğinde(talep üzerine ya da resen MK....) bu karar geçici mahiyette olacaktır.
Bu nafaka davanın açıldığı tarihten, boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar etkili olacaktır;
sonrasında etkisi kendiliğinden ortadan kalkar.
3. Aynı dava kapsamında Behlül, evlilik içinde doğmuş olan Can’ın kendisinden olmadığını, Demir’den
olduğunu iddia etmiştir. Bunun üzerine Demir kan örneği vermekten kaçınmıştır. Bunun sonucu ne
olacaktır?
HMK m.292 uyarınca ne taraflar ne de üçüncü kişiler kan veya doku alınmasından kaçınamazlar.
Aksi takdirde zor dahi kullanılabilir. Dolayısıyla Demir bu şekilde hareket ettiğinde hakim zor
kullanılmasına karar verecektir.
MK m.285 uyarınca ise, soybağının kurulmasına ilişkin davalarda hakim kaçınan kişi aleyhine sonuç
çıkarabilecektir.
4. Behlül iddialarını desteklemek amacıyla aslında 7000 TL değerindeki demir işinin kendi evleri için
4000 TL’ye yapıldığını iddia etmiştir.
a) Bunun için Asude’ye 4000 TL tutarında banka havalesi yaptığını iddia eden Behlül, buna ilişkin
banka dekontunu mahkemeye ibraz etmiştir. Asude ise Behlül’ün toplamda 7000 TL verdiğini, kalan
3000 TL’yi sefere çıkmadan önce kendisine elden teslim ettiğini ileri sürmüştür. Bu durumda kim,
neyi, nasıl ispat edecektir?
Hem 4000 hem de 3000 TL senetle ispat sınırı üzerinde meblağlar olduğundan kural olarak senetle
ispat geçerli olmalıdır. Ancak, öncelikle 3000 TL bakımından, HMK m. 203/1(a) uyarınca senetle
ispat kuralının bir istisnası mevcuttur. Asude, senetle ispat kuralına (m. 200) tabi olmayıp 203/1(a)
gereğince hertür delille ispat edebilir. Esasen , hayatın olağan akışına göre sefere çıkan bir gemi
kaptanının eve para bırakacağına dair fiili karineden yola çıkıldığında Behlül de, bu karineyi her
türlü delille çürütebilmelidir.
Banka ile havale edilen 4000 TL içinse, ibraz edilen dekont belge niteliğinde sayılmalıdır. Çünkü
HMK m. 202/2 uyarınca aleyhine ileri sürülen kişi yada temsilcisince verilen veya gönderilen bir
belgenin varlığından söz etmek mümkün değildir. Behlül yine yukarıdaki istisna uyarınca m.
203/1(a) her türlü delille ispat faaliyetini gerçekleştirebilir. Ortada senet olmadığından Asude de
senede karşı senetle ispat kuralıyla bağlı olmayacak, yine savunmalarını her türlü delille
ispatlayabilecektir.
b) Behlül, iddialarını desteklemek amacıyla Demir’i tanık göstermek istemektedir. Bu mümkün
müdür?
Behlül Demir’i tanık gösterebilir ancak buna karşılık, HMK m.250/1 (b) uyarınca kendi haysiyetini
tehlikeye atacak bir hususta tanıklık etmekten çekinebilir.
c) Behlül 3000 TL’yi Asude’ye teslim etmiş olduğunu pekala hatırlamasına rağmen sürekli böyle bir
olayın olmadığını iddia etmiş, daha sonra hakim resen Behlül’ün isticvabına karar verdiğinde
sorgulama sırasında 3000 TL’yi Asude’ye verdiğini ağzından kaçırmıştır. Bu durum, dava
sonuçlandığında, yargılama giderlerinin taraflara paylaşımını nasıl etkileyecektir? Verilebilecek
kararları ayrı ayrı değerlendirerek yanıtlayınız.
Karar Behlül aleyhine verildiğinde genel kural, HMK m.326/1 uyarınca, yargılama giderlerinin
Behlül’e yüklenmesini gerektirecektir. Behlül lehine karar verildiğinde aslında yine bu kural geçerli
olmakla birlikte, kötü niyetli davranan Behlül aleyhine m. 327/1 nedeniyle yargılama giderlerine
hükmedilebilecektir.
5. Demir ile Asude’nin kendisi yokken ilişki yaşadığından fazlaca emin olan Behlül, Asude ve Demir’in
lise pilav gecesinde sarhoş olmalarından da yararlanarak, o geceye ilişkin ikisinin bazı samimi
fotoğraflarını teknolojinin imkanlarından da faydalanarak üretmiş, bunları delil olarak mahkemeye
ibraz etmiştir.
a) Böyle bir delil mahkemece incelemeye alınmalı mıdır?
Burada fotğraflar gerçekte var olmamasına rağmen varmış ve gerçekmiş gibi mahkemeye
yansıtılmıştır. Öncelikle, fotoğrafların gerçek olması halinde topluma açık bir yerde çekilen samimi
görüntüler özel hayattan sayılamayacak, dolayısıyla kişilerin rızası olmasa dahi hukuka aykırı
olmayacaktır. Ancak belirtildiği gibi burada sahte olarak basılan fotoğraflar sözkonusu olup, böyle
bir delil hukuka aykırıdır; m.189/2 nedeniyle dikkate alınamamalıdır.
b) Mahkeme bu delili dikkate almış, Asude ve Demir sarhoş oldukları için Asude fotoğrafların gerçek
olmadığını ileri sürememiştir. Mahkeme boşanmaya karar vermiş, tüm hukuki çareler tüketildikten
sonra pişman olan Behlül, fotoğrafların sahte olduğunu Asude’ye itiraf etmiştir. Asude bunun üzerine
nasıl hareket edebilir?
Öncelikle burada uygulanacak hükümler, HMK Geçici Madde 3 dolayısıyla, 1086 sayılı kanunun,
5236 sayılı kanunla gelen değişiklikten önceki hükümleridir. Burada Behlül’ün hileli bir davranışı
neticesinde bundan etkilenerek verilen bir hüküm söz konusudur. HUMK m. 445/1 (7) uyarınca
Asude yargılamanın yenilenmesi yoluna gidebilecektir.
6. Behlül’ün boşanma talebi aile mahkemesince kabul edilmiş, talep ettiği 20.000 TL tutarındaki
manevi tazminat talebi ise reddedilmiştir. Asude boşanmak istemediğini cevap dilekçesinde beyan
etmiş olmasına rağmen, bu talebinin reddi halinde her ay 1500 TL iştirak nafakası ve çocuğun
velayetinin kendisine bırakılmasını talep etmiştir. Mahkeme velayet ve nafakaya ilişkin talepleri kabul
etmiştir.
a) Kimler, hangi kanun yollarına, hangi sürede başvurabilecektir? Bu başvuru nereye yapılacaktır?
Burada hem Behlül (reddedilen 20.000 TL için) hem de Asude (terditli olarak talep ettiği
boşanmanın reddi kararı için) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde (HUMK
432/1) kararı veren aile mahkemesine veya başka bir yer mahkemesine (HUMK m.432/2) dilekçe
vererek kararı temyiz edebilirler.
b) Yargıtay 1500 TL’lik nafaka talebine ilişkin hükmü bozmuş olsa, İlk derece mahkemesi Yargıtay’ın
bu bozma kararı üzerine nafakayı Asude’nin talebiyle 2000 TL’ye çıkarabilir mi?
İlk derece mahkemesi Asude’nin nafaka talebini kabul etmiştir. Burada Behlül de Asude de temyize
başvurmuştur. Dolayısıyla burada aleyhe hüküm verme yasağı geçerli olmayacaktır.