türk edebiyatı isimler sözlüğü

FİRİŞTEOĞLU, Abdülmecîd İbn-­‐i Firişte İzzeddîn
(d.?/?-­‐ö.864/1459-­‐60)
HuruL müellif, mütercim
Eserlerinin giriş bölümünde ismini “Abdülmecîd İbn-i Firişte
İzzeddîn” şeklinde vermektedir. Buradaki “İbn-i Firişte”
ibaresinden dolayı da “Firişteoğlu” olarak anılmaktadır. Sa’âdetnâme’sinde isminin sonuna eklediği “et-Tireviyye” lafzı (vr. 93a)
ise onun Tireli olduğunun en güçlü kanıtıdır. Doğduğu yıl
bilinmemektedir. Firişteoğlu’nun babasının, Battuta’nın 1332’de
Anadolu’ya gelişinde Birgi’de karşılaştığı, Firişte lakabıyla
tanınan Kadı İzzeddîn Firişte olması ihtimali güçlüdür (Baktır
1999: 175). İzzeddîn Firişte’nin diğer oğlunun adı Abdüllatîf’tir.
Abdülmecîd nasıl “Firişteoğlu” lakabıyla tanınmışsa benzeri
şekilde kardeşi Abdüllatîf de aynı anlama gelen “İbn-i Melek”
sanıyla meşhurdur. Kendi hattıyla yazdığı 821/1418 tarihli bir
eserden hareketle Abdüllatîf’in bu tarihten sonra öldüğü kesindir
(Baktır 1999: 175). Kütüphane kataloglarında veya bazı eser
nüshalarında geçen “Abdülmecîd b. Abdüllatîf b. Ferişte”
ifadesinden ve Firişteoğlu Abdülmecîd’in 864/1459-60’ta ölmüş
olduğu bilgisinden hareketle ikisinin kardeş değil de baba-oğul
olabileceği tezi ise şu anda elde bulunan belgelerin yetersizliği
ve tenakuzu nedeniyle doğrulanamamıştır. Nitekim Firişteoğlu
Abdüllatîf’in bir eseri, yukarıdaki ibarenin tam tersi yani
“Abdüllatîf b. Abdülmecîd b. Feriştehoğlu” şeklinde kayda
geçmiştir (Lügat-ı Feriştehoğlu, 43 Vatican Library, no. 2983).
Dolayısıyla daha somutları ele geçinceye kadar bu çelişkili
bilgilere mesafeli yaklaşılmasında fayda vardır.
Döneminin meşhur Sünnî âlimlerinden oluşan bir ailenin ferdi
olarak Firişteoğlu Abdülmecîd’in tahsilinde ailesi dışında kimlerin
rol aldığı bilinmemektedir. Ancak onun, Arapça ve Farsçayı ileri
derecede bildiği, din ilimlerine Kuran lügati yazacak ve Hurufîlikle
ilgili eserleri çevirecek kadar vakıf olduğu ortadadır. Abdülmecîd
b. Firişte’nin Hurufîlik üzerine bilinen en eski eseri Şevval 833/
Haziran 1429 tarihlidir. Bundan hareketle onun Fazlullâh’ın 1394
tarihindeki idamına denk gelen yıllarda veya hemen akabinde
Hurufîliğe girdiği söylenebilir. Hoca İshâk Efendi ve ondan naklen
son dönem araştırmacıları, Abdülmecîd Firişte’nin, Fazlullâh’ın
halifelerinden Şemseddîn’e mensup Bâyezîd isimli birine intisap
ettiğini söylemektedirler (Hoca İshâk Efendi 1291: 156; Aksu
1996: 134). Ancak Firişteoğlu Sa’âdet-nâme’sinde (vr. 91b) “bu
ilm-i ilâhiyye-i Fazliyye Fârisî dilince idi ki bu bende-i za’îf-i Fazl-ı
Feyyâz’a...Mevlânâ Bâyezîd Hazretlerinden irişdi... ve Mevlânâ
Bâyezîd Hazretlerine Seyyid Şemseddîn Muhakkik
Hazretlerinden irişdi ve onlara Mevlânâ Fazlullâh Hazretlerinden
irişdi” cümlesiyle tercümesini yaptığı eser(ler)in kendisine ulaşan
silsilesini anlatmıştır. Nitekim ardından “Mevlânâ Bâyezîd bu
bende-i Fazl-ı Feyyâz’a pîr ve mürşid olup taklîdât-ı zulmâniyye-i
cehliyyeden halâs eyledi" diyerek (vr. 91b) Mevlânâ Bâyezîd’in
t a l e b e s i o l d u ğ u n u i f a d e e t m i ş t i r. Te r c ü m e - i H â b -
nâme (Firişteoğlu: vr. 92a) isimli eserinde de Seyyid Atâyî isimli
bir Hurufî’den duyduğu rivayeti anlatır ki bu kişi Tebriz’de
Fazlullâh ile görüşmüştür. Tüm bunlar Firişteoğlu’nun Fazlullâh’ın
çevresindeki insanlara ne kadar yakın olduğunu göstermektedir.
Firişteoğlu’nun vefat tarihini Hoca İshâk Efendi 864/1459-60
olarak vermektedir (1291: 156). Bunun dışında onun ölümüyle
ilgili başka bir bilgi mevcut değildir.
Firişteoğlu’nun eserleri şunlardır:
1. Işk-nâme: Firişteoğlu’nun en önemli eseridir. Şevval 833/
Haziran 1429’de tamamlanan Işk-nâme’nin Fazlullâh’ın Câvidânnâme’sinin tam veya muhtasar bir tercümesi olduğu
söylenegelmiştir (Gölpınarlı 1989: 114; Algar 2004: 487; Aksu
1996: 134). Ancak yapılan araştırmalar neticesinde, 32
bölümden oluşan Işk-nâme’nin 299 bâbdan oluşan Câvidânnâme’nin değil, Fazlullâh’ın farklı eserlerinden yapılmış bir
toplama tercüme olduğunu belirtmek gerekir (Usluer 2013: 2-7).
1288’de İstanbul’da Arap harfleriyle neşredilen Işk-nâme, Raşit
Tanrıkulu (yty.) ve Nejat Birdoğan (1996) tarafından da Latin
harflerine aktarılarak yayımlanmıştır. Eserin akademik tam neşri
ise İsmail Arıkoğlu tarafından doktora tezi olarak yapılmıştır
(2006).
2. Hidâyet-nâme: Rebiülevvel 838/Ekim-Kasım 1434 tarihinde
yazılan Hidâyet-nâme’nin Fazlullâh’ın Muhabbetnâmesinin çevirisi olduğu tezi gerçeği yansıtmamaktadır. Nitekim
eseri yayımlayan Şenödeyici’nin (2009: 16) verdiği bilgiye göre
Firişteoğlu da Hidâyet-nâme’nin giriş bölümünde “zât ve sıfât ve
ma’rifet-i Rabbü’l-erbâb” hakkındaki bu risâleyi dostlarının talebi
üzerine cem ettiğini belirtmiştir.
3. Âhiret-nâme: Firişteoğlu’nun telifi olan eser, dünya ve ahiretin
hakikatı, ehlullâh, ehl-i cennet ve ehl-i cehennemin kim oldukları,
ilm-i ledünnî, eşyanın ve insanın kendi hakikatinin bilgisi
hakkındadır. Eser, Özer Şenödeyici tarafından neşre
hazırlanmıştır.
4. Sa’âdet-nâme: Firişteoğlu Safer 826/Ocak 1423’te
tamamladığı bu kitabı, kendi ifadesine göre Fazlullâh’ın Câvidânnâme, Arş-nâme ve Muhabbet-nâme’sinden istihraç ettiği
bölümleri Türkçeye çevirerek oluşturmuştur. Esere isim
olarak Sa’âdet-nâme’yi (Firişteoğlu: vr. 92b) seçmesini de “bunun
ilmüni ve kânununı bilse ve idrâk eylese kendü nefsüni ve
hilkatüni bile ve her kimse ki kendü nefsüni ve hilkatüni bile
Rabbini bile ve her kimse ki Rabbini bile sa’âdet-i ebedî ana bi’lfi’l hâsıl ola” şeklinde açıklamıştır. Usluer ve Karabulut Sa’âdetnâme’yi neşre hazırlanmıştır.
5. Tercüme-i Risâle-i Hurûf: Firişteoğlu’nun üç sayfalık kısa bir
tercümesidir. İçinde harflerden hareketle varlığın tanımlaması,
harflerin varlıktaki zuhurlarının anlatılmaktadır. Eserin bilinen iki
nüshasından biri “İBB Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin Türkçe
Yazmaları, no: 656, vr. 202a-205a”da diğeri de “Süleymaniye
Kütüphanesi, Nafiz Paşa Kitaplığı, no: 1509, vr. 272b-275b”de
bulunmaktadır. Bu tercüme Usluer tarafından neşre
hazırlanmıştır.
6. Tercüme-i Hâb-nâme: Hâb-nâme, Fazlullâh’ın yaptığı rüya
tabirlerinin anlatıldığı iki farklı eserin ortak adıdır. Fazlullah’ın
yaptığı rüya tabirleri birer keramet örneği olduğu için bu metinler
aynı zamanda menâkıbnâme olarak da düşünülebilir. Hurufî
literatüründe Seyyid İshâk ve Nasrüddîn Hasan Alî b. Mecdüddîn
Hasan Nâficî’nin de Hâb-nâme’leri vardır. Firişteoğlu Seyyid
İshâk’ın Hâb-nâme’sini bazı tasarruflarla tercüme etmiştir (Usluer
2011: 134-135). Tercüme-i Hâb-nâme, Usluer tarafından neşre
hazırlanmıştır.
7. Lugat-ı Kânûn-ı İlâhî: Kuran’dan seçilen 2300 kelimenin
anlamlarının verildiği bir sözlüktür. 854/1450’te yazılan eser
yayımlanmıştır (Muhtar 1993).
Firişteoğlu’nun Türk edebiyatı tarihi bakımından en önemli
özelliği, Nesîmî’nin mensur Mukaddimetü’l-Hakâyık ’ı
unutulmamak kaydıyla, Anadolu’da Hurufîliği mensur eserlerle
Türkçeye aktaran ilk kişi olmasıdır. O, ilk dönem Hurufî
metinlerinin, özellikle Hurufîliğin kurucusu Fazlullâh’ın eserlerinin
pragmatik tercümelerini yaparak Anadolu’da Hurufîliğin
yayılmasında kilit rol oynamıştır. Bununla doğru orantılı olarak
Firişteoğlu, tercüme faaliyetleri açısından da önemli bir isim
konumuna gelmiştir. Tüm Hurufîler gibi kendisi de Fazlullâh’ın
yazdıklarına, bunları ilahî eser gibi kabul ederek yaklaşmış, bu
nedenle seçtiği kısımları asıl metne sadık kalarak neredeyse
birebir tercüme etmiştir. Dolayısıyla Firişteoğlu’nun eserleri, söz
konusu özellikleriyle tercüme edebiyatı açısından da
incelenmeye değer nitelik taşımaktadır.
Kaynakça
Aksu, Hüsamettin (1996). “Firişteoğlu, Abdülmecid”. İslâm Ansiklopedisi. C. 13.
İstanbul: TDV Yay. 134-135.
Algar, Hamid (2004). “Horufism”. Encyclopaedia Iranica. C. 12. Cambridge:
Encyclopaedia Iranica Foundation. 483-490.
Arıkoğlu, İsmail (2006). Firişteoğlu’nun Câvidân-nâme Tercümesi: Işk-nâme
(İnceleme-Metin). Doktora Tezi. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi.
Baktır, Mustafa (1999). “İbn Melek”. İslâm Ansiklopedisi. C. 20. İstanbul: TDV
Yay. 175-176.
Birdoğan, Nejat (1996). Alevi Kaynakları-1. İstanbul: Çağrı Yay.
Firişteoğlu Abdülmecîd. Lügat-ı Feriştehoğlu. Vatican Library. No. 2983.
Firişteoğlu Abdülmecîd. Sa’âdet-nâme. Millet Kütüphanesi. Ali Emiri Şer’iyye. no.
1251. vr. 91b-106a.
Firişteoğlu Abdülmecîd. Tercüme-i Hâb-nâme. İBB Atatürk Kitaplığı. Osman Ergin
Türkçe Yazmaları. no. 1321. vr. 36b-95b.
Firişteoğlu Abdülmecîd. Tercüme-i Risâle-i Hurûf. İBB Atatürk Kitaplığı. Osman
Ergin Türkçe Yazmaları. no. 656. vr. 202a-205a.
Gölpınarlı, Abdulbâki (1989). Hurûfîlik Metinleri Kataloğu. Ankara: TTK Yay.
Hoca İshâk Efendi (1291). Kâşifü’l-Esrâr ve Dâfiu’l-Eşrâr. İstanbul.
Muhtar, Cemal (1993). İki Kur’an Sözlüğü. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Vakfı Yay.
Şenödeyici, Özer (2009). “Hurufîliği Ön Yargıdan Arındırmak Bağlamında
Ferişteoğlu’nun Hidayet-nâme’sinin Tetkiki ve Neşri”. Divan Edebiyatı
Araştırmaları Dergisi 1 (3): 87-146.
Tanrıkulu, Raşit (yty.). Câvidân-nâme i Sağîr.
Usluer, Fatih (2011). “Hurufîlikte Rüya Tabirleri”. Millî Folklor 23 (90): 134-145.
Usluer, Fatih (2013). “Farsça’dan Türkçe’ye Hurufî Metin Tercümeleri”. Eski Türk
Edebiyatı Çalışmaları - Metnin Halleri: Osmanlı’da Telif, Tercüme ve Şerh.
Gaziantep.
Doç. Dr. FaUh Usluer
Madde Yazım Tarihi: 21.01.2014
Güncelleme Tarihi:
Eserlerinden Örnekler
Tercüme-i Hâb-nâme’den
Minhâ takrîr eyledi ki bir gün dahı Hazret-i Sâhib-i Te’vîle
vardum. Hâbda görmişdüm ki yolda giderken bir eşek sıpası var
belümce. Her gâh ki piyâde gitmekden yorulsam ol sıpaya
binerin, ol hâlde ki benüm kat’â yolum varmaz. Çün kim piyâde
olurın yol varurın. Ben bundan gâyet zahmet çekerin. Çün bu
hâbı arz eyledüm, Sâhib-i Te’vîl azze fadluhû buyurdılar ki bir
kenîzek beççe ki satun almışsın, henüz hadd-i bülûğa
irişmemişdür. Her gâh ki ana meyl idersin ol ibâ ider ve tazarru’
ve zârî kılar. Nâçâr elüni çekersin. Ammâ vazîfe oldur ki tâ hadd-i
bülûğa irmeyince zahmet virmeyesin didiler. Bînende-i hâb
mu’terif oldı, kabûl itdi dahı incitmedi.
Firişteoğlu Abdülmecîd. Tercüme-i Hâb-nâme. İBB Atatürk
Kitaplığı. Osman Ergin Türkçe Yazmaları. no. 1321. vr. 49b.
Işk-nâme’den
Hazret-i Ehadiyyete hamd itmekden sonra ve resûl hazretine
selâm itmekden sonra şöyle ma’lûm u mefhûm oldı kim bu ilm-i
ledünnîdür Fârisî lisân üzerine idi. Ba’dezân Rûm mülkinde
Fârisî lisânın bilenler kalîldür, bazı ihvân ehl-i meşrebden ki kad
alime küllü ünâsin meşrabehüm şöyle temennâ itdiler ki bu ilm-i
ledünniyye-i ilâhiyye ki ilm-i te’vîldür, Türkî lisânına tercüme idüp
ve dahı vâzıh beyân ola. Ba’dezân anlarun der-hâstlarına icâbet
idüp fakîr Abdülmecîd ibn Firişte İzzüdd’n aslaha’l-lâhu şânehû
ve ce’ale izzehû hayran min ahsenihî bi-lutfihî ve fazlihî. Hazret-i
Risâlet hicretinün sekiz yüz otuz üç yılında Şevvâl ayında bu
risâleyi yazdı ve bu risâlenün adını Işk-nâme kodı tâ ki meşrebi
sâf olanlar bu risâleden azîm menfa’atler bulalar.
Arıkoğlu, İsmail (2006). Firişteoğlu’nun Câvidân-nâme
Tercümesi: Işk-nâme (İnceleme-Metin). Doktora Tezi, Van:
Yüzüncü Yıl Üniversitesi. 71.
Resimler / Minyatürler
Seslendirilmiş Eserleri
Bestelenmiş Eserleri
Resim ve Minyatür Bulunmamaktadır.