Otizmli çocukların, kendilerine sevgiyle yaklaşan kişilere çok az

Otizmli çocukların, kendilerine sevgiyle yaklaşan kişilere çok az duygusal yanıt vermeleri ya
da vermemeleri sevgi gösteren kişiler için bir hayal kırıklığı olur. Fakat otizm delinemez bir duvar
değildir.
Aile bireylerinin sabırlı bir şekilde çocuğun eğitimine katılmaları ve çocuğu desteklemeleri
gerekmektedir. En iyi yaklaşım özel eğitim olmakla birlikte, ailenin bu eğitime katılması ve
eğitime erken yaşta başlanması çok önemlidir. Öncelikli amaç, çocuğun normal eğitim öğretim
kurumlarına devam edebilecek düzeye gelebilmesidir. Performans buna da uygun değilse otizmli
çocuğa günlük yaşamda kullanabileceği ve bağımsızlığını arttırıcı beceriler kazandırmak amaç
edinilmelidir.
Toplumda on binde 2-5 arasında ve genellikle yüksek teknolojiye sahip, ekonomik ve nüfus
alanlarında hareketli toplumlarda görülen otizm, erkeklerde 3-5 kat daha fazla görülürken kızlarda
zeka geriliği ile birlikte görülme sıklığı daha yüksektir.
30 aydan önce başlayan bozuklukta bazı yeti alanlarında önemli eksiklik söz konusudur:
 Değişmeyen, sığ bir duygulanım,
 Zayıf göz teması
 Önemli iletişim sorunları ve basmakalıp, yineleyici davranışlar.
2-5 yaş arası tanı için en kritik dönemdir. Bebeklikteki davranış özelliklerine ek olarak bu
yaşlarda farklı davranış ve bilişsel bozukluklar baş gösterir:
2-5 YAŞ ARASINDA SIKLIKLA GÖRÜLEN BELİRTİLER:
- Bebeklik dönemindeki çevreye ilgisizliğin daha da belirginleşmesi,
- Çağrıldığında tepki vermeme ya da dinlemiyormuş gibi görünme,
- Göz teması kurmama ya da oldukça kısa kurma, fiziksel temastan kaçınma,
- Bazı seslere hiç tepki vermeme, bazılarına ise aşırı tepki verme,
- Çevreye ve insanlara ilgisizliğe karşın hareket eden, dönen, parlak cisimlere çok uzun bakma,
- Bazılarında acı, sıcak ve soğuğa aşırı tepki verirken bazılarında hiç tepki vermeme,
- Beslenme ve uyku sorunları (katı yiyecekleri reddetme, belli süre hep aynı yiyecek tercihi vs.)
- Grup oyunlarına katılmama, kendi başına hiç oynamama ya da yalnızca sıralama, döndürme,
yığma, vurma gibi bir oyun oynama,
- Dil gelişiminde bozukluk ve konuşmayı bir iletişim aracı olarak kullanmama, yalnız zorunlu
olduğunda kullanma (hiç konuşmama ya da yineleme, monoton, vurgusuz, yüklemsiz konuşma,
sözcükleri yanlış yerde kullanma) (Genellikle ilk kelimelerini 5 yaş civarında söylerler, erken
başlayanlar ise çoğunlukla bu kelimeleri sonradan kullanmamaya başlarlar)
- Tek kelimeleri anlarken kelimeler soyutlaştıkça ve cümle uzadıkça anlamama,
- Ben zamirini pek kullanmama (Yaparım yerine yapar, yaparsın gibi), evet kelimesini 8-9
yaşında ya da daha geç öğrenme,
- Öfke nöbetleri ve bağırmalar,
- Çevreye veya kendine zarar verici davranışlar,
-
Tek tip beden hareketleri (kendi etrafında dönme, sallanma, havada parmakla şekil çizme vs.),
Oyuncaklara amacına uygun oynamama; tek bir özelliği ile ilgilenme (bir parçası, sesi vs.).
Otistik çocukların üçte ikisinde çoğunlukla orta ve ağır düzeyde olmak üzere zeka geriliği
vardır. Diğerlerinde ise ezber, matematik, müzik ve resim alanlarından birinde üstün yetenek
görülür.
Okul çağında ve ergenlik döneminde otistik çocukların bir kısmında gelişme görülürken bir
kısmının ise daha da bozulduğu gözlemlenir.
Yetişkinliğe ulaşanların yalnızca %1-2’si bağımsız olarak yaşayıp çalışırken ancak üçte biri
bağımsızlığını kısmen kazanabilmektedir. Buna rağmen toplumsal etkileşim ve etkinliklerde
sorunlar yetersizlikler devam eder.
IQ puanı 70 ve üstünde olma, geç başlangıç, dil gelişiminin nispeten daha iyi olması ve yüksek
sosyo-ekonomik şartlar hastalığın iyi seyretmesinde etkili görünmektedir.
Genel olarak benimsenen tedavi özel eğitimdir. Her türlü sosyal ortam ve eğitim verenlerle anne
babanın yakın ilgisi ile çocuğun duygusal yoksunluğunun belli ölçüde de olsa doyurulmaya
çalışılması seyri iyileştirir.