Osmanlı Devletinde Korunmaya Muhtaç Çocuklara Yönelik Sosyal

SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
SosyalHizmetTarihi
OSMANLIDEVLETİ’NDEKORUNMAYAMUHTAÇÇOCUKLARAYÖNELİKSOSYAL
HİZMETUYGULAMALARI
ZekiKARATAŞ
Giriş
Toplumların geleceğinin inşasında önemli bir unsur olan çocuklar, tarih boyunca ilgi
odağı olmuştur. Çocukların iyi bir eğitim sisteminden geçirilmesi, beden ve ruh
sağlıklarının korunması Devletlerin kültür ve medeniyet değerlerinin geliştirilerek
geleceğetaşınmasındaönemlibiryertutmaktadır.Ayrıcabirülkeningelişmişlikdüzeyi
insan kaynağının kalitesiyle ölçülür. Çocukların çağın gereklerine göre donanımlı bir
şekildeyetiştirilmelerideoülkenininsankaynağınınsağlamolmasınınteminatıdır.Aynı
şekilde çocukların sorunlu olması da, o ülkenin geleceği açısından tehlikeli sonuçlar
doğurabilmektedir.BunedenleinsanmerkezlibirmedeniyetinuygulayıcısıolanOsmanlı
Devletidebünyesindebarındırdığıçocuklarınihtiyaçvesorunlarınaduyarsızkalmamış,
geliştirdiği ve tatbik ettiği bir takım sistemlerle çocukların sağlıklı kişilik gelişimlerini
sağlamayaçalışmıştır.
Tarihboyuncasavaşlar,salgınhastalıklar,tabiafetler,göçveyoksullukgibidurumlarda
en çok zarar gören kesim çocuklar olmuştur. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde
Balkanlar’da, Ortadoğu’da, Kafkaslarda ardı ardına yaşanan savaşlar kadınların dul ve
çocukların yetim kalmasına neden olmuştur. Savaş sonrası kaybedilen topraklardan
İmparatorluğun Büyükşehirlerine göçler başlamış, şehirlerde yoksul ve kimsesiz çocuk
sayısında artışlar görülmeye başlamıştır. Bu durum karşısında Osmanlı’da uzun yıllar
hayırlı hizmetlerde bulunmuş Vakıfların imkânları yetersiz kalmış ve Devlet eliyle yeni
kurumlaraçmaihtiyacıhâsılolmuştur.II.Mahmut’untahtaçıkmasıveTanzimatFermanı
ile birlikte modernleşme sürecini başlatan Osmanlı Devleti, çocukların korunması
konusunda da Cumhuriyet Dönemi’ne ışık tutacak örnek çalışmaları başarı ile
uygulamıştır.
Çocuklar savunmasız oldukları için tarihin her döneminde olduğu gibi, günümüzde de
hertürlüihmalveistismaramaruzkalabilmektedir.İhmalveistismariseçocuklarınhem
bedensel, hem de ruhsal gelişimleri üzerinde onarılması mümkün olmayan travmalara
neden olmaktadır. Çocukların maruz kaldıkları bu olumsuz durumlar karşısında
Devletler bir dizi yasal tedbirlerle çocukların haklarının korunması yönünde önlemler

ÖğretimGörevlisi,RecepTayyipErdoğanÜniversitesiİ.İ.B.F.SosyalHizmetBölümü.
16
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
almışlardır. Tarihi süreç içerisinde ortaya çıkan gerek uluslararası, gerekse iç hukuk
düzenlemelerisayesindegünümüzdekimodernçocukkorumasistemioluşmuştur.Olaya
Ülkemizaçısındanbakacakolursak;Cumhuriyet’inilanıilebaşlayıpgelişerekgünümüze
kadar gelen çocuk refahı alanında Osmanlı Döneminde gerçekleştirilen güzel
uygulamaların izlerini görmek mümkündür. Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemi olarak
ifade edilen 19. yüzyılda sosyal hizmetler adına yapılan uygulamaları gördükçe,
Osmanlı’nıninsanmerkezlibirmedeniyetitemsiletmeninmanevimesuliyetinihakkıyla
ifa ettiğine şahit olmaktayız. Elbette uygulamada yetersizlikler ve eksiklikler olabilir,
ancak o dönemin ağır şartları göz önüne alındığında yapılanların hiç de azımsanacak
işlerolmadığınırahatlıklasöyleyebiliriz.
Bu çalışmamızda Osmanlı’dan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar “korunmaya muhtaç
çocuklar” alanında ortaya çıkan kurumsal yapılanmalar ve yasal düzenlemeler özet
olarakincelenecektir.
OsmanlıDevleti’ndeÇocuklarınKorunması
Osmanlı Devleti bir vakıf medeniyetiydi. Sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya büyük
önem veren Osmanlı Devleti’nde vakıflar; dinî, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve
askerî alanlarda hizmetler veriyordu.1 Vakıf kelime anlamı itibariyle “bir şeyi daimi
olarakdurdurmak”demektir.Terimanlamıyla;“birmalımülkiyettençıkarıpçıkarlarını
müebbeden bir hayır işine tahsis ederek saklamak” şeklinde ifade edilmektedir. Ancak
vakfınkelimeanlamındaki‘durdurmak’fiilinişumanadaanlamakgerekir:Birmalıalım‐
satımdan alıkoyup (durdurup) menfaatini devamlı olarak fakirlere tayin etmek. Bir
başka deyişle, bir malın‐mülkün alım‐satımından doğan faydasını, ona sahip olan
açısındandurdurmakve onaihtiyacıolanbaşkalarınadevamlıolaraktahsisetmek.2Bu
anlamıylavakıflarözellikletoplumdayardımamuhtaçdurumdaolankadın,çocuk,yaşlı
ve özürlülere yönelik önemli hizmetler ifa etmekteydi. 18. yüzyıl sonlarında yalnızca
İstanbul’daki vakıf imarethanelerinde her gün 30.000 fakire yemek ikram ediliyordu.3
19. yüzyılın başına kadar merkezi idarenin sistemli bir müdahalesine maruz kalmayan
vakıflar,sisteminyozlaşmasıgerekçesiyle,özellikleII.Mahmutdönemindemüdahalelere
maruz kalmış ve 1826 yılında kurulan Evkaf‐ı Hümayun Nezareti’ne bağlanmaya ve
idareleri de memurlara bırakılmaya başlanmıştır.4 Vakıfların merkezi otoritenin
1İbrahimSarıçamveSeyfettinErşahin,İslamMedeniyetTarihi.Ankara:T.D.V.Yayınları,2007,s.223.
2MustafaArmağan,GeriGelEyOsmanlı,İstanbul:UfukKitap,2007,s.269–270.
3SarıçamveErşahin,s.229
4MehmetÖ.Alkan,“SivilToplumKuruluşlarınınHukuksalÇerçevesi1839‐1945”,Tanzimat’tanGünümüze
İstanbul’daSTK’lar,A.N.Yücekök,İ.Turan,M.Ö.Alkan(Edt.),İstanbul:TarihVakfıYayını,1998,s.61‐62.
17
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
kontrolüne girmesi ile birlikte, hareket alanları kısıtlanmış ve yoksullara yönelik
hizmetlerDevleteliyleyapılmayabaşlanmıştır.
19. yüzyılda Avrupa Devletleri’nin sanayi inkılâbı sonrası kent nüfuslarının artması
nedeniyle oluşan sosyal sorunlarla Osmanlı Devleti henüz tanışmamıştır. Ancak
yoksulluk, savaşlar ve göç gibi nedenlerle yetim kalan çocukların korunması için bazı
müesseselerin kurularak tedbirler alındığı anlaşılmaktadır. Bütün geleneksel
toplumlardaolduğugibiOsmanlıtoplumundadaçocuklaröncelikleaileiçindekorunur;
özel olarak korunmaya ihtiyaç duyduğunda ise yine geniş aile çevresine öncelik
verilirdi.5 Tanzimat dönemi modernleşme sürecinin başlangıcı olduğundan, devletin
çocuklar için koruyucu önlemler almaya başladığı görülmektedir.6 Makalemiz boyunca
Ülkemiz adına modern çocuk koruma sisteminin ilk örnekleri olan bu tedbirleri ve
müesseselerielealmayaçalışacağız.
İlkÇocukRehabilitasyonMerkezi:NişÇocukIslahhaneleri
Bir yarısı Türkçe, diğer yarısı ise Bulgarca olarak yayınlanan Osmanlı’nın ilk vilayet
gazetesi Tuna’nın 17 Ekim 1866 Çarşamba günü çıkmış olan 114. sayısında Niş
Islahhaneleri hakkında geniş bir habere yer verilmiştir. Haberde şu bilgiler
bulunmaktadır:TunaVilayetiValisiolarakgörevyapmaktaolanMidhatPaşatarafından,
Niş Eyaleti’nde yönetici olarak bulunduğu sırada, bir kısım mahalli memur ve bölgenin
hamiyetsahibikişilerininmaddikatkılarıylaNişmerkezindeayrımyapılmaksızıngerek
MüslümanvegerekseHıristiyanNişliailelerlemuhacir(Çerkez)çocuklarındanyetimve
öksüz olup kendilerine bakacak diğer yakınları bulunmayanlarla, yakınları olmakla
birlikte bakımları ve yetiştirilmeleri için dilekçe ile müracaat edilenlerin kabul edildiği
Islahhane isimli bir kurum oluşturulmuştu. Bu Islahhanede bir müdür ile İslam ve
Hıristiyan yeteri kadar öğretmen ve çocuklara meslek öğretecek ustalar
görevlendirilmişlerdi.4–15yaşlarıarasındaMüslüman‐Hıristiyan ayırımı yapılmaksızın
201 öğrenciye hizmet veren Islahhanede okuma‐yazma öğretiminin yanında sanat
eğitimi de verilmiştir. 1863 yılı başlarında kurulan Niş Islahhanesi açılıştan iki buçuk
senelik bir süre geçtiğinde burada kalan çocuklar okuma‐yazma yanında terzilik
öğrenmiş “potur ve setreden” ibaret olan jandarma askeri kıyafetleriyle her çeşit
“kundura, çizme ve potin” dikip hazırlamayı öğrenmişlerdir.7 Günümüzdeki endüstri
meslek liselerine benzer bir eğitim veren Islahhane, yetim çocukların koruma ve
bakımlarınınsağlanmasıbakımındandayetiştirmeyurtlarınabenzetilebilir.Kimsesizve
5İlberOrtaylı,OsmanlıToplumundaAile,İstanbul:PanYayıncılık,2000,s.111.
6AbdullahKaratay,CumhuriyetDönemiKorunmayaMuhtaçÇocuklaraİlişkinPolitikanınOluşumu,Marmara
ÜniversitesiS.B.E.(BasılmamışDoktoraTezi),İstanbul:2007,s.101.
7NesimiYazıcı,“NişIslahhanesi’ndenHaberVar”,KültürDergisi,Sayı:12(Sonbahar2008),s.27.
18
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
korunmaya muhtaç çocuklara yönelik ilk sistemli kurumsal girişim olan Islahhaneler
dahasonraRusçukveSofya’dadaaçılmıştır.MithatPaşa’nınoğluAliHaydarbabasının
hatıralarını derlediği eserde bu müesseselere niçin Islahhane isminin verildiğini şöyle
izah etmiştir: Yeni açılan bu kuruma isim bulma amacıyla Kur’an‐ı Kerim’den tefe’ül
edilmesi uygun bulunmuş, neticede 34. sayfanın başındaki Bakara Suresi’nin 220. ayeti
(“Sana yetimlerden soruyorlar, de ki: Onların işlerini düzeltmek hayırlıdır.”) çıkmış ve
buradaki‘ıslah’kelimesiokulaisimolarakverilmiştir.8
Osmanlı’da kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocuklara ilişkin ilk yatılı kurum deneyimi
olan bu ıslahhaneler, gerçek anlamda bir yetimhane ya da ‘eytamhane’ olarak değil,
Müslüman ve Hıristiyan kimsesiz çocukların ‘tahsil ve terbiyelerine bakmak, sanat
öğretmek için’ oluşturulan bir tür ‘sanayi mektebidir’ aynı zamanda. Midhat Paşa’nın
sanayi mektebi deneyimi II. Abdülhamit tarafından kabul görmüş, benzeri kurumlar
diğer eyaletlerde de kurulmuştur. Hatta Midhat Paşa tarafından ‘ıslahhaneler’ için
hazırlanan Islahhaneler Nizamnamesi’nin 1903 yılında İstanbul’da kurulacak olan
‘Darülhayr‐i Ali’ adlı kimsesiz Müslüman yetimler ‘darüleytamının’ işletilmesine
kaynaklıkettiğibelirtilmektedir.9
Midhat Paşa ‘ıslahhaneleri’ kurarken bölgede bulunan imkânlardan yararlanmasını
bilmiştir.BukurumlarıaçarkenbölgedebulunanPolonyalıveMacarmültecilerinbilgive
deneyiminden de yararlanmış; bu kişiler arasında bulunan mühendis ve teknisyenler
‘ıslahhane’lerde öğretmenlik yapmışlardır. Sonuç olarak Midhat Paşa’nın erken modern
dönem ‘ıslahhane’ deneyiminin hem yoksul ve kimsesiz Müslüman ve Hıristiyan
çocukların mesleki eğitimi anlamında sanayi mektebi görevi alması, hem de kimsesiz
korunmaya muhtaç çocukların barındırılması anlamında işlev görmesi, korunmaya
muhtaççocuklarayönelikdahasonraortayaçıkacak‘yetimhane’yada‘darüleytamların’
şekilalmasındaönemlibirmodelolmuştur.10
Mithat Paşa Niş Islahhanesi’nde farklı etnik kökenden çocukları bir araya getirerek,
ileride ortaya çıkacak milliyetçilik akımlarının etkisini azaltmaya hedeflemiş olmalıdır.
Ayrıca ıslahhanelerde iş ve uğraşı atölyeleri açılarak, kimsesiz çocukların hem meslek
sahibiyapılmaları,hemdemeşguliyettedavisiyoluylasosyalleşmelerihedeflenmiştir.Bu
anlayışvemodelingünümüzdesokakçocuklarıileyapılançalışmalardauygulandığıgöz
önüne alındığında Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılda sosyal alanda önemli ilerlemeler
kaydettiğiniifadeedebiliriz.
8Yazıcı,s.31.
9Karatay,s.112
10Karatay,s.112.
19
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
EğitimveBakımKurumu:Darüşşafaka
Adı “şefkat yurdu” anlamına gelen Darüşşafaka, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde
bir derneğin himayesinde ve bir sivil oluşumun öncülüğünde kurulan ilk parasız özel
okuldur.KurulduğuzamankitamadıDarüşşafakatü’l‐İslâmiyye’dir.Devletdesteğinide
kazanmış olan bu okulun temeli, açılmasına ön ayak olan Cemiyet‐i Tedrîsiyye‐i
İslâmiyye’nin kurulmasıyla atılmıştır.11 Darüşşafaka’nın kuruluşundaki ilk amaç,
Cemiyet‐i Tedrîsiye‐i İslâmiye’nin Kapalıçarşı önündeki esnaf çıraklarını eğitmektir. Bu
sebeple cemiyete, Kapalıçarşı civarında Örücüler Kapısı’nda bir okul tahsis edilmiş,
akabinde bu binanın onarımına başlanmıştır. Mektebin yeri için, Beyazıt Meydanı
yakınında bulunan Simkeşhane’nin yanındaki Valide Mektebi ayrılmıştır. Binanın ve
eğitimaraçlarınınhazırlanmasıilebirlikte1865yılındaderslerebaşlanmıştır.12
Kuruluşuyla birlikte ilk nizamnamesini de hazırlayan Cemiyet, gayesini öncelikli olarak
öksüz ve kimsesiz çocuklar olmak üzere, sınıf ayırt etmeksizin bütün çocukların dinî
bilgiler, her türlü evrakı kısa zamanda okuyup yazmayı öğretmek için eğitim verileceği
ve derslerin esnafa kolaylık olsun diye çarşının açılışından iş zamanının gelişine kadar
olacağını bildirmiştir. Söz konusu bu eğitimlerden herhangi bir ücret alınmamasının
yanında ihtiyacı olanların eğitim masrafları da karşılanmıştır. Bunun yanında, başarılı
olupeğitimedevamedebilecekleredemaddidesteksağlanmıştır.
İlk yıl için 54 öğrenci alınan okulda eğitim 8 yıl olarak belirlenmiştir. İbtidaî‐İdâdî ve
Rüşdiye olarak belirlenen sınıflar doğrultusunda eğitimin ilk altı yılı İbtidai‐İdadi‐
Rüşdiyeye,sonikiyılise“Âli”kısmatahsisedilmişti.Bunaekolaraksonsınıf,Telgrafve
Fen Mektebi adıyla da eğitim vermiştir. İlk öğretmenler, çoğunlukla asker kökenli veya
İstanbulluaydınlardanoluşmaktaydıvetamamenfahriolarakgörevyapmaktaydılar.
Darüşşafaka mektebi öğrenci kabulünü bir nizamname ile düzenlemiş ve bazı şartları
haizolanöğrencilerokulakabuledilmiştir.Öğrencilerdearananşartlarşöyledir:
1.10yaşındanaşağı,12yaşındanyukarıolmamak,
2.Ana–babaveyayalnızbirindenmahrumolmak(imtihandaeşitpuanalırsaanası‐babası
olmayanaöncelikverilir),
3. İlk mekteplerin en az dördüncü sınıfına kadar okumuş olmak veya o derece tahsil
gördüğüimtihanneticesindesabitolmak,
11AylinKoç,“ÖksüzveYetimleriçinKurulmuşBirEğitimKurumu:Darüşşafaka”,SavaşÇocukları
ÖksüzveYetimler,İstanbul2003,s.183.
12AynurSoydan,“DarüşşafakaTarihindenKesitler”,YakınDönemTürkiyeAraştırmalarıDergisi,
İstanbul2003,Sayı:3,s.251.
20
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
4.Herhangibirhastalığıolmamakvebünyesitahsileuygunolmak,
5.Müslümanevladıolmakveailesinamuserbabındanolmak.
Nizamnamede ayrıca öğrencilerin her türlü masraflarının cemiyet tarafından
karşılanması, bir idare, bir de eğitim kurulu oluşturulması, mektebin ve talebelerin
durumuile yakındanilgilenmeküzerebirmüdür,birdemüdîretayinedilmesinekarar
verilmiştir. Ayrıca, öğrencilerin askeriyede ve devlet dairelerinde çalışabilmeleri için
eğitilmelerinevedegeceleriokuldakalabilmelerineimkânverilmiştir.Mektepbinasıiki
taraflı yapılarak kız öğrencilerin de alınması düşünülmüş fakat bazı sakıncalar ileri
sürülerekkızöğrencialınmasındanvazgeçilmiştir.13
Darüşşafakalıların mesleklerine ve fiilen yaptıkları islere bakıldığında, bunların büyük
çoğunluğunundevletkadrolarınıoluşturduğugörülür.Mezunlarınküçükbirkısmıkendi
hesabına veya özel sektörde çalışmaktadır. Hükümet, Düyûn‐ı Umûmiyye İdaresi’nin
muhalefetine karsın gümrük sisteminde reformlar gerçekleştirmek üzere çalışmalara
girişmiş, reformların uygulanmasında bürokratlara düsen payın önemini düşünerek
seçkin bir kadrolaşmaya gitmiştir. Darüşşafakalılar bu kadrolaşma içinde de yoğun
olarakyeralmışlardır.14
Günümüzle kıyaslandığında; yetiştirme yurtlarında bakım ve korunma altında bulunup
da 18 yaşını tamamlayan gençler de özel yasal düzenlemeyle devlet kadrolarında
kendilerine ayrılan kontenjan sayesinde işe yerleştirilmektedirler. Korunmaya muhtaç
çocukların toplumsal yaşama uyum sağlamalarında önemli bir unsur olan iş ve statü
sahibi olma imkanının Osmanlı Devleti’nde de sağlanmış olması, örnek bir uygulama
olaraktarihtekiyerinialmıştır.
YetimlerinHaklarınınKorunması:EytamKeseleriveEmval‐iEytamNezareti
Osmanlı’da yetimlerin korunması için alınan tedbirler ve oluşturulan vakıflar bir tarafa
bırakıldığında, onlar için meydana getirilen en ciddi örgütlenmenin, vasilik görevinin
uygulanmaya konulması ve eytam keselerinin kurulması olduğu belirtilebilir. Osmanlı
toplumunda, yetimlerin miras yoluyla kalan menkul ve gayrimenkul malların vasileri
tarafından işletilmesi ve sermayenin kontrol altına alınarak elde edilen gelirin bu
şahısların ihtiyaçlarının karşılanması için harcanması, reşit olduklarında ise mallarının
kendilerineteslimedilmesiiçinoluşturulankurumlara,eytamkeseleriadıverilmekteydi.
13A.Soydan,a.g.m.,s.257.
14HakanAytekin,1914‐1924YıllarıArasındaKorunmayaMuhtaçÇocuklarVeEğitimleri,Marmara
ÜniversitesiTürkiyatAraştırmalarıEnstitüsü(BasılmamışYüksekLisansTezi),İstanbul2006,S.22.
21
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
Bu sisteme eytam kesesi adının verilmesinin nedeni, yetimlerin miras olarak kalan
paralarının, bu paraların işletimine dair evrakın, gayrimenkullere ait belgelerin ve
benzerivesikalarınkumaştanyapılmışbirtorbaveyaçantaanlamındaolanbirkesenin
içine konmasındandır. Yetimler reşit olduklarında bu keseler feshedilmekte ve miras
olarakkalanmallarkendilerineşahitlerhuzurundateslimedilmektedir.15
Tanzimat modernleşmesinin çocuk alanındaki tezahürlerinden biri de yetim kalmış
çocukların mallarının korunmasını hedefleyen ‘Eytam İdaresi’nin kurulmasıdır. Yetim
çocukların mallarını ve paralarını koruma 19. yüzyıl öncesinde şer’i işler arasında
sayılmakla birlikte, bu işlerin modern devletin görev ve denetim alanına dâhil edilmesi
1851 yılında çıkarılan Eytam Nizamnamesi ile mümkün olabilmiştir. Bu nizamname ile
yetimmallarınabakacakteşkilatanlamınagelenEmval‐iEytamNezaretikurulmuştur.Bu
teşkilat Tanzimat döneminde çocukların mallarını ve diğer haklarını korumak amacıyla
oluşturulan ilk kurumdur. Ayrıca bu kurumla birlikte köylerde babası ölen ve yetim
kalan her çocuğun Eytam İdaresi’ne bildirilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Bunun
yanında çocuğun haklarının korunması amacıyla vesayet kurumu oluşturulmuş; babası
ölen çocuğa varsa öncelikle annesinin o da yoksa diğer bir akrabası vasi olarak
atanmıştır.Nizamname,ölenkişilerveyetimkalançocuklarlailgilibilgilerinbuteşkilata
verilmesi zorunluluğunu da getirmiştir. Bu şekilde tespit edilen yetimlerin mal ve
paralarının tespiti ve sayımı, korunması ve nemalandırılması Nezaretin görevleri
arasındasayılmıştır.GörüldüğügibiTanzimatdönemindekorunmayamuhtaççocukların
haklarınınkorunmasınailişkingenelniteliktevemerkeziidareninmüdahalesiniöngören
birdiziyasaldüzenlemeyapılmıştır.16
SokakÇocuklarınınBarındırılması:Darülaceze,Darülhayr‐iAlî
I. Meşrutiyet (1876–1908) dönemi kentsel nüfusun savaşlar nedeniyle denetimsiz
artması,yoksulkentselnüfusundevletinhazırolmadığıbir‘asayiş’sorunuolarakortaya
çıkması nedeni ile genel olarak yoksullara yönelik ve özel olarak muhtaç ve kimsesiz
çocuklara yönelik kurumsal yardım yapılanmasını tetiklemiştir. Savaş nedeniyle büyük
kentlere yönelik göç ilk olarak 1683 II. Viyana Bozgunu ile başlamış olmakla birlikte,
1877 Osmanlı‐Rus Savası sonucu İstanbul’a akın eden göç çok daha geniş kapsamlı ve
kalıcıetkilerbırakmıştır:
“1877Osmanlı–RusSavası’ndansonraRumeli’denbinlercekişininİstanbul’agöç
etmesi kentin yaşam düzenini büyük ölçüde etkilemişti. İlk göçmen kafilesi
15CaferÇiftçi,“OsmanlıDevleti’ndeYetimKeseleri”,KültürDergisi,Sayı:12(Sonbahar2008),s.47.
16“Eytamİdaresi”,TürkAnsiklopedisi,CiltXVI,1968,Ankara:M.E.B.,s.56.
22
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
Temmuz1877’degelmişbunuOcak1878’denitibarengünde10.000kişiyevaran
büyükgöçlerizlemişti.Göçmenlerinbarındırılması,doyurulması,hastalarıntedavi
edilmesibüyüksorunolmuşbuişleriçin‘İdare‐iUmumiye‐iMuhacirinKomisyonu’
kurulmuştu. Göçmenler bu komisyon denetiminde geçici olarak cami, medrese,
tekke,okul,hanhattasaraylara,bunlaryetmeyinceuygunkonaklara,yalılarave
evlere yerleştirilmişti. Temmuz 1877‐Eylül 1879 arasında İstanbul’a 387.804
göçmen gelmiş, bakacak kimsesi ve geliri olmayan dul kadınlarla yetim ve öksüz
çocuklar, Gülhane’deki Kırmızı Kışla’da açılan Muhacirin Dul ve Eytamhanesi’ne
yerleştirilmişti. Hasta olanlar ise yine buradaki Muhacirin Hastanesi’nde tedavi
edilmekteydi. Göçmenlerin azalması nedeniyle Muhacirin Komisyonu’nun
lağvedilmesiüzerine15Ocak1894tarihindebukurumlarŞehremaneti’negeçmiş
ve Temmuz 1894’te Dulhane’deki kadınlar ve küçük çocuklar Darülaceze’ye
nakledilmiştir.”17
Görüldüğügibi,savaşlarnedeniylebaşlayankentselasayişsorunuvekimsesizliksorunu
karşısında düzensiz de olsa, barındırma kurumları oluşturma çabalarında bir artış
vardır. Bu da Midhat Paşa ile başlayan ‘kimsesiz çocuklar’ı korumaya yönelik merkezi
devletinsorumluluküstlenmesivebakımkurumlarıoluşturmasıgeleneğininsürdüğünü
göstermektedir.18
Osmanlı tarihindeki en önemli sosyal kurumların başında gelen Darülaceze’nin
ortayaçıkmasınıngerisindeİstanbul’undüzeninibozan‘serseri’vedilencilerindisipline
edilmesiveböylecedüzeninsağlanmasıihtiyacıyatmaktadır.Darülacezekapsamvetür
olarak ilk defa devlet tarafından planlanmış ve hizmete açılmış bir kurumdur.
Darülaceze’nin açılmasına zemin hazırlayan 30 Mart 1890 tarihli Meclis‐i Vükela’da
dilencilervediğergruplarlailgilişukararlaralınmıştır:
(…)dilencilerdenİstanbulluvetaşralıolanlarıntespitedilmesi;hastakimsesizve
çalışamayacak durumda olanların listesinin hazırlanması, taşradan işi gücü ve
sanatıolmayıpdaİstanbul’agelmekisteyenlerinbundanböylememleketlerinden
salıverilmemeleri; işe güce yaramayanlar ile kimsesiz çocuklara bulundukları
yerin belediyesi tarafından bakılması, çalışabilecek durumda olanların yol
yapımında ve diğer imalat işlerinde çalıştırılarak geçimlerinin sağlanması için
vilayetleretebligatyapılmasınınDahiliyeNezaretineyazılması...”19
17NuranYıldırım,İstanbulDarülacezeMüessesesi,İstanbul:DarülacezeVakfıYayını,1996,s.8.
18Karatay,s.114.
19NuranYıldırım,İstanbulDarülacezeMüessesesiTarihi,İstanbul:DarülacezeVakfıYayını,1997,s.15–22.
23
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
Sokaklarda yaşayan ve halkı rahatsız eden İstanbullu ya da muhacirlerden kendisini
geçindirmeyegücükudretiolmayanlar,erkekyadabayanlar,ZaptiyeNezaretitarafından
görevlendirilen polislerce bu şahısların adı, şöhreti, ikametgâhları, durumu, sahip
çıkacakkimsesibulunupbulunmadığıetraflıcaaraştırıldıktansonra,jurnalleriylebirlikte
Darülaceze’ye gönderilirdi. Ancak Darülaceze’ye gelip istifade etmek isteyen kişiler
kendisine bakamayacak kadar maddiyattan yoksun olduğunu, hasta ve yaşlı olduğunu
ilmühaberiyle veya güvenilir birinin şahitliğinin akabinde Darülaceze daimî heyetinin
araştırmasındansonraacezeolarakDarülaceze’yekabuledilirdi.20
Aceze olarak kabul edilen şahıslar, erkekler ve kadınlar için ayrı ayrı karantina
koğuşlarına alınarak bulaşıcı hastalığı olup olmadığı kontrol edildikten ve hastalık
taşımadığı anlaşıldıktan sonra eski elbiseleri yakılıp, temizlendikten ve yeni elbiseler
giydirildikten sonra acezeler için ayrılan koğuşlara alınırdı. Bu zaman zarfında
Darülaceze’yeyenigelenacezeadaylarınınhiçkimseiletemasınaizinverilmemekteydi.
Sağlık kontrolleri neticesinde, cüzzam hastası olanlar Darülaceze’ye alınmayarak
Üsküdar’daki cüzzamhaneye, deli olduğu anlaşılanlar, bimarhaneye konulup, frengi
hastasıolduğuanlaşılanlariseDarülaceze’deözelbirkoğuştabakılmaktaydı.21
Darülaceze bir yandan şehirdeki dilencilerin tutulduğu bir merkez olmakla birlikte;
“hastaneleri,sütçocuklarıiçinkreşi,yetimleriçineytamhanesiilebirlikteküllibirmüessese
olarakdüşünülmüşolmanınyanısıra,aynızamandasahipolduğuatölyelerlebirtüriş‐evi,
Osmanlıca tabiriyle darüssaydır da.” Darülaceze bu niteliği ile günümüze kadar varlığını
sürdürmüştür. Darülaceze kent yoksullarından sadece dilenciler değil; kimsesiz genç,
özürlü,yaşlıveterkbebekleredebakımhizmetiveren;hattabarındırdığıbazıatölyeleri
ile 19. yüzyıl batı modelleri olarak ‘çalışma evleri’ gibi kurumlardan esinlenilerek
oluşturulanbirkurumdur.22
II.Abdülhamiddönemikentselsosyalsorunolarak‘sokakçocukları’ileilgilioluşturulan
enönemlikurumolanDarülhayr‐iAli’ninniteliği;hangigerekçelerle,hangiçocuklariçin
kurulduğu konusunda bazı belirsizlikler vardır. Esas olarak Müslüman kimsesiz
çocukların barındırılması eğitimi ve meslek sahibi kılınması için II. Abdülhamit’in
kurduğuvarsayılanDarülhayr‐iAli’ninkuruluşunungerisinde,1890’lıyıllardakiErmeni
olaylarıvebuolaylardanartakalanbinlercesavaşyetiminin bakımınınuluslararasıbir
20HakanAytekin,1914–1924YıllarıArasındaKorunmayaMuhtaçÇocuklarVeEğitimleri,Marmara
ÜniversitesiTürkiyatAraştırmalarıEnstitüsü(BasılmamışYüksekLisansTezi),İstanbul2006,S.28‐29.
21Aytekin,s.29.
22Karatay,s.119–120.
24
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
sorun haline gelme potansiyeline karsı önlem alma düşüncesi yatmaktadır.23 Nadir
Özbekbudurumusöyleaçıklamaktadır:
“3 Nisan 1899 tarihinde Dâhilîye Nezareti tarafından Abdülhamid’e sunulan bir
raporda bu durum açıkça ifade edilmektedir. “Bikes kalan Ermeni fukara‐i
Etfal’ininiskânveiaşevetalimveterbiyelerimaksadıylaPalu veÇünkeş’detesis
olunanyerlerhükümetçeseddolunduğundanetfal‐imerkumeniniaşeveterbiyesi
niyet‐i hayriye‐i insaniyetkârane müsteza olduğu cihetle bunlara hükümet‐i
seniyyece bakıldığı takdirde bir şey denilemeyeceği Almanya ve İngiltere
sefaretleri tarafından ifade kılınmış ve tebaa–i Devleti‐i Aliyye’den bivaye ve
muhtac‐ıhimayeolanErmeniçocuklarınınumur‐ıiskamveterbiyelerininecanibe
bırakılmayıphükümet‐iseniyyecederuhteedilmişbilvücudemüteziolmaklaetfal‐i
merkumeden hakikate fakir ve bikes olanların miktarıyle bunların ne suretle ve
nerede iskân ve infak ve talim edilmeleri lazım geleceğinin vilayetlerde
bilmuhaberekararlaştırıl[ması]…”24
Darülhayr‐i Ali, II. Abdülhamid tarafından (kuruluşunda Ermeni çocukların korunması
gayesideyeralmaktaydı)Müslümanyetimvekimsesizçocuklariçinkurulanilkkurum
olmakla birlikte, çeşitli vilayetlere dağılan ıslahhanelerin de birer darüleytam işlevleri
olduğubilinmektedir.25
YetimlerYurdu:Darüleytamlar(1914)
BalkanSavaşları(1912–1913)sonrasındaİstanbul’agöçedenbüyükgöçmenkitlelerinin
yerleştirilmesi, istihdamı, iaşesi ve çocuklarının eğitimi dönemin iktidarı için büyük bir
sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bu sorunlardan en acili olarak çocukların eğitimi için
‘İskân‐i Asayiş ve Muhacirin Müdüriyeti’ duruma el koyup çözmeye çabalamıştır. Bu
amaçla bütün sanayi okullarına yazı gönderilerek sanayi mekteplerinin kaç yetim
öğrenciyi alabilecekleri sorulmuş; ancak Muhacirin Müdüriyeti kabul edilmesi istenen
şehit yetimlerinin, sanayi mekteplerinin toplam öğrenci sayısının %30'undan az
olmamasışartınıdabelirterekbirçokçocuğuneğitimedevamlarısağlanabilmiştir.26
Savaş yetimlerinin bir diğer sorunu da barınma ihtiyaçlarının giderilmesiydi. Ancak
savaşlar sonucu başta İstanbul olmak üzere kentlere göç eden nüfusun barındırılması
23NadirÖzbek,“İkinciAbdülhamidveKimsesizÇocuklar:Darülhayr‐iAli,”TarihveToplum,S.182,Şubat
1999,s.11.
24Özbek,s.13.
25Karatay,s.121.
26EbubekirSofuoglu,“OsmanlıDevletindeYetimlerİçinAlınanBazıTedbirler,”SavasÇocukları‐Öksüzlerve
Yetimleriçinde,(edt.)EmineGürsoy‐NaskaliveAylinKoç,(kendiyayınları),İstanbul:UmutKağıtçılık,2003,
s.49
25
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
ciddi bir sorun teşkil ettiğinden, bu sorun zamanla ciddi bir asayiş sorunu haline de
dönüşmeyebaşladı.
“1877–78 Osmanlı‐Rus Harbi, Balkan Savaşları, 1.Dünya Savaşı olmak üzere
birçok savaşa giren Osmanlı’da verilen şehitlerle yetimlerin sayısı hayli artmıştı.
Yetimlerinsayısının,diğeryetimlerlebirlikte100.000olduğundanbahsediliyordu.
100.000 yetimden ancak 10.000'i eytamhanelerde barındırılabiliyor, diğerlerine
imkân sunulamıyordu. Kalan 90.000'in hepsi açıkta değildi ama açıkta kalan
yetimlerin çokluğu dikkat çekiciydi. (…)Yetimlerin çokluğu ve çoğunun
eytamhanelerde barındırılamaması mecliste tartışılırken, açıkta kaldıklarından
bahsediliyordu. Yetimlerin çokluğuna karşılık, devletin elinde yetimleri
barındırabilecek65eytamhanevardıveburadabarınanyetimler11.680kişiydi.”27
Yetimhanelereyerleştirilemeyenveaileleritarafındanbakılamayançocuklardahasonra
sokakta çalışan çocuklar ve dilenen çocuklar olarak kentsel asayişle ilgili sorunların
kaynağıolmayabaşladı.Tekbaşınasivilinisiyatiflerinbaşedemeyeceğiçaptabir‘savaş
yetimleri, kimsesizler ve korunmaya muhtaç çocuklar’ kitlesi ortaya çıkmıştır. Bu
nedenle dönemin iktidarı olan İttihat ve Terakki Yönetimi, bütçesini doğrudan devletin
karşıladığı ve yönetimini devlet adına partiye bağlı bir genel müdürlük seklinde
düzenlediğiyaygın‘yetimhaneler’(darüleytamlar)örgütlenmesinegirişmekdurumunda
kalmıştır.28
Darüleytamlar’a kabul edilebilmek için öncelikle şehit çocuğu yahut anadan ya da
babadan mahrum olmak şarttı. Annesi vefat etmiş, babası askere alınmış ve iaşesini
temin edecek kimsesi bulunmayan çocuklar veya ana‐babasından birisi olmayıp, diğeri
dedelivekötürümolanlaryahutçocuğunihtiyaçlarınıkarşılayamayacakkadarihtiyarya
dahastaolanlarileharpnedeniyleçokfakirdüşüp,devlettarafındangeçimisağlananlar
kabul edilmekteydi. Darüleytam’a girecek çocuklar için önce Darüleytam idarelerince
tanzimedilenmatbutahkîk‐ihüviyetvarakasıusulünegöredoldurularakilgilibirimlerce
tasdik edilir ve mektep idaresine teslim edilirdi. Akabinde çocuğun sağlık durumu
Darüleytamtabibitarafındankontroledilip,sağlıklıolduğutespitedildiktensonraçocuk
Darüleytam’a alınırdı. Darüleytam’da okuyan çocuklar ilgi ve yeteneklerine göre
sınıflandırılarak,kabiliyetligörüldüklerialandaeğitimalmalarısağlanırdı.29
1916’dakabuledilenkanunlarla,Dârüleytâmlaragelirbulunmakistendiisede,birnetice
alınamadı.İttihatveTerakkiPartisininkötüidaresidolayısıyla,sahipsizkalançocukların
27Sofuoglu,s.53‐54
28Karatay,s.138‐139.
29Aytekin,s.70.
26
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
pekçoğu,açlıkvesefalettenhayatını kaybetti.1918’desavaşınbitmesivemütârekenin
imzaedilmesindensonraİstanbul’agelenİtilafdevletlerinin,okulbinalarınayerleşmesi
sonucu, binlerce çocuk tekrar açıkta kaldı. Bunlardan bir kısmı, boş saraylara
yerleştirilirken bir kısmı da İstanbul dışındaki vilayetlerde, kapatılan okullara
yerleştirildiler. Kalan öğrenciler, İstanbul’da toplanıp, Şehir Yatı Mektebi adıyla Özel
İdare'ye devredildiler. Bu öğrencilerden yetenekli olanlar, 1927’de Dârüşşafaka’ya
alındılar.Kısabirsüresonra,Dârüleytâmtamamenkaldırıldı.30
KurtuluşSavaşıYıllarıveKazımKarabekir’inÇalışmaları
Savaş koşulları nedeni ile devletin doğrudan çocukları koruma işlerinde sorumluluk
aldığı diğer çalışmalar ise Kazım Karabekir’in Doğu Cephesi komutanı iken yaptığı
çalışmalardır. Kazım Karabekir askeri bir kişilik olarak daha çok Kurtuluş Savası
dönemindeki Doğu cephesi komutanı olarak başarılı bir sima olarak bilinmektedir.
Karabekirdoğudabulunduğusüreceyalnızaskerivesiyasialandadeğil,eğitimsahasında
da çok büyük hizmetler yapmıştır. Ermenilerce katledilen ailelerin yetim yavrularına
gerçekbirbabaolmuş4.000erkek2.000kızevladısefalettenkurtarmışvevatanafaydalı
mesleksahibibireylerhalinegetirmiştir.31"Hayatımdabanazevkverenhaylibaşarılarım
vardır: En zevklisi binlerce bakımsız çocuğun hayat ve geleceğini kurtarmak olmuştur"
diyenKazımKarabekir,çocuklarıneğitimininyanısırahalkıneğitimiiledeuğraşmıştır.
Erzurum ve Sarıkamış’ta okullar kurmuştur. Oysa özellikle savaş döneminde Doğu
illerindeçocuklarayönelikdoğrudanbirçokçalışmalaryaptığıgibi,savaşsonrasındada
konunun takipçisi olarak ilgisini sürdürmüştür. Kişi olarak Kazım Karabekir’in
korunmayamuhtaççocuklarayönelikilgisinintemelindeiseailesindendevraldığıkişilik
özelliklerinindeönemlibirrolaldığıgörülmektedir.Budurumukendisisöyleaçıklıyor:
“Yoksullara yardım zevki bende pek küçük yaşlarımda yer etmiştir.
Memleketimizinbirçokyerleriniberaberdolaştığımveküçükyaşımdakaybettiğim
babamdan da, sonraları anamdan da yoksul çocuklara yardımı ve hele bayram
günlerindeonlaraçamaşır,elbise,harçlıkverereksevindirmekâdetinigörmüşveo
vicdan hazzını bir düzeye tatmıştım. Ailemizin himayesinde birçok kimsesiz
çocuklarıyetiştirmiştir.Ben1905sonundagenelkurmayyüzbaşılığıileManastır'a
kıta hizmetini (staj) yapmaya gittiğim zaman bakımsız çocuklara bu aile
geleneğini devam ettirdim. Vazife icabı sık sık köylerde dolaşırdım. Köy
mekteplerindefakirçocuklaradefter,kalem,mendilgibihediyelergötürdüm.”32
30http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Dar%C3%BCleytam(02.01.2009)
31http://www.kazimkarabekirvakfi.org.tr/(02.01.2009)
32KazımKarabekir,ÇocukDavamız1,İstanbul:EmreYayınları,1995,s.9.
27
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
Karabekir’in ailesinden aldığı terbiye ve alışkanlıklarla başlayan çocuk ilgisi zamanla
daha sistemli ve uzun süreli bir ilişkiye dönüşmüştür. Her gittiği yerde okulları ziyaret
ederek ve bakımsız çocuklara çeşitli yardımlar sağlıyordu. Çoğu kez de okulların genel
durumu, ihtiyaçları ve daha çok çocukların beslenmeleri ile ilgileniyordu. Ayrıca gittiği
yerlerde eğer varsa yurtlarını (darüleytamları) ziyaret etmeye özen gösteriyor ve
yiyecekhususundakieksikliklerineordununimkânlarıylayardımediyordu.Ziyaretedip
çeşitli yardımlar sağladığı yurtlara Diyarbakır, Tekirdağ, Erzurum yetim yurtları
sayılabilir. Ancak idealinin ‘çocuklar kasabası’ kurmak ve burada bakımsız çocuklardan
bakımlı bir ‘çocuk ordusu’ oluşturarak burada doğrudan bir eğitici olarak görev almak
olduğunu belirtmektedir. Bu idealini gerçekleştirmede de Erzurum ve Sarıkamış’ta
başarılı olduğunu belirtmektedir.33 Kazım Karabekir Ordu kanalıyla yaptığı bu
çalışmalarını da ‘devlet koruması’ olarak nitelemektedir.34 1919 yılında Trabzon'a ve
buradaki işlerini bitirdikten sonra 3 Mayıs'ta Erzurum'a geçen Karabekir yollarda
perişan çok sayıda çocuk gördüğünü ve bu durum üzerine yardım çalışmalarına
Erzurum’da başladığını belirtmektedir. Bir yandan askeri görevini yürüten Karabekir
böylece ideali olan ‘çocuklar ordusu’nu kurma çalışmalarına başlamış oluyordu. Bu
amaçla24Mayıs1335(1919)’daErzurumDarüleytamından(yetimleryurdu)ilkolarak
yaşı12'denyukarıolanlardan33çocukalarakmevcutikikolorduluk‘sanayitakımları’na
vererek çocukları ordu hizmetine almaya başladı. Ayrıca terhis dolayısı ile boşalan
kadroları Erzurum’dan yeni gelenlerle doldurmaya başladı. Bu çocukları bir asker gibi
yedirmeye,giydirmeyevebedenterbiyesiyaptırmayabaşladı.Buçocuklargününyarısın
da okuma yazmaya, yarısın da ayrıldığı sanayi şubesine göre terzi, kunduracı, saraç
çıraklığınabaşladılar.BuçalışmalarınıresmileştirmekiçindeİstanbulhükümetiHarbiye
Nezareti’ne resmen yazan Kazım Karabekir, bu yöntemin yaygınlaştırılmasını da teklif
etmişveHarbiyeNezaretibuteklifikabuletmiştir.35Butalebeiseikigerekçesunuyordu:
TerhislernedeniylebirliklerinsanayimekteplerindeyüzlercebosyerolmasıveDoğu’da
yüzlercebakımsızçocuğunölümemahkûmbirhaldeşehirlerdesefilbirhaldedolaşıyor
olması.36
KazımKarabekir’inçocuklarayönelikçalışmalarısadeceçocukordusuyadakasabasıile
sınırlı kalmamıştır. Bizzat kurulmasına ön ayak olduğu ya da desteklediği çok sayıda
kurum vardır. Örneğin Erzurum’da sanayi mektebi ve ‘Leyli Eytam İptidai Mektebi’,
‘Erzurum Ana Mektebi’ ve ‘İş Ocağı’ bunlar arasındadır. Bu okullardan mezun olan
33Karabekir,s.10
34Karabekir,s.11–12
35NuriKöstüklü,“KâzımKarabekir’inAçtığıOkullar,”BelgelerleTürkTarihiDergisi,Sayı5,
Temmuz1985,İstanbul,s.31.
36Karabekir,s.15‐16.
28
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
çocuklar belli bir yas sonrasında ordu’nun emrine alınmaktadır.37 Kazım Karabekir’in
sanayi mektebi ya da çocuk ordusu gibi çözümleri esas olarak erkek çocuklarına
yönelikti. Kız çocuklarına yönelik ise sistemli bir çaba içinde değildi. Ferhunde Özbay
Kazım Karabekir’in ‘Çocuk Davamız’ kitabında kimsesiz kız çocuklarına ilişkin
çalışmalarınıüçnoktadatopladığınıbelirtmektedir:
“1. Kimsesiz kız çocuklarının arasında yaşları uygun olanlar, Karabekir’in açtığı
okullarıbitirenkimsesizerkekçocuklarlaevlendirilmektedir.
2.Kızlarınbirbölümüebevedikişkurslarınagönderilerekköyleredağıtılmıştır.
3.Ancakdahaküçükleraileleredağıtılmaktadır.”
Görüldüğü gibi olağandışı bir konjonktürde, savaş koşullarında kimsesiz kalmış
çocuklara yönelik ciddi çalışmalar yapmış olan Kazım Karabekir, o dönemde yaşanan
savaşmağduriyetininçocuklarüzerindekiolumsuzetkisinibirnebzeolsunhafifletmiştir.
Sonuç
Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda yoğun savaşlar dönemini yasamış ve Avrupa’da,
Balkanlarda, Kafkaslarda, Ortadoğu ve Afrika’da pek çok toprak kaybetmiştir. Savaşlar
nedeniyle çocuklar yetim ve öksüz kalmış, başta İstanbul olmak üzere Rumeli ve
Anadolu’yagöçlerbaşlamıştır.Şehirleregelengöçmenlerbarınma,beslenme,sağlıkgibi
temelproblemlerlekarşılaşmışlar,budurumdadilenciliğinvesuçoranlarınınartmasını
tetiklemiştir. Özellikle çocukların korunmaya muhtaç duruma düşmesi Devletin tedbir
almasını zorunlu hale getirmiştir. Osmanlı’nın Gelişme Dönemi’nde hayırseverler ve
gönüllü kimselerin katkıları ile oluşturulan vakıflar sayesinde sosyal sorumluluk
duygusu ile yürütülen hizmetler yetersiz kalınca kurumsal yapılanmalara ihtiyaç
duyulmuş ve zamanın devlet yöneticileri de şartlara uygun Kuruluşların açılmasını
sağlamışlardır.ÖzellikleII.Abdulhamid’ingayretleriilekurulankışlatipiyatılıbakımve
eğitim kurumları Cumhuriyet Dönemi Türkiyesi’nin çocuk koruma sisteminin
oluşmasınadakaynaklıketmiştir.Günümüzdebilekorunmayamuhtaççocuklarınbakım
ve korunma altında bulundukları kuruluşlar olan Çocuk Yuvaları ve Yetiştirme Yurtları
Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi toplu yaşam modelinin uygulandığı, koşulları
iyileştirilmişvestandartlarıyükseltilmişkışlatipibinalardahizmetvermektedir.Ancak
21. yüzyılda toplu yaşam modeli yerine, müstakil ev ortamı ya da apartmanlarda diğer
ailelerle birlikte yaşama imkânı sağlanan Sevgi Evleri ve Çocuk Evleri modelleri
uygulanmaya başlamıştır. Korunmaya muhtaç çocuklar alanında son iki yüz yılda
37Köstüklü,s.31ve34.
29
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
edinilen bakım, koruma ve eğitim tecrübesi sonucunda oluşan ortak kanaat şudur:
“Çocuklarınensağlıklıkişilikgelişimiancakaileortamındasağlanabilmektedir.”
Çocuk, bir toplumun gelecek tasavvurudur ve medeniyet idealidir. Çocuklarına hak
ettikleri imkânları sunamayan ve yetersizlikler nedeniyle onları mağdur eden milletler
sağlıklıbirmedeniyetinşaedemezler.Bunedenleülkelerinuyguladıklarıçocukkoruma
veadaletsistemleriçocukruhunauygunkurgulanmalıveuygulanmalıdır.Evrenselçocuk
hakları ilkeleriyle kültürel değerlerimize ait güzel örnekleri birleştirilerek köklü
medeniyetgeleneğimizeyakışırbirsisteminşaetmeliyiz.
Kaynaklar
AbdullahKaratay,CumhuriyetDönemiKorunmayaMuhtaçÇocuklaraİlişkinPolitikanın
Oluşumu,MarmaraÜniversitesiS.B.E.(BasılmamışDoktoraTezi),İstanbul:2007.
Aylin Koç, “Öksüz ve Yetimler için Kurulmuş Bir Eğitim Kurumu: Darüşşafaka”, Savaş
ÇocuklarıÖksüzveYetimler,İstanbul2003.
Aynur Soydan, “Darüşşafaka Tarihinden Kesitler”, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları
Dergisi,İstanbul2003,Sayı:3.
Cafer Çiftçi, “Osmanlı Devleti’nde Yetim Keseleri”, Kültür Dergisi, Sayı:12 (Sonbahar
2008).
Ebubekir Sofuoğlu, “Osmanlı Devletinde Yetimler İçin Alınan Bazı Tedbirler,” Savas
Çocukları‐ÖksüzlerveYetimleriçinde,(edt.)EmineGürsoy‐NaskaliveAylinKoç,
(kendiyayınları),İstanbul:UmutKağıtçılık,2003.
“Eytamİdaresi”,TürkAnsiklopedisi,CiltXVI,1968,Ankara:M.E.B.
Hakan Aytekin, 1914‐1924 Yılları Arasında Korunmaya Muhtaç Çocuklar Ve Eğitimleri,
Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Basılmamış Yüksek
LisansTezi),İstanbul2006.
İbrahim Sarıçam ve Seyfettin Erşahin, İslam Medeniyet Tarihi. Ankara: T.D.V. Yayınları,
2007.
İlberOrtaylı,OsmanlıToplumundaAile,İstanbul:PanYayıncılık,2000.
KazımKarabekir,ÇocukDavamız1,İstanbul:EmreYayınları,1995.
MustafaArmağan,GeriGelEyOsmanlı,İstanbul:UfukKitap,2007.
30
SosyalHizmetE‐Dergi
ManeviTemelliSosyalHizmetAraştırmalarıDergisiCilt1,Sayı1,Ocak2015
Mehmet Ö. Alkan, “Sivil Toplum Kuruluşlarının Hukuksal Çerçevesi 1839‐1945″,
Tanzimat’tan Günümüze İstanbul’da STK’lar, A.N. Yücekök, İ. Turan, M.Ö. Alkan
(Edt.),İstanbul:TarihVakfıYayını,1998.
Nadir Özbek, “İkinci Abdülhamid ve Kimsesiz Çocuklar: Darülhayr‐i Ali,” Tarih ve
Toplum,S.182,Şubat1999.
NesimiYazıcı,“NişIslahhanesi’ndenHaberVar”,KültürDergisi,Sayı:12(Sonbahar2008).
NuranYıldırım,İstanbulDarülacezeMüessesesi,İstanbul:DarülacezeVakfıYayını,1996.
NuranYıldırım,İstanbulDarülacezeMüessesesiTarihi,İstanbul:DarülacezeVakfıYayını,
1997.
NuriKöstüklü,“KâzımKarabekir’inAçtığıOkullar,”BelgelerleTürkTarihiDergisi,Sayı5,
Temmuz1985,İstanbul.
http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Darüleytam(02.01.2009)
http://www.kazimkarabekirvakfi.org.tr/(02.01.2009)
31