Semiha Şakir çocuk yuvasını ziyaret ettik

VAZİFELERİMİZ
Her toplumda bireyin gerek kendiyle alakalı, gerek yaşadığı
toplumla alakalı vazifeleri, daha doğru bir tabirle şahsi ve
toplumsal sorumlulukları vardır: Ailevi, sosyal, vatani
sorumluluklar…
Bir ailede baba, anne, çocuk, eş, akraba gibi statülere yahut
okulda öğretmen, öğrenci, idareci, hizmetli gibi kimliklere sahip
olunabilir. Bunlardan da önemlisi vatani sorumluluklar
dediğimiz o yüce mefhum vardır. Bir kişi önce vatani
sorumluluklarını önemseyip onlara uygun şekilde davranırsa diğer
sorumlulukları bu önceliğine paralel olarak gelişecektir. Atasını,
kendisi için toprağın altında şehit yatanı, bayrağını, tarihini,
kültürünü bilen ve Türk olmanın getirdiği sorumluluk bilincini
taşıyan vatan evladı; ahlaki erdemleri, vatana yararlı birey olma
ve vatana yararlı birey yetiştirme bilinciyle iyi ebeveyn, başarılı
bir öğretmen olacaktır. Böylece bu topraklara fayda sağlayıp bu
milleti bilim ve sanatta en uca götürmek için çalışıp çabalayan
evlatlar ve öğrenciler yetişecektir.
Türkler vatani sorumluluklarını bilen ve bunlara değer veren
bir kavimdir. Yıldırımlar yaratan bir ırktır. Haliyle bu vatani
sorumluluk bilinciyle tarih boyunca esareti kabul etmemiş, vatanı
düşman çizmelerine çiğnetmektense göç etmeyi hatta ölmeyi
yeğlemiş, aile mefhumuna değer vermiş, diğer kavimler gibi kadını
aşağılamamış adeta baş tacı yapmıştır. Tarihteki en büyük, en
değerli bilim ve sanat adamları Türk milletinden çıkmıştır.
1
Bugünse cihana hükmeden bu yüce kavim her yönden geriliği
yaşamaktadır. Bunun nedeni apaçık ortada olup her netice bu
nedenle açıklanabilir. Neden vatani sorumluluğunu bilmemek,
tarihini ve kültürünü unutturma oyununa gelip büyük bir dış
mihraklar asimilasyon yolunda ilerlemektir. Eğer kişi şahsi,
vatani sorumluluklarını bilir, tarihini ve kültürünü öğrenirse
damarlarındaki asil kanın neticesi olarak vatan için bir şeyler
yapabilme isteği canlanacak, çok çalışarak milletini bilimde,
sanatta,sporda, ahlakta kısacası her yönde olması gereken
noktaya götürecektir.
Aynı zamanda kendi bilincindeki genç vatan evlatlarını bir
öğretmen, bir anne-bir baba olarak yetiştirecektir. Toplum ise
bireylerin sorumluluklarını yerine getirmesiyle refaha erişecek ve
sonuçta toplumsal sorumluluk da yerine getirilmiş olacaktır.Tüm
bunlar bilinçlenmeye,çok çalışmaya ve sosyal-bireysel
sorumluluğumuzu bilmemize bağlıdır.
Ey Türk Genci! Yarının Eğitimcisi, Annesi, Babası!
Gazi'nin söylemlerini unutma! "Muhtaç olduğun kudret
damarlarındaki asil kanda mevcuttur..."
Ne demişti büyük şair Mehmet Akif, küçük Nevruz'a:
İhtiyar amcanı dinler misin oğlum Nevruz?
Ne büyük söyle,ne çok söyle;yiğit işte gerek.
Lafı bol,karnı geniş soyları taklid etme;
Sözü sağlam,özü sağlam adam ol ,ırkına çek.
ALEYNA MALKOÇ
2
Esnaftı. Küçük dükkanında sattığı kumaşlarla geçimini sağlamaya çalışırdı. Yalnız bir huyu vardı,
aynı sokaktaki rakiplerinin vitrin camları çok kirli diye sürekli şikayet ederdi. Meslektaşları onun bu
dırdırlarından bıkmış usanmışlardı. ‘Neden şehirdeki en kirli vitrin bu adamlarda, anlamıyorum’ diye
söylenirdi sık sık. Bir gün kahvede otururken işi iyice ileriye götürdü ve diğerlerine karşı kırıcı
davrandı.
Kahveden ayrılmadan önce, sokağın karşısında buluna başka bir esnaf ona şöyle seslendi
‘Sen önce git kendi vitrinini yıkayıp temizle.’
O da önce ‘Benim vitrinim temiz’ dese de, diğerlerine ‘örnek’ olmak için vitrinini yıkadı. Ertesi gün
kahvede otururken arkadaşları onu şu sözleri söylerken duydular:
‘İnanmıyorum. Böyle bir şey olmaz. Ben vitrinimi yıkar yıkamaz, sanki haber aldılar; rakiplerimin hepsi
o akşam camlarını pırıl pırıl yapmışlar.’
Kendini beğenmiş esnaf bunları söylerken, diğer esnaflar, onun kendi vitrinindeki kirler yüzünden
herkesin vitrinini kirli
zannettiğini ve bunu ona söyleseler bile dinlemeyeceğini bildiklerinden sadece gülümsemekle
yetindiler.
2) Her sabah bir ceylan uyanır Afrika’da kafasında tek bir düşünce vardır. En hızlı koşan aslandan daha
hızlı koşabilmek, Yoksa aslana yem olacaktır. Her sabah bir aslan uyanır Afrika’da. Kafasında tek bir
düşünce vardır. En yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşabilmek,Yoksa açlıktan ölecektir. İster aslan
olun, İster ceylan olun hiç önemi yok. Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini, Hem
de bir önceki günden daha hızlı koşuyor olmanız gerektiğini bilin. Yaşam adlı koşuyu ne kadar güzel
anlatmış Afrika atasözü, Bir önceki günden daha hızlı koşmak gerekmektedir. Çünkü eğer aslansanız,
Ve en yavaş koşan ceylanı bir önceki gün yakalamışsanız Ve bugün bir ceylan yakalamak
niyetindeyseniz, Artık bilmelisiniz ki en yavaş ceylan sizden daha hızlıdır, O halde düne göre hızınızı
arttırmanız gerekmektedir. Yok eğer ceylansanız Ve henüz aslana yem olmamışsanız hızınızı düne
göre mutlaka arttırmalısınız, Çünkü sıra size gelmiş olabilir. Yani... Hayat koşusu
Sözler:

Sorumluluk dağıtmanın kuralı, herkese kendi yetenekleri doğrultusunda sorumluluklar
vermektir.

Zhang Yu
Evinizin eşiğini temizlemeden komşunuzun damındaki karlardan şikayet etmeyiniz.
Konfüçyüs

Öz sorumluluk,başkalarına verdiğimiz sözlerin yanı sıra, kendimize verdiğimiz sözleri de
yerine getirmek demektir.
Andre Gide
3
W.Churchill

Önemli biri olmanın bedeli, sorumluluktur.

Doruğa doğru çıktıkça; hayat güçleşir, risk artar,sorumluluk çoğalır.

Muhakkak ki kulak, göz, kalp bunların her biri, kendi fiillerinden mes’ul tutulacaklardır.
F.Nietzsche
Hz.Muhammed
W.B.Yeats

Sorumluluk, rüyalarda başlar.

Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir.Fakat itiraz etmeyi
beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı.

Elie Wiesel
Sorumluluktan kaçmak; insanın kendisine ihaneti olur.
Sorumluluk sahibi olmak için bireyin kendini ruhsal anlamda
geliştirmesi çok önemlidir. Sorumluluk sadece bireyin kendine düşen
görevleri yerine getirmesi değildir. Ayrıca kendine bağlı olan kişileri
de iyi bir şekilde düşünmesi gereklidir. İnsanlar büyüdükçe
sorumlulukları artar ve bu durum bir süre sonra kişiye bir yük olarak
görünür. Ancak insan kendini küçüklüğünden itibaren buna alıştırırsa
büyüyünce sorumluluklarının farkında olarak hareket eder ve
çevresinde takdir kazanır. Sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz
sürece beğeni kazanır ve yükseliriz. Bu sayede iyi bir yere gelir ve
toplumun saygısını kazanırız.
Çocukluktan itibaren sorumluluk bilinci gelişir ve kendini göstermeye
başlar. Bu alışkanlığın ve bilincin çocuklara küçük yaşlardan itibaren
kazandırılması çocukların büyüyerek toplumda tek başına bir birey
4
olarak tanımlandığı zaman kendinden beklenen davranışları en iyi
şekilde sergilemesini sağlar ve bu sayede bugünün çocukları yarının
yetişkin bireyleri toplumda zorluk çekmeden yaşayarak hayatlarını en
kaliteli şekilde devam ettirirler.
SORUMLULUK
Kişinin kendine ve başkalarına karşı yükümlülüklerini
zamanında ve tam olarak yerine getirmesi zorunluluğudur
sorumluluk. Sorumluluk, karakterin en önemli öğelerinden biridir.
Sorumluluk duygusu ya küçük yaşta doğal olarak vardır ya da
çevrenin etkisiyle ve eğitimle ortaya çıkar.
Sorumsuz insan sürekli başkaları tarafından güdülen insandır.
Sorumlu insan ise, yapılması gereken bir işi zamanında
yapabilmek için inisiyatifi ele alıp kendiliğinden harekete
geçebilen insandır. Sorumluluk, varoluşçu felsefe anlayışının en
önemli öğesi halindedir.
Yaş farkı gözetmeksizin her bireyin kendine göre birtakım
sorumlulukları vardır. Bireyler sorumluluk sahibi olmaya
çocukluk döneminden itibaren başlar. Küçük çocukların
sorumlulukları arasında oyuncaklarını toplamak yer alırken yaş
ilerledikçe çocuğun okula başlaması ile birlikte sorumluluğu da
artar. Öğrenciler başarı ile okullarını bitirdikten sonra geçimlerini
sağlamak, ailelerinden bağımsız şekilde kendi ayakları üzerinde
durmak ve iyi bir iş sahibi olmak için çabalarlar.
Yaş ilerledikçe sorumluluklar da artar. Düzenli bir şekilde
hayatımızı devam ettirebilmek için sorumluluklarımızı yerine
5
getirmemiz gerekir. Kişiler sadece kendilerine karşı değil,
çevrelerine karşı da sorumludurlar.
Çevremizi temiz tutarak, toplumdaki diğer insanların
haklarını çiğnemeyerek ve zor durumda olanlara yardım ederek
çevremize karşı olan sorumluluklarımızı da yerine getirmiş
oluruz.
Bahri KILIÇ
“Sorumluluk dağıtmanın
kuralı, herkese kendi
yetenekleri
doğrultusunda
sorumluluk vermektir.”
(ZHANG YU)
6
“Evinizin eşiğini
temizlemeden
komşunuzun damındaki
karlardan şikayet
etmeyiniz.”
(KONFÜÇYÜS)
“Öz sorumluluk,
başkalarına verdiğimiz
7
sözlerin yanı sıra,
kendimize verdiğimiz
sözleri de yerine
getirmek demektir.”
(ANDRE GİDE)
“Önemli biri olmanın
bedeli, sorumluluktur.”
(W. CHUCHILL)
8
“Doruğa doğru çıktıkça;
hayat güçleşir, risk
artar, sorumluluk
çoğalır.”
(F. NIETZSCHE)
9
“Muhakkak ki kulak,
göz, kalp; bunların her
biri, kendi fiillerinden
mes’ul tutulacaklardır.”
(HZ. MUHAMMED)
“Sorumluluk, rüyalarda
başlar.”
10
(W. B. YEATS)
“Adaletsizliği
engelleyecek gücünüzün
olmadığı zamanlar
olabilir. Fakat itiraz
etmeyi beceremediğiniz
11
bir zaman asla
olmamalı.”
(ELİE WİESEL)
“Sorumluluktan
kaçmak; insanın
kendisine ihaneti olur.”
12
“Her insan, herkes
karşısında, her şeyden
sorumludur.”
(DOSYOYEVSKİ)
“Yalnız
yaptıklarınızdan değil,
yapmadıklarınızdan da
sorumluyuz.”
( MOLİERE)
13
“Düşen bir çığda hiçbir kar
tanesi, kendisini olup
bitenden sorumlu tutmaz.”
(OSCAR WILDE)
Özdeyişleri derleyen: ENVERCAN ŞAHİNTÜRK
14
SORUMLULUK
Sorumluluk, kişilerin üstüne düşen vazifeleri zamanında
ve düzgün bir şekilde yapmasıdır. Sorumluluk
karakterimizin en önemli özelliğidir.
Buna göre sorumlu birey nasıl olmalıdır ?
Sorumlu bireylere dikkat ederseniz yaşamlarının düzenli
bir şekilde geçtiğini görürsünüz. Eğer bir babaysanız eve
ekmek götürmek sizin sorumluluğunuzdur. Genç bir
bireyseniz
büyüklerinize
saygılı
olmak
sizin
sorumluluğunuzdur. Sorumlu bir birey olabilmek için bunu
çocuklukta öğrenmek gerekir. Anne ve babalar çocuklarını
yetiştirirken onların bir şeyler yapmasına izin vermelidir.
Sorumluluk hayatımızda çok önemli bir unsurdur.
Kim olursan ol, ne yaparsan yap, görevini düzgün yap !
Eren UYAR
SORUMLULUĞU SOLUMAK
Sorumlu olmak, kaybettirir mi özgürlüğü? Bir olgunun himayesinde var
olmak yahut onun için yaşamak… Yaşamak için sorumlu olmak, sorumlu
olmak için yaşamak.
15
Toprak üzerine inşa edilmiş beton yapıtlar gibi sorumluluk üzerine inşa
edilmiş hayatları nasıl yok sayarsın? Nasıl yok sayarsın toprağı? Düşünmeli,
toprak olmadan var olunabilir mi? Var olmak için sorumluluk gerekli mi?
Kalp niteliğine koyabileceğimiz bu olgu yaşamın yapıtaşıdır. Soluk aldığımız
havanın ağaca, umursamayarak çiğnediğimiz toprağın yağmura ve beşerin
doğaya, hakikate, topluma… yok mudur sorumluluğu?
Sorumluluk, insan olmayı değil canlı olmayı gerektirir; canlı olmak ise
sorumluluk solumayı…
Bir diyar vardır uzaklarda sorumluluk adını almış ve bir sultan vardır
beşer unvanını sırtına asmış. “En büyük sorumluluk benim!” diye tüm
kuvveti ile haykırmış. ‘’Ne gerek var ki!’’ demiş sonra diyar halkı sultana ve
başlamış sultan halka anlatmaya:
“Asla gerekmez akıl, sorumluluk için. Yaşamanın kuralıdır bu, hayat için.
Hiç siz fareleri temizleyen kedi yerine, kelebek temizleyen kediye şahit
oldunuz mu çift yuvarlağınızla? Hayır. Çünkü kedinin sorumluluğu değildir
kelebek, faredir onunki ilelebet. Soruyorum size ey halkım; hayvanat mısınız
hepiniz sadece, temizlemeyi sorumluluk edinmiş yoksa beşer misiniz hayatı
sorumluluk olarak erek edinmiş? -İnsan olduğunuzu varsayarak- Soruyorum
size ey halkım akil durum ile beşer beşere, beşer toprağa, beşer havaya, beşer
hakikate sorumlu değil midir?”
Milyonlarca ağız tek bir ağız olmuş, anında diyar halkında ve
haykırmışlar hep beraber bütün canlısıyla(!):
İstemiyoruz beşeriyete ihanet, alyuvarlarımız olacak sorumluluk
ilelebet…
ONUR ÜNEY
SORUMLU BİREY, DOĞRU TOPLUM
16
Her birey doğduktan belirli bir süre sonra bazı görev ve
sorumluluklar üstlenir: Anne-babaların çocuklarına sahip
çıkması, askerlik yapma çağına gelmiş bir kişinin askere gitmesi,
küçük çocukların büyüklerine karşı saygılı olması, kısacası
toplumdaki kişilerin üstlerine düşen vazifeleri yerine getirilmesi
gibi…
Sorumluluk denilince akla hemen insanın kendi üzerine düşen
görevleri gelmez mi? Elbette gelir. Toplumda bazı bireyler
karşısındaki kişinin yahut başka birinin sorumluluğunu
üstlenebilir. Bence bunu yapmak da yanlış bir davranıştır. Çünkü
akıl ve özgür iradesiyle yaptığı eylem ve davranışlar kişinin
sorumluluğunda yer alır.
Doğru ve sorumluluk sahibi bireyler doğru toplumu oluşturur.
Tabiî doğru bir toplumun oluşabilmesi içinde herkes üzerine düşen
vazifeleri yerine getirmelidir. Bu görevler yerine getirildiği
takdirde çok daha iyi bir toplum meydana çıkar. Dolayısıyla
toplumda olumlu uyum sağlayabilmek adına bu vazifeler
gerçekleştirilmelidir.
Kişinin sorumluluklarını yerine getirmemesi halinde çeşitli
karmaşıklıklar veya kötü olaylar meydana gelir.
Sorumluluklarımızı bilelim, bildiklerimizi uygulayalım!
RABİA TEMİZ
17
SORUMLULUKLARLA VARIZ!
Yaşamımızda bize verilen belirli roller vardır. Bazen aile,
bazen eş, bazen… Bunların omuzlarımıza yüklediği
sorumluluklar statülerimizin birer yansımasıdır. Sorumluluklar
sınır tanımaz, her gün yeni bir sorumlulukla karşılaşırız.
Doğduğumuz zamandan başlar bütün bunlar. Ta ki son
nefesimizi verene dek…
Toplumu toplum yapan bireyin yerine getirmekten kaçındığı
sorumlulukların ne tür sorunlara yol açacağını tahmin
edebiliyoruz. İnsanoğluna bu kadar ürkütücü gelen şeyin toplum
açısından önemli olması ayrı bir ironi. Aldığımız sorumluklar
yaşamımızda bizi güçlü kılar ve iletişim kurmamızda yarar sağlar.
İnsanlar arasındaki sorunların başlıca nedenlerinden biri de
aldığımız sorumlukların yerine getirilmemesinden kaynaklanır.
Bununla birlikte en basit işlerin bile içinden çıkamaz oluruz.
Bunların farkına varılmasıyla sorunların ortadan kalktığını
görmek kaçınılmazdır.
Sorumluluk almaktan korkulmamalıdır. Sorumluluk sahibi
olmayan bir insanın yaşamdaki rollerinde aksaklıklar oluşur.
İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri,
sorumlulukları ve inançlarıdır.
SEVİLAY İPEK
SORUMLULUK
18
Sorumluluk, sadece bize verilen görevleri yerine getirmek gibi gözükse de sırf
bunlardan ibaret değildir, daha kapsamlıdır.
Sorumluluk duygusu bize çocukluktan itibaren aşılanmaya başlar. Küçük küçük
görevler verilerek çocuğa sorumluluk duygusu verilmeye çalışılır. Bunlar ilkin
“Oyuncaklarını topla!”; biraz daha büyüyünce “Odanı topla!”, ”Ödevlerini yap!”,
”Ders çalış!” gibi kat kat büyüyen ve bize zor gelen şeylerdir aslında. Onları
yapmak zorundasınızdır. Çünkü hayatınızın düzenini o küçük görevler kurar,
geleceğe hazırlanmanızı sağlar.
Aslında hayat basamak basamak ilerlemenizi ister. Birden bir makama
gelemezsiniz. Onun öncesinde çok çalışmamız ve birçok engeli aşmanız lazımdır.
Altı yaşında hayatımızı şekillendirmeye başlıyoruz. Ders çalışıyoruz, ödevler
yapıyoruz. Neden? Çünkü öenmli şeyler yapabilmenin yolu o küçük
sorumluluklardan geçiyor. Ama insanoğlunun yapısında vardır, sorumluluklardan
kaçmak. Hep gezmek, eğlenceli vakit geçirmek isteriz.
Sınavlar olmasa, istediğin kadar gez, toz… Ama öyle bir çağa geldik ki her
dönemimizde, bir sınav… Tamam, diyelim hep gezme tozma kafasında oldun, ne
bir ders çalıştın ne bir kitap okudun. Ne oldu? Çat, üniversite sınavı çıkageldi! Bir
de dediler: “Sadece 160 dakikanız var!” ve sen hiçbir şey bilmiyorsun. Ne hüzünlü
sahne! Bu sefer “Keşke çalışsaydım, keşke bunu yapsaydım, onu yapmasaydım!”
diye kendini yıpratacaksın. Sonra ne oluyor? Giriyorsun ufak bir esnaf dükkanının
içine, sabahtan akşama durmaksızın çalışıyorsun. Peki bunun karşılığını
alabiliyor musun? Koskocaman bir hayır!
İşte zamanında önemsemediğin sorumluluklar senin karşına engel olarak çıkıyor.
Aslında onlar, o önemsemediğin işler seni geleceğe hazırlamak için vardı. Onlar
hayatını düzene sokacaktı. Bir hevesle aldığın süs balığı bile o andan saatten
itibaren senin sorumluluğuna girmişti…
Hayatın düzene girmesinden, küçük bir balığın bakımına kadar her şeyin
temelinde biri vardı: Sen! Bir de sorumlulukların!
ZEYNEP YETER
19
20