1 Kazak Yenileşme Hareketleri ve İlk Kazak Romanlarından Kız

Kazak Yenileşme Hareketleri ve İlk Kazak Romanlarından
Kız Körelik, Kalın Mal ve Kamar Suluv
Dinara DUİSEBAYEVA*- Metin ARIKAN**
Yenileşme Dönemi Kazak Edebiyatındaki roman türünün ilk örneklerinden
olmaları bakımından Kız Körelik (“Kız Görme”, 1912 ), Kalın Mal (“Başlık Parası”, 1913)
ve Kamar Suluv (“Güzel Kamer”, 1914) eserleri büyük öneme sahiptir. Bu üç eserde, sözlü
kültür geleneğinin güçlü etkisini görmek mümkündür. Nesir nazım karışık olan eserlerde,
konuşma dilinin kalıpları, atasözleri ve deyimleri oldukça çok kullanılmıştır. Kişilerin
tanıtım ve tasvirlerinde ise masal, halk hikâyeleri ile destanlardaki anlatım teknikleri ve
benzetmelerden yararlanılmıştır.
Burada anlatım özellikleri bakımından değerlendireceğimiz bu üç roman, Türkistan
bölgesindeki yenileşme (modernleşme) sürecinin ürünleridir. Yenileşme hareketleri,
dünyanın diğer bölgelerine göre Türkistan’da çok daha geç başlamıştır1. Kazak
Türklerinde bu hareket Azerbaycan, Kırım2 ve Kazan Türklerinde3 olduğu gibi önce bir
kültür hareketi olarak başlar, zamanla siyasi boyut kazanır4.
Ahmet Caferoğlu, bu harekete “kültür kalkınması hareketi ve akımı” adını verir5.
Aydınlar tarafından başlatılan ve öncelikle eğitim meselesini merkez alan bu hareket, 1990
öncesi Kazakça kaynaklarda agartuvşılık olarak adlandırılmıştır. 1990 sonrasındaki
kaynaklarda ise ceditçilik adının verilmeye başlandığı görülür.
1905 yılında ilan edilen Meşrutiyet’le birlikte Rusya’nın ve onun idaresi altında
bulunan Türkistan bölgesinin kültür hayatında bir canlanma görülür6. Büyük bir kısmı
“usûl-i cedit” okullarında yetişmiş olan aydınların öncülüğünde yeni gazete ve dergiler
yayımlanmaya başlar. Siyasi örgütlenmeyle birlikte basın ile edebiyatı halkı aydınlatmada
bir araç olarak kullanma eğilimi artar. Siyasi faaliyetlerin en önemlileri, Duma seçimlerine
katılmak için kurulan siyasi partiler ve Rusya Müslümanları Kongreleridir7. Bununla
birlikte Kazak edebiyatında Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatında olduğu gibi bir millî
edebiyat devri başlar.
*
Dr. Aydın Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Ege Üniversitesi, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü
1
B. Tümen Somuncuoğlu, “Türkistan’da Eğitim (1865–1917) ve Çarlık Rusya’sının Sosyo-Politik Açıdan
Eğitime Yaklaşımı”, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Tez danışmanı: Doç. Dr. Timur Kocaoğlu, Gazi
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2006, s. 262.
2
Zühal Yüksel, “Kırım Türk Edebiyatı”, Türk Dünyası El Kitabı, C.III, 2. Baskı, Türk Kültürünü Araştırma
Enstitüsü, Ankara 1992, s. 684–703.
3
Akdes Nimet Kurat, “Kazan Türklerinin ‘Medeni Uyanış’ Devri” (1917 yılına kadar), Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, C. XXIV, Sayı 3–4, Temmuz-Aralık 1966, s.95–194; Ahmet Temir,
“Kuzey Türk Edebiyatı (Tatar-Başkurt)”, Türk Dünyası El Kitabı, Cilt, III, 2. baskı, Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1992, s. 705–726; Fatma Özkan, Abdullah Tugay’ın Şiirleri: İnceleme-MetinAktarma, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1994, s.9–18.
4
Zeki Velidi Togan, Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, Cilt I, Batı ve Kuzey Türkistan, İstanbul, Arkadaş,
İbrahim Horoz ve Güven Basımevleri, 1942–1947; Nadir Devlet, Rusya Türklerinin Millî Mücadele Tarihi
(1905–1917), Genişletilmiş ve düzeltilmiş 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1999.
5
Ahmet Caferoğlu, “Kazak Türkleri”, Türk Kültürü, C., XIX., S. 29, Yıl 3, , Ankara 1965, s.303.
6
1905 yılında 17 (30) Ekim’de Çar II. Nikola, ülke içindeki gerginlikten dolayı bir manifesto ilan etmek
zorunda kalır. Bu manifestoda Rusya halkına söz, matbuat, birlik kurma ve toplantılar yapma hürriyeti
tanınmaktadır. Ayrıca Duma’nın (parlamento) toplanacağı bildiriliyordu. Bk. Akdes Nimet Kurat, Rusya
Tarihi: Başlangıcından 1917’ye kadar, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı Yayınları, Ankara 1948, s.386.
7
Bu konuyla ilgili geniş bilgi için bk.: Togan, a.g.e., “Rusya İnkılâbı ve Türkistan Türkleri” başlıklı bölüm,
s.345-352; Devlet, Rusya Türklerinin Millî Mücadele Tarihi (1905-1917), s. 101-122; Necib Hablemitoğlu,
Çarlık Rusyasında Türk Kongreleri (1905-1907), İkinci baskı, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul 2004.
**
1
Kazakistan’daki, genel olarak Türkistan bölgesindeki ceditçilik Kırım, İdil-Ural ve
Kafkasya bölgelerindeki ceditçilikten bazı yönleriyle ayrılır. Bu, sözü edilen bölgelerin
coğrafi, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel farklılıklardan kaynaklanmaktadır8.
Türkistan’daki yenileşme hareketinin en belirgin özelliği, tamamen bir halk
hareketi olarak başlamasıdır. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki modernleşme hareketi,
bilindiği üzere devletin öncülüğünde başlamıştır. Ancak her iki bölge de basından
yararlanmaları ve eğitimi ön plana çıkarmaları bakımından birbirine benzerler.
Yenileşme hareketlerinin en belirgin özelliği Türkiye tarihindeki Tanzimat ve
Meşrutiyet dönemlerinde olduğu gibi süreli yayına, gazete ve dergiye önem verilmesi ve
yaygınlaştırılmasıdır.
Kazakça ilk gazeteler Türkistan Uvalayatının Gazeti (1870–1882) ve Dala
Uvalayatının Gazeti (Bozkır Vilayeti Gazetesi, 1888–1902) adlarını taşır. Resmî süreli
yayın olan bu iki gazete, Kazak Türklerinin sosyal hayatını olumlu yönde etkilemiştir9. Bu
gazeteler Kazak yazı dilinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur10.
“Türkistan Uvalayatının Gazeti” (Türkistan Vilayeti Gazetesi) 1870–1882 yılları
arasında, Taşkent’te yayımlanır. Bu gazetenin Rusça adı “Kirgizskaya Stepnaya
Gazeta”dır. Adı geçen gazetede Kazak bilim adamı Çokan Velihanov ile Abay
Kunanbayev, Ibıray Altınsarin, Meşhür Jüsip Köpeyev ve Şakarim Kudayberdiyev gibi şair
ve yazarların, devlet adamı ve siyasetçi Alihan Bökeyhanov’un makaleleriyle eserleri
yayımlanır.
Dala Uvalayatının Gazeti, bir önceki gazete gibi Orta Asya’da sömürgeci ve istilâcı
bir politika izleyen Çarlık hükümetinin resmî süreli yayını idi. Ancak gazetede halkı
yerleşik hayata geçmeye, bilim almaya ve medeni olmaya davet eden yazılar da
yayımlanıyordu. Bu gazete Kazak yazı dilinin gelişmesinde büyük rol oynadı. Kazakça
resmî yazışma dili ile Kazakça gazete dili gibi üsluplar oluştu. Gazetenin Kazakça
yayımlanan sayfaları ise Rusçadan yapılan ilk tercümelerden oluşuyordu. Arap alfabesine
dayanan Kazak yazı dilinde ilk defa noktalama işaretleri, bu gazetede kullanıldı. Gazete
Kazakların sosyal fikirlerinin uyanmasında, kültürel ve edebî bilgisinin zenginleşmesinde
de çok etkili oldu. Dala Uvalayatı Gazeti’nde yazıları yayımlanan Meyram Janaydarulı
(1846-1921) ve Otınşı Aljanov (1873-1917), Jakıp Akpayev (1876-1934) ve Barlıbek
Sırtanov (1866-1914) gibi yazarlar, yaşadıkları dönemin şartlarına göre çağdaş bir eğitim
almış, halkı okumaya, bilim ve medeniyete davet eden aydınlardır11.
Yenileşme hareketleriyle birlikte Türkistan bölgesi edebiyatına 19.yüzyılın sonları
ile 20. yüzyılın başlarında Batı anlayışındaki modern şiir, roman, hikâye ve tiyatro da
girer12.
8
Darhan Kydyraliyev, “Türkistan’da Cedidcilik Hareketi ve Bunun Türkiye ile Münasebeti”,
(yayımlanmamış doktora tezi), Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mehmet Saray, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilim
Enstitüsü İstanbul 2001, s. 1.
9
Kazakstan Tarihı: Kazakstan Tarihı, Köne Zamannan Büginge Deyin, (Oçerk), Devir Baspası, Almatı,
1994, s. 700.
10
Dala Uvalayatının Gazeti, Adam, Kogam, Tabigat, Dayındagan: Ü.Subhanberdina, Almatı, Gılım, 1994, s.
6. 1905 yılına kadar Rusya’da yayımlanan diğer Türkçe gazeteler şunlardır: Ekinci (1875–1877, Bakü), Ziya
(1879-1884, Tiflis), Ziya-i Kafkas (1880, Tiflis), Keşkül (1883, Tiflis), Tercüman (1883-1918, Bahçesaray),
Mir’at (1902-1908, Petersburg), Şark-i Rus (1903-4, Tiflis), Hayat (1904, Bakü), Nur (1904-1914,
Petersburg). Bk.: Nadir Devlet, Rusya Türklerinin Millî Mücadele Tarihi (1905-1917), s. 42.
11
Bk. Dala Uvalayatının Gazeti, Adam, Kogam, Tabigat, Dayındagan: Ü.Subhanberdina, Gılım, Almatı,
1994, s. 6, 9–16; Türkistan Vilayeti gazetesi, Özbek ve Kazak lehçelerinde yayımlandı. “Dala Uvalayatının
Gazeti” (Bozkır Vilayeti Gazetesi), 1888–1902 yılları arasında Orınbor’da yayımlandı. Kazakstan Tarihı:
Köne Zamannan…, s. 699.
12
Timur Kocaoğlu, “Türkistan Türk Edebiyatında Modern Hikâye ve Romanın Doğuşu”, Türklük
Araştırmaları Dergisi, Sayı 2, Yıl 1986’da Ayrıbasım, İstanbul 1987, s. 147.
2
Kazak Türklerine modern hikâye ve roman, Türkiye Türk edebiyatıyla
karşılaştırıldığında çok geç gelmiştir. Bu gecikme, Kazakların diğer Türk toplulukları gibi
duygu ve düşüncelerini yüzyıllardır devam edip gelen sözlü anlatma geleneğine bağlı
olarak nazımla anlatmayı tercih etmesinden kaynaklanmıştır. Orhan Okay, Anadolu
Türklerine roman türünün çok geç geldiğini belirtirken gecikmenin sebebi olarak hikâye
tarzının itibar görmeyişini gösterir13.
Türkiye Türk edebiyatı ile Kazak edebiyatındaki ilk modern hikâye ve romanlar
arasında içerik bakımından da ortaklıklar görülür. Bilindiği üzere Tanzimat dönemi hikâye
ve romanlarının başlıca temaları arasında esaret, kadın hakları ve evlilik vardır. Kadınların
hürriyet ve eşitlik hakları meselesi, 20. yüzyılın başlarındaki Kazak edebiyatında da yaygın
bir konudur. İlk Kazakça romanlarda Kazak kadınlarının ağır ve zor kaderleri çok yönlü
olarak tasvir edilmiştir. Kadının hem ailede hem sosyal hayatta söz sahibi olması, evlilik
kararında özgür olması, erkeklerle eşit haklara sahip olması ve okuyup eğitimli insan
olması gerektiği savunulmuştur.
İlk Kazak romanlarındaki Kazak kadını, çektikleri sıkıntılara paralel mutsuz olarak
tasvir edilmiştir. Örneğin ilk Kazak romanı olarak kabul edilen Mirjakıp Dulatov’un
Bakıtsız Jamal (1910) romanında ataerkil yapının kurbanı olan genç bir kızın acı kaderi
anlatılmaktadır. Jamal, karlı fırtınada yolunu kaybeder ve soğukta donarak ölür. Kamar
Suluv romanında başkahraman Kamar, sevdiği Ahmet’e kavuşamaz. Mutsuz ve hasta
olarak ölür. Bu özelliği Muhtar Avezov’un ilk dönem hikâyelerinde de görmek
mümkündür.
Kız Körelik, 1912 yılında, Semey’deki Jardem matbaasında basılır. Spandiyar
Köbeyev’in (1878-1956) Kalın Mal romanı ise 1913 yılında Kazan’da yayımlanır. 1914
yılında yayımlanan Kamar Suluv, adını daha çok bir şair olarak duyuran Sultanmahmut
Toraygırov’un (1893-1920) romanıdır. Kız Körelik’i yazan Tayır Jomartbayev (1884-1937)
da bir şairdir.
Her üç roman, modern hikâye ve romanlarda görülen birinci tip olay örgüsüne
uygun düzenlenmiştir. Bu tip olay örgüsünde olaylar sebep-sonuç ilişkisine göre anlatılır.
Olay örgüsü, tamamlanmış bir sistem özelliği taşır ve temel bir çatışma üzerine kurulur. Bu
tip olay örgüsünün özellikleri aşağıdaki gibidir: “Vak’a, tek bir zincir hâlinde nakledilir.
(…) Bir merkezî insan vardır, onun belirli bir zaman dilimi içinde sürdürdüğü yaşayış tarzı
söz konusudur. Eserde anlatılan her şey bu şahısla ilgilidir. Birbirine zincirleme
bağlanmış metin halkaları tek bir vakanın parçaları durumundadır14.”
Her üç romanda da olay, üçüncü şahıs anlatıcı tarafından anlatılır. Şerif Aktaş’a
göre bu, her şeyi bilen anlatıcıdır. Üçüncü şahıs anlatıcı, olayı tüm ayrıntılarıyla anlattığı
için, sebebi ile sonucunu da gözler önüne serdiği için romanda her şey açık ve nettir.
Okuyucunun biraz sonra neler yaşanacağını bilmesi için fazla çaba göstermesi gerekmez.
Tayır Jomartbayev’in (1884–1937) Kız Körelik (1912) adlı romanında sözlü
anlatım geleneğinde kullanılıp gelen ve bilinen pek çok motif oldukça çok kullanılmıştır.
(çocuksuzluk, üç formel sayısı, kahramanı sınamak için uzaklara gönderme vb.) Romanın
giriş kısmında bir manzum parça vardır. Bu parçada yazar okura seslenir. Daha sonra
kahramanları tanıtır. Olay örgüsü, Türk destan ve hikâyelerinde görülen imtihan
epizodundaki, kahramanı sınama motifi üzerine kurulmuştur, diyebiliriz. Roman
kahramanlardan birinin adı Tırambay’dır. Bu isim, Batı’dan gelmiş “tramvay” kelimesini
çağrıştırır. Romanın yazarı, Gaynikamal’a talip olan üç delikanlıyı yeni icatlar getirmeleri
için Avrupa’ya gönderir. Birincisi İngiltere’ye, ikincisi Almanya’ya, üçüncüsü ise
Fransa’ya gider. Romanın başkahramanı Gaynikamal’ı babası Ufa’daki kız medresesine
13
Orhan Okay, “Edebiyatımızın Batılılaşması Yâhut Yenileşmesi”, Büyük Türk Klasikleri, C.VIII, Ötüken,
İstanbul 1990, s. 310.
14
Şerif Aktaş, Roman Sanatı ve Roman İncelemesine Giriş, Birlik Yayınları, Ankara 1984, s.67.
3
gönderir. Gaynikamal, diğer kızlara göre modern bir kız olarak yetiştirilir. O, Abay
Kunanbayev’in şiirlerini ve yeni çıkmış romanları okur. Onun amacı, kızları okutmaktır.
Romanın son kısmında Gaynikamal ile Mukametgali’nin dinlenmek için durdukları pınar
başında “Avrupa âdetlerine uygun el ele gezdikleri”ne dikkat çekilir.
Kalın Mal’da da masal, destan ve halk hikâyesinin izlerini görmek mümkündür.
Kalın Mal’ın son kısmında kahramanların evlendiklerini, mutlu bir aile kurduklarını
öğreniyoruz. Romanın son cümleleri ise üçüncü şahıs anlatıcının Kojaş için söylediği iyi
dileklerden ibarettir. “Jaraydı, jigit! Kayırlı bolsın, turmısın!” (Tamam, delikanlı! Hayırlı
olsun (mutlu) hayatın! (K.M.s.220)”. Bu romanın girişi diğer iki romanla
karşılaştırıldığında farklılık gösterir. Bu roman, kahramanların tanıtımıyla başlar. Hemen
ardından olay anlatılır. Kalın Mal’da manzum parçalar, Kız Körelik ve Kamar Suluv’a
nazaran çok azdır.
Kız Körelik ile Kamar Suluv romanlarının giriş kısmı manzumdur. Kız Körelik’teki
manzum giriş, eser sahibinin okurla sohbeti olarak değerlendirilebilir ve destanın girişine
benzetilebilir. Bu romanın nazım kısmını, romanın girişindeki anlatıcının okura seslenişi
niteliğindeki şiir (s.94–95), çocuk Gaynikamal’ın akranlarına yönelik yazdığı ve onları
okumaya davet ettiği şiir (s.98), Abay Kunanbayev’in “Jasımda Gılım Bar Dep
Eskermedim” şeklinde başlayan şiirinden bir parça (s.98), Gaynikamal’ın Ufa’ya doğru
yola çıkacağı zaman akrabalarıyla vedalaşırken okuduğu şiir (s.100-101), Gaynikamal’ın
Ufa’daki kız medresesinde okurken anne babasına yazdığı mektup (s. 101-102),
Gaynikamal’ın kendisine talip çıkan üç delikanlıya gönderdiği davet mektubu (s. 105-106),
Gaynikamal’ın Mukametgali ile evlenmek istediğini yazdığı ve annesine verdiği mektup
(s.110-112), Gaynikamal’in istemediği erkekle evlenmek zorunda kalan kızlara duyduğu
üzüntüsünü dile getirdiği şiir (s.113) oluşturur. Sonuncu şiir, hem şekil hem içerik
bakımından sözlü edebiyattaki “jar-jar” ve “sınsuv” şiirlerine benzerliği ile dikkat çeker.
Kamar Suluv romanı, eserin başkahramanı olan güzel kız Kamar’ın manzum tasviri
ile başlar. 28 satırlık bu tasvirde Kazak destanlarındaki güzel kız tasvirlerini andıran
sıfatlar, sıfat tamlamaları ile kalıp ifadeler vardır.
Jiniske sımga tartkan eni kanday
Balavız balbıragan teni kanday,
Akıl, oy, minez, körik tügel kelip,
Tolıksıp tolıp turgan seni kanday.
Eritken işi-bavırındı közi kanday,
Bal tamgan mayda bulbul sözi kanday.
Jup-jumsak, bıp-bıyazı işke kirip,
Jaytandap jan küydirgen kezi kanday!
Külgende közindi alıp kirsiz tisi,
Kaynamas onı körip kimnin işi?
Almas kılış jüzindey avdarılgan,
Süygizip kölenkesi arbir isi.” (KS.s. 249).
Romandaki diğer manzum parçalar şu şekildedir: İki aşığın, Kamar ile Ahmet’in
birbirine yazdığı mektuplar manzumdur (s.253, s.254–255, s.256, s.257, s.258, s.259,
s.260, s.261, s.271). Ahmet’in Kasen’e yazdığı mektup (s.271), gelin gidecek kızların
Ahmet’e yazdırdıkları ve ezberleyip baba ocağından ayrılacaklarında okudukları türkü
(s.272–273), Kamar’ın gelin giderken yaptığı konuşma (s.274–275), Kamar’ın eşine
söylediği sözler (s.276), Kamar’ın nikah sırasında söyledikleri (s.278), Molla ile Kamar
arasındaki atışma (s.279–283), Kamar’ın sık sık tekrarladığı dörtlük (s.289), işanın
4
(imamın) zikir sırasında söyledikleri (s.292), Kamar’ın ölüm döşeğindeyken Ahmet’le
vedalaşması (s.298-299) ve Ahmet’in ona söyledikleri (s.299-300).
Kalın Mal’da kişi ve çevre tasviri, diğerlerindeki tasvirlere nazaran daha objektif
ve daha gerçekçidir. Turlıkul, romanda şu şekilde tasvir edilir:
“Turlıkul, uzın boylı, mes karın, tüksigen kalın kabaktı, köp söylemeytin, jalpak
murın, karsı kelgen adam kaymıkkanday, elge zabirli, körşilerine mazasız, kattı minezdi
adam edi (s.159).”
Kamar Suluv’daki tasvirler, çoğunlukla şairanedir. Turlıgul’la benzer işlevi
üstlendiğini düşündüğümüz Kamar’ın zorla evlendirildiği Nurım, şu şekilde tasvir edilir:
“Kur Nurımnın zalımdıgı men atagı bolmasa, alipti tayak dep bilmeytin nadan, pişini de
jaman, avzı tolgan bokavız ben bılış-bılış nasıbay, işpey mas, ari nas, elüv şamasında jası
bar, kol şokpardın basınday bası bar, jay formının özi sup-suvık, büyi sekildi, tüksiygen,
buka moyın, ögiz kursak, alakan köz, jayın avız, dorba sakal, tokpak murın bir türli
nısanalı januvar edi (s.266)”.
Giriş bölümünde de söylediğimiz gibi her üç romanda da konuşma dilinin kalıpları,
atasözleri ve deyimleri çok kullanılmıştır. Şimdi de bunlardan tespit edebildiğimiz
örnekleri bazılarının aktarmasıyla sıralamak gerekirse Kız Körelik’te şunlarla karşılaşırız:
Jalgız şapkan ozadı barşa jurttan (yalnız koşan binici kalabalığı geçer, s.95), alla
saktasın (Allah korusun, s.97), alla kossa (Allah’ın izniyle, s.101), körmegenge kösev tan
(görmemiş maşa da şaşırır, s.108), könilin kapas kıluv (üzmek, s.110), tülkige konakka
kelgen tırna sekildi kıp kaytaruv (bir masalı çağrıştıran deyim, eli boş göndermek, s. 110),
sokır tavıkka bari biyday (kör tavuğa her şey darı, s.114), Sert, uvade baylav (sözleşmek,
yemin etmek, s.111), tenin tapsa tegin ber (dengi ise bedava ver, s.112), Alla buyırsa
(Allah takdir ederse, s.113) v.b.
Kalın Mal romanı, atasözleri bakımından Kız Körelik’e nazaran daha zengindir. Bu
romanda tespit ettiğimiz atasözlerinin çoğu evlilikle ilgilidir:
Katın öldi-kamşının sabı sındı (KM. s.159).
Baydın katını ölse, tösegi jangırar, jarlının katını ölse bası kangırar (KM.s.159).
Kaskır koy jemeydi dep ekşim aytpas (KM.s.161).
Özinin tüyedeyi körinbey, birevdin tüymedeyi körinedi (KM.s.161).
Esik körgendi alma, besik körgendi al (KM.s.163).
Baytal şavıp bayge almas (KM.s.167).
Şarigatpen kesken barmak avırmas (KM. s. 168).
Küş kazanday kaynaydı, küresüvge darmen jok (KM.s.171).
Jigittin agı bilmes, bagı biler (KM. s.171).
İt jegenşe kisi jesin (s.180).
Söz sözden tuvadı, söylemese kimden tuvadı (s.181).
Er tuvgan jerine, it toygan jerine (s.199).
Jaksı attın mayın javdan ayama (KM. s.202).
Jol akısı jürse bitedi (KM.s. 204).
Adapsan degen jigitti karangı tuman adastıradı (KM.s.206).
Ayuvga namaz üyretken tayak (KM.s.212).
Er namısı – el namısı (KM. s.214).
İrgeles otırgan eldin azarı bolsa da bezeri bolmas (KM.s.215).
Ant avmay at şappas (KM. s. 216).
Kalın Mal, deyim bakımından da zengindir:
Aytkanı kelip, atkanı tiymegen jer jok (her dediği yapılır, s.160),
Pışagı may üstinde (kazancı çok, s.161),
Tiske sızdak bolganday (karın doyuracak kadar, dikkate değecek kadar, s.163),
Ak kuyrık kagaz (para, s.164),
5
Üydi basına kötergendey korıldav (çok horlamak, s.164),
Malına kol saluv (mal mülkünü ele geçirmeye niyetlenmek, s.165),
Kulagın türüv (kulak vermek, dikkat kesilmek, s.165),
Kolı tarıluv (yoksullaşmak, s.166),
At satsan avılınmen (bir işi çoğunluk olarak yapmak, s.166),
Kulagın kesip alam dese de köne beretin (çok uslu kimse, s.167),
Koy avzınan şöp almaytın (çok uysal, s. 167),
Süyek satuvlı (kızını gelin verme yoluyla akraba olmak, s.167),
Sözdi bir jerge tüyüv (ortak karara varmak, s. 167),
Jat jurttukka jaralgan bala (evlenip baba ocağından ayrılacak kız, s.168),
Şirigen jumırtka (kız için “talihsiz”, s.167),
Koldın kıskalıgı (yoksulluk, s.171),
Süyeginen ketpeytin bir tanba saluv (unutulmayacak bir ceza vermek, s.186),
At jürmegen jerde kaluv (gücünün yettiği noktaya kadar gitmek, s.187),
Eki betine kan jügirüv (yüzü kızarmak, utanmak, s.188),
…degende işken asın jerge koyuv (çok sevmek, s. 189),
Töbesi kökke eki eli-ak jetpey kaluv (çok sevinmek, s.191),
Basında bir şaynam mıyı jok (beyinsiz, aptal, s.208),
Azuvlı bay (azılı bey, dediğini yaptıran güçlü bir bey, s. 208),
Kızıl sıyrak kedey (s.baldırı çıplak, çok yoksul, s.214),
Basına kün tuvganda (başı dara düştüğünde, s.214),
Sagı sınuv (cesareti kırılmak, s.218) v.b.
Kamar Suluv’daki atasözlerinde ise dostluk, yalnızlık, iyi insan, evlilik vb. konular
ele alınmıştır:
Jaksıdan jaman tuvsa emi bolmas, jamannan jaksı tuvsa teni bolmas (KS.s. 251).
Teni kelse tek tabar (KS.s. 252).
Tan atpayın dese kün koymaydı (KS. s.252).
Arıstan ayga şavıp mertigipti (KS. s.256).
Sokır tavıkka bari biyday (KS. s.261).
Tenine tegin ber (KS.s.262).
İt ürdi, kerüven köşti (KS. s.265).
Teni kelse, tegin ber (KS. s.267).
Suvga ketip bara jatkan tal karmaydı (KS. s.269)
Şıgasına iyesi başsı (KS. s. 269).
Arsızga altı kün meyram (KS. s.274)
Aldıngı arba kaydan jürse, songı arba sodan jüredi (KS. s.274)
Sokırdın kolına, sanıravdın jolına tüpse (KS.s.287).
Kaskırdan kayrat ketse eşkini apa kıladı (KS. s.295).
Öz betin ayamagan kisi betin şiyedey kıladı (KS. s. 295).
Er ekenindi bileyin, er öltirip baykaşı (KS.s.301).
Kamar Suluv’da tespit ettiğimiz bazı deyimler şu şekildedir:
Jalgız kazdın üni, jayavdın şanı şıga ma (KS.s.287).
Kırıktın biri Kıdır (KS.s.289).
İşten şıkkan şubar jılan (KS.s.289).
Baytal tursın bay kaygı ( KS. s.275, 283).
Batalı kul arımas (KS. s.282).
İlem dep jürip, iligip ketti (KS. s.284).
Ölmegenge kara jer (KS. s.285).
6
Nazımdan nesre, halk hikâyesinden de romana geçiş özelliği gösteren bu eserlerde
anlatılan aşklar, halk hikâyelerindekilerden farklı değildir. Yukarıda verdiğimiz çeşitli
örneklerden anlaşılacağı gibi sözlü gelenekten gelen pek çok unsur da bu eserlerde
kullanılmıştır. Bu eserlerdeki olay örgüleri basittir. Aynı şekilde karakter diyemeyeceğimiz
tipler oldukça sıradandır, düzdür. Anlatıcı her şeyi bilen, ilahî karakterde biridir. Böyle
olmakla birlikte, yazarlar, Kazak aydınlanmacıları sayesinde Kazak edebiyatına giren yeni
konuları(kadın hakları, adalet vb.)
sözlü gelenekten gelen unsurları kullanarak
işlediklerinde yeni bir türün ilk örneklerini de vermiş oldular. Geçiş dönemi eserleri
diyebileceğimiz bu eserlerde sanat kaygısı, yerini eğitime, ders vermeye bıraktığından bu
eserlerin günümüz roman kriterlerine göre değerlendirilmesi uygun olmayacaktır. İnci
Enginün Ahmet Mithat’ı değerlendirirken yazarın meddahlar gibi okuyucusunun dikkatinin
eksilmemesine önem verdiğini, öteden beri var olan hikâye geleneği içerisinde her
hikâyesinden bir hisse çıkarılması amacı doğrultusunda anlatacaklarını düzenlediğini
belirtmektedir. Onun bu fikri bu eserlerin sahibi olan Kazak yazarları için de geçerlidir.
Bu yeni edebi türde yazarların toplumda kadın hakları, kadına yapılan haksızlıklar ve karar
verme özgürlüğü gibi yeni konuları işlemesi; özellikle Kız Körelikte, kızı almak isteyen
taliplilerin Avrupa’dan yeni bir icat getirmeleri ile sınanması, toplumun değişmeye
başladığının, batıya açıldığının en önemli göstergesi olarak kabul edilebilir.
KAYNAKÇA
Abılkasımov, B., Algaşkı Kazak Gazetterinin Tili, Gılım Baspası, Almatı 1971.
Aktaş, Şerif; Roman Sanatı ve Roman İncelemesine Giriş, Birlik Yayınları, Ankara, 1984.
Avelbekova, Şınar; “1890–1930 Yılları Arasındaki Kazakça Yayınlarda Dil ile İlgili
Görüşler ve Uygulamalar”, (Yayımlanmamış doktora tezi), Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Türk Dili Anabilim Dalı, Tez danışmanı: Doç.Dr. Fatma Özkan,
Ankara 2003.
Dala Uvalayatının Gazeti, Adam, Kogam, Tabigat, Dayındagan: Ü.Subhanberdina, Almatı,
Gılım, 1994.
Devlet, Nadir, Rusya Türklerinin Millî Mücadele Tarihi (1905-1917), Genişletilmiş ve
düzeltilmiş 2. baskı, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1999.
Duisebayeva, Dinara; “Maupassant Tarzı Hikâye ve Refik-Hâlid Karay-Muhtar AvezovSabahattin Âli’nin Hikâyeciliği”, (yayımlanmamış yüksek lisans tezi), Tez Danışmanı:
Prof.Dr. Şerif Aktaş, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2000.
Enginün İnci; İlk Hikâyeci ve Romancılar, Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan
Cumhuriyete(1839-1923), Dergah Yay., İstanbul 20007.
Hablemitoğlu, Necib, Çarlık Rusyasında Türk Kongreleri (1905-1907), ikinci baskı,
Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul 2004.
Kazakstan Tarihı, Köne Zamannan Büginge Deyin, (Oçerk), Devir Baspası, Almatı 1994.
Kazakstan Tarihı: Köne Zamannan Buginge Deyingi, Bes Tomdık, 3.Tom, Atamura
Baspası, Almatı 2002.
Kocaoğlu, Timur; “Türkistan Türk Edebiyatında Modern Hikâye ve Romanın Doğuşu”,
Türklük Araştırmaları Dergisi, sayı 2, yıl 1996’dan ayrı basım, İstanbul 1987, s.145–156.
7
Kydyraliyev, Darhan, “Türkistan’da Cedidcilik Hareketi ve Bunun Türkiye ile
Münasebeti”, (yayımlanmamış doktora tezi), Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mehmet Saray,
İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilim Enstitüsü, 2001.
Kurat, Akdes Nimet, “Kazan Türklerinin ‘Medeni Uyanış’ Devri” (1917 yılına kadar),
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, C. XXIV, Sayı 3-4,
Temmuz-Aralık 1966, s.95-194;
Kurat, Akdes Nimet, Rusya Tarihi: Başlangıcından 1917’ye kadar, Türk Tarih Kurumu
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1948.
Özkan, Fatma, Abdullah Tukay’ın Şiirleri: İnceleme-Metin-Aktarma,
Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1994.
Türk Kültürünü
Pirmanov, Adilhan- Kapayeva Ayjan, Kazak İntelegentsiyası: Ulttık İntelegensiyanın
Kalıptasuv Tarihınan, Atamura, Almatı 1997.
Somuncuoğlu, Tümen B., “Türkistan’da Eğitim (1865-1917) ve Çarlık Rusya’sının SosyoPolitik Açıdan Eğitime Yaklaşımı”, (yayımlanmamış doktora tezi), Tez danışmanı:
Doç.Dr. Timur Kocaoğlu, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2006.
Temir, Ahmet,“Kuzey Türk Edebiyatı (Tatar-Başkurt)”, Türk Dünyası El Kitabı, Cilt, III,
2. baskı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1992, s. 705–726.
Togan, Zeki Velidi, Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, Cilt I, Batı ve Kuzey Türkistan,
İstanbul, Arkadaş, İbrahim Horoz ve Güven Basımevleri, 1942–1947;
Yarkın, İbrahim, “Türkistan’da Kazak Türklerinde Uyanış ve İlk Fikir Adamları”, Türk
Kültürü, cilt XII-I, 1973–1974, Yıl XII, sayı 135, Ankara, s. 200 (56)-203 (59).
Yüksel, Zühal, “Kırım Türk Edebiyatı”, Türk Dünyası El Kitabı, C.III, 2. baskı, Türk
Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1992.
XX Gasır Basındagı Edebiyet, Kurastırgan: Ergöbek Kulbek, Ana Tili, Almatı 1994.
20-30 Jıldardagı Kazak Edebiyeti (Janaşa Bajaylav), Almatı, Kazakstan Respublikası,
Gılım Ministrligi, Gılım Akademiyası, M.O. Avezov Atındagı Edebiyet jane Öner İnstitutı,
Gılım, 1997.
8