1 SİYASİ PARTİLERİN EYLEMLERİ NEDENİYLE

Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
SİYASİ PARTİLERİN EYLEMLERİ NEDENİYLE KAPATILMASI
Beyza AKA
GİRİŞ
Günümüz demokrasisi, partiler demokrasisidir ve siyasi partiler, demokratik hayatın
vazgeçilmez unsurlarıdır. Anayasamızın 68’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Siyasi
partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.” hükmü de bu hususu açıkça
belirtmektedir. Yine aynı maddenin üçüncü fıkrasında, siyasi partilerin kurulmasının izne
bağlı olmadığı hükme bağlanmıştır. Ancak bu fıkradaki hükme göre siyasi partiler,
faaliyetlerini Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde sürdürmek zorundadırlar. Ayrıca
Anayasanın 69. maddesinde siyasi partilerin faaliyetlerinin “demokrasi ilkelerine uygun”
olacağı ifade edilmektedir. Bu hükümler, “ militan demokrasi” anlayışının Anayasamıza
yansımış olduğunun birer göstergesidir. Militan demokrasi anlayışı, İkinci Dünya Savaşından
sonra ortaya çıkmış, amacı demokrasiyi ortadan kaldırmak olan siyasi akımların faaliyet
alanlarını kapatmayı ve siyasi alanı anayasal değerlerle sınırlandırmayı amaçlayan bir
demokrasi anlayışıdır.1 1961 ve 1982 Anayasaları, 1949 tarihli Federal Almanya Cumhuriyeti
Anayasasında yer alan militan demokrasi anlayışından esinlenmiştir ve siyasi partilere ilişkin
bazı yasaklar getirerek bu yasakları ihlal eden partilerin Anayasa Mahkemesi tarafından
kapatılmasını öngörmüştür.2
Siyasi partilerin tüzük ve programlarının Anayasanın 68’inci maddesinin dördüncü
fıkrasına aykırı olmasından dolayı kapatılmaları ve eylemlerinin aynı fıkraya aykırı
olmasından dolayı kapatılmaları, Anayasanın 69’uncu maddesinde ayrı ayrı düzenlenmiştir.3
Bu çalışmada, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69’uncu maddesinde ve Siyasi Partiler
Kanununda düzenlenmiş olan, “siyasi partilerin eylemleri nedeniyle kapatılması” konusu ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konudaki denetimi incelenecektir.
1
ÖDEN, Merih: Türk Anayasa Hukukunda Siyasî Partilerin Anayasaya Aykırı Eylemleri Nedeniyle
Kapatılmaları, Ankara, 2003, s. 11
2
ÖDEN, s. 12
3
GÖZLER, Kemal: Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa, 2013, s. 164
1
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
I.
TÜRKİYE’DE
SİYASİ
PARTİLERE
GETİRİLEN YASAKLAR
VE
SINIRLAMALAR
A. T.C. Anayasası ile Getirilen Yasaklar ve Sınırlamalar
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 68’inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmünde,
siyasi partilere ilişkin yasaklar ve sınırlamalar yer almaktadır. Bu fıkrada yer alan hükme
göre,
“Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi
ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet
egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre
diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz;
suç işlenmesini teşvik edemez.”
Siyasi partilerin bu hükme aykırı eylemleri nedeniyle kapatılmasına, ancak partinin bu
nitelikteki eylemlerin odağı haline gelmesi durumunda karar verileceği, Anayasanın 69’uncu
maddesinde hükme bağlanmıştır. 2001 yılında aynı fıkraya eklenen cümlede, “odak haline
gelme” kavramının tanımı yapılmıştır. Bu değişiklikten önce de Siyasi Partiler Kanununun
3270 sayılı Kanunla değişik 103. maddede “odak olma” kavramının tanımı yapılmıştı.4 Ancak
bu hüküm, Refah Partisinin kapatılması davasında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmiştir.5 Daha sonra Siyasi Partiler Kanununda 4445 sayılı Kanunla yeni bir değişiklik
yapılarak odak olma 103. maddede tekrar tanımlanmış, ancak bu hüküm de Anayasa
Mahkemesince iptal edilmiştir.6 Bunun üzerine parlamento, odak olmanın tanımını 2001
değişikliğiyle Anayasaya taşımıştır. Bir görüşe göre, Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş
olduğu kanun hükümlerinin Anayasa hükmü haline getirilmesi, hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmamaktadır.7 Ancak bir diğer görüşe göre, iptal edilen kanun hükümlerinin Anayasa
hükmü haline getirilmesi, 1982 Anayasasının sınırlama rejimini özgürlükler lehine
dönüştürdüğü için isabetlidir.8 Çünkü odak olma kavramının 2001 değişikliğiyle Anayasada
ayrıntılı biçimde tanımlanmış olmasının amacı, Anayasa Mahkemesinin bu konudaki takdir
4
ÖDEN, s. 63
BULUT, Nihat: “Siyasal Parti Yasakları ve Son Anayasa Değişiklikleri Çerçevesinde Odaklaşma Olgusunun
Kriterleri”, Prof. Dr. Ergun Önen Armağanı, İstanbul, 2003, s. 551
6
BULUT, s. 552
7
ÖDEN, s. 92
8
KARAKOÇ, Rıfat: 1982 Anayasası’nın Siyasi Partilere İlişkin Düzenlemeleri Üzerine Bir Değerlendirme,
Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. III, S.2, 2013, s. 63
5
2
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
yetkisini sınırlamak ve parti kapatılmasının zorlaştırılmasını sağlamaktır.9 Söz konusu
değişiklikle böyle bir düzenleme getirilmesi, partilerin kapatılmasını zorlaştırmış olsa da,
1982 Anayasasının “sınırlamanın asıl olması” yaklaşımını bütünüyle ortadan kaldırmamıştır.10
Siyasi parti yasaklarını tek fıkrada düzenleyen 1961 Anayasasından farklı olarak 1982
Anayasası, bazıları siyasi partilerin serbestçe faaliyette bulunmasını engelleyecek nitelikteki,
geniş ve belirsiz yasaklara yer vermiştir.11 Yasakların çokluğu, siyasi partilere karşı Anayasa
koyucunun duyduğu güvensizliğin bir göstergesidir.12
B. Siyasi Partiler Kanunu ile Getirilen Yasaklar ve Sınırlamalar
Siyasi partilere ilişkin yasaklar ve sınırlamalar, Siyasi Partiler Kanununun 78’inci
maddesi ile 96’ncı maddesi arasında düzenlenmiştir. Söz konusu hükümler, anayasal yasakları
genişletmesi nedeniyle Anayasa ile çatışmakta ve parti yasakları yönünden çok geniş ve
detaylı düzenlemeler getirmektedir.13 Siyasi Partiler Kanununun öngördüğü yasakların
Anayasadaki yasakların üzerinde olması ve bu yasakların genel olarak demokrasiyle
bağdaşmaması, Siyasi Partiler Kanununun başlıca problemleridir.14
II. SİYASİ PARTİLERE KARŞI UYGULANACAK YAPTIRIMLAR
A. Genel Olarak
Siyasi
partilerin
yukarıda belirtilen
yasaklara uymaması
durumunda hangi
yaptırımlarla karşılaşacağı, Anayasamızın 69’uncu maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında
hükme bağlanmıştır. Söz konusu fıkralara göre,
“Bir siyasi partinin 68’inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı
eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir
odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir. Bir siyasi
9
GÖZLER, Kemal: “Parti Kapatmanın Kriteri Ne? Parti Kapatmaya Karşı Anayasa Değişikliği Çözüm mü?”,
Türkiye Günlüğü, S. 93, Bahar 2008, s. 26
10
TELLİ, Kutlay: İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Bağlamında Siyasi Partiler Rejimi, Ankara, 2012, s.
125-126
11
ÖDEN, s. 18
12
ÖDEN, s. 19
13
TELLİ, s. 124
14
DİNLER, Veysel: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Siyasi Partiler, Isparta, 2003, s. 51
3
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o
partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları ve
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen
veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca
kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.
Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu
fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun
bırakılmasına karar verebilir.”
Bu hükümlerden çıkan sonuca göre Anayasa Mahkemesi, siyasi parti yasaklarına
aykırı eylemlerde bulunan partilerin temelli kapatılmasına veya Devlet yardımından kısmen
veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Siyasi partiye karşı Devlet yardımından
kısmen veya tamamen yoksun bırakılma yaptırımının uygulanabilmesi için, bu partinin Siyasi
Partiler Kanunu Ek Madde 1 uyarınca Devlet yardımı alan partilerden biri olması
gerekmektedir.
B. Siyasi Partilerin Temelli Kapatılması
Yukarıda da belirtildiği üzere, siyasi parti yasaklarına aykırı eylemlerde bulunan
partilerin, bu eylemlerin odağı haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespiti durumunda
temelli kapatılacağı hükmü Anayasamızın 69’uncu maddesinde yer almaktadır. “Siyasi parti
eylemi” kavramı, siyasi partilerin tüzük ve programları dışındaki her türlü faaliyetlerini
kapsayan bir kavramdır.15 “Odak olma” kavramı ise, siyasi anlamda bir partinin Anayasaya ve
Siyasi Partiler Kanununa aykırı eylemlerinden dolayı kapatılması için söz konusu eylemlerin
merkezi hale gelmesinin gerekliliğini ifade etmek için kullanılmaktadır.16 Hangi durumlarda
bir partinin bu tür eylemlerin odağı haline gelmiş sayılacağı, 2001 yılında eklenen cümle ile
yine aynı maddenin altıncı fıkrasında hükme bağlanmıştır. Bu hükümde, yasakların büyük
kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulu tarafından ihlal edilmesi ile parti
üyeleri tarafından ihlal edilmesi arasında bir ayrım yapılmıştır.17 Anayasa, siyasi partileri
partiyi temsil yoğunluğu yüksek organ ve kurulların eylemleriyle doğrudan doğruya bağlı
15
ÖDEN, s. 108
KARAKOÇ, s. 65
17
ÖDEN, s. 108
16
4
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
tutarken, parti üyelerinin eylemleriyle dolaylı olarak bağlı kılmıştır.18 Söz konusu fiillerin
anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlenmesi, siyasi partinin bu fiillerden doğrudan
sorumlu olması sonucunu doğurmaktadır. Ancak bu nitelikteki fiillerin parti üyeleri tarafından
yoğun bir şekilde işlenmesi halinde siyasi partinin sorumluluğunun doğabilmesi için, anılan
parti organlarının bu durumu zımnen veya açıkça benimsemesi gerekmektedir. Bir siyasi
partinin Anayasanın 68’inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı eylemlerin odağı haline
gelip gelmediğine Anayasa Mahkemesi karar verecektir. Anayasa Mahkemesinin bu konudaki
takdir yetkisi, “odak haline gelme” şartlarının tanımı yapılarak bir ölçüde sınırlandırılmıştır.19
Anayasanın 149’uncu maddesine göre, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından
siyasi partilerin kapatılmasına toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu şarttır. Bu
hüküm, 2010 yılındaki Anayasa değişikliği ile getirilmiştir. 1982 Anayasasının ilk şeklinde
karar yeter sayısı toplantıya katılanların salt çoğunluğuydu. İlk defa 2001 yılında yapılan
değişiklikle, siyasi parti kapatma için gerekli olan salt çoğunluk yerine beşte üç oy çokluğu
şartı getirilmiştir.20 Her iki değişikliğin amacı da, siyasi parti kapatmanın zorlaştırılmasıdır.
C. Siyasi Partilerin Devlet Yardımından Yoksun Bırakılması
Anayasamızın 69’uncu maddesinin 2001 yılında eklenen yedinci fıkrasında, Anayasa
Mahkemesinin dava konusu fiillerin ağırlığına göre, temelli kapatma kararı yerine ilgili siyasi
partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebileceği
hükme bağlanmıştır. Doğal olarak, bu yaptırımın uygulama alanı bulabilmesi için ilgili siyasi
partinin Siyasi Partiler Kanunu Ek Madde 1 uyarınca Devlet yardımı alan bir parti olması
gerekmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi, Anayasaya aykırı eylemlerde bulunan bir
partinin devlet yardımı alıyor olması halinde bu kararı verebilecekken, parti yardım almıyorsa
partiyi kapatmak zorunda kalacaktır.21 Ancak temelli kapatma yerine devlet yardımından
yoksun bırakma gibi farklı alternatif yaptırımların uygulanması, demokratik rejimler için daha
18
ÖDEN, s. 109
AKYAZAN, A. Emrah: “1982 Anayasasına Göre Siyasi Partilerin Kapatılması”, Türkiye Barolar Birliği
Dergisi, S. 65, 2006, s. 261
20
HAKYEMEZ, Yusuf Şevki: “2001 Yılında Yapılan Anayasa Değişikliklerinin Siyasal Parti Özgürlüğü
Üzerindeki Etkileri”, Anayasa Yargısı Dergisi, C. XIX, 2002, s. 596
21
ÖDEN, s. 93
19
5
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
uygundur.22 Nitekim Avrupa Konseyi bünyesinde oluşturulan Venedik Komisyonu
Raporunda da kapatmadan daha hafif yaptırımların uygulanması konusu yer almaktadır. 23
Siyasi partilerin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması kararı
da Anayasanın 149’uncu maddesi uyarınca, tıpkı parti kapatma kararı gibi Anayasa
Mahkemesi Genel Kurulu tarafından toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğuyla alınır.
III. AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNİN SİYASİ PARTİLERİN
KAPATILMASINDA DENETİMİ
A. Genel Olarak
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde siyasi partilere ilişkin özel bir hüküm
bulunmamakta, siyasi partiler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından örgütlenme
özgürlüğünü düzenleyen 11. maddenin kapsamı içinde değerlendirilmektedir.24 Bu nedenle
Avrupa
İnsan
Hakları
Mahkemesi,
parti
kapatma
sebebiyle
yapılan
başvuruları
incelemektedir. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan bir siyasi parti, altı ay
içinde Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmektedir.25 Nitekim hakkında kapatılma kararı verilen birçok siyasi parti, Türkiye
aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre siyasi parti kapatmanın haklı
olabilmesi için bu sınırlamanın “maddede öngörülen meşru amaçlardan birini gerçekleştirmek
için kanun marifetiyle konmuş” olması ve “demokratik toplum için ihtiyaç duyulması”
gereklidir.26 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin parti kapatma konusundaki yaklaşımı,
Venedik Komisyonunun raporunda da bulunabilir.27 Söz konusu raporda belirtilen ilkelere
göre, siyasi partiler ancak şiddet kullanılmasını savunması veya şiddetin politik bir araç olarak
22
KARAKOÇ, s. 67
HAKYEMEZ, s. 594
24
UYGUN, Oktay: “Siyasi Partilerin Kapatılması Rejiminin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde
Değerlendirilmesi”, Anayasa Yargısı Dergisi, C. XVII, 2000, s. 257-258
25
GÖZLER, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, s. 168
26
ZABUNOĞLU, Hamdi Gökçe: Türk Anayasal Düzeninde Siyasal Hak ve Özgürlüklerin Kapsamı ve
Sınırları, Ankara, 2013, s. 264-265
27
UYGUN, s. 258
23
6
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
kullanılması durumunda kapatılabilir ve bir siyasi partinin kapatılması için, kapatma
önleminin demokratik düzeni korumak bakımından son çare olması gerekmektedir.28
B. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Siyasi Parti Kapatma ile İlgili
Türkiye’den Yapılan Başvurular Hakkındaki Kararları
Türkiye’de siyasi partilerin eylemleri nedeniyle kapatılmalarında iki gerekçe
mevcuttur. Bunlardan birincisi, “Türk Devletinin Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez
Bütünlüğü”ne aykırılık, ikincisi ise “Laiklik” ilkesine aykırılık gerekçesidir.29 Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi,
bu gerekçelerle verilen siyasi parti kapatma kararları ile ilgili
Türkiye’den yapılan başvurular hakkındaki kararlarında, Refah Partisi kararı hariç,
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesini ihlal ettiği sonucuna
ulaşmıştır.30
Anayasa Mahkemesi, “Devletin ülkesiyle bölünmez bütünlüğü” ilkesini, her ne kadar
bu husus tartışmalı olsa da, üniter devlet yapısının korunmasını içine aldığı şeklinde
yorumlamış ve Türkiye’de federal sistemin kurulmasını savunan birçok partiyi kapatmıştır.31
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre, bir siyasi partinin ülkenin mevcut anayasal rejimi
barışçı ve demokratik yollardan değiştirmeye çalışması, tek başına parti kapatma sebebi
olamayacağından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu
bu kararları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı bulmuştur.32 Ayrıca Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine göre çoğulculuk olmadan demokrasi olmayacağından, ifade özgürlüğü,
sadece olumlu, zararsız veya umursanmayacak düşüncelere değil, aynı zamanda rahatsız
edici, şok etkisi yaratan ve taciz edici düşüncelere de tatbik edilmelidir.33 Ancak Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi, Refah Partisi kararında, bir siyasi partinin önerdiği değişikliklerin ne
denli aykırı veya şoke edici olursa olsun bunları demokratik yöntemlerle gerçekleştirmek
istediğinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin koruması altında olacağı içtihadından ve
Venedik Komisyonu kriterlerinden belirgin bir şekilde ayrılmıştır.34 Refah Partisi kararına
28
UYGUN, s. 259
IŞIK, Hüseyin Murat: Anayasa Mahkemesi Kararlarında Devletin Resmi İdeolojisi (Siyasi Parti
Kapatma Davalarının İçerik Analizi), Ankara, 2012, s. 4
30
ZABUNOĞLU, s. 275
31
ÖZBUDUN, Ergun: Türk Anayasa Hukuku, Ankara, 2013, s. 94
32
ÖZBUDUN, s. 94
33
TURHAN, Mehmet: “Hukukta ‘Özgürlükçü’ Yorum ve Refah Partisi Kapatma Davaları, Hukuk Felsefesi ve
Sosyolojisi Arkivi, S. 17, 2007, s. 82
34
TURHAN, s. 93
29
7
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
kadar, partinin bir yerde “açık ve mevcut tehlike” olmadığı sürece örgütlenme hakkına sahip
olduğunu vurgulamış iken, Refah Partisi kararında partinin önerdiği siyasal projenin de
demokrasinin temel ilkeleriyle uyumlu olması gerektiği koşulunun varlığını eklemiştir.35 Bu
da bize, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Refah Partisi kararının Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ve Venedik Komisyonu kriterlerine aykırı olduğunu göstermektedir.
SONUÇ
Türkiye’de siyasi partilerin eylemleri nedeniyle kapatılması, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası ve Siyasi Partiler Kanununda düzenlenmiştir. 1982 Anayasasının sahip olduğu
“sınırlamanın asıl olması” yaklaşımı dolayısıyla Anayasa ve Siyasi Partiler Kanununda, siyasi
partilere ilişkin geniş ve sınırları belirsiz yasaklara yer verilmiştir. Anayasada çeşitli
zamanlarda yapılan değişikliklerle siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılmış ise de,
Anayasaya
hâkim
olan
“sınırlamanın
asıl
olması”
anlayışı
bütünüyle
ortadan
kaldırılamamıştır. Ayrıca Siyasi Partiler Kanununun Anayasada yer almayan sınırlama
hükümlerine yer vermesi, bu konudaki bir başka sorundur.
Parti kapatma kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve demokrasinin temel
ilkelerine uygun olabilmesi için Anayasa ve Siyasi Partiler Kanununda Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ve Venedik Komisyonu kriterlerine paralel değişikliklerin yapılması şarttır. Ancak
daha da önemlisi, Anayasa Mahkemesinin bu konudaki içtihatlarını değiştirmesidir. Anayasa
Mahkemesinin siyasi parti kapatmaya ilişkin yaklaşımını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
içtihatları yönünde değiştirmesi, siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin sorunların çözülmesini
sağlayacaktır.
35
TURHAN, s. 94-95
8
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
KAYNAKÇA
AKYAZAN, A. Emrah:
“1982
Anayasasına
Göre
Siyasi
Partilerin
Kapatılması”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi,
S. 65, 2006, s. 247-276
BULUT, Nihat:
“Siyasal
Parti
Değişiklikleri
Yasakları
ve
Son
Çerçevesinde
Anayasa
Odaklaşma
Olgusunun Kriterleri”, Prof. Dr. Ergun Önen
Armağanı, İstanbul, 2003, s. 535-562
DİNLER, Veysel:
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Siyasi
Partiler, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta, 2003
GÖZLER, Kemal:
“Parti Kapatmanın Kriteri Ne? Parti Kapatmaya
Karşı Anayasa Değişikliği Çözüm mü?”, Türkiye
Günlüğü, S. 93, Bahar 2008, s. 24-31
GÖZLER, Kemal:
Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Ekin Basım
Yayın Dağıtım, Bursa, 2013
9
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
HAKYEMEZ, Yusuf Şevki:
“2001 Yılında Yapılan Anayasa Değişikliklerinin
Siyasal Parti Özgürlüğü Üzerindeki Etkileri”,
Anayasa Yargısı Dergisi, C. XIX, 2002, s. 550571
IŞIK, Hüseyin Murat:
Anayasa Mahkemesi Kararlarında Devletin
Resmi
İdeolojisi
(Siyasi
Parti
Kapatma
Davalarının İçerik Analizi), Adalet Yayınevi,
Ankara, 2012
KARAKOÇ, Rıfat:
1982 Anayasası’nın
Düzenlemeleri
Siyasi
Üzerine
Bir
Partilere
İlişkin
Değerlendirme,
Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. III, S.2,
2013, s. 55-70
ÖDEN, Merih:
Türk Anayasa Hukukunda Siyasî Partilerin
Anayasaya
Aykırı
Eylemleri
Nedeniyle
Kapatılmaları, Yetkin Yayınları, Ankara, 2003
ÖZBUDUN, Ergun:
Türk Anayasa Hukuku, Yetkin Yayınları,
Ankara, 2013
TELLİ, Kutlay:
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Bağlamında
Siyasi Partiler Rejimi, Seçkin Yayıncılık,
Ankara, 2012
10
Gri Düşünce Topluluğu | gridusunce.com
TURHAN, Mehmet:
“Hukukta ‘Özgürlükçü’ Yorum ve Refah Partisi
Kapatma
Davaları,
Hukuk
Felsefesi
ve
Sosyolojisi Arkivi, S. 17, 2007, s. 73-96
UYGUN, Oktay:
“Siyasi Partilerin Kapatılması Rejiminin Avrupa
İnsan
Hakları
Sözleşmesi
Çerçevesinde
Değerlendirilmesi”, Anayasa Yargısı Dergisi, C.
XVII, 2000, s. 256-272
ZABUNOĞLU, Hamdi Gökçe:
Türk Anayasal Düzeninde Siyasal Hak ve
Özgürlüklerin Kapsamı ve Sınırları, Yetkin
Yayınları, Ankara, 2013
11