Kitap Oku Sınavı Kazan (Sınav Kaygısı Terapileri

Kitap Oku Sınavı Kazan (Sınav Kaygısı Terapileri-7)
Ş.Ali Acar > Psikolojik Danışman > [email protected]
Ömer: Ali Bey, odanızda ki bir yazı dikkatimi çekti. Galiba başlığı şöyleydi. “Kitap okuyan
öğrencinin sınavları kazanma ihtimali çok yüksek!”
Ali Bey: Evet Ömer. İsterseniz bu konuyu konuşalım.
Emre: Çok iyi olur.
Ali Bey: Okumak gerçekten çok zor bir iştir. Önce şunu sormak istiyorum. Niçin okuyoruz?
Mustafa: Öğrenmek için.
Huzeyfe: Güzel anlamak için.
Elif: Yaşamak için.
Sait: Bilgi edinmek için.
Ömer: Kendimizi yetiştirebilmek için.
Ali Bey: Kelime dağarcığımızı geliştirmek için... Arkadaşlar, okumak bir sanattır. Size bir
öykü anlatayım. Gencin bir tanesi okyanus sahillerinde dolaşıyormuş. Dalgaların savurduğu
milyonlarca denizyıldızı sahilde çırpınırken genç, tek tek alıp onları okyanusa atıyormuş.
Oradan geçen biri “Hey evlat, ne yapıyorsun sen orada?” diye sorunca genç, “sahile vurmuş
denizyıldızlarını yaşamaları için yeniden denize atıyorum” demiş. Yaşlı adam, “Ne fark
edecek evlat! Hangi birini kurtaracaksın?” dediğinde genç eline aldığı denizyıldızını okyanusa
doğru atmış ve sonra da “Bak, onun için çok şey fark etti.” demiş.
Hazel: Ali Bey, bu öyküden “vatanımız, bayrağımız ve milletimiz için biz de bir şeyler
yapmalıyız. Okuma alışkanlığı kazanırsak üreten insan oluruz.” umu anlamalıyız?
Mustafa: Böylece bizim de ülkemize katkımız olur!
Ali Bey: Size Yale üniversitesinde yapılan bir araştırmadan bahsedeyim. Öğrencilere on farklı
test verirler. Bu on farklı test uygulandıktan sonra mezun olan öğrencilerin nerelere geldiği
uzun dönem gözlemlenir, araştırılır. Bunun sonucunda şöyle bir manzara çıkar karşılarına: Bu
on farklı testten özellikle bir tanesine cevap veren öğrenciler, önemli mevkilere
yükselmişlerdir. Bu test “kelime dağarcığı” testidir ve içeriği kelime haznesiyle ilgilidir. Bu
teste cevap verenler maddi ve manevi olarak gelişmiş ve önemli mevkilere yükselmişlerdir.
Elif: Demek ki okumak deyip de geçmemek lazım. Kelime hazinesi gelişen insanlar bakın,
nasıl önemli mevkilere gelmişler?
Ali Bey: Sizlere “tarihe damgasını vuranların kitaba verdiği önem”den bahsetmek istiyorum:
Mesela, M. Kemal Atatürk’ün yaklaşık on bin tane kitabı olduğu ve bunların altını çize çize
okuduğunu biliyor muydunuz? Ya da Yavuz S. Selim’in geceleri kitap okuduğunu, yaklaşık
günde dört saat kitap okumayla saray kütüphanesini bitirdiğini, hatta Mısır seferine çıktığında
üç katır kitap bitirdiğini? Peki ya, Fatih Sultan Mehmet’in günde 8 saat kitap okuduğunu ve
yedi tane dil bildiğini? Ya da Edison’un henüz 11 yaşındayken kasabasındaki kütüphanenin
kitaplarının hepsini okuyarak bitirdiğini biliyor muydunuz?
Ömer: Başarmış insanların hayatına bakıyorum, en çok karşıma çıkan, yüzlerce kitap okumuş
olmaları.
Emre: Ali Bey bizim tembelliğimiz nerden kaynaklanıyor?
Ali Bey: Hepimiz için geçerli iki şey vardır. Biri canımızın istediklerini yapmak. Öteki ise
yapılması gerekenleri gerçekleştirmektir.
Mustafa: Şu anda evimizde olsaydık ne yapardık? Canımızın istediklerini: çayımızı içerdik,
pastamızı, kekimizi yerdik ya da oturup televizyon seyreder veya dedikodu eder ya da geyik
muhabbeti yapardık.
Ali Bey: Aferin Mustafa güzel açıkladın. Ama bir de yapılması gerekenler vardır.
Bilgesu: Bunu da ben açıklayayım, izninizle… Bazı öğrenciler canının isteklerini yaparken
biz ders çalışacağız. Yani biz yapılması gerekenleri yapacağız: kitap okuyacağız,
araştıracağız, kendimizi geliştireceğiz. Ama onlar yapmaları gerekenleri yapmayıp top
oynayacaklar, gezecekler, kısacası günlerini gün edecekler.
Ali Bey: Bazılarımızda da şu hastalık vardır: Kontrol edemeyeceğimiz,
denetleyemeyeceğimiz işlerle uğraşıyoruz.
Huzeyfe:-Değiştiremeyeceğimiz işler mi?
Ali Bey: Evet. Örneğin bir köşeye oturur başkalarını eleştiririz veya hükümeti devirir yenisini
kurarız ya da televizyonun karşısında maçları yönetiriz vs. Bunlar bizim
denetleyemeyeceğimiz alanlardır. Ama bir de denetleyebileceğimiz, kontrol edebileceğimiz
alanlar vardır.
Huzeyfe: Kendimizi mi denetleyeceğiz?
Ali Bey: Harika bir cevap, evet kendimizi denetleyeceğiz. “Nasıl mı?” diyeceksiniz.
Başkalarını eleştirmek ve kusurlarını aramak yerine kendimize yoğunlaşmalıyız. Yani
kendimizi geliştirmeliyiz. Kitap okumalıyız, araştırmalıyız, kendimizi tanımalıyız,
yeteneklerimizi, kişiliğimizi ve zekâ düzeyimizi öğrenmeliyiz.
Ömer: Ali Bey bu bahsettiklerinizi nasıl yapacağız?
Ali Bey: Ömer geçen sene iki Japon geldi. İngiltere’de master yapıyorlarmış. Bana “Türkler
neden kitap okumuyorlar? Biz arabada da, yolda da kitap okuyoruz.” diye sordular. Bu
dedikleri, benim çok ağırıma gitmişti; ama sanırım haklılar. Bizler fazla kitap okumuyoruz.
Aslında kitap okuyunca insanın bilgi dağarcığı zenginleşiyor, ufku genişliyor, problemlere
yeni çözümler üretiyor.
Mustafa: Ali Bey, kitap okumanın sınavlarda nasıl bir faydası olacak?
Ali Bey: Arkadaşlar size şöyle bir soru sorsam:”Sınavlar neyi ölçer?”
Bilgesu: Bilgi düzeyimizi.
Mustafa: Zekâmızı.
Ali Bey: Ve bilgiyi nasıl kullandığımızı, ayrıca hızımızı, dikkatimizi en önemlisi de
muhakeme gücümüzü ölçer.
Ömer: Öyleyse çok kitap okursak muhakeme gücümüz artar.
Ali Bey: Öyle zamanlar oluyor ki, insan kendini yetersiz hissediyor. İnsanı olumsuz duygular
kaplıyor. Aslında bu duygular bizi uyarır ve adeta bize mesaj verir. Mesela ben kendimi
yetersiz hissettiğim zaman yeterli olabilmek için daha fazla çaba gösteririm.
Ömer: Ali Bey, siz okuduğunuz zaman bize örnek olacaksınız değil mi?
Ali Bey: Haklısın Ömer. Başkaları yapabiliyorsa sen de yapabilirsin. Bu bizim toplumumuzda
çok yaygın. Dedelerimiz buna görenek demişler. Komşu ev aldı ben de alabilirim gibi.
Huzeyfe: Peki okuma alışkanlığını nasıl kazanacağız?
Ali Bey: Her şeyden önce bizim kitap okuma saatlerimiz olmalı. Eğer bizim kitap okumamız
olmazsa bu alışkanlığı kazanmazsak bizden sonra gelenler kimden öğrenecek. Her şeye
rağmen kitap okumalıyız. Hediyeleşirken birbirimize kitap alabiliriz. Kitabı okurken adeta
yazar karşındaymış gibi okuyacaksın. Yani yazarla konuşur gibi ya da ondan dinler gibi
okumalısın. Bize kitap okumayı hatırlatıcı arkadaşlarımız olmalı. Kitap harçlığı kumbaramız
olabilir.
Hazel: Ali Bey bu günlerde “HIZLI OKUMA” programları düzenleniyor. Bu konuda bizi
aydınlatabilir misiniz?
Ali Bey: Bugün çok konuştuk. Bu konuyu gelecek sefere görüşelim.