Çocuklarda Telefon Kullanımı ve Nomofobi

EĞİTİM / M. Emin KARABACAK
gı, kişinin eş dostla iletişimden yoksun kalma
korkusu demektir. İletişimden yoksun kalmak
demek ise; kişinin eş, dost ve çevresiyle temas
halinden mahrum kalma ve ulaşılamama korkusudur.
Gerçekten de cep telefonları insan hayatına
o kadar girdi ki bundan ayrı ve yoksun kalmanın
insanlarda korku oluşturması doğal gibi görünmektedir.
Cep telefonlarına o kadar bağımlı hale gelmişiz ki araba kullanırken, eve adımımızı atarken,
toplantıda, çarşı pazarda telefon kulağımızda
yürümekteyiz. Hatta çok sevdiğimiz eşimiz dostumuzla sohbet ederken ya da önemli bir toplantıda iken telefonumuz çaldığı zaman “Telefonum çalıyor; bakmam lazım.” diyebiliyoruz.
Çocuklarda Telefon
Kullanımı ve Nomofobi
Ç
ağımızın en büyük icatlarından biri olan
cep telefonları, hayatımızın vazgeçilmezleri haline gelmiştir. Cep telefonları
hayatımıza o kadar girdi ki; yanımızda olmadığı
zaman kendimizde bir eksiklik varmış gibi hissederiz.
Evden çıktığımız zaman yanımıza alıp almadığımızı kontrol edeceğimiz ilk şey cep telefonumuzdur. Cep telefonunu evde unuttuğumuzda ya da kaybettiğimizde doğal olarak bizi bir
78 AĞUSTOS 2014
sıkıntı basar ve gerginlik yaşamaya başlarız. Bu
kaygının nedeni cep telefonun kaybolmasından
daha çok iletişimin kesilmesinden korkmadır.
Hayatımızda o kadar çok korku varken bir de
bunlara cep telefonuyla iletişim olanağından
uzak kalma korkusu olan “nomofobi” eklendi.
Nomofobi; iletişimden uzak kalma korkusu. Başka bir ifadeyle cep telefonu kapalı ya
da ulaşılmaz olduğunda insanlarda oluşan kay-
Millet olarak telefonla konuşmayı çok abartıyoruz. Yine millet olarak değişime pek açık
değiliz; ancak açıldık mı da kolay kolay bırakamıyoruz. Yani o kadar sahipleniriz ki sahiplenmeyi de konuşmayı da bir o kadar abartırız.
Telefonumuzu uyurken yastığımızın altına koyarak onu baş tacı yapışımız da bundandır.
Toplumumuzun geneli yatarken dahi telefonunu kapatmayı sevmiyor. Çoğumuz işimiz gereği her zaman ulaşılabilir olmak istiyoruz.
Yine toplumun büyük bir çoğunluğunun,
telefonunun şarjı bittiğinde, kontörü-dakikası
bittiğinde, telefonunu kaybettiğinde veya kapsama alanı dışında kaldığında kaygıları artmaktadır. Cep telefonlarının insan sağlığına verdiği
zararlar konusunda uzmanların uyarılarına rağmen yine bildiğimizi okuyoruz.
Uzmanlar: “Akşamları yatarken cep telefonlarını kapatarak uyumamızı; yoksa bağışıklık sistemimizi olumsuz etkileneceğini” söylemektedir.
Yine uzmanlar: “Telefonla fazla konuşmayın;
çünkü son on yılda beyin tümörlerinde iki kat
artış olmuştur, bu önümüzdeki on yılda daha
fazla artacaktır.” dedikleri halde bizler yatarken
dahi başımızın altından onu ayırmamaktayız.
Ben burada cep telefonunun zararlarından
çok çocukların hayatına olumsuz olarak giren
telefon hastalığından bahsedeceğim.
Cep telefonu bizim hayatımıza girdiği gibi
çocukların hayatına da girmiştir. Çocukların
da yetişkinler gibi telefon kullanımını fazlaca
abarttıklarını görmekteyiz. Hatta biz yetişkinleri geçtiler de diyebiliriz.
Yetişkinler olarak bizler, telefon kullanımı
konusunda çocuklarımıza olumsuz örnek teşkil
etmenin yanında; telefon kullanımı konusunda
onları özendirmekteyiz.
İlköğretim 1. sınıfa giden öğrencinin elindeki telefonu gören öğretmenin, nerden buldun
çocuğum bu telefonu sorusuna çocuk: “Annemin beni aradığı zaman ulaşabilmesi için babam aldı.” cevabı aslında her şeyi anlatmaktadır. Bu olayda da görüldüğü gibi çocuğa telefonu verip vermeme ayrı bir tartışma konusudur.
Verirsin vermezsin; o ayrı bir meseledir. Özellikle bu yaşlardaki çocukların zihinsel, fiziksel
gelişimlerinin yanında sorumluk bilincin tam
gelişmediği için bu durumun çocukları olumsuz
etkileyeceği bir gerçektir.
Bu yaşlardaki çocukların telefonunu muhafaza etmesi bir dert iken arkadaşlarına hava olsun diye çıkarması, arkadaşlar arasında konuşmaların telefon üzerine olması, çocuğun derste
zihnin ve gözünün telefonda olması, sosyoekonomik seviyeleri faklı olan çocukların içinde
kullanması yine ayrı bir sıkıntıdır.
Dolmuş ya da otobüse biniyorsunuz çocukların ellerinde birer telefon. Telefonla kimisi
oyun oynamakta, kimisi kulaklığı takmış müzik
dinlemekte, kimisi internette, kimisi bilmem
neyle uğraşmaktadır. Çocukların sınıflardaki
durumları da bunlardan farklı değildir. Çoğu
somuncubaba 79
Sonuç olarak telefon çağımızın getirdiği bir
yeniliktir. Bu yenilik yerinde ve zamanında kullanıldığı zaman insanlığa faydalı bir hizmettir.
Her şeyde olduğu gibi telefon kullanımının da
fazlası zararlıdır. Onun için telefonu yerinde ve
zamanında kullanarak hem kendimizi hem de
model olma açısından çocuklarımızı koruyalım.
Telefon Bağımlısı Olmamak ve
“Nomofobi” için Neler Yapmalıyız?
1. Telefon hayatımızın vazgeçilmezleri arasında görülmemeli.
çocuk teneffüste dışarı çıkıp temiz hava almak
ve arkadaşlarıyla oyun oynamak yerine sınıfta
kalıp telefonla oynamayı tercih etmektedir.
Bu çocuklar iletişimi ve oyunu sosyal ortamlarda arkadaşlarıyla yapma yerine telefonla
yapmaktadır. Bunun sonucunda da yalnızlaşan
çocuklar, mutluluğu telefonlarda aramaktadırlar. Dahası bu çocuklar telefon bağımlısı olmaktadır ve telefonsuzluk bunlar için “nomofobi”
haline gelmektedir,
Yatarken telefonunu yastığının altına koyan bu çocukların sabah kalktıkları zaman da
ilk bakacakları şey, cep telefonları olur. Cep
telefonunu bu kadar bağımlı olan çocuklar,
zamanla okulların rehberlik servisinin kapısını
aşındırmaktadırlar. Bizler okullarda çocuklarla; “Tahtaya çıkmaktan, parmak kaldırmaktan,
yalnız kalmaktan, iğne yaptırmaktan, kapalı
alanlardan, karabasan görmekten, gece lavaboya gitmekten, zayıf not almaktan, sınavlarda
heyecanlanmaktan…” gibi konularda görüşme
yaparken yeni yeni “nomofobi”li çocuklarla da
karşılaşmaya başladık.
Rehberlik Servislerine gelen bu çocuklar:
“Hocam okul idaresi neden okula cep telefonu
getirmemize izin vermiyor ki? Ben telefonumdan ayrı kalamıyorum. Telefonsuz bir yere gidemiyorum. Ben yanımda telefon olmadığı zaman
kendimi yalnız ve her an kötü bir şey olacakmış
gibi hissediyorum. Beni arayıp da bulamamalarından korkuyorum…” demektedirler
80 AĞUSTOS 2014
2. Telefon kullanımı konusunda kendimize
bazı kriterler getirmeli.
3. Telefon bizim için amaç değil iletişimde
kullanılan bir araç olmalı.
4. Telefon görüşmeleri mümkün olduğunca
kısa ve öz tutulmalı. Telefonla keyfi konuşma ve mesajlaşma yapılmamalı.
5. Her konuda telefona sarılmamalı. Gözü ve
gönlü telefondan uzak tutmalı.
Yorumlama
Hüzzam bir şarkıyı yorumlarken
Yüreğime harlı ateşler düşüyor
Buz kesiyor ellerim
Ezgiler dolaşırken dilimde
Filistin oluyorum, Gazze, Türkistan
Bahçelerimde soluyor güllerim
Sıra servilerce kıyama durmalı
Zâlimlerin, tiranların karşısında
Almalı mazlumların hakkını
Eylül hazanlarının arkasında
İşte gül kokulu sevda budur
Gül dokulu kavga bu
Hicaz bir şarkıyı yorumlarken
Bir yabanıl hançer deşiyor içimi
Yaralanıyorum yedi yerden
Ağlaşırken mısralar
Arakan oluyorum, Kerkük, Miyanbar
Soruyorum bu hüzünler, bu dertler
Geliyorlar nereden
Hiç bitmiyor seneyi devriye
Kırım’da, Gazze’de, Türkistan’da
Ezilenlerin taşına, toprağına
Hep kan yangınları yağıyor
Kan düşüyor kanlar üstüne kan
Öksüzler, yetimler ağlıyor
İçin için yürekten...
Celâlettin KURT
6. Telefonla fazla konuşmanın insan sağlına
zararları hakkında bilgi edinilmeli.
7. Telefon kullanım ve konuşma konusunda
çocuklara iyi bir model olunmalı.
8. Kişi, eşine ve çocuklarına zaman ayırabilmek için iş görüşmelerini eve taşımamalı.
Bunun için akşamları telefonu kapalı tutmaya gayret etmeli.
9. Telefon kullanımını mümkünse hayatımızda
en aza indirilmeli. Önemli toplantılarda ya
da önemli bireysel görüşmelerde telefonu
kapalı tutmalı.
10.Tatillerde bedenimizi değil ruhumuzu da
dinlendirmek için telefon görüşmelerine sınırlamalar getirmeli.
Sonuç olarak telefonu hayatımızın vazgeçilmezleri arasında görmeyip ihtiyacımızı gideren
bir araç olarak algılayıp o şekilde kullanmak
gerekir.
somuncubaba 81