Boşanma Sonrası Çocuklar

Boşanma Sonrası Çocuklar
Çocuğumu mahkeme kararına rağmen göremiyorum, ancak para yatırıp polisle gidersem
görebiliyorum.” diye pek çok babadan mesaj geliyor.
Ayrıca hanımlardan da ” Eşimden ayrıldım, çocuklarımı ben aldım, psikolojileri bozulmasın diye
babaları ile görüşmelerini istiyorum fakat babası yeterince çocukları aramıyor, ilgilenmiyor.”
mesajları da geliyor.
Evliliklerin çokça hüsranla bittiği günümüzde biraz da boşanma sonrasını irdelemek lazım.
Şu bir gerçek ki boşanma dönemi ve sonrası iyi yönetilmezse çocukları çok fazla etkiliyor. Hele de
çocukların yaşı küçükse. Çocuk zaten “annem babam ayrılıyor” diye üzülüyor; bir de kavgalar,
hakaretler varsa, iki sevdiği insan arasında kalıyorsa, bu zorlu süreçte çok fazla yara alıyor.
Elbette boşanma dönemi karı-koca stresli olabilir; birbirlerine öfkeli ve kızgın olabilirler fakat önce
kendi, sonra çocukların ruh sağlıklarını düşünerek sakin olmaya çalışmalı, öfkeyle kalkıp zararla
oturmamalılar.
Evet kişi önce kendi ruh sağlığını korumakla yükümlüdür. Evlilik süresince çok tatsız olaylar
yaşanmış olabilir. “O bana bunu yaptı şunu da yaptı.” diye makarayı dönüp dönüp başa sarmamalı.
Sonra o makara kafaya öyle bir dolanır ki kişi istese de açamaz sonra.
Ayrılığın da bir nezaketi, kibarlığı olmalı.
“Bu benim imtihanım” deyip alınması gereken dersler alınıp tevekkül edip Rabbe sığınılmalı.
Kişi kendi hatalı ise bir sonraki evliliğinde aynı hataları yapmamak için ders çıkarmalı.
Şerli birinden ayrılmışsa şükretmeli.
Sevdiğinden ayrılmışsa sabretmeli. Kader kısmet. Kişi ne kadar uğraşırsa uğraşsın son tahlilde
Allah’ın dediği olur. İsyan mümine yakışmaz.
Fakat maalesef ki pek çok çift, ayrılık safhasında çok yara alıyor, bazıları hiç atlatamıyor. Hem
kendilerine hem çocuklarına hem de diğer yakınlarına eziyet ediyorlar.
Bazısı eski eşine biriktirdiği kızgınlığı, kini, nefreti çocuklarının eli ile almaya çalışıyor. Çocuğu diğer
ebeveynden nefret ettirmek için elinden geleni yapıyor. Çocuk o ebeveynden nefret edecek, görmek
istemeyecek ya da çocuk onu gördüğünde kıracak, incitecek bir şeyler yapacak ki onun yüreği
ferahlasın.
Kısacası anne ya da baba (çocuk kimde kalıyorsa) çocuğun eline ateş veriyor; çocuğun ayrılmak
zorunda kaldığı canından diğer parçayı yaksın diye. Fakat çocuğun önce kendi eli tutuşuyor, yüreği
yanıyor, ateşi veren hiç farkında bile olmuyor. Hem de derin yanıklar, izler oluşuyor.
Bazen de çocuğun velayetini alan (ülkemizde genellikle anneler alıyor) intikam almak için çocuğu
babasından kaçırıyor. Eski eşi üzeyim derken çocuğunun baba ile bağlarını keserek çocuğuna çok
büyük kötülük yapıyor. Bu durumda kalan babaların bir kısmı çocuklarını görmek için mücadele
ediyorlar, bir kısmı da vazgeçiyor. Bir kısmı da çocuk durumu anlamayacak kadar küçükse ve polis
ile çocuğunu gördüğünde çocuğun korktuğunu üzüldüğünü gördüğünde mecburen görme hakkından
vazgeçmek zorunda kalabiliyor.
Tam tersi de olabiliyor. Anneler, çocuklarını düşünerek onların babaları ile iletişimleri iyi olsun
istiyor; fakat çocuğunu aramayan babalar oluyor. Boşanma sonrası erkeğin yeniden evlilik yaptığı
kadın adamın çocuklarını görmek istemiyor ve kocasının da görmemesi için engeller çıkartıyor.
Erkek bakıyor yeni eşle tatsızlıklar olacak bu evliliğim de yıkılmasın diye çocuklarından
vazgeçebiliyor. Oysa hiç bir babanın çocuğundan vazgeçmek gibi bir hakkı yok. Karısından ayrılmış
da olsa o çocukların babası ve onlardan sorumlu.
Ölmüş bir baba, ayrılmış ve çocuklarını aramayan bir babadan daha iyidir. Baba ölmüşse çocuğun
ümidi yoktur durumu kabullenir. Babası ile ilgili olumlu güzel düşünceleri vardır. Babasını bir
dayanak olarak bir dağ gibi içinde büyütür.
Oysa var olan fakat çocuğunu aramayan bir baba, çocuk için güvensizlik ve sevgisizlik demektir.
Babasına bile güvenemezse bir çocuk kime güvenebilir ki? Zordur onun başkalarına güvenmesi.
Hele suçluluk duygusu ile arada bir arayıp bir hediye ile çıkıp gelip sonra aylarca aramayan babalar,
gözü yollarda onu bekleyen çocuğuna ne çok kötülük ettiğinin farkında olmaz çoğu zaman.
Eski eşten intikam almak için çocuğunun kalbine kin ve nefret tohumu atanlar bilsinler ki o tohum
büyüdüğünde çocuğunu saracak, ona çok büyük zarar verecektir. Ve o kin ve nefretin dalları ilerde
muhakkak tohumu atanı da içine alacak ona da zararı dokunacaktır.
Boşanan çiftler çocuğa diğer ebeveyn hakkında kötü konuşmamalı. Hem kendileri hem de çocuğun
diğer yakınları onun anne ya da babası hakkında olumsuz sözler söylememeli.
Hatta olumsuz konuşma bir tarafa evladını düşünen ebeveyn; çocuğu aramayan, yeterince
ilgilenmeyen ebeveynin açığını kapatmaya çalışmalı.
“Gelemiyorsa arayamıyorsa sıkıntıları vardır yoksa o seni sever, ya da duygularını göstermekte
zorlanır…” gibi onun adına uygun mazeret bulunmaya çalışmalı ki çocuk durumdan daha az
etkilensin, sevilmediğini düşünmesin.
Çocuklar
büyüdüklerinde
zaten
durumu
idrak
edebilirler
fakat
küçükken
durumu
tam
anlayamadıkları için kendi dünyalarında çok yanlış çıkarımlar yapıp çok fazla etkilenebilirler. Sevgi
ile büyüdüklerinde daha doğru tespitler yapabilirler.
Sevgi pek çok derdin ilacıdır. Kin ve nefret ise pek çok derdin sebebi. Affetmek, geçmişe takılıp
kalmamak kendimize ve çocuklarımıza yapacağımız en büyük iyiliktir. Merhamet Rabb’imizin
rızasını kazanmaya ve O’ nun merhametinin bizi kuşatmasına sebeptir.