Tümünü okumak için tıklayımnız

BİR YANDA İŞ, AŞ, ÖZGÜRLÜK İSTEYENLER ÖTE YANDA MİLLETVEKİLLİĞİNİN PEŞİNE DÜŞENLER!
13.02.2015/BİRGÜN
Türkiye seçime gidiyor! Müsteşarlar, genel müdürler, belediye başkanları,
rektörler, öğretim üyeleri, hâkimler, savcılar arasında milletvekili olma
umuduyla istifa eden edene...
Çoğu da AKP’den milletvekili adayı olmak için sıraya girmiş durumda;
gördüğüm kadarıyla hepsi de erkek... Üst düzey bürokrasi deyince kadın ne ararsın; orası da ayrı!
Onlara bakıp, “bürokrasideki kadrolaşmanın bundan daha güzel ispatı olabilir mi” diye düşünmemek
mümkün değil! Anlaşılan o ki, hizmetlerinin karşılığını alma zamanının geldiğini düşünmekteler;
dertleri de, münasip kişilere hem geçmiş hem gelecek hizmetler açısından “liyakat ve sadakatlerini“
ispat etmek!
Ankara’ya gidenler arasında başka dertleri olanlar da var. Mesela Soma İşçileri, 301 arkadaşlarının
ölümünden sonra madenlerin kapanması, işsiz kalmaları ve verilen vaatlerin tutulmaması nedeniyle
dertlerini anlatmak üzere Ankara’dalar. Aslında ölenlere üzülürken, yaşayanların da pek
kurtulamadığını bir kez daha hatırlatıyorlar bize. Pankartları daha çok kıdem tazminatıyla ilgili ama
“İş, Aş, Özgürlük” isteyen pankartları da var. İŞ, Aş, Özgürlük, zaten emekçi eylemlerinin vazgeçilmez
sloganı. Çok mütevazı, bir o kadar da vazgeçilmez istekler; ne yazık ki, “aslanın ağzından” bir türlü
çıkamıyorlar!
İstifalar arasında en çok konuşulan MİT Müsteşarı Fidan’ın istifası. Neler üretilmiyor ki! Başbakanlık
koltuğuna oturtanlar da var, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki sürtüşmelerden söz edip, kimin
kime kaç gol attığının hesabına girişenler de; Cumhurbaşkanı için “sır küpü” olan birinin bakan
olmasının sakıncalarını sayıp dökenler de var, Fidan’ın istifasının herkesi ters köşeye yatırdığını
söyleyenler de...
Sanırsınız, Türkiye’nin en önemli derdi BU! Oysa, Türkiye ayakta!. Mesela Türkiye’nin her yanında
mimarlar, mühendisler, şehir planlamacıları, çevre mühendisleri ve daha nicesi TMMOB Yasası’ndaki
değişiklikler nedeniyle Ankara’ya yürüyor. Bir yandan örgütsel varlıklarını tehdit eden, öte yandan
tarih, kültür ve doğa varlıklarının rant amacıyla elden çıkarılmasını getiren yasaları protesto etmek
için yollardalar.
Öte yandan Güneydoğu ve Doğu’da barolar, “İç Güvenlik Paketi’’ne karşı yürüyorlar. İstanbul
Barosu’ndan avukatları da, yine bu Paket’e karşı, Salı günü saat 15.00’ten Çarşamba sabahı 08.00‘e
kadar Adliye’de oturma eylemi yaptılar.
Bu arada Bülent Arınç, toplumun yüzde 50’sinin oyunu alırken, öteki yüzde 50’nin nefret söylemine
yöneldiğini söylüyor. Nefret demesek de, artan kaygı ve korkular ile artan kutuplaşmadan söz etmek
kaçınılmaz. Ancak bundan konuşulmasını, iktidarın seçimler açısından kendine yaptığı bir uyarı olarak
görebilir miyiz? Hiç sanmam! Böyle düşünürlerse, ektikleri “kötü” tohumları da düşünmeleri gerekir
ki, hiç işlerine gelmez!
Mesela, Birleşik Haziran Hareketi’nin “laik ve bilimsel eğitim” için bir günlük boykot çağrısını
düşünelim. Eğitim Sen’in boykota katılma kararı aldığını biliyoruz. Yazıyı perşembe günü yazdığımdan,
boykotun nasıl gelişeceğini bilmiyorum. Ancak zorunlu din derslerinin ilkokula kadar inmesi,
mahallelerde imam hatip okulundan başka gidilecek okul bırakılmaması, ilkokul çocuklarının
başlarının örtülmesi ve 19. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan çok daha vahim kararların, öğrencisiyle,
öğretmeniyle, velileriyle, sade vatandaşıyla birçok çevrede ciddi kaygılar uyandırdığını biliyorum.
Sonra da “nefret” söylemiymiş!
Başbakan Davutoğlu’nun, İç Güvenlik Paketi’nin çıkacağını söylerken, Kılıçdaroğlu’nu, “Bir partinin
başkanısın. Direnmeye çağıracağına sandığa çağırsana be adam” diye payladığını da gördük! Başkan’a
özeniyor olabilir ama, daha okuyup yazan biri olarak, Parlamento’dan sivil topluma, hukuktan
demokrasiye, üniversiteden medyaya kadar kıskaca alınmış bir toplumda demokrasinin
işlemeyeceğini bilmesi lazım. Demokrasi işlemeyince de muhalefet için sokaklar, direnişler,
protestolardan başka yol kalmamış demektir ve sokağa çıkılıyorsa, sebebi Hükümet’tir!
Kısacası farklı dertler, farklı Türkiye’ler var. Kimi iş, aş ve özgürlük istiyor; kimi iktidar ile bu iktidardan
pay kapma peşinde!
Ben de, “şu milletvekili olma yarışına girmiş adaylardan kaçının kafasında ve gönlünde bu gibi dertler
yer almakta” diye meraklanmaktayım!
Prof. Dr. Meryem KORAY