bağlam temelli eğitimin olası geleceği

BAĞLAM TEMELLİ EĞİTİMİN OLASI GELECEĞİ
M. Şahin BÜLBÜL1 Kelly Matthews2
1
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları
Eğitimi Bölümü
2
Queensland Üniversitesi, Öğretim ve Eğitimsel Gelişim Enstitüsü
ÖZET
Bu çalışmanın konusunu bağlam temelli eğitimin ileride nasıl bir yapıya bürünebileceği oluşturmaktadır. Bu
çalışma, ileride hazırlanacak olan öğretim programlarına ve eğitimdeki yapısal değişikliklere yol gösterici niteliktedir.
Öğretim programlarının incelenmesi, bağlam temelli programların sınıflandırılması ve ileride olması olası görülen yapı ile
ilgili bir okul için örnek bir uygulamanın yapılması olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. Sınıflandırma için ise iki eksen
kullanılmıştır. Birinci eksen bağlamın geçerlilik süresini diğer eksen ise bağlam üzerinden anlamlı açıklamalar yapacak
disiplin sayısı olarak seçilmiştir. Disiplin sayısı; tek, çok ve bütün disiplinler olarak üç gruba ayrılmıştır. Bağlamın geçerlilik
süresi ise konu boyunca, ünite boyunca, dönem boyunca, sınıf boyunca ve okul boyunca olmak üzere beş kısma ayrılmıştır.
Bu ayrımların dışında bağlam ve örnek arasındaki farklara vurgu yaparak da üçüncü bir ayraç kullanılmıştır. Bu
sınıflandırmaya göre tüm okul süresince ve tüm disiplinlerin bir bağlamı tükettiği öğretim programı bulunamamıştır.
Çalışmanın son ayağında ise Ankara’daki bir okulda eğitim gören 100 öğrenciye uygulanmış bir anketin sonuçları
tartışılacaktır. Bu öğrencilere roket, kas, araba, deprem, güneş gözlüğü, ilaç, diş macunu, pil, okyanus, insan, ozon tabakası,
atom bombası, bakteri, DNA ve diyaliz işlemi olmak üzere 15 bağlamı öğrenme istekliliği ve kaç disiplini içeren bir bağlam
olduğunu değerlendirmeleri istenmiş. Tüm disiplinlerin üzerinde konuşabileceği, makro boyuttaki ve cinsiyet eğilimi
olmayan bağlam olarak okyanus ve insan bağlamları ön plana çıkmıştır. Bu bağlamlardan ise insan %90 gibi yüksek bir
oranda öğrenilmek istenir olarak bulunmuştur. Tüm bağlamlar, 18 kutu üzerinde dağıtılmıştır. Bu kutuların 9’u makroskobik
baklamlar, 9’u mikroskobik bağlamlar iken 6’sı bayanların daha çok öğrenmek istediği, 6’sı erkeklerin daha çok öğrenmek
istediği ve 6’sı da eşit oranda öğrenilmek istenen bağlam kutularıdır. Ayrıca üçüncü bileşen olarak disiplin sayısı da
değerlendirilmeye alınmıştır. Bu tablo okulun eğitim süresince seçeceği bağlamın belirlenme biçimine örnek olacak
niteliktedir.
Anahtar kelimeler: Bağlam Temelli Eğitim, Bağlam, Örnek, Sınıflandırma, Öğretim Programları
1. GİRİŞ
Eğitim faaliyetlerinde öğrenci ve öğretmenin etkileşiminin güçlü olması kadar etkileşim
noktasının hayatla bağlantılı olması da önemlidir. Öğrenciyi, öğretmeni ya da her ikisini birden
öğrenme ve öğretmeye (öğreşme) güdülemeyen çalışma konuları eğitim faaliyetlerinin önündeki en
büyük engellerden birisidir. Bu engeli kaldırmak için geliştirilmiş öğreşme yaklaşımlarından birisi de
“bağlam temelli” yaklaşımdır.
Eğitmenler yaşam boyu öğrenmeyi (Lifelong leanring) ön plana çıkarmakta öğrenmenin belirli
mekanlarlar ve belirli zamanlarlarla sınırlanmaması gerekliliğini savunmaktadır. Bu yaşamboyu
öğrenme öğrenmenin sürekliliğine vurgu yaparken artık öğrenmenin derinliğine de gerçekleşmesi
vurgulanmakta ve bunun için yaşamkapsamında öğrenme (lifewide learning) kullanılmaktadır (Davis,
Sumara & Luce-Kapler, 2000). Yaşam kapsamında öğrenme geleneksel sınıf ortamlarının dışında
hayatın içinden mekanların kullanıldığı ve yaşamdan gerçekliklerin konuşulduğu öğrenme
yaklaşımlarını kapsamaktadır. Bu çalışma bağlam temelli eğitimin olası geleceğini günümüzdeki
uygulamaları değerlendirerek öngörmeyi hedeflemektedir. Ancak bu öngörünün kesin olmadığını,
eğitim algısını değiştirecek yeni bir dizin kaymasının (paradigm shift) bu öngörü ile uyuşmayan bir
durum ortaya koyabileceğini belirtmekte yarar vardır.
Jong (2006) bağlam temelli öğrenmenin nasıl geliştirilebileceğini anlattığı çalışmasında
işlevlerine göre bağlamı üç sınıfta toplamıştır; Geleneksel, Modern ve Güncel. Geleneksel öğreşme
yaklaşımına göre bağlam kavramları takip eder ve bir canlandırma ve uygulama imkanı sağlar.
Modern öğreşme yaklaşımı olarak ise bağlam kavramın önünde gider ve böylece öğrenci öğreşme
erkine sahip olur. Günümüzde ise önce bağlam konuşmak ardından kavrama değinmek ve en son
tekrar bağlam konuşmak tercih edilmektedir. Böylece tüm yaklaşımların kazançları
sağlanabilmektedir. Bu durumu şöyle betimleyebiliriz; “fizik diye bir disiplin var ve bu disiplin içinde
bilim insanlarının keşfettiği sayısız çalışma var. Bu çalışmaların hangisini biz öğrencilere
öğretmeliyiz?” geleneksel yaklaşıma ait bir sorudur. “Amaç, fizik öğretmek olmamalı, amaç hayat
boyunca ihtiyaç duyacağı bilgi ve becerileri kazandırmak olmalıdır” düşüncesi de denenmiş ve fizik
yapamayan öğrenciler mezun olmuştur. Bu nedenle günümüzde “yaşamı anlamak için fizik öğrenen ve
sonra öğrendiği fiziği tekrar yaşama bağlayan, ilişkilendiren bir anlaşış kabul görmektedir. Bu durum
Şekil-1’de özetlenmeye çalışılmıştır. Beyaz renk yaşamı, siyah renk yaşamı anlamak amacıyla insanın
kurguladığı tutarlı bilgiler ağı olan disiplini temsil etmektedir. Disiplin içindeki ufak beyazlıklar
bilindik anlamda örnekler iken yaşamı açıklamak için günlük hayatta kullandığımız küçük bilgi
yapıları ise kavramlardır.
Şekil 1. Bağlam temelli eğitim anlayışının tarihsel gelişimi.
Bir bağlamın bağlam sayılabilmesi için Jong (2006) dört temel ölçüt sunar. Bunlar; öğrenci
tarafından bilindik olması, öğrenciyi kavramdan uzaklaştırıcı olmaması, öğrenci için çok
unsuru/bileşeni olan bir yapısının olmaması ve karıştırmaya uygun olmamasıdır. Bu ölçütler dikkate
alındığında statik elektrik anlatmak yerine fotokopi makinelerinin nasıl çalıştığının tartışmaya açılması
ve ardından alt yapısındaki fiziğin bağlam ile birlikte öğrenilmesi ve sonunda tekrar bağlam ile
öğrenilenlerin ilişkilendirilmesi (nasıl çalıştığı ile ilgili sorunun cevaplanması) bağlamı temele alan
öğreşme yaklaşımının bir yöntemidir.
Hem yaşamın tamamında eğitimi savunup hem de sınıf sistemlerine göre eğitimi yönlendirme
gayretleri, hem yaşam boyu öğrenme yaklaşımını benimseyip hem de 45 dakikalık dersleri, hafta sonu
ve yaz tatillerini ilişkilendirmek zordur. Motive olmuş öğrenicinin öğrenme işinden sıkılmadığı
düşünüldüğünde mevcut eğitim yapısının “disiplinin öğretilmesi” felsefesinin ürünü bir yapı olduğu
açıktır. İnsanlar yaşam boyu futbol, siyaset ve yemek konuşabilir ancak Newton konunlarını
konuşmak uzmanların işi olarak görülmektedir. O halde öğreşme hangi alanlarda olmalıdır? Yine Jong
(2006) bu konuda bireysel, toplumsal, iş ve bilim alanlarını işaret etmektedir. Bu alanların her birine
günlük yaşamdan örnek gösterilebilir. Örneğin bireysel anlamda “boyama kursu” na katılıp kişisel
gelişim sağlayabilirsiniz ya da “meslek lisesine” giderek mesleki eğitim alabilirsiniz. Seçmeli dersler
eğitimin bireyselleşme çabaları iken “kaynaştırmalı eğitim” sosyal alandaki yansımalar olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bağlamlar seçilirken bireysel kaygılar dikkate almak kadar sosyal ve bilimsel,
mesleki kaygılar da olmalıdır.
Buraya kadar anlattıklarımız kısaca bağlamın örnekten farklı olduğu ve bağlam temelli
öğreşmenin döngüsel bir yapıya sahip olduğu ile ilgiliydi. Mevcut eğitimsel sıkıntılar, doğal bir
öğreşmenin eski yaklaşımlarla çatışmasının sonucudur. O halde bağlam temelli yaklaşımın okul yapısı
ve öğretim programları gibi birçok eğitim unsuru ile ilişkisi olmalıdır. Gelecekte nasıl bir bağlam
temelli eğitimin olacağı sorusunun cevabı bu eğitim unsurlarının nasıl değişeceği ile ilintilidir. Bağlam
temelli öğretim programlarının altında yatan teorileri ele alan bir çalışmada Sunar ve Geban (2011)
bağlam temelli öğretim programının en önemli vurgunu “öğrencinin eğitim faaliyetlerine dahil
olması” olarak ortaya koymuştur. Öğrencilerin ilgilerine, cinsiyet farklılıklarına dayanmayan
bağlamlar, tek bir dersin bir bölümünde ele alınan bağlamlar ne enine ne boyuna yaşamla ilişikli bir
öğrenme oluşturamaz.
2. YÖNTEM
Bu çalışmanın konusunu bağlam temelli eğitimin ileride nasıl bir yapıya bürünebileceği
oluşturmaktadır. Olası yapıyı belirlemek için Dünya’daki mevcut durumlar incelenmiş ve
gruplandırılmıştır. Gruplandırmada yer alan ve henüz örnekleri olmayan kısımların gerçekleşme
durumları sorgulanması çalışmanın temelini oluşturur. Bu çalışma, Öğretim programlarının
incelenmesi, bağlam temelli programların sınıflandırılması ve ileride olması olası görülen yapı ile
ilgili bir okul için örnek bir uygulamanın yapılması olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır.
3. BULGULAR
Sınıflandırma için iki eksen kullanılmıştır. Birinci eksen bağlamın geçerlilik süresini diğer
eksen ise bağlam üzerinden anlamlı açıklamalar yapacak disiplin sayısı olarak seçilmiştir. Disiplin
sayısı; tek, çok ve bütün disiplinler olarak üç gruba ayrılmıştır. Bağlamın geçerlilik süresi ise konu
boyunca, ünite boyunca, dönem boyunca, sınıf boyunca ve okul boyunca olmak üzere beş kısma
ayrılmıştır (Şekil 2).
Şekil 2: Bağlam temelli öğretim programlarının etkidiği disiplin sayısı ve kullanıldığı süreler.
Bu sınıflandırmaya göre tüm okul süresince ve tüm disiplinlerin bir bağlamı tükettiği öğretim
programı bulunamamıştır. İki disiplinli (örneğin ‘fiziksel bilim’ adı altında fizik ve kimyanın
tartışıldığı ülkeler) ve ünite içinde birden çok bağlama izin veren Türk Fizik öğretim Programı ile bir
ünite süresince bağlam tanımlamış Avusturalya Fizik Öğretim Programları bu sınıflandırmada
yerlerini alabilir. Ancak tüm disiplinler ve tüm yaşam ya da en azından tüm okul süresince
kullanılacak bağlam ve bu bağlamın işlendiği programın olmaması çalışmaların ileride bu noktaya
kayabileceğini göstermektedir. Bu ayrımın bağlam temelli eğitimin hangi aşamasında olduğumuzu
ortaya koyması ve kavramaya yardımcı olması açısından da önemli olduğu düşünülmektedir.
Çalışmanın son ayağını ise Ankara’daki bir okulda eğitim gören 100 öğrenciye uygulanmış bir
anketin sonuçları tartışılacaktır (Şekil 3). Bu öğrencilere roket, kas, araba, deprem, güneş gözlüğü,
ilaç, diş macunu, pil, okyanus, insan, ozon tabakası, atom bombası, bakteri, DNA ve diyaliz işlemi
olmak üzere 15 bağlamı öğrenme istekliliği ve kaç disiplini içeren bir bağlam olduğunu
değerlendirmeleri istenmiş. Bu bağlamlar daha önce üniversite öğrencilerinin görüşleri alınarak
yapılmış olan Elmas, Bülbül ve Eryılmaz’ın (2011) çalışmasındaki öne çıkan bağlamlar dikkate
alınarak belirlenmiştir. Tüm disiplinlerin üzerinde konuşabileceği, makro boyuttaki ve cinsiyet eğilimi
olmayan bağlam olarak okyanus ve insan bağlamları ön plana çıkmıştır. Bu bağlamlardan ise insan
%90 gibi yüksek bir oranda öğrenilmek istenir olarak bulunmuştur.
Şekil 3: Okul çalışmasının sonucunda öğrenci görüşlerinin dağılımı.
Tüm bağlamlar, 18 kutu üzerinde dağıtılmıştır. Bu kutuların 9’u mikroskobik bağlamlar, 9’u
mikroskobik bağlamlar iken 6’sı bayanların daha çok öğrenmek istediği, 6’sı erkeklerin daha çok
öğrenmek istediği ve 6’sı da eşit oranda öğrenilmek istenen bağlam kutularıdır. Ayrıca üçüncü bileşen
olarak disiplin sayısı da değerlendirilmeye alınmıştır. Bu tablo okulun eğitim süresince seçeceği
bağlamın belirlenme biçimine örnek olacak niteliktedir.
4. SONUÇ
İnsanın tüm fizik konuları için bir bağlam kabul edilebileceği yönündeki Bülbül ve
Eryılmaz’ın (2010) çalışması da bulguyu destekler niteliktedir. Araştırılan okuldaki öğrenci eğilimi
insanın bir genel bağlam olarak ele alınıp tüm disiplinlerin bu bağlam üzerinden kazanımlara erişmeye
çalışmaları ve bunu tüm yıllar boyunca yapmaları, öğrencilerin okulları ele aldıkları bağlama göre
seçmeleri ve bu bağlam doğrultusunda kazanımlar yazılması (EK-1) ileriki yıllarda olası değişimler
olarak karşımıza çıkması beklenmektedir. Örnek bir proje olarak “Humanized Physics Project” adıyla
Chris Wentworth (http://physics.doane.edu/hpp/) ve arkadaşları tarafından hazırlanmaktadır. Tüm
fizik konuları insan bağlamı üzerinden ele alınmaktadır. Benzer projelerin artması gelecekle ilgili
öngörümüzün gerçekleşmesini hızlandıracaktır.
KAYNAKÇA
Bülbül, M. Ş., & Eryılmaz, A. (2010). Human as a Context in Learning Physics: A Guide for
Textbook Authors. GIREP-ICPE-MPTL Conference Proceedings (pp. 57-58). Reims: Groupe
International de Recherche sur l’Enseignement de la Physique. Retrieved from www.univreims.fr/site/evenement/girep-icpe.../23075.pdf
Davis, B., Sumara, D., & Luce-Kapler, R. (2000). Learning and Teaching in a Complex World.
complexityandeducationualbertaca, 5-15. Lawrence Erlbaum Associates, Inc. Retrieved from
http://www.complexityandeducation.ualberta.ca/Documents/CEcontentMar22/EM_Front.pdf
Elmas, R., Bülbül, M. Ş., & Eryılmaz, A. (2011). Thematic classification of eligible contexts for a
holistic perspective in curriculum development. Science Learning & Citizenship, 9th
International Conference of ESERA (p. 60). Lyon.
Jong, O. D. (2006). Context based chemical education: How to improve it? 19th ICCE, 3, 1-7.
Sunar, S. & Geban, Ö. (2011). Theories underpinning contex-based curricula. World Conference on
New Trends in Science Education (p.3), September 19-23, Antalya.
EK 1:
İnsan Fiziği
Kazanımlar
İnsan üzerinden fizik konularını öğrenen
öğrenciler;
1. Sağlıklı bir bel ve omurga yapısı için en uygun
duruş sorulduğunda fizik dersinde öğrendiklerini
kullanarak doğru bir seçim yapabilir.
2. Kemiklerin zamanla büyümesini açıklarken
uygulanan basınçla oluşan piozoelektriğin
katkısından bahsedebilir.
3. İnsan vücudundaki kanserli hücrenin teşhis ve
tedavisi konusunda fikir yürütmesi istendiğinde
anti madde konusundaki bilgilerini uygun
biçimde kullanabilir.
4. İnsan, aile ve toplum ile yıldız, galaksi ve evren
kavramları arasındaki benzerlikler tartışılırken
benzetmenin doğru ve yanlış yönlerini
tartışabilir.
5. Spor çeşitlerine uygun ayakkabı seçiminde hangi
kriterlerin göz önünde bulundurması gerektiğini
tartışırken temel fizik kavramlarını uygun
biçimde kullanabilir.
6. Dünya atmosferi dışına çıkıldığında insan
vücudunda meydana gelen fiziksel değişimleri
temel fizik kavramlarını kullanarak açıklayabilir.
7. Bir kişi ile tokalaşırken elektrik çarparsa bu
elektriğin sebebi konusunda temel fizik
bilgilerini kullanarak olayla ilgili açıklama
getirebilir.
8. Hapşurulan bölgedeki virüslerin ne kadar süre
etkili olacağı konusunda limit hız konusunu
dikkate alarak tahminde bulunabilir.
9. Fiziksel ve kimyasal değişimler ile ilgili örnek
istendiğinde insan vücudundan örnekler
verebilir.
10. Yemek öncesi, sırası ve sonrası vücut sıcaklığı,
nabız ve tansiyon gibi değerlerin nasıl
değişeceği konusunda araştırma yapabilir.
11. Erkekler ile bayanların duyabildiği en küçük
ortalama ses frekansları arasında bir fark olup
olmadığını araştırabilir.
12. Düzgün diş yapısı ile kişinin harfleri söyleme
anındaki frekansının ilişkisini araştırabilir.
13. Beş parmağa ait tırnakların büyüme hızları
konusunda karşılaştırma yapabilir.
14. İnsan vücuduna yapılan herhangi bir fiziksel
etkiye karşılık vücudun vereceği tepkileri
belirlemek üzere deney tasarlayabilir.
Açıklamalar
1.Kütle merkezini kullanarak bele ve
omurga üzerine etki eden kuvveti
kullanarak karar verir.
2. Kemik ve kalogenlerin yapısına inerek
değişen vücut baskısının piozoelektrik
üretmesi mekanizmasına girilmesi gerekir.
3. Üretilen anti hidrojenin kanserli
hücredeki yapı ile birleşince yayılan
enerjinin takip edilmesi durumu üzerinde
durulur.
4. Benzetmeyi genişletmek ya da
daraltmak konusunu öğrencilere bırakmak
gerekir.
5. Dağcıların, futbolcuların ve koşucuların
ayakkabı yapılarının farklılık nedenleri
tartışılabilir. Spor ayakkabı seçimini
öğrencilere bırakmak gerekir.
6. Uzayda hava olmadığından ve sıcaklık
değişimi çok büyük olduğundan ısı
kaybını önleyecek ve vücut basıncını
dengeleyecek giysilerden, yerçekimsiz
ortam nedeniyle kan basıncındaki
değişmeler ve bu değişimlere paralel
biçimde dönüşlerinde yaşadıkları halsizlik
ve yorgunluktan, kemik ve kas
zayıflamasından bahsedilmelidir.
7. Yünlü iç kıyafet giyinmiş olmak ya da
yazın kuru havada yalıtkan kıyafetle çok
spor yapmak nedenlerden bir kaçı olabilir.
8. Damlacıkların yaklaşık kütlesi, nefes
alıp verme neticesinde ne kadarlık bir
kuvvet uygulandığı ve bu kuvvetin burun
kanalları süresince uygulanması
neticesinde damlacıkların ayrılma
hızlarını bulup limit hız kavramını
kullanarak da ne kadar süre askıda
kalabileceklerini tahmin eder.
9. Büyüme gibi fiziksel cilt yanması gibi
kimyasal örnekler üzerinde durulur.
10.11.12.13.14. Bu kazanımlar proje
kazanımı olarak değerlendirilmeli ve
öğrencilerin araştırmasının bilimsel
süreçlere uygunluğu denetlenip süreçlerle
birlikte sonuçların sınıf önünde sunulması
sağlanmalıdır.