28 28 KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI

2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
1.
Aşağıdakilerden hangisi elektrokardiografide hipokalemide görülür?
3.
A) S2’nin aortik komponentinde zayıflama
A) T dalga belirginleşmesi
B) Juguler vende a dalgası
B) U dalgası
C)S4
C) P dalgasında düzleşme
D) Bazal kortizol düşüklüğü
D) Sine dalga paterni
E) Damla kalp görünümü
E) QT kısalması
3–C
1–B
Addison hastalığı sürrenal korteks yıkımı karakterize sendromdur. Sıklıkla otoimmun nedenlere bağlı gelişir. Mineralokortikoit ve buna ilaveten glukortikoit hormon eksikliği sonucu kronik hipotansiyon gözlenir; damla kalp görünümü, S2’nin aortik
komponentinde yumuşama gözlenebilir. Bazal kortizol düzeyi
azalmıştır. Ventrikül hipertrofisinde etkin atrial kontraksiyon
sonucu görülen S4 bu hastalıkta beklenen bir bulgu değildir.
S4 ayrıca mitral darlığı ve atrial fibrilasyonda da duyulmaz.
Elektrokardiografide T dalga belirginleşmesi, p dalgasında
düzleşme, QRS genişlemesi sonucu ventriküler ritim benzeri
sine-dalga paterni hiperkaleminin bulguları iken QT kısalması
da hiperkalsemide görülür.
U dalgası hipokalemide belirginleşen ve papiller kas repolarizasyonun belirtisi olarak kabul edilen bir dalgadır.
2.
Addison hastalığında aşağıdakilerden hangisi görülmez?
On dokuz yaşında bayan hasta ara ara ateşlenme, halsizlik ve laboratuarında sedimentasyon yüksekliği nedeniyle değerlendiriliyor. Hastanın ayağa kalkmakla pozisyonel dispne atakları ve son bir yıl içinde ayağa kalkmakla
2 kez senkop geçirdiği bildirilmektedir. Kardiak muayenesinde geç sistolik üfürüm saptanmaktadır.
4.
Akut miokart infarktüsü başvuran hasta trombolitik tedavi
sonrası klinik izlem sırasında 17. günde nefes darlığı nedeniyle değerlendiriliyor. Akciğer muayenesinde bibaziler
yaygın ince krepitan raller duyuluyor. Kardiak değerlendirmede koltuk altına yayılan apikal pansistolik üfürüm saptanıyor. Kardiak markerlerde artış gözlenmiyor.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mitral darlığı
B) Aort darlığı
C) Atrial septal defekt
D) Atrial miksoma
A) Papiller rüptür
E) Mitral kapak prolapsusu
B) Septal rüptür
2–D
C) Serbest duvar rüptürü
Miksomalar kalbin en sık görülen benign tümörleridir. Sıklıkla sol atrium yerleşimlidir. Ayağa kalkmakla senkop ve nefes
darlığı görülebilir. Ayağa kalkmakla meydana gelen nefes darlığı platipne olarak tanımlanır. Miksomalar pro-inflamatuar
sitokinler salgıladığından dolayı sedimentasyon ve akut faz
reaktanlarında artış görülebilir. Emboli riski nedeniyle biopsi
yapılmaz. Ayrıcı tanıda mitral darlığı ile karışırlar.
D) Papiller kas disfonksiyonu
E)Perikardit
4–A
Akut miokart infarktüsü sonrası erken dönemde en sık ventriküler ekstrasistoller olmak üzere aritmiler gözlenirken geç
dönemde sıklıkla mekanik komplikasyonlar görülür. Bu komplikasyonlardan papiller rüptür akciğer ödemi ve apikal pansistolik üfürümle, septal rüptür mezokardiak odakta yayılım
göstermeyen pansistolik üfürümle ortaya çıkar. Perikardit geç
komplikasyonlardan olup frotman ile prazente olur. Papiller
kas disfonksiyonu apikal sistolik üfürüm ile ortaya çıkmakla
birlikte akciğer ödemi yapmaz.
Mitral kapak prolapsusu en sık görülen kapak lezyonlarının
başında gelmektedir. Mitral kapakta miksomatöz dejenerasyona bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Kapağın prolabe olması
papiller kasların çekilmesi ve iskemisine neden olmaktadır;
bu da sıklıkla atipik anjina ile hastaların başvurmasına neden
olur. Oskültasyonda mid-sistolik klik ve geç sistolik üfürüm karakteristiktir. EKGde en sık inferior ve lateral derivasyonlarda
yaygın T inversiyonu görülür.
Soruda tanımlanan olguda pansistolik üfürüm septal rüptür ve
papiller kas rüptürü sonucu oluşabilir. Ancak septal rüptür mezokardiak odakta duyulur ve yayılmazken, papiller kas rüptürü
apikaldir ve koltuk altına yayılır.
Aort darlığı boyna yayılan üfürüm ile karakterizedir.ASD ise
sıklıkla beniğn seyirli olup asemptomatik seyreder. ASD’de
S2’de sabit çiftlenme karakteristiktir.
www.tusem.com.tr
28
www.tusem.com.tr
KLİNİK BİLİMLER
5.
2014 - 03 - TUSEM KTBT
Aşağıdaki menenjit etkenlerinden hangisinde profilaksi
amacıyla hastayla yakın teması olan hasta yakınları ve sağlık personeline rifampisin profilaksisi uygulanması gerekir?
8.
Rutin tetkikleri sırasında akciğer grafisinde sağ alt lop
üst segmentte 1,5 cm boyutlarında nodül saptanmıştır.
Diğer biokimyasal testleri ve fizik muayane bulguları normal sınırlardadır.
Bu hastada, bu aşamadan sonra en uygun tetkik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Listeria monocytogenes
B) Streptococcus pneumoniae
C) Kapsüllü E.coli kökeni
A) D- dimer düzeyi
D) Acinetoacter baumannii
B) Quantiferon testi
E) Haemophilus influenzae tip B
C) Bronkoalveolar lavaj
5–E
Haemophilus influenzae tip B menenjiti ve Neisseria meningitidis (meningokok) menenjiti olan hastayla yakın teması olan aile
bireylerine ve hastaya müdahale eden (resüsistasyon, aspirasyon
vb.) sağlık personeline rifampisin ile profilaksi (koruyucu ilaç tedavisi) uygulanması gerekir. Diğer seçeneklerde yer alan menenjit
etkenleri için profilaktik rifampisin tedavisi gerekli değildir.
6.
D) 6 ay sonra toraks bilgisayarlı tomografi kontrolü
E) PET/BT uygulama
8–D
Akciğerde saptanan kütlesel lezyonlar 3 cm’den düşük boyutlarda ise nodül olarak tanımlanır. Akciğer nodüllerinin en sık
nedeni infeksiyöz granülomdur. Akciğer nodülü saptandığında
bu nodülün boyut artışı takip edilmelidir. Bu amaçla bilgisayarlı tomografi uygulanmalıdır. 2 yıl sonunda nodül çapında
artış olmaması durumunda takib durdurulur. Akciğer nodüllerinde iki katına çıkması 1,5 cmlik bir nodülün 3 cm olması
olarak düşünülmemelidir. 0,3 mmlik boyut artışı global artışı
dikkate aldığımızda – 2 boyutlu düşünülmemelidir- 2 kat artışa
eşdeğerdir. Hızlı boyut artışı olan lezyonlarda biopsi alınması
önerilir.Nodüllerde pozitron emisyon tomografisi (PET) alarm
semptomları varlığında (hızlı kilo kaybı, paraneoplastik sendromlar; hiperkalsemi vs gibi) uygulanabilir. PET uygulama rutin
uygulama değil ileri uygulama basamaklarında yer alır.
Aşağıdakilerden hangisinde çomak parmak hangisinde
görülmez?
A) Bronşektazi
B) Siyanotik kalp hastalıkları
C) Pnomoni
D) Ülseratif kolit
E) Akciğer absesi
6–C
Çomak parmak lovibond açısının belirgin artması (>160 C) sonucu
parmak uçlarının belirginleşmesidir. Genellikle kronik hastalıklarda birtakım büyüme faktörlerine bağlı geliştiği düşünülmektedir.
Çomak parmak yapan hastalıkların listesi oldukça kabarık olduğundan yapmayan hastalıkların bilinmesi yararlı olacaktır:
-
Sarkoidoz
-
Küçük hücreli akciğer kanseri
-
Raynaud
-
Kronik obstrüktif akciğer hastalıkları
-
Akut infeksiyonlar (pnomoni, larenjit.. vb.)
-
Primer pulmoner hipertansiyon
-
ARDS
-
Komplike olmayan tüberküloz
7.
9.
A) Kaspofungin
B) Vorikonazol
Kronik obstrüktif akciğer hastalıkları prognozu belirleyen en önemli faktör aşağıdakilerden hangisidir?
A) FEV1/FVC
B) PEF
C) FEV1
D) FEF25-75
Poliyen grubunda yer alan, sistemik emilimi olmayan
ve gebelerde kullanılabilen antifungal ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
C) Flusitozin
D) Nistatin
E) Lipozomal Amfoterisin B
E) Akut infeksiyonlar
9–D
Antifungal ilaçların poliyen grubunda amfoterisin B ve nistatin
yer alır. Nistatininin sistemik emilimi yoktur, Candida albicans’a
bağlı oral kandidiyazis tedavisinde oral yolla kullanılır ve gebelerde kullanımı kontrendike olmayan tek antifungal ilaçtır.
7–C
Kronik obstrüktif akciğer hastalıkları (KOAH) bronşial inflamasyon
ile seyreden kronik bronşit ve distal hava yollarının inflamasyonu
ile karakterize amfizem ile karakterizedir. Obstrüktif akciğer hastalıklarında FEV1 en önemli prognostik belirteçtir. Şayet %20’nin
altına indiğinde akciğer transplantasyonu endikasyonudur.
Antifungal ilaçlar, etki mekanizmaları ve endikasyonları
Tablo’da gösterilmiştir.
29
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
10 – D
Hızlı bikarbonat infüzyonu ile pH ın aniden 6.8 den 7.5 e yükseltilmesi beyinde asidoz meydana getirmiştir.
Tablo: Antifungaller ve etki mekanizması
İlaç
Poliyenler
Amfoterisin B
Nistatin
Azoller
Flukonazol
Vorikonazol
Ketakonazol
Itrakonazol vb.
Ekinokandinler
Kaspafungin
Mikafungin
Anidulafungin
Nükleosid
Analoğu
Flusitozin
(5Fulorositozin)
Griseofulvin
Alilaminler
(Terbinafin) ve
Tiokarbamat
(Tolnaftat)
Etki Mekanizması
Ergosterole
bağlanarak zarın
permiabilitesini
bozarlar
Etkinlik
*Dermatofit enfeksiyonlarının
tedavisinde kullanılmaz. Amfoterisin B oldukça nefrotoksik (akut
tubuler nekroz) bir ilaç olduğundan sadece şiddetli fungal enfeksiyonların tedavisinde kullanılır.
Sitokrom p450
BOS’a en iyi geçen azol
enzimini inhibe
flukonazol’dür. *Candida krusei,
ederek *ergos*Aspergillus, Zygomycetes ve
terol sentezini
Fusarium flukonazole dirençlidir.
engeller.
Vorikonazol BOS’a iyi geçer ve
primer endikasyonu invazif aspergillozistir. En toksik olan ketakonazoldür (toksik hepatit).
Beta glukan sente- Sadece parenteral kullanılır.
zini engelleyerek *Candida’ya fungusidal etkili
hücre duvarı
olduğundan flukonazole dirençli
sentezini inhibe
kandida enfeksiyonlarının tedavieder
sinde kullanılır. Aspergillusa karşı
fungustatik etkilidir.
DNA ve RNA
BOS’a en iyi geçen antifungaldir.
sentezini inhibe
Candida ve C. neoformansa etederek protein
kilidir. Aspergillus, dimorfik mansentezini inhibe
tarlar, Fusarium ve Zygomyces’e
eder.
etkisizdir. Mikrotübüllerle
Sadece dermatofit enfeksiyonetkileşime girerek larının tedavisinde kullanılan
mitozu inhibe eder oral ve topikal formları var*.
Fotosensitivite’ye neden olur.
Sequalen epoksi- Terbinafin günümüzde dermatodazı inhibe ederek fit enfeksiyonlarının tedavisinde
ergositerol sente- en sık kullanılan ilaçtır. Alilaminlezini engeller
rin oral ve topikal preparatları var.
Tolnaftat’ın topikal preparatı var.
11. Serum kalsiyum seviyesi 11.1 mg/dl olan hastada 24 saatlik idrarla kalsiyum atılımı düşük, PTH seviyesi 35 pg/
ml (N= 10-55) bulunuyor.
A) MIBI incelemesi
B) Boyun eksplorasyonu
C) İv mayi verilmesi
D) Bilgisayarlı tomografi incelemesi
E) Birinci derece akrabaların değerlendirilmesi
11 – E
Familyal hipokalsiürik hiperkalsemi otozomal dominant geçişli
bir hastalıktır. Hiperkalsemi ve idrarda düşük kalsiyum ekskresyonu vardır. Böbreklerin ve paratiroidlerin hassasiyetinde
ve transportta bozukluk vardır. Kalsiyum reabsorbsiyonunda
artmayla birlikte oluşan hiperkalseminin PTH sekresyonunu
baskılayamaması söz konusudur. Benign bir hastalık olduğu
için, paratiroidektomiye gerek yoktur. Tanıyı desteklemek
amacıyla birinci derece akrabalarının incelenmesi gerekir.
12. Aşağıdakilerden hangisi hipertiroidisiz tirotoksikoz nedenlerinden biridir?
A) Tirotoksikosis faktisya B) Toksik diffüz guatr
C) Toksik nodüler guatr D) Toksik multinodüler guatr
10. Otuz beş yaşında 10 yıllık tip 1 diabetes mellitusu olan
kadın hasta 3 gün önce insülin tedavisini bırakmış. Kan
glukozu 1075 mg/dl, serum bikarbonat 4.5 mEq/l, arteriyel kan gazında PCO2 24, pH 6.8, serum K 3.9 mEq/l olarak bulunmuş. Standart doz 10 ü/saat insülin, iv. KCl (10
mEq/l), 150 mEq/l NaHCO3 infüzyonundan 4 saat sonra
pH 7.50 a yükseliyor. Ancak hasta aniden respiratuar yetmezliği takiben kardiak arrest oluyor.
E) Mol hidatiform
12 – A
Hipertiroidisiz tirotoksikoz tiroid glandından fazla tiroid hormonu salgılanmadan , tiroid hormonunun tiroid dışı nedenlerden dolayı dolaşımda yükselmesi ile karakterizedir. Toksik
diffüz, nodüler, multünoduler guvatrda tiroid hormonu tiroid
glandından salgılanır. Mol hidatiformda salgılanan hCG’nin
TSH benzeri etkisinden dolayı TSH uyarısı sonucu tiroid hormonları artar. Tirotoksikosis faktisyada ise tiroid hormonun
dışarıdan fazla alınması sözkonusudur.
Bu olaya tedavide uygulanan hangi yanlış neden olmuştur?
A) Hastaya yeterli K infüzyonu yapılmamış, bu nedenle
ventriküler fibrilasyon gelişmiştir
B) Hastaya çok fazla K infüzyonu yapılmış ve hasta hiperkalemi nedeni ile kaybedilmiştir
C) Hastaya çok az insülin verilmiş, bu çok yüksek olan
kan şekeri yüksekliğini karşılayamamış ve hastada
beyin ödemi gelişmiştir
D) Hastaya çok fazla bikarbonat verilmiş, bu durum serebrospinal sıvıda asidosize neden olarak beyindeki
solunum merkezini suprese etmiştir
E) Hastaya insülin alımının neden olduğu hipofosfatemiden dolayı gelişecek olan solunum kaslarının
paralizisini önlemek için potasyum infüzyonu potasyum fosfat olarak verilmeliydi
www.tusem.com.tr
Teşhis için bundan sonra yapılacak tetkik aşağıdakilerden hangisidir?
13. Feokromasitoma ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A) Ektra-adrenal feokromasitoma en sık karın içine yerleşir.
B) Bilateral feokromasitoma familyal sendromları akla
getirir
C) MEN tip 2a ve MEN tip 2b’nin bir komponenti olabilir
D) Ektra-adrenal feokromasitoma çoğunlukla norepinefrin salgılar
E) Çocuklarda yetişkinlerden daha sık görülür
30
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
13 – E
Ekstraadrenal feokromasitoma % 10 oranında görülür ve çoğunlukla norepinefrin salgılar. Feokromasitoma MEN tip 2a ve
MEN tip 2b’nin komponenti olabilir. Familyal feokromasitoma
% 10 oranında görülür ve bu durumda bilateral görülme ihtimali daha fazladır. Çocuklarda %10 yetişkinlerde % 90 görülür.
Soruda hipovolemi yapan uzamış ishal tablosu mevcuttur, cevap pe-renal ABY veya ATN olmalıdır. İdrar Na düşük, BUN/Cre
>20 pre-renal ABY lehine ipuçlarıdır.
Prerenal
ABY
14. Altmış beş yaşında bir erkek hasta abdominal aort anevrizması nedeniyle ameliyat olduktan 1 hafta sonra Bulantı,
nefes darlığı, oligüri, hipertansiyon, bacaklarda livedo retikülaris ve ülsere lezyonlar, ayak başparmağında morarma
şikâyetleriyle başvuruyor. Fizik muayenede hipervolemik
olan hastanın, laboratuvar incelemelerinde serum kreatinin 3.5 mg/dl, LDH düzeylerinde yükselme ve hipokomplementemi bulunuyor. Tam idrar tetkikinde mikroskopik
hematüri ve 1.2 g/gün proteinüri saptanıyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kontrast nefropatisi
Akut tübüler
nekroz
İdrar Na, mEq/lt
<20
>40
Fraksiyone Na atılımı (%)
<1
>1
Böbrek yetmezliği indeksi
(%)
<1
>1
İdrar dansitesi
>1020
<1010
İdrar osmolalitesi, mosm/
kg
>500
<350
İdrar üre nitrojeni/BUN
>8
<3
İdrar kreatinin/serum
kreatinin
>40
<20
Serum BUN/kreatinin
oranı
>20
<20
B) Akut interstisiyel nefrit
C) Bilateral renal ven trombozu
D) Kolesterol embolizasyon sendromu
E) Postenfeksiyöz glomerülonefrit
14 – D
Yaşlı, yaygın aterosklerozu olan hastalarda abdominal aortaya
yönelik invazif girişimler, kopan kolesterol plaklarının renal arterleri tıkamasına bağlı ABY’ye yol açar, bu duruma kolesterol embolizasyonu (ateroemboli) denir. Renal tutulumun yanısıra diğer
küçük damarlarda da kolesterol embolizasyonu sonucu tırnak
yataklarında mikroinfarktlar, parmak uçlarında gangren, retinal
damarlarda kolesterol kristalleri tanıda önemli bulgulardır.
15. Yetmiş yaşında bayan hasta uzun süren ishal sonrası iştahsızlık, halsizlik, bulantı, baş dönmesi, letarji ve oligüri
nedeniyle getirildi. Fizik incelemesinde mukoz membranları ve dili kuru, hipotansif, taşikardik; BUN= 100 mg/
dl, Cre=2 mg/dl, Na=153 mEq/L, pH=7.28, idrar Na 5
mEq/lt olarak bulunmuştur.
16. Aşağıdakilerden hangisi ribavirinin kullanım endikasyonların biri değildir?
B) SARS
C) Kırım Kongo Kanamalı ateşi
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pre-renal ABY
A) İnfluenza D) Respiratuvar sinsityal virüs
B) Akut tübüler nekroz
E) Varicella zoster
C) Akut glomerülonefrit D) Akut intersitiyel nefrit
16 – E
Varisella zoster (suçiçeği) enfeksiyonu tedavisinde asiklovir ve
türevleri (famsiklovir, pensiklovir, valasiklovir) türevleri kullanılır. Ribavirin kullanılmaz. Ribavirin infuenza, SARS, Kırım
Kongo Kanamalı ateşi, Respiratuvar sinsityal virüs enfeksiyonu
dışında kronik hepatit C tedavisinde pegile interferon-alfa 2a
veya 2 b ile kombine edilerek de kullanılabilen bir antiviral ilaçtır. Ribavirinin en önemli yan etkisi hemolitik anemidir.
Antiviral ilaçlar ve endikasyonları Tablo’da gösterilmiştir.
E) Renal arter stenozu 15 – A
Prerenal ABY, en sık ABY nedenidir. Hipovolemi, kardiyak outputun azalması veya sistemik vazodilatasyon yapan hastalıklara bağlı oluşur. Böbrekte yapısal hasar yoktur, renal hipoperfüzyona fonksiyonel bir cevap olarak oluşur, renal perfüzyon
ve glomerüler filtrasyon basıncı düzeltilirse hızla düzelir. Fakat
tedavisiz kalırsa böbrek parankim hasarı ve akut tübüler nekroz ile sonuçlanır.
31
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
Tablo: Antiviral ilaçlar
İLAÇ
ETKİN OLDUGU VİRUS ve ÖNEMLİ NOTLAR
DNA polimeraz enzim inhibitörleri (genellike herpes virüs enfeksiyonlarında kullanılır)
Asiklovir
HSV ve VZV.
(Zovirax)
Etkili olabilmeleri için viral timidin kinaz enzimiyle aktif metabolitine dönüşmesi gerekir. CMV’ün timidin kinazı yoktur.
Famsiklovir
Pensiklovir
Valasiklovir
Vidarabin
HSV ve HBV
Idoxuridine
Herpes keratitinde kullanılır, Timidin kinaz inhibitörüdür ve sadece lokal uygulanır.
Trifluorotimidin
Herpes keratitinde kullanılır, sadece lokal uygulanır.
CMV. Timidin kinaza ihtiyacı yoktur, virüsün kodladığı fosfokinaz enzimiyle aktivite kazanır. Kullanımını kısıtlayan en
Gansiklovir
önemli yan etkisi kemik iliği süpresyonudur.
Fomivirsen
CMV. Sentetik tek iplikli DNA molekülü. CMV mRNA’sının komplementeri olduğundan sadece sitomegalovirüs mRNA’sını
inhibe eder. Sitomegalovirüs retinitinin tedavisinde intravitreal uygulanır.
Sidafovir
Herpes grubu virüsler, HPV, adenovirüs, poxvirüs. Yarı ömrü uzundur, doz kısıtlayıcı yan etkisi nefrotoksik etkisidir.
Fosfonoformat
CMV. Aktivasyona gerek duymaz.
Foscarnet
Herpes grubu virüsler. Pirofosfat analoğu olduğundan pirofosfat bağlarını inhibe eder. DNA polimeraz enzim
inhibitörlerine dirençli suşların tedavisinde kullanılır. Nefrotoksiktir.
Nükleozid analoğu olan ters transkriptaz enzim inhibitorleri
Zidovudin
İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV). Rekabete dayalı inhibisyon ve timidin analoğu olduğundan timidin yerine zidovudin
(Azidotimidin)
girmesiyle zincirin sonlanması. Nötropeni ve anemi yapar.
Lamivudin
HIV ve HBV
Didanosine
HIV
Zalsitabin
HIV
Nükleozid analoğu olmayan ters transkriptaz enzim inhibitörleri
Nevirapin
HIV
Delaviridin
HIV
Proteaz enzim inhibitörleri (virüsün hücre dışına çıkışını inhibe ederler- assembly)
İndinavir
HIV
Saquinavir
HIV
Ritonavir
HIV
Nelfinavir
HIV
Füzyon inhibitörü
HIV (gp 41)
Enfuvirtidin
Viral penetrasyon ve kapsid soyulmasının (uncoating) inhibisyonu
Amantadin
Influenza A virüsü (Parkinson tedavisinde’de kullanılır). İyon kanallarını oluşturan M2 proteininin fonksiyonunu bozarak
etki eder. Rimantadinin yan etkileri daha az.
Rimantadin
Nöraminidaz enzim inhibitörleri
Influenza A, B, kuş gribi (H5N1) ve domuz gribine (H1N1) etkili. Oseltamivirin oral kapsüleri var ve karaciğerde metabolize
Oseltamivir
olur. Zanamivirin inhaler formu var.
Zanamivir
Guanin analoğu sentez inhibitörü (viral genomda hipermutasyona neden olur)
Ribavirin
Influenza A ve B virüsu, Solunum sinsityal virüsü (RSV), HCV, Kırım kongo, SARS ve Hanta virüs. Viral RNA polimerazı
inhibe eder.
17. Aşağıdakilerden hangisi karaciğer hastalığı ve özelliği ile ilgili yanlıştır?
A) Kronik hepatit B: Tenofovir ile direnç gelişmeden etkili tedavi yapılabilir.
B) Budd-Chiari sendromu: Myeloproliferatif hastalık risk yaratır.
C) Alkolik hepatit: Biyopside viral hepatitlerden farklı olarak nötrofili olur.
D) Otoimmün hepatit: Steroid tedavisine yanıt kötüdür, ursofalk tedavisi gerekir.
E) Wilson hastalığı: Hemolitik anemi görülebilir.
www.tusem.com.tr
32
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
17 – D
Ursofalk (tersiyer safra asitlerinden biri), primer biliyer siroz
ve kolesterol tipi safra taşlarının tedavisinde endikedir. Otoimmün hepatitte steroid ve azatiyopirin gibi immünsupresif
ilaçlar kullanılır.
20. Aşağıdaki laboratuar bulgularından hangisi megaloblastik anemisi ile uyumlu değildir?
A) Ortalama eritrosit hacmi (MCV) 120 fl
B) Serum alkalen fosfatazının yüksekliği
C) Trombositopeni
D) Nötrofil hipersegmentasyonu
18. Aşağıdakilerden hangisi siroza bağlı asit tedavisinde etkili bir yöntem değildir?
A) Tuz kısıtlaması
B) Spironolakton
C) Furasemid
D) Karaciğer nakli
E) Serum laktik dehidrogenaz düzeylerinde artış
20 – B
Megaloblastik anemi; pansitopeni ile prezente olur. Nötrofil hipersegmentasyonu; periferik yaymasının ilk bulgusudur.
Makrositer anemi olduğu için MCV 100’ün üzerindedir. Bu
makrositer hücreler, kemik iliğinde yıkıldığından LDH düzeyleri
yükselebilir. Ancak ALP yüksekliği görülmez.
E)Propranolol
18 – E
Propranolol varis tedavisinde kullanılır, asite etkisi yoktur.
19. Kırk iki yaşında bayan hasta 3 yıldır açken artan, geceleri
uykudan uyandıran epigastrik ağrı şikayetiyle başvurdu. Bu
şikayetleri için ara ara talcid ve famodin kullanmış. Hastanın
fizik incelemesi epigastrik hassasiyet dışında normal, CBC,
sedim normal, kusması yok kilo kaybı saptanmıyor.
21. Aşağıdakilerden hangisinin azalması herediter sferositoza neden olmaz?
A)Spektrin
Bu hastada bu aşamadan sonra en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
B)Ankrin
C) Band 3
A) Endoskopi yapılıp, ülser varsa biyopsi alınmalıdır
D) Protein 4.2
B) H. Pilori eradikasyonu verilmelidir
E) Tropomiyozin
C) PPİ verilmelidir
D) Endoskopik üreaz testi yapılmalıdır
21 – E
E) Endoskopik ile antrumdan biyopsi yapılıp HP bakılmalıdır
Herediter sferositoza neden olan protein eksiklikleri; spektrin,
ankrin, band 3 ve protein 4.2 eksikliklieridir.
19 – B
Soruda duodenal ülser tarif edilmektedir. Verilen ipuçları
komplikasyonsuz ülser lehinedir. Komplikasyonsuz ülserde hemogram, biyokimya, sedimentasyon testleri normaldir. Komplikasyon geliştiğinde veya altta yatan ülser nedenine bağlı
olarak veya malign ülserlerde, anemi, sedimentasyon artışı,
gaytada gizli kan pozitifliği, hiperkalsemi gibi laboratuvar bozuklukları saptanabilir.
1) 45 yaşın altındaki dispeptik hastalarda, komplikasyonsuz
duodenal ülser düşünülüyorsa endoskopi gerekmez, ülkemizde HP % 80 olduğu için rutin HP testi yapmaya da gerek
yoktur. HP eradikasyonu ve ardından 1 ay PPi verilmelidir.
2) 45 yaşın üstündeki dispeptik hastalarda, komplike ülserde
veya malign ülserde mutlaka endoskopi yapılmalıdır. Ülser
tanısı konulduğunda ise HP varlığı uygun testlerle ve analjezik öyküsü sorgulanmalıdır.
HP araştırması için; endoskopi yapılacak vakalarda üreaz
testi veya histoloji; endoskopi yapılmayacak vakalar için
üre-nefes testi uygun olacaktır.
Peptik ülserde tedavi şeması ise aşağıda verilmiştir.
22. Altmış sekiz yaşında, kadın hasta 4 yıldan beri evre 0
kronik lenfositer lösemi (KLL) tanısıyla tedavisiz izleniyor.
Ani gelişen halsizlik ve yorgunluk yakınmaları ile acil servise başvuruyor. Sarılığı gözlenen hastanın yapılan fizik
muayenesinde lenfadenopati, splenomegali saptanıyor.
Hastanın laboratuar bulguları; Hgb 9.41 g/dl, MCV 102
fl, Wbc 84000/mm3, mutlak lenfosit 78000/mm3, Plt
195000/mm3, Ret %4 olaak saptanıyor.
Bu hasta için en olası ön tanı ve tanı koyabilmek için
gereken tetkik aşağıdakilerden hangisidir?
Ön tanı
Tetkik
A) Otoimmun hemolitik anemi Direkt Coombs testi
33
B) Progresif KLL Kemik iliği biyopsisi
C) Pernisiyöz anemi
Vitamin B12 düzeyi
D) Hipersplenizm
Eritrosit yaşam süresi
E) Richter tarnsformasyonu
Lenf nodu biyopsisi
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
22 – A
1) Hastalık progrese olabilir
25. t (15;17) translokasyonu bulunan ve M3 tipi akut miyeloblastik lösemi tanısıyla oral indüksiyon tedavisi almakta olan 60 yaşında bir erkek hastanın tedavisinin 11.
gününde yüksek ateş, kilo artışı, ödem, plevral effüzyon,
hipotansiyon ve lökositoz gelişiyor.
2) KLL’ye sekonder otoimmun hemolitik anemi olabilir.
KLL tanısı ile takip edilen hastanın anemisi olması üzerine iki
durum düşünülmektedir.
Sarılık, MCV yüksekliği, retikülositoz, hastalığın hemolitik anemi olduğunu gösterir. Otoimmun hemolitik anemi ve tetkik
direkt coombs testidir.
Bu hastaya bu aşamadan sonra en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Antrasilin + Glukukortikoid
B) İmipenem + Amikasin
C) Arsenik trioksid
D) Taze donmuş plazma + Heparin
23. Kırk iki yaşında bir kadın hasta akut başlayan karın ağrısı
ve sarılık nedeniyle acil servise başvuruyor. Fizik muayenede hepatomegali ve asit saptanıyor. Hastanın öyküsünde; 1 yıl önce bu bulguların bulunmadığı öğreniliyor.
Hgb 7.5 gr/dl, Wbc 3500/mm3, Plt 50000/mm3, Retikülosit %5, D-Dimer 2500 saptanıyor.
E) Plazmaferez
25 – A
AML M3 tanısı olan ve indüksiyon tedavisi olan hasta için soruda verilen klinik retinoik asit sendromunu ifade etmektedir.
Retinoik asitin tedavisinde steroid verilir.
Bu hasta için en olası tanı ve yapılması gereken aşağıdakilerden hangisidir?
26. Gebelik döneminde üriner enfeksiyon gelişen bir kadında hangisi kontrendikedir?
A) Malign lenfoma infiltrasyonu - Acil USG
B) Solid tm infiltrasyonu - Acil BT
C) PNH - Akım sitometrik inceleme
D) Otoimmün hemolitik anemi - Direkt Coombs testi
B) Seftriakson
C) Sefuroksim D) Doksisiklin
E) Ampisilin-sulbaktam
E) Behçet hastalığı - Romatoloji konsültasyonu
26 – D
23 – C
Gebelerde ve 8 yaş altı çocuklarda tetrasiklin grubu antibiyotikler (tetrasiklinler, doksisiklin, minosiklin vb.) kontrendikedir. Gebelerde betalaktam grubu antibiyotikler ve
fosfomisin kullanılabilir. Gebe kadında sistit tedavisinde
fosfomisin ilk tercihtir. Karbapenemler basit sistit tedavisinde kullanılmaz.
Akut başlayan karın ağrısı, sarılık, hepatomegali, asit; Budd –
Chiari sendromunu düşündürmektedir. Bu duruma eşlik eden
pansitopenik bir hastada ön tanı olarak paroksismal noktürnal
hemoglobinüri ve tanı için akım sitometrik incelemedir.
27. Ankilozan spondiliti olan bir hastada aşağıdaki eklem
dışı bulguların hangisi beklenir?
24. Otuz beş yaşında bir kadın hasta ani bilinç bozukluğu, trombositopeni, yaygın ekimozlar ve skleralarda ikter tablosu ile
başvuruyor. Hastanın yapılan laboratuar tetkiklerinde serum LDH yüksek, Ret %10, Hgb 8 g/dl olarak saptanıyor.
A) Fosfomisin A) Subkutan nodül
B) Aort yetmezliği
C) Perikardit
D) Xerostomi
E) Episklerit
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) HELLP sendromu
27 – B
B) Yaygın damar içi pıhtılaşması
Ankilozan Spondilit:
C) Sepsis
Aksial iskeletin en sık inflamatuvar hastalığıdır. En önemli bulgusu semptomatik sakroileitdir (genellikle bilateral). HLA-B27 en
sık AS’de pozitiftir (% 80-90). AS‘de primer patoloji entesis (ligamentöz yapıların kemiğe bağlandığı bölgeler) bölgesindedir.
D) Trombotik trombositopenik purpura
E) Antifosfolipid sendromu
24 – D
Klinik: Genç erkek hastalığıdır. Bel ağrısı en sık görülen semptomdur, sabah sertliği ile birliktedir ve egzersizle hafifler,
normal lordoz kaybolmuştur. Göğüs ekspansiyonu azalmıştır.
Ani gelişen nörolojik tablo, hemolitik anemi, trombositopeni;
trombotik trombositopenik purpura için karakteristiktir.
www.tusem.com.tr
34
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
Lumbal vertebra hareketliliği (fleksiyonu) kısıtlıdır ve Schober
testi ile (öne doğru eğilme) saptanır. Geç dönemlerde kalça ve
boyunda fleksiyon kontraktürleri gelişir. Periferik eklemlerden
en sık kalça ve omuz tutulur. Tanım: Aksial iskeletin en sık inşamatuvar hastalığıdır. En
önemli bulgusu semptomatik sakroileitdir (genellikle bilateral). HLA-B27 en sık AS’de pozitiftir (% 80-90). AS‘de primer
patoloji entesis (ligamentöz yapıların kemiğe bağlandığı bölgeler) bölgesindedir.
Göz en sık tutulan eklem dışı organdır (akut anterior üveit şeklinde). Sistemik tutulum olarak apikal pulmoner fibrozis, aort
yetmezliği, amiloidoz, IgA nefropatisi (4A) olabilir. Kauda equina sendromu görülebilir.
Klinik: Genç erkek hastalığıdır. Bel ağrısı en sık görülen semptomdur, sabah sertliği ile birliktedir ve egzersizle hafişer,
normal lordoz kaybolmuştur. Göğüs ekspansiyonu azalmıştır.
Lumbal vertebra hareketliliği (şeksiyonu) kısıtlıdır ve Schober
testi ile (öne doğru eğilme) saptanır. Geç dönemlerde kalça ve
boyunda şeksiyon kontraktürleri gelişir. Periferik eklemlerden
en sık kalça ve omuz tutulur. Laboratuvar: Sedimantasyon yüksekliği, CRP(+)’liği, anemi,
ALP yüksekliği olabilir. Sinoviyal sıvı bulguları non-spesifiktir.
Serum IgA düzeyleri yüksek olabilir.
Tanı: Semptomlar + grafide sakroileit (eklemde önce erozyon sonra skleroz ve füzyon) tanı için yeterlidir. Vertebralarda
anterior longitüdinal ligamentte kalsifikasyon, vertebralarda
kareleşme, intervertebral disklerin dış kısmında ossifikasyon
(sindesmofit) ve füzyon olur (Bambu kamışı görüntüsü). Hafif
vakalarda grafilerde sakroileit bulgusu saptanamazsa, en duyarlı yöntem MR‘dır. HLA-B27 negatifliği tanıyı ekarte ettirmez.
Göz en sık tutulan eklem dışı organdır (akut anterior üveit şeklinde). Sistemik tutulum olarak apikal pulmoner fibrozis, aort
yetmezliği, amiloidoz, IgA nefropatisi (4A) olabilir. Kauda equina sendromu görülebilir.
Laboratuvar: Sedimantasyon yüksekliği, CRP(+)’liği, anemi,
ALP yüksekliği olabilir. Sinoviyal sıvı bulguları non-spesifiktir.
Serum IgA düzeyleri yüksek olabilir.
Tedavi: Tercih edilen ilaç indometazindir, diğer NSAİİ’lerde
kullanılabilir. Genellikle sulfasalazin ve colchicin ile kombine
edilir. Steroidlerin yeri yoktur. Son dönemde anti-TNF- tedavilerin (etanercept, infliximabe) etkili olduğu gösterilince tedavi
ümtleri artmıştır. Fizik tedavi programları sıklıkla gerekir, en sık
cerrahi endikasyon kalça tutulumudur.
28. Asimetrik oligoartrit aşağıdakilerden hangisin özelliğidir?
29. Optik traktusun tam olarak etkilendiği bir lezyonda
hangi tip görme kaybı gelişir?
A) Polimiyaljia romatika
B)SLE
A) Heteronim hemianopsi
C) Ankilozan spondilit
B) Homonim hemianopsi
D) Osteoartrit
C) Santral görme korunmuş hemianopsi
E) Romatoid artrit
D) Üst quadrianopsi
E) Alt quadrianopsi
28 – C
Asimetrik oligoartrit (2-4 arası eklem tutulumu) seronegatif
artritlerin özelliğidir (GO-PARİS kısaltmasının PARİ kısmı: psoriyasis, ankilozan spondilit, reiter, İBH artriti).
29 – B
SERONEGATİF SPONDİLOARTROPATİLER
Tanım: RF negatişiği ve omurga tutulumu ile giden bir grup
romatizmal hastalığın ortak ismidir. Bu hastalarda inşamatuvar periferik artrit yanında oral aft, psoriyatik deri ve tırnak
lezyonları, konjuktivit ve üveit gibi göz lezyonları görülür. Periferik eklem tutulumu genellikle asimetrik ve oligoartikülerdir.
Ailesel bir yatkınlık olup çoğunda HLA-B27 pozitiftir.
Bu gruba giren hastalıklar; Ankilozan spondilit, Reiter/reaktif
artrit, Psöriyatik artrit ve İnşamatauvar barsak hastalıklarıyla
ilişkili artrit’tir.
Ankilozan Spondilit
35
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
30. Yirmi sekiz yaşında erkek hasta acil servise 2 saat önce
başlayan sağ kolunu kullanamama şikayeti ile başvuruyor. Hastanın öyküsünde şikayetinin başlamasından
önce sağ yüz yarımında istemsiz hareketler olduğu yaklaşık 2-3 dakika kadar sürdüğü, sonrasında istemsiz hareketlerin sağ koluna yayıldığı ve geçtiği ancak kolunu
hareket ettiremediği öğrenilmiştir. Yapılan tetkiklerinde
intrakraniyal kanama ve kitle saptanmıyor.
33. Bir maden şirketindeki işçi kayıtları 1995 – 2000 yılları
arasında incelenmiş ve çalışanlarda görülen alt solunum
yolu enfeksiyonları tanısı alan hastaların sayısı 70 olarak
saptanmış. 70 hastanın 1995 yılından önce alt solunum
yolu hastalığı tanısı almadığı saptanmış.
Bu çalışma aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) Tanımlayıcı araştırma B) Kesitsel araştırma
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisi olabilir?
C) Metodolojik ararştırma
A) Gullian Barre Sendromu
E) Vaka kontrol
D) Retrospektif kohort
B) Multiple skleroz
33 – D
C) Basit parsiyal nöbet
Geçmişte kayıtlar çok düzenli tutulmuş ise yine retrospektif insidansın (yeni vaka ) saptanabildiği çalışma retrospektif kohorttur.
D) Kompleks parsiyal nöbet
E) Charcot Marie Tooth Hastalığı
34. Profilaktik ve terapotik amaç taşıyan çalışma örneği
aşağıdakilerden hangisidir?
30 – C
Şikayetlerinin başlangıç zamanı ve 2-3 dakika kadar sürmesi
epileptik nöbet düşündürmekte. Hastanın şikayetlerinin yüzünde koluna yayılması ( jacksonian yayılım) ve sağ kolda paralizi gelişmesi (Todd paralizisi) ve bilincin korunması olayın basit
parsiyal nöbet olduğunu göstermekte.
A) Vaka kontrol çalışması B) Müdahale çalışması
C) Kesitsel çalışma
D) Kohort çalışması
E) Metodolojik çalışma
34 – B
Deneysel – Müdahale araştırma hastalıkların nedenini belirlendikten sonraki aşamada önlem (profilaktik) ve çözüm (terapotik) araştırmalardır. Bu araştırma sağlam kişilere yönelik
saha deneyleri ve çeşitli tedavi yöntemlerinin etkinliklerinin
incelendiği klinik deneyleri içerir.
31. Aşagıdaki hastalıklardan hangisi 2. Motor nöron hastalığı değildir?
A) Poliomyelit
B) Werdnig – Hoffman hastalığı
C) ALS ( Amyotrofik lateral skleroz )
35. Kuşku duyulduğu anda ihbarı zorunlu olan ve uluslararası bildirimi gereken hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
D) Progresif bulber palsi
E) Multiple skleroz
31 – E
MS serebral korteks ve medulla spinalisin tutulduğu 1. Motor
nöron bulgularının olduğu demiyalizan bir hastalıktır.
A) Sarı humma
B) AİDS
C) Sfiliz
D) Kolera
E)Lepra
35 – A
Sarı humma, veba, çiçek ve veba B grubu uluslararası bildirimi
zorunlu olan hastalıklardır.
32. Lomber ponksiyonun hem tanıda hem de tedavide kullanıldığı hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Psödotümör serebri
B) Gullian barre
36. Aşağıdakilerden hangisi DSM-5 tanı kriterlerine gore
anoreksiya nervosa tanı kriterlerinden biri değildir?
C) Multiple skleroz
D) İntrakraniyal kanama
A) Amenore
E) Akut dissemine ensefalomiyelit
B) Kilo almaktan aşırı korkma
C) Hastanın kilosunun düşüklüğünün sağlığı açısından
önemini kavrayamama
32 – A
Psödotümör serebri genç obez kadınların hastalığıdır. Yer kaplayan lezyon, ventriküler dilatasyon veya bilinç kaybı olmaksızın kafa içi basıncı yükselir. LP ile yüksek basıncın demonstrasyonu tanısal aynı zamanda da tedavinin bir parçasıdır.
www.tusem.com.tr
D) Hastanın vücut imajını yanlış değerlendirmesi
E) Vücut ağırlığının beklenen kilonun %85’nden daha
düşük olması
36
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
36 – A
40. Kliniğinde el ve ayak tabanlarında hiperkerotik lezyonlar
ve glans peniste ağrısız ülseri bulunan 32 yaşında erkek
hastanın şikayetlerinden 3 hafta önce ishalinin olduğu
öğrenilmiştir.
DSM-5’e göre amenore anoreksiya nervosa tanı kriterlerinden
çıkarılmıştır. Bunun en önemli nedeni oral kontraseptif kullanan hastalarda, gebelerde amenore görülmesi ve erkek hastalarda amenore gibi bir klinik durumun olmaması bu kriterin
kaldırılmasına neden olmuştur.
37. Aşağıdakilerden hangisi elektrokonvulzif terapi kontraendikasyonlarından biri değildir?
A) KİBAS
B) Aritmi
C) Feokromasitoma
D) Gebelik
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gut
B) Enteropatik artrit
C) Reiter sendromu
D) Psöriatik artrit
E) RA
40 – C
Keratoderma blanerojika ve circinate balanit Reiter sendromunda görülen klinik bulgulardır. Hastaların öyküsünde
çoğunlukla 2-3 hafta önce geçirilmiş GİS – GÜS enfeksiyonu
öyküsü bulunmaktadır.
E) Osteoporoz
37 – D
EKT’nin kontrendikasyonları;
41. Aşağıdakilerden hangisi kırık iyileşmesini negatif yönde
etkilemez?
•
KİBAS
•
Yakın zamanda geçirilmiş myokard infarktüsü
A) Kırık hattında fazla hareket
•
Aritmi
B) Kırık hattına elektrik stimulasyon
•
Kırık ihtimali olan osteoporoz gibi hastalıklar
•
Serebro vasküler hastalıklar
C) Denervasyon
•
Feokromastima, şiddetli hipertansiyondur
D) Enfeksiyon
E) Osteoporoz
Gebelik EKT için kontraendikasyon değildir.
41 – B
Kırık hattına uygulanan elektrik stimulasyon ve manyetik alan
tedavisi kırık iyileşmesini pozitif yönde etkiler.
38. Akut lateral epikondilit tedavisinde aşağıdaki tedavi modalitelerinden hangisinin kullanılması uygun değildir?
A) Buz uygulanması
B) Epikondilit bandı
C) Steroid enjeksiyonu
D) ESWT
42. Aşağıdakilerden hangisi psöriatik artritin radyolojik
bulgusu değildir?
E) NSAİİ
A)Sakroileit
B) Pencil – in cup görüntüsü
38 – D
C) Eklem aralığında genişleme
Ekstrakorporal şok dalga tedavisi ( ESWT ) kronik lateral epikondilit tedavisinde kullanılan bir tedavi yöntemidir. Akut lateral
epikondilitte hastanın ağrısını daha da arttıracağından ve inflamasyonun devam etmesi nedeniyle kullanılması uygun değildir.
D) Pannus formasyonu
E) Eklem aralığında daralma
42 – D
Psöriatik artrit psöriasis olgularında görülen cilt lezyonu olmaksızın da görülebilen seronegatif spondiloartropatilerden
biridir. Sakroiliak eklem tutulumu olabilir. Marjinal erozyon,
eklem aralığında destrüksiyona bağlı genişleme, ankiloza bağlı
daralma görülebilir ancak pannus formasyonu RA’da görülen
karakteristik bir bulgudur.
39. Aşağıdaki patolojilerden hangisi Lomber disk hernisi
kliniği ile benzerlik göstermez?
A) Sakroiliak eklem disfonksiyonu
B) Piriformis sendromu
C) Trokanterik bursit
43. Sistemik lupus eritamatozus kalpte en sık aşağıdaki patolojilerden hangisine neden olur?
D) Faset osteoartriti
E) İliotibial bant sendromu
A) Libman Sacks endokarditi
39 – E
B)Perikardit
İliotibial bant sendromu; İliotibial bandın lateral femoral kondile sürtünmesiyle diz lateralinde ağrı oluşturan bir tablodur.
Bel ve kalça ağrısı beklenen bir bulgu değildir.
D) Koroner arter trombozu
C) Myokardit
E) Antifosfolipid sendromu
37
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
43 – B
SLE’nin kardiyovasküler sistem bulguları
45 – B
Yenidoğan refleksleri
• Perikardit ( En sık!)
Refleks
Başlama
Tam olgunlaşma
Kaybolma
• Miyokardit
Yakalama
28 w
32 w
2-3 ay(elde)
10 ay (ayakta)
• İletim bozuklukları
• Libman-Sachs endokarditi (En özgün!)
• Koroner arter vasküliti ve trombozu
• Antifosfolipid antikoru sendromu, yaygın iskemik arter-ven
trombozu
28-32 w
37 w
3-6 ay
Emme
32 w
4ay-7 ay(uyku)
Arama
32 w
36 w
1 ay
Tonik boyun
35 w
1 ay
6-7 ay
Paraşüt
7-8 ay
10-11 ay
Ömür boyu
Basma ve otomatik yürüme refleksi ayak sırtı muayene masasına değdirildiğinde bacakta fleksiyon ve düz bir yüzeye getirildiğinde aynı bacakta ekstansiyon, diğer bacakta flaksiyon görülmesidir. Doğumdan 6. Haftaya dek alınır. 4-5.ayda kaybolur
44. Aşağıdakilerden hangisinin poliartiküler juvenil romatoid
artritte görülmesi beklenen bulgulardan birisi değildir?
A) Entezit Moro
B) Romatoid nodül
C) Atlantoaksiyal subluksasyon D) Mikrognadi
46. HIV enfeksiyonu olduğu bilinen bir annede aşağıdakilerden hangisi bebeğe virüsün geçişini azaltmak için
yapılması gerekenlerden birisi değildir?
E) Üveit
44 – A
RF(-) poliartiküler tip kızlarda erkeklerden 3 kat daha çok görülür. En sık 6-7 yaşlarında ortaya çıkar. Tüm JİA vakalarının
%10’undan azını teşkil eder. RF(+ )poliartiküler tip kızlarda erkeklerden 9 kat daha çok görülür. En sık 9-12 yaşlarında ortaya
çıkar. Tüm JİA vakalarının %30’unu oluşturur.
Tanı kriterleri:
• Hastalığın ilk 6 ayında ≥5 eklemde artrit olması; RF (-) olması.
• Hastalığın ilk 6 ayında ≥5 eklemde artrit olması; ilk 6 ayda
en az 3 ay arayla bakılan ≥ 2 testte RF(+) olması.
Üst ve alt ekstremiteleri tutar. Romatoid nodül genellikle RF
(+) tipte görülür. Mikrognadi temporomandibular eklem hastalığını düşündürtür. Servikal spinal tutulum boyun ekstansiyonunda azalma şeklinde ortaya çıkar. Atlantoaksiyal subluksasyon ve nörolojik sekel riski oluşturur. Kalça tutulumu müphemdir. Muayenede ağrılı ve azalmış hareketle ortaya çıkar.
ANA pozitifliği düşük orandadır. Nadiren üveit görülebilir.
Tendonun kemiğe yapışma yerinde şiddetli ağrı ve enflamasyon (entezit) sadece entezit ilişkili JİA tipinde görülür, başka
tiplerde bulunmaz.
A) Bebeğe anne sütü verilmemesi
B) Bebeğe doğar doğmaz tedavi başlanması
C) Anneye antiretroviral tedavi verilmesi
D) Doğumun spontan vajinal yolla yapılmasının sağlanması
E) Annenin viral yükünün doğum öncesi mümkün olan
en düşük düzeye indirilmesi
46 – D
Anneye gebelik süresince ve bebeğe doğumdan hemen sonra
retroviral tedavi (zidovudin) verilmesi, bebeğe anne sütü verilmemesi ve sezaryenle doğum bulaşı %90’a yakın oranda azaltır.
47. Aşağıdakilerden hangisi uzun süre total parenteral beslenen preterm bir bebeğin beklenen komplikasyonlardan birisi değildir?
B) Hiperlipidemi
C) Alkaloz
D) Hiperamonemi
E) Hiperlipidemi
47 – C
• Total parenteral nutrisyon (TPN): Enteral beslenme mümkün olmadığında TPN yeterli sıvı, kalori, aminoasit, elektrolit ve vitaminleri sağlayarak DDA bebeğin büyümesini sağlar.
Sıvı 2.5-3 g/dL aminoasit ve 10-15 g/dL glukoz içermelidir.
Perifer veni kullanılıyorsa glukoz konsantrasyonu 12.5 g/
dL’nin altında olmalıdır, santral ven kullanılırsa 25 g/dL’ye
kadar çıkılabilir. İV yağ emülsiyonları (%20 intralipid, 2.2
kcal/ml) ozmotik yükü artırmadan kalori sağlamak için verilebilir. 0.5 g/kg/gün intralipid esansiyel yağ asidi eksikliği
önlemek için yeterlidir. Trigliserid düzeyi normal kalırsa 3
gr/kg/güne kadar çıkılabilir. 100 kcal/kg/gün üzerinde kalori
sağlanması durumunda 15 g/kg/gün kilo alımı beklenebilir.
45. İlkel refleksler ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
yanlıştır?
A) Palmar yakalama refleksi 28. gebelik haftasında başlar, 2.-3. aya kadar sürer.
B) Arama refleksi 32. gebelik haftasında başlar, 8. aya
kadar belirgin devam eder.
C) Basma ve otomatik yürüme 4-5. ay civarında kaybolur.
D) Tonik boyun refleksi 35. gebelik haftasında başlar, 6.7. aya kadar devam eder.
E) Paraşüt refleksi 7.-8. ayda ortaya çıkar, tüm yaşam
boyu devam eder.
www.tusem.com.tr
A) Kolestatik sarılık
38
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
50. Üç yaşındaki bir hasta dehidratasyon nedeniyle yatırılıyor. Başvuru anında serum sodyum düzeyi 176 mEq/L,
potasyum düzeyi 3.6 mEq/L saptanmış ve sıvı replasmanına başlanmış. 24 saat sonra serum sodyum düzeyi 142
mEq/L, potasyum düzeyi 4.9 mEq/L olarak ölçülmüş.
• TPN komplikasyonları kateter ve sıvı içeriğinin metabolizmasıyla ilişkilidir. Santral ven infüzyonlarının en önemli
sorunu sepsisidir. En sık enfeksiyon ajanı koagülaz negatif
stafilokok (s. epidermidis). Tromboz, sıvı ekstravazasyonu
ve kateterin yer değiştirmesi gibi komplikasyonlar görülebilir. Periferal ven infüzyonları flebit, cilt soyulması ve
yüzeysel enfeksiyonlara yol açabilir. TPN’nin metabolik
komplikasyonları hiperglisemi, ozmotik diürez, dehidratasyon, hiperkloremik asidoz, azotemi, nefrokalsinoz, hipoglisemi (kazaen sıvının kesilmesine bağlı), hiperlipidemi, hipoksi ve hiperamonemiyi içerir. Uzun süre TPN gerektiren bebeklerde metabolik kemik hastalığı, kolestatik
sarılık ve karaciğer hastalığı gelişebilir.
A) Ventriküler taşikardi B) Akciğer ödemi
C) Kalp yetmezliği
B) Organofosfat
C) Salisilat D) Dijital
50 – D
Hipernatremi tedavisinde serum sodyum düzeyi saatte 0.5
mEq/L’den daha hızlı düşürülürse beyin ödemi ve buna bağlı
konvülsiyon gelişebilir.
51. Aşağıdaki immun yetmezliklerden hangisi yenidoğan
döneminde göbek bağının geç düşmesine neden olur?
A) Myeloperoksidaz eksikliği
B) Chediak-Higashi sendromu
E) Beta blokör ilaçlar
C) Alloimmun neonatal nötropeni
48 – B
Organofosfat entoksikasyonunda önce miyozis, konjonktival
konjesyon, ağrı ve siliyer spazm gibi oküler semptomlar, rinore, bronkospazm ve bronşial sekresyonlarda artış gibi solunum
semptomları başlar. Ayrıca bradikardi, hipotansiyon, kaslarda
eksitasyon, istemsiz gaita kaçırma, idrar kaçırma ve periferik nöropatide görülebilir.
D) Kronik granülamatöz hastalık
E) Ağır kombine immun yetmezlik
51 – C
Alloimmün Neonatal Nötropeni (ANN) Rh hemolitik hastalığına benzer olarak, bebeğin nötrofil antijenlerine karşı gelişen
maternal alloantikorların transplasental geçişi sonrasında ortaya çıkar. Semptomatik bebeklerde, yaşamın ilk iki haftasında
göbek kordonunun geç düşmesi, hafif deri enfeksiyonları, ateş,
pnömoni görülebilir; bunlar antibiyotik tedavisi ile iyileşir. Nötropeni genellikle ağırdır ve neonatal dönemde hastalık yapan
alışılmış etkenlerin neden olduğu enfeksiyonlar ve ateş buna
eşlik eder. Yaşamın 7. haftasında, bebeğin nötrofil sayısı genellikle normale döner; bu değişiklik, maternal antikorların bebeğin dolaşımında kalma süresini gösterir. Tedavi antibiyotikdir.
49. Hastane dışında tek başına temel yaşam desteği uygulanan 5 yaşındaki çocuk için kalp masajı ve suni solunum sayısı kaç olmalıdır?
D) Beyin ödemi
E) Paralitik ileus
48. Miyozis, sekresyon artışı ve bradikardi saptanan bir çocuğun aşağıdakilerden hangisiyle zehirlendiği düşünülmelidir?
A) Narkotik Bu hastada aşağıdaki komplikasyonlardan hangisi gözlenebilir?
Kalp masajı Suni solunum
A) 1 1
B) 2 1
C) 3 1
D) 4 1
E) 5 1
Ayrıca Lökosit adezyon defekti de göbek bağının geç düşmesine neden olabilen bir immun yetmezliktir.
52. Huzursuzluk, morarma ve çarpıntı şikâyetleriyle acil servise getirilen 6 aylık bir bebekte kalp hızı 224/dakika olarak saptanıyor. Elektrokardiyografide supraventriküler
taşikardi belirleniyor.
49 – E
Tek başına yapılan uygulamada Kalp masajı/Suni solunum sayısı oranı 8 yaş altında 5/1, 8 yaş üzerinde 15/2 olmalıdır.
Bu bebek için aşağıdakilerden hangisi uygun bir tedavi
değildir?
A) İntravenöz adenozin B) Vagal manevralar
Önemli bir noktada resüsitasyonu geciktireceği için tek kurtarıcının nabız kontrolü yapmaması gerekliliğidir. Bu durumda
dolaşım belirtileri siyanoz, solunum eforu, öksürük ve hareket
etme ile değerlendirilir.
C) Kardiyoversiyon D) İntravenöz verapamil
E) İntravenöz amiodaron
39
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
52 – D
54. Aşağıdaki kalıtsal metabolik hastalıkların hangisinde
karakteristik idrar kokusu yoktur?
• SVT en sık semptomatik taşiaritmidir. Aksesuar yoldan reentry (infantta en sık, ani başlar ani biter, vagal manevra ve
ilaca yanıt veriri), normal ileti yolundan (AV nod) reentry
(adolesanda sık) ya da ektopik otomasiteye(tüm çocuklukta
görülebilir, yavaş başlar yavaş biter, vagal manevra ve ilaca yanıt iyi değildir) bağlıdır. Enfeksiyon presipite edebilir,
Ebstein anomalilerde görülebilir. Birkaç saniye ya da saatler
sürebilir. Genellikle hız 180’i aşar ama 300’ü nadiren geçer.
A) Fenilketonüri
B) Propionik asidüri
C) Akçaağaç şurubu idrar hastalığı
D) İzovalerik asidemi
E) Tirozinemi tip I
54 – B
• Prekordial rahatsızlık, çarpıntı hissi olabilir. Atak 6-24 saati
aştığında infant hasta görünmeye başlar, kül rengi, huzursuz, irrite, takipneiktir ve hepatomegali gelişir. Ateş ve lökositoz olabilir. Hidrops fetalise yol açabilir.
ANORMAL KOKU İLE BİRLİKTE OLAN AMİNOASİT METABOLİZMA
BOZUKLUKLARI
Metabolizma bozukluğu
İdrar kokusu
Glutarik asidemi (tip 2)
Terli ayak, keskin
Hawkinsüri
Yüzme havuzu
3-Hidroksi
3-Metilglutarik Kedi idrarı
asidüri
İzovalerik asidemi
Terli ayak, keskin
Akçaağacı şurubu hastalığı
Akçaağacı şurubu, çemen
Haşlanmış lahana
Hipermetioninemi
Multiple karboksilaz eksikliği Erkek kedi idrarı
Oasthouse hastalığı
Şerbetçi otu
Fenilketonüri
Faremsi veya küflü
Trimetilaminüri
Kokmuş (çürümüş) balık
Tirozinemi
Haşlanmış lahana, kokmuş tereyağı
• Yenidoğanlarda tipik dar QRS vardır. SVT’de kalp hızı sabit,
sinüzal taşikardide ise vagal ve sempatik uyaranlarla değişkendir.
• İlk tedavi karotis masajı ve yüze buz uygulanmasıdır. Stabil
hastalarda IV Adenozin verilebilir, doz artırılarak yinelenebilir. Fenilefrin, edrofonyum, kinidin, prokainamid, propranolol kullanılabilir. Verapamil 1 yaş altında kullanılmamalıdır. Büyüklerde Verapamil (beta blokör ve kinidinle
birlikte kullanılırsa AV blok yapabilir!) başlangıçta denenebilir. Ağır KY’ ne gidiyorsa senkronize DC kardiyoversiyon
başlangıçta önerilir. Dirençli taşikardide flecainide, propafenon, sotalol ve amiodaron kullanılabilir.
55. Aşağıdakilerden hangisi hemorajik sistite neden olmaz?
• Kronik tedavide aksesuar yol olmayanlarda digoksin ve
propranolol ana tedavidir(Oysa Digoksin ventriküler taşikardide ventriküler fibrilasyona yol açabilir!). Aksesuar
yolun radiofrekans ablasyonu mümkündür. Kardiak fonksiyonlar günler haftalar içinde normale dönebilir. İlk 3-4
ayda olan SVTlerde rekürrens geç yaşlara göre daha düşüktür.
B) Siklofosfamid
C) Radyasyon
D) Ağır egzersiz
E) Amiloidoz
55 – D
HEMATÜRİNİN ALT ÜRİNER SİSTEM KAYNAKLI NEDENLERİ
1-Sistit ve Üretrit: Gross ya da mikroskopik hematüri mesanenin
bakteriyel, mikobakteriyel ya da viral infeksiyonlarıyla olabilir.
Ureaplasma ya da Klamidya etkense kültür genellikle negatiftir.
53. Aşağıdaki konjenital kalp hastalıklarından hangisi yenidoğan döneminde siyanoza neden olmaz?
2-Hemorajik Sistit: Gros hematüri ve dizüri vardır. Hb’i düşürebilir.
Kimyasal toksinler(siklofosfamid, penisilinler, busulfan, thiotepa,
boyalar, insektisidler), Virüsler(adenovirus tip 11 and 21, polyoma
BK virus, influenza A), Radyasyon, Amiloidoz sonucu olabilir.
A) Büyük arterlerin L-transpozisyonu
B) Fallot tetralojisi
C) Pulmoner stenozla birlikte tek ventrikül
3-Ağır egzersiz: 48 saatte düzelen benign bir durumdur.
D) Triküspid atrezisi
E) Trunkus arteriozus
56. Aşağıdakilerden hangisi renal tübüler asidoz tiplerinde
gözlenen bulgulardan biri değildir?
53 – A
Büyük arterlerin L-transpozisyonunda sağ atriyum sol ventriküle, sol atriyum sağ ventriküle (ventriküler inversiyon) (AV
diskordans) bağlıdır. AV kapaklar da ventriküllerle birlikte
yerdeğiştirmiştir. Pulmoner arter sol ventrikülden, aorta sağ
ventrikülden çıkar . Bu çift inversiyon, desatüre sağ atriyal kanın AClere ulaşarak oksijene olmasını sağlar. Siyanoz yoktur.
www.tusem.com.tr
A) Adenovirus A) Tip IV te hiperkalemi
B) Proksimal tipte nefrokalsinozis
C) Distal tipte hiperkalsiüri
D) Tüm renal tübüler asidoz tiplerinde büyüme geriliği
E) Proksimal tipte poliüri, polidipsi
40
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
56 – B
58. Çocukluk çağı akut lenfoblastik lösemisinde, aşağıdaki
bulgulardan hangisi iyi prognoz göstergesidir?
Tip IV RTA bozulmuş aldosteron üretimi veya yanıtsızlık sonucu hiperkalemik hiperkloremik non-anyon gap metabolik asidozla gider.
A) Tanı sırasında hastanın 6 aylıktan küçük olması
B) Lökosit sayısı > 100 000/mm3 olması
Distal RTA ‘da hiperkalsiüri genellikle vardır. Kronik metabolik
asidoz üriner sitrat atılımını bozar. Tübüllerde kalsiyum birikimi artıp nefrokalsinozis, nefrolithiazis gelişir.
C) Blastlarının CD10 pozitif olması
D) t(4;11) bulunması
E) İndüksiyon tedavisine cevabın yavaş olması
Tüm RTA’da poliüri, polidipsi, dehidratasyon ve büyüme geriliği ortak klinik bulgulardır.
58 – C
Proksimal RTA’da idrar asidik olduğundan dolayı hiperkalsüri,
nefrokalsinozis ve nefrolithiasis görülmez.
ALL’de prognoz faktörleri
FAKTÖR
Tedaviye yanıt
Yaş
İYİ
Hızlı (< 1ay remisyon)
1-10 yaş
Lökosit sayısı (tanı sırasında) < 50 bin/mm3
İmmunfenotip
Erken pre-B (CD 10 +)
Kromozomal anomaliler
Hiperdiploidi
TEL-AML 1= t(12;21)
Trizomi 4,10, 17
57. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi baş büyüklüğü ile birlikte değildir?
A) Rikets
MSS tutulumu
Cinsiyet
Organomegali
Mediastinal kitle
B) Canavan hastalığı
C) Alexander hastalığı
D) Seckel sendromu
(-)
kız
(-)
(-)
KÖTÜ
Yavaş (> 1ay )
< 1yaş, > 10 yaş
> 50 bin/mm3
T hücreli
Hipodiploidi
=
MLL-AF4
t(4;11)
BCR-ABL= t(9;22)
(+)
erkek
(+)
(+)
E) Akondroplazi
59. Sabah okula giderken sağlıklı olan 6 yaşındaki bir erkek
çocuk akşam üzeri 39-40 °C ye çıkan ateş, solunum zorluğu, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, salya akması yakınmalarıyla ve boynu hiperekstansiyonda hastaneye getiriliyor.
57 – D
Mikrosefali nedenleri
Primer (Genetik)
Familial mikrosefali
Sendromlar
Down
Edward
Cri-du-chat
Cornelia de Lange
Rubinstein Taybi
Smith-Lemli-Opitz
Seckel
Fanconi
Makrosefali nedenleri
Ailevi
Hidrosefali
İntrakranial yer kaplayan lezyonlar
Makrokrani
Kronik anemiler
Rikets
Kleidokranial dizostoz
Epifizyal displazi
Osteogenezis imperfecta
Sekonder (Genetik Olmayan)
Radyasyon
Konjenital enfeksiyonlar: CMV,
Rubella, Toxoplazmosis
Fetal alkol sendromu
Fetal hidantoin sendromu
Menejit-ensefalit
Malnütrisyon
Maternal diabet
Maternal Hiperfenialaninemi
Hipoksik iskemik ensefalopati
Hipertermi
İnspiratuvar solunum zorluğu olan bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Larengotrakeit B) Akut epiglottit
C) Larengeal yabancı cisim
D) Anjiyoödem
E) Vokal kord disfonksiyonu
59 – B
Epiglottit akut olarak fulminan yüksek ateş, boğaz ağrısı, dispne, hızla ilerleyen respiratuvar obstrüksiyonla karakterizedir.
Başlangıçta solunum sıkıntısı olmayabilir. Tablo saatler içinde
ilerler. Daha önce sağlıklı olan bir çocukta birden ateş ve boğaz
ağrısı başlar. Saatler içinde hasta toksik görünür, yutma güçleşir ve solunum zorlaşır. Ağızdan salya akar ve solunum yolunu
açık tutmak için boyun hiperekstansiyondadır. Hasta tripod
pozisyonunu alabilir. Tablo siyanoz ve komaya ilerleyebilir. Stridor geç bulgudur ve hava yolunun neredeyse kapanmak üzere
olduğunu gösterir. Havlar tarzda öksürük çok nadirdir.
Megalensefali
Anatomik Megalensefaliler
Nörokutan displaziler
Ganglionöroma
Akondroplazi
Serebral jigantizm
Familyal Megalensefali (OD)
Metabolik Megalensefaliler
Alexander hastalığı
Canavan hastalığı
Gangliosidozis
Globoid lökodistrofi
Metakromatik lökodistrofi
Mukopolisakkaridozlar
Maple syrup urine hastalığı
Tanı çilek kırmızısı, şiş epiglotun laringoskop ile görülmesiyle konur. Yan boyun grafisinde “baş parmak (thumb)” işareti vardır.
Tedavide respiratuvar distresin şiddetine bakmadan hava yolu
(entübasyon, trakeostomi) açılmalıdır.
41
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
60. Çocuk cinsel istismarı ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
dir. Korunmak için şölasyon yapılır ancak onun da sağırlık,
periferik nöropati ve gelişme geriliği yan etkileri vardır.
• Endokrin ve kardiyak bozukluklar genellikle transfüzyona
bağlı aşırı demir depolanmasına bağlıdır. Hipotiroidi, hipogonadotropik hipogonadizm, GH eksikliği, hipoparatiroidi ve diabet endokrin komplikasyonlardır. Kardiyak
komplikasyonlar (inatçı aritmiler, konjestif yetmezlik) terminal olaylardır ve ölümün en sık nedenidir.
A) Tacizciler sıklıkla çocuğun tanımadığı kişilerdir.
B) Özürlü çocuklar cinsel tacize daha az uğrarlar.
C) Tacizciler çocuğa sıklıkla şiddette uygularlar.
D) Daha önce tacize uğrayan çocuklar tacize daha sık
uğrarlar.
E) Cinsel istismar öz babalarda üvey babalardan 5 kat
daha sıktır.
62. Spontan intrakranial kanama nedeniyle getirilen 6 aylık bir bebekte yapılan laboratuvar testlerinde yalnızca
protrombin zamanında artma saptanmıştır.
60 – D
• Cinsel istismar bildirimlerinin son yıllarda giderek artması
cinsel istismar olaylarının artması değil cinsel istismar bildirimlerinin artması sonucudur.
• Cinsel tacizciler genellikle çocukların aile üyeleri veya akraba olmayan tanıdık kişilerdir. Yabancı birisi tarafından
taciz düşük olasılıklı bir durumdur. Tacizcilerin %95-98’i
erkektir. Ancak kadın tacizcilerin sayısı tahmin edilenden
daha fazla olabilir. Tacizciler arasında üveybabaların özbabalara göre 5 katı kadar daha fazla bir oranı vardır.
• Cinsel tacizde şiddet sık görülen bir durum değildir.
• Cinsel tacize daha sık uğrayan çocuklar;
Daha önce tacize uğrayan çocuklar
Ebeveynleri boşanmış çocuklar
Ebeveynleri ilaç bağımlısı olan çocuklar
Ebeveynleri tarafından sevilmeyen ve istenmeyen çocuklar
Özürlü çocuklar
B) Faktör II
C) Faktör V
D) Faktör VII
62 – D
Faktör VII eksikliği spontan intrakranial kanama ve sık mukokütanöz kanama olan nadir bir bozukluktur. PT uzar, PTT normaldir.
63. Deoksiribonükleik asitte (DNA) üçlü tekrar dizilerinin
artışı sonucunda ortaya çıkan hastalık aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Ataksi-telanjiektazi B) Prader-Willi sendromu
C) Friedreich ataksisi
D) von Hippel-Lindau hastalığı
E) Fanconi aplastik anemisi
63 – C
Tandem repeat (sıralı tekrarlayan) DNA dizileri: Bazı genler
identik triplet (eş üçlü) tekrarlarından uzun seriler (örneğin CGG
tripletleri: CGGCGGCGGCGG…) içerir. Bu olgularda gen inaktif
hale gelir ve kodlanan protein ya çok eksiktir ya da hiç üretilmez.
B) Adrenal yetmezlik
Triplet tekrarı olan genetik hastalıklar
C) Hepatik komplikasyonlar D) Çoklu organ yetmezliği
Fragil X
Huntington hastalığı
Friedreich ataksisi
Miyotonik distrofi
Spinal-bulbar muskuler atrofi
Spinoserebellar ataksi
Dentatorubral-pallidoluysian atrofi
E) Enfeksiyon 61 – A
• Talasemi majorda 2 ay-2 yaş arasında transfüzyon ihtiyacı
başlar. Transfüzyon öncesi infantta yorgunluk, iştahsızlık
ve letarji gelişir. Ciddi vakalarda klasik başlangıç bulguları
talasemik yüz (maksiller hiperplazi, dişlerde maloklüzyon,
burun kökü basıklığı, frontal bossing), patolojik kemik kırıkları, belirgin hepatosplenomegali ve kaşeksidir. Büyük
hastalarda dalak o kadar genişler ki mekanik rahatsızlığa ve
sekonder hipersplenizme neden olur. Solukluk, hemosideroz ve sarılık yeşilimsi kahverengi cilt rengine neden olur.
• Kronik hemolizden dolayı GİS’ten demir emilimi artarki
buda toksiteye neden olur. Transfüzyon tedavisi ile bir çok
klinik bulgunun sıklığı ve ciddiyeti azalır ancak transfüzyonun oluşturduğu demir yükü bu hastalarda major problemwww.tusem.com.tr
A) Faktör I E) Faktör X
61. Beta talasemi majorlu hastalarda en sık aşağıdaki komplikasyonlardan hangisine bağlı olarak ölüm gözlenir?
A) Kardiyomiyopati Bu bebekte aşağıdaki faktörlerin hangisinde eksiklik olduğu düşünülmelidir?
64. Meckel divertikülü ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Tanısında kolonoskopi önemlidir.
B) Görülme sıklığı süt çocuğu çağında % 2-3 kadardır.
C) Ağrısız rektal kanama atakları ile karakterizedir.
D) Semptomatik olgunun tedavisi cerrahidir.
E) Semptomlar çoğunlukla ektopik gastrik mukoza içermesine bağlıdır.
42
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
64 – A
• MD tüm bebekleri % 2-3 ‘ünde görülen en sık konjenital
GİS anomalisidir. Tipik MD ileoçekal valvden yaklaşık 5075 cm uzakta, antimezenterik kenarda ileumun 3-6 cm
dışa doğru cepleşmesidir.
66 – E
Boğmaca aşı kontrendikasyonları
Karma aşıyı takiben ortaya çıkan aşağıdaki bulgular bundan
sonraki aşıda boğmaca aşısı için kontrendikasyondur:
Derhal ortaya çıkan anaflaktik reaksiyon: Hangi antijenin
sorumlu olduğu kesin olarak bilinmediğinden, DTP veya
DTaP’deki üç aşı bileşeni ile uygulanmamalıdır. Kombinasyondan boğmaca (Pertussis) çıkarılmalıdır
Yedi gün içerisinde ortaya çıkan ensefalopati: Bilinçte
önemli değişiklikler, ya da birkaç saatten uzun sürüp 24
saat içinde iyileşmeyen jeneralize ya da fokal konvulsiyonlar gibi belirtiler veren, başka bir nedenle açıklanamayan
merkezi sinir sistemi hastalığı olarak tanımlanır.
Eskiden kontrendikasyon olarak kabul edilen aşağıdaki
durumlar kontrendikasyon olmaktan çıkarılmış, sadece
dikkatli olunmasını gerektirmektedir. Bu durumlarda aselüler boğmaca aşısı yapılmalıdır.
1. DTP veya DTaP yapıldıktan sonra üç gün içerisinde ortaya
çıkan ateşli ya da ateşsiz konvulsiyon
2. 48 saat içerisinde üç saat veya daha uzun süren inatçı, şiddetli, yatıştırılamayan ağlama, çığlık atma
3. 48 saat içerisinde kollaps veya şoka benzer durum
4. 48 saat içerisinde başka bir nedenle açıklanamayan 40.5
C’ye kadar yükselen ateş.
• MD ‘nin semptomları genellikle hayatın ilk 2 yılında ortaya çıkar. Semptomatik MD’nin çoğunluğu asit salgılayan
ektopik mukoza ile kaplı olup, komşu ileum mukozasının
ülserasyonu ile aralıklı ağrısız rektal kanamaya sebep olur.
• Daha nadiren, MD kısmi veya tam barsak obstriksüyonuna
yol açabilir. Bu obstriksüyonun en sık mekanizması divertikülün intusepsiyon için başlangıç noktası olarak rol oynamasıdır.
• MD bazen inflame hale gelebilir (divertikülit) ve akut
apendisite benzer. Divertikülit perforasyon ve peritonite
yol açabilir. Divertikülit ortalama 8 yaşında görülür.
• Bebek veya çocuk ciddi ağrısız rektal kanama ile başvurur
ise MD varlığından kuşkulanılmalıdır. MD ‘nin doğrulanması güç olabilir. Teknesyum-99m perteknetat ile İV radyonüklit meckel sintigrafisi en duyarlı çalışmadır.
• Semptomatik MD ‘nin tedavisi cerrahi ekzisyondur.
65. Direkt hiperbilirübinemi, üçgen yüz görünümü ve pulmoner stenozu olan bir bebekte yapılan karaciğer biyopsisinde intrahepatik safra yolları azlığı saptanıyor.
Bu bebek için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Down sendromu
B) Alagille sendromu
C) Zellweger sendromu
D) Konjenital Rubella sendromu
E) Byler sendromu
67. İshale neden olan aşağıdaki bakterilerden hangisi karşısında verilen bağırsak dışı durumla ilişkili değildir?
65 – B
Alagille sendromu (arteriohepatik displazi) : İntrahepatik
safra kanalı azlığının en sık sebebidir. Hepatik histolojinin seri
değerlendirmesi çoğu kez safra kanallarının ilerleyici yıkımını
gösterir. Klinik bulguları arasında atipik yüz görünümü (geniş
alın, derin geniş aralıklı gözler, uzun düz burun, ve az gelişmiş
mandibula), göz anormallikleri (posterior embryotokson),
kardiyovasküler anormallikler (genellikle periferal pulmoner
stenoz, bazen Fallot tetralojisi), vertebra defektleri (kelebek
vertebra), tubulointersitisyel nefropati ve gelişme geriliği yer
alır. Uzun süreli prognozu iyidir. Ancak tedavi edilmezse, hastaların kaşıntı, yüksek kolesterol düzeyleri ile birlikte ksantomları ve vitamin E eksikliğinin nörolojik komplikasyonları olabilir.
Bakteri Bağırsak dışı durum
A) Shigella IgA nefropatisi
B) Yersinia
Hemolitik anemi
C) Salmonella Eritema nodosum
D) Cryptosporidium Reaktif artrit
E) Campylobacter Guillain-Barré sendromu
67 – A
Enterik patojenlerin immün aracılı ekstraintestinal bulguları
Bulgu
İlişkili Enterik Patojen
Reaktif artrit Salmonella, Şigella, Yersinia, Campylobacter,
Cryptosporidium, C. Difficile
Guillain-Barre
Campylobacter
Glomerülonefrit
Şigella, Campylobacter, Yersinia
IgA nefropatisi
Campylobacter
Eritema nodozum
Yersinia, Campylobacter, Salmonella
Hemolitik anemiler Campylobacter, Yersinia
HÜS
S. dysenteria 1, E. Coli O157:H7, diğer.
66. Aşağıdakilerden hangisinin varlığında boğmaca komponenti içeren aşı yapılmaz?
A) Bir önceki boğmaca içeren aşıdan sonraki 24 saat
içerisinde 39 °C ye varan ateş öyküsü
B) Ailede boğmaca aşısı sonrası konvülsiyon öyküsü
C) Korpus kallozum agenezisinin gösterilmesi
D) Febril konvülsiyon öyküsü
E) Bir önceki boğmaca aşısından sonra ensefalopati geliştirme öyküsü
43
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
68. Boy kısalığı nedeniyle getirilen 10 yaşında bir kız çocuğun boyu 3. persentilin altında, kemik yaşı 8, büyüme
hızı ve ebeveyn boyları normal sınırlarda saptanmıştır.
septörlerin aktivasyonuna bağlı birçok glandın otonom hiperfonksiyonu (periferal PP, hipertiroidizm, Cushing sendromu,
akromegali veya jigantizm) ile karakterizedir. Gland dışı en sık
rikets veya osteomalaziye yol açan fosfatüri görülür. Kardiyovasküler ve hepatik tutulum nadirdir.
Bu hastada öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
PP çoğunlukla kızlarda tanımlanmıştır. Etkilenen kızlarda ortalama başvuru yaşı 3 tür, ancak vajinal kanama 4 aylık, sekonder seks özellikleri 6 aylık kadar erken meydana gelebilir.
LH ve FSH düzeyleri supresedir, GnRH uyarısına yanıt yoktur.
E2 düzeyleri normalden aşırı yükseğe (>900 pg/ml) değişebilir.
Overlerde asimetrik büyüme olur. Direngen E2 sekresyonu
olan kızlarda, östrojen sentezinin son basamağı ile etkileşen
aromataz inhibitörleri (testolacton, letrozole, anastrozole)
veya anti-östrojenler (tamoksifen) tedavide kullanılabilir.
A) Büyüme hormonu eksikliği
B) Turner sendromu
C) Yapısal boy kısalığı
D) Ailesel boy kısalığı
E) Sistemik bir hastalığa bağlı boy kısalığı
68 – C
Konstitüsyonel boy kısalığı (ve puberte gecikmesi):
• Doğum tartı ve boyları normaldir; büyüme ilk 4–12 ay normaldir.
• 3–4 yaşa kadar büyüme yavaşlar ve boy 3 persentilin altına
düşer.
• Puberteye kadar 3. persentil altında, büyüme eğrisine parelel ilerlerler.
• Puberte gecikir ve puberte başladıktan sonra büyüme hızlanır.
• Nihai boyları normaldir.
• Kemik yaşları 2–4 yıl geridir. (TY>BY=KY)
• Genellikle erkek çocuklarda görülür.
• Ailede benzer gecikme öyküsü %60-90 bulunur.
• Erkeklerde puberte gecikmesinin en sık nedeni yapısal gecikmedir. 14 yaşından sonra, puberte gecikmesi 2 yıldan
fazla olan erkeklerde puberteyi hızlandırmak için kısa süre
testosteron verilebilir. Yapısal gecikmesi olan çocukları izole
hipogonadotropik hipogonadizmi olan hastalardan ayırmak
güç olabilir. Hipogonadizmi olan hastalar spontan veya testosteron uygulaması sonrası puberte başlatamazlar.
70. Kseroftalmi aşağıdaki vitaminlerden hangisinin eksikliğinde gözlenir?
B) Vitamin B1
C) Vitamin B6 D) Vitamin C
E) Vitamin E
70 – A
A Vitamini Eksiklik Belirtileri:
• Göz bozuklukları
-Gece körlüğü (İLK BULGU!!)
-Xerosis konjunktiva
-Xerosis kornea
-Keratomalazi
-BİTOT Lekesi
-Foliküler hiperkeratoz
-Fotofobi
• Fiziksel ve mental gelişim geriliği
• Anemi ve HSM
• Epitelyum bozuklukları
-Ciltte kuruluk
-FOLİKÜLER HİPERKERATOZ
-AKNE
-CİLTTE ERKEN YAŞLILIK
• Üriner epitelyum metaplazisi, piyüri, hematüri
• Enfeksiyonlara direnç azalması
• KİBAS (PTC)
• Kemik ve diş mine yapımında yetersizlik
69. Vajinal kanama ve meme dokusunda büyüme nedeniyle
getirilen 5 yaşındaki kız çocukta, hiperpigmente cilt lekesi ve uzun kemiklerde deformasyon saptanmıştır.
A) Vitamin A Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Laurence-Moon-Biedl sendromu
B) Nörofibromatozis
C) Tüberoskleroz
71. Astım öngörü indeksine göre, aşağıdaki kriterlerden
hangisi küçük çocuklardaki astımın ilkokul ve sonrasında da devam edeceğini belirlemede kullanılmaz?
D) Kallmann sendromu
E) McCune Albright sendromu
69 – E
McCUNE-ALBRIGHT SENDROMU (Puberte Prekoks, Poliostotik Fibröz Displazi, Anormal Pigmentasyon)
A) Anne veya babada astım
B) Çocukta atopik egzema
C) Serum total IgE düzeyi
Endokrin disfonksiyona yamalı cilt pigmentasyonu ve iskeletin fibröz displazisinin eşlik ettiği bir sendromdur. cAMP
bağımlı mekanizma ile çalışan ACTH, TSH, FSH, LH ve BH rewww.tusem.com.tr
D) Çocukta allerjik nezle
E) Soğuk algınlığı olmadan wheezing
44
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
71 – C
73 – B
Küçük çocuklarda Astım Tahmin İndeksi
Major kriterler
Ailede astım
Egzema
İnhale alerjen sensitizasyonu
Kolorektal kanserde
adenom-karsinom sekansında meydana gelen
mutasyonlar aşağıda
gösterilmiştir:
Minör kriterler
Alerjik rinit
Soğuk dışında wheezing
Eozinofili > %4
Gıda alerjen sensitizasyonu
Erken çocuklukta ≥3 wheezing + 1 Major veya 2 Minör bulgu varlığı geç çocuklukta 77% Persistan ASTIM gelişeceği anlamına gelir.
Bu mutasyonlardan K-ras
onkogen mukatsyonudur
ve aktivasyon sonucu
oluşur. Diğerleri ise tümör
supresör genlerdir ve
inaktivasyona neden olur.
72. Çocuklarda, ev ortamında en sık aşağıdakilerden hangisi anafilaksiye neden olur?
A) Egzersiz B) Lateks
C) Besinler D) İlaçlar
E) İdyopatik
72 – C
74. Rektum kanserlerinde tümörün çevreye yayılımının ve
rektum çevresindeki lenf nodlarının değerlendirilmesinde en önemli tetkik aşağıdakilerden hangisidir?
Çocuklarda en sık neden gıdalar, 2. neden ilaçlar, 3. neden arı
sokmasıdır.
Erişkinde en sık neden ilaçlar, 2.sık neden gıdalar, 3. en sık neden arı sokmasıdır.
Hastanede en sık neden lateks ve antibiyotiklerdir.
Anafilaktoid reaksiyon etyolojisi
Hastane
Lateks
İlaçlar
Antibiyotikler (iv)
İVİG
Radyokontrast madde
Hastane dışı
Gıda(fıstık, kabuklu deniz
ürünleri, fındık, süt,
yumurta, balık vb)
Böcek sokması (arı)
Oral ilaçlar
Egzersiz
İdiopatik
Medikasyon ve fiziksel faktörler
Morfin
Egzersiz
Soğuk
Lökotrien metabolizma bozukluğu
Aspirin
NSAİ
İmmun agregatlar ve kompleman
aktivasyonu
Kan ve kan ürünleri
Olası kompleman aktivasyonu
Radyokontrast maddeler
Diyaliz filtreleri
B) Abdominal BT
C) Rektoskopi
D) Pelvik MR
E) Endorektal USG
Anafilaksi ve anafilaktoid reaksiyon nedenleri
Anafilaksi etyolojisi
A) Abdominal USG
74 – E
Kolorektal malignitelerin değerlendirilmesinde abdominal
USG’nin yeri yoktur. Buna karşın T ve N evrelerinin saptanmasında endorektal USG en başarılı tetkiktir.
75. Pankreasın adacık hücre kökenli tümörlerinden hangisinin malignite olasılığı en düşüktür?
A) Pankreatik gastrinoma B)Somatostatinoma
C) Glukagonoma
D)Duodenal gastrinoma
E) İnsülinoma
75 – E
İnsülinoma en sık görülen adacık hücre tümörüdür. Beta hücrelerinden köken alır. Klinikte Whipple triadına yol açar (Açlıkla ortaya çıkan hipoglisemi bulguları, semptomlar sırasına
KŞ<50 mg/dl, glukoz verilmesi ile semptomların gerilemesi).
%10 malign, %10 multiple, %10 MEN-1 sendromu ile birliktedir. % 90 soliter benign adenomdur.
73. Aşağıdakilerden hangisi kolorektal kanser gelişimine
yol açar?
A) APC gen aktivasyonu
76. Distal kolon ve rektumdaki karsinoid tümörlerin en sık
kendini gösterme şekli aşağıdakilerden hangisidir?
B) K-ras gen aktivasyonu
C) DCC gen aktivasyonu
A) Siyanoz B) Hipertansiyon
D) p53 gen aktivasyonu
C) Astım
D) Submukozada nodül
E) BRCA-2 gen aktivasyonu
E) Diyare
45
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
76 – D
79 – E
Akut pankreatit gelişiminden sorumlu faktörler:
• Safra taşları (en sık neden)
• Alkol
• İlaçlar: (Diüretikler, 5-ASA, 6-merkaptopürin, azathiopurine, estrojen, steroid, sülfonamidler, valproik asit, TMPSMX, tetrasiklin, asetaminofen, alfa-metil-dopa, INH,
L-asparaginase, procainamide, sulfasalazin, NSAİİ, salisilatlar, metranidazol, ACE inhibitörleri..)
• Travma
• ERKP
• Hiperkalsemi (hiperparatiroidi)
• Malnutrisyon, hiperlipidemi
• Duktal obstrüksiyon: Pankreas divisium, duodenal tümörler, striktürler, penetran duodenum ülserleri, Ascaris, Clonorchis
• İnfeksiyonlar: Kabakulak, Coxsackie B, Mycoplasma pneumonia, HIV, salmonella, shigella, hemorajk E.coli
• Akrep ve yılan zehiri
• İskemi-hipoperfüzyon
• Herediter – otoimmün pankreatit, kistik fibrozis
• Vaskülitler: SLE, PAN..
• İdiyopatik
Distal kolon ve rektuma yerleşen karsinoid tümörler vazoaktif
amin salgılamazlar ve bu nedenle karaciğer metastazı yapsalar
bile karsinoid sendroma neden olmazlar. En sık prezentasyon
submukozada büyüyen bir nodüldür.
77. Karaciğer amebik apsesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
A) Genellikle sağ lob tutulur.
B) Genellikle soliter lezyondur.
C) Genellikle kadınlarda izlenir.
D) Genellikle 20-40 yaş grubunda izlenir.
E) Genellikle sarılık yoktur. 77 – C
Amebik karaciğer apseleri erkeklerde kadınlara göre 10 kat daha
sık gözlenir. Genellikle sağ lobu tutan soliter lezyonlardır. Karaciğer fonksiyon testleri genellikle korunur ve sarılık ortaya çıkmaz.
78. Kırk yaşındaki bir kadın hasta göğüs ağrısı ve disfaji
şikâyetleriyle başvuruyor. Çekilen özofagus grafisi normal
olarak görülüyor. Özofagus manometrisinde gövdede eş
zamanlı multiple yüksek amplitüdlü kasılmalar ve alt özofagus sfinkter basıncının normal olduğu saptanıyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
80. Otuz beş yaşında bir kadın hasta akut karın ve hemorajik şok tablosu nedeniyle acil servise başvuruyor. Öyküsünde olay öncesinde karın travmasının bulunmadığı
öğreniliyor. Hastanın 20 yaşından beri oral kontraseptif
kullandığı öğreniliyor. Çekilen abdominal tomografide
karında yaygın sıvı ve karaciğer segment 6 da kontrastlanma gösteren lezyon saptanıyor.
A) Fındık kıran (nutcracker) özofagus
B) Diffüz özofagus spazmı
C) Akalazya
D) Skleroderma
E) Reflü özofajit
78 – B
Akalazyada primer patoloji peristaltizm ile senkron çalışan
AÖS relaksasyon bozukluğudur. Ösefagusun tümünde yada
düz kas ihtiva eden 2/3 distal kısımda aperistaltizm gelişir. Monometrik çalışmada özofagus gövdesi aperistaltik, AÖS basıncı
ise artmıştır ve relaksasyon olmaz. Difüz özofagus spazmında
ise AÖS basıncı normaldir. Özofagus gövdesinde yüksek amplitüdlü simultane ve tekrarlayıcı kasılmalar gözlenir. Özofagus
grafisinde tirbüşon özofaguıs görülebilir. Hastalar genellikle
göğüs ağrısı şikayeti ile kardiyolojiş polikliniğine başvurur.
A) Karaciğer tümör rüptürü
B) Hepatik adenom rüptürü
C) Fokal nodüler hiperplazi rüptürü
D) Karaciğer hemanjiyom rüptürü
E) Safra yolu hamartomu rüptürü
80 – B
Karaciğerde saptanan lezyonlar içinde spontan yada gebelik
sırasında rüptür riski en yüksek olan karaciğer adenomudur.
Adenom gelişimi için en önemli risk faktörü uzun süreli OK
kullanılmasıdır. Özellikle 4 cm’nin üzerinde rüptür ve malign
trnsformasyon riski taşır. FNH’nin OK kullanımı ile bir ilişkisi
gösterilememiştir. Spontan rüptür ve malignite gelişmez. Hemanjiyomlarda 10 cm çapın üzerinde rüptür riski vardır ancak
bu risk adenoma göre çok daha düşüktür.
79. Aşağıdakilerden hangisi pankreatit gelişmesinden sorumlu faktörlerden değildir?
A) Hiperlipidemi
B) Kolelitiazis
C) İskemi
D) Travma
E) Hipokalsemi
www.tusem.com.tr
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
46
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
81. Aşağıdakilerden hangisi beslenme desteği ihtiyacı olan
hastada TPN uygulaması için bir endikasyon değildir?
83 – D
Hiperdinamik (erken-sıcak-normovolemik) dönem:
Endotoksin iNOS enzimini uyararak nitrik oksit salınımına neden olur. NO çok potent vazodilatördür. Yaygın vazodilatasyon
nedeniyle sistemik vasküler direnç (SVD) düşer. Septik şok gelişiminde en erken hemodinamik değişikliktir.
A) Kısa barsak sendromu B) Üst GİS obstrüksiyonu
C) Kafa Travması
D) Radyasyon enteriti
E) Gastrointestinal fistül
81 – C
TPN endikasyonları:
1. Kısa barsak sendromu
2. Yüksek debili enterik fistüller
3. Major ameliyat sonrasında uzamış paralitik ileus, multiple
travma, açık karın
4. Malabsorbsiyon: Sprue, hipoproteinemi, pankreas yetmezliği, Crohn, ÜK
5. SVO, psikojenik kusma, anoreksia nervosa
6. Cerrahi öncesinde beslenme desteği gereken ve oral alamayan malign hastalar
7. Uzun süre hiperkatobolizmanın devam ettiği (yanık, travma, çoklu kırıklar) ve enteral beslenmenin mümkün olmadığı hastalar
Septik şokta gelişen hipotansiyonun nedeni SVD’in düşmesidir.
Atım hacmi azalır, miyokard depresyonu ve negatif inotropik etki
Kalp debisi normal yada artmış
Cilt sıcak, pembe ve kuru
Hipotansiyon ve taşikardi
Nabız basıncı normaldir
Takipne (hiperventilasyon → resp. alkaloz)
Arteriyo-venöz şantlar açılır → A-V O2 farkı azalır, mikst venöz oksijen satürasyonu artar
İdrar miktarı normal, artmış yada azalmış olabilir
84. Yanıklı hastalarda gelişen öldürücü yara yeri enfeksiyonlarından sorumlu ajan aşağıdakilerden hangisidir ?
82. Aşağıdaki durumlardan hangisi Adult Respiratuar Distress Sendromu (ARDS)’nun göstergelerinden biridir?
A) Hipoksi ile birlikte hiperkarbi
A) Staf. Aureus
B) Pseudomonas aeruginosa
C) Candida
D) Streptokoklar
E) Proteus
B) Hipoksi ile birlikte hipokarbi
84 – B
C) Pulmoner kompliansda artma
Yanıktaki en önemli mortalite nedeni enfeksiyondur.
D) Hastalarda yalnızca hipoksinin olması
Nedenleri;
E) Pulmoner kapiller kama basıncının çok yükselmesi
Derinin bariyer görevini yapamaması,
Koagüle proteinin iyi besiyeri olması,
82 – B
Kriterler:
Akut başlangıç
AC grafisinde bilateral yama tarzında infiltrasyonlar
Kardiyojenik AC ödeminin olmaması (PAKB < 18 mmHg),
kalp yetmezliğinin olmaması
Hipoksemi (pO2/FiO2 < 200), hiperventilasyon nedeniyle
hipokarbi gelişebilir.
pA-paO2 artar, komplians azalır, fonksiyonel residüel kapasite azalır
Hava yolu direnci artar, pulmoner şant oranı artar, ventilasyon/perfüzyon oranı azalır (ölü alan ventilasyonu artar)
Eskardan çıkan toksik maddeler gibi lokal nedenler, ve
Hücresel ve humoral immunite azalması gibi sistemik nedenler rol oynar.
Fatal yara enfeksiyonlarının en sık sorumlusu başta pseudomonas olmak üzere Gr (-) bakterilerdir. Yanık yarasında başlangıçta
deriden Gr (+) (Stapfilokok), ilerleyen günlerde ise ÜSY ve GİS
ten kaynaklanan Gr (-),Gr (+) ve mantarlar kolonizasyon dikkati
çeker. Bunun dışında etkenler nazokomiyal kaynaklı da olabilir.
85. Aşağıdakilerden hangisi inflamasyonda salgılanan ilk
sitokindir?
83. Aşağıdakilerden hangisi normovolemik bir hastada gelişen septik şokun özelliklerinden biri değildir?
A) Kalp debisinde artma
A) IL-1
B) IL-2
C) TNF-alfa
D) IL-8
E) IL-6
B) Ekstremitelerin pembe ve kuru olması
85 – C
C) Kan basıncının düşük olması
İnflamasyonda ilk salgılanan ve en potent sitokin TNF alfa dır. Kendisinden sonra salınan proinflamatuarlarında salgılanmasını artırır.
D) Atreriovenöz oksijen farkında artma
E) Sistemik vasküler direncin düşük olması
47
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
86. Aşağıdakilerden hangisi masif kan transfüzyonuna bağlı gelişebilecek komplikasyonlardan değildir?
88. Cushing sendromu düşünülen 35 yaşında genç bir kadında ilk yapılacak test aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sitrat toksisitesi
A) Surrenal sintigrafi
B) Alkaloz
B) Düşük doz deksametazon supresyon testi
C) Hipotermi
C) İdrarda serbest kortizol düzeyinin tayini
D) DIC (Dissemine intravasküler koagülopati)
D) Abdominal BT incelemesi
E) Sella tursikayı gösteren beyin MRI
E) Dolaşım yetmezliği - pulmoner ödem
88 – C
Cushingde tanı testleri 2’ye ayrılır: İlk önce hiperkortikolism
düşünülen hastada testler ile tanı kesinleştirilir.Sonraki testler
ile de tedaviye yön verecek olan sendromun nedeni aranır. Bu
anormal CRF veya ACTH salınımına bağlı veya otonom kortizol
sekresyonuna bağlıdır.
İlk etapta 24 saatlik idrar serbest kortizol düzeyleri bakmak
gerekir.24 saatlik idrarda 100 μg üstünde serbest kortizol atılımı hastadaki hiperkortizolemiyi ispatlar.
86 – B
Masif transfüzyon: Tek seferde 2500 ml yada 24 saatte 5000
ml transfüzyon yapılmasıdır
Komplikasyonları:
Dolaşım yetmezliği, hipervolemi
Dilüsyonel trombositopeni, trombosit fonksiyon bozukluğu
MT’da en sık kanama nedeni trombositopenidir
V, FVII, FVIII, FXI eksikliği, DİK
Asidoz (rutin bikarbonat yüklenmesi yapılmaz)
89. Superior laringeal sinirin eksternal dalı aşağıdaki kaslardan hangisini innerve eder?
2,3 DPG eksikliği ve Hb-O2 disosiasyon eğrisinde sola kayma
Hiperkalemi, hiperamonyemi
Hipotermi (koagülasyon bozukluğu ve asidoz)
Sitrat toksisitesi (Şoktaki ve KC yetmezliği olanlarda, çocuklarda) İyonize Ca++ bağlar. Rutin Ca++ infüzyonuna gerek yok.
A) Krikotiroid
B) Omohiyoid
C) Tirohiyoid
D) Sternotiroid
E) İntrinsik larinks kasları
89 – A
Tiroid bezi her iki NervusVagus ve servikal ganglionlardan gelen sempatik dallarla innerve olur.
Nervus laringeus superior ve nervus laringeus inferior (Reküren sinir) Vagusun dallarıdır.
Süperior laringeal sinirin eksternal dalı krikotiroid kasını innerve eder (Amelita Gali Curci veya tiz nota siniri dedenir).
İnternal dalı ise supraglottik laringsin duyusunu taşır.
İnferior laringeal sinir solda ligamentum arteriosum altından, sağda subklavian arter altından dönerek larinkse ulaşır.
Zuckerkand ltüberkülü altındanve Berry ligament ikomşuluğundan larinkse girer. Bazen (%1) sağda nonrekürren olabilir.
Rekürren sinirler larinksin krikotiroid kas hariç bütün intrensek
kaslarını innerve ederler.
Hemolitik reaksiyonlar
87. Aşağıdaki durumlardan hangisi metabolik alkalozisin
nedeni değildir?
A) Pilor stenozu
B) Primer hiperaldosteronizm
C) Kolorektal villöz adenoma
D) Yaygın kemik metastazları
E) Alt GIS kanamasına bağlı hemorojik şok tablosu
87 – E
90. Aşağıdaki tiroid kanserlerinden hangisi parafolliküler
hücrelerden gelişir?
METOBOLİK ALKOLOZ
Vücutta baz fazlalığı (bikarbonat>26 mEq/lt) veya hidrojen iyonu kaybına bağlı olarak pH değerinin yükselmesi durumudur. pH
ve HCO3 yüksek, HCO3- / H2CO3 oranı 20’nin üzerindedir.
Etiyoloji: En sık neden mideden H+ ve Cl- kaybıdır. Cerrahi hastalarda EN SIK kusma nedeni ile görülür Alkali maddelerin kullanımı, steroidler ve diüretikler, primer hiperaldosteronizm,
uzamış hiperkalsemi ve hipoparatiroidi (tübüler bikarbonat
emilimi artar), sitrat toksisitesi (kan transfüzyonu), hipokalemi
(tübüler bikarbonat reabsorbsiyonu ve hidrojen atılımı artar,
hidrojen hücre içine girer), hipovolemi.
www.tusem.com.tr
A) Papiller karsinom
B) Folliküler karsinom
C) Medüller karsinom
D) Anaplastik karsinom
E) Hürthle hücreli karsinom
90 – C
Medüller karsinom
Nöral krest kökenli C hücrelerinden (parafoliküler hücreler)
köken alır.
Kadın/erkek oranı 1.5/1 dir.
48
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
Radyasyon hikayesi
Özellikle çocukluk döneminde toraks ışınlaması
Erken menarş (≤ 12 y) , geç menapoz (55 y ≥)
İlk adetini 12 yaşından önce görenler doğal menapoz yaşı 55
sonrası olanlarda risk 1.5 kat artmaktadır.
Erken menapoz veya cerrahi menapoz kadınları meme kanserinden korumaktadır.
İlk gebelik yaşı
Nullipar kadınlarda, bir veya birden çok gebelik geçiren kadınlara göre meme kanseri insidansı daha yüksektir.
İlk gebeliği 30 yaş üstünde olanlarda, ilk gebeliği 18 yaş altında olanlara göre 2 kat fazla meme kanseri geliştirme riski
saptanmıştır.
Hormon kullanımı
Küçük doz östrojenin kısa süreliolarak post menapozal dönemde kullanılması nispeten güvenilirdir. Kombine oral kontraseptifler reproduktif yaşamın ortasında (yaklaşık 25-39
yaş) uzun yıllar kullanılsa bile meme kanseri riskini etkilemez. Fakat kombine oral kontraseptifler erken yaşta uzun
yıllar kullanılırsa meme kanseri riskini artırabilir.
Hormon kullanımının süresi çok önemlidir, kısa süreli kullanım daha güvenli bulunmuştur.
Diyet
Yağ veya kollesterol alımı ile steroid hormon metabolismas
ıarasındaki muhtemel ilişki diyetteki yağın etyolojik ajan olabileceği düşündürmüştür.
Alkol alımı
Meme kanseri riski arasında doza ve süreye bağlı yaklaşık 1.5
kat risk artışıvar.
Obezite
Obes kişilerde meme kanseri riski 1.5 - 2 kat fazladır. Risk artışı
esas olarak postmenapozal hastalarda belirgindir.
Benign proliferatif lezyon hikayesi
Epitelial hiperplazi, İntraduktal papillomatozis, Lobuler karsinoma insitu veya Duktal karsinoma insitu gibi lezyon tespit
edilenlerde meme kanseri açısından artmış risk sözkonusudur.
C hücreleri Kalsitonin salgılar. Bunun yanı sıra C hücreleri vücudun APUD (amine containing precursor uptake dekarboxilaz) sisteminin bir parçası olduğundan, Kalsitonin geni ilişkili
peptid, CEA, histaminidazlar,PGE2, PGF2 alfa, ACTH ve serotonin de salgılarlar. Stromada amilod birikim göze çarpar.
EtyolojideRET onkogeninin (özellikle MEN sendromlarında)
rolü kanıtlanmıştır.
Familyal, herediter veya sporadik olabilir
Tüm medülle rkarsinomların% 30 kadarı MEN’lerle birlikte
bulunur.
91. Aşağıdakilerden hangisi kadınlarda meme kanseri riskini arttıran faktörlerden biri değildir?
A) Alkol kullanımı
B) Aile hikayesi
C) Siyah ırktan olmak
D) Nulliparite
E) İlk gebelik yaşının geç olması
91 – C
Meme kanseri risk faktörleri
Yaş ve cinsiyet:
Erkeklerde çok nadir görülmesi nedeni ile seks önemli bir risk
faktörüdür. Prepubertal dönemde meme kanseri hemen hiç görülmemekte, yirmi yaş altında ise çok nadirdir. 20 yaşından itibaren insidans giderek artar ve 45-55 yaşlarında belirli bir düzeye ulaşır ve menapoz sonrası dönemde de artarak devam eder.
Aile hikayesi
1.derece akrabalarda (anne, kızkardeş ve kızı) risk artışı 2-4
kat belirgindir.
Yakın paternal hikaye de riski artırmaktadır( Baba, erkek kardeş)
Genetik risk faktörleri
• Tüm meme kanseri vakalarının %5-10’ununda genetik
faktörlerin etkinliği vardır.
• Bu hastalarda en sık mutasyonlar BRCA 1 ve BRCA 2 gen
mutasyonlarıdır.
• BRCA 2 mutasyonu olanlarda tüm hayat boyunca meme
ca.gelişim riskini %85’ler oranına çıkarır. BRCA 2 erkek taşıyıcılarda da meme ca riskini artırır.
• BRCA 1 ve BRCA 2 gen mutasyonları ayrıca over kanser
riskini de artırır (özellikle BRCA 1).
• Yine her ikisinde de prostat ca. riski artar.
Bunların dışında da bazı genetik hastalıklarda meme kanser
riski artar.
Daha önce meme kanseri hikayesi
Hastanın meme kanseri olması diğer memede kanser gelişme
riskini 3-4 kat artırır. Bu risk aile öyküsü olanlarda daha da artar.
Over ya da endometrium kanseri olan hastalarda meme kanseri gelişimi normal kişilere göre 2 kat artmıştır.
Dens meme dokusu
92. Aşağıdakilerden hangisi en sık görülen malign melanom tipidir?
A) Süperfisiyal yayılan malign melanoma
B) Displastik melanoma
C) Lentigo malign melanoma
D) Akral lentiginöz melanoma
E) Nodüler melanoma
92 – A
Süperfisyel yayılan tip:En sık görülen tiptir. Eller ve ayaklar
dışında her yerde görülebilirler. Kadında alt ekstremitede, erkekte gövdede daha sıktır.
49
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
Nodüler tip:%15-20. Daha koyu ve kabarıktırlar. Erkeklerde
daha sık. Histolojik kriter radyal yayılım olmamasıdır, vertikal
yayılım vardır. Agresif seyirlidir ve prognozu daha kötüdür.
Lentigomaligna (Hutchinson’unmelanotik çili)%5-10. Sıklıkla
yaşlılarda boyun, yüz ve el sırtlarında görülür. Boyutları büyük
olabilir, metastaz nadirdir. En iyiprognozlu tiptir.
Akrallentijinöz tip:En az görülen tiptir. Avuç içi, ayak tabanı ve
tırnak altında görülürler. Koyu tenli insanlarda daha sık görülür. Prognozu süperfisyel ve nodüler tip arasındadır.
Allotransplantasyon:Aynı türün elemanları arasında yapılan
organ naklidir. En sık kullanılan yöntemdir.
Xenotransplantasyon (Heterotransplantasyon):Farklı türler
arasında yapılan organ naklidir. (domuzkalp kapakcığının insana nakli,...)
95. Aşağıdakilerden hangisinde splenektomi mutlak endikasyondur?
A) Primer hipersplenizm
B) Trombotik trombositopenik purpura
93. Duktal Karsinoma in-situ (DCIS) için aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
C) Talasemi majör
D) Herediter sferositoz
A) Prekanseröz bir lezyondur.
E) Agranülositoz
B) Komedo tipi en benign olanıdır.
D) Mamografide mikrokalsifikasyon kümeleri ile tanınır.
95 – D
Bir çok sebepden splenektomi yapılabilir. Ancak dalak korunabildiği kadar korunmaya çalışılır.
E) Multisentrik olabilir.
Mutlak splenektomi gerektiren üç endikasyon vardır
C) Belirtileri memede kitle ve meme başı akıntısı olabilir.
1.Herediter sferositoz
93 – B
Duktal Karsinoma İn situ (DCIS)
DCIS (Duktal karsinoma insitu) Noninvaziv meme kanserinin
en sık rastlanan tipidir.
Laktiferöz duktuslardan köken alır.
DCIS olguları geçmişte palpasyonla ele gelen kitle, meme başı
akıntısı gibi FM bulguları ile saptanırken, artık tarama mamografileri tanıda daha etkin hale gelmiş ve görülme sıklığı %3’lerden %30’lara çıkmıştır. Tarama mamografilerinde en sık rastlanan bulgu küme yapmış mikrokalsifikasyonların varlığıdır.
%95 kadınlarda %5 erkeklerde görülür. % 90’dan daha fazla
hasta postmenapozaldir. Komedo (en sık görülen alt tip), kribriform, mikropapiller, papillerve solid türleri bulunmaktadır.
Komedo tipin, malginite potansiyeli, mikroinvazyon sıklığı,
proliferasyon hızı, nekroz sıklığı, axiller metastaz ve lokal nüx
ihtimali daha fazladır.
Kanser için anatomik bir prekursordür. İnvazyon lezyonun olduğu yerde olur. % 90 dan daha fazla östrojen aktivitesi (+)’dır.
2.Dalak Apsesi
3.Primer Solid dalak tümörleri
96. Aşağıdaki Ranson kriterlerinden hangisi hastaneye ilk
gelişte önemli değildir?
A) Hasta yaşının 55’ den fazla olması
B) Açlık kan şekerinin 200 mg/dl’ den fazla olması
C) Lökosit sayısının 16.000 / mm³’ den fazla olması
D) AST’in 250 IÜ/dl’ den fazla olması
E) Serum Ca düzeyinin 8 mg/dl’ den az olması
96 – E
Ranson Kriterleri
A.Hastanın Kabulünde :
94. Aşağıdakilerden hangisi başka türden transplantasyonda grefti tanımlar?
A) Heterogreft B) Allogreft
C) Xenogreft D) Otogreft
Yaşın 55’in üstünde olması,
16.000/ mm³ üstünde lökositoz,
Kan şekerinin 200 mg üstünde olması,
LDH’ >350iÜ/l
SGOT> 250iÜ/L
B.
E) Homogreft
94 – C
Ototransplantasyon:Aynı kişinin kendi organının bir başka
anatomik bölgesine naklidir.
(Paratiroid, yanıklarda ...)
İzotransplantasyon:Tek yumurta ikizleri arasında yapılan organ naklidir.
www.tusem.com.tr
50
İlk 48 Saat Süresince :
Hematokritte %10’dan fazla düşme,
Serum Ca++ düzeyinin 8 mg’ın altında olması,
BUN değerinin 5 mg/dl’dan fazla yükselmesi,
Arteriel pO2 değerinin 60 mm Hg altında olması,
Baz açığının 4 mEq/L’den fazla olması,
Tahmini sıvı sekestrasyonunun 6000 cc’den fazla olması.
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
97. Biyokimyasal inceleme sonuçlarına göre, kolestatik sarılık
düşünülen bir hastada, sarılığın sebebini araştırmak için
yapılması gereken ilk tetkik, aşağıdakilerden hangisidir?
99. Aşağıdakilerden hangisi iletim tipi işitme kaybına neden olabilir?
A) Meniere hastalığı B) Diüretikler
A) ERCP
B) PTK
C) Gentamisin
D) Otoskleroz
C) USG
D) CT scan
E) Labirentit
E) Radionükleid scan
99 – D
Dış kulak ve orta kulağı ilgilendiren patolojiler iletim tipi işitme
kaybı yaparken iç kulak ile ilgili patolojiler sensörinöral tip işitme kaybına neden olurlar. Otosklerozda temel patoloji stapes
etrafında(yani orta kulakta) başlayan spongioz kemik oluşumu
sonrası stapesin oval pencereye fiksasyonu ve bu spongioz yapının iç kulağa doğru ilerlemesidir. Otosklerozda başlangıçta
iletim tipi işitme kaybı görülürken ileri evrelerde sensörinöral
işitme kaybı görülür.
97 – C
ULTRASONOGRAFİ: Safra kesesi ve safra yolları hastalıklarında
İL TETKİKTİR. Safra yolları hastalıklarında en sık kullanılan tanısal yöntem olup safra kesesi taşları (kolelitiazis) tanısında en
güvenilir yöntemdir
Avantajları:
1. Hızlı yapılır ve sonuç verir.
2. Safra kesesi taşlarını % 95’in üzerinde bir doğrulukta gösterir.
100. Aşağıdaki arterlerden hangisi little(kisselbach) alanının
yapısına katılan arterlerden biri değildir?
3. Safra kesesi, karaciğer, intrahepatik ve supraduodenal safra yollarını gösterir. Ssafra kesesi hacmi ve kontraktilitesini
de gösterir. Safra yolları dilatasyonu, duvarda kalınlaşma
ve perikolesistik sıvı tespit edilir.
A) Sphenopalatin arter
B) Anterior ethmoid arterin septal dalı
C) Superior labial arterin septal dalı
4. Sarılık ve gebelikte kullanılabilir.
D) A. Palatina majör
5. Çok küçük taşları bile gösterebilir.
E) Posterior ethmoid arter
6. Taş-polip ayrımını yapabilir
100 – E
little alanı burun kanamalarının en sık (%95) görüldüğü alan
olup nasal septum anterior kısmındadır. Kanlanması anterior
ethmoid ve superior labial arterlerin septal dalları a. Palatina
majör ve spheno palatin arter tarafından sağlanır.
98. Yirmi yaşında erkek hasta, darp sonrası acil servise başvuruyor ve yapılan muayenesinde sol periorbital ekimoz
ve ödem saptanıyor. Görme muayenesi doğal olan ve
çekilen BT’sinde sol periorbital “tripod” fraktürü dışında
intrakranial patoloji saptanmayan hastaya elektif şartlarda cerrahi planlanıyor.
101. Genito- Üriner sistem tümörü nedeniyle takip edilen 70 yaşında erkek hastada yapılan tetkiler sonucu karaciğer fonksiyon testlerinde bozulma, hipoalbuminemi, uzamış PT süresi,
ALP artışı tespit ediliyor. Olası metastaz için yapılan radyolojik incelemelerde karaciğerde metastaz saptanmıyor.
Aşağıdakilerden hangisi yapılacak fiksasyon sırasında
horizontal planda ve en sağlam fiksasyonun yapılması
gereken bileşkedir?
Yukarıdaki paranaeoplastik tablonun aşağıdaki tümörlerden hangisine sekonder olma olasılığı en yüksektir?
A) Zigomatikotemporal bileşke
A) Mesane değişici epitel hücreli karsinom
B) Zigomatikofrontal bileşke
B) Mesane adenokarsinomu
C) Nasofrontal komplex
C) Renal hücreli karsinom
D) Zigomatikomaksiller bileşke
D) Prostat adenokarsinomu
E) Zigomatikosfenoidal bileşke
E) Spermatositik seminom
98 – D
Tripod fraktürleri zigoma fraktürlerinin bir diğer adı olup açık
redüksiyon ve internal fiksasyon endikasyonu varsa yapılacak
operasyonda hem vertikal hem horizontal planda redüksiyon
sağlanmalıdır horizontal planda zigomatikomaksiller bileşkede vertikal planda ise zigomatiko frontal bileşkede yapılacak
fiksasyonlar çoğu zaman yeterli stabilizasyon sağlar.
101 – C
Yukarıda tariflenen paraneoplastik tablo renal hücreli karsinom
seyrinde görülebilen stauffer sendromunu tariflemektedir. Metastaz olmaksızın karaciğer fonksiyon testlerinde bozulma kolestaz bulguları ALP, GGT ve konjuge bilirubin artışı ile karakterizedir.
51
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
102. Erişkin yaş grubunda akut daktiyosistite en sık neden
olan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir?
105 – D
Mandibula fraktürleri en sık kondiler bölgede görülür.
A) H. influenza
B) Staf. Aureus
C) Beta hemolitik streptokoklar
D) Chlamidya trachomatis
E) St. Pneumoniae
102 – B
Nasolakrimal kesenin iltihabi durumu olup erişki yaş grubunda
en sık etken staf aureus iken çocuk yaş grubunda etken genellikle h. İnfluenzadır.
106. Periferik arter anevrizmaları ile ilgili verilenlerden hangisi yanlıştır?
103. Aşağıdakilerden hangisi akne vulgaris etyolojisinde yer
almaz?
A) En sık rastlanan gerçek periferik anevrizma türü
popliteal arter anevrizmalarıdır
A) Corynebacterium aknes B) İlaçlar
B) Popliteal anevrizmalar genellikle semptomatiktir.
C) Dihidrotestesteron
C) Mikotik anevrizmalar en sık viseral arterlerde görülür.
D) Stres
E) Yağlı diet
D) Mikotik anevrizmalarda en önemli etken stafilokok
türleridir.
103 – E
E) Femoral arter anevrizmaları ikinci en sık görülen periferik arter anevrizmasıdır.
Akne pilosebase birimin steril inflamasyonu olup etyolojide dihidrotesteron, cor. Aknes,ilaçlar ve stres yer alırken yağlı diet
bir etken değildir.
106 – C
Mikotik anevrizmalar en sık aortada görülür.
104. Numuler dermatit ile ilgili aşağıdakilerin hangisi yanlıştır?
107. Kolik tarzda karın ağrısı, safralı kusma ve kanlı-mukuslu
dışkılama şikayetleri olan 7 aylık bir bebekte en olası
tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Atopi ile ilişkilidir
B) Kronik inflamatuar bir süreçtir
C) Yuvarlak,eritematöz papilloveziküler plaklar görülür.
A) Apandisit
D) Hastaların büyük bir kısmında staf. Aureus kolonizasyonu görülür.
B) Aganglionik megakolon
E) Ciddi kaşıntılı bir hastalıktır.
D) Midgut volvulus
C) İnvaginasyon
E) Meckel divertiküliti
104 – A
Numuler dermatit kronik inflamatuar ciddi kaşıntılı bir hastalık
olup yuvarlak,eritematöz papilloveziküler plaklar mevcuttur.
Kışın alevlenmeler ile seyreder ve hastaların %90’ında staf aureus kolonizasyonu vardır. Atopi ile ilişkisizdir.
İnvaginasyon sıklıkla 4-9 aylık iyi beslenmiş erkek bebeklerde
ve ensık ileoçekal bölgede gözlenen 2 yaş altı çocuklarda en sık
akut batın nedenidir.
105. Mandibula fraktürleri en sık hangi bölgede görülür?
108. Osteokondrozlar arasında otozomal dominant geçiş
özelliği olan hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
107 – C
A) Corpus B) Angulus
A) Perthes Calve – Legg B) Thiemann hastalığı
C) Simfizyal
D) Kondil
C) Sever hastalığı
E) Coronoid process
www.tusem.com.tr
E) Kohler hastalığı
52
D) Osgood schlatter hastalığı
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
108 – B
111. Ektopik gebelik tanısı koyulan bir hastada aşağıdakilerden hangisinin varlığında metotreksat kullanımı uygun
değildir?
Thiemann hastalığı 2. Dekatta sık görülen ailesel geçiş özelliği
olan osteokondroz hastalığıdır.
A) Fetal kalp atımlarının izlenmesi
B) Daha önce metotreksat başarısızlığı
109. Overde meydana gelen primer oosit atrezisi hayatın
hangi döneminde en yüksek oranda oosit kaybına neden olur?
A) İntrauterin
B) Yenidoğan
C) Prepubertal
D) Reprodüktif çağ
C) Daha önce cerrahi tedavi başarısızlığı
D) Fertilite istemi olması
E) Servikal gebelik tanısı
111 – A
Ektopik gebeliğin medikal tedavisinde çok tercih edilen ajan
metotreksattır. En sık kullanım şekli 50mg/m2 tek doz – IM
uygulamasıdır. Başarısızlık durumunda bir doz daha yapılabilir.
Kullanıldığı durumlar:
hCG < 5000 IU/ml ve ektopik gebelik kitlesi <3.5 cm olan,
fetal kardiyak aktivitesi olmayan, rüptür veya kanama bulgusu bulunmayan stabil hastalar (heterotopik ektopik gebelikte verilmez)
Cerrahi sonrası hCG titrelerinde yükselme veya plato görülen hastalar
Ektopik odakta fetal kalp atımlarının varlığında tedavi başarısızlık oranları yüksek olduğundan metotreksat tercih edilmez.
E) Perimenopozal çağ
109 – A
Overe göç ile gelen germ hücreleri mitoz(9. Hafta) ile çoğalmaya başlarlar ve en yüksek sayıya 20. Gebelik haftasında ulaşırlar(6-7 milyon oogonia). Ancak bu aşamadan sonra mitoz olmaz. Bu sırada mayotik bölünme ise 11-12. haftada başlar ve
primer oositler oluşmaya başlar. Doğuma kadar bütün oogonialar, primer oosite dönüşür. Yenidoğan ve reprodüktif çağda
overde en fazla sayıda bulunan primer oosittir. Birinci mayoza
giren oosit mayozunu tamamlanamaz ve diploten safhada arreste uğrar(p.oosit = 46 kromozom(22 çift somatik, 1 çift seks
kromozomu) taşır). Bu arreste, germ hücre çevresindeki granüloza hücrelerinin neden olduğu düşünülmektedir.
Metotreksat Kullanım
Endikasyonları
Ağrı ya olmayacak ya
da az olacak
Bu gelişim sırasında meydana gelen atrezi nedeni ile p.oosit
kaybı olmaktadır. Bu kayıp, gebeliğin ikinci yarısında bayanın
hayatındaki en belirgin düzeye çıkar. Sonuç olarak; 20. Haftada 6-7 milyon olan p.oosit sayısı doğumda 2 milyona, puberteye kadar ise 300-500 bin seviyesine iner. Bu sayının da
400-500 tanesi reprodüktif çağda ovulasyon şansına sahiptir.
Hcg < 5000 IU/ml
olacak
Fetal kardiyak aktivite
olmayacak
110. Overde teka-lutein kisti oluşumu aşağıdakilerin hangisi
ile ilişkili değildir?
Ektopik kitle 3.5-4 cm
den küçük olacak
A) Çoğul gebelik
Tubal rüptür, kanama
veya vital bulgularda
bozulma olmayan
stabil hastalar
Cerrahi sonrası hCG
titrelerinde yükselme
veya plato görülen
hastalar
B) İnfertilite tedavisi
C) Fetal kromozomal anomali
D) Komplet mol hidatiform
E) İmmün hidrops fetalis
110 – C
Metotreksat Kullanım
Kontraendikasyonları
Şiddetli ağrı ile birlikte Hemodinamik
ultrasonografide doug- instabilite
lasta sıvı görünümünün
artması
Hcg > 5000 IU/ml
Heterotopik gebelik
Fetal kardiyak aktivite
Böbrek yetmezliği
gözlenen ve 3,5 cm’den
büyük ektopik gebelik
kitlesi
Fetus olsun ya da olHepatik yetmezlik
masın 4 cm’den büyük
ektopik gebelik kitlesi
Hematolojik hastalık
Peptik ülser
(anemi, trombositopeni, lökopeni)
Pulmoner hastalık - Em- İmmünsüpresyon
ziren anne- Alkolizm
112. Daha önce 2 kez 16. haftada ve 1 kez 18. haftada gebelik kaybı yaşayan hastada en muhtemel etiyolojik neden aşağıdakilerden hangisidir?
Teka lutein kistleri en nadir görülen fonksiyonel kistlerdir. Diğer fonksiyonel kistlerden farklı olarak bilateraldirler. Normal
gebeliklerde de görülebilir. Gelişiminde esas neden aşırı HCG
etkisidir. Bu durumun en sık görüldüğü tablo molar gebeliklerdir. Ayrıca çoğul gebelik, hidrops fetalis ve infertilite hastalarına yapılan ovulasyon indüksiyonunda da görülebilir. Fetal
kromozomal anormalliklerle direk ilişkisi yoktur.
A) Fetal kromozomal anormallik
B) Faktör V Leiden mutasyonu
C) Servikal yetmezlik
D) Uterus septus
E) Sistemik lupus eritematosus
53
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
112 – C
Servikal yetmezlik: Konjenital veya sonradan gelişebilen bir durumdur. Doğumlar, D&C ve konizasyon sonrası gelişebilmektedir.
Konjenital servikal yetmezlikle en sık birliktelik gösteren mülleryen
anomali bikornuat uterustur.
114 – A
Toplumda çoğu kadın HPV ile karşılaşmaktadır ancak HPV enfeksiyonu sıklıkla kendiliğinden 9-15 ayda geçer. Ancak onkojenik tiplerin yaptığı enfeksiyonlarda ise eğer risk faktörleri de
varsa preinvaziv patolojiler gelişecektir. Bu risk faktörleri:
•
Sigara
•
Oral kontraseptif kullanımı
•
Kötü beslenme
•
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar
Nulliparite HPV persistansı ve servikal displazi gelişim riskini
arttırmaz. Tam tersine multiparite servikal kanser gelişimi için
risk faktörüdür. Bunun da nedeni her gebelikte meydana gelen
servikal immatür metplazinin oluşmasıdır.
Soruda verildiği gibi ikinci trimestirde ağrısız servikal dilatasyon
ve sonrasında abortus öyküsü olan hastalarda ön tanı servikal
yetmezliktir. Tanı anamnez ile ve gebelikte muayenede kısa dilate serviksin gösterilmesiyle konur. Tedavisinde gebeliğin 14-16.
haftalarında vajinal yoldan internal servikal os seviyesine büzücü
sütür konmaktadır (servikal serklaj). 113. Vulvar ülser yakınması olan hastada aşağıdakilerden
hangisi sfilitik şankr’ı düşündüren bulgulardan değildir?
A) Endurasyon
B) Tek, izole lezyon
C) Düzenli sınırlı ülser
D) Yumuşak tabanlı lezyon
115. Ailesel over kanseri nedeniyle tetkik edilen ve BRCA-1
gen mutasyonu taşıdığı saptanan bir hastada en sık gelişebilecek over malignitesi aşağıdakilerden hangisidir?
E) Yüzeyden kabarık ülser
113 – D
Sifiliz: Etkeni Trepanoma pallidum’dur (spiroket). Enfeksiyon sıklıkla cinsel ilişkide enfekte lezyon ile temas sonucu geçer. Daha
nadir geçiş şekilleri ise transplasental geçiş, laboratuar malzemelerinden direkt inokulasyon ve enfekte kan transfüzyonudur.
Klinik
Primer sifiliz: İlk temastan 10-90 gün sonra primer lezyon şankr
(papül) oluşur. Kadınlarda primer şankr genellikle vulvadadır ancak vücudun her yerinde olabilir. İnokulasyon sahasında ortaya
çıkar. Endure, sert ve ağrısızdır. Bilateral, ağrısız inguinal LAP yapabilir. Yumuşak tabanlı lezyon şankroide ait özelliklerden biridir.
Vuvar ülserlerde ayırıcı tanı:
B) Müsinöz tumor
C) Brenner tümörü
D) Andiferansiye tumor
E) Disgerminom
115 – A
Over kanserlerinin %90’ı sporadik, %10’u herediterdir. Bu grupta kanser 10 yıl daha erken yaşta görülür. İki alt grup vardır:
•
BRCA 1 ( en sık neden) ve BRCA 2 mutasyonu taşıyıcıları
•
Herediter nonpolipozis kolorektal kanser veya diğer adı
ile lynch sendromu II
Resim açıklaması:
(a): Şankroidin ülseri ağrılı, yumuşak
tabanlı, düzensiz kenarlıdır ve yüzeyden
çöküktür.
(b): Herpes genitalisin
ülseri gruplar halindeki veziküllere eşlik
eder, süperfisialdir.
(c): Sifilizin lezyonu
ağrısız, sert tabanlı,
kenarları düzgün, endure ve yüzeyden kabarıktır.
BRCA 1 ve BRCA 2 mutasyonu taşıyıcıları:
•
Herediter over kanserlerinin en sık sebebi BRCA 1’dir(17 kromozom).
•
Daha az bir kısmının nedeni ise BRCA-2’dir(13. Kromozom).
•
Otozomal dominant geçiş gösterirler. Ailevi meme ve over kanser
sendromuna neden olurlar.
•
Bu gen mutasyonlarını taşıyanlarda en sık görülen over tümörü
seröz papiller tip’tir.
•
Bu genlerin kodladığı proteinler DNA’nın çift zincir kırıklarının tamirinde görev alırlar.
•
Sadece BRCA 1 mutasyonu varsa %54, BRCA 2 mutasyonu varsa
%23, over kanseri riski vardır.
•
Çocuk isteği olan bayanlarda OKS kullanımı ile risk azaltılması
amaç edinilmiştir. 6 ayda bir usg yapılmalıdır. Ancak çocuk istemi
olmayanlarda profilaktik salpingoooforektomi önerilmektedir.
114. Genital HPV enfeksiyonu geçiren 28 yaşındaki bayan
hastada aşağıdaki faktörlerden hangisi HPV enfeksiyonun kronikleşme riskini arttırmaz?
Herediter nonpolipozis kolorektal kanser veya diğer adı ile Lynch
sendromu II
A) Nulliparite
•
B)Sigara
•
C) Oral kontraseptif kullanımı
D) Yetersiz beslenme
Risk artışı BRCA gen mutasyonlarındakinden azdır. Over
kanseri olma riski %10’dur.
Güncel yaklaşım; Takip yapılacaksa yıllık kolonoskopi, pelvik
usg, endometrial biyopsi eğer fertilitesi tamamlanmış ise
profilaktik TAH-BSO yapılmasıdır.
Over kanserinin kesin etyolojisi bilinmemektedir ancak risk
artışı olan durumlar vardır.
E) Cinsel yolla bulaşan hastalık varlığı
www.tusem.com.tr
A) Seröz tümör
54
KLİNİK BİLİMLER
2014 - 03 - TUSEM KTBT
Gebelikte Hipertansif Bozuklukların Ciddiyetini Gösteren Belirteçler
Over Yüzey Epitel Tümörü Risk Artışı Yapan Faktörleri
• Aile hikayesi
(herediter grup)
• İleri yaş
• Erken menarş -Geç
menopoz
• İnfertilite
• Nulliparite
• Androjen
yüksekliği
• Hormon
replasman tdv
• Endometriozis
• Sigara(sadece
müsinöz
tümör için)
Anormallik
• Obezite ?
• Çevresel faktörler ?
• İnfertilite
tedavisi(klomifen)
sitrat) ?
• Pelvik inflamatuar
hastalık ?
• PKOS ?
Over Yüzey Epitel Tümörü Risk Azaltan Faktörleri
• Oral kontraseptif • Emzirme
• Histerektomi ve tüp
kullanımı
ligasyonu
• Aspirin ve NSA• Multiparite
ID kullanımı
• Progestin
116. Preeklampsi için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Tüm gebeliklerde gelişebilir
Diastolik kan basıncı
Şiddetli
olmayan
< 100 mmHg
Şiddetli
Sistolik kan basıncı
Başağrısı
< 160
Yok
110 mmHg veya daha
yüksek
160 ≤
Var
Görme bozukluğu
Üst abdominal ağrı
Oligüri
Konvulzyon
Serüm kreatinin
Trombositopeni
Karaciğer enzimlerinde
artış
Pulmoner ödem
Yok
Yok
Yok
Yok
Normal
Yok
Minimal
Var
Var
Var
Var (eklampsi)***
Yükselmiş
Var
Belirgin
Yok
Var
117. Fertilizasyon sırasında spermin zona pellucidaya tutunmasında sperm reseptör görevi gören ve daha sonrasında akrozom reaksiyonunun oluşmasına yardım eden
zona pellucida proteini aşağıdakilerden hangisidir?
B) Tanısı için proteinürinin olması şarttır
C) Eklamptik kriz doğum sonrası dönemde de gelişebilir
D) Bilinen etkin bir tedavisi yoktur
E) Plasenta dekolmanı riski normalden fazladır
116 – B
A) ZP-1
B) ZP-2
C) ZP-3
D) ZP-4
E) ZP-5
Tüm gebeliklerin %8-10’unda HT görülür. Bunların ise bir kısmında preeklampsi gelişir.
117 – C
Sekonder oosit ile granüloza hücreleri arasında da, granüloza
hücreleri tarafından sentezlenen aselüler glikoprotein yapısında zona pellucida vardır. Zona pellucida türe özgü sperm reseptörleri içerir. Spermin penetrasyonu ile birlikte oluşan zona
reaksiyonu(depolarizasyon) diğer spermlerin girişine engel olmaktadır. ZP, ZP1-2-3-4 glikoproteinlerinden oluşur. En fazla ZP3
ve 4 bulunur. Sperm ZP3 spermin ilk tutunma yeridir(sperm reseptörü). Bu aşamadan sonra akrozom reaksiyonu meydana gelir. Sperm sonrasında ise ZP2’ye tutunur ve birleşme diğer spermlerin içeri girişimi engelleyen zona reaksiyonuna neden olur. Spermin bu alanı geçebilmesi hyaluronidaz aktivitesine ihtiyaç vardır.
Spermin oosite ulaşabilmesi için geçmesi gerekenler sırası ile;
Gebelikte karşılaşılan hipertansiyon sınıflaması;
1.Gestasyonel hipertansiyon(gebeliğin indüklediği hipertansiyon)
2.Preeklampsi-Eklampsi sendromu
3.Kronik hipertansiyon üzerine eklenmiş preeklampsi
4.Kronik hipertansiyon
Hipertansiyon tanımlaması için 140/90 mmHg ve üzerinde tansiyon ölçülmesi gerekir. Gebelik öncesine göre sistolik ve diastolik tansiyon artışları ve ödem gelişimi preeklampsi tanımından
çıkartılmıştır ve herhangi bir önemi yoktur. Son yıllarda HT’u
olan anne adaylarının komplikasyonlarının artması nedeni ile
preeklampsi tanısı revize edilmiştir. Günümüzde preeklampsi
tanısı için tek şart HT olmasıdır. HT’ye aşağıdakilerden bir tanesinin eklenmesi durumunda preeklampsi tanısı konulmaktadır;
1- Corona radiata (granüloza hücreleri)
2- Zona pellucida
•
Proteinüri
3- Oosit hücre membranı
•
Serebral ve visüel semptom varlığı
•
Kreatnin yükselmesi
•
KCFT yükselmesi
•
Trombositopeni olması
118. Primer amenore yakınması ile getirilen 17 yaşındaki
hastada yetersiz meme gelişimi, artmış FSH düzeyi ve
normal vajinal kanal saptanıyor. Kombine estrojen ve
progesteron tedavisi ile kanama elde ediliyor. Karyotipi
46,XY saptanıyor.
•
Pulmoner ödem olması
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Testiküler feminizasyon
Görüldüğü gibi artık daha çok hastaya preeklampsi tanısı konulmaktadır. Ek olarak şiddetli preeklampsi tanısında kullanılan
parametrelerde değiştirilmiştir. Günümüzde 24 saatlik idrarda
proteinüri 5 gramdan fazla olması ve şiddetli IUGR olması gibi
durumlar hastalığın şiddetlendiği kararını çıkartmamaktadır.
B) 5 alfa redüktaz eksikliği
C) Turner sendromu
D) Swyer sendromu
E) Reifenstein sendromu
55
www.tusem.com.tr
2014 - 03 - TUSEM - KTBT
KLİNİK BİLİMLER
118 – D
120. Aşağıda verilen kontraseptif yöntemlerden hangisinde
özellikle emzirme döneminde, uzun süre ve yetersiz
beslenme varlığında osteopeni gelişme riski bulunmaktadır?
XY Gonadal Disgenezi (Swyer sendromu):
Kromozomal yapı XY’dir. Bu hastalarda germ hücrelerinde
SRY gen mutasyonu bulunmaktadır. Testis gelişimi olmaz.
Ortamda testesteron ve AMH olmadığı için iç ve dış genitalya
dişi yönde gelişir. Ancak iç genital organlar hipoplaziktir. Dışarıdan estrojen ve progesteron verilirse menstrüel kanama
elde edilebilir. Estrojen olmayacağı için meme gelişimi söz konusu değildir. Saptandığı zaman gonadoblastom gelişme riski
nedeni ile gonadektomi yapılmalıdır. SRY dışında SOX9, DAX1,
WT-1, SF1, WNT4 ve TRX gen mutasyonlarında da XY saf gonadal disgenezileri olmaktadır. SOX 9 geni testiküler oluşumda
rol oynar, AMH salınımını sağlar ve mutasyonunda ciddi iskelet
anomalileri (kamptomelik displazi) görülebilir.
A) Düşük doz oral kontraseptif
B) Trifazik oral kontraseptif
C) Depo medroksiprogesteron asetat
D) Levonorgestrelli RİA
E) Sadece progestin içeren hap
120 – C
Depot medroksiprogesteron asetat (Depo-provera): Emziren,
sigara içen veya estrojen kullanımı kontrendike olan kadınlar
için etkin bir alternatiftir.
Ek avantajları
119. Aşağıdakilerden hangisi X’e bağlı aktarılmaktadır?
• Kilolu hastalarda etkinliğinde azalma olmaması
A) Herediter hemorajik Telenjektazi
• Koagülasyon faktörlerine belirgin değişiklik yapmaması
B) Hipertrofik Obstruktif Kardiyomiyopati
• Kan kaybını azalmasına sekonder anemi gelişiminde azalma
C) Marfan Sendromu
• Pelvik inflamatuar hastalık gelişiminde azalma
D) Testiküler feminizasyon
• Endometrium kanseri ve hiperplazi gelişiminde azalma
E) Tay Sachs Hastalığı
• Endometriozisi, ektopik gebelik ve leiomyom gelişiminde
azalma
119 – D
• Dismenore
Bazı Genetik geçişli hastalıklar ve aktarım şekilleri
Otozomal Dominant
Otozomal resesif
X’e bağlı Hastalıklar
Androjen Duyarlılık
Alfa1 Antitripsin
Akondroplazi
Sendromu
Eksikliği
Akut İntermittent
Konjenital Adrenal Kronik
Porfiri
Granülamatöz
Hiperplazi
Polikistik Böbrek
Hastalık
Kistik Fibrozis
Hastalığı
Gece körlüğü
Antitrompin III Eksikliği Gaucher Hastalığı
Fabry hastalığı
Hemakromatozis
Meme kanserinde
Frajil X Sendromu
BRCA1 Ve BRCA2
Homosistinüri
Mutasyonu
Glukoz 6 fosfat
Fenilketonüri
Ehler Danlos sendromu Orak Hücreli Anemi dehidrogenaz
Familyal Adematöz
Tay Sachs Hastalığı Hemofili A
Polipozis
Hemofili B
Talasemiler
Familyal
Hipofosfotamik
Wilson Hastalığı
Hiperkolesterolemi
rikets
Herediter hemorajik
Muskuler Distrofiler
Telenjektazi
Oküler albinizm tip
Herediter sferositozis
1 ve 2
Hungtington Hastalığı
Hipertrofik Obstruktif
Kardiyomiyopati
Uzun QT Sendromu
Marfan Sendromu
Miyotonik Distrofi
Nörofibramatozis tip I
ve tip II
Tüberosklerozis
Von willebrand
Hastalığı
www.tusem.com.tr
• Antikoagülasyona veya kanama diatezine sekonder menorajisi olan hastalarda kanamada azalma.
Yan etkileri:
Düzensiz-beklenmeyen menstrüel kanamalar
Diğer yan etkileri: Kilo alımı, anaflaksi(üç vaka), osteopeni
(genç yaş ve laktasyonda yetersiz beslenme), depresyon, libidoda azalma.
Depo MPA ve Meme kanseri: KOK gibi bu preparatta primer
olarak meme kanserine neden olmaz ancak KOK’lar gibi meme
kanseri var ise büyümesine neden olabilir.
Depo MPA ve diğer kanserler: Endometrium kanseri riskini
azaltır. Over kanseri riskinde minimum bir azalma yapar. Karaciğer kanseri riskini artırmaz veya azaltmaz. Serviks kanseri
üzerinde risk artırıcı değildir. Preinvaziv lezyonlar üzerine olan
etkileri ise tartışmalıdır. Ama genel kabul risk artışına neden
olmadığıdır.
Fertilite üzerine etkisi: İlaç kullanım süresinden bağımsız olarak,
fertilitenin geri gelmesi uzun süre alabilir(9-12 ay). Ancak enjeksiyondan 18 ay sonra hala gebelik olmuyor ise ilaçla kesinlikle ilişkili
değildir. Total gebelik oranı nonhormonal yöntem kullanan hastalar ile aynıdır. Sadece bu yöntem ilacı bıraktıktan sonra erken
dönemde gebelik isteyen hastalar için uygun değildir.
56