KARS

Haziran |June 2014 Sayı | Issue 35
Alabilirsiniz | Your Complimentary Copy
KARS
Serhat kentinden
manzaralar
Views from a
border city
Dünya
Kupası’nda
parlayacak
yıldızlar
Future
stars of the
World Cup
Üç kıtada nehirler
üzerinde seyahat
Travel through three
continents’ rivers
PONDICHERI
Hindistan’da
küçük bir
Fransa!
A little
France in India!
2
HAZİRAN - JUNE 2014
Lütfi Elvan
Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı
Minister of Transport,
Maritime Affairs and
Communication
Değerli vatandaşlarım;
Dear citizens;
‘İstikbal göklerdedir’ şiarı doğrultusunda 81 yıl
önce kurulan Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürlüğü, özellikle son 12 yıldaki özverili
çalışmalarıyla Türk sivil havacılık sektöründe büyük
bir atılımın gerçekleşmesinde başat görev üstlendi.
Bugün, sürdürülebilir çift haneli büyümeyi başaran
Türk sivil havacılığını tüm dünya dikkatle izliyor.
Mimarisinden teknolojisine, hizmet kalitesinden
sosyal sorumluluk anlayışına ülkemizdeki havalimanı
hizmetleri, dünya standartlarını yakaladı ve hatta pek
çok noktada geçti.
İşte bu başarının baş aktörü Devlet Hava Meydanları
İşletmesi’dir. Tüm DHMİ çalışanlarını 81’inci kuruluş
yıldönümü vesilesiyle candan kutluyor ve başarılı
çalışmalarının devamını diliyorum.
DHMİ’nin başarasıyla 12 yılda havcılığımızı neredeyse
10 kat büyüdü, 16 milyon vatandaşımız ilk defa uçağa
bindi. Uçağa binmek imtiyaz olmaktan çıktı ve ihtiyaca
dönüştü. Artık Türk havalimanları yılda 150 milyonun
üzerinde yolcu trafiğine ev sahipliği yaparken Avrupa
ve Ortadoğu’nun da havacılıkta merkezi konumuna
yükseldi.
Bu bağlamda ülkemizin havacılıktaki asıl potansiyelini
ortaya çıkarmak ve İstanbul’u bir dağıtım merkezi
yapmak için dünyanın en büyük havalimanlarından
birini İstanbul’a yapmaya karar verdik. Yeni İstanbul
Havalimanı’nı, İstanbul’un Avrupa yakasında yaklaşık
77 milyon metrekare büyüklüğündeki bir alana
yapıyoruz. Dünyanın en büyük yatırımları arasında yer
alan Yeni Havalimanı’nın inşasına da bu ay içerisinde
başlıyoruz.
Bu alanı, bölgenin ekolojik dengesi, rüzgar verileri,
doğal ve yapay mania durumlarını dikkate alarak
belirledik. Dört etap halinde yapılacak ve bittiğinde
150 milyon kapasiteli olacak Yeni Havalimanı,
tamamlandığında yolcu kapasitesi bakımından
dünyanın en büyük havalimanlarından biri olacak.
Uzun yıllar Türkiye’nin havacılık hizmetlerine cevap
verecek bir tasarımda yapılacak olan Yeni Havalimanı,
Türkiye’nin havacılıkta büyümesine ve gelişmesine de
vesile olacak.
Hükümetimizin hedefi, tarih boyunca medeniyetlere,
kültürlere ev sahipliği yapmış İstanbul’u, gelecekte
önemli bir turizm ve finans merkezi yapmak. Yeni
Havalimanı bu hedefe ulaşmak için büyük katkı
sağlayacak.
Established with the motto ‘The future is in the
skies’ 81 years ago, the General Directorate of
State Airports Authority has led the progress
that the Turkish civil aviation sector has gone
through especially in the last 12 years. Today,
the world is watching the Turkish civil aviation
sector that achieved sustainable growth in
double digits. From architecture to technology,
service quality to social responsibility
understanding, the airports in our country can
now keep up with the world standards, even left
them behind at some points. The leading actor
of this success is the State Airports Authority.
On the occasion of the 81st anniversary of SAA,
I sincerely congratulate all SAA employees and
I wish them a continued success.
SAA’s success upgraded the aviation sector
almost 10 times in 12 years. 16 million citizens
got on a plane for the very first time. Traveling
by airways has become a need rather than a
privilege. Having become an aviation center
of Europe and the Middle East, today, Turkish
airports welcome over 150 million passengers
per year.
Within this context, we have decided to build
one of the largest airports of the world in
İstanbul so that we can fulfill the potential of
our country in this sector and make İstanbul
a distribution center. The new airport, that is
among the world’s most expensive investments,
is going to be built on an area of 77 million
square meters in the European Side of İstanbul.
We are initiating the construction within this
month. We determined the area to be used
for the airport by taking into consideration
the ecological balance, wind data, natural or
manmade obstacles. When completed after the
four stages of construction, the airport will be
able to welcome 150 million passengers per
year, which is going to make it one of the largest
airports of the world in passenger capacity.
Designed in a way to be used for long years,
the new airport is going to lead Turkey into
developing and improving in the aviation sector.
The government’s goal is to make İstanbul,
which was the home of various civilizations and
cultures throughout its history, a remarkable
tourism and finance center. The new airport is
going to contribute greatly to this goal.
İyi uçuşlar dilerim…
Have a nice flight…
HAZİRAN - JUNE 2014
3
Orhan Birdal
Yönetim Kurulu Başkanı ve
Genel Müdür
Executive Board Chairman
and General Manager
Değerli misafirlerimiz;
Dear guests;
Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 vatandaşımızın şehadetiyle
sonuçlanan elim kaza nedeniyle Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürlüğü’nün 81’inci kuruluş yıldönümü kutlamalarını
iptal ettik. Madende hayatını kaybeden kardeşlerimize rahmet,
yakınlarına sabır diliyorum.
81 yıl önce sadece iki havalimanıyla çıktığımız ‘istikbali göklerde
arama’ idealinde irtifamızı sürekli yükseltmeye devam ediyoruz.
Özellikle son 11 yıldır Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin
öncülüğünde Türk sivil havacılık sektörü dünya sıralamasında hızla
yükseliyor, Türkiye, dünyanın en önemli havacılık merkezi oluyor.
DHMİ’nin son 11 yılı, her DHMİ mensubunun göğsünü kabartan
büyük bir gelişim ve dönüşüm dönemi oldu. Bu süreç, hizmet,
yatırım, verimlilik, kârlılık ve atılım devri olarak anılacak. Bu
muazzam başarılara tanıklık eden rakamları dergimizin her
sayısında sizlerle paylaşıyoruz. Havalimanlarımızda yolcu ve uçuş
sayılarında rekor üstüne rekor kırıyor, uluslararası pek çok ödüle
layık bulunuyoruz. İftihar ettiğimiz istatistikler DHMİ personelinin
alın terinin, emeğinin rakamlara dönüşen öyküsü oluyor.
Ben sadece şu kadarını belirtmekle yetineceğim; Türkiye genelinde
iç hat yolcu trafiğinin toplam yolcu trafiği içindeki payı, 2003’te
yüzde 26.6 düzeyindeyken, 2013’te yüzde 51 düzeyine yükseldi.
Son 11 yılda dış hat yolcu trafiği, her yıl ortalama olarak yüzde11.2
ve toplamda 2.9 katına çıktı. Son 11 yılda toplam yolcu trafiğinde
ortalama; yüzde 16, toplam uçak trafiğinde (üstgeçiş dâhil) yüzde 11
artış oldu.
Son 11 yılda ülkemize gelen yabancıların ilk karşılaştıkları yer
olan terminal binalarıyla tüm havalimanlarımızın çehresi değişti,
havalimanı altyapıları; uluslararası standartların üzerine çıkartıldı.
Havalimanlarımızın Avrupa’da ve dünyada sürekli olarak üst
sıralara tırmanışı devam ediyor; başarılarımız prestijli küresel
ödüllerle taçlanıyor. Mayıs ayında da yeni ödüllere layık görüldük.
DHMİ tarafından işletilen dört ve hava seyrüsefer hizmetleri
kuruluşumuzca sağlanan bir havalimanı olmak üzere toplam beş
havalimanına ‘Euro ANNIEs’ ödülü verildi. Atatürk, Sabiha Gökçen,
Ankara Esenboğa, Adana ve Diyarbakır havalimanları; Anna AERO
dergisinin istatistiklere dayandırarak belirlediği bu prestijli ödülün
sahibi oldu.
Öncelikle, kuruluşundan bu yana DHMİ’nin bu günlere gelmesinde
emeği ve hizmeti geçen tüm yönetici ve çalışanlarımıza; onların
meşakkatli çalışma koşullarına sabırla tahammül eden eş ve
çocuklarına teşekkür ediyorum. 81’inci yıldönümlerini kutluyorum.
Ömürlerini, gençliklerini seve seve kurumlarına armağan ederek
DHMİ’yi zirveye taşıyan muhterem emeklilerimize sağlıklı uzun
ömürler diliyorum. Ebediyete intikal edenlerin mekânı cennet olsun.
Ortak bir geçmişe sahip olduğumuz ve geleceğe omuz omuza
yürüyeceğimiz kardeş kuruluşlarımız Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü (SHGM), Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü (AYGM) ve
bugün bizimle birlikte 81’inci yaşını kutlayan Türk Havayolları’nın da
başarılarının devamını diliyorum.
81 yıllık şanlı geçmişe büyük eserler sığdırdık. Çok çalıştık, çok
ürettik; 81 yılda zirveye yerleştik. Geleceğe yolculuğumuz devam
edecek. Eserlerle, büyük işlerle, projelerle dolu daha nice yıllara…
We have canceled the 81st anniversary celebration of the General
Directorate of State Airports Authority (SAA) due to the sad loss
of 301 people because of a terrible accident that took place in
the Soma mines in Manisa. May our brothers rest in peace. I wish
patience to their families and loved ones.
We continue to increase the altitude of our ideal of ‘looking for the
future in the skies’, which we first believed in 81 years ago with only
two airports. Led by the State Airports Authority, the Turkish civil
aviation sector has climbed up in the global ranking especially during
the last 11 years. Turkey is becoming the leading aviation center of
the world.
The last 11 years of SAA have been a period of development and
transformation that made each and every member of SAA proud.
This process will be known as the era of service, investment,
efficiency, profit and progress. Every issue of our magazine shares
with you the amazing figures we achieve. Our airports break records
in passenger and flight numbers; we win international awards. The
statistics we take pride in is the story of SAA personnel’s elbow
grease transformed into figures.
I will only say this: The share of domestic passenger traffic
within total passenger traffic increased up to 51 percent in 2013
nationwide, from 26.6 percent in 2003. In the last 11 years,
international passenger traffic increased by approx. 11.2 percent
every year and almost tripled in total. Again in the last 11 years, total
passenger traffic increased by 16 percent while total flight traffic
increased by 11 percent.
The appearance of all our airports have changed in the last 11 years.
This is important because a terminal is the first place a foreigner
experiences in a country. The infrastructure of our airports have been
upgraded to above international standards. Our airports continue to
ascend in Europe and in the world; our achievements are crowned
by prestigious global awards. We have won new awards in May too.
Four airports operated by the General Directorate of State Airports
Authority and one airport that receives air navigation services from
our institutions have won Euro ANNIES awards. Atatürk, Sabiha
Gökçen, Ankara Esenboğa, Adana and Diyarbakır airports won this
prestigious award determined by Anna AERO magazine based on
statistics.
I would like to take this occasion to thank everyone for contributing
to the current state of SAA, including all administrators, employees
and their families who have been patient of their tedious working
conditions. Happy 81st anniversary! I wish a long and healthy life
for all our honorable retired employees who willingly devoted their
youth to carry SAA to the top. And I hope those who passed on into
eternal life rest in peace.
I wish good luck and success to our sister institutions: General
Directorate of Civil Aviation (SHGM), the General Directorate of
Infrastructural Investments (AYGM) and Turkish Airlines that
celebrates its 81st anniversary with us.
We did great works in the last 81 years of glory. We worked hard; we
produced and reached the peak in 81 years. Our journey to the future
continues. Happy new years filled with great projects...
İyi uçuşlar dilerim…
Have a nice flight…
HAZİRAN - JUNE 2014
5
HAZİRAN - JUNE 2014
08 MERCEK / ZOOM
22
Sivil havacılıktan son haberler
Latest news from civil aviation
14 HAVACILIK / AVIATION
81 yıldır irtifayı yükseltiyor: DHMİ
Increasing the altitude for 81 years: SAA
22 SEYAHAT / TRAVEL
Kars: Mimarisiyle, tarihiyle, doğasıyla büyülüyor
Kars: Fascinating with the architecture, history and nature
34 UÇUŞ NOKTASI / FLIGHT POINT
Kars Havalimanı
Kars Airport
40 LEZZETİN PEŞİNDE / IN SEARCH OF FLAVOR
Dört Avrupa kentinin dört lezzeti
Four delicacies from four European countries
68 SPOR / SPORTS
Dünya Kupası’nın yeni yıldızları
Starlets of the World Cup
52 DÜNYA MANZARALARI / WORLD PANORAMA
Üç kıtanın nehirlerinden…
Rivers of three continents…
74 MUTFAK KÜLTÜRÜ / CULINARY CULTURE
Anadolu’da geleneksel gıda üretimi
Traditional food production in Anatolia
62 ULAŞIM / TRANSPORT
Hızlı trenlerin yüzyılı
The century of high-speed trains
78 KEŞİF / EXPLORE
Hindistan’daki Fransız gelenekleri
French traditions in India
86 SAĞLIK / HEALTH
Şişmanlıktan kurtulmak hiç de zor değil
Losing weight is as easy as pie
90 DİŞ SAĞLIĞI / DENTAL HEALTH
İtinayla gülüşünüz dizayn edilir!
Let’s design your smile!
94 UÇUŞ REHBERİ / FLIGHT GUIDE
Dış ve iç hat uçuşları
International and domestic flights
98 BULMACA / PUZZLE
6
HAZİRAN - JUNE 2014
74
62
YÖNETİM / MANAGEMENT
DHMİ Genel Müdürlüğü
Personeli Yardımlaşma Vakfı
Emek 8. Cadde 75. Sokak No: 7/1
Emek - Ankara / TÜRKİYE
DHMİ Personeli Yardımlaşma Vakfı Kuruluşu
Meydan Reklam Adına Sahibi Onursal Başkan
Honorary President and Owner
on behalf of DHMI Personnel
Assistance Foundation
Orhan Birdal
68
78
Yayın Kurulu | Publishing Board
Funda Ocak, Mehmet Ateş,
Mehmet Karakan, Celal Özuğur, Cemal Köksal,
K. Zafer Topuz, Ahmet Ergin,
Mustafa Karpuzcu, Vahdet Nafiz Aksu,
Ali Fuat Emre, Ayhan Öztekin
YAYIN / PUBLISHING
FORA MEDYA
İstanbul: Barbaros Bulvarı No: 143/1
Balmumcu-Beşiktaş 0212 213 98 80
Ankara: Tunalı Hilmi Caddesi No: 68/12
Çankaya
0312 430 51 00
Genel Koordinatör | General Coordinator
Süleyman Karan
[email protected]
Yazı İşleri Müdürü | Chief Editor
Doğan Uluyüz
[email protected]
Editör | Editor
Nezahat Solmaz Yiğit
Sanat Yönetmeni | Art Director
Ferhat Gedik
İngilizce Bölüm Editörü | English Section Editor
Ayşegül Kıratlı
Reklam Departmanı
Advertisement Department
Rüştü Altıner
[email protected]
90
52
Pınar Güneş
[email protected]
Murat Arslan
[email protected]
Reklam rezervasyon: 0212 213 98 80
Katkıda Bulunanlar | Contributors
Eren Cerciz, Elif İzgi Uluyüz, Ilgın Çelik,
Lokman Karakaş, Medina İsmayilova, Sezai Özden
Baskı | Printing
Başak Matbaacılık
Anadolu Bulvarı Meka Plaza
No: 5 / 15 Gimat / Ankara
Tel: (0312) 397 16 17
Basım Yeri ve Tarihi
Place and Date of Publication
Ankara, Haziran- June 2014
Yayın Türü | Type of Publication
Yerel, aylık, süreli
Local, monthly, periodical
ISSN 1306 - 6323
www.foramedya.com
HAZİRAN - JUNE 2014
7
mercek | zoom
DHMİ’NİN AR-GE ÇALIŞMALARI MEYVELERİNİ VERİYOR
Hava trafiğinde, iniş veya kalkışı sırasında kuş sürülerinin
uçak güzergâhından geçmesi, uçak motorlarına zarar
vererek muhtemel tehlikelere neden olabiliyor. Bu sorun
‘Milli Gözetim Radarı’ ile ortadan kalkacak. Kuş sürülerine
çare bulmak isteyen Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürlüğü (DHMİ) TÜBİTAK ile ortak bir çalışma
başlatmıştı. Yapılan protokolle 2010’da Ar-Ge’sine başlanılan
çalışmayla kuş sürülerini anında tespit edebilen Milli
Gözetim Radarı (MGR) üretildi.
DHMİ’ce proje bedeli finanse edilen ve TÜBİTAK ile ortaklaşa
yürüttüğü Kuş Radarı Projesi (KUŞRAD) kapsamında
geliştirilen MGR, sürüleri anında tespit edip pilotla kuleyi
uyaracak. Radarın en büyük özelliği ise gece şartlarında
bile tespit yapabilmesi. 60 deniz mili menzile sahip MGR,
kuşların göç güzergâhı üzerinde olduğu için eleştirilen
üçüncü havalimanında da kullanılacak. MGR için birçok ülke
de sipariş verdi. MGR, rüzgâr elektrik santrallerinin göçmen
kuşlara zarar vermemesi için de kullanılacak.
DHMİ’nin Ar-Ge çalışmalarını sürdürdüğü projeler ise şöyle:
ATC KULE VE RADAR SİMÜLATÖRÜ (ATCTRSIM)
‘ATC Kule ve Radar Simülatörü’ (atcTRsim) isimli hava trafik
eğitim simülatöründeki her kontrolör pozisyonu, radar
haritalar üzerinde sergilenen verileri, egzersiz bilgilerini,
her uçağa ait kimlik, pozisyon ve uçuş bilgilerini sürekli
yenileyerek görüntüleyen ana radar ekranıyla hava durumu
bilgilerini gösteren yardımcı bilgi ekranından oluşuyor.
8
HAZİRAN - JUNE 2014
İstenildiğinde yaklaşma, yol ve meydan kontrol simülasyon
yazılımlarının entegre olarak ya da tamamen birbirlerinden
bağımsız olarak çalışabilme özelliğine sahip olan simülatörün
meydan kontrol simülasyon yazılımı da üç boyutlu
modellerle 360 dereceye kadar görsellik imkânı sağlıyor.
Simülatör sayesinde hava trafik kontrolünü yönetecek
görevliler; çok daha kısa zamanda ve her türlü reel şartlarda,
belki normal hayatta karşılaşması mümkün dahi olmayan
pek çok senaryoyu simülatör ortamında tecrübe ederek reel
hayata çok daha hazır başlayacak.
FOD RADARI
FOD Radarı Projesi ile trafik akışını etkilemeden pist
yüzeyinde sürekli olarak gözetim ve ikaz sağlayacak şekilde,
dört adet milimetre dalga boyu radar ve iki adet optik
sistemiyle 4 kilometrelik pist üzerindeki yabancı cisimlerin
tespitine yarayan bir sistem geliştirilmiş olacak.
STRATEJİK GÜRÜLTÜ HARİTASI
OLUŞTURULMASI ÇALIŞMALARI
ANMS (Havaalanı Gürültü Ölçüm, İzleme ve Kontrol
Sistemleri) Ankara Esenboğa, İstanbul Atatürk, Antalya ve
İzmir Adnan Menderes Havalimanlarına tesis edilmiş olup,
gürültü emisyonları anlık olarak izleniyor.
‘Türkiye’de DHMİ Tarafından İşletilen Havalimanlarının
Stratejik Gürültü Haritalarının Oluşturulması’ projesi
kapsamında, 31 havalimanında da çalışmalara başlanıldı.
SAA’S R-D STUDIES BRING GOOD RESULTS
Birds passing through the flight route especially during takeoff and
landing might cause dangers by damaging the aircraft’s engine. This
problem will be solved with the ‘National Observation Radar’. Looking
for a solution for this problem, the General Directorate of State
Airports Authority cooperated with TÜBİTAK in the previous years.
After signing the protocol, research and development studies had
been carried out in 2010 and the National Observation Radar (NOR)
that can identify birds had been invented.
Financed by SAA, the Bird Radar Project was carried out in
cooperation with TÜBİTAK and resulted in the invention of NOR.
The device identifies birds immediately and notifies the pilot. A
vital feature of the radar is that it can operate even at night. Able
to operate within 60 sea miles, NOR will also be used for the third
airport, which has received a great deal of criticism for being in the
way of bird migration routes. Many countries have already placed
orders for NOR. The device will also be used for protecting the birds
from the wind power stations. Other R-D studies run by SAA are:
ATC TOWER AND RADAR SIMULATOR (ATCTRSIM)
The air traffic training simulator titled as ‘ATC Tower and Radar
Simulator’ (atcTRsim) composes of a main radar screen that displays
each controller’s position, radar map data, exercise information,
each aircraft’s identity-position-flight information; and an assisting
information screen that shows weather condition. Approaching,
track and field control simulation software can be integrated on
demand or can operate separately. The simulator’s field control
simulation software allows imaging up to 360 degrees in three
dimensional models. Thanks to the simulator, air traffic controllers
will now feel prepared for the real experience after going through the
numerous simulation scenarios, some of which are even impossible
in real life.
FOD RADAR
FOD Radar Project aims to generate a system that serves the purpose
of identifying foreign objects that might be on the 4-km track, by
using 4-mm wavelength radar and two optic systems. The system
will be active for observation and warning without affecting the
traffic.
STRATEGIC NOISE MAP STUDIES
The Airport Noise Management System (ANMS) has been installed in
Ankara Esenboğa, İstanbul Atatürk, Antalya ve İzmir Adnan Menderes
airports; noise emissions are monitored instantaneously. Studies are
going on for 31 airports within the scope of the ‘Project for Shaping
Strategic Noise Maps for Airports Operated by SAA in Turkey’.
HAZİRAN - JUNE 2014
9
mercek | zoom
UHD Bakanı Lütfi Elvan:
“AHL REKORLAR KIRARKEN GECİKME DE YAŞANMIYOR”
Atatürk Havalimanı, yolcu artışında rekor kırmakla
kalmadı, gecikmelerin en az olduğu havalimanları arasında
yer aldı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi
Elvan, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda inişlerdeki gecikme
süresinin bir önceki yıla göre yüzde 41, kalkışlardaki gecikme
süresinin ise yüzde 33 düşüş gösterdiğini belirterek, “Atatürk
Havalimanı, yolcu artışında rekor kırmakla kalmadı,
gecikmelerin en az olduğu havalimanları arasında yer aldı”
dedi. Geçen yıl dünyada dış hat yolcu trafiği sıralamasındaki ilk
20 havalimanı arasında Atatürk Havalimanı’nın 10’uncu sırada
yer aldığına işaret eden Elvan, “Atatürk Havalimanı’nın yolcu
sayısı her geçen gün artmakta. Geçtiğimiz yıl 34 milyonun
üzerinde dış hat yolcu ağırlayan Atatürk Havalimanı, dış
hatlarda bir yılda yüzde 14.3 gibi önemli oranda yolcu sayısını
artırarak Avrupa’da birinci, dünyada ise Dubai’den sonra ikinci
oldu” diye konuştu. Bakan Elvan, 2003-2013 yılları arasında
Atatürk Havalimanı’nın yolcu trafiğini yılda ortalama yüzde 16,
uçak trafiğini ise yüzde 10 artırdığının altını çizdi. Bakan Elvan,
“DHMİ Genel Müdürlüğü’nün aldığı tedbirler ve uyguladığı
hava trafik usulleri sonucunda gecikme süreleri önemli oranda
düştü. Atatürk Havalimanı, yolcu artışında rekor kırmakla
kalmadı, 2013 yılında inişlerdeki gecikme süresi bir önceki yıla
göre yüzde 41 düştü. Böylece inişlerdeki gecikme ortalaması
10.2 dakika olarak gerçekleşti. Kalkışlardaki gecikme süresi
ise yine bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 33 düşüş gösterdi
ve kalkışlardaki gecikme 2013 yılında 9.5 dakikanın altında
kaldı. Şu anda Atatürk Havalimanı, gecikmelerin en az olduğu
havalimanları arasında yer alıyor.”
Bakan Elvan, birçok ulusal ve uluslararası ödülü bulunan
Atatürk Havalimanı’nın, bu yıl da ‘ödül avcılığı’nı
sürdürdüğünü belirtti. Bu yıl beşincisi düzenlenen ‘Euro Annies
2014 Ödülleri’nde, Atatürk Havalimanı’nın da ödüle layık
görüldüğünü hatırlatan Elvan, “Atatürk Havalimanı, Ağustos
2013-2014 döneminde doğrudan uçuş gerçekleştirilen nokta
sayısını 20 adet artırarak havacılık sektörünün en iyilerinin
belirlendiği Euro Annies’de ilk sırada yer aldı” diye konuştu.
TMC Minister Lütfi Elvan: “AHL BREAKS RECORDS AND NO DELAY”
Atatürk Airport did not only broke a record in passenger
numbers but also took place among airports with the lowest
delay rate. The Minister of Transportation, Maritime Affairs and
Communications, Lütfi Elvan stated that the delay time for landing
at İstanbul Atatürk Airport has gone down by 41 percent when
compared with the previous year, while the delay time for takeoff
has gone down by 33 percent; he said: “Atatürk Airport did not only
broke a record in passenger numbers but also took place among
airports with the lowest delay rate.”
Mentioning that the airport ranked 10th in the last year’s list of
top 20 airports with the busiest international passenger traffic,
Elvan continued: “The number of passengers using Atatürk Airport
increases almost every day. Atatürk Airport welcomed over 34
million international passengers last year, while at the same time
increasing the number of international passengers by 14.3 percent
per year; and ranked first in Europe and second in the world, after
Dubai.”
Minister Elvan highlighted that Atatürk Airport increased the
passenger traffic by 16 percent and the flight traffic by 10 percent
10
HAZİRAN - JUNE 2014
per year. The Minister said: “Thanks to the measures taken and
the air traffic methods applied by the General Directorate of State
Airports Authority, delay time has decreased significantly. Atatürk
Airport did not only broke a record in passenger numbers but also
decreased the delay time for landing operations performed in 2013
by 41 percent when compared with the previous year – which
resulted in an average of 10.2 mins of delay for landing operations.
Delay time for takeoff operations has decreased by 33 percent
when compared with the previous year, resulting in less than 9.5
mins of average delay time. Currently, Atatürk Airport takes place
among the airports with the lowest delay rates.”
Minister Elvan expressed his faith in Atatürk Airport, which already
holds many awards, in winning more awards, becoming an ‘award
hunter.’ Reminding that the airport won an award at the fifth Euro
Annies 2014 Awards this year, Elvan continued: “During August
2013-2014, İstanbul Atatürk Airport increased the number of
destinations by adding 20 new flight points to the network and
took place near the top at the Euroe Annies, that determines the
leaders of aviation.”
mercek | zoom
DHMİ’NİN FAALİYETLERİYLE İLGİLİ BRİFİNG VERİLDİ
A BRIEFING ON SAA OPERATIONS
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı
Feridun Bilgin, DHMİ üst yönetimini Bakanlık’ta kabul ederek
birifing aldı. DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal; toplantıda
kuruluşun çalışmaları hakkında bir sunum yaptı. Sunumda
faaliyetleri özetleyen Birdal, tamamlanan ve devam eden
projeler hakkında bilgi verdi; yıl içinde açılışı yapılacak terminal
binalarıyla diğer işler konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Kuruluşun geleceğe yönelik hedeflerini dile getiren Birdal,
Müsteşar Feridun Bilgin’in hizmet ve yatırımlarla ilgili sorularını
da cevaplandırdı. Bilgin, DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal
ile brifingde hazır bulunan genel müdür yardımcıları ve daire
başkanlarına teşekkürlerini iletti.
Counsellor of the Ministry of Transportation, Maritime Affairs and
Communications, Feridun Bilgin accepted SAA executives in his chambers
at the Ministry and received a briefing. In the meeting, SAA General
Manager Orhan Birdal made a presentation about the operations of the
institutions. Birdal outlined the works done and gave information about
the completed and ongoing projects as well as other subjects like the
new terminal buildings that will open within the year. Also mentioning
the institution's future goals, Birdal answered Counsellor Feridun
Bilgin’s questions about their service and investments. Bilgin thanked
SAA General Manager Orhan Birdal and other general managers and
department heads who were present at the briefing with Birdal.
BEŞ HAVALİMANI
ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜ
FIVE AIRPORTS
WON AWARDS
Havacılık sektörünün yakından takip ettiği uluslararası
‘anna.aero’ sitesi tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen ‘Euro
ANNIEs’ ödülleri açıklandı. DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından
işletilen dört ve havaseyrüsefer hizmetleri kuruluşumuzca
sağlanan beş havalimanı olmak üzere toplam beş havalimanına
‘Euro ANNIEs’ ödülü verildi. Atatürk, Sabiha Gökçen, Ankara
Esenboğa, Adana ve Diyarbakır havalimanları; Anna AERO
dergisinin istatistiklere dayandırarak belirlediği bu prestijli
ödülün sahibi oldu.
İşte ödüle layık görülen havalimanları ve aldıkları ödüller:
* ‘Yeni Rotalar Kazandıran Havalimanı’ ödülü İstanbul
Atatürk Havalimanı‘nın oldu.
* ‘En Hızlı Büyüyen Havalimanı’ ödülü İstanbul Sabiha
Gökçen Havalimanı’na verildi.
* ‘En Hızlı Büyüyen Havalimanı’ kategorisinde ikinciliği
Ankara Esenboğa Havalimanı aldı.
* ‘En Hızlı Büyüyen 3-5 Milyon Yolculu Havalimanları’
arasında Adana Havalimanı ikinci,
* ‘En Hızlı Büyüyen 1-2 Milyon Yolculu Havalimanları’
arasında Diyarbakır Havalimanı ikinci oldu.
12
HAZİRAN - JUNE 2014
Closely followed by the aviation sector, the international ‘anna.
aero’ website has organized the fifth Euro ANNIES award ceremony.
Four airports operated by the General Directorate of State Airports
Authority and one airport that receives air navigation services from our
institutions have won Euro ANNIES awards. Atatürk, Sabiha Gökçen,
Ankara Esenboğa, Adana and Diyarbakır airports won this prestigious
award determined by Anna AERO magazine based on statistics.
Here are the airports and the awards they won:
* İstanbul Atatürk Airport won the ‘Airport With Most New Routes’
award.
* İstanbul Sabiha Gökçen Airport won the
‘Fastest Growing Airport Traffic’ award.
* Ankara Esenboğa Airport came second as the
‘Fastest Growing Airport’
* Adana Airport came second as the
‘Fastest Growing Airport With 3-5 Million Passengers’.
* Diyarbakır Airport came second as the
‘Fastest Growing Airports With 1-2 Million Passengers’.
HAZİRAN - JUNE 2014
13
??????? | ???????????
havacılık
| aviation
DHMİ 81 YAŞINDA
Turkish civil aviation becomes
a rolemodel in sustainable growth
TÜRK SİVİL HAVACILIĞI SÜRDÜRÜLEBİLİR
BÜYÜMEDE DÜNYAYA ROL MODEL OLUYOR
SAA TURNS 81
Son 11 yıldır sürekli çift haneli büyüyen Türk sivil havacılık sektörüne hizmet veren
DHMİ Genel Müdürlüğü, yap-işlet-devret ve yap-işlet kirala yöntemleriyle dünyada
örnek teşkil eden uygulamalara imza atarken diğer yandan yeni inşa edilen ve
genişletme ve yenileme çalışmaları yapılan havalimanlarıyla bu yılın sonunda
150 milyon yolcuya yüksek kalitede hizmet vermeyi amaçlıyor.
The General Directorate of State Airports Authority that has served for the Turkish
civil aviation sector, which has grown by double digits for the last 11 years, has
carried out leading operations by ways of build-operate-transfer and buildoperate-lease. The institution is aiming to complete construction, expansion and
renovation works to offer top quality service to 150 million passengers by the end of
this year.
14
HAZİRAN - JUNE 2014
Günümüzde sivil havacılığın küresel resmine
Today, the global picture of civil aviation demonstrates that
a total 920 airline carriers around the world offer services
to 2.9 billion passengers at 4.200 airports, through 170 air
navigation providers, on an air transportation network of
35 billion kilometers and with 62.000 airliners (Source:
ICAO presentation, 2010, Narjess, Tevsier). Turkey’s global
passenger share in this global picture is 2,3%, and was 2.1%
the previous year.
There is a geographical differentiation in air traffic. Although
the domestic flights are increasing in the North America,
which is the leader in traffic today, it will leave its position
to Asia-Pacific in the short term. Therefore, Asia-Pacific
will become the largest air transportation market of the
world. As we saw recently, the low-cost airline companies
are expected to increase their market shares. In general,
the primary passenger flow is towards North America and
Canada, excluding the flights among 27 member countries of
the European Union. The recession in the European air traffic
in the last years will be balanced with the demand in the Far
East, Near East and Russia.
It is estimated that 60% of the traffic from Europe to Asia
will pass through mega-cities (Airbus report). The airports in
Istanbul as well as the Esenboğa Airport in Ankara and many
other airports in Turkey have a strategic location.
bakıldığında; dünyada 920 havayolu taşıyıcı, 4 bin 200
havalimanında, 170 hava seyrüsefer sağlayıcısıyla 35 milyar
kilometre hava ulaşım ağında, 62 bin uçakla 2.9 milyar
yolcuya hizmet verildiği görülüyor (Kaynak: ICAO sunumu,
2010, Narjess, Tevsier). Dünyada bu büyüklük içerisinde
oluşan trafikte Türkiye’nin küresel yolcu payı yüzde 2.3. Bu
oran bir yıl öncesinde yüzde 2.1’di.
Hava trafiği coğrafi olarak ayrışmalar içerisinde... Şu anda
trafik açısından lider konumda olan Kuzey Amerika iç
hat yolculukları artsa da, kısa dönemde liderliğini AsyaPasifik’e bırakmış olacak. Böylece Asya-Pasifik, dünyanın
en büyük hava ulaştırma piyasası haline gelecek. Bu süreçte
yakın geçmişte de olduğu gibi, düşük maliyetli havayolu
şirketlerinin de piyasa paylarını artırmaları bekleniyor.
Genel olarak Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin kendi içindeki
yolcu dolaşımı hariç, en önemli yolcu akışı Kuzey Amerika
ve Kanada bölgesine… Son birkaç yılda yaşanan Avrupa
hava trafiğindeki durağanlık, Uzakdoğu ve Yakın Doğu’ya
ve Rusya’ya oluşan taleple dengelenmeye çalışılacak.
Avrupa’dan Asya’ya olan trafiğin yüzde 60’ının mega
şehirlerden gerçekleşmesi bekleniyor(Airbus raporuna
göre). İstanbul şehri dolayısıyla İstanbul'daki havalimanları
ve hatta Ankara Esenboğa Havalimanı ile birlikte
ülkemizdeki pek çok havalimanı stratejik konumda...
FASTEST GROWING ACROSS EUROPE EXPECTED IN TURKEY
AVRUPA’DA EN HIZLI BÜYÜME TÜRKİYE’DE OLACAK
The increase in the number of flights is shifting towards
eastern Europe. The European air traffic is expected to reach
11,2 million by 2019, and the expected growth has shifted
to the east of Europe with 7%. It is estimated that the best
growing countries in air traffic will be Turkey, followed by
Spain (1.4%), Germany and Italy (2%), Poland (3%), and
Ukraine (4.5%). The report states that the fastest growing
Uçuşlardaki artış Avrupa’nın doğusuna kayıyor. 2019
yılına kadar 11.2 milyona ulaşması beklenen Avrupa hava
trafiğinin büyümesinde 2019’a kadar öngörülen artış
beklentisi yüzde 7 ile Avrupa’nın doğusuna kaydı. Hava
trafiğinde en çok büyüyen ülkelerin Türkiye’nin ardından
İspanya (yüzde 1.4), Almanya ve İtalya (yüzde 2), Polonya
AVRUPA YOLCU TRAFİĞİ SIRALAMASI
(1)
(1)
(1)
(2)
(2)
(2)
2013
Şubat Sonu
Yolcu Trafiği (BİN)
(Şubat Sonu)
13/12
ARTIŞ %
LONDON-HEATHROW
10.038
0,6
PARIS-CHARLES DE GAULLE
8.402
2,3
FRANKFURT
7.482
2,5
TURK
ISTANBUL-ATATURK
7.102
23
NETH
AMSTERDAM
6.663
1,1
MAD
SPAN
MADRID-BARAJAS
5.544
14,6
MUC
GERF
MUNICH
5.229
1,6
8
ROM
ITAL
ROME-DE VINCI
4.401
5,1
10
9
LON
UNKG
LONDON-GATWICK
4.237
0,7
9
9
10
BCN
SPAN
BARCELONA
4.007
6
34
31
30
20
IST
TURK
ISTANBUL-SABIHA GOKCEN
2.190
13,9
57
52
51
41
ANK
TURK
ANKARA-ESENBOGA
1.561
11
58
49
50
40
IZM
TURK
IZMIR-ADNAN MENDERES
1.309
12
13
14
13
14
AYT
TURK
ANTALYA
1.250
1
2013
Şubat Sonu
ŞEHİR
ÜLKE
1
1
LON
UNKG
2
2
PAR
FRAN
3
3
3
FRA
GERF
8
8
6
4
IST
5
5
4
4
5
AMS
4
4
5
5
6
7
7
6
7
7
6
6
7
8
8
9
10
10
10
55
2009
2010
2011
2012
1
1
1
2
2
2
3
3
9
HAVALİMANI
Kaynak (1) ENAC Sıralamasıdır. (2): ACI (Airports Council International) Pax Passanger Flash Report Sıralamasıdır.
HAZİRAN - JUNE 2014
15
??????? | ???????????
havacılık
| aviation
DÜNYA YOLCU TRAFİĞİ SIRALAMASI
(1)
2003
2008
(1)
(1)
2009
2010
(1)
(1)
2011
(2)
2012
(2)
2013
Şubat Sonu
(2)
ŞEHİR
ÜLKE
HAVALİMANI
2013
Şubat Sonu
Yolcu Trafiği (BİN)
(Şubat Sonu)
13/12
ARTIŞ %
1,9
1
1
1
1
1
1
1
ATL
UNST
ATLANTA GA
13.800
32
8
3
2
2
2
2
PEK
CHIN
BEIJING
12.870
3,3
54
20
14
13
13
10
3
DXB
UNAR
DUBAI
10.640
13,0
3
3
2
4
3
3
4
LHR
UNKG
LONDON-HEATHROW
10.038
0,6
4
4
5
5
5
4
5
HND
JAPN
TOKYO-HANEDA
10.030
0,3
5
6
7
6
6
6
6
LAX
UNST
LOS ANGELES-INTL
9.552
1,9
24
12
12
11
10
12
7
ASP
CHIN
HONG KONG
9.228
4,0
2
2
4
3
4
5
8
ORD
UNST
CHICAGO-O’HARE
9.209
2,5
6
7
8
8
8
8
9
DFW
UNST
DALLAS-FORT WORTH
9.038
4,9
46
36
20
16
12
9
10
CGK
INDONESIA
JAKARTA
8.909
0,8
18
18
15
17
16
14
11
ASP
CHIN
BANGKOK
8.822
9,8
31
19
18
18
18
15
12
ASP
CHIN
SINGAPORE
8.444
5,3
76
40
39
37
30
20
16
IST
TÜRKİYE
ISTANBUL-ATATURK
7.102
23,0
98
71
69
60
55
55
127
AYT
TÜRKİYE
ANTALYA
1.250
1,0
732
266
191
119
109
92
89
IST
TÜRKİYE
ISTANBUL-SABIHA GOKCEN
2.190
14,0
Kaynak (1) ENAC Sıralamasıdır. (2): ACI (Airports Council International) Pax Passanger Flash Report Sıralamasıdır.
(yüzde 3), Ukrayna (yüzde 4.5) olacağı öngörülüyor.
Raporda Avrupa hava trafiğine en çok katkı yapacak ve
en hızlı büyüyecek olan ülkenin (2011 yılında olduğu gibi)
Türkiye olacağı ve özellikle yurt içi uçuşların; ayrıca Rusya,
Almanya, Ortadoğu ve Asya-Pasifik’e yönelik uçuşların
hızlı bir büyüme kaydetmesi beklentisi dile getiriliyor
(Eurocontrol, Statfor 2013-2019 tahmin raporu)…
Airbus firmasının beklentilerine göre ise kalkış varışlarda
büyük şehirler öne çıkacak. Bugün sayısı 26 olan mega
şehirlerin 2015’te 33’ünün Asya’da yer alacağı bekleniyor.
Yeni İstanbul Havalimanı ise bu coğrafyanın merkezi
konumunda...
11 YILDA GÖZ KAMAŞTIRAN BİR ATILIM
Son 11 yılda ticari uçuş sayısı yüzde 196, taşınan yolcu sayısı
yüzde 280 ve taşınan kargo miktarı yüzde 126 artış gösterdi.
2011 yılında 118 milyon 292 bin olan iç hat ve dış hat toplam
yolcu sayısı 10.8 artışla 2012 yılında 131 milyon 29 bin 516’ya
ulaştı. İç hatların toplam yolcu içindeki payı yüzde 49.4
olarak gerçekleşti. 2011 yılında 58 milyon 258 bin 324 olarak
gerçekleşen iç hat yolcu trafiği, 2012 yılında yüzde 11.1
artışla; 64 milyon 721 bin 316’ya, dış hat yolcu trafiği ise 59
milyon 362 bin 145’ten yüzde 10.6 artışla 65 milyon 630 bin
304’e yükseldi. İç hat yolcu trafiğinin önemli bir bölümü
Atatürk (yüzde 24), Sabiha Gökçen (yüzde 15), Esenboğa
(yüzde 12), Adnan Menderes (yüzde 11) ve Antalya (yüzde 8)
havalimanlarından gerçekleşti. 2012 yılında en fazla toplam
dış hat yolcu trafiği Atatürk (yüzde 45), Antalya (yüzde
31), Sabiha Gökçen (yüzde 8), Muğla Dalaman (yüzde 5)
ve Adnan Menderes (yüzde 4) havalimanlarında gözlendi.
Tarifesiz seferler daha ziyade Antalya, Dalaman ve Milas
Bodrum gibi turizm bölgelerinde yer alan havalimanlarında
yoğunlaşıyor. Kısa dönemli tahminler de artış eğiliminin
devam edeceği yönünde.
16
HAZİRAN - JUNE 2014
country with best contribution to European air traffic will be
Turkey (as in 2011), and that there will be a rapid growth in
domestic flights and international flights to Russia, Germany,
Middle East and Asia-Pacific (Eurocontrol, Stratfor 20132019 estimates report)…
According to the estimates of Airbus company, the
metropolises will stand out in departures and arrivals. Today,
there are 26 metropolises, and it is estimated that Asia will
have 33 metropolises in 2015. The New Airport of Istanbul is
at the heart of this geography...
SPARKLING BREAKTHROUGH IN 10 YEARS
In the 11 years, the number of commercial flights increased
by 196%, number of passengers by 280%, and cargo load
by 126%. The number of total passengers in domestic and
international flights increased from 118.292.000 in 2011
to 131.029.516 in 2012 with a growth rate of 10,8%. The
share of domestic flights in total number of passengers
was 49,4%. The domestic passenger traffic rose from
58.258.324 in 2011 to 64.721.316 in 2012 with an increase
by 11,1%; and the international passenger traffic rose from
59.362.145 to 65.630.304 by a rate of 10,6%. The major
part of the domestic passenger traffic passed through
Atatürk (24%), Sabiha Gökçen (15%), Esenboğa (12%),
Adnan Menderes (11%) and Antalya (8%) airports. In 2012,
the highest total international passenger traffic was at
Atatürk (45%), Antalya (31%), Sabiha Gökçen (8%), Muğla
Dalaman (5%) and Adnan Menderes (4%) airports. Charter
flights are increasing particularly at the airports located
at tourism regions, including Antalya, Dalaman and Milas
Bodrum. Short-term estimates also indicate the growth
trend will continue. The expected number of passengers by
the end of 2013 is 144 million, and the expected air traffic is
1.44 million.
HAZİRAN - JUNE 2014
17
??????? | ???????????
havacılık
| aviation
KESİNTİSİZ ÇİFT HANELİ BÜYÜME
UNINTERRUPTED GROWTH IN DOUBLE DIGITS
2003 yılı itibarıyla havacılıkta hızlı büyümeye geçildi. 2004
yılında yüzde 30.1’lik bir sıçrama yaşandı ve kesintisiz
güçlü büyüme hızıyla 2012 yılına kadar ulaşıldı. 2012 yılında
yüzde 10.8 oranında artan yolcu sayısı, Avrupa’da yüzde
1.8, dünyada ise yüzde 4.2 oranında gerçekleşti (Avrupa ve
dünya yolcu artış oranları ACI Pax Flash 2012 Kasım sonu
verilerinden alınmıştır).
2011 yılında yolcu bazında Avrupa sıralamasında yedinci
olan ülkemiz, 2012 yılında Hollanda’yı geride bırakarak
altıncı sıraya yerleşti. Bugün Türkiye, Avrupa hava
ulaşım ağlarına günlük trafik ekleme kapasitesi en yüksek
ülkelerden biri oldu. 2006 yılında Türkiye Avrupa hava
sahasına eklemiş olduğu günde ortalama 100 IFR trafikle
yedinci sırada iken şu an itibariyle Türkiye günde eklemiş
olduğu ortalama 100 trafikle birinci sıraya yükseldi.
A rapid growth started in aviation in 2003. There was a
leap by 30.1% in 2004, and the uninterrupted, solid growth
continued until 2012. The number of passengers increased
by 10.8% in 2012, while the rate was 1.8% in Europe, and
4.2% worldwide (growth rates in number of passengers
in Europe and worldwide taken from ACI Pax Flash 2012
November data).
Turkey was the seventh country in Europe in terms of
passengers in 2011, and it rose to sixth place in 2012, passing
the Netherlands.
Today, Turkey is one of the countries with the highest
capacity to add daily traffic to European air transportation
networks. Turkey was the seventh country in 2006 with an
average of 100 IFR added traffic per day, and today it is the
leader country with an average of 100 traffic added every
day to the European air space.
DIŞ HATLARDA BÜYÜK GELİŞME
2003 yılına göre Türkiye hava ulaşımında
sürdürülebilir büyüme dış hatlarda da yaşandı. Ülkemiz
havalimanlarından Avrupa’nın büyük ekonomilerine;
İngiltere, Danimarka ve Fransa’ya yapılan havayoluyla
yolcu taşımacılığında güçlü artışlar kaydedildi. 2003
yılına göre Türkiye-İngiltere yolcu sayısı yılda ortalama
yüzde 15, Türkiye-Danimarka yolcu sayısı yılda ortalama
REMARKABLE DEVELOPMENT IN INTERNATIONAL FLIGHTS
In comparison to 2003, a sustainable growth in Turkish air
transportation was also observed in international flights.
There was a robust increase in air transportation from
Turkish airports to largest economies of Europe, including
the UK, Denmark and France. In comparison to 2003, the
number of passengers between Turkey and the UK increased
HAVALİMANLARIMIZ BİRİNCİ LİGDE
OUR AIRPORTS IN PREMIER LEAGUE
* İstanbul Atatürk Havalimanı; yüzde 20.6 artışla yıllık 25 milyon yolcu ve
üzerine hizmet veren havalimanları arasındaki sıralamada; Avrupa’da ve
dünyada birinci oldu. İstanbul Atatürk Havalimanı, Avrupa yolcu sayısı
sıralamalarında, 10 yıl önce 20’nciyken, 2012’de altıncı sıraya yükseldi. Şu
an itibarıyla yolcu sayısı sıralamasında Avrupa’da dördüncü, dünyada 16’ncı
sırada (Kaynak; ACI (Airports Council International) Pax Passanger Flash
Report February-2013)
* İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı; yüzde 10 artışla yıllık
10-25 milyon yolcu arasında hizmet veren Avrupa havalimanları
arasındaki sıralamada; birinci oldu.
* İzmir Adnan Menderes Havalimanı yüzde 10 artışla, yıllık 5-10 milyon yolcu
arasında hizmet veren Avrupa havalimanları arasındaki
sıralamada üçüncü oldu.
* Ankara Esenboğa Havalimanı (yüzde 9) artışla, yıllık 5-10 milyon yolcu
arasında hizmet veren Avrupa havalimanları arasındaki
sıralamada dördüncü oldu.
* Istanbul Atatürk Airport took the first place with a growth by 20.6% among
the airports in Europe and worldwide which offer services to at least 25
million passengers. In the rankings of number of passengers in Europe,
Istanbul Atatürk Airport rose from 20th place in 2002 to sixth place in 2012.
Today, it holds the fourth place in Europe and 16th place in the world in the
rankings for number of passengers (Source: ACI Pax
Passanger Flash Report February-2013)
* Istanbul Sabiha Gökçen Airport took the first place with a growth by 10%
among the European airports offering services to
10-25 million passengers per year.
* Izmir Adnan Menderes Airport took the third place with a growth by 10%
among the European airports offering services to
5-10 million passengers per year.
* Ankara Esenboğa Airport took the fourth place with a growth by 9% among
the European airports offering services to 5-10 million passengers per year.
18
HAZİRAN - JUNE 2014
HAZİRAN - JUNE 2014
19
??????? | ???????????
havacılık
| aviation
yüzde 19, Türkiye-Fransa yolcu sayısı yılda ortalama yüzde
14 büyüdü. 2003 yılına göre; Avrupa şehirleriyle olan yolcu
taşımacılığında da etkin artışlar yaşandı. İngiltere ile artan
yolcu trafiği paralelinde en çok yolcu hareketi İstanbul
Atatürk Havalimanı ile Londra arasında gerçekleşti, bu hattaki
yolcu trafiği yüzde 83 artarak 838 bin 341’e ulaştı. Sırasıyla
Düsseldorf-Antalya hattı 687 bin 311 yolcudan 800 bin 188
yolcuya, Paris-İstanbul Atatürk Havalimanı arasındaki yolcu
taşımacılığı da 489 bin 262’den 739 bin 624’e ulaştı.
TÜRKİYE, 2015’TE AVRUPA DÖRDÜNCÜSÜ OLACAK
2003 yılına göre Avrupa’da Türkiye hava ulaşımı Hollanda’nın
önüne geçerek altıncı sıraya yerleşti. 2003 yılı itibarıyla
Avrupa sıralamasında yedinci olan ülkemiz Hollanda’yı geride
bırakarak Avrupa’da altıncı sıraya yerleşti. Beklentiler 2015’e
kadar dördüncü sıraya yerleşeceğini gösteriyor. Türkiye yeni
rotalar sıralamasında dünyada dokuzuncu sırada... Uçuş
rotasının her iki bacağı dikkate alınarak anna.aero havacılık
dergisinin yapmış olduğu sıralamada, 2013 yılında yeni rota
gelişimi sıralamasında dünyada öne çıkan ülkeler arasında
Türkiye dünyada dokuzuncu, Rusya ise 10’uncu sırada
yer aldı. Pazar büyüklüğü ölçeğine göre; ABD, İngiltere ve
Almanya’nın ilk üçte yer alması sürpriz olmadı.
20
HAZİRAN - JUNE 2014
by 15% per year, between Turkey and Denmark by 19%
per year, and between Turkey and France by 14% per
year. In comparison to 2003, we saw effective increases in
passenger transportation to and from European cities. In
parallel to the increasing passenger traffic with the UK, the
highest number of passenger traffic was between Istanbul
Atatürk Airport and London, and the passenger traffic on
this line increased by 83% to 838.341. The passenger traffic
between Dusseldorf and Antalya increased from 687.311 to
800.188, and between Paris and İstanbul Atatürk Airport
from 489.262 to 739.624.
TURKEY TO BE FOURTH COUNTRY IN EUROPE BY 2015
In comparison to 2003, Turkish air transportation in Europe
beat the Netherlands took the sixth place in European
ranking, where it previously held the seventh place. It is
estimated that Turkey will achieve the fourth rank by 2015.
Turkey holds the ninth place in the ranking for new routes...
In the ranking by anna.aero aviation journal on the basis
of both legs of the flight route, Turkey was the ninth, and
Russia was the 10th country in development of new routes.
It was not a surprise to see the USA, the UK and Germany in
the top three places because of their market sizes.
HAZİRAN - JUNE 2014
21
seyahat | travel
22
HAZİRAN - JUNE 2014
KARS
Serhat ilimiz, tarihsel mirası ve doğasıyla büyülüyor
Our border city fascinates with the historical heritage and nature
Yazı - By: Nezahat Solmaz Yiğit
Kışı dondurur, üç ay değil altı ay sürer. Sonra kar örtüsü kalktığında çıkar ortaya
7 binyıllık geçmişin izleri, muhteşem bir doğal manzaranın içinde… Serhat ilimiz
Kars, tarih boyunca işgaller yaşamış ve bu nedenle de her taşın altından bir
uygarlığın izi çıkıyor.
Winter is harsh here, and not for three but six months... When the snow cover
melts, the traces of 7 thousand years of history comes through an amazing
nature scenery. Our border city Kars had been invaded by various civilizations
throughout the history, hence the rich background.
HAZİRAN - JUNE 2014
23
seyahat | travel
Serhat ilimiz, aynı zamanda Doğu Anadolu
Bölgesi’nin en doğusunda yer alan, rakımı ve iklimsel
özellikleriyle ülkemizin en soğuk kenti… Konumu
ve iklimsel özellikleri sebebiyle gerek sanayi gerekse
ticaret yeterince gelişmemiş. Bu bir olumsuzluk ama
aynı zamanda Kars’a bir avantaj da sağlıyor. En azından
doğal güzellikleri zarar görmemiş ve bu sebeple turizm
potansiyeli yüksek… Başta Ani Ören Yeri ve kendine
özgü mimarisiyle tarihi zenginlikleri de turistik
cazibesini artırıyor.
Kars aynı zamanda ülkemizin başlıca kış turizm
merkezinden birisi ve yapılacak yatırımlarla bu alanda
daha da gelişebilir. Bunun yanı sıra kültür turizmi
açısından da tarihin çok eski devirlerine uzanan antik
kalıntıları ve ören yerleriyle kültür turizmi açısından
da Yontma Taş Çağı’ndan itibaren kesintisiz bir
yerleşime sahne olan kent önde gelen kültür turizm
merkezlerinden.
7 BİN YILLIK BİR TARİH
Kentin içinden geçen Arpaçay ile Kars’ın müşterek
bir tarihi var. M.Ö. 5000 yılında Türkistan’a ve M.Ö.
4000 yılında Azerbaycan’a ve Doğu Anadolu’ya
24
HAZİRAN - JUNE 2014
Border city Kars is the coldest city of our country with its
position at the edge of Eastern Anatolia, the altitude and
climatic features. Neither industry nor trade is developed
sufficiently, because of its position and weather conditions
– which seems to be a disadvantage, yet still serves as an
advantage too. Natural beauties here are intact, bringing in
major tourism potential... The Ruins of Ani being in the first
place, the authentic architecture and deep history attract
tourists mainly. Kars is one of the leading winter tourism
centers in our country and investments would improve
this area. The city that sheltered civilizations since the
Paleolithic Ages is also a significant culture&tourism center.
7 THOUSAND YEARS OF HISTORY
Arpaçay Brook that flows through the city has a shared
history with Kars. The Huns, who settled in Turkistan in
5000 BC and in Azerbaijan and Eastern Anatolia in 4000
BC, are the first known residents of the region. Hurrians,
who migrated from Central Asia, followed them and
settled in Kars in 2000 BC. The Urartian from Van and
its vicinities ended the reign of Hurrians; seized Kars
and kept the city for 250 years. Finally, the Scythians
conquered the city in 668 BC.
HAZİRAN - JUNE 2014
25
???????
seyahat| |???????????
travel
Ruslar 1878 yılından 1918 yılına kadar şehirde yeni bir imar
çalışması başlatmış. Ruslar askeri vilayet olarak ilan ettikleri
Kars ilindeki yeni imar çalışmaları sırasında bu günkü Yusufpaşa,
Ortakapı ve Cumhuriyet mahallelerinin merkezini oluşturduğu
yeni bir şehir planını kurmuşlar. Bugün Kars’ın simgesi haline
gelen şehir mimarisi, işte o işgal döneminin mirası…
The Russian, who declared Kars as a military town, had carried
out public improvement works from 1878 to 1918. They created a
new urban planning whose center is today’s Yusufpaşa, Ortakapı
and Cumhuriyet neighborhoods. The city’s architecture, that is
the symbol of Kars, is a legacy from those times...
yerleşen Hunlar bölgenin bilinen ilk sakinleri… Ardından
Orta Asya’dan göçen Hurriler gelmiş. Hurriler M.Ö 2000
yıllarında Kars’a yerleşmişler. Van ve çevresinde bulunan
Urartu Krallığı Hurriler’in hakimiyetine son vererek Kars’ı
kendi hakimiyeti altına alarak 250 yıl egemenliğinde
bulundurduktan sonra yöre İskitler’in eline M.Ö 668 yılında
geçmiş. Kars M.S. 5’inci yüzyılda Arsaklılar’ın egemenliğine
girdikten sonra uzun bir süre Sasani, Bizans ve İslam
devletleri arasında el değiştirmiş. Bu durum 15’inci yüzyıl
başlarına değin devam etmiş. 1064 yılında Alparslan’ın Ani ve
Kars’ı zaptetmesiyle bu bölgenin çehresi değişmiş. Kars’daki
ilk Türk sanat eserleri bu zamanda yapılmaya başlamış.
Gerçekten Kars Türk beyliklerinin elinde çok değişmiş. Ne
var ki, bu değişme aynı hızla devam etmeyerek 1153 yılında
Kıpçak-Gürcü akıncıları tarafından işgal edilerek yapılan
eserler tahrip edilmiş. Batı Anadolu’da Osmanlı Devleti güç
kazanırken Kars sırasıyla Celayiroğulları, Timuroğulları,
Karakoyunlular ve Akkoyunlular gibi Türk ve Türkmen
beylerinin eline geçmiş.
40 YILLIK ESARET
Her ne kadar Yavuz Sultan Selim Tebriz dönüşünde
Kars’ı ve Arpaçay’ı Osmanlı topraklarına katmışsa
26
HAZİRAN - JUNE 2014
Following the domination of the Arsak in the 5th century
AD, Kars had been ruled by the Sassanian, Byzantine and
Islamic states – which continued until the beginning of the
15th century. The appearance of this region changed when
Alparslan seized Ani and Kars in 1064. The very first Turkish
art works in Kars were made during this period. Indeed,
Kars had changed a lot in the hands of Turkish beylics.
Unfortunately these changes didn’t last long when KipchakGeorgian raiders invaded the city in 1153 and destroyed the
works. While the Ottoman was gathering power in Western
Anatolia, Kars had been seized by the Jalairid, Tamerlane,
Black Sheep Turkomen, White Sheep Turkomen and other
Turkish beylics.
40 YEARS OF CAPTIVITY
Even though Sultan Yavuz Selim included Kars and Arpaçay
into Ottoman lands when he returned from Tabriz, the
region certainly came under Ottoman Empire in 1534, during
the reign of Suleiman the Magnificent. The Ottomans kept
Kars and its vicinities from 1534 to 1877. The Iranian invaded
the region in the 17th and 18th centuries until an agreement
was made to lead them to draw back. A short time after the
Iranian invasion, the Russians attacked. Their first trial was
da kesin olarak 1534 yılında Kanuni Sultan
Süleyman zamanında Osmanlı İmparatorluğu’nun
egemenliğine girmiş. 1534’ten 1877 yılına dek Kars ve
kazaları Osmanlılar’ın elinde kalmış. Bundan sonra
17’nci-18’inci yüzıyllarda İranlılar tarafından işgal
edilmişse de varılan anlaşmayla İranlılar bölgeden
çekilmişler. İran saldırılarından kısa bir müddet sonra
Rus saldırıları baş göstermiş. Ruslar ilk denemeyi
1807 yılında Tiflis üzerinden yapmışlar. Başarılı
olamamışlar. Ama Rus Çarı’nın Kars’ı alma girişimleri
sürmüş ve 1828 yılında kenti ele geçirmişler. Ama
ancak bir yıl kalabilmişler. 1855 yılında yeniden Kars’a
hücum eden Rus orduları bozguna uğratılırken şehire
başarısından dolayı
‘Gazi’ unvanı verilmiş.
Bu zaferden kısa bir süre
sonra şehirde beliren
açlık, hastalık ve soğuk
yüzünden Kars ve
ilçelerini halk Ruslar’a
bırakmak zorunda
kalmış ise de 1856 yılında
Paris Anlaşması ile geri
alınmış. 1877 yılında
Ruslar yeniden hücum
etmiş. Bu hücumları Gazi
Ahmet Muhtar Paşa kısa
bir süre durdurduysa da
cephane ve asker yardımı
gelmeyince Ruslar
şehire girmiş. 1878’den
1918’e kadar Ruslar’ın
elinde kalmış Kars. Bu
40 yıl içinde halkı göç
etmeye zorlayan Ruslar
gidenlerin yerine Rus,
Ermeni ve Yahudiler’i
getirerek yerleştirmişler.
Bu 40 yıllık esaret devresi
bitince kısa bir süre
şehir elimize geçtiyse de
Birinci Dünya Savaşı'nın
sonunda imzalanan Mondoros Mütarekesi ile Kars
kendi kaderiyle baş başa bırakılmış. Bu durum İstiklal
Savaşı’nın başlamasına dek sürmüş. Kazım Karabekir
Paşa kumandasındaki ordu 30 Ekim 1920’de bir daha
ayrılmamak üzere Kars’ı ve ilçelerini Türkiye’ye
kazandırmış.
KALELER VE SURLARLA
ÇEVRİLİYMİŞ BİR ZAMANLAR
Kars’ın uzun tarihinden bugüne kalan pek çok yadigâr
var. Bunlardan en önemlisi aslında Kars’ın işgallerle
dolu tarihinin bir sembolü olabilecek Kars Kalesi…
‘Merkez Kale’, ‘İç Kale’ veya ‘Stadel’ olarak da anılıyor.
from Tbilisi in 1807 – which failed. The Russian Czar kept on
trying to seize Kars and achieved his goal in 1828, but could
keep it only for a year. Kars defeated the Russian armies
that attacked again in 1855 and earned the title of ‘Ghazi’
(veteran). Following this victory the people suffered from
starvation, diseases and cold, which led to their decision
to leave Kars and its vicinities to the hands of the Russian.
Then the city was taken back in 1856 with the Treaty of
Paris. The Russians attacked again in 1877. Ghazi Ahmet
Muhtar Pasha suppressed these attacks for a short time
but he received no military assistance and had to let the
Russians in, who ruled Kars from 1878 to 1918. During this
40 years of time they forced the
people to leave the city and they
brought Russian, Armenian and
Jewish people instead. Following
this period of captivity, we
seized the city again for a short
time but then again the city was
left to its fate with the Armistice
of Moudros, which continued
until the beginning of the
Turkish War of Independence.
The army commanded by Kazım
Karabekir Pasha seized Kars
and its vicinities on 30 October
1920, never to let it go again.
ONCE UPON A TIME
SURROUNDED BY CASTLES
AND WALLS
Various things survived
through the long history of
Kars. The most significant one
among these is the Castle of
Kars, that might be considered
as the symbol of Kars’ history
filled with invasions. It is also
known as ‘Central Castle’,
‘Inner Castle’ or ‘Citadel’.
Some resources claim that it
was built in the 12th century
by the Saltuk Sultan, but its history dates back to the 10th
century. Another castle is the İnkaya-Micingirt Castle.
Sitting on a rocky hill, the castle is surrounded by Urartian
rock tombs and the Cistern, giving the impression that this
place was a settlement that dates back to the Urartians. The
stonemasonry of the castle shows that this structure was
built by the Saltuk in the 13th century.
And Sürgütüs-Zivin Castle was built on a steep, containing
abundant Urartian ceramic pieces buried around it. It is
accepted that the castle was built during the reign of the
Urartian, expanded by the Seljuk and used by the Ottoman.
Kars was surrounded by castle walls in the past... The
northend walls were erected in 972; the walls on the east
HAZİRAN - JUNE 2014
27
??????? | |???????????
seyahat
travel
1064 yılında Alparslan’ın Ani ve Kars’ı zaptetmesiyle bu
bölgenin çehresi değişmiş. Kars’daki ilk Türk sanat eserleri
bu zamanda yapılmaya başlamış. Gerçekten Kars Türk
beyliklerinin elinde çok değişmiş. Batı Anadolu’da Osmanlı
Devleti güç kazanırken Kars sırasıyla Celayiroğulları,
Timuroğulları, Karakoyunlular ve Akkoyunlular gibi Türk ve
Türkmen beylerinin eline geçmiş.
The appearance of this region changed when Alparslan
seized Ani and Kars in 1064. The very first Turkish art works in
Kars were made during this period. Indeed, Kars had changed
a lot in the hands of Turkish beylics. While the Ottoman was
gathering power in Western Anatolia, Kars had been seized by
the Jalairid, Tamerlane, Black Sheep Turkomen, White Sheep
Turkomen and other Turkish beylics.
Bazı kaynaklar 12’nci yüzyılda Saltuklular tarafından
yapıldığını belirtmekte ise de geçmişi 10’uncu yüzyıla
kadar gidiyor. Bir diğer kale de İnkaya-Micingirt
Kalesi... Kale kayalık bir tepenin üzerine kurulmuş
olup, çevresinde bulunan Urartu kaya mezarlarıyla
sarnıç buranın Urartu dönemine kadar inen bir
yerleşme olduğunu düşündürüyor. Kalenin taş
işçiliği ise mevcut yapının yaklaşık 13’üncü yüzyılda
Saltuklular tarafından inşa edildiğini gösteriyor.
Sürgütüs-Zivin Kalesi ise Zivin Köyü’nün doğusunda
sarp kayalar üzerinde kurulmuş. Kale çevresinde bol
miktarda Urartu seramik parçaları bulunmuş. Kalenin
Urartu döneminde inşa edilmiş, Selçuklular döneminde
genişletilerek, Osmanlı döneminde de kullanıldığı
sanılıyor.
Kars surlarla çevriliymiş bir zamanlar… Kuzey surları
ilk defa 972'de yapılmış. 977-990 yıllarında doğu surları
28
HAZİRAN - JUNE 2014
side were added between 977-990. All three entrances on
the north side are worth seeing. Built by the Seljuk in the
12th century, the Dragon Tower is one of the oldest hospitals
of Anatolia...
TWO AMAZING PALACES
Built by Lala Mustafa Pasha in 1579 by the skirts of the Castle
of Kars, the Beylerbeyi Palace has two storeys and is made
of basaltic cut stone that are all intact. The main entrance
to the palace is on the west. The wooden ceiling that
separated the ground floor and the first floor was destroyed
completely. The structure was used as a flaghouse until
1878, as the government office until it was abandoned in
1918.
The Seljuk Palace is another remarkable architectural
building in Kars... Built on a steep in the direction of
northwest of the ruins, this amazing palace’s date of
eklenerek, güçlendirilmiş. Kuzeyde yer alan üç giriş
kapısı görülmeye değer. 12’nci yüzyılda Selçuklular
tarafından hastane olarak kullanılan Ejderha Kulesi,
Anadolu'nun en eski hastanelerinden...
MUHTEŞEM İKİ SARAY
Hemen Kars Kalesi’nin eteğinde Lala Mustafa Paşa
tarafından 1579 yılında yaptırılan Beylerbeyi Sarayı
iki katlı olup tamamı düzgün kesme bazalt taşından
yapılmış. Sarayın asıl giriş kapısı batı istikametinde
olup zemin katla birinci katı ayıran ahşap tavan
tamamen yıkılmış. Saray 1878 yılına kadar Sancak
Konağı olarak kullanılmış, 1918 yılına kadar Hükümet
Konağı olarak hizmet vermiş, 1918 yılında saray terk
edilmiş.
Kars’ın en önemli mimari eserlerinden biri de Selçuklu
Sarayı… Ören yerinin kuzeybatı istikametinde sarp
bir kayalık üzerine kurulan bu muhteşem saray,
yapım tarihi belli olmamakla beraber muhtemelen
1064 yılında Selçuklular’ın Ani’yi fethinden sonra
Ebul Menucehr Bey tarafından şehirde başlatılan imar
çalışmaları sırasında yapılmış olmalı... Orijinali iki katlı
olan binanın birinci katı ahşap olduğundan yıkılmış,
günümüze zemin katla bodrum katı ulaşmış.
BALTIK MİMARİSİNDEN
PEK ÇOK ÖRNEK VAR…
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Kars 40 yıl
Rus işgalinde kalmış demiştik ya, o işgal döneminden
pek çok mimari eser bugün Kars’ın kendine özgü
ANİ HARABELERİ
Kars’ın en önemli tarihsel mirası Ani Harabeleri… Dörtgen ve daire planlı çok
sayıda burçla güçlendirilmiş Ani surlarının uzunluğu 4.500 metre, yüksekliği ise
8 metre kadar. Üzerinde kükreyen bir aslan kabartması ve Manuçehr tarafından
koydurulan kitabenin bulunduğu Orta Kapı (Aslanlı Kapı) yedi girişi bulunan
kentin görkemli kapılarından biri. Kuzeyde ki bu kapının sağında, iki dairesel
planlı burçla korunan Çifte Beden Kapısı (Kars Kapısı), solunda ise taştan satranç
tahtası bezemeli Hıdırellez Kapısı yer alıyor.
Acemoğlu ve Mığmığ Deresi (Tatarcık) kapıları doğuya, Arpaçay’a açılıyor.
Arpaçay yönüne açılan bir diğeri de Divin Kapısı... Arpaçay’ın karşı kıyısına ulaşan
eski kervan yolu (İpek Yolu) buradaki köprüden Divin Kapısı’na ulaşıyordu. Suyolu
kapısı ise, kentin batıya açılan tek kapısı. Türkiye-Ermenistan sınırını oluşturan
Arpa Çay aynı zamanda Ani’yi de doğudan sınırlıyor. Arpaçay ve Alacasu
vadilerine hakim yüksek bir kayalık üzerinde kurulan kentin en yüksek kesiminde
ilk kez Urartular’ın yerleştiği iç kale bulunuyor.
Şeddadoğulları’ndan Ebul Şüca Manuçehr tarafından 1072 yılında yaptırılan bu
üç nefli caminin özellikle tavanı zengin Selçuklu motifleriyle süslü... Caminin
gözcü kulesi olarakta kullanılan 99 basamaklı minaresi Ani’nin çağlarboyu
süren önemli konumuna işaret ediyor. Bir zamanlar uzun kervanların, çan sesleri
arasında aylarca gece gündüz ilerlediği İpek yolu üzerinde ki 100 bin nüfuslu
Krallar Diyarı Ani’de şimdi hüzün hakim.
Kayalık üzerinde yükselen konumu, sokakları, çarşıları ve bitişik evleriyle en iyi
zamanlarındaki, Byzantion’u andırıyor. Ani bir gün tarihin gizleri altında gömülen
tüm şehirler gibi, savaşlarla, ekonomik çalkantıların öldürücü darbeleriyle,
ulusal ve dinsel ayrımcılığın yok ediciliğiyle ölesiye yıprandığı zamanlar. Görünür
de kederli bir ölüm sessizliğinde ki Ani, aynı zamanda şimdi onlarca uygarlıktan
kalan bin bir çeşit ses ve dokuyla yaşıyor.
construction is unknown. Probably, it was built during
the urban planning works carried out by Ebul Menucehr
Bey, following the invasion of Ani by the Seljuk in 1064.
Originally two-storied, the structure’s first floor was
wooden, thus came down in time. Today, the ground
floor and the basement remain.
EXAMPLES OF BALTIC ARCHITECTURE…
Remember where we explained how Kars remained
under Russian invasion for 40 years at the end of
the Ottoman-Russian War in 1877-1878; the many
structures built in those times today have an important
place in Kars’ authentic texture. The Russian, who
declared Kars as a military town, had carried out public
improvement works from 1878 to 1918. They created a
new urban planning whose center is today’s Yusufpaşa,
Ortakapı and Cumhuriyet neighborhoods. They applied
to Kars the specific architectural understanding which
was applied to the Baltic Sea region in 1706. They
brought engineers from the Netherlands in 1882 and
accelerated the the urban works.
The new city plan was made in grid street style. Starting
in 1890 until 1917, they built on these wide streets onestorey, two-storey and rarely three-storey buildings
made of basaltic cut stone. Fake columns and border
relief decorate the entrance of these buildings. A long
corridor and room doors opening to this corridor form
the interiors. Another feature that stand out in the
interiors is the heating system called ‘peç’, that is
in the shape of a fireplace... 190 of these structures
THE RUINS OF ANI
The Ruins of Ani is the most remarkable historical heritage in Kars... Fortified
with numerous bastions in rectangular and round plans, the walls of Ani stretch
out 4 thousand 500 meters and the approximate height is about 8 meters. The
Central Gate with a relief of lion’s head on it and the inscription attached by
Manuçehr, is one of the most magnificent gates of the city, which has seven gates
in total. On the right side of this northend gate there is the Kars Gate protected by
two round bastions; and on the left side there is the Hıdırellez Gate made of stone
decorated with chess board pattern.
Acemoğlu and Mığmığ River (Tatarcık) gates open to the east, to Arpaçay.
Another gate that opens to Arpaçay is the Divin Gate. The Silk Road used to reach
the coast across Arpaçay and then cross the bridges to get to Divin Gate. And
Suyolu Gate is the only one that opens to the west. Forming the border between
Turkey and Armenia, Arpaçay Brook is also the eastern border of Ani. The interior
castle, occupied by the Urartians first, is on the highest point of the city, which
was built on a high rocky hill that sees Arpaçay and Alacasu valleys comfortably.
The dome of the mosque, that was built by Ebul Şüca Manuçehr of Şeddadoğulları
in 1072, is decorated with rich Seljuk motifs. The 99-step minaret of this mosque,
which serves as an observation tower as well, indicates the significant position
of Ani that continued for thousands of years. Today sorrow reigns in Ani, the Land
of Kings, where over 100 thousand people lived. In the history, Ani was on Silk
Road and caravans passed through this place night and day; lively days... Reminds
of Byzantion at its best with its position on the rocks, streets, bazaars and
contiguous buildings. Just like all other cities that are buried in the mystery of
history, Ani was damaged by war, economic crises, national and religion-related
discrimination... Giving an eery appearance on the outside, Ani is still alive with
the thousands of different sounds and textures of past civilizations.
HAZİRAN - JUNE 2014
29
??????? | |???????????
seyahat
travel
dokusunda önemli bir yer tutuyor. Ruslar 1878 yılından
1918 yılına kadar şehirde yeni bir imar çalışması
başlatmış. Ruslar askeri vilayet olarak ilan ettikleri
Kars ilindeki yeni imar çalışmaları sırasında bugünkü
Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet mahallelerinin
merkezini oluşturduğu yeni bir şehir planını
kurmuşlar.
Özellikle 1706 yılında Rusya’nın kuzeyinde Baltık
denizi tarafında uygulanan bir mimari anlayışı Kars’a
uygulamışlar. 1882’lı yıllarda Hollanda’dan getirdikleri
mühendislerin katkılarıyla şehirdeki imar çalışmalarına
hız vermişler.
Yeni şehir planı birbirini dik kesen ızgara planlı
caddelerden oluşmuş. Bu geniş caddelerin üzerine
1890 yılından başlayarak 1917 yılına kadar Baltık
mimari tarzında düzgün kesme bazalt taşından tek
katlı, iki katlı nadir olarak da üç katlı binalar inşa
etmişler. Bu binaların giriş cepheleri yalancı sütunlar,
bordür kabartma taşlarla süslenmiş olup iç mekânları
genelde uzunca bir koridor etrafına iç içe açılan oda ve
salonlardan oluşmuş.
30
HAZİRAN - JUNE 2014
built in Baltic architecture are all registered and under
protection today. A major part of these real estates are
in use for residential, commercial and legal purposes.
BOOMING IN WINTER TOURISM
Kars’ authentic nature presents fascinating landscape
views. Lake Kuyucuk and the 182 bird species that
inhabit here attract tourists from all around the world.
The ‘Lake Kuyucuk Wildlife Betterment Zone’ was
declared as our country’s 13th Ramsar Zone (Wetlands
of International Importance) in 2009. Sarıkamış is a
region with painful memories: A battlefront where
thousands of soldiers froze to death... The pain is still
HAZİRAN - JUNE 2014
31
??????? | ???????????
there but Kars has hope for the future as a potential
attraction center of the future. Sarıkamış Ski Center is
at 2 thousand 634 meters height and is 55 kilometers to
Kars. It is located on Mount Çamurlu that is within the
borders of Sarıkamış district. The center stands out with its
snow quality. Positioned at an altitude of 2 thousand 500
meters, Cıbıltepe’s track has five stages that go through
pine trees for 12 kilometers. The nature is unbelievably
beautiful here. Crystal snow cover in Cıbıltepe makes this
place even more attractive for ski-lovers.
Binaların iç mekânlarında dikkati çeken bir başka
özellik şömine biçiminde ‘peç’ adı verilen ısıtma
sistemi... Baltık mimari tarzında yaptırılan bu
binalardan 190 tanesi günümüzde tescil edilerek
koruma altına alınmış olup, koruma altına alınan
taşınmazların büyük bir kısmı şahısların mülkiyetinde
konut olarak kullanılmakla beraber bir kısmı işyeri, bir
kısmı da resmi kurum olarak kullanılıyor.
KIŞ TURİZMİNDE YILDIZI PARLIYOR
Kars’ın kendine özgü dogası, muhteşem görüntüler
sunuyor. Kentin doğal değerlerinden biri olan Kuyucuk
Gölü 182 kuş çeşidiyle dünyanın birçok yerinden
ziyaretçi akınına uğruyor. ‘Kuyucuk Gölü Yaban Hayatı
Geliştirme Sahası’ 2009'da ülkemizin 13’üncü Ramsar
(uluslararası öneme sahip sulak alanlar) alanı olarak
ilan edilmiş.
Sarıkamış acı hatıralar barındıran bir bölgemiz,
binlerce askerin donarak öldüğü bir cephe… Hâlâ
bu acıyı yaşıyor ancak bir yandan da Kars’ı dünya
çapında bir cazibe merkezi haline getirecek bir turizm
potansiyeline sahip. Sarıkamış Kayak Merkezi,
2.634 metre yüksekliğinde ve Kars'a 55 kilometre
mesafede, Çamurlu Dağ’da yer alıyor... Sarıkamış;
kar kalitesi açısından öne çıkıyor. Çamlar arasında
toplam 12 kilometreyi bulan beş etaplı piste sahip 2.500
rakımlı Cıbıltepe'nin muhteşem bir doğal güzelliği
var. Cıbıltepe'nin kristal karla kaplı olması ise onu
kayakçılar açısından daha cazip hale getiriyor.
32
HAZİRAN - JUNE 2014
HAZİRAN - JUNE 2014
33
???????
uçuş
noktası
| ???????????
| flight point
KARS HAVALİMANI
Yüksek rakımda konforlu ve kesintisiz hizmet
KARS AIRPORT
Comfortable and uninterrupted service at high altitude
Modern mimarisiyle dikkat çeken terminal binasına ve Türkiye’nin sayılı pistlerinden
birine sahip olan Kars Havalimanı’nda haftada 58 sefer yapılıyor. Uçuşlar her gün
Esenboğa Havalimanı, Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve haftanın
iki günü Adnan Menderes Havalimanı’na gerçekleşiyor. Ayrıca Sabiha Gökçen ve
Esenboğa havalimanlarına haftanın üç günü ek sefer düzenleniyor.
Standing out with its terminal building in modern architecture and matchless
runway, Kars Airport operates 58 flights per week. Flights take off to Esenboğa
Airport, Atatürk Airport, Sabiha Gökçen Airport every day and to Adnan Menderes
Airport two days a week. Additional flights take off to Sabiha Gökçen and Esenboğa
airports three days a week too.
34
HAZİRAN - JUNE 2014
Kars Havalimanı 1988 yılında iç hat sivil hava
trafiğine, 1993 yılında da tarifesiz dış hat uçuşlarına
açıldı. Şehre uzaklığı 6 kilometre mesafede olan ve 500
metrekare prefabrik binada hizmete açılan havalimanı
1996 yılında yapılan 3.000 metrekare kapalı alana sahip
terminal binasında hizmetlerine devam etmekteydi,
söz konusu terminal binası 2000’li yıllara gelindiğinde
yolcu ve uçak trafiğindeki artış
nedeniyle fiziki olarak yetersiz
kaldığından yeni terminal
binası yapımı için çalışmalar
başlatıldı.
Yapılan çalışmalar sonucunda
35.946 metrekare kapalı
alana sahip 3 milyon 500 bin/
yıl yolcu kapasitesiyle iç ve
dış hatlar terminal binasının
ihalesi Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğü'nce
16 Temmuz 2009 tarihinde
yapıldı ve 26 Mart 2010
tarihinde ilgili müteahhit
firmaya yer teslimi yapılarak 11 Temmuz 2010 tarihinde
temel atma töreniyle fiilen işe başlanıldı.
20 Ağustos 2013 tarihinde geçici kabulü yapılarak
hizmete açıldı.
Kars Airport was opened to domestic civil aviation in
1988 and nonscheduled international flights were first
launched in 1993. Located 6 kilometers from the city,
the airport offers its services in a 500-square-meter
prefabricated structure. The 3-thousand-square-meter
closed-top terminal building, which was built in 1996,
continues its services, while the terminal building in
question fell insufficient
in the 2000s due to the
increase in numbers of
passenger and flight, that
led to the construction of
a new terminal building. In
consequence of the studies,
the General Directorate of
State Airports Authority
organized a tender for
construction of the domestic
and international terminal
building, which will offer
services to 3 million 500
thousand passengers per year
on a closed-top area of 35 thousand 946 square meters.
The tender took place on 16 July 2009 and the ground
was delivered to the contractor company on 26 March
2010. Actual works have started on 11 July 2010 with a
HAZİRAN - JUNE 2014
35
???????
uçuş
noktası
| ???????????
| flight point
MODERN MİMARİ VE SON TEKNOLOJİ
Terminal binası çok modern bir mimari yapıya sahip
olan Kars Havalimanı, aynı zamanda son teknoloji
sistemlerle donatılarak yolcuların her türlü konfor
ve kolaylıklardan yararlanacağı bir konuma getirildi.
Havalimanı tarifeli iç hat ve tarifesiz dış hat uçuşlarına
açık ve haftada 58 trafik mevcut... Uçuşlar her gün
Esenboğa Havalimanı, Atatürk Havalimanı, Sabiha
Gökçen Havalimanı ve haftanın iki günü Adnan
Menderes Havalimanı’na gerçekleşiyor. Ayrıca Sabiha
Gökçen ve Esenboğa havalimanlarına haftanın üç günü
ek sefer düzenleniyor. Havalimanı yolcu sayılarındaki
artışa paralel olarak uçak trafiğinde de artışlar devam
ediyor. 2002 yılı yolcu sayısı 46 bin 941, 2012 yılı
yolcu sayısı 376 bin, 2013 yılı yolcu sayısı 429 bin olup
artış oranı yüzde 20… Ayrıca havalimanı Kars’ın yanı
sıra Ardahan, Artvin il ve ilçelere de hizmet veriyor.
Havalimanından çevre il ve ilçelerle şehir merkezine
ulaşım otobüs taksi ve özel araçlarla sağlanıyor.
Kars Havalimanı, 3500 x 45 metrelik asfalt kaplama
pisti ve beş uçaklık park alanıyla Türkiye’nin
sayılı pistleri arasında yer alıyor. Ayrıca CAT 1
performansında aydınlatma ve görsel yardımcı cihaz
ve sistemleri (ILS-VOR-NDB-DME) donatılmış olup
36
HAZİRAN - JUNE 2014
groundbreaking ceremony attended by former Minister
of Transportation, Maritime Affairs and Communications.
The provisional acceptance was made on 20 August
2013, putting the airport in service.
MODERN ARCHITECTURE AND
STATE-OF-THE-ART TECHNOLOGY
Built in a modern structure, Kars Airport is also equipped
with the state-of-the-art technologies in order to
offer comfortable facilities to passengers. The airport is
open to scheduled domestic flights and nonscheduled
international flights. The airport operates 58 flights
per week. Flights take off to Esenboğa Airport, Atatürk
Airport, Sabiha Gökçen Airport every day and to Adnan
Menderes Airport two days a week. Additional flights take
off to Sabiha Gökçen and Esenboğa airports three days
a week too. The air traffic increases in parallel to the
increase in passenger numbers. The airport hosted 46
thousand 941 passengers in 2002, 376 thousand in 2012
and 429 thousand in 2013 with an increase rate of 20
percent... The airport provides services to Kars, Ardahan,
Artvin cities and their vicinities too. Passengers can take
the bus to the airport from these towns or hire a taxi.
Kars Airport is one of the special airports in Turkey with
HAZİRAN - JUNE 2014
37
???????
uçuş
noktası
| ???????????
| flight point
Türkiye’nin en yüksek rakımlı havalimanı olan Kars
Havalimanı’nda özellikle kış aylarında uluslararası
standartlarda karla mücadele çalışmaları başarıyla
yürütülüyor. Bu sayede zorlu hava koşullarına karşın
seferlerin aksaması asgariye indirilmiş.
The airport that sits on the highest altitude when
compared to other airports in Turkey, carries out snow
removal works in international standards especially
during winter. This way the number of delayed flights
due to challenging weather conditions has been
minimized.
her türlü hava koşullarında uçuşlarımızın emniyetli bir
şekilde yapılması sağlanıyor.
KARLA MÜCADELE BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Kars Havalimanı 1.795 metre rakımla ülkemizin
en yüksek havalimanı olduğundan, yılın uzun bir
bölümü yoğun kar yağışıyla geçiyor. Havalimanın
yoğun ve sürekli kar yağışı alması nedeniyle üyesi
bulunduğu uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı'nca
(ICAO) belirlenen esaslar çerçevesinde karla mücadele
konusunda ileri eğitim görmüş personelden oluşan
ekipler ve son teknoloji ürünü araç ve makinelerle
uçuşlar güvenli bir şekilde, kötü hava koşullarından
kaynaklanan aksaklıklar en az seviyeye indirilerek; 24
saat uçuşa hazır olacak şekilde hizmet veriliyor.
38
HAZİRAN - JUNE 2014
the 3500 X 45 meters asphalt paved runway and the
parking area available for five aircraft. Equipped with CAT
1 performance illumination and visual support devices
(ILS-VOR-NDB-DME), the airport ensures safe flight even
under challenging weather conditions.
SNOW REMOVAL IS OF VITAL IMPORTANCE
Since Kars Airport has the highest altitude (1 thousand
795 meters) among all other airports in Turkey, it snows
most of the year. The airport employs an advanced staff
and stat-of-the-art technologies, carries out snow
removal operations within the rules of the International
Civil Aviation Organization (ICAO) to ensure safe flight
24 hours a day and to minimize the adverse effects of
weather conditions.
HAZİRAN - JUNE 2014
39
lezzetin izinde | in search of flavor
40
HAZİRAN - JUNE 2014
Lezzetin peşinde
Avrupa turu
Avrupa’nın bazı kentleri vardır, sadece tarih ve doğal
güzellikleriyle değil, kendileriyle özdeşleşmiş lezzetleriyle
belleklere kazınır. Viyana’nın kahve kokusu, Londra’nın
beş çayı molası, Brüksel’in bol kakaolu çikolataları, Paris’in
rengârenk makaronları… İşte lezzetin rehberlik ettiği bir
Avrupa turu…
Some towns in Europe leave their marks on visitors not only with
their historical background and natural beauties but also with the
authentic tastes they offer. Coffee-scented Vienna, London’s five
o’clock tea break, Brussels’ generosity in cacao chocolates, colorful
macarons of Paris... Take a tour in Europe, this time guided by
flavors... Yazı - By: Elif İzgi Uluyüz
Her ülkenin, her kentin öne çıkan bir ya da
birkaç özel lezzeti vardır kuşkusuz… Ancak
bazı kentler vardır ki, seyahatinizin rotasını
belirlerken o kente özgü lezzetler de tercihinizi
belirlemekte önemli bir etkiye sahip olur. Bu
kez sadece Avrupa’dan birkaç kent seçelim
istedik ve ilk dört sırayı farklı lezzetleri ve
aromalarıyla Viyana, Londra, Brüksel ve
Paris aldı… İlk ikisi zaten bize çok aşina iki
içecek sebebiyle, kahve ve çay… Diğeri hemen
herkesin yemeden edemediği bir tatlı, çikolata
nedeniyle… Bir diğeriyse pastanelerindeki
kendine özgü müthiş bir kurabiye türünden
ötürü… Viyana’da kahve, Londra’da çay,
Brüksel’de çikolata, Paris’te ise makaronun
peşinde bir turistik seyahate çıkacağız. Tabii
ki muhteşem bir tarihi ve doğal dekorun
eşliğinde…
Every country or town has a few special
delicacies that stand out, no doubt... On
the other hand, there are some towns that
influence a traveler’s route for the authentic
delicacies involved in the tour. This time we
wanted to pick a couple European towns
to talk about and we gave Vienna, London,
Brussels and Paris place first... The first two
are here because of two beverages that
are quite familiar to us: coffee and tea...
The third one is for the love of chocolate,
the mankind’s weakness... And the final
one is for an amazing kind of cookie... We
are taking a touristic visit to drink coffee
in Vienna, tea in London, eat chocolate in
Brussels and macaron in Paris. Of course,
fascinating history and natural scenery
accompany us...
HAZİRAN - JUNE 2014
41
keşif | explore
KAHVENİN EN
SOFİSTİKE HALİ: VİYANA
Kahve Yemen’den gelir, Osmanlı’da
bir keyif halini alır, Viyana’da ise
bambaşka bir özellik kazanır. Osmanlı
Viyana Kuşatması’nda başarısız
olmuş olabilir, ama kahveyle teslim
almıştır Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu’nun başkentini… O
günden bugüne kahve içmek bir
seremonidir Viyana’da… Eğer söz
konusu Viyana gibi gerçek anlamda
yürünerek keşfedilebilen bir şehir ise,
rotanızı kahvehanelerin belirlemesi
kaçınılmaz. Kahve ve kafe keyfi
deyince ilk akla gelen şehirlerden
biri... Viyana ve kafeler arasındaki bağ
öylesine özel ki kafeler bu şehirdekiler
için çok daha fazla şey ifade ediyor
diyebiliriz. Kimi için sosyalleşme
aracı, kimi için ilham köşesi, kimi
için bir tartışma platformu, bazıları
için de sığınma yeri… Sebep ne olursa
olsun, Viyana’da kafeler hayatın her
alanından insanları kendine çeken,
kaynaştıran, nefes aldıran, hatta belki
tedavi eden özel yerler. Bildiğiniz gibi
Viyana 'kahvenin başkenti' unvanını
almak konusunda fazlaca ısrarcı.
Kahveyi ve kahvehaneyi keşfeden
Viyanalılar olmasa da bütünüyle bir
kahve kültürü geleneğini yaşatan
onlar. Viyana kahvehaneleri, geçen
300 yılda bütün dünyada bir kültür
ve misafirperverlik sembolü haline
geldi. Ünlü sanatçılar kahvelerin
devamlı müşterileri oldu ve
onları ölümsüzleştirdi. Kahve
çekirdeklerinden başlı başına bir dünya
yaratan Viyana kahve kültürünün
UNESCO tarafından Dünya Kültür
Mirası olarak kabul edilmesi, bu
ülkenin kahve konusunda ne kadar
hatırı sayılır bir yere sahip olduğunun
kanıtı. Kahvenin o şahane kokusunun
yanı sıra, çay, kekler ve küçük çerezler
de Viyana kahvehanelerinin ayrılmaz
eşlikçileri. Bu iddialı kentte hangi
kahveye gideceğiniz konusunda
kararsız kalırsanız, klasik müzikle
kahveyi birleştiren pek çok kahvenin
sizi memnun edeceğini söylemeliyiz.
Fakat yine de kentteki bazı kahvelerin
diğerlerinden birkaç adım önde
olduğunu da belirtelim.
42
HAZİRAN - JUNE 2014
THE MOST
SOPHISTICATED FORM OF
COFFEE: VIENNA
Coffee comes from Yemen,
becomes an enjoyment for the
Ottoman and acquires a whole
another character in Vienna.
The Ottoman failed during the
Siege of Vienna but surely won
the capital of Austria-Hungary
with coffee... Since then, drinking
coffee is a ceremony in Vienna. If
you’re visiting a city that is best
explored on foot, like Vienna, it is
inevitable that coffeehouses define
the route. Vienna comes to minds
when coffee and cafe culture are
in question. The bond between
Vienna and its cafes is so special
that these cafes matter too much
to the people here. Some use cafes
for socializing, some for inspiration
or as a discussion platform and
even a shelter... No matter why, the
cafes of Vienna are special places
that attract people of all kinds, bind
them together, let them breathe
and maybe even treat people. As
you know, Vienna is quite insistent
in taking the title of ‘capital of
coffee’. Even though Vienna
is not the discoverer of coffee
or coffeehouses, the Viennese
are the ones that keep coffee
culture alive. The coffeehouses
in Vienna have become symbols
of hospitality in the world in the
last 300 years. Famous artists
have become regular customers
and immortalized these places.
In 2011 UNESCO listed the coffee
culture here as National Inventory
of Intangible Cultural Heritage,
which proves that this country
has a respectable place in the
subject. Next to coffee; tea,
muffins and nuts are essential
flavors of Viennese coffeehouses.
If you ever feel indecisive about
which coffeehouse to go, we
would recommend any place that
combines classical music with
coffee. We should still note that
some coffeehouses are a few steps
ahead of the others.
HAZİRAN - JUNE 2014
43
keşif | explore
SAAT BEŞ Mİ OLDU,
LONDRA FARKLI OLUR!
Sömürge imparatorluğundan bugüne kalan önemli
miraslardan biridir ‘five o'clock tea’ bir zamanların güneşi
batmayan imparatorluğunun başkentinde… Seylan gibi,
çayın en lezizinin üretildiği bir toprak parçası, bir zamanlar
sömürgesi olduğu için Britanya’nın, bu kahveyle yarışan
içecek bambaşka bir boyut kazanmıştır Londra’da…
Çay, İngiliz toplumumun her seviyesinden insan tarafından
rağbet gören bir gelenek olma özelliğini sürdürüyor o
zamanlardan günümüze... İngiliz asillerden kalan bu miras,
eskisi kadar yaygın olmasa da bir keyif molası olarak hâlâ
devam ediyor. Çay düşkünü İngilizler’in öğleden sonra
saat üçle beş arasında, sandviçler, kurabiyeler, reçeller,
44
HAZİRAN - JUNE 2014
kaymaklar, ‘early grey’ ve ‘darjeeling’ çayları eşliğinde
sürdükleri bu sefanın ilk ortaya çıkışı Kraliçe Victoria
dönemine dayanıyor. Victoria dönemi İngiliz aristokrasisi
arasında akşam yemeğinden önce ve saat beş civarında
yapılan atıştırmalar, zamanla bir seremoniye dönüşmeye
başlamış. Limonlu, sütlü ya da kremalı olarak fincanla
şöminenin ya da pencerenin önünde içilen çay, küçük
sandviçler ve pastalarla zenginleşerek başlı başına bir
ritüele dönüşmüş. Sonra da dünyanın farklı ülkelerinde
uygulanan çok hoş bir gelenek halini almış. Çay tüketiminde
İngilizler'den geri kalmayan Türkiye’de de sabahtan akşama
tüketilen yaygın bir alışkanlık olma özelliğini koruyor çay.
İngiltere’de beş çayı keşfini yaşayabileceğiniz pek çok özgün
mekân var.
HAZİRAN - JUNE 2014
45
??????? |izinde
lezzetin
???????????
| in search of flavor
LONDON CHANGES AT FIVE O’CLOCK!
In this capital of the empire where the sun didn’t go down, the
five o’clock tea break is an important heritage from the colonial
empire period... Colonized by Britain, Ceylon is where the best
tea is produced, bringing in a new dimension to this beverage
in London. Since then, tea has been a tradition that finds favor
of all kinds of people. Handed down by the British aristocracy,
this heritage is still alive although not as common anymore.
Tea lovers gather between three and five o’clock and enjoy the
46
HAZİRAN - JUNE 2014
sandwiches, cookies, jam and cream accompanied by ‘earl grey’
and ‘Darjeeling’ teas. The birth of this tradition dates back to
the era of Queen Victoria. The snack time spent before dinner of
Victorian British aristocracy became a ceremony over time and a
ritual that prospered with the inclusion of lemon, milk or cream
into cups enjoyed in front of a fireplace or by the window. And
finally it became a nice tradition all around the world. Keeping up
with the English, Turkey is another place where tea is consumed
from morning till evening. You can enjoy drinking tea in England’s
various authentic tea places.
BOL KAKAOLU BENZERSİZ
ÇİKOLATALAR: BRÜKSEL
İsviçre’nin çikolataları meşhur diye
biliriz, ancak Belçika’nın öyle çikolataları
vardır ki, onları tattığınızda “Bu
çikolataysa bugüne dek yediklerim
neymiş?” diye sorarsınız! Çok eski bir
çikolata tarihine sahip değildir oysa
ki bu ülke… 1912 yılında ilk çikolata
yapımına imza atan Belçika’nın
çikolatanın anavatanı olarak anılması
boşa değil ama… 2 binin üzerinde çikolata
dükkânına ev sahipliği yapan Belçika’da
bir yılda 172.000 ton çikolata üretiliyor.
Tüm Avrupa’da da çikolata üretiminde
Belçika teknikleri kullanılıyor. Belçika
nasıl ki çikolatanın anavatanı ise Brüksel
de çikolatanın başkenti... Şehrin dört bir
yanında, içinde kendinizi kaybedeceğiniz
yüzlerce çikolata mağazası bulmak
mümkün. Şehirde yaratıcılığın sınırlarını
zorlayarak çikolatadan sanat eserleri
yaratanlar bile var. Brüksel’de çikolata
apayrı bir sanat olarak kabul ediliyor;
dolayısıyla çikolatanın da bir müzesi
var. Çikolatanın tarihini, üretimini ve
çeşitlerini en iyi şekilde gözlemlemek
için bundan daha doğru bir adres olamaz.
Çikolata Müzesi’ni ziyaret, özellikle
alternatif etkinlikleri seviyorsanız keyif
alacağınız bir gezi olacak. Bu geziden size
kalacak küçük çikolata sırları da cabası.
Artık gelenekselleşen Brüksel Çikolata
Festivali de bu şehri ziyaret etmeniz
için güzel bir vesile olabilir, ancak
mayıs ayına dek beklemeniz gerekecek.
Brüksel, aynı zamanda çikolatanın
lükse dönüştüğü bir şehir; zira burası
dünyanın en pahalı çikolata butiklerine
de ev sahipliği yapıyor. Bu mağazalar
genelde Grand-Place ve Place de Grand
Sablon gibi ünlü turistik caddelere
dağılmış durumda. Pierre Marcolini o
meşhur butiklerden biri. Bütün çikolata
âşıklarının, tutkunlarının, seyyahlarının
tapınağı olan Pierre Marcolini, göz
alıcı çikolata paketleri, sayısız çikolata
çeşitleri ve mükemmel servisiyle çikolata
severler için kutsanmış bir yer adeta.
Brüksel gibi iyi çikolata konusunda size
birden çok adres sunan bir şehri tümüyle
fethedebilmek için çikolata üretimi
yapan fabrikalar tarafından düzenlenen
çikolata turlarına katılmanız en doğrusu.
HAZİRAN - JUNE 2014
47
???????
keşif
| explore
| ???????????
CHOCOLATE WITH
GENEROUS CACAO:
BRUSSELS
We know Swiss chocolate is quite
famous, however Belgium produces
such chocolates that when you
taste them you would say “If this is
chocolate, then what have I been
eating until now?” This country
doesn’t even have an old history in
chocolate making... Yet Belgium,
which produced the first chocolate
in 1912, is known as ‘the homeland
of chocolate’ for a reason, of
course. There are over 2 thousand
chocolatiers in Belgium and they
produce 172.000 tons of chocolate
every year. Europe benefits from
Belgium’s chocolate production
techniques too. If Belgium is the
homeland of chocolate, Brussels
is the capital of chocolate... You
can find hundreds of chocolatiers
all around the city. Some people
here even make art works using
chocolate, which is considered as an
independent art field. There’s even
a museum of chocolate. This is the
best address to find out about the
history and types of chocolate and
observe its production. You will enjoy
the Museum of Cacao and Chocolate
is you especially like alternative
activities. Not to mention the little
chocolate secrets you will learn here.
The traditional Brussels Chocolate
Festival may be another reason for
you to visit this city, but you will have
to wait until May. Chocolate becomes
an item of luxury too. Brussels
shelters the world’s most expensive
chocolatiers. These stores are mainly
on famous touristic streets like Grand
Place and Place de Grand Sablon.
One of these celebrated boutique
shops is Pierre Marcolini. The temple
of chocolate lovers, Pierre Marcolini
is blessed with jazzy chocolate
wrappers, numberless varieties of
chocolate and excellent service. It
is best to take a tour in one of the
chocolate factories in this city, which
offers you more than one address for
great chocolate.
48
HAZİRAN - JUNE 2014
PARİS’TE
RENGARENK
KURABİYE ZİYAFETİ
Paris demek, sokak kafeleri
demektir aynı zamanda… Bir
kafede ne yapılır? Bir şeyler
içilir ve leziz atıştırmalar yapılır.
Paris’in Champs-Elysées ve Rue
Royale gibi ünlü sokaklarını
arşınlarken burnunuzun şehrin
en iyi çikolatacı, pastane ve
fırınlarından gelen kokuları
takip etmeye başlamasıyla hafif
bir sersemleme yaşamanız
muhtemel. Sözünü ettiğimiz
kruvasan değil ancak, başka bir
lezzet… Makaron, rengârenk
dünyasıyla size Paris’in kapılarını
aralayan lezzet harikalarının
başında geliyor. Fransa’da
yüzyıllardır çay masalarının süsü,
ev ziyaretlerinin vazgeçilmezi,
romantik buluşmaların hediyesi
olarak sohbetlere eşlik eden
makaron, Paris’in alâmeti
farikalarından biri. Yaban
mersinlisi mi, limonlusu mu,
yoksa vanilyalısı mı? Öyle yol
üstü uğrayıp üç-beş tane alarak
işin içinden sıyrılabileceğiniz
kadar basit bir olay değil Paris’te
makaron keyfi yaşamak.
Paris’teki makaron turunun
en önemli durağı Laduree’ye
uğramalı… Burası ilk bakışta
bir pastaneden çok mücevher
dükkânını andırıyor. Romantik
duvar resimleri, üstü siyah
mermer kaplı küçük masaları,
yaldızlı süslemeleri olan
duvar panelleri gibi pek çok
ayrıntı bu mekânın çekiciliğini
artırıyor. Bizim tavsiyemiz bu
zarif mekânın tadını doya doya
çıkarmak için çay salonunda
oturmanız. Pierre Herme de, tatlı
seven ve özellikle de makarona
ilgisi olan herkesin muhakkak
ziyaret etmesi gereken bir
lezzet mabedi. Her sezon, yeni
aromalar ve akla gelmeyen
tat kombinasyonlarına sahip
makaronlarını ilk tanıttığında
Paris ahalisini kapısının önünde
ip gibi sıraya dizen bir mekân
olduğunu da ayrıca belirtelim.
HAZİRAN - JUNE 2014
49
??????? | ???????????
COLORFUL
COOKIES OF PARIS
Paris brings to minds
streets of cafes... What
do you do at a cafe? You
drink beverages and get
snacks. When walking
down Paris’ famous streets
like Champs-Elysées and
Rue Royale, you might feel
dizzy of all the scrumptious
scents of the city’s best
chocolatier and bakeries.
We are not talking about
croissants... Yet another
Parisian delicacy: Macaron.
This is one of the top
wonders of flavor that
opens doors to a colorful
Paris. Since centuries
macaron has accompanied
tea tables, house visits,
romantic dates in France...
Blueberry, lemon or
vanilla? Enjoying macarons
in Paris is never as simple
as just dropping by and
getting a couple of these
for a taste.
Laduree is the essential
place to visit for great
macaron... At first sight the
store looks like a jeweler
store rather than a bakery.
Specific characteristics
like the Romanesque wall
paintings, little tables
made of dark marble and
gilded wall panels add to
the attractiveness of the
place. We recommend
the tea hall to feast
eyes on this elegant
place. Another place to
visit for enthusiasts of
desserts and sweets is
Pierre Herme. With each
season’s new aromas and
unimagined combinations
of flavor, the people
of Paris line up for the
macarons of Pierre Herme.
50
HAZİRAN - JUNE 2014
HAZİRAN - JUNE 2014
51
dünya manzaraları | world panorama
Nehirler boyunca konfor
içinde tarih ve doğa
Avrupa, Asya ve Amerika kıtasından seçtiğimiz sekiz nehir turu da
birbirinden ilgi çekici… Konforlu bir nehir gemisinde geçireceğiniz en az bir
haftalık bu turlar boyunca, farklı bir seyahat yaşayacaksınız. Hem nehir
rotası boyunca pek çok ülkeyi görecek hem de farklı bir perspektiften
bambaşka bir bakış edineceksiniz.
Yazı - By: Yusuf Nuraydın
52
HAZİRAN - JUNE 2014
Gemiyle yolculuk deyince aklımıza genellikle deniz ve
okyanuslardaki devasa kruvaziyer gemileri gelir. Birçok şehri
hatta birkaç ülkeyi bavul toplama derdi olmadan rahatça
gezme imkanı sağlar bu gemiler.
Bu gemilere kıyasla daha küçük nehir gemilerinde seyahat ise
bambaşka bir deneyim... Nehir gemileri, büyük deniz gemileri
kadar konfor sunmasa da herkesin mutlaka yaşaması gereken
bir atmosfere sahip. Seyahat boyunca manzara sürekli sizi
takip eder. Ormanlar, köyler, kasabalar, şehirler yanınızdan
bir film şeridi gibi akar. Doyumsuz manzaralar eşliğinde her
gün farklı bir limana uğrayarak, yeni coğrafyalar keşfetme
olanağı sunan bu gezilere olan ilgi durmadan artıyor. Sizler
için dünyanın değişik nehirlerinde düzenlenen belli başlı
turları aşağıda derledik.
We usually think of huge cruise ships when travel by
sea is mentioned. These ships allow us to visit more than
a couple cities, even countries, without the troubles of
packing and unpacking. Travel by small river boats is a
totally different kind of experience. Even though river
boats are not as comfortable as cruise ships, they present
an atmosphere that everyone should experience. The
scene follows the boat always. Forests, villages, towns
pass by. Interest in these tours, that offer the chance
to explore new geographies, is increasing every day. We
have compiled the best river tours for you...
History and nature
along rivers, in comfort
We have selected eight interesting river tours from Europe, Asia and
America continents. Experience a different kind of adventure for at
least a week in these comfortable river boats. You will be seeing many
countries along the river route and enjoy a different perspective.
HAZİRAN - JUNE 2014
53
???????manzaraları
dünya
| ???????????| world panorama
RUSYA’NIN KALBİNE
YOLCULUK: VOLGA
TRAVEL TO THE HEART
OF RUSSIA: VOLGA
Avrupa’nın en uzun nehri Volga, en
büyük iki gölü Ladoga ve Onega, kanalları,
barajları ve su asansörleriyle insan tarafından
oluşturulmuş Rusya’nın en önemli su yolları
üzerinde gerçekleşen bu yolculuk, Moskova
ve St. Petersburg gibi iki büyük ve önemli
şehirden başka, diğer küçük şehir, kasaba
ve köyleri de görme imkanı sağlıyor. Volga
turu; Rusya’yı tarihi, kültürü, gelenekleri ve
coğrafyasıyla tanımak, birçok ortak noktamız
olan insanlarıyla yakından tanışmak için
ideal.
Including Europe’s longest river Volga, the two
largest lakes Ladoga and Onega, dams and water
elevators on Russia’s most important waterways
made by man, this tour allows travel-lovers
to see two major cities like Moscow and St.
Petersburg as well as other towns and villages.
Taking the Volga Tour is an ideal activity to get
acquainted with the history, culture, traditions
and geography of Russia and the Russian people
who are very much like us in many ways.
54
HAZİRAN - JUNE 2014
BATI AVRUPA’NIN
CAN DAMARI: REN
THE LIFE-BLOOD OF
WESTERN EUROPE: RHINE
Batı Avrupa’nın en önemli nehirlerinden
Ren, İsviçre Alpleri'nden doğuyor. Fransa,
Almanya ve Hollanda’dan geçerek Kuzey
Denizi’ne dökülüyor. Ren Nehri'nde iki
veya üç katlı 150-200 kişilik gemilerle
yapılan turlar üç farklı ülkeyi görmeye
olanak sağlıyor. Gezi boyunca; Amsterdam,
Nijmegen, Krefeld, Köln, Königswinter,
Rudesheim, Manheim, Heidelberg,
Strasbourg gibi şehirler ziyaret ediliyor.
'Romantik Ren' olarak adlandırılan bu
nehir gezisinde geçilen, Koblenz-Mayence
arasındaki bölgeye ayrı bir parantez açmak
lazım. Geminin her iki tarafında birbirinden
güzel köy ve kasabalar, ortaçağdan kalma
şato ve kaleler unutulmaz bir güzelliğe sahip.
An important river in Western Europe,
Rhine begins in the Swiss Alps, flows through
France, Germany and the Netherlands to
eventually empty into the North Sea. You can
take a tour on the Rhine in two or three-storey
boats made for 150-200 guests and see three
different countries in one tour. The route goes
through Amsterdam, Nijmegen, Krefeld, Köln,
Königswinter, Rüdesheim, Mannheim, Heidelberg,
Strasbourg... Also known as the Romantic Rhine,
this river trip’s Koblenz-Mainz part calls for
special attention. Villages and towns lined up by
both sides of the river, chateaus and castles are
quite gorgeous.
HAZİRAN - JUNE 2014
55
ORTA AVRUPA’DAN
KARADENİZ’E: TUNA
CENTRAL EUROPE TO THE
BLACK SEA: DANUBE
Volga’dan sonra Avrupa’nın en uzun ikinci
nehri Tuna, Almanya’nın Karaormanlar
bölgesinden doğuyor, 2.857 kilometre yol
yaparak Karadeniz’e dökülüyor. Yedi veya
sekiz günlük Tuna nehir turlarında; Viyana,
Bratislava, Budapeşte gibi Avrupa’nın güzel
başkentlerinden başka Avrupa kültür ve
tarihinde önemli yere sahip Melk, Durnstein,
Kalocsa ve Estergon’da ziyaret ediliyor.
After Volga, Danube is the longest river of
Europe; begins in Germany’s Black Forest and
travels 2 thousand 857 kilometers to empty into
the Black Sea. You can take a seven or eight-day
tour and see beautiful capitals such as Vienna,
Bratislava, Budapest as well as other cities that
have important place in European culture, like
Melk, Durnstein, Kalocsa and Esztergom.
56
HAZİRAN - JUNE 2014
HAZİRAN - JUNE 2014
57
???????manzaraları
dünya
| ???????????| world panorama
GUADALKİVİR ÜZERİNDE
ENDÜLÜS TURU
TOUR ANDALUS OVER GUADALQUIVIR
Endülüs bölgesinin en uzun ırmağı Guadalkivir’in
adı Arapça’dan ‘al vadi al kebir’den geliyor.
58.000 kilometrekarelik bir alanı sulayan nehir,
657 kilometre uzunluğunda... İspanya’nın
güneyinde Endülüs’ü de kapsayan bu gezide
Malaga, Sevilla, Cadiz, Jerez, El Puerto de Santa
Maria, flamenkonun memleketi Jerez, San Lucar
de Barrameda, Granada, Cordoba ziyaret edilen
şehirler. Oldukça zengin bir programa sahip bu gezi
İspanya kültürünü yemekleri, dansları ve müziğiyle
daha yakından tanıma fırsatı sağlıyor.
Guadalquivir is the longest river of Andalus and its
name comes from ‘al vadi al kebir’ in Arabic. The river
is as long as 657 kilometers and brings water to an area
of 58 thousand square kilometers. Including Andalus
on the south of Spain, the route goes through Malaga,
Sevilla, Cadiz, Jerez, El Puerto de Santa Maria, San Lucar
de Barrameda, Granada and Cordoba. This rich tour
program gives you the opportunity to get acquainted
with the Spanish culture, food, dances and music.
PORTEKİZ’E
FARKLI BİR BAKIŞ: DOURO
AN ALTERNATIVE
VIEW OF PORTUGAL: DOURO
İspanya’nın kuzeyinde Kastilya ve Leon
bölgelerinden doğan Douro Nehri Portekiz’den
geçerek Porto’da Atlas Okyanusu’na dökülüyor.
Kuzey Portekiz ve Kuzey İspanya’da geçen Douro
nehir turuna ilgi oldukça fazla... Toplam 11 gün
olan gezinin sekiz günlük kısmı gemide geçiyor
ve Porto’da başlıyor. Nehirde güzel manzaralar
eşliğinde yapılan yolculukta, küçük şehir, kasaba
ve köyler ziyaret ediliyor. Gemi yine Porto’ya
dönerek turunu tamamlıyor. Sonraki üç gün
Portekiz’in başkenti Lizbon ve civarındaki
kasabalara ayrılmış.
Flowing from its source in Castile and Leon in the
north of Spain, Douro goes through Portugal and
empties into the Atlantic Ocean in Porto. Including
Northern Portugal and Northern Spain, this river tour
is quite popular. Travelers spend eight days of the total
11 tour days on the boat and the tour starts in Porto.
Accompanied by gorgeous scenery, the trip involves
visiting small towns and villages too. The boat then goes
back to Porto. The last three days of the tour are spared
for the capital of Portugal, Lisbon and its vicinities.
58
HAZİRAN - JUNE 2014
SARI IRMAK ROTASIYLA
ŞANGAY VE PEKİN
SHANGHAI AND BEIJING
ON THE YELLOW RIVER
Çin’de Şangay ve Pekin turistlerce en çok ziyaret edilen popüler
iki şehir. Peki oralara kadar gitmişken muhteşem Yangtze
Nehri’nde unutulmaz bir gemi seyahati yapmaya ne dersiniz?
Şangay’da başlayan seyahat burada geçirilen iki günün ardından
Wuhan ve Yiçan’da devam ediyor. Yiçan’da gemiye biniliyor
ve Yangtze nehir gezisi başlıyor. Asya’nın en uzun, dünyanın
Nil ve Amazon’dan sonra üçüncü en uzun nehri Yangtze, 6.370
kilometre uzunluğunda... Yangtze Çince’de 'Uzun Nehir' anlamına
geliyor. Seyir boyunca Üç Boğazlar, Wu ve Kuatan boğazlarının
harika manzaraları, 'hayalet şehir' olarak bilinen Fendu ve
buradaki katedral, Çongink şehri görülüyor. Gemiden ayrıldıktan
sonra program Şian ve Pekin ile devam ediyor.
Shanghai and Beijing are the most popular touristic cities in China.
And how about taking an unforgettable boat tour on the Yangtze
River while you’re there? The trip starts in Shanghai, spends two
days here and moves on to Wuhan and Yichang. Travelers board the
ship in Yichang and the river tour begins. The longest river of Asia
and the third longest of the world after the Nile and the Amazon,
Yangtze is as long as 6 thousand 370 kilometers. Yangtze means
‘long river’ in Chinese language. During the tour you will be enjoying
the amazing view of the Three Gorges Dam, Wu and Kuantan,
Fengdu Ghost City and the cathedral here as well as Chongqing city.
The program then continues with Xian and Beijing.
ALTI ÜLKEYE CAN VEREN MEKONG
THE SPIRIT OF SIX COUNTRIES: MEKONG
Asya’nın diğer önemli ve büyük Irmağı Mekong, Himalaya
Dağları'ndan doğar. Çin, Myanmar, Laos, Tayland, Kamboçya ve
Vietnam’dan geçer, Güney Çin Denizi’ne dökülür. Geçtiği bölgelere
hayat veren Mekong, Güneydoğu Asya’nın can damarıdır. Mekong
nehir turu oldukça heyecan verici ve Uzakdoğu’yu bir başka açıdan
görme fırsatı sunuyor. Tayland’ın başkenti Bangkok, Kamboçya’da
olağanüstü Angkor Tapınakları ve bu tapınaklara ev sahipliği yapan
Siem Reap, Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh, Vietnam’da Ho
Chi Min, 'Sevgili' romanının Fransız Yazarı Marguerite Duras’nın
yaşadığı Sa Dec bu gezide görülen yerler arasında akla ilk gelenler.
Yüzen köyler ve nehir boyunca uğranılan köy ve kasabalardaki
ilginç yaşamlar insanı şaşırtıyor. Küçük ama oldukça sevimli
ve konforlu bir gemiyle yapılan bu gezi insana farklı duygular
yaşatırken uzun süre hafızalardan silinmiyor.
Asia’s other major river Mekong rises from the Himalayas, flows through
China, Myanmar, Laos, Thailand, Cambodia and Vietnam and empties
into South China Sea. Giving life to the places it flows through, the
Mekong is the life-blood of the Southeast Asia. Mekong river tour is quite
exciting and gives the opportunity to see the Far East from an alternative
perspective. Thailand’s capital Bangkok, Cambodia’s incredible Angkor
Wat in Siem Reap, Cambodia’s capital Phnom Penh, Vietnam’s Ho Chi
Minh city and Sa Dec, where the French author Marguerite Duras lived
and wrote ‘The Lover’... The floating villages and the interesting life
in towns and villages that you will see during this trip will amaze you.
This trip on a small but lovely and comfy boat will help you experience
different feelings.
HAZİRAN - JUNE 2014 59
??????? | ???????????
AMERİKA’YI BİR DE BÖYLE
GÖRÜN: MİSSİSSİPPİ
SEE AMERICA FROM
ANOTHER POINT: MISSISSIPPI
Nostaljik, buharlı ve çarklı, beş
yıldızlı American Queen gemisi nihayet
ülkemiz gezginlerine de kapılarını açtı.
Seyahatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği
Mississippi nehir turuna bu yıl Türkiye’ye
verilen kontenjanla artık ülkemiz gezginleri
de gidebilecekler. Seyahat programı
Chicago’dan başlıyor. Burada geçirilen iki
günün ardından New Orleans’a uçuluyor ve
gemiye geçerek kamaranıza yerleşiyorsunuz.
Buradan yola çıkan gemi St. James Parish,
St. Francisville, Natchez, Vicksburg ve
Helena’ya uğrayarak yedi günün sonunda
Elvis Presley’in şehri Memphis’e varıyor.
Her limanda geziler ve seyir süresince gemi
içinde birçok eğlence programı ve aktiviteler
düzenleniyor. Baştan sona büyük bir keyif
duyarak yapılan Amerika ile özdeşleşmiş
birçok yer ve olayı keşfetme fırsatı sunan bu
gezideki yerinizi ayırtmak için acele edin.
The nostalgic five-star steamboat American
Queen has finally opened its doors to travelers
from our country. The very popular Mississippi
tour starts in Chicago. Travelers spend two days
in Chicago and fly to New Orleans to board the
ship, which then moves on to St. James Parish,
St. Francisville, Natchez, Vicksburg and Helena to
reach Memphis, the city of Elvis, after seven days.
Alternative entertainment shows and activities
are organized in the ship, while travelers also
can enjoy short trips at every port. Hurry up and
make your reservation for this very enjoyable
tour to explore the various places and events
identified with the American culture.
60
HAZİRAN - JUNE 2014
HAZİRAN - JUNE 2014
61
???????||transport
ulaşım
???????????
HIZLI
TRENLER
Raylar
HIGH-SPEED TRAINS
üzerinde sesle
yarışıyorlar Racing with sound on rails
Uçmadan raylar üzerinde uçarmış gibi yol almak artık hayal değil. AnkaraEskişehir Hızlı Tren Hattı ile başlayan Türkiye’nin hızlı tren atılımı, son hız
devam ediyor. Ankara-İstanbul Hızlı Tren Hattı’nın devreye girmesiyle
birlikte Türkiye’nin şehirlerarası ulaşımında bir devrim yaşanacak.
Hızlı tren hatlarının doğa-batı ve kuzey-güney ekseninde birbirlerine
bağlanmasıyla ise ‘demir ağlarla tüm yurdu yeni baştan örmüş’ olacağız.
Traveling on rails like flying is no longer just a dream. The breakthrough
Turkey made in the field of high-speed train, that started with AnkaraEskişehir line, continues at full speed. The launch of Ankara-İstanbul
high-speed train line is going to be revolutional. By connecting these
rails on east-west axis as well as north-south axis we will have rebuilt
the country with ‘an iron network’.
62
HAZİRAN - JUNE 2014
Çin Halk Cumhurilyeti’nin Asya ile Amerika kıtasını
birleştirmeye yönelik bir projeyi gündeme getirmesiyle
birlikte tüm dünyanın gündemine hızlı tren projeleri
yerleşti. Gerçi son 20 yıldır gelişmiş ve hızla gelişmekte
olan pek çok ülke, hızlı tren projelerini ulaşımda stratejik
bir konumda görüyor. Bu süre zarfından Türkiye’de de
hızlı tren projleri hızla ilerliyor. Pek yakında Ankaraİstanbul Hızlı Treni de hizmete girecek.
Hızlı trenler bugün Fransa, Almanya, İspanya, İtalya
gibi Avrupa ülkeleriyle Japonya, Çin ve Güney Kore’de
kullanılıyor. Hızlı tren hatlarının öncülüğünü yapan
Japonya, aynı zamanda en çok yolcu yoğunluğuna sahip
ülke. 120’den fazla trenle, yılda 305 milyon yolcu taşıyor.
ÖNCÜ
JAPONLAR
OLDU
Demiryolu
yolculuğunda artan
kapasite ihtiyacı
hem Japonya’da
hem de Fransa’da
hızlı trenin ortaya
çıkmasına neden
oldu. Japonya,
hızlı trenleri
ilk kullanmaya
başlayan ülke.
İlk kez 1959’da
Tokyo-Osaka arasında Tokaido Shinkansen Hızlı Tren
Hattı’nın yapımına başlandı. Açılışı 1964 yılında yapılan
Shinkansen hattı, dünyanın en yoğun hızlı tren hattı. Hat
ilk açıldığında 210 km/saat hızla 4 saatte tamamlanan
553 kilometrelik yolculuk bugün 270 km/saat hızla 2.5
saat sürüyor. 30 yıl önce tek olan bu hızlı tren hattında
günde 30 trenle, yılda 44 milyon yolcu taşınırken, bugün
toplam uzunluğu 2.452 kilometre olan Shinkansen
şebekesinde yılda 305 milyon yolcu taşınıyor. Shinkansen,
Japonya’daki diğer hatlar da dâhil olmak üzere dünyadaki
tüm hızlı tren hatlarının taşıdığından daha fazla yolcu
taşıma potansiyeline sahip. Japonya, hızlı tren konusunda
ilk olmaya devam ediyor. 2003 yılında raydan sadece
birkaç milimetre yüksekte, rayla doğrudan temassız
hareket eden ‘Maglev’, saatte 581 kilometre hıza ulaşarak,
bu dalda yeni bir dünya rekoru kırdı.
FRANSA, AVRUPA’DA BİR NUMARA
Japonya’yı Fransa izledi. Fransa’da hızlı tren fikri (TGV,
très grande vitesse- yüksek hızlı tren) Japon Shinkansen
hattının inşaatıyla birlikte ortaya çıktı. Mevcut demiryolu
hattını yenileyen ve daha hafif özel vagonlar imal eden
Fransız Devlet Demiryolları İşletmeleri, 1967 yılındaki
ilk denemesinde saatte ortalama 253 kilometre, 1972’de
ise 318 kilometre hıza ulaştı. TGV, Paris ve Lyon şehirleri
arasında 1981 Eylülü'nde hizmete girdi. TGV normal
High-speed train projects have been in the global
agenda since the People’s Republic of China has brought
up a project to connect Asia and America. Although, any
developed or emerging country has been considering highspeed train projects as strategically important for the last
20 years. Turkey has been advancing in high-speed train
projects during this time. The Ankara-İstanbul High-Speed
Train Line will be launched soon. European countries such as
France, Germany, Spain, Italy; Japan, China and South Korea
use high-speed train transportation most often. A leader in
the area, Japan holds the record for the busiest passenger
traffic too. Japan carries about 305 million passengers in
over 120 trains, in a year.
JAPAN IS
LEADING
The increasing
capacity in railway
transportation led
to the production
of high-speed
trains in Japan and
France. Japan is
the first country
that used the
technology. The
Tokaido Shinkansen
High-Speed Train
Line, which was
built in 1959, connected Tokyo to Osaka. It was opened
in 1964 and it is the busiest train line of the world. The
553-kilometer-long route was covered in 4 hours at 210
kmph when the line was first opened; now it takes 2.5 hours
at 270 kmph. 30 years ago this was the only high-speed
train line. The line carried 44 million passengers in 30 trains,
per year. And today, about 305 million passengers use the
2 thousand 452 kilometer-long line. Shinkansen has the
potential to carry bigger numbers of passengers than all
high-speed train lines of the world can carry, including the
other lines in Japan. The country is still leading the global
sector. In 2003, the Maglev, that is the state-of-the-art
technology that travels only a few millimeters above the
rails without touching them reached 581 kilometers speed
per hour and broke a universal record.
EUROPE’S NUMBER ONE: FRANCE
France followed Japan. The TGV idea (train a grande vitesse
– high-speed train) came out with the construction of
the Shinkansen line in Japan. SNCF, France’s national
state-ownded railway company, renewed the existing
rails, manufactured lighter wagons and operated the line
for the first time in 1967. The train traveled at 253 kmph
and reached 318 kmph in 1972. TGV was opened to service
between Paris and Lyon in September 1981. TGV was way
faster than normal trains and automobiles. Trains have
HAZİRAN - JUNE 2014
63
???????||transport
ulaşım
???????????
trenlere ve otomobillere oranla çok hızlıydı.
Trenler hızlı bir biçimde popülerlik kazandı. Daha sonra
Fransa’nın birçok bölgesinde yeni hızlı tren hatları açıldı.
1994’te başlayan Eurostar servisi, kıta Avrupa’sını Manş
Tüneli üzerinden Londra’ya bağladı. Bu hatta çalışan TGV,
tünel kullanımına uygun olarak imal edildi. Hızlı trenlerle
Londra-Paris arası 2 saat 15 dakika sürüyor. LondraBrüksel arası ise sadece 1 saat 51 dakikada alınabiliyor.
become popular rapidly. New high-speed train lines were
opened in other parts of France. The Eurostar service, which
was launched in 1994, connected London to Continental
Europe via the Channel Tunnel. TGVs were manufactured
as to travel through tunnels too. High-speed trains cover
the distance between London and Paris in 2 hours and 15
minutes. The distance between London and Brussels is 1
hour 51 minutes.
TÜM DÜNYANIN GÜNDEMİNDE
ON THE GLOBAL AGENDA
Hızlı trenler bugün Fransa’nın yanı sıra Almanya, Belçika,
İspanya, İngiltere ve İtalya gibi Avrupa ülkeleriyle
Japonya, Çin ve Güney Kore’de kullanılıyor.
2007 yılına kadar genel sıralamanın sonunda yer alan Çin,
çeşitli şehirlerarasında işletmeye açtığı 832 kilometrelik
hatla yapım aşamasında olan 3.404 kilometrelik hattın
tamamlanmasının ardından dünyanın en büyük ‘hızlı tren
hattına sahip’ ülkesi olmayı hedefliyor.
Bunun dışında Hollanda ve İsviçre’de hızlı tren hatlarının
yapımı devam ederken bazı ülkelerde ise yeni hızlı tren
hatlarının yapılması planlanıyor.
European countries such as France, Germany, Belgium,
Spain, England, Italy; Japan, China and South Korea use
high-speed train transportation most often. Placed near
the bottom of the general ranking until 2007, China
opened to service the 832-kilometer-long line for intercity
transportation and is still constructing the 3 thousand
404-kilometer-long line, which is aimed to make China ‘the
country with the largest high-speed train network’.
The Netherlands and Switzerland are currently building
high-speed train lines while some other countries are
considering it.
Country
Available (km)
Under Construction (km) Total (km)
Ülke / Country
Kullanıma açık (km)
Yapım aşamasında (km) Toplam (km)
Çin / China6.15814.16020.318
Japonya / Japan2.1183772.495
İspanya / Spain2.6651.7813.744
Fransa / France1.8722342.106
Almanya / Germany1.0323781.410
İtalya / Italy
923921.015
Rusya / Russia7804001.180
Türkiye / Turkey 4575911.048
Tayvan / Taiwan 345-345
Güney Kore / South Korea 33082412
Belçika / Belgium
209-209
Hollanda / Netherlands 120-120
Birleşik Krallık / United Kingdom
113-113
İsviçre / Switzerland3572107
64
HAZİRAN - JUNE 2014
TÜRKİYE’DE HIZLI TREN
HIGH-SPEED TRAINS IN TURKEY
Zamanın en etkin biçimde kullanılması ihtiyacı, karayolu
ulaşım araçlarının çevreye verdiği zararların en aza
indirilmesi ve diğer taşıma modlarına göre demiryolunun
daha güvenilir bir ulaşım aracı olması, demiryolu konusunda
gelişmiş bazı ülkeleri hızlı tren hatlarının yapımı konusunda
önemli yatırımlar yapmaya zorladı. 2003 yılından itibaren
Türkiye’nin demiryollarını yeniden devlet politikası haline
getirmeleri sayesinde, demiryoluyla yolcu taşımacılığının
en önemli bölümünü teşkil eden Ankara-İstanbul hattında
yapılan seyahat süresinin kısaltılmasını, kaçınılmaz bir
şekilde gündeme getirdi. Ankara, Eskişehir, İstanbul, Konya,
İzmir, Sivas, Bursa gibi yolcu potansiyeli ve nüfus açısından
ülkemizin büyük kentlerini birbirlerine bağlayacak olan
koridorlarda hızlı tren hatlarının yapılması için çalışma
başlatıldı.
The need for effective use of time, the harms of land
transportation to the environment and the safe structure
of railway transportation have led developed countries into
making investments for high-speed train lines. Since railway
transportation has been made a state policy by Turkey as
of 2003, the most important part of railway transportation,
that is between Ankara and İstanbul, and shortening the
duration of travel time between these two cities have
been on the front burner inevitably. Turkey is constructing
high-speed train lines that will connect major cities with
high passenger potential and population, such as Ankara,
Eskişehir, İstanbul, Konya, İzmir, Sivas, Bursa...
THE FIRST HIGH-SPEED TRAIN TRANSPORTS
BETWEEN ANKARA-ESKİŞEHİR
TCDD 2003 yılında Ankara-Eskişehir illeri arasındaki hızlı tren
ray hattının yapımını başlattı. 23 Nisan 2007 tarihinde deneme
seferlerine başlandı, 13 Mart 2009 tarihinde de ilk yolcu seferi
yapıldı. 245 kilometrelik Ankara-Eskişehir hattı yolculuk
süresini 1 saat 25 dakikaya düşürdü. Bu hat aynı zamanda
Ankara-İstanbul Hızlı Tren Hattı’nın ilk etabını oluşturuyor.
Hattın Eskişehir-İstanbul Hızlı Tren Hattı ve Marmaray’ın
tamamlanmasıyla Avrupa Asya arasında ilk günlük hızlı tren
seferi yapan hat olacak. Temeli 8 Temmuz 2006'da atılan
Ankara-Konya Hızlı Tren Hattı’nın 24 Ağustos 2011 tarihinde
ilk yolcu seferi yapıldı. Toplam 306 kilometrelik hattın 94
kilometrelik Ankara-Polatlı arasındaki kısmı, AnkaraEskişehir projesi kapsamında yapıldı. 300 km/saat hıza uygun
bir hat inşa edildi.
Turkish State Railways (TCDD) started constructing the
high-speed train line between Ankara and Eskişehir in 2003
and DENEME SÜRÜŞÜ on 23 April 2007. The first group of
passengers were carried on 13 March 2009. This way the
245-kilometer-long distance between these two cities was
taken in 1 hour 25 minutes. The line also serves as the first
stage of Ankara-İstanbul High-Speed Train Line. With the
completion of Marmaray Line and Eskişehir-İstanbul HighSpeed Train Line, this will be the first line that uses highspeed trains for daily transportation.
The groundbreaking for Ankara-Konya High-Speed Train
Line was performed on 8 July 2006; the line operated for
the passengers for the first time on 24 August 2011. The
94-kilometer line between Ankara-Polatlı – out of 306
kilometers in total – was built within the scope of AnkaraEskişehir project. The line is available for traveling at 300
kmph.
ANKARA-İSTANBUL DAHA DA YAKINLAŞACAK
ANKARA COMING CLOSER TO İSTANBUL
Türkiye’nin en büyük iki kenti Ankara ve İstanbul, devamlı
olarak nüfus göçü alan ve gelişen şehirler... Ankara'nın
başkent, İstanbul'un ise ticaret ve sanayi kenti olması
nedeniyle ekonomi, sanayi ve ticaretteki gelişmeye paralel
olarak aralarındaki ulaşım talebi devamlı olarak artıyor.
2003 yılına kadar yatırımların ağırlıklı olarak karayollarına
yapılması nedeniyle demiryolunun rekabet şansı iyice
azalmıştı. Yüksek hızlı tren projesi tamamlandıktan sonra
yaklaşık 7 saat olan seyahat süresi 3 saate inecek. Azalan
seyahat süresiyle birlikte konforlu, güvenli bir ulaşım imkânı
yaratılarak, demiryolunun ulaşımdaki payı da artırılacak.
Rekabet şansı artan demiryollarının yolcu payı yüzde 10’dan
yüzde 78’e yükselecek. Proje tamamlandığında, Ankara–
İstanbul arasında gidip gelenlerin bütün seyahat planları
değişecek, otomobil ve uçak kullanımında düşüş olacak. Asya
ve Avrupa kıtalarını deniz altından birleştiren dünyanın sayılı
projelerinden biri olan ‘Marmaray Projesi’ ile entegre edilerek,
Avrupa’dan Asya’ya kesintisiz yolcu taşımacılığı yapılabilecek.
Ankara’dan Avrupa’nın merkezine trenden inmeksizin gitmek
mümkün olacak. 300 kilometre çap içerisindeki şehirler
Turkey’s two biggest cities, Ankara and İstanbul,
continuously grow and receive population migration. Ankara
is the capital and İstanbul is the commercial and industrial
city; therefore the demand for transportation between
these two cities increase in parallel to the developments
in economy, industry and trade. Until 2003, railways
had lost the chance of competition because most of the
investments were made into land transportation. With
the completion of the high-speed train project, the travel
duration between these cities will go down from 7 hours to
3 hours. In addition to reduced travel time, passengers will
be using the comfortable and safe railway transportation
more frequently. The passenger share will increased from
10 percent to 78 percent. Once the project is complete,
Ankara-İstanbul commuters will change their plans, the use
of land and air transportation will be less. The Marmaray,
that is one of the leading projects of the world connecting
Asia and Europe underwater, will be integrated to the
project; this way passengers will be able to travel from
Europe to Asia nonstop. It will be possible to take the train
İLK HIZLI TREN ANKARA-ESKİŞEHİR
ARASINDA YOLCU TAŞIYOR
HAZİRAN - JUNE 2014
65
???????||transport
ulaşım
???????????
birbirinin banliyösü olacağı için kentler arasındaki ekonomik,
sosyal ve kültürel etkileşimde artacak. Ankara-İstanbul Yüksek
Hızlı Tren Projesi ile Türkiye hızlı tren teknolojisine sahip
ayrıcalıklı ülkeler arasındaki yerini alacak.
OTOBANLARDAN RAYLARA DÖNÜŞ
Merkezden merkeze olmak üzere seyahat süresi açısından
geçtiğimiz yıllara kadar avantajlı durumda bulunan havayolu,
bilet ücretlerinin yüksekliği nedeniyle, demiryolu ise gelişen
teknolojik yatırımları yapamaması, yolculuk süresini
azaltamaması ve konforu yükseltememesi gibi nedenler yüzünden
yolcu potansiyelinin önemli bir bölümünü kaybetti. Yolcu
eğilimlerine daha kısa sürede uyum sağlayan karayolu (otobüs)
işletmeciliği pazar payının büyük bir bölümünü kendi lehine
çevirdi. Karayollarında yapılan yatırımlar sonucunda Ankaraİstanbul arasında otoyolların yapımıyla karayolu seyahat süresi 6
saate ve durmasız (non-stop) otobüs işletmeciliğinde ise 5 saate
indi. Otoyol çalışmaları kapsamında tamamlanan Bolu Tüneli’nin
hizmete sunulmasıyla birlikte otobüs işletmeciliğinin 5-6 saatlik
seyir süresinde yaklaşık 1 saatlik daha kısalma söz konusu oldu.
DEMİRYOLUNUN REKABET GÜCÜ ARTIYOR
Ankara-İstanbul arasında merkezden merkeze ve servis
araçlarının kullanılması koşuluyla havayoluyla seyahat süresi
yaklaşık 3 ile 4.5 saat. Demiryolunda ise bu güzergahtaki seyahat
süresi mevcut durum itibarıyla 7 saat olup, Ankara-İstanbul Hızlı
Tren Projesi’nin Ankara-Eskişehir bölümünün tamamlanmasıyla
seyahat süresi 4–4.5 saate inen hattın, ikinci bölümünün
bitirilmesiyle de toplam seyahat süresi 3 saate düşecek. Bugün için
Ankara-İstanbul arasındaki mevcut hattın toplamı 576 kilometre
olup, tümü sinyalli ve elektrikli... Proje tamamlandıktan sonra,
iki büyük kent arasında çift hatlı, elektrikli, sinyalli, 250 km/saat
hıza uygun olarak inşa edilen demiryolu 533 kilometreye inecek.
from Ankara and get off at the center of Europe. Cities
within the 300 kilometers diameter will be the suburbs of
each other and contribute to social and cultural interaction.
Thanks to the Ankara-İstanbul High-Speed Train Project,
Turkey is becoming a leading country in high-speed train
technologies.
BACK TO RAILS
In the previous years, airline transportation was ahead of
the game for the short travel time offered. However, over
time lost a major part of the passenger potential because
of high ticket prices, while railway transportation lost the
passenger because of lack of investment in technology, not
being able to reduce travel duration and because of average
comfort. The bus transportation sector adapted to customer
tendencies in shorter time and tipped the scales in favor.
Thanks to the investments made in land transportation,
the travel time between Ankara and İstanbul went down
to 6 hours and 5 hours for nonstop bus transportation.
Bolu Tunnel, built within the scope of land transportation
investments, also helps reduce travel time of buses.
COMPETITIVE CAPACITY OF RAILWAYS ON THE RISE
Air travel time between Ankara and İstanbul, from center
to center and with the condition of using service vehicles,
is 3 to 4.5 hours. Rail travel time for the same distance is 7
hours currently. This will go down to 4 to 4.5 hours with the
completion of Ankara-Eskişehir section of the railway. And
with the completion of the second part, travel time will be 3
hours. Today, the existing line between Ankara and İstanbul
is 576 kilometers; signals and electricity are available too.
Once the double track project is complete, this railway line
will be 533 kilometers in total
Japonya’da ilk seferini 1959 yılında gerçekleştiren Shinkansen hattıyla dünya hızlı trenlerle tanıştı. Avrupa’da ise Fransızlar TGV’leri ile bu teknolojye önemli
katkılar sağladı. Bugün devasa hızlı tren projeleriyle Çin Halk Cumhuriyeti ulaşımda önemli bir atılım gerçekleştiriyor.
Türkiye’nin hızlı tren projeleri de ilk sıralarda yer alıyor.
The world knew about high-speed trains for the first time with the Shinkansen line that operated in Japan in 1959. And in Europe, the French contributed to this
technology with the TGV. Today, the People’s Republic of China is making a breakthrough in the transportation sector with super high-speed train projects. Turkey’s
high-speed train projects are near the top too.
Türkiye’de Hızlı Tren / High-Speed Trains in Turkey
533 km./3 saat
Ankara-İstanbul.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 245 km./1 saat 5 dakika
Ankara-Eskişehir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
212 km./1 saat 15 dakika
Ankara-Konya.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
641 km./3 saat 30 dakika
İstanbul-Konya. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 360 km./1 saat 26 dakika
Eskişehir-Konya. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
466 km./3 saat
Ankara-Sivas.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 624 km./3 saat 20 dakika
Ankara-İzmir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 281 km./1 saat 20 dakika
Ankara-Afyon.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 190 km./60 dakika
Bandırma-Bursa-Osmaneli.. . . . . . . . . . . . . . . . . .
350 km./2 saat
Ankara-Kayseri.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
230 km./1 saat
Halkalı-Bulgaristan.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 710 km./5 saat
Sivas-Erzincan-Erzurum-Kars.. . . . . . . . . . . . . . . 66
HAZİRAN - JUNE 2014
533 km./3 hours
245 km./1 hour 5 mins
212 km./1 hour 15 mins
641 km./3 hours 30 mins
360 km./1 hour 26 mins
466 km./3 hours
624 km./3 hours 20 mins
281 km./1 hour 20 mins
190 km./60 mins
350 km./2 hours
230 km./1 hour
710 km./5 hours
HAZİRAN - JUNE 2014
67
spor | sports
Dünya Kupası
tarihine bir yolculuk
A journey into the history
of World Cup
2002 yılına kadar elemelere
sadece Avrupa ve Amerika
kıtası ülkelerinin düzenli olarak
katıldığı bu organizasyon,
günümüzde tüm seriyi
tamamlamaya bir kıta kadar
uzak... Zira Antarktika’yı
saymıyoruz! 2014’de Brezilya’da
oynanacak Dünya Kupası finalini
ise en az 700 milyon kişinin
izlemesi bekleniyor.
Until 2002, only countries from
Europe and America continents
regularly participated in this
organization; today it is only one
continent away from completing
the entire series – because
Antarctica doesn’t count! This
year 700 million people are
expected to watch the finals of
the World Cup in Brazil.
68
HAZİRAN - JUNE 2014
Güney Afrika 2010 Dünya Kupası’na evsahipliği yapma
hakkını kazandığı zaman 85 yaşındaki Nelson Mandela “15
yaşındaki bir genç gibi hissediyorum” demişti. Dünyanın
en büyük futbol şovu, tıpkı onun gibi bizlerin de içimizdeki
küçük çocuğu açığa çıkartıyor. Hatırladığınız ilk Dünya
Kupası hangisi? Çoğunuzun vereceği cevap, güzel oyuna
duyduğunuz aşkın başladığı tarihle aynıdır.
Dünya Kupası Jules Rimet tarafından, futbolun Olimpiyat
Oyunları profesyonel dalları arasından çıkartılmasına
bir tepki olarak yaratılmıştı. İlk Dünya Kupası
organizasyonuna 1928 Yaz Olimpiyatları’nda futbol
dalında altın madalya kazanan Uruguay ev sahipliği
yapmıştı. FIFA’nın üçüncü başkanı o zamanlar bir 'canavar'
yarattığının farkında değildi.
13 ÜLKEDEN 204 ÜLKEYE
1930 yılında düzenlenen
kupada yalnızca 13 ülke
mücadele ederken, 2014 yılında
tam 204 ülke eleme maçlarına
katıldı. Dünya Kupası, 1954
yılına kadar televizyonlardan
yayınlanmadı ancak bu
seneki finalin 700 milyon
kişi tarafından izlenmesi
bekleniyor. 2002 yılına kadar
elemelere sadece Avrupa ve
Amerika kıtası ülkelerinin
düzenli olarak katıldığı bu
organizasyon, günümüzde
tüm seriyi tamamlamaya bir
kıta kadar uzak (Antarktika’yı
saymıyoruz).
When South Africa won the right to host for the 2010
World Cup, Nelson Mandela (85 years old then) said:
“I feel like a 15-year-old boy!” The world’s greatest
show of football brings out the child in us too. Do you
remember the first World Cup you ever watched?
The date you give as an answer must be same as the
beginning of the love you felt for this great game. The
World Cup was created by Jules Rimet, as a reaction to
the elimination of football from the Olympic games. The
first World Cup took place in Uruguay, the country that
won a gold medal in the football branch during 1928
Summer Olympics. Back then, FIFA’s third president was
unaware of the monster he created.
13 TO 204 COUNTRIES
The cup of 1930 hosted
13 countries while in
2014, 204 countries
took part in the playoffs.
The World Cup was not
shown on television
until 1954; this year
700 million people are
expected to watch the
finals. Until 2002, only
countries from Europe
and America continents
regularly participated in
this organization; today
it is only one continent
away from completing
the entire series –
because Antarctica
doesn’t count.
KUPANIN EFSANELERİ…
Tarihin en büyük oyuncuları
her zaman Dünya Kupası’ndaki
performanslarıyla anılırlar; hatta kupayı kaçıran Alfredo
di Stefano, Ryan Giggs, George Best, George Weah gibi
birçok üst düzey isim bile bu özellikleriyle hatırlanır.
Kupa mücadelesi verenler ise Dünya Kupası’nın gizemli
kudretine tanık olma şansına erişmişlerdir. Başka nerede
bir Zaireli’nin kurdukları barajdan fırlayarak, hakem daha
düdüğünü çalmadan, topu dünya yörüngesine gönderdiğini
veya sakinliğiyle ünlü bir Fransız’ın profesyonel futbol
hayatının son anında rakibinin göğsüne kafa attığını
görebilirsiniz ki? Dünya Kupası Bern ve Cordoba
şehirlerinde yaşanan iki mucizeye tanık olmuştu. Ve bir de
1986’da yaşanan ilahi müdaheleye, Maradona’nun eliyle
attağı gole!..
LEGENDS OF THE CUP…
The greatest players of the
history are always remembered with their performances
at the World Cup; even those who missed the Cup:
Alfredo di Stefano, Ryan Giggs, George Best, George
Weah... Those who had fought for the Cup were lucky
enough to witness the mysterious power of it. Where
else can you watch a Zariean spring from the wall they
set and put the ball into orbit even before the referee’s
whistle; or a French player known for his calmness
headbutt his opponent’s chest in the final moments
of his professional career? The World Cup witnessed
two miracles, in Bern and in Cordoba. And one divine
intervention in 1986, when Maradona scored with his
hand!
SAVAŞA BİLE SEBEP OLDU!
Ancak bu turnuvanın sadece futboldan ibaret olmadığını
hepimiz biliyoruz. Turnuva; savaşa, cinayete ve sayısız
diplomatik krize yol açtı. Tarihin en kötü şöhretli liderleri
bu turnuvayı politik birtakım çıkarlar doğrultusunda
EVEN STARTED A WAR!
Yet, we all know that this tournament is not all about
football. The tournament caused a war, murder and
numberless diplomatic crises. The worst leaders of the
history tried to use this tournament as a tool to serve
HAZİRAN - JUNE 2014
69
???????
spor
| sports
| ???????????
bir araç olarak kullanmaya kalktılar. 1962 yılında Şili’de
düzenlenen Dünya Kupası, tarihin en büyük depremini
yaşamış, tüm altyapısını ve binlerce insanını yitirmiş
olan ülke için bir umut olmuştu. Robben Adası’nda hapis
yatan Mandela da, kupa maçlarını radyodan dinlemenin
tüm tutuklular için yegâne eğlence kaynağı olduğunu
belirtmişti. Batı Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan
sonra kazandığı Dünya Kupası zaferi ülkenin yeniden
doğuşunu simgelemekteydi. Brezilya 1950’de Uruguay
ile Maracana Stadı'nda oynadıkları finali kaybedince tüm
ulus yasa boğulmuş, hatta milli takım forma renklerini
bile değiştirmeye karar vermişti. O yaz kazanmayı
başaramasalar bile, ‘Seleçao’ şu ana kadar düzenlenmiş
şampiyonalarının dörtte birini kazanmış olacak. İnanılmaz
bir hikâyenin son bölümünün, bu yaz futbolun ruhani
topraklarında yazılacağına hiç şüphe yok.
their own purposes. The World Cup of 1962 organized
in Chile represented hope for this country that lost all
its infrastructure and thousands of people after the
worst earthquake of the history. Imprisoned in Robben
Island, Mandela described listening to the World Cup
games on the radio as the only entertainment source
for all inmates. West Germany’s victory of the World
Cup after the Second World War represented the rebirth
of the country. In 1950, when Brazil lost the finals
to Uruguay at Maracana Stadium, the entire country
deplored. Moreover, the national football team decided
to change their colors. Even if they don’t win this year’s
tournament, still ‘Seleçao’ has won one fourth of the
tournaments organized until now. No doubt that the
final chapter of an incredible story will be written this
summer on football’s spiritual land.
2014’ÜN YILDIZ ADAYLARI
STARLETS OF 2014
JACKSON MARTINEZ
Santrfor, Kolombiya /
Striker, Columbia
Jackson’ın fiziksel gücü ve
etkili kafa vuruşları, oyun
stilinin büyük bölümünü
oluşturuyor. Porto formasıyla
hem ligde hem de Avrupa’da
her şekilde gol atmayı başardı
ve özellikle topsuz oyunda
rakipler için büyük tehlike
arz ediyor. 27 yaşındaki
golcü, bu yaz Kolombiya’nın
gol yollarındaki en etkili ismi
olabilir.
Jackson’s physical force
and effective head shots
form a major part of his
style. With the colors of
Porto, he scored both
in the league and in
Europe. He is trouble for
his opponents especially
in the off-the-ball zone.
Martinez, 27, might be the
most powerful name in
scoring goals for Columbia
this summer.
70
HAZİRAN - JUNE 2014
EDEN HAZARD
Orta saha, Belçika /
Halfback, Belgium
Hazard’ın Chelsea formasıyla
sergilediği olağanüstü
performans (Lille’deki
son sezonunu bile gölgede
bıraktı), Dünya Kupası öncesi
beklentileri de bir hayli
yükseltti. Belçikalı oyuncu
uzun bir yoldan geldi. Şimdi
düşündüğümüzde, Euro 2012
elemelerinde Kazakistan
filelerini havalandırıp milli
formayla ilk golünü atmak
için 23 maç (ilk resmi
maçının üstünden yaklaşık
üç yıl geçmişti) beklemesine
şaşırmamak elde değil.
Hazard’s unbelievable
performance in Chelsea
colors rubs the shine
of his final season with
Lille, leading to bigger
expectations for the World
Cup. The Belgian player
has come a long way. In
fact, it is surprising that he
waited 23 games until he
scored his first goal for the
national team (it had been
three years since he played
his first official match).
HAZİRAN - JUNE 2014
71
???????
spor
| sports
| ???????????
WILLIAM CARVALHO
Orta saha, Portekiz /
Halfback, Portugal
22 yaşındaki orta saha oyuncusu, Cercle
Brugge’de kiralık geçirdiği dönemin ardından
döndüğü Lizbon ekibinde sergilediği
performansla adeta göz kamaştırdı. Karakteri
ve olgunluğu, Portekiz formasıyla çıktığı
ilk karşılaşmada kendini belli etti; play-off
rövanşında ateşli İsveç taraftarının önünde
takımı 2-1 gerideyken Raul Meireles’in
yerine oyuna girmişti. Getirdiği dinamizmle
Ronaldo’nun ve dolayısıyla da Portekiz’in
Brezilya biletini kapmasını sağladı. İlk 11’de
çıktığı ilk maç da Kamerun ile oynanan
hazırlık karşılaşması oldu.
William, 22, who returned to the Lisbon
team after playing on loan for Cercle
Brugge, stood out with his performance.
His character and self-sufficiency came
through in the first game he played in the
colors of Portugal; he substituted for Raul
Meireles while his team was losing 2 to 1
at the play-offs in front of the passionate
Swedish fans. He contributed dynamism
to the team, leading Ronaldo – and
consequently Portugal – into Brazil. His first
position in the first string was during the
practice match against Cameroon.
ALEKSANDER KOKORIN
Santrfor, Rusya /
Santrfor, Russia
Rusya’nın son dönemde yetiştirdiği en büyük yeteneklerden
olan Kokorin; sıcakkanlı, neşeli ve yetenekli bir oyuncu.
Anji Mahaçkale de bizimle hemfikir olmalı ki sezon başında
19 milyon avro ödeyip onu Dinamo Moskova’dan transfer
etti ama yaşadıkları ekonomik kriz sonrası hemen geri
sattı. Bu sezon Moskova ekibinde sergilediği performansla
adından bir hayli söz ettirdi. Çabuk ve zeki bir oyuncu olan
Kokorin, özellikle son iki sezonda gol yollarındaki becerisini
geliştirdi ve hava toplarında da her geçen gün daha iyiye
gidiyor.
72
HAZİRAN - JUNE 2014
One of the greatest talents Russia has brought up in
the recent years, Kokorin is a friendly, cheerful and
talented player. Anji Mahachkale seems to agree with
us; he transferred Kokorin from Dynamo Moscow in the
beginning of the season, for 19 million euros. However, he
had to sell him back right away because of the economic
crisis. Kokorin made his mark on the season with the
performance he displayed in the Moscow team. Swift and
brilliant, Kokorin improved his scoring skills especially in
the last two seasons and he is getting better in air ball.
PAUL POGBA
Orta saha, Fransa /
Halfback, France
Pogba’nın gücü ve karakteri, onu
oynadığı her takım için vazgeçilmez
kılıyor. Bu yaz orta sahada Yohan
Cabaye ve Blaise Matuidi ile birlikte
oynayacak olması; Juventus’ta yaptığı
gibi takımını hücuma daha rahat
ve özgürce taşımasını sağlayacak.
Pogba’yı keşfedip Le Havre altyapısına
getiren akademi direktörü Frederic
Lipka, genç oyuncunun Patrick
Vieira’dan daha teknik olduğunu
söylemişti. Ne demek istediğini bu yaz
daha yakından göreceğiz!
Pogba’s power and character make
him irreplaceable for any team he
plays for. Sharing the midfield with
Yohan Cabaye and Blaise Matuidi
this summer, he will bring his team
to attack comfortably and freely,
like he does in Juventus. The former
director of the training center of Le
Havre, Frederic Lipka discovered
Pogba’s talent and brought him
to the training center. He referred
to Pogba as more ‘technical’ than
Patrick Vieira. We will see what he
means up close this summer!
HAZİRAN - JUNE 2014
73
??????? |kültürü
mutfak
???????????
| culinary culture
PEKMEZ MOLASSES
MAHSERESİ MAHSERE
Anadolu’nun Anatolia’s traditional
geleneksel gıda sanayii food industry
Bir tür ezimevinin, küçük bir cihaza sığmış halidir mahsereler… Anadolu insanını
binlerce yıllık gıda üretim tekniklerinden günümüze kadar gelen mahserelerde,
Gaziantep’te pek çok tatlının yapımında kullanılan çeşit çeşit pekmez üretiliyor.
Başka illerde de bambaşka lezzetler…
Pressing machines, traditionally called ‘mahsere’ in Turkish, are a kind of extraction
house, only smaller like a device... Having brought the people of Anatolia to our
day, this thousands of years old food production technique is used in production
of various molasses types that are used in making desserts in Gaziantep. And other
delicacies in other cities...
Yazı - By: Ömür Akkor
74
HAZİRAN - JUNE 2014
‘Mahsere’ Arapça kökenli bir sözcük olup 'bir şeyin suyunun
ya da yağının çıkarıldığı yer' anlamı taşır. Kilis’teki köyümüzde
zeytin mahseremiz vardı. Ben de mahsereyi hep zeytine has
sanırdım. Geçen aylarda Gaziantep’teydim ve mahserelerin
sadece zeytine has olmadığını pekmezler için de mahsereler
yapıldığını öğrendim. Şimdilerde pek de kullanılmayan pekmez
mahserelerinin örneklerini Ulumahsere ve Küçükmahsere
köylerinde bulacağımı öğrendiğimde, hemen köyleri ziyarete
gittim. Ne yazık ki Ulumahsere Köyü’nde pekmez mahseresi
kalmamıştı ama Küçükmahsere Köyü’nde hâlâ zamanı
geldiğinde kullanılmakta olan üç mahsere bulunuyordu.
KÜÇÜK BİR ATÖLYE…
Mahsere; fırını, toprağa gömülü bakır kazanı, ezme ve sıkma
işleminin yapıldığı mengenesi olan havuzu ve dinlendirilme
havuzu olmak üzere dört bölümden oluşuyor. Sadece zamanı
geldiğinde yani eylül ayının tamamı ve ekim ayının ilk haftaları
kullanılan mahsereler, köyün ortak malı sayılıyor. Herkes
pekmezini yapacağı zamanı önceden belirleyip kullanabiliyor.
İlk olarak üzüm, mengenesi olan büyük havuza konuyor.
Havuzda lastik çizmelerle tepelenen üzüm bir taraftan da
mengenede sıkılıyor. Çıkan üzüm suyu havuzdan bakır kazana
akıyor. Bakır kazanda ilk kaynama işleminin ardından küçük
dinlendirme havuzuna alınıp tortusu çökeltiliyor. Dinlenen
pekmez tekrar bakır kazana alınıp kaynatma işlemi devam
ediyor, tarifini yazının ileri kısmında daha detaylı yazacağım…
Hazır olduktan sonra tenekelere konup saklanıyor.
PEKMEZ MAHSERESİNDEN ÇIKAN LEZZETLER
ÜZÜM PEKMEZİ
Üzümler sıkma ve ezme işlemi için büyük havuza konulur.
Üzerine ‘kaysak’ yani ‘boz bayır toprağı’ serpilir. Bu toprağın
serpilmesinin nedeni üzümün sıkma işleminden sonra hem
durulmasını, hem tabana çökmesini sağlamasıdır. Üzümün suyu
Originally Arabic, ‘mahsere’ is the word for a place
where specific types of food are extracted or pressed.
We had an olive oil mahsere in our village in Kilis. I used
to think mahsere was only for making olive oil. I have
been to Gaziantep recently and I found out that mahsere
is also used for making molasses. Since this method is
not popular anymore, I jumped at the the chance to visit
Ulumahsere and Küçükmahsere villages. Unfortunately
there were no molasses mahsere in Ulumahsere but
there were three active mahseres in Küçükmahsere.
A SMALL WORKSHOP…
A mahsere composes of four sections: the oven, the
half-buried copper boiler, the pool for squeezing and
pressing and the settling pool. Only used when the time
comes, that is the entire september and the first week
of october, mahseres are considered as the common
property of the village. People can specify their dates
to make molasses and use the mahsere. First, they put
the grapes in the large pool with clamp. People wearing
rubber boots step on the grapes while on the other side
others are mangled too. Extracted juice is then poured
into the copper boiler. After the first boil, the juice is
transferred to the smaller pool for decanting. Then the
molasses is poured in the copper boiler to continue the
boiling process. I will be talking about the recipe more in
the following sentences... Once it is ready, the molasses
is stored in tin cans.
DELICACIES MADE WITH MOLASSES MAHSERE
GRAPE MOLASSES
Grapes are put into the large pool for squeezing and
pressing; ‘kaysak’ (grey soil from a hill) is sprinkled on
them so that the grapes settle down once squeezed.
HAZİRAN - JUNE 2014
75
??????? | ???????????
sıkıldıkça havuzdan bakır kazana akar. Tamamı sıkıldıktan sonra
bakır kazandaki pekmezin içine sütleğen bitkisi eklenir. Bunun
nedeni ise sütleğenin pekmeze Küçükmahsereliler’in tabiriyle
‘bülbül sarısı’ rengini vermesidir. Kazana sütleğen eklendikten
sonra bir taşım daha kaynatılıp dinlendirme havuzuna alınır. Bir
saat dinlendirilen pekmezin hem tortusu dibe çöker hem de rengi
berraklaşır. Tekrar kazana alınan pekmez 3 saat daha kaynatılıp
kazandan alınarak tenekelere konulur.
The juice flows into the copper boiler as the grapes are
pressed. Once it is all done, they add euphorbia plant to
the copper boiler to give ‘the color of nightingale’ to the
molasses – as the locals of Küçükmahsere put it. The
mixture is taken to the settling pool once it comes to
a boil. After an hour, the molasses becomes clear with
residue on the bottom. Then it is boiled again for three
hours and poured in tin cans.
DAMIZLIKLI PEKMEZ
Hazırlanmış olan pekmez bir hafta dinlendirilir. Mahsereye
tekrar gidilerek hazırlamış olan (ben tarifi 100 kilo hazır pekmeze
göre vereceğim) 100 kilo pekmez bakır kazanda tekrar kaynatılır.
İçine 1 kilo bal ve önceki seneden hazırlanan10 kilo damızlıklı
pekmez ilave edilip matkapla karıştırılır. Mahsereciler matkaba
karıştırma işlevi için özel bir uç takarak onu bir nevi mikser
haline getirmişler. Ne kadar karıştırılırsa pekmezin rengi o kadar
sararıp güzelleşiyor. Karışma işleminden sonra tahta kaplara
alınarak saklanıyor.
STOCK MOLASSES
The molasses rests for about a week. I will be giving
the following recipe for 100 kilos of molasses. Once
it is rested, they go back to the mahsere and boil the
molasses in the copper container again. One kilo honey
and 10 kilos stock molasses, which was prepared
beforehand in the previous year, are added to it and
mixed with a drill. Mahsere makers have developed a
kind of mixer by attaching a special bit to the drill. The
more they mix, the clearer and yellow the molasses is.
Now they can be stored in wooden containers.
BASTIK
Hazırlanan pekmez tekrar bakır kazana alınıyor. Kaynayan
pekmeze nişe (nişasta) ile karıştırılmış pekmez ilave ediliyor.
Nişeli karışım yedirilene kadar iyice karıştırılıp sıcakken kovalara
dolduruluyor. Evlerin damına serilen çarşaflara kovalardaki
pekmezler dökülüp tahta malalarla kalınlığı yarım santimetreden
az olacak şekilde düzleştiriliyor. İki gün günde bekletilen (yani
güneşte) bastığın daha sonra bir gün'süyük'te (yani çamaşır
asar gibi sarkıtılarak) kuruması bekleniyor. Hazır olan bastık
çarşaftan altı nemli bezle silinerek kolayca ayrılıyor. Makasla
kesilip saklanacağı kaplara konuluyor.
76
HAZİRAN - JUNE 2014
SHEET MOLASSES
In this recipe, the molasses is again taken to the copper
boiler. Molasses mixed with starch is added to the boiling
molasses. They mix the blend until it absorbs the mixture
while hot. They spread sheets on the roofs of their
houses and pour the molasses on these to level it down
to less than half centimeter. This sheet form is then
rested under the sun for two days and hung-dried the
next day. They easily clean the molasses from the sheet
with a damp cloth. The molasses is then scissored.
PEKMEZLE YAPILAN TATLILAR
DESSERTS MADE WITH MOLASSES
Tariflerini Küçükmahsere’den edindiğimiz bu tatlılar sadece bu köyde değil
neredeyse tüm Gaziantep ve çevre illerindeki köylerde de yapılıyor.
These dessert recipes, which we have obtained from Küçükmahsere,
are followed not only in this town but also in Gaziantep and its vicinities.
❍ŞİRİN TARHANA
Dilme haline ya da bastık haline getirilen sıcak pekmeze bakır kazandan
çıkarılmadan evvel simit (ince bulgur) veya kırık darı (kırık mısır) ilave edilip
yaklaşık 30 dakika karıştırılarak pişirilir. Sıcak olarak tepsilere alınır. Sıcak
servis edildiği gibi soğutulup şam tatlısı şeklinde kesilerek de sunulur... Ceviz
içi konularak yapılan tarifi de vardır.
❍ ŞİRİN TARHANA
Shaped into slices or sheets, the warm molasses meets ‘simit’ (fine
bulgur) or pieces of corn before removing from the copper boiler. They
mix it for about 30 minutes and pours on trays when hot. This delicacy
that can also be prepared with walnuts is served warm or in slices, as
in sambali.
❍ NİŞE HELVASI
Pekmez tencerede kaynatılır. Diğer bir kapta bir miktar soğuk pekmez ve nişe
(nişasta) karıştırılır ve kaynayan pekmeze ilave edilir. Bir tavada iyice yakılan
zeytinyağı (yakılmasının nedeni acısının çıkmasıdır) helvaya yedirilir. İrmik
helvası kıvamı ve pütürlüğü olana kadar karıştırılarak kaynatılır. Bize tarifi
veren Teslime Teyze’nin tabiriyle “Muhtar ve Mahamed’in elini tut beni de
üstüne at” şeklinde afiyetle yenir.
❍ NİŞE HALVA
Boil the molasses in a pot. Mix some cold molasses and starch in
another container and add this into the boiling pot. After burning the
olive oil (so that its bitterness is gone), mix this into the halva. Stir and
boil until it is like semolina halva. As Aunt Teslime, who gave us the
recipe, puts it: “Hold the Mukhtar and Mahamed’s hand and throw me
on it!”
❍ NEVSE ÇORBASI
Bu çorba erkek çoçuğu doğuran loğusa kadınlar için hazırlanır. Yeterli
miktarda pirinç bol suyla haşlanır. Pirinç lapa haline geldiğinde gerektiği
kadar pekmez ilave edilerek bir taşım daha kaynatılır. Çorba gibi servis yapılır.
❍ NEVSE SOUP
This soup is prepared for women who recently gave birth to a boy. Boil
some rice in plenty of water. Cook until it becomes mushy; then add
molasses and bring to boil one more time. Serve as soup.
❍ HAKIK
Yeterli miktar pekmez tencereye konur. Tenceredeki pekmezin içine bolca
küncü (kavrulmuş susam) konularak koyulaşıncaya kadar kaynatılır. Küçük
parçalara ayrılıp soğutulup donması sağlanır. Şeker gibi sunulur.
❍ HAKIK
Put some molasses and ‘küncü’ (roasted sesame) in a pot. Boil until it
thickens. Cut into small pieces and let it cool. Serve as candy.
❍ BALKABAĞI REÇELİ
Bu tarifte adı geçen kabak türünün ‘haylan kabağı’ olabileceğini de
düşünüyorum. Kabak yıkanır ve soyulur. İnce dilimlendikten sonra kireçli suda
bekletilir. 10 dakika sonra yıkanıp kaynatılan pekmeze atılır. Lal rengini alana
kadar pişirilir. Kavanozlara konarak saklanır.
❍ PUMPKIN JAM
I think this dessert can also be made with summer squash. Wash and
peel the squash. Make thin slices and let them rest in hard water. Wash
again in 10 minutes and add to the boiling molasses. Cook until its color
is like a tulip’s. Store in jars.
HAZİRAN - JUNE 2014
77
keşif| explore
PONDICHERI
Hindistan’daki küçük Fransa
The little France in India
Hindistan’da küçük bir Fransa var, adı Pondicheri…
Yarımadanın güneyinde Tamil Nadu eyaletinde yer alan
bu özerk bölge, yemyeşil doğası ve sıcak yerli halkıyla
görülmesini tavsiye edeceğim bir bölge… Fransız kolonyal
mimarisinin egemen olduğu bu bölgede, lüks aramak yerine
hayatın içine girmenizi öneririm. Çok şey öğreneceksiniz!
There is a little France in India and it is called Pondicheri...
Located in Tamil Nadu on the south of the peninsula, this
autonomous region is an ideal place to see for its verdant
nature, French colonial architecture and friendly people. I
recommend getting familiar with the daily life here instead
of seeking after luxury. You will learn a lot!
Yazı - By: Ayşin Mercan Albayrak
78
HAZİRAN - JUNE 2014
2006 Aralık ayında yine hayat beni Hindistan yollarına
düşürdü. Air Arabia ile İstanbul-Sharjah aktarmalı olarak
eski adı Madras yeni adı Chennai olan Tamil Nadu eyaletine
gittim. Bu sefer de yalnız başına seyahat ediyordum ve
üstelik katılacağım bir grup da yoktu. Bölgeye daha önce
gitmiş bir arkadaşım sayesinde kalacağım oteli bulmuş,
otelin ayarladığı taksiyle asıl gitmeyi planladığım küçük
şehre geçişimi sağlamıştım. Şehirin zor söylenen uzun bir
adı var, Tiruvannamalai ( Tiri-vanna- malay). Normal
şartlarda sıradan hiçbir turistik yanı olmayan şehir, Avrupalı
ruhsal gelişim eğitmenleriyle dolup taşıyordu. Şehir Hint
felsefesini 70’lerde dünyaya tanıtan hippilerin uğrak yeriydi.
Ramana Maharashi bölgede yaşamış ünlü bir guruydu ve
Maharashi yaz aylarını Arunachala Dağı'ndaki mağaralarda
geçirmişti. Bu dağ Hint tanrılarından Şiva’nın dünyadaki
temsilcisi olarak kabul ediliyordu ve dağı ziyaret edenler hacı
oluyorlardı.
‘ORMANIN KİTABI’ ANİMASYONU SANKİ…
Yol boyunca etrafımızı yemyeşil tarlalar, iki tarafı, ağaçların
ve dallarının birbirine karışmasıyla ağaçtan tünellerin
içinden geçen yollar, dağların tepelerine kurulmuş eski
kaleler, kalelere çıkan duvarlar sarmıştı. Ağaç dalları ve muz
yapraklarından yapılmış evleriyle bu bölge sanki ‘Jungle
In December 2006, life led me to India once again.
I flied with Air Arabia over Sharjah to Tamil Nadu state,
which was called Madras before and Chennai currently.
This time I was traveling alone and I wasn’t going to join
any groups. I found the hotel with the help of a friend who
has been to the region before and I went to the smaller
town by a taxi arranged by the hotel management. The
city’s name has many letters and difficult to pronounce:
Tiruvannamalai. There was nothing touristic about this
city under normal conditions, while it was flocked with
European mental development trainers. This city was the
haunt of hippies who introduced the Indian philosophy
to the world in the 1970s. Ramana Maharshi is a famous
guru who lived here and spent his summers in the caves
of Mount Arunachala. This mountain was considered as
the universal representative of Indian goddess Shiva and
whoever visited this mountain was announced a pilgrim.
IT’S LIKE THE ANIMATION ‘JUNGLE BOOK’...
Along the road we were surrounded by green fields on
both sides, tree tunnels made up of the branches of many
trees, ancient castles built on top of hills and their walls...
Houses made of tree branches and banana leaves create
an environment like in the animated movie ‘The Jungle
Book’. As I was imagining Mowgli and his animal friends in
this atmosphere, I saw a man climbing up a coconut tree.
He was climbing so fast that he reached the top in only a
HAZİRAN - JUNE 2014
79
keşif| explore
Pondicheri ve Auroville, aynı
zamanda alışkın olduğumuz
lezzetleri bulma konusunda da
oldukça fazla seçenek sağlıyordu.
Lezzetli balıklar, et yemekleri,
pizza restoranları oldukça
popülerdi. Aslında Hindistan’a
gidip bu tür yerlerde kalarak
çok da bölgeyi, deneyimlemiş
olmuyor insan, bir şeklide batıya
adapte olmuş bu yerler dünyanın
başka her yerinde bulanabilecek
türden ama uzun süre bu
bölgede seyahat edenler için
alışkanlıklarına bir nebze de olsa
geri dönmek iyi gelebiliyor.
Pondicheri and Auroville offer
numerous options for familiar
tastes too. Delicious fish, meat
dishes, pizzerias are quite
popular. In fact, one can’t truly
experience India by staying
at these kind of places. These
somehow westernized places can
be found anywhere in the world,
but still it feels good to get back
to one’s regular habits even for
a short time.
Book‘ (Ormanın Kitabı) çizgi filminin içine düştüğümü
hissettirdi. Mowgli ve hayvan arkadaşları köşe başından
çıkacak gibi diye düşünürken birden Hindistan cevizi
ağacına ayakları ve kollarıyla tırmanan bir adam gördüm. O
kadar hızlı çıkıyordu ki, birkaç dakika içinde ağacın tepesine
ulaşıverdi. Sonra etraftaki diğer ağaçlar dikkatimi çekti ve
her birine tırmanan insanlar olduğunu fark ettim. Hindistan
cevizinin hem yağı çıkarılarak yemeklerde kullanılıyor hem
de yol boyunca Hindistan cevizi meyvesinin sütü tezgâhlarda
satılıyordu.
OTEL ODASINDA BİR YATAK
BİR DE YASTIK HEPSİ O…
Bu bölge ilk gittiğim Racastan’dan çok farklıydı, Udaypur’a
göre daha yeşildi. Yemekleri de daha az acıydı ve bizim
mutfağımıza daha yakındı. Arunachala Dağı’nın eteğinde
kaldığım o küçük otel de bu güne kadar rastladığım en
ilginç oteldi sanırım. Odada bir yatak ve yastıktan başka
hiçbir şey yoktu. Neyse ki arkadaşım beni uyarmıştı, kendi
çarşaf ve pikemi yanımda getirmiştim. Odada yaşadığım bir
diğer sıkıntı da sıcak suyun olmamasıydı. Duş almak için
bazı teknikler geliştirmek gerekti. Her sabah kahvaltı için
gittiğim küçük köy kafesinde ailenin çocuklarının okula
hazırlanışlarını görmek, Hintli kadınların evlerinin önünü
80
HAZİRAN - JUNE 2014
couple of minutes. Then the other surrounding trees
grabbed my attention and I realized that other people
are climbing up these too. Coconut and coconut oil are
widely used in cooking. You can enjoy the coconut milk
sold on stalls along the road.
A HOTEL ROOM WITH JUST A BED AND A PILLOW
This region was quite different than Rajasthan; way
more green than Udaipur. And the food was less hot,
more like the Turkish cuisine. The hotel I stayed at
by the skirts of Mount Arunachala must be the most
interesting one I have ever seen. There was nothing but
a bed and a pillow in the room. Luckily, a friend warned
me so I packed a blanket and sheets with me. Another
problem was that there was no hot water in the room.
I had to develop some techniques to take shower.
Every morning I had my breakfast at a small village
cafe; watching children getting ready for school, Indian
women drawing mandalas on the ground in front of
their homes, a branch of jasmine someone put on a cow
dung, honking sounds, flower fragrances and the people
smiling with their sparkling eyes. These beautiful things
altogether made me not care about the hotel room’s
situation.
HAZİRAN - JUNE 2014
81
???????
keşif|
explore
| ???????????
temizledikten sonra renkli boyalarla kapılarının önüne
çizdikleri mandalalar, yolda inek pisliğinin üstüne bırakılmış
bir yasemin, korna sesleri, çiçek kokuları ve ışıl ışıl parlayan
gözleriyle gülümseyen Hintliler... Bütün bu güzellikler otel
odasının durumunu umursamamama yetiyordu.
BÖLGE HALKI BENİ PEK SEVDİ
Bölge hem Müslümanlar’ın hem de Hindular’ın yaşadığı bir
bölgeydi. Bu nedenle birçok dükkân sahibi “What is your
good name Madame?” (Madam güzel adınız nedir?) dedikten
sonra Ayşin’i duyunca “OOOO Ayşe…!” deyip yoğun
tezahürat gösteriyorlardı. Bir hafta içinde küçük köyde nam
salmıştım, Selam verenler, çaya davet edenler, kendisini
tanıştıranlar olmaya başladı. Hatta orada tanıştığım İngiliz
arkadaşım bu ilginin neden olduğunu
sormak zorunda hissetmişti.
Sık sık kullandığım üç
tekerlekli arabanın sahibi
karısıyla evinde yemeğe bile
davet etmişti. Tabak yerine
yeşil muz yaprakları üstünde
servis edilen, yer sofrasındaki
yemeğimizi çok severek
yediğimi hatırlıyorum.
DOLUNAYDA UZUN
BİR YÜRÜYÜŞ
Ama herhalde benim için en
büyük sürpriz dolunay olduğu
gün yapılan şenlikti. O gün köyde
bir kalabalık olduğunu fark ettim
ama çok da sorgulamadım. Akşam
yemeğine giderken ana caddeye
geldiğimde mantralar söyleyerek
insanların akın akın bir yere gittiğini
görüp neler olduğunu sorunca her
dolunayda o köy de ve civar yerlerde
yaşayanların Arunachala Dağı’nın
etrafını dolanmak için 13 kilometre
yol yürüdüklerini, bazılarınınsa
gece dağa tırmanıp tepesinde
sabahladığını öğrendim. Her zaman
oturup, pirinç ekmeği ve çay içtiğim yol üstündeki lokantaya
oturup önümüzden geçenleri izlemeye başladık. Bu yürüyüş
sabaha kadar azalarak sürdü. Bir sonraki dolunayda bende
aralarına katılıp aynı yürüyüşü yaptım, kaldığım köyden
Triu’ya kadar yürüdüm. O kalabalığın arasında olmak
anlatılmaz bir duyguydu.
SİZ KALABALIK OTOBÜS NEYMİŞ
BİR DE HİNDİSTAN’DA GÖRÜN!
Arunachala’da bir ay kalıp, soğuk duş alma konusunda
uzmanlaştıktan sonra orada tanıştığım arkadaşların da
tavsiyesine uyarak Pondicheri’ye ve oradan da Auroville’e
gitmeye karar verdim. Oraya gidecek başka arkadaşlarla
82
HAZİRAN - JUNE 2014
THE LOCALS LIKED ME MUCH
Both Muslims and Hindus live in this region. This is why
whenever a shopkeeper asked my name “What is your
good name madame?” and I said “Ayşin...” they showed
great cheering like “Oooh Aisha!” I simply became
famous in a week in this small village; people waved
greetings, invited me in for a cup of tea, introduced
themselves to me. The English friend I made there had
to ask about the reason of this interest in me. Even the
owner of the three-wheeler I used frequently invited
me to dinner at their place with his wife. I remember I
enjoyed the food we had on banana leaves on a floor
table.
A LONG WALK UNDER
THE FULL MOON
I guess the biggest
surprise for me was
the festival they
organized on the
day of full moon. I
noticed the crowd in
the village that day
but I didn’t question
the situation at
all. As I reached
the main street to
have dinner, I saw
people gathering
and singing
mantras. Then I
asked about it and found
out that it is a tradition
to walk 13 kilometers
around Mount Arunachala
on the day of full moon
and that some people
even climb the mountain
and spend the night there.
I went to the restaurant
where I always eat rice
bread and drink tea, and
started watching the people.
The walk continued until the morning. I joined them
for the next full moon, I walked from the village to Triu.
Walking with that crowd was an indescribable feeling.
I BET THIS IS THE MOST
CROWDED BUS I HAVE EVER TAKEN!
After staying about a month in Arunachala and
becoming an expert in taking shower under cold water,
I took the advice of friends whom I met there, and
decided to move on to Pondicheri first and then to
Auroville. We took a taxi cab with some friends who
were going to the same direction. We started out on a
bir taksi tuttuk. Eskiden bizde de gördüğümüz KadıköyTaksim hattının arabalarına benzer eski model arabalarla
uzun ve heyecanlı yolculuğumuza başladık. Bu bölgede
de yine trafik insanın yüreğini ağzına getirecek cinstendi.
Yolda yürüyen insanlar, bisikletliler, inekler, maymunlar
ve manda arabalarıyla iç içe Pondicheri’ye ulaştık. Diğer
seçenek ise otobüse binmekti ama cahil de olsam buna
cesaret edemedim! İstanbul’daki en kalabalık otobüsünün
10 katı kalabalıklıktaydı otobüsler. Üzüm salkımları gibi
insanlar otobüsün her yerinden sarkıyorlardı. Şanslı olanlar
tepesinde oturabiliyordu ve ben daha önceki deneyimimi de
hatırlayarak o kalabalığa girmemeye karar verdim.
HİNDİSTAN’DAKİ KÜÇÜK FRANSA
Pondicheri, 1960’lara kadar Fransız kolonisi olarak kalmış.
1960’larda koloni yönetimi kendi içinde bağımsız ancak dış
işlerde Hindistan'a bağımlı olarak yönetilmeye başlanmıştı.
Şehirde Fransızca da konuşuluyordu ve Hollanda, Portekiz
ve Fransız mimarisi hâkimdi. İnternetten bulduğum otelde
başka batılı turistler de kalıyorlardı ve o gece düzenlenen
bir dans gösterisine beni de davet ettiler. Almanya’da
balerinken buraya yerleşen bir kadının evinin salonunda yaptığı
gösteri sanıyorum benim için unutulmaz anlardan biriydi. Hiçbir
düzeneği olmadan, canlı söylenen bir mantra eşliğinde yapılan bu
dans orada seyircilerin hepsini bambaşka bir dünyaya götürdü
TSUNAMİNİN İZLERİ…
Burada bir gece kalıp yine Fransızlar’ın yoğunlukla yaşadığı
Aurovile geçtim ve deniz kenarında muz yapraklarından
çatısı olan bir bungalovda kalmaya başladım. Hemen
küçük bir motosiklet kiraladım ve düşe kalka bölgede
dolaşmaya başladım. Bu bölgeye Fransızlar’ın yanı sıra
İskandinavya’dan da turistler geliyormuş. Deniz kenarında
long and exciting journey in vehicles that looked like the
Kadıköy-Taksim cars we used to see in İstanbul. Traffic
here was incredibly frightening here too. We reached
Pondicheri driving with and through bicycles, cows,
monkeys and calf carts. Another option was to take the
bus but I couldn’t get myself to it even though I was still
ignorant! The bus was ten times more crowded than the
buses in İstanbul. People were leaning out of all parts of
the bus like bunches of grapes. Lucky ones were those
on top of the bus. I recalled my previous experience and
decided not to go with the crowd.
THE LITTLE FRANCE IN INDIA
Pondicheri had been under French colonization until
the 1960s. In the 1960s the colonial administration
was independent in domestic and dependent to India
in foreign affairs. French was the spoken language
of the city and the architecture was led by the
Netherlands, Portugal and France. Other tourists from
the West were also staying at the hotel I found online.
They invited me to the dance show of the night. This
‘living room performance’ by the German woman,
who was a ballerina in her country, was one of the
most memorable nights for me. Without any setup or
mechanism, she danced to live mantra and carried us all
away to another world.
TRACES OF THE TSUNAMI…
I stayed here for the night and in the morning traveled
to Auroville that is mostly occupied by the French.
I was staying in a bungalow by the sea; its roof was
made of banana leaves. I rented a small motorcycle
and muddled through the area. Other than the French,
HAZİRAN - JUNE 2014
83
???????
keşif|
explore
| ???????????
kaldığım küçük otelin ortak duşları vardı ve soğuk duş
konusundaki engin tecrübem burada da işime yaradı. Sabah
kalktığımda gördüğüm ve beni en çok şaşırtan şey, Hintliler’in
sahili tuvalet gibi kullanmalarıydı. Dolayısıyla otelin önünden
denize girmem çok da mümkün olmadı. Fransızlar'ın işlettiği
Bodrum’daki beach club’ların hippi versiyonu olan bir yerden
denize girmem gerektiğini öğrendim. Bölgede 2005 yılında
yaşanan tsunaminin izlerini de görmek mümkündü. Birçok otel
yeni yeni tamiratını bitirmişti. Sokaklarda sığınma ve yardım
bölgelerinin adreslerinin yazdığı tabelalar hâlâ duruyordu.
ALTERNATİF TIP HER YERDE…
Bu bölgede alternatif terapi yöntemlerinin hemen hepsi
uygulanıyordu. Hint tıbbı olan Ayurveda’yı uygulayan
doktorlar ve masaj terapistlerini kolayca bulmak mümkündü.
Ayrıca başka alternatif tedavi yöntemlerini uygulayan batılı
terapistler de bu bölgeye gelip hem tatil yapıyor hem de dersler
verip uygulamalar yaparak para kazanıyorlardı. Pondicheri ve
Auroville, aynı zamanda alışkın olduğumuz lezzetleri bulma
konusunda da oldukça fazla seçenek sağlıyordu. Lezzetli
balıklar, et yemekleri, pizza restoranları oldukça popülerdi.
Aslında Hindistan’a gidip bu tür yerlerde kalarak çok da bölgeyi,
deneyimlemiş olmuyor insan, bir şeklide batıya adapte olmuş
bu yerler dünyanın başka her yerinde bulanabilecek türden ama
uzun süre bu bölgede seyahat edenler için alışkanlıklarına bir
nebze de olsa geri dönmek iyi gelebiliyor.
LÜKS ARAMAK YERİNE EMPATİ PEŞİNDE OLUN
Bu yolculuğumda gördüğüm bizlerin tatil kültürünü sadece
84
HAZİRAN - JUNE 2014
Scandinavian tourists preferred this region too. There was a
shared showering area within the motel I stayed at; I used
my broad experience in taking shower under cold water.
What surprised me the most when I woke up in the morning
was that the Indian people used the beach as the toilet! So I
couldn’t get myself to swimming in front of the hotel. I found
out that I should be using the beach operated by the French
– a hippie version of the beach clubs we have in Bodrum.
One could easily see the traces of the tsunami that emerged
here in 2005. Some hotels have finished renovational works
only recently. The street signs with shelter and aid zone
information were still there.
ALTERNATIVE MEDICINE EVERYWHERE…
Almost all methods of alternative therapy were applied in this
region. One could easily find doctors and massage therapists
with extensive knowledge in the Indian medicine, the
Ayurveda. Therapists from the West who use other alternative
treatment methods also come here to give lessons and have
vacation. Pondicheri and Auroville offer numerous options
for familiar tastes too. Delicious fish, meat dishes, pizzerias
are quite popular. In fact, one can’t truly experience India by
staying at these kind of places. These somehow westernized
places can be found anywhere in the world, but still it feels
good to get back to one’s regular habits even for a short time.
SEEK EMPATHY INSTEAD OF LUXURY
During this journey I saw how most of us limit the culture
of holiday to luxurious hotels and holiday villages and
lüks otel ve tatil köyleriyle sınırladığımız ve bununla birlikte
gittiğimiz bölgeyi gerçekten hissetme, anlama ve özümseme
şansını kaçırdığımızdı. Tanıştığım birçok batılı arkadaşım
her yıl bu bölgeye geldiğini farklı şehirlerde kalıp farklı
insanlarla tanıştıklarını söylüyorlardı. Sanıyorum geri kalmış
her ülke gibi Hindistan da gelişme, modernleşme baskısını
derinden hissediyor ve gün be gün kendi özelliği olan pek çok
farklılığından vazgeçiyordu. Tatilimin uzun bir kısmını deniz
kenarında palmiye ağaçları arasında yatarak geçirdikten sonra
yine de İstanbul’a koşarcasına geldim. Ne kadar güzel olursa
olsun insan kendi düzenini, evini dostlarını arıyor. Ancak aklım
Pondicheri’de kaldı. Yine bir gün yolum düşerse Pondicheri’de
daha çok kalmayı isterim. Bu yazıyı yazmak için hafızamı
yoklayıp o günleri yeniden yaşarken buldum kendimi. Aslında
bu yazdıklarım yaşadığım iki ayın sadece özeti her günü renkli,
heyecanlı bazen de mistik olaylarla geçti. Artık Hindistan
konusunda acemi olmadığımı düşünüyorum.
eventually miss the chance of really feeling, understanding
and digesting the places we visit. The friends I made who
were from the West say that they come here every year,
stay in different cities and meet different people. I guess,
like every underdeveloped country, India too feels the
pressure of progress and modernization, and gives up on
its authentic differences day by day. I spent most of my
holiday here resting under the palm trees by the sea. I
eagerly came back to İstanbul. No matter how great the
holiday was, I still missed my own routine, friends and
family. But Pondicheri occupied my mind for some time.
If I go there, I would love to stay there for a longer period
this time. I found myself in the feeling those days as I
recalled memories to write this article. Actually this is
only a summary of the two months I spent there. Every
day was colorful, exciting and mystical. I think I’m not ‘a
rookie’ in India anymore.
HAZİRAN - JUNE 2014
85
???????| health
sağlık
| ???????????
Şişmanlığı önlemek için
doğru beslenmenin püf noktaları
Healthy dieting tips to avoid obesity
Yazı - By: Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul - BNR-Nöralterapi Derneği Başkanı / President of BNR-Neural Therapy Association
Modern çağın en büyük dertlerinden biri şişmanlık… Zira teknoloji öyle olanaklar
sunuyor ki bize, artık hareket etmeye bile gerek duymadan neredeyse her işimizi
oturarak yapıyoruz. Ama hareket etmememize rağmen bol bol yemek yemeyi ihmal
etmiyoruz. Yani mesele bir aritmetik problemi kadar basit aslında… Kalori yakmadan bol
bol kalori alırsak, tek bir sonuç çıkar karşımıza, aşırı kilolar!
Obesity is one of the biggest problems of the modern age... Technology facilitates
everything so conveniently that we do almost everything without even getting up
from our seats. But we never pass over food. Actually, it is as simple as an arithmetical
problem... The result of getting more calories than we burn is overweight!
86
HAZİRAN - JUNE 2014
Modernleşen, teknolojikleşen ve bir anlamda hızlanan
yaşamımızda, hareketsizleşen tek bir şey var o da; insan!
Temel fizik kanunudur; ‘Enerji hiçbir zaman kaybolmaz.’
Enerji dinamik bir dönüşüm içindedir. Rüzgarın enerjisi
elektriğe; suyun hareket enerjisi güce… Ve kullanılamayan
enerji de maddeye dönüşür. Amacım sizi çok fazla fizik, kimya
kurallarıyla yormak değil; demem o ki yemeklerle aldığımız
fazla (ihtiyacımızın üzerindeki) enerji (kalori) harcanamadığı
zaman, yağa (maddeye) dönüşür. İşte günümüz şişmanlığının
temel sebebi budur!
In our world that is becoming more modern, technologic
MODERN ÇAĞIN BİR SORUNU…
AN ISSUE OF THE MODERN AGE...
Bu söylediklerim daha çok büyük ve modern şehir yaşamları
için geçerli, ama şişmanlık ve kiloyla verilen savaş da yine
daha çok büyük şehir insanının takıntısı. İstanbul gibi bir
şehirde; sabah erkenden kalkıyor ve işyerlerimizin kapısına
kadar arabalarımızla gidiyoruz. Ya masa
başı işlerimiz var ve sandalye
tepesinde geçiriyoruz günümüzü
ya da gün içi gidilecek olan
yerlere yine kapımıza kadar
gelen arabalarımızla ulaşıyoruz.
Akşam eve dönüş saatleri
geldiğinde de yine arabalarıma
biniyoruz ve asansöre en yakın
yere park edip evimizin kapısına
kadar asansörle çıkıyoruz. Bu
ve benzeri hareketsiz geçen
günün ardından muhtemelen geç
saatlerde bol kalorili yemeklerle
sonlandırıyoruz günümüzü.
These go for the big and modern city life, but obesity and
the fight against weight is the obsession of big city people
too anyway. In İstanbul, some of us get up early and go
to work
by car. Most of the time it
is a desk job and requires
sitting on a chair all day;
or we drive to places
door to door. We get in
our cars in the evening,
drive home and park it
near the elevator; then
use the elevator to get
to our door. After this
motionless day maybe
we even consume large
calories and go to bed.
BASİT BİR ARİTMETİK
PROBLEMİ!..
Lifestyles, conditions, habits,
preferences, obligations and almost all items on this
brief example make a separate discussion topic actually.
But there is this fact: If we keep getting more calories
than what our biological functions need to maintain, we
gain weight in parallel to getting aged. And then we start
hearing ourselves saying one of these sentences: “I used
to eat even more than this in the past, but I didn’t gain
weight”, “Nothing has changed in my life but I’m gaining
weight.” Gaining weight and obesity is an extensive subject
– may be one that involves psychology quite a lot. I will be
talking about this following point in my next articles about
obesity: Modern medicine ignores many factors like food
hypersensitivity, intestinal flora disorders, intestinal fungus
and heavy metal pollution.
Yaşam şekilleri, koşullar, alışkanlıklar, tercihler, zorunluluklar
ve bu kısa örnekteki hemen her madde ayrı bir tartışma konusu
aslında. Ama şöyle bir gerçek var; yaşamsal fonksiyonlarımızın
devamı için gerekli olan bazal enerjimizin ve harcadığımız
enerjinin sürekli olarak üzerinde kalori alırsak eğer, düzenli
olarak yaş almamıza paralel olarak da kilo alırız. Ve şu
söylemler oturur konuşmalarımıza:”Ben eskiden de bu kadar
hatta daha çok yerdim ama kilo olmazdım” ya da “ Hayatımda
değişen bir şey yok ama kilo alıyorum”… Kilo almak ve
şişmanlık çok geniş bir konu, içinde psikolojinin belki de en
çok yer aldığı bir konu. Şişmanlık konusunun içerisinde daha
sonraki yazılarımda anlatacağım; besin duyarlılığı, bağırsak
flora bozukluğu, bağırsak mantarı varlığı, ağır metal yükleri
gibi pek çok etken de var modern tıp tarafından göz ardı edilen.
HAREKET ETMEK İLK ADIMDIR!
Ben bu yazıda sadece temel fiziksel bir kanun uzantısında ve bir
hekim olarak en yalın şekilde şunun altını çizmek istiyorum.
Hareket edin! Sağlıklı bir yaşam için temel ihtiyaçlarımız
var: Bunlar sağlıklı ve dengeli beslenmek, bol su tüketmek,
sağlıklı uyku uyumak ve düzenli olarak egzersiz yapmak.
Haftada en az üç gün düzenli egzersiz yapmayı öneriyoruz.
and fast in a way, the only thing that becomes inactive
is the man! It’s the simple rule of physics: ‘Energy never
dies.’ Energy is in a dynamic transformation. The wind
becomes electricity; motional energy becomes power...
And unused energy becomes matter. I don’t mean to bore
you with physics and chemistry; what I really mean is the
excess (more than we need) energy (calories) we take in
during meals turns to fat (matter) if not used. This is the
main reason of obesity in our day!
A SIMPLE
ARITHMETICAL
PROBLEM
MOVING IS THE FIRST STEP!
As a doctor, I would like to simply highlight in this article
this basic physical law: Get moving! We have some basic
needs to lead a healthy life: Eating healthy, drinking
plenty of water, sleeping well and exercising regularly. We
recommend exercising three days a week. Not everybody
has the opportunity to go to a gym or a pool, so walking
may be a good choice. By walking I mean a half-hour
HAZİRAN - JUNE 2014
87
???????| health
sağlık
| ???????????
Ama herkesin spor salonlarına ya da yüzme havuzlarına
gidecek durumu olmayabilir. Ama herkesin yürüyüş imkânı
olduğunu düşünüyorum. Günde en az yarım saat yürümekten
bahsediyorum. Ancak spor kıyafetleriyle, sağlıklı yaşam
hedefiyle yapılan yürüyüşten bahsediyorum. Ve bana kalırsa bu
yürüyüş haftanın her günü yapılmalı. Çünkü hepimizin özverili
ve koşuşturma dolu yaşamları içerisinde kendisine ayıracağı
en az yarım saati olması gerektiğine inanıyor ve öneriyorum.
Hadi bunu da yapamıyorsanız eğer, hiç değilse araba bağımlı
yaşamlardan kurtulmaya çalışın. Arabanızı işyerinize biraz uzak
bir yere park edin ya da otobüsten bir durak önce inin, otoparkta
uzak bir yere bırakın, gün içişlerinizde yürüyerek gitmeye
çalışın… Oturduğumuz yerden, gönlümüzce yiyerek sağlıklı
olamayız…
BESLENMEYE DAİR BİRKAÇ ÖNERİ!
Yiyecek-içecek sektörü, her ülkenin kendi üretimine ve
mutfağına göre değişen temel bir pazardır. Tüm canlıların
yaşamlarının devamı için gerekenler; oksijen, besin ve su...
Sağlıklı yaşam bu temel ihtiyaçların temini kadar, denge, miktar
ve kalitesine de bağlıdır. Sağlıklı beslenme dediğimiz zaman
kast edilen aslında dengeli ve dönüşümlü beslenmedir. Her
yerde, her kaynakta, her söylemde bahsedilir; “Sağlıklı beslenin!
Dengeli beslenin!” Ama nasıl?... Basit düşünelim, evinizde bir
bitki yetiştireceksiniz ya da bir hayvan. İlk düşündüğünüz şey
nasıl sulanacağı ya da ne yiyeceği olur. Baktığımız canlılara
gösterdiğimiz bu özenin çok fazlasını bir ömür boyu kendimize
göstermemiz gerekir. "Bir ömür boyu" diyorum çünkü
hastalanıp da sağlığımızı kaybettikten sonraki sağlıklı beslenme
çabaları çok anlamlı olmuyor malasef!
SAĞLIKLI
BESLENME İÇİN ÖNERİLER
SUGGESTIONS
FOR HEALTHY DIETING
❍ Beyaz un yerine tam tahıl unları ve mamulleri seçin.
❍ Beyaz şeker ve beyaz şeker içeren tüm gıdalardan uzak durun.
❍ Beyaz şeker yerine kahverengi şeker kullanın.
❍ Yiyeceğiniz yemeklerin miktarına dikkat edin.
❍ Doyduğunuz anı kollayın, her ne yiyorsanız da doyduğunuzu
fark ettiğiniz an bırakın.
❍ Çok geç saatlerde yememeye özen gösterin.
❍ Yemek yerken su içmeyin.
❍ Fastfood! Sanırım söylenebilecek bir şey yok bu konuda…
❍ En önemlisi sağlıklı olan bu besin gruplarını dönüşümlü
olarak tüketmeyi alışkanlık haline getirin.
❍ Prefer whole grain flour and products instead of refined
variations.
❍ Stay away from whitened sugar and its derivatives.
❍ Use brown sugar.
❍ Watch out the amount of your meals.
❍ Look for the sense of satisfaction. Stop eating whenever
you feel full.
❍ Try not to eat at small hours.
❍ Don’t drink water during meals.
❍ Fast food? I don’t think there’s anything left to say about that!
❍ Most importantly, make it a habit to consume these healthy
food groups alternatively.
88
HAZİRAN - JUNE 2014
sportive activity in appropriate clothes and shoes. And
I think this exercise can be done every day of the week.
Because I believe (and recommend) that we all have at
least 30 minutes to spare for ourselves during our very
busy days. If you still find this undoable, then at least try
to break from the habit of going everywhere by car. Park
your car a little farther than your door or get off the bus
one stop before your destination, run errands on foot... We
just can’t eat what we desire, keep sitting and be healthy
all at once...
A FEW DIET SUGGESTIONS
Food-beverage sector is the fundamental market of each
country depending on their production and cuisine. All
beings need oxygen, food and water to live. Healthy life
depends on balance, amount and quality of these as much
as on supply. Healthy dieting refers to a sustainable and
balanced diet. “Eat healthy!” “Keep a balanced diet!”
These expressions are everywhere; but how to really
do these? Let’s think. You will soon get a pet or a plant
for your house. First thing you would consider would be
how to water or feed them. We should care for ourselves
throughout a lifetime as much as we do for our pets
and plants. I emphasize on ‘through a lifetime’ because
attempts to eat healthy after becoming ill doesn’t make
much sense, unfortunately!
HEALTHY DIETING SHOULD BE TAUGHT IN SCHOOLS!
A person’s diet is their habit. Various factors influence
our diet such as family, region, personal preferences,
SAĞLIKLI BESLENME
DERS KONUSU OLMALI
Beslenme bir alışkanlıktır. Beslenmeyi,
ailesel, yöresel, kişisel, bilgi, görgü
ve maddi etkileyen çok sayıda faktör
vardır. Madem ki sağlıklı yaşam için ya
da hastalıklardan uzak olabilmek için
beslenme önemli, o zaman halkımızın
bu konuyu öğrenmesinde biz hekimlere
önemli bir görev daha düşmekte.
Bize danışan herkese ama öncelikle
hastalarımıza, beslenmeleriyle ilgili
bilgi vermemiz gerekir. Her hastamıza, hiç yılmadan, hiç
usanmadan… Hatta okullarda sağlıklı beslenme ayrı bir ders
konusu olarak anlatılmalıdır. Eğitimle başlar sağlık; işte o
zaman bugünkü gibi her sayfada her dergide her
kanalda söylenenlerle daha az karışır kafalar.
ÇOK DEĞİL ÇEŞİTLİ YEMEK…
Sağlıklı beslenmeden anlamamız gereken; değişimli
ve dönüşümlü olarak her besin grubunu tüketmektir.
Besin grupları ise bilindiği üzere; proteinler,
karbonhidratlar ve yağlardır. Bu hep söylenir yazılır
da ben 20 seneye yaklaşan hekimlik hayatımda şunu
gördüm ki; bu isimleri biliyoruz ama neyin karbonhidrat,
neyin protein olduğunu bilmiyoruz. Çok genel bir
sınıflama yaparsak, tahıl, tahıl ürünleri, şeker ve türevleri
karbonhidrattır; et, süt ve hayvan ürünleri ise proteindir.
Bakliyatlar ise doğal karbonhidrat ve protein yapısındadırlar.
RAFİNE ÜRÜNLERDEN UZAK DURUN!
Hangi besin gruplarında nelerin olduğunu anlatmaktansa uzak
durmamız gereken besin gruplarını akılda tutmak daha kolay
olacaktır. Beslenmemizden katı bir şekilde uzak tutmamız
gereken besinlerin başında rafine gıdalar özellikle rafine yani
işlem görmüş, doğallığını yitirmiş, faydası kalmamış olan
karbonhidratlar gelmektedir. Bunlar da başlıca beyaz un, beyaz
şeker ve tüm alkollerdir. Gerek kronik hastalıkların, ağrılı
tabloların, alerjilerin, sindirim sistemi hastalıklarının (kabızlık,
gaz, ülser, reflü vb) ve şişmanlık hastalığının tedavisinde ilk
adımı siz kendiniz atın ve rafinasyondan uzak beslenin. Farkı
önce siz göreceksiniz.
DOĞAL, DÖNÜŞÜMLÜ VE ÇEŞİTLİ BESLENME
Uzak durmamız gerekeni vurguladık. Yapmamız gereken de
doğada bulunan onca çeşit doğal sebze, meyve, bakliyat, tahıl
grubundan dönüşümlü olarak tüketmek. Doğal bir besin grubu
bile olsa her gün her öğün yemek de dönüşümlü beslenme
tanımına uymaz. Meyvelerin içeriği de karbonhidrattır ama
doğal karbonhidrattır. Meyve şekerinin adı früktozdur.
Ancak sağlıklı diye çok miktarda tüketilen früktoz da glükoza
dönüştüğü için ve hem de yapısı gereği sağlıklı olmaktan çıkar.
Doğal, dönüşümlü ve çeşitli beslenme dahilinde gerekli vitamin
ve mineralleri de almış oluruz. Bu durumda dışarıdan hazır
vitamin mineral tabletlerine de gerek kalmaz.
experience and financial situation.
Since diet is a major part of leading
a healthy and long life, then we,
doctors, should undertake the
duty of informing people on the
subject. Doctors’ knowledge
on healthy dieting should be
available to our patients being
in the first place, to any person
who consults us. Without getting
tired or bored of it... Furthermore,
healthy dieting should be taught in
schools. Wellness starts with education, which would avoid
people to get
confused by all the information on
magazines, TV channels, etc...
VARIETY OF FOOD, NOT PLENTY
What we should understand
from healthy dieting is the
consumption of alternative food
groups. Proteins, carbs and fat
are the main food groups, as
is known. During the last 20
years of my life as a doctor,
I observed that we know the
names very well but we don’t know which
food contains these. In broad terms, carbs are grains,
cereal products, sugar and its derivatives; proteins are
meat, milk and animal products. Legumes are natural
carbs and proteins.
KEEP AWAY FROM REFINED PRODUCTS!
It might be easier to keep in mind the types of food we
must avoid rather than talking about food groups. Refined
goods – especially processed, unnatural, unavailing carbs
– are the first group we should strictly avoid. This group
includes whitened flour, sugar and all kinds of alcohol.
Take the first step in treating chronic diseases, aches,
allergy, digestive system diseases (constipation, ulcer,
reflux etc.) and stay away from refined products. You will
feel the difference.
NATURAL, ALTERNATE AND DIVERSE DIETING
We have emphasized on what we should avoid. All we
need to do now is to choose our food alternatively among
natural food groups such as vegetables, fruits, grains...
Eating from the same food group every day – even if it’s
very healthy – does not comply with the definition of
alternate dieting. Fruits contain carbohydrate too but
naturally. Fructose is the name of fruit sugar. However,
fructose turns to glucose if consumed too much, which
makes it harmful to health. Consuming a balanced
amount of fruits would also provide us with the vitamin
and minerals we need. This way the problem of obtaining
medical vitamin tablets would be eliminated.
HAZİRAN - JUNE 2014
89
diş sağlığı | dental healty
SMILE MAKEOVER
Estetik gülüşler için bütünsel çözüm
A total solution to have a pretty smile
Yazı - By: Güzin Kırsaçlıoğlu
Gülüşünüzü yeniden tasarlamak mümkün… Diş hekimliği bu konuda çok
önemli gelişmeler kaydetmiş bulunuyor. ‘Smile makeover’ denen ‘gülüşün
yeniden tasarımı’ karmaşık bir süreç… Sadece dişlerin düzeltilmesiyle
sınırlı değil, aynı zamanda ağız ve dudak yapısına da müdahale edilebiliyor.
It is possible to redesign your smile… Dentistry has come a long way on
this matter. Redesigning of smiles called as ‘smile makeover’ is a complex
process... It is not limited to just fixing the teeth, also the mouth and lip
structure can be treated too.
İnsan ilişkilerinde iyi hitabet, iyi bir görünüm,
bakım kadar önemli bir temastır gülümseme…
Hatta ilk kez tanıştığınız kişiler açısından sizin
ilk tebessümünüz, kişiliğiniz açısından bir ipucu
oluşturur. Yani gülümseme, sadece bir estetik
meselenin ötesinde sosyal bir meseledir de…
‘Smile makeover’, gülümsemenin yeniden
tasarlanmasıdır. Gülümsemenin yeniden
tasarlanmasını isteyen kişiyle, hekimin beraber karar
vererek gerçekleştirdikleri yeni tasarımdır. Bu tasarıma
geçmeden önce kişinin detaylı fotografları alınır. Hatta
90
HAZİRAN - JUNE 2014
Smile is an important way of personal contact, like a good
speech, a decent look and being well groomed. From the
point of the people you meet for the first time, your first
smile gives a clue about your personality. So beyond being
an aesthetic issue, a smile is also a social issue... ‘Smile
makeover’ is the redesigning of the smile. It is a design
that comes to life by the mutual decision of the dentist
and the person who wants a new smile. Before starting
the designing process, the patient's detailed photos are
taken. Moreover, videos are recorded while talking in order
to see the position of the teeth to the face. As result of
konuşurken dişlerinin yüze göre konumunu görmek
için videoları çekilir. Bu resim ve videoların sonucunda
kişinin gülümsemesi ve dişlerinin görüntüsündeki
problemler tespit edilir.
Problemin kaynağını tespit etmek ve yeni gülümsemeyi
tasarlamak için kişinin gülümsemesinin nesinden
memnun olmadığına bilmek gerekir.
✔ Dişlerin rengi mi?
✔ Dişlerin büyüklüğü ve şekli mi?
✔ Dişlerin birbiriyle olan konumu mu?
✔ Dişlerin dişetiyle uyumu mu?
✔ Yanaklardaki sarkma ve deformasyon mu?
✔ Çenenin konumu mu?
✔ Dudağın şekli mi?
✔ Dudak üstündeki kırışlık
✔ Dişin orta hatla olan ilişkisi mi?
Yani kişinin yüz özellikleri, mevcut dişlenme ve
gülümsemesinde rol oynayan unsurlar tam ve geniş
these photos and videos, the problems in the smile and
the look of the teeth are identified. To determine the
source of the problem and to design the new smile, it
is necessary to know exactly what makes the person
unsatisfied with his/her smile.
✔ Color of teeth?
✔ Size and shape of teeth?
✔ Position of teeth?
✔ Cohesion of teeth and gum?
✔ Sagging and deformation of cheeks?
✔ Position of jaw?
✔ Shape of lips?
✔ Wrinkles on top of lips?
✔ Relation of teeth with middle line?
So, a person's facial features, elements that play a role
in the existing dentition and smile are considered in
a complete and comprehensive manner. New teeth
structure must suit the facial structure.
HAZİRAN - JUNE 2014
91
diş sağlığı | dental healty
kapsamlı değerlendirilir.Yeni diş yapısı mutlaka yüz yapısına
uygun olmalıdır.
SADECE DİŞLERE YAPILAN MÜDAHELE YETMEZ
Diş hekiminin sanatsal yeteneği, diş teknisyeninin becerileri,
hasta hekim ve diğer uzmanların uyumuyla çalışılması
gereken bir konudur. Bazen dişler güzel yapılsa da dudakları
ince olan bireyde bu dişler güzel gözükmeyebilir. Bu nedenle
gülüşün yeniden tasarlanmasında dudaklara dolgu uygulaması
da yapmak gerekir. Ayrıca gülerken diş etlerinin fazlaca
gözüktüğü durumlarda dişeti düzenlemesinin yanı sıra botoks
uygulamalarıda yapılabilir. Gülüşün yeniden tasarlanmasında
özellikle 40 yaş sonrasında dişlerin uzunluklarıyla oynanarak
yüzdeki deformasyonlar giderilir. 10 yaş gençleşmeyi sağlayan
bu uygulama dudak kenarlarında çökmeyi ve gıdığın sarkmasını
da ortadan kaldırır. Dişler alt yüz bölgesine destek olan en
önemli yapıdır. Dişlerin zamanla aşınması destek olduğu dudak
dokusunda deformasyona yani incelmesine sebebiyet verir.
1 mm diş boyunda kısalma 3 mm yumuşak dokuda kayba
neden olur. Bu demektirki 1 mm diş dokusuna yapılan ekleme
3 mm... Bazen bir kalıcı makyaj uzmanı dudaktaki eğriliğin
giderilmesinde yardımcı olabilir. Çünkü dudağın orta hattındaki
eğrilik tüm yüz kriterlerine uygun yapılsa dahi kişinin dişlerinde
eğrilik varmış gibi gösterebilir. Ya da çok incecik bir dudağa
sahip bir kişide çok büyük gözüken diş yapısını ne kadar
küçültseniz de örtmeyeceğinden gülümsemede dişler büyük
gözükebilir. Bu nedenle diş yapımına paralel dudağa yapılacak
dolgu ya da gülüşü bütünleyebilir.
DUDAK YAPISI BÜYÜK ÖNEM TAŞIR
Dudak diş yapımında oldukça büyük bir öneme sahiptir. İyi bir
resim iyi bir çerçeveyle kendini gösterir. Bu nedenle dudağın
gülümseme esnasında geçtiği hat ön santral dişlerin dişetiyle
birleştiği yerin hemen üzerinde olmalıdır. Sabancı çenesi diye
bilinen alt çenenin üst çeneye oranla çok olduğu görüntüde
estetik açından sakınca oluşturulur. Diş restorasyonlarının
yanı sıra çene ucuna da müdahale etmek gerekir. Yaşlı
hastalarda (tam dişsiz) protez yapımında beklentinin yüzün
toparlaması olduğunda; yapılan total proteze ek olarak
yanak kısımlarına da dolgu yapılması gerekebilir. Bu yanak
kısımlarındaki mevcut sarkmanın adeta estetik bir ameliyat
geçirmesini sağlayacak kadar toparlamasını sağlar.
DENTAL TREATMENT MAY NOT BE ENOUGH
The dentist’s artistic ability, dental technician's skills,
patient compliance with the physician and other
specialists are matters to be worked on. Sometimes, even
when the teeth are made nice, these teeth may not look
good on a person with thin lips. Therefore, in redesigning
the teeth, it is necessary to do lip filling too. Also, in cases
when gums look excessive while smiling, Botox treatment
may be applied as well as gum formation. When
redesigning your smile, especially after the age of 40,
deformations of the face are removed by changing the
length of the teeth. This application provides 10 years of
age rejuvenation and eliminates collapse in lip edges and
sagging in jowl. Teeth are the most important structures
that support lower facial region. Abrasion of teeth
causes deformation, in other words, thinning of lip tissue
that it supports. It causes 1 mm of shortening in tooth
length and 3 mm loss in soft tissue. That means 3 mm is
added to 1 mm dental tissues... Sometimes a permanent
makeup expert can help in eliminating the curvature on
lips. Because the curvature in the middle line of the lips
may cause the teeth seem crooked even if the whole face
is done according to all the criteria. For a person with
very thin lips, no matter how far we minimize the teeth
structure that looks big, the lips still can't cover the teeth
when smiling and they look very big. Therefore, lip filling
parallel to tooth fixing can complete the smile.
LIP STRUCTURE IS OF GREAT IMPORTANCE
Lips have great importance in making of the teeth. A good
picture shows itself in a good frame. Therefore, the line
that the lips follow when smiling must be just above the
place where front central teeth meet the gum. Known
as ‘Sabancı jaw’, the look of the jaw in which the lower
jaw is larger than the upper one is also aesthetically
unfavorable. It is necessary to treat the gonion in addition
to dental restorations. In elderly patients (toothless)
when the expectation in making of the dental prosthesis
is recovery of the face, in addition to the total prosthesis
made, cheek filling may be needed too. This enables the
existing sagging in cheeks recover so successfully that
the patient may have plastic surgery.
‘Gülüşün tasarımı’na geçmeden önce kişinin detaylı fotografları
alınıyor. Hatta konuşurken dişlerinin yüze göre konumunu
görmek için videoları çekiliyor. Bu resim ve videoların sonucunda
kişinin gülümsemesi ve dişlerinin görüntüsündeki problemler
tespit ediliyor. Ardından diş hekimiyle kişi arasında bir görüşme
yapılıyor ve ‘yeni bir gülüş’ için gerekli işlemler başlıyor.
Before starting the ‘smile makeover’, the patient’s detailed
photos are taken. Moreover, videos are recorded while talking
in order to see the position of the teeth to the face. As result of
these photos and videos, the problems in the smile and the look
of the teeth are identified. Then the dentist and the patient have
a meeting and the essential procedures start for ‘a new smile’!
92
HAZİRAN - JUNE 2014
HAZİRAN - JUNE 2014
93
??????? | ???????????
DEVLET HAVA MEYDANLARI İŞLETMESİ
TÜRKİYE
HAVALİMANLARINDAN
TÜRKİYE HAVALİMANLARINDAN
HAVAALANLARIDAN
YERLİ
YERLİ HAVAYOLU
HAVAYOLU TAŞIYICILARININ
TARİFELİ
TARİFELİ DIŞ
DIŞ HAT
HAT UÇUŞ NOKTALARI
Kaynak
: 2011
Yerli
Havayolu
Taşıyıcıları
Kaynak:
20 Kasım
2012
tarihli
SHGM kış tarifesi
esas alınarak hazırlanmıştır.
Tarifeli
TarifeliDış
DışHat
HatUçuş
UçuşNoktaları
Noktaları
Yaz Tarifesine Göre Hazırlanmıştır.
ADANA
ADANA
ADANA
DUSSELDORF
LEFKOŞA-ERCAN
FRANKFURT
LEFKOŞA-ERCAN
KÖLN
LEFKOŞA
MÜNİH
STUTTGART
ANKARA
ANKARA
AMSTERDAM
AMSTERDAM
BAĞDAT
BAĞDAT
BRÜKSEL
BRÜKSEL
DUSSELDORF
DUSSELDORF
ERBİL
ANKARA
ERBİL
FRANKFURT
FRANKFURT
KÖLN
AMSTERDAM
KÖLN
LEFKOŞA-ERCAN
BAKÜ
LEFKOŞA-ERCAN
MOSKOVA-VNUKOVO
BERLİN-SCHONEFELD
MOSKOVA-VNUKOVO
SOCHİ
BRÜKSEL
SOCHİ
STUTTGART
CİDDE
STUTTGART
DUSSELDORF
TAHRAN
TAHRAN
FRANKFURT
VİYANA
VİYANA
HAMBURG
KOPENHAG
KÖLN
LEFKOŞA
LINZ
LONDRA-STANSTED
MOSKOVA-DOMODEDOVO
MÜNİH
STOKHOLM
STUTTGART
TAHRAN
VİYANA
ANTALYA ANTALYA
ANTALYA
AMSTERDAM
BASEL
BASEL
BAKÜ
BERLİN-TEGEL
BERLİN-TEGEL
BASEL
CENEVRE
CENEVRE
BERLİN-SCHONEFELD
DRESDEN
BERLİN-TEGELDRESDEN
DUSSELDORF
DUSSELDORF
BREMEN
FRANKFURT
FRANKFURT
CENEVRE
GRAZ
DORTMUND GRAZ
HAMBURG
DRESDEN
HAMBURG
KOPENHAG
DUSSELDORF KOPENHAG
KRASNODAR
ERFURT
KRASNODAR
LEFKOŞA-ERCAN
FRANKFURT LEFKOŞA-ERCAN
LEIPZIG
FRİEDRİCHSHAFEN
LEIPZIG
LINZ
HAMBURG LINZ
MOSKOVA-VNUKOVO
KAZAN
MOSKOVA-VNUKOVO
MÜNİH
KİŞİNEV
MÜNİH
NURNBERG
KOPENHAG NURNBERG
SALZBURG
KÖLN
SALZBURG
STOKHOLM
KRASNODAR STOKHOLM
STUTTGART
LEFKOŞA
STUTTGART
VİYANA
LEIPZIG
VİYANA
ZÜRİH
MANCHESTER
ZÜRİH
MOSKOVA-SHREMETYEVO
MUNSTER
MÜNİH
NOVOSIBIRSK
NURNBERG
PADERBORN BRÜKSEL
BRÜKSEL
ROSTOK
ESKİŞEHİR
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GAZİANTEP
ST.PETERSBURG
STOKHOLM
LEFKOŞA-ERCAN
STUTTGART
LEFKOŞA-ERCAN
UFA
VİYANA
YEKATERİNBURG
LEFKOŞA-ERCAN
ZÜRİH
LEFKOŞA-ERCAN
HATAY
HATAY
94
HAZİRAN - JUNE 2014
BODRUM
AMSTERDAM
BAKÜ
LEFKOŞA
LONDRA-GATWICK
LONDRA-STANSTED
DALAMAN
AMSTERDAM
LEFKOŞA
LONDRA-GATWICK
ELAZIĞ
DUSSELDORF
FRANKFURT
ESKİŞEHİR
BRÜKSEL
GAZİANTEP
FRANKFURT
LEFKOŞA
STUTTGART
HATAY
LEFKOŞA
İSTANBUL
ABU DHABİ
ADİSABABA
ALMATI
AALBORG
AALBORG
AMMAN
ABİDJAN
ABİDJAN
AMSTERDAM
ABU DHABİ
ABU
DHABİ
ASTANA
ACCRA
ACCRA
AŞKABAT
ADEN
ADEN
ATİNA
ADİSABABA
ADİSABABA
BAĞDAT
ALMATI
ALMATI
BAHREYN
AMMAN
BAKÜ
AMMAN
AMSTERDAM
BANGKOK
AMSTERDAM
ASTANA
BARSELONA
ASTANA
AŞKABAT
BASEL
AŞKABAT
ATİNA
BASRA
ATİNA
BAĞDAT
BATUM
BAĞDAT
BAHREYN
BELGRAD
BAHREYN
BAKÜ
BERLİN-TEGEL
BAKÜ
BANGKOK
BEYRUT
BANGKOK
BARSELONA
BIRMINGHAM
BARSELONA
BASEL
BİNGAZİ
BASEL
BASRA
BİŞKEK
BASRA
BATUM
BOLONYA
BATUM
BELGRAD
BOMBAY
BELGRAD
BERLİN-SCHONEFELD
BRÜKSEL
BERLİN-SCHONEFELD
BERLİN-TEGEL
BUDAPEŞTE
BERLİN-TEGEL
BEYRUT
BÜKREŞ
BEYRUT
BILLUND
CENEVRE
BIRMINGHAM
BILLUND
CENOVA
BİLBAO
BIRMINGHAM
CEZAYİR
BİNGAZİ
BİLBAO
CİDDE
BİŞKEK
BİNGAZİ
DAKAR
BOLONYA
BİŞKEK
DELHİ
BOMBAY
BOLONYA
DNİPROPETROVSK
BREMEN
BOMBAY
DOHA
BRÜKSEL
BREMEN
DONETSK
BRÜKSEL
İSTANBUL
İSTANBUL
BUDAPEŞTE
BUDAPEŞTE
BUENOS
DUBAİ AIRES
BUENOS AIRES
BÜKREŞ
DUBLİN
BÜKREŞ
CAKARTA
DUSSELDORF DUŞANBE
CAKARTA
CAPE
TOWN
ENTEBBE
CAPE TOWN
CENEVRE
ERBİL
CENEVRE
CENOVA
FRANKFURT
CENOVA
CEZAYİR
GOTHENBURG
CEZAYİR
CİBUTİ
GUANGZHOU
CİBUTİ
CİDDE
HALEP
CİDDE
DAKAR
HAMBURG
DAKAR
HANNOVER
DAKKA
DAKKA
HARTUM
DAMMAN
DAMMAN
HELSİNKİ
DAR
ES SALAAM
DAR
ES KONG
SALAAM
HONG
DELHİ
DELHİ
ISLAMABAD
DNEPROPETROVSK
DNEPROPETROVSK
İSKENDERİYE
DOHA
DOHA
JOHANNESBURG
DONETSK
DONETSK
KABİL
DOULA
KAHİRE
DOULA
DUBAİ
KARACI
DUBAİ
DUBLİN
KAZABLANKA
DUBLİN
DURTMUND
KAZAN
DURTMUND
DUSSELDORF
KIEV
DUSSELDORF
DUŞANBE
KİŞİNEV
DUŞANBE
EDINBURG
KOPENHAG
EDINBURG
ENTEBBE
KÖLN
ENTEBBE
ERBİL
KUVEYT
ERBİL
ERCAN
LAGOS
FRANKFURT
ERCAN
LEFKOŞA
GENCE
FRANKFURT
LİZBON
GOTHENBURG
GENCE
LJUBLJANA
GUANGZHOU
GOTHENBURG
LONDRA-HEATHROW
HAMBURG
GUANGZHOU
LOS ANGELES
HANNOVER
HAMBURG
L’VIV
HARTUM
HANNOVER
LYON
HELSİNKİ
HARTUM
HELSİNKİ
HO CHI MINH CITY
HO CHI MINH CITY
HONG KONG
HONG KONG
MADRİD HURGADA
HURGADA
MALAGA ISLAMABAD
ISLAMABAD
İSKENDERİYE
MANCHESTER
İSKENDERİYE
JOHANNESBURG
MARAKESH
JOHANNESBURG
KABİL
MEDİNE KABİL
MEŞHED KAHİRE
KAHİRE
KARACI
MİLANO
KARACI
MİNSK KAZABLANKA
KAZABLANKA
KAZAN
MOSKOVA-SHREMETYEVO
KAZAN
MUSKAT KHARKIV
KHARKIV
MÜNİH KIEV
KIEV
NAIROBI KILIMANJARO
KILIMANJARO
KINSASA
NAIROBI-DAR
ES SALAAM-NAIROBI
KINSASA
NAPLES KİEV
KİEV
NECEF KİGALİ
KİGALİ
KİŞİNEV
NECEF-BASRA
KİŞİNEV
NEWYORKKOPENHAG
KOPENHAG
KÖLN
NİCE
KÖLN
KRASNODAR
NURNBERG
KRASNODAR
ODESSA KUVEYT
KUVEYT
OMSK LAGOS
LAGOS
OSAKA LEFKOŞA-ERCAN
LEFKOŞA-ERCAN
OSLO
LEIPZIG
PARİS-CHARLES
DE GAULLE
LEIPZIG
LIBREVILLE
PEKİN LİZBON
LIBREVILLE
PODRORITSA
LİZBON
LJUBLJANA
PRAG
LJUBLJANA
LONDRA-GATWICK
PRİŞTİNE LONDRA-HEATHROW
LONDRA-GATWICK
RİGA
LONDRA-STANSTED
LONDRA-HEATHROW
RİYAD LOS
ANGELES
LONDRA-STANSTED
SANAA L’VIV
LOS ANGELES
ROMA LYON
L’VIV
ROSTOV MADRİD
LYON
SAO PAULO
MALAGA
MADRİD
SARAYBOSNA
MALE
MALAGA
SELANİK MANCHESTER
MALE
MARSİLYA
MANCHESTER
MASKAT
MARSİLYA
MASKAT
MEDİNE
MEDİNE
MEŞHED
MEŞHED
MISURATA
SEUL
MISURATA
MİLANO
SİMFEREPOL
MİLANO
MİLANO-BERGAMO
SİNGAPUR
MİLANO-BERGAMO
MİNSK
SOÇİ
MİNSK
MOGADISU
SOFYA
MOGADISU
ST.PETERSBURG MOMBASA
MOMBASA
MOSKOVA-VNUKOVO
STOKHOLM
MOSKOVA-VNUKOVO
MUSUL
STUTTGART
MUSUL
MÜNİH
SÜLEYMANİYE
MÜNİH
NAHÇIVAN
ŞAM
NAHÇIVAN
NAIROBI
ŞANGHAY
NAIROBI
NAPLES
ŞİKAGO
NAPLES
NECEF
ŞİRAZ
NECEF
NEWYORK
TAHRAN
NEWYORK
NIAMEY
TAŞKENT
NIAMEY
NİCE
TEBRİZ
NİCE
NOUAKCHOTT
TEL AVİV
NOUAKCHOTT
NOVOSIBIRSK
TİFLİS
NOVOSIBIRSK
NURNBERG
TİRAN
NURNBERG
TOKYO
ODESSA
ODESSA
TORINO
OMSK
OMSK
TORONTO
OSAKA
OSAKA
TOULOUSE
OSLO
TRABLUS
OŞOSLO
TUNUS
OŞ
OUAGADOUGOU
DAKAR
OUAGADOUGOU
PARİS
ORLY
UFA
PARİS ORLY DE GAULLE
PARİS-CHARLES
ÜSKÜP
PARİS-CHARLES DE GAULLE
PEKİN
VALENSİYA
PODRORITSA
PEKİN
VARŞOVA
PRAG
PODRORITSA
VENEDİK
PRİŞTİNE
PRAG
VİYANA
RİGA
PRİŞTİNE
WASHINGTON RİYAD
RİGA
YEKATERİNBURG ROMA
RİYAD
ZAGREB
ROSTOV
ROMA
ZÜRİH
SAINT
ETIENNE-BOUTHEON
ROSTOV
SANAA
SAINT ETIENNE-BOUTHEON
SANAA
İZMİR
AMSTERDAM
ATİNA
BASEL
BERLİN-SCHONEFELD
BERLİN-TEGEL
BREMEN
DUSSELDORF
FRANKFURT
HAMBURG
HANNOVER
KÖLN
LEFKOŞA
LONDRA-STANSTED
MUNSTER
MÜNİH
NURNBERG
SOFYA
STUTTGART
ÜSKÜP
VİYANA
ZÜRİH
KAYSERİ
AMSTERDAM
DUSSELDORF
FRANKFURT
MÜNİH
STUTTGART
VİYANA
SAO PAULO
SAO PAULO
SARAYBOSNA
KONYA
SARAYBOSNA
SEBHA
AMSTERDAM
SEBHA
SELANİK
KOPENHAG
SELANİK
SEUL
SEUL
SHARM EL SHEIKI
SHARM EL SHEIKI
SİMFEREPOL
MALATYA
SİMFEREPOL
SİNGAPUR
FRANKFURT
SİNGAPUR
SOCHİ
SOCHİ
SOÇİ
SOÇİ
SOFYA
S.GÖKÇEN
SOFYA
ST.PETERSBURG
ST.PETERSBURG ALMATI
STOKHOLM
STOKHOLM
AMSTERDAM
STUTTGART
BAKÜ
STUTTGART
SÜLEYMANİYE
SÜLEYMANİYE BASEL
ŞANGHAY
BERLİN-SCHONEFELD
ŞANGHAY
ŞİKAGO
BERLİN-TEGEL
ŞİKAGO
ŞİRAZ
BEYRUT
ŞİRAZ
TAHRAN
BRÜKSEL
TAİFTAHRAN
BUDAPEŞTE
TAİF
TAŞKENT
BÜKREŞ
TAŞKENT
TEBRİZ
DAMMAN
TEBRİZ
TEL AVİV
DOHA
TEL AVİV
TİFLİS
DORTMUND
TİFLİS
TİRAN
DUSSELDORF
TİRAN
TOKYO
FRANKFURT
TOKYO
TORINO
HAMBURG
TORINO
TORONTO
HANNOVER
TORONTO
TOULOUSE
KHARKIV
TOULOUSE
TRABLUS-TRİPOLİ
KOPENHAG
TUNUS
TRABLUS-TRİPOLİKÖLN
UFATUNUS
KRASNODAR
ULAN
UFABATUR
LEFKOŞA
ÜSKÜP
ULAN BATUR
LINZ
VALENSİYA
ÜSKÜP
LONDRA-STANSTED
VARŞOVA
VALENSİYA
MARSİLYA
VENEDİK
VARŞOVA
MİLANO-BERGAMO
VİYANA
VENEDİK
WASHINGTON
VİYANA
WASHINGTON
YANBU
YANBU
YEKATERİNBURG
MOSKOVA-DOMODEDOVO
YEKATERİNBURG
YOUNDA
MÜNİH
YOUNDA
ZAGREB
NAHÇIVAN
ZAGREB
ZÜRİH
NURNBERG
ZÜRİH
PARİS ORLY
ROMA
SAINT ETIENNE-BOUTHEON
SOFYA
AMSTERDAM
AMSTERDAM
STOKHOLM
ATİNA
ATİNA
STUTTGART
BASEL
BASEL
TAHRAN
BERLİN-TEGEL
BERLİN-TEGEL
TİFLİS
DURTMUND
DURTMUND
ÜSKÜP
DUSSELDORF
DUSSELDORF
VİYANA
ERCAN
ZÜRİH
ERCAN
FRANKFURT
ZWEIBZICKEN
FRANKFURT
HAMBURG
HAMBURG
HANNOVER
HANNOVER
KÖLN
SAMSUN
KÖLN
LEFKOŞA-ERCAN
LEFKOŞA-ERCAN
LONDRA-STANSTED
DUSSELDORF
LONDRA-STANSTED
MÜNİH
FRANKFURT
MÜNİH
STUTTGART
MÜNİH
STUTTGART
VİYANA
STUTTGART
VİYANA
ZÜRİH
ZÜRİH
İZMİR
İZMİR
TRABZON
DUSSELDORF
KAYSERİ
FRANKFURT
KAYSERİ
DUSSELDORF
LEFKOŞA
DUSSELDORF
STUTTGART
HAZİRAN - JUNE 2014
95
??????? | ???????????
HAVALİMANLARI İLETİŞİM NUMARALARI
DEVLET HAVA MEYDANLARI İŞLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ - 0312 204 20 00
İSTANBUL / ATATÜRK HAVALİMANI
İSTANBUL / SABİHA GÖKÇEN HAVAALANI
ANKARA / ESENBOĞA HAVALİMANI
İZMİR / A.MENDERES HAVALİMANI
ANTALYA HAVALİMANI
TRABZON HAVALİMANI
GAZİANTEP HAVALİMANI
ADANA HAVALİMANI
MUĞLA / MİLAS - BODRUM HAVALİMANI
MUĞLA / DALAMAN HAVALİMANI
ERZURUM HAVALİMANI
ISPARTA / S.DEMİREL HAVALİMANI
NEVŞEHİR / KAPADOKYA HAVALİMANI
ADIYAMAN HAVAALANI
AĞRI HAVAALANI
AMASYA / MERZİFON HAVAALANI
BALIKESİR / MERKEZ HAVAALANI
BALIKESİR / KÖRFEZ HAVAALANI
BATMAN HAVAALANI
BURSA / YENİŞEHİR HAVAALANI
ÇANAKKALE HAVAALANI
ÇANAKKALE / GÖKÇEADA HAVAALANI
DENİZLİ / ÇARDAK HAVAALANI
DİYARBAKIR HAVAALANI
ELAZIĞ HAVAALANI
ERZİNCAN HAVAALANI
HATAY HAVAALANI
KONYA HAVAALANI
KAHRAMANMARAŞ HAVAALANI
KAYSERİ HAVAALANI
KARS HAVAALANI
MALATYA HAVAALANI
MARDİN HAVAALANI
MUŞ HAVAALANI
SAMSUN / ÇARŞAMBA HAVAALANI
SİİRT HAVAALANI
SİNOP HAVAALANI
SİVAS / NURİ DEMİRAĞ HAVAALANI
ŞANLIURFA / GAP HAVAALANI
TEKİRDAĞ / ÇORLU HAVAALANI
TOKAT HAVAALANI
UŞAK HAVAALANI
VAN / FERİT MELEN HAVAALANI
ZONGULDAK HAVAALANI
IĞDIR HAVALİMANI
KOCAELİ/CENGİZ TOPEL HAVALİMANI
BİNGÖL HAVALİMANI
ŞIRNAK HAVALİMANI
0 212 463 77 77
0 216 588 88 88
0 312 398 00 00 - 71 Hat
0 232 274 26 26
0 242 330 30 30 - 18 Hat
0 462 328 09 40 - 49
0 342 582 11 11
0 322 435 03 80
0 252 523 01 20 - 3 Hat
0 252 792 52 91
0 442 327 28 35 - 5 Hat
0 246 559 20 08
0 384 421 44 55 - 15 Hat
0 416 244 22 12 - 4 Hat
0 472 216 04 02
0 358 535 10 67
0 266 294 75 10
0 266 376 14 18 - 21
0 488 218 04 44 - 4 Hat
0 224 781 81 81 - 8 Hat
0 286 213 12 43
0 286 887 41 41
0 258 846 11 39 - 10 Hat
0 412 233 27 19 - 4 Hat
0 424 255 14 10 - 5 Hat
0 446 226 21 06 - 4 Hat
0 326 235 13 00 - 4 Hat
0 332 239 13 43 - 5 Hat
0 344 236 53 50 - 52
0 352 337 54 94
0 474 213 56 67
0 422 266 00 46
0 482 313 34 00 - 3 Hat
0 436 250 00 04 - 6 Hat
0 362 844 88 30 - 15 Hat
0 484 254 22 02 - 4 Hat
0 368 271 56 08
0 346 223 43 89
0 414 378 11 11 - 8 Hat
0 282 682 40 34
0 356 238 73 30
0 276 253 38 54 - 5 Hat
0 432 227 00 01 - 04
0 372 618 24 57
0 476 278 60 03 - 5 Hat
0 262 375 34 92 - 93
0 426 215 04 01
0 486 636 77 05
TÜRK HAVA YOLLARI
ADANA
İSTANBUL
Atatürk Havalimanı
İSTANBUL - Atatürk
ADANA
ADIYAMAN
ADIYAMAN
İSTANBUL - Atatürk
AĞRI
AĞRI
AMASYA-MERZİFON
İSTANBUL - Atatürk
ANKARA ESENBOĞA
AMASYA - Merzifon
ANTALYA
İSTANBUL - Atatürk
BATMAN
ANKARA - Esenboğa
DENİZLİ ÇARDAK
İSTANBUL - Atatürk
DİYARBAKIR
İSTANBUL - S.Gökçen
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ANTALYA
ERZURUM
İSTANBUL - Atatürk
GAZİANTEP
İSTANBUL - S.Gökçen
HATAY
IĞDIR
BATMAN
İZMİR ADNAN MENDERES
İSTANBUL - Atatürk
KAHRAMANMARAŞ
DENİZLİ
KARS
İSTANBUL - Atatürk
KAYSERİ
DİYARBAKIR
KONYA
İSTANBUL - Atatürk
MALATYA
ELAZIĞ
MARDİN
İSTANBUL - Atatürk
MUĞLA-BODRUM
MUĞLA-DALAMAN
ERZİNCAN
MUŞ
İSTANBUL - Atatürk
NEVŞEHİR KAPADOKYA
ERZURUM
SAMSUN
İSTANBUL - Atatürk
SİNOP
GAZİANTEP
SİVAS NURİ DEMİRAĞ
İSTANBUL - Atatürk
ŞANLIURFA
HATAY
TRABZON
İSTANBUL - Atatürk
VAN FERİT MELEN
IĞDIR
İSTANBUL S. Gökçen
İSTANBUL - Atatürk
ANKARA - Esenboğa
ANTALYA
İZMİR - Adnan Menderes
96
HAZİRAN - JUNE 2014
İZMİR - Adnan Menderes
İSTANBUL - Atatürk
İSTANBUL - S.Gökçen
KAHRAMANMARAŞ
İSTANBUL - Atatürk
KARS
İSTANBUL - Atatürk
KAYSERİ
İSTANBUL - Atatürk
KONYA
İSTANBUL - Atatürk
MALATYA
İSTANBUL - Atatürk
MARDİN
İSTANBUL - Atatürk
MUĞLA - Dalaman
İSTANBUL - Atatürk
MUĞLA - Milas - Bodrum
İSTANBUL - Atatürk
MUŞ
İSTANBUL - Atatürk
NEVŞEHİR - Kapadokya
İSTANBUL - Atatürk
SAMSUN - Çarşamba
İSTANBUL - Atatürk
SİNOP
İSTANBUL - Atatürk
SİVAS - Nuri Demirağ
İSTANBUL - Atatürk
ŞANLIURFA - Gap
İSTANBUL - Atatürk
TRABZON
İSTANBUL - Atatürk
VAN - Ferit Melen
İSTANBUL - Atatürk
0 462 325 99 52
0 342 582 10 21
0 252 792 53 68
0 442 327 28 32
0 246 559 20 30
Z
TEKİRDAĞ
Çorlu
İSTANBUL
Atatürk
İSTANBUL
S.Gökçen
KOCAELİ
Cengiz Topel
GÖKÇEADA
BURSA
Yenişehir
0 358 535 10 16 - 17
ÇANAKKALE
0 266 376 13 02 - 04
0 286 682 40 34
0 286 887 41 12 - 13
ESKİŞEHİR
Anadolu Üniv.
BALIKESİR
Merkez
BALIKESİR
Körfez
KÜTAHYA
Zafer Havalimanı
UŞAK
0 344 236 07 92
0 352 337 52 44 - 45
0 474 213 56 68
0 422 266 00 50
İZMİR
A.Menderes
DENİZLİ
Çardak
ISPARTA
S.Demirel
MİLAS
Bodrum
0 368 271 56 09
0 346 224 79 25
ANTALYA
MUĞLA
Dalaman
0 356 238 73 49
0 432 227 00 11 - 14
ANKARA - Esenboğa
ADANA
AĞRI
ANTALYA
BATMAN
DİYARBAKIR
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
GAZİANTEP
HATAY
IĞDIR
İSTANBUL SABİHA
GÖKÇEN
İZMİR ADNAN MENDERES
KARS
MALATYA
MARDİN
MUŞ
SAMSUN
ŞANLIURFA
TRABZON
VAN FERİT MELEN
ADANA
ANKARA - Esenboğa
İSTANBUL- - S.Gökçen
AĞRI
ANKARA - Esenboğa
ANTALYA
ANKARA - Esenboğa
BATMAN
ANKARA - Esenboğa
DİYARBAKIR
ANKARA - Esenboğa
ELAZIĞ
ANKARA - Esenboğa
ERZİNCAN
ANKARA - Esenboğa
ERZURUM
ANKARA - Esenboğa
İSTANBUL- - S.Gökçen
GAZİANTEP
ANKARA - Esenboğa
HATAY
ANKARA - Esenboğa
IĞDIR
ANKARA - Esenboğa
İSTANBUL-Sabiha Gökçen
ADANA
ANKARA ESENBOĞA
ERZURUM
KAYSERİ
SİVAS NURİ DEMİRAĞ
TRABZON
İZMİR - A.Menderes
ANKARA - Esenboğa
KARS
ANKARA - Esenboğa
KAYSERİ
İSTANBUL- - S.Gökçen
MALATYA
ANKARA - Esenboğa
MARDİN
ANKARA - Esenboğa
MUŞ
ANKARA - Esenboğa
SAMSUN - Çarşamba
ANKARA - Esenboğa
SİVAS-Nuri Demirağ
İSTANBUL- - S.Gökçen
ŞANLIURFA - Gap
ANKARA - Esenboğa
TRABZON
ANKARA - Esenboğa
İSTANBUL- - S.Gökçen
VAN - Ferit Melen
ANKARA - Esenboğa
ADANA
BURSA (YENİŞEHİR)
DİYARBAKIR
ELAZIĞ
BODRUM
ALANYA-GAZİPAŞA
HATAY
ADIYAMAN
ANKARA ESENBOĞA
ANKARA - Esenboğa
ADIYAMAN
BALIKESİR (KOCA
SEYİT)
BURSA (YENİŞEHİR)
DALAMAN
KAHRAMANMARAŞ
SİİRT
TRABZON
BALIKESİR-Edremit
ANKARA - Esenboğa
İSTANBUL - S.Gökçen
BURSA
ANKARA - Esenboğa
ADANA
DALAMAN
ANKARA - Esenboğa
DİYARBAKIR
ADANA
ELAZIĞ
ADANA
İSTANBUL
Sabiha Gökçen
ANKARA - Esenboğa
BALIKESİR-KOCA
SEYİT
BODRUM
UŞAK
TOKAT
SİİRT
ANKARA - Esenboğa
KAHRAMANMARAŞ
ANKARA - Esenboğa
TOKAT
ANKARA - Esenboğa
MARDİN
ADANA
TRABZON
ANKARA - Esenboğa
ŞİRKETLERE GÖRE TARİFELİ UÇUŞ NOKTALARI - İÇ HATLAR
ZONGULDAK
Çaycuma
SİNOP
SAMSUN
Çarşamba
TRABZON
AMASYA
Merzifon
KARS
TOKAT
ANKARA
Esenboğa
IĞDIR
SİVAS
Nuri Demirağ
ERZİNCAN
AĞRI
ERZURUM
BİNGÖL
MUŞ
NEVŞEHİR
Kapadokya
MALATYA
KAYSERİ
ELAZIĞ
KONYA
VAN
Ferit Melen
DİYARBAKIR
ADIYAMAN
KAHRAMANMARAŞ
ADANA
SİİRT
BATMAN
ŞANLIURFA
GAP
MARDİN
ŞIRNAK
GAZİANTEP
HATAY
ADANA
İSTANBUL - Atatürk
ANTALYA
İSTANBUL - Atatürk
DİYARBAKIR
İSTANBUL - Atatürk
ERZURUM
İSTANBUL - Atatürk
ELAZIĞ
İSTANBUL - Atatürk
GAZİANTEP
İSTANBUL - Atatürk
İSTANBUL - Atatürk
ADANA
ANTALYA
DİYARBAKIR
ELAZIĞ
ERZURUM
GAZİANTEP
İZMİR A. MENDERES
MALATYA
SAMSUN
TRABZON
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL - Atatürk
MALATYA
İSTANBUL - Atatürk
SAMSUN - Çarşamba
İSTANBUL - Atatürk
TRABZON
İSTANBUL - Atatürk
ANKARA - Esenboğa
İSTANBUL - Atatürk
ANTALYA
İSTANBUL - Atatürk
İSTANBUL - Atatürk
ANKARA-Esenboğa
ANTALYA
İZMİR - A.Menderes
MUĞLA-Milas/Bodrum
MUĞLA-Dalaman
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL- Atatürk
MUĞLA-Milas/Bodrum
İSTANBUL - Atatürk
MUĞLA-Dalaman
İSTANBUL - Atatürk
ADANA
ANTALYA
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL - S.Gökçen
ANTALYA
ADANA
DİYARBAKIR
GAZİANTEP
İSTANBUL SABİHA
GÖKÇEN
İZMİR A.MENDERES
SAMSUN
TRABZON
VAN FERİT MELEN
DİYARBAKIR
ANTALYA
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL - S.Gökçen
ERZİNCAN
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL - S.Gökçen
ERZURUM
İZMİR- A.Menderes
İSTANBUL - S.Gökçen
GAZİANTEP
ANTALYA
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL - S.Gökçen
KARS
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL - S.Gökçen
KAYSERİ
İZMİR - A.Menderes
MALATYA
İZMİR - A.Menderes
MARDİN
İSTANBUL - S.Gökçen
İSTANBUL
Sabiha Gökçen
ADANA
ANTALYA
DİYARBAKIR
ERZİNCAN
ERZURUM
GAZİANTEP
İZMİR A.MENDERES
KARS
MARDİN
TRABZON
VAN FERİT MELEN
İZMİR - A.Menderes
ADANA
ANTALYA
DİYARBAKIR
ERZİNCAN
ERZURUM
GAZİANTEP
İSTANBUL S.GÖKÇEN
KARS
KAYSERİ
MALATYA
SAMSUN
TRABZON
VAN FERİT MELEN
SAMSUN - Çarşamba
ANTALYA
İZMİR - A.Menderes
TRABZON
ANTALYA
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL - S.Gökçen
VAN - Ferit Melen
ANTALYA
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL - S.Gökçen
ADANA
İSTANBUL - S.Gökçen
ANKARA - Esenboğa
İSTANBUL - S.Gökçen
ANTALYA
İSTANBUL - S.Gökçen
BATMAN
İSTANBUL - S.Gökçen
MUĞLA
Milas - Bodrum
ADANA
ANKARA - Esenboğa
İSTANBUL - S.Gökçen
MUĞLA-Dalaman
İSTANBUL - S.Gökçen
DİYARBAKIR
İSTANBUL - S.Gökçen
ELAZIĞ
İSTANBUL - S.Gökçen
ERZİNCAN
İSTANBUL - S.Gökçen
GAZİANTEP
İSTANBUL - S.Gökçen
HATAY
İSTANBUL - S.Gökçen
İSTANBUL - Atatürk
İZMİR- Milas /Bodrum
İZMİR - A.Menderes
İSTANBUL - S.Gökçen
KAYSERİ
İSTANBUL - S.Gökçen
KONYA
İSTANBUL - S.Gökçen
MALATYA
İSTANBUL - S.Gökçen
İSTANBUL
Sabiha Gökçen
ADANA
ANKARA ESENBOĞA
ANTALYA
BATMAN
BODRUM
DALAMAN
DİYARBAKIR
ELAZIĞ
ERZİNCAN
GAZİANTEP
HATAY
İZMİR A.MENDERES
KAYSERİ
KONYA
MALATYA
SAMSUN
SİVAS NURİ DEMİRAĞ
ŞANLIURFA
TRABZON
VAN FERİT MELEN
SAMSUN - Çarşamba
İSTANBUL - S.Gökçen
SİVAS - Nuri Demirağ
İSTANBUL - S.Gökçen
ŞANLIURFA-GAP
İSTANBUL - S.Gökçen
TRABZON
İSTANBUL - S.Gökçen
VAN - Ferit Melen
İSTANBUL - S.Gökçen
HAZİRAN - JUNE 2014
97
bulmaca | puzzle
??????? | ???????????