kurbanı kesin! - Yedigün Gazetesi

Bal
hasadı
düştü
HABERİ
6. SAYFADA
3 Ekim 2014 Cuma
Fiyatı 25 Kr
www.yedigungazetesi.com
TEZKEREYE
MHP desteği
Hükümetin Irak ve Suriye'ye asker
göndermek için Meclis'ten yetki
almasını içeren tezkere dün TBMM
Genel Kurulunda görüşülerek karara
bağlandı.
MHP, Genel
Başkanı
Devlet
Bahçeli’nin,
"Partimiz tercihini Türk
Milleti'nden yana
kullanacaktır"
açıklaması ve
bazı hususları
mahsurlu
bulansa da tezkereye evet oyu verme kararının gereğini yerine getirdi. CHP ve HDP ise daha
önce açıkladığı ‘hayır’ oyu verme
kararının arkasında durdu.
Yapılan konuşmalarda, tezkeredeki
bazı hususlar, özellikle de topraklarımızda yabancı asker bulundurma
konusu eleştirildi.
Bugün arife, yarın bayram… Her evde hazırlıklar tamam…
Her yıl olduğu gibi bu yıl da ‘acemi kasap’ alarmı verildi…
Kendinizi değil
kurbanı kesin!
Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı
Yalçındağ, karkas haldeki küçükbaş hayvanı kolay
kesme ve parçalamanın püf noktalarını anlattı.
IŞİD'e karşı koalisyon çabaları…
ABD’den
üst düzey
konuklar
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Psaki, "General Allen ve Büyükelçi
McGurk, IŞİD'e karşı koalisyon çabaları
kapsamında Türkiye'ye de gidecek"
dedi.
HABERİ 12. SAYFADA
KURBAN BAYRAMI KLASİĞİ
Geçen yıl ve önceki senelerde hastanelerin acil servisleri kurban yerine
elini, ayağını kesen acemi kasaplarla dolup taşmıştı. Bu yıl da aynı manzaraların yaşanmaması için uzman öğütlerine uymak gerekiyor.
Bayramı'nda üretiyoruz. Kesim ve parçalama hataları nedeniyle en az
yüzde 5 kayıp oluşuyor. Bu kayıp Ankara, İstanbul ve İzmir gibi illerin bir
haftalık et ihtiyacını karşılayabilir" dedi.
Fazlı Yalçındağ, "Kurbanlık olarak küçükbaş seçilmesini öneriyorum.
Küçükbaş kesmek ve parçalamak daha kolay. Büyükbaş için uygun bir
yer ve uzman kişiler olmalı"
dedi ve ekledi: "Ameliyata
hazırlanan hasta gibi hayvana
bir gece öncesinde yemek verilmemeli. Dolu mideyle
kesilmesi hayvana eziyettir."
Yalçındağ, "Kırmızı et yıkanmaz, kirli kısımlar bıçakla
kesilerek atılmalı. Karkası
sıcakken parçalara ayırmak
hem zordur, hem de sıcak
sıcak parçalara ayrıldığı
zaman üst üste koyduğumuzda etin bozulma olasılığı çok
yüksektir. Soğuduktan sonra
parçalanmalı" diye konuştu.
HABERİ 12. SAYFADA
Yerinde bir soru!
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye'de Esed rejiminin
zulmünün devam ettiğini belirterek, "200 bin insanı öldürmüş bir rejim,IŞİD'den daha mı az tehlikeli?" diye sordu.
Çavuşoğlu, Suriye konusunda BM'yi eleştirerek, "BM ne için var? Güvenli bölge
ve uçuşa yasak bölge her açıdan şart" ifadelerini kullanırken, Türkiye'nin kendi
güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri
alacağını vurguladı. Suriye'de Özgür
Suriye Ordusu'nun (ÖSO) varlığını hala
devam ettirdiğini anımsatan Çavuşoğlu,
"ÖSO, bir taraftan rejim, bir taraftan IŞİD,
bir taraftan Hizbullah ve yabancı
savaşçılarla mücadele ediyor. Bu kadar
çok güçle hala mücadele edebiliyorsa
'ÖSO var' demektir. ÖSO'nun desteklenmesi gerekiyor" değerlendirmesinde
bulundu. HABERİ 12. SAYFADA
PAPA
Bahçeli
eleştirdi
MHP Genel
Başkanı Bahçeli,
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, TBMM
Başkanı Çiçek ve
Başbakan
Davutoğlu'nun
Başkanlık
Divanı'ndaki odada
görüşmesini eleştirdi. Bahçeli, "Sezar
gibi odaya çekilmeleri yakışıksız
davranış. Milletin
asli unsuru olmasam
burayı terk ederdim"
dedi. 12’DE
zirvesi
IŞİD, Danimarka’yı
İÇERDEN VURDU!
KAÇABİLEN
KURTULUYOR
Fehmi Koru
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ı dinlerken
düşündüklerim
12. Sayfada
Prof.Dr. Nurullah Çetin
Türkçe Bakış
9. Sayfada
M.Nuri Parmaksız
Bencileyin Sözler
8. Sayfada
İsa Kayacan
Sırası Geldikçe
IŞİD’in girdiği yerde barınmak mümkün değil. Son saldırılarını Kürt bölgesinde yoğunlaştıran IŞİD, yeni katliamlara imza atarken, milyonlarca insan yerinden yurdundan oldu.
8. Sayfada
Nurullah Aydın
Ara - Sıra
14. Sayfada
www.
gazetesi.com.tr
gazetemizi bu adresten
takip edebilirsiniz
’ü
’dan
takip edebilirsiniz
Gazetemizi
https://www.
.com/YediGün-Gazetesi
Danimarka
Parlamentosu'nda,
IŞİD'i yok etmek için ABD
öncülüğünde kurulan koalisyona destek vermek
amacıyla 7 F16 savaş
uçağı gönderilmesi önerisi,
yaşanan tartışmalar
nedeniyle oylanamadı.
IŞİD için savaşan
Danimarka vatandaşlarının sadece terör
suçundan değil aynı
zamanda vatan hainliğinden yargılanmaları
konusunda düzenleme
yapılıp yapılmayacağını
soran aşırı sağ DF'e,
hükümetin cevap verememesi üzerine tartışmalar
sürdü ve oylama yapılamadı. Bu durumda uçakların gönderilmesinin ertelendiği belirtildi.
Gazetemizi
https://www.
/yedigun.gazetesi
Demirtaş’tan
‘ilginç’ öneri
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş, "PYD'ye silah yardımını
neden Türkiye yapmasın?" dedi.
Demirtaş, Başbakan Ahmet
Davutoğlu'nun, hükümetin IŞİD'e
destek olmadığını, hem Kobani'den hem
Irak'ın diğer bölgelerinden IŞİD'in sökülüp
atılması gerektiği yönündeki görüşünü
ilettiğini belirtti. HABERİ 12. SAYFADA
Vatikan Basın Ofisi'nin paylaştığı bilgilere göre, Katolik aleminin ruhani
lideri Papa Franciscus, aralarında
Türkiye'nin de bulunduğu Suriye, Lübnan,
Irak-Ürdün, İsrail-Kudüs-Filistin, Mısır ve
İran'daki Papalık elçileri, Birleşmiş
Milletler'in New York ve Cenevre'deki
Papalık temsilcisi ve Avrupa Birliği
nezdindeki temsilcisiyle 2-4 Ekim'de zirve
gerçekleştirecek.
HARPER:
Irak'ta
26 Kanada
askeri var
Kanada Başbakanı Stephen Joseph
Harper, Irak'ta halen 26 Kanada
askerinin bulunduğunu açıkladı.
Federal parlamentoda, ana muhalefetteki Yeni Demokrat Parti Lideri
Thomas Mulcair'in sorusunu cevaplayan
Harper, iki hafta önce 69 olarak açıklanan Irak'a gönderilecek asker sayısının,
gün itibariyle 26 olduğunu ifade etti. Bu
askerlerin, Erbil'de IŞİD'e karşı mücadele
eden Kürt kuvvetlerine danışmanlık yaptığını kaydeden Başbakan Harper, asker
sayısında operasyonel duruma göre dalgalanma olacağını duyurdu.
Yüksek milli katkılı ‘denizaltı’
inşasında geri sayım başladı
Savunma
Sanayii
Müsteşarlığının
(SSM) 2,7 milyar
dolar bütçeli Yeni
Tip Denizaltı Projesi
kapsamında Gölcük
Tersane
Komutanlığınca test
bloku imal edildi.
HABERİ 7’DE
2
TV / MAGAZIN
SINEMA
3 Ekim 2014 Cuma
"Pek Yakında" nın galası yapıldı
Senaristliğini ve yönetmenliğini Cem
Yılmaz'ın üstlendiği "Pek Yakında"
filminin galası Kanyon'da yapıldı.
İSTANBUL - Oyuncu kadrosuyla geldiği salonun
önünde basının yoğun ilgisiyle karşılaşan Yılmaz, "Oyuncu
arkadaşlarımız, abilerimiz, herkes burada. Yarın filmimiz
vizyona giriyor. Biz de bugün galada, ekibimizden izlemeyen arkadaşlarımızla beraberce izleyeceğiz" dedi. Yılmaz,
filmde eski Türk filmlerinin tadı olduğunun söylenmesi üzerine, "Bugün gündüz sinema yazarlarına gösterim yaptık.
Onların da hemfikir olduğu şey, o lezzette olduğuna dair..."
yorumunu yaptı. Cem Yılmaz, filmin çekim sürecinin 8 hafta
olduğunu, ön hazırlıkla beraber 6 aylık bir çalışmanın sonunda filmin tamamlandığını sözlerine ekledi. Galaya katılan ve
filmde sarhoş bir oyuncuyu canlandıran Zerrin Tekindor da
rolünün eğlenceli olduğunu ifade etti. Ünlü oyuncu Haluk
Bilginer de galanın ardından filmi nasıl bulduğunun sorulması üzerine, "Çok güzel ve çok eğlenceli bir filmdi. Siz ne
derseniz deyin, ben her zaman çok güzel olduğunu söyleyeceğim" diye konuştu. Oyuncu Demet Akbağ, "Uzun süredir
ilk defa, kendi galam dışında bir yere misafir olarak gelip, bu
gecenin keyfini çıkarmak niyetindeyim. Gayet neşeli ve
heyecanlıyım. Oğlumla, kardeşimle, eş dost, bütün tanıdıklar, uzun süredir görmediğim tüm arkadaşlarım. O yüzden
güzel bir gece olacaktır. Filmle de güzel vakit geçireceğiz
diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Altın Portakal’a dışardan yoğun katılım olacak
51. Uluslararası
Antalya Altın
Portakal Film
Festivali Direktörü
Elif Dağdeviren
(Sağda), aynı
dönemde yapılacak Londra Film
Festivali'ne katılacak ünlü yıldızları
Altın Portakal'a
taşımak istediklerini söyledi.
Vizyona
yeni
girecek
filmler
ANTALYA - Dağdeviren,
"Gelenekten geleceğe" vurgusunun
işleneceği, 10-18 Ekim tarihlerinde
düzenlenecek 51 yaşındaki festivalin
detaylarını AA muhabiriyle paylaştı.
Dağdeviren, dünya çapında tanınırlığını artırmak amacıyla oluşturdukları festival komitesinin yaklaşık 2,5
aylık süreçte hızlı bir şekilde
çalıştığını belirtti.
Festivalde yarışacak birbirinden
iddialı 12 filmin belirlendiğini, filmlerin dünyanın çeşitli festivallerinden
ödüllerle döndüğünü dile getiren
Dağdeviren, yarışacak belgesellerin
de yakında açıklanacağını bildirdi.
Sinema odaklı çıktıkları yolda
festivale marka kazandıracak değer-
ADALET
McCall gizemli geçmişini
geride bırakıp, sakin ve
sessiz bir yaşama doğru
yelken açar. Fakat acımasız
Rus mafyasının kontrolü
altındaki Teri isimli genç
kızla tanıştığında onun
içinde bulunduğu duruma
kayıtsız kalamaz. Kendi
kendisini emekli etmiş
olan McCall, içindeki
adalet duygusunun peşinden giderek Teri'ye yardım
edecektir.
05:53 İstiklal Marşı ve Günün
05:55 Sarayın İncisi
07:00 Sabah Haber
08:15 Böyle Bitmesin
10:20 1'de Bugün
10:35 Beni Böyle Sev
13:00 Haber
13:15 Spor
13:18 Hava Durumu
13:25 1Çorba
13:30 Küçük Hanımefendi
15:00 1'de Bugün
15:15 Joker
16:45 Zengin Kız Fakir Oğlan
19:00 Ana Haber Bülteni
19:45 Spor
19:50 Hava Durumu
19:55 Yabancı Sinema "Neşeli
Ayaklar"
21:50 Beni Böyle Sev
00:05 Joker
01:45 Yedi Güzel Adam
03:25 Yoldaki Haber
07:00 Selena
10:00 Müge Anlı İle Tatlı Sert
13:00 Çocuklar Duymasın
14:50 Alemin Kıralı
16:30 Zahide ile Yetiş Hayata
18:55 Atv Ana Haber
20:00 Diğer Yarım
23:15 HAWAII FIVE 12
00:15 Kaçak
02:45 Sınırların Ötesinde
20:45 SON TANIK
Yapımı : 2012 - ABD ,
Kanada , Belçika , İngiltere
Tür : Aksiyon
Süre: 100 Dak.
Yönetmen : Philipp Stölzl
Oyuncular : Aaron Eckhart ,
Olga Kurylenko , Liana
Liberato , Eric Godon ,
Garrick Hagon
Senaryo : Arash Amel
Yapımcı : Claude Leger ,
Karl Richards
Eski bir CIA ajanı kendisini
birden ölüm hedefi olarak
bulur, kendisine canlı ihtiyacı
olan tek bir kişi ile birlikte
hayatı için bütünüyle ve çılgın bir kaçışa başlar: çok az
tanıdığı 15 yaşındaki kızı.
ler üzerinde çalıştıklarını anlatan
Dağdeviren, Akdeniz Üniversitesi
öğrencileriyle işbirliği yapacaklarını,
üniversitede sinema alanında etkinlik düzenleyeceklerini ifade etti.
Dağdeviren, festivale yurt dışından kimlerin geleceğinin henüz
netleşmediğini belirterek, "Aynı
dönemde yurt dışında da film festivalleri yapılıyor. Mesela Londra
Film Festivali var. 'Londra'dan,
Amerika'dan uçmuşken buraya
gelin, zaten Paris'tesiniz, sizi davet
edelim' şeklinde yazışıyoruz.
Katılımın yoğun olacağını söyleyebiliriz, Londra'dan kimi çalarsak
getireceğiz" dedi.
(AA)
AŞKA DAİR
Sam genç bir yazardır, her
zaman gittiği bir kafede
çalışan Birdie’ye aşık olur.
Oldukça utangaç olan Sam
arkadaşının tavsiyesiyle kızı
etkileyebilmek için internette
sahte bir profil hesabı oluşturur. Onun ilgi alanlarına
yönelerek Birdie'nin hayalindeki erkeğe dönüşmeye
çabalar. Bu hem kolay
değildir hem de yapması
gereken çok şey vardır. İş,
görüşme safhasına geldiğinde
karışıklık başlar.
07:00 HER SABAH
08:45 2.SAYFA
10:30 HAFTANIN ANNESİ
11:45 DÜNYAYI GEZİYORUM
12:30 ERKAN AKKUŞ İLE
ÖĞLE HABERLERİ
12:50 FATMAGÜL'ÜN
SUÇU NE?
15:00 SONGÜL KARLI İLE
YENİDEN
16:45 HAFTANIN ANNESİ
18:15 EKİN OLCAYTO
İLE ANA
19:30 SPOR BÜLTENİ
19:45 YABANCI SİNEMA
EFSANE DÖRTLÜ
21:50 YABANCI SİNEMA
00:00 THE WALKING DEAD
00:50 YABANCI SİNEMA
MAYMUNLAR CEHENNEMİ:BAŞLANGIÇ02:40 YABANCI SİNEMA
DARBE-TEKRAR
04:30 DÜNYAYI GEZİYORUM
05:30 FATMAGÜL'ÜN
SUÇU NE
05:40 Dila Hanım
07:00 Aşkın Bedeli
07:45 Deniz Yıldızı
09:00 Beni Affet
10:00 Melek
12:00 En Güzel Bölüm
12:30 Aşkın Bedeli
14:30 Benim Kuaförüm
16:00 En Güzel Bölüm
16:30 Beni Affet
18:30 Star Haber
20:30 medcezir
23:30 Yerli Dizi
01:20 Kim O!
22:15 ÇERNOBİLİN SIRLARI
Orjinal İsmi:Chernobyl
Diaries
Yönetmen:Bardley Parker
Oyuncular:Jesse Mc Cartney,
Jonathan Sadowski Yapım
Yılı:2012
Tür:Bilim Kurgu/Gerilim
Avrupa'da tatile çıkan altı kişilik bir arkadaş grubu, gezilerinde rehberlik etmesi için
farklı bir turist rehberi tutarlar.
Adam onları, Çernobil nükleer
faciasından önce işçilerin
ikamet ettiği ama artık terk
edilmiş olan Pripyat şehrine
götürür. Yıkıntıların arasında
gezerken turist kafilesi aslında
yalnız olmadıklarını fark edeceklerdir...
“Türkvizyon”,
19-21 Kasım'da
Kazan'da
gerçekleştirilecek
İSTANBUL - Türk Dünyası Şarkı Yarışması
"Türkvizyon", 19-21 Kasım'da Tataristan'ın
başkenti Kazan'da gerçekleştirilecek.
İlki geçen yıl Eskişehir'de düzenlenen ve Türk
Müzik Birliği (TMB) TV projesi olan yarışmanın
tanıtım gecesi Çırağan Sarayı'nda yapıldı. Geceye,
Türkiye ve Türk dünyasından birçok sanatçının
yanı sıra Tataristan Kültür Bakanı Yardımcısı
İrade Eyyupova, TÜRKSOY Genel Sekreteri
Duisen Kasseinov ve TMB TV Yönetim Kurulu
Başkanı Samir Gurbanov katıldı.
TMB TV, TAT Medya ve TÜRKSOY'un
ortaklığıyla düzenlenen organizasyonun, Türk dili
konuşan ülkelerin ses sanatçılarını bir araya
getirmek, dostane ilişkilerin korunması, pekiştirilmesi ve söz konusu ülkelerin ortak müzik
kültürünü, dilini, sanatını, gelenek ve göreneklerini dünya kamuoyuyla paylaşmasına vesile olmayı
amaçladığı duyuruldu.
Bu yıl 24 ülkenin katılımıyla 2014 Türk
Dünyası Kültür Başkenti Kazan'da gerçekleştirilecek "Türkvizyon"da jüri koltuğunda Türkiye'yi
temsilen Sinan Akçıl oturacak. 19 Kasım'daki yarı
final ve 21 Kasım'daki final, TRT Avaz'dan canlı
ekranlara gelecek. (AA)
AŞK TARİFİ
Bombay'da yaşayan Hassan
Haji, dedesinin işlettiği
restoran sayesinde mutfakla
çocuk yaşta tanışmış, bu ilgisini yeteneğiyle pekiştirmiştir.
Şimdilerde genç bir adam olan
Hassan, dedesinden kalan
müesseseyi başarıyla işletirken
beklenmedik bir trajedi
nedeniyle Bombay'dan taşınmak durumunda kalır. Ailesiyle
birlikte Fransa'nın bir kasabasına yerleşir ve işini burada
devam ettirmek için hazırlıklara başlar, restoranını açar.
00:00 Oynat Bakalım
01:00 Batman Dönüyor (Tekrar)
03:00 Aramızda Kalsın
04:45 Oynat Bakalım
05:45 Söyle Söyleyebilirsen
07:30 Batman (Tekrar)
08:10 Batman
09:05 Duck Dodgers (Tekrar)
09:30 Duck Dodgers
10:00 Aramızda Kalsın
13:00 Çok Güzel Hareketler
Bunlar
14:30 Batman Daima
17:15 Ben Bruce Lee'yim
20:45 Karayip Korsanları
06:00 Geniş Aile
06:45 Günaydın
09:30 Alın Yazım
11:00 Özledim Seni
13:00 Gün Arası
13:30 Çok Güzel Hareketler
Bunlar
15:00 Evim Şahane
17:00 Arka Sokaklar
18:50 Koca Kafalar
19:00 Ana Haber Bülteni
20:00 Arka Sokaklar
20:30 MEDCEZİR
42. BÖLÜM
Sinan’ın ölümünün ardındaki gizem
çözülecek mi?
Sinan’ın cinayete kurban gitmesi önce
Selim’i daha sonra da Asım Şekip Kaya
ve Sude’yi içine alan zincirleme olayların başlangıcı olur.
Mert, Selim’e kavuşmanın mutluluğunu
yaşarken bu sefer Mira annesinin ardından göz yaşı dökmektedir. Aralarında
yaşananlara rağmen Mira’ya destek
olmaya çalışan Yaman duymaması
gereken bir konuşmaya şahit olur.
Mert, her şeyden habersiz, anne
babasının evlilik yıldönümü kutlaması
için babasına güzel bir sürpriz hazırlamak için organizasyona girişirken
Sinan’ın ölümün ardındaki gizemi
çözmeye çalışan Selim’in yolu Deniz’le
tekrar kesişir.
ANKARA
3 Ekim 2014 Cuma
Su kavgasında bu kez
Nazlıaka atağa geçti
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı
Kurumu'nun "şebeke suyunun insani tüketim için uygun olmadığı" konusunda Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e uyarıda bulunduğunu söyledi.
TBMM - Nazlıaka,
Meclis'te düzenlediği basın
toplantısında, Türkiye Halk
Sağlığı Kurumu Başkanı Seçil
Özkan imzasıyla 19 Eylül'de
Ankara Valiliği'ne gönderilen
yazıda, Temel Sağlık
İstatistikleri Modülü'nden alınan verilere göre, su¬dan kaynaklanan ishal ve karın ağrısı
vakalarında ortalamanın çok
üzerinde artış olduğunun belirtildiğini aktardı. Bu yazının bir
örneğini gazetecilere de dağıtan Nazlıaka, şunları söyledi:
"Uyarıda '2014 yılında alınan
numunelerde içme-kullanma
sularında demir, nitrat,
alüminyum, arsenik, c. perfringens, enterokok, eschcrichia
coli ve koliform bakteri parametre¬leri yönünden insani
Tüketim Amaçlı Sular
Hakkında Yönetmelik'te belirtilen sınır değerlere göre
uygunsuzluk bulunduğu, klor
düzeylerinin ise yetersiz olduğu tespit
edilmiştir' denilmektedir. Yazıda ayrıca
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin defalarca
uyarılmasın rağmen herhangi bir iyileştirmenin yapılmadığı belirtilerek 'Gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda başkanlığımızca ilgililer
hakkında Cumhuriyet
Savcılığına suç duyuru¬sunda bulunulacak
ve tespit edilen
uygunsuzlukları
kamuoyu ile paylaşılabilecektir. Bahse
ko¬nu uygunsuzluk
ve yetersizliklerin
acilen giderilmesini
rica ederim'
denilmiştir." Ankara
Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih
Gökçek'in kendisini
ideolojik olmakla
suçladığını belirten
Nazlıaka, "Sağlık
Bakanlığı da mı ideolojik? Bugün
Ankaralılara 'kim yalan konuşuyor?' diye
sorsanız; koro halinde 'Gökçek' diye yanıt
verirler" dedi. Bir Roma atasözünün "Kurt
kulaklarından yakalanır" denildiğini ifade
eden Nazlıaka, "Melih Gökçek kulaklarından
yakalanmıştır" ifadesini kullandı. Gökçek'in
Ankaralıların sağlığını korumak yerine bu belgenin
peşine düştüğünü öne süren
Nazlıaka, belgenin gerçek
olduğunu, teyit ettiklerini
kaydetti. İzmir'de bulantı,
kusma, ishal olaylarının
geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 2 arttığını ancak
bu artışın Ankara'da yüzde
250 olduğunu söyleyen
Nazlıaka, "Kendi çamurunu
başkalarının üzerine sıçratmaya çalıştı. Hedefine beni
ve İzmir belediyesini koymuştur. İzmir'i bıraksın, dönsün kendi çöplüğünü temizlesin" dedi. Nazlıka,
Gökçek'in kendisine bir televizyon programında bir
araya gelme teklifinde
bulunduğunun anımsatılması
üzerine, "Gökçek'in bir üslup
sorunu var. Televizyon programlarına çıkıyor ve
'Aylincim' diyor. Ben onu
tanımam, akranım, arkadaşım değil, benim
dostum olabilecek birisi asla değil. Önce
üslup sorununu çözsün, bana 'sayın milletvekilim' demesini öğresin, sonra programa
çıkarım. Ancak bundan sonra televizyona
çıkmaya yüzü olacak mı ona bakacağız" diye
konuştu. Gökçek'in
"Bana dokunan
yanar" anlayışıyla
"iftira ederek hareket
ettiğini" öne süren
Nazlıaka, "Ama
yemezler. Bu
mücadeleyi sonuna
kadar devam ettireceğim" dedi.
Nazlıaka, İçişleri
Bakanı Sayın Efkan
Ala'yı "Ankaralılara
arsenikli su içiren,
insana saygısı
olmayan, hukuk
tanımaz Melih
Gökçek hakkında
soruşturma açmaya"
davet etti.
(AA)
3
Yaşar’a sanata
destek plaketi
HABER MERKEZİ- Çorum Hitit Vakfı tarafından
ikincisi düzenlenen Gönül Mısraları adlı şiir gecesine
Yenimahalle Belediyesi Başkanı Fethi Yaşar da katıldı.
Şiirlerin, şarkılarla ve türkülerle harmanlandığı gecede
Yaşar’a, sanata ve sanatçıya verdiği destek için plaket verildi. Programda konuklara Barbaros Çelikoğlu’nun “Hayat
devam ediyor işte” adlı şiirini okuyan Yaşar, büyük alkış
topladı. Yenimahalle Belediyesi Dört Mevsim Tiyatro
Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe Fethi Yaşar’ın yanı sıra
Başkan Vekili Mehmet Kartal, CHP Çorum Milletvekili
Tufan Köse, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ramazan
Kaya, Çorum Hitit Vakfı Ankara Şubesi Başkanı Alper
Bilan katıldı. Gecenin onur konukları olan Şair Barbaros
Çelikoğlu, Şair Ömer Köroğlu, Solist Nilgün Kızılcı,
Tuncay Yalın, Nedim Saatcioğlu, Arzu Subakan Kabukçu,
Sait Artar ve Burak Sönmez katılımcılara güzel bir dinleti
yaşattı. Konuşmasını yapmak için kürsüye çıkan Yaşar,
ülkelerin sadece ekonomik değerlerle değil kültürel
faaliyetlerle de önem kazanacağını belirterek, “Toplum ne
kadar kültürlüyse, ne kadar sanata ve sanatçıya değer
veriyorsa o ülkede olayların, yanlışlıkların oranı daha az,
demokrasi ve hukukunda gelişme oranı bir o kadar fazla
olur“ diye belirtti.
Gezi Olayları’nın
İZLERİ SİLİNİYOR
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kent Estetiği
Dairesi Başkanlığı’na bağlı ekipler, “Gezi
Olayları”nın son izlerini de siliyor. Atatürk Bulvarı
üzerinde bulunan Kuğulu-1 ve Kuğulu-2 alt geçitlerinde Gezi Olayları’nda kırılan, tahrip edilen ve
yerinden sökülen fayansları yenilemeye başladı.
Down Sendromu Dostluk Yürüyüşü
5. Down Sendromu Dostluk Yürüyüşü Çankaya Belediyesi’nin de desteğiyle gerçekleştirildi.
HABER MERKEZİÇankaya Belediyesi’nin
desteklediği 5. Down Sendromu
Dostluk Yürüyüşü yağmura rağmen coşkuyla gerçekleştirildi.
Çankaya Belediye Başkanlığı
önünde bir araya gelen down
sendromlu çocuklar aileleri ve
üniversiteli gönüllülerle birlikte
dans edip eğlendiler.
Ankara’nın köklü üniver-
sitelerinde okuyan, down
sendromlulara ve ailelerine destek
olan gençler, etkinliğe gösterdikleri katılımla şenlendirdiler. Tüm
katılımcıların yüzlerini “+1” yazıp
çiçeklerle renklendiren üniversiteliler danslarına ara vermeden
yağmura meydan okudular.
Down sendromluların kromozom sayısından yola çıkarak
“Hayata + 1 Değer Katıyoruz”
sloganı ile Çankaya Belediye
Başkanlığı’ndan Yüksel
Caddesi’ne gerçekleştirilen
yürüyüş sırasında “Gerçek Dostlar
Kromozom Saymaz,” “Arkadaşım
Olur musun?” “Ben de Okula
Gitmek İstiyorum”, “Haydi Gel,
Birlikte Çalışalım”, “Haydi Gel,
Birlikte Oynayalım” pankartları
taşındı. Görme engellisinden
bedensel engelliye, ilkokul öğren-
cisinden üniversiteli gönüllülere
çok sayıda destekçinin yer aldığı
etkinliğe, Çankaya Belediye
Başkan Yardımcısı Nafiz Kaya da
katıldı. Kaya, Çankaya
Belediyesi’nin engellilerin sesi
olmak için her alanda çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek,
yağmura rağmen coşkuyla taleplerini dile getiren katılımcıları
kutladı.
Altındağ’da “modern” kurban hazırlığı...
HABER MERKEZİAltındağ Belediyesi’nin, en büyük ve en modern
kurban satış ve kesim merkezinde denetimler sıklaştı. Kurban Bayramı’na sayılı günler kala denetimlerini sıklaştıran Altındağ Belediyesi, kurbanlıkları
sağlık taramasından geçirdi ve deneme kesimi
gerçekleştirdi. Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi tarafından gerçekleştirilen sağlık taramalarında kurbanlıkların gebe veya hasta olup
olmadıklarını kontrol eden veteriner hekimler sakıncalı bir duruma rastlamadı.
1,5 dakikada 3 kurbanın kesilerek sahiplerine teslim edildiği kurban kesim alanında ise hiçbir soruna
rastlanmadı. Sistemin işleyişini denetlemek için
gerçekleştirilen deneme kesimi başarıyla tamamlandı. Hijyenik bir ortamda gerçekleşen deneme kesimlerinde hiçbir detay gözden kaçmadı. Deneme
kesimlerinde İslami anlayışa uygun olarak 1 buçuk
dakikada 3 kurbanlık kesildi.
Kurban Bayramı’na kadar muayene ve kontrollerin süreceğini belirten Altındağ Belediye Başkanı
Veysel Tiryaki, “Kurban Bayramı’nda da, sonrasında
da insan sağlığını korumak öncelikli görevimiz…
Bunun için çalışmalarımızı titizlikle sürdüreceğiz.”
diye konuştu. 200 dönümlük bir arazi üzerinde kurulan kurban satış ve kesim merkezi, bu kurban
Bayramı’nda da Ankara’nın önemli bir ihtiyacını
karşılayacak. Karapürçek Kurban Satış ve Kesim
Merkezi, modern hayvan barınakları, son teknolojik
yöntemlerle donatılan kesimhanesi, sosyal tesisleri
ve otoparkıyla, vatandaşların yüzünü güldürecek.
Vatandaşlar, kurbanlıklarını bu pazardan aldıktan
sonra en sağlıklı ortamlarda kurban ibadetlerini yerine getirebilecek.
HABER MERKEZİAnkara Büyükşehir Belediyesi, Kent Estetiği
Dairesi Başkanlığı’na bağlı ekipler, “Gezi
Olayları”nın son izlerini de siliyor. Atatürk Bulvarı
üzerinde bulunan Kuğulu-1 ve Kuğulu-2 alt geçitlerinde Gezi Olayları’nda kırılan, tahrip edilen ve
yerinden sökülen fayansları yenilemeye başladı.
Büyükşehir Belediyesi Kent Bakım ekipleri, gece
araç trafiğinin azaldığı ve trafik ekiplerinin izin
verdiği kısıtlı saatlerde her iki alt geçitte başladıkları
çalışmalarını her gece sürdürüyorlar. Fayansları tek
tek özenle yenileyen ekipler, Kuğulu alt geçitlerini
yine eski görünümüne kavuşturmak için yoğun bir
çaba harcıyor.
İstanbul’da geçen yıl yaşanan Gezi Parkı
olayları nedeniyle bazı marjinal gruplar, Ankara’da
Kavaklıdere ve Bakanlıklar istikametlerinde yolları
keserek, belediye otobüsleri, engellilerin ekmek teknesi simit tezgahları, engelli asansörleri, otobüs
durakları, reklam panoları, cadde ve sokak işaretleri,
kaldırımlar, trafik lambaları, emniyet araçları, banklar, çöp kutuları, üst ve alt geçitler, işyerleri ve
bankaların bankamatiklerine saldırarak yakmış,
taşlarla parçalamış ve kullanılmaz duruma getirmişlerdi. Olaylarda Kuğulu alt geçitlerin duvarlarındaki özel seramik kaplamalar da marjinal gruplar
tarafından taşlanarak kırılmıştı.
Büyükşehir Belediyesi, Gezi Parkı olaylarının ardından adeta savaş alanına dönen
Ankara’nın birçok yerinde göstericiler tarafından
tahrip edilen kent ekipmanlarını yenilemişti.
Başkent’in protokol yolu olarak anılan Atatürk
Bulvarı üzerinde yer alan Kuğulu-1 ve Kuğulu-2 alt
geçitlerinde göstericilerin neden olduğu tahribat ise
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih
Gökçek’in “ibretlik olsun” talimatıyla uzun süredir
giderilmemişti.
Başkan Gökçek’in talimatıyla Gezi olaylarında
yapılanların halka en iyi şekilde duyurulması için
“Olmamalıydı” başlığıyla Ankaralılara 1.5 milyon
broşür dağıtılmış ve olaylar sırasında yakılan
belediye otobüsleri, kent mobilyaları, reklam
panoları, engellilerin simit tezgahları bu broşürde
fotoğraf olarak yer almıştı.
Ağaçların, kent mobilyalarının ve 24 adet otobüsün yakılarak büyük zarar gördüğü Gezi Parkı
protestolarında son olarak Kuğulu-1 ve Kuğulu-2 alt
geçitlerindeki çirkin görüntüler de yine Başkan
Gökçek’in talimatıyla 16 ay sonra ortadan kaldırılmaya başlandı.
4
ANKARA
3 Ekim 2014 Cuma
Başkan Tuna
radyoya konuk oldu
Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr.
Mustafa Tuna’da projenin geldiği durumu
ve ayrıntılarını katıldığı radyo programında Sincanlılarla paylaştı.
Mezarlıklarda bayram önlemleri
Ankara Büyükşehir Belediyesi ANFA Güvenlik Şirketi Genel Müdürü Muhammet Ali Liman, Kurban
Bayramı öncesi ve Bayram süresince vatandaşların huzur ve güven içinde kabir ziyaretleri yapmaları
için Karşıyaka, Cebeci Asri, Ortaköy ve Cimşit mezarlıklarında ek güvenlik önlemleri aldıklarını bildirdi.
HABER MERKEZİ - Kurban Bayramı
öncesi mezarlıklarda güvenlik önlemleri
artırıldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi ANFA
Güvenlik Şirketi Genel Müdürü Muhammet Ali
Liman, Kurban Bayramı öncesi ve Bayram
süresince vatandaşların huzur ve güven içinde
kabir ziyaretleri yapmaları için Karşıyaka,
Cebeci Asri, Ortaköy ve Cimşit mezarlıklarında
ek güvenlik önlemleri aldıklarını bildirdi.
Genel Müdür Liman, her bayramda olduğu
gibi Kurban Bayramı’nda da mezarlıklardaki
özel güvenlik tedbirlerini artırdıklarını kaydederek, “Başkentlilerin, güvenli ve huzurlu bir
şekilde kabir ziyaretlerini yapmaları için
mezarlıklarda görev yapan ANFA Güvenlik personeli ile araç sayısını iki katına çıkardık” dedi.
Kurban Bayramı’nda mezarlık içerisinde ve
çevresinde görevlendirilecek olan ANFA Özel
Güvenlik ekiplerinin, Arife günü başlayacak
olan yoğun ziyaretçi trafiğine karşı da sürücüleri yönlendirerek trafiğin akıcılığını sağlayacaklarını belirten Genel Müdür Liman, şunları
söyledi: “Mezarlıklarda görevli personelimiz,
gelen ziyaretçilere otoparklara bıraktıkları
araçlarının camlarını ve kapılarını kapatmaları,
değerli eşyalarını araç içerisinde bırakmamaları
gibi konularda uyarılarda bulunacak.
Personelimiz bir taraftan da vatandaşlara yoladres bilgilerinde yardımcı olacak. Bu şekilde
güvenlik görevlileri tarafından yönlendirilen
vatandaşlar, ziyaret edecekleri kabirlere en kısa
zamanda ve güvenli bir şekilde ulaşabilecekler.”
Bayramlarda yapılan mezarlık ziyaretlerinde
vatandaşlar için en büyük sıkıntının gidilecek
olan kabir yerlerinin bulunamaması ve
mezarlıklara giren dilenciler olduğunu dile
getiren ANFA Güvenlik Şirketi Genel Müdürü
Muhammet Ali Liman, “ANFA Güvenlik Şirketi
olarak takviye ettiğimiz özel güvenlik personeli
ve sayısını iki katına çıkarttığımız devriye
araçları sayesinde çok sayıda vatandaşa daha
hızlı ulaşma imkanına sahip olunacak. Böylece
vatandaşların güvenliğinin sağlanmasında ve
bilgilendirilmesinde daha fazla hizmetin gerçekleşmesi sağlanmış olacak” dedi. Dilenci, seyyar
satıcı, sahte hoca gibi ziyaretçilerin huzurunu
kaçıracak kişilerin mezarlıklara girmemesi için
ANFA Özel güvenlik personelinin dikkatli olacağına kaydeden Liman, Bayram öncesi ve
bayram süresince artırılacak personelin 4
vardiya halinde çalışacağının altını çizdi.
HABER MERKEZİSincan’da Kentsel Dönüşüm başlıyor. Yıllardır
kanayan yara haline gelen Saraycık ve Ulubatlı
Hasan Mahallelerine sonunda neşter vuruluyor. 3
yıldır devam eden çalışmalar sonunda proje tamamlandı ve Sincan Belediyesi ile Toplu Konut İdaresi
arasında kesin protokol imzalandı. 2 katrilyonluk dev
projenin en önemli aktörlerinden olan Sincan
Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tuna da projenin
detaylarını Ostim Radyo ve Aşk FM canlı yayınında
Sincanlılarla paylaştı. Bayramdan sonra görüşmelere
başlanacağını belirten Başkan Tuna, hiçbir rant beklentilerinin olmadığının altını çizdi.
Saraycık ve Ulubatlı Hasan Mahallelerindeki hak
sahiplerinin proje maliyet fiyatına konut sahibi olacaklarına değinen Sincan Belediye Başkanı Doç. Dr.
Mustafa Tuna, Toplu Konut İdaresinin ve Sincan
Belediyesi’nin bir rant beklentisi olmadığının altını
çizdi.
Kazan Zabıtası bayram denetiminde
Kazan Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri Kurban Bayramı öncesi esnaf denetimlerini artırdı.
OSİAD’dan
Taşdelen’e ziyaret
HABER MERKEZİ. İlçede faaliyet gösteren
kurbanlık satış yerleri, marketler, tatlı imalathaneleri ve
pastaneleri denetlendi. Kazan
Belediyesi Zabıta Müdürlüğü
Ekibi, Kurban Bayramı öncesi
vatandaşların huzur ve güven
içinde alışveriş yapabilmeleri
için denetimlerini arttırdı. Ekip,
kurbanlık hayvan satan yerler ile
tatlı, pasta ve baklava
imalathaneleri, market ve pastaneleri denetledi.
Denetimlerde, gıda
imalathaneleri ve satış yerleri;
genel temizlik, hijyen koşulları,
çalışma şartları, hijyen sertifikası, gıda ürünlerinin taze olup
olmadığı yönünden detaylı şekilde incelendi. Kurbanlık hayvanların ve satış yerlerinin
kurallara uygunluğu denetlendi.
Ekip, ölçü ve tartı aletlerinin
kontrollerini de gerçekleştirdi.
Yapılan denetimlerde herhangi
bir olumsuzluğa rastlanmadı.
Vatandaşların Kurban
Bayramı öncesinde ve her
zaman kaliteli ve sağlıklı gıda
tüketebilmesi için denetimleri
sıklaştırdıklarını belirten
Belediye Başkan Yardımcısı
Kaliteli hizmet semineri
HABER
MERKEZİİç İşleri Bakanlığı
Baş Müfettişi Rıza
Yılmaz, Yenimahalle
Belediyesi müfettişlerine “Denetim ve
Raporlama Teknikleri ile
Belediyelerde Harcama
Süreci ve Yetkilileri”
konulu seminer verdi.
Seminerin ardından
müfettişlere sertifikalarını Yenimahalle
Belediye Başkanı Fethi
Yaşar verdi. İç Anadolu
Belediyeler Birliği
tarafından düzenlenen
eğitimlere katılan
belediye müfettişleri,
Birliği başkanlığını
yürüten Yenimahalle
Belediye Başkanı Fethi
Yaşar’ı ziyaret ederek
seminer için teşekkür
etti Müfettişlerle
eğitim süreci üzerine
konuşan Yaşar, tüm birimlerin denetimlerinin
düzenli olarak
yapıldığını, çalışmalarıyla her zaman
örnek bir belediye
olduklarını belirterek
“Bu eğitim sürecinde
başarılı olan
arkadaşlarımızı tebrik
ediyorum. Bu yolda
elimizden gelen desteği
vermeye her zaman
hazırız çünkü amacımız
Kaliteli Belediyeciliktir”
dedi. 2 gün süren
eğitimde başarılı olan
müfettişlere sertifikalarını veren Yaşar,
bu eğitim hizmetlerinin
devam edeceğini, daha
sağlam daha kaliteli
çalışmalara hep beraber
imza atacaklarını sözlerine ekledi
Orhan Yazıcı, halk sağlığı
konusunda taviz vermelerinin
söz konusu olamayacağını
belirtti.
KAYIP
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
Saniye
YILDIRIM
HABER MERKEZİOSTİM Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD)
Başkanı Adnan Keskin ve yönetim kurulu üyeleri
Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’i
makamında ziyaret etti.
Keskin, belediyeciliğin çok zorlu bir iş
olduğunu, Çankaya gibi önemli bir merkezin
belediye başkanlığı görevinin de özveri istediğini
belirterek Taşdelen’e başarılar diledi. Önemli
görevlerde bulunmuş, güçlü bir kadro kurduklarını
belirten Taşdelen, vatandaşın zihnine kazınan
Çankaya Belediyesi algısını hizmet üreterek
değiştirmek için yola çıktıklarını aktardı.
Hizmet kalitesinin kentin üniversiteleri ve üreticileri ile işbirliğiyle mümkün olacağını ifade eden
Taşdelen, Başkent sanayisinin önemli bir ayağı olan
OSTİM’le ilişkilerini güven çerçevesinde güçlendireceklerini söyledi.
Mahallesi sakinlerinden Başkan Tuna’ya ziyaret
HABER MERKEZİSincan Belediye
Başkanı Doç. Dr. Mustafa
Tuna, “ Birlikte Yönetim”
anlayışı ile vatandaşlarla
bir araya gelmeyi
sürdürüyor. Her fırsatta
vatandaşla bir araya gelerek sohbet eden Başkan
Tuna, Ahi Evran Mahallesi
Muhtarı Yaşar Kürkaya ve
mahalle sakinleri ile bir
araya geldi. Sincan
Belediyesi’nin çalışmalarından duydukları
memnuniyeti dile getiren
vatandaşlar, Başkan
Tuna’ya teşekkürlerini iletti. Ankara Çayının ıslahı
için özellikle teşekkür
eden mahalle sakinleri,
huzurla evlerinde oturabildiklerini dile getirdi.
Sincan’ın geleceğine
yapılan yatırımları duyduklarını ve çok memnun
olduklarını ifade eden
mahalle sakinleri, istek ve
taleplerini de Başkan
Tuna’ya iletti. Ziyaretten
duyduğu memnuniyeti
ifade eden Başkan Tuna,
talepleri de not alarak birimlere yönlendirdi.
Belediyenin tüm vatandaşlara açık olduğunu
belirten Sincan Belediye
Başkanı Doç. Dr. Mustafa
Tuna, “ 500 bin vatandaşımıza daha iyi hizmet
vermek için çalışmaya
devam ediyoruz. “Eşit,
adil ve şeffaf” yönetim
anlayışımızdan ödün vermeden her mahallemize
aynı oranda önem vererek
hizmet sunuyoruz. Ahi
Evran Mahallesi
Sakinlerimize ilgilerinden
ve ziyaretlerinden dolayı
çok teşekkür ederim.”
dedi
ANKARA
3 Ekim 2014 Cuma
Yenimahalle’deki eski
yurtta yangın paniği
Madde
bağımlılarının
meskeni
haline gelen
eski
50’nci Yıl
Yetiştirme
Yurdu’nda
yangın
çıktı.
HABER MERKEZİYenimahalle Belediyesi’nin
hemen arkasında yıllardır
metruk halde olan ve çevreye
korku saçan binadaki yangın
üzerine olay yerine çok sayıda
itfaiye eri ve polis ekipleri sevk
edildi. Yenimahalle Belediyesi
zabıta ekipleri de çevrede
güvenlik önlemi aldı. Binanın
çatı katında çıkan yangına 4
itfaiye aracı ile müdahale
edildi. Büyümeden kontrol altına alınan yangın,
çevre sakinlerinde büyük
paniğe neden oldu.
Olayla ilgili yangını
çıkardığı düşünülen 2
madde bağımlısı emniyet
güçleri tarafından
gözaltına alındı.
Konuyla ilgili bir
açıklama yapan
Yenimahalle Belediye
Başkanı Fethi Yaşar,
Yenimahalle’nin
merkezinde atıl vaziyette
bulunan binanın yıkılması için defalarca ilgili
bakanlığa yazı
yazıldığını söyledi.
Yaşar,” Başta Aile ve
Sosyal Politikalar
Bakanlığımıza bina ile
ilgili endişelerimizi dile
getirdik. Bu binanın
uyuşturucu bağımlılarının meskeni haline
geldiğini, vatandaşların
5
Çubuk’taki
kurban kesim
yerleri denetlendi
huzursuz olduğunu hemen yanı
başında büyük bir benzin istasyonu olduğuna vurgu yaptık.
Biran önce bu alanın yıkılması
gerektiğini gerekirse belediye
olarak bizim yıkabileceğimizi
dile getirdik. Ancak bugüne
kadar olumlu bir yanıt alamadık” dedi.
Bu yıl içinde 5’inci defa
binada yangın çıktığını söyleyen
Yaşar, yıllardır boş durumda
kaderine terk edilen binanın
Yenimahalle’nin kanayan yarası
haline geldiğini söyledi.
Binayı madde bağımlılarının
mesken tutuğunu hatırlatan
Yaşar, “Vatandaşlarımızdan bu
metruk binayla ilgili çok sayıda
şikayet alıyoruz. Ancak
mülkiyet hakkı belediyemizde
olmadığı için bir müdahalede
bulunamıyoruz. İlgili makamlara konuyla ilgili defalarca
şikayet yazısı gönderdik ama bir
şey yapılmadı. Vatandaşlarımız
bu binanın önünden geçerken
tedirginlik yaşıyor. Asıl vahim
olan tablo ise bu binanın hemen
karşısında bir okulun ve benzin
istasyonunun bulunmasıdır”
dedi.
Bu binanın yıkılarak
Yenimahalle’ye yakışır
bir hükümet Konağı
yapılabileceğini
söyleyen Yaşar, “Küçük
ilçelerde bile şık
hükümet konakları
varken gündüz 1.5
milyon nüfuslu
Yenimahalle’deki
hükümet konağı yetersiz
kalıyor. Bu metruk bina
yıkılarak ilçenin farklı
bölgelerine yayılmış
olan emniyet, milli
eğitim, nüfus müdürlükleri bir araya toplanır,
Yenimahalle Belediyesi
ve Hükümet Konağı yan
yana olabilir. Bu
talebimizi dile getirdik
ancak olumlu bir cevap
alamadık. Umarım daha
büyük bir tehlike yaşanmadan ya da can kaybı
olmadan şehrin ortasındaki bu bomba en kısa
zamanda temizlenir”
diye konuştu.
Spor İl Müdürü’nden Başkan Şahin’e ziyaret
HABER MERKEZİ- Çubuk’ta kurban satışı ve kesimi yapılacak yerler denetlendi; uyulması gereken kurallar
tebliğ edildi.
Çubuk Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, kaymakamlık bünyesinde oluşturulan Kurban Denetim
Komisyonu, ilçedeki kurban satış ve kesim noktalarını
denetledi.
Çubuk Belediyesi Zabıta ve Sağlık İşleri Müdürlükleri
yetkililerinden oluşan komisyon tarafından kurban kesim
ve satış noktaları gözden geçirildi. Kesim yerlerinin hijyen
başta olmak üzere genel kurallara uygunlukları denetlendi.
Ayrıca kurbanlık için satılan hayvanların sevk ve sağlık
kontrolü belgeleri incelendi.
Denetimlerde görülen eksiklerin giderilmesi için
ilgililere gerekli uyarılar yapıldı. Çubuk Belediyesi
Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Karakuş, yaklaşan
Kurban Bayramı öncesi tüm tedbirleri aldıklarını bildirdi.
Buna göre ilçedeki Canlı Hayvan Pazarı başta olmak üzere
40 ayrı besi çiftliğinde kurban satışı, 41 ayrı yerde de kurban kesimi yapılmasının kararının alındığını ifade eden
Karakuş, şunları kaydetti: ’’Belediyemiz tarafından alınan
kararla Cumhuriyet Mahallesindeki Belediye'ye ait hayvan
pazarı, Girişim Et Entegre tesisleri ve ilçede bulunan
büyükbaş ve küçükbaş hayvan çiftliklerinde kurban satışı
yapılacak. Ayrıca Kurban Bayramı günü Belediye'ye ait
hayvan pazarı, Girişim Et Entegre tesisleri ve toplu kurban
kesimi için monoray sistemli kurban kesim tesisi ve kurban etlerinin parçalanması için alanları oluşturan 40 çiftlikte kesim yapılabilecek. Kurban kesim yerlerinde vatandaşların kurban ibadetini usulüne uygun şekilde yerine
getirebilmesi için her türlü tedbirin alınması amacıyla
ekiplerimiz denetimlerini sürdürmektedir. Buralarda kurbanlıklara eziyet etmeden modern bir şekilde hayvanlar
önce hücreye alınıyor. Sistem sayesinde tek ayağından
havaya kaldırılıyor ve kesimi sağlanıyor. Daha sonra derisi
yüzülüyor ve 4 parçaya ayrılıyor. Vatandaş isterse bunları
daha küçük parçalara da ayırabiliyorlar. Biz kurbanlık kesimi için belirlediğimiz bu alanları tavsiye ediyoruz.
Meydan, park, cadde, sokak gibi kamuya açık alanlarda
kurban kesimi ve satışına izin verilmeyecek olup, etrafının
kapalı olması ve kesim usullerine uygun bir alanı olması
koşuluyla vatandaşların kendilerine ait bahçelerinde çevreye zarar vermeden kesim yapılmasına müsaade edilecek.
Kurban kesim yerlerinde oluşan hayvansal atıkların işletmeler tarafından çevreye zarar vermeden belediyemiz çöp
döküm sahasına nakli işletmeler tarafından yapılacaktır.
Atıklarını çevreye saçanlara belediyemiz zabıta ekipleri
tarafından cezai muide uygulanacaktır.’’
Kaçan kurbanlıkların yakalanması için yakalama timi
kurulduğunu hatırlatan Karakuş, kesim sonrası şüpheli et
veya kurbanlıklardaki hastalıktan dolayı vatandaşların
kafasındaki soru işaretleri için belediye olarak veteriner
hizmetler vereceğini de vurguladı.
Kurban Bayramı süresince de belediye ekipleri tarafından alanın ve genel çevresinin temizliğinin sağlanarak
günlük temizlik ve dezenfekte işlemlerinin gerçekleştirileceğini aktaran Karakuş, kurban bayramı süresince istek ve
şikayet için 838 25 52 numaralı telefondan zabıta ekiplerine ulaşıla bileceğini sözlerine ekledi.
Elmadağ
Belediye
Başkanı Gazi
Şahin, Ankara
Gençlik
Hizmetleri ve
Spor İl Müdürü
Dr. Burhan
Başoğlu’nu
konuk etti.
HABER MERKEZİ - Başkan Şahin; İlçede yapılan üst yapı ve
altyapı çalışmalarını anlattıktan sonra, spor adına yapılan ve yapılacak olan çalışmalar hakkında bilgiler verdi.Başkan Şahin; “Amaç
daha iyi yaşamak olduğuna göre, sağlıklı bir yaşam için gerekli
olan çalışmaları yapmalı halkımıza bu konuda gerekli hizmetleri
sunmalıyız diye düşünerek; İlçemiz için, Yaz spor okulları (İngilizce,
resim, yüzme, kick boks, gitar, okçuluk, badminton, voleybol, futbol, basketbol, tenis olmak üzere On bir dalda kurs), futbol turnu-
vaları(okullar arası, kurumlar arası), badminton, step aerobik, güreş
ve halter kursları, spor kulübü çalışmaları, yürüyüş yolları, kapalı
spor salonu, halı saha gibi birçok spora yönelik faaliyetlerimiz ile
halkımızı gençlerimizi spora teşvik etmek amacıyla çalışmalar yapmaktayız. Sizlerin destekleri ile de daha güzel hizmetlere imza
atmayı diliyoruz.” diye konuştu. Başkan Gazi Şahin; İl Spor
Müdürü Burhan Başoğlu’ nun nazik ziyaretlerinden dolayı teşekkür
ederek memnuniyetlerini belirtti.
Belediye Meclis üyeleri ziyaretlerini sürdürüyor
HAKKI MURAT SÖBÜTAYKızılcahamam Belediye Meclis üyeleri
makam ziyaretlerini aralıksız sürdürüyor.
Kızılcahamam Belediye Başkan
Yardımcısı Fahrettin İlhan ve Belediye
Meclis Üyelerinden Murtaza Güngör,
Durali Uygun, Yusuf Şengül, Kemal
Çankaya’da
kokoreç
tezgahlarına
denetim
Öztürk ve Fatih Oral, Kaymakam
Mehmet Yıldız’ı makamında ziyaret
ederek “hayırlı olsun” dileklerinde
bulundular. İlçe Kaymakamı
ziyaretinden sonra İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğü’ne geçen heyet, İlçe Milli
Eğitim Müdürü Burhan Aycan’a 2014 –
2015 Eğitim Öğretim döneminin hayırlı
olmasını dilediler. Ardından Heyet
halinde Adliye Sarayı’na geçen Meclis
Üyeleri ve Başkan Yardımcısı Fahrettin
İlhan, Cumhuriyet Baş Savcısı Fatih
Müşmal’ı makamında ziyaret ederek
“hayırlı olsun” dileklerinde bulundular.
HABER MERKEZİ - Çankaya ve Büyükşehir Zabıtası ile
Emniyet güçleri seyyar kokoreç tezgahlarına operasyon düzenledi. Geceyarısına doğru başlayıp sabahın ilk saatlerine dek süren
operasyonda çok sayıda seyyar kokoreç tezgahı ve eski
minibüse el konuldu.
Operasyonu Büyükşehir Zabıtası ve Çankaya Emniyet
Müdürlüğü’nün desteğiyle gerçekleştirdiklerini belirten Çankaya
Zabıtası yetkilileri, halk sağlığını tehdit eden unsurlara geniş
çaplı operasyonlara devam edeceklerini belirtti. Operasyon
hakkında bilgi veren yetkililer, Çankaya’da Cebeci’den
Bahçelievler’e, Kızılay çevresinden Yıldız’a ve hatta Ümitköy
çevresine dek uzanan çalışmanın başarıyla sonlandırıldığını ve
çok sayıda araç ve tezgaha el konulduğunu aktardı.
6
EKONOMİ
3 Ekim 2014 Cuma
Lojistik, KOBİ'leri
yeni yerlere taşıyor
Muğla ve
ilçelerinde çam
ormanlarında
Basra böceği
vasıtasıyla
gerçekleştirilen
çam balı
üretiminde
hasat dönemi
başladı.
Muğla'da çam balı
hasadında düşüş
MUĞLA - DURMUŞ GENÇ Türkiye'nin çam balı üretiminin
yüzde 80'ini karşılayan Muğla'da bu
yılki ilk hasat döneminde alınan çam
balı üreticileri mutlu etmese de
önümüzdeki aylarda yapılacak hasatla rekoltenin artması bekleniyor.
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez
Birliği İkinci Başkanı ve Muğla Arı
Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ziya
Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dünya çam balı
üretiminin yüzde 90'ını karşıladığını,
Türkiye çam balı üretiminin de yaklaşık yüzde 80'inin Muğla'da
yapıldığını söyledi.
İl genelinde 5 bin 800 ailenin
geçimini arıcılıkla sağladığını, bunların dışında 3 bin ailenin de
Muğla'da konakladığını anlatan
Şahin, Türkiye kovan sayısının yüzde
19'unun da Muğla'da bulunduğunu
kaydetti.
Bu yılki bal üretiminin iyi başlamadığına işaret eden Şahin, "Arı ve
kovanların yoğun olduğu bölgelerde
maalesef bal üretimi düşük.
Ülkemizde bu yıl kuraklık kendini
gösterse de geçen yılki seviyeyi
yakalayacağımızı ümit ediyorum"
dedi.
Yoğun arı kolonisi nedeniyle
üreticilerin yeterli bal alamadıklarına
dikkati çeken Şahin, şöyle devam
etti:
"Ama bugünlerde bölgeye dışarıdan gelen arıcılarımızın önümüzdeki
aylarda daha iyi bal hasadı yapacak-
larını söyleyebilirim. Çam balı üretiminde geçen yıla göre çok fazla bir
düşüş yaşanmayacak. Çiçek balında
bir düşüş var ama çam balında bu
düşüş olmayacak. Geçen yıl yaklaşık
20 bin ton çam balı üretimi
yapılmıştı. Bu yıl da hava şartlarının
istediğimiz seviyede gitmesiyle
geçen yılki rakamları yakalayacağımızı düşünüyorum.
Üreticilerimiz kasım sonuna kadar
hasada devam edecek."
Şahin, arıcıların en büyük
kanayan yarasının ürettikleri organik
baldan hak ettikleri değeri alamamaları olduğunu ifade ederek,
"Muğla, yüzde 68'i ormanlarla kaplı
bir bölge. Burada organik arıcılığın
temeli atılıyor ancak üreticilerimiz
hak ettiklerini alamıyor. Geçen
yıla göre boş tenekede yüzde 15,
şekerde yüzde 21, mazotta
yüzde 10,8'lik artış var. Bal ise
bu yıl da geçen yıl olduğu gibi
tenekesi 180-190 liradan satılacak" diye konuştu.
Böyle bir arıcılık modelinde
üreticilerin ayakta durmasının
mümkün olmadığını vurgulayan
Şahin, çam balının tenekesinin
220 lira satılması gerektiğini
düşündüğünü, bundan aşağıya
bir fiyata pazara girilmesinin
zarar anlamına geldiğini söyledi.
- Bal üretim alanları aynı
ama arı kolonileri arttı
Şahin, planlama yanlışlığının
arıcılara az üretim olarak
döndüğünü vurgulayarak, şöyle
konuştu:
"Çam balı üretim alanları her
ne kadar bölgesel olsa da üretim
ülkeseldir. Son 20 yılda alanlarda bir
genişleme olmamasına rağmen arı
sayısında yaşanan artış üreticileri
sıkıntıya soktu. 20 yıl önce Muğla,
500 bin arı kolonisiyle bal üretimine
katılırken, bugün daha dar alanlarda
2,5 milyon kovan ile bal üretimi
yapılıyor. Bu nedenle 'Muğla Çam
Balı Üretim Alanları' raporu hazırladık. Bu konuda yetkililerden destek
bekliyoruz."
Menteşe ilçesinde 500 kovan ile
çam balı üretimi yapan Seyfi Tuncel,
bölgede hasat döneminin iyi başlamadığını belirtti.
Önceki yıllara göre hasadın
düşük başladığını ifade eden Tuncel,
"İnşallah önümüzdeki aylarda daha
iyi olur. Bu yıl çok fazla yağış
olmadı. Rüzgar fazla, nem oranı
düşük oldu. Geçen yıl kovan başına
bir teneke bal alıyorduk şimdi 3
kovandan bir teneke balı ancak
çıkarıyoruz" diye konuştu.
Aydın'dan gezginci arıcı olarak
Muğla'ya gelen Mukadder Özdemir
ise arı üreticilerinin en fazla gezgincilikten dolayı zorlandığını söyledi.
Bu yıl çam balı üretiminin bölgelere göre değişiklik gösterdiğini
dile getiren Özdemir, şunları kaydetti:
"Bal çok olursa fiyat düşük
oluyor. Az olduğunda da fiyat yüksek
olsa da bal yok. Üreticiden ziyade
parayı aracı kurumlar kazanıyor.
Tüccar 8 liradan alıyor, 20 liradan
satıyor. Burada çok büyük haksızlıklar yaşanıyor. 8 liraya alsın ama 10
liraya satsın, herkes bal yesin. Bunu
istiyoruz."
(AA)
KONYA - Alternatif pazarlar arayan KOBİ'lere lojistik
desteği sağlayan UPS Türkiye, nakliyeden gümrük işlemlerine kadar birçok kalemde çözüm önerileri sunuyor.
UPS Türkiye Pazarlama Direktörü Teoman Ünal, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, dosyadan uçak motoruna
kadar her türlü gönderiyi en hızlı şekilde ulaştıran UPS'nin
dünya lideri bir lojistik firması olduğunu ve teknolojiye her
yıl 1 milyar dolardan fazla yatırım yaptığını söyledi.
En hafiften ağıra kadar gönderiyi kara, hava, deniz yolu
ile 220'den fazla ülkeye ulaştırdıklarını ifade eden Ünal,
Anadolu'nun önemli KOBİ merkezleri illerde hizmet verdiklerini, bu nedenle de 30 binden fazla KOBİ bulunan
Konya'yı önemsediklerini dile getirdi.
Dünyada 400, Türkiye'de ise 3 binden fazla çalışanla
hizmet sunduklarını belirten Ünal, teknolojiye yapılan
yatırımla gönderinin her aşamasında müşterinin bilgilendirildiğini, bununla da şirketlerin tedarik zincirini daha
iyi bir şekilde yönetmelerini sağladığını dile getirdi.
Firmaların UPS ile iş birliği yaparak yeni pazarlara
kolayca girebildiğini vurgulayan Ünal, şöyle konuştu:
"Üreticiler, UPS gibi şirketlerle aslında 220 ülkede
dağıtım ağına
sahip oluyor.
Farklı pazarlara
erişimi sağlıyor.
Lojistik
konusundaki
uzmanlarımız,
satış temsilcilerimiz, müşteri
temsilcilerimiz
destek oluyorlar.
Gümrükle ve o
ülkenin mevzuatıyla ilgili her
tür konuda
uzman deneyiminden faydalanmış oluyorlar. UPS ile
çalıştığınız zaman tüm isteğiniz ülkelere erişiminizi sağlamış
oluyorsunuz. Bu büyük bir avantaj. UPS, aslında global bir
şirket olarak Türk ihracatçılarına dünya çapında bir erişim
sunuyor. 'Hangi pazara nasıl ulaşırım ve nasıl gönderirim?'
diye bir dert yok. En basit numune gönderilerinden konteyner, gemi, hava kargoya kadar her şekilde hizmetler sunuyor.
UPS ile çalışıp tek bir ortakla tüm ihtiyaç duydukları lojistikihtiyaçları giderebiliyorlar. Uluslararası firmalar arasında
Türkiye pazarında olan tek firmayız. Yurt içi hizmetlerimiz
de var, tüm illerimizde 3 binden fazla çalışanımızla hizmet
veriyoruz. Türkiye'nin çok güzide markalarının yine yurt
içinde dağıtımlarını da yapıyoruz. Tek bir ortakla Türkiye ve
dünyaya erişim, her tür gönderi çözümlerini elde edebilir
durumdalar."
Türkiye'nin 2023'te 500 milyar dolar ihracat hedefine
lojistik firması olarak katkı sunmayı hedeflediklerini anlatan
Ünal, bu anlamda özellikle KOBİ'lere çözüm önerileri sunmaya gayret ettiklerine işaret ederek, "UPS, dünyanın en
büyük gümrük müşavirliğinden bir tanesi. Bizim çalıştığımız
tüm ülkelerde gümrük işlemlerini yapan yapılarımız var.
Buradan Güney Amerika'daki bir ülkeye gönderi yapacaksınız. Oradaki vergi limiti, ürün değerinin ne kadar olduğu,
ne tür vergiler istendiği gibi konuları bilemeyebilirsiniz.
Bunlarla hiç uğraşmanıza gerek yok. UPS'nin gümrük işlemlerini ve teslimatı orada yapmasını, ücretlerin yansıtılmasını
istediğiniz zaman hiç onları dert etmeden bu sorunu çözmüş
oluyorsunuz" değerlendirmesini yaptı.
Ünal, lojistiği birçok firmanın zorluk ve maliyet unsuru
olarak gördüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Aslında, bir fırsat olarak görmek lazım lojistiği. Türkiye
İpekyolu üzerinde bir ülke. Farklı pazarlara ulaşıldığında
ürünlerinizi çok daha yüksek karlarla satıp fazla kazanç elde
edebiliyorsunuz. Bunun için zorluk gibi görünen lojistik
aslında çok önemli bir araç. Biz nasıl lojistiği bir araç olarak
kullanıp yepyeni pazarlara gireriz, UPS gibi dünya devlerinin
sunduğu fırsatlardan faydalanarak, 'ihracatımızı, gelirlerimizi,
karlarımızı artırırız' diye bakmak, yeni yeni pazarlara girmek
gerekir. Bir yandan da sunmuş olduğumuz teknolojik çözümleri kullanarak, 'bunu bir müşteri memnuniyeti için kendi iç
iş süreçlerini daha iyi yönetmek için bir araç olarak nasıl kullanabilirim' diye planlamaları lazım?"
(AA)
Türkiye’nin faiz sıralaması
Türk su ürünleri rotayı
İspanya’ya çevirdi
İZMİR - İspanya'daki pazar
payını arttırmak isteyen Su
Ürünleri Tanıtım Grubu,
İspanya'da düzenlenen fuarda,
Türk su ürünlerinin ihracatının bu
ülkeye artması için tanıtım
yaptı.
Ege
İhracatçı
Birlikleri'nden
(EİB) yapılan açıklamaya göre, Su
Ürünleri Tanıtım
Grubu,
Barcelona'da 22-24 Eylül tarihlerinde düzenlenen fuarda
İspanyollar milli yemeği Paella'yı
Türk su ürünleriyle pişirip misafirlerine tattırdı.
Ege Su Ürünleri ve Hayvansal
Mamuller İhracatçıları Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı Sinan
Kızıltan, İspanya'nın dünyanın
üçüncü büyük su ürünleri ithalatçısı ülke konumunda olduğunu
belirterek, bu ülkeye yapılan ihracatı orta vadede 100 milyon dolara
çıkarmak istediklerini dile getirdi.
Su ürünleri tüketiminde
Japonya'dan sonra dünya ikincisi
olan İsapanya'ya Türk su ürünlerini daha fazla satmak için
Barcelona Su Ürünleri Fuarı'nı
çok önemsediklerini
bildiren Kızıltan,
İspanya'da kişi başı
yıllık su ürünleri
tüketimi
miktarının
37,5 kilogram
olduğunu ifade ederek,
şunları söyledi:
"İspanya, kendi üretimi ihtiyacını karşılayamadığı için ithalata
ihtiyaç duyuyor. İspanya'ya geçen
yılın ilk 8 ayında 15 milyon 213
bin dolar seviyesindeki su ürünleri
ihracatımız, 2014 yılının aynı
döneminde yüzde 57 artışla 23
milyon 855 bin dolara yükseldi.
İspanya pazarında orta vadedeki
hedefimiz yıllık 100 milyon dolar
ihracat rakamına ulaşmak."
Kızıltan, Türkiye'den
İspanya'ya en fazla deniz levreği,
çipura ve karides ihracatı
yapıldığını kaydetti. (AA)
ANKARA- İBRAHİM YILMAZ /
AYŞENUR SAĞLAM - Türkiye, yüzde
8,25 ile gelişmekte olan ülkeler arasında en
yüksek politika faiz oranına sahip ikinci
ülke konumunda bulunuyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
(TCMB) Başkanı Erdem Başçı'nın faizlerdeki sert indirimin vatandaşları dövize
yönlendireceğini açıklamasının ardından
piyasa uzmanlarının da öngördüğü gibi
politika faizinde herhangi bir değişikliğe
gidilmedi.
Merkez Bankasının faiz kararında, ABD
Merkez Bankası Fed'in varlık alım programını ekim ayında bitirecek olması ve
faiz artırımını beklenenden
sert yapma olasılığı etkili
olurken, küresel dalgalanmaların odağındaki
gelişmekte olan ülkeler
açısından zor ve kırılgan
bir ortam oluştu.
- Brezilya yüksek faizle mücadele ediyor
AA muhabirinin
ülkelerin Merkez
Bankaları verilerinden
derlediği bilgilere göre,
realdeki değer kaybını
gidermek ve enflasyonun
hedef aralığının üzerine çıkmasını önlemek amacıyla politika faizini
periyodik aralıklarla artıran Brezilya
Merkez Bankası, 3 Eylül'de yaptığı toplantıda gösterge faizini yüzde 11'de sabit bırakma kararı aldı.
Ekonominin resesyondan çıkması için
vergi ve sosyal harcamaların azaltılması,
kredilerin ise genişletilmesi politikalarının
uygulandığı ülkede, yıllık enflasyon son 48
ayda resmi hedef olan yüzde 4,5'in üzerine
çıktı.
Brezilya, uyguladığı politika faizi
oranıyla gelişmekte olan ülkeler arasında en
yüksek faiz oranına sahip ülke konumunda
bulunuyor.
- Hindistan, faiz liginde 3'üncü sırada
Son dönemde enflasyonla mücadelede
zorlu bir sınav veren Hindistan Merkez
Bankası (RPI), zayıflayan finansal tasarrufları korumak ve büyümenin temellerini
sağlamlaştırmak amacıyla Ekim 2013'te
gösterge faiz oranını yüzde 7,5'ten yüzde
7,75'e yükseltti.
Asya'nın en yüksek enflasyonuna sahip
ülkede, karar sonrasında Hindistan Rupisi,
dolar karşısında bir miktar yükselme gösterse de RPI,
Ocak
ayındaki
toplantısında
politika faizi oranını yüzde 8'e yükseltmek
zorunda kaldı.
Gelişmekte olan bir diğer ülke
Endonezya'da ise Merkez Bankası
zayıflayan para birimini desteklemek ve
hükümetin akaryakıt fiyatlarına zam yapmasının ardından artan enflasyon
baskılarını hafifletmek için 11 Temmuz
2013'te politika faizini 50 baz puan
artırarak yüzde 6,50'ye çıkarmıştı.
Banka, daha sonra 50 baz puanlık artış
yaptı ancak yüzde 7'leri gören faiz oranları
da enflasyon baskısı karşısında yeterli
olmadı. Merkez Bankası daha sonra iki kez
daha faizleri artırmak zorunda kaldı. Para
birimi rupiahdaki düşüşle mücadele etmeye
çalışan Endonezya Merkez Bankası faizleri
önce yüzde 7,25'e, daha sonra ise yüzde
7,50'ye çıkardı.
- Güney Afrika da faizleri yükseltti
Güney Afrika Merkez Bankası da
gösterge faiz oranını beklenmedik şekilde
yükselten ülkeler arasında yer alıyor. Para
birimini güçlendirmek isteyen Güney
Afrika Merkez Bankası, Ocak
ayındaki PPK toplantısında
politika faizini yüzde 5'ten
yüzde 5,5'e yükselttiğini
açıklayarak Haziran
2008'den bu yana ilk defa
faiz artırımına gitmişti.
Ekonomideki zayıf
büyüme ve enflasyondaki
yükselişe dair endişeleri
dengelemeye çalışan
Banka, Temmuz ayındaki
toplantısında politika
faizini 25 baz puan
artırarak yüzde 5,75'e
çıkardığını açıkladı.
AA muhabirinin konuya
ilişkin sorularını yanıtlayan
Siyaset, Ekonomi ve
Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA)
Ekonomi Direktörü Erdal Tanas Karagöl,
yakın dönemde gelişmekte olan ülkeler için
en büyük tehdidin enflasyon ve büyümede
olası trade-off yani değiş-tokuş ilişkisi
olduğunu söyledi.
Merkez bankalarının enflasyondaki yükselişe müdahale etmek için yüksek faiz
silahını kullandıklarını belirten Karagöl, bu
tutumun büyümenin gerileme olasılığını
arttırdığını söyledi.
Karagöl, Türkiye başta olmak üzere,
gelişmekte olan ülkelerin küresel dalgalanmaların etkisini ve dış finansman ihtiyacını
azaltmak için mevcut yapısal problemlere
odaklanması gerektiğine işaret etti.
(AA)
EKONOMİ
3 Ekim 2014 Cuma
GAP Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanı
Sadrettin Karahocagil,
bölgeye özellikle
nitelikli yabancı
sermaye yatırımlarının
çekilmesi için bir
tanıtım ajansı
kuracaklarını, ajansın
bölge imajına önemli
bir katkı
sağlayacağını
söyledi.
GAP’ta imaja yatırım zamanı
ŞANLIURFA - Gazetecilerle biraraya gelen
Karahocagil, GAP İdaresi'nin yeni dönemdeki yatırım
projeleri hakkında bilgiler verdi.
Bugüne kadar 54,5 milyar lira harcanan proje kapsamında enerji hedeflerinin yakalanmak üzere olduğunu,
sulamada ise henüz yüzde 23'de olduklarını belirten
Karahocagil, 2008-2012 döneminde öngördükleri sulama yatırımlarını tamamladıklarını, 2014-2018 döneminde yapılacak yatırımlarla 1 milyon hektar alanın
daha sulanmasının hedeflendiğini dile getirdi.
Sulamanın artmasıyla birlikte verimin de artacağını,
2 yılda 5 ürün üretme imkanı yakalanabileceğini anlatan
Karahocagil, "Buradaki 7 kat artış üretimde bir patlama
olmasına yol açacak. Bölge gıda ve enerji üssü olacak"
dedi.
Bölgenin içinde bir terör problemi ve yanı başında
savaşlar olmasına rağmen gelişmesini sürdürdüğünü,
işsizlikte Türkiye ortalamasına yaklaştıklarını, göçün
gerilediğini ifade eden Karahocagil, teşvikler sonrası
bölgedeki OSB'lerin dolduğunu, sadece Şanlıurfa'da 1,8
milyar liralık teşvik belgesi üretildiğini, yeni OSB'lerin
yapılmasının planlandığını ifade etti.
GAP'ın bölgede istikrarın sağlanmasında ciddi bir
katkısının bulunduğuna işaret eden Karahocagil, son
dönemde Suriye'den gelen göçün Şanlıurfa'da sıkıntılara
neden olmamasında GAP'ın rolünün olduğunu iddia etti.
Karahocagil, "Şanlıurfa yatırımlarda en çok ilgi
duyulan yerlerden biri oldu. Belki de tüm bu sıkıntılardan etkilenmememizin sebebi bu. Binlerce Suriyeli
geldi, işsizliğin patlamasını bekliyorduk. Meğer, özellikle tarımda işçiye ihtiyacımız varmış. Bölgede Urfa,
Mardin ve Şırnak'ta önemli bir olay yaşanmadı. Ama
sıkıntılar var tabii ki. Halk en çok kiraların yükselişinden şikayet ediyor" dedi.
- Yatırım ve markalaşma için ajans kurulacak
2014-2018 dönemi için 26 milyar liralık harcama
öngördüklerini anlatan Karahocagil, bölgenin imaj sorununu çözme konusunda da harekete geçeceklerini dile
getirdi.
Özellikle yabancı firmaların bir güven sıkıntısı
içinde olduğunu söyleyen Karahocagil, yabancı yatırımcıyı bölgeye çekebilmek amacıyla tanıtım ve markalaşma konusunda firmalara destek olmak üzere bir ajans
kuracaklarını söyledi.
Karahocagil, "GAP İdaresi Başkanlığı'nın önderliğinde farklı ortaklıklarla kuracağımız ajansla firmaların yaptığı markalaşma çalışmalarına destek vereceğiz. Ajans aynı zamanda nitelikli yatırım getirmek için
tanıtım faaliyetlerinde bulunacak. 2015 başında faaliyete
başlayacak, 6 milyon lira bütçesi var. Bu konuda ayrıntılar önümüzdeki dönemde netleşecek" diye konuştu.
Karahocagil, bölgedeki tuzlanma sorununun drenaj
projeleriyle çözüldüğünü ancak kuraklık konusunun
gelecekte önemli bir problem olacağına inandıklarını
ifade etti.
Bu yıl yurdun batısına oranla daha yağmurlu bir
sezon geçirdiklerini, önemli bir kuraklık sorunu yaşanmadığını belirten Karahocagil, Atatürk Barajı'nda çekilmeler olmasına rağmen bunun bir tehdit oluşturmadığını dile getirdi.
Karahocagil, şöyle konuştu:
"Kuraklık konusunu ciddi şekilde takip etmeliyiz. Şu
an çok ciddi bir sıkıntı yok. Atatürk barajında 5-6 metre
çekilmeler var. Ama Yalova, İstanbul gibi değil. İçme
suyu ve tarımsal sulama açısından şu an için sıkıntı
gözükmüyor. Bu seneyi kuraklık olmadan atlattık.
Ancak bundan sonra artık sulamanın maliyetini karşılayacak bir üretim deseni geliştirmemiz lazım. Damlama ve
yağmurlama sulamanın oranı henüz çok düşük. Bunun
artırılması, en az yüzde 50'lere çıkarılması gerekiyor.
Vahşi sulamayla devam edersek yakın gelecekte bu su
bize yetmeyecek." (AA)
Yüksek milli katkılı ‘denizaltı’
inşasında geri sayım başladı
Kurbanlık sıkıntısı
yaşanmayacak
ANKARA - MERVE
ÖZLEM ÇAKIR - Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık
Genel Müdürü Mustafa Kayhan,
yaptıkları ölçümlerde Türkiye'de
kurbanlık şartlarına uygun 3,5
milyon küçükbaş, 1 milyon 200 bin
büyükbaş potansiyeli olduğunu
tespit ettiklerini, vatandaşların kurbanlık hayvan bulmada sıkıntı çekmeyeceğini bildirdi.
Kayhan, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Türkiye'de büyükbaş
hayvan varlığının 14 milyon 700
bini, küçükbaş hayvan sayısının da
42 milyonu geçtiğini belirtti.
Kayhan, bu rakam ile
Türkiye'de son 5 yıldır hayvan
sayılarında yükseliş yaşandığına
dikkati çekerek, ilk hayvan
sayımının yapıldığı 1984'ten bu
yana hayvan sayılarının sürekli
düşüş trendinde olduğunu,
2002'den sonra büyükbaş ve
küçükbaş yetiştiriciliğine hayvancılık desteklerinin artmasıyla
beraber yükselişe geçtiğini savundu.
Şu anda da rekor bir sayıya
ulaşıldığını vurgulayan Kayhan,
Kurban Bayramı'ndan 3 ay önce
kurban arzının yeterliliği açısından
Türkiye'deki mevcut potansiyeli
ölçtüklerini, bu ölçümlerde kurbanlık şartlarına uygun 3,5 milyon
küçükbaş, 1 milyon 200 bin büyükbaş potansiyeli olduğunu tespit
ettiklerini kaydetti.
Kayhan, kurbanlık ihtiyacının
da büyükbaşta ortalama 850-900
bin, küçükbaşta da ortalama 2
milyon-2 milyon 500 bin arasında
olduğunu ifade ederek, kurbanlık
talebinin çok çok üzerinde bir
potansiyelin olduğunu bildiklerini,
vatandaşların kurbanlık hayvan
bulma konusunda sıkıntı çekmeyeceğini söyledi.
Kurbanlık hayvan satış yerlerini
gezdiklerini dile getiren Kayhan
şöyle konuştu: "Çadırları gezdik.
kurbanlık hayvanlar büyük ölçekte
satıldı. Bir kısmı tekrar getirmeyi
planlıyor. Bir kısmının hala hayvan
mevcudu var. Fiyatlardan da hem
üretici, hem yetiştirici hem de alıcı
memnun görünüyor. Son iki yıldır
Türkiye'deki kurbanlık hayvanlar
Türkiye'de yetiştirildi, hiç bir ithal
orijinli hayvan bulunmuyor.
Fiyatlar canlı ağırlığına göre, ırk
özelliğine ve besi şekline göre
değişkendir ancak gerçek şu ki,
herkes fiyatlardan memnun. Canlı
ağırlığın kilogramı 12 liradan
başlıyor. Bu fiyat üreticinin
maliyetlerine göre ideal bir fiyattır."
Kayhan, Kurban Bayramı'nda
Türkiye'de 3,5 milyon hayvanın
yer değiştirdiğini, bu rotasyon iyi
yönetilmezse ciddi riskler oluşabileceğini, hayvan hastalıkları
açısından kontrol edilemez
sonuçlar doğurabileceğini, bunun
için bakanlık olarak stratejik bir
şekilde durumu iyi yönettiklerini
anlattı.
Hayvanların doğar doğmaz
tanımlanarak küpelendiğine dikkati
çeken Kayhan, bu küpe numarasında ülkenin kodu, ilin plaka
numarası, işletme ile ilgili bilgilerin yüklü olduğunu, sistemin bir
hastalık olduğu zaman bunun orijinini bulmada kolaylık sağladığını
bildirdi.
(AA)
KOCAELİ - Savunma Sanayii
Müsteşarlığının (SSM) 2,7 milyar dolar
bütçeli Yeni Tip Denizaltı Projesi kapsamında Gölcük Tersane Komutanlığınca
test bloku imal edildi.
Gölcük Tersanesi Komutanlığı Tekne
Montaj Şube Müdürü Mühendis Binbaşı
Mustafa İşçi, gazetecilere yaptığı açıklamada, projenin havadan bağımsız tahrik sistemine sahip, yüksek yerli katkılı 214 sınıfı
6 modern denizaltılnın Türk donanmasına
kazandırılmasını hedeflediğini söyledi.
Test bloku üretimini mayısta tamamladıklarını, kalite kontrol sürecinin de
büyük kısmını bitirdiklerini vurgulayan
İşçi, kalan testlerin sonlandırılması ve idari
onayın ardından inşa çalışmalarına başlayacaklarını anlattı.
İşçi, tersanede üretecekleri 66 metre
boyundaki ve 13 metre yükseklikteki
denizaltıların su üstü deplasmanının bin
845, su altı deplasmanının ise 2 bin 13 ton
olacağını kaydederek, "Denizaltılar bir yıl
faz farkıyla Gölcük Tersanesi'ndeki fabrikada inşa edilecek. 3 sene sonra aynı anda
değişik seviyede 3 farklı denizaltı inşası
devam ediyor olacak. Yapım sürecinin
başlamasından yaklaşık 60 ay sonra
denizaltının ilkinin deniz tecrübeleri
tamamlanarak donanmamıza teslim edilmesi planlanmaktadır" diye konuştu.
Yeni tip denizaltıların inşa aşamasının 5
blokun birleştirilmesinden oluştuğuna
dikkati çeken İşçi, blokların ekipmanlarla
donatılacağını ve tüp halinde birleştirilip
diğer donatımlarının yapılabilmesi için
havuza kaydırılacağını aktardı.
İşçi, "tekne" denilen çelik aksamın fabrikadan çıkmasının yaklaşık 14 ayı bulacağını, esas vakit alan kısmın "tecrübeler
bölümü" olduğuna işaret ederek, bu sürenin
dışarıda yapılacak direk montajı ve diğer
işlerle 60 ayı bulacağını dile getirdi.
Projede büyük
bir yerli sanayi
katılım oranı
olduğunu belirten
İşçi, çeşitli elektronik aksamların
üretimi ve dizaynı
noktasında yerli
firmaların önemli
katkısı bulunduğunu ifade etti.
İşçi, projenin
daha çok otomasyon ve daha hızlı
üretime yönelik
altyapıya sahip
olduğunu
bildirerek, "Yarı
otomatik kaynak
sistemleri ve 'yeni
istasyon' diye tabir
ettiğimiz cihazlar
kuruldu. Bu
altyapı sayesinde dikine inşa yöntemiyle
denizaltı inşa etme kabiliyeti kazanmış olacağız" şeklinde konuştu.
Yeni tip denizaltıların Gölcük
Tersanesi'nde daha önce ürettikleri 11
denizaltıdan önemli farkı bulunduğuna
dikkati çeken İşçi, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yeni tip denizaltıların daha önce
Gölcük Tersanesi'nde inşa edilen
denizaltılardan en büyük farklarından birisi,
havadan bağımsız tahrik sistemine sahip
olması. Denizaltı bünyesinde bulunan
hidrojen ve oksijen tanklarının tepkimesi
sonucunda yakıt hücresi sistemiyle elektrik
enerjisi üretilecek ve bu sistem atmosferik
havaya ihtiyaç duymadan denizaltının çok
daha uzun süre su altında kalmasını sağlayacak. Bu, daha önceki denizaltılara göre en
büyük farkı."
Ana yüklenicisi Alman HDW-MFI
Ortak Girişimi olan proje kapsamında,
HAVELSAN, ASELSAN, TÜBİTAK, STM
AŞ, AYESAŞ, Milsoft, Meteksan Savunma
ve KOÇ Bilgi Savunma şirketleri,
denizaltıların çeşitli sistem ve donanımlarını üretecek. Ayrıca yerli bir çok firmadan elektrik kabloları, bağlantı elemanları gibi malzemelerle çelik sac ve profil
tedarik edilecek.
Projenin tamamlanmasının ardından
Gölcük Tersanesi Komutanlığı, havadan
bağımsız tahrik sistemli denizaltılara ilişkin
teknolojiyle torpido bölümü dahil inşa
kabiliyetlerine sahip olacak ve yatırımlar
sonucunda denizaltı bloklarının 'dikey
inşası' altyapısını kazanacak. Ayrıca proje
kapsamında elde edilecek bilgi birikimi ve
teknolojik kabiliyetin, tamamen "milli"
denizaltı programımın başlangıcına öncülük
etmesi bekleniyor.
(AA)
7
Girişimcilik eğitimi
liseden başlayacak
İSTANBUL - İstanbul Kalkınma
Ajansı'nın (İSTKA) "Çocuklar ve
Gençler Mali Destek Programı" kapsamında hayata geçirdiği Genç
Başarı Eğitim Vakfı'nın "3X
Programı"yla öğrencilerin lise
sıralarındayken iş dünyasına hazırlanmaları, meslekleri tanımaları ve
girişimcilik duygusunu geliştirmeleri
hedefleniyor.
İSTKA ve Genç Başarı Eğitim
Vakfı'nın ortak yazılı açıklamasına
göre, ABD'deki Junior Achievement
(JA) /Genç Başarı organizasyonuna
bağlı olarak Genç Başarı Eğitim
Vakfı, bu yıl hayata geçecek "3X
Programı" kapsamında, rehber öğretmenler ve iş dünyası gönüllülerinin
desteğiyle okullarda öğrencilerin
mikro şirketler kurmalarına önayak
oluyor ve onları geleceğe hazırlıyor.
3X Programı süresince, iş
dünyası gönüllüleri profesyoneller ve
girişimciler okullarda kuracakları şirketlerde öğrencilere mentörlük
yapacak. Projeyle bilgi ve deneyimlerin paylaşılması, öğrencilerin iş
hayatına yönelik profesyonel çözüm,
kişisel gelişim, kritik-yaratıcı düşünme, organizasyonel yaklaşım ve en
önemlisi öz güvenlerinin artmasının
yanı sıra yenilikçi bakış açılarının
gelişimi amaçlanıyor.
Vakıf, İstanbul genelinde geçen 2
yıl, 150 liseden 220 öğretmene
sunulan şirket eğitimleriyle bin 200
öğrenciye ulaştı. Yeni geliştirilen
"3X Programı: Gençlerin İş Gücüne
Etkin Katılımı, Finansal Okur
Yazarlık ve Girişimcilik
Yeteneklerinin Arttırılması Projesi"
ile bu yıl 300 liseden 400 öğretmene
eğitim verilmesi ve eğitim alan
öğretmenler ile 200 iş dünyası
gönüllüsünün rehberliğinde 4 bin
öğrenciye ulaşılması planlanıyor.
Öğrencilerin iş dünyası gönüllüleri mentörlerin rehberliğinde, kendi
küçük ölçekli şirketlerini kurdukları,
gerçek ürün/hizmet üreterek satış
yaptıkları, yönettikleri ve program
sonunda tasfiye ettikleri, "yaparak
öğrenmeye dayalı" bir "iş dünyasına
hazırlık ve meslekleri tanıma" programı olan şirket programı, yaklaşık
50 yıldır 122 ülkede uygulanıyor.
Avrupa Birliği Hayat Boyu
Öğrenme Programı ve AB İşletmeler
Genel Müdürlüğünce resmen tanınan
program, Türkiye'de Genç Yönetici
ve İşadamları Derneği (GYİAD) ve
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü
ile proje iştirakçısı Girişimcilik
Derneğinin desteğiyle imzalanan
protokol kapsamında, İstanbul
genelinde 4 yıldır yaygın olarak
uygulanıyor. (AA)
Ücretli çalışanların
SAYISI ARTIYOR
ANKARA - İBRAHİM YILMAZ - Geçen yıl hanehalkı gelirleri
arasında maaş-ücret gelirleri yüzde
48,3'lük oranla toplam gelir içerisinde
en fazla paya sahip oldu. Türkiye'de
mevcut 26 milyon 586 bin çalışanın,
17 milyon 384 bini ücretli veya
yevmiyeli olarak çalışıyor.
AA muhabirinin Türkiye İstatistik
Kurumu (TÜİK) verilerinden
derlediği bilgilere göre, 2013'te hanehalkı gelirleri arasında maaş-ücret
gelirleri yüzde 48,3'lük oranla toplam
gelir içerisinde büyük paya sahip. Söz
konusu rakam 2012 yılında ise yüzde
46,5 seviyesinde bulunuyordu.
Türkiye'deki mevcut 26 milyon
586 bin çalışanın, 17 milyon 384
binini ücretli ve yevmiyeliler oluştururken, işveren sayısı1 milyon 168
bin seviyesinde bulunuyor. Toplam
çalışan içerisinde kendi hesabına
çalışanların sayısı 4 milyon 573 bin
olarak gerçekleşiyor.
Türkiye'de geçen yıl hanehalkı
başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 29 bin 479 lira iken, ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir 13 bin 250 lira oldu.
İstanbul Bölgesi 18 bin 248 lira
ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı
kullanılabilir geliri en yüksek bölge
olurken, en düşük ortalamaya sahip
bölge ise 6 bin 920 lira ile
Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.
Geçen yıl kendine ait konutta oturanların oranı yüzde 60,7 oldu.
Sürekli yoksulluk riski altında bulunanların oranı yüzde 13 olarak
gerçekleşti. Bu oran 2012 yılında
yüzde 16 olarak hesaplanmıştı. TÜİK
verilerine göre ayrıca, nüfusun yüzde
15'i yoksulluk riski altında bulunuyor.
Kentsel yerlerde bu oran yüzde 13,6,
kırsal yerlerde ise yüzde 14,3 olarak
kayıtlara geçiyor.
Ciddi finansal sıkıntıyla karşı
karşıya olan nüfusun oranını tanımlayan "maddi yoksunluk" kategorisinde de bir önceki yıla oranla
ciddi bir iyileşme yaşandı. Sözkonusu
oran 2012 yılında yüzde 59,2 iken
2013 yılında yüzde 49,7'ye geriledi.
(AA)
8
KÜLTÜR-SANAT
3 Ekim 2014 Cuma
TÜRKÇE’ye
emek
verenler
ödüllendirildi
SIRASI
GELDİKÇE
Prof. Dr. İSA KAYACAN
[email protected]
Güzide Gülpanır
Taranoğlu’nun
yazdıklarından
Şairlerimizin, şairelerimizin yazdıklarından, yayınladıklarından okudukça,
onların satır ve mısraları arasında
gezdikçe duygularımız daha bir değişiyor,
onlarla ilgili bilgilerimiz genişliyor, artıyor.
30 Aralık 2013 tarihinde vefat eden
Güzide Gülpınar Taranoğlu’nun şiirlerinin
mısraları arasında gezintilerimiz arttıkça,
duygularımızdaki zenginlik oranı artıyor.
Rahmetli eşi, Dr. Bilal Taranoğlu’na
yazdığı şiirlerden ikisi, Canım Benim ve
Merhamet yok yıllarda adlı şiirler var
masamda. Bu şiirlerden ilki, Canım
Benim adlı olanı 4 ayrı dörtlükten oluşuyor. Gül ve goncadan daha ince olduğunu
anlatarak yola çıkan Güzide Taranoğlu,
aşkının kalbinde renklendiğini, nakış
nakış, desen desen işlendiğini ifade ediyor ve bir dörtlüğünde de şöyle sesleniyor:
Sonsuz aşkım, canım benim,
İlhamısın her güftemin,
Nağme nağme dinlenirsin,
Notasında her bestenin..
Ve Merhamet yok yıllarda başlıklı üç
dörtlükten meydana gelen şiir.. Bu şiir de
Dr. Bilal Taranoğlu’na hitaben yazılmış.
“Dalda gördüğün gonca açacak gül olacak” mısrasıyla başlanıyor. O güllerin bir
gün gelip solacağı dökülen yapraklara
hasretle bakılacağı, ortada kurudalar ve
dikenlerin kalacağı gerçeğinden yola
çıkılıyor.
Güzide Gülpınar Taranoğlu’nun özlü
sözleri var birbirinden anlamlı. Bunlardan
üçü:
1-Her bahar bir düğün telaşındadır
doğa/Çünkü çok iş düşüyor toprağa.
2-Ebedi yaşamaktır ölümün diğer
adı/Beyhudedir bu yüzden insanların feryadı,
3-Müziğin üç rüknünü kabul etmek
gerektir/Bestekarlar, söyleyenler-illede
güfte yektir.
İzmir'de Konak Belediyesi'nce düzenlenen 13. İzmir Türkçe Günleri kapsamındaki 9. Türkçeye Emek Ödülleri sahiplerini buldu. Dr. Selahattin Akçiçek Eşrefpaşa Kültür ve Sanat Merkezi Avni Anıl Salonu’nda düzenlenen ödül
töreninde, Türk dilinin gelişmesine ve doğru kullanılmasına katkı yapan kişi ve kurumlar ödüllendirildi. Törene
Konak Belediye Başkan Yardımcısı Eser Atak, Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, Türkiye Gazeteciler Federasyonu
Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ile çok sayıda misafir katıldı.
İZMİR - Yazar, dilbilimci ve eğitimcilerden
oluşan jürinin oylarıyla dil dalında emek ödülüne,
Prof. Dr. Bediha Akarsu ve Sami Karaören layık
görüldü. Akarsu’nun ödülünü Prof. Dr. Mehmet
Yalçın alırken Karaören’in yerine de Berrin Taşan,
ödülü alan isim oldu. Yazın dalında emek ödülü ise
yazar Gülten Akın’a verildi. Akın’ın ödülünü, yazar
dostu Mavi Sel Yener aldı. Konuşma dalında ödüle,
TRT eski spikerlerinden Rüştü Erata layık görüldü.
Ödülünü Başkan Yardımcısı Atak’ın elinden alan
Erata, “Türkçe kadar saldırıya uğrayan başka bir dil
yok. Genç nesil, bu saldırılara karşı Türkçeyi korumalı.” dedi.
9. Türkçeye Emek Ödülleri'nde ise bu yıl
"kurum ve kuruluş" dalı ödülü İzmir Gazeteciler
Cemiyeti’ne verildi. Ödülü Cemiyet Başkanı Sertel
aldı. "Genç emek" özel ödülü Özel Çakabey
Okulları’na verilirken İzmir özel ödülünü de Dr.
Efdal Sevinçli aldı. Söyleşi, sergi, konserler ve
okullarda düzenlenen atölye çalışmalarıyla devam
eden İzmir Türkçe Günleri kapsamında ayrıca 22
karikatüristin Gezi Parkı olayları ve Soma faciası
anısına hazırladığı 50 karikatür de beğeniye sunuldu. (CHA)
Uluslararası Liselerarası Tiyatro
Festivali için başvurular başladı
Mayıs ayı içinde düzenlenecek
olan festivale hazırlanacak okulların
tiyatro kulüplerine; Büyükşehir
Belediyesi, salon, oyun seçimi, teknik
donanım (ışık, ses), tanıtım (afiş,
broşür) gibi konularda destek verecek.
Okullar ayrıca genel provalarını ve
gösterilerini Büyükşehir Belediyesi
Şehir Tiyatrosu'nda yapabilecekler.
KAYSERİ - Uluslararası niteliği
ile Türkiye'nin ilk ve tek liselerarası
tiyatro festivali olma özelliğine sahip
Kayseri Büyükşehir Belediyesi
Uluslararası Liselerarası Tiyatro
Festivali için start verildi. Bugüne
kadar 250 okulun sahneye çıktığı festivale Türkiye'nin ünlü tiyatrocuları da
katılarak gençlerle bir araya geldi.
Büyükşehir Belediyesi'nin 10
yıldır kesintisiz sürdürdüğü
Uluslararası Liselerarası Tiyatro
Festivaline katılmak isteyen okullar
için müracaatlar başladı. Festivalin
10'uncusuna katılmak isteyen okullar,
26 Aralık Cuma gününe kadar
Büyükşehir Belediyesi Kültür ve
Sosyal İşler Daire Başkanlığı ile
Büyükşehir Belediyesi
Konservatuarı'na başvuru yapabilecekler.
5 BİN OYUNCU, 150 BİN
İZLEYİCİ
Büyükşehir Belediyesi'nin
Uluslararası Liselerarası Tiyatro
Festivaline Kayseri'den, Türkiye'nin
farklı illerinden ve farklı ülkelerden 9
yılda yaklaşık 250 okul katıldı.
Bugüne kadar 5 bin gencin sahneye
çıktığını tiyatro festivalinde, sahnelenen oyunları 150 binden fazla izleyici
takip etti. (CHA)
Gezi belgeseli
Koreli bestekar,
Meghan Trainor’a Antalya'ya geliyor
intihal davası açacak
SEUL - Güney Kore’nin önde
gelen bestekarlarından Joo
Young-hoon, ABD’nin pop
yıldızlarından Meghan Trainor’a
intihal davası açacak.
Güney Kore’nin ünlü
bestekarlarından Joo Younghoon’ın çalıştığı prodüksiyon şirketi, Joo’nun ABD’de inthal
davası açması için avukat aradığını
açıkladı.Yapılan açıklamada,
ABD’nin pop yıldızlarından
Meghan Trainor’ın son hiti olan
‘All About That Bass’da Joo’nun
2006’daki bir bestesinden intihal yapıldığı iddia edil-
di. ABD’li yıldız Trainor ile
kontağa geçildiği ve kendisinden cevap beklendiğini aktaran
şirket, diğer yandan da intihal
davası açmak için hazırlık
yaptıklarını ifade etti.
Trainor’ın çalıştığı
prodüksiyon şirketinin ana
sayfasında yer alan açıklamada, ‘All About That Bass’
adlı şarkının melodsinin
Meghan Trainor ile Kevin Kadish’in
ortak yapımı olduğu yer aldı. Öte yandan Trainor’un
son ‘All About That Bass’ın klibi Youtube’da 99
milyon tıklanma sayısını aşmış durumda. (CHA)
MEHMET NURİ
PARMAKSIZ
BENCİLEYİN
SÖZLER
AŞKA ÖLMEK; ÖLÜME ÖLMEKTİR…
Yine sabah oldu öle öle…
Yine gün doğdu hayallerimin üstüne; hasretle geçen
düne…
İnsan ölmeyi özler mi ölesiye? Yaşamak varken; bazen
düşünmüyor değilim ölüm
neyime? Nasıl olsa; istesek
de istemesek de bizi bulmayacak mı ölüm?
Hayatı anlamlı kılan aslında ölüm… Mutsuzluklarıma
çekilecek perde; vuslata
erilecek ve devâ olacak
derde…
Muradını almak insanı
mutlu ediyor hayatta. Râm
olmak mahşere ve sonsuz
şekilde özlemek sonsuzluğu;
mütemadiyen artan bir
iştiyakla aşkı, varlığı ve yokluğu düşünmek bazen duçar
kılsa da insanı; geçici bir
bahtiyarlığa kanıp yeniden
hayata sarılmaya çalışmıyor
muyuz biz?
Geçmeyen bir ayrılık acısı;
tatlı bir sızı benim
yaşadığım…
Vuslatta hicranı koklamak
yıkıyor insanı. Beklemek ve
özlemek; sahibini bulup da
dünya denen o ağa takılı
yaşamak biçare kılıyor belki
de beni, bizi…
Aşka ölmek; ölüme ölmektir gerçekte… Eğer arzumuz
gerçekleşmişse; duaya ve
şükre kanat açar duygular.
Ama beklemek zor işte…
Dünyayı bazen bir cehennem;
bazen de cennet olarak
görmemiz vuslatta hasretin
gizli oluşuyla mı ilgili acaba?
Yaradan bizi “amelimiz,
ANTALYA - 51. Altın Portakal
Film Festivali’nde 'Yeryüzü Aşkın
Yüzü Oluncaya Dek' adlı Gezi belgeselinin yarışmadan çıkarılmasına İşçi
Filmleri Festivali (İFF) Antalya
Hazırlık Komitesi'nden tepki geldi.
Altın Portakal yarışmadan çıkarsa da
9. Uluslararası İFF Kasım ayında
belgeseli Antalyalılara izleme imkanı
sunacak.
Komite, Reyan Tuvi'nin yönettiği
belgeselin daha önce İFF, İstanbul ve
Adana Altın Koza film festivallerinde
gösterildiğini hatırlatarak Antalya
Büyükşehir Belediye Başkanı
Menderes Türel’i sanata ve özgür
düşünceye düşman olmakla suçladı.
Komite Türel'in partisinin diğer
siyasetçilerini ve belediye başkanlarını
aratmadığı iddia edilirken
"Belediyenin ANSAN’ın boşaltılma
sabrımız ve şükrümüzle”
değerlendirecekmiş… Amel
ve şükür tamam da; belki de
en çok bu sabır imtihanı zorluyor bizi…
Aşka sabretmek; dünyaya
sabretmektir… Aşka ölmek;
nefsi dünyada, ruhunda ve
kalbinde öldürmektir.
Şükürler olsun Yaradan’a
ki dünyayı sonlu kılmış; sonsuzluğun adına mahşer
demiş.
Kıyamet olmasaydı acaba,
insan hayata nasıl mukavemet
gösterecekti? Nasıl, nasıl
dayanacaktı mutlak olan
gerçek sevgiliden uzak
kalmaya? Bazen dualar yetersiz; şükürler kifayetsiz
gelmiyor mu size de?
Dünya hakikaten bir
sürgün… Her gün hasret
ateşiyle yeni yeni sürgünler
yüklüyor yüreğime. İsyana
çabalarında ve sokak sanatçılarının
zabıtalarca dövülmelerinde bu
durumu görmüştük." denildi. Komite
yaptığı açıklamada, "Filmin TCK'nın
125. ve 299. maddelerine aykırı ifade
ve içerik ihtiva ettiği" gerekçesiyle
alındığı belirtilen bu skandal karar
Berke Baş, Ayşe Çetinbaş ve Seray
Genç'ten oluşan 51. Altın Portakal'ın
ulusal belgesel yarışması ön jürisinin
basın açıklamasıyla ortaya çıktı."
dedi.
'Her yer festival, her yer direniş'
temasıyla Mayıs ayı başında başlayan
ve ülkeyi gezmekte olan 9.
Uluslararası İFF Kasım ayında
Antalya’da da başlayacak. Gösterim
programında yer alan “Yeryüzü Aşkın
Yüzü Oluncaya Dek” adlı Gezi
Direnişi belgeseli, festival kapsamında
Antalyalılar ile buluşacak. (CHA)
düşmekten korkuyorum özellikle de geceleri; hücuma
uğradığım düşüncelerin
kıskacında… Secde; şükür ve
tevekkül olmasa katlanılacak
gibi değil ki bu hasret…
Susmayı istesem de; lâl
olmayan gönlümün dili.
Müşteki gibi görünsem de;
hâlim şikâyetçi dünyadan;
ruhum değil ki…
Ruhum hep şükürde çok
şükür; ama bazen de fıtrat
insanı ele veriyor. Elimizde
olmadan nasıl koşuyorsak
hayallere; yaratılışımız gereği
hüzün de bazen yakalayıp
sarsıyor bizi…
Ama ölüm kapımızda
kişnedikçe; kendini unutturmadıkça bize ve şükürden
ayrılmadığımız müddetçe
dayanacağız elbette bu hasret
mekânı dünyaya.
Hülasa; ölüme koşuyor
ömrümüz ve bizler mutlak
mutluluğa ulaşmak için son
bir gayretle katlanmaya
çalışıyoruz her güne… ve
günler ölümü soluyarak
geçerken; hayatımız ölmekle, aşkla geçiyor işte…
GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ
Ne senden vazgeçerim ne çölden ne hurmadan,
Hasret özümü yakar geceleri durmadan.
Şükrü sancak edene Rabbim eziyet etmez,
Vuslata erilir mi nefsine hiç vurmadan?
KÜLTÜR-SANAT
BULMACA
3 Ekim 2014 Cuma
Bergama Sunağı 5 yıl
boyunca ziyarete kapalı
BERLİN - Almanya’nın başkenti
Berlin’deki ünlü Bergama Müzesi’nde
yer alan Zeus Sunağı, bu haftadan
itibaren kapılarını ziyaretçilere kapattı.
Geçtiğimiz yıl 1,5 milyon kişinin gezdiği
müze, Berlin’deki en popüler mekan
unvanını büyük ölçüde dev sunak
sayesinde kazanmıştı.
Müzede en çok ilgi gören Zeus
Sunağı, M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilen
sunak, 1870'li yıllarda Alman arkeologlar
tarafından parçalara ayrılarak
Türkiye’den Prusya'ya götürülmüştü.
Prusya Kültür Varlığı Vakfı tarafından
yapılan açıklamada “Bergama
Müzesi'nin bütününün ve sunağın bulunduğu salonun yapısal olarak çok kötü
durumda” olduğu kaydedildi.
Açıklamada çelik çatı konstrüksiyonu, ön cephe ve tavan aydınlatmasında
büyük hasarlar görüldüğü, binanın teknik
donanımının da eskimiş olduğu ifade
edildi.
Restorasyon çalışmaları sırasında
müze açık kalmaya devam edecek ancak
Bergama Zeus Sunağı'nın bulunduğu
salon en erken 2019 yılında tekrar
ziyarete açılabilecek. Müzedeki onarım
ve yenileme çalışmalarının 2025 yılına
kadar devam etmesi bekleniyor.
Milattan önce ikinci yüzyıldan
günümüze kalan Bergama Zeus Sunağı,
Helen kültürünün başyapıtlarından biri
sayılıyor. (CHA)
DOB Genel Müdürlüğü: ‘Balerine
tayt yasağı' haberleri gerçek dışı
ANKARA - Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel
Müdürlüğü, ‘Balerine tayt yasağı' başlığıyla yer alan
haberlerin gerçek dışı olduğunu açıkladı.
Bazı internet gazetelerinde, haber portallarında
ve sosyal paylaşım sitelerinde yer alan haberler
üzerine açıklama yapan DOB Genel Müdürlüğü
"Genel Müdürlüğümüzce; Genel Müdürlük ve
bağlı İl Müdürlüklerimizde görev yapan
memur, sözleşmeli personel,
geçici görevli personel,
işçi ve temizlik personelinin kılık
ve kıyafeti
ile ilgili uyulması gereken
hususların yeniden
hatırlatılması amacıyla hazırlanarak Genel Müdürlük merkez birimleri ile İl
Müdürlüklerimize gönderilen 22.09.2014 tarih ve
2014/3 sayılı genelgede belirtilen hususlar; Kamu
Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve
Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 4 ve 5 inci maddelerinde
yer alan düzenlemelerin tekrarı niteliğinde olup,
Genelge ile yeni bir sınırlama getirilmemiştir.” bilgisini verdi.
Genelgede yer alan “sözleşmeli personel” ifadesi ile
genel müdürlük ve bağlı il lüdürlüklerinde 1309 sayılı
kanunun 4.maddesi kapsamında görev yapan 'sanatkar
memurlar, uygulatıcı uzman memurlar ve uzman
memur'ların kastedilmediğine dikkat çekilen açıklamada,
personelin uyması gerektiği belirtilen 'kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin kılık ve kıyafetine dair yönet-
melik'in “tanımlar” başlıklı
3. maddesinde tanımı yapılan
sözleşmeli personelin kastedildiğinin
genelgenin 3. maddesinde de belirtildiği
vurgulandı.
İlgili Yönetmeliğin 3.maddesinin “c”
bendinde “sözleşmeli personel" deyiminin, 657
sayılı kanunun 4. maddesinin (b) fıkrası, 5434
sayılı kanuna 1101 sayılı kanunla eklenen ek 5.
maddenin son fıkrası ve özel kanunların verdiği
yetkiye dayanılarak 2. madde kapsamına giren
kurum ve kuruluşlarda çalışanlarla 6.11.1980
gün ve 2333 sayılı kanuna göre çalışanları ifade
eder.” tanımı ile bu hususun açıklandığını
belirtildi.
Ayrıca aynı yönetmeliğin 7.
maddesi ile “sağlık, şantiye,
arazi, atölye, maden ve benzeri
yerlerde çalışanların işin ve
yerin özelliğine göre giyim
eşyasının tipi, modeli ve rengi ilgili
kurumca tespit edilir. Ancak, bu yönetmelikte belirtilen diğer esaslara uyulması
zorunludur.” düzenlemesine yer verilerek,
çalışanların işin ve yerin özelliğine göre farklı giyim
eşyaları kullanmalarının da mümkün olduğu hüküm altına
alındığından, söz konusu genelge ile; genel müdürlük ve
bağlı il müdürlüklerinde görev yapan sanatçıların çalışma,
prova ve temsillerde görevlerinin gerektirdiği kılık ve
kıyafetleri kullanmaları konusunda yeni bir düzenlemenin
yapılmadığı ve herhangi bir sınırlama getirilmediğine işaret
edildi. (CHA)
BULMACA
1
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Soldan sağa:
1. Çam ağacının reçineli kabuğu, soymuk. – Kiloamperin
simgesi. 2. Tavır, davranış. – Rus Kazaklarda başkan. 3. Güç,
derman, hal. – Anlam, meal. 4. Müzisyenlerin topladıkları
para. 5. Sodyumun simgesi. – Ödünç alınan ya da verilen şey.
– İstikbal, gelecek. 6. Bir göz rengi. – Temsil ettiği kişiye
ilişkin yasal ve türesel işlemlerde, onlar adına yapılabilecek
her türlü davranışı üzerine alan kişi. 7. Geminin çektiği suyu
göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan
işaretler. – Baston. 8. Süsüne düşkün kadın. – Gümüş. 9.
Uçaktan veya yüksek bir yerden atlayan bir insanın kontrollü
bir biçimde yere inmesini sağlayan araç. – Nikelin simgesi.
10. Kaz Dağlarına mitolojik devirlerde verilen ad. – Vasıta.
11. Takılmış ad. – Genellikle tahıl ölçmede kullanılan ölçek.
12. Ezgi, makam, nağme. 13. Olumsuzluk anlatan önek. –
Sinirli. 14. Piyasada etki ya da tepki. – Giyeceklerde takım.
15. Hoş olmayan, hoşa gitmeyen. – Posta paketi. 16. Bir
yağış türü. – Başın derisinde oluşan küçük beyaz pulcuklar.
17. Bir tür mürekkep balığı. – Panama’nın plaka işareti. 18.
İdrarda biriken azotlu madde. – Dualardan sonra söylenir. 19.
Baryumun simgesi. – Belirti, iz, nişan. 20. Bir tür bilgisayar
oyunu. – Lokmanruhu.
Yukarıdan aşağıya:
1. Kabiliyet. – Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren
araç, batarya. – Asya’da bir ülke. – Orta Amerika’da bir ülke.
2. Etrafı suyla çevrili kara parçası. – İlgili. – Şarkıda her
kıtadan sonra tekrarlanan ve bestesi değişmeyen bölüm. 3.
Bir tür zamklı cila. – Yağmur geçirmeyen bir tür üstlük. –
Sofrada kullanılan sahan altlığı. 4. Karışık renkli. – Eski bir
devlet. – Afrika’da sıradağlar. – Güzel sanat. 5. Askerin su
kabı. – Dans adımı. – Pişirilerek hazırlanmış yemek. –
Afrika’da bir ülke. 6. Bir çalgı. – Eski dilde yaygın söylenti. –
Habeş soylusu. – Oyunda kazanılan her parti. 7. Amme. –
Akıl. – Mal alıp karşılığında mal vererek ödeşme. – Kız evlat.
8. Kurutulmuş kabağın içine çakıl taşı konularak yapılan ritim
sazı. – Lüfer balığının küçüğü. –
Kesintilerden sonra geri kalan
miktar, safi. 9. Ağzı geniş, tek
ÇÖZÜMÜ
kulplu su kabı. – Yabani hayvan
BUGÜN
barınağı. – Ağzına kadar dolu
11. SAYFADA
olan, silme. – Bir cetvel türü. 10.
Çocuk sahibi olmuş kadın. – Bazı
vakıf kuruluşlarında fakirlerin
doyurulması için ayrılmış tahsisat.
– Kutsal inanç, iman.
Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU
9
TÜRKÇE BAKIŞ
Prof. Dr. Nurullah Çetin
[email protected]
TÜRK DOĞULUR DA, OLUNUR DA - 2
dım. Hala Kumanova’ya giderim.
Osmanlı Devleti’nin parçalanıp
Orada az sayıda kalan Müslümanlar
dağılma sürecinde, Abdulhakim-i
‘Madem Osmanlı toprağıydı, bizi
Arvasî müritleriyle birlikte Suriye
niçin burada bırakıp gittiniz?’ diye
üzerinden Arabistan'a gider.
isyan ediyor. Ama 11 Haziran’da
Arabistanlılar, kendisi için medrese
yapacaklarını ve her türlü kolaylık ve buraya gelişimin 47’inci yılı doldu
ve ‘İyi ki gelmişiz’ diyorum.”
imkânı sağlayacaklarını taahhüt
Bir başka örnek de şu:
ederek Arabistan'da kalmasını isterler
31 Mayıs 2013 İstanbul Gezi Parkı
ve şöyle derler: "Osmanlı zâten öldü,
Türk diye bir şey kalmamıştır." Bunu olaylarında Lobna Allami adlı bir kız
yaralanır. Ayşe Arman, Hürriyet
duyan Abdulhakim-i Arvasî
gazetesinde bu kızın kardeşi Fatin
Hazretleri çok sinirlenir ve şu veciz
Allami ile bir mülakat yapar.
cümlelerle karşılık verir:
Mülakat şöyle devam eder:
"Ben bir Seyyid'im. Yani bu
“Filistin asıllı mısınız?
demektir ki (etnik olarak) Türk değil- Alakası yok, biz Türk’üz.
im. Ama yeryüzünde bütün Türkler
Babamız Ürdünlü, annemiz Türk.
silinse üç Türk kalsa biri ben olurHikâye şöyle aslında: Anneannem,
dum. İki Türk kalsa gene biri ben
olurdum. Son Türk kalsa da gene ben Eminönülü Fatma Gülfidanağa. 14
yaşında babasıyla Filistin’e gidiyor.
olurdum. Çünkü Türkler olmasa
bugünkü manada İslamiyet olmazdı." Babası Osmanlı valisi. O yıllarda
Filistin de
Osmanlı toprağı. Babası hastaİşte Türklük böyle bir
şeydir.Türkiye’de Rumeli türkülerini lanıp, ölüyor. Anneannem de orada
kalıyor. Çerkez dedemle evleniyor,
okuyan sanatçı Arif Şentürk, Selim
çocukları oluyor. 1948’de mültecilerEfe Erdem’e verdiği, bir mülakatta
le Ürdün’e göç ediyorlar. Seneler
babasının Arnavut, anasının Boşnak;
ama kendisinin Türk olduğunu söyler sonra anneannem, tekrar yurda
döndü ve burada öldü, mezarı bile bu
ki, Türklük ve milliyet bilinci budur.
Yani Türk doğulur da olunur da. Arif topraklarda. Basbayağı Türk’üz!
Annen peki?
Şentürk’ün kendisine sorulan soru ve
-Ürdün’de babamla evleniyor.
verdiği cevap şöyle:
Boşandıktan sonra da, ablamla beni
“-Baba Arnavut İsa Bey, anneniz
yanına alıp, Türkiye’ye dönüyor.
Boşnak Fikriye Hanım ve siz 1941
Fatin Allami
yılında Makedonya’da doğmuşken
Ne zaman geldiniz?
nasıl Türkiye’nin Arif Şentürk’ü
- Ben 12’ydim Lobna 14.
oldunuz?
Hiç yabancılık çektiniz mi?
-Arif Şentürk: Asırlar önce Kuman
- Ne alakası var. Biz ‘yabancı’
Türkleri’nce kurulan Kumanova’da
değiliz. Arapça biliyoruz ama
doğdum. Burada çok Bektaşi köyü
rüyalarımızı Türkçe görüyoruz.
vardır ve Türkçe dışında bir dil
Kendi aramızda Türkçe konuşuykonuşulmaz. Babam Arnavut İsa da
oruz. Sevgililerimiz Türk.
Bektaşi tekkesine bağlı bir
Zeytinyağlı severiz. Sabahları Ezine
Müslüman. Arnavut olduğu halde
peynir yeriz. Kekikli zeytinyağına
Şentürk soyadını almış çünkü
ekmek banarız. Lobna’ya “Turist”
Osmanlı dünyası onun içine işlemiş.
dediler. “Yabancı” dediler. Neden
600 yıl boyunca burada Osmanlı
öyle yaptılar bilmiyorum, o zaman
egemenliği yaşanmış. Okul çağım
kafasına yediği kapsülün haklı bir
gelince Makedon okulu yerine Türk
gerekçesi mi olacaktı yani…”
okuluna kaydoldum.
Haçlı-Siyon emperyalizminin sunî
Bunun üzerine babama ‘Sen ne
biçimde önümüze başlıca sorun
zaman Türk oldun?’ diye soruyorlar.
Babam ‘Ben doğuştan Türküm! Türk olarak koyduğu meselenin çözümü,
öncelikle Türkiye’de herkesin “hepoğlu Türküm!’ diyor. Şentürk soyimiz Türk’üz” diye haykırmasında
adımız da oradan geliyor. Bölge
yatıyor. Yani çözüm, bütün farklı
Balkan Savaşı ile 1912’de Osmanlı
etnik köken sahiplerinin tam bir Türk
idaresinden çıktığı halde
millet birliği şuurunu
Kumanovalılara, Nebi amcama
içselleştirmesinden geçiyor. Yani ya
İstanbul’dan askerlik celbi geliyor.
milliyetçilik yapıp “hepimiz
Önce Romanya’da Ruslara karşı,
Türk’üz” diyeceğiz ve Haçlı-Siyon
Ürdün’de de İngilizlere karşı
emperyalizmine bu coğrafyada
savaşıyor, Mısır’da esir düşüyorlar.
ekmek yedirmeyeceğiz; ya da
50’li yıllara kadar Balkanlar’da
kavmiyetçilik yapıp “Kürd’üm”,
bayağı borumuz öterdi, arkada paça
“Arnavud’um”, “Çerkez’im”,
bırakmazdık.
“şuyum buyum” diye diye emperyal‘Türklerle şaka olmaz’ denirdi. II.
izme kolayca yem olacağız.
Dünya Savaşı sonrasında komünist
İngiliz ajanı Lawrence’in şu
bir idare gelince Türk ve
Müslümanlara karşı baskılar başladı. sözünü de bugünler için dikkate
alalım: "Türkiye'yi bölüp parçalamak
Oruç tutmak ve ibadet etmek yasaklandı. Askerde bile Müslüman asker- için taşla, tüfekle savaş yapan
ordusuna DİN DÜŞMANI; ülkesini
lere domuz eti verilirdi. Babam da
sevenlere ise TÜRKÇÜ, IRKÇI,
‘Ben çocuklarıma domuz eti
KAFATASÇI diyeceksiniz. Aksi
yedirmem’ diyerek 1956 yılında
takdirde Türkleri yenemezsiniz.."
Türkiye’ye göç etti. İstanbul’da
denizi ilk gördüğümde, 15 yaşımday- (Bitti)
Tanpınar'ın "5 Şehir" kitabı
beyazperdeye aktarılacak
İSTANBUL- Ahmet
Hamdi Tanpınar'ın "5 Şehir"
kitabı, "5 Şehir 5 Film" projesi kapsamında filme
uyarlanacak.
Anadolu Öğrenci Birliği
tarafından yapılan açıklamaya göre, Gençlik
Projeleri Destek Programı
kapsamında, Gençlik ve
Spor Bakanlığı tarafından
desteklenen projeye göre,
Tanpınar'ın "5 Şehir" kitabı
filme aktarılacak.
İstanbul'daki liselerde
okuyan öğrencileri kapsayan projeye, 11 Ekim'e
kadar başvurulabilecek.
Projede, 10'u kız, 10'u
erkek olmak üzere 20 lise
öğrencisi yer alacak.
Proje, "5 Şehir" kitabının
öğrencilere dağıtılıp,
okunmasıyla başlayacak.
Birliğin İstanbul
şubesince yürütülen ve
koordinatörlüğünü
Mehmet Gültekin'in
yapacağı projede öğrenciler, akademisyen, yazar
ve araştırmacıların katılacağı edebiyat ve şehir
söyleşilerine katılacak,
senaryo, kamera, ses ve ışık üzerine eğitim alacak.
Eğitimin ardından İstanbul, Ankara,
Konya, Bursa ve Erzurum illeri için
senaryolar yazılacak, her
şehirde 4 öğrenci
olmak üzere, çekimleri ve kurguları
öğrenciler tarafından
gerçekleştirilecek
kısa filmler yapılacak.
Açıklamada
görüşlerine yer verilen Anadolu
Öğrenci Birliği
Genel Sekreteri
Ömer Büker, bu projenin Türkiye'de ilk
olduğunu ve istenilen şekilde tamamlanması halinde
diğer şubelerinde de
benzeri projelerin
hayata geçirileceğini,
ayrıca lise öğrencilerinin yeteneklerini
keşfetmesine de
katkı sağlayacağını
aktardı.
Proje, Haziran
2015'te filmlerin gösterileceği toplantıyla
sona erecek. (AA)
10
SAĞLIK
3 Ekim 2014 Cuma
Ölüm nedenlerinin başında kalp ve damar hastalıkları geliyor
ANKARA- Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan, "Ölüm nedenlerine
baktığımızda Türkiye'de birinci sırada kardiyovasküler hastalıkları görüyoruz" dedi.
Bera Otelde, Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık
Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi işbirliği çerçevesinde
hazırlanan ve ülke raporunun açıklanacağı "Bulaşıcı
olmayan hastalıklara yönelik daha iyi sonuçlar için
sağlık sistemi zorlukları ve fırsatları" konulu toplantı
gerçekleştirildi. Seçil Özkan, toplantıda yaptığı
konuşmasında açıklanacak söz konusu raporun,
Türkiye adına gurur verici olduğunu söyledi.
Türkiye'nin sağlıkta oldukça iyi bir yol aldığını
belirten Özkan, ülke olarak yaşam süresinin 76 yaşa
yükseldiğini ve giderek yaşlı nüfus olma yoluna
gidildiğini ifade etti.
Özkan, bekledikleri sonucun kronik ve bulaşıcı
olmayan hastalıklarda artış beklediklerini kaydederek, şunları söyledi: "Bu süreçte hem yaşlanıyoruz
hem de yaşam süremiz uzuyor ama yaşam tarzımız-
da da değişiklikler oluyor. Yaşamımızdaki risk faktörlerini artırmaya başladık. Fiziksel aktivite, yeterli
ve dengeli beslenmeme gibi nedenler de bizim için
önemli risk faktörleridir. Veriler, ölüm nedenlerine
baktığımızda da bizi destekliyor. Türkiye'de birinci
sırada kardiyovasküler (kalp ve damar) hastalıkları
görüyoruz. İlk 3 neden de bulaşıcı olmayan hastalıklar var. Dolayısıyla doğru yoldayız, ülke raporundaki
öneriler de bizim için önemli bir yol çizecek."
Hastalıklar çıkmadan önce önlemlerin alınması
gerektiğini vurgulayan Özkan, hastalık çıktıktan sonraki yükün her anlamda daha fazla olduğunu dile
getirdi. Özkan, erken tanının da çok önemli
olduğunu belirterek, etkili tedaviyle komplikasyonları azaltmayı amaçladıklarını aktardı.
Bu süreçte unutulmaması gereken bir basamak
olduğunu bildiren Özkan, "Bu anlamda da çok güzel
adımlar attık. Sayın Başbakanımızın desteğiyle 'Çok
sektörlü sağlık sorumluluğu projesini' artık üst
düzeyde yapılanmasıyla hayata geçireceğiz.” (AA)
Kurbanlığa eziyet etin
kalitesini bozuyor
Kurbanlık hayvanın kesime kadar olan süreçte strese maruz bırakılması ve
kesimde şiddet kullanılmasının, etin kalitesini olumsuz etkilediği bildirildi.
Fedakar
baba, oğluna
böbreğini verdi
Diyaliz hastası 25 yaşındaki Gökhan
Maraklı'ya babasının böbreği
nakledildi.
GAZİANTEP - Sani Konukoğlu Hastanesinden yapılan
açıklamaya göre, Kahramanmaraş'ta yaşayan Maraklı, yaklaşık beş ay önce ayaklarında ve ellerinde kramp, vücudunda gerilme şikayetleriyle doktora gitti. Yapılan tetkiklerde
böbreklerinde kist olduğu belirlenen Maraklı, tedavi görmeye başladı. Yaklaşık 3 ay diyalize giren Maraklı,
Gaziantep'te babasından nakledilen böbrekle yeniden hayata tutundu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Maraklı, babasının
çektiği sıkıntılara daha fazla dayanamadığını ve böbreğini
bağışlamak istediğini belirtti.
Nakil için İstanbul'un önerildiğini anlatan Maraklı, bu
işlemin Gaziantep'te de yapıldığını öğrenince hastaneye
geldiğini ifade etti.
Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra dokuların tuttuğunu
duyunca ayrı bir mutluluk yaşadığını vurgulayan Maraklı,
şöyle devam etti:
"Babam böbreğini vermeye karar verdiğinde mutlu
oldum, dokuların tuttuğunu duyunca ayrı mutluluk
yaşadım. Bu, tarifi olmayan çok güzel bir duygu. Çünkü
nakil için yıllarca bekleyenler var. Ben çok şanslıyım.
Organ nakli konusunda herkes çok daha duyarlı olmalı,
bunu yaşayan bilir. Organ naklinin üzerinde daha fazla
durulmasını istiyorum."
Baba Turan Maraklı da bir baba olarak oğlunun organ
nakline ihtiyaç duyduğunu ilk öğrendiklerinde büyük şok
yaşadıklarını belirterek, "Baba olarak bana düşen görev
oğluma böbreğimi vermekti. Hiç düşünmeden, büyük bir
memnuniyetle böbreğimi verdim. Canımdan can kattım"
ifadesini kullandı.
Hastanenin Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç.
Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ise organ naklinde uygulanan kapalı
yöntem sayesinde organ bağışında bulunan kişilerin mağdur olmadığına dikkati çekti.
Bu naklin de kapalı yöntemle gerçekleştirildiğini
bildiren Yüzbaşıoğlu, bu yöntemle kişilerin ameliyattan
çok kısa bir süre sonra yeniden sağlığına kavuşabildiğini,
bunun da organ bağışının önündeki en büyük engellerden
ameliyat korkusunun daha kolay aşılmasını sağladığını
kaydetti. (AA)
ÇANAKKALE - BURAK AKAY Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dekanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Feyzi Uğur, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Kurban Bayramı'nın temelde dini, sosyal ve
ekonomik yönleri olan bir olgu olduğunu söyledi.
Bayramın öznesi niteliğindeki kurbanlıkların
çok dikkat edilmesi gereken ayrı bir konu
olduğunu belirten Uğur, "kurbanlığa eziyetin eti
bozduğunu" kaydetti. Kesime kadar olan süreçte
hayvanın strese maruz bırakılmaması, hayvan
refahıyla ilgili gerekli bütün bilimsel kurallara
uyulması ve kesimde şiddetin kesinlikle kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Uğur, şöyle
konuştu:"Bu durumdaki hayvanlar kesildikten
sonra etlerinde olması gereken biyokimyasal
süreçler yeterince olmadığı için koyu renkli
karkas et üretme riski ortaya çıkar. Bu etler
tüketilmeyecek etler, halkımız tarafından tercih
edilmeyecek etler olacaktır. Bu etler çok hızlı
mikrobiyal aktivite içerisinde bulunurlar, kolay
bozulurlar. Bu etleri saklamak daha zordur, daha
güçtür. Bu etlerden üretilecek ürünler daha fazla
sorun oluşturacaktır. Bu nedenle, hayvanların
taşınması, araçlardaki konfor özelliklerinin
sağlanması, bekleme yerlerinde hayvanlara gerekli ihtimamın gösterilmesi, hayvanların bekleme
yerlerindeki yem ve su ihtiyaçlarının karşılanması, çok sıcak veya çok soğuk ortamlarda
nakliye işlemlerinin yapılmaması ve kesim günü
hayvana eziyet edilmemesi gibi bütün çevresel
koşullara dikkat edilmesi gerekir. Bu hem refah
açısından önemli bir husustur ve bu bizim görevimizdir, ürün açısından da koyu renkli karkas et
üretmemek açısından da bu konuya özellikle
dikkat edilmelidir."
Yorgun hayvanların kesilmemesi gerektiğini
de bildiren Prof. Dr. Uğur, şu bilgileri verdi:
"Bunun da et kalitesine etkisi var. Çünkü
yorgun hayvanı kestiğimizde kasın ete
dönüşmesinde problemler olur, kan yeterince
akmaz, et mikrobiyal aktiviteye daha fazla maruz
kalır ve dolayısıyla et genel olarak tüketicilerimizin beklediği beklentiyi karşılamaz. Hayvana
sabır göstermek gerekiyor. Kesim anında, kesimden önceki koşullarda ısrarcı olmamak lazım.
Hayvan huysuzlanabilir, stres altında olabilir.
Çünkü hayvanların davranışları da hayvandan
hayvana değişebiliyor. Onların da mizaçları farklı
olabiliyor. Bu ırktan ırka, cinsten cinse, cinsiyetten cinsiyete değişebiliyor. Hatta hayvanın o güne
kadar ki yetiştirme koşulları da bunu etkileyebilir.
O an hayvana sabır ve şefkat göstermek gerekiyor. Kısa mesafelerden gelen hayvanları birkaç
saat, uzun mesafelerden gelen hayvanları ise
sabah kesim yerlerinde olacak şekilde ayarlamamız gerekir. Sabah saatlerinde de uygun anlar-
Sağlıkta devletin kasasına halktan 3 milyar katkı
ANKARA- ZEYNEP AKYIL - Türk
Sağlık-Sen'in araştırmasına göre, 2013'te
vatandaşın cebinden 3 milyar 211 milyon
lira, "katkı payı ve reçete parası" olarak
Hazinenin kasasına girdi
Sendika, ilaçta 1 Ekim'de başlayacak
taban fiyat uygulaması öncesinde, vatandaşın sağlıkta ödediği katkı payları ile ilgili
araştırma gerçekleştirdi.
Araştırmaya göre, 2013'te muayene başına 5 lira katılım payının alındığı devlet ve
üniversite hastanelerinde, geçen yıl 330
milyon 2 bin muayene yapıldı.
Muayene başına 12 lira katılım payının
alındığı özel hastanelerde ise 2013'te 91
milyon 386 bin muayene gerçekleşti.
Bu şekilde toplam 421 milyon 388 bin
muayene yapıldı.
Araştırmada, "Tüm muayenelerin yaklaşık
yüzde 20'sinin katılım payı alınmaması
gereken durumlar" olduğu, yaklaşık 2 mil-
yar 197 milyon liranın vatandaşın cebinden
Hazineye katılım payı olarak gittiği vurgulandı.
Vatandaşın sağlıkta ödediği bir diğer
ücretin de 3 liralık reçete parası olduğu,
geçen yıl 338 milyon 21 bin reçete yazıldığı
belirtildi. Böylelikle reçete parası olarak
vatandaşın devlete bir yılda 1 milyar 14
milyon lira ödediği kaydedildi.
Araştırmada 2013 yılında toplamda vatandaşın cebinden 3 milyar 211 milyon liranın
katkı payı ve reçete parası olarak Hazinenin
kasasına girdiği bildirildi.
-''Cepten çıkan para sürekli artıyor''
Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder
Kahveci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlıkta vatandaşın ödediği katkı paylarının sistematik biçimde arttığını söyledi.
Kahveci, şu değerlendirmede bulundu:
''Sağlıkta muayene katkı payı, reçete
T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN
(Taşınmaz Mal Satış İhale İlanı)
Mülkiyeti Belediyemize ait aşağıda ilçesi, Mahallesi, ada/parsel numarası, muhammen bedeli, geçici teminatı yazılı taşınmaz 2886 sayılı
kanunun 36. maddesi gereğince, Kapalı Zarf usulü ile peşin bedelle mülkiyet satışı yapılacaktır.
1- İhale 16.10.2014 Hipodrom Caddesi No: 5’deki Belediye Hizmet binasının 18. katında bulunan ENCÜMEN salonunda toplanacak
Belediye ENCÜMENİ' nce yapılacak olan ihalede listedeki sıra takip edilecektir.
2- İhale suretiyle satışı yapılacak taşınmazın satış şartnamesi her gün çalışma saatleri içerisinde, Hipodrom Caddesi No: 5 Belediyemiz
hizmet binası 14.katında bulunan EMLAK ve İSTİMLAK DAİRESİ BAŞKANLIĞI Taşınmazlar Şube Müdürlüğünde görülebilir.
3- İhaleye iştirak edecek olanlar 500 TL karşılığında şartname almak zorundadırlar.
4- İhale için verilen teklif mektupları verildikten sonra geri alınamaz.
5- İhale için verilecek teklif mektubunda belirtilecek meblağ rakam ve yazı ile okunaklı bir şekilde (Silinti, kazıntı olmayacak) yazılacaktır.
6- Teklif mektuplarının en geç ihale günü saat 12.oo' ye kadar ihalenin yapılacağı adreste bulunan ENCÜMEN Başkanlığına (7. katta bulunan
Yazı işleri ve Kararlar Dairesi Başkanlığına) verilmesi şarttır. Bu saatten sonra verilecek teklif mektupları veya her hangi bir nedenle oluşacak
gecikmeler dikkate alınmaz.
7- Satış şartnamesinde belirtilen hususlarla taşınmaza ait dosyasındaki bilgileri ve tapudaki takyidatları alıcı aynen kabul etmiş sayılır.
İhalenin kesinleşmesinden sonra ihale uhdesinde kalanlar, Satış Şartnamesine aykırı bir talepte bulunamazlar.
8- Satıştan mütevellit bütün vergi, resmi harç, ilan giderleri, tapu harçları, alım satım giderleri, gibi ödenmesi gereken her türlü giderler
alıcıya ait olup, alıcı tarafından kanuni süresinde ödenecektir
9- İhale Komisyonu (ENCÜMEN) gerekçesini karar içeriğinde belirtmek koşulu ile ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. ENCÜMEN’ce
uygun görülerek karara bağlanan ihale kararı ise; İta Amiri’nin ONAY’ını takiben geçerlilik kazanacağı gibi, İta Amiri’nin ihaleyi fesh etmesi
halinde, iştirakçi idareye karşı herhangi bir hak iddiasında bulunamaz.
10- İş bu ihale ilanı genel bilgi mahiyetinde olup, satışta ihale şartnamesi hükümleri uygulanacaktır.
Sıra
No
1
İlçesi
Çankaya
Mahalle
Çayyolu
Ada/
Plan
Parsel Amacı Alanı (m2)
44058/1 KÇA 11,312.00
Hisse
(m2)
3471
da hayvanların kesimlerini yapmamız gerekir."
"Sağlıklı hayvan, sağlıklı ürün demektir"
diyen Uğur, vatandaşların ibadetlerini yerine
getirirken sağlıklı hayvanlar tercih etmelerinin de
çok önemli bir unsur olduğunu bildirdi.
Bunun için de özel organize edilmiş, altyapı
imkanları sağlanmış, hayvanların bakım ve
sağlıklarıyla ilgili tedbirlerin alındığı satış yerlerinden kurbanların alınmasını tavsiye eden Prof.
Dr. Feyzi Uğur, "Damızlık dişi hayvanlar
mümkünse kurbanlık olarak tercih edilmemeli.
Çünkü hayvancılığın temel fonksiyonu insanlarımızın sağlıklı ve kaliteli gıda üretimini sağlamaktır. Dolayısıyla hayvancılığı da korumak
gerekiyor, hayvancılığı sürdürülebilir kılmak
gerekiyor.” (AA)
Emsal
E:1.50
Muhammen
Bedel (TL)
7,809,750.00
Geçici
Teminat Bedeli (TL)
234,292.50
İhale
Saati
14:04
Ankara Büyükşehir Belediyesi İnternet Adresi www.ankara.bel.tr
Basın - 12675 (www.bik.gov.tr)
Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de
parası olarak başlayan ekstra ücretler sistematik şekilde artmaya devam ediyor.
Önce bazı tedaviler kapsam dışı bırakıldı.
Ekstra ücretler geldi. Daha sonra özel hastanelerin vatandaştan alacağı fark yüzde
30'lardan 200'e çıktı. Sonra üniversitelerde
de bu oran arttırıldı. Şimdi de SGK, taban
fiyat uygulamasına başlayarak vatandaşın
ilaca daha fazla para ödemesini getiriyor.
Yani sağlıkta sistematik bir şekilde vatandaşın cebinden çıkan para günden güne
artıyor.''
Sosyal devletin gereği olan ve vatandaşların yararlanmak için prim ödedikleri
bir sağlık sisteminde, sürekli olarak vatandaştan ekstra ücretler alınmasının yanlış
olduğunu vurgulayan Kahveci, bu türden bir
sağlık finansmanının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti. Kahveci,
''Vatandaş bu ekstra ücretlerden kurtarılmalıdır'' dedi. (AA)
Kurban eti, bekleyince
lezzet kazanıyor
KAYSERİ - MUSA ÖZYÜREK Nuh Naci Yazgan Üniversitesi
(NNYÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi
Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Neriman İnanç, kurban etinin
lezzet kalitesinin artırılması için bir
süre bekletilmesi gerektiğini bildirdi.
İnanç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birçok kişinin yanlış beslenme nedeniyle Kurban Bayramı'nı hastanelerde geçirmek zorunda kaldığını
ifade etti.
Kurban etinin sağlığı olumsuz
yönde etkilememesi için etin pişirilme
ve saklanma yöntemlerine dikkat
edilmesi gerektiğini belirten İnanç,
özellikle Anadolu'da kesilen hayvanın
etinden bir parça alınarak hemen pişirilip tüketilmeye başlandığını vurguladı.
Hayvanın kesiminde kasların kasılı
olmasından kaynaklanan 'rigor mortis'
adı verilen ölüm sertliği oluştuğunu,
bu sertliğin geçmesi için etin buz-
dolabına konmadan, parçalar halinde
güneş görmeyen serin yerlerde 5-6
saat bekletilmesi, ardından da 24 saat
buzdolabında soğuk ortamda kalması
gerektiğini dile getiren İnanç, aksi
takdirde etin hem pişirilmesi hem de
sindirilmesi konusunda ciddi sorunlar
yaşanabileceğini söyledi.
İnanç, etin bekledikçe lezzet
kazandığını vurgulayarak, "Et ne
kadar soğuk ortamda bekletilirse
yumuşama işlemi o kadar hızlı gerçekleşir ve içerisindeki aromatik lezzetler
ortaya çıkar. Bekletilmeden tüketilen
etin lezzeti olmaz. Ayrıca etin bekletilerek dinlendirilmesiyle sindirim sistemi rahatsızlıklarının da önüne
geçilmiş olur" diye konuştu.
İnanç, etlerin mümkün olduğunca
küçük parçalar halinde, bir kullanımlık olacak şekilde kuvvetli ve zayıf
aside, alkali ve yağlara dirençli streç
film (PVC) içerisinde saklanması
gerektiğine işaret etti. (AA)
dış dünya
3 Ekim 2014 Cuma
Rasmussen danışmanlık firması kuruyor
KOPENHAG - NATO Genel
Sekreterliği görevi dün itibarıyla
sona eren Anders Fogh
Rasmussen, Danimarka'da danışmanlık firması kuracağını açıkladı.
Eski genel sekreter,
'Rasmussen Global' adlı ajansın;
hükümetler, şirketler ve diğer
kurumlara stratejik tavsiyelerde
bulunacağını ifade etti.
Rasmussen, NATO'daki 5
yoğun yılın ardından, güç dengesinin sürekli değiştiği dünyada
müşterilerin yollarını bulmasına
yardım etmek istediğini belirtti.
AB'nin genişlemeden sorumlu yeni Komiseri Hahn:
"Türkiye
en önemli
ortağımız"
BRÜKSEL - Jean-Claude Juncker
başkanlığındaki yeni AB Komisyonu'nda
genişleme müzakerelerinden ve komşuluk
politikasından sorumlu üye olarak görev
almaya hazırlanan Johannes Hahn, AB'nin,
"en önemli ortağı" Türkiye ile katılım
müzakerelerini sürdürmek zorunda
olduğunu söyledi.
Yeni göreviyle ilgili Avrupa
Parlamentosu Dışişleri Komisyonu'nda
mülakata alınan Hahn, Türkiye karşıtı parlamenterlerin katılım müzakerelerinin durdurulmasına yönelik taleplerini reddetti.
Hahn, "Dinleyin, ben pragmatik biriyim. Türkiye açık arayla en önemli ortak.
AB ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi
100 milyar avro. Türkiye'de doğrudan
yabancı sermaye yatırımlarının dörtte üçü
Avrupa'dan gidiyor" dedi.
AB'yle geleceğe odaklı, makul ve
istikrarlı ilişkiler içinde bulunmasının
Türkiye'nin menfaatine olduğunu belirten
Hahn, yeni görevinde katılım müzakerelerinin ucunun açıklığı prensibine saygı
gösterdiğini ancak Türkiye'nin üyelik
müzakerelerini sürdürmek zorunda
olduğunu vurguladı.
Hahn, yakın geçmişte görüştüğü AB
Bakanı ve Başmüzakereci Volkan
Bozkır'ın katılım müzakerelerini canlandırmak için kendisine yeni bir strateji
sunduğunu ve bunu değerlendireceğini
söyledi. AB sürecinin Türkiye'de reformların çıpası ve sürükleyicisi olarak kalması
gerektiğini belirten Hahn, Türkiye'nin üyelik yolunda ilerleyebilmesi için reformları
sürdürmesi ve evrensel haklara bağlılığını
muhafaza etmesinin önem taşıdığını dile
getirdi.
Johannes Hahn, Türkiye ile AB arasın-
daki Gümrük Birliği'nin "hizmetler, kamu
alımları ve tarım ürünlerini kapsayacak
şekilde genişletilerek modernizasyonundan" yana olduğunu ifade etti.
Bazı parlamenterlerin Türkiye'nin
tutuklu gazeteci sayısı en yüksek ülkeler
arasında bulunduğu seklindeki eleştirilerini cevaplandıran Hahn, kimsenin düşünce
suçu kapsamında hapiste tutulmasının
kabul edilemeyeceğini, bu tür ihlaller
olduğunda meseleleri muhataplarıyla
görüşeceklerini ve sonuç alamazlarsa buna
nasıl tepki vereceklerini değerlendireceklerini söyledi.
Avusturyalı Komiser Hahn, katılım
müzakerelerinde "tamam ya da devam"
anlamına gelen üç faktörü hukukun üstünlüğü ve temel haklar, düzgün işleyen
demokrasi ve ekonomi olarak sıraladı.
(AA)
Fransa’da merkez sağda liderlik yarışı kızışıyor
PARİS - Fransa'da merkez sağdaki Halk Hareketi Birliği (UMP) içindeki liderlik yarışı, Nicolas
Sarkozy'nin adaylığını açıklamasının
ardından giderek kızışıyor.
UMP'den aday olması beklenen
eski başbakanlardan Alain Juppe, eski
cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın liderlik yarışında Sarkozy'yi değil, kendisini desteklediğini savundu.
Basına konuşan Juppe, geçen
hafta Chirac'ı evinde ziyaret ederek
45 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdiğini belirtirken, görüşmede
Chirac'ın, gelecek seçimlerde
cumhurbaşkanı adayı olmasını
desteklediğini ve bu konuda teşvik
ettiğini söyledi.
Jacques Chirac'ın eşi Bernadette
Chirac ise daha önce yaptığı açıkla-
mada, ''Juppe'yi soğuk ve itici bulduğunu'' belirterek Sarkozy'nin
adaylığını desteklediğini söylemişti.
Fransa'da cumhurbaşkanlığı
seçimleri 2017 yılında düzenlenecek.
UMP'deki cumhurbaşkanlığı aday
adayı yarışının, Sarkozy ve Juppe
arasında geçmesine kesin gözüyle
bakılırken, anketler iki siyasetçiye de
aynı oranda şans tanıyor. (AA)
Putin: İnternete
herhangi bir sınırlama
gündemimizde yok
MOSKOVA - Rusya Devlet Başkanı Vladimir
Putin, internette hukuki olmayan herhangi bir
kısıtlama yapılmayacağını, bunun hiçbir zaman
gündemlerinde olmadığını söyledi.
Rusya Güvenlik Konseyi’nde internet
üzerinde değerlendirmede bulunan Putin, “Basın
özgürlüğü, bilgi edinme ve onu yayma hakkı
demokratik devlet ve toplumun temel prensiplerinden. Buna sıkı bir şekilde uyulması gerekiyor.” dedi.
Dünya internet ağının kendi bölgelerinde kontrol edilmesi gibi bir planları olmadığını belirten
Putin, “İnternetin Rusya bölümünün istikrar ve
güvenliğinin garanti edilmesi önemli. Ben bir kez
daha interneti sınırlandırmak ya da kontrol altına
almak gibi bir niyetimiz olmadığını vurgulamak
istiyorum. İnternetin kamulaştırılması gibi çalışmalar da gündemimizde yok.”
garantisi verdi.
Terör, aşırıcılık, dini nefret
söylemleri, yabancı düşmanlığı
ve çocuk pornosu gibi alanlarda
propaganda yapılmasına gözlerini
kapamayacaklarını, yasal
çerçevede gerekli işlemlerin
yapılacağını ifade eden Putin,
“Biz insanlarımızı ve gençlerimizi korumak zorundayız. Terör,
aşırıcılık, yabancı düşmanlığı ve
dini nefret söylemlerinin propagandasının yapılmasına izin veremeyiz. Bazen dünya internet sistemi çocuk pornografisi içerebiliyor.” eleştirisi getirdi.
Narkotik ve intihar propagandalarının da internette yapılması-
na izin verilmemesinin önemine işaret eden Rus
lider, “Bir kez daha tekrarlıyorum: Bu tür
materyallere karşı küresel anlamda bir mücadele
var. Bu tür verilerin sağlayıcıları yargılanabilir ve
ceza alabilir. Bizim de bu şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Kimsenin bundan şüphesi olmamalı.” hatırlatmasında bulundu.
Bir kısım ülkelerin küresel bilgi ağındaki
etkinliği kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını da vurgulayan Putin, “Bazı ülkelerin bu
gücü sadece ekonomik çıkarlar için değil, askeri
hedefler için de ‘yumuşak-güç’ aracı olarak kullandığını görüyoruz.” dedi. Putin, Rus bilgi kaynaklarına yönelik son dönemde hacker
saldırılarının arttığına da dikkat çekti, yerel
teknoloji ve donanımlarla gerekli tedbirlerin alınmasını da istedi. (CHA)
11
Kabe'deki genişletme
çalışmaları 1 yılda
tamamlanacak
MEKKE - Kabe'nin çevresinde iki
yıl önce başlatılan tavaf alanlarını
genişletme çalışmaları devam ediyor.
Suudi Arabistan yönetiminin hac
kontenjanlarını yüzde 20 düşürmesine
neden olan çalışmalar dolayısıyla geçen
yıl daha çok yaşlı ve engellilerin kullanımına açılan tavaf alanından, bu yıl
tüm hacı adayları istifade edebiliyor.
Ancak yoğunluğun başladığı saatlerde
bu alanlar sadece tekerlekli sandalyeli
engelliler ile yaşlılara tahsis ediliyor.
Kapılarda bekleyen görevliler,
başkalarının geçişine izin vermiyor.
Kabe'nin çevresinde yükselen inşaat
iskelelerinde günün neredeyse her
saatinde hareketlilik göze çarpıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan alınan bilgiye göre, onlarca vincin
çevrelediği Kabe-i Muazzama'daki
inşaat 1 yıl içerisinde tamamlanacak,
ardından da yeni yapılan binalarla metaf
(tavaf alanı) arasına birkaç yıl önce
sökülen Osmanlı revaklarının bir kısmı
yeniden yerleştirilecek.
- Yoğunluk arttı
Öte yandan Kurban Bayramına 3
gün kala, Mekke-i Mükerreme
çevresinde yoğunluk arttı.
Özellikle vakit namazlarını
Kabe'de eda edebilmek için büyük
çaba harcayan onbinlerce hacı adayı,
saatler öncesinden Mescid-i Haram'a
geliyor. Bazı hacı adayları Kabe'nin
çevresindeki caddelerde namazlarını eda
ediyor.
İnsan yoğunluğu nedeniyle araç
trafiğinin aksadığı Mekke'de hacı adaylarının bir kısmı yürüyerek ya da motosikletlerle Kabe'ye ulaşmaya çalışıyor.
Normal koşullarda 10-20 riyal (yaklaşık
6-12 TL) ücret isteyen taksi ve motosiklet sürücüleri, müşterilerinden bayram
öncesi 50-70 (yaklaşık 30-42 TL) riyal
talep ediyor. (AA)
İran Cameron’dan
özür bekliyor
TAHRAN- İran Meclisi Milli
Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu,
İngiltere Başbakanı David
Cameron'un Birleşmiş Milletler (BM)
Genel Kurulu'nda İran hakkında
"kabul edilemez" ifadeler kullandığı
gerekçesiyle, Cameron İran'dan resmi
özür dilemeden, hükümetin İngiltere
ile ilişkileri geliştirmemesi
tavsiyesinde bulundu.
İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış
Politika Komisyonu tarafından yayımlanan bildiride, "Cameron, Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunda yaptığı
"İran karşıtı" konuşmasından dolayı
özür dileyene kadar İngiltere ile ilişkilerin geliştirilmesi uygun değildir"
ifadesi kullanıldı.
Bildiride, İngiltere'nin
Ortadoğu'daki sorunların kaynağı
olduğunun altı çizilerek, "İngiltere,
bölgede IŞİD gibi terör örgütlerini
destekleyerek Müslüman halklar
arasında mezhebi anlaşmazlıklar
çıkarıyor" vurgusu yapıldı.
Cameron, BM Genel Kurul toplantısındaki konuşmasında, "İran'ın terör
örgütlerine destek verdiği suçlamasında bulunmuş, nükleer program ve
kendi vatandaşlarına yönelik politikalarının da yanlış olduğunu ve
değişmesi gerektiğini" söylemişti.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani
ve Cameron, BM Genel Kurul toplantıları sırasında New York'ta sürpriz bir
görüşme gerçekleştirmişti. Görüşme,
iki ülke arasında 1979 yılından bu
yana yapılan en üst düzey görüşme
olarak kayıtlara geçmişti.
İran ve İngiltere'nin, 2011 yılından
bu yana kapalı olan büyükelçiliklerini
karşılıklı olarak yeniden açmak için
görüşmeler yaptıkları sırada alınan
kararın, iki ülke arasındaki yeni
sürece zarar vermesi bekleniyor.
(AA)
BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
1
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
2
3
4
5
6
7
8
9
10
haber
3 Ekim 2014 Cuma
MHP Genel Başkanı
Bahçeli,
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, TBMM
Başkanı Çiçek ve
Başbakan
Davutoğlu'nun
Başkanlık
Divanı'ndaki odada
görüşmesini eleştirdi.
Bahçeli, "Sezar gibi
odaya çekilmeleri
yakışıksız davranış.
Milletin asli unsuru
olmasam burayı terk
ederdim" dedi.
Fehmi KORU
[email protected]
[email protected]
12
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı
dinlerken düşündüklerim
Bahçeli’den eleştiri
TBMM - MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Başbakan
AhmetDavutoğlu'nun yeni yasama yılı resepsiyonunda TBMM Genel Kurulu Başkanlık Divanı
odasında görüşmesine tepki göstererek, "Sezar
gibi odaya çekilmeleri yakışıksız davranış.
Milletin asli unsuru olmasam burayı terk ederdim"
dedi.
Bahçeli, 24. Dönem 5. Yasama Yılı dolayısıyla
TBMM'de verilen resepsiyonda gazetecilerin
sorularını yanıtladı.
Çözüm sürecine ilişkin yeni adımlar atılabileceğine ilişkin açıklamaların hatırlatılması üzerine
Bahçeli, "Çözüm sürecini kabullenmediğimiz için
yeni adımlarını hiç düşünmüyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çözüm sürecini
ileriye taşıyacaklarına dair sözlerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Bahçeli, "Sayın
Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan olduğu dönemden
itibaren çözüm süreciyle ilgili her değerlendirmesini, her konuşmasını, aldığı her kararı
gözden geçirmesinde yarar var. Bunun başlangıç
tarihi 1 Ağustos 2009'dur. O günden bu yana ne
yapılmışsa gözden geçirmesinde ülkemiz açısından yarar vardır, kendisi açısından da çelişkilerden
kurtulma olur" ifadesini kullandı.
Bahçeli, çözüm sürecinin içeriği hakkında bilgileri olmadığı için sürecin neresinde olunduğunu
da bilmediklerini söyledi. (AA)
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş:
PYD'ye silahı neden Türkiye vermesin?
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, hükümetin IŞİD'e destek olmadığını, hem
Kobani'den hem Irak'ın diğer bölgelerinden IŞİD'in sökülüp atılması gerektiği yönündeki görüşünü ilettiğini belirtti.
Uzmanından kurban
kesmenin incelikleri
ANKARA - MERVE ÖZLEM ÇAKIR/SEVAL
ADIYAMAN - Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı
Yalçındağ, Türkiye'de tüketilen etin yaklaşık beşte birine
denk gelen 200 bin ton etin Kurban Bayramı'nda üretildiğini
ancak kesim ve parçalama hataları nedeniyle en az yüzde 5
kayıp oluştuğunu belirterek, "Bu kayıp Ankara, İstanbul ve
İzmir gibi illerin bir haftalık et ihtiyacını karşılayabilir" dedi.
Yalçındağ, karkas haldeki küçükbaş hayvanı kolay kesme
ve parçalamanın püf noktalarını Anadolu Ajansı ekibine
anlattı.
Yaklaşık 18 kilogramlık bir karkası 10 dakikada anlatım
eşliğinde parçalarına ayıran Yalçındağ, doğru olanın kurbanı
işin inceliklerini bilen bir uzmana kestirmek olduğunu söyledi. Kurbanını kendisi kesmek isteyen vatandaşlara dikkat
edilecek unsurlar konusunda bilgi veren Yalçındağ, kesimden
önceki geceden itibaren kurban edilecek hayvana yiyecek
verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ameliyata hazırlanan hasta gibi hayvana bir gece
öncesinde yemek verilmeyecek. Dolu mideyle hayvanın
kesilmesi bir eziyettir. En son akşam besleyeceğiz. Hem hayvana eziyet vermemiş oluruz hem de kesim işlemi daha kolay
yapılabilir. Kesmek
için öncelikle keskin
bir bıçağa ve ip
parçasına ihtiyacımız
var. Hayvanı
yatırdığımız zaman
bir ayağı serbest
kalacak şekilde üç
ayağını bağlayacağız. Daha sonra
kıbleye çevrilerek
alt kulak hizasından
üst kulak hizasına kadar bir defada keskin bir bıçakla
kesim işlemini gerçekleştireceğiz. Burada amaç boynunun
her iki taraftaki ana damarların kesilmesi, hayvanın
vücudundaki kanın bir an önce boşaltılması ve ölüm
olayının gerçekleşmesi."
Yalçındağ, kesim işlemi sonrası göğüs kısmına dolması
muhtemel olan kanın temizlenebilmesi için gerdana yukarıya
doğru bıçak batırılarak kanın akıtılması gerektiğini bildirdi.
Kesim bittikten sonra derinin hayvanın gövdesinden
kolay çıkarılması için bacak kısmından küçük bir kesi
açılarak buraya hortum takılması gerektiğini anlatan
Yalçındağ, buradan hava verilerek derinin etten kolayca
ayrılabileceğini söyledi. Bundan sonraki aşamada kurbanın iç
organlarının boşaltılması gerektiğini belirten Yalçındağ,
bunun için karın boşluğundan göğüs kısmının başlangıç noktasına kadar bir kesi atıldığını kaydetti. Kesi atarken bıçağın
dikey değil yatay kullanılması gerektiğini vurgulayan
Yalçındağ, böylece iç organların zarar görmeyeceğine işaret
etti.
Yalçındağ, kalan kısma karkas adı verildiğini belirterek,
şöyle devam etti: "Bundan sonra yapacağımız şey gövdenin
soğumasını beklemek. Karkası sıcakken parçalara ayırmak
hem zordur, hem de sıcak sıcak parçalara ayrıldığı zaman üst
üste koyduğumuzda etin bozulma olasılığı çok yüksektir. Etin
soğuyup soğumadığını elimizle kontrol edeceğiz, Elimizle
karkasın soğuduğuna kanaat getirdiğimizde parçalamaya
başlayabiliriz. Aslında eti parçalama işlemini bir uzmana yaptırmak en doğrusu. Parçalama sırasında bir kancaya astığınız
karkasa bıçak yardımıyla döşünden kaburga kemiklerine
ulaşana kadar bir kesi atıyoruz. Satırla bu bölüm 2-3 hamlede
kesilebilir. Satırın olmadığı durumlarda göğüs kafesinin
göğüs kemiği ile birleştiği yerden bıçakla kesmemiz de
mümkün olur."
Parçaların birbirinin üzerine gelmeyecek şekilde temiz bir
tepsiye dizilerek soğuma işlemine devam edilmesi gerektiğini
vurgulayan Yalçındağ, "Karkasın döş kısmından etli kuru
fasulye, taze fasulye, güveç gibi yemekleri yapabilirsiniz. Ya
da kemiğinden ayırmak suretiyle kıyma çektirerek dolma
veya etli pide yapabilirsiniz. Daha sonraki işlem kürek
dediğimiz kısmın gövdeden ayrılması. Burada da 2 önemli
nokta var. Kürek kısmı gövdeden ayırırken pirzolanın bulunduğu yere zarar verilmemesi gerekiyor. İkincisi ise kürekte
bulunan lenf bezelerinin etten ayrılarak atılması gerekiyor. Bu
kısım tüketilmiyor. Kol kısmından kuşbaşı kesilebilir, incik
kısmını parçalatarak haşlama yapılabilir. İşlenen etler iyice
soğuduktan sonra buzdolabı poşetleri ile derin dondurucuda
saklanabilir" değerlendirmesinde bulundu. (AA)
TBMM - IŞİD'in Kobani'de katliam
yapmasına göz yumulmaması gerektiğinin altını çizen Demirtaş, şöyle
konuştu:
"Birlikte yaşamanın temellerini
yeniden güçlendirmek istiyoruz ve
çözüm süreci buna hizmet etsin diye
uğraşıyoruz. Silah yardımı yapılacaksa
neden Türkiye yapmasın? PYD'nin silah
yardımını Türkiye'den alması daha mantıklı değil mi? Bu, Türkiye-Kürt ilişkisi
açısından daha sağlıklı sonuçlar doğurmaz mı? Türkiye silah eğitimi de versin,
silah da versin. Aksi takdirde katliam
ortaya çıkarsa ya da IŞİD sınıra bayrağını
dikerse bu Türkiye için daha mı iyi olur?
Meclis'te gazetecilerle sohbet eden
Demirtaş, Başbakan Davutoğlu ile yaptıkları görüşmeye ilişkin soruları yanıtladı.
Davutoğlu'dan IŞİD'e destek verilmeyeceğini duymanın önemli olduğunu
dile getiren Demirtaş, Kobani'ye koridor
açılması konusunu görüşmediklerini
söyledi. Davutoğlu'nun Kobani'ye insani
yardım ulaşmasına hiçbir şeyin engel
olmayacağını ilettiğini anlatan Demirtaş,
"Kobani'nin IŞİD'in eline geçmesini arzulamadıklarını söyledi" dedi.
Türkiye'nin IŞİD'i desteklediği
algısını hükümetin değiştirmesi gerektiğine ilişkin görüşlerini paylaştıklarını
dile getiren Demirtaş, Davutoğlu'nun da
hükümetin, Kobani'nin IŞİD'in eline
geçmesini istediği tartışmasını hayretle
izlediğini söylediğini kaydetti. Demirtaş,
Davutoğlu'nun, "Tam tersine IŞİD'in
oradan temizlenmesi lazım. Uluslararası
koalisyonun, tezkerenin amaçlarından biri
budur. Hem Kobani etrafından hem
Irak'ın diğer bölgelerinden IŞİD'in
sökülüp atılması gerektiğini düşünüyoruz" dediğini belirtti.
Selahattin Demirtaş, Başbakan
Davutoğlu'nun, Suriye'nin kuzeyinde
uçuşa yasak bölge ilan edilmesi gerektiği
yönündeki tutumun gerekçesini, Şam
yönetiminin savaş uçaklarının belli bölgeye girmesinin engellenmesi olarak açıkladığını söyledi. (AA)
Çavuşoğlu: 200 bin insanı
öldürmüş rejim, IŞİD'den
daha mı az tehlikeli?
herkesin hemfikir olduğunu
söyledi. Suriye'de IŞİD'in boşalttığı köylerin rejim tarafından
doldurulduğunu ve rejimin de bu
bölgelerde insan öldürmeye
devam ettiğine dikkati çeken
Çavuşoğlu, "200 bin insani öldürmüş bir rejim IŞİD'den daha mı
az tehlikeli? İnsanları öldürme
bakımından birbirlerinden farkları
yok" dedi.
Çavuşoğlu, Suriye konusunda
BM'yi eleştirerek, "BM ne için
var? Güvenli bölge ve uçuşa
ANKARA - Dışişleri Bakanı Mevlüt
yasak bölge her açıdan şart" ifadelerini
Çavuşoğlu, Suriye'de Esed rejiminin zul- kullanırken, Türkiye'nin kendi güvenliğimünün devam ettiğini belirterek, "200
ni sağlamak için her türlü tedbiri alabin insanı öldürmüş bir rejim,IŞİD'den
cağını vurguladı.
daha mı az tehlikeli?" değerSuriye'de Özgür Suriye Ordusu'nun
lendirmesinde bulundu.
(ÖSO) varlığını hala devam ettirdiğini
Çavuşoğu, TRT Haber'de "3 Gün" adlı anımsatan Çavuşoğlu, "ÖSO, bir taraftan
programa katılarak gündeme ilişkin soru- rejim, bir taraftan IŞİD, bir taraftan
ları yanıtladı. Türkiye'nin Irak ve Suriye Hizbullah ve yabancı savaşçılarla
konusundaki tavsiyelerinin geçmişte
mücadele ediyor. Bu kadar çok güçle hala
dikkate alınmadığını belirten Çavuşoğlu, mücadele edebiliyorsa 'ÖSO var' demek"Başta ABD olmak üzere o zaman bunu
tir. ÖSO'nun desteklenmesi gerekiyor"
anlamayanlar, şimdi 'üzgünüz' diyorlar"
değerlendirmesinde bulundu.
dedi.
Türkiye'nin tehditlere karşı kendini
Suriye'de Esed rejimi devam ettikçe
koruması ve gerekli tedbirleri alması
kaos, zulüm, kan ve gözyaşının devam
gerektiğini belirten Çavuşoğlu, "Ülkemiz
edeceğini kaydeden Çavuşoğlu, bir an
ve milletimiz için bu tezkereyi
evvel IŞİD'in durdurulması konusunda
getiriyoruz" dedi.(AA)
NE yalan söyleyeyim, TBMM’nin yeni yasama yılının açılışında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmayı
dinleyene kadar “yeni Türkiye” ile “başkan gibi cumhurbaşkanı”
konularında bir o yana bir bu yana giden görüşlerim, konuşma
sonrasında değişti.
Kanaatim şu: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “başkan gibi
cumhurbaşkanı” konusunu ciddiye alıyor ve herkesin de ciddiye
almasını bekliyor...
Meclis açılışlarında cumhurbaşkanlarının yeni yasama yılı
vesilesiyle milletvekilleri önüne çıkıp görüş açıklaması bir
gelenek... Yeni seçilen cumhurbaşkanları, o geleneği, kendi
dönemlerinin nasıl olacağı konusunda ipuçları vermenin bir platformu olarak kullanmışlardır.
Turgut Özal sözgelimi; bayağı kargaşalı bir seçim ortamı sonrasında seçildiği Çankaya’da kavgalardan uzak bir dönem
geçirme arzusunu belli eden bir konuşmayla çıkmıştı milletvekilleri karşısına. Dahası, partiler arasında “hakem” konumunda olacağını açıkça ifade ettiğini de hatırlıyorum...
Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı
olarak ilk konuşmaları da iyi niyet beyanı olarak okunabiliyor
bugün; ardından meydana gelen gelişmeler o niyetlerle bağdaşmayan birer profil çizdirmiş olsa bile...
Abdullah Gül’ün milletvekilleri karşısına ilk kez cumhurbaşkanı sıfatıyla çıkışı hafızalarda herhalde tazedir; yedi yıl önce
yaşanmıştı olay çünkü... Çankaya’da bulunduğu süreyi sadece
anayasal görevi olan devletin kurumları arasındaki ahengi korumakla değil, aynı zamanda siyasetteki anormallikleri gidermeye
çalışmakla da değerlendireceğini çok açık bir dille aktarmıştı
Cumhurbaşkanı Gül...
Sözleri yanında hal ve tavrıyla da...
Dün, TBMM kürsüsünde, Tayyip Erdoğan kendisinin “halkın
oyuyla seçilmiş” ilk cumhurbaşkanı olduğunu birkaç kez vurguladı. Ancak o vurguyu yapmasaydı da, konuşmasını dinleyenler,
onunla yeni bir dönemin başladığını anlamakta zorlanmazlardı.
Yeni Cumhurbaşkanı “başkan gibi” davranacağını o kadar belli
etti ki..
Önemli olan şu: Muhalefet partilerine mensup milletvekilleri
kendisini ayakta selamladılar, konuşmasını sessizce dinlediler;
herhangi bir taşkınlık yaşanmadı.
İçinden geçtiğimiz sürecin nezaketine uygun bir açılış oldu
dünkü toplantı...
Nezaket önemli. Türkiye kendisinin dahli olmayan ciddi bir
tehditle karşı karşıya. Hem Irak sınırının hem de Suriye sınırının
ötesinde bütün dünyanın dikkatle izlediği önemli gelişmeler
yaşanıyor.
Irak ve Suriye topraklarında stratejik mevkileri eline geçirmiş
nevzuhur bir örgüt, IŞİD, Suruç’un hemen karşısındaki
Kobani’ye saldırıyor ve toplu kıyım yapabileceği beklentisini
yayıyor.
Kobani ile Suruç yalnızca birinden seslenilse diğerinde duyulacak yakınlıkta iki yerleşim merkezi değil, iki tarafta yaşayanlar
birbiriyle akraba da... Daha da önemlisi, ülkedeki iç savaşın
sonucu olarak kendi özyönetimlerini kurmuş olan Suriyeli
Kürtlerin IŞİD saldırısına uğraması Türkiye’de belli bir seviyeye
ulaşmış “barış süreci”ni de olumsuz etkileme istidadı taşıyor.
ABD ve koalisyon ortakları, IŞİD’e karşı oluşturdukları
cephede, Türkiye’nin de yer almasını arzuluyor ve bunu sağlamak için her yolu deniyor. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı
dinleyen ve onun bu yoldaki telkinlerini alan Meclis, bugün de,
gerekirse Suriye ve Irak’a askeri müdahaleyi veya müdahale için
gelebilecek yabancı askerleri Türkiye topraklarında konuşlandırmayı sağlayacak bir tezkereyi oylayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir gündem heyecanına sahip
bir ortamda konuşmuş oldu.
Konuşmayı Meclis’te dinlememiş olsaydım, “başkan gibi
cumhurbaşkanı” konusunun ne kadar ciddi olduğunu algılamakta
zorlanmaya devam edebilirdim.
IŞİD'e karşı
koalisyon çabaları…
WASHINGTON - ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Jen Psaki, ABD Başkanı Barack Obama'nın IŞİD'e karşı
küresel koalisyon için özel temsilcisi emekli General John
Allen ile Allen'ın yardımcılığını yapan ABD Dışişleri
Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Brett McGurk'ün IŞİD'e
karşı koalisyon çabaları kapsamında Türkiye'ye ziyarette
bulunacağını söyledi.
Psaki, günlük basın toplantısında Allen ve
McGurk'ün, IŞİD'e karşı koalisyon çabaları kapsamında, çeşitli bölgelere ilk kez kapsamlı ziyarette bulunacağı
ve seyahatte ülkelerin koalisyona katılımı ve askeri rollerin ötesinde ülkelerin koalisyon için ne tür çabalarda
bulunabileceğine odaklanacaklarını kaydetti.
Seyahatin durak noktalarının birinin de Musul
Başkonsolosluğu personelinin kurtarılması dolayısıyla
"çok önemli bir dönemden geçen" Türkiye olacağını
ifade eden Psaki, "Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip)
Erdoğan, bu hafta başında kamuoyu önünde koalisyona
daha fazla katılmaya yönelik isteklerini dile getirdi ve şu
anda parlamentoda tezkerenin oylaması olacak" dedi.
Psaki, Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki krizlerin
yarattığı dalgalanma etkisini hisseden birkaç ülkeden
biri olduğuna işaret ederek, "Dolayısıyla esaslı ortaklık
ve bu tartışmaların parçası bağlamında Türkiye, (Allen
ve McGurk'ün) bu ilk büyük seyahatinde ziyaret edeceği
önemli bir ülke" ifadesini kullandı.
Bir soru üzerine Allen ve McGurk'ün Türkiye'deki
temaslarında ele alacağı konulardan birinin IŞİD'e
yabancı savaşçı akışı olacağını dile getiren Psaki,
"Türkiye, ayrıca insani krizle alakalı da rol üstlenebillir.
Biliyorsunuz Suriyeli sığınmacıları kabul ettiler. IŞİD'in
meşruiyetinin ortadan kaldırılmasında görev üstlenebilirler. Türkiye birçok alanda rol oynayabilir. Şüphesiz,
yabancı savaşçıların akışı konusu, bunun yanında
teröristlerin finansmanı ve aşırılık ideolojisiyle mücadelenin yanı sıra (Türkiye'nin) askeri dahiliyetinin ne olacağı görüşülecektir" diye konuştu.
"Askeri dahiliyet noktasında İncirlik Üssü'nün Suriye
ve Irak topraklarına ölümcül saldırılar yapılması için
kullanılmasını mı istiyorsunuz?" sorusu üzerine Psaki,
"Parlamentoya gönderilen tezkere geniş bir dizi seçenekleri içeriyor. Türkiye'nin spesifik olarak hangi roller
üstlenebileceği konusunun görüşülmesini askeri
ekibimize ve General Allen ile Büyükelçi McGurk'e
bırakıyorum" dedi.
Psaki, görüşmelerde Türkiye'nin Suriye içinde uçuşa
yasak bölge oluşturulmasına yönelik teklifinin de ele
alınıp alınmayacağına yönelik soruyu da "Bu,
Türkiye'nin zaman zaman kamuoyunda belirttiği bir
husus. Aktif olarak değerlendirdiğimiz bir şey olduğunu
söylersek doğru olmaz ama onların ihtiyaçları ve istekleri
noktasında görüşme şüphesiz olacaktır" yanıtını verdi.
(AA)
TURİZM
3 Ekim 2014 Cuma
13
Bodrum, bayram
tatilcilerini bekliyor
Ege ve Akdeniz
mutfağı
kültürünün
harmanlandığı,
masmavi
denizi, bakir
koylarıyla
turistlerin
gözde
merkezlerinden
Bodrum,
Kurban
Bayramı'nda
gelecek tatilcileri bekliyor.
MUĞLA - MUSTAFA ÇİFTÇİ - ALİ BALLI Kumbahçe, Paşatarlası, Gümbet, Göltürkbükü,
Yalıkavak, Gümüşlük plajlarında güneş banyosu
imkanı sunan Bodrum'da oteller, yerli turistler için
hazırlanıyor. Bayram tatilini değerlendirmek isteyenleri Bodrum'a davet eden turizmciler, tatilcilere gündüzleri su jetiyle deniz turu, yürüyüş parkurlarında
trekking yapma ve güneşlenme imkanı sunuyor.
Mavi pencereli, beyaz boyalı otelleriyle gönüllerde
taht kuran ilçeye tatil için gelecek turistler için geceleri
de konser ve dans gösterileri düzenlenecek.
Bodrum Otelciler Derneği (BODER) Genel
Sekreteri Orhan Kavala, AA muhabirine yaptığı açıklamada, önce Halikarnassos, sonrasında Bodrum adını
alan ilçenin dar sokaklarında bulunan, duvarlara asılı
ahşap oymaları, süs kabakları, rüzgar gülleri, antika
eşyaları ve mumluklarıyla dikkati çeken otellerin
Kurban Bayramı tatilinde yerli turistlere ev sahipliği
yapacağını söyledi.
100 BİN YATAK KAPASİTESİ BULUNUYOR
Bayram tatilini geçirmek için ilçeye geleceklere
unutulmaz bir tatil yaşatmak için turizmcilerin seferber
olduğunu belirten Kavala, "Yaklaşık 100 bin yatak
kapasitesine sahip ilçemiz yerli ve yabancı çok sayıda
turistin uğrak noktası. Turizm sezonu, Kurban
Bayramı tatiliyle biraz daha uzadı. Birçok otel sahibi,
Kurban Bayramı tatili dolayısıyla otelini kapatmadı.
Yeni düzen lemeler yaparak yerli turisti beklemeye
başladı" dedi. (AA)
Amasra’da bayram yoğunluğu
BARTIN - Tarihi yapıları ve doğal
güzellikleriyle ünlü Bartın'ın Amasra
ilçesinde Kurban Bayramı öncesi otel ve
pansiyonların tamamı doldu.
Amasra Belediye Başkanı Emin
Timur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Helenistik döneminden Selçuklu ve
Osmanlı dönemlerine kadar çok sayıda
tarihi eserin bulunduğu ilçenin 3 bin yıllık tarihi geçmişiyle turistlerin ilgisini
çektiğini belirtti.
Resmi ve dini bayram tatillerinde
özellikle Ankara ve çevre illerden çok
sayıda ziyaretçi ağırladıklarını anlatan
Timur, Ankara'nın en yakın sahili,
İstanbul'a yakınlığı ile büyükşehirlerdeki
insanların tercihi olan Amasra'nın her
bayram ciddi yoğunluk yaşadığını kaydetti.
Kurban Bayramı için 3 bin yatak kapasiteli otel ve pansiyonların tamamının
rezervasyonunun dolduğunu bildiren
Timur, "Her geçen yıl artan turist potan-
siyeli ile konaklama talebini karşılamak
için vatandaşların konutlarını kullanıyoruz. Halkımızın çoğu evlerini turistlere
açtı. Hatta bayram süresince ilçe halkının
yüzde 90'ının konutu pansiyon olarak
hizmet veriyor" dedi.
Timur, belediye olarak bayram tatili
için gerekli tedbirleri aldıklarını, bayram
süresince en az 50 bin turisti ağırlamayı
beklediklerini dile getirdi.
İlçede her mevsim günübirlik tatilci
ağırladıklarını, bunda balık ve salata ağırlıklı mutfak kültürünün etkili olduğuna
dikkati çeken Timur, şöyle konuştu:
"Kurban Bayramı ve tatil, balık
ziyareti için de bulunmaz bir fırsat.
Balıkçı lokantalarında misafirlerimiz en
taze çeşitlerle balık ziyafetini yapmış olacak. Yöremizin bağ ve bahçesinde yetişen
organik yeşilliklerle yapılan salatayı bu
ziyafete eklediğimizde Amasra, göz ve
gönüllerin yanında damak tadına da hitap
edecektir."(AA)
Hamidiye Tabyası’ndaki onarım çalışmaları sürüyor
ÇANAKKALE Çanakkale'de,
Barbaros
Mahallesi'nde bulunan
tarihi Hamidiye
Tabyası'ndaki
restorasyon çalışmaları devam ediyor.
AK Parti
Çanakkale Milletvekili
İsmail Kaşdemir,
tabyadaki incelemeleri
sırasında gazetecilere
yaptığı açıklamada,
son dönemde
buralarının terk
edildiğini, metruk
halde bırakıldığını
söyledi.
Kültür ve Turizm
Bakanlığı'nın çalışmalarıyla, Çanakkale
kamuoyunun desteği
ve beklentisiyle
tabyalarda restorasyon çalışması
yapıldığını ifade eden Kaşdemir,
"Hamidiye Tabyaları, belki de
Çanakkale'nin cazibe merkezi
olacak. Prestij projelerinden bir
tanesi. Bugüne kadar çok önemli
çalışmalar yapılmış. 10 bonetteki hemen hemen çalışmalar
tamamlanmış durumda. Altyapı
ve meydan düzenlemeleri
yapılıyor. Bu projenin kentin
ediyoruz. Bu Ankara
ve Çanakkale'nin
beraber ve ne kadar
güçlü projeler ortaya
koyabileceğinin
göstergesidir. İnşallah
bittiği zaman da ki;
18 Mart 2015 tarihinde tam olarak
olmasa da yüzde 90
bitmiş durumunda
olacak; 2015 yılında
Çanakkale'nin hizmetine sunmayı
düşünüyoruz.
25 trilyonluk bu
proje, Çanakkale'nin
geleceğine çok büyük
katkı verecektir."
AK Parti olarak
memleketin geleceğine imza atmaya
devam edeceklerini
aktaran Kaşdemir,
turizmine çok büyük katkısı ola- misafirlerimizi çok rahat şekilde
"Yapmış olduğumuz tamamen
cak" dedi.
gurur ve rahatla gezdireceğiz.
eser,
hizmet
siyasetidir.
Kaşdemir, bir taraftan Troia
Hamidiye Tabyaları,
Müzesi yükselirken diğer
Çanakkale'nin yüz akı olacaktır. Eserlerimizle ve hizmetlerimizle
taraftan Hamidiye
Bu konuda emeği geçenlere çok kalıcı olmak istiyoruz. 2015,
Çanakkale için çok önemli bir
Tabyaları'ndaki çalışmaların son teşekkür ediyoruz. Özellikle
yıldır. 2015 yılına hazırlıklarımız
halini almaya başladığını vurgu- Çanakkale söz konusu olduğu
son hızla devam etmekte.
layarak, şöyle konuştu:
zaman her zaman desteğini
İnşallah bunun gibi hizmetlerle
"Burada hep beraber resim
arkamızda hissettiren
2015 sonrası da Çanakkale'yi
sergisini gezebileceğiz, bir
Cumhurbaşkanımıza, AK Parti
yazarın kitabını imzaladığı göre- hükümetlerine, Kültür ve Turizm güzel yarınlara taşımak
istiyoruz" diye konuştu. (AA)
bileceğiz veya buralarda oturup Bakanlığı'na çok teşekkür
14
YAŞAM-ÇEVRE
3 Ekim 2014 Cuma
ARA-SIRA
Türkiye'de doğuşta
beklenen yaşam
süresi, 76,3 yıl
olarak hesaplandı.
Doğuşta beklenen
yaşam süresi, erkeklerde 73,7 ve kadınlarda 79,4 yıla
karşılık geliyor.
Genel olarak kadınlar erkeklerden daha
uzun süre yaşarken,
doğuşta beklenen
yaşam süresi farkı
5,7 yılı buluyor.
Türkiye’de ortalama yaşam
süresi 76,3 olarak hesaplandı
ANKARA- Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK), "Hayat Tabloları, 2013" istatistiklerini
açıkladı.
Buna göre, Türkiye'de doğuşta beklenen
yaşam süresi 76,3 yıl olarak hesaplandı.
Doğuşta beklenen yaşam süresi, erkeklerde
73,7 ve kadınlarda 79,4 yıla karşılık geliyor.
Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre
yaşarken, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı
5,7 yılı buluyor.
Hayat tabloları, her yaştaki nüfusun ölümlülük olasılıklarını ve hayatta kalma sürelerini
ayrıntılı olarak açıklıyor. Demografik analizin en
eski araçlarından birisi olan hayat tabloları,
ölümlülük (mortalite) tabloları olarak da biliniyor.
Doğuşta beklenen yaşam süresi, ülkelerdeki
sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyelerini, yaşam
kalitesini ve ölümlülük seviyelerini ölçmekte kul-
lanılan çok önemli bir gösterge niteliği taşıyor.
Bu gösterge hayat tabloları yoluyla elde
edilebiliyor.Özel hayat tabloları ilk kez Türkiye ve
iller düzeyinde idari kayıtlara dayalı ve resmi
olarak üretildi.Doğuşta beklenen yaşam süresinin
en yüksek olduğu il 78,9 yıl ile Giresun, en düşük
olduğu il ise 72,1 yıl ile Erzurum olarak belirlendi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hayat
Tabloları 2013 istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, çalışma çağının başlangıcı olan 15
yaşındaki kişilerin ortalama kalan yaşam süresi
62,8 yıl olarak hesaplandı. Bu süre erkekler için
60,1, kadınlar için ise 65,8 yıla karşılık geliyor.
Türkiye genelinde, 50 yaşında olan bir kişinin
kalan yaşam süresi ortalama 29,2 yıl olarak belirlendi. Erkekler için bu süre 27 yıl iken, kadınlarda 31,8 yıla çıkıyor.
65 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi
ortalama 16,7 yıl olarak hesaplanıyor. Erkekler
için bu süre 14,9 yıl iken, kadınlarda 18,5 yılı
buluyor. Diğer bir ifade ile 65 yaşındaki kadınların erkeklerden ortalama 3,6 yıl daha fazla
yaşaması bekleniyor.
Doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek
olduğu il 78,9 yıl ile Giresun oldu. Rize ve
Yalova 78,7 yıl ile ikinci sırada yer alırken, 78,6
yıl ile Batman bu illeri takip etti. Yaşam süresinin
en düşük olduğu il ise 72,1 yıl ile Erzurum oldu.
Erzurum'u sırasıyla 73,2 yıl ile Mardin ve 73,3
yıl ile Van izledi.
Erkeklerde doğuşta beklenen yaşam süresinin
en yüksek olduğu il 76,3 yıl ile Karaman olarak
hesaplandı. Karaman'ı 76,2 yıl ile Yalova ve 76,1
yıl ile Batman takip etti. Kadınlarda ise doğuşta
beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il
82,2 yıl ile Giresun olarak belirlendi. Giresun'u
81,9 yıl ile Rize ve 81,5 yıl ile Tunceli izledi.
(AA)
Son yağışlar, Yalova’ya 1 aylık su sağladı
ISSN 1308-7622
YALOVA- Yeşil Körfez Su
Birliği Başkanı Ömer Nergiz,
Yalova'da hafta sonu etkili olan
yağışla kentin bir aylık su ihtiyacının
karşılandığını belirterek, "Ama bu da
tabii ki tedbir ve tasarruf amaçlı su
kesintilerinin devam etmeyeceği
anlamına gelmez" dedi.
Nergiz, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, hafta sonundaki yağmurun Gökçe Barajı'na biraz da olsa su
sağladığını ancak bunun yeterli
olmadığını söyledi. Kente yeteri derecede su verdiklerini dile getiren
Nergiz, şöyle konuştu:
"Yağmurdan ve derelerin de su
biriktirmesiyle bir aylık su ihtiyacımızı karşıladık diyebiliriz. Ama bu
da tabii ki tedbir ve tasarruf amaçlı su
kesintilerinin devam etmeyeceği
anlamına gelmez. Biz belediyelere
yeteri derecede su veriyoruz. Onlar da tedbir amaçlı
kesintileri yapıyorlar, yapmaları da lazım. Barajda
46 kotundan su alıyorduk. Şimdi bir aylık suyumuz
gelince 50 kotuna yaklaştık. Yaklaşık olarak 10-15
gün sonra Ortaburun göletinin baraja bağlanması
ile ilgili çalışmalar tamamlanacak. Yağmurlardan
dolayı orada 3 günlük bir ara verdik. Bayram üzeri
veya bayramdan sonra Ortaburun'dan su almaya
başlayacağız. Kurtköy isale hattı da yağmurlar
maya su vermektedir. Yağmur yağdı
bir aylık su geldi diye düşünürsek,
vatandaşlarımız da tasarruf ve tedbirlere devam etmezse yaklaşık 15
günde bu su biter. Yine bir yağmur
yağsın diye bekleriz. Bunu yapmamak için şu andan itibaren vatandaşlarımızın tasarruflara devam
etmesini rica ediyorum" ifadesini
kullandı.
Baraja bağlanan Kurtköy isale
hattının direkt arıtmaya bağlanılması
için çalışmaların yapıldığını anlatan
Nergiz, şöyle dedi:
"Kurtköy isale hattından gelen
suyu baraja düşmeden direkt arıtmaya düşmesini sağlayacağız.
Geçen sene yaşadığımız kuraklığın
aynısını yaşarsak hükümetin almış
olduğu tedbirler olan, Kurtköy isale
hattının baraja bağlanması ve kuyudolayısıyla debisi yükseldi. Bu derenin baraja
lar sayesinde barajımız yüzde 100'lük dolulukta
bağlanması hükümetimizin projesiydi ve isabetli de olacak. Geçen sene yüzde 50 doluluktaydı. Yani
oldu. Buradaki su kış aylarında daha çok artıyor.
aynı kuraklık devam etsin, alınan tedbir ve yapılan
Geçen seneyle kıyasladığımızda Yalova'nın su
çalışmalar sayesinde kuraklık çekmeyiz. Tabii ki
ihtiyacının bir çoğunun Kurtköy deresinden
burada belediyelere çok büyük iş düşüyor.
sağlanacağını tahmin ediyoruz."
Belediyeler şebekelerini ve altyapılarını komple
Nergiz, su kuyularının bağlantılarının bittiğini,
yenilemeliler. Bunlar yenilenmediği takdirde ileride
şu anda bütün kuyularından yararlandıklarını ifade yine aynı sorunlarla karşılaşacağız."
ederek, "Kadıköy beldesindeki su kuyuları da arıt(AA)
Yıl: 44
Sayı: 14992
3 Ekim 2014
Cuma
GÜNLÜK SİYASİ GAZETE
Yayın Sahibi
İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş.
Genel Yayın Yönetmeni
Ahmet TEKEŞ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Abdülmecit KOYUNSAĞAN
Haber Koordinatörü
Dursun ERKILIÇ
Yazı İşleri Müdürü
Ayşegül BALDEMİR
İstihbarat Şefleri
Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN
Görsel Yönetmen
Şebnem ÜNAL
Sayfa Editörleri
Yasemin AYDOĞDU - Emine ÖZCAN
İnternet Editörü
Alparslan OĞUZ
Haber Merkezi
İsmail Yıldız, Hakkı Murat SÖBÜTAY, Tülay CANPOLAT,
Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN
İdari Merkez
Macun Mah. 195. Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA
Yazı İşleri Tel: 397 91 40 (PBX) Fax: 397 41 54
[email protected]
Yayın Sahibi
Temsilcisi:
Yiğit YİĞİT
İstanbul Temsilciliği
Ankara Temsilciliği
Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad.
Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14
No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL
Ulus/ANKARA
Tel: (0212) 540 40 45
Tel: (0312) 310 35 53
Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş.
Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç)
Basıldığı Yer:
Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu
6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: 397 11 97
Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz.
www.yedigungazetesi.com.tr
Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez
YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir
Kızılırmak Deltası’nda
yeni kuş türü tespit edildi
SAMSUN - Bafra, 19 Mayıs ve
Alaçam ilçesi sınırları içinde yer alan
Kızılırmak Deltası'nda 2002 yılından
beri Ulusal Kuş Halkalama Programı
kapsamında yürütülen halkalama
çalışmaları sırasında ilk kez
kaydedilen "küçük yeşil ağaçkakan"
(picus canus) ile alandaki kuş türü
346'ya yükseldi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
(OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesinden
ornitolog (kuş bilimci) Dr. Arzu
Gürsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada Ulusal Kuş Halkalama
Programı kapsamında Kızılırmak
Deltası'nda ilk kez "küçük yeşil
ağaçkakan" kuşuna rastlandığını
söyledi.
Küçük yeşil ağaçkakan türünün
Kızılırmak Deltası ve Orta Karadeniz
Bölgesi'nde ilk kayıt olduğunu
belirten Gürsoy, şöyle konuştu:
"Bu tür Kutuplar, Avustralya,
Madagaskar ve okyanustaki birkaç
ada hariç dünyanın her yerinde
yaşıyor. Ülkemizde kuzey illerimizde
ve batı Anadolu'nun yüksek ormanlarında yaşıyor. Kırklareli, İstanbul,
Kocaeli, Bartın, Bolu Yedigöller
Gerede, Kastamonu Küre Dağları,
Karabük Yenice Ormanları, Sinop
Sarıkum, Rize Çamlıhemşin, Artvin
Yusufeli'nden daha önce görülmüş ve
kayıtları var ancak Kızılırmak
Deltası'nda bugüne kadar gözlemlenmeyen bir tür olan küçük yeşil
ağaçkakan ile tespit
ettiğimiz tür sayısı 346'ya
çıktı."
Gürsoy, Kızılırmak
Deltası'nın flora ve faunasıyla her geçen gün yeni
bir türü barındırdığını, bölgenin Türkiye'de kuş türü
bakımından en zengin alan
konumunda bulunduğunu
vurguladı.
(AA)
Nurullah AYDIN
[email protected]
DÜŞÜNCE-YAŞAM VE GÖREVLİLER
Her insan kendini, diğer insanları, toplumu ve dünyayı
değişik algılar.
Bazıları ise yetiştirildikleri karanlık düşünce atmosferlerinde insanımsı robot olmanın gereğine göre konuşur,
hareket ederler.
Farklı giyimli, farklı görüntülü, farklı dilde ve üslupta
konuşan, farklı düşünce ve yaşam biçimine davet edenleri
izlerken, insan, dünya da yeni bir canlı türü mü şekillendi,
şekilleniyor sorusunu sormadan edemiyor.
Silahla işgal edilemeyecek, edilse bile sonuç alınamayacak toplumlara yönelik, biraz uzun bir süreçte farklı yöntemler uygulanıyor. Çocukluktan başlayan ve ustalıkla yerleştirilen simge, sembol ve imajla oluşturulan zihinsel işgal,
toplumları milli ve manevi değerlerinden birikimlerinden
vazgeçiriyor. Kabul ettirilen yaşam tarzı, birçok sosyal
hastalık üretiyor.
İnsan karanlık bir düşünce içinde, insani değerler dışı
savaşla karşı karşıya.
Niçin karanlık?
Çünkü bu savaş gözleri kör ediyor, gerçekleri göstermiyor.
Gösterilen boş hayallerle insan, zaman tüketiyor. Düşmanın
kim olduğunu, nerede olduğunu göremiyor. Hangi silahla,
nasıl ve nereden saldırıldığını da bilemiyor. Doğrudan beynine saldırıyorlar. Beş duyusunu ve zihnini gizlice ele
geçiriyorlar. Algıyı oluşturan iletişim kaynakları elden
gidiyor, öylece bakıyorlar. Sonuçta algı giderek değişiyor.
İnsanı insan yapan değerler elden giderken, beyne ve
algıya bunun özgürlük, demokrasi, zenginlik olduğu yazılıyor. Özgürlük maskesiyle bütün yaşam kaynakları ve özgürlük
alanları bir bir elden giderken, beyni uyuşturulmuş seyrediyor. Akıl tutulması işte bu! Her çeşit göz boyama ve aldatma
sonucu dostu düşman, düşmanı da dost görmeye başlıyor. Bu
karanlık savaş, insanı kendisinden bile şüpheye düşürüyor.
Toplumsal paranoya ve şizofreni olmaya zorlanıyor. Bundan
daha karanlık savaş olur mu?
Bu karanlık savaşın hedefi; derin aklı ve beyni önce dağıtmak, sonra kendi gayesine uygun olarak yeniden oluşturmak.
Bunun için de öncelikle aydın, sanatçı, toplum önderleri ve
bilimadamlarının beynine küresel şifreler koyarak yeni
beyinler devşiriyor.
Bu yüzyılda bu sistem fabrika gibi çalışıyor ve geleceğin
karar vericilerini yetiştiriyor. Stratejik yerlerin bu beyinlerle
sessiz ve derinden ele geçirilmesi, her çeşit işgalden daha
kolay ve etkili bir yöntem. Bu karanlık akıl oyunuyla belirlenen ise yaşam tarzı oluyor.
Bilinçaltına gönderilen sinyallerle; beyinler yıkanıyor,
geleceğin küresel robotları hazırlanıyor. İnsan ve toplumun
yaşam tarzını kurgulamanın en kestirme yolu budur.
Medya’da zihinsel işgalin her çeşidi kolayca görülebilir. Bu
yöntemin en etkili olduğu dönem ise çocukluk ve gençlik
dönemidir. Siyasi partiler, dernekler, vakıflar ise yeni
mabedlerdir.
Bu dönemde algılanması istenen nesneler, sevgi ve güven
sözcükleri içine gizlenerek reklamlar, çizgi filmler ve değişik
programlarla sunulur. Çünkü ilk algılanan nesneler anne baba
gibi vazgeçilmez olacaktır. Bu şekilde insanın zihinsel bariyerleri kolayca geçilerek sigaradan cep telefonuna, janjanlı
şeylerden kolalı içkilere kadar yaşam tarzına girmesi istenen
her şey, zihinlere kök hücre nakli gibi ekilir.
Beyinlere binlerce kere aşılanan hayata bağlar-bağlan hayata gibi şifre sözcüklerle ilişkilendirilen görüntü ve kurgular,
insanı hayata bağlayan vazgeçilmez nesneler olur. Onlarsız
hayat artık mümkün değildir. Tek yönlü eğitilmiş insanlar, bu
nesnelerin sağlığa veya insan hayatına zararlı olabileceğini
idrak edemez.
Bu nesnelerin zararlı olduğu idrak edilse bile iş işten geçer
ve bu alışkanlıklar hayatın parçası olur. Artık insanı yaşadığı
dünyaya bağlayan bu nesnelerdir ve bunlar olmadan yaşamak anlamsızdır. Bunların yan etki ve zararları bile unutulur,
bağımlılık benliği esir alır. Özgürlükler, sadece silahla yok
edilmiyor.
Beyinlerin bu şekilde programlanması, özgürlükler açısından endişe vericidir. Beyinlere sürekli aşılanan bu tehlikeden,
Selocanlarımızı yani, küresel robotlara dönüştürülmeye
çalışılan canları, nasıl koruyabiliriz, ne şekilde uyandırabiliriz.
TV ekranlarında sırıtan tipleri dikkatlice gözlemlendiğinde, robotomsu insan tiplerinin numunelerini görmek
mümkündür. Pişkinlikle yalan söyleyen, ama inananı olup
söz söyletilmeyen peşinden gidilen robotumsu insanlar.
Türkiye’de ve İslam ülkelerinde yaşananları bir de bu açıdan değerlendirsek, ne yapılması gerektiği, daha iyi anlaşılmaz mı?
Günün Sözü: Yaşam tarzını sinsice belirleyen
akıl oyununu idrak edemeyen milletlerin
yaşaması çok zordur.
Orduspor'da Erkan Sözeri dönemi
3 Ekim 2014 Cuma
ORDU - PTT 1. Lig'de
mücadele eden Orduspor,
teknik direktör Fikret
Yılmaz'dan boşalan teknik
direktörlük görevine
Erkan Sözeri'yi getirdi.
Mor beyazlı kulübün
internet sitesinde yer alan
açıklamada, takımın
teknik direktörlük görevi
için Erkan Sözeri ile
yeniden anlaşmaya
vardığını belirtildi.
Bugün Ordu'ya gelmesi
planlanan Sözeri'nin
takımıyla birlikte ilk
antrenmanına çıkacağı
kaydedilen açıklamada,
"Erkan Sözeri'ye tekrar
'hoş geldin' diyor,
görevinde başarılar diliyoruz" ifadesine yer verildi.
Erkan Sözeri, geçen
sezon Orduspor'da görev
almıştı. (AA)
Türkiye,
Sırbistan'a geçit
vermiyor
İSTANBUL - A Milli Kadın Basketbol
Takımı, Türkiye'nin evsahipliği yaptığı Dünya
Şampiyonası'nda çeyrek finalde eşleştiği
Sırbistan'a karşı üstünlüğüyle dikkati çekiyor.
Sırbistan ile 2003 yılından bu yana, tamamı
Avrupa Şampiyonalarında olmak üzere 3 resmi
maça çıkan "Potanın Perileri", hepsini kazanmasını bildi.
2013'te Fransa'da düzenlenen 34. Avrupa
Şampiyonası'nda rakibini 92-71 yenerek gümüş
madalyaya uzanan ay-yıldızlı ekip, 2005 ve 2009
Avrupa Şampiyonalarında da rakibine üstünlük
kurdu.
2005 yılında Türkiye'nin evsahipliğinde
gerçekleştirilen şampiyonada grubunda yer alan o
zamanki adıyla Sırbistan-Karadağ'ı 81-69 yenen
kadın milliler, 2009'da Letonya'daki şampiyonada
da yine aynı grupta yer aldığı Sırpları 65-55 ile
geçti. (AA)
UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Atletico Madrid'in Juventus'u
1-0 yendiği maçta attığı golle maçın adamı olan milli
futbolcu Arda Turan, “UEFA Şampiyonlar Ligi'nde sonuna
kadar gidebileceğimize inanıyorum” dedi.
İSTANBUL - Arda Turan, AA
muhabirine yaptığı açıklamada,
Atletico Madrid'in bu sezonki
hedeflerini anlattı. La Liga'da
şampiyon olmanın gerçekten de
çok zor olduğunu vurgulayan
milli futbolcu, "İmkan olursa, hem
ligde hem Kral Kupası'nda
şampiyonluğu yine de kovalayacağız. Ligde öncelikli olarak
Valencia ve Sevilla gibi rakipleri
geçerek gelecek yıl Şampiyonlar
Ligi'ne direkt katılmalıyız" diye
konuştu. Şampiyonlar Ligi'nde A
Grubu'nda averajla lider durumda bulunan takımının geçen
sezonki gibi finali hedeflediğinin
altını çizen Turan, "UEFA
Şampiyonlar Ligi'nde de sonuna
kadar gidebileceğimize inanıyorum. Büyük hayalleri çok telaffuz
etmeyen bir takımız çünkü bunu
pek sevmiyoruz. Maç maç ilerlemek bizim mantalitemiz"
ifadelerini kullandı.
Arda Turan, dördüncü sezonunu geçirdiği Atletico Madrid'de
kalmak için geçerli sebepleri
olduğunu belirterek, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Oturup düşündüğümde, bu
takımdan gitmek için kendime
geçerli bir sebep aradım ama
yok. Avrupa'nın en iyi takımlarından birisi olduk. Kimle oynarsak
oynayalım, 'Atletico Madrid bu
maçın favorisi değil veya bu
maçı kazanamaz' diyemez. Bu
hale geldik. Atletico, dünyanın
her yerinde her maçı kazanabilecek en özel takımlar arasına
girdi."
Atletico Madrid'in oyun sisteminin eleştirilmesine ilişkin de
açıklamalarda bulunan 27 yaşındaki futbolcu, "Belki topa çok
fazla sahip olmuyoruz ya da
göze çok hoş gelen hareketler
yapmıyoruz ama kendimize ait
bir sistemimiz, bir kültürümüz var
ve bunu devam ettiriyoruz. Ben
de bu takımın önemli bir
parçasıyım. Madrid'de, Atletico
Madrid ailesinde mutluyum.
Buradan ayrılmam için bir sebep
yok" diye konuştu.
Milli futbolcu, Atletico Madrid'i
"her top, her saniye için hep
beraber savaşan, egolarını yenmiş, kötü niyeti olmayan insanlardan kurulu bir takım" olarak
tanımlayarak, "Her şeyin özünde
yetenekli oyuncular var ve bunun
üzerine fizik gücü, beraberlik ve
arkadaşlık da eklenince başarı
geliyor" dedi.
Son şampiyon yine
"kupa" peşinde
Sneijder'den "Kırmızı Şeytanlar"a ret
Galatasaray'ın
Hollandalı yıldızı
Wesley Sneijder,
Manchester
United'tan teklif
almasına rağmen
sarı-kırmızılı
kulüple bu sezon
UEFA
Şampiyonlar
Ligi'nde yer
almak amacıyla
bunu reddettiğini
söyledi.
İZMİR - Basketbolda geçen sezon Türkiye
Kupası'nı ilk kez müzesine götüren Pınar
Karşıyaka'nın başantrenörü Ufuk Sarıca, "Bu
seneki hedeflerimizin arasında kupada yine final
oynamak var" dedi. Sarıca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sezona Samsun'da oynayacakları
Türkiye Kupası maçlarıyla başlayacaklarını
belirterek, gruptaki 4 takımdan 2'sinin kupada
yoluna devam edeceğini hatırlattı. Geçen sene
yakaladıkları başarıyla bu yıl daha büyük bir
sorumluluk üstlendiklerini bildiren Sarıca, şöyle
konuştu:
"Bu seneki hedeflerimizin arasında kupada
yine final oynamak var. Eleme maçlarını kayıpsız
geçmek istiyoruz. Geçen seneki gruba benzer bir
eşleşme var. Banvit ve Trabzonspor Medical Park
iyi kadrolar kurdular.” (AA)
Türk basketbolseverler
ÇOK ŞANSLI
İSTANBUL - İngiliz basınına
konuşan Hollandalı yıldız,
Manchester United Teknik
Direktörü Louis van Gaal'in çok
akıllı ve deneyimli bir teknik
adam olduğunu ve Manchester
United'ın yaz transfer döneminde
kendisiyle ilgilendiği ifade etti.
Manchester United'tan teklif
gelmesinin kendisi için gurur
verici bir durum olduğunu,
kulübü reddettiğini kaydeden
Sneijder, "Yine de Türkiye'de
son derece mutluyum ve
Şampiyonlar Ligi'nde oynamama
düşüncesi çok zordu" ifadelerini
kullandı.
Haberde, Manchester
United'ın Sneijder için 16 milyon
sterlinlik bir bütçe hazırlamasına
rağmen Hollandalı yıldızın
İngiltere'de oynamaya istekli
olmaması nedeniyle bu transferin
gerçekleşmediği de vurgulandı.
İSTANBUL - Rusya'nın ünlü basketbol takımı
CSKA Moskova'nın başantrenörü Dimitris Itoudis,
Türkiye Basketbol Ligi'ni Avrupa'nın en iyi ligi
olduğunu söyledi.
Geçen hafta düzenlenen Uluslararası Gloria Cup
Basketbol Turnuvası için İstanbul'da bulunan Itoudis,
AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Geride bıraktığımız sezon Türkiye'de Banvit'i
çalıştıran Yunan antrenör, bu sezon Zeljko Obradovic
yönetimindeki Fenerbahçe Ülker ile Dusan Ivkovic'in
başantrenörlüğüne geldiği Anadolu Efes arasında ilginç
bir rekabet yaşanacağını ifade etti.
(AA)
3 Ekim 2014 Cuma
Mekke’deki gökdelenlere
tepki yağdı
ANKARA - DUYGU CAN Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nusret Çam,
Mekke'deki gökdelen tartışmalarına
ilişkin, "İnsanların çok fazla lüzumsuz
yere gösteriş için yüksek binalar yapması Kur'an-ı Kerim'deki ayetlere
aykırıdır. Buna rağmen böyle bir şey
yapmak dine de İslami nezakete de
irfana ve kültüre de sığmaz" dedi.
Çam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mekke'de her yıl sayı ve yükseklik bakımından artış gösteren
gökdelenleri eleştirdi.
Bu gökdelenlerin gökleri değil,
insanın kalbini deldiğini dile getiren
Çam, "Orası kutsal bir mekandır. Bu
gökdelenler sanki kutsala karşı bir
başkaldırı ve meydan okumadır.
Kur'an-ı Kerim'de de ayet vardır.
Kabe'nin uzak mesafeden gözükmesi
gerekir. Kapatılmaması gerekir"
ifadesini kullandı.
Çam, buna rağmen kapatılmasının
en azından İslam nezaketine uymayacağını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Gelişmiş bütün ülkelerde hangi
dine ait olursa olsun bütün tarihi eserler birinci derecede önceliklidir ve
onları maddi ve manevi olarak gölgeleyecek bina yapılmaz. Dolayısıyla
böyle bir şey nezaketsizliktir,
medeniyetten uzak olmak demektir.
Tarihe saygısızlıktır. Kutsal değeri
olmasa bile tarihe saygı bakımından
Kabe'nin konumunun saygıyla korunması gerekiyor."
-"Kur'an-ı Kerim'de de hoş
görülmüyor"
"Bu insan egosunun, kutsalı ve kutsal değerleri yerle yeksan etmesi
demektir" diyen Çam, şunları kaydetti:
"Kur'an-ı Kerim'de de zaten hoş
görülmüyor. İnsanların çok fazla
lüzumsuz yere gösteriş için yüksek
binalar yapması Kur'an-ı Kerim'deki
ayetlere aykırıdır. Buna rağmen böyle
bir şey yapmak dine de İslami nezakete
de irfana ve kültüre de sığmaz."
-"İhtiyaç varsa yakın bir yere yeni
bir şehir oluşturulur"
Çam, konaklama ihtiyacını karşılamak amacıyla farklı alternatiflerin
bulunabileceğine de dikkati çekti.
Mekke'nin diğer tarafında bulunan
dağın arkasında yeni bir şehir oluşturabileceğini kaydeden Çam, ihtiyaçlar
doğrultusunda burada yeni faaliyetlerin
yürütülebileceğini anlattı.
-Firavun kazığı benzetmesi
Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları
Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Mehmet Özdemir de Mekke'de
Tom ve Jerry, “IRKÇI”
unsurlar içeriyormuş!..
ANKARA - Çizgi film serisi Tom ve Jerry'nin, "ırkçı önyargı"
ibaresi ile yayınlandığı bildirildi.
BBC'nin haberine göre, Amazon internet sitesinin video yayını yapan "Amazon
Prime Instant Video" sitesi, bazıları 70 yıl
önce yapılmış Tom ve Jerry çizgi filmlerini,
"ırkçı" unsurlar içerdiği
konusunda yasal bir
uyarıyla yayınlıyor.
Çizgi filmi
seyretmek isteyen
birisi siteye
girdiğinde, "Tom ve
Jerry filmi, bir zamanlar Amerikan
toplumunda sıkça
karşılaşılan etnik ve
ırkçı önyargılar
içerebilir. Bu
önyargılar
o zaman
yanlıştı,
şimdi de
yanlış"
ibaresiyle
karşılaşıyor.
Çizgi filmin
eski bölümlerinde
siyahi bir
hizmetçinin yer
almasının, verilen uyarı için
bir örnek teşkil
ettiği belirtiliyor.
(AA)
Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
İslam Tarihi ve
Sanatları Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Nusret Çam,
Mekke'de her yıl sayı
ve yükseklik bakımından artış gösteren
gökdelenleri eleştirdi.
yükselen gökdelenleri fecaat
olarak nitelendirdi.
Hazreti Muhammed'in hayatının önemli bir kısmını
geçirdiği şehrin tanınamaz hale
getirildiğini savunan Özdemir,
"Peygamber Efendimizin yürüdüğü,
çıktığı dağlar, vadiler, yollar bugün
bunların hiçbirisi yok. Dozerlerle,
greyderlerle vadiler, dağlar tamamen
altüst edilmiş vaziyette. Kur'an-ı
Kerim'de firavun kazığı geçer. Göğe
doğru yükseltilen binalar için kullanılan bir sembolik ifadedir. Bugün
tam da yapılan bu. İslam'ın bu en kutsal mekanı üzerinde maalesef bugün
gökdelen yükselmekte ve Mekke tarihsizleştirilmektedir" görüşünü dile getirdi.
-"Bütün Müslümanlar müşterek
tavır geliştirmeli"
"Bu bir medeniyetin modern kazıklarla çökertilmesidir veya mezar taşı
dikilmesidir" değerlendirmesinde bulunan Özdemir, bütün Müslümanların
konuyu dikkatle değerlendirip,
müşterek tavır geliştirmeleri gerektiğini aktardı. Özdemir, Mekke ve
Medine'nin İslam'ın iki kutsal mekanı
ve Müslümanların göz bebeği olduğuna
işaret ederek, sadece Mekke'de değil,
Medine'de de aynı manzaranın söz
konusu olduğunu kaydetti. (AA)
BU DİNAZOR 150
milyon
yaşında
KOPENHAG- Kopenhag Doğa
Tarihi Müzesi, yaklaşık 150 milyon yıllık dinozor kalıntılarını, sergilemeye
başladı.
ABD'de 2010 yılında babalarıyla
kazı yapan iki Alman çocuk tarafından
bulunduğu belirtilen Diplodocus Longus
türü dinozora ait kalıntılar,
Danimarkalılar tarafından 2013'te
Londra'da yapılan açık artırmada satın
alındı.
Bir aile fonunun 4,3 milyon
Danimarka Kronu bağışlayarak aldırdığı
iskelet, 15 Eylül'de başkent
Kopenhag'daki Doğa Tarihi Müzesi'ne
getirildi. Uzmanlar tarafından iskeleti
ayağa kaldırılarak orijinal duruşunda
sabitlenen ve "Misty" adı verilen 17
metre boyundaki dinozor, ziyaretlere
açıldı.
Ziyaretçi akınına uğrayan dinozor
iskeleti, özellikle çocukların ilgi odağı
oldu. Yetkililer, dinozorun bundan sonra
aynı yerde uzun süre sergileneceğini
bildirdi.
Doğa Tarihi Müzesi, dünyada
türünün tek örneği ve daha önce
sergilenmemiş olan Danimarka örümceği, nesli tükenmiş ve dünyadaki iki
örnekten biri olan dodo kuşu kafatasının
da aralarında bulunduğu çok sayıda
nadide parçayı bünyesinde barındırıyor.
(AA)
Festivale “KUŞDİLİ” ile davet
GİRESUN (AA) - Giresun'un Çanakçı
ilçesine bağlı Kuşköy sakinleri, Kuşdili
Festivali için ıslıkla haberleşme yöntemiyle
çağrı yaptı.
Kuşköy sakinleri, 5 Ekim'de yapılacak
geleneksel Kuşdili Festivali için ilçedeki
Atatürk Meydanı'nda toplanarak, vatandaşları festivale davet etti.
Kuşdilini Tanıtma Kültür ve Turizm
Derneği Başkanı Şeref Köçek, yaptığı açıklamada, 3 Ağustos'ta yapmayı planladıkları
festivali İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları
nedeniyle iptal ettiklerini hatırlattı.
Ateşkesin sağlanması üzerine festivali
gerçekleştirme kararı aldıklarını dile getiren
Köçek, şunları kaydetti:
"Kuşdili Festivali Türkiye'de ve dünyada
başka bir yerde yapılmaz. Festival
Kuşköy'de 1997 yılından beri yapılmaktadır.
Bu yıl festivali 5 Ekim pazar günü yani
bayramın ikinci günü yapacağız. Tüm
halkımızı festivale davet ettik. Türkiye'yi
festivale bekliyoruz. Bunun yanında
Japonya'dan, Yunanistan'dan, Güney
Kore'den gelecek misafirlerimiz de var.
Ayrıca Gümrük ve Ticaret Bakanımız
Nurettin Canikli'yi de davet ettik."
- "Kuşdili teknolojiye yenilmedi"
Köçek, kuşdilinin ortaya çıkmasının
amacının haberleşme olduğunu ifade ederek,
"Eskiden 3 kilometre ötedeki insanlara 'yarın
bana fındık toplamaya gel, çay kesmeye gel'
gibi haberleşme arayışı içerisine girmişler ve
kuşdilini bulmuşlardır. Yöremizdeki insanlar
daha uzaktaki tanıdıklarıyla anlaşabilmek
için kuşdilini ortaya çıkarmışlardır" dedi.
Kuşdilinin doğallığını kaybetmediğine
dikkati çeken Köçek, "Kuşdilinin alternatifi
yoktur. Kuşdili teknolojiye yenilmedi.
Bugün Kuşköy'de kuşdili halen kullanılmaktadır" diye konuştu.