2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu

2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
1
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
Değerli Yatırımcılar,
2014 yılı finansal piyasalar açısından çok hareketli geçti. Makro-ekonomik gelişmelerin
piyasalar üzerindeki etkileri ile çoğu finansal varlıkta tarihi seviyelere ulaşılırken, çoğu
finansal varlıklarda ise dip bölgelere doğru yeni hamleler gerçekleşti. Yıl içerisinde oluşan
sert hareketler ve bu hareketlere kayıtsız kalamayan Forex katılımcıları, uygun işlem
stratejileriyle piyasada yer almak istedi. Kimi yatırımcı 2014 yılını pozitif bir getiride
kapatırken, kimi yatırımcı ise bu yılı negatif kapatmanın üzüntüsü içerisindedir.
İşlem performansını incelediğinizde aşağıda yer verdiğimiz hatalardan hangilerini
yaptınız?

Ne zaman Stop Loss kullansam zarar elde ediyorum düşüncesinden dolayı Stop
Loss yani Zararı Durdur seviyesi kullanmıyorum,

Hangi seviyeyi kar noktası olarak düşünmediğimden dolayı Take Profit yani Karı Al
seviyesi belirlemeye ihtiyaç duymuyorum,

Gün içerisinde çok fazla dalgalanma olduğundan dolayı trende göre değil, harekete
göre pozisyon alıyorum,

Zararlı pozisyonlarda çok uzun süre bekliyorum ancak Karlı pozisyonlarımı uzun
bir süre elde tutmuyorum,

Çok yükseldiğini görünce SATIYOR, çok düştüğünde görünce ALIYORUM,

Sermayemi doğru bir şekilde kullanmak için anaparanın %5’i ile işlem açma
senaryosunu dikkate almıyorum,

Sermaye miktarına uygun finansal varlıklarda işlem gerçekleştirmiyorum. Bunun
yerine hızlı bir şekilde kazanç elde edebileceğim finansal varlıklarda işlemler
gerçekleştiriyorum,

Eğitim için yeterli zaman ayırmamakla birlikte mümkün olabildiğince az ve öz
eğitimlerle kazanç elde etmeye çalışıyorum,

İndikatörlerin nasıl kullanıldığını psikolojik olarak anlamak ve back – test
gerçekleştirmek yerine, direk işlemler yaparak deneme - yanılmayı tercih
ediyorum,
Yukarıda maddeler halinde sizlerle paylaşmış olduğumuz açıklamalar, Forex piyasasında
yapılan hataların en önemlileri olarak kaydedilmiştir. “Hatalarımızın farkında olmak,
başarıya giden en önemli stratejidir” mantığı ile yeni yılda bu tür hatalara düşmemek için
piyasa bilincimizi daha da geliştirmeliyiz. Bu tutum, işlem stratejilerimizi pozitif bir şekilde
etkileyeceği gibi, 2015 yılının genel anlamda pozitif geçmesine katkı sağlayabilir.
Bu bağlamda da özellikle yukarıdaki hataları uygulayan işlemcilerin yeni yıla daha
hazırlıklı ve donanımlı girmesi gerekmektedir.
Kudret AYYILDIR
2
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
Giriş
Sayfa
Yatırımcılara Mesaj
2
2014 Yılında Hafızada Kalanlar
4-5
Temel Analiz
6 - 10
-
AVRUPA
ABD
ASYA PASİFİK
7-8
9
10
Ekonomik Takvim
11
Teknik Analiz
12 - 32
-
EURUSD
GBPUSD
USDJPY
USDTRY
EURTRY
ALTIN
GÜMÜŞ
HAM PETROL
DOĞALGAZ
BUĞDAY
PAMUK
DAX30
S&P500
13
16
18
19
21
22
25
26
27
28
29
30
31
İndikatörlerle Teknik Analiz
33
Hazırlayanlar
34
Risk Açıklaması
35
3
- 15
- 17
- 20
- 24
- 32
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
“2014 Yılında Hafızada Kalanlar”
2014 yılı küresel piyasalar için çok farklı faktörlerin izlendiği bir dönem olarak geride
kaldı. Ekonomik dinamiklerin yanında, jeopolitik gelişmelerin dikkatle takip edildiği
süreçler içerisinde iken, varlık fiyatları da geniş bir yelpazeye dağılan değişkenler ile yön
aradı. Bu faktörlerden birçoğu, yeni yılda da yatırım kararlarında etkili olmaya devam
edebilir. Uluslararası piyasalar için geçtiğimiz yılın hafızalara kazınan başlıklarını aşağıdaki
gibi özetleyebiliriz;
Jeopolitik Gerilim; geçtiğimiz yıl, maalesef
dünya üzerinde şiddet olaylarının artış
gösterdiği, toplumsal çatışmaların yaşandığı
bir sene oldu. Ukrayna’da patlak veren
gösteriler, ülkede iç karışıklığın çıkmasına
neden olurken, olaylar Rusya’nın Kırım’ı
ilhak etmesine kadar uzandı. İsrail’in Gazze
saldırıları, IŞİD isimli örgütün
Ortadoğu’daki ilerleyişi ve Hong Kong’daki
protesto gösterileri, piyasaların risk algısını
etkileyen faktörler olarak geride kaldı.
Referandumlar; 2014 yılı aynı zamanda,
dünyanın kritik referandumlara şahit olduğu bir
dönemdi diyebiliriz. Kırım halkının Rusya’ya
katılması ile sonuçlanan halk oylamasından,
İskoçya’nın bağımsızlık ve İsviçre’nin altın
rezervlerine ilişkin referandumlar gündemde yer
buldu. Her bir halk oylaması da ilgili olduğu
finansal araçlar üzerinde etkili olduğu diyebiliriz.
Dolar ve FED; Finansal piyasalarda yılın en çok
konuşulan gelişmelerinden birinin, ABD Merkez
Bankası’nın (FED) para politikası konusundaki
adımları ve Dolar’daki fiyat değişimlerinin
olduğunu ifade edebiliriz. Yıl içerisinde başkan
değişikliği yaşayan FED, parasal genişlemesini
yavaş adımlar ile sona erdirirken, Dolar’ın da
değer kazanan bir eğilim içerisinde olması dikkat
çekti.
4
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
ECB ve Para Politikası; Avrupa Merkez
Bankası’nın (ECB) 2014 içerisinde para
politikası tarafında attığı adımlar, yılın en
kritik gelişmeleri arsında değerlendirilebilir.
Politika faiz oranını rekor seviyeye çeken
ECB, negatif mevduat faiz oranı
uygulamasına geçen ilk önemli merkez
bankası oldu. ECB ayrıca, “TLRTO”
operasyonlarına ve teminatlı varlık
alımlarına da geride yıl içerisinde başlama
kararı aldı.
Petrol Fiyatları; yılın ortalarından itibaren
başlattığı düşüşünü daha sonra arz fazlası
dönemin devam edeceği yönündeki beklentiler
ile hızlandıran petrol fiyatları, 2014’e damgasını
vuran olaylar arasında üst sıralarda yer buldu.
OPEC’in, petrol fiyatlarındaki gerilemeye rağmen
üretim miktarını azaltmaması, emtianın fiyatında
aşağı yönlü hareketin ivmelenmesine neden
oldu. Birçok ülke düşük petrol fiyatlarından
faydalanırken, Rusya başta olmak üzere birçoğu
da zarar gören ekonomiler arasında yer aldı.
5
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
“TEMEL ANALİZ”
6
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
AVRUPA
Euro Bölgesi
2014, Euro Bölgesi için ekonomik anlamda belki de kayıp bir yıl olarak değerlendirilebilir.
Yunanistan krizinin su yüzüne çıktığı dönemlerdeki gibi parasal birliğe üye olan ülkelerin bütçe
açıkları, ya da temerrüde düşme ihtimalleri konuşulmasa da, Euro Bölgesi’ndeki ekonomik
aktivitelerin bir türlü canlanamaması en önemli sorun olarak öne çıktı. Avrupa Merkez Bankası’nın
(ECB) bu paralelde para politikasında attığı daha önce görülmemiş adımlar ise, henüz tam olarak
çalışmış gibi görünmüyor. Dolayısı ile ECB ve Başkanı Mario Draghi’nin açıklamaları, 2015’in ilk
çeyreğinde küresel piyasaların en çok takip edeceği gelişmeler arasında yer alıyor diyebiliriz.
“Draghi’yi zor bir ilk çeyrek bekliyor”
2015’in ilk üç ayı, Euro Bölgesi ve Avrupa kıtası için oldukça kritik geçecek gibi görünüyor. Özellikle
ortak para birimini kullanan ülkeler genelinde ekonomik aktivitelerin ivme kazanıp kazanamayacağı
merak edilen en büyük sorular arasında dikkat çekiyor. Ancak enflasyon oranının halen daha çok
düşük seviyelerde kalmaya devam etmesi, bu soruya olumlu bir cevap verebilmeyi zorlaştırıyor.
Bunu da ortak para birimi Euro’da baskı oluşturabilecek bir faktör olarak değerlendirebiliriz. Ancak
bu noktada ECB’nin teminatlı varlık alımlarının yanında, geniş kapsamlı bir devlet tahvili alımlarına
da başlama kararı alıp almayacağı önem taşıyor. Mario Draghi’nin bir Alman gazetesinde
yayımlanan röportajında, Euro Bölgesi’nde deflasyon riskinin göz ardı edilemeyeceğini ve ECB’nin
fiyat istikrarı görevini yerine getirememe ihtimalinin altı öncesine göre arttığını ifade ettiği görüldü.
Bu açıklamalar sonrasında piyasalarda para politikasının daha fazla genişlemesi yönünde beklentiler
artsa da, ECB’nin böyle bir adımı ne zaman atacağı asıl önemli faktör diyebiliriz. Bunun için ise ilk
çeyrekte 22 Ocak ve 5 Mart’taki ECB toplantıları dikkatle takip edilmeli. Piyasalarda, Banka’nın
atacağı adımları öngörebilmek adına özellikle Euro Bölgesi’nin enflasyon ve büyüme oranı rakamları
ile birlikte, parasal birliğin en büyük ekonomisine sahip olan Almanya’nın makro-ekonomik
göstergeleri yakından izlenecek diyebiliriz. Ayrıca geride kalan yıl ilk iki ayağı gerçekleştirilen
TLTRO’nun (Hedefli Uzun Vadeli Refinansman Operasyonu) 26 Şubat’ta yapılacak olan üçüncü
ihalesinin sonuçları da mercek altında yer alacak diyebiliriz. ECB’nin 2015 yılındaki TLTRO
operasyonlarına ilişkin takvime ulaşmak için tıklayınız.
Küresel piyasalar Euro Bölgesi’ne ait makro-ekonomik verilerin ilk çeyrekte olumsuz bir seyirde
sürmesi halinde ECB’nin para politikasını daha fazla genişletmek zorunda kalacağını düşünebilirler.
Bu paralelde kıtanın ortak par biriminde değer kayıpları hız kazanabilir. Diğer taraftan, rakamların
toparlanma eğilimi içerisinde olması ya da, Draghi ve ekibinin yeni adımlar için aceleci olmayan bir
tutum içerisinde olması, Euro’da yükselişleri destekleyebilir. Bu noktada özellikle Euro Bölgesi’nin
enflasyon oranı, ECB’nin para politikası toplantıları ve Draghi’nin açıklamalarının kritik önem
taşıdığını belirtebiliriz. Ayrıca, Rusya-Ukrayna tarafındaki gelişmeler ile birlikte, Yunanistan’da 25
Ocak’ta yapılması planlanan genel seçim sonuçları da önem taşıyor. Avrupa Birliği ve kurtarma
paketleri karşıtlığı ile bilinen Syriza partisinin seçimden güçlü çıkması, parasal birlik için oyun
planlarının değişmesine yol açabileceği için yine önemli bir faktör olarak değerlendirilmelidir.
Dolayısı ile Euro yatırımcısını ve Avrupa’yı yılın ilk çeyreğinde hem siyasi-jeopolitik risklerin hem de
ekonomik-finansal gelişmelerin izlenmesi gereken bir dönemin beklediğini ifade edebiliriz.
7
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
İngiltere
Geçtiğimiz yıl Avrupa’nın en büyük ekonomileri arasında yer alan İngiltere için iki farklı
dönem yaşandı diyebiliriz. Ada ülkesinin, ABD ile birlikte diğer gelişmiş ülkelerden
ekonomik anlamda pozitif yönde ayrıştığı düşünülen 2014’ün ilk yarısı farklı bir görünüm
oluştururken, yılın ikinci yarısında ise ülke ekonomisi adına açıklanan verilerin daha
muhafazakar bir tabloya işaret etmesi, İngiltere için beklentilerin değişmesine neden oldu
diyebiliriz. Özellikle ülkenin Merkez Bankası’nın (BOE) para politikası tarafında atacağı
beklenen adımlar, ülkenin para biriminde de yıl içerisinde önemli değişiklerin izlenmesine
neden oldu. BOE’nin, önemli merkez bankaları arasında faiz artırımına gideceği düşünülen
ilk kurum olacağı beklentilerinin bir miktar kırılması, Sterlin’in Dolar karşısında 2008
yılından sonra görülen en yüksek seviyelerinden kayıplar yaşamaya başlamasına yol açtı.
Tabi ki İskoçya’nın bağımsızlık için Eylül ayında bir referanduma gitmesi de, piyasalar için
belirsizliği artıran faktörler arasında yer aldı.
“Carney ve ekibinin faiz tutumu”
2015’in ilk çeyreğinde Sterlin yatırımcısının ve İngiltere ekonomisi için makro-ekonomik
göstergelerin yakından izlenmesi gerektiğini ifade edebiliriz. Özellikle enflasyon, istihdam
ve büyüme oranı rakamları BOE’nin faiz artırımının zamanlaması konusunda belirleyici
olabilir. Son aylarda, İngiliz ekonomisinin soğuduğuna işaret ediyor olabilecek
enflasyondaki gerileme ise BOE Başkanı Mark Carney ve ekibinin yakın mercek altına
alacağı datalar arasında daha fazla önem kazanabilir. Her ne kadar BOE’nin enflasyon
düşme eğilimine devam ederse faiz artırımını erteleyebileceği düşünülse de, Banka’nın
Ocak-Şubat-Mart aylarındaki para politikası toplantılarından çıkacak kararlar ve
toplantıların daha sonradan yayımlanacak tutanakları faiz artırımının zamanı adına önemli
ipuçları sağlayan bir kaynak olabilir.
Makro göstergeler ve BOE toplantılarının yanından ilk çeyrekte, yine BOE’nin 11 Şubat
enflasyon raporu ve 10 Mart’ta Carney’nin ilgili rapora ait yasa koyucu birimlere yapacağı
sunumu dikkat çekiyor. Eğer BOE yılın ilk iki ayında bir faiz artırım kararı almazsa, ki bu
piyasalar tarafından sürpriz olarak algılanmayabilir, 11 Şubat’taki enflasyon raporunda
Banka’nın enflasyondaki gidişata ilişkin görüşleri, faiz artırımının zamanı konusunda
piyasalara sinyaller verebilir. Ayrıca BOE’nin Mart toplantısını da değişiklik yapmadan
geçirmesi halinde Parlamento’nun Hazine Komitesi’ne Carney’nin enflasyon raporu
sunumu esnasında vereceği bilgiler, yine faiz beklentilerini şekillendirebilir.
Görüldüğü gibi Avrupa kıtasının İngiltere cephesinde, başta enflasyon oranı olmak üzere
büyüme oranı ve diğer makro-ekonomik göstergeler ve BOE ile Başkanı Carney’nin
açıklamaları büyük önem taşıyor. Bu değişkenlerin belirleyeceği rota çerçevesinde
BOE’nin faiz artırım konusunda nasıl bir tutum izleyeceği, ada ülkesinin finansal
araçlarında yönü belirleyici olabilir.
8
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
ABD
Geride kalan yıl dünya ekonomi gündeminin büyük bir kısmında ABD
ekonomisi ve ülkenin Merkez Bankası’nın (FED) para politikasına ilişkin
gelişmelerin kendine yer bulduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Global
krizin patlak vermesinden bu yana piyasaların daha önce şahit olmadığı
büyüklükte bir parasal genişleme programı uygulayan FED, 2014
içerisinde söz konusu genişlemeci para politikasını adım adım kıstı. Yılın
başlarında, Banka’nın Başkanlık koltuğuna oturan Janet Yellen eski Başkan Bernanke’den
aldığı tahvil alımlarını azaltma bayrağını aynı şekilde sürdürerek, Ekim ayında FED’in
varlık alımlarını tamamen sonlandırdı. Yılın büyük bölümünde ise FED’in artık ne zaman
faiz artırımına gideceği spekülasyonları dünya piyasalarında yönü belirleyici faktörler
arasında yer aldı. Para politikasında bir değişim süreci içerisine giren Banka, yılın son
toplantısında da faiz artırımının zamanlamasına ilişkin sözlü yönlendirmesini
güncelleyerek, 2015 yılındaki olası bir faiz artırımına hazırlık yapan bir görünüm içerisine
daha derin bir şekilde girdi.
2015 yılında da ABD ekonomisindeki ilerleme, ABD Merkez Bankası’nın para politikasında
atacağı adımlar son derece büyük bir dikkatle takip edilecek diyebiliriz. Küresel
piyasaların cevap arayacağı en büyük sorular arasında ise yine “FED ne zaman ve nasıl
bir hızda faiz artıracak?” bilmecesinin yer alacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Piyasalar yılın
ilk çeyreğinde ilgili sorunun cevabını bulabilmek için bazı faktörleri mercek altına alacak.
Sırası ile 5 Ocak, 6 Şubat ve 6 Mart tarihlerinde yayımlanacak ABD’nin tarım dışı istihdam
değişimi verileri, FED’in rotasını belirleyebilecek önemli göstergeler olabileceği için kritik
önem taşıyor. İstihdam artışının olumlu bir seyir içerisinde ilerlemesi (özellikle ABD
ekonomisinin aylık 200 bin tarım dışı istihdam artışının üzerinde, yükselen bir seyir
sağlayabilmesi) piyasalar tarafından FED’in faiz artırımına yaklaşmasının önünü
açabilecek bir faktör olarak değerlendirilebilir. Tabi ki istihdam artışının zayıf kalması ile
tersi bir durum da geçerli olabilir. Ayrıca, makro-ekonomik göstergeler tarafından
büyüme oranı ve enflasyon rakamlarını yakından takip etmek gerekiyor. İstihdamdaki
olumlu ilerleme ile FED, gözünü zaten enflasyondaki ilerlemeye çevirmiş bir tavır
içerisinde bulunuyordu. İstihdamdaki ilerlemenin yanında enflasyonun da yükselen bir
eğilim içerisinde olması yine FED’i faiz artışı için daha yakın bir tarihi seçmeye itebilir.
Bu dinamiklerin yanında ilk çeyrekte FED’in Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC)
toplantıları, her ne kadar yılın ilk üç ayında bir faiz artışı beklenmese de, artırımın
zamanlamasına ilişkin ipuçlarının alınabilecek olması ile kritik bir önem taşıyor.
Uluslararası piyasalar bu paralelde, 28 Ocak ve 18 Mart tarihlerinde tamamlanacak iki
FOMC toplantısından çıkacak sonuçları, özellikle çok büyük bir dikkatle takip edecek
diyebiliriz. Bu toplantılar sonrası yapılacak beyanatlarda, FED’in faiz artışına ilişkin sözlü
yönlendirmesinde yeni bir değişiklik yapıp yapmayacağı merakla izlenecek. Ayrıca, Mart
ayındaki FOMC toplantısından sonra Janet Yellen’ın basın konferansı yapacak olması, ilgili
toplantıyı bir miktar daha öne çıkarıyor diyebiliriz.
9
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
ASYA PASİFİK
Asya – Pasifik piyasalarını incelediğimizde, iç dinamiklere ilişkin gelişmelerin Bölge para
birimleri üzerindekini etkisini izlenirken, ana etkenlerin dünyanın en büyük iki ekonomisi
olan ABD ve Çin’le bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz.
JAPONYA
Ekonomisi düşük enflasyonla mücadele etmeyi sürdürüyor. Nisan 2014 tarihinde satış
vergisindeki artış ve enerji fiyatlarındaki düşüş enflasyon üzerindeki baskıyı artırdı.
Japonya Merkez Bankası (BOJ) enflasyonu desteklemek için uzun süredir koruduğu
parasal tabanı yükselterek bir bakıma satış vergisinin olumsuz etkilerini de kabul etmiş
oldu. Başbakan Abe’nin seçimden zaferle ayrılması bir bakıma ekonomik programlarının
da onay aldığı anlamına geliyor. Parasal sıkılaştırmanın söz konusu olmaması nedeniyle,
Yen’deki zayıflamaya engel oluşturabilecek unsurlar olarak FED’in faiz politikası adımlarını
geciktirmesi ve küresel endişenin artabileceği durumlar olarak karşımıza çıkıyor. İç
dinamikler açısından ise özellikle BOJ politikaları dikkatle izlenmelidir.
ÇİN
2015 büyüme beklentilerinin aşağı yönlü revize edilmesi sürecinde, Merkez Bankası ve
hükümet tarafından teşvik adımları atıldığını gördük. Olumsuz verilerin teşvik
beklentilerini körükleyerek olumlu bir görünüm sağladığı süreçte, söz konusu politikalar
düşük enflasyon nedeniyle daha da gerekli hale gelmektedir. Aynı zamanda düşük
enflasyon, Merkez Bankası’nın teşvikleri uygularken büyüme-enflasyon dengesini bozma
riskinden uzak olması için gerekli alanı sağlamış görünüyor. İlerleyen dönemlerde risk
işaretleri veren yapı-emlak sektörüne ilişkin gündemin yanı sıra, olası teşvik politikalarını
destekleyebilecek gelişmelerin takibi sürdürülmelidir.
AVUSTRALYA ve YENİ ZELANDA
Merkez Bankalarının ortak paydası ülke para birimlerinin tarihsel standartlara göre
yüksek olmasıydı. Yeni Zelanda Merkez Bankası (RBNZ) gelişmiş ülke ekonomileri
arasında ilk faiz artırımını gerçekleştiren banka oldu. Ancak bir dahaki faiz artırımı
taahhüdünü, para biriminin güçlü olduğu düşüncesiyle yumuşattı.
Avustralya’da ise olası bir faiz artışı 2015’in yarısından önce mümkün görünmüyor.
Merkez Bankası (RBA) Eylül toplantısında daha iyimser bir görünüm sergilemiş, düşük faiz
oranlarının bazı sektörlerin desteklenmesi ve riskli yatırımların cesaretlenmesini
sağlamayı sürdüreceği açıklanmıştı. Gerek Yeni Zelanda, gerek Avustralya, para
birimlerinin güçlü olduğu düşüncesi nedeniyle FED’in gerçekleştirebileceği faiz artırımı ile
yakından ilgili. Bu nedenle FED para politikası kararlar önümüzdeki süreçte Pasifik
ekonomileri açısından belirleyici olabilir. Para birimlerine ilişkin diğer önemli unsur ise
Çin. Ülkede beklenen ve gerçekleşen teşvik politikaları, Avustralya Doları ve Yeni Zelanda
Doları için değer artışı olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu nedenle küresel piyasalarda olduğu
gibi, Bölge ekonomisi için de dümende ABD ve Çin ekonomileri bulunuyor.
10
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
“EKONOMİK TAKVİM”
2015 yılının ekonomik takvimini incelemek için “GCM Forex Ekonomik Takvim” bölümünü
takip edebilirsiniz.
Ekonomik Takvimini incelemek için tıklayınız.
11
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
“TEKNİK ANALİZ”
12
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
EURUSD
Aralık ayı Euro’nun dolara karşı değer kaybetmeye devam ettiği bir ay oldu. 2014’ün son ayında
paritede en düşük 1,2096 en yüksek 1,2225 seviyeleri görüldü, 2014’ün kapanışı 1,2100
seviyesinden gerçekleşti.
Pariteyi Euro Bölgesi’ni değerlendirerek incelemeye başlayalım.
Euro Bölgesi makro ekonomik verileri ekonomide toparlanmaya dair henüz bir ışık vermiyor. 2014
yılı için ekonomide en kötüsü geride kalan bir yıl olacak beklentisiyle başlanmıştı ancak toparlanma
ümitleri 2015 yılına kaldı.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) ekonomiyi canlandırmak için LTRO, TLTRO gibi adımlar attı fakat
ekonomide istenilen hedeften çok uzak kalınmaya devam ediliyor. ECB bilançosunu 2012 senesi
seviyesine kadar büyütmek istiyor. 2012 yılındaki bilanço büyüklüğü 3 trilyon Euro idi. Bugün 2
trilyon Euro düzeyinde ve bırakın büyümeyi, ECB’nin bilançosu küçülüyor. ECB bugüne kadar attığı
adımlarla kredi mekanizmasını canlandırmayı başaramadı. Eğer tüketici güveninde bir toparlanma
olmazsa 2015 için de çok umutlu olamayacağız. Enflasyon yükselmiyor. Rusya’ya yaptırımlar,
düşen petrol fiyatları vb. gelişmeler deflasyon riskinin daha yüksek sesle dile getirilmesine sebep
oluyor. ECB Başkanı Draghi de aynı endişeleri dile getiriyor. Değer kaybeden Euro bölge için pozitif
fakat bu olumlu etki diğer gelişmelerle siliniyor.
ECB 2015 yılına deflayon korkusu ve parasal genişleme beklentileriyle giriyor. Yeni yılla birlikte
ECB’nin devlet tahvil alımı gündemde. 22 Ocak toplantısında bilançoyu büyütmeye yönelik, devlet
tahvil alım programı benzeri uygulamalara, parasal genişlemeye dair neler yapılacak izleyeceğiz.
Yeni yılla birlikte ECB toplantılarını 6 haftada bir yapacak ve ayrıca toplantı tutanakları açıklanacak.
Böylece içeride neler konuşulduğuna dair biraz daha net olma imkanı bulunacak. Draghi’nin muhalif
seslerler olan ilişkisi daha kolay izlenebilecek.
ECB’nin tahvil alımı önünde 1-hukuki engel 2- Almanya var. Almanya’dan gelen açıklamalarda
devlet tahvili alımının sorunlu ülkeleri şımartacağı, gerekli yapısal tedbirleri almaktan alıkoyacağı
gibi haklı endişeler göze çarpıyor. Euro Bölgesi tahvil piyasasında faizde görülmemiş seviyelere
inildi. Yeni parasal genişlemenin sorunları çözmeyip sadece finansal piyasalarda balon yaratacağı
endişeleri dillendiriliyor. Draghi ekonominde toparlanmayı sağlamak için bir merkez bankasının
yapacaklarının sınırlı olduğunu ama ECB’nin gerekeni yapmaktan geri durmayacağını ifade ediyor.
ECB’nin uyguladığı politikalar yanında iktidarların mali politikalarla ECB’ye destek olması gerektiğini
vurguluyor.
13
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
Almanya’nın direttiği kemer sıkma politikaları bir taraftan borçluluk vs. gibi göstergelerin biraz
toparlanmasını sağlıyor fakat sosyal rahatsızlıklara da sebep oluyor.
Özetle ECB’nin eğer devlet tahvili alma gibi bir planı varsa planı uygulamak o kadar kolay
görünmüyor ve uygulama sonunda ABD benzeri toparlanma olur mu soru işareti.
ABD tarafında işler yolunda görülüyor.
ABD’de büyümede son yılların rekoru geldi. İstihdam piyasasında iyileşme devam ediyor, işsizlik
oranı doğal işsizlik oranı olarak kabul edilen seviyelere yaklaşıyor. Tüketici güveni yüksek. Bu
tabloya ücretlerde artış ve enflasyonda yükselme eklenince Fed için faiz artırım vakti geldi
diyebileceğiz. Fed faiz artırımı konusunda sabırlı çünkü erken bir faiz artırımın, ekonomide elde
edilmiş kazanımları riske atması tehlikesi hala var. Erken hamledense gerekirse geç faiz artırımı
tercih ediliyor gibi görünüyor.
2015 yılının ilk çeyreğinde Fed’den faiz artırım sürecine dair daha net ifadeler duyma beklentisi var.
Eğer Fed 2015 ortasında faiz artırmaya başlayacaksa bunun sinyallerini ilk çeyrekte vermeli. Eğer
mart-nisan dönemine kadar faiz artırımı konusunda temkinli kalındığı gözlenirse, ilk faiz artırımı
2015 sonuna-2016 yılı başına sarkıyor olabilir.
Elbette ABD ekonomisine dair gelen her güçlü veri dolara değer kazandıracak. Fed ne kadar sabırlı
olacağız dese de böyle bir etki kaçınılmaz.
Bir taraftan ECB’nin bilançosunu büyütme kararlılığı Euro’yu zayıf kılıyor, diğer taraftan güçlenen
ABD ekonomisinde faiz artırımı beklentisi dolara değer kazandırıyor. EURUSD paritesi 1.20
seviyesine kadar geriledi.
14
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
1,20 seviyesi 2014 yılı sonu için beklenen bir seviyeydi, ulaşıldı. Önümüzdeki ilk çeyrekte paritenin
seyrinde ECB ve Fed’in attığı-atmadığı adımlar etkili olacak. Draghi engelleri aşar ve ECB devlet
tahvili alımına giderse ve ABD ekonomik verileri güçlü gelmeye devam ederse paritede yeni düşük
hedef 1,15 seviyesi olabilir. 1,20 seviyesini pivot bölge olarak kabul edebiliriz. Yukarı yönlü
hareketlerde ilk direnç 1,2350 seviyesi olabilir. 1,20 seviyesinin altına inilmesi durumunda en yakın
güçlü destek 1,1625 seviyesi olarak görülüyor.
Destek: 1,1625-1,1500-1,0700
Direnç: 1,2450-1,2575-1,2750
15
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
GBPUSD
2014 yılının üçüncü çeyreğinde başlayan aşağı yönlü baskılar ile önemli gerilemeler
kaydeden GBPUSD paritesi, yeni yılla birlikte mevcut düşüşlerine kaldığı yerden devam
etmektedir. 1,7200 seviyesinden başlayan aşağı yönlü baskıların 1,5185 seviyesine kadar
devam ettiğini ve şu sıralar 1,5290 seviyesine yakın hareketler gerçekleştirdiğini
görmekteyiz.
Kısa vadeli olarak GBPUSD paritesini incelediğimizde 24 Temmuz 2014 tarihinden beri 34
günlük üssel hareketli ortalama altında aşağı yönlü baskıların devam ettiğini görmekteyiz.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Yeni yılın ilk günlerinde de bu düşüşüne devam ettiğini gözlemlediğimiz GBPUSD
paritesinde, özellikle ilk çeyrek performansı ve bu performans içerisinde şuanda
bulunduğu bölgenin DİP olup olmadığı sorgulanmaktadır. Bu soruyu, trendi görmemizi
sağlayan en önemli göstergelerden RSI indikatörünü inceleyerek cevap arayacağız.
Haftalık grafikte 1994 yılından itibaren gerçekleşen hareketleri incelemekteyiz. RSI
göstergesinin son 20 yıllık performansını incelediğimizde 19,15 seviyesinin DİP, 84,05
seviyesinin ise TEPE noktası olduğunu görmekteyiz. GBPUSD paritesinin şuan ki
bulunduğu RSI göstergesinin de 21,08 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde, parite de
şuan ki seyir için bir DİP noktası olduğu söylenemez. Ancak bu tutum GBPUSD fiyatının
yeniden yukarı yönlü hareket gerçekleştirmeyeceği algısı oluşturmamalı. Çünkü RSI
göstergesinin 30 seviyesi altında olması, “Aşırı Satış” bölgesi olması nedeniyle olası
tepkisel hareketleri gözlemlenebilir. Ayrıca son görüntüsünde gerçekleştirdiği yatay
hareketlerde tepkisel hareketlerin oluşabileceğine ilişkin önemli bir sıkışma olarak
kaydedilmiştir.
16
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Tepki hareketleri için dikkat etmemiz gerekenlerse 1.5230, 1.5540 seviyeleri ile RSI
göstergesinde 37.25 olarak belirlenmiştir.
Burada dikkat edilmesi gerekilen strateji ise GBPUSD paritesinin 1,5230 seviyesi üzerinde
haftalık kapanış yapıp yapmamasıdır. Parite eğer 1,5230 seviyesi üzerinde haftalık
kapanış gerçekleştirebilirse tepki alımı düşüncesi ön planda olabilir ve bu tutum bir diğer
kritik seviye 1,5540 seviyesinin hedeflenmesine katkı sağlayabilir. Ancak unutulmaması
gerekir ki GBPUSD paritesi ister tepki alımına maruz kalsın isterse kalmasın genel
görüntü orta ve uzun vadeli olarak negatif seyrin devam etmesi şeklindedir. Bu bağlamda
da kısa vadeli olası tepki alımları kısa vadeli işlemciler için alış fırsatı olarak
değerlendirilse de aslında bu çıkışlar, orta ve uzun vadeli satış stratejisi olarak
değerlendirilebilir.
Düşüş trendinin sonlanması içinse 1,5540 seviyesi üzerinde art arda iki haftalık kapanışa
ihtiyaç vardır.
Destek: 1,4985-1,4800-1,4550
Direnç: 1,5540-1,5820-1,6050
17
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
USDJPY
ABD ekonomisinde herhangi bir aksaklık çıkmadığı müddetçe, 2015 ortasında kademi faiz
artırımının ilk adımının atılacağı beklentisi USD/JPY paritesindeki ana hareketi belirleyen
unsur olarak karşımıza çıkıyor. Son dönemde oldukça sert yükselişlerden sonra dahi,
temel unsurlar bu yönü desteklemeyi sürdürmektedir. Faiz artırımı sonrası da, iki ülke
arasındaki faiz farkının Dolar lehine görünümü koruması beklenmektedir. Ancak, FED’in
temkinli adımları, olası bir kötü veride paritede geri çekilme potansiyelini de canlı
tutmaktadır. Bu nedenle özellikle faiz artırım sürecindeki zayıf halka olan enflasyon
rakamları dikkatle takip edilmelidir. Bunun yanında, Japonya’da olası parasal genişleme
kararları da gündemi işgal etmeyi sürdürebilir.
Teknik olarak incelediğimizde, biri 1998, diğeri 2002 yılında başlayan iki ana düşüş
trendinin FED’in bahsettiğimiz sürece girmesiyle birlikte sona erdiğini görüyoruz.
Önümüzdeki süreçte, 110,70 ve 115,00 seviyeleri üzerinde yükseliş baskısının etkili
olması beklenebilir. Olası alımlarda 124,20 seviyesi, son 7,5 yılın zirvesi olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu bölge üzerinde tutunma çabası, yükseliş baskısının daha istikrarlı bir
yapıda ilerlemesine katkı sağlayabilir. Temel faktörlerin bu yönü desteklemesine rağmen,
özelikle ABD’de faiz artırımının ertelenebileceği beklentisini oluşturabilecek veriler, tepki
satışlarını destekleyebilir. Ancak olası düşüşler yükseliş trendinin varlığını tehdit etmediği
müddetçe, yeni alım baskılarıyla karşılaşabiliriz.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Destek: 118,40 – 115,00 – 110,70
Direnç: 124,20 – 127,60 – 135,20
18
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
USDTRY
Dolar cephesinden ABD değerlendirmesini EURUSD paritesinde yaptığımız için USDTRY analizinde
TL tarafını inceleyeceğiz.
2014 yılına 2,17 seviyesinden başlayan paritede yıl içinde 2,06 seviyesine doğru geri çekilme
yaşandıktan sonra yıl sonuna doğru 2,41 seviyeleri görüldü, 2014 yılı 2,3336 seviyesinden
tamamlandı. Doların TL’ye karşı %7,5 oranında yükseldiği yılda TR enflasyonun %9 olduğu göz
önüne alınırsa, dalgalı ama aşırılığa kaçmayan bir yıl oldu diyebiliriz.
Makro verilerden birkaç önemli başlığı TL için Türkiye üzerinden inceleyelim.
2014 yılı 3. çeyrek büyüme rakamı beklentilerin altında %1,7 olarak açıklandı. Büyüme
detaylarında özel tüketim harcamalarındaki artışın %0,2 oranında kalması dikkat çekiciydi. İç
talebin zayıflığına karşın ihracattaki artışın devamı ise büyümeye katkı sağlamaya devam ediyor.
Büyüme yavaşlarken hemen cari açığa bakmak gerekiyor. Cari açık düşmeye devam ediyor, ocakekim dönemini kapsayan 10 ayda cari açık 45,7 milyar dolara geriledi. Ancak büyüme hız keserken
cari açığın aynı hızla gerilememesi TL’yi kırılgan ve dış şoklara karşı hassas kılmaya devam ediyor.
Petrol fiyatındaki şok düşüş dış ticaret açığının önemli bir kalemi olan enerji ithalatı faturasının ciddi
oranda gerilemesini sağlayabilecek bir başlık. Petrol fiyatındaki gerileme enerjide dışa bağımlı ülke
için pozitif. Fakat bu noktada 2 soru akıllara geliyor
1- Petrol fiyatı nerede dengelenecek? Daha çok düşerse ihracat bağlantımız olan ülkeler
sıkıntıya girerse Türkiye ekonomisi bu durumdan nasıl etkilenecek? Petrol fiyatı yükselirse
olumlu senaryolar güç kaybedecek mi?
2- Kur ne olacak? Düşen petrol fiyatının etkisi Fed etkisiyle değer kazanma ihtimali olan dolar
ile törpülenir mi?
Son gelen ihracat verilerine göre Irak’a olan ihracat haziran 2014’den bu yana geriliyor. Kasım
ayından sonra AB ülkelerine ihracatta da azalma var. Türkiye’nin ihracatta kan kaybettiği son ülke
Rusya, gerileyen petrol fiyatları ülkeyi zora soktu, sorun aşıldı mı, yoksa yeni şoklara hazır olmak
gerekir mi?
Ruble’nin düşen petrol, yükselen enflasyon, küçülen ekonomi, AB ve ABD yaptırımları vb. etkenlerin
birleşimiyle dolara karşı şok değer kayıplarının yaşandığı günlerde USDTRY paritesinin de 2,41
seviyesine yükseldiğini gördük. Önümüzdeki dönem için Fed etkisinden sonra en fazla hissedilecek
baskı yine Rusya’dan gelebilir. Rusya kaynaklı ihracat-turizm vb. gelirlerinin azalması gerileyen
petrol fiyatında yaşanan olumlu havayı bozabilir.
19
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
Enflasyon yüksek kalmaya devam ederken düşen petrol fiyatının etkisiyle 2015 enflasyon
beklentilerinin aşağı çekildiğini görüyoruz. Hem baz yıl etkisi, hem düşen petrol fiyatları, gıda
fiyatlarında düşüş ile birleşince enflasyonun 2015 sonunda %6,5 seviyesine kadar gerilemesi
beklenebilir. Fakat yine bu noktada kur etkisi gözden kaçmamalı. Eğer kur aşırı yükselirse
enflasyona geçişkenlik etkisiyle negatif izleri görülebilir.
Düşen enflasyon beklentileri Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini akıllara getirebilir. Gerileyen
petrol fiyatlarının yarattığı fırsatı Merkez Bankası kullanmak isteyebilir. Enflasyon düşer ve petrol
düşük kalmaya devam ederse yılın ilk çeyreğinde ölçülü faiz indirimi gündeme gelebilir. Fakat faiz
indirimi konusunda kurun seviyesi yine önemli olacaktır. Büyümeyi destekleme, piyasa koşullarının
yarattığı fırsatı değerlendirme anlamında Merkez Bankası sakin kur konjonktürü öngörürse faiz
indirimi gelebilir.
Dış finansman ihtiyacı olan Türkiye için iç gündemin diğer başlığı genel seçimler olacaktır.
Dış konjonktür de 2015 yılında TL üzerinde etkisini hissettirecek. Euro Bölgesi’nin toparlanamaması
yanında, Rusya’da ruble’nin seyri, Fed’in olası faiz artırımı 22 Mayıs 2013’de Bernanke’nin tahvil
alım programının sonlanacağına dair yaptığı açıklamadan sonra yaşanan dalgalanmaların benzerini
yaşatabilir. Yapılan hesaplamalara göre 2015 yılı için ülkenin dış finansman ihtiyacı yaklaşık 225
milyar USD (175 milyar USD vadesi gelecek dış borç, 50 milyar USD cari açık). Bu ihtiyaç TL
üzerinde baskı kurmaya devam edebilir.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
USDTRY paritesi uzun vadeli yükseliş hareketini devam ettiriyor. Kısa vadede 2,41 seviyesini direnç
olarak kabul ediyoruz. Orta vadede 2,45 uzun vadede 2,50 seviyeleri direnç bölgeleri olabilir. 2,30
bölgesi ilk destek olarak göze çarpıyor. Bu seviye altına inilirse geri çekilme 2,25 seviyesine doğru
devam edebilir.
Destekler: 2,3080-2,2500-2,2050
Dirençler: 2,4100-2,4500-2,5000
20
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
EURTRY
Piyasalarda FED’in ilk faiz artırımını ne zaman gerçekleştireceği kadar, ECB’nin gittikçe
daha olumsuz bir görünüm sergileyen ekonomik koşullara ne ölçüde müdahale edeceği de
merakla izleniyor. Her iki tarafında gelişmekte olan ülke para birimlerini etkilemesi
nedeniyle, EUR/TRY paritesi açısından önümüzdeki dönemde temel faktörler dikkatle
izlenmeli, özellikle ECB’nin olası adımları muhakkak takip edilmelidir. Yurt içinde ise TCMB
faiz kararları ve bu kararı yönlendirebilecek ana göstergeler olan büyüme-enflasyon ikilisi
izlenmesi gerekenlerde öne çıkıyor.
Paritenin sert yükselişinin ardından, Dolar endeksinin son yılların rekor seviyesine
ulaşması Euro üzerindeki baskıyı artırdı. Bu da paritede bir süredir takip ettiğimiz düşüş
trendini desteklemeyi sürdüren ana unsur olarak karşımıza çıkıyor. Genel eğilim 200
haftalık basit hareketli ortalamanın (güncel seviyesi 2,5375) desteklediği yükseliş trendi
olsa da, bu bölgeye kadar izlediğimiz düşüş trendi, ana hareketi sınayana dek oldukça
geniş bir alan sahip. Bu nedenle önceliğimiz, 50 haftalık basit hareketli ortalamanın
(güncel seviyesi 2,9000) desteklediği ve kırmızı ile belirttiğimiz düşüş kanalıdır. Bu
bölgede beklenebilecek düşüş baskısının kanalı aşağı yönlü kırması durumunda, ana
harekete yönelik istek artış gösterebilir. Söz konusu şart sağlandığı taktirde özellikle 200
haftalık hareketli ortalama ve üzerinde Fibonacci %50 toparlanma seviyesi olan 2,5850
hedeflenebilir.
200 haftalık basit hareketli ortalamanın desteklemekte olduğu ana trend (yükseliş)
güncelliğini korumakta. Ancak bun yönde bir beklenti için ilk aşama 2,9500 seviyesi
üzerindeki haftalık kapanışla sağlanabilecek kalıcılık göstergesidir. Bununla birlikte tekrar
3.1300 ve 3,2700 seviyeleri hedeflenebilir. Özellikle yükseliş yönlü beklentilerde, Dolar ve
Euro ayrımından ziyade, gelişmekte olan ülke para birimlerinin davranışları izlenmelidir.
Çünkü süregelen ekonomik koşullar, Euro’nun tek başına değer kazanabilmesine
uygunluk sağlamayı henüz başaramamış durumda.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Destek: 2,7450 – 2,6575 – 2,5850
Direnç: 2,9000 – 3,1300 – 3,2700
21
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
ALTIN
Dünya Altın Konseyi’nin 2014 3. Çeyrek raporuna göre altın talebi 929,3 ton oldu. Mücevherat
talebi yıllık bazda %4 azaldı, net yatırım talebi % 6 artarak 204,4 tona ulaştı. Merkez Bankaları
rezervlerine 92,8 ton altın ekledi, altın arzı %7 oranında azaldı.
Merkez Bankaları 2014 3. Çeyrekte altın almaya devam etti, ama hangi ülke merkez bankaları?
22
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
Çeyreklik dönemde altın ortalama fiyatı
En fazla altın mevcudu olan ülkeler
Altın 2013 yılını 1204 dolar seviyesinden tamamlamıştı, 2014 yılı kapanışı 1184 dolar seviyesi oldu.
Yıl içinde en yüksek 1344 dolar en düşük 1131 dolar seviyeleri görüldü. Ne yükselen jeopolitik
riskler ne fiziki talep altında düşüş trendinin kırılmasına yeterli olmadı.
Altın fonları 2014 yılı 3. Çeyreğine kadar altın satmaya devam ettiler.
23
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
ABD borsalarının %8-%15 prim yaptığı yılda riskli varlıklara talep devam etti. Risk iştahında
azalmaya olmayınca dönem dönem altın yükselişler denese de yukarı yönlü hareketler kalıcı
olamadı, düşen trend içinde hareket devam etti. Güvenli liman olarak da değerlendirilen altın bu
vasfını 2014 yılında tahvil piyasasına kaptırdı.
2014 yılına 79 seviyesinden başlayan dolar endeksinde 90 seviyesi aşıldı. Doların değer kazanması
altını aşağı yönde baskılayan ana unsurlardan biriydi.
600 dolar seviyesinden 1900 dolar seviyesine kadar devam eden altın yükselişinde ana etken bol ve
ucuz dolardı. Fed’in varlık alım programını sonlandırması artık “eskisi” kadar bol olmayacak
dolarda, bir sonraki Fed adımını, faiz artırımını gündeme getirdi.
Bir taraftan riskten kaçıştan bahsedilmeyen dönem, bir taraftan daha değerli dolar bir araya gelince
altın için yükseliş anlamında senaryolar kırmak güç. Belki kalıcı yükselişler görebilmek için dünyada
enflasyonun yükseldiğini beklemek gerekecek.
Grafiği daha detaylı incelemek için
tıklayınız.
Teknik analiz açısından düşüş trendi devam ediyor. Kısa vadede grafikte yeşil çizgi ile gösterilen 50
günlük hareketli ortalama, uzun vadede grafikte kırmızı çizgi ile gösterilen 200 günlük hareketli
ortalama seviyeleri aşılmadan yaşanabilecek yükselişlerin kalıcı olmazı zor. Kısa vadede 1180 dolar
seviyesi önemli bir destek, bu seviye altına inilirse 1130 dolar desteğine kadar geri çekilme
mümkün. Yine kısa vadede 1200 dolar seviyesi aşılabilirse 1220-1230 bölgesine doğru bir hareket
yaşanabilir.
Destekler: 1180-1150-1130
Dirençler: 1200-1220-1238
24
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
GÜMÜŞ
ABD Merkez Bankası’nın varlık alım programı (QE) konusunda önemli adımlar atması,
2014 Ekim ayında bu programını sona erdirmesi sonrasında yeni yıl için Faiz Artırımı
konusunda agresif tavırlar sergilemesi, kıymetli madenler için negatif bir gelişme olarak
değerlendirilmiş, Altın ve Gümüş gibi finansal varlıklarda bu düşünce yapısı ile negatif bir
baskıya maruz kalmıştır. 18,60 seviyesini aşağı yönlü kırarak satıcılı seyrin devam etmesi
için önemli sinyaller veren Gümüş, bu tutumunu Eylül 2014 tarihinden beri devam
ettirmektedir. Yeni yılın ilk işlem günlerinde ise şu sıralar 15,75 seviyesine yakın
hareketlerine devam etmektedir.
Orta ve Uzun vadeli olarak düşüş trendinde hareketlerini sürdüren Gümüş için 2015 ilk
çeyrek beklentilerini araştırmaktayız. Özellikle de kısa vadeli tepki alımları tamam mı
devam mı sorusunun cevabını arıyoruz. Bu konuda 17,10 ve 18,60 bariyerleri kritik bir
önem taşımaktadır. Yukarı yönlü tepkisel hareketlerde son seviyeler nedir sorusunun
cevabı için yukarıdaki rakamlar telaffuz edilebilir. Çünkü bu seviyelerin üzerindeki
hareketler tepki alımı düşüncesinden ziyade yükseliş trendi hareketi olarak
değerlendirilecektir. Bu bağlamda da 17,10 ve 18,60 seviyeleri altında kaldığı müddetçe
Gümüş için orta ve uzun vadeli negatif baskı devam etmektedir diyebiliriz. Bu bağlamda
da kısa vadeli tepki alımları, orta ve uzun vadeli olarak satış stratejisi düşüncesi ile
şekillenebilir. Bu tutum 14,60 olmak üzere 13,30 ve 12,10 olarak hedeflenebilir.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Destek: 14,60-13,30-12,10
Direnç: 17,10-18,60-20,00
25
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
HAM PETROL
2014’ün ikinci yarısında 106,00 seviyesine yakın seyrini sürdürürken, Jeopolitik risklerden
dolayı kritik seviyeleri teker teker kırarak satıcılı seyrini güçlendiren Ham Petrol, 106
seviyesinden başlattığı gerilemeyi 52 seviyesine kadar devam ettirdi. Yeni yılın ilk
günlerinde de bu düşüşüne devam ettiğini gözlemlediğimiz Ham Petrol de özellikle ilk
çeyrek performansı ve bu performans içerisinde şuanda bulunduğu bölgenin DİP olup
olmadığı sorgulanmaktadır. Bu soruyu, trendi görmemizi sağlayan en önemli
göstergelerden RSI indikatörünü inceleyerek cevap arayacağız.
Aylık grafikte 1992 yılından itibaren gerçekleşen hareketleri incelemekteyiz. RSI
göstergesinin son 22 yıllık performansını incelediğimizde 19,51 seviyesinin DİP, 81,45
seviyesinin ise TEPE noktası olduğunu görmekteyiz. Ham Petrol’ün şuan ki bulunduğu RSI
göstergesinin de 25,70 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde, Ham Petrolün şuan ki seyri
için bir DİP noktası olduğu söylenemez. Ancak bu tutum Ham Petrol fiyatının yeniden
yukarı yönlü hareket gerçekleştirmeyeceği algısı oluşturmasın. Çünkü RSI göstergesinin
30 seviyesi altında olması, “Aşırı Satış” bölgesi olması nedeniyle olası tepkisel hareketleri
gözlemlenebilir.
2015 yılının ilk çeyreğini incelediğimizde özellikle tepki alımı oluşacak mı sorusunun
cevabını arıyoruz. Bu bağlamda da 200 aylık basit hareketli ortalama kritik bir önem
taşımaktadır. Bu ortalama şu sıralar 60,40 seviyesinde güncelliğini korumaktadır.
Ham Petrol fiyatı eğer 200 aylık basit hareketli ortalama üzerinde aylık kapanış
yapabilirse tepki alımı düşüncesi ön planda yer alabilir. Aksi takdirde bu düşünce
yapısında yer almak riskimizi artıracaktır. Ancak unutulmamalıdır ki ham petrol fiyatında
ister tepki alımı olsun isterse olmasın, genel görünüm hala daha negatiftir. Bu da olası
yükselişlerin yeniden satış fırsatı olacağı şeklindeki algının güncel kalmasını
sağlamaktadır.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Destek: 50,00-45,00-40,00
Direnç: 55,10-60,40-65,80
26
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
DOĞALGAZ
Geçmiş fiyat hareketlerine baktığımızda, özellikle son iki yılın Ocak ayı sonrasında, yıl
ortasında kadar yükseliş hareketi gösteren doğalgaz fiyatı, bu yönüyle ABD Enerji Bilgi
Dairesi’nin (EIA) beklenti raporuna da yön vermiş durumda. Ancak genel koşulları da
incelemek gerekirse, hane tüketimindeki düşüş ve enerji çeşitliliğinin rekabeti artırması,
teknik beklentileri desteklemektedir. Bu nedenle arz-talep ilişkisinin yanında, talebi
etkileyebilecek makro ekonomik veriler de takip edilmelidir.
Teknik olarak incelediğimizde, son dönemde incelediğimiz iki yükseliş trendinin de
kırıldığını ve fiyatın son iki yılın diplerine doğru yol kat ettiğini görüyoruz. Bu nedenle de
öncelikli olarak düşüş trendinin etkileri ve yükselişlere verdiği olası tepkileri dikkatle takip
etmemiz gerekmektedir. Fibonacci toparlanma seviyelerinden %38,2 ve %50,0
arasındaki bölge (4,06 – 4,57) altında, fiyatın baskı altında kalması beklenebilir. Olası
düşüşlerde sözünü ettiğimiz 2 yılın dip bölgesi olan 1,90 ve 2,30 seviyeleri hedeflenebilir.
2,92 seviyesi altında oluşabilecek günlük kapanışlar, bu çabayı destekleyebilir.
EIA tahminleri ve geleneksel fiyatlamalar doğrultusunda, olası yükselişlerin trendi ne
derece zorladığı takip edilmelidir. Baskıyı oluşturduğunu belirttiğimiz 4,06 – 0,57 bölgesi
altında kaldığı müddetçe olası yükselişler yeni satış baskısıyla karşılaşabilir. Ancak söz
konusu bölgeye dahil olan fiyat karar aşamasına ulaşmış sayılabilir. Bu nedenle daha
kalıcı bir yükseliş beklentisi için bölgenin üzerindeki kalıcılık izlenmelidir.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Destek: 2,92 – 2,30 – 1,90
Direnç: 3,55 – 4,06 – 4,57
27
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
BUĞDAY
Buğday için ABD piyasasını inceleyecek olursak, hasat koşulları ve yurtiçi tüketimden çok ihracat
rakamlarının fiyat üzerinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. İhracat göstergesinin güçlü göründüğü
süreçte buğday fiyatı da benzer bir şekilde yukarı yönlü ilerleme gösterse de, ihracat için rekabetin
artışı bu görünümü baskılayan unsur olarak karşımıza çıkmakta. Fakat daha kalıcı unsurlar hala
güncelliğini koruyor. Birçok emtia fiyatında son dönemde ana unsur olan arz faktörü buğdayda da
etkili oluyor. Talebin geçen yıla göre azalacağına yönelik tahminlere rağmen, yine de tarihi zirvede
olmayı sürdürüyor. Ancak ağır basan kısım, ABD üretim ve stoklarının artması, diğer yandan bunun
küresel bazda da benzer bir görünüm sergilemesi. 2015 yılının başlarında Avustralya, Avrupa ve
ABD üretimi tekrar ön planda olabilir. Ancak üretime yönelik tedirginlik Karadeniz çevresinde etkili
olmaya devam ediyor. Ukrayna ve çevresindeki jeopolitik riskler, hasat koşullarından daha uzun
vadede etkili olabilecek tek faktör gibi görünmektedir.
Teknik olarak incelediğimizde, uzun vadede devam etmekte olan düşüş kanalı içerisinde, kısa
vadede oluşan ve ana hareketin test edilmesine sebep olan bir yükseliş trendi görülüyor. Kanal
içerisindeki karar bölgesini gösteren bu bölgede, düşüş baskısının etkisini sürdürebilmesi için
yükseliş trendinin sınırını oluşturan 563,50 seviyesinin kırılması gerekmektedir. Bu şart sağlandığı
taktirde, tekrar 466,00 seviyesine yönelik istek oluşabilir. 563,50 seviyesi altında gerçekleşebilecek
haftalık kapanışlar, bu isteğin gücünü belirleyebilir.
Buğday fiyatında 735,50 seviyesinden başlayan ve ana hareketin devamını sağlayan düşüş
sonrasında, düşüşün dörtte üçüne kadar bir yükseliş gördük. Kanal hareketinin güncelliğini tehdit
etmemesine rağmen, zirvelerin daha aşağı seviyelerde beklendiği süreçte, kanal üzerindeki haftalık
kapanış veya kapanışlar yükseliş trendini destekleyebilir. Ancak, kanal içerisindeki kapanışlar
sürdüğü müddetçe, aşağı yönlü beklentilerin korunduğu unutulmamalıdır.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Destek: 563,00 – 530,00 – 466,00
Direnç: 632,50 – 675,50 – 735,50
28
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
PAMUK
Geride bıraktığımız yıl içerisinde birçok emtiaya
benzer bir şekilde pamuk fiyatlarında da önemli
düşüşler izlendi. Özellikle yılın ortalarında hız
kazanan aşağı yönlü hareketler, pamuk
fiyatlarının son beş yılın en düşük seviyelerine
gerilemesine neden oldu. Emtianın fiyatında
görülen kayıpların temek nedenleri arasında ise
artan global üretim ve zayıflayan talebin yattığını
ifade edebiliriz. Dünyanın en büyük pamuk
müşterisi olan Çin’in, yerel üretimi korumak için uyguladığı politikalar, küresel talebin
azalmasındaki önemli faktörler arasında değerlendirilebilir. Ülkenin alımları bu yıl %50
oranında azalırken, 2009 yılından bu yana görülen en düşük seviyeye geldi. Diğer
taraftan global pamuk rezervleri ABD Tarım Bakanlığı’na göre (USDA) 2014’de tüm
zamanların en yüksek seviyesine ulaşmış olacak ve global üretim art arda beş sezondur
talepten fazla olacak. Gelecek yılın ilk çeyreğinde, en fazla pamuk yetiştiren ülke
konumuna çıkacağı düşünülen Hindistan’daki üretim ve stok miktarlarının yanında,
Çin’den gelen talebin fiyatları nasıl etkileyeceği yakından takip edilecek. Ayrıca düşük
fiyatların çiftçileri, pamuk yerine başka ürünler ekmeye itip itmeyeceği de, büyük üretici
ülkelerdeki hava şartları ile birlikte mercek altındaki başlıklar arasında yer alacak
diyebiliriz.
Pamuğun grafiğini teknik olarak incelediğimizde, fiyatın, Eylül ayından bu yana süren
düşüş trendinin üst noktası ve 21 haftalık basit hareketli ortalama olan 63 direncinin
altında kalmaya devam ettiği sürece, aşağı yönlü baskı altında kalacağını ifade edebiliriz.
Ancak düşüşlerin devam edebilmesi için, son beş yılın en düşük fiyat düzeyi olan 57,72
desteğinin kırılması önem taşımaktadır. Bu seviyenin kırılması ile düşüşler ivme
kazanarak 50,50 seviyesini test etmek isteyebilir. Fiyatın 63 bariyerini aşması halinde ise
pamuk sırası ile 67 ve 71 direnç seviyelerine ulaşabilir.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Destek: 57,72 - 50,50 – 41,00
Direnç: 63,00 – 67,00 – 71,00
29
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
DAX30
2014 yılı içerisinde gerek makro-ekonomik değişkenler,
gerekse siyasi ve jeopolitik faktörlerin etkisi ile dalgalı bir
dönem geçiren Alman Dax endeksi, yine de yıl içerisinde
tarihi yüksek seviyelere yükselmeyi başarmıştı. Euro Bölgesi
ekonomisindeki zayıf ekonomik aktiviteler ve Ukrayna-Rusya
gelişmeleri, düşen petrol fiyatları ile birlikte endeks üzerinde
derin etkiler yaptı diyebiliriz. Bunun yanında yılın son
aylarında Yunanistan’daki siyasi belirsizlik de, Almanya
ekonomisi üzerinde potansiyel bir tehdit olarak
değerlendirildi. Ancak piyasaların, önceki yıla göre Euro
Bölgesi’nin en güçlü ekonomisinde ilerlemenin devam ettiği yönündeki düşünceleri ve Avrupa
Merkez Bankası’nın (ECB) genişlemeci para politikaları tarafındaki adımları, Alman şirketleri adına
umutları canlı tutan gelişmeler arasında kendine yer buldu diyebiliriz. Yılın ilk çeyreğinde Dax için
Almanya ve Euro Bölgesi’nin makro göstergelerinin yanında, Yunanistan’daki genel seçimlerden (25
Ocak) çıkacak sonuçlar, Rusya’ya ilişkin gelişmeler ve ECB’nin Ocak ile Mart aylarındaki
toplantılarında alınacak kararlar önem taşıyor.
Alman borsasını teknik olarak incelediğimizde, yıl içerisinde 10,000 seviyelerinin üzerini gören
endeksin orta vadede, 34 haftalık basit hareketli ortalama olan 9575 desteği üzerinde kaldığı
sürece yükselişini sürdüreceği beklentisinin geçerli olacağını ifade edebiliriz. Dax, 2011’inikinci
yarısında başlattığı yukarı yönlü trendi içerisindeki hareketlerine devam ediyor. Yukarı yönlü
hareketlerin daha sağlıklı devam edebilmesi için 9800 direncinin geçilmesi ise önem taşımaktadır.
Bu gibi bir durumda endeks, daha önceki rekor seviyeleri olan 10097 seviyesini test etmek
isteyebilir.
Dax endeksinin 9575 desteğini kırması halinde ise orta vadeli kayıplar, yükseliş trendinin alt
noktasına doğru devam etmek isteyebilir. Ancak 100 haftalık basit hareketli ortalama ve yükseliş
trendinin alt noktası olan 9030 desteği aşağı yönlü kırılmadığı sürece, endekste “kalıcı” düşüşlerin
başladığını söylemek doğru olmayacaktır.
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Destek: 9575 – 9290 - 9030
Direnç: 9800 – 9925 - 10097
30
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
S&P500
SP500 endeksi 2013 yılında yaklaşık %30 oranında prim yapmıştı. Tarihsel verilere göre endeksin
%25 üzerinde prim yaptığı yılın ertesinde yükselişler %6 civarında yükselişi gösteriyor. Fakat
SP500 2014 yılında %6’lık ortalamayı aştı, yıllık prim %13 oranında gerçekleşti.
2014 yılına 1836 seviyesinden başlayan endeks yıl içinde en düşük 1812 en yüksek 2088
seviyelerini gördü, 2014 yılı 2051 seviyesinden kapandı.
Endeks yükseliş trendini koruyor, aralık ayında trendin üst bandı zorlandı.
2014 yılı SP500 için zirveler yılı olurken diğer taraftan balon tartışmalarının da yaşandığı, endeksin
çok yükselip yükselmediği düşüşün yakın olup olmadığı tartışmalarını canlı olduğu bir yıldı. Balon
tartışmalarına veya aşırı pahalı düşüncesine endeksin seviyesinden ziyade, tek başına yeterli bir
yöntem olmasa da, basit bir yöntemle, fiyat kazanç oranıyla ( F/K) bakmak daha sağlıklı olabilir.
Hisse bazında F/K oranı güncel hisse senedi fiyatının hisse başına karına bölünmesiyle bulunur. F/K
oranı 1 birimlik kar için kaç birim fiyat ödendiğini gösterir. Düşük F/K (ucuzluk) yüksek kara düşük
fiyatla ortak olmak, yüksek F/K mevcut karların yetersi görüldüğü (mevcut fiyatın yüksek olduğu)
anlamına gelir. Endeks içinse ortalamaya bakmak daha doğru olur.
31
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
SP500 için son durumda aşırı değerli demek F/K değerleri açısından mümkün değil. F/K
ortalamalarında üst bant zorlanıyor ama aşırı yüksek seviyelerden çok uzakta bir noktada.
ABD ekonomisi toparlanmaya devam ederken hisse senetleri piyasalarında ara dönem geri
çekilmeleri yaşansa da yükseliş trendinin korunması beklenebilir. Ekonomide toparlanma, daha
yüksek karlılık, daha yüksek kar payı anlamına gelecekse büyüyen ABD ekonomisi SP500 endeksi
için yükselişi desteklemeye devam eder diyeceğiz. Bir dönem (2008-2013) parasal genişleme, bol
ve ucuz dolar politikasıyla yükselen borsa endeksi artık toparlanan-büyüyen ekonomiyi
fiyatlayabilir.
Burada bir sonraki Fed adımı olan faiz artırım konusu tartışılabilir. Normal koşullarda yükselen
faizden hisse senetleri piyasaları olumsuz etkilenir. Fakat 2015 ortasında beklenen faiz artırımı
piyasalarda oynaklık yaratsa da ABD borsaları için 2 sorunun cevabına dikkatli aramak
gerekecek;
1- Fed neden faiz artırıyor ? ( ABD ekonomisi toparlandığı için, bu durumda büyüme borsa
endeksi için iyidir)
2- Faiz artırım adımları nasıl olacak ? ( faiz artırımı 2015 ortasında başlar ve 2015 %1 veya
altında bir faiz oranıyla kapanırsa, ABD borsaları kalıcı rahatsızlık göstermez)
Grafiği daha detaylı incelemek için tıklayınız.
Fed normale dönerken elbette piyasalar çalkalanacak ama atılan adımın sebebi büyüme ise
SP500’de ana trend bozulmayabilir.
Destekler: 2015-1950-1885
Dirençler: 2100-2120-2150
32
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
İndikatörlerle TEKNİK ANALİZ
İndikatörlerin finansal varlıklar üzerindeki etkisini yukarıdaki grafikte ayrıntılı bir şekilde
inceleyebilirsiniz. Ayrıca bu grafikte ilgili finansal varlıkların kısa, orta ve uzun vadeli
trendlerini de görebilirsiniz.
İlgili grafiği incelemek için tıklayınız.
33
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
Hazırlayanlar
Yatırımcılara Mesaj
Kudret AYYILDIR
2014 Yılında Hafızada Kalanlar
SERMET DOĞAN
Temel Analiz
-
AVRUPA
ABD
ASYA PASİFİK
Ekonomik Takvim
SERMET DOĞAN
SERMET DOĞAN
UMUT TUNCER
Kudret AYYILDIR
Teknik Analiz
-
EURUSD
GBPUSD
USDJPY
USDTRY
EURTRY
ALTIN
GÜMÜŞ
HAM PETROL
DOĞALGAZ
BUĞDAY
PAMUK
DAX30
S&P500
İndikatörlerle Teknik Analiz
34
ERDOĞAN TURAN
Kudret AYYILDIR
UMUT TUNCER
ERDOĞAN TURAN
UMUT TUNCER
ERDOĞAN TURAN
Kudret AYYILDIR
Kudret AYYILDIR
UMUT TUNCER
UMUT TUNCER
SERMET DOĞAN
SERMET DOĞAN
ERDOĞAN TURAN
Kudret AYYILDIR
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
RİSK AÇIKLAMASI
Kaldıraçlı alım satım işlemleri sonucunda kar elde edebileceğiniz gibi zarar riskiniz de
bulunmaktadır. Bu nedenle işlem yapmaya karar vermeden önce, karşılaşabileceğiniz riskleri
anlamanız ve kısıtlarınızı dikkate alarak karar vermeniz gerekmektedir.
Bu amaçla, Sermaye Piyasası Kurulu'nun Seri:V, No:125 "Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri ve Bu
İşlemleri Gerçekleştirebilecek Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ"inin 9 uncu maddesinde
öngörüldüğü üzere "Kaldıraçlı Alım Satım İşlemlerine İlişkin Risk Bildirim Formu"nda yer alan
aşağıdaki hususları anlamanız gerekmektedir.
UYARI
Kaldıraçlı alım satım işlemi hizmeti sunmak Sermaye Piyasası Kurulu'nun iznine tabidir. Bu nedenle,
işlem yapmaya başlamadan önce çalışmayı düşündüğünüz kuruluşun söz konusu işlemlere ilişkin
yetkisinin olup olmadığını kontrol ediniz. Kaldıraçlı alım satım işlemi yapmaya yetkili olan
kuruluşları www.spk.gov.tr veya www.tspakb.org internet sitelerinden öğrenebilirsiniz.
RİSK BİLDİRİMİ
İşlem yapacağınız yetkili kuruluş ile imzalanacak "Çerçeve Sözleşmesi"nde belirtilen hususlara ek
olarak, aşağıdaki hususları anlamanız çok önemlidir.
1. Yetkili kuruluş nezdinde açtıracağınız hesap ve bu hesap üzerinden gerçekleştirilecek tüm
işlemler için Sermaye Piyasası Kurulu tarafından çıkartılan ilgili her türlü mevzuat ve benzeri idari
düzenleme hükümleri uygulanacaktır.
2. Kaldıraçlı alım satım işlemleri çok risklidir. Kaldıraç etkisi nedeniyle, düşük teminatla işlem
yapmanın piyasada lehe çalışabileceği gibi aleyhe de çalışabileceği ve bu anlamda kaldıraç etkisinin
tarafınıza yüksek kazançlar sağlayabileceği gibi yüksek zararlara da yol açabileceği ihtimali daima
göz önünde bulundurulmalıdır. Ters fiyat hareketleri sonucunda yetkili kuruluşa yatırdığınız paranın
tümünü kaybedebilirsiniz. Yüksek getiri vaatlerine itibar etmeyiniz.
3. Yetkili kuruluşun yapacağınız işlemlere ilişkin tarafınıza aktaracağı bilgiler ve yapacağı
tavsiyelerin eksik ve doğrulanmaya muhtaç olabileceği tarafınızca dikkate alınmalıdır.
4. Kaldıraçlı alım satım işlemlerine ilişkin olarak yetkili kuruluş personelince yapılacak teknik ve
temel analizin kişiden kişiye farklılık arz edebileceği bu analizlerde yapılan öngörülerin
gerçekleşmeme olasılığının bulunduğu dikkate alınmalıdır.
5. Yabancı para cinsinden yapılan işlemlerde, yukarıda sayılan risklere ek olarak kur riskinin
bulunduğu, kur dalgalanmaları nedeniyle Türk Lirası bazında değer kaybı olabileceği, devletlerin
yabancı sermaye ve alım satım hareketlerini kısıtlayabileceği, ek ve/veya yeni vergiler
getirebileceği, alım satım işlemlerinin zamanında gerçekleşmeyebileceği bilinmelidir.
6. Kaldıraçlı alım satım işlemlerinde size sunulan parite fiyatları ve "spread"ler en iyi fiyat
durumunu yansıtmayabilir. Başka kurumların fiyatlarını da kontrol etmeniz yerinde olacaktır.
7. İşlemlere başlamadan önce yetkili kuruluşunuzdan yükümlü olacağınız bütün komisyon ve diğer
muamele ücretleri konusunda teyit almalısınız. Eğer ücretler parasal olarak ifade edilmemişse size
nasıl yansıyacağı ile ilgili anlaşılır örnekler içeren yazılı bir açıklama talep etmelisiniz.
8. Yetkili kuruluşlar tarafından kaldıraçlı alım satım işlemleri sonucunda kayba uğramayacağınız,
kaybınızın kontrol altında tutulacağına veya kayba uğramanız durumunda ek teminat çağrısı
yapılacağı konularında garanti verilemeyeceğini dikkate almanız gerekmektedir.
İşbu kaldıraçlı alım satım işlemleri risk bildirim formu, yatırımcıyı genel olarak mevcut riskler
hakkında bilgilendirmeyi amaçlamakta olup, kaldıraçlı alım satım alım satımından ve uygulamadan
kaynaklanan tüm riskleri kapsamayabilir. Dolayısıyla tasarruflarınızı bu tip işlemlere
yönlendirmeden önce dikkatli bir şekilde araştırma yapmalısınız.
35
2015 – İlk Çeyrek Beklenti Raporu
36