Kuşaklararası Rektörler Buluşması

01-31 Ocak 2014 • Basım Tarihi: 12 Şubat 2014 • Sayı: 170 • www.ankara.edu.tr
Kuşaklararası
Rektörler
Buluşması
3’te
of. Dr. Necdet Serin,
Eski Rektörlerimiz, Pr
Prof. Dr. Nusret Aras
Prof. Dr. Günal Akbay,
, Rektörümüz Prof.
ve Prof. Dr. Cemal Taluğ
le akşam yemeğinde
Dr. Erkan İbiş’in davetiy
bir araya geldi.
Ziraat
Fakültemizin
Altyapısı
Temelden Çatıya
Elden Geçti
4’te
Bilgisayar Mühendisliği
Öğrencilerinden
İki Ödül 13’te
Üniversite-Sanayi İşbirliğinde
Başarılı Sonuç
Ülkemizde ilk Manyetik Soğutucu
Prototipi, Ankara Üniversitesi ve
ASELSAN’ın ortak çalışması sonucunda
gerçekleştirildi. 17’de
Ankara Üniversitesi
Kitap Bankası Kuruldu
Öğrencilerimizden
Uluslararası Proje 11’de
Tandoğan
Yerleşkesi’ndeki Bilgi
Hizmetleri ve Yayınevi
Koordinatörlüğü’nde
kurulan “Kitap
Bankası’ndan”
öncelikli olarak
Üniversitemiz
öğrencileri
yararlanacak. 25’te
DTCF 78 Yaşında
24’te
Sütler Artık
Soğuk Zincirle
Ankara’da 13’te
Öğrenci
Oldular 9’da
Manyetik Rezonans
Cihazına Sahip
Tek Veteriner
Fakültesi 6’da
Kayakta
Madalyalar
28’de
e-BEYAS Uygulaması İle
Her Yıl Bir Orman Kurtaracağız
D
ünyada yaşanan
teknolojik gelişmeler
ve hızlanan bilişim
projeleri doğrultusunda
üniversitelerin faaliyetlerini
yoğunlaştırmasının en son
ve güzel örneklerinden
birisi de 16 Eylül
2013 tarihinde geçilen
e-BEYAS uygulaması ile
Üniversitemizde yaşandı.
Üniversitemizin bölüm
ve anabilim dalları da 2
Ocak 2014 tarihi itibariyla
e-BEYAS uygulamasını
kullanmaya başladı.
Araştırma ve uygulama
merkezlerimiz ise Şubat
ayında uygulamaya
katılacak.
Ankara Üniversitesi’nde
uygulamaya geçirilen
ve kısaca e-BEYAS
olarak bilinen bu
modelin geliştirilmesinin
temelinde Doç. Dr.
Fahrettin Özdemirci’nin
yürütücülüğünde 20112012 yıllarında yapılan
TÜBİTAK-SOBAG
110K592 numaralı
“Üniversitelerde Elektronik
Belge Yönetimi ve
Arşivleme Sistemine
Geçiş Süreci Modellemesi
(e-BEYAS-M)” adlı proje
yer alıyor.
Proje Yöneticisi ve
BEYAS Koordinatörü Doç.
Dr. Fahrettin Özdemirci,
“TÜRKSAT A.Ş. ile başarılı
bir proje yürüttüklerini,
üniversitelerin yönetim
yapısına uygun ve
ihtiyaçlarını karşılayacak
bir modeli, Ankara
Üniversitesi-TÜRKSAT
A.Ş. işbirliği ile ortaya
koyduklarını, modelin
temelinde ise bilimsel
proje ve araştırmaların
yer aldığını, e-BEYAS ile
birlikte artık üniversitelerin
yönetim yapısına uygun,
ihtiyaçlarını karşılayacak
ve TS 13298 standardına
uyumlu bir yazılımın
geliştirilmiş olduğunu”
söyledi.
Bu kapsamda geçmişe
yönelik arşiv belgelerine
ilişkin çalışmaların da en
kısa sürede başlatılacağını
ifade eden Doç. Dr.
Fahrettin Özdemirci,
kurumsal hafızanın
elektronik ortama
taşınmasıyla ‘erişilebilir’
duruma getirileceğini
ve gelecek nesillere
aktarılacağını belirtti.
e-BEYAS uygulaması
ve başlatılacak olan geriye
dönük arşiv belgelerinin
dijitalleştirilmesi çalışmaları
ile Üniversitemiz,
geleceğe mirasımız
olan ormanlarımızı da
kurtarmaya devam edecek.
Üniversite Hastaneleri Birliği,
Üniversitemizde Toplandı
Ü
lkemizdeki üniversite
hastanelerinin
yöneticilerinin oluşturduğu
“Üniversite Hastaneleri
Birliği Derneği”nin 17.
toplantısı, 31 Ocak 1 Şubat
2014 tarihleri arasında
Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi Morfoloji
Binası’nda yapıldı.
Üniversitemiz Rektörü
ve Üniversite Hastaneleri
Birliği Derneği Yönetim
Kurulu Üyesi Prof. Dr.
2
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Erkan İbiş, İstanbul
Üniversitesi Rektörü ve
Üniversite Hastaneleri
Birliği Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı Prof. Dr.
Yunus Söylet ile Üniversite
Hastaneleri Çalışma
Grubu Yürütücüsü ve
YÖK Yürütme Kurulu
Üyesi Prof. Dr. Mehmet
Emin Yılmaz’ın açılış
konuşmalarını yaptığı
toplantıda, teknik konuların
yanı sıra sosyal etkinliklere
de yer verildi. Toplantıda
Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Halk Oyunları
Ekibi bir gösteri sunarken,
Etnografya Müzesi’ne
bir gezi düzenlendi;
Üniversitemiz Cebeci
Hastanesi Başhekimi Prof.
Dr. Rüştü Güner “Tarihin
Süzgecinde Türk Mutfak
Kültürü” başlıklı bir sunum
yaptı.
Toplantı kapsamında
Rektörümüz Prof. Dr.
Erkan İbiş’in başkanlığını
yaptığı “Üniversite
Hastaneleri’nde ‘Tam Gün’
Kanunu” başlıklı oturumda,
Sağlık Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Hüseyin Çelik
ile İstanbul Üniversitesi
Rektör Yardımcısı ve
İstanbul Üniversitesi
Hastaneleri Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Kamil
Adalet birer konuşma yaptı.
Toplantıda ayrıca “Sağlık
Turizmi ve Turistin Sağlığı
Kapsamında Sunulacak
Sağlık Hizmetleri Hakkında
Yönerge’nin Üniversite
Hastaneleri Uygulaması”,
“Üniversite Hastaneleri’nde
Mesai Saati Sonrası
Çalışma Uygulaması” ve “
Üniversite Hastaneleri’nin
‘Tam Gün’ Uygulama
Örnekleri” konularında
oturumlar gerçekleştirildi.
Ankara Üniversitesi’nde,
Kuşaklararası Rektörler Buluşması
Eski Rektörlerimiz,
Prof. Dr. Necdet
Serin, Prof. Dr.
Günal Akbay, Prof.
Dr. Nusret Aras
ve Prof. Dr. Cemal
Taluğ, Rektörümüz
Prof. Dr. Erkan
İbiş’in davetiyle
akşam yemeğinde
bir araya geldi.
Ü
niversitemizde 1987
yılından bu yana
Rektörlük yapan Prof. Dr.
Necdet Serin, Prof. Dr. Günal
Akbay, Prof. Dr. Nusret Aras,
Prof. Dr. Cemal Taluğ ve
Rektörümüz Prof. Dr. Erkan
İbiş, Üniversimizde yeni
hizmete giren sosyal tesisimiz
AKKEM’de, eşleriyle akşam
yemeğinde bir araya gelerek
Ankara Üniversitesi’nin
günümüzdeki yerini
ve gelecek vizyonunu
değerlendirdi.
Rektör Yardımcıları da
Katıldı
14 Ocak 2014’te
gerçekleştirilen toplantıya
Rektör Yardımcılarımız Prof.
Dr. Berahitdin Albayrak,
Prof. Dr. Kasım Karakütük,
Prof. Dr. Ayhan Elmalı,
Prof. Dr. Sibel A. Özkan ve
Genel Sekreterimiz Serpil
Güner ile Dış İlişkiler
Koordinatörümüz Yrd. Doç.
Dr. İlhan Karasubaşı da
katıldı.
“İşbirliği ve
Dayanışmanın Göstergesi”
Ankara Üniversitesi’nin
beş rektörünün ilk kez
bir araya gelmesini
değerlendiren Prof. Dr.
Necdet Serin, bu buluşmanın
son derece anlamlı
olduğunu belirterek; “Bu
toplantı, Üniversitemizdeki
işbirliği ve dayanışmanın
bir göstergesi olarak da
görülebilir. Bunun bir
gelenek halinde gelecekteki
rektörler zamanında da
devam etmesini dilerim. Bu,
Üniversitemizin olgunluğunu
ve birlikteliğini gösteren bir
davranıştır” dedi.
“Devam Etmesini
Dilerim”
Prof. Dr. Günal Akbay da
ilk defa böyle bir oluşumun
gerçekleştiğini belirterek;
“Bu buluşma, birikimlerimizi
ve Üniversitemizin gelişmesi
yönündeki fikirlerimizi
paylaşma yönünden çok
yararlı bir birliktelik oldu.
Bunun devam etmesini
gönülden diliyorum” diye
konuştu.
Prof. Dr. Nusret Aras ise
şunları söyledi:
“Bu güzel birlikteliğin
yeni Konukevi’nde
gerçekleşmesi bizleri mutlu
etti. Üniversitemiz merkez
yerleşkesinde ve Ankara’nın
merkezindeki bu güzel
ve fonksiyonel yapının
Başkent’te çalışmaları
olan akademisyenler için
öncelikle talep edilen bir
konaklama yeri olacağını
zannetmekteyim. Bu fırsatla,
yemeğe katılan Rektör
yardımcılarımız ve eşleri
ile Genel Sekreter Sayın
Serpil Güner ve Dış İlişkiler
Koordinatörü Sayın Yrd.
Doç. Dr. İlhan Karasubaşı ile
birlikte olma ve değerli eşleri
ile tanışma fırsatı da bulduk.
Gecede Üniversitemizin geçmişi
ile ilgili anılar ve günümüz ve
gelecekteki yeri hakkında da
kısa görüşler belirtildi. Bu vesile
ile bizleri bir araya getiren
Sayın Rektörümüz ve değerli
Eşleri Nebahat İbiş’e teşekkür
ederim.”
Üniversitemizin önceki
Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ
da Ankara Üniversitesi’nin
1987’den bugüne rektörleriyle
bir araya gelip sohbet etme
imkanı bulmaktan çok mutlu
olduğunu kaydetti.
“Bu, Ankara
Üniversitelilik Ruhudur”
Rektörümüz Prof. Dr.
Erkan İbiş ise bu toplantıyla,
çok değerli bir tarihi anı
yaşadıklarını, beş kuşak
rektörün biraraya gelmesinin
çok önemli olduğunu söyledi.
Böyle bir buluşmanın
daha önce hiç yaşanmadığını
düşündüğünü, bu nedenle
çok heyecanlı olduğunu
belirten Prof. Dr. Erkan İbiş;
“Bu kuşaklararası rektörler
buluşmasıdır. Bu, Ankara
Üniversitelilik ruhudur,
köklülüğün güzel bir örneğidir.
Bu tür buluşmaların, gelenek
haline geleceğine; sıkça
gerçekleşeceğine ve Ankara
Üniversitesi’nin anılarının
konuşulacağı, hatıraların
nakledileceği paylaşım
sofrası haline dönüşeceğine
inanıyorum. Davetimi
lütfedip kabul eden değerli
rektörlerime ve kıymetli eşlerine
şükranlarımı, saygılarımı
sunarım” dedi.
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
3
Dışkapı Yerleşkesi’ndeki Binaların
Altyapısı Elden Geçirildi
Ü
niversitemiz Ziraat
Fakültesi’nin Dekanlık
Yerleşkesi’nde bulunan
bölümlerinde uzunca bir
süredir yaşanan altyapı
problemleri, Rektörlük
tarafından ayrılan 4.5
Milyon TL ödenekle baştan
aşağı çözümlendi. Yapılan
çalışmalar kapsamında
Tarım Ekonomisi, Süt
Teknolojisi, Zootekni
Bölümleri ile Enstitüler
binalarında su, elektrik, ısı
kaybı, hijyen ve telefoninternet sorunları, 1933’ten
bu yana yapılan en kapsamlı
çalışmayla sona erdirildi.
Çalışmaların bitmesi
nedeniyle Rektörümüz Prof.
Dr. Erkan İbiş ve Ziraat
Fakültesi öğretim üyelerinin
katılımıyla 28 Ocak
2014 tarihinde bir tören
düzenlendi.
Yapılan çalışmalarla
ilgili bilgi veren Ziraat
Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Ahmet Çolak, altyapı
çalışmaları nedeniyle
kırılan duvar yüzeylerinin
de yeniden yapıldığını,
alt katlardaki tuvaletlerin
ise engelli tuvaleti olarak
4 Ankara
Üniversitesi
Bülteni
düzenlendiğini söyledi.
Laboratuvarlardaki eski
tezgahların söküldüğünü,
yerlerine yeni laboratuvar
tezgahlarının yapıldığını
belirten Prof. Dr. Ahmet
Çolak, tüm kalorifer
tesisatının yenilendiğini,
çalışmaz hale gelen ve
yeterli ısıyı karşılamayan
eski döküm radyatörlerin,
yeni panel radyatörlerle
değiştirildiğini, her bireyin
ısı ayarını kendisine
özgü ayarlayabilmesi
için termostatik vana
kullanıldığını belirtti.
“Üstgeçit Yapacağız”
Dekan Prof. Dr. Ahmet
Çolak, Dışkapı’daki
Kuzey Yerleşke ile Güney
Yerleşkesi’ni birbirine
bağlayacak ve araç geçişine
de izin veren üst geçidin
ihalesinin yapıldığını,
şu anda Anıtlar Koruma
Kurulu’ndan izinlerin
beklendiğini söyledi.
Prof. Dr. Ahmet Çolak;
“Yıllardır bu iki yerleşkenin
birbiriyle olan kopukluğu
hocalarımızın ve idari
personelimizin yaşadığı
önemli bir zorluktu ve
birbirimizle kaynaşmamızı
engelliyordu. İnşallah
bu engeli yakın zamanda
aşacağız” dedi.
Rektörümüz Prof. Dr.
Erkan İbiş de yönetim
olarak altyapıya çok önem
verdiklerini söyledi. Ziraat
Fakültesi’nin telefon,
internet, elektrik, kalorifer,
kanalizasyon ve su
tesisatının uzunca süredir
problemli olduğunu belirten
Prof. Dr. Erkan İbiş, “Ziraat
Fakültesi’nin yerleşkesi,
bilimin, tarihin, köklülüğün
ruhunu taşıyor. Buraya
baktığım zaman köklü, tarihi
üniversiteler aklıma geliyor.
Görevimiz, hep beraber
buraları canlı tutabilmek,
gelecek kuşaklara bu tarihi
değeri, tarihi ruhuyla beraber
devredebilmektir” diye
konuştu.
Prof. Dr. Erkan İbiş,
bu yıl ilk kez üniversitede
‘kültür’ başlığı altında
bir yatırım programı
açtırdıklarını, bu programla
beraber Üniversitedeki
her türlü tarihi binanın ve
kültürel yapının envanterini
çıkarmakta olduklarını,
çıkardıktan sonra
Üniversitemizdeki kültürel
varlıkların sürdürülebilirliği
konusunda kaynak yaratma
çabasını ortaya koyacaklarını
kaydetti.
Bitki Koruma Bölümü Yenilendi
K
urulduğu 1961 yılından
günümüze kadar dış
cephenin yenilenmesi
dışında temel bir onarım
geçirmeyen Üniversitemiz
Ziraat Fakültesi Bitki
Koruma Bölümü’ndeki
altyapı ve yeniden yapılanma
çalışmaları bitirilerek
8 Ocak 2014 tarihinde
düzenlenen törenle açıldı.
Törene, Üniversitemiz
Rektörü Prof. Dr. Erkan
İbiş, Ziraat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Ahmet Çolak,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı Müsteşarı Vedat
Mirmahmutoğulları ve Ziraat
Fakültesi öğretim elemanları
katıldı.
Ziraat Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Ahmet
Çolak, binada Haziran
2013 ile Ocak 2014
arasında yürütülen
çalışmalar kapsamında
tüm elektrik, yangın ve
doğalgaz tesisatının, kat
panoları ve ana pano ile
data ve telefon hatlarının,
laboratuvar tezgahlarının,
bina topraklama hattının,
kalorifer, temiz su ve pis su
tesisatlarının yenilendiğini
söyledi. Prof. Dr. Ahmet
Çolak, bir soğuk oda,
altı normal, bir engelli
tuvaleti yapıldığını, öğretim
elemanları oda mobilyalarını,
Rektörlük tarafından
sağlanan malzemeyle kendi
marangoz atölyelerinde
ürettiklerini sözlerine ekledi.
“Bilim Ancak Çağdaş
Ortamlarda Yapılabilir”
Üniversitemiz Rektörü
Prof. Dr. Erkan İbiş de
bilimin ancak çağdaş
ve nitelikli ortamlarda
yapılabileceğini belirterek;
“Bu binamızla ilgili
kanalizasyon giderinden
su tesisatına, elektrik
tesisatından kalorifer
tesisatına, doğalgaz tesisatına
kadar birçok sorun vardı.
Binaların toparlanması, bütçe
çerçevesinden baktığımızda
uzun yıllara yayılmak
zorunda ama bir yerden de
başlamak lazım” dedi.
“En Mükemmel
Koruyucu Hekimlik”
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı
Müsteşarı Vedat
Mirmahmutoğulları da
bitki koruma uzmanlarının
tarıma yaptığı katkıları
övdü ve onların çalışmaları
sayesinde üretimin attığını,
ilaç kullanımının azaldığını
belirterek; “En mükemmel
koruyucu hekimlik bu” dedi.
Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü’nde
Duyusal Değerlendirme Laboratuvarı Açıldı
Z
iraat Fakültesi’ndeki altyapı çalışmaları kapsamında
Süt Teklonolojisi Bölümü’nde “Duyusal
Değerlendirme Laboratuvarı” açıldı. Süt ve süt ürünlerinin
görme, koklama, tatma ve işitme gibi duyusal kalite
özelliklerinin belirlendiği laboratuvarla ilgili bilgi veren
Doç. Dr. Ebru Şenel; “Temel amacımız tüketici beğenisi
ve tercihini saptamak. Çünkü bir gıdanın bileşimi ne kadar
normal olursa olsun, ne kadar sağlıklı üretilirse üretilsin
eğer lezzeti yeterli değilse o ürün satılamaz” dedi.
Doç. Dr. Ebru Şenel, Duyusal Değerlendirme
Laboratuvarı’nın iki bölümden oluştuğunu da belirterek;
“Biri kabinlerin olduğu, diğeri de örneklerin hazırlandığı
bölüm. Örnekler hazırlanır, daha sonra pencerelerden
panelistlere sunulur. Panelistlerin ise birbirlerinden
etkilenmemeleri için ayrı ayrı kabinlerde oturması
gerekir” diye konuştu.
Bu laboratuvarda, kendi ürettikleri ürünlerin
değerlendirmesini yaptıklarını anlatan Doç. Dr. Ebru
Şenel, bazen de araştırmalar kapsamında piyasada satılan
ürünleri de değerlendirdiklerini kaydetti.
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
5
Manyetik Rezonans Cihazına Sahip
Tek Veteriner Fakültesi
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Ülkemizdeki
Veteriner Fakülteleri içinde Bilgisayarlı Tomografi ve
Manyetik Rezonans cihazlarına sahip tek veteriner fakültesi
oldu. Yeni alınan Manyetik Rezonans cihazının kurulumu
geçtiğimiz günlerde yapıldı.
Ü
lkemizdeki veteriner
fakülteleri içinde
her zaman öncü olan
Üniversitemiz Veteriner
Fakültesi yine bir ilki
gerçekleştirerek, hayvanların
tedavisinde kullanılacak
Manyetik Rezonans cihazına
kavuştu. Fakülte bu cihazla
birlikte, Türkiye’deki hiçbir
veteriner fakültesinde
olmayan Bilgisayarlı
Tomografi ve Manyetik
Rezonans cihazlarının sahibi
oldu.
Veteriner Fakültesi
Cerrahi Anabilim Dalı
öğretim üyesi Prof.
Dr. Ali Bumin, Sağlık
Bakanlığı’ndan hibe olarak
devralınan cihazın hibe
sürecinin hayli zorlu ve
yaklaşık 1.5 yıl sürdüğünü
ancak Rektörümüz Prof.
Dr. Erkan İbiş’in destek
ve çabalarıyla bu sürecin
başarıyla tamamlandığını
6
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
söyledi. Prof. Dr. Ali Bumin
şunları anlattı:
“Günümüzde bilimde,
siyasette, ekonomide ve
sosyal konularda hızlı
bir değişim ve dönüşüm
yaşanmaktadır. Gelişmiş
ülkelerde başlayan bu
değişim rüzgârı; bilimsel
teknolojilerdeki gelişmelere
bağlı olarak, tüm dünyaya
yayılmaktadır. Bu bağlamda
rekabet gücü, ancak
bilimsel teknolojilerdeki
yenilikleri kullanarak
gerçekleşmektedir.
Radyolojik incelemeler
arasında yer alan manyetik
rezonans (MR), tüm
dünyada en çok araştırmanın
yapıldığı ve büyük
gelişmelerin sağlandığı
görüntüleme yöntemidir.
Bu yöntem; manyetik bir
alan içine konulan hasta
vücuduna gönderilen
radyo frekans dalgalarının,
dokulardaki hidrojen
atomu çekirdeğindeki
protonları uyarması sonucu
yayılan radyo sinyalleri ile
oluşturulan bir görüntüleme
yöntemidir. Manyetik
rezonans, yumuşak doku
kontrastı en yüksek olan
görüntüleme tekniği
olduğu için patolojik
oluşumlar kolay bir şekilde
görülmektedir. Manyetik
rezonans görüntülemede
hastanın pozisyonu
değiştirilmeden kesit planı
değiştirilerek (Multiplanar)
görüntüler alınabilmektedir.
Bu nedenle diğer teknikler
ile iyi görüntülenemeyen
birçok anatomik bölge ve
yapının değerlendirilmesi
mümkündür. Ayrıca iyonizan
radyasyon kullanılmadığı
için şimdiye kadar hiçbir
zararlı biyolojik etkisi
belirlenmemiştir. Bu özelliği
nedeniyle aynı hastada
defalarca tekrarlanabilme
avantajına sahiptir.
Yüksek Kazanım
Yüksek kuruluş maliyeti
ve işletme giderlerine
rağmen, yurt dışındaki
veteriner fakültelerinde
manyetik rezonans yaygın
olarak kullanılmaktadır.
Ülkemiz Veteriner
Fakülteleri arasında ilk
kez Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi Cerrahi
Anabilim Dalı’nda 0.3
Tesla yarı açık manyetik
rezonans ünitesi kurulumu
tamamlanarak hizmete
girmiştir. Böylece
hastalıkların doğru tanısı
erken dönemde yapılacağı
için doğru bir sağaltım
protokolü uygulanacaktır.
Bunların kaçınılmaz sonucu
olarak sosyal ve ekonomik
anlamda en üst kazanımlara
ulaşılacaktır.
Kurslar ve Seminerler
Düzenlenecek
Veteriner Fakültesi
Cerrahi Anabilim Dalı
öğretim üyesi Prof. Dr.
Ali Bumin ve Cerrahi
Anabilim Dalı’nın
diğer öğretim üyeleri
tarafından planlanacak
bilimsel araştırmalarla,
yüksek lisans ve doktora
öğrencilerinin bu alanda
yetişmesi sağlanacaktır.
Çalışmalar sonunda
elde edilen sonuçların
uygulamaya sokulmasıyla
kazanılacak bilgiler
ulusal ve uluslararası
bilimsel platformlarda
tartışılacaktır. Daha
sonraki süreçte bu alanda
kurslar, seminerler ve
bilimsel toplantılar
düzenlenecektir.
Akreditasyonun
Yenilenmesi İçin de
Önemli
Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi
2007 tarihinde EAEVE
(European Association
of Establishments for
Veterinary Education
- Avrupa Veteriner
Eğitim Kurumları
Birliği) ve FVE (Federation
of Veterinarians of Europe
- Avrupa Veterinerler
Federasyonu) üyelerince
oluşturulan JEC (Joint
Education Committee Ortak Eğitim Komisyonu)
tarafından kurumsal
anlamda akredite
edilmiştir. Bu özelliğiyle
Türkiye’de akredite olan
ilk Veteriner Fakültesi
olmuştur. Önümüzdeki
yıllarda yukarıdaki
kurullar tarafından tekrar
değerlendirilecek olan
Fakültemiz, sağlanan bu
alt yapı ile değerlendirilme
sırasında daha da güçlenmiş
olacaktır.
Cerrahi Anabilim
Dalı’nda iki yıl önce kurulan
Bilgisayarlı Tomografi
Ünitesi de hastalıkların
tanısında rutin olarak
kullanılmaktadır. Bilimsel
teknolojilerdeki gelişmeleri
yakalama çabaları,
beraberinde yetişmiş
teknik personel sorununu
da gündeme getirmektedir.
Şimdi; Bilgisayarlı
Tomografi ve Manyetik
Rezonans gibi ileri teknoloji
ürünleri olan bu cihazları
kullanacak teknik personel
ihtiyacı ile karşı karşıyayız.
Rektörlüğümüzün Veteriner
Fakültesi için verdiği desteği,
teknik personel konusunda da
sürdüreceğine inanıyoruz.”
Tüm Dünyadan, Veteriner Hekimliği
Öğrencileri Konuğumuz Oldu
T
üm dünyada 82 şubeye ve binlerce
bireysel üyeye sahip; öğrencilerin
gönüllü katılımı ile günümüze kadar
süregelen, bağımsız, siyasi olmayan
ve kâr amacı gütmeyen bir öğrenci
topluluğu olan Uluslararası Veteriner
Öğrencileri Birliği’nin (IVSA) “Kış
Sempozyumu” 2-10 Ocak 2014 tarihleri
arasında Üniversitemiz Veteriner
Fakültesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi öğrenci topluluklarından IVSA
Ankara ev sahipliğindeki sempozyuma,
27 ülkeden (ABD, Güney Kore, Nijerya,
Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa, Gana,
Yunanistan, Hindistan, Endonezya,
İtalya, İran, Japonya, Kosova, Malezya,
Hollanda, Norveç, Polonya, Romanya,
İskoçya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya,
İsveç, Tunus, Avusturya) 100 veteriner
fakültesi öğrencisi katıldı.
Program içerisinde, mesleki
uygulamaları içeren ve “Epidemiyoloji”
temalı eğitimler yer aldı. Bu eğitim
programları, hem Veteriner Fakültemiz
öğretim üyeleri hem de serbestkamuda çalışan veteriner hekimler
tarafından verildi. Sempozyum,
mesleki ve profesyonel anlamda
veteriner hekimlik uygulamalarının
değerlendirilmesi yanısıra kültürel ve
sosyal alanlarda katkılar da sağladı.
Bu kapsamda öğrenciler hem kendi
kültürlerini tanıttılar, hem de geleneksel
uygulamaların glokalizasyon bakış açısı
hakkında fikir paylaşımında bulundular.
Kariyer planlamaları için ikili işbirliği
ve arkadaşlıkların oluşturulduğu kış
sempozyumu, öğrenciler için farklı
kariyer-staj planları yapabilmelerine
fırsat ve destek sağlaması için fiziksel
ortam da sağladı.
“Gençlik Yaşıyor”
Toplantıya katılan Üniversitemiz
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sibel A.
Özkan, Üniversitemiz öğrencilerinin
yabancı öğrencilerle bir arada
bulunmasının önemine işaret ederek;
“Uluslararası platformda çeşitli kültürel
faaliyetlerle hekimlik eğitiminin genel
standartlarını yükseltmek, öğrencilerin
geleneksel veteriner hekimlik
eğitimlerinin dışında hayvan bakımı
ve refahı, çevre bilimleri ve teknik
lisans eğitimi gibi önemli konularda
da eğitimler alan ve etkinlikler yapan
bireyler olması, hem ülkemiz hem de
insanlık için çok önemli ve sevindiricidir.
Gençlik artık sadece okuyan değil,
yaşayan bir gençliktir. Uluslararası
sempozyumlara katılan, fikir üreten,
anlayan ve anlatan bir nesil şüphesiz ki
daha aydınlık yarınların habercisidir”
dedi.
Veteriner Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Rıfkı Hazıroğlu da sempozyum
nedeniyle Afrika, Avrupa, Asya ve
Amerika’daki 27 ülkeden öğrencileri
konuk ettiklerini belirterek; “Farklı
ülkelerden gelen öğrenciler, kültürel
ve bilimsel bilgi alışverişi yapacaklar.
Toplantının 62’ncisini ülkemizde
düzenlemek bizim için bir onurdur.
Amacımız, akademik kazançların
yanında, Türk kültürünü yabancı
öğrencilere tanıtmak, onların da
kültürünü tanımak. Unutulmaz anılarla
buradan ayrılmalarını sağlamak” dedi.
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
7
Türkiye’de Tarım Öğretimine Başlanmasının
168. Yılını Kutladık
Ü
lkemizde, sistemli ve belli bir disiplin
içerisinde yürütülen ilk tarımsal eğitim
ve öğretime başlanmasının 168. yılı, 10 Ocak
2014 tarihinde düzenlenen törenle kutlandı.
Törene, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan
İbiş, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı
Vedat Mirmahmutoğulları, öğretim üyelerimiz,
öğrencilerimiz ve tarım meslek kuruluşlarının
temsilcileri katıldı.
“Dünyada 900 Milyon İnsan Aç Yattı”
Törende bir konuşma yapan Müsteşar
Vedat Mirmahmutoğulları, bugün dünyada gıda
konusunda çok ciddi sorunlar yaşandığını, hala 900 milyon
insanın aç yattığını, 1 milyar 200 milyon insanın da yetersiz
ve dengesiz beslenme sorunu olduğunu söyledi. Vedat
Mirmahmutoğulları, buna rağmen, 500 milyon insanın ise
obezite ile boğuştuğunu, bir taraftan da fosil kaynakların
yetersizliği nedeniyle gıda olarak kullanılabilecek ürünlerin,
enerji üretiminde kullanılmaya devam ettiğini kaydetti.
2013 yılında ABD’nin ürettiği mısırın yüzde 40’ının
biyoetanole gittiğini söyledi.
“Tarımda Öncü Olmak Zorundayız”
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş de bundan
500 yıl sonra da su, enerji ve gıdanın, temel değerler olarak
önemini koruyacağını belirtti. Atatürk’ün toprakla ilgili
“Başarımızın temeli, kudretimizin dayanağı, ana servetimiz
topraktır” sözünü hatırlatan Prof. Dr. Erkan İbiş; “Ülkemiz;
coğrafyası, iklimi, klima çeşitliliği ve çalışkan insanlarıyla
tarımda öncü olmak zorunda olan bir ülke. Tarım
ürünleriyle, ihracat, istihdam, hammadde gibi birçok katma
değer ülkemize sağlanabiliyor. Ama bunun da temelinde
eğitim, araştırma, bilgi paylaşımı, planlama ve destek
politikaları var” dedi.
lerine tanıtıldı
a görevlileri öğretim üye
Fakültenin en yeni araştırm
8
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
“Ziraat Fakültesi, Ana Fakülte”
Üniversitemiz Ziraat Fakültesi’nin, bugüne kadar
verdiği eğitim, araştırma desteği ve ürettiği bilgiyi
toplumla paylaşma konusunda gösterdiği çabayla bir ana
fakülte olduğunu belirten Prof. Dr. Erkan İbiş; “Ziraat
Fakültemiz bu alanın annesidir, bizim için gurur verici bir
unsurdur” diye konuştu. Ziraat Fakültesi’nin, müzesi de
olan bir fakülte olduğunu, bu müzeye önem verdiklerini ve
yaşattıklarını sözlerine ekledi.
“Ziraat Fakültelerinin Kontenjanı Azalıyor”
Üniversitemiz Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet
Çolak da Ülkemizde tarım bilimleriyle ilgili fakültelerde
son yıllarda yaşanan öğrenci azalması sorununu aktardı.
2013-2014 eğitim öğretim yılında Türkiye’de tarım
bilimleriyle ilgili fakültelerde 1621 öğrenci kontenjanının
boş kaldığını söyleyen Prof. Dr. Ahmet Çolak; “Bu, toplam
kontenjanın yüzde 22’sine denk gelen bir orandır. Bu oran
tüm fakülteleri az ya da çok etkiledi. Bizim fakültemiz
az etkilenenler arasında” dedi. Bunun çözümlenmesi için
önerilerini de dile getiren Prof. Dr. Ahmet Çolak şunları
söyledi:
“Üniversitelerde yapılacak bilimsel çalışmaların
Dekan Prof. Dr. Ahmet Çolak
ve tezlerin yeterli bir bölümünün, ülkenin tarımsal
sorunlarının çözümüne ayrılması gerekmektedir. Eğitim
öğrenci odaklı olmalıdır. Büyük projelere imza atacak
donanımlı üniversite mezunlarını yetiştirmek için
lisans ve lisansüstü eğitimlerde radikal değişiklikler
yapmak şarttır. Bu kapsamda yapılması gereken; radikal
değişikliklerin başında da disiplinlerarası çalışma kültürü
ve sistematiğinin, teorik ve uygulamalı altyapısının
kurulmasıdır. Bu anlamda paralel programların eğitim
içerikleri ve ders programları mutlaka senkron hale
getirilmeli; hatta disiplinlerarası yeni programların
açılması hedeflenmelidir. Bu hedefe ulaşmak için
zorunlu ve seçmeli derslerde bölümler arası geçişlerin
arttırılabilmesi ve kolaylaştırılması mutlaka sağlanmalı,
çift ana dal ve yan dal uygulamaları kesinlikle daha fazla
desteklenmelidir. Hatta özendirilmelidir. Mühendis, yeterli
eğitim aldığından ve gerekli değerlendirmeleri hakkıyla
yapabileceğinden emin olmasıdır.”
“İşçi Sıkıntımız Çözüldü”
Dekan Prof. Dr. Ahmet Çolak, Ziraat Fakültesi’nin
çiftliklerinde bir süredir yaşanan eleman sıkıntısının,
Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’in Maliye Bakanlığı
nezdinde girişimleri sonucu çözüldüğünü, bu yıl çiftlikler
için 10 işçi kadrosunun verildiğini sözlerine ekledi.
Ziraat Fakültesi Öğrenci Temsilcisi Oral Kilmen
de günümüzde tarımsal üretimin, teknoloji ve yenilik
istediğini, bunun da araştırma ve geliştirmeyle mümkün
olabileceğini dile getirdi.
“Tarım Alanları Sürekli Azalıyor”
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Başkanı
Fehmi Kiraz, tarım alanlarının devamlı azaldığını
belirterek; “Islah çalışmaları ve araştırmalar yapıp buğday
verimini arttıramazsak, gıda güvenliği anlamında 20-25 yıl
sonra risk olacağını ve sıkıntılara düşeceğimizi belirtmek
isterim” dedi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr.
Turhan Tuncer ise ziraat mühendisleri arasındaki işsizlik
sorununa dikkat çekti. Bazı fakültelerdeki eğitim öğretimin
niteliğinin tartışılması gerektiğini belirten Turhan Tuncer;
“Tarım alanlarımızı arttıramadığımıza göre mevcut
alanlarımızda sulama yatırımlarının hızlandırılması ve
salma sulamadan, daha az su tüketen üretim modellerine
geçilmesi teşvik edilmelidir” dedi.
“İklim Değişimi Göçleri Başladı”
Konuşmaların ardından, Su Politikaları Uzmanı Dursun
Yıldız, “Türkiye’nin Su Kaynakları ve Dünyanın Su
Gündemi” konulu bir sunum yaptı. Küresel ısınmanın, geri
dönülemeyecek seviyeyi aştığını, artık bunu durdurmak
yerine adapte olmaya çalışmak gerektiğini söyleyen
Dursun Yıldız, iklim düzensizlikleri konusunda gelecekle
ilgili belirsizliklerin azaltılması için tüm dünyada ar-ge
çalışmaları yapıldığını, hatta Brezilya’nın bu konuya 40
milyar dolar ayırdığını, Şili ve Kosta Rika’da olası iklim
değişimi göçlerinin şimdiden başladığını belirtti.
Deney Hayvanları
Kullanım Sertifikası
Eğitimi’nden 40 Mezun
Ü
niversitemiz Sürekli
Eğitim Merkezi
(ANKÜSEM) ve Hayvan
Deneyleri Yerel Etik
Kurulu işbirliğiyle
yedincisi düzenlenen
“Deney Hayvanları
Kullanım Sertifikası”
eğitimini başarıyla
tamamlayan 40 kişi, 15
Ocak 2014 tarihinde
düzenlenen törenle
sertifikalarını aldı. 10 gün
süren 80 saatlik eğitimin
teorik kısmı Veteriner
Fakültesi’nde, uygulama
kısmı da Tıp Fakültesi’nde
gerçekleştirildi.
ANKÜSEM Müdürü
Prof. Dr. Mualla Selçuk,
bu eğitimin, disiplinler
ve birimler arası iletişim
ve yardımlaşmanın çok
özgün bir örneği olduğunu
bildirirken; Hayvan
Deneyleri Yerel Etik
Kurulu Başkanı Prof. Dr.
Oğuz Sarımehmetoğlu da
sertifakayı alanların, bunu
insanlığa ve bilime yararlı
çalışmalarda kullanmalarını
istedi.
Veteriner Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Rıfkı
Hazıroğlu, yedincisi
düzenlenen bu sertifika
programının ciddiyetle
hazırlanan özel bir program
olduğunu, sertifikanın
Avrupa standartlarında
olduğunu kaydetti.
Sertifika programının, bu
yıldan itibaren periyodik
olacağını ve yılda dört kez
düzenleneceğini de belirten
Prof. Dr. Rıfkı Hazıroğlu,
sertifika alanların, bu
sertifikaları araştırma
projeleri ile taçlandırmasını
beklediklerini sözlerine
ekledi.
Üniversitemiz Rektörü
Prof. Dr. Erkan İbiş de
ANKÜSEM’in bu güne
kadar 15 bine yakın insana
eğitim ve sertifika verdiğini,
bu anlamda öncü ve lider
bir üniversite olduğumuzu
söyledi. Sertifika alan
kişilerin, artık akademik
düşünceyi taşımakla
yükümlü olduğunu belirten
Prof. Dr. Erkan İbiş, deney
hayvanları laboratuvarı
projesini gerçekleştirmeye
başlayacaklarını, Kalkınma
Bakanlığı’ndan bunun iznini
aldıklarını sözlerine ekledi.
Tıp Fakültesi Temel
Tıp Bilimleri Bölümü
öğretim üyeleri
Prof. Dr. Aysun Uz
ile Doç. Dr. Zeynep
Ceren Karahan da
programa öğrenci
olarak katılarak
sertifikalarını aldı.
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
9
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu,
2014 Yılı Çalışmaları İçin Toplandı
A
nkara Üniversitesi
Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği Eylem Komisyonu,
üyelerinin katılımıyla 26
Aralık 2013 tarihinde yıllık
ikinci olağan toplantısını
Rektörlük binasında
gerçekleştirdi. Toplumsal
Cinsiyet Eşitliği Eylem
Komisyonu Başkan
Yardımcısı ve Genovate:
Araştırma ve Yenilikte
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
İçin Örgüt Kültürünü
Dönüştürmek başlıklı AB
FP7 Projesi’nin bilimsel
koordinatörü Prof. Dr. Çiler
Dursun’un, Eylem Planı’nın
uygulanması ve yapılan
çalışmalarla ilgili üyelere
bilgi verdiği toplantıda,
2013 yılında tamamlanan
Ankara Üniversitesi’nde
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
İklimi ve Kültürü başlıklı
alan araştırmasının temel
sonuçları da paylaşıldı.
2014 yılında Eylem
Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde,
Proje Yazma Eğitimi
T
ÜBİTAK Proje
Eğitimi Etkinliklerini
Destekleme Programı
(2237) kapsamında,
Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi’nde,
20-22 Ocak 2014 tarihleri
arasında “Sosyal Bilimler
Alanında Proje Yazma
Eğitimi” gerçekleştirildi.
Koordinatörlüğünü,
Eğitim Bilimleri Fakültesi
İlköğretim Bölümü
Okulöncesi Eğitimi
Anabilim Dalı öğretim
üyesi Doç. Dr. Dilek
Acer’in yaptığı projede,
Eğitim Bilimleri Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr.
Sinan Olkun’un yanı sıra,
Gazi Üniversitesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Şener
Büyüköztürk ve Anadolu
Üniversitesi öğretim üyesi
Prof. Dr. İbrahim H. Diken
eğitici olarak yer aldı.
Etkinlik kapsamında,
Türkiye’nin pek çok
üniversitesinden ve çeşitli
kamu kuruluşlarından
toplam 43 akademisyen ve
araştırmacı üç gün boyunca,
sosyal bilimler alanında
proje yazımına ilişkin teorik
ve uygulamalı bir eğitim
aldı.
Öğretmenlere Sanat Eğitimi Verdi
Ü
niversitemiz Eğitim
Bilimleri Fakültesi
öğretim üyesi Doç. Dr.
Dilek Acer, 8 Ocak
2014 tarihinde, Ankara
Üniversitesi Geliştirme
Vakfı Özel Okulları
ilköğretim okul öncesi,
1. sınıf ve görsel sanatlar
zümreleri öğretmenlerine
10
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
yönelik “Erken Çocukluk
Döneminde Sanat Eğitimi”
konulu bir seminer verdi.
Dilek Acer, çocuklara sanat
eğitiminin nasıl verileceği,
çocuklarla sanat eleştirisinin
nasıl yapılacağı konusunu
anlattı.
Seminerde ayrıca Henri
Matisse, İlhan Koman,
Guiseppe Arcimboldo,
Nina Llorando, Jan
Vermeer, Antoni Gaudi,
Henry Picasso, Joan Miro,
Andy Goldsworthy gibi
sanatçılar ve bu sanatçıların
kullandıkları tekniklerin
çocuk gözüyle nasıl
incelenebileceğine ilişkin
paylaşımlarda bulunuldu.
Planı doğrultusunda
gerçekleştirilecek
çalışmalarla ilgili
üyelerden gelen öneriler ve
değerlendirmelerle toplantı
tamamlandı.
Ortopedi
Günleri
P
rof. Dr. Ertan
Mergen anısına
Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Ortopedi ve
Travmatoloji Anabilim
Dalı tarafından düzenlenen
mezuniyet sonrası eğitim
etkinliklerinden olan
Ortopedi Günleri 2014
toplantısı, 10-11 Ocak 2014
tarihleri arasında Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi
İbn-i sina Hastanesi Hasan
Ali Yücel Salonu’nda
gerçekleştirildi.
Üniversitemizin sürekli
tıp eğitimi programı
dahilinde gerçekleştirilen
toplantıda, konferans
ve panellerin yanı sıra
“Simultane İki Revizyon
Kalça Artroplastisi”, “Distal
Radium Kırığında Açık
Redüksiyon ve İnternal
Fiksasyon”, “Tekrarlayan
Patella Çıkığında MPFL
Rekonstruksiyonu”,
“Malign/Metastatik Kemik
Tümörü Rezeksiyonu”,
“Adölasan İdiopatik
Skolyoz” ve “Alt Ekstremite
Kırık Fiksasyonu”
konularında canlı ameliyat
yayınları da yer aldı.
Diş Hekimliği Öğrencilerinden
Uluslararası Proje
A
nkara Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesi
öğrencilerinin oluşturduğu
Genç Aktivistler grubu,
“Beyaz Dişler” adlı bir ulusötesi gençlik girişim projesine
1 Eylül 2013 tarihi itibari ile
başladı.
Avrupa Birliği Bakanlığı
ve Türk Ulusal Ajans’ı
tarafından finanse edilen
“Beyaz Dişler” projesi,
Türkiye’deki diş hekimliği
fakültesi öğrencileri arasında
bir ilk olma özelliğini
taşıyor. Ankara Üniversitesi
Rektörlüğü, Ankara
Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi Dekanlığı ve
Colgate firması tarafından
desteklenen proje ekibinde
Diş Hekimliği Fakültesi’nden
altı öğrenci ile birlikte
proje koçu olarak Anatomi
Anabilim Dalı öğretim üyesi
Doç. Dr. Burak Bilecenoğlu
görev alıyor.
Proje, 5-7 yaş aralığındaki
çocukların ağız bakımı
eğitimini yeterli seviyede ve
yeterli etkinlikte alamaması
üzerine kuruldu. Bu eksiklik
üzerine yola çıkan genç
aktivistler, çocuklara hem
eğlenceli hem de öğretici
bir etkinlik programı
hazırladı. Projenin Ekim ayı
başında gerçekleştirilen ilk
ayağında Ankara’nın Mamak
ilçesindeki iki ilkokula
gidildi. Etkinlikler sırasında
Diş Hekimliği Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Gürkan Gür
ve projenin hazırlık sürecine
ımı
Ağız bak
da
konusun
lık
farkında
ya
yaratma
lar.
çalışacak
destek veren Pedodonti
Anabilim Dalı öğretim üyesi
Prof. Dr. Şaziye Sarı genç
aktivistler ile birlikte okulları
ziyaret etti.
Drama Yaptılar
Projenin daha öğretici ve
eğitici gerçekleştirilebilmesi
için iki metre boyunda dişler
hazırlayan Genç Aktivistler,
projeye katılan okullardaki
çocuklara diş çürüğünün
tehlikesini anlattıktan
sonra “Çürük Savaşçısı”
kılığına girerek, çürükle
nasıl mücadele edileceğini,
çocukların ne yapması
gerektiğini tiyatral bir
biçimde anlattılar. Çocuklar
kendilerine verilen fırçalar ile
dişlerdeki çürükleri temizleme
faaliyeti yaptıktan sonra
onlar da artık birer “Çürük
Savaşçısı” oldular. Daha sonra
genç aktivistlerden birisi peri
kılığına girdi ve “Diş Perisi”
olarak Colgate’in proje için
hibe ettiği diş fırçaları ve
macunlarını dağıttı.
Hırvatistan ve
Hollanda’dan Ortakları Var
Projenin devamında
benzer faaliyetlerin birçok
okulda tekrarlanması
planlanıyor. Bununla
birlikte projenin yurt
dışında bulunan ortakları
da benzer faaliyetleri kendi
ülkelerinde gerçekleştirdikten
sonra projenin nihai raporu
hazırlanacak. Projenin yurt
dışı ortakları olan Hırvatistan
Zagreb Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesi ve
Hollanda Amsterdam ACTA
Diş Hekimliği Fakültesi’nden
“Beyaz Dişler Projesi” kapsamında ülkemize gelen Hırvat ve Hollandalı öğrenciler ile
Diş Hekimliği Fakültemizden projeye katılan öğrenciler, 29 Ocak 2014 tarihinde
Rektörümüz Prof. Dr. Erkan İbiş’i ziyaret etti.
gelen katılımcılar Türkiye
ekibi ile birlikte 27 Ocak
2014 - 01 Şubat 2014 tarihleri
arasında Ankara Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi’nde
bir çalışma toplantısı
düzenlediler.
Projenin koçluğunu
üstlenen Anatomi Anabilim
Dalı öğretim üyesi Doç.
Dr. Burak Bilecenoğlu,
ilk olma özelliğini taşıyan
bu farkındalık projesinin
öğrenciler açısından çok
önemli olduğunu ve bu
Avrupa Birliği projesi
için yoğun çaba sarf eden
gelecekteki meslektaşları için
gurur duyduğunu belirtti.
Projenin akademik
danışmanı Pedodonti
Anabilim Dalı öğretim
üyesi Prof. Dr. Şaziye Sarı,
koruyucu ve önleyici tedavi
yaklaşımlarının her zaman
tedavi uygulamalarından çok
daha önemli, etkili ve düşük
maliyetli olduğunu belirterek;
“Çocuk ve ebeveynlere
yönelik yapılan bu
bilgilendirme ve farkındalık
yaratma projesinin 3. sınıf
öğrencileri tarafından dizayn
edilerek uygulanması, son
derece gurur verici ve ümit
vaat edicidir. Fakültemiz
öğrencileri tarafından
başlatılan bu proje, toplumun
bilinçlendirilmesinde diş
hekimliği öğrencilerinin de
bir kaynak ve potansiyel
olabileceğini göstermesi
açısından ayrıca anlamlıdır”
dedi.
Projenin idari danışmanı
Dekan Prof. Dr. Gürkan Gür,
bu projenin öğrencilerimiz
tarafından yapılmakta
olmasının son derece
gurur verici olduğunu,
başlangıcından beri destek
verdikleri bu projeye bundan
sonra da destek vereceklerini
belirtti. Prof. Dr. Gürkan
Gür; “Kuruluşunun 50.
yılını kutlayan Fakültemiz,
diş hekimliği alanında
yeniliklerin her zaman öncüsü
olmuştur ve olmaya da devam
edecektir” dedi. 11
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Hukuk Fakültesi’nden,
“Türk Hukukunda Arabuluculuk” Sempozyumu
Ü
niversitemiz Hukuk
Fakültesi, 17 Ocak
2014 tarihinde “Türk
Hukukunda Arabuluculuk”
konulu bir sempozyum
düzenledi.
Türkiye’de yeni bir
kavram olan arabulucukla
ilgili düzenlenen
sempozyum Adalet
Bakanlığı Arabuluculuk
Daire Başkanlığı’nın
katkılarıyla düzenlendi.
Toplantının ilk oturumu
Prof. Dr. Hasan İşgüzar
başkanlığında toplandı. Bu
oturumun ilk konuşmacısı
Arabuluculuk Daire
Başkanı Hakan Öztatar,
arabuluculuk hakkında
genel bilgiler ile Daire
Başkanlığı’nın görevleri
ve projeleri konusunda
bilgi verdi. Daha sonra söz
alan İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğretim
üyelerinden Yrd. Doç.
Dr. Seda Özmumcu,
arabuluculuğun tarihçesini
ve arabuluculuk hakkında
Türk hukukundaki
düzenlemeleri anlattı.
Doç. Dr. Serdar Mustafa
Özbek’in arabuluculuk
ücretleri ve Üniversitemiz
öğretim üyelerinden Prof.
Dr. Selahiddin Öğülmüş’ün,
arabuluculukta iletişim
becerileri üzerine yaptığı
konuşma ile ilk oturum sona
erdi.
Öğleden sonra yapılan
ikinci oturum ise Yargıtay
15. Hukuk Dairesi Üyesi
Hakim Adem Albayrak
başkanlığında toplandı.
Arabuluculuk hakkında
Üniversitemiz Hukuk Fakültesi’yle,
Güney Kore Konkuk Üniversitesi Arasında
Bilimsel Çalışma
Ü
niversitemiz Hukuk
Fakültesi ile Güney
Kore Konkuk Üniversitesi
arasındaki işbirliği, 14 Ocak
2014 tarihinde Ankara Kore
Kültür Merkezi’nde yapılan
seminer ile devam etti.
Açılışını Hukuk Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Arzu Oğuz
ile Kore Kültür Merkezi
Müdürü Dongwoo Cho’nun
yaptığı ve Türkiye ve
Kore’de göçmenliğin hukuki
durumunun tartışıldığı
seminerin ilk oturumunda,
Hukuk Fakültemizden Yrd.
Doç. Dr. Sedat Sirmen
“The Right of Residence
of Foreigners According
12
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
To the Code on Foreigners
and International Protection
No.6458” başlıklı bir sunum
yaptı.
Başkanlığı’nı TÖMER
Müdürü Doç. Dr. Ertan
Gökmen’in yaptığı ikinci
oturumda Prof. Dr. Choi,
Yooncheol “A Study on the
Stand & Problems of Korean
Legal System of Migration”
konulu bir sunum yaptı;
Hukuk Fakültesi Dekan
Yardımcısı Yrd. Doç. Dr.
Cenker Göker ise oturuma
tartışmacı olarak katıldı.
Günümüzde modern
ekonomi ve teknolojinin
en önemli aktörlerinden
biri olan Güney Kore
hükümeti ile atılan bu adım,
Üniversitemiz açısından
büyük önem taşıyor. İşbirliği
adımları, 15 Ocak’ta
Konkuk Üniversitesi öğretim
üyelerinin Hukuk Fakültesine
ziyareti ile devam etti. Bu
işbirliği ziyareti kapsamında,
mevcut işbirliği sürecine
devam etme ve yeni projeler
geliştirme kararı alındı.
Öğle yemeği ile sonlanan
ziyarette, her iki ülkenin de
çabasıyla önemli projeler
geliştirileceğine dair bir
öngörü oluştu ve karşılıklı
ziyaretlerle bu işbirliğinin
geliştirilmesi kararına varıldı.
genel bilgilerin yanı sıra
bazı hukuki alanlarda
arabuluculuk konusunun
ayrıntılı bir biçimde
incelendiği toplantı,
hukukçulardan yoğun ilgi
gördü. Toplantıda Hukuk
Fakültemiz Dekanı Prof.
Dr. Arzu Oğuz ile Prof. Dr.
Levent Akın ve Yrd. Doç. Dr.
Kadir Gürten de birer sunum
yaptı.
Prof. Dr. Mualla
Selçuk’a
Uluslararası
Görev
Ü
niversitemiz
İlahiyat
Fakültesi öğretim
üyesi ve Sürekli
Eğitim Merkezi
Müdürü Prof.
Dr. Mualla
Selçuk, felsefe,
din bilimleri
ve özellikle din eğitimi
alanında dünyanın etkin
bilim kuruluşlarından
olan Religious Education
Association (REA)’nın
yönetim kurulu üyeliğine
(Board Member at-Large)
seçildi.
REA, 1903 yılında
Amerika’da kurulmuş ve
din eğitiminin bilimsel
yollarını araştıran bilim
insanlarını, araştırmacıları
ve uygulamacıları bir araya
getiren bir kuruluş. REA’nın
bir de A grubu bilimsel
dergisi bulunuyor.
Bilgisayar Mühendisliği Öğrencileri
Üniversitemize Ödüllerle Döndü
Öğretim Üyemiz,
Ü
niversitemiz
Mühendislik Fakültesi
Bilgisayar Mühendisliği
Bölümü öğrencileri,
TÜBİTAK BİLGEM
Siber Güvenlik Enstitüsü
tarafından düzenlenen
Üniversitelerarası
Siber Güvenlik
Yarışması’nda üçüncü
oldu. 65 üniversiteden
256 öğrencinin katılımıyla
gerçekleştirilen yarışmada,
Üniversitemizi Mehmet
Caner Köroğlu, Mert
Can Alıca, Mücahit
Emin Karadağ ve Uygar
TDVM
Yönetim
Kurulu’nda
Demircioğlu’nun takımı
“OctoSec” temsil etti.
Takımda Karadeniz Teknik
Üniversitesi’nden Halil
Alptekin de yer aldı.
Yarışmada
takımlar, “Kendini
savun, rakibine saldır”
konseptinde, kurumsal
bir ağı savunurken, rakip
takımların sistemlerine
sızarak puan kazanmaya
çalıştı.
Sağlık Asistanı Projesi
Bilgisayar Mühendisliği
Bölümü öğrencilerimiz,
Google Developer Group
Eskişehir ve Anadolu
Üniversitesi
Bilgisayar
Kulübü’nün
düzenlediği
“Startup
Weekend”
etkinliğinde
“Sağlık
Asistanı
Projesi”yle ikinci
oldu.
Dünyanın çok sayıda
ülkesinde aynı anda
düzenlenen etkinliğin
Eskişehir’deki bölümünde
15 grupla yarışan
öğrencilerimiz Umut Toker,
Ramazan Yıldız, Osman
Şenol, Can Uzun (Osman
Gazi Üniversitesi) ve
Cüneyt Çarıkçı çekişmeli
bir yarışma sonucunda
başarıya ulaştı.
Yarışmaya katılan
gruplar, fikirlerini kabul
ettirmek için yoğun çaba
harcadı. Projelerini halkın
karşısına geçerek anketlerle
ve gözlemleyerek yapan
gruplar, elde ettikleri
sonuçları jüriye sundu.
Yarışmada sağlıklı
yaşamanın ve doğru
beslenmenin nasıl
olabileceğini gösteren
bir uygulama yapan
öğrencilerimizin Sağlık
Asistanı Grubu ikinci oldu.
M
ühendislik
Fakültesi Jeofizik
Mühendisliği Bölümü
öğretim üyesi Doç. Dr.
Ünal Dikmen, Türkiye
Deprem Veri Merkezi’nin
(TDVM) yönetim kurulu
üyeliğine seçildi.
TDVM, yasal olarak
görevlendirilmiş olan
AFAD (Afet Acil Durum
Yönetim Başkanlığı)
çatısı altında, kendi
çalıştırdığı sismik ağlar
ile KRDAE (Kandilli
Rasathanesi Deprem
Araştırma Enstitüsü)
tarafından çalıştırılan
sismik ağlardan elde
edilen sayısal deprem
verileri ve ülkemizde
toplanan tüm deprem
verilerinin transferi,
kontrolü, düzenlenmesi,
takibi, ortak formata veya
formatlara dönüştürülmesi
ve dağıtım işlemlerini
üstleniyor.
Sütler Artık Soğuk Zincirle Ankara’da
Ü
niversitemizdeki
taşımada kullanılan
araçlara yenileri eklendi.
Rektörlük tarafından
alınan kapalı kasalı ve
soğutuculu Isuzu araç
Ziraat Fakültesi’nde görev
yaparak çiftliklerimizdeki
ürünleri soğuk zinciri
bozulmadan tüketiciye
ulaştıracak. Mitsubishi
araç ise Rektörlük ve
birimlerimizdeki nakliye
işlerini yapacak.
13
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muammer Canel:
“Temel Bilimler İçin
Pozitif Ayrımcılık Yapılmalı”
A
nkara Üniversitesi’nin
en köklü fakültelerinden
birisi olan, 1943 yılında
Anadolu’daki ilk fen fakültesi
olarak kurulan ve daha sonra
açılan fen fakültelerinin
kuruculuğunu yapan Fen
Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr
Muammer Canel, Bülten’in
170’inci sayısına konuk oldu.
Prof. Dr. Muammer Canel,
Fakültenin kuruluş yıllarındaki
yabancı öğretim üyelerinin
ve yabancı idari personelin
katkılarını, temel bilimlerde
son yıllarda yaşanan kan
kaybını ve bunun tersine
çevrilebilmesi için yapılması
gerekenleri, Montana Devlet
Üniversitesi’yle yapılan
çift diploma programını ve
önümüzdeki dönemde açılacak
İngilizce programları anlattı.
Prof. Dr. Muammer Canel
şunları söyledi:
“Fakültemiz, Ankara
Teknik Üniversitesi Olarak
Planlanmış
Fen Fakültesi, 8 Kasım
1943 tarihinde Gazi Terbiye
Enstitüsü binasında eğitime
başladı. Aslında o günlerde
düşünülen, Ankara Teknik
Üniversitesi diye bir
14Ankara
Üniversitesi
Bülteni
üniversite kurulması ve Fen
Fakültesi’nin de onun içinde
bir fakülte olmasıymış.
Şimdiki binalarımız gibi belki
10-15 bina daha yapılması
planlanmış. Sanırım 2. Dünya
Savaşı ve sonrasındaki
sıkıntılar, bu projenin ayrıntılı
uygulanmasını engellemiş.
1940’lı yılların sonunda
başlanan fakülte binasının
inşaatı 1950 yılında kabaca
tamamlanıp öğrenciler buraya
alınmış. Hemen bahçe ve
peyzaj düzenlenmelerine
başlanmış, hatta bununla
ilgili olarak Almanya’dan
bahçıvanlar getirilmiş. Cam
atölyesinde çalışan elemanlar
da Almanlar tarafından
yetiştirilmiş. İlk yıllarda,
Avrupa’daki baskılardan
yılan Estonyalı, Litvanyalı,
Finlandiyalı, Alman, Fransız,
İsviçreli, Avusturyalı 25’in
üzerinde bilim insanı buralara
gelip 1960’lı yıllara kadar
çalışmışlar. O zamanki çok
sayıda yazışmanın da Almanca
yapıldığını görüyoruz.
Temel Bilimlerde
Gerileme Yaşanıyor
Son yıllarda temel
bilimlerde bir gerileme
yaşanıyor. Bu, genelde bütün
dünyanın ama özelde
Türkiye’nin sorunu
olmaya başladı.
Fen Fakültesi,
kuruluşundan
itibaren geçen ilk 40-50
yılda Türkiye’nin en çok
tercih edilen fakültelerinden
biriyken, şimdi niçin
öğrenci tercihlerinde son
sıralara geldik? Türkiye’nin
sanayileştiği 1960-70’li
yıllarda, Fen Fakültesi’nde
okuyan öğrencilere ikinci
sınıftan itibaren birçok
kurumdan burs verilirdi. Bu
sayede de öğrenciler, mezun
olunca nerede çalışacaklarını
bilirdi. Daha sonraki yıllarda
gerek üniversite sayısının
hızla artması, gerekse
artan nüfus artışına uygun
istihdam olanağının olmaması
nedeniyle temel bilimlere ilgi
azalmaya başladı. Öğrenci
tercihleri de yavaş yavaş yeni
bölümlere kaymaya başladı.
Bunun devlet politikasıyla
da ilişkisi var. Benim
öğrenciliğim zamanında
TÜBİTAK belirli bir puanın
üzerinde fen fakültesine kayıt
yaptıran öğrencilere karşılıksız
burs verirdi. Bu burs doktora
sonuna kadar devam ederdi.
Bugün maalesef böyle bir
uygulama yok. Dünyada da
buna benzer bir eğilim var.
Artık tercihte, hemen para
kazandıran yönlere doğru
gidiliyor. Temel bilimler
doğrudan doğruya kısa sürede
mali katkı sağlayan bir alan
değil. Döngüsü, etkisi ve
ekonomiye katkısı
uzun süreçte
ortaya çıkan bir
alandır.
Bazı Üniversitelerde
Bölümler Kapandı
Temel Bilimlerin geleceği,
bütün teknik dalları ve sağlık
bilimlerini de ilgilendiriyor.
Çünkü onların temel bilim
derslerini de buradaki öğretim
üyeleri veya buradan yetişecek
mezunlar veriyor. Fiziği,
kimyası, biyolojisi, matematiği
iyi olmayan bir mühendis, bir
doktor, bir veteriner, bir eczacı
düşünülemez. Anadolu’daki
birçok bölüm öğrenci bulamaz
hale geldi. Benzeri sıkıntıyı
geçen yıldan itibaren biz
de duymaya başladık. İki
bölümümüzde istediğimiz
kontenjanlar doldurulamadı.
Çözüm olarak, belki
temel bilim eğitiminin
sadece belli
başlı büyük
üniversitelerde verilmesi
yoluna gidilebilir diye
düşünüyorum.
İş Garantisi Olmalı
Öğrenci buraya ilk beş
tercih içerisinde girebilmeli.
Bize öğrenciler, 15.- 20.
sıradaki tercihiyle geliyor.
Temel bilimlerde araştırma
yapacak kişilere iş garantisi
vermek için çalışmalar
yapılmalı. Geleceğini
garantide görmeyen bir genç
heves için buraya gelmez.
Zaten eğitimi zor olan bir
alanda, mezuniyetten sonra iş
bulamama korkusu olursa, o
öğrenciyi buraya yöneltmek
çok zor olur.
Ortak Çift Diploma
Programı
Bundan üç yıl önce,
ABD Montana Devlet
Üniversitesi’yle Ankara
Üniversitesi arasında
Biyoteknoloji alanında çift
diploma programı anlaşması
yapıldı. Öğrenciler birinci
ve üçüncü sınıfı Türkiye’de,
ikinci ve dördüncü sınıfı da
Montana’da okuyarak her iki
üniversitenin diplomasına
sahip olacaklar.
Maalesef bu program
yeterince tanıtılamadı.
Bu öğrenciler bir devlet
üniversitesine geliyor
ama belirli bir katkı payı
ödeyerek öğrenim görüyor.
Amerika’da da önemli bir
okul parası verecekler. 30
kişilik kontenjanın 10 kadarı
doldurulabildi. Başvuran
öğrencilerin belirli bir düzeyde
İngilizce bilgisinin olması
gerekiyor. Buna rağmen,
programa başvuranların
sayısının gitgide artacağı
kanısındayım.
İngilizce Programlar
Açılacak
Kimya ve Biyoloji
bölümlerinin akademik
kurullarında İngilizce program
konusu tartışıldı. Türkçe
eğitime paralel program
uygulanarak İngilizce eğitim
yapılmasına karar verildi ve bu
karar Üniversite Senatomuzda
da kabul edilerek YÖK’e
gönderildi. 1-2 yıl içinde 2030 kişilik kontenjanla İngilizce
kimya ve biyoloji eğitimi
yapılacak. Erasmus programı
kapsamında yurt dışından bize
gelmek isteyen öğrenciler,
buradaki dersler Türkçe olduğu
için gelemiyor. Bunların
gelmesi kolaylaşacak. Ayrıca,
Türkiye’nin çevresindeki
ülkelerden gelip yabancı
dilde eğitim almak isteyen
öğrencilere de bir kapı açmış
olacağız. Bu programlardaki
öğrencilerin yarısı yabancı
uyruklulardan oluşacak.
Akreditasyon
Yurt içinde FEDEK
(Fen Edebiyat Fakülteleri
Akreditasyon Kurumu)
kuruldu. Önümüzdeki
günlerde, bölümlerimizin
akredite edilmesi için
FEDEK’e başvuracağız.
Yerleşkenin Özelliği
Korunacak
İçinde bulunduğumuz
binalar nedeniyle bu
yerleşke koruma altında.
Yapımının üzerinden 65
yıl geçmiş binalarımızda
bazı altyapı aksaklıkları
ortaya çıkmaktadır. Onları
zamanında giderip bu
yapıları olduğu gibi korumak
durumundayız. Yerleşkemiz,
şehrin ortasında botanik parkı
özelliğindeki bahçesi ve
sportif olanaklarıyla harika
bir yerleşke. Yoğunlaşmayı
buraya yığmadan bu güzel
yerleşkeyi korumak lazım.
Kuruluşunda burası bir teknik
üniversite olarak düşünülmüş.
Laboratuvar lavabolarındaki
atıklar seramik borulardan
gidiyor; asit ve kimyasal
maddeler etkilemesin diye.
Türkiye’de böyle yapılmış
laboratuvar çok da fazla değil.
Binalarda genleşmeye
ya da sarsıntıya karşı
boşluklar, bütün mekanlarda
yüksek tavanlar, aydınlık
koridorlar, çift kapılı öğrenci
laboratuvarları var. Bir kaza
olursa bir kapıdan çıkılamazsa
diğerinden çıkılsın diye.
Amfilerin tavan yüksekliği 1012 metre. Güneş ışıkları tüm
odalara giriyor. Gündüzleri
hiçbir koridorda lamba
yakmaya gerek duyulmuyor.
Amfilerdeki sıralar
fırınlanmış, bulunamayacak
güzellikte ahşaptan yapılmış
ve 65 yıldır kullanılıyor. Bir
kültür mirası olan bu eğitim
kurumumuzun korunarak
gelecek kuşaklara aktarılması
en önemli görevlerimiz
arasındadır.”
Yerleşkelerimizin
Yeşil Dostları
D
oğaya saygılı olmayı kendine ilke edinen ve
kurulduğundan beri bu yönde yürüttüğü çalışmalarla
şehir içinde binlerce ağaçtan oluşan yaşam alanları yaratan
Ankara Üniversitesi’nin yerleşkeleri, son yıllarda ülkemizin
pek de alışık olmadığı kuşlara ev sahipliği yapıyor. Sabah
erken saatlerde Üniversitemizin Tandoğan ve Dışkapı
yerleşlerine gelenler, ‘kiiek, kiiek’ şeklinde, kargaya
benzer sesler çıkaran yeşil papağan sürüleriyle karşılaşıyor.
Sıcak ülkelere özgü papağanların bu kış gününde sürü
halinde bir arada bulunması insanları önce şaşırtıyor,
daha sonra da başka dünyalara götürüyor. Peki ama daha
önce görmediğimiz bu kuşlar neden şimdi sürü halinde
dolaşıyorlar, soğuktan etkilenmiyorlar mı, acaba kışın
bu soğuk günlerinde yiyecek bulamayarak bir süre sonra
yaşamlarını mı yitirecekler?
Bu papağanlarla ilgili çeşitli rivayetler dolaşıyor. Bir
iddiaya göre evcil hayvan taşıyan bir gemiden kaçmışlar.
Başka bir iddiaya göre, bu kuşları uçakla Türkiye’ye
getiren kişi tarafından gümrük sorunları sebebiyle
havaalanında serbest bırakılmış. Daha başka bir iddiaya
göre de kendilerini taşıyan kamyonun devrilmesiyle
özgür kalmışlar; daha sonra da sürüler, koloniler kurmuş,
şehir hayatına uyum sağlamış ve çoğalmışlar. Ama
Biyolog Kerem Ali Boyla, Atlas dergisinde, anavatanı
Hindistan-Tayland gibi Asya’nın tropikal bölümleri olan bu
papağanların yaşam alanlarının, küresel ısınma nedeniyle
kuzeye kaydığını belirtiyor. Bu papağanların, Barcelona,
New York ve Londra gibi şehirlerde de görüldüğü
kaydediliyor.
www.trakus.org’da bir yazı kaleme alan İstanbul
Üniversitesi doktora öğrencisi Berrin Akyıldırım ve
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Mukadder
Arslan ise yeşil papağanların Türkiye’de en çok İstanbul,
Ankara ve İzmir başta Mersin, Samsun, Şanlıurfa, Muğla,
Gaziantep, Burdur, Kırşehir, Adana, Balıkesir, Adapazarı,
Antalya, Yalova ve Muğla’da da görüldüğünü kaydediyor.
Yazıda şu ifadelere yer veriliyor:
“Yeşil papağan (Psittacula krameri) ve iskender
papağanı (Psittacula eupatria) gibi
egzotik türlerin, doğal yayılış
alanları dışında bulunmaları
ve buralarda üreyerek doğal
yaşamın bir parçası haline
gelmeleri, bulundukları
bölgedeki ekosistemin
dengesine ani bir müdahale
anlamına gelmektedir.”
15
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
21. Yüzyıl
İçin Planlama
Kongresi
Ü
niversitemiz Siyasal
Bilgiler Fakültesi
emekli öğretim üyesi
Prof. Dr. Bilsay Kuruç’un
öncülüğünde Siyasal Bilgiler
Fakültesi Kamu Yönetimi
Araştırma ve Uygulama
Merkezi tarafından üçüncüsü
düzenlenen “21. Yüzyıl
İçin Planlama” kurultayı,
23-24 Ocak 2014 tarihleri
arasında Üniversitemiz
Rektörlüğü’nün desteğiyle
Rektörlük 100. Yıl
Salonu’nda gerçekleştirildi.
Toplantının açılışında
bir konuşma yapan Prof.
Dr. Bilsay Kuruç, 21.
yüzyılın yolunu bilimin
göstereceğini belirterek;
“Bilimin 21. yüzyıla girmek
diye bir meselesi yoksa,
toplumun da böyle bir
meselesi olamaz. Toplum
sadece sürüklenmiş olur”
dedi. Bilimin, bugün önemli
ölçüde küreselleşmenin ana
merkezlerinde tekelleştiğini
ve bunun da kıskanç bir
tekelleşme olduğunu,
bilimi üreten merkezlerin,
bunu çevreye vermek
istemediklerini belirten Prof.
Dr. Bilsay Kuruç, kadınların
önemine de işaret ederek
şunları söyledi:
“ 21. yüzyıla adım
atabilen bir Türkiye’ye, bu
adımı değerli bir azınlık gibi
değil, ancak kitlesel olarak
ve nitelikleriyle sahneye
çıkacak olan kadınlarımız
attırabilir. İnsan tablosundaki
bu açığın ipucunu bize veren
iki şeyden söz edebiliriz.
Biri temel haklarının
16
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
farkında mı, öğreniyor
mu, bunları yaşamının
vazgeçilmez parçası gibi
koruyor mu? İkinci nokta
böyle bir temel haklar alanı
oluştuktan sonra ve bununla
birlikte, acaba insanlarımız
bilimsel normlara da aşina
olabilecekler mi?”
“Kadın Akademisyenler
% 50’yi Geçecek”
Üniversitemiz Rektörü
Prof. Dr. Erkan İbiş de
istihdam ve kadın emeğinin
Bu konuda da hepimizin
mutlaka akademisyenler ya
da akademik birimler olarak
pozitif ayrımcılık yapmamız
gerektiğini düşünüyorum”
dedi.
Türkiye’nin yarınlarının,
bilimin ışığında hep aydınlık
olmasını dileyen Prof.
Dr. Erkan İbiş; “Umarım,
Mustafa Kemal Atatürk’ün
işaret ettiği o aydınlık gelecek
için bugünden yeni planlar,
yeni planlamalar yapabiliriz”
diye konuştu.
DİSK Genel Sekreteri
ülkemiz için çok önemli
olduğunu belirterek;
“Kadın emeğini öncelleyen
ülkeler her zaman başarıya
doğru gitmişlerdir. Ama
ülkemizde kadının işgücüne
katılımı hala yüzde 30’ların
altında. Kadının işgücüne
katılımını engelleyen çok
faktör var. Anne olarak
bakım sorumluluğu, hatta
yaşlı bakımı konusundaki
görevleri de kadının iş
sahasındaki emeğine ilave
emekler”dedi. Kadınların
istihdamdan geri kalmalarının
nedenleri arasında ayrımcılık,
mobbing ve tacizin de
bulunduğunu kaydeden
Prof. Dr. Erkan İbiş; “Ama
Ankara Üniversitesi’nde
kadın akademisyenlerin
oranı yüzde 42. Bunun kısa
vadede yüzde 50’lerin üzerine
çıkacağına inanıyorum.
Dr. Arzu Çerkezoğlu’nun
başkanlığındaki “İstihdam
ve Kadın Emeği” başlıklı
oturumda Prof. Dr. Esin
Ergin, Prof. Dr. Gülay Toksöz
ve Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu
tarafından ilgi çekici bilgiler
sunuldu.
Prof. Dr. Esin Ergin,
kadınların eğitimi arttıkça
istihdama katılma oranlarının
da arttığını, tüm kadınların
% 30.6’sı istihdama
katılılırken, yükseköğretim
almış kadınlarda istihdama
katılma oranının % 71.6
olduğunu söyledi. Kadınlarda
kayıt dışı istihdamın da % 52
olduğunu belirten Prof. Dr.
Esin Ergin, Türkiye’nin üst
yönetici kadınlar açısından
çok gerilerde olduğunu,
ülkemizde kadın belediye
başkanı oranının ise % 1
olduğunu kaydetti. Prof. Dr.
Esin Ergin, kadınlar için
pozitif yönde kota getirilmesi
ve bir kadın bakanlığı
kurulmasını önerdi.
Prof. Dr. Gülay Toksöz
de kadınların yaptığı
evde bakım işinin parasal
karşılığı olmadığı ve sosyal
güvenceleri bulunmadığı
için yaşlandıklarında
bununla ilgili bir ödemeye
kavuşamadıklarını söyledi.
Kadınların hem evde, hem
de dışarıda çalıştıkları için
ancak geçici, düşük statülü
iş bulabildiklerini, çifte
iş yükünün ayrıca zaman
yoksunluğu yarattığını
belirtti.
Doç. Dr. Seyhan
Erdoğdu ise işverenlerin,
kadın istihdamına ancak
ucuz işgücü olduğu için
ilgi duyduğunu, kadın
istihdamı arttırılmak
isteniyorsa işverenin kadın
işgücüne istemini arttırmak
gerektiğini, bunun da ancak
kadınların eğitimini arttırarak
sağlanabileceğini söyledi.
Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu,
kadın istihdamını arttırmanın
başka bir yönteminin de kadın
çalıştıran işverenin vergi
yükümlülüğünü azaltmak
olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Bilsay Kuruç
Geçmişte ciddi bir
planlama deneyimi
yaşamış olan ülkemizde,
bugün ortaya çıkan
yeni gereksinmelerle
bilim dünyasında ve
meslek alanlarında
planlama düşüncesinin
ve tasarımlarının önemini
değerlendirmek için
düzenlenen kurultayda
“İstihdam ve Kadın Emeği”,
“Eğitim ve Bilimin Tablosu,
Geleceği” ve “Kaynaklar,
Sanayi, Bilgi, Model”
konularında oturumlar
gerçekleştirildi.
Üniversite-Sanayi İşbirliğinde
Başarılı Sonuç
A
SELSAN’ın desteklediği
iki yıllık bir proje ile
Ankara Üniversitesi Manyetik
Malzemeler Araştırma Grubu
laboratuvarlarında ülkemizin
ilk manyetik soğutucu
prototipi geliştirildi.
Proje yürütücüsü Prof. Dr.
Yalçın Elerman, proje konusu
olan manyetik soğutma ve
gerçekleştirdikleri proje ile
ilgili olarak aşağıdaki bilgileri
aktardı:
“Modern toplumların
temel gereksinimlerinden
birisi olan soğutma
teknolojisi, günümüzde
gaz sıkıştırmalı kompresör
teknolojisine dayanmaktadır.
Gaz sıkıştırmalı
kompresör teknolojisinin
temel malzemeleri olan
kloroflorokarbon (CFC)
ve hidrokloroflorokarbon
(HCFC)’un çevreye verdikleri
önemli zararlar nedeni ile
şimdiye kadar arka plana
atılmış olan alternatif
soğutma teknolojileri giderek
büyük bir önem kazanmaya
başlamışlardır. Bu nedenle
son yıllarda alternatif
soğutma teknolojileri ve bu
teknolojilerde kullanılacak
malzemelerin geliştirilmesi
üzerine yoğun araştırmalar
yapılmaya başlanmıştır.
Bununla ilgili olarak da
son yıllarda dünya soğutma
endüstrisinin Ar-Ge
harcamalarının önemli bir
kısmı, orta ve uzun vadede
gaz sıkıştırmalı sistemlerin
yerine geçecek alternatif
soğutma teknolojilerinin
geliştirilmesine
harcanmaktadır.
Yeni teknolojilerle
üretilecek olan soğutucuların
mümkün olduğu kadar az
enerji tüketmeleri, yüksek
verime sahip olmaları
ve çevre dostu olmaları
istenmektedir. Alternatif
soğutma teknolojilerinden
biri olan manyetik soğutma
hem çevre konusundaki
endişeleri yanıtlayabilen
hem de az enerji tüketme
özelliğini sağlayan bir seçenek
oluşturmaktadır.
Manyetik soğutucuların
verimi (%70 Carnot) gaz
sıkıştırmalı soğutuculardan
oldukça yüksek olup, oldukça
sessiz ve çevre dostu bir
soğutma teknolojisidir.
Düşük basınçta çalıştığı
için klimalarda ve araç
soğutmalarında büyük öneme
sahiptir. Daha az hareketli
parçaya sahip olması ve
düşük işletim frekansı
nedeni ile daha düşük bakım
masraflarına ve daha uzun
kullanım süresine sahiptir.
Manyetik soğutma
teknolojisi ile çok küçükten
(birkaç miliwatt) çok büyüğe
(bir kaç yüz watt) soğutucular
yapmak mümkün olacaktır.
1999 yılında kurulan
Ankara Üniversitesi Manyetik
Malzemeler Araştırma
Grubu’nda manyetik
soğutma teknolojisi, kalıcı
mıknatıslar, manyetik
sensörler, nanomanyetizma
ve nanoteknoloji konularında
bilimsel araştırmalar
yapılmaktadır. Yapılan bu
araştırmalar sonucunda,
Ankara Üniversitesi Manyetik
Malzemeler Araştırma Grubu
laboratuvarlarında manyetik
soğutma teknolojisinde
büyük bir atılım sağlayacak
ve bugüne kadar bilinen
malzemelerden çok daha üstün
özelliklere sahip malzemeler
geliştirilmiştir (Ekim 2009).
Geliştirilen bu manyetik
malzeme ile ilgili dünya
patenti (WIPO), BoschSiemens şirketi ile birlikte
Ülkemizde ilk
Manyetik Soğutucu
Prototipi, Ankara
Üniversitesi ve
ASELSAN’ın
iki yıllık ortak
çalışması
sonucunda
gerçekleştirildi.
2012 yılında alınmıştır.
Manyetik Malzemeler
Araştırma Grubu olarak 2010
yılından itibaren ülkemizin ilk
manyetik soğutucu prototipini
geliştirmek üzere çalışmalar
başlatılmıştır.
ASELSAN-REHİS
grubu ile gerçekleştirilen
fizibilite projesi sonucunda,
2011 yılında ASELSAN
ile imzalanan sözleşme ile
manyetik soğutucu geliştirme
çalışmalarına Kasım 2011
tarihinde başlanmıştır.
ASELSAN-REHİS
grubunun desteklediği iki
yıllık projede, Prof. Dr.
Yalçın Elerman, Doç. Dr.
İlker Dinçer, Fizik Mühendisi
Oğuz Başer ve Elektronik
Mühendisi Furkan Kılıç
yer almışlardır. ASELSAN
grubunda ise Makine
Y. Mühendisi Mustafa
Akbostancı ve Makine Y.
Mühendisi Uğur Etiz yer
almışlardır.
İki yıllık proje sonucunda
ülkemizin ilk manyetik
soğutucu prototipi başarı ile
geliştirilmiştir. Geliştirilen
manyetik soğutucunun
ilk testleri Manyetik
Malzemeler Araştırma
Grubu laboratuvarlarında
ASELSAN ve Üniversitemiz
yöneticilerinin katılımları
ile 3 Ocak 2014 tarihinde
gerçekleştirilmiştir.”
17
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Portekiz Eğitim ve Bilim Bakanı’ndan Ziyaret
P
ortekiz Eğitim ve Bilim
Bakanı Nuno Crato,
Türkiye ziyareti kapsamında
28 Ocak 2014 tarihinde,
beraberindeki heyetle
birlikte Üniversitemiz
Rektörlüğü’nü
ziyaret ederek Ankara
Üniversitesi ile Portekiz
üniversiteleri arasındaki
bilimsel ilişkilerin
arttırılması konusunu
görüştü. Ankara’da
bulunan Üniversiteler
arasında yalnızca Ankara
Üniversitesi’ne resmi
ziyarette bulunan Bakan
Prof. Dr. Nuno Crato,
Türkiye Cumhuriyeti
üniversiteleri arasında
yalnızca Ankara
Üniversitesi Dil ve
Tarih-Coğrafya Fakültesi
bünyesinde Portekizce’nin
öğretilmekte olduğunu
vurgulayarak; Ankara
Üniversitesi’nin, Latin
Amerika Araştırma ve
Uygulama Merkezi’ni
(LAMER) kurması
nedeniyle de önder
konumda olduğunu
vurguladı. Bakan Prof. Dr.
Crato ve beraberindeki
heyet için Rektörlük
Senato Salonu’nda yapılan
toplantıya Üniversitemizden
başta İspanyol Dili ve
Edebiyatı Anabilim Dalı
öğretim üyeleri olmak üzere
çok sayıda öğretim üyesi
katıldı.
LAMER, Türkiye’deki
Tek Portekizce Dil Sınavı
Merkezi Olacak
Konuk Bakan Prof. Dr.
Nuno Crato’nun ziyaretinde,
Portekiz Büyükelçisi
Jorge Cabral’ın teklifiyle
bir süredir hazırlıkları
yapılan ve ana hatları
tamamlanan, LAMER’in
Türkiye’deki tek Portekizce
Yabancı Dil Değerlendirme
Merkezi olması konusu da
kamuoyuyla paylaşıldı.
Büyükelçiler Üniversitemizdeydi...
B
Macaristan Büyükelçisi
Dr. Jons Hovari
Tayvan Temsilcisi
Yaser Tai-Hsiang Cheng
18
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Romanya Büyükelçisi
Radu Onofrei
Belçika Büyükelçisi
Marc Trenteseau
elçika’nın Ankara
Büyükelçisi Marc
Trenteseau ve Büyükelçilik
Başkatipi Marie Neyrinck,
6 Ocak 2014 tarihinde
Ankara Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Erkan
İbiş’i ziyaret ederek,
Belçika üniversiteleriyle
Ankara Üniversitesi
arasındaki bilimsel
işbirliğini geliştirmekle
ilgili taleplerini iletti.
Üniversitemiz Rektörü
Prof. Dr. Erkan İbiş,
Macaristan Büyükelçisi
Dr. Jons Hovari, Romanya
Büyükelçisi Radu Onofrei
ve Tayvan Ekonomik ve
Kültür Misyonu Temsilcisi
Yaser Tai-Hsiang Cheng ile
de 20 Ocak 2014 tarihinde
bir araya geldi.
Jeoparkların Geleceği
Üniversitemizde Tartışıldı
Ü
lkemizde yeni yeni
tanınmaya başlanan
jeopark ve jeolojik miras
kavramı, Üniversitemiz ve
UNESCO Türkiye Milli
Komisyonu tarafından 16
Ocak 2014 tarihinde ortaklaşa
düzenlenen “UNESCO
Anlayışı Çerçevesinde
Jeopark ve Jeolojik Miras”
konulu çalıştayla ele
alındı. Ankara Üniversitesi
ile UNESCO Türkiye
Milli Komisyonu’nun ev
sahipliğinde, MTA Genel
Müdürlüğü, Doğa Koruma
ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü, Tabiat Varlıkları
Koruma Genel Müdürlüğü,
Jeoloji Mühendisleri
Odası ve Jeolojik Mirası
Koruma Derneği’nin
aktif katılımlarıyla,
çeşitli üniversite ve yerel
yönetimlerden 190 uzmanın
hazır bulunduğu çalıştay,
jeolojik miras, jeopark ve
koruma konusunda bütün
tarafların buluştuğu ilk
tartışma ve bilgilenme
toplantısı oldu.
Sanatını Yapmak
Gerekiyor
UNESCO Türkiye Milli
Komisyonu Başkanı Prof.
Dr. Öcal Oğuz, kültürel ve
jeolojik mirasın korunması
konusunda yeterince duyarlı
olunamadığını, örneğin
Anadolu’daki “Taş Kesilme”
hikayelerine temel oluşturan
taşların büyük kısmının
tahrip edildiğini söyledi.
Prof. Dr. Öcal Oğuz, jeolojik
mirası sanata aktaracak
kişilere ihtiyaç olduğunu
belirtti.
“Jeolojik Miras Gelecek
Kuşaklara Aktarılmalı”
Üniversitemiz Rektörü
Prof. Dr. Erkan İbiş de
jeolojik mirasın gelecek
kuşaklara aktarılmasının
önemine işaret etti. Prof.
Dr. Erkan İbiş; “Jeoparklar,
bizim o kültürel mirasımızın
okunması, anlaşılması,
anlaşılarak gelecek
kuşaklara aktarılması ve
aynı zamanda yerinde
korunması bağlamında
çok önemli uygulamalar.
Bunun da çok güzel örneği,
Üniversitemizin paydaşı
olduğu Kızılcahamam’daki
jeopark uygulaması. Bu
tür uygulamalar için yerel
yönetimler, sivil toplum
örgütleri, kamu yönetimi,
toplum ve üniversiteler
gerekiyor. Kızılcahamam
Jeoparkı çeşitli kuruluşların
çok güzel bir işbirliği” dedi.
Toplantının açılışına
katılan Orman ve Su
İşleri Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Dr. Mahir Küçük,
dünyada 962, Türkiye’de de
11 adet dünya miras alanı
bulunduğunu söyledi.
Jeoloji Mühendisleri
Odası Başkanı Dündar
Çağlan, korunmaya değer
jeolojik miras çalışmalarının
tam olarak yapılmadığını,
jeosit alanların
korunmadığını ya da bilinçli
olarak yok edildiğini
kaydetti.
Tabiat Varlıklarını
Koruma Genel Müdürü
Osman İyimaya da koruma
alanlarının, mutlaka bilim
insanlarının katkılarıyla
ortaya konulması gerektiğini
ifade etti.
MTA Genel Müdürü
Mehmet Uzer ise Ülkemizde
madencilik yapılan
alanların da yeniden doğaya
kazandırılması gerektiğini
belirtti.
Jeolojik Mirası Kim
Koruyacak?
Üniversitemiz öğretim
üyesi ve Kızılcahamam
Jeoparkı’nın önemli
isimlerinden Prof. Dr.
Nizamettin Kazancı,
bir yerin jeolojik miras
olduğuna kimin karar
vereceği ve buraları kimlerin
koruyacağı sorularına
yanıt aradı. Buraları
devletin korumasının
yeterli olmadığını, orada
yaşayan insanların koruması
gerektiğini dile getirdi.
“Turizm, Jeolojik
Mirasın En Kötü Düşmanı”
Jeoparkların, birbirinin
rakibi değil dostları
olduğunu da anlatan Prof.
Dr. Nizamettin Kazancı,
turizmin, jeolojik mirasın
en kötü düşmanı olduğunu,
buralara gezmeye gelenlerin,
bu mirasın üzerinde
yürüyerek tahrip ettiğini,
jeolojik miras listesi
açıklandığında ise kimi
vatandaşların oralardan
koleksiyon amaçlı materyal
topladığını, kimilerinin orası
değerlenecek diye arazi
aldığını, kimilerinin de bu
işten zarar görme endişesiyle
jeolojik mirası tahrip ettiğini
kaydetti.
Çalıştayın sonuç
bildirgesinde, belirgin
bir yetki karmaşası
olduğu, bu yetkilerin
bir yerde toplanmasına
çalışılması gerektiği;
koruma kararlarının
uygulamada etkin olması
için yerel yönetimler,
sivil toplum kuruluşları
ve yörede yaşayanların
bilgilendirilmesi, önerilerinin
alınması gerektiği; doğa
koruma ve özellikle
jeoparkların, sivil inisiyatifle
hayata geçebileceği, bir
“Ulusal Jeopark Kurulu”
oluşturulmasının yararlı
görüldüğü dile getirildi.
SUNUMLAR
Çalıştayda, Kula
Belediye Başkanı Selim
Aşkın tarafından “Kula
Jeoparkı’nın Uluslararası
Tescil Öyküsü”,
Kızılcahamam Belediye
Başkanı Coşkun Ünal
tarafından “KızılcahamamÇamlıdere Jeoparkı’nın
Doğuşu ve Gelişmesi”,
Bitlis Vali Yardımcısı
Alperen Yılmaz tarafından
“Nemrut-Süphan Jeopark
Girişimi”, Prof. Dr. Zeki
Kaya tarafından “Türkiye
Doğal Miras Alanları ve
UNESCO Ölçütleri”, Prof.
Dr. İhsan Çiçek tarafından
“Biyoçeşitlilik ve Alan
Yönetimi”, Dr. Fuat Şaroğlu
tarafından “Jeolojik Miras
Konusunda Ulusal ve
Uluslararası Gelişmeler”,
Dr. Erol Timur tarafından
“Jeolojik Miras Çalışmaları”
ve Doç. Dr. Yıldırım Güngör
tarafından “Türkiye’nin
Hassas ve Ender Doğal
Oluşukları” konularında
sunumlar yapıldı.
19
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Üniversitemiz Tarafından Kazılan
Eskiyapar Höyük’te, 2010’de Belirlenen
Hedeflerin Büyük Kısmına Ulaşıldı
K
ültür ve Turizm
Bakanlığı ve Ankara
Üniversitesi’nin işbirliği ile
kazılmakta olan Eskiyapar
Höyük’te 2010 yılında
belirlenen hedeflerin büyük
kısmına 2013 yılında ulaşıldı.
Çorum İli sınırları içindeki
Eskiyapan Höyük’teki
çalışmalarla ilgili olarak Doç.
Dr. İbrahim Tunç Sipahi şu
bilgileri verdi.
4300 Yıllık Tarih
“Eskiyapar Höyük,
kuzeyindeki Alacahöyük,
güneyindeki Boğazköy
ve doğusundaki Ortaköy
arkeolojik yerleşimlerinin
adeta bir kavşak
noktasındadır. Höyük, yol
seviyesinden itibaren yaklaşık
11 m. yüksekliğe sahip
olup yaklaşık 280 x 300 m.
ölçülerinde, 70 dönümlük
bir alana sahiptir. Çevredeki
Boğazköy, Alacahöyük ve
Ortaköy’den sonra bölgedeki
kazısı yapılan dördüncü Hitit
yerleşimi Eskiyapar’dır.
Çorum İl sınırları içinde
Ankara Üniversitesi ortaklığı
ile yürütülen Ortaköy ve
Resuloğlu’ndan sonra üçüncü
arkeolojik kazı projesidir.
1968 yılında Ankara
Anadolu Medeniyetleri
Müzesi’ne buradan getirilen
boğa başı aplikeli Eski
Hitit vazosu vesilesiyle
aynı müze tarafından
Eskiyapar’da arkeolojik
kazılar başlatılmıştır. İlk
dönem kazılarında çok sayıda
arkeolojik eser bulunmuştur.
Bunların içinde altın ve
gümüş eserlerin yer aldığı
A ve B olarak nitelenen
iki ayrı Eski Tunç hazinesi
Hatti Çağı için önemli bir
yere sahiptir. Bu hazineler,
Eskiyapar’ın günümüzden
yaklaşık 4300 yıl önceki
Batı Anadolu, Kuzey Suriye
ve Mezopotamya ile olan
kültürel ilişkilerinin zengin
boyutuna işaret etmektedir.
Söz konusu hazineler Eski
Tunç Çağı’nın en son
20Ankara
Üniversitesi
Bülteni
safhasına tarihlenmektedir.
Yerleşimin Kalkolitik Çağ’da
(M.Ö.5000-3000) devam
ettiğine ilişkin az da olsa
veri mevcuttur. Eskiyapar
M.Ö.3. bin yılda bölgenin
belli başlı Hatti kentlerinden
biridir. Eskiyapar’daki
ilk kazı döneminde (1968
yılı itibariyle) höyükteki
Hitit Çağı’nın Eski Orta ve
İmparatorluk safhalarına ait
tabakalar ortaya çıkarılmış,
zengin Hitit eserleri müzeye
kazandırılmıştır.
Hiyeroglif Yazıtlı Mühür
Baskıları Bulundu
2010 yılında Doç.
Dr. İbrahim Tunç Sipahi
başkanlığındaki bilim heyeti
ile üçüncü dönem kazıları
başlatılmıştır. Aynı yıl yapılan
bir planlama çerçevesinde,
höyüğün topografik plan
üzerinde KD, KB, GD
ve GB olmak üzere dört
sektöre ayrılarak kazılması
planlanmıştır. 2010 yılında
kazıların başlatıldığı “A”
açması olarak tanımlanan
kazı çukuru KD sektörü
içindedir. Kazılar sırasında
Orta Hitit tabakasının
şiddetli bir tahribata uğradığı
anlaşılmıştır. 2011 yılında
bu tabakada (2. seviye) “A”
yapısı adı verilen büyük
bir bina ortaya çıkarılmaya
başlanmış, devam eden
kazılar sırasında bu yapının
seviyesinde ilk kez bir Hitit
tableti bulunmuştur. Parça
tablet üzerindeki okunabilen
metinde bölgede aranan
Arinna ve Tahurpa kentlerinin
adı geçmektedir. Bu buluntu,
daha önce vurgulanan ve
bölgede aranan her iki kentin
lokalizasyonuna filolojik
yönden büyük destek
sağlamıştır. Hitit başkenti
Alacahöyük ve Eskiyapar
dışında bölgede başka büyük
merkez olmaması nedeniyle,
filolojik buluntumuz bu
lokalizasyonu güçlü bir
şekilde desteklemektedir
Tablet Arşivi
Devam eden Eskiyapar
kazılarından beklediğimiz bir
tablet arşivi ve yeni arkeolojik
veriler, Eskiyapar’ın Hitit
Çağındaki kent ismi için
nihai kararı vermemizi
sağlayacaktır. Yine 2010 2013 kazılarında üzerinde
hiyeroglif yazıtlı mühür
baskıları “A” binasının
çeşitli odalarında ortaya
çıkarılmıştır. Bunlardan 2013
yılında günışığına çıkarılan
ve bir yöneticiye/yetkiliye
ait olduğu anlaşılan Orta
Hitit Çağı mühür baskısının
tam benzeri daha önceki
yıllarda Boğazköy kazısında
bulunmuştur. Her iki
merkezdeki söz konusu damga
mühür baskıları (Eskiyapar
ve Boğazköy), büyük boy
erzak küplerinin üzerindedir.
Buluntular Eskiyapar Orta Hitit
“A” yapısının dini ve idari
nitelik taşıyan bir yapı olduğunu
göstermektedir. Eskiyapar’da
bu tür yapıların varlığına, ilk
dönem kazılarında ve ilgili
yayınlarda dikkat çekilmiştir.
Bir başka büyük yapı kuzey
yamaçta Orta Hitit’e ait 2.
seviyenin hemen altında tespit
edilmiştir. Eski Hitit’in son
safhasına ait bu yapı içinde
kabartmalı kap parçaları ele
geçmiştir (3. seviye). Eski
Hitit ”A” yapısında bulunan
Küçük Ankara
Üniversitelilerden
Sosyal Sorumluluk
Projesi
kabartmalı kült vazo parçaları
ve (kült törenleriyle ilişkili)
iri bir banyo kübü taş
döşemeli tabanda yerinde ele
geçmiştir. Bunun içinde ve
çevresinde bulunan boğa ve
geyik boynuzları burada Hitit
belgelerinden tanıdığımız
kült törenlerinin yapıldığı
görüşünü ortaya koymaktadır.
2013 yılı kazımız bu
yapıların ortaya çıktığı alanda
yoğunlaşmıştır.
Madeni Eser Üretim
Merkezi
Madeni eserler arasında,
2011 yılında “A” yapısında
bulunan bronz Orta Hitit Çağı
hançeri unik bir yere sahiptir.
Zengin buluntuların ışığında
Eskiyapar’da madencilik
faaliyetlerinin önemli bir yere
sahip olduğu, dolayısıyla
madeni eser üretim merkezi
olduğunu da düşünebiliriz.
Tabletimizdeki ana konunun
buğdayın taşınması üzerine
olduğu dikkate alınırsa
tarımsal ekonominin de
zamanında önem taşımış
olduğunu vurgulayabiliriz
Ekmek Kutsaldı
Günümüzde bölgemizde
Eskiyapar ve Alacahöyük
çevresinde zengin tarım
alanları mevcut olup özellikle
buğday üretimi önemlidir.
Orta Anadolu’nun bereketli
zengin topraklarında yaşayan
ve bir Anadolu toplumu
olan Hitit’lerde bu nedenle
ekmeğin kutsal olduğunu
arkeolojik ve filolojik belgeler
aracılığıyla öğreniyoruz.
2010-2013 yıllarındaki
kazılarımız sırasında
oluşturulan kuzey ve güney
yönünde uzunluğu 100
metreye yaklaşan ve farklı
mimari içeren basamaklardan
oluşan kuzey yamaç “A”
açmasında üç farklı kültür
katı içinde toplam 7 mimari
seviye ortaya çıkarılmış,
2013 yılı çalışmalarıyla bu
sıralama kuzey yamaç için
kesinleşmiştir: En üstteki
“0” seviyesi, taşınan köy
evlerinin temellerine aittir
ve bunların hemen altında
başlayan 1. seviyedeki Frig
temelleri höyükte kesintisiz
bir iskanın varlığına işaret
etmektedir. Frig yapıları ise
daha yukarıdaki Hellenistik,
Roma yerleşimleri tarafından
tahrip edilmiştir. Bir alttaki
2. seviyede Orta Hitit’e; 3, 4
ve 5 seviyeler Eski Hitit’e;
6. seviye erken M.Ö.2. bine;
7. seviye Eski Tunç Çağı’na
aittir.
Mimarisi ve buluntularıyla
Anadolu Medeniyetleri’nin
yaklaşık 4300 yıllık bir
sürecini kesintisiz sergileyen
Eskiyapar Höyük 2014
buluntularıyla da arkeoloji
dünyasındaki yerini güçlü
bir şekilde korumaya devam
edecektir.”
Siirtteki Kardeşlerine
Giysi Yardımı Yaptılar
A
nkara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu
ve Ortaokulu, Siirt Merkez 80.Yıl İlkokulu için
giysi toplama kampanyası gerçekleştirdi.
Ankara Üniversitesi Öğrenci Giysi Bankası ve
Ankara Üniversitesi Kadın Platformu Koordinatörlüğü
aracılığıyla gerçekleştirilen kampanyada,
öğrencilerimizin gönderdiği giysiler ilkokul öğrencileri
tarafından kullanılacak. Bu nedenle, kampanyaya 1,
2, 3, 4 ve 5. sınıf öğrencilerinin velileri yoğun katkı
sağladı. Ayrıca, Okul-Aile Birliği de kampanyaya,
aldıkları mont ve botlarla destek oldu.
Kampanya, 27 Aralık 2013-13 Ocak 2014 arasında
gerçekleştirildi. Toplanan giysiler, 14 Ocak 2014
tarihinde, Ankara Üniversitesi Kadın Platformu
Koordinatörü Prof. Dr. Neslihan Alkış, Ankara
Üniversitesi Öğrenci Giysi Bankası üyelerinin katılımı
ve öğrencilerin yardımıyla paketlenerek kolilere
yerleştirildi.
Koliler, Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı
aracılığı ile Siirt’e kargo ile gönderilmek üzere 16 Ocak
2014 tarihinde araçlara yüklendi.
21
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Kariyer Çalışmaları Koordinatörü Prof. Dr. İlkay Savcı:
“Kariyerini Planlarken Öğrenciler Pusulasız”
A
nkara Üniversitesi
Kariyer Merkezi,
öğrencilerine kariyer planlama
hizmeti sunmak amacıyla,
Sağlık Kültür ve Spor
Dairesi binasında yeniden
faaliyete geçti. Kariyer
Çalışmaları Koordinatörü
Prof. Dr. İlkay Savcı, bu
vesileyle öğrencilerin kariyer
hedeflerine ulaşmaları için
yaptıkları çalışmaları ve
değerlendirmeleri Bülten
okuyucularıyla paylaştı. Prof.
Dr. İlkay Savcı özetle şunları
söyledi:
“Üniversiteler
Markalaşıyor
Üniversiteler
profesyonel mesleki
bilginin öğretilmesi kadar
entelektüel kapasitenin
geliştirilmesi için
de bilgi aktaran
kurumlar olarak
öğrencilerin
kariyerlerine
önemli katkıda
bulunurlar. Kariyer
yeni bir sözcük
olabilir ama kavram
yaşamımızın neredeyse
her aşamasına
damgasını vurmuştur.
Üniversitelerin
kariyer planlama
hizmeti sunmak
üzere hızla organize
olmaya başladıklarını
görüyoruz. Öğrenciler
doğal olarak mezuniyet
sonrasında istihdam
için kendilerine avantaj
sunan üniversiteleri tercih
ediyorlar ve bu durum tabir
yerindeyse üniversiteleri
markalaştırıyor. Ancak bu,
üniversitelerin özel istihdam
bürosu olacakları anlamına
gelmemelidir. Bu iş için
piyasada bürolar var zaten.
Biz sadece mezunlarımız
için iş ilanları geldiğinde
bunların kurumsal niteliklerini
inceleyerek panolar ya da
web üzerinden duyurularını
yapabiliyoruz. Aslında
amacımız, öncelikle
öğrencilerimizin mesleki bilgi
düzeyi açısından ve kişisel
olarak kendi değerlerinin
22
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
farkına varmalarını sağlamak,
iş gücü piyasası ve iş dünyası
hakkında bilgilendirmektir.
Bu sırada istihdama geçişi
kolaylaştıracak bazı yöntem
ve stratejileri de aktararak,
öğrencilerimize işe giriş
aşamasında bilgi desteği
sunuyoruz”.
Prof. Dr. İlkay Savcı,
sadece mezuniyet
aşamasına
gelmiş
öğrencilerle
ilgilenmediklerini,
üniversitede geçirilen
sürenin tümünün
kariyerin parçası olması
nedeniyle tüm öğrenciler için
hizmet sunduklarını belirterek;
“Üniversiteyi kazanan
öğrencilerimiz, hazırlık
sınıfında geçirilen süreyi
üniversite sınavının sonrasında
yorgunluk atılan bir dinlenme
dönemi olarak düşünmektedir.
Oysa öğrenci, kariyeri için
en önemli avantajlardan
birini heba ettiğinin farkında
değil. Üçüncü sınıfta ‘aklı
başına geliyor’ ve bu kez
özel dershanelerin kapılarını
aşındırmaya başlıyor.
Hazırlık sınıfları tam da bu
nedenle, bizim ilgi alanımıza
giren ilk hedef gruplardan
birini oluşturuyor. Öğrenci,
dil öğrenmenin kariyerin
çok önemli bir unsuru
olduğunu kariyer merkezi
uzmanlarından ya da bir
işverenden duyduğu zaman,
elindeki fırsatı başka bir
gözle görme şansına sahip
olabilir. Bir başka sorunumuz
da üniversitenin ilk iki
yılında öğrencilerin kariyer
farkındalıklarının düşük
olması nedeniyle sadece
sınıf geçebilecek düzeyde
performansa odaklanmaları.
Ancak üçüncü sınıftan
itibaren yüksek not
ortalamasının
mezuniyet
sonrasındaki
önemini fark
ediyorlar. O
zaman da ilk iki
yılın düşük notları
nedeniyle mezuniyet
ortalamalarını istedikleri
düzeye çıkaramıyorlar”
dedi.
“Kafaları Karışık”
Prof. Dr. İlkay Savcı
sözlerine şu şekilde devam
etti:
“Öğrenciler ihtiyaç
duydukları her bilginin
birer ‘hap’ haline getirilerek,
sunulmasını istiyorlar. Bu
çocuklar Y kuşağı; farklı
yetiştiler. Mülakat teknikleri,
iş arama becerileri, kendini
ifade etme gibi kavramları
bilmiyorlar. Yan dal, çift dal,
yüksek lisans yapayım mı
yapmayayım mı, özel sektöre
mi kamuya mı hazırlanayım,
mesleğimin hangi dalında
profesyonelleşeyim, ben
aslında ne istiyorum şeklindeki
sorularla kafaları karışmış
durumda. Biz bu anlamda
üniversitenin üçüncü ve
dördüncü sınıfında okuyanlara
bireysel danışmanlık
sunuyoruz. Maalesef sadece
bir danışmanımız var. Bu
nedenle görüşmeye randevu
alarak gelmeleri gerekiyor.
Danışmanımız randevu
vermeden önce okulu, bölümü
ve sınıfı hakkında bilgi alarak
iş dünyasında bu meslekle ilgili
kuruluşları, istihdam fırsatları,
iş pozisyonları, işgücü piyasası
koşullarını araştırıp hazırlık
yapıyor. Görüşmeler aşağı
yukarı 45-90 dakika arasında
sürebiliyor. Çünkü öğrenci
kariyer hedefinin ne olduğunu
bilmediği gibi bu terimi de
hiç duymamış. Bir bölümde
okuyor ama ne yaptığından
ne de ne yapmak istediğinden
haberdar. Görüşme esnasında
öğrencilerin ihtiyaçları
belirleniyor, temel bilgiler
ile fırsatlar aktarılıyor;
bireysel kariyer planı
oluşturması için bilgi ve destek
sunuluyor. Bir kez gelen
öğrencinin arkadaşlarını da
yönlendirdiğini gördük”.
“İstahdamı Öteliyorlar”
Prof. Dr. İlkay Savcı,
mezuniyet sonrasında
öğrencinin istihdama
katılma şansının gittikçe
azaldığına dikkat çekerek,
“Öğrencilerimiz hayal ettiği
işi bulamamak ve işsiz
kalma korkusuyla istihdamı
ötelemeye çalışarak, yüksek
lisans ve doktora yapmak
istiyorlar. Oysa çoğu işveren
yüksek lisans ve doktora
yapmış eleman istemiyor.
Çalıştıracağı kişileri kendileri
yetiştirmek istiyor. Kamu
sektörü dışındaki işyerlerinin
çoğu küçük ve orta ölçekli
işletmeler. Yüksek vasıflı
elemanın talep edeceği ücreti
verebilecek düzeyde firma
sayısı az” sözleriyle bilinçli
kariyer planlamanın önemini
vurguladı.
Prof. Dr. İlkay Savcı, bu
dönem üniversitede merkezin
öğrencilere tanıtımı başta
olmak üzere, bireysel kariyer
planlama için gerekli bilginin
aktarılmasının, mesleki alanda
sivrilmiş eski mezunlar ile
işveren statüsündeki kamu
ve özel sektör temsilcilerinin
öğrencilerle buluşturulmasının
planlandığını açıkladı.
Engelsiz Cebeci Yerleşkesi İçin
Kurumlararası İşbirliği
Ü
niversitemiz Cebeci
Yerleşkesi’nin engelsiz
hale getirilmesi amacıyla
Ankara Üniversitesi ve
Çankaya Belediyesi arasında
protokol imzalandı.
Rektörümüz Prof. Dr.
Erkan İbiş ile Çankaya
Belediye Başkanı Bülent
Tanık arasında 30 Ocak
2014 tarihinde Rektörlükte
imzalanan protokol ile
Siyasal Bilgiler, Hukuk,
İletişim ve Eğitim Bilimleri
Fakülteleri, Adalet Meslek
Yüksekokulu, ATAUM,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Milli Piyango Öğrenci
Evi ve spor salonlarının
bulunduğu Cebeci
Yerleşkesi öncelikli olmak
üzere, Üniversitemiz
yerleşkelerinde,
hissedilebilir yüzey, engelli
rampası, engelli asansörü ve
engelli tuvaletleri Çankaya
Belediyesi tarafından
yapılacak.
Prof. Dr. Erkan İbiş,
Ankara Üniversitesi’nin
binalarının önemli bir
kısmının tarihi bina
olduğunu; bunların övünç
ve gurur kaynağı olduğunu
ancak diğer taraftan da
bakım ve onarımının çok
maliyet gerektirdiğini
söyledi.
“Kültür Değerlerimizin
Envanterini
Oluşturuyoruz”
Buralarda gerek
Üniversitemizin
olanaklarıyla, gerekse yerel
yönetimlerin ve kamunun
destekleriyle iyileştirmeler
yapmaya çalıştıklarını
belirten Prof. Dr. Erkan
İbiş; “Bu yıl ilk defa
Üniversitemiz için bir kültür
bütçesi açıldı. Bu kültür
değerlerinin envanterini
oluşturuyoruz. Arkasından
da bu binaların tadilatlarıyla
ilgili projeleri ortaya
koyacağız” dedi.
Ankara Üniversitesi’ni
engelsiz hale getirmek için
çalışmalar yürüttüklerini,
bununla ilgili çalışan bir de
merkezimiz bulunduğunu
kaydeden Prof. Dr. Erkan
İbiş; “Gururla söylüyorum
ki Ankara Üniversitesi,
engelsiz yerleşke
çalışmalarına herkesten
önce başlayan bir üniversite.
Çankaya Belediye Başkanı
ve yardımcılarına teşekkür
ediyorum. Üniversitemize
katkıda bulunmak, aslında
Çankaya’ya ve kente katkıda
bulunmak demektir” diye
konuştu.
“Katkımız Olursa
Mutluluk Duyarız”
Çankaya Belediye
Başkanı Bülent Tanık
da engellilerle ilgili
çalışmalarının odağında,
kırılgan toplum kesimlerine
yardım etmek, onlara
öncelik tanımak ve onları
desteklemek olduğunu
söyledi. Engellilerle
ilgili çok sayıda proje
gerçekleştirdiklerini, ilk
ve orta dereceli 20 okulu
engelsiz hale getirdiklerini
anlatan Bülent Tanık;
“Üniversitemize bir parça
katkımız olursa; orada
yaşayan, okuyan, öğreten,
ziyaret edenler bizim
katkımızla bir parça daha
rahat dolaşabilirse bundan
büyük mutluluk duyacağız”
dedi.
23
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Çiftçi Çocuklarının Resim ve Şiirleri
Ödüllendirildi
A
nkara Üniversitesi
ile Türkiye Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Merkez
Birliği tarafından ortaklaşa
düzenlenen “Çocuk ve
Süt” konulu resim ve şiir
yarışmasında dereceye
giren çocuklara ödülleri,
30 Ocak 2014 tarihinde
Üniversitemiz Rektörlüğü
100. Yıl Salonu’nda
düzenlenen törenle verildi.
“Bilinçli Yetiştirici
Olmalarını Amaçlıyoruz”
Türkiye Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Merkez
Birliği Yönetim Kurulu
Başkanı Cemalettin Özden,
yürüttükleri ırk ıslah
çalışmaları dışında, resim
ve şiir yarışması gibi sosyal
sorumluluk projeleriyle,
Türkiye hayvancılığını
devam ettirecek olan
çocukların, bu zorlu mesleği
gönülden yapmak isteyen
bilinçli yetiştiriciler olarak
büyümelerini ve Türkiye
hayvancılık sektörüne
katkı sağlamalarını
amaçladıklarını söyledi.
Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı
la
Ankara Üniversitesi ortaklığıy
şiir
ve
im
res
en
gel
e
geleneksel hal
i.
end
enl
düz
isi
inc
beş
yarışmasının
Hayvancılık Genel Müdür
Yardımcısı İbrahim Özcan
da Bakanlık olarak bu
tür çalışmaların yanında
olduklarını ve desteklemeye
devam edeceklerini söyledi.
“Öykü Yarışması da
Olabilir”
Üniversitemiz
Rektör Yardımcısı Prof.
Dr. Ayhan Elmalı ise,
çocuklara sütün önemini
kavratma ve sütü sevdirme
amacıyla yapılan bu
yarışmanın, aynı zamanda
onların yaratıcılıklarının
gelişmesine de önemli
katkılar sunduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Ayhan
Elmalı; “Günde iki bardak
süt içmek çocukların
gelişimi için çok önemli.
Süt içmeyenlerin daha
minyon iskelet yapısına
sahip olduklarını
biliyoruz. O yüzden bu
yarışmanın konusunun
‘çocuk ve süt’ olmasını
özellikle önemsiyoruz. Bu
farkındalığı arttırmamız
lazım. Çocuklarımıza ders
kitapları dışında kitap
okumalarını da öneriyorum.
Yaratıcılıklarını ve hayal
dünyalarını geliştirecek,
nitelikli kitap okumaları
önemli. Dolayısıyla bundan
sonraki yarışmalarda şiir ve
resmin yanısıra bir de öykü
yarışması eklenebilir” diye
konuştu.
Yarışmanın 7-9 Yaş Resim
kategorisinde Egemen Yılmaz;
7-9 Yaş Şiir kateorisinde H.
İlker Erol, 10-12 Yaş Resim
kategorisinde Ömer Faruk
Kaplan; 10-12 Yaş Şiir
kategorisinde Gamze Nur
Ardıç birinci olurken T.C.
Ziraat Bankası Özel Ödülü
Reyda Güneş Hatipoğlu’na,
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı Özel Ödülü de Zehra
Naz Karaer’e verildi.
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi 78 Yaşında
D
il ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin
kuruluşunun 78. yıldönümü, 9 Ocak
2014 tarihinde Farabi Salonu Fuayesi’nde
düzenlenen resepsiyonla kutlandı.
Resepsiyona, DTCF öğretim
24
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
elemanlarının yanı sıra Üniversitemiz
Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ile Fakülte
ve Yüksekokullarımızın yöneticileri
katıldı. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri
kapsamında DTCF öğretim elemanları,
Dekan Prof. Dr. Abdülkadir
Gürer’in yönetiminde
Anıtkabir’i ziyaret ederek
Ata’ya bağlılıklarını
bildirdiler.
Ankara Üniversitesi
Kitap Bankası Kuruldu
Ü
niversitemiz, daha
önce oluşturulan
Giysi ve Eşya Bankası
ile öğrencilerine günlük
yaşamlarında destek
olurken, şimdi de “Kitap
Bankası” oluşturarak eğitim
ve kişisel gelişimlerinde
destek olmaya devam
ediyor.
Tandoğan
Yerleşkesi’ndeki Bilgi
Hizmetleri ve Yayınevi
Koordinatörlüğü’nde
kurulan “Kitap
Bankası’ndan” öncelikli
olarak Üniversitemiz
öğrencilerinin yararlanması
amaçlanıyor. Ayrıca “Kitap
Bankası” ile Anadolu’da
yeni kurulan üniversite
kütüphaneleri ile okul
kütüphanelerinin de
istemlerinin karşılanması
hedefleniyor.
Üniversitemize bağış
olarak gelen kitaplar ile
öğrencilerimizin, akademik
ve idari personelimizin
Üniversitemizden
Sosyal Sorumluluk Toplantısı
Y
enilenen yapısıyla
etkinliklerini sürdüren
Üniversitemiz Özel Eğitim
Araştırma ve Uygulama
Merkezi, açıldığı andan
itibaren özel gereksinimli
çocuklara değerlendirme,
bireysel eğitim ve
ailelere de destek eğitim
hizmeti vererek, toplumu
bilgilendirme vizyonunu
yerine getiriyor.
Merkez, üstlendiği
bu sorumluluğun ilkinde
ATAUM’da Eğitim Bilimleri
Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Ayşe Çakır İlhan ve Prof.
Dr. Tevhide Kargın’ın açılış
konuşmalarıyla başlayan;
Anadolu Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Özel
Eğitim Bölümü öğretim
üyelerinden Prof. Dr.
İbrahim H. Diken’in “Doğal
Öğretim Yaklaşımı” konulu
konferansı gerçekleştirdi.
Konferansa çok sayıda
aile, özel eğitim uzmanı ve
öğrenci katıldı.
Konferanstan alınan
olumlu geri bildirimler ve
Merkez vizyonunu devam
ettirmek için 2013-2014
bahar döneminde de talep
edilen ilgili alanlarda
konferanslar düzenlenecek
ve bu toplantılar Merkezin
internet sitesinde
duyurulacak.
kitap desteğinden
oluşan kitap bankası
koleksiyonunda dikkat
edilen öncelikli husus,
eserlerin yıpranmamış ve
kullanılabilir durumda
olması. Konularına göre
tasnif edilen bu eserlerin
raflarda özenle yer alması
sağlanarak, düzenli ve
sağlıklı bir paylaşım
olmasına dikkat ediliyor.
Bağış Yapabilirsiniz
Akademik ve
idari personel ile
öğrencilerimiz, bağışlamak
istedikleri kitapları,
doğrudan Tandoğan
Yerleşkesi Öğrenme
Merkezi’nde bulunan
“Kitap Bankası’na”
ya da fakülte ve diğer
akademik birimlerimizde
oluşturulan Kitap Bankası
Koordinasyon birimlerine
bırakabilir. Aynı şekilde
bilgi gereksinimi duyan ve/
veya okuma gereksinimini
karşılamak isteyen
öğrencilerimiz de hiçbir
ön koşulu olmadan “Kitap
Bankası’ndan” kitaplarını
alabilir.
25
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Okullarında
“Etkileşimli Kitap Okuma Uygulamaları”
E
tkileşimli kitap okuma;
yurt dışında oldukça
sık yararlanılan, erken
çocukluk dönemindeki
çocukların dil ve erken
okuryazarlık becerilerini
desteklemek amacıyla,
süreçte çocukları aktif
kılan, çocuklarla birlikte
kitap okuma yöntemi
olarak tanımlanıyor.
Etkileşimli kitap okuma
yöntemiyle çocuk, öykünün
bağlamı içerisinde, kitabı
okuyanın açık uçlu
sorularıyla, kitabı anlatan
yerine geçerek bilmediği
sözcükleri öğrenebilir,
erken okuryazarlık için
çok önemli beceriler olarak
kabul gören sesbilgisel
farkındalık ve yazı
farkındalığı becerilerini
geliştirebilir ve yöntem
sayesinde okumaya
karşı olumlu bir tutum
sergilemeyi öğrenebilir.
Etkileşimli kitap okuma
sürecinde kitabı okuyacak
olan yetişkinin çocukla
paylaşımda bulunacağı
kitapla ilgili önceden bilgi
sahibi olması ve süreci akıcı
bir şekilde yönlendirmek
adına kitapta geçen
bilinmeyen sözcükleri
belirlemesi, bu sözcükleri
çocuk dostu terimlerle
açıklaması, öykünün
kahramanları, olaylarıyla
ilgili olarak çocuklara
da açık uçlu sorular
sorması ve yanıtlarını
genişletmesi önemlidir.
Seçilen kitapların resimli
öykü kitapları olması,
çocukların resimlerden
yola çıkarak öyküyle ilgili
anlatılanları hatırlama
ve sonrasını tahmin
etme gibi bilişsel süreç
becerilerini sergilemelerini
de kolaylaştırır. Etkileşimli
kitap okuma yöntemiyle
çocuklar, öykünün bağlamı
içerisindeki açık uçlu
soruları yanıtlamaya
çalışırken hem bilişsel ve
dil becerilerini hem de
dinleme ve yanıt veren
arkadaşını bekleme gibi
sosyal becerilerini de
geliştirebilirler.
Etkileşimli kitap
okuma yönteminin,
Ankara Üniversitesi
Geliştirme Vakfı Okulları
anasınıfları ile ilköğretim
I ve II. sınıflarında hayata
geçirilmesi amaçlandı. Bu
sürece, Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi
Özel Eğitim Bölümü
Zihin Engellilerin Eğitimi
Anabilim Dalı öğretim üyesi
Doç. Dr. Cevriye Ergül ve
İlköğretim Bölümü Okul
Öncesi Eğitimi Anabilim
Dalı Arş. Gör. Dr. Gökçe
Karaman’ın, anasınıfı,
ilköğretim I ve II. sınıf
öğretmenleriyle yöntemin
nasıl uygulandığına ilişkin
paylaşımlarıyla 2013-2014
eğitim öğretim döneminde
başlandı. Yöntemin
uygulanışına ilişkin
paylaşımlar sonrasında Dr.
Gökçe Karaman tarafından
sınıflarda etkileşimli kitap
okuma uygulamaları
gerçekleştirildi.
Her sınıfta bir ders saati
süresince gerçekleştirilen
uygulamalar sırasında
sınıf öğretmenleri de
uygulamaları gözlemlemek
için sürece katıldı.
Güz döneminde I.
ve II. sınıflarla başlayan
uygulamalar bahar
döneminde okul öncesi
gruplarıyla devam edecek.
Ankara Üniversitesi
Geliştirme Vakfı Özel
İlöğretim Okulu’ndan
Basketbolda
4’üncülük
A
nkara Üniversitesi
Geliştirme Vakfı
Özel İlköğretim Okulu
Yıldız Erkekler Basketbol
Takımı, Milli Eğitim
Bakanlığı ile Gençlik ve
Spor Bakanlığı’nın birlikte
düzenlediği Okullararası
Basketbol Turnuvasında
Ankara dördüncüsü oldu.
Takım, Erol Kükner,
Kaan Kaplan, Emre
26
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Yıldırım, Emirhan Uğurlu,
Can Ekin Baş, Nazım Efe
Yakınbaş, Utku Ergül, Arda
Özkul, Ersin Yaldız, Görke
Aydoğdu, Ata Cem Özcan,
Kerem Yalçın ve Umut
Altun’dan oluşuyor. Takımı
Beden Eğitimi Öğretmeni
Burç Dölek çalıştırıyor.
Ocak 2014’te
Emekli Olan
Akademik
ve İdari
Personelimiz
Üniversitemizden,
Ocak 2014 tarihinde
16 kişi emekliye ayrıldı.
Ankara Üniversitesi’ne
verdikleri değerli
hizmetlerden dolayı,
emekli olan hocalarımıza
ve personelimize
teşekkürlerimizi ve
saygılarımızı sunar; sağlık
ve mutluluk dolu günler
dileriz.
Kaybettiğimiz
Ankara
Üniversiteliler
Ü
niversitemiz Tıp
Fakültesi Kadın
Hastalıkları ve Doğum
Anabilim Dalı emekli
öğretim üyesi Prof. Dr.
Hikmet Yavuz, Adli
Bilimler Enstitüsü eski
Müdürlerinden Prof.
Dr. Bahattin Korucu ve
İletişim Fakültesi emekli
öğretim elemanı Şevket
Evliyagil vefat etti.
Prof. Dr. Hikmet
Yavuz, Prof. Dr. Bahattin
Korucu ve Şevket
Evliyagil’e Allah’tan
rahmet, yakınlarına
başsağlığı dileriz.
Ankara Üniversitesi Rektörlüğü
Yayın Organıdır. Parayla satılmaz.
Ankara Üniversitesi Adına Sahibi:
Prof. Dr. Erkan İbiş (Rektör)
Genel Yayın Yönetmeni:
Prof. Dr. Sibel Ayşıl Özkan
Akademik Personel
ADI SOYADI
BİRİMİ
EMEKLİLİK TARİHİ
Prof. Dr. Cemil Ekinci
Tıp Fakültesi
01 Ocak 2014
Prof. Dr. Murat Ertuğrul Yazgan
Ziraat Fakültesi
02 Ocak 2014
Prof. Dr. Ali Çetin Fıratlı
Ziraat Fakültesi
15 Ocak 2014
Prof. Dr. Doğan Aydal
Mühendislik Fakültesi
16 Ocak 2014
Prof. Mustafa Apaydın
Devlet Konservatuvarı
16 Ocak 2014
Prof. Dr. Ömer Aydın Süer
Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. 17 Ocak 2014
Prof. Dr. Tamer Yılmaz
Diş Hekimliği Fakültesi
24 Ocak 2014
Prof. Dr. Emine Lale Zaimoğlu
Diş Hekimliği Fakültesi
31 Ocak 2014
Yrd. Doç. Dr. Gülseren Halıcı
Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. 27 Ocak 2014
Okutman Nevin Ağım Melli
Spor Bilimleri Fakültesi
16 Ocak 2014
İdari Personel
ADI SOYADI
BİRİMİ
EMEKLİLİK TARİHİ
Niyazi Kayretli
Tıp Fakültesi
01 Ocak 2014
Kadir Kolgu
Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. 14 Ocak 2014
Hayrettin Uzunoğlu
Diş Hekimliği Fakültesi
16 Ocak 2014
Nevzat Gürbüz
Başkent Meslek Y.O.
17 Ocak 2014
Türkan Erkan
İlahiyat Fakültesi
20 Ocak 2014
Zeliha Ayar
Tıp Fakültesi
31 Ocak 2014
TÜBİTAK’tan,
Üniversite Öğrencilerine
Yönelik Proje Yarışmaları
T
ürkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma
Kurumu (TÜBİTAK),
üniversite öğrencilerine
yönelik üç ayrı proje
yarışması açtı.
Genel, Teknolojik
ve Sosyal Girişimcilik
kategorilerinde ön lisans,
lisans, lisansüstü ve
Açık Öğretim Fakültesi
öğrencilerine yönelik açılan
“Üniversite Girişimcilik ve
Yenilikçilik” yarışmasına 28
Şubat 2014 tarihine kadar
başvuru yapılabilecek.
Yarışmanın birinci, ikinci ve
üçüncüsüne ödül verilecek.
TÜBİTAK’ın lisans
öğrencilerine yönelik
açtığı “Sanayi Odaklı
Lisans Bitirme Projeleri”
yarışmasının başvurusu
ise 14 Mart 2014 tarihinde
bitiyor.
TÜBİTAK’ın son
yarışması ise “Lisans
Öğrencileri Yazılım
Projeleri” adını taşıyor.
Yarışma, “Bilimsel
Çözümler”, “Akıllı ve
Teknolojik Çözümler”,
“Sosyal Yaşam” ve
“Açık Kaynaklı Yazılım
Uygulamaları” alanlarında
yapılacak.
“Sanayi Odaklı
Lisans Bitirme Projeleri”
ve “Lisans Öğrencileri
Yazılım Projeleri”
yarışmalarında birinci,
ikinci ve üçüncü öğrencilere
verilecek ödüllerin
yanısıra danışmanlar da
ödüllendirilecek.
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:
Özkan Kıymaz
[email protected]
Yayın İdare Merkezi Telefon:
(0 312) 212 79 08
(0 312) 212 60 40 / 2055
Faks: (0 312) 221 16 43
www.ankara.edu.tr
Baskı: Ankara Üniversitesi
Basımevi, İncitaşı Sok. No:10,
Beşevler/Ankara
Tel: (0 312) 213 66 55, 222 28 40
Dağıtım Koordinasyon:
Ufuk Koyuncu
Yayın İdare Merkezi:
Ankara Üniversitesi Rektörlüğü,
Basın Halkla İlişkiler Birimi,
Tandoğan 06100, Ankara
Yayının Türü:
Yerel Süreli Yayın
(8000 adet basılmıştır)
Basım Tarihi: 12 Şubat 2014
Renk Ayrımı: Vadi Grafik
Matbaacılar Sitesi. 35. Cad. No: 76,
Ostim/Ankara
27
Ankara
Üniversitesi
Bülteni
Kayak Yarışması’ndan Madalyayla Döndüler
A
nkara Üniversitesi
Geliştirme Vakfı Özel
İlköğretim Okulu ve Lisesi
öğrencileri, 8-10 Ocak 2014
tarihleri arasında Kayseri
Erciyes Dağı’nda yapılan
Ankara Kayak İl Birinciliği
yarışlarından kupa ve
madalyalar ile döndü.
Yarışların Yıldız Erkek
kategorisinde Ali Argun
Sayılgan, Küçük Slalom
Ankara ikincisi ve Büyük
Slalom Ankara ikincisi;
Kaan Ünsal, Küçük Slalom
Ankara dördüncüsü ve
Büyük Slalom Ankara
dördüncüsü; Küçük Kız
kategorisinde Alara Duru
Karacabey, Küçük Slalom
Ankara ikincisi ve Büyük
Slalom Ankara üçüncüsü;
Genç Kız kategorisinde
Meltem Kabadayı, Küçük
Slalom Ankara üçüncüsü
ve Büyük Slalom Ankara
üçüncüsü; Elif Hiçsönmez,
Küçük Slalom Ankara
altıncısı ve Büyük Slalom
Ankara altıncısı; Küçük
Erkek kategorisinde
Batuhan İzgin, Küçük
Slalom Ankara ikincisi
ve Büyük Slalom Ankara
İkincisi; Genç Erkek
kategorisinde Mert Can
Kabadayı, Küçük Slalom
Ankara 9’uncusu ve Büyük
Slalom Ankara 10’uncusu;
Oğulcan Onur Dabak da
Küçük Slalom Ankara
11’incisi, Büyük Slalom
Ankara 11’incisi oldu.
Öğrencilerimizden
Ali Argun Sayılgan,
Kaan Ünsal, Alara Duru
Karacabey, Batuhan İzgin
ve Meltem Kabadayı, 25-26
Şubat 2014 tarihlerinde
yapılması planlanan
Okullararası Türkiye
Şampiyonası’na katılmaya
hak kazandı.
TRT Ankara Çocuk
Öğrencilerimizden
Korosu Okulumuzdaydı Satrançta Önemli Başarı
Ç
eşitli eğitim ve kültür
kurumlarında konserler
veren, uluslararası pek
çok şenliğe ve yarışmaya
katılan TRT Ankara
Çocuk Korosu, 22 Ocak
2014 tarihinde, Ankara
Üniversitesi Geliştirme Vakfı
Özel İlköğretim Okulu’nun
konuğu oldu.
TRT spikerlerinden Arzu
Türkdoğan’ın sunuculuğunu
yaptığı; Süreyya Çağlar,
Fulya Gedikli, Nilüfer
Tatman’ın yönettiği ve
piyanist Güler Demirova’nın
eşlik ettiği konseri
öğrencilerimiz büyük bir
ilgiyle izledi.
Popüler Çocuk
Yarışması şarkılarının
seslendirildiği konserde
öğrencilerimize koronun
kuruluş tarihçesi ve yaptığı
çalışmalara ilişkin bilgi
verilmesinin yanı sıra,
ses eğitiminin günlük
yaşamımızdaki yerine ve
ses sağlığımızı korumanın
önemine değinildi.
Konser, öğrencilerimizin
de coşkuyla eşlik ettiği
Atatürk marşları ile sona
erdi.
A
nkara Üniversitesi
Geliştirme Vakfı
Özel İlköğretim Okulu
öğrencilerinden Yusuf
Teoman Şahaner, Yağız
Özsoy, Fikret Berkay
Dilaver, Çınar Kasapoğlu
ve Erkin Coşkun Ruhi,
2013-2014 Eğitim-Öğretim
yılı Okullararası Satranç
Turnuvası Ankara İl
Birinciliği elemelerinde
üstün bir performans
sergileyerek finallere
katılmaya hak kazandı.
Dokuz tur üzerinden
oynanan Ankara İl
Birinciliği finallerinde
öğrencilerimizden Yusuf
Teoman Şahaner 5.5 puan,
Yağız Özsoy 5 puan, Fikret
Berkay Dilaver 5 puan,
Erkin Coşkun Ruhi 4.5 puan
ve Çınar Kasapoğlu 4 puan
alarak okullarını başarıyla
temsil etti.