Risk sağanağından mümkün mertebe kaçış yolları

ASRACK_BAKU.pdf
1
26.01.2015
11:17
C
M
Y
CM
MY
IBM ve TOBB ETÜ veri
bilimi için bir araya geldi
CY
CMY
K
‘IBM Büyük Veri Analiz Laboratuvarı’, Ankara’da
TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi’nde açıldı.
Sayfa 5
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ
Sayfa
14
Sayfa
Okay Nasır
4G’de iş artık
uygulayıcılara
kalıyor
28
Ahmet Hamdi Atalay
30
30 Mart - 5 Nisan 2015
Sektör kabuk
değiştiriyor,
kanal da yeni
yapıya adapte
olmalı…
Bilişim dünyasındaki
gelişmeler doğal olarak
dağıtım kanalını da bir
değişim sürecine soktu.
Sayfa
www.bthaber.com
1015
Netaş İcra Komitesi
Üyesi Ahmet Hamdi
Atalay, 4G ile
birlikte pazarın
önemli ölçüde
canlanacağına
vurgu yaptı.
3 boyutlu
basılmış
modeller hayat
kurtarıyor
BTech, sunduğu
hizmetlerle cerrahi
operasyonların
ülkemizde milli
kaynaklarla
yapılmasını hedefliyor.
Bu yıl CeBIT’in gündeminde
Dijital Ekonomi vardı
Dünyanın bilişim alanında en önemli etkinliklerinden birisi olan CeBIT
Sayfa 2015, 16 – 20 Mart tarihleri arasında her yıl olduğu gibi Almanya’nın
Hannover şehrinde gerçekleştirildi. Bu yıl etkinliğin gündemine
dijital ekonomi oturdu. “d!conomy” teması altında dijital dünyadaki
gelişmeler ve yenilikler etkinliğin ana kısmını oluşturdu.
Özel
Haber
3
Kuntay Aktaş
Bülent Nevres
Hannover
Sayfa
KÖTÜLER
UYUMAZ,
AMA BİZ HİÇ
UYUMAYIZ.
SAFE NEVER SLEEPS
15
27
DOSYA:
KOBİ’LER VE DÖNÜŞÜM
İşletmeler, rekabet avantajı
sağlayabilmek ve yaşamlarını
sürdürebilmek için bilişim
teknolojilerini gözardı
edemiyorlar. KOBİ’lerin bu
konuda atması gereken adımlar
dosya sayfalarımızda.
Hazırlayan:
Ayhan SEVGİ
BThaber
GÜNDEM
30 MART - 5 NİSAN
2015
3
Bu yıl CeBIT’in gündeminde
Dijital Ekonomi vardı
Bülent Nevres / Hannover
Etkinliğin bir diğer önemli
başlığı ise Endüstri 4.0 oldu.
Dijital altyapı ve ekonomik
büyümeye odaklanan bir
strateji üzerine kurulan Endüstri
4.0 dördüncü endüstriyel
devrim olarak görülüyor. Bilgi
teknolojileri sayesinde üretimi
akıllı bir hale getiren konseptte,
tüm makineler, bilgiler, nesneler
ve insanlar birbirine bağlanarak
akıllı bir ağ ortaya çıkıyor.
Böylece verimlilik en üst düzeye
çıkarken maliyetlerin de en aza
inmesi bekleniyor.
Dünyanın dört bir yanından
200 binin üzerinde ziyaretçiye
ev sahipliği yapan CeBIT
2015’de bu yıl partner ülke
Çin oldu. 600’ün üzerinde
Çinli şirket etkinlikte ürün
ve çözümlerini ziyaretçilere
sergiledi. Katılımcı şirket sayısı
ise 3 bin 300’ü geçti.
CeBIT 2015’te yer alan
küresel konferanslar da
(CeBIT Global Conferences)
ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti.
200’ün üzerinde konuşmacının
yer aldığı konferanslarda
SAP CEO’su Bill McDermott,
ABD’li ekonomist Jeremy
Rifkin, Xiaomi kurucusu Lei
Jun, dünyanın en çok tanınan
bilgisayar korsanlarından Kevin
Mitnick ve Rusya’dan canlı
video bağlantısı ile katılan
Edward Snowden konuşmacılar
arasında yer aldı.
Bu yıl daha çok kurumlara
yönelik çözümlerin yer aldığı
CeBIT 2015 hem katılımcı
sayısı hem de alan açısından
geçtiğimiz yıla göre gözle
görülür şekilde büyüdü.
Etkinliğe katılan ilgi çekici
şirketler arasında Tesla,
Dropbox, Amazon Webservices
ve Xiaomi yer aldı.
Etkinlikten bir gün önce
gerçekleştirilen açılış töreninde
konuşmacı olarak yer alan
Alibaba.com’un kurucusu Jack
Ma ise büyük ilgi topladı. 14 yıl
önce CeBIT’e küçük bir stantla
katılan Jack Ma bu yıl CeBIT
2015’in yıldızlarından birisi
oldu. Jack Ma konuşmasında
B2B (Kurumdan Kuruma) ve
B2C’den (Kurumdan Tüketiciye)
sonra yeni dalganın C2B
(Tüketiciden Kuruma) olduğunu
belirtti. Ürünlerin tüketicilerin
istekleri doğrultusunda
özelleştirilmesi gerektiğini
aksi takdirde şirketlerin ileride
büyük zorluklar yaşayacağını
vurguladı. Ma ayrıca yüz
tanıma yöntemiyle ödeme
yapılabilmesini sağlayan yeni
ödeme sistemini de tanıttı.
Türkiye’den 6 şirket
katıldı
Bu yıl CeBIT’te Türkiye’den
Havelsan, Türksat, Canovate,
Mabas Elektronik, Özgün Kablo
ve Voksporta olmak üzere 6
şirket yer aldı.
Havelsan’ın insansız hava
aracı ve uçak eğlence sistemi
etkinlikte ziyaretçilerin büyük
ilgisini gördü. Havelsan’ın
geliştirdiği İHA, yaklaşık yarım
saat havada kalabiliyor ve
2.5 kiloya kadar kamera gibi
çeşitli cihazları taşıyabiliyor.
İHA’nın tüm tasarımı Havelsan
tarafından yapılmış ve tamamen
yerli. Havelsan’ın ilgi gören
diğer çözümü uçak içi eğlence
sistemi oldu. THY ile ortaklaşa
yapılan çalışmalar sonucunda
ortaya çıkan sistemin
denemelerine de başlanmış.
Havelsan ayrıca siber güvenlik
çözümlerini de sergiledi.
Etkinliğin bir diğer katılımcısı
olan Türksat ise uydu
haberleşme hizmetleri ve bilişim
alanında yürütülen faaliyetlerini
tanıttı. Ayrıca Türksat standında
Türkiye dışında yaşayan Türk
vatandaşlarına Hannover
konsolosluğu işbirliği ile
e-Devlet şifresi dağıtıldı.
CeBIT’te ayrıca Aerian
Solutions, BTDays, NCE
Consulting ve Niyel
Technologies olmak
üzere Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinden 4 şirket
katıldı. Kıbrıs Türk Sanayi Odası
da CeBIT’te Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti adına yer aldı.
İstanbul hazırlıkları şimdiden başladı
CeBIT 2015 dahilinde
gerçekleştirilen basın
toplantısında 17 – 19 Aralık
2015 tarihleri arasında
gerçekleştirilecek CeBIT Bilişim
Eurasia ve CeBIT Global
Conferences’in yeni konsepti
ve hedefler açıklandı.
Düzenlenen basın
toplantısında konuşan
Hannover Fairs Turkey Fuarcılık
Genel Müdür Yardımcısı
Murat Özer, bilgi teknolojileri
ve iletişim sektörünün 2023
yılında dünyanın en büyük 10
ekonomisinden birisi olmayı
hedefleyen Türkiye için çok
önemli bir role sahip olduğunu
söyledi ve sözlerine şöyle
devam etti: “Biz bi sürece
CeBIT Bilişim Eurasia ile katkıda
bulunmak istiyoruz. Türkiye ve
komşuları bilgi teknolojileri ve
iletişim teknolojileri alanında
Murat Özer
büyük bir potansiyele sahip.
CeBIT Bilişim Eurasia ile
katılımcıların bu pazarlara
kolayca girebilmelerini
sağlıyoruz.”
Sektörün beklentileri
yönünde CeBIT Bilişim
Eurasia’da değişiklikler
yaptıklarını vurgulayan Özer,
katılımcılara tamamen ticari
bir platform sağladıklarını
aktardı. Bu yıl CeBIT Bilişim
Eurasia ve CeBIT Global
Conferences 2015’in ana
konuları arasında Mobil
Ekonomi, Eğitim, Sağlık,
İletişim, Uydu İletişimi,
İnovasyon, Ağ Teknolojileri,
Güvenlik, Büyük Veri, Kamu
Çözümleri yer alacak.
CeBIT Bilişim Eurasia’nın
Türkiye ve komşu bölgelerdeki
pazarlara girmek için şirketlere
büyük fırsatlar sunduğunu
ifade eden Özer; Azerbaycan,
Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, Birleşik Arap
Emirlikleri, Suudi Arabistan,
Katar, Kuveyt, İsrail, Mısır,
Lübnan ve İran gibi ülkelerin
de etkinliğe büyük ilgi
gösterdiklerini sözlerine ekledi.
4
BThaber
GÜNDEM
30 MART - 5 NİSAN
2015
Software AG, yeni Dijital Dönüşüm
Platformu’nu CeBIT’te tanıttı
Bülent Nevres / Hannover
Yeni ürün ve çözümlerini bilişim
alanında dünyanın önde gelen
etkinliklerinden birisi olan
CeBIT’te tanıtmayı tercih eden
şirketlerden birisi Software AG
oldu. Software AG’nin yeni
Dijital Dönüşüm Platformu,
şirketlerin hızla değişen BT
sektörüne ve dijital ekonomiye
ayak uydurabilmelerini ve
böylece rekabet avantajı gibi
faydalar elde etmelerini sağlıyor.
Avrupa Komisyonu,
bugün itibarıyla gayri safi
yurtiçi hasılanın yüzde 8’ini
oluşturan dijital ekonominin,
2016 yılında yalnızca G20
ülkelerinde 3,2 triyon avroya
ulaşacağını tahmin ediyor.
Software AG, bu doğrultuda,
standart ve geleneksel sınırlar
dahilinde kalan kurumsal paket
yazılımların, nispeten durağan
ve öngörülebilir iş ortamlarına
yönelik olarak tasarlandığının
altını çizerek, dijitalleşen
günümüz müşterilerinin ve
vatandaşlarının ihtiyaçlarına
yanıt verebilecek esneklik,
çeviklik ve hızda olmadıklarına
vurgu yapıyor. Dijital Dönüşüm
Platformu ise, tam tersine,
Software AG’nin iş ortakları
ve müşterileriyle birlikte
inovasyona hayat vererek,
kısa sürede uyarlanabilir
uygulamalar ve farklı iş
çözümleri geliştirmelerine
yardımcı oluyor.
Şirket içerisindeki herkes
platformu etkin bir
şekilde kullanabiliyor
Software AG’nin Dijital
Dönüşüm Platformu, gerçek
zamanlı iş operasyonları ile her
an değişen müşteri ve pazar
gereksinimleri arasındaki o ince
çizgi üzerinde işliyor. Platform,
müşteri iletişimi ve ön ofis
uygulamaları için hızlı, maliyet
avantajlı ve etkili bir geliştirme
ve uygulama zemini sunarken,
aynı zamanda yatırımın geri
dönüşünü de hızlandırıyor.
Ayrıca bu uyarlanabilir
uygulamaları desteklemek için
gerekli olan esnek ve düşük
maliyetli BT mimarilerinin
tasarımı ve kurulumu için
de kapsamlı bir yaklaşım
geliştiriyor. Bu nedenle
platform, işletmeler dahilindeki
tüm departmanlar tarafından
faydaya dönüştürülebiliyor.
Küresel
ekonomideki
ve BT
sektöründeki
hızlı
değişimlere
ayak
uydurabilen,
kurumsal
yazılım
tasarımı,
üretimi ve
kurulumunda
yenilikçi
yaklaşımlar
sunan yeni
platformunu
tanıttı.
İşletme için en uygun, maliyet
avantajlı ve esnek BT mimarisini
uygulamak isteyen CIO’dan,
birim ya da departman
düzeyinde uyarlanabilir
uygulama geliştirmek isteyen
departman müdürüne kadar,
şirket içindeki herkes Dijital
CeBIT’te aynı zamanda
thingalytics kitabının yazarı olan
Software AG Yönetim Kurulu
Üyesi ve Pazarlama Direktörü
Dr. John Bates’le kısa bir söyleşi
yapma fırsatı bulduk.
n Dijital Dönüşüm
Platformu’ndan
bahseder misiniz?
CeBIT 2015’te Dijital
Dönüşüm Platformu’muzu
tanıtıyoruz. Bu platform
aslında bizim sahip olduğumuz
ve birçok şirketin ihtiyaç
duyduğu yetenekleri
bir araya getiriyor. Bu
platform sayesinde şirketler
iş süreçlerini dijital hale
dönüştürebiliyor, tüm bilgi
kaynaklarını tek noktada
toplayabiliyor. Ayrıca tüm
işlerini tek bir noktadan adeta
bir orkestra yöneticisi gibi
tek yerden yönetebiliyorlar.
Bunun haricinde platformu
oluşturan parçalar üzerinde
Dönüşüm Platformu’nu etkin
bir şekilde kullanabiliyor.
Dijital Dönüşüm Platformu,
mevcut uygulama, süreç,
iş modelleri ve işletmeleri
dönüştürecek altyapıyı
sağlamak, gerçek zamanlı
olaylara ve hızla değişen
çalışmaya devam ediyoruz.
Bulut tarafında çok önemli
gelişmeler var. ARIS Cloud ve
Alfabet Cloud’un kurumsal
versiyonlarını çıkardık.
Aynı zamanda bulutta
entegrasyonu kolaylaştırmayı
amaçlayan webMethods
Integration Cloud
çözümümüz de bulunuyor.
API Management Cloud’u da
duyuracağız. Dolayısıyla bu
platformu geliştirmeye devam
edeceğiz.
n Mobil cihazların
sayısı ve sosyal medya
kullanımının artışı
ne şekilde bir etki
yaratacak?
“Sosyal medya ve mobil
cihazlardan gelen verilerin
entegrasyonu çok önemli. Bu
konuda çalışmalarımıza devam
ediyoruz. Bu konuda çeşitli
yaklaşımlar var. Bunlardan
birisi Gerçek Zamanlı Müşteri
pazar hareketlerine yanıt
vermek üzere tasarlanmış.
Platform, uzun vadeli bir
kullanım öngören, durağan ve
kullanıma hazır geleneksel ERP
ürünlerinin aksine, müşteriler
ve iş ortakları için esnek ve
farklılaşabilen iş çözümlerinden
Deneyimi. Müşterinin
nerede olduğu, ne gibi
şeylere ilgisi olduğu,
alışveriş alışkanlıkları gibi
şeyleri sosyal medya
paylaşımlarından
anlayabilmek mümkün.
Müşterilerimizin bu tarz
verileri anlamlı bilgilere
dönüştürebilecekleri
çözümler sunuyoruz. “
* Kitabında ister Nesnelerin
İnterneti, ister Herşeyin İnterneti,
ister Verilerin İnterneti deyin
sonuçta hepsi genelde aynı
anlamı taşıyor diyen Bates,
birçok kullanıcının artık bu
teknolojileri benimsediğini
ve yaygın bir şekilde
kullanmaya başladığını
vurguluyor ve şirketlerin
dijital dünyada bu veri
akışından sonuna
kadar faydalanmaları
gerektiğini ifade
ediyor.
oluşan, Software AG işbirliğiyle
hazırlanmış zengin bir portföy
sunuyor. Dijital Dönüşüm
Platformu, Her Şeyin İnterneti,
veri akış analitiği ve büyük
veri gibi yıkıcı teknolojilere
yanıt verebilen, uyarlanabilir
çözümler içeriyor.
BThaber
E-TOPLUM
30 MART - 5 NİSAN
2015
5
IBM ve TOBB ETÜ veri bilimi için bir araya geldi
Haber Merkezi
‘IBM Büyük Veri Analiz
Laboratuvarı’ açılışına; TOBB ETÜ
Mühendislik Fakültesi Dekan
Vekili Prof. Dr. Murat Alanyalı,
IBM Türk Genel Müdürü Isabel
Gomez Cagigas, IBM Türk
Üniversite İlişkileri Lideri Jale
Akyel, Proje Yürütücüsü TOBB
ETÜ Bilgisayar Mühendisliği
Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erdoğan
Doğdu katıldı. Laboratuvarda;
sosyal medya verilerini analiz
ederek toplumsal olayları daha
iyi anlamlandırıp ekonomik
gelişime katkı sağlamaya, detaylı
araştırmalar yürütmeye ve
geleceğin iş gücünü yetiştirmeye
odaklanılacak.
Doğru veri analiziyle doğru
çözümler…
Laboratuvarın açılışı nedeniyle
düzenlenen törende konuşan
Cagigas, “Artık her şey analitikle
ilgili. Bu alanda öğrenciler daha
iyi eğitim almalı. Günümüzde
insan yardımı almadan kendi
kendine düşünen bilgisayarların
üretiliyor; onları nasıl düşünmeleri
konusunda programlıyoruz.
Bunları ticarileştirip sağlık
sektöründe de kullanmaya
başladık” dedi. Alanyalı, akademi
ile endüstri arasında sağlıklı
bir geçiş noktası oluşturmayı
amaçladıklarını belirterek “Yeni
teknolojileri almak ve onları daha
da olgunlaştırarak ürün haline
dönüştürmek üniversite için çok
önemli” ifadesini kullandı. Doğdu
da, son yıllarda özel sektörde
ve kamu sektöründe veri
mühendislerine olan gereksinimin
arttığını, bu nedenle öğrencileri
veri bilimi alanındaki kariyerlere
hazırladıklarını kaydetti. Doğdu,
“ ‘IBM Büyük Veri Analiz
Laboratuvarı’ öğrencilerin
büyük veri ve analitik teknolojisi
alanında beceriler kazanmasına
yardımcı olacak. Yüksek lisans
ve doktora öğrencilerini de
veri bilimi alanındaki kariyerleri
ile büyük veri ve analitik
teknolojisinde inovasyon için
hazırlayacak. Laboratuvarda iyi bir
sunucu altyapısı oluşturuldu. IBM
yazılımlarını, bunun yanında açık
yazılım kaynaklarını kullanıyor
olacağız. TÜBİTAK, AB ve SanTez araştırma projelerimizde
bu altyapıdan yoğun bir şekilde
yararlanacağız. Laboratuvar
kuruluş aşamasında açtığımız
konuyla doğrudan ilgili ‘Dağıtık
Veri İşleme ve Analiz’ dersi
ve yine konuyla ilgili ‘Yapay
Öğrenme’, ‘Örüntü Tanıma’,
‘Veri Madenciliği’, ‘Yapay Us’
gibi seçmeli derslerimizde de
bu laboratuvar etkin bir şekilde
kullanılacak” açıklamasını
yaptıktan sonra sözlerini şöyle
sürdürdü: “Günümüzde sosyal
medyanın en büyük veri kaynağı
haline dönüşmesi nedeniyle,
buradaki eğilimlerin doğru analiz
edilebilmesi büyük önem taşıyor.
Sosyal medya artık, toplumların
gerçek zamanlı nabzı gibi bir
rol üstleniyor. Mobil aygıtlar
üzerinden paylaşımların payı ise
giderek yükseliyor. Paylaşılan
resimler, haberler, düşünceler
yoluyla toplumların tepkisi
hakkında fikir sahibi olunabiliyor.
Bu verileri laboratuvarımızda
yazılımlar yoluyla iyi anlayıp analiz
edebilirsek, olayların nereye
gittiğini belirleyerek sorunlara
doğru çözüm bulunmasına katkı
sağlayabiliriz.”
Bugüne nasıl gelindi?
TOBB ETÜ, toplumsal
eğilimlerin daha verimli biçimde
anlaşılması için büyük veri,
web semantiği ve kitle kaynaklı
kullanımdan yararlanarak; sosyal
medya üzerinde araştırma ve
analizi kapsayan bir akademik
proje nedeniyle IBM’in Ortak
Üniversite Araştırmaları Ödülü’ne
(Shared University ResearchSUR) layık görüldü. ‘Social
Conflict Detection & Reselution
Using Big Data’ adlı projenin
yürütücülüğünü Mühendislik
Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği
Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erdoğan
Doğdu üstlenirken, aynı bölüm
öğretim üyelerinden Yrd.
Doç. Dr. Murat Özbayoğlu ile
University of Georgia’dan Doç.
Dr. İsmail Budak ise projede
araştırmacılık görevinde bulundu.
Bu ödül çerçevesinde IBM; TOBB
ETÜ’ye donanım ile yazılım
sağladı ve ‘IBM Büyük Veri Analiz
Laboratuvarı’nın TOBB ETÜ
Teknoloji Merkezi’nde kurulması
kararlaştırıldı.
Uzman görüşü
Serguei Beloussov
Acronis Kurucusu ve Başkanı,
Runa Capital Kurucu Ortağı
Çalışanlarda
“Tükenmişlik Sendromu”
Nasıl Yardımcı Olabiliriz?
“Tükenmişlik Sendromu” iş dünyasında
üzerinde hemen hiç konuşulmayan
konulardan birisi. Ancak işverenler,
çalışanlar hatta iş ortakları arasında çok
yaygın bir sorun. Ben de çok kez içine
düştüğümden, bu durumunun kişiler
için ne kadar zor olduğunu yakından
biliyorum.
Tükenmişlik sendromuna
giren bir çalışanınızı kolayca
anlamanız mümkün. Ekibinizin
bir üyesi çok yoğun çalışıyorsa,
yaratıcılığı kaybolduysa, işini
sürdürebilirliği ciddi biçimde
etkilenecektir. Ama tabii bu
durumu tespit etmiş olmak,
bu durumdan çıkışın yolunu
göstermiyor. Sorun genelde
verimliliği yüksek, “başarılı”
olarak tarif edilebilecek
çalışanlar arasında baş gösteriyor. İşe zamanında geliyor,
ekipteki diğer arkadaşlarına
yardımcı olmak istiyor ama başaramıyor.
Kendi performansı düşerken, çevresindeki diğer çalışanları da etkiliyor. Böyle bir
durumda kişiyi suçlamamak gerekiyor.
Tükenmişlik sendromundaki bir
çalışanıma destek olmak için harekete
geçtiğimde aklıma ilk gelen kendisinin iş
ortamından birkaç günde de olsa uzak
kalmasını sağlamaktı. Hem bu örnekte
hem de daha sonra çevremdeki diğer
örneklerde gözlemlediğim, kişilerin
birkaç gün sonra işe döndüklerinde hiç
farklı olmadıklarıydı. Dolayısıyla bir kaç
gün uzak kalmaların çok işe yarayan bir
yöntem olduğunu düşünmüyorum. Böylesi
durumlarda önerilen bir diğer yaklaşım
çalışana finansal motivasyon sağlama
ise, altta yatan sorun aslında bir motivasyon sorunu olmadığından fazlaca işe
yaramıyor. O halde ne yapmak gerekiyor?
“Tükenmişlik Sendromuna” giren
çalışanlarınızı geri kazanabilirsiniz
Öncelikle yanlış anlaşılmalarla var olan
durumu daha kötüleştirmemek adına,
onlara çok dikkatli biçimde yaklaşmanız
gerekecektir. Bu konuda birkaç önerimi
sizlerle paylaşmak isterim:
1. Çalışanınızın evde birkaç gün geçirip
dinlenmesi yerine birkaç haftalık tatile
gitmesine destek olun. Bu onu tamamen
eski haline getirecek ve canlanmasını
sağlayacaktır.
2. Yaptığı işi/ortamını değiştirin.
Burada anahtar ne kadar ciddi bir
değişim olursa, çalışanın o kadar hızlı
toparlanacağıdır. Farklı bir konuya
odaklanmasına yardımcı olun.
3. Kurumsal psikologlar da önemli
rol oynar. Biz A.B.D de birçok kuruma
danışmanlık veren kurumsal psikolog Alan
Spizman ile çalışıyoruz. Alan,
grup şirketlerimiz Acronis,
Parallels ve Runa’da bize
yardımcı oluyor. Çalışanları
bu tür desteklerden
yararlanmaları konusunda cesaretlendirmek,
ulaşabilecekleri kaynakların
hemen yanlarında olduğunu
bilmelerini sağlamak gerekiyor.
Ama daha önemlisi
çalışanlarınız “tükenmişlik
sendromuna” girmeden
önlemlerinizi alın. Bu
sorunun üstesinden gelebilmek için birçok
büyük ve başarılı kurum rotasyon sistemini uyguluyor. Microsoft ve Cisco gibi
20 yıldan daha uzun süreli çalışanların
bulunduğu kurumlar, çalışanlarını düzenli
olarak farklı pozisyonlara getiriyor.
Ayrıca, yöneticilerin, çalışanlarının iş
ve kişisel yaşamları arasında sağlıklı bir
denge kurabilmelerine yardımcı olmasını
çok önemli görüyorum. Bir kurumdaki her
yerde denge olması gerekir, dengesizlik
işin lehine bile olsa, ödüllendirilmemelidir.
Değerli BT Haber okurları,
İş dünyası, teknoloji, girişimcilik, yatırımlar gibi alanlardaki görüşlerimi, küresel deneyimlerimi ve tespitlerimi zaman zaman bu sayfada sizlerle paylaşıyor olacağım. Keyifli okumalar dileğiyle herkese merhaba....
6
BThaber
E-TOPLUM
30 MART - 5 NİSAN
2015
Ankara sağlıkta dünyanın önemli
merkezlerinden biri olma yolunda
Ankara Üniversitesi tarafından Bağlıca’da, iki bin dönümlük bir arazide hayata
geçirilecek ‘Sağlıkta Mükemmeliyet Merkezi’nin dünyanın önemli sağlık
merkezlerinden biri olması hedefleniyor.
Haber Merkezi
‘Sağlıkta Mükemmeliyet
Merkezi’ ile ilgili bilgi veren
Ankara Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Erkan İbiş, arazinin
“2013 yılında Ankara
Üniversitesine tahsis edildiğini
ifade ederek “Burada tam
teşekküllü Tıp Fakültesi
Hastanesi’nin yanı sıra; kök
hücre, medikal teknopark,
biyomedikal, biyoteknoloji
gibi ileri tıbbi teknolojilerin
araştırma uygulama merkezleri
ve endüstri ile iş birliği yapacak
birimler yer alacak. Gerek
eğitim ve araştırma alanlarında
gerekse tanı ve tedavi
alanlarında uluslararası bir
merkez olmasını hedefliyoruz”
şeklinde konuştu.
Resmi ziyaretler kapsamında
Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley
Ulusal Laboratuvarı ve Stanford
Üniversiteleri’ne giden Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Fikri Işık, Türk akademisyen ve
girişimcilerle görüştükten sonra,
Türkiye’den yeni girişimciler
ve belirli büyüklüğe ulaşmış
şirketlerin ABD pazarına
girebilmesini kolaylaştırmak
üzere Ekonomi Bakanlığı’nın
desteği ve ODTÜ TEKNOKENT
sahipliğinde dünyanın teknoloji
merkezi olan Silikon Vadisi’nde
kurulan ve ‘T-Jump San
Francisco’ adı verilen merkeze
de bir ziyaret gerçekleştirdi.
Bakan Işık, merkeze yaptığı
ziyaretinde; ODTÜ TEKNOKENT
yetkilileri ve Türk girişimcileri
ile bir araya geldi. Işık, “ODTÜ
TEKNOKENT’in yeni kurduğu San
Francisco merkezi ile Türkiye’nin
teknolojiyle dışa açılmasında Türk
tekno-girişimcilere verdiği destek
çok önemli” ifadesini kullandı.
Türk girişimcilere ABD’ye
resmi olarak kolay giriş!
ODTÜ Rektör Yardımcısı ve
ODTÜ TEKNOKENT Yönetim
Kurulu Başkanı Prof. Dr. Volkan
Amaç kök hücre
çalışmalarıyla
uluslararası literatüre
girmek
Yaklaşık 150-200
milyonluk bütçe ile hayata
geçirilmesi planlanan
hastane, özellikle kök hücre
konusunda ön plana çıkacak.
Sağlık sektörünün, bilimin
gelecekteki en önemli
hedefinin kök hücreden organ
üretimi olduğunu vurgulayan
Rektör İbiş, şunları kaydetti:
“Kök hücre çalışmalarıyla
uluslararası literatüre girmeyi
hedefliyoruz. Kanser tanı
ve tedavi amaçlı çalışmalar
ileri teknolojiler kullanılarak
gerçekleştirilecek. Bunun
yanı sıra medikal teknopark,
bioteknopark gibi ileri
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Erkan İbiş
teknoloji merkezleriyle
bütünleşik çalışacak
birimler yer alacak. Bağlıca
Yerleşkesi’nde bulunacak
hastanemiz, uluslararası alanda
bir sağlık, eğitim, araştırma ve
uygulama üssü olacak.”
Ankara’nın sağlık
turizmi alanındaki
gelişimine de katkı
sağlanacak
Projeyi Altu Mimarlık
ODTÜ TEKNOKENT Silikon Vadisi’nde
girişimcilere küresel açılım sağlayacak
Atalay, ODTÜ TEKNOKENT Genel
Müdürü Mustafa İhsan Kızıltaş
ve Türk girişimcilerin de hazır
bulunduğu ziyarette, Bakan Işık
Türk girişimcilerle bir toplantı
gerçekleştirdi ve bakanlığın
teknogirişimciler için verdiği
destekleri anlattı. Teknogirişim
konusunun Türkiye için çok
önemli olduğunu vurgulayan
Işık, kendisinin de ODTÜ mezunu
olduğunu hatırlatarak, ODTÜ
TEKNOKENT’in, teknolojinin kalbi
olan Silikon Vadisi’nde kurduğu
merkezin Türk girişimciler için
ABD’ye resmi olarak kolay giriş,
San Francisco ilişki ağına erişim
ve ekosisteme kolay adaptasyon
imkânları sunacağını söyledi.
Atalay ise “Türkiye’nin ilk
ve en büyük teknokenti olan
ODTÜ TEKNOKENT’in uluslararası
bir kurum olma yönündeki
vizyonu doğrultusunda; ODTÜ
TEKNOKENT ekosistemindeki
şirketlerin başarısını küresel
ölçeğe yükseltmeyi hedefliyoruz.
Birçok farklı alanda faaliyet
gösteren ve farklı yapılara
sahip şirketleri ekosisteminde
barındıran ODTÜ TEKNOKENT
olarak, bu farklılıkları göz
önünde bulundurarak küresel
alanda daha büyük rol almayı
planlıyoruz. Bu kapsamda,
ODTÜ ve ODTÜ TEKNOKENT
olarak ülkemiz için çok önemli
bir yere sahip olan girişimcilik
ekosistemini güçlendirmek
için teknolojinin kalbi olan San
Francisco’da Silikon Vadisi’nde
bu merkezi kurduk. Sayın
Bakanımızın da ofisimizi ziyareti
ve destekleri hedeflerimiz
açısından daha iyisini yapmak için
bize güçlü bir motivasyon verdi”
açıklamasını yaptı.
Girişimcilerin pazara
hızlı uyum sağlaması
hedefleniyor
Ekonomi Bakanlığı’nın
yanı sıra, Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİM), Türk Ekonomi
Bankası (TEB) ve Intel’in de
iş ortağı olarak yer aldığı
ODTÜ TEKNOKENT San
Francisco Ofisi’nde yoğunlukla
San Francisco’da yer alan
girişimcilere yönelik olarak
sunulacak olan ‘Birlikte Çalışma
ve Mühendislik firması
yürütüyor. Firma yetkilisi
Mehmet Altuntaş, 763 bin
635 metrekarelik alana
kurulacak kampüs ile ilgili
bilgiler vererek, “Kampüsün
ilk etabı 220 bin
metrekarede tamamlanacak.
160 bin metrekarelik alanına
Tıp Fakültesi kurulacak. Bu
alanın 110 bin metrekaresi
tam teşekküllü 1000
yataklı hastane, 20 bin
metrekaresi idari ofisler, 15
bin metrekaresi derslikler ile
konferans ve kongre alanı
olacak. 50 bin
metrekarelik alana
da temel bilimler ve
kök hücre merkezi yer
alacak. Hastanede tıbbi
laboratuvarlar gibi alanlar
yapılacak. İlk etaptan sonra
ikinci ve üçüncü etapların
yapımına geçilecek.
Projenin ilk etabının 500
günde yani bir buçuk yılda
tamamlanması planlanıyor.
Sağlık Mükemmeliyet
Merkezi olarak hayat
bulacak projenin yapımı,
Ankara’nın sağlık turizmi
alanındaki gelişimine de
büyük katkı sağlayacak”
dedi.
Hizmeti’, merkezin girişimciler
tarafından aktif kullanılan bir
yer olmasını sağlayacak. Öte
yandan, ODTÜ TEKNOKENT ve
projeye destek veren kuruluşlar
tarafından yürütülen kuluçka/
hızlandırma programlarının
ABD ayaklarının merkez
kapsamında düzenlenmesi
planlanıyor. Türkiye’de belirli
bir eğitim aldıktan sonra San
Francisco’ya gelecek girişimciler
için özel olarak hazırlanmış
programlar ile girişimcilerin
hızlı şekilde pazara uyum
sağlaması amaçlanıyor. ODTÜ
TEKNOKENT’in teknoloji tabanlı
girişimciliğin desteklenmesi
kapsamında ‘Teknoloji Transfer
Ofisi’ ve ‘Projeler Ofisi’nin yanı
sıra, kuluçka merkezleri ODTÜ
KOSGEB TEKMER, ODTÜ-MEMs;
ve Teknogirişimcilik Programı,
ön kuluçka programları ‘Yeni
Fikirler Yeni İşler Yarışması’ ve
‘Animasyon Teknolojileri ve Oyun
Geliştirme Merkezi – ATOM’
ile teknoloji amaçlı girişimciliği
desteklemek amacıyla bir finansal
araç olarak geliştirilen ‘Teknoloji
Fonu’ ve ‘Teknokent Teknoloji
Yatırımcıları Derneği’ gibi
çalışmaları da bulunuyor.
entegrasyon yazılımı sağlayıcısı
olan Informatica’nın Türkiye’de
ofis açma kararı almasının
nedeni nedir?
Informatica 1997 yılından
bu yana Avrupa’da faaliyet
gösteriyor. Avrupa, Orta Doğu
ve Afrika (EMEA) bölgesinde 14
ülkede faaliyetleri bulunuyor.
Türkiye’deki konumunu
genişleten Informatica, bölgesel
faaliyetlerinin ölçeğini ve
müşterilere sağlayabileceği
ürün ve hizmet portföyünü
de genişletiyor. Informatica
stratejik iş ortağı KOMTAŞ
Bilgi Yönetimi aracılığıyla
halihazırda Türkiye’de bulunan
güçlü pozisyonunu geliştirmeye
devam edecek. Türkiye’ye
yatırım yaparak bölgeye olan
bağlılığımızı gösteriyor ve
Informatica’nın iş ortaklarıyla
birlikte bölgede büyümesini
hızlandırmak için konumumuzu
güçlendiriyoruz.
l Türkiye ofisi
Informatica’nın büyümesine
nasıl bir katkı sağlayacak?
Türkiye’de ofis açma kararımız,
Informatica olarak EMEA’daki
konumumuzu genişletme
azmimizi ortaya koymakla
kalmayıp aynı zamanda bölgenin
artan veri yönetim teknolojisi
talebine de karşılık vermek
üzere alınmış bir aksiyon olarak
nitelendirilebilir. Ortaklığımızın
başladığı 2010 yılından bu
yana Informatica’nın Türkiye’de
çözüm sağlayıcısı olan KOMTAŞ
Bilgi Yönetimi, Informatica’nın
Türkiye’deki faaliyetlerinin
geliştirilmesinde çok etkili oldu.
Bölgede KOMTAŞ Bilgi Yönetimi
ve Informatica iş ortaklarına
olan güven, bize bölgenin en
büyük kurum ve kuruluşların bir
çoğunun güvenini kazandırdı
ve üzerine eklemeye devam
edeceğimiz bir hizmet kalitesi
sağladı.
l Küresel genişleme
stratejinizde Türkiye ne
kadar önemli bir yer tutuyor?
Informatica’nın Türkiye
pazarındaki büyümesini
destekleyen temel etkenler
nelerdir?
Türkiye’de doğrudan bir
konum edinmek, EMEA’ya
yönelik büyüme planlarımızda
bir sonraki doğal adımımızdı.
Türkiye, EMEA içerisindeki en hızlı
büyüyen pazarlardan birisi ve biz,
müşterilerimizin özellikle Ana Veri
Yönetimi (MDM), Veri Yönetişimi,
Veri Kalitesi, Veri Güvenliği ve
Kurumsal Veri Entegrasyonu
ihtiyaçları için birlikte çalışıyoruz.
Müşterilerimizin veri yönetim
gereksinimleri genişlemeye
devam ettikçe bölgedeki
yatırımlarımıza daha fazla
artıracağız.
görülmemiş miktarlarda etkileşim
verilerini temsil ediyor. Son
olarak, mobil bilişim, kullanıcılara
içerik ve konum tabanlı hizmetler
vererek, cihaz sensör verilerindeki
bir sonraki aşamayı temsil
etmektedir. Bu mega teknoloji
trendleri Büyük Veriyi daha
büyük hacimlere, daha geniş
çeşitliliğe ve daha yüksek hızlara
götürmeye devam edeceği
öngörülerimizin başında geliyor.
Daha fazla ve farklı çeşitlilikte
veri kullanan kuruluşlar, iş yapış
şekillerini temelden değiştirebilir
ve müşterilerine eşsiz hizmetler
sağlayabilirler. Bunu yapabilmek
için kuruluşların tüm büyük
veri platformlarını destekleyen,
teknolojideki farklılıkları anlayan
ve böylece farklı uzmanlıklar
edinilmesini zorunlu bırakmayan
bir platforma sahip olmaları
gerekmektedir.
MEGA
TRENDLER,
DÜNYA
DEVİNE
TÜRKİYE’DE
OFİS AÇTIRDI
Informatica Güney Avrupa Satış Başkan Yardımcısı Emilio Valdes, Informatica’nın
büyüme açısından konumunun hızla yükseldiğini vurgulayarak, “EMEA büyüme
planlarımız ve Türkiye’deki varlığımızı genişletmek üzere İstanbul’da bir ofis açtık. EMEA
bölgesinde ve özellikle Türkiye’de Veri Yönetimi alanındaki yatırımlardaki artış, bizim
yatırım kararımızda da etkili oldu. Verideki bu artış sürdükçe, verinin yönetimi için biz de
çalışmalarımızı artırma doğrultusunda yeni yatırımlar yapıyoruz. Bugün Informatica’nın
EMEA bölgesinin gelişen ülkesi Türkiye’de ofis açması, veri yönetiminde dünya lideri
olarak sürdürdüğümüz başarıyı kanıtlamaktadır. Bu yatırımımız, bugüne kadar Türkiye’de
çözüm ortağımız olan KOMTAŞ Bilgi Yönetimi ile birlikte müşterilerimize sunduğumuz
hizmet kapsamımızı genişleterek sürdüreceğimizi gösteriyor. Hizmetlerimize olan talebin
artışı, bölgedeki müşterilerin de -bilgi potansiyelini doğru kullanmanın yarattığı rekabet
avantajının farkına vardıklarını- ortaya koymaktadır” dedi.
KOMTAŞ Bilgi Yönetimi Genel Müdürü Yüksel Çomak:
KOMTAŞ Bilgi Yönetimi olarak,
Bilişim Teknolojisi alanında
25 yılı geçkin bir firma olarak;
2010 yılından bu yana veri ve
iş analitiği alanında çözüm ve
hizmet sunmaktayız. Informatica,
Kurumsal Veri Yönetimi
alanında işbirliği yaptığımız
lider bir teknoloji devidir. Her
iki firma olarak odaklandığımız
ve katma değer yaratmaya
çalıştığımız alan: Kurumsal Veri
Yönetimi. Verinin önümüzdeki
dönemdeki değerinin gittikçe
artacağına inanıyoruz.
Buradaki temel ihtiyaç,
Türkiye ve bölgede büyüyen
veri pazarına cevap vermek.
O anlamda Informatica’nın
Türkiye’deki varlığını çok
önemsiyoruz. 18 Mart tarihinde,
Informatica Türkiye Ofis Açılışı,
Informatica’nın üst düzey
yöneticileri ve çok değerli
misafirlerimizin katılımlarıyla
gerçekleşti. KOMTAŞ Bilgi
Yönetimi olarak bu başarılı
büyümenin parçası olmaktan
gurur duyuyoruz.
Informatica’nın Türkiye’deki
bu önemli yatırımı, Türkiye
üzerinden büyüme hedefini,
pazara verdiği önemi ortaya
koymaktadır. KOMTAŞ Bilgi
Yönetimi ve Informatica olarak,
işbirliğimiz devam ederken, hem
Türkiye hem de orta vadede
bölgesel pazarlar için de neler
yapacağımızı değerlendiriyor
olacağız. Amacımız, Türkiye’yi
merkezi bir hub haline getirmek.
2015 yılı pazarlama planlarımızda
da informatica ile birlikte, ulusal
ve uluslararası etkinliklerde
hedeflerimiz tanımlı, temel
odağımız ‘’kurumsal veri
yönetimi’’; ‘’enformasyon
yönetimi’’ olacak. İlk adım
olarak, 29 Nisan 2015 tarihinde
düzenleyeceğimiz ‘’InformationCentric Organizations Summit’’
etkinliğiyle, yaklaşımlarımızı
müşterilerimiz ve tüm
paydaşlarımızla tartışıyor olacağız.
Informatica Güney Avrupa Satış
Başkan Yardımcısı Emilio Valdes’in
de katılacağı etkinliğimiz, ham
veriye anlam ve değer katarak
işlenmiş verinin süreçlerin bir
parçası haline getirilmesi, eskide
kalan uygulama odaklı yapıların
enformasyon odaklı ve çevik
yapılar haline dönüştürülmesine
ilişkin gereklililer ve örnekler
üzerinde konuşuyor olacağız.
Ekosistemimizdeki değerli
paydaşlarımızın bu tarihi not
etmelerini rica ederiz. Detaylı
bilgiye her zaman www.
komtas.com adresimizden ve
sosyal medya hesaplarımızdan
ulaşılabilir.
l Informatica, müşterilerinin
büyük veri dalgasıyla başa
çıkmalarına nasıl yardım
edecek? Pek çokları bunu “Yeni
Petrol” ve ‘’Yeni Para Birimi’’
olarak adlandırıyor. Siz nasıl
değerlendiriyorsunuz?
süreçlerinin yönetilmesinde ve
geliştirilmesinde kurumların ana
stratejileri arasında yer alıyor.
Digitalleşen dünyada veriye
ve veri yönetimine olan bu
ilginin daha da artacağını çok
net öngörmekteyiz. Kurumlar
kaliteli, güvenli, erişilebilir ve
ilişkilendirilebilinir veriler ile
ancak işlerini güçlendirecek
kararlar alabilecek, müşteri ve iş
ortaklarına daha hızlı ve kaliteli
hizmetler sunabilecektir.
Büyük Veri 3 mega teknoloji
tredinin Bulut Bilişim, Sosyal
Bilişim, Mobil Bilişim orta
noktasında yer almaktadır.
Bulut Bilişim, bilişim ekonomisini
değiştirerek, bulut hizmeti
sağlayıcıları tarafından çok
daha fazla işlem verisinin düşük
maliyetlerle yönetilmesini sağlıyor.
Sosyal bilişim, yeni nesil veri
odaklı uygulamalar sağlayarak,
Bugün artık kurumsal bir
değer olarak görülen Veri’yi
Yönetmek; yeni ve yaratıcı
ürünlerin ve hizmetlerin
pazara sunulmasında, kritik iş
l Veri Güvenliği, birinci
öncelik olmaya devam ediyor.
Informatica teknolojisi verilerin
korunmasına nasıl yardımcı
olabilir?
Dünya genelindeki çoğu sektör
dijital bir dönüşüm geçirmiş
durumda. Sağlık hizmetleri
kağıt temelli kayıtlardan
elektronik sağlık kayıtlarına
geçiş yaptı. Çok kanallı ticaret,
elektronik işlemlerin perakende
sektöründe baskın konuma
geldiğini gösteriyor. Finans ve
telekomünikasyon kurumları
veri güvenliği kanunları ve
yönetmelikleri nedeniyle her
zamankinden daha fazla baskı
altında. İnternet, cihazlar ve
insanlar arasında bağlantı
kuruyor. İşletmeler, taşeron ve
yabancı ekiplerden yararlanarak
daha düşük maliyetli yazılım
geliştirme modellerine ağırlık
veriyor. Bütün bu eğilimler,
verileri ihlal tehdidine daha
açık hale getiriyor. Veriler, veri
merkezli güvenlik stratejileri
gerektirecek olan güvenlik
duvarlarının ötesine yayılıyor.
Güvenlik verinin ana kaynağına
yaklaşmalı, veriyi anlayabilmeli,
veriyi takip edebilmeli ve
korumayı o hassas verinin önüne
geçirebilmelidir.Bu bağlamda, veri
merkezli güvenlik benimsenecek
yeni bir yöntemdir.
l Fortune 100’e giren
şirketlerin %80’inden fazlası
Informatica teknolojisine
güveniyor; başarınızın sırrı nedir?
20 yıldan fazla süredir
Informatica, müşterilere ham
verileri işlenebilir bilgilere
dönüştürme kabiliyeti sağlamıştır.
Informatica’yı diğer şirketlerden
ayıran şey bizim yalnızca
veriye odaklanıyor oluşumuz.
Müşteriler, verilerinden en iyi
şekilde yararlanmak amacıyla
rekabet avantajlarını artırmak için
Informatica’ya geliyor.
advertorial
l Dünyanın lider veri
8
BThaber
E-TOPLUM
30 MART - 5 NİSAN
2015
Edip Emil Öymen [email protected]
Obama’nın 3 tekno uzmanı
Vatan,06.12.07
Başarısızlıkta istikrar
Eğitimde dünyanın hem
beğeni hem hasetle
baktığı Finlandiya, eğitim
sisteminde reform
yapacak. Evet, dünyanın
en başarılı eğitim
sistemini uygulayan,
hakkında kitaplar yazılan,
uzmanların gidip merakla
inceledikleri bu memleket,
sistemi yeniliyor. Derse
göre eğitim yerine, konu
başlığına göre eğitime
geçerek. Konunun nasılı
ve nedeni bu sütunu aşar
gider. Bizim açımızdan
önemli olan, sistemi
zaten mükemmel olan
bir ülkenin, bunu daha
da iyileştirme gereğini
hissetmesi, bunun için
somut plan geliştirmesi ve
uygulamaya başlaması.
Türkiye’den son haber
ise YGS 2015.
• Türkçe’de doğru
cevap ortalaması
2010’dan bu yana
azalıyor. 21.6’dan 2015’te
15.9’a inmiş durumda.
• Sosyal’de doğru cevap
ortalaması 2010’da 12.4
iken, 2015’te 10.4
• Matematikte doğru
cevap ortalaması 2010’da
11.9 iken, 2015’te 5.4
• Fen’de doğru cevap
ortalaması 2010’da 5.5
iken, 2015’te 4.6
Son söz: “Türk eğitim
sisteminde başarılı
olan gençler, eğitim
sisteminin başarısız olduğu
gençlerdir.” (Prof. Ziya
Selçuk. Görevden alınan
Talim Terbiye Kurulu
Başkanı. 2005)
En son söz: “Milli Eğitim
Bakanlığı’nın üst düzey
yöneticileri olarak, yıllardır
birimizin yaptığını diğeri
bozdu. Taş üstüne taş
koyacağımıza, taş üstünde
taş bırakmadık. Genellikle
reform adı altında doğru
dürüst hazırlığı yapılmamış
bazı politika ve stratejilerin
uygulamaya konulmasıyla,
Türk eğitim sisteminin
felç edildiği söylenebilir.
Zaman içinde Talim ve
Terbiye Kurulu’nun siyasi
otoritenin baskısıyla eğitim
sisteminin sürekliliğini
zedeleyen ve eğitim bilimi
ilkelerine uymayan kararlar
aldığı bilinmektedir. Ancak
baskılar karşısında onurlu
tavır sergileyen Kurul
başkanı ve üyeleri de
olmuştur.” (Yusuf Ekinci
1993-94 dönemi TTK
Başkanı. Hürriyet 25.03.07)
ABD Yönetimi’nin şimdi bir
Chief Data Scientist’i var. Bir
Chief Technology Officer’ı
var. Bir de Chief Information
Officer’ı var.
Bu ünvanları orijinal dilinde
yazdığım için özürler, ama
bunları Türkçe yazsaydım
anlamı olmayacaktı: Baş
Veri Bilimcisi? Baş Teknoloji
Müdürü? Baş Enformasyon
(off! Dertli bir durum iyice.
Acaba Veri mi desek? Bilgi mi
desek? Ne desek?) Müdürü?
Neyse ki “Türkçemizde” bu
ünvana CIO diyoruz kolayca.
Demiryolunun Osmanlı’ya
ulaşmasından sonra
Osmanlıcaya “150 Fransızca”
sözcük girdiği efsane gibi
anlatılır. Acaba “çok”
anlamına gelen atmasyon
bir rakam mı bu? Tren, ray,
istasyon, lokomotif, vagon,
tünel diye saymaya başlarsak
acaba kaç Fransosmanlıca
sözcüğümüz olur?
Bizim üretmediğimiz
teknoloji için sözcük icat
etmeye cesaret edenlerimiz
olmuş: Bilişim ve bilgisayar
terimlerini Türkçeye
kazandıran Aydın Köksal
Hocamıza buradan saygı,
teşekkür, minnet, şükran.
Ama başka alanlarda bu
girişimciliği yapanlar başarılı
olamamış. Dilimizde teknik
terimlerin artık Türkçelerini
önermek nafile çaba. Bu,
gece gündüz akan bir şelale
önünde kova doldurmaya
çalışmak gibi bir iş. (Nasıl
diyor yabancılar? “Teşekkürü
olmayan...”)
ABD Yönetiminin
yukardaki üç yüksek görevlisi,
uzaktan bakınca, sanki hepsi
akraba işlerle uğraşacak
gibi görünüyor. Kime böyle
görünüyor? Veri temelli bir
ekonomi düzeni kuramamış,
istatistiği yetersiz, veri
toplama yöntemleri standart
olmayan bir kültür, uzaktan
bakınca, “Baş Veri Bilimcisi
ile Baş Enformasyon (off!...
yine o sözcük!) Müdürü
arasında ne fark var?” diye
sormakta haklı.
• Dhanurjay Patil,
yeni Baş Veri Bilimcisi
(CDO). 46 yaşında. Hint
kökenini, ismiyle korumuş.
Amerikan pratikliğiyle
ismini hemencecik DJ diye
kısaltmışlar. Doktoralı
matematikçi. Veri Bilimi
sözcüğünün mucidi. Yoğun
bir bilişim sektörü tecrübesi
var.
• Megan Smith, geçen
Ağustostan beri Baş Teknoloji
Yöneticisi (CTO). 51 yaşında.
MIT makine mühendisliği
master. Google üst
yönetiminden geldi.
• Tony Scott, yeni Baş
Bilgi Yöneticisi (CIO). 62
yaşında. Microsoft, Walt
Disney ve General Motors
tecrübeli. Hukuk doktorası.
Sibergüvenlik, e-devlet,
e-sağlık, ağ tarafsızlığı gibi
konularda çalışmasına uygun
bir geçmişi var.
Başkan Obama’nın,
kendisine doğrudan sorumlu
bir de Bilim ve Teknoloji
Siyaseti Dairesi (OSTP) var.
Başkanı Prof. John Holdren,
Harvard Üniversitesi’nden.
Küresel ısınma konusunda
ABD’nin tanınmış
uzmanlarından. Fizikçi.
2007’den beri Obama’nın
yanında.
Ve bu hafta Beyaz Saray’da
5. Bilim Fuarı açılıyor.
seçimden önce değil, seçim
sırasında (16-28 Mart haftası)
ortaya çıkartılmış olması büyük
bir zafiyete işaret ediyor.
Sistem ne kadar “sofistike”
tasarlanırsa, güvenlik sorunları
o kadar artıyor: Bu, artık kesin
böyle. Hindistan’da da e-seçim
sistemi var, ama o kadar “ilkel”
bir yöntemle yapıyorlar ki,
bugüne kadar “Hint seçimlerine
hile karıştı, elektronik oylar
buhar oldu” diye bir haber
çıkmadı. Tam aksine. Son
seçimde 814 milyon seçmen,
930 bin oy verme noktasında
1.4 milyon elektronik oy verme
makinesinde oy kullandı.
Sorunsuz...
Güvenli e-seçim olamıyor
Avustralya’nın New South
Wales eyalet seçiminde bu
hafta elektronik oy verme
işleminde güvenlik sorunları
olduğunu iki üniversite hocası
kişisel çabalarıyla ortaya
çıkartınca ortalık karıştı. 66
bin oyun bu güvenlik hatasına
kurban gittiği anlaşıldı. Seçim
Komisyonu, “Bir sorun yok,
hallettik, işinize bakın” dediyse
de, orası gerçek bir demokrasi
olduğundan, medya ve
kamuoyu işin peşini bırakmadı.
Aslında öykünün sıra dışı
bir özelliği yok: Elektronik oy
kullanma sistemlerinde % 100
güvenlik sağlanamıyor. Başka
sistemlerde sanki sağlanıyor
mu? Siber saldırılar, oltalama,
türlü çeşitli hacking her gün
duyduğumuz ve “büyüklüğüne
göre” önemsediğimiz veya
umursamadığımız haberler
haline geldi.
Avustralya’da kaybolan
oyların hesabının nasıl verileceği
henüz belli değil. Önemli olan,
olayın üzerinin örtülmemesi,
herşeyin kamuoyu önünde
tartışılması. Oy verme, sayma,
sonuçları güvenli biçimde iletme
konusunda tek sorumlu, Seçim
Komisyonu. Sistemdeki hatanın,
Büyümek için
Güç’lenin.
Huawei UPS 2000-A 1-10 kVA
Büyüyen işletmeler için ideal...
Huawei UPS 2000­A 1­10 kVA Teknik Özellikler
Yüksek Güvenilirlik
• Batarya kullanımını en aza indiren geniş giriş gerilim aralığı
• Sürekli ve yüksek kalite AC güç sağlayan online çift çevrim tasarım
Akıllı Yönetim
• Yönetim ve izleme : SNMP / MODBUS / Kuru kontak / USB desteği
• Gecikmeli / güvenli kapanma fonksiyonu: Bilgisayar uygulamalarının ve
işletim sistemlerinin güvenli bir şekilde kapatılması
• Çoklu uzaktan izleme: SMS, E-posta, vb. desteği
1- 10 kVA Huawei UPS 2000-A Serisi, büyümekte
olan işletmelerin kesintisiz güç ihtiyacı göz önünde
bulundurularak geliştirildi. Yüksek güce ihtiyaç
duyan sanayi firmaları, dağ başında baz istasyonu
çalıştıran telekominikasyon firmaları Huawei'ye
ne kadar güveniyorsa, siz de kendi ihtiyaçlarınız
doğrultusunda o kadar güvenebilirsiniz!
Huawei 2000-A serisi ile güçlenin!
Öne Çıkan Teknik Özellikler
• 145-300 V giriş gerilim aralığı
• Tek cihazda 40 -70 Hz frekans aralığı
• Yüksek şarj akımı, daha uzun süre yedekleme
www.artronic.com.tr
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
30 MART - 5 NİSAN
2015
Profesyonel
Gözüyle
Tekekonomi
kavramına
hazır mıyız?
‘Sağlık Bilişimi’
Bakü’de anlatıldı
Sisoft ve Oracle iş birliği ile gerçekleştirilen ‘Sisoft Day’,
Azerbaycan’ın başkenti Bakü şehrinde 11 Mart tarihinde
düzenlendi.
Haber Merkezi
Başta Türk ve Azeri Sağlık
Bakanlıkları yetkilileri olmak
üzere, Azerbaycan’da
bulunan çeşitli özel ve
devlet hastanelerinin
temsilcileri ile Sisoft ve
Oracle çalışanları katılımıyla
düzenlenen etkinlikte; açılış
konuşmalarını Oracle Orta
Asya ve Kafkaslar Satış
Direktörü Serkan Elgezen
ve Sisoft Genel Müdür
Yardımcısı Dr. Nejat Çakmak
yaptı.
Sağlık sektörünün iş
ortaklarıyla birlikte yürümeyi
hedefledikleri öncelikli
sektörlerden olduğunu
kaydeden Elgezen, Sisoft
ile beraberTürkiye’de
çok başarılı projelere
imza attıklarını söyledi
ve Azerbaycan’da da
çok güzel bir başlangıç
yaptıklarını ifade etti. Dr.
Çakmak ise, düzenlenen
toplantıda; ‘Sağlık Bilişimi’
alanında son gelişmelerin,
gelecek vizyonunun, yazılım
çözümlerinin konuşulacağı
oturumlarda bir arada
olacaklarını söyleyerek Sisoft
olarak hedeflerini; dünyanın
farklı kültürlerinde ve
ülkelerinde geliştirdikleri ve
uyguladıkları teknolojileriyle,
sağlık çalışanlarının işlerini
kolaylaştırarak vazgeçilmez
olmak olarak açıkladı.
Türkiye ve Azerbaycan
arasında bilgi ve
tecrübe paylaşımı
olacak
Sağlık Bakanlığı
Proje Geliştirme Daire
Başkanı Şahin Aydın
yaptığı konuşmada, “Biz
Türkiye’de ‘Sağlık Bilişimi’
alanında faaliyet gösteren
yazılım firmalarının
dış ülkelere açılmasını
çok değerli buluyoruz.
‘Sağlık Bilişimi’ alanında
yazılım ihracatı yapan
firmalarımızı desteklemeye
devam edeceğiz” dedi ve
bakanlığın yeni uygulaması
olan e-Nabız’ı tanıtmaktan
onur duyduğunu söyleyerek,
e-Nabız projesinin
detaylarını anlatan bir
sunum gerçekleştirdi.
Azerbaycan Sağlık
Bakanlığı BT Departmanı
Direktörü Cebrail EsedZade de konuşmasında; T.C.
Sağlık Bakanlığı’nın sağlık
bilişiminde gelmiş olduğu
konumdan etkilediklerini ve
yapılan işlerin dünya çapında
olduğundan bahsetti ve iki
ülke arasında bu konuda
bilgi ve tecrübe paylaşımı
olabileceğini söyledi. Sisoft
CEO’su Ömer Siso ise
‘Bulutta Sağlık’ konulu
sunumunu gerçekleştirdi.
Siso konuşmasında, “2004
yılında Azerbaycan’a
geldim. O zamanlar
buranın Türkiye’den
30 yıl geride olduğunu
düşünerek ayrılmıştım.
Bundan yaklaşık 2 yıl önce
geldiğimde de aradaki
mesafenin kapandığını
gördüm. Artık kendimizi
takdim edecek, Türkiye’de
yaptıklarımızı burada
rahatlıkla anlatabilecek
durumda olduğumuzu
görüyor ve burada bu
sunumu yapmaktan büyük
gurur duyuyorum” şeklinde
konuştu.
Teknoloji hepimizin elinde büyüyor. Bundan çok değil 15
sene öncesinde sahip olduğumuz teknoloji imkanlarıyla
şimdikini kıyaslamak çok zor bir hale geldi.
50 sene önceye dönüp baktığımızda o yıllarda bir
teknolojik cihazı 10 sene boyunca kullanmak kimseye
anormal gelmezdi. Hatta sonraki kuşaklara kalma ihtimali
yüzünden cihazlara “evladiyelik” adı verilirdi.
Daha uzun sürmesi için işlevselliğinden ödün verilirdi o
zamanki cihazların ve hatta kıyafetlerin bile: O zamanlarda
çarşıdan pazardan alınan kıyafetler bile olması gerekenden
daha büyük alınırdı. “Büyüyünce de giyersin” sözü yaygın
bir söylemdi...
Bugün teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki bir önceki cihazı
nasıl kullandığımızı soruyoruz kendi kendimize. Bundan
çok değil birkaç sene önce mucize gibi gelen teknolojiler
telefondan televizyona, fotoğraf makinesinden saklama
alanlarına kadar yaşanan muazzam gelişmelerle kendini
unutturuyor bize.
Öyle bir teknoloji dünyası yaşamaya başladık ki zaten
yeni çıkan ürünler, bir öncekinden kat be kat üstüne
olmazsa kullanıcılar hayal kırıklığına uğruyor. Yani teknoloji
geliştirenler rakipleriyle yarıştıkları kadar bir önceki ürünleriyle, bir başka deyişle kendileriyle de kıyasıya rekabet
içindeler...
Eşsiz teknoloji nereden gelir?
Şirketler bu yüzden hep eşsiz teknolojilerin peşinden
koşuyorlar. Bu kadar çok ürünün değiştirildiği, bu kadar
hızlı döngüsü olan bir pazarda diğerine benzememek için
gerçekten de benzersiz, eşsiz olmak gerekiyor. Çoğu zaman bu da yeterli gelmiyor, kurumların hayata geçirdiği
ürünlerin “bugünün şartlarına rağmen” hızlıca kopyalanamaz olması da şart.
Bu yüzden dünya üstünde teknoloji konusunda üst katmana koyduğumuz şirketler araştırma ve geliştirme faaliyetlerine çok önemli kaynaklar aktarıyorlar. Samsung’dan
örnek vermek gerekirse; şirket 10,4 milyar dolarla 2013
yılında bir otomotiv firmasının ardından dünyanın en çok
Ar-Ge kaynağı aktaran kurumu oldu. 2013 yılındaki bu inisiyatifin ardından 2014 yılında 4.952 patentle dünyanın en
çok patent alan ikinci firması oldu. Üçüncü sıradaki şirketle
arasında neredeyse yüzde 20’lik bir fark var.
Bu sayının ne kadar büyük olduğunu anlamak için Türkiye rakamlarına bakmak gerekiyor: 2014 yılında tüm Türk
firmalarının aldığı patent sayısı 4.665 olarak gerçekleşti.
Tekekonomi başlıyor
Geçtiğimiz yıllarda sadece ucuz işgücü olarak tanımlanan
Çin, şu anda dünyanın en çok patent alan ülkesi konumuna geldi. 2020 yılına kadar patent sayısını 3 katına
çıkarmayı planlıyor. Patentlere dayalı bu hareket, teknoloji
ve ekonomi kelimelerinden türetilen tekekonomi (techeconomy) olarak adlandırılıyor. Temel hatlarıyla tamamen
edilgen, başkasının tasarladığı malları ucuza üretmekten
çıkıp ekonomiye aktif bir biçimde katılmayı ve geleceğin
ekonomisini teknolojiyle şekillendirmeye verilen isim bu.
Çünkü ülke olarak ne kadar büyük fabrika ve üretim
zincirleriniz olursa olsun esas katma değeri sağlayan, işin
kazançlı kısmı markanın sahibi olmak ve ürünü tasarlamaktan geçiyor. Tabii ki tasarlanın ürünler için patent sahibi
olmak da çok önemli. Bu bakış açısıyla tekekonomiye de
hazır olmak adına kurum ve ülkeleri ne kadar iyi araştırma
geliştirme yaptıklarıyla değil, bunun sonucunda alınması
gereken patentlerle değerlendirmek gerekiyor.
Samsung Türkiye Başkan Yardımcısı
Tansu Yeğen
12
BThaber
GÖRÜŞ
TEKNO-POLİTİK
30 MART 5 NİSAN
2015
ULUSAL
İÇİ BOŞ ZİRVELERE TBD VE TBV ANLAM KATABİLMELİ
OSMAN COŞKUNOĞLU
www.coskunoglu.org
[email protected]
facebook.com/osman.coskunoglu
twitter.com osmancoskunoglu
13-14 Mart tarihlerindeki
Uludağ Ekonomi
Zirvesi’nde “Dijital
Dönemde Büyüme
Stratejileri” paneli vardı.
Önemli firmalarımızın
yöneticilerinin katıldığı
bu panelde bireysel veya
ulusal bağlamda yanıt
arayan sorulara anlamlı bir
görüş, öneri veya analiz
duymadım. Örneğin,
teknoloji sayesinde bir
“sıçrama”dan söz ediliyor.
TÜBİSAD’ın “Atılım İçin
Bilişim” raporuna bir atıf,
eleştirel veya onaylayan
bir görüş yoktu. Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmaz’ın
17 Nisan 2013’de “bu yıl
bitirmeyi öngörüyoruz”
dediği (http://bit.
ly/1xapWwx) fakat ancak
Mayıs 2014’de taslak
olarak yayınlanan ve tam
da bu zirve sırasında son
haliyle açıklanan “20152018 Bilgi Toplumu
Stratejisi ve Eylem Planı”
(http://bit.ly/1MUq9pD;
bir özeti için: http://
bit.ly/1FKDaBY) ile ilgili
olumlu veya olumsuz bir
görüş yoktu. Uluslararası
kuruluşların dijital
teknolojilerdeki durumuna
göre yaptığı sıralamalarda
daima arkalarda olan
ülkemizin, daha ön sıralara
geçebilmesi için veya
bunların dışında genel
temennilerden başka
somut bir öneri de yoktu.
Ayrıca, Google’ın fikir
geliştirme işleri direktörü
gibi önemli bir konumda
olan, yankı yapan kitaplar
yazmış Jared Cohen de
zirvede konuşmacıydı.
Ülkemizdeki durumdan
tamamen habersiz olan,
bir öneri bile sunamayan
Cohen’in, dünyadaki
dijital devrim üzerine
söylediklerini, ülkemizde
bu konularda bilgili çok
sayıda kişi yapabilirdi.
Teknoloji konularının
ekonomiyle ilgili
zirvelerde anlamlı ve
somut görüşlerle ele
alınmamasının ötesinde,
dünya gündeminde bir
numaraya yerleşmiş
olan eşitsizlik sorunu da
Uludağ Ekonomi Zirvesi
gündeminde yoktu.
Bu zirveler sadece iki
amaca hizmet ediyor:
Hükümet sözcülerine
BİREYSEL
BİREYİMİZ GİRİŞİMCİ Mİ?
Birkaç gün önce,
İzmir havalimanına
yaklaştığımda, girişe
yakın bir noktaya
kurduğu sehpada
midye dolması satan bir
genç gördüm. Yolcu
bekleyenler, midyecinin
bulunduğu yerde, yol
kenarında otomobillerini
park edip duruyorlar.
Midyeci besbelli
o bekleyenlerin
bir pazar
oluşturduğunu
düşünmüş ve
oralara gelmiş.
“Bu, Mehmet
Şimşek’in sözünü
ettiği girişimcilik
olmalı” diye
düşündüm.
14 Mart günü,
Uludağ Ekonomi
Zirvesi’nin kapanış
konuşmasında, Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek,
ülkelerin kişi başına
düşen gelir ile eğitim
düzeyleri arasındaki
ilişkiyi gösteren ilginç
bir grafik sundu (http://
bit.ly/1ExgYXD, S. 23).
Grafik, ülkemiz bireyinin,
diğer ülkelere göre daha
az eğitimle daha çok
gelir sahibi olduğunu
gösteriyor. Bakan Şimşek
bunu bireyimizin özellikle
girişimci olması ile
açıkladı.
Grafiğe daha yakından
bakınca, bizim gelir
düzeyimizde, eğitim
ortalamasını yükselten
ülkelerin, girişimciliğe
tamamen yabancı ama
sağlam eğitim sistemleri
olan eski Sovyetler Birliği
ülkelerinin olduğunu
görüyoruz. O ülkeleri
grafikten çıkarırsak,
ortalamaya yakın
olduğumuzu, görürüz.
Yani, eğitim düzeyi
arttıkça girişimciliğin
artacağı doğru ama bizim
bireyimizin girişimcilikte
özel bir yeri olduğu
iddiasını desteklemek zor.
Nitekim, Uluslararası
girişimcilik ekosistemi
üzerine araştırmalar
yapan GEDI’nin (Global
Entrepreneurship
Development
Institute)
2015 Küresel
Girişimcilik
Endeksi
raporuna göre
(http://bit.
ly/1xlQawB,
etkileşimli
harita: http://bit.
ly/1x85YTg), 17.
büyük ekonomi
olmakla
övünen Türkiye,
girişimcilikte 130 ülke
içerisinde, Birleşik Arap
Emirliği ve Katar’ın
gerisinde, 25. sırada.
Ayrıca, konunun bir
de niteliksel boyutu var:
Nasıl bir girişimcilik bizi
25. sıraya yerleştiriyor?
Havalimanı girişinde
midye satan genç
bireyin düşük katma
değerli girişimciliği mi,
yoksa inovasyon içeren
yüksek katma değerli
bir girişimcilik mi? Ocak
ayında, Davos toplantıları
sırasında Bloomberg’in
yayımladığı inovasyon
endeksi bu soruyu
yanıtlıyor. Bu endekse
göre (http://bloom.
bg/1bjGeJG, BThaber’de
Edip Emil Öymen de
yazmıştı: http://bit.
ly/1Od3sAi), Türkiye 50
ülke içerisinde 35. sırada.
Yani, inovasyon içeren
girişimcilik konusunda
daha da gerideyiz.
Zayıf olan
girişimciliğimizi
geliştirmek için, eTohum
(http://www.etohum.
com/) gibi önemli
girişimler var. Fakat,
Sanayi Devrimi’nden
bu yana, inovasyon
ve girişimciliğin
ancak özgürlüklerin
sınırlanmadığı,
demokrasinin ve hukukun
iyi işlediği ortamlarda
geliştiğini de biliyoruz.
konuşma platformu
sunmak ve katılımcılar
arasında “networking”
gelişmesini sağlamak. Bu
durum yetersizdir, hatta
anlamsızdır. Geçtiğimiz ay
genel kurullarını yapmış
olan, bilişim konularında
ülkemizin önde gelen iki
kuruluşu Türkiye Bilişim
Derneği ve Türkiye Bilişim
Vakfı’na iki önerim var:
(1) Ülkemizde yapılan
zirvelerde gerek somut
konuları gündeme
taşıyan konuşmacı
olarak gerekse diğer
konuşmacılara nüfuz
edici sorular sormak için,
önceden ciddi bir hazırlık
yapmalılar. (2) Davos’da
yapılan Dünya Ekonomik
Forumu gibi önemli
uluslararası toplantılarda,
şimdi olduğu gibi, “ben
bilmem, siz bilirsiniz”
alçakgönüllülüğü ile pasif
oturmak yerine, küresel
anlam ve önem taşıyan
konularda söz sahibi
olabilmek için çalışmalar
yapmalılar.
KÜRESEL
İNOVASYON YENİ
Mİ BAŞLADI YOKSA
TIKANDI MI?
İnsanlığı uçuran hangisi?
20. Yüzyıl teknolojisi,
örneğin, uçak veya
buzdolabı mı? Yoksa
21. Yüzyıl teknolojisi,
örneğin, Google’ın
sürücüsüz otomobili veya
cep telefonu mu?
BThaber’deki
Ocak yazımda, iki
MIT araştırmacısı
Erik Brynjolfsson ve
Andrew McAfee’ın
“The Second Machine
Age” (İkinci Makine
Çağı) başlıklı kitabı
kısaca özetlemiştim
(http://bit.ly/1AUR5zN).
İnsanın kol gücünün
yerini alan makinelerin
ortaya çıkardığı sanayi
devriminden yaklaşık iki
yüzyıl sonra, bu sefer
insanın beyin gücünün
yerini almaya yönelik
dijital teknolojilerin
yarattığı ikinci makine
çağını anlatıyor bu kitap.
Ve, yukarıdaki soruya
“Google’ın sürücüsüz
otomobili ve cep
telefonu” diyor.
Yazarlara göre, dijital
teknoloji alanındaki
inovasyonlar daha yeni
başladı ve şu üç özelliği
nedeniyle artarak devam
edecek ve insanlığı
“uçuracak”: (1) Moore
yasası geçerli. Yani,
teknolojik kapasite
üssel (exponential)
olarak artıyor. (2) Artık
bitlerle ifade edilen bilgi,
enformasyon ve ürünler
sıfıra yakın marjinal
maliyetle çoğaltılıp, ışık
hızında dağıtılabiliyor.
(3) Rekombinan
(recombinant) inovasyon
kuramı geçerli. Yani,
ortaya çıkmış olan sonsuz
bilgi parçacıklarından
bazılarını yaratıcı bir
şekilde birleştirerek
yepyeni bir ürün, fikir
veya uygulama ortaya
çıkartılabiliyor.
Northwestern
Üniversitesi ekonomi
profesörü Robert J.
Gordon’a göre ise,
kadınıyla erkeğiyle,
çocuğuyla yaşlısıyla,
zenginiyle yoksuluyla,
insanlığın tümünün
temel yaşam biçimini
toptan değiştirmiş olan
elektrik, uçak, içten
yanmalı motor gibi
teknolojik gelişmeler artık
yok. Dijital teknolojiler
insan yaşamını böylesine
derinden etkilemediği
gibi, yarattığı ekonomik
değerden toplumun
ancak çok küçük bir
kısmı yararlanıyor. Geniş
toplumsal kesim mağdur
durumda.
Gordon’a göre, 20.
Yüzyıl teknolojileri
ekonomik eşitsizliği
azaltıcı nitelikteyken,
21. Yüzyıl teknolojileri
eşitsizliği artıran bir
ekonomik sonuç
yaratıyor. Aslında, dijital
teknolojilerin işsizliği ve
eşitsizliği arttırdığına Erik
Brynjolfsson da katılıyor
ama yakın gelecekte
bunun değişebileceğine
inanıyor. “Nasıl”
sorusuna ise henüz bir
yanıtı yok.
Dijital video gözetiminin
geleceği burada.
Müşterilerinizin verilerini koruyan
gözetim portfolyomuzu inceleyin.
Seagate, veri koruması ve 7x24 güvenilir Seagate Data Kurtarmalı* yeni
6 TB Surveillance HDD’yi de içeren sektörün tek gözetim için optimize edilmiş disk portfolyosunu sunar.
SV35
Surveillance
HDD
Enterprise
Capacity HDD
DATA KURTARMALI SURVEILLANCE DISK
*Seçili Surveillance HDD modellerinde geçerlidir.
7.
NESİL
RV
SENSÖRÜ
16
DİSK
TAKABİLME
Gözetim, kayıt ve yeniden oynatma
performanslarını ve veri güvenilirliğini geliştirmek
için yüksek çözünürlüklü ve çok sayıda kameralı
sistemler için optimize edilmiştir. DVR, NVR
ve video yönetim sistemleri için uygundur.
1TB-6TB Kapasite
Video analitikleri için yüksek kapasite, yüksek
performans ve disklerin güvenle elden
çıkarılabilmesi için güvenilir toplu veri depolaması sunar.
1TB-6TB Kapasite
RAID
YAPABİLME
32
HD KAMERA
IDLE3
14
Türkiye’de
1991 yılından
beri teknoloji
ürünleri ve
ilgili tedarik
Ayhan Sevgi zinciri yönetim
hizmetleri
alanında faaliyet gösteren
Arena Bilgisayar CEO’su
Okay Nasır, hayata
geçirdikleri projeler ve
yatırımlardaki gelişmelerle
ilgili sorularımızı yanıtladı.
n Türkiye’deki
bilgisayar pazarının
gelişimini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Arena bu süreçte nasıl
bir yol izliyor?
Arena’nın yatırımları
ekonomik ve ticari
açıdan verimli etkin ve
örnek bir yapılanmaya
sahiptir. 10.000’den fazla
iş ortağımız bulunuyor.
20.000 çeşit sku taşıyıp,
400’dan fazla markanın
satışını yapıyoruz. 2013 ve
2014, üç yeni yatırımımızın
hayata geçtiği bir
dönem oldu. Ülkemizin
istikrarlı ve sürdürülebilir
gelişimine katkı sağlamak
amacıyla çalışırken,
ekonomik büyümemize
ivme kazandıracak niş
alanlara yatırım yapıyor;
sunduğumuz teknolojileri,
finansman ve verimlilik
aracıyla iş ortaklarımızla
paylaşıyor ve ekonomimizin
güçlenmesine katkı
sağlıyoruz.
Arena olarak 24 yıl önce iş
hayatımıza başladığımızda,
amacımız doğru fiyatlama
ile son kullanıcıları
teknolojiyle buluşturmaktı.
İşe başladığımız süreçte
teknoloji marketleri ve
bayileri kullanırken,
2015 yılına geldiğimizde
işleyişin epeyce değiştiğini
görüyoruz. Artık siparişler
online ve 7/24 olarak
“Pencere” hizmetimiz
üzerinden çok daha rahat
gerçekleştirilebiliyor. B2B
sitemiz www.pencere.com
2000 yılından beri sektörün
referans aldığı bir sitedir.
Günümüzdeki bilişim
pazarında da süreçlerin
oldukça değiştiğini
gözlemliyoruz. Eskiden
bilişim denildiğinde akla
fiziksel sistemler gelirken,
bugüne baktığımızda
bulut teknoloji, mobilite,
sanallaştırma gibi
alternatifler Arena’yı da
yeniden bir yapılanmaya
götürdü. Klasik bilgisayar
ve bilgisayar ürünlerinin
dağıtımını yapan Arena,
7/24 ulaşılabilir Pencere
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
30 MART - 5 NİSAN
2015
Sektör kabuk
değiştiriyor, kanal da yeni
yapıya adapte olmalı…
Bilişim teknolojileri dünyasındaki gelişmeler doğal olarak
dağıtım kanalını da bir değişim sürecine soktu. Arena Bilgisayar, yeni
yapılarıyla bu değişime ayak uyduruyor.
Arena Bilgisayar CEO’su
Okay Nasır
hizmeti ve aktif saha ekibi
ile birlikte günlük teknoloji
ürünlerinin satışını iki koldan
yapmaya devam ediyor.
Organizasyonumuzun
iş ortaklarımıza daha iyi
hizmetler verebilmesi için
sürekli fikir alışverişinde
bulunuyoruz. Bu
doğrultuda; uzman
olduğumuz son kullanıcıya
ulaşan ürün grupları
dağıtımının yanı sıra,
katma değerli ürünler ve
hizmetleri de satabilen bir
çözüm firması olmak üzere
planlarımızı hayata geçirdik.
Bu plan doğrultusunda
uçtan uca iç ve tedarik
süreçlerimizi düzenledik.
Klasik marka distribütörlüğü
sorumluluğumuza ek olarak
yazılım, donanım ve servis
ile satış öncesi ve sonrası
danışmanlık, demo, teknik
destek ve eğitim imkanları
sunmayı hedeflediğimiz
bir kurgunun temellerini
Arena Value çatısı altında
modellemiş bulunuyoruz.
Arena olarak geçtiğimiz yıl
iki yeni yatırımımız da oldu.
Danışmanlık, ileri düzeyde
eğitim, sistem kurulumu
ve güvenliği alanlarında
danışmanlık hizmetleri sunan
Adeo Bilişim’e ortak olduk.
Ayrıca, elektronik güvenlik
sektörünün lider firması
olma misyonu ile yola
çıkan, zayıf akım tedarikçisi
Sensonet Teknoloji firmasını
faaliyete geçirdik.
Kısacası, Arena
Bilgisayar olarak 24 yıl öne
başladığımız müşteri odaklı
hizmet anlayışımız yeni
dönemde de devam ediyor.
n Adeo ile birlikte
kurumlara ne konuda
hizmet sunuyorsunuz?
Teknoloji yatırımı yapmak
isteyen şirketler ve kurumlar,
hangi teknolojilerin
kendilerine daha yararlı
olacağı konusunda kimi
zaman tercih yapmada
zorlanıyorlar. Burada Adeo
devreye girerek, müşterilerin
ihtiyaçlarını belirleyerek,
onlara sektördeki iş
ortaklarımızla bir çözüm
haritası sunuyor. Adeo
özetle, 70 kişilik mühendis
kadrosu ile birçok farklı
sektöre danışmanlık, eğitim,
sistem kurulum ve güvenliği
alanlarında hizmeti veren bir
yapı.
n Yeni kurduğunuz
yapıya müşterilerden
ne gibi geri dönüşler
geliyor?
Hem Arena Value hem
Adeo yatırımlarımızla,
hem üretici tarafından
hem müşterilerimizden
olumlu geri dönüşler
geldiğini söyleyebiliriz. Yeni
oluşturduğumuz odaklı
yapı sayesinde üreticilere
daha önce tanışmadıkları
müşterilerden talep
ulaştırmaya başladık.
İş ortaklarımız da bize
üreticilerde olduğu gibi
çok olumlu yaklaştılar. Bu
noktada sadece kutu satışı
yapan bir Arena’dan, iş
ortaklarına çözümler, satış
öncesi ve sonrası hizmetler
sunan bir yapıya geçiş
yapmamız, bizi sektörde
farklı bir yere konumlandırdı.
Dolayısıyla yeni yapının
herkesi mutlu ettiğini ve
henüz başlangıç noktasında
olduğunu söyleyebiliriz.
n Arena Value sunduğu
ürünler bakımından
müşterileri ve iş
ortaklarından geri
dönüşler almaya
başladı mı?
Arena Value çok yeni bir
yapı. Başlarken 8 olan marka
sayımız şuan itibarıyla 16’ya
ulaştı. Sektör tecrübemizi
göz önüne alarak 2 yıl
içinde 30 yeni kontrata daha
ulaşacağız. Son dönemde
yaptığımız anlaşmalar da
bunu net bir şekilde ortaya
koyuyor.
n Özellikle KOBİ’lerde
buluta yönelim söz
konusu. Arena kendini
bu konuda nasıl
konumlandırıyor?
Kablosuz ve mobil
teknolojiler, iş yaşamını
ofisten bağımsızlaştırdı.
Masaüstü, dizüstü bilgisayar,
akıllı telefon tablet gibi
cihazların, bulut bilişim ile
çalışma sistemlerine entegre
olma süreci 2015’de daha
fazla yaygınlaşacak ve yoğun
rekabet ortamında bir adım
önde olmak isteyenler
maliyetlerini asgari seviyede
tutmak için hızla bulut
altyapısına dönecekler.
Geleceğe baktığımızda ise
kanalların kaybolmayacağını
düşünüyorum. Bulut ile
birlikte kanal şekil değiştirip,
KOBİ’lere paket çözümler
sunacak, iş yapış modeli
değişecek ve kanal var
olmaya devam edecek.
Bugün herkes buluttan söz
ediyor fakat ne gibi getirileri
ve götürüleri olduğu yeni
yeni anlaşılmaya başlanıyor.
Bu noktada Arena olarak
şanslıyız. Sektöre yön
veren Microsoft ile 21
yıldır iş ortaklığı yapmanın
avantajına sahibiz. Microsoft
bulut teknolojisini ve yeni
trendlerini bize her fırsatta
anlatıyor ve teşvik ediyor.
Şuan için sadece üreticilerin
bizi yönlendirdiği öğrenen
bir konumdayız.
n Yeni yapılarla
beraber Arena’nın
büyüme planları ne
durumda?
2014 yılını, 2013 yılına
göre dolar bazında ciroda
yüzde 7, net karda ise yüzde
12 büyüme ile kapattık. Bu
olumlu tabloya rağmen2014
yılının zor geçtiğini
belirtmem gerek. Özellikle
kurdaki dalgalanma,
yeni getirilen teknoloji
ürünlerdeki taksit yasası ve
seçimler piyasaları ve talebi
olumsuz etkiledi.
Arena, yeni yatırımları ve
yapılanmasıyla, sektörümüz,
çalışanları ve yatırımcıları
için verimli, fırsatları doğru
ve etkin değerlendirdiği bir
2015 yılı hedeflemektedir.
15
BThaber
DOSYA
KOBİ’ler
ve Dönüşüm
30 MART 2015
5 NİSAN 2015
www.bthaber.com
Bazı gerçekleri kabul etmek gerekiyor…
Ayhan Sevgi
Teknoloji neredeyse ışık hızıyla
yarışıyor, teknolojiyi kullanan
kuruluşlar da rekabet konusunda
avantaj yakalıyor. Dolayısıyla hiç
ummadığınız bir anda ülkenin
ya da dünyanın çok farklı bir
bölgesinden bir rakibinizi karşınızda
bulabiliyorsunuz. Türkiye’nin
dinamosu konumunda olan küçük
ve orta ölçekli işletmeler yani
KOBİ’lerin, diğer kuruluşlar gibi
bu gerçeğe inanması gerekiyor.
Gerçi rekabetin zorluğunun farkına
varıldığını düşünüyorum. Farkına
tam varılamayan ya da biraz daha
farkındalığın oluşması gereken konu
ise bilişim.
Verimli, hızlı ve esnek bir işletmeye
dönüşümün yani rekabet edebilir
bir konuma gelmenin yolu bilişim
teknolojilerinden geçiyor.
ERP, e-defter, e-fatura, CRM, iş
zekası, iletişim, mobil teknolojiler,
güvenlik, bulut bilişim gibi konular
KOBİ’lerin gündeminde yer
alıyor. Bulut bilişim konusunda
işletmelere yoğun bir bilgi aktarımı
olurken, aynı tepki işletmeler
tarafından gelmiyor. Bunun en
büyük nedenlerini ise güvenilirlik
ve önyargılar oluşturuyor. Güven
ve güvenilirlilik konusunda ya da
diğer konularda ne kadar ön yargı
olursa olsun, kısa bir süre sonra bu
ön yargılardan vazgeçilmek zorunda
kalınacak.
16
DOSYA
BThaber
Kobi’ler
ve Dönüşüm
30 MART - 5 NİSAN
2015
Rekabet edebilmek için
e-dönüşüm şart
İşletmeler için e-dönüşüm satıştan
satınalmaya, insan kaynaklarından üretime
kadar tüm iş süreçlerini kökten etkileyen,
değiştiren ve kolaylaştıran bir kavram.
Kâğıtlarla yönetilen işletmelerden sanal
ortamda, mekân ve zamandan bağımsız
olarak yönetilen işletmelere geçiyoruz.
e-fatura ve e-defter ile başlayan süreç,
2020 yılına kadar KOBİ’lerin e-dönüşüm
yolunda daha çok adım atması gerektiğini
gösteriyor. Rekabetin küresel sınırlara
ulaştığı, ürün yaşam döngülerinin
kısaldığı ve müşterilerin bilgiye çok hızlı
ulaşabildikleri günümüzde, karar süreçlerini
daha etkin yönetebilmek ve hızlı karar
alabilmek için KOBİ’lerin de işletmelerinde
e-dönüşüm sürecini başlatmaları gerekiyor.
Bu aynı zamanda kâğıtsız iş yönetimi,
şeffaflık, üretim maliyetlerinde azalma
ve en önemlisi kurumsallaşma sürecinin
başlaması anlamına geliyor. Kısaca
KOBİ’ler rekabet edebilmek ve varlıklarını
sürdürebilmek için e-dönüşüm sürecini
hayata geçirmelidirler. e-Dönüşüm
sürecinin en önemli yatırımlarından
birisi, ERP (Kurumsal Kaynak Planlama)
yazılımlarıdır. KOBİ’ler için toplam sahip
olma maliyeti açısından en uygun yatırım,
yapılan tüm değişiklikleri tek bir platform
üzerinde yönetebilmektir. Biz de IAS
olarak KOBİ’lerin sürece en hızlı şekilde
adaptasyonuna katkıda bulunabilmek
için yasal düzenlemeleri yakından takip
ediyor ve ilgili güncellemeleri hayata
geçiriyoruz. Bu süreçte e-fatura, e-defter
gibi mevzuat yeniliklerine yeni bir ürün
olarak değil “mevzuat güncellemesi”
olarak yaklaşıyoruz. Dolayısıyla bakım
anlaşması kapsamındaki müşterilerimize
IAS Teknik Çözümler Müdürü
Ali Aytekin
gerekli yazılımları “güncelleme” olarak
sunuyoruz. e-dönüşüm sürecinde bir
diğer önemli yatırım ise BI (İş Zekâsı)
yazılımlarıdır. İş zekâsı yazılımları sayesinde
işletmeler süreçlerine ilişkin stratejik
kararları daha hızlı ve daha kolay bir
şekilde verebilmektedir.
Öte yandan Türkiye bulut bilişimle son
yıllarda tanıştı ve bunun bir iş modeli
olarak kullanımına oldukça temkinli
yaklaşıyor. Ancak artan yazılım talepleri,
bakım ve işgücü maliyetleri bulut bilişime
olan talebi arttıracak. IAS 2002 yılında
Canias ile bulut üzerinde ERP sunmaya
başlayan, bildiğimiz kadarıyla ilk şirket.
Bulut üzerinden kullanılan uygulamalar
hem yatırım hem de bakım maliyeti
avantajı sunmakta. KOBİ’lerin de bulut
bilişimin sağladığı bu avantajlarla birlikte
e-dönüşüm sürecine daha kolay adapte
olacağını düşünüyoruz.
KOBİ’ler ciddi tehdit altında
olduklarını unutmamalı
Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı
verilerine göre ülke ekonomisindeki
toplam girişimci sayısını yüzde
99.8`ini oluşturan KOBİ`lerin yüzde
92.2`si internet erişimine, yüzde
54.5`i kendi web sayfasına sahip.
İnternete bağlı, is süreçlerinde
e-posta, web trafiği ve bulut
uygulamalar kullanan KOBİ sayısı ve
bu işletmelerde e-dönüşüm süreci ile
gün geçtikçe artmaktadır.
Bu durum artan siber saldırıların
ve güvenlik açıklarının yalnızca
kurumsal şirketlere değil KOBİ`lere
de ciddi bir tehdit oluşturması
anlamına gelmektedir. McAfee
Labs`in 2015 tehdit tahminleri
raporunda en önemli güvenlik
tehditlerinden biri olarak
tanımladığı Ransomware tehdidinin,
Cyrptolocker saldırısı ile kurumsal
şirketler kadar KOBİ`leri de hedef
alarak finansal zarara sokmuş olması
bu durumun en güncel örneğidir.
McAfee Labs Subat 2015 verileri, her
dakika 387 yeni güvenlik tehdidinin
oluştuğunu, yeni Ransomware
örneklerinin 2014`un son çeyreğinde
yüzde 115 seviyesinde artarak 2
milyonu aştığını ve yeni oltalama
URL ataklarının 2014`un üçüncü
çeyreğinde 30 milyonu bulduğunu
gözler önüne sermekte. KOBİ`ler
kurumsal şirketlerden daha az
bilişim güvenliği kaynağına sahip
olduğundan saldırganların daha
kolay bir hedefi haline gelmekte.
KOBİ`ler günümüz akıllı
saldırılarından korunmak ve
McAfee Genel Sektör Müşteri Temsilcisi
Özge Yılmaz.
güvenlik yatırımlarını optimize
etmek için çevrimiçi davranışlarını
düzenlemeli ve doğru güvenlik
çözümlerini konumlandırmalıdırlar.
Kullanılan is yazılımlarının düzenli
olarak güncellenmesi, çalışanların
çevrimiçi ve sosyal medya
davranışları konusunda eğitilmesi,
parolaların güçlendirilmesi ve web
üzerinden indirilen uygulamalara
dikkat edilmesi iyileştirilmesi
gereken çevrimiçi
davranışların başında
gelir. Bunun yanı sıra
KOBİ`ler güvenlik
eko sistemlerine iş
süreçlerinde yoğunlukla
kullandıkları e-posta,
web ve veri güvenliği
bileşenlerini de katmak
durumdadırlar.
İnternet olmadan dış dünyaya açılamazsınız
TP-Link Ülke Müdür Yardımcısı
Ali Dinçer
Küreselleşen ekonomi, rekabeti çok
daha güçlü hale getirdi. Bu rekabetten
en zorlanan kesim ise KOBİ’ler. KOBİ’ler
her şeyden önce rekabet edebilmek,
ayakta kalabilmek için e-dönüşüm
yaşamalılar. Teknolojiye ayak uydurmak
için hızla değişen trendleri yakından takip
edebilmek, rekabette ayakta kalabilmek ve
iş potansiyelini, işi arttırabilmenin formülü
artık e-ticaret’te. Hem maliyet açısından
uygun hem de 24 saat açık olabileceğiniz
bir platform. İnternet’ in sağladığı
avantajlardan yararlanmak, işletmelerin
sürdürebilir bir büyüme sağlamaları için
önemli bir platform.
Dış ticarete açılabilmeleri ve daha fazla
büyüyebilmeleri açısından internet en
önemli faktör. Her KOBİ’nin kendi internet
sitesinin olması, kolay ulaşabilmesini
sağlar. Yapılan araştırmalara göre
Türkiye’deki KOBİ’lerin birçoğunun web
sitelerinin bulunmadığı ve olanların ise
web sitelerinin yetersiz olduğu ve iletişim
kurmak için e-posta gibi iletişim bilgilerinin
bile bulunmuyor. Oysa küresel rekabette
artık internet vazgeçilmez bir unsur.
Buna bağlı olarak ağ teknolojileri
ve mobil teknolojiler KOBİ’lerin
mutlaka yatırım yapması gereken ortak
teknolojiler. İşimizi her yerden ve her
zaman yapabilmemiz, bize ulaşılabilmesi
çok önemli. Bunun için de ağ ve mobil
teknolojilere yatırım yapmak gerekiyor.
Bunların yanı sıra işlerinin niteliğine
uygun, onlara üretimde maliyet avantajı
sağlayacak teknolojilere de yatırım
yapmaları gerekiyor.
Mobilite, günümüzde hem bireyler
hem kurumlar için çok önemli. Küresel
rekabet ortamında zaman ve yer kavramı,
bir bakıma ortadan kalkıyor. O nedenle
her zaman, her yerden bize ulaşılabilmesi
gerekiyor. Bizim de hem mobil
teknolojiler hem bulut bilişim sayesinde
dokümanlarımıza, verilerimize her
yerden ulaşabilip, iş yapabilir olmamız
artık mutlak şart. Çalışanların
iş verimi açısından da önemli.
Özellikle iş gereği sık seyahat
eden çalışanlara sahip işletmeler
için kritik teknoloji ve uygulamalar.
Bu teknolojileri iyi kullanarak işe
dönüştüren işletmeler kazançlı
çıkacak.
18
DOSYA
BThaber
Kobi’ler
ve Dönüşüm
30 MART - 5 NİSAN
2015
Veri arttıkça
depolamanın da önemi artıyor
Değişen ve gelişen teknoloji ile
birlikte her geçen gün değişik
uygulamalarla karşı karşıya kalıyoruz.
Yenilikçi birçok uygulama, şirketleri
dönüştürmeye devam ediyor.
Bu değişime ayak uyduramayan
şirketler, rekabet ortamında geride
kalarak müşterilerinin ihtiyaçlarını
karşılayamaz duruma geliyor.
Çağımızda, rekabet ortamına uygun
e-dönüşüm çözümlerini hızlı bir
şekilde kurum bünyesine katmak
gerekiyor. Bu sayede kurumlar,
kendilerinden beklenen etkin iş
süreçlerini müşterilerine yansıtarak
avantajlar elde edebiliyor. Bu
dönüşüm içerisinde artan verilerin
depolanma ve kullanımının
sağlanmasının önemli bir yer
teşkil ettiğini söylemek mümkün.
Örneğin IDC verilerine göre, 2005
yılından 2020 yılına kadar verinin
küresel hacmi 130 Exabyte’tan 40
trilyon Gigabyte’a çıkacak. Veri
artışında internet erişimine sahip
cihaz sayısının da büyük bir etkisi
olduğunun altını çizmek gerekir.
Şirketlerin ihtiyaçlarını doğru
belirleyip, rekabet
ortamına uygun
teknolojileri
tercih etmeleri
gerektiğini
İş süreçlerini hızlandırıcı
yazılımlara ihtiyaç var
Synology Türkiye Ürün Müdürü
Volkan Yiğit
düşünüyoruz. Kurum bünyesinde
konumlandıracak doğru teknolojik
çözüm ve altyapılar, iş süreçlerinin
hızlı, verimli ve tasarruflu olmasını
sağlıyor. İçerisinde bulunduğumuz
çağda artan veri ihtiyaçlarını
karşılayacak donanım ve yazılım
ürünlerinin de göz ardı edilmemesi
gerektiğini söylememiz gerekiyor.
Artan veri miktarı ile birlikte bu
verilerin depolanmasında kullanılan
çözümlerin önemini de artıyor.
Kurumlar ve kullanıcılar, veri
depolama ve video gözetiminde çok
fonksiyonlu, yüksek performanslı
ve aynı zamanda güvenilir çözüm
arayışındalar. Özelikle KOBİ
sektöründe bu türden bir algı
değişimi yaşanıyor. BYOD, büyük
veri, bulut ve mobilite gibi güncel
eğilimleri kapsayan ve bu eğilimlerin
getirdiği yeni teknolojiler ile uyumlu
çalışan ürünler, rekabette firmaları
öne taşıyor.
KOBİ’ler için en önemli konu, iş
süreçlerini daha verimli şekilde
yöneterek, rekabetçi pazarda
farkındalık yaratmaktır. Dolayısıyla, iş
süreçlerini daha verimli yönetebilmek
adına tüm alanlarda yatırım
yapabilirler. Bizim çalışma alanlarımız
olan, doküman yönetimi, iş akış
yönetimi, doküman hakları yönetimi,
kalite yönetimi, CRM, pazarlama
otomasyonu gibi konular firmaların
kesinlikle yatırım yapmaları gereken
alanların başında gelmektedir. Bu
alanlara yapılan yatırımlar kısa vadede
firmanın iş yapış şekline olumlu
katkılar sağlar, verimliliğini arttırır ve
bilginin tekrar tekrar kullanılabilmesini
sağlayarak, şirket içerisinde gelişen
kişiye bağımlılığı azaltır.
KOBİ’lerin en büyük eksiklerinden
birisi de teknolojik altyapılarına çok
fazla yatırım yapmamış olmalarıdır.
Sonuçta, altyapı demek sadece
alınan bir sunucu donanımı değil,
o sunucunun içerisindeki yazılımlar,
yazılımların ayarlamaları, lisansların
takibi, yazılım ve donanımın bakımı,
güncellemeleri, güvenliğinin
sağlanması gibi birçok servis ve
hizmet ihtiyacı gerektirmektedir. Bu
da KOBİ’ler için hem masraflı hem de
hâkim olmadıkları konularda zaman
ve para kaybetmeleri demektir. Tüm
bu sorunları kenara atmanın en büyük
çaresi de bulut bilişim hizmetlerinden
faydalanmalarıdır. Baktığımız zaman
da tüm dünya bu yolda ilerlemektedir.
KOBİ’lerin kafasındaki en büyük
soru işareti olan bulut bilişimin
güvenliği konusunda ise, KOBİ’lerin
sunucuları kendi ortamlarında
tutmaları bulut yapıda tutmalarına
MechSoft Yönetici Ortağı
Gökhan Erdoğdu
göre çok daha güvensiz ve saldırılara
açık bir durumdur. Son zamanlarda
yaşadığımız saldırılarda da bunu
örnekleriyle yaşadık.
Mobilite, aynı bulut bilişimin
olduğu gibi şu anda en popüler
konulardan birisidir. Özellikle
İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde
çalışanlar zamanlarının büyük bir
kısmını ofisten ziyade, ofis dışında
geçirmektedir. Ofis dışında olduğu
zaman da aynı ofiste olduğu gibi tüm
iş süreçlerine erişebiliyor olmalıdır.
Dolayısıyla, bizim KOBİ’lere her zaman
tavsiyemiz, e-dönüşüm süreçlerinde
seçtikleri yazılım çözümlerinde,
olmazsa olmazlarının ilgili çözümün
mobil desteğinin olup olmadığıdır.
MechSoft olarak bizler de başarılı bir
KOBİ’yiz ve baktığımız zaman tüm iş
süreçlerimize ofis içinde ya da dışında
mobil ortamlardan erişebiliyor olmak
verimliliğimizin ve karlılığımızın en
büyük anahtarıdır.
Yatırımda öncelik ağ altyapılarında
e-Dönüşüm süreci sayesinde KOBİ’lere
bilişim teknolojilerinin kullanımı ile daha
etkin çözümler sağlama
fırsatı sunuluyor ve bu
işletmelere bilişim
hizmeti veren bilişim
bayileri arasında
sertifikasyon
ve hizmet
standardizasyonu
getiriyor. Bu bağlamda
değerlendirildiğinde,
kendilerine kaliteli çözüm
ve hizmetler sunmak üzere yetiştirilecek
“KOBİ Bilişim Uzmanları”nın da yardımıyla,
KOBİ’ler sınırlı bütçeleriyle teknolojiden en
etkin biçimde yararlanarak işlerini büyütme
imkanı yakalıyorlar. Ayrıca hem KOBİ’lerin
hem de KOBİ’lere hizmet veren sağlayıcıların
servis kalitelerini yükseltmek mümkün hale
geliyor. KOBİ’lere teknoloji desteği veren
bu sağlayıcıları belgelendirmek ve KOBİ’ler
için güvenilir çözüm ortakları yaratmak da
bu dönüşüm süreçleriyle sağlanan faydalar
arasında.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin
e-dönüşüm sürecinde kendilerini rekabette
ön plana çıkartabilecek ve modern çağın
gereksinimlerini karşılayabilecek her türlü
teknoloji yatırımına ihtiyacı olabiliyor.
Bununla birlikte KOBİ’lerin öncelikli
olarak ağ altyapılarını oluşturacak ağ
teknolojileri ürünlerine yatırım yapması
gerekiyor. Sağlam bir ağ altyapısı
kurabilmeleri için küçük ve orta ölçekli
işletmelere yönelik geniş bir ürün yelpazesi
sunuyoruz.
Mobilite, tüm dünyada büyüme eğilimi
gösteren önemli bir kavram. Akıllı cihazların
hem son kullanıcı nezdinde hem de
kurumsal dünyada benimseme kazanmasıyla
birlikte mobilitenin önemi giderek artıyor.
Kurumsal şirketler dahil olmak üzere iş
dünyasında “Kendi Cihazını Getir – BYOD”
yaklaşımı da hız kazanıyor. Ayrıca bulut
bilişim, mobilite ve sosyal ağlar sayesinde
ZyXEL Türkiye Kurumsal Çözümler Ürün ve İş
Geliştirme Müdürü Ömer Fakur Erünsal
çalışanlar artık kurumlarda daha fazla
tüketici odaklı uygulamaları kullanabilir hale
geldiler. Tüm bu teknolojilerin sunduğu
imkanlar sayesinde kurumlar hızla dönüşüp
rekabetçi fırsatlar yakalayabilirken aynı
zamanda kurumsal operasyonlarını çeşitli
güvenlik risklerine de açmış oluyorlar.
Güçlü çözüm arayışında
hedef tam 12’den vuruldu
Türkiye’nin en büyük e-ticaret sitesi Hepsiburada.com, Exclusive Networks rehberliği ile
normalde 2 kabinet dolusu cihazlarla yaptığı işi 4-Node’lu, sadece 4U alan kullanan ve sanal
host sayısını 15-20’den 4-5 adede düşüren Nutanix yatırımıyla ciddi bir tasarruf sağladı.
Y
ürünleri, kısa zamanda önemli
faydaları, avantajları beraberinde
getirdi. Yatırımın detaylarını
Hepsiburada.com Sistem ve Ağ
Müdürü Deniz Aksu paylaşıyor.
İhtiyaçlar kendini gösterdi
Nutanix yatırımı 2014 baharında
projelendirilerek başladı ve kurumsal
yatırım planına paralel yol alındı.
‘İkincil sistemler’ olarak adlandırılan,
doğrudan üretime değil, arka
tarafta yayını etkileyen, geliştirme
ortamlarının, izleme ve takip
sistemlerinin çalıştığı bir sistemi
yenileme ihtiyacı bu yatırımın itici gücü
oldu. Nutanix tarzı yapılar takibe alındı,
Exclusive Networks rehberliğinde
yapılan denemelerin kriterlere uyması
ile hızlı biçimde yatırım hayata
geçirildi.
Daha güçlü bir çözüm arayışı
Yapılması gereken yatırımların
çokluğu karşısında doğal olarak
maliyet de ön planda olurken, doğru
bir önceliklendirme gerekli hale
geliyor. Önce maliyet, ardından
performans önceliği ile seçenekler
incelendi. Yaklaşık 100 sanal sunuculu
bir yapı planı, bunu karşılayacak
sunucu yatırımı ve yaklaşık 30
terabayt’lık depolama alanı gerekliliği
hesaplandı. Bu beklentiler karşısında,
birçok farklı ve herkesin tanıdığı
tedarikçiler vardı. Ama detaylı
araştırma ve incelemeler paralelinde,
ihtiyaçları net ortaya koymak,
Exclusive Networks rehberliğinde
Nutanix yatırımını açık ara öne çıktı.
“Teknoloji odaklı bir firma olarak
denemeler yapmaya alışkınız. Ayrıca
seçtiğimiz çözüme güveniyoruz” diyen
Aksu, şöyle devam ediyor:
“Burada büyük bir yapı var ve dev bir
sistem işliyor. Bu nedenle herşeyi çok
iyi analiz etmek gerekiyordu. Birçok
sunucumuzu Nutanix üstüne aldık ve
3 haftalık bir test sürecinin ardından,
siparişimizi verdik. ‘Hyper converged
storage’’ ve Nutanix teknolojisini
alıp doğru biçimde değerlendirip
test etmemiz sayesinde karşı tarafa
taleplerimizi çok daha doğru biçimde
ilettik. Burada Exclusive Networks’ün
Nutanix odaklı beklentileri de bize
rehber oldu. Misal, Nutanix 10 gigabit
network istiyor, ama biz zaten buna
geçiş sürecindeydik. Bu gerekliliği
görünce, geçişimiz çok daha anlamlı
oldu. Yani daha önce planlamasını
yaptığımız bir yatırım, Nutanix’e
geçişimiz için hızlandı.”
Çözümler yerini, doğru
rehberlikle buldu
Exclusive Networks ile temin
edilen Nutanix çözümü, kullanılması
gereken tüm detaylarla, sunucuların
çalışması ve hayatını sürdürmesi
ADVERTORIAL
üzde 25’i The Abraaj Group’a
satılan, böylece küresel
hedefleri daha da netlik kazanan
Hepsiburada.com, büyük projeleri
için doğru bir işbirliğini hayata geçirdi.
Ama bu kadar da değil… Çünkü
bu stratejik işbirliğinin arkasında,
kurumsal hedefleri gerçek yapacak
olan unsur kurumsal BT sistemi. 2014
yılının bahar döneminde Exclusive
Networks ve yetkili iş ortağı ile birlikte
hayata geçirilen yatırım bunun en
önemli adımı. Exclusive Networks
rehberliğinde konumlandırılan Nutanix
http://www.exclusive-networks.com.tr
için gereken herşeyle temin edildi.
Türkiye pazarında yeni bir çözüm olan
Nutanix için Exclusive Networks’ün
danışmanlık desteği alındı ve bazı
başlıklarda bu destek devam ediyor.
“Nutanix çözümü çok danışmanlık
gerektiren bir ürün değil, ama yine
de bazı konularda destek ihtiyacımız
olabiliyor” bilgisini veren Deniz Aksu,
şu bilgileri paylaşıyor:
“Gerektiğinde karşılıklı bağlanıp
olası sorunları çözebiliyoruz.
Danışmanlık desteği hiç bitmiyor.
Çünkü sonuçta burada, arka planda
işleyen güçlü bir yazılım var. Birçok
komut Nutanix’e özel. Bu da onu,
standart bir yapıdan çok daha fazlası
haline getiriyor. Yetkin kişilerin
gerektiğinde müdahale edebilmesi
işte bu nedenle önemli. Biz de, sık
olmasa da ihtiyaç anında karşımızda
desteği hemen buluyoruz.”
Avantajlar kendini göstermekte
gecikmedi
Deniz Aksu, “İki kabinet boşaltıp,
yerine toplam 4-Node’lu sadece 4U
alan kullanan Nutanix çözümü koyduk.
BT birimindeki arkadaşların yönettiği
sanal host sayısı 15-20’den 4-5
adede düştü. Ciddi bir operasyonel
tasarruf sağladık. Böylece lisans
maliyetlerinden enerjiye, birçok
maliyeti düşürdük” bilgisini verirken,
şu avantajları sıralıyor:
“Sanallaştırma
ortamları için
önemli bir
avantaj sağlayan
Nutanix, bence
2-3 yıl içinde sunucu depolama
alanındaki sanallaştırma mantığını
tamamen değiştirecek, normal
‘depolama ve sunucu’ şeklinde
sanallaştırma tamamen bitecek. Bunda
teknolojinin birçok başlıkta erişilebilir
hale gelmesinin ve maliyetlerinin
azalmasının payı büyük. Böylece
yatırımlar daha kolay yapılır hale
gelince, yatırım algısında değişim
beraberinde geldi. Bu durum BT
birimlerinin işini kolaylaştırıyor ve bu
birimlerin çalışanları, günlük rutinden
uzaklaşma, daha yaratıcı işler için
kafa yorma imkanı buluyor. Eğer bu
yapıyı genişletme ihtiyacınız olursa,
bunu da kolayca birkaç adımda
yapabiliyorsunuz.”
Yatırımın büyüme hızı kesilmiyor
Hepsiburada.com, 2014 baharında
bu yatırım adına attığı ilk adımın
ardından, bu yıl 4 Adet yeni Nutanix
Node’unu sisteme dahil etti. Böylece
toplam kullanılabilir Nutanix kapasitesi
arttı. Aksu’nun verdiği bilgiye göre,
bu yapının üzerinde şu anda 200’ün
üzerinde sunucu çalışıyor. Bu esneklik
Aksu ve ekibinin önünü görebilmesini
sağlıyor, BT altyapısı da kurumsal
gelişim ve hedeflere tam uyum
sağlıyor. “Pazarda liderliğe soyunmak,
pazarı yaratmak, böyle bir yapının var
olduğunu insanlara duyurmak, diğer
firmaların da bu işe girmesini sağlamak
güzel bir şey” diyen Aksu, “BT
yatırımına tüm ölçeklerdeki şirketlerin
erişebilmesini sağlıyor ve teknolojiyi bir
lüks olmaktan çıkartıyor. Tek gereken,
firmanın ihtiyaçlarını ve hedeflerini
doğru bilmesi” yorumunu yapıyor.
2015 daha da hareketli geçecek
Proje yılı 2014’te sergilenen hız,
hedefleri yakalamayı, planlandığı gibi
bir BT altyapısının oluşmasını sağladı.
Bir başka deyişle, hızlı büyümeyi
destekleyecek BT altyapısı kurgulandı.
“Bizim gibi hızlı tüketim
sektörü söz konusu
olduğunda, bir bilişim
yatırımına karar
vermek, seçenekleri değerlendirmek
için çok vakit yok. Hızlı karar vermek
gerekiyor. Bu noktada Exclusive
Networks rehberliğinde Nutanix bizim
için önemli bir fayda oldu, verimlilik
odaklı avantajları beraberinde getirdi”
yorumunu yapan Deniz Aksu, detayları
paylaşıyor:
“Burada herşeyi tek bir noktadan,
Geleceğin
mimarisi şekillendi
Hepsiburada.com ile birlikte çok verimli bir çalışmayı
hayata geçiren Nutanix, önemli bir başarı hikayesine de
imza atmış oldu. Nutanix Bölge Satış Müdürü Mehmet
Tarımcı, bu işbirliğini, “Geleceğin mimarisi olacak olan,
yazılım tabanlı veri merkezi mimarisini nasıl geçileceği
üzerine çalıştaylar yaptık” sözleriyle özetliyor. Nutanix
ve Exclusive Networks ile Hepsiburada.com arasındaki verimli işbirliği yatırımın
başarısında da öne çıktı. “Nutanix ve Exclusive Networks mühendislerinin
Hepsiburada.com özelinde hazırladığı çözüm ve mimarilerin; toplam sahip olma
maliyetinde sağladığı tasarruflar bu danışmanlıklar sayesinde bir rapor olarak
kendilerine sunuldu” örneğini veren Mehmet Tarımcı, verimli işbirliğinin uzun
soluklu olacağını gösteren şu detayları eklemeden geçmiyor: “Hepsiburada.
com ekibi ile potansiyel Nutanix müşterilerimizi bir araya getirerek bu yatırımın
kendilerine saglamış olduğu faydaları ve tecrübeleri paylaşmalarını sağlıyoruz.”
kolayca yönetebiliyorsunuz.BT
birimindeki arkadaşların yönettiği
sanal host sayısının 15-20’den 4-5
adede düşmesi bile başlı başına bir
avantaj. Finansal avantaj, yatırımın
geri dönüşü olarak baktığımızda
yöneticilerimizi de memnun ettiğimizi
görüyoruz. Bu çok daha katma değerli
bir yapı. Bu teknoloji, bir bütün olarak
rekabette avantaj sağlayan birçok
özelliğe sahip. Diğer çözümlere
göre çok daha stabil, yönetimi çok
daha kolay, I/O performansı iyi.
Özellikle fiyat/ performans olarak
bakarsanız, avantajlar daha da
belirgin oluyor. 2015 yılında alınan
yeni Nutanix’lerin ardından, ilerleyen
süreçte ilave yatırım yaparak bu yapıyı
genişletmeyi sürdürmek hedefimiz.
Kurumsal büyüme hedeflerimiz
paralelinde sürekli geliştirilecek bir
yapıda, elde edilen faydalar burada
önemli bir belirleyici. Bu nedenle
tek yapılması gereken, kendi içinize
bakarak ihtiyacı görmek ve yeni bir
yatırım için doğru zamanı bilmek.”
22
DOSYA
BThaber
Kobi’ler
ve Dönüşüm
30 MART - 5 NİSAN
2015
Maliyet yükleri ortadan
ancak BT ile kalkar
Günümüz dünyasında, enerji
maliyetlerinin ve güç tüketiminin
paralelinde soğutma ihtiyaçlarının
yüksek maliyetli olması sebebiyle
şirketler bilişim projelerini daha
planlı, ihtiyaçlar paralelinde
genişleyebilen, verimli, işlevsel
veri merkezleri ile oluşturabilmeyi
amaçlamaktadır. Teknolojinin pahalı
bir yatırım olmasıyla birlikte her
ölçekten şirket gelişen teknolojiden
yararlanmak, müşterilerine en iyi
hizmeti sunmak ve böylece büyümek
ister. İşletme kaynaklarını verimli
bir şekilde kullanmak ve maliyet
yüklerini ortadan kaldırmak için
KOBİ’ler de bu dönüşüm sürecini
yaşamalıdırlar.
Küçük ve orta bütçeli her işletme
kaynaklarını en verimli şekilde
kullanmak ister. Harici bir donanım
yatırımı, söz konusu şirketlerin
bütçelerinde ağır bir yük oluşturur.
Oysa bulut bilişim, teknolojide
toplam sahip olma maliyetini
ortadan kaldırarak düşük güç
kullanım verimi sunuyor. Böylece
kurumların kaynaklarını esas
işlerine yöneltmelerini sağlayarak
iş süreçlerini daha verimli hale
getiriyor. KOBİ’ler, bulut bilişim
teknolojilerinden faydalanarak hem
bilgiyi verimli bir şekilde işleyebiliyor
hem de maliyetten tasarruf ediyorlar.
Bulut bilişim konseptini KOBİ’ler için
dört ana başlıkta toplayacak olursak
erişilebilirlik, esneklik, verimlilik ve
kârlılık bakımından değerlendirme
gereksinimlerinin ortaya çıkacağı
öngörülmektedir. Her kurum için
en uygun bulut sistemi, o şirketin
özgün ihtiyaçları ile ilintilidir.
Yapılacak ihtiyaç analizinin ardından
Proline Satış Yöneticisi
Serkan Tel
depolanacak ve yönetilecek veri
miktarı ortaya çıkmakta, donanım
ve yazılım desteği de bu ortaya
çıkan miktarın ölçüsüne göre
belirlenmektedir.
Bulut bilişim ile mevcut
kaynaklarını verimli bir şekilde
kullanmaya ve ihtiyaçları kadar
yatırım yapmaya başlayan işletmeler,
daha iyi ölçeklenebilir ve yönetilebilir
yeni nesil platformlara sahip
oluyorlar. Ancak bu dönüşümün
tamamlanabilmesi için, aynı
esnekliğin kurum çalışanları için de
geçerli olması gerekmektedir. Bunun
için de kurumsal iş uygulamalarına
mobil olarak güvenli ve hızlı
bir şekilde erişimin sağlanması
rekabette geri kalmamak için bir
zorunluluk olarak görülmelidir.
Ayrıca tümleşik iletişim sistemlerinin
teknolojik olarak çok ileri seviyelere
ulaşmasıyla mobil kullanıcılar artık
ofis ortamından farksız bir şekilde
çalışabilmektedirler.
4G KOBİ’lere işlerinde büyük
bir sıçrama getirecek
Günümüzde büyükten küçüğe
tüm işletmeler hızla değişen
pazar koşullarına adapte olmaya
çalışıyor. Türkiye’deki işletmeler
sadece bölge coğrafyasındaki diğer
işletmelerle değil Uzakdoğu’da
faaliyet gösteren, internetten satış
yapan şirketlerle de rekabet halinde.
Günlük yaşamın hızlanması ile
müşterilerin beklentileri artıyor.
Eskiden 3 günde geri dönüş
yapmaları yeterliyken bugün 3
saat içinde dönüş yapmadıkları
müşterilerinde memnuniyetsizlik
yaşanıyor. Eskiden müşterilerine
telefon, basılı malzeme gibi çok
daha basit tanıtım aktiviteleriyle
ulaşırken, şimdi hem artan maliyetler
hem daha hızlı olma ihtiyacı ile farklı
ve daha verimli yöntemler bulmaları
gerekiyor. Yine, eskiden müşterileri
ile ayda bir iletişime geçmeleri
yeterliyken, şimdi sürekli iletişimde
kalmaları, müşterilerinin ihtiyaçlarını
anlık takip etmeleri gerekiyor. İşlerini
büyütmek ve başarılarını sürdürmek
isteyen KOBİ’lerin de değişime
ayak uydurmaları gerek. Büyük
firmalardan farklı olarak KOBİ’lerin
kaynakları kısıtlı. Sürekli yeni yatırım
yapacak güçleri yok. Dolayısıyla,
ellerindeki kaynaklarla daha fazlasını
yaparak 1 değil 2 üretmeleri
gerekiyor. Tüm bu handikaplar
KOBİ’lerin hızla dijitalleşmesiyle
aşılabilir.
Mobiliteyle işletmeler verimliliğini
artırıyor, hız kazanıyor, operasyonel
süreçleri kolaylaştırıyor ve daha da
önemlisi rekabetçi olma yolunda
büyük aşama kaydediyorlar.
Mobilitede bir sonraki basamak
olan 4G, KOBİ’lerin iş süreçlerinde
e-Dönüşüm ile disiplin geliyor
Login Kurumsal Satış Yöneticisi
Savaş Göktürk
e-Dönüşüm ile hayatımıza aslında sıkı
bir disiplin ve bununla birlikte gelen /
gelecek olan kontrol mekanizması ile
KOBİ’ler dahil tüm yöneticiler aslında
işletmelerinde tam olarak ne olup bitiyor
bunu görebilecekler. e-Dönüşümün ilk
adımlarından biri olan e-fatura süreci ile
işletmeler hem etkin, hızlı ve güvenilir
bir şekilde fatura alıp verebiliyor hem
de kağıt vb. sarf malzeme tüketimi
azaltılarak faturalandırma maliyetlerini
düşürüyor. Ardından e-Defter ve e-Arşiv’in
hayatımıza girmesi ile birlikte KOBİ’ dahil
tüm işletmelerde önemli bir bütçe olduğu
bilinen sarf malzeme tüketimine olan
katkısı ile birlikte;
• İşgücü ve zaman tasarrufu,
• Onaylama maliyetleri ve zamanında
tasarruf,
• Arşivleme harcamaları tasarrufu,
• Baskı, kağıt, toner ve kartuş gibi
kırtasiye harcamaları tasarrufu,
• Basım, tasdik, saklama ve depolama
yükümlülüklerini ortadan kaldırarak,
elektronik ortamda işlem yapılmasına
imkan sağlamak
gibi daha birçok katkısı dışında
çocuklarımıza bırakacağımız doğayı pozitif
yönde etkilediğimizi de unutmamalı ve
bu gözle bakmalıyız. e-Defter, e-Fatura,
e-Arşiv çözümleri sağlayan firmaların
günden güne artması ile birlikte ciddi
olarak artan rekabete paralel olarak, KOBİ
ve tüm işletmelerin de bu çözümlerde
yaratacakları kaynak yani kuruluş
maliyetlerini de kısa zamanda amorti
edebileceklerini net olarak belirtmek de
fayda var.
Tüm bu süreçleri uzun dönemli olarak
hızlı ve sorunsuz olarak uygulayabilme
adına büyük bir bilgisayar alt yapısına
gerek olmadığını, ekonomik bir alt yapı ile
birlikte, kendini ispatlamış, yıllardır farklı
projelerde çözümler sunan ve gerçekten
çalışan ve uzun yıllar çalışacak olan bir
yazılım evi ile anlaşmaları yeterli olacaktır.
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan
Yardımcısı Engin Aksoy
de büyük bir sıçramayı beraberinde
getirecek. Vodafone Grubu’nun
4G birikimini Türkiye’ye taşıyoruz.
Dijital bağlantılı Türkiye için
teknoloji yatırımlarımıza hız
verirken, dijitalleşmenin yeni
sayfası 4G’nin hayata geçmesi için
heyecan duyuyoruz. 4G’yi Türkiye
için bir fırsat olarak görüyoruz.
Genişbant teknolojileri, üretimden
perakendeye, sağlıktan tarıma,
finanstan eğitime, her alanda
yenilikçi hizmetler sunarak, yatay
kestiği sektörlerde verimlilik
artışı sağlıyor. 4G, tüm dünyada
ekonomik büyümenin lokomotifi
oluyor. Önümüzdeki süreçte
4G’nin kurumların büyümesinin ve
ekonomik kalkınmanın ana unsuru
olacağına inanıyoruz.
24
DOSYA
BThaber
Kobi’ler
ve Dönüşüm
30 MART - 5 NİSAN
2015
Tüm süreci kontrol edecek
teknolojilere yatırım
yapılmalı
Yüksek kalite, üstün müşteri memnuniyeti,
düşük riskler, dolayısı ile yüksek karlılık
ve hızlı büyümenin temelinde; uygun
teknolojiyi en iyi şekilde kullanmak
bulunuyor. Regülasyonlar ve endüstriyel
standartlara uyumluluk her şeyin
temelinde olmakla birlikte, verimlilik
ve karlılığı arttırıcı çözümlere yönelmek
öncelikli olmalı. Verimliliği arttırmak
için, bilgi teknolojileri süreçlerini artık bir
fabrikadaki üretim hattı gibi düşünerek,
iş istasyonlarının birbirleri ile ilişkileri gibi,
bilgi teknolojileri süreçlerini de baştan
sona entegre edebilecekleri, sürecin
tıkandığı noktalarda, eksikliklerin nerede
olduğunu görebilecekleri ve anında
düzeltebilecekleri teknolojiler öncelikli
konulardan birisi olması gerekiyor. Her ne
kadar birçok firmada belirttiğimiz süreçlere
ve birbirleri arasındaki entegrasyonlara
önem verildiğini görsek de, halen birçok
firmada süreçlerin birbirinden kopuk
ilerlemesinden dolayı, üretim hatlarının 50
yıl öncesinde yaşadığı sorunları, firmaların
BT ekiplerinin sunduğu servislerde
görebiliyoruz, zamanında sunulamayan
servisler, hata oranı beklenenden fazla
olarak devreye alınan servisler gibi.
Alanında önde giden firmaların
müşterilerini en iyi şekilde tanıyarak,
talep edilmeden ihtiyaç duyulan servisleri
sunanlar olduğundan bahsetmiştik.
Bunun da temelinde aslında tahminsel
analizler yatıyor. “Müşterim ne bekliyor,
ne bekleyecek; sürecim nasıl ilerliyor, nasıl
ilerleyecek; ürün ve servislerimin kalitesi
nasıl, böyle giderse ileride nasıl olacak;
şu anda yaşadığım bir problem var mı,
gelecekte yaşayabilir miyim” gibi sorulara,
tahminsel analizlerle cevap bulabiliyorsak,
müşterilerimize tam da ihtiyaçları olduğu
anda, yüksek kaliteli, kesintisiz ürün ve
servisleri sunabiliriz.
Biz de HP olarak, tüm müşterilerimizin
varolan süreçlerini optimum ve
Buluta çıkamayan
şirketler yok olacak
HP Yazılım İş Ortakları Yöneticisi Eyüp Bay
entegre şekilde yönetebilmelerinin
yanı sıra, geleceğe de tahminsel olarak
bakabilecekleri çözümler sunmaya
çalışıyoruz.
Mobilite küçük-büyük tüm işletmeler
için artık işin kalbinde yeralmaya
başladı, zaman artık herzamankinden
daha değerli. Çünkü hem iç, hem
dış müşteriler sürekli olarak hareket
halindeler, servislere ve ürünlere mobil
ulaşmak istiyorlar, işlerini mobil yapmak
istiyorlar, her bilgiye anında ulaşmak
istiyorlar. Bunu sağlamanın yolu da
elbette sürekli yanımızda gezdirdiğimiz
akıllı cihazlar. Bu ihtiyaçlar işletmelerin
BT altyapılarında bir dönüşüm başlattı,
varolan servislerin artık mobil olarak
sunulması, BT’nin klasik süreçlerinde
yaptığımız işlerin artık mobiliteye uygun
şekilde sunulması gerekiyor; ve bunun
da rekabet nedeni ile çok hızlı yapılması
gerekiyor. Bu dönüşümü gerçekleştirirken,
mobil olsa da iç ya da dış servislerimizde
ödün vermememiz gereken noktalar
var, fonksiyonalite, performans, müşteri
deneyimi gibi servisin kalitesini etkileyen
unsurlar halen ajandamızda çok önemli bir
yer tutuyor.
Teknolojinin hızla değiştiği ve
geliştiği bir ortamda KOBİ’lerin
bilişim teknolojilerini etkin
kullanmaları artık bir lüks değil,
önemli bir ihtiyaçtır. Türkiye
ekonomisinin belkemiğini oluşturan
KOBİ’ler, bilişim teknolojilerini etkin
bir şekilde kullanmaları sayesinde,
ülke ekonomisine çok ciddi bir
değer sağlayabilir. KOBİ’lerin
teknoloji kullanımı yüzde 10 artsa,
15 milyar dolar ek gelir ve 360
bin yeni istihdam fırsatı çıkıyor.
Dolayısıyla KOBİ’lerin teknolojiye
olan yatırımlarını artırmaları ve
altyapılarını iyileştirmeleri sağladıkları
katma değeri belirgin ölçüde
büyütecektir. Küresel rekabette
etkin olmanın yanı sıra, Türkiye’de
genç nüfusun teknoloji ile olan
güçlü ilişkisi düşünüldüğünde bilişim
teknolojilerine kapalı olan şirketlerin
ayakta kalması imkansız görünüyor.
Boston Consulting Group’un
(BCG) Türkiye’nin de içerisinde
bulunduğu 19 ülkeyi kapsayan
KOBİ araştırmasının sonuçları
da teknolojiyi etkin kullanan
KOBİ’lerin yarattığı başarının
altını çiziyor. BCG’nin araştırması,
teknolojiyi iyi kullanan KOBİ’lerin
iyi kullanmayanlara göre geçen 3
yıl içerisinde gelirlerde yüzde 15
daha hızlı büyüme, istihdamda
ise 2 kat artışa imza attıklarını
ortaya koyuyor. Araştırmaya göre
Türkiye’deki KOBİ’ler yüzde 10 daha
fazla teknoloji kullandıklarında 15
milyar dolar daha fazla gelir elde
edip 360 bin kişilik ilave istihdam
sağlayacaklar. Böylece katma değerli
malları iyi fiyatlarla üreterek dünya
pazarlarında rekabet edebilir hale
gelecek ve ülkemizin dünyanın 10
ekonomisi olması yolunda en önemli
paya sahip olacaklar. KOBİ’lerin
rekabet avantajı elde ederek
verimlilik ve karlılıklarını artırmaları
konusunda “yenilikçi teknolojiler”
önemli bir yer tutuyor.
Teknolojinin geleceğine
baktığımızda dört ana eğilimin yön
vereceğini görüyoruz. Bunlar “Büyük
Veri” “Kurumsal Sosyal Ağlar”
“Mobil Çözümler” ve bu kavramların
hepsini bir bütün olarak kucaklayan
“Bulut Bilişim.” Bu dört ana
kavram bireylerin yaşam kalitesini
yükseltirken, iş süreçlerinde verimliliği
artırıyor, etkili kaynak yönetimine
Microsoft Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeler Satış ve Pazarlama Genel Müdür
Yardımcısı Tarık Tüzünsu
olanak sağlayarak, tasarruf oranlarını
artırıyor. Bu noktada, bulut bilişim,
özellikle, KOBİ’lere düşük maliyet,
kolay yönetim ve verimlilik sunuyor.
Yalnızca bir bilgisayar ve internet
bağlantısıyla işe başlayan bir KOBİ,
ihtiyaç duyduğu tüm hizmetleri,
uygulamaları bulut üzerinden
alabiliyor. İş zekası, iş analitiği
gibi kavramlar bulut platformu
üzerinde işlenen büyük veriyle
buluştuğunda, çok daha derinlerde
yer alan fırsatların görünür hale
gelmesini mümkün kılıyor. Bulut
bilişim sayesinde KOBİ’ler altyapı
kurmakla zaman kaybetmiyor,
bakım ve işletim masraflarından
tasarruf ediyor ve buna zaman da
ayırmıyor. İhtiyacı ölçüsünde sınırsız
genişleme kabiliyetine sahip oluyor.
Ek olarak onlara teknik birikimimizi
ve tecrübemizi sunuyor, onların
bu deneyimden faydalanmalarını
sağlıyoruz.
Bulut teknolojisi, bir kişinin
aklından filizlenen bir fikrin
sürdürülebilir iş modellerine
ve dev şirketlere dönüşmesine
zemin hazırlıyor. Şirketlere yeni
bir dünyanın kapılarını açan
bulut teknolojisini benimsemeyen
şirketlerin var olma mücadelesini
kazanmaları imkânsız. Bulutu
anlamayan, özümsemeyen, bulutla
bütünleşmeyen kısaca bulutlara
çıkamayan şirketler yok olacak.
“Bulut bilişim” KOBİ’lere bilgi
işlem maliyetlerinde esneklik ve
tasarruf imkanı tanıyor. Araştırmalara
göre, bulut bilişim hizmeti alan
bir firma yüzde 22’ler seviyesinde
tasarruf sağlayabiliyor.
BThaber
Kobi’ler
ve Dönüşüm
30 MART - 5 NİSAN
2015
Daha verimli operasyonlar
için e-dönüşüm
Operasyon maliyetleri KOBİ’lerin
düşünmesi gereken en önemli
faktörlerden bir tanesidir. Zorunluluk
kapsamı bir yana bırakılacak
olursa e-dönüşümün sağlayacağı
en önemli fayda iş süreçleri ile ne
kadar bütünleşik olduğudur. İster
ERP olsun ister olmasın e-dönüşüm
daha verimli ve kontrol edilebilir
operasyonlar yaratacaktır. Bununla
birlikte ERP tabanına oturtulmuş
iş süreçleri ile bütünleşik, akılcı
ve platform bağımsız çalışan bir
e-dönüşüm modeli ile bu verimlilik
optimal noktaya ulaşacaktır.
E-Fatura işlemlerinde ters kayıt
kontrolü, gelen fatura üzerinde
onay mekanizmalarının çalıştırılması,
mobil üzerinden faturanın
muhasebeleştirilebilmesi, fatura
yönetiminin basit ve anlaşılır arayüzü
olan tek bir kokpit üzerinden
yapılabilmesi, yasal yaptırımlar
ve onay süreçleri doğrultusunda
sistemin proaktif kontrolleri, bu
sürece örnek olarak gösterilebilir.
Hepsinin tek bir paket üzerinde
olduğu düşünüldüğünde KOBİ’ler
tek bir platform üzerinden hem
toplam sahip olma maliyetlerini
düşürecek hem de kısa sürede
hızlı aksiyon alabilme avantajına
kavuşacaklardır.
Yapılacak olan yatırımların şirketin
kendi veri güvenlik politikaları
doğrultusunda değişecektir. Örneğin
verilerini kendi bünyesinde tutmak
isteyen ve ağ altyapılarını DMZ gibi
sistemlerde koruyan şirketler için
ağ üzerinde bir entegrasyon tercih
edilebilir. KOBİ’ler ise maliyetlerini
daha kontrol edilebilir kılmak
için bu yatırımı OPEX şeklinde
Detaysoft E-Dönüşüm Ürün Yöneticisi
Onur Pekerten
biçimlendirmek isteyebilirler. Bu
doğrultuda bulut üzerinde çalışan
bir mimari ile gitmek daha avantajlı
olacaktır. Donanım maliyetinin
sıfır olduğu kiralama modeli ile
oluşturulan bu yapılarda önemli
olan nokta verilerin ulaşılabilirliği
ve güvenliğidir. Hangi teknoloji
ile çalışılırsa çalışılsın e-dönüşüm
içindeki tüm katmanları mümkün
olduğunca birleştiren tek bir
platform üzerinden ilerlemek
önemlidir. Mobilite kurumlarda
iş süreçlerinde mutlak gereklilik
olarak karşımıza çıkıyor. Küresel
dünyada çalışanların mobilitesi
yüksek olduğu için süreçler her
zamankinden çok daha hızlı yürüyor.
Basit bir faturalamanın kişinin
laptopu yanında olmadığından dolayı
onaylanamaması büyük sıkıntılara yol
açabiliyor. Bu yüzden süreçlerin farklı
noktalarda yürütülebilmesi, devam
ettirilebilmesi ve tamamlanabilmesi
önem taşıyor.
DOSYA
25
Tümleşik iletişim yatırımları
yapılmalı
Ülkemizin büyük bir çoğunluğunu
oluşturan KOBİ’lerin özellikle
tümleşik iletişim alanında yatırımlar
gerçekleştirmelerinin önemli olduğunu
düşünüyoruz. Her türlü yenilikçi
teknolojinin, kurumların ihtiyaçları
doğrultusunda iş süreçlerine katılması
gerektiğini düşünüyoruz fakat bilhassa
çağımızın gereklilikleri göz önüne
alındığında, tümleşik iletişime yatırım
yapılması gerektiğini söyleyebiliriz.
Günümüzde BYOD (Bring Your On
Device) kavramının revaçta olduğunu
söylemek mümkün. Yeni nesil çalışanlar,
yükselen kavramlara yatırım yapan
şirketleri tercih eder konuma gelmiş
bulunuyor. Kullanıcılar, keyif alacakları
cihazları, uygulamaları tercih ediyorlar
ve iletişim artık pek çok farklı kanal
(ses, chat, video vs.) kullanılarak
gerçekleştiriliyor. Ülkemizde mobil
çalışan sayısı özelinde yapılmış özel bir
araştırma bulunmuyor ama evden ve
mobil çalışan sayısının hızla arttığını
söyleyebiliriz. Bu konuda bilhassa büyük
ölçekli kurumların ipi göğüslediğini;
satış, pazarlama, iş geliştirme, içerik ve
tasarım gibi çalışmaların daha çok mobil
çalışanlar tarafından gerçekleştirildiğini
gözlemliyoruz. Ölçek ve iş birimlerindeki
bu eğilimin giderek yaygınlaşacağını,
görece orta ve küçük ölçekli firmalarda
mobil çalışan sayısının artacağını
öngörüyoruz.
Son yıllarda internet erişimine
sahip cihaz
Unify Türkiye Ülke Müdürü
Erda Tütüncüoğlu
sayısının artmasıyla birlikte mobilitenin
hâkim olduğu bir çağa girmiş
bulunuyoruz. Mobilite ile sadece şirketler
değil, kullanıcılar da bir dönüşüm yaşıyor,
iş süreçleri ve iş yapış şekilleri köklü bir
şekilde değişiyor. Önümüzdeki yıllarda
mobilitenin daha fazla ağırlık kazanacağını
ve bu eğilimin artarak devam edeceğini
söyleyebiliriz. Çalışanların kendilerine ait
cihazları şirket içerisinde kullanabilmelerini
sağlayan BYOD kavramı, şirketlerin
BT kaynaklarını daha iyi
yönetmelerini ve şirket içi
politikalarını gözden
geçirmelerini zorunlu
kılıyor.
Kurum ihtiyaçlarına özel çözümler
E-Güven İş Geliştirme, Kurumsal Satış,
Kanal Yönetimi ve Pazarlamadan Sorumlu
Direktörü Ayşegül Tüzün
KOBİ’lerin iş dünyasının yeni dönem
çalışma modellerini de göz önünde
bulundurarak dönüşüm sürecinde
öncelikle mobil teknolojilere yatırım
yapmalarını öneriyoruz. Elbette
konvansiyonel süreçler hala iş
hayatımızın içinde ve pek çok
çalışan kendini bu çalışma modeli
ile daha konforlu ve güvende
hissediyor. Ancak nasıl ki günlük
hayatımızda gazeteyi hem kağıttan
hem bilgisayarımızdan hem de cep
telefonlarımızdan okuyabiliyor ve
bunu içselleştirebiliyorsak mobil
teknolojileri de kurumumuz bünyesinde
doğru şekilde konumlandırmayı
başarırsak bunları çalışanlar tarafından
kullanılabilir hale getirebiliriz.
Çalışanların mobil durumdayken de
işlerini tamamlayabilecekleri böylece
şirket içi iş süreçlerini aksatmayacakları
ürünleri kurum içine sokabiliriz.
Bu tip mobil çözüm sunan ürünleri
seçerken KOBİ’lerin süreç adımlarını
ve ihtiyaçlarını önceden tespit etmeleri
çok önemli. Çalışanlarının işlerini
kolaylaştıracak, mevcut yapılarına
kolaylıkla uyum sağlayacak güvenli
çözümlerin neler olduğunu ancak
bu yöntem ile belirleyebilirler. Bu
teknolojilere yatırım yapılırken maliyeti
düşürmek adına geçici çözümlere değil,
uzun vadeli ihtiyaçlara hizmet edecek
çözümlere odaklanmalılar. Mobil
teknolojilere geçişi bir maliyet olarak
görmeyip, en önemli varlığımız olan
zamandan ve insan kaynağından bir
kazanç olarak görmeleri gerekir. E-Güven
olarak biz de kurumun ihtiyaçlarına özel
geliştirdiğimiz projeleri kurumun var
olan sistemine entegre hale getiriyoruz.
E-İmza, Mobil İmza, İmzala – Gönder,
E-Bordro gibi ürünlerimizle KOBİ’lere
uzun vadeli çözümler sunuyoruz.
Mobilitenin KOBİ’lere sağladığı faydanın
çok ayrı bir değeri var aslında. KOBİ’ler
çok çalışanı ve yetki
devri olmayan yapılar
olduklarından
hemen hemen
bütün işler tek bir
kişinin onayı ile
yürüyor. Şirket
sahibinin elinde
bulundurduğu
bu yetki, şirket
sahibinin
uzun bir süre
ofis dışında
kalmasıyla
işlerin
aksamasına
neden olabiliyor. Bu nedenle KOBİ’lerde
e-dönüşüm sürecinin hızlanması
operasyonel verimliliği kat kat artıracaktır.
26
DOSYA
BThaber
Kobi’ler
ve Dönüşüm
30 MART - 5 NİSAN
2015
İletişim altyapısı, rekabet gücünü belirliyor
İşnet Satış,
Pazarlama ve
Müşteri Hizmetleri
Direktörü Aytül
Sepetçi
KOBİ’lerin bilişim ihtiyaçları
büyüklüklerine ve yaptıkları işlere
göre değişiyor. Bilişim teknolojilerinde
olmazsa olmaz temel yatırım
başlıkları arasında donanım ve yazılım
çözümleri geliyor. Donanım tarafında
öncelikli olarak iletişim (haberleşme,
internet, network, mobil sistemler vb)
teknolojileri, sunucu ve mobil bilgisayar
sistemleri, yedekleme ve güvenlik
sistemleri, baskı sistemleri yatırımları
geliyor.
Yazılım ve hizmet tarafında ise
finansal sistemler ve kurumsal kaynak
planlama, veritabanı, müşteri takibi,
sektörel uygulamalar, e-ticaret
uygulamaları gibi çözümler öncelikli
gündeme geliyor. Son yıllarda büyük
ölçekli donanım ve yazılım yatırımı
yapmak yerine bilişim hizmetleri
kiralama yöntemi olan bulut bilişim
çözümleri de KOBİ’lerin imdadına
yetişiyor. E-Dönüşüm sürecinde
KOBİ’lerin yatırım yapmak zorunda
olduğu uygulamaların başında yasal
düzenlemeyi sağlayacak e-fatura,
e-defter ve e-arşiv sistemlerini
sayabiliriz. Söz konusu uygulamalar
e-dönüşüm projelerine hızla uyum
sağlayarak zaman, hız ve maliyet
tasarrufu kazandırıyor. Üstelik tüm bu
hizmetler KOBİ’ler için bulut bilişim
çözümleri olarak da sunuluyor.
Artık KOBİ’ler için de rekabet gücü
olmazsa olmaz unsurların başında
gelmektedir. KOBİ’lerin tüm ticari
bilgileri, müşteri bilgileri, hammaddeürün-üretim-stok-fiyatlandırma
bilgileri, çalışan bilgileri, tedarikçibayi bilgileri, rakiplere ilişkin bilgiler,
üretim ve satış raporları-analizleri
vs.ye her zaman her yerden ulaşabilir
ve yönetebilir olması ayrıca mevcut
ve gelecekteki gereksinimlere
yanıt verecek güncel ve güvenilir
bir haberleşme-iletişim (telekom)
altyapısına sahip olmaları onların
rekabet gücüne güç katacaktır.
İşini büyütme ve maliyetlerini
aşağı çekme hedefiyle hareket
eden KOBİ’lerin bu gereksinimlerine
yanıt verecek bilişim teknolojileri
çözümlerinin her birine tek tek yatırım
yapmaları onlar için son derece
maliyetlidir. Bu durumda tüm bilişim
teknoloji hizmet ve servislerini ‘hizmet
kiralama’ ya da ‘kullandığın kadar
öde’ mantığıyla erişebilmelerine olanak
sağlayan bulut bilişim çözümleri
devreye girmektedir.
Bulut çözümleri; ortak kullanıma
uygun şekilde ihtiyaca göre
ölçeklenebilen, hemen her türlü
elektronik cihazın bağlanabildiği, web
servisleri üzerinden iletişim-haberleşme,
donanım ve yazılım gibi tüm bilişim
kaynaklarına erişim sağlayan;
bunların dinamik ve ekonomik olarak
paylaştırılabildiği yaygın hizmet sunan
servis sağlayıcılardan oluşan İnternet
ortamına karşılık gelmektedir.
İşletmeler, bulut bilişim hizmetleri
veren şirketlere abone olarak İnternet
üzerinden tüm bilişim çözümlerini,
gereksinimleri doğrultusunda
kiralayabilmektediler.
Bulut öncelikler
arasına giriyor
Bulut çözümlerinin KOBİ’lerin de
öncelikli yatırım planları arasına girdiği
görülüyor. Bu değişime sebep olan en
önemli faktörler ise iş hacimlerindeki
sürekli artış ile verimli ve esnek iş
modellerini zorunluluk haline getiren
rekabet koşullarıdır.
Bulut bilişim uygulamalarında
kurumun kendini, ihtiyaçlarını ve
hedeflerini göz önüne alarak, buna
uygun bir yapı oluşturması önemlidir.
KOBİ’ler bulut bilişim çözümlerine
yatırım yaparken öncelikle bu konuda
kendisine doğru bir çözüm sağlayıcı
bilişim şirketi bulmalıdır. Bulut çözümü
sağlayan şirketin, sadece teknoloji
çözümü üreten değil, aynı zamanda
bu teknolojik yapıları ve çözümleri
bütünleştirebilen ve bir iş süreci
çözümü olarak müşterilerine sunan
yapıda olmasına dikkat edilmelidir.
Verinin güvenli bir şekilde
saklanması, yönetilmesi ve istenildiği
an istenildiği yerden erişilebilmesi,
KOBİ’lerin de önem verdiği konulardan
biridir. Bu nedenle güçlü, güvenli bir
yedekleme sistemi ile iş sürekliliğini
sağlayacak bir mimari çözüm tercih
edilmelidir.
BThaber
Kobi’ler
ve Dönüşüm
30 MART - 5 NİSAN
2015
e-Dönüşüm uzun süre
ekonominin gündeminde olacak
E-dönüşüm sadece bilgi ve iletişim
teknolojilerinin değişimini değil, insanların
yaşam anlayışının değişimini ve dijital
hayata geçişi de simgeliyor. E-dönüşüm
satıştan insan kaynaklarına, üretimden
pazarlamaya kadar iş akışını tamamen
değiştiren bir kavram. Devlet, özel sektör
ve bireyler bu değişimin bir parçası.
Dünyada çoktan başlamış olan bu
değişimde Türkiye yol kat etmeye başladı.
E-dönüşüm sayesinde işletmeler
tüm faaliyetlerinde önemli verimlilik
artışı yaşayacak. İnsanlar arasında
da etkin bilgi paylaşımı sağlanacak.
Hızlı olanın rekabet avantajı sağladığı
piyasa koşullarında hız kazanmak
için, bu dönüşümü şirketlerin sadece
kendilerinde gerçekleştirmeleri yeterli
değil. İş ortaklarına, tedarikçilerine
ve müşterilerine de yaygınlaştırmaları
gerekiyor. Kısacası e-önüşüm şirketlerin
yaşamını her yönüyle etkileyen,
kolaylaştıran, devletin vatandaşına
sunduğu hizmetleri farklı bir boyuta
taşıyan yepyeni bir anlayış.
Türkiye’de birçok kurum ve
kuruluş, teknolojideki gelişmelere
ayak uydurarak bir dönüşüm süreci
yaşıyor. Bunlardan biri de, Gelir İdaresi
Başkanlığı (GİB) tarafından hayata
geçirilen ve yasal
düzenlemelerle başlayan e-Dönüşüm
süreci. e-Fatura, eDefter ve e-Arşiv
uygulamalarını kapsayan bu süreçlerin
iş hayatına entegrasyonunun işlemleri
hızlandırması, verimliliği artırması ve
denetimi kolaylaştırması bekleniyor.
Maliye Bakanlığı, bu sistemle önemli
miktarda tasarruf öngörüyor.
Bu sebeple e-Dönüşüm
ekonomimizin gündeminde uzun süre
kalmaya devam edecek önemli bir
konu. E-fatura ile başlayan, e-Defter
ve e-Arşiv ile devam eden e-Dönüşüm
süreci özellikle e-arşiv tarafında internet
üzerinden satış gerçekleştiren firmaların
iş yapış şekillerinden dolayı hızla bu
dönüşüme dahil olması ile birlikte
yaygınlaşan süreç aslında vizyon
sahibi kurumların önündeki dönüşüm
yolculuğunu ifade ediyor.
Devletin e-Dönüşüm sürecine
öncülük etmesinin ve bu konuda
zorunluluklar getirmesinin pek
çok önemli nedeni var. Bunların
başında, sürecin “kitlesel dönüşüm”
gerektirmesi ve gelişmiş ülkelerin
gerisinde kalmamak için Türkiye’nin
rekabet gücünü artırma ihtiyacı geliyor.
30 yıldır yapılan yasal değişiklikler (tek
düzen hesap planına geçiş, enflasyon
muhasebesi, YTL, e-Beyanname,
e-Bildirge, TTK, vs), aslında büyük
resmin parçalarından ibaret.
E-dönüşüm sürecinde şirketlerin
fiziksel mal ve hizmet dolaşımı
dışındaki tüm işlemleri elektronik
ortama taşınacak. e-Dönüşüm
sürecinin, sadece bir BT projesi olarak
değerlendirilmemesi, uzun vadede tüm
iş süreçlerini etkileyecek daha kapsamlı
bir dönüşümün başlangıcı olarak
Logo Yazılım e-Logo Genel Müdürü
Cahit Güvensoy
görülmesi gerekiyor. Bu süreçte yazılım
şirketleri etkin rol oynuyor.
Bulut bilişimi anlatmak için en
güzel örnek e-posta servisleri. Nasıl
ki burada e-postalarımızı, onlara ekli
dosya ve fotoğraflarımızı saklayıp,
internete bağlanabildiğimiz her yerden
ulaşabiliyorsak, bulut bilişim de aynı
şekilde elektronik ortamdaki tüm
verilerimizi ortak bir havuzda barındırıp,
internet olan her yerden ulaşabilmemizi
sağlıyor.
Bulut bilişim şemsiyesi altında
kullanıma sunulan “hizmet olarak
yazılım” (SaaS) modeli çözümler,
yüklü donanım yatırımları ve teknik
ekip bulundurma ihtiyacını ortadan
kaldırmış durumda. Bu da özellikle
KOBİ’ler ve yeni girişimciler için
büyük kolaylık anlamına geliyor. Hem
zamandan hem de maliyetten tasarruf
etmek için SaaS modelinin tercih
edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Özetle:
• Ortak kullanım sayesinde bilişim
yatırımı yapmanın maliyeti büyük
ölçüde azalıyor ve kolaylaşıyor.
• Özellikle yüklü donanım maliyetleri
azalıyor, çünkü verileriniz sizin adınıza
ortak kullanılan büyük sunucularda
saklanıyor. Üstelik yüksek güvenlik
önemleri altında tutuluyor.
• Firmalar SaaS çözümleriyle,
kurulum, bakım, yedekleme,
güncelleme gibi konularda tasarruf
elde ediyor.
Mobilleşmeyle birlikte gelen bilgiye
yer ve zamandan bağımsız ulaşabilme
alışkanlığı, iş yapış şekillerimizi de
değiştirdi. Mobil ofis kavramının
daha fazla ön plana çıkmasıyla,
iş uygulamalarının bu doğrultuda
çözümler sunması kaçınılmaz hale
geldi. Bulut ve mobil çözümlerin
son yılların gözdesi olmasının temel
sebebinin bu eğilim olduğunu
söyleyebiliriz. İş dünyasında hepimiz
zamanla yarışıyoruz. Özellikle
yöneticiler için bu yarış çok daha kritik.
Üst-orta düzey yöneticiler ile satış
profesyonelleri için verilere her yerden
ulaşabilme ve raporlayabilme ihtiyacı, iş
uygulamaları tercih sürecinde bir kriter
olarak karşımıza çıkıyor.
DOSYA
27
Ölçeklenebilir yapılara
önem verilmeli
Sınırların kalmadığı ve buna bağlı
oluşan yoğun rekabet ortamında
KOBİ’ler artık iş süreçlerini daha
verimli yöneterek sağlıklı analizler
yapmak durumunda. Bu rekabet
ortamında firmasını daha da
güçlendirmek ve organizasyonel
değişimlerine ölçeklenebilir şekilde
yön verebilmek için, maliyetlerini
minimize ederek gelir giderlerini
daha iyi planlamak için e-dönüşüm
sürecine ihtiyacı olduğunu
düşünüyorum. Dönüşüm sürecinde
KOBİ’ler, artık lokalde çalışan
istemci-sunucu tabanlı uygulamaların
yerine çağın son teknolojisi yani
internet teknolojisi ve alt yapısına
yönelmeli. Sürekli olarak değişen
ve ilerleyen teknolojik gelişmeler,
dönüşüm süreci donanım alt
yapısını kendi sağlayan firmalarda
sorunlara neden olmakta. Hem
değişim yönetimi hem sürekli artan
maliyetleri minimuma indirmenin
tek çözümü bulut çözümlere yatırım
yapmak olacaktır.
Geleneksel yazılımların yanı sıra bu
yazılımlar için gereken veri merkezi,
kesintisiz enerji, soğutma, bant
genişliği, ağ altyapısı, sunucular,
veri depolama çözümleri işletmelere
önemli iş gücü ve finansal kaynak
gerektiriyor. Şirket içerisindeki
her birimde farklı yazılımların
ve donanımların kullanıldığı
düşünüldüğünde bu işleri yönetmek
daha da zorlaşıyor. Bulut servisleri
ve bulut modelleri işletmelere
esneklik ve her zaman ulaşılabilirlik
Workcube İŞ Geliştirme Direktörü
Ferdi Fırat
sunmakta, yanı sıra donanım, lisans,
upgrade vb. giderleri kapsayan BT
bütçelerini minimuma indirerek
yönetim kolaylığı sunmaktadır.
Mobilite, dünyadaki sınırları
ortadan kaldırarak istenilen her
yerden internet aracılığıyla istenilen
bilgiye erişmeyi, kıtalar arası iş
yapmayı ve iletişimi mümkün hale
gelmiştir. Mobil teknolojilerin
hızlı ilerleyişi mobil üzerinden ERP
kullanımını da kolaylaştırmıştır.
İşletmeler artık lokasyon bağımsız
olarak işletmesini, işini, çalışanını
rahatlıkla yönetebilir hale gelmiştir.
Çalışanlar ya da yöneticiler de
istedikleri an, istedikleri yerden
işletmesine ve ihtiyacı olan veriye
hızlıca ulaşmakta ve işlerini kolaylıkla
gerçekleştirebilmektedir.
28
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Haber Merkezi
Türkiye’nin 2009 yılında
teknolojinin en olgun
döneminde ve mobil internetin
en uygulanabilir aşamasında
3G’ye geçiş yaparak bugün
dünyanın en gelişmiş, pek çok
ülkedeki LTE şebekelerinden
daha hızlı 3G altyapılarına
sahip olduğuna dikkat
çeken Ahmet Hamdi Atalay,
2010’lu yılların ise, mobil
şebekelerde veri trafiğinin
ses trafiğini aştığı ve yıllık
artışın olağanüstü boyutlara
ulaştığı mobil genişbant
dönemi (4G-LTE) olarak
kabul edildiğini kaydetti ve
“Kimilerince 3G+, kimilerince
ise ön-4G olarak kabul edilen
LTE (Rel.7,8) teknolojisi 2010
yılından itibaren pazardaki
yerini alıp 2015 yılı itibarıyla
ise gerçek 4G olarak kabul
edilen LTE-Advanced (Rel.9
ve üstü) şebekeleri kurulmaya
başlandı” dedi.
4G sadece Türkiye pazarı
için değil küresel pazar
için de yatırım
Ülkemizde katma
değeri yüksek üretim ve
Ar-Ge çalışmalarının her
alanda desteklendiğini
kaydeden Atalay, “Özellikle
son dönemlerde artan
teşvikler, Netaş olarak bizi
de heyecanlandırdı ve bu
alandaki çalışmalarımızın
derinleşmesine vesile oldu.
4G geliştirmelerimiz sadece
Türkiye pazarı için değil,
küresel pazar için de yapılan
bir yatırım. Netaş olarak,
Türkiye’de 3G lisanslarının
verildiği günlerde 4G
çalışmalarımızı başlattık. 6 yıl
önce başlayan çalışmalara öz
kaynaklarımızdan 5 milyon
dolar civarında yatırım yaptık.
Amacımız; ürünün yaşayan
ve gelecekteki gelişmelere
de açık bir ürün olmasını
sağlamak. ULAK Projesi
kapsamında Aselsan ve
Argela firmaları ile birlikte
geliştirdiğimiz milli 4G ürünü,
dünya ile eş zamanlı ve en son
standart olan LTE-Advanced
seviyesinde. Savunma Sanayi
Müşteşarlığı, finansman
desteğiyle geliştirilmekte olan
bu teknoloji, dünyadaki çok
az sayıda firma tarafından
yapılabilir derecede ileri bir
teknoloji ve bu artık Türkiye’de
var” açıklamasını yaptı. Atalay,
ULAK projesi kapsamında
30 MART - 5 NİSAN
2015
4G’de iş artık
uygulayacılara kalıyor
Mobil
haberleşmedeki
son gelişmeler
ve 4. nesil mobil
haberleşme (4G)
teknolojileri
hakkında bilgi
veren Netaş İcra
Komitesi Üyesi
Ahmet Hamdi
Atalay, 4G ile
birlikte pazarın
önemli ölçüde
canlanacağına
vurgu yaptı.
Netaş’ın geliştirmekte olduğu
4G Temelbant (baseband)
ürününün, yazılımından
donanımına her noktasının
sıfırdan Netaş’taki Türk
mühendisler tarafından yüzde
100 yerli olarak tasarlandığına
ve geliştirildiğine vurgu yaptı
ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tamamına yakını ithal
teknolojiler ile kurulan mevcut
(2G ve 3G) mobil haberleşme
şebekelerinin kurulması
sırasında yurt dışına milyarlarca
dolarlık döviz harcaması
yapıldı. ULAK projesi sayesinde
bunu en aza indirmek hatta
yapılacak ihracat sayesinde
tersine döndürmek mümkün
hale gelebilecek”
BTK, 4G
yetkilendirmesinin 2015
yılında yapılmasını
planlıyor
2015 yılınında
gerçekleştirilmesi planlanan
4G yetkilendirmesiyle ilgili
görüşlerini de paylaşan Atalay
şunları kaydetti: “BTK’nın
çalışma planına göre 4G
yetkilendirmesinin 2015
yılında yapılması planlanıyor.
Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı
da mart ayı başında bu
konuda düğmeye bastı. 3G
yetkilendirmesinin 2009 yılında
yapıldığı düşünüldüğünde
4G için biraz erken gibi
görülsede 4G ile birlikte
pazarın önemli ölçüde
canlanacağını düşünüyoruz.
Sektör buna hazır. Türkiye 2G
ve 3G yatırımlarının tamamına
yakınını yurt dışı kaynaklı
teknolojileri kullanarak
yaparak milyarlarca dolarlık
ithalata ve önemli ölçüde cari
açığa neden oldu. Bunun
tekrarlanmaması için 3G
yetkilendirmesi ile getirilen
yerli ürün kullanımı ve Ar-Ge
merkezi kurma zorunluluğu
gibi düzenlemelerin daha
uygulanabilir olması ve
uygulamaların yeterince
denetlenmesi büyük önem
taşıyor. Türkiye’yi 2023
hedeflerine taşımaya ve
dünya pazarlarında 4G adına
bir milli marka yaratmaya
imkân sağlayabilecek bu proje
sayesinde, teknolojiyi sadece
kullanan olmaktan çıkıp aynı
zamanda üreten bir ülke
haline gelebileceğiz.”
4G şebekelerinde iletim
altyapısının fiber temelli
olması kaçınılmaz
Atalay, frekans planlaması
konusunda da değerlendirme
yaparak “Uluslararası
Telekomünikasyon Birliği
(ITU) tarafından kablosuz
haberleşme için planlanmış
bulunan 450 Mhz’den
3500 Mhz’e kadarki tüm
frekans bantları 4G için
de kullanılabilir durumda.
Ülkeler, bu frekansların
hangilerinin ne zaman nasıl
kullanacağına kendileri karar
verirler. Ülkemizde frekans
planlama ve tahsisi UDHB
ile BTK tarafından birlikte
yapılıyor. UDHB tarafından,
ULAK projesi kapsamında
yapılan tasarım çalışmalara
baz teşkil etmek üzere 450470 Mhz bandının Kamu
Güvenliği ve Acil Haberleşme
için, 800, 900, 1800 ve 2600
Mhz bantlarının ise tüm
Avrupa’da olduğu gibi ticari
4G şebekeleri için kullanılacağı
ilan edilmiş durumda”
şeklinde konuştu. Türkiye’de
fiberin yaygınlaştırılmasının
4G’ye geçiş için çok önemli
olduğunu belirten Atalay, 4G
teknolojisinin tüketicilere; daha
hızlı veri taşınması ve internete
daha hızlı erişim sağlanması
gibi büyük avantajlar
sunulabileceğini söyledi.
Atalay, bunların sağlanabilmesi
için iletim (transmisyon)
altyapısının hazır olması
gerektiğinine dikkat çekerek
“2G ve 3G şebekelerinde
baz istasyonlarında oluşan
trafiği merkez santrallere
kablosuz (radyolink) sistemler
üzerinden taşımak mümkün
olabilirken 4G şebekelerinde
trafiğin çok yüksek miktarlara
ulaşacak olması nedeniyle
bu mümkün olamayacak. Bu
nedenle 4G şebekelerinde
iletim altyapısının fiber
temelli olması kaçınılmaz
görünüyor. Türkiye’yi fiber
ağlarla örüp fiberi her
noktaya yaygılaştırmadan
4G teknolojisinden yeterince
yararlanmak mümkün
olmayacak. Türkiye artık Bilgi
ve İletişim teknolojilerinde her
türlü ürünü geliştirip üretme
kabiliyetine ulaşmış durumda.
Gerekli yönlendirme ve
teşviklerle baz istasyonundan
enerji sistemlerine, santral
ve iletim sistemlerinden
yönetim sistemlerine her
türlü şebeke elemanlarının
yerli üretimi mümkün.
Bunun için milli bir politika
anlamına gelen ‘Bilgi Toplumu
Stratejisi ve 2015-2018
Eylem Planı’ resmi gazetede
yayımlanarak yürürlüğe
girdi. Bu dokümanın 17.
maddesi “Yerli 4N Elektronik
Haberleşme Ekipmanlarının
Teşvik Edilmesi” başlığını
taşıyor. Dolayısıyla teknik
kabiliyet var, politika var,
iş uygulayıcılara kalıyor.
ULAK projesi kapsamında;
Netaş, Aselsan ve Argela
firmalarınca birlikte geliştirilen
yerli 4G baz istasyonu da bu
konuda değerlendirilebilecek
en güzel örnek. Hiçbir
dış kaynak ve hazır ürün
kullanmadan yazılım ve
donanım olarak tamamen
Türk mühendislerinin imzasını
taşıyan milli bir teknoloji.
Yerli 4G baz istasyonu ürünü
2015’te tamamlanmış olacak.
4G’ye geçiş sürecinde gerek
teknolojisi ve gerekse maliyeti
açısından yüksek şansa
sahip olduğu inancındayız”
açıklamasını yaptı.
30
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Haber Merkezi
Hacettepe Teknokent’te
çalışmalarını sürdüren,
yakında ODTÜ Teknokent’te
de ofis açacak olan Btech
firmasının kurucu ortağı ve ArGe Direktörü Kuntay Aktaş,
öncelikle sağlık alanında
mühendislik yaptıklarını
kaydetti. İşlerini 3 ana başlıkta
toplayan Aktaş, şu bilgileri
verdi: “Anatomik Model’den
başlayalım.Yaptığımız
birinci iş teşhis yönteminde
yepyeni bir teknoloji olan 3
boyutlu anatomik modelleri
doktorların hizmetine sunmak.
Bu ürünümüzle doktorlar
hastalarının anatomisini,
tümörün yerini, büyüklüğünü,
damarlarla ve organlarla
ilişkisini 2 boyutlu röntgenler
yerine, 3 boyutlu plastik
modellerde inceliyorlar. Yani
başka bir deyişle ameliyata
girmeden ameliyatta
karşısına ne geleceğini
görebiliyor. Özellikle beyin
tümörlerinde tümöre nereden
ulaşabileceğini görüp gerekli
önlemleri alabiliyor veya
kalp cerrahları damarları,
kalbi, tüm detaylarıyla sanki
hastayı ameliyata almışçasına
görüp inceleyebiliyor.
Yaptığımız modellerdeki
detay ve hassasiyet o kadar
yüksek ki, üniversitelerdeki
anatomi modellerinde bile
bu detaylar bulunmamakta.
Diğer yandan ‘Kişiye Özel
Protezler’ geliştiriyoruz. Kişiye
özel protezlerin iki türlü
kullanım alanı var; ilki normal
yöntemlerle ve ürünlerle
hiçbir çözümü olmayan
vakalar. İnsan anatomisinin
karmaşık geometrisi ve
vücutta oluşan ihtiyacın
farklılığı sebebiyle bu hastalar
için özel tasarım ihtiyacı
doğuyor. Bu gibi vakalar
için şirketimiz bünyesinde
hastanın anatomisiyle birebir
uyumlu, fonksiyonunu tam
yerine getiren ve hastanın
estetik olarak eski haline
gelmesini sağlayan özel
implantlar tasarlanıyor. Ancak
maalesef bırakın hastaları,
cerrahların çoğunun bile
bu teknolojiden haberi
bulunmamakta. Bu yüzden
yaratacağımız farkındalık
önemli. Kullandığımız özgün
yöntem ve teknoloji sayesinde
vücutta ihtiyaç duyulan her
türlü yerde sert doku için
protez çözümü sunulabilmekte,
30 MART - 5 NİSAN
2015
3 boyutlu basılmış modeller
hayat kurtarıyor
BTech Innovation
Kurucu Ortağı ve ArGe Direktörü Kuntay
Aktaş, sundukları
hizmetlerin tüm
Türkiye’de tanınarak
en ücra devlet
hastanelerinde bile
kullanılmasını, çaresiz
bekleyen hastalara
çözüm olurken,
sistemin faydaları
sayesinde dünya
standartlarında
cerrahi operasyonların
ülkemizde milli
kaynaklarla
yapılmasını hedefliyor.
dental ihtiyaçlardan kafatasına,
ön yüz bölgesinden çeneye,
kalçaya kadar kişiye özel
protez ihtiyacı olan her
hastaya sınır olmaksızın
tasarım yapabilmekteyiz. Bu
yeteneğe sahip dünyadan
çok az firma mevcut. Kişiye
Özel Protez’lerde ikinci olarak
standart implantların uyduğu
ancak daha başarılı ameliyat
ve daha hızlı, konforlu iyileşme
süreci isteyen hastalarda da
bu teknolojiyi kullanabiliyoruz.
İşimizin son başlığı ise Sanal
Cerrahi Simülasyon ve Kılavuz
Sistemi. Bu sistemle hastanın
MR veya tomografi verilerinden
3 boyutlu görüntüler
oluşturarak, bu görüntüler
üzerinden tüm analiz ve
ölçümleri gerçekleştiriyoruz.
Bu tür analizler hali hazırda
yapılmadığı için implant takılan
hastaların çok büyük bölümü
hareket fonksiyonlarını kısmen
yerine getirebiliyor.”
Hastaların ve doktorların
bu teknolojiyi öğrenmesi
ve talep etmesi çok
önemli
Bilgisini verdiği ürünlerin
biyouyumlu, ömür boyu vücut
içerisinde kalabilen ve vücutla
uyumluluğu en yüksek olan
CE ve ISO 13485 (Medikal
Kalite Serifikasyonu) belgeli
malzemelerden, akredite
ve sertifikalı merkezlerde
özel yöntemlerle üretidiğini
vurgulayan Aktaş, Btech’in
şimdilik sadece tasarım
hizmeti verdiğini ancak bu
tür merkezlerle geliştirdiği
ortaklıklarla üretim kısmında
da yer aldıklarının altını çizdi.
İleriki dönemde tamamen 3
boyutlu yazıcılar ve üretim
sistemleri, 3 boyutlu kayıt ve
görüntüleme sistemlerinin
bulunduğu bir makine
parkı yatırımı yapılmasını
planladıklarını ifade eden
Kuntay Aktaş, hedefleri
arasında bu sistemin tüm
Türkiye’de tanınarak en ücra
devlet hastanelerinde bile
kullanılması, çaresiz bekleyen
hastalara çözüm olurken,
sistemin faydaları sayesinde
dünya standartlarında cerrahi
operasyonların ülkemizde
milli kaynaklarla yapılması
olduğuna dikkat çekti. Aktaş,
“Bu alanın güçlenmesi için
en önemli faktörlerden
birisi farkındalık yaratılması.
Hastaların ve doktorların bu
teknolojiyi öğrenmesi ve talep
etmesi çok önemli. Şüphesiz
doktorlar ile mühendisler
beraber çalışmalı, ameliyat
sahasında doğan ihtiyaçlara
yönelik yeni teknolojiler
geliştirilmeli, özellikle
biyouyumlu malzemelerde
yeni malzemeler yapılmalı
ve insan vücuduyla birebir
özellikle yapay organik yapılar
ve organlar bu sistemle
bütünleştirilmeli. Ayrıca
teknolojinin 3 boyutlu yazıcı
teknolojisi ile birebir bağlantılı
olduğu düşünülürse bu
alandaki gelişmeler de paralel
olarak sistemi geliştirecektir”
açıklamasını yaptı.
Sağlıkta kişiye özel
yaklaşım sunuyoruz
Aktaş, Türkiye olarak bu
konuda dünyada çok iyi bir
konumda olduğumuzun
altını çizerek şunları kaydetti:
“Dünya standardında işler
yapmaktayız ve yaptığımız
çalışmaların birçoğu hem
ülkemizde hem de dünyada
ilk olan çalışmalar. Türkiye’ye
bu teknolojinin gelmesinde
çok büyük emekleri olan
değerli hocalarımızın; Prof.
Dr. Osman Bengi, Prof. Dr.
Osman Eroğul’un açtığı
bu yolda, bizler de yeni
teknolojiler üreterek yalnızca
dünyayı yakından takip eden
bir firma değil, dünyada
öncü olan bir firma olmayı
hedefliyoruz. Her şeyin daha
kişiselleştiği bir dünyada
sağlık gibi önemli bir konuda
kişiye özel bir yaklaşım sunan
firmamız sayesinde umutsuzca
bekleyen birçok hasta tedavi
olabilmekte hem estetik
hem fonksiyonellik açısından
en iyi sonuçlar hastalara
sunulabilmekte. Diğer yandan
Yeni Fikirler Yeni İşler’de sağlık
kategorisinde ödül aldık. ODTÜ
ile ilişkilerimizle vizyonumuzu
geliştirdik; yönümüzü
küresel pazara çevirdik.
Amerikan pazarına girmeye
çalışıyoruz. General Electric
de bizi destekliyor. Üniversite
hastaneleriyle de görüşmek
istiyoruz. OSTIM de yanımızda.
3 boyutlu yazıcılara vurgu
yapmakta büyük fayda var.
Türkiye’de 3 boyutlu yazıcıdan
aort basıldı. 3 boyutlu
yazıcıyla tüm dünya ilgileniyor
ve dünya değişiyor! Bizim
bünyemizde savunma birimimiz
de bulunuyor. Madencilere
çip takılarak gerçekleştirilen
‘Yeraltında Haberleşme Sistemi’
projemiz de var. Madencilerin
nabzından, nerede olduğuna,
oksijen - gaz yoğunluğundan,
hepsi bir merkezden takip
ediliyor. Kaza olduğunda
İnsanlar nereye kaçağını
bilemiyorlar. Bu sistemle
nereden kaçacaklar, hangi
yerler güvenli hepsi tesbit
edilebiliyor. Sistem madencinin
nerede olduğunu çok net
gösteriyor! Çok ciddi yatırım
yaptık bu projeye; toplam tüm
Ar-Ge’si 6 milyon TL. 3 boyutlu
anatomik atlas yapmaya da
çalışıyoruz. Sürdürülebilir
model kurmamız için para
kazanmamız gerekiyor.
Şüphesiz ki devletimizin bu
tür yüksek teknolojilerin
kullanılması için özendirici bir
rol üstlenmesi gerek. Özellikle
hasta konforunu artıran,
ameliyat başarılarını artırırken
cerrahi riskleri düşüren bu
sistemlerin SGK kapsamına
alınarak yaygınlaşması
ve ihtiyacı olan herkesin
ulaşabilmesi noktasında
adımlar atılmalı. Çünkü 3
boyutlu basılmış modeller
hayat kurtarıyor”
32
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
30 MART - 5 NİSAN
2015
Proje yönetiminde profesyonel
buluşmaya geri sayım
Haber Merkezi
İstanbul Proje Yönetim
Derneği’nin (İPYD) her yıl
düzenlediği Türkiye’nin ilk
uluslararası proje yönetimi
kongresi Dinamikler 2015 16.
Uluslararası Proje Yönetimi
Kongresi, 16-17 Nisan
tarihlerinde İstanbul Kozyatağı
Hilton Otel’de gerçekleştirilecek.
16 yıldır düzenlenen, geniş
bir katılımcı kitlesine hitap
eden kongrenin amacı, proje
yönetiminde dünya çapında
kabul görmüş metodoloji, teknik
ve standartları benimseyerek,
etik kurallar çerçevesinde
profesyonellik ve kaliteyi
temel alarak mesleki gelişim
sağlamaya katkıda bulunmak,
bu standartlar çerçevesinde
profesyonelleri bir araya
getirmek.
Kongrede ele alınan konular,
“Dinamikler” proje ekibinde
çalışan İPYD’nin gönüllü
üyeleri tarafından belirlenerek,
katılımcıların ilgi duyacağı,
mesleki, teknik, sosyal ve
kişisel beceri alanlarında
gelişmelerini tetikleyecek
şekilde hazırlanıyor.
İki tane çalıştay olacak
Bu yıl 16’ıncı kez düzenlenen
“Dinamikler”, Beşiktaş
Belediye Başkanı Murat
Hazinedar’ın açılış konuşması ile
başlayacak. Paralel oturumlarda
gerçekleşecek sunumlarda,
Türkiye’nin önde gelen kamu
ve özel sektör kuruluşlarından,
inşaat, bilişim, finans, telekom
sektörü ve medya dünyasından
uzman isimler katılımcılarla bir
araya gelecek.
Kongre kapsamında 1617 Nisan günlerindeki
sunumlar dışında, tercih eden
profesyonellerin katılması
için hazırlanan iki çalıştay
da var. Çalıştaylar ile hedef;
katılımcıların bu konularda
kendilerini geliştirmeleri, bilgi
edinmeleri için alternatif bir
ortam ve meslektaşları ile
yapacakları değerlendirmeler
için bir fırsat yaratmak.
Çalıştay konularından biri
Agile Proje Yönetimi alanında
“Scrum Workshop with
Velocity Game”, diğeri ise
“Fikir’den Proje Yönetimi’ne
Geçiş” olarak belirlendi.
Detaylar ise www.dinamikler.
org sitesinde.
ARTronic 20’inci yılını kutluyor
1995 yılında faaliyetlerine
başlayan ARTronic, 20
yıl içerisinde kesintisiz
güç kaynağı alanında
sadece Türkiye’de değil
yurtdışında da söz sahibi
bir şirket haline geldi.
20 yıldır kesintisiz bir
şekilde faaliyetlerine
devam eden ve Türkiye’nin
dışında dünyanın 47
ülkesine ürünlerini ihraç
eden bir şirket haline
gelen ARTronic, aynı
zamanda yaptığı küresel
işbirlikleriyle büyümesini
sürdürüyor.
20 yıl önce ARTronic’i
kurarken bir takım
değerleri benimseyerek
yola çıktıklarını belirten
ARTronic Genel Müdürü
Hakan İşcen sözlerine
şöyle devam etti: “Bu
değerler sayesinde ülkemiz
ve dünya ekonomisinin
yaşadığı inişli çıkışlı
yolculukta başarıyla,
sürekli yükselerek
ilerledik”.
ARTronic’in Türkiye’nin
dört bir köşesine ürün ve
hizmet sunan, dünyanın
47 ülkesine ihracat
yapan bir şirket olmasını
sağlayan bu değerlerin
en önemlisinin “Global
Mutluluk” kavramı
olduğunu vurgulayan
İşcen, başta müşterileri
olmak üzere iş ortaklarına,
temsilciliğini yatıkları global
tedarikçilerine, ARTronic’i
sürekli dinamik ve yenilikçi
olmak zorunda kılan tüm
rakiplerine ve bugüne
kadar ARTronic için çalışmış
ve halen çalışmakta olan
tüm ARTronic ailesine
teşekkür etti.
İşcen, “Biz 20 yıldır
olduğu gibi, bundan sonra
da insan yararına düşünce,
hizmet ve ürün üreterek
herkesin mutluluğu
için çalışmaya devam
edeceğiz.” sözleri ile yeni
hedeflerine de “Global
Mutluluk” kavramı ile yol
alacaklarının işaretini verdi.
Proline, Suudi Arabistan
projelerine talip
“Akıllı ve Güvenli Şehirler”
konsepti altında yürüttüğü
Ar-Ge çalışmalarının yanı sıra
çipli pasaport ve biyometrik
kimlik doğrulama projeleri
üzerinde de çalışmalar
gerçekleştiren Proline, Suudi
Arabistan’ın 190 milyon
dolarlık “Kimlik Doğrulama
Yönetim Projesi”ne talip
oldu. Proje kapsamında
Suudi Arabistan’da bulunan
bakanlıklar, devlet daireleri,
bankalar ve diğer kamu
kurumlarındaki işlemler
sırasında Suudi Arabistan
vatandaşlarının kimlik
bilgilerinin elektronik ortamda
doğrulanması amaçlanıyor.
Çipli kimlik kartlarının
kullanıldığı Suudi Arabistan’da
kamu kurumlarıyla vatandaşlar
arasındaki ilişkilerin tüm
isteklere yanıt verebilecek bir
doğrulama sistemi üzerinden
yürütülmesi planlanıyor.
İhale sonucunda
belirlenecek firmanın sunucu,
depolama, ağ ve güvenlik
bileşenleriyle birlikte bulut
sistemi, kiosk, parmak izi
ve akıllı kart okuyucu gibi
donanımları ve gerekli
yazılımları da sağlaması
gerekiyor. Proline, sağladığı
yeterlilikle finale kalan son
dört firma arasındaki tek Türk
firması konumunda bulunuyor.
Hizmet
kapsamı daha
da büyüyecek
Dünyanın önde gelen veri
bütünleştirme yazılımı
sağlayıcısı Informatica,
küresel büyüme stratejisi ve
özellikle finansal hizmetler,
telekomünikasyon, hızlı
tüketim, üretim ve perakende
alanlarında daha geniş kapsamlı
hizmet vermek, Türkiye’deki
etkinliğini artırmak üzere
Türkiye ofisini açtı. 2014 yılında
1.05 milyar dolar kazanç elde
eden Informatica, Türkiye’de
KOMTAŞ Bilgi Yönetimi ile
birlikte hali hazırda ulusal
ve uluslararası birçok şirkete
hizmet veriyor.
Merkezi ABD’de bulunan,
1997 yılından beri de Avrupa’da
faaliyet gösteren Informatica,
küresel büyüme stratejisi
çerçevesinde Avrupa, Orta Doğu
ve Afrika (EMEA) Bölgesi’nde
14 ülkede faaliyet gösteriyor.
Informatica Güney Avrupa
Bölgesi Satış’tan Sorumlu
Başkan Yardımcısı Emilio Valdes,
İstanbul’da ofis açma kararlarını
şu sözlerle anlattı:
“EMEA bölgesinde
ve özellikle Türkiye’de
veri yönetimi alanındaki
yatırımlardaki artış, yatırım
kararımızda etkili oldu. Verideki
bu artış sürdükçe, verinin
yönetimi için çalışmalarımızı
artırma doğrultusunda
yatırımlar yapıyoruz. Bu
yatırımımız, bugüne kadar
Türkiye’de çözüm ortağımız
olan KOMTAŞ Bilgi Yönetimi ile
müşterilerimize sunduğumuz
hizmet kapsamımızı
genişleterek sürdüreceğimizi
gösteriyor. KOMTAŞ Bilgi
Yönetimi ile Türkiye’de bulunan
güçlü ortaklığımızı geliştirmeye
de devam edeceğiz.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
30 MART - 5 NİSAN
2015
Gelişen teknoloji
ile araştırmalarda
kullanılan
metotlar
da değişim
Handan Aybars gösteriyor.
Örneğin bilgi
alınırken, bireylerin beyanlarının
ötesine geçilebiliyor artık. Bu
değişim hakkında bilgiler veren
Barem Genel Müdürü Hakan
Döngel, Türkiye’nin 3’üncü
araştırma şirketi olarak 1982
yılında kurulduklarını, temel
yaklaşımlarının ise bilimsel ve
etik kurallara uygunluk olduğunu
belirtiyor. Araştırma sektöründe
çok sayıda yenilik gerçekleştiren,
2009 yılından beri WIN (Dünya
Bağımsız Araştırmacılar Ağı)
üyesi olan, son olarak 2014
yılında OPR ile stratejik ortaklık
kuran şirketin hedefleri ve
gelişen teknolojinin araştırma
üstünde etkilerini Hakan Döngel
paylaşıyor:
n Araştırma sektörüne
sunduğunuz çözümler
hakkında bilgi verir
misiniz?
Uzmanlık alanımız müşteriye
özel araştırmalar. Tek bir
müşteri için kalitatif ve kantitatif
yöntemle yürüttüğümüz
araştırmalar tek seferlik veya
periyodik olabiliyor. İçerik
olarak pazarlama kararlarında
ihtiyaç duyulan tüm araştırma
türlerini gerçekleştiriyoruz.
Tüketiciyi anlamak için insanı
tanıma önceliğiyle bazı sosyal
araştırmalar da yapıyoruz.
Özellikle WIN/ Gallup
International Association ile her
yıl gerçekleştirdiğimiz birkaç
çalışma bize Türk insanının
duygu, düşünce ve inançlarının
dünyanın neresinde olduğunu
gösteriyor.
Şirketlerin pazarlama
yöneticileri olan müşterilerimiz,
araştırmayı bir sonraki adımlarını
planlamak için yaptırıyor. Yani
yalnızca bilgi almak, bazı sayı
ve oranları görmek için değil.
Doğru bilgi şart ve bu ilk
adım. İkinci adımda bu bilgi,
biraz sezgi işin içine katılarak
ayıklanıyor ve anlamlı bulguya
ulaşılıyor. Onu, iç görülerden
yola çıkarak uzun vadeli planların
şekillendirilmesinde rol almak
izliyor. Bu aşamada kalmak
mümkün, ama biz bir adım
ileri giderek içgörünün nasıl
aksiyona dönüşebileceğine dair
yönlendirme de yapıyoruz.
n 2014 yılında OPR ile
kurduğunuz stratejik
ortaklık ve bunun sağladığı
faydaları anlatır mısınız?
Bu bir güçbirliği aslında.
Alanında uzman iki firma,
deneyimini paylaşacak.
Pazarlama stratejilerinin
Araştırmanın temeli 360
derece kapsamla anlık bilgi
Gelişen teknoloji
ile bilgi üretimi ve
araştırma disiplini
de doğal olarak
kendini yeniliyor.
Bu yenileme
markaların
bakış açısından,
araştırma
yöntemlerine
ve araştırma
sektöründeki
insan kaynağının
yetkinliklerine
kadar birçok
başlıkta hayat
buluyor.
oluşturulmasında önemli
olan perakende paneli
araştırmalarında uzman OPR
Araştırma Hizmetleri, özellikle
teknoloji perakende panelinde,
yani büyük beyaz eşya, küçük
ev aletleri, cep telefonu,
tablet, BT ve televizyon
başta olmak üzere tüketici
elektroniğinde öne çıkıyor.
OPR, fiyat ve kampanya takip
araştırmalarında teknoloji
alanının yanı sıra hızlı tüketim
ürünleri alanında (FMCG)
pazarı şeffaflaştırmaya yönelik
periyodik raporlar da üretiyor.
Müşteriye özel yaptığımız
nesil araştırma’ çözümlerimizi
sunmak. Bunun bilinci ile
oluşturulmuş ekibimiz, en
önemli gücümüz. İçinde
bulunduğumuz WIN/Gallup
ağı ile tüm öğrenimlerimizi
75 ülkede paylaşabilmek de
bizim için önemli. Bilgiyi ve
deneyimi küresel düzeyde
tutarak, müşterilerimize en
yüksek faydayı sunuyoruz.
Bunları 2015’de daha çok
müşterilerimize anlatmak,
onların stratejik çözüm ortağı
olmak istiyoruz.
araştırmaları büyük perakende
veri setleriyle ilişkilendirmek
yoluyla, büyük veriyi
markaların geleceğini daha
hızlı ve net öngörebilecekleri
bir dile kavuşturacağız. Bu
işbirliği ile araştırma sektörüne
farklı bir bakış, yeni bir sistem
getirmiş olduk.
n 2015 yılı hedef, plan ve
stratejileriniz neler olacak?
Dünyada bilgi üretimi ve
araştırma disiplini kendini
yenilerken, hedefimiz daha
çok markaya, katma değerli
hizmetlerimiz ile beraber ‘yeni
n Gelişen teknoloji,
araştırma metotlarınızı
nasıl değiştiriyor?
Gelişen teknoloji, bilgisayar,
akıllı cep telefonu kullanıcısı gibi
kişilere ulaşımı kolaylaştırıyor.
Örneğin, akıllı telefonlar için
yazılan uygulamalarla kişilere
kendi doğal ortamlarında ve
araştırma konusu olan aktiviteyi
yaparken ulaşıp görüşlerini
alabiliyoruz. Bu, hem araştırmaya
zaman kazandırıyor hem
daha doğru ve taze bilgilere,
duygulara ulaşmamızı sağlıyor.
Benzer şekilde bir uygulama
ile bilgilerini paylaşmak isteyen
kişilerin internetteki aktivitelerini
takip edip, gerçek deneyimleri
raporlayabiliyoruz.
n Yeni nesil araştırma
yöntemleri neler?
Burada akla, teknoloji
ile araştırmanın bir arada
33
değerlendirildiği, bahsettiğim
çözümler geliyor. Bunların
bazıları uygulamada yerini
buluyor, ama çoğu bilinme
aşamasından uygulamaya veya
denemeden sık uygulamaya
geçemedi. Dünyada yüzde 20
civarında olan online araştırma
payı, bizde hala yüzde 5’in
altında.
n Bu konuda insan
kaynağı yapısını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Siz
ne gibi eğitim ve gelişim
fırsatları sunuyorsunuz?
Meslektaşlarımızı 2 gruba
ayırırsak; ilk grup, projeleri salt
araştırma olarak gören ve bu
disiplinle hareket ederek müşteri
tarafını anlamakta sıkıntı çeken
“klasik araştırmacılar”. Diğer
grup bütünsel bakış açısı olan,
araştırmanın araç olduğunun
bilincinde, müşterilere
danışmanlık seviyesinde yakın
olan, yeniliklere kafasını zorlayan
araştırmacılar. Özellikle yeni
nesil yaklaşımlar teknik bilgisi
yüksek, uygulama deneyimi
olan araştırmacılar tarafından
yapılmalı. En büyük açık da
burada. Projelerde konunun
uzmanları veya akademisyenlerle
çalışarak, müşterilerimizin
ihtiyacına yönelik uygulama ve
geliştirmeler sağlayabiliyoruz.
Tüm ekibimiz, WIN/Gallup’un
eğitimlerine sürekli katılıyor,
değişim programlarına
başvurabiliyor, yurtiçinde
mesleki olarak gerekli
tüm eğitim olanaklarına
yönlendiriliyor. Her
çalışanımızın yetkinlik
bazında hedefleri ve bunlara
ulaşması için imkanları var. Bu
bağlamda, her çalışanımızın
sürekli gelişim performansı ve
kariyer planı önümüzde.
34
BThaber
BTnet.com.tr
30 MART - 5 NİSAN
2015
Plak şirketleri Spotify’ın
“freemium” modelinden rahatsız
Spotify’ın en önemli içerik sağlayıcıları
arasında yer alan Universal Music,
uygulamanın “freemium” modelinden
rahatsızlık duyduğunu açıkladı. Şirket,
ücretsiz abonelik sistemi sebebiyle
gelirlerinin azaldığını öne sürüyor.
Panasonic
Kurumsal Mobil
Çözümler,
ürün gamını
genişleterek
Brother ile iş
ortaklığına gitti.
Panasonic ve Brother
güçlerini mobilde birleştirdi
Mobil çalışanlar için mobil
yazıcı çözümleri sunan
Brother International Europe,
işbirliği kapsamında, hareket
halindeki acil durum ekipleri
için geliştirilen ve en çok tercih
edilen ürünler kategorisindeki
tam sayfa mobil termal yazıcı
serisi PJ600 Serisi’ni sunuyor.
Bunun yanısıra, zorlu koşullara
dayanabilen mobil yazıcılardan
oluşan ‘RJ Serisi’, A6/A7 yazıcı
yaprak kapasiteli MW Serisi ve
perakende sektörüne yönelik
olarak geliştirilen fatura ve
etiket yazıcılarından oluşan
TD2000 Serisi de anlaşma
kapsamındaki ürünler arasında
yer alıyor. Sözkonusu Brother
ürünleri, PanasonicToughbook
ve Toughpad cihazlarıyla
birlikte kullanılmak üzere test
edilecek.
Panasonic’in üçüncü parti
mobil çözümler portföyüne
ProServices fırsatıyla eklenen
Brother Mobile Solutions
çözümleri, karar vericilere
birbirinden cazip uçtan uca
avantajlar sağlayan mobil
çözümler sunuyor. Saha
çalışanları için mobil teknolojiler
sunan bu ürünler, birbiriyle
uyumlu çalışan cihazları
belirleme ve mevcut sistemlere
entegre etme konusunda
büyük bir baskı altında olan BT
yöneticilerine de destek oluyor.
Konuyu değerlendiren
Brother International Europe
Ticaret Direktörü Ian Metcalfe
şunları söyledi:
“Sektör profesyonelleri daha
üretken olmanın, operasyon
maliyetlerini düşürmenin,
rekabet avantajı yakalamanın
ve mevcut sistemlerin
tamamında verimlilik
sağlamanın yollarını ararken,
mobil teknoloji kullanımı da,
saha çalışmalarında, kamu
güvenliği alanında ve sigorta
sektörlerinde her geçen
gün artıyor. Panasonic ile
gerçekleştirdiğimiz işbirliği,
hızla değişen pazarlarda saha
çalışanlarının ihtiyaçlarına
yanıt vermek amacıyla
mobil bilgisayar ve yazıcı
çözümleri arasında kesintisiz
bir entegrasyon kurmamıza
yardımcı olacak.”
Panasonic Avrupa Kurumsal
Mobil Çözümler Genel Müdür
Yardımcısı Robert Blowers
ise, “Günümüzde saha
çalışmalarındaki işgücü gittikçe
mobil çalışma biçimini daha
fazla benimsiyor ve mobil
teknolojilere yönelik beklentiler
de bu yönde artırıyor. Brother
International Europe ile devam
eden işbirliğimiz, bu anlamda
son kullanıcılarımıza daha çeşitli
ürünler sunmamızı sağlarken,
aynı zamanda Toughbook veya
Toughpad cihazlarının onları
saha çalışmaları sırasında yarı
yolda bırakmayacağının ve yeni
yazıcı çözümleriyle uyumlu
çalışacağının garantisini veriyor”
diyor.
Panasonic, önceden
yapılandırılmış Brother mobil
yazıcı çözümlerini, Avrupa’daki
mevcut dağıtım kanalları
üzerinden satışa sunacak. İlk
etapta öne çıkacak sektörler
ise acil durum hizmetleri ve
perakende olacak.
Spotify, 8tracks, Pandora
ve Deezer gibi online müzik
uygulamaları son dönemde
müzik severlerin bir numaralı
tercihleri haline geldi. Universal
Music gibi plak şirketleri, bu
şirketlerle yaptıkları anlaşmalar
üzerinden yüksek gelir elde
etseler de, bu uygulamaların
özellikle reklam gelirlerinen
rahatsız olmuşa benziyorlar.
Son yıllarda müzik severlerin
özellikle akıllı telefonların
hayatın bir parçası haline
gelmesiyle birlikte tercih
ettiği müzik servisleri ve plak
şirketleri arasındaki sorunlar
bitmek bilmiyor. İlk etapta
bu şirketlerle anlaşarak içerik
sağlamaya giden plak şirketleri;
CD, DVD ve plak satışlarının
önemli ölçüde azalmasıyla
birlikte kriz giderek farklı bir
hal almaya başladı.
Spotify’dan ücretsiz
kullanıcıların müzik
kataloğuna erişmesinde daha
fazla kısıtlama yapılmasını
ve kullanıcıların ücretli
aboneliklere daha yoğun
bir şekilde yönlendirilmesini
isteyen Universal Music,
yapılacak yeni anlaşmanın
şartlarının bu madde üzerine
temellendirilmesini istiyor.
Universal Music bu sayede
kullanıcıların daha fazla
müzik satın alacağını ederek,
daha yüksek kalitede hizmet
verilerek kullanıcıların ikna
edilebileceğini öne sürüyor.
Buna karşın Spotify ve diğer
müzik uygulamaları, ücretsiz
müziğe ulaşılabilen YouTube
gibi alternatifler varoldukça,
plak şirketlerinin bu taleplerinin
her iki tarafa da zarar
vereceğini belirtiyorlar.
Bu konu özelinde kazanan
plak şirketleri olacak gibi
görünse de, uzun vadede
gerek Spotify gerekse de plak
şirketlerin bu konudan zararlı
çıkacağını söylemek mümkün.
Spotify’ın şimdilik ne
tür değişiklikler yapacağı
bilinmiyor. Ancak gelecekte
çevrimiçi müzik hizmetlerinin
genelinde bir kısıtlama
yapılması şaşırtıcı olmayacaktır.
Cyanogen Google’sız Android konusunda iddialı
Google’dan tamamen
bağımsız bir Android
işletim sistemi
tasarlamak için çalışan
Cyanogen, aldığı
yeni yatırımla daha
somut adımlar atmaya
başladı.
Google’dan bağımsız
olarak Android işletim
sistemi geliştirdiği iddiaları
son dönemde iyice artan
Cyanogen, aralarında
Twitter Venture, Qualcomm,
Telefonica Ventures gibi
önemli isimlerin yer aldığı
şirketlerden 80 milyon
dolarlık yatırım aldı. Aldığı
yatırımla son dönemdeki
iddialara son veren şirket,
yeni iletişim sisteminin adının
“BLU” olacağını da duyurdu.
Mart ayının başında
Qualcomm ve Alcatel
Lucent ile işbirliğine iden
şirket, aldığı yatırımla
birlikte Google’ın karşısına
çok daha ciddi bir profille
çıkacak. Cyanogen Mod
ve Cyanogen OS altında 2
farklı platforma sahip şirket,
aldığı yeni yatırımlarla birlikte
sahip olduğu platformları
iyiden iyiye geliştirme
fırsatı yakalayacak. Bu
sayede Android’i “özgür”
kılacaklarını söyleyen şirket
yetkilileri, mevcut işletim
sisteminin Google’ın stok
programları sebebiyle
kilitlendiğini iddia ediyorlar.
Cyanogen’in dünyanın
üçüncü işletim sistemi olma
konusundaki hamlelerine
dikkat çeken Premji Invest’ten
Sandesh Patnam, bu noktada
şirkete yaptıkları yatırımdan
ötürü çok mutlu olduklarının
altını çizdi.
Cyanogen CEO’su Kirt
McMaster, oluşturdukları
platforma katkı sağlayan
donanım üreticilerine ve
dünyanın dört bir yanından
yapılan yardımlarla projeyi
destekleyen yatırımcıların
varlığından duydukları
memnuniyeti belirterek
teşekkür etti.
Cyanogen’in bu yatırımlarla
birlikte Ar-Ge faaliyetlerine
hız vermesi beklenirken, bir
yandan da geliştirici ekibini
zenginleştirmesi bekleniyor.
36
BThaber
BTnet.com.tr
30 MART - 5 NİSAN
2015
Datastar Shuttle’ın yeni
NAS ürününü pazara sundu
DataStar, Shuttle’ın ev ve küçük
ofisler için depolama çözümü olan
OMNINAS KD22 NAS çözümünü
satışa sundu. Büyük dosyaları
depolamak ve paylaşmak için
kullanılan NAS ürünü, çift disk
desteği sunuyor.
3M Ar-Ge yatırımlarına ‘İnovasyon
Merkezi’ ile devam ediyor
Gelirinin her yıl yüzde 5,5’ini Ar-Ge
faaliyetlerine ayıran ve Mart ayında
yeni marka tanıtımını küresel çapta
“3M Bilimi. Hayatın her anında.”
söylemiyle yapan 3M, İstanbul’da
önemli bir yatırıma daha imza attı.
3M, 4 milyon dolarlık bir
Ar-Ge yatırımının parçası
olarak Müşteri İnovasyon
Merkezi’ni İstanbul
Kavacık’ta açtı. 3M Türkiye
Müşteri İnovasyon Merkezi,
3M’in müşterileriyle birlikte
inovasyon süreçlerini
gerçekleştirmeye ve 3M
ürünlerinin hayatın birçok
noktasına erişmesine
olanak sağlayarak,
dünyadaki 50’inci merkez
olma özelliğini taşıyor.
Bu merkezler, müşterileri
3M teknolojileri ile
buluşturmanın yanı sıra
ihtiyaçlarına birlikte çözüm
yaratmaya yönelik platform
görevi üstleniyorlar.
3M Müşteri İnovasyon
Merkezi’nin açılışında konuşan
3M Ar-Ge’den sorumlu
Uluslararası Başkan Yardımcısı
Joe Liu, inovasyonun, 3M iş
felsefesinin tam merkezinde
olduğunu belirterek şunları
söyledi:
“Bilimsel araştırmaları
çok önemsiyoruz ve inovatif
yaklaşımımızın sonucu
olarak da satışlarımızın
üçte biri, beş yıl önce
piyasada olmayan yeni
ürünlerden geliyor. Her
sene gelirimizin yüzde
5.5’lik bir bölümünü ArGe faaliyetlerine ayırıyoruz.
Hem yerel hem de küresel
bilgi birikimimizi kullanarak
gerçekleştirdiğimiz ArGe faaliyetlerimizle, yeni
ürünler sunuyor ya da
var olan ürünlerimizi
geliştirerek müşterilerimizin
gereksinimlerine uygun
çözümler yaratıyoruz.”
3M Ar-Ge yapısının önemli
bir parçası olan Müşteri
İnovasyon Merkezi, 3M
müşterilerine Ar-Ge ekibi
rehberliğinde 3M teknolojilerini
tanıma ve deneyimleme fırsatı
tanıyarak, müşterilerinin
ihtiyaçlarına uygun çözümler
geliştirilmesini sağlayacak. Bu
merkezde yapılacak seminer
ve eğitimlerde de sektörel ve
küresel trendler ve yenilikler
müşterilerle paylaşılacak. 600
metrekarenin üzerinde bir
alana sahip olan 3M Müşteri
İnovasyon Merkezi’nde,
toplantı odaları, teknoloji
ve çözüm tanıtım alanları
bulunuyor.
Shuttle’ın Türkiye
distribütörü DataStar, hem
ev hem küçük ofislere
yönelik NAS çözümünü
satışa sundu. Shuttle
OMNINAS KD22 model
NAS, büyük verileri
depolama ve paylaşma
için uygun bir çözüm
oluşturuyor. Çift disk
desteği olan ürün, aynı
zamanda kablosuz erişim
noktası özelliğine sahip.
Böylece kablosuz ağ
destekli diğer cihazlarla veri
paylaşımı da yapabiliyor.
Bunun dışında kişiye
özel bulut oluşturmayı
sağlayarak, bilgileri
güvenli şekilde saklamaya
ve gerektiğinde de
paylaşmaya olanak veriyor.
Shuttle OMNINAS
KD22 NAS ürünü, 1.2GHz
Marvell 88F6707 işlemciye
sahip. 512MB DDR3
belleği olan üründe iki NAS
depolama birimi yer alıyor.
Hem 3.5 inç hem de 2.5
inç sabit disk sürücüleri
olan ürün, 8 TB’a kadar
depolama kapasitesini
destekliyor. Saniyede 110
MB okuma, 75 MB yazma
hızına sahip olan cihaz,
802.11b/g/n kablosuz ağ
standartlarıyla uyumlu
ve ev ya da ofisteki ağa
bağlanarak akıllı telefon,
tablet bilgisayar, PC’ler
ve Wi-Fi uyumlu diğer
cihazların erişebileceği
bir NAS veritabanı işlevi
görebiliyor. Fotoğraf,
müzik, video gibi dosyaların
hem depolanması hem de
paylaşılması için verimli
bir çözüm olan Shuttle
KD22, birden fazla sunucu
fonksiyonlarını, RAID
modlarını destekliyor.
Acronis True Image
Personal Edition yazılımı
yüklü olarak gelen
OMNINAS KD22’de, bu
program sayesinde veri
yedekleme işlemi çok
kolay ve rahat yapabiliyor.
USB 3.0 ve SD kart
okuyucu yuvaları bulunan
ürün, depolama ve veri
aktarımında kullanıcıya
seçenek ve hızı bir
arada sunuyor.
Otomatik
kopya işlevi
ile bilgisayarı
açmadan
dijital içerikleri
saklamayı
sağlayan
NAS
çözümü, PTP
fonksiyonunu
da destekliyor.
Huawei LTE eğitimlerine hız veriyor
2008 yılında kurulan
ve bugüne kadar 3050
kişiye eğitim veren
Huawei Akademi; Avea,
Turkcell ve Vodafone
çalışanlarına yönelik LTE
eğitimlerine, Ocak 2015’te
başlandı. Nisan 2015’te
tamamlanması hedeflenen
eğitim süreci, toplamda
1150 saat olarak planlandı.
Huawei Akademi, 2015 yılının başından itibaren Avea, Turkcell ve Vodafone
çalışanlarına yönelik LTE eğitimlerine başladı. İlk fazının Nisan sonunda
tamamlanması beklenen eğitim programı çerçevesinde, GSM operatörlerinin
4G teknolojisi ile ilgili konularda uzmanlığının artırılması hedefleniyor.
Huawei Türkiye Akademi
Direktörü Yücel Aslanbaş,
LTE eğitim programını
değerlendirirken; “Network
uzmanlarına duyulan
ihtiyaç, gün geçtikçe
artıyor. Operatörler,
şebekelerini yeni teknolojiler
doğrultusunda sürekli olarak
yeniliyorlar. Çalışanların
sadece bir alanda,
rutin işleri yapması değil,
tüm şebekeyi uçtan uca
yönetmesi gerekiyor. Bunun
yanında iletişim teknolojileri
de sürekli olarak
yenileniyor. Yeni servisler
ve yeni alanlar açılıyor. Bu
yenilenmeye eşlik edebilmek
ve içinde yer alabilmek
için, operatörler nezdinde
görev yapan network
uzmanlarının da sürekli ve
eş zamanlı olarak kendilerini
geliştirmeleri gerekiyor”
dedi.
BThaber
KARİYER
30 MART - 5 NİSAN
2015
Bağımsız ofis dönemi başladı
Unify tarafından yapılan
araştırmaya göre, beş yıl
içerisinde toplantıların yüzde
94’ünün internet ortamında
yapılacağı tahmin ediliyor.
Mobil hayat tarzını benimseyen
Y kuşağının yüzde 89’unun
tam zamanlı bir işyerinden
ziyade, esnek çalışma saatleri
sunan şirketleri tercih etmesi
beklenirken, Y ve Z kuşağının
mobilite, esnek çalışma gibi
ihtiyaçlarını karşılayamayan
geleneksel şirketlerin de yakın
gelecekte istihdam sorunu
ile karşı karşıya kalacağı
öngörülüyor. 2020 yılında
işgücünün yüzde 50’sinin esnek
çalışma sistemine geçeceğine
işaret edilen araştırma ile ilgili
olarak Unify Türkiye Ülke
Müdürü Erda Tütüncüoğlu şu
detayları paylaşıyor: “Kurumlar
ve bireyler iş saatlerinde
daha özgür ve daha esnek
çalışma imkânları elde etmek
istiyor. Mobil hayat tarzını
benimseyen Y kuşağının yüzde
89’u 09:00-17:00 zamanlı
işyerinden ziyade, daha
esnek çalışma saatleri sunan
firmaları tercih ediyor. Mobil
çalışma planlamasının yapıldığı
şirketlerde, verimliliğin giderek
daha yüksek seviyelere ulaştığı
gözlemleniyor. Çalışanlar,
eskiye oranla çok daha fazla
hareket halinde. Kullanımı iyice
artan akıllı telefon ve tabletler
ise kullanıcı beklentilerini üst
düzeye çıkarmış durumda.
İletişim artık pek çok farklı kanal
kullanılarak gerçekleştiriliyor.
Çözümlerimizin odağında
kuruluşların verimliliklerini
artırmak yatıyor. KOBİ’ler başta
olmak üzere, bütün kurum ve
kuruluşların yenilikçi ürün ve
hizmetlerden yararlanmasının
ülkemize gerek istihdam
gerekse mali yönden katkı
sağlayacağı inancındayız. Mobil
çalışan sayısı artıyor. Bunda
büyük ölçekli kurumların ipi
göğüslediği, satış, pazarlama,
iş geliştirme, içerik ve tasarım
gibi çalışmaların daha çok
mobil çalışanlar tarafından
gerçekleştirildiği görülüyor. Bu
eğilimin yaygınlaşacağı, orta
ve küçük ölçekli firmalarda
mobil çalışan sayısının artacağı
öngörülüyor.”
Bilişim profesyonellerinin buluşma noktası
Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD)
her yıl düzenlediği geleneksel
etkinliklerinden ilki olan ve
sektörde “Bahar buluşması”
olarak bilinen Bilgi İşlem Merkezi
Yöneticileri (BİMY) Semineri, 2-5
Nisan 2015 tarihleri arasında
Gloria Golf Resort Hotel Belek-
Antalya’da yapılacak. Kamu
ve özel sektörde çalışan üst ve
orta düzey yöneticilerin mesleki
gelişimi ve dayanışmalarını
artırmayı amaçlayan BİMY’nin
bu yılki ana teması ise
“Araştırma, Geliştirme ve
Yenilikçilik”. BİMY’22 etkinliği,
E T K İ N L İ K L E R
20-24 Nisan 2015
RSA Conference 2015
San Francisco, ABD
AYRINTILI BİLGİ:
www.rsaconference.com/
events/us15
27-30 Nisan 2015
Cisco Partner Summit
Montreal, Kanada
AYRINTILI BİLGİ:
www.cisco.com
Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu (BTK) ve Digital
Türkiye Platformu tarafından
da destekleniyor. Kamu ve özel
sektörden temsilcilerin ve STK
yetkililerinin konuşmacı olarak
katılacağı etkinliğe dair detaylar
ise www.bimy.org.tr adresinde.
Y U R T D I Ş I
4-7 Mayıs 2015
EMC World 2015
Las Vegas, ABD
AYRINTILI BİLGİ:
www.emcworld.com
2-5 Haziran 2015
Cisco Partner Summit
Singapur
AYRINTILI BİLGİ:
www.communicasia.com
8-9 Haziran 2015
Open Innovation 2.0
Conference 2015
Espoo, Finlandiya
AYRINTILI BİLGİ:
http://ec.europa.eu/digitalagenda/en/news/savedate-open-innovation-20conference-2015 s
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R
8 Nisan 2015
4. TET Ar-Ge Proje Pazarı
İstanbul Kongre Merkezi
AYRINTILI BİLGİ:
www.tetprojepazari.org/tr/
14-16 Nisan 2015
IFINTEC Finans Teknolojileri
Konferans ve Fuarı
İstanbul Kongre Merkezi
AYRINTILI BİLGİ:
www.ifintec.com
16-17 Nisan 2015
Dinamikler 2015, 16.
Uluslararası Proje Yönetim
Kongresi
Hilton Kozyatağı Otel,
İstanbul
Y U R T İ Ç İ
AYRINTILI BİLGİ:
www.dinamikler.org
28 Nisan 2015
UXIstanbul 2015
Esentepe Dedeman Otel
AYRINTILI BİLGİ:
www.uxistanbul.org
13-14 Mayıs 2015
UX Alive Konferansı
İstanbul Wyndham Grand Levent
AYRINTILI BİLGİ:
www.uxalive.com
22-23 Mayıs 2015
Türkiye Elektronik Sanayii
ve Elektronik Mühendisliği
TESEM-2015 Kurultayı
Bursa - BAOB Yerleşkesi
AYRINTILI BİLGİ:
www.tesem.org.tr
23-24 Mayıs 2015
ICT Summit Now Kids ‘15
Kadir Has Üniversitesi
AYRINTILI BİLGİ:
www.bzcocuk.com
BTvizyon Anadolu
Toplantıları
31 Mart 2015
Gaziantep
7 Nisan 2015
İzmir
14 Nisan 2015 Kayseri
15 Eylül 2015
Ankara
AYRINTILI BİLGİ:
www.btvizyon.com.tr/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.
37
ÖLÇSAN’da Satış Müdürlüğü
görevine Pınar getirildi
ÖLÇSAN’da yeniden yapılanma kapsamında
kurulan yeni satış ekibinin başına Tunç Pınar
getirildi. Pınar, biyometrik çözümlerden,
kurumsal ve ulusal kimlik kartlarına kadar
geniş bir yelpazede ürün ve çözümler sunan
şirketin satış ve bayi ağını yönetecek. Anadolu
Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olan
ve kariyerine Besaş’ta Satış Temsilcisi olarak
Tunç
Pınar
başlayan Pınar, 2002 yılında bünyesine dahil
olduğu Pancom’da sırasıyla Ürün Müdürü ve
Bayi Kanal Müdürü olarak görev yaptı. 2004 – 2006 yılları arasında
Expo Channel TV’de program yapımcılığı ve sunuculuğu yapan
Tunç Pınar, 2006 – 2009 yılları arasında görüntü ve ses otomasyon
sistemleri alanında faaliyet gösteren Prokare’de Satış Müdürü oldu.
2009- 2012 yılları arasında Hitachi Türkiye distribütörü EMN‘de iş
geliştirme müdürü olarak çalışan Pınar, ÖLÇSAN’daki yeni görevine
başlamadan önce bir kez daha bir araya geldiği Panasonic
distribütörü Pancom’da Satış Müdürü görevini yürütüyordu.
Finans Genel Müdür Yardımcılığı
görevine Özer getirildi
Bilyoner.com’da 6 yılı aşkın süredir
Muhasebe ve Vergi Müdürü olarak görev
yapan Gülseren Özer, Finans Genel Müdür
Yardımcısı olarak atandı. Özer, lisans
eğitimini Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Bölümü
ile Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nde
Gülseren
Özer
tamamladı. Profesyonel kariyerine 1999
yılında PricewaterhouseCoopers Vergi
Departmanı’nda başlayan Özer, 2007 yılında buradaki müdür
yardımcılığı görevinden ayrılarak Procter and Gamble Kurumsal
Finans Bölümü’nde Proje Yöneticisi olarak görev yaptı.
Leisten, Media Markt
Türkiye’nin yeni CEO’su
Media Markt Türkiye’nin yeni CEO’su
Peter Leisten, Media-Saturn Holding’de üst
düzey yönetici olarak pek çok pozisyonda
görev aldı. 2012 yılından bu yana Media
Markt Türkiye’nin bağlı olduğu MediaSaturn Holding’de Başkan Yardımcısı ve
Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdürü
(COO) olarak görev yapan Leisten,
Peter
Leisten
aynı zamanda Türkiye pazarından da
sorumluydu. 2002 - 2005 yılları arasında
Almanya’da faaliyet gösteren Saturn mağazasının yöneticiliği
yapan Leisten, 2014 yılına kadar Media-Saturn Holding
Uluslararası Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini
yürüttü. 2010-2012 yılları arasında Media-Saturn Yunanistan’ın
CEO’luğunu da yapan Leisten, Haziran 2014’ten bu yana ise
Media-Saturn Holding Başkan Yardımcılığı, Operasyonlardan
Sorumlu Genel Müdür olarak görev yapıyordu.
HTC’nin yeni CEO’su Wang
HTC Corporation Yönetim Kurulu, HTC Yönetim Kurulu Başkanı
ve kurucu ortağı Cher Wang’ı İcra Kurulu Başkanlığı görevine
getirdi. Eski CEO Peter Chou ise ürün inovasyonuna ve büyüme
fırsatlarının belirlenmesine liderlik edeceği yeni bir stratejik rol
üstlenmek üzere yeni HTC Future Development Lab’ın başına
getirildi. Cher Wang, 1997 yılında HTC Corp.’un kurucu ortakları
arasında yer aldı ve geçtiğimiz yıl, CNBC tarafından 1989 yılından
bu yana ticaret ve finans üzerinde en derin etkiyi yapmış 25 kişi
arasında gösterildi. Wang, 2012 yılından bu yana Forbes’in yıllık
‘en güçlü kadınlar’ listesinde de yer alıyor.
38
BThaber
MEKTUP
Gerçek bahar günlerinden
merhaba,
Haftaya sevindirici bir
haberle başlıyorum. Hatırlarsın,
geçtiğimiz haftalarda yine
seninle oylama seferberliği
ilan etmek üzere bir bilgi
paylaşmıştım, işte o seferberlik
sonucunu verdi ve İstanbul,
Türkiye’nin oylarıyla Monopoly
Dünya Şehirleri arasında
yerini aldı. Monopoly Dünya
Şehirleri’nde yer alacak 22 şehir
belirlendi ve 80 şehrin aday
gösterildiği oylamada İstanbul
5’inci sırada yer alarak büyük
başarı gösterdi. Bu başarının
meyvesine, yani yeni Monopoly
Dünya Şehirleri’ne tüm
dünya gibi biz de Türkiye’de
sonbaharda kavuşacağız.
İstanbul’la yetinmeyelim, oyun
alanına girmeyi başaran diğer
şehirler de Lima, Hong Kong,
Riga, Lizbon, Varşova, Mexico
City, Santiago, Belfast, Atina,
Belgrad, Londra, Moskova,
Tokyo, New York, Amsterdam,
Sidney, Queenstown, Cape
Town, Taipei, Giethoorn
ve Madrid madem, bize de
Monopoly keyfini sürmek
düşer.
Bu ödül gibi haberi, gerçek
ödüllerle zenginleştirelim.
Açılışı Arçelik’le yapıyorum.
Şirketin Çerkezköy’de bulunan
Elektrik Motorları İşletmesi
ve Bolu’daki Pişirici Cihazlar
İşletmesi, Japan Institute of
Plant Maintenance (JIPM)
tarafından 2014 yılı Aralık
ayında yapılan denetimler
sonucunda TPM çalışmaları
dolayısıyla iki ödüle layık
görülmüş. Elektrik Motorları
İşletmesi, dünyada elektrik
motorları sektöründe ilk ve tek
“Advanced Special Award for
TPM Achievement” ödülünün
sahibi olurken, Bolu Pişirici
Cihazlar İşletmesi de “Special
Award for TPM Achievement”
ödülünü almış, ödüller 18
30 MART - 5 NİSAN
2015
Dünya şehri İstanbul...
Mart’ta Japonya’nın Kyoto
şehrinde düzenlenen bir
törenle sahiplerini bulmuş.
Bir haber de Çağrı
Merkezleri Derneği’nden
(ÇMD). Brisa Müşteri
İletişim Merkezi, pek çok iş
2015
www.bthaber.com
www.linkedin.com/groups/BThaber
twitter.com/bthaber
www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi
Behçet Envarlı
[email protected]
EN15838:2009 Müşteri İletişim
Merkezleri Hizmet Sertifikası’nı
almaya hak kazanmış.
Bu kadar da değil… Sistem
9 Medya, Digital Signage
Federasyonu tarafından
düzenlenen 2015 Apex
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 21
SAYI 1015
30 MART - 5 NİSAN
sürecini kapsayan bir dizi
denetimden geçerek Avrupa
Birliği (AB) standartlarında
hizmet verdiğini belgelemiş
ve ÇMD aracılığıyla verilen,
AB standartlarında hizmet
sunulduğunu belgeleyen
Ödülleri’nde Dünya Birincisi
olmuş, şirket Interactive
Self-Service kategorisinde
Türkiye’ye ilk kez ‘’Altın Ödül’’
kazandırmış.
Bu arada Avea da,
Ekonomist ve LeasePlan
ana sponsorluğunda bu yıl
üçüncü kez düzenlenen Yılın
Filo Yöneticisi Ödülleri’nde
iki ayrı ödüle layık görülmüş.
Avea Filo Yönetimi Ekibi, filo
yönetiminde verimliliği ve
sürüş güvenliğini öne çıkaran
çalışmalarıyla LeasePlanEkonomist Yılın Filo Yöneticisi
Birincilik Ödülü’nü ve Skoda
Güvenli Filo İkincilik Ödülü’nü
almaya hak kazanmış. Bu
projelerin sonuçları da çok
net: Avea’nın hayata geçirdiği
uygulama ve eğitimlerle
filosunun yakıt giderlerini
yüzde 20, trafik cezalarını ise
yüzde 30 azaltmış.
Bu haftanın finalini, gurur
veren, yaygınlık kazanmasını
dilediğim bir haberle yapmak
istiyorum. Eğitim şart deyip
duruyoruz malum, bu yolda
geliştirdikleri farklı projelerle
Türkiye’nin dört bir yanında
50 binden fazla çocuğa ulaşan
Turkcell Gönüllüleri, 10 yılı
geride bırakmış. Gönüllüler,
şimdiye dek toplam 21 binin
üzerinde Turkcell çalışanın
da düzenli bağışları ve aktif
çalışmalarıyla desteklediği
“Mobil Anaokulu”, “Oyuncak
Hastanesi”, “Haydi Çocuklar
Sokağa”, “Kuşlar için Suluk
Yapıyoruz”, “Bir Tatlı Huzur”
gibi çocuk ve sosyal sorumluluk
odaklı 30’u aşkın projeye imza
atmış. Turkcell Gönüllüleri tam
10 yıldır fen laboratuvarları,
merak odaları ile oyun
alanlarına kavuşan, ilk tatillerini
yapan, susuz köylerine su gelen
binlerce çocukla haklı bir gurur
hissediyor olsa gerek.
Bu hafta da bu kadar olsun,
detaylar haftaya kalsın.
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi
Ayhan Sevgi
[email protected]
BThaber Grubu
Yayın Koordinatörü
Ayhan Sevgi
[email protected]
Yazı İşleri Müdürü
(Sorumlu)
Bülent Nevres
[email protected]
Bültenlerinizi
Editörler
Handan Aybars
[email protected]
Sedef Özkan (Ankara)
[email protected]
Görsel Tasarım
Nevzat Karataş
[email protected]
Mukadder Keskingözler
[email protected]
Haber Merkezi
Ekrem Uçman
[email protected]
[email protected] adresine gönderebilirsiniz
Satıştan Sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı
Zehra Sevimli
[email protected]
Abone ve Dağıtım Sorumlusu
Canan Şahin
[email protected]
Satış Müdürü
Nurşen Usta
[email protected]
Satış Grubu
Evrim Koç Demirci
[email protected]
Perihan Kıtay Özden
[email protected]
Özge Karataş
[email protected]
Gizem Güç
[email protected]
tarafından
dağıtılmaktadır.
Yönetim Yeri:
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş.
Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza
C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL
Tel 0216- 291 13 90
ISSN 1300-6495
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
www.novell.com/filr
[email protected]
0 216 663 60 10