Yurt Dışı Gelişmeler DenizBank Ekonomi Bülteni 19

Ekonomi Bülteni
19 Mayıs 2014, Sayı: 20

Yurt Dışı Gelişmeler

Yurt İçi Gelişmeler

Finansal Göstergeler

Makro Ekonomi & Strateji
■
Bankaların Karlılığındaki Gerileme ve Bunun Uzun
Vadede Çıkarabileceği Sorunlar
Ekonomik Araştırma ve Strateji
Dr. Saruhan Özel
Ercan Ergüzel
Ezgi Gülbaş
Ali Can Duran
1
19 Mayıs 2014
DenizBank Ekonomi Bülteni
Yurt Dışı Gelişmeler
 ECB’nin Haziran’da adım atma ihtimalleri yükseliyor. Almanya Merkez Bankası’na (Bundesbank) yakın kaynakların ECB’nin ek gevşeme hamlesini Bundesbank’ın gerektiği taktirde desteklemeyi düşündüğünü belirtmesi, ECB’nin
Haziran ayında daha rahat bir adım atabileceği beklentilerini körükledi. ECB’nin bugüne kadar gevşeme yönünde attığı ek adımlara karşı duruşunu her seferinde dile getiren Bundesbank’ın bu sert tutumundan biraz uzaklaştığına işaret
eden haberler beklentilerin artmasına neden oldu. Ek olarak Bundesbank kaynaklarının da Draghi’nin söylemine benzer şekilde belirttiği gibi Haziran ayında açıklanacak yeni enflasECB Profesyonel Tahminler Anketi (Enflasyon oranı, %)
yon tahminleri adım atılıp atılmaması konusunda belirleyici olacak.
İlk çeyrek tahminleri
Haziran ayı projeksiyonlarında enflasyon oranlarının aşağı revize 1.8
2. çeyrek tahminleri
edilebileceğine yönelik gelen bir işaret ise ECB’nin yayınladığı an- 1.6
ket sonuçları oldu. Profesyonel tahminler anketine göre enflasyon 1.4
oranı beklentisi bu yıl için %1.1’den %0.9’a 2015 ve 2016 yılları 1.2
1.0
için ise sırasıyla %1.4 ve %1.7’den %1.3 ve %1.5’e revize edildi. 0.8
1.7
1.5
1.4 1.3
Yayınlanan ankette enflasyon beklentilerinde düşüş gözlemlenme- 0.6
1.1
si beklentilerin güçlenmesinde önemli bir etken oldu çünkü Draghi 0.4
0.9
enflasyon beklentilerin herhangi bir bozulma olmadığını belirterek 0.2
adım atmamalarına destek noktası yaratıyordu. Haziran başında 0.0
2014
2015
2016
yayınlanacak olan ECB’nin tahminlerinin de buna paralel aşağı
revize edilebileceği beklentisi ECB’nin haziran toplantısında adım
atacağı ihtimallerini artıran bir gelişme olarak öne çıkıyor.
 Euro Bölgesi beklentileri altında büyüdü. Euro Bölgesi’nde açıklanan ilk çeyrek geçici GSYH büyüme oranı bir önceki çeyreğe %0.4 olan beklentilerin altında %0.2 oranında büyüme kaydetti. Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre de %1.1’lik bek- 4 Euro Bölgesi GSYH Büyümesi (%, Çeyreklik, YoY)
lentinin altında %0.9 oranında büyüme kaydetti. Euro Bölgesi geç- 3
tiğimiz yılın son çeyreğinde bir önceki yıla göre 6 çeyrek süren 2
%0.9
daralmadan sonra %0.5 oranında büyüme kaydetmişti. Euro Böl- 1
gesi geneli için büyüme rakamları açıklanmadan önce bölgenin en 0
büyük ekonomide beklentileri aşan bir büyüme oranı, ikinci en bü- -1
yük ekonomisi Fransa’da ise beklentilerin altında kalan bir oran
-2
gözlemlenmişti. Eurostat’ın açıkladığı verilere göre ülkeler arası
-3
ayrışmanın Almanya ve Fransa örneğinde olduğu gibi ayrışma
-4
göstermeye devam ettiği gözlemleniyor. Portekiz ve İtalya’nın ilk
-5
çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yeniden sırasıyla %0.7 ve %0.1 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014
daraldığı görüldü. Son çeyrekte iki önemli ülke sırasıyla %0.5 ve
%0.1 büyüme kaydetmişlerdi. Açıklanan büyüme rakamları ülkelerin farklı dinamiklerinden kaynaklı olan kırılgan yapıyı yeniden hatırlatıyor.
 Japonya’da büyüme son 2 yılın en hızlı seviyesinde. Japonya’da ekonomi bu yılın ilk çeyreğinde beklentilerin üzerinde büyü- 3 Japonya GSYH Büyümesi (%, Çeyreklik, QoQ)
me kaydetti. Japonya’da satış vergisinin 1 Nisan’da %5’den %8’e
%1.5
2
çıkarılmasından önceki çeyrekte bir önceki çeyreğe göre %1 olan
1
beklentilerin üzerinde %1.5’lik bir büyüme kaydederek yıllıklandırılmış ilk çeyrek büyümesinin %5.9 seviyesinde gerçekleşmesini 0
sağladı. Dünya’nın en büyük 3. ekonomisi konumunda olan Japon- -1
ya’da bu vergi artışları öncesinde tüketicilerin artış öncesi ekono- -2
mik aktivitelerini artırması ile ekonominin %60’ını oluşturan özel -3
tüketim harcamalarının %2.1 oranında artış gösterdiği görüldü. En -4
son 1997 yılında yapılan vergi artışları öncesinde de aynı oranda
-5
artış gözlemlenmişti. Tüketici harcamalarının yanında yatırım har- 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014
camalarında da görülen yükseliş önümüzdeki döneme yönelik beklentilerin pozitif olduğuna işaret etti. Vergi artışı nedeniyle 2.çeyrek ekonomik aktivitenin yavaşlayacağına kesin gözüyle bakılsa da sonraki çeyreklerde ekonomik aktivitenin yeniden toparlanmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Yatırım harcamalarında görüle artışın yarattığı ivme ile birlikte vergi artışlarının yaratacağı ters etkinin kolayca atlatılabileceği beklentileri güçlenirken, Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) ekonomik aktiviteyi desteklemek için daha fazla teşvik paketi açıklaması yönündeki baskılar azaldı.
2
19 Mayıs 2014
DenizBank Ekonomi Bülteni
Yurt Dışı Gelişmeler
 ABD’de 2.çeyrek verileri soru işareti yaratırken pozitif beklentileri bozmadı. Yılın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre neredeyse hiç büyümeyen ABD ekonomisinde ikinci çeyABD Sanayi Üretimi ve Perakende Satışlar Aylık Değişim (%)
reğe yönelik (Nisan ayı) açıklanan perakende satışlar ve sanayi 2.0
üretimi verileri soru işaretlerine neden oldu. Perakende satışlar
Perakende Satışlar
Sanayi Üretimi
Mart ayına göre %0.4’lük artış beklentisinin altında %0.1’lik bir ar- 1.5
tış gösterirken, otomobil, yakıt ve inşaat malzemeleri gibi kalemleri 1.0
dışarıda tutan çekirdek satışlar ise bir önceki aya göre %0.1’lik
gerileme kaydetti. Ekonomik aktivitenin büyük bir kısmını oluşturan 0.5
tüketici harcamalarının bir göstergesi olan verinin beklentilerin al- 0.0
tında kalmasına karşın, Paskalya tatilinin yarattığı mevsimsellik
etkisinin arındırılmasında zorluk yaşanmış olabileceği belirtiliyor. -0.5
Ayrıca soğuk hava şartlarının sona ermesinin arından görülen sert -1.0
Haz.13
Eyl.13
Ara.13
Mar.14
artışın ardından tüketicilerin harcamalarına bir miktar ara verip
daha temkinli davrandıkları tahmin edilirken önümüzdeki dönemde talebin artmaya devam edeceğine yönelik tahminlerde bir değişiklik görülmedi. Ayrıca açıklanan Nisan ayı sanayi üretimi de değişim göstermeme beklentisinin tersine
%0.6 oranında sert bir gerilemeye işaret etti. Perakende satışlar verisinde olduğu gibi Nisan ayındaki gerileme ve yavaşlamaların geçici olduğu düşünülürken, Mayıs ayına ait bölgesel üretim sektörü verileri son zamanların en sert artışlarına işaret ederek önümüzdeki döneme ait pozitif sinyaller verdiler. New York FED’in yayınladığı fabrika aktivitesi
Mayıs ayı için 19.01 ile Haziran 2010’dan bu yana en yüksek değerine ulaşırken önceki ayın 1.29’luk değerinin de
oldukça üzerine yükseldi.
 ABD Konut verileri yeniden umut ışığı verdi. ABD’de bir süredir beklentilerin altında kalarak dikkatleri üzerine çeken konut verilerinde yeni konut inşaat başlangıçları ve inşaat ruhsatlarının Nisan ayı verileri sektördeki toparlanmanın devamı için pozitif sinyaller verdi. Yeni konut inşaat başlangıç- (Bin Adet)
Yeni Konut Başlangıçları
ları 980 bin adet olan beklentilerin üzerinde 1072 bin adet olarak
açıklandı. İnşaat ruhsatları da aynı şekilde 1010 bin adet olan bek- 2,300
lentilerin üzerinde 1080 bin adet olarak açıklanırken her iki verinin
de önceki aya ait değerleri yukarı yönlü revize edildi. Konut inşaatı 1,800
başlangıçlarında Nisan ayında görülen sert yükseliş (%13.2) ile
birlikte ruhsatların yaklaşık 6 yılın en yüksek değerine ulaşması 1,300
sektörde toparlanmanın devam etmesi için umut veriyor. Yükselen
Müstakil Konut Başlangıçları
mortgage kredi faizleri ve artan fiyatlara karşılık maaş artışının 800
durgun seyretmesi konut sektöründeki toparlanmanın yavaşlamaKonut Başlangıçları
sına neden olurken; soğuk hava koşulları da bu yavaşlamaya des- 300
2000
2002
2004
2006
2008
2010
2012
2014
tek vermişti.
 Çin’de Nisan verileri yavaşlamanın devamına işaret ediyor. Çin’de açıklanan perakende satışları ve sanayi üretimi
verileri de beklentilerin altında kaldı. Bir önceki yılın aynı ayına göre yıllık değişim oranının %8.9 olması beklenen sanayi üretimi %8.7’lik bir artışa işaret etti. Geçtiğimiz yılın 3.çeyreğinin ortasından bu yana trendin aşağıya döndüğü
sanayi üretiminde gerilemenin devam ettiğine işaret ediyor. Perakende satışlar tarafında %12.2’lik bir artış beklentisine karşılık ise Çin Sanayi Üretimi ve Perakende Satışlar (Yıllık değişim, %)
bir önceki yıla göre %11.9’luk bir artış gerçekleştiği kaydedildi. En 10.5
çok dikkat çeken yavaşlamalardan biride sabit sermaye yatırımları13.5
nın yılın ilk 4 ayında bir önceki yıla göre %17.3 artış göstermesi
oldu. 2011 yılından bu yana yeni hesaplama yöntemine göre açıklanan veri setindeki en yavaş artışa işaret ediyor. Şu ana kadar 9.5
Çin hükümeti tarafından alınan altyapı harcamalarının hızlandırıl12.5
ması gibi ufak önlemlerin aksine büyük bir teşvik paketi beklentisi
Sanayi Üretimi
halen devam ediyor. Son açıklanan verilerin ardından bu yönde
Perakede Satışlar
baskıların arttığı görülürken, yıl sonu hedefi olan %7.5’in gerçek8.5
11.5
leşme ihtimalinin pek mümkün olmadığı görülmeye başlandı.
Ağu
3
Eyl
Eki
Kas
Ara
Oca
Şub
Mar
Nis
19 Mayıs 2014
DenizBank Ekonomi Bülteni
Yurt İçi Gelişmeler
Ödemeler Dengesi, Mart 2014
 Mart ayında cari denge aylık bazda beklentiye yakın 3.19 milyar $ açık verdi. İlk çeyrekte cari açık geçtiğimiz yılın ilk
çeyreğe göre %31 gerileyerek 11.5 milyar $ oldu. Cari açıktaki gerilemede ihracat tarafındaki olumlu seyir (ilk çeyrekte
bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %9.7 artış) ve iç talepteki göreceli zayıflamanın ithalata yansıması (ilk çeyrekte bir
önceki yılın aynı çeyreğine göre %2.4 düşüş) etkili oldu. Buna ek olarak, 2013 yılı ilk çeyreğinde negatif olan net altın
ihracatının (-1.3 milyar $) 2014 yılının ilk çeyreğinde (1.6 milyar $) pozitife dönmesi dış ticaret dengesindeki iyileşmeyi
destekledi. 12 aylık kümülatif cari açık 2013 yılsonunda 65 milyar $ iken (GSYH'ya oranı %7.9), Mart ayında 60 milyar
$’a (GSYH'ya oranı %7.4) geriledi.
 Finansman tarafında, ilk iki ayda 5.6 milyar $ çıkışın olduğu kısa vadeli sermaye hareketlerinde Mart ayında da 1.5 milyar $ çıkışın olduğunu görüyoruz. Kısa vadeli sermaye hareketlerinde, tahvil piyasasından çıkışlar etkili olurken (1.3
milyar $), Mart ayında hisse senedi piyasasına 811 milyon $ giriş oldu. Uzun vadeli kaynaklar ise Mart ayında cari açığın finansmanına 1.7 milyar $’lık katkıda bulundu. Bunda doğrudan yatırımlar (965 milyon $) ve diğer sektörlerin uzun
vadeli kredi kullanımları (1.2 milyar $) etkili oldu.
 Aralık ayından beri kuvvetli girişlerin olduğu net hata noksan kalemine girişler Mart ayında da devam etti ve 2.2 milyar
$’lık giriş oldu. Yılın ilk çeyreğinde, net hata noksan kalemi cari açığın finansmanına 6.6 milyar $ katkıda bulundu. Resmi rezervler Merkez Bankası’nın döviz satışlarının da etkisiyle Mart ayında 696 milyon $ geriledi. 12 aylık kümülatif borç
çevrim oranlarına baktığımızda ise, Mart ayında şirketlerin uzun vadeli
borç çevirme oranı %104.6’ya yükselirken, bankaların uzun vadeli borç (Milyar $)
Cari Denge'nin Kompozisyonu
20
çevirme oranı ise %259 seviyesinde kaldı.
Enerji Dışı Cari Açık
 2014 yılının ilk çeyreğinde cari açıkta beklenen gerileme eğiliminin net
altın ihracatının pozitife dönmesi ve Euro Bölgesi’ndeki toparlanmanın
ihracata yansımasıyla başladığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde
de ihracat tarafındaki olumlu gidişe ve ithalatın iç talepteki kademeli
yavaşlamaya bağlı olarak gerileme eğiliminde olmasına paralel cari
açıktaki iyileşmenin sürmesini bekliyoruz. 2014 yılı sonunda cari açık/
GSYH oranının %5.8’e gerilemesini bekliyoruz.
0
-10.4
Enerji Açığı
-20
-49.6
-40
-60
-60.0
Cari Açık
-80
2007
2009
2011
2013
Bütçe Dengesi, Nisan 2014
 2014 yılı Nisan ayı Merkezi Yönetim Bütçe gerçekleşmelerine göre, bütçe dengesi 2.7 milyar TL açık verirken, faiz dışı
fazla ise Nisan ayında 1.1 milyar TL’ye geriledi. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde bütçe dengesi 595 milyon fazla vermiş,
faiz dışı fazla ise 3.7 milyar TL seviyesinde gerçekleşmişti.
 Bütçe gelirleri Nisan ayında bir önceki yıla göre %11.7 artarken, vergi gelirleri %7.2’lik sınırlı artışla 25.9 milyar TL oldu.
Vergi dışı gelirlerdeki artış (bir önceki yıla göre %43) güçlü seyretmeye devam etti. Vergi dışı gelirlerdeki artış 2B arazilerinin satışından elde edilen gelirler ile İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanununda yapılan değişiklikten kaynaklandı. Vergi gelirleri içinde ise gelir vergisi ve özel tüketim vergisi
gelirleri %8 artış kaydederken, ithalden alınan KDV gelirleri Nisan ayında %16’lık güçlü artış gösterdi
 Bütçe harcamaları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %23.1
artarak 36.8 milyar TL oldu. Faiz dışı harcamalardaki artışta personel
giderleri (%14) ve cari transferler (%23) kalemlerindeki artışlar etkili
oldu. Faiz harcamalarında ise Mart ayında başlayan artış Nisan ayında
da devam etti ve faiz harcamaları geçtiğimiz yıla göre %25 artışla 3.8
milyar TL’ye yükseldi.
0
Bütçe Dengesi (12 Aylık, Milyar TL)
-10
-20
-30
-40
-50
 Nisan ayı itibarıyla toplam gerçekleşmelere baktığımızda 2014 yılı için
Orta vadeli programda yer alan gelir ve harcama hedefleriyle uyumlu -60
olduğunu görüyoruz. Bütçe gelirleri ve harcamaları Nisan ayı itibarıyla Nisan 08 Nisan 09 Nisan 10 Nisan 11 Nisan 12 Nisan 13 Nisan 14
2014 yılı hedefinin sırasıyla %34 ve %33’üne ulaşmış bulunuyor. Yılsonunda bütçe açığı/GSYH oranının Orta vadeli
programla uyumlu olarak %1.9 seviyesine yükselmesini bekliyoruz.
4
19 Mayıs 2014
DenizBank Ekonomi Bülteni
Haftalık ve Aylık Getiri
Finansal Göstergeler
Para Piyasaları
GOÜ’lerdeki pozitif risk iştahı devam ediyor
H. Senedi Piyasaları
Eur Libor aşağı yönlü hareketine devam etti
Türkiye haftalık bazdan diğer GOÜ’lerden negatif yönde ayrıştı
Not: Tüm veriler raporun çıktığı Cuma günü saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir.
5
19 Mayıs 2014
DenizBank Ekonomi Bülteni
Tahvil Piyasaları
Finansal Göstergeler
Döviz Piyasaları
Gösterge tahvil getirisi %9.15-%9.25 bandında hareket etti
Emtia Piyasaları
USD bu ortamda yeniden değer kazandı
Tarım endeksinde Ukrayna gerginliği sonrası başlayan hızlı yükselişin ardından gerileme görülüyor
Not: Tüm veriler raporun çıktığı Cuma günü saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir.
6
19 Mayıs 2014
DenizBank Ekonomi Bülteni
Makro Ekonomi & Strateji
Bankaların Karlılığındaki Gerileme ve Bunun Uzun Vadede Çıkarabileceği Sorunlar
Bankacılık sektörü net karı ilk 3 ayda geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla %17.3 geriledi. Karlılıktaki bu gerileme seviyesi
sektörün 2001 krizinden bugüne hiç yaşamamış olduğu bir durum. Bu olumsuz performansın altında birkaç faktör etkili
oldu. Sektör aktif pasif arasındaki vade uyumsuzluğu nedeni ile faizlerdeki yükselişten olumsuz etkileniyor. Net faiz gelirindeki azalmanın önemli bir kısmı tahvil portföyünden kaynaklanıyor. Geçen yıl sonunda %10.1 seviyesinde olan faizler
(gösterge tahvil getirisi) ilk çeyrek sonunda %10.69’a çıktı. Bu hem kısa vadeli fonlama faaliyetlerini yükselterek; hem de
bankaların aktifinde tuttukları (aktifin %17’si kadar) tahvil portföyünden zarar yazmalarına neden oldu. Bankaların eli krediler tarafında görece olarak biraz daha rahat. Zira kredilerin önemli bir kısmı yeniden fiyatlanabilir rotatif kredilerden oluşuyor. Uzun vadeli kredilerin çoğu ise ya yabancı para cinsinden ya da türev enstrümanlarla faiz riskine karşı hedge edilmiş durumda. Karlılık gerilemesinde etkili olan bir başka faktör de sorunlu kredilerdeki artış. Geçen yılın ilk çeyreğinde
2.5 milyar TL seviyesinde olan sorunlu kredi karşılıkları bu yılın aynı döneminde özellikle ekonomik yavaşlamanın etkisi
ile 3.0 milyar TL’ye çıktı. Bu dönemde bankaların sorunlu krediler için ayırdıkları karşılık oranının 2013 sonunda %
77.3’ten Mayıs başında %75.3 gerilediğini vurgulamak gerek. Yani aslında oran aynı kalsa 3 milyar TL’lik karşılık 3.5 milyar TL’ye çıkacaktı.
Önümüzdeki çeyreklere bakıldığında faizlerin gerilemeye başlamış olması karlılık açısından pozitif bir gelişme. İlk çeyrek
sonunda %10.69 seviyesinde olan faizler (gösterge tahvil getirisi) bugün %9.16 seviyesinde ve muhtemelen Merkez Bankası’nın hamleleri ile bir miktar daha gevşeyecek. En azından tahvil getirisi bundan sonraki dönemlerde yerinde saysa
bile sadece mevduat kredi arasındaki vade uyumsuzluğu nedeni ile bu banka karlılığı açısından pozitif bir gelişme olacak.
Buna karşın karlılığı negatif etkilemesi muhtemel daha fazla faktör
var. Bunlardan en önemlisi kredi hacminin büyüme hızının gerilemeye
devam etmesi. Maliyetlerin (bunlar ağırlıkla şube, personel ve IT giderleri) sabit olduğu bir ortamda hacim istenilen oranda büyütülemediği zaman karlılık olumsuz etkileniyor. Yandaki grafikte görülebileceği üzere yıllıklandırılmış kredi büyüme oranı %10’a kadar geriledi.
Tüketici kredilerinde ise bu yavaşlama daha belirgin. %6.1’lik büyüme
oranı ile 2008’deki global krizden bugüne görülmemiş seviyelere inildi. Karlılığı etkileyen bir başka önemli etken 2010 yılından itibaren
uygulamaya konulan makro-ihtiyati önlemlerin artarak devam etmesi.
Özellikle Şubat ayından itibaren uygulamaya konulan yeni önlemlerin
karlılık üzerindeki negatif etkileri önümüzdeki çeyreklerde hissedilecek.
Bankalar bu olumsuz etkileri azaltma amacı ile özellikle maliyet yönetimine dikkat ederek verimlilik artışı yaratmaya son yıllarda azami
özen gösteriyorlar. Buna karşın 2011 sonrasında maliyet yönetimi
verimliliği anlamında çok mesafe katedildiğini söylemek mümkün değil
(yandaki grafik). Bunun iki nedeni var. Halihazırda %50’nin altında
Faaliyet Gideri / Gelir Rasyosu ile sektör zaten uluslararası standartlarda maliyet yönetimi yapıyor. İşletme gideri / aktif oranını düşürmenin bir başka yolu da aktifi büyütebilmek. Bankalar uzun yıllardır ATM,
şube, IT ve personel yatırımlarını yüksek büyüme hızının aynı şekilde
devam edeceğini düşünerek yapıyorlardı. Şimdi aktif büyümesi özellikle alınan önlemlerin etkisiyle yavaşlayınca bankalar için verimlilik
artışını devam ettirebilmek güçleşti. Bankaların maliyetlerdeki artışı
faiz dışı gelirler ile dengelemesi de alınan önlemler mümkün olmadı.
Kredi Büyüme Oranı
(13 Haftalık Ortalama, Yıllıklandırılmış, Kurdan Net)
60%
Tüketici Kredileri
50%
40%
%10.4
30%
20%
10%
%6.1
0%
Makro İhtiyati Sıkılaştırma
-10%
-20%
Nisan 08
Nisan 09
Nisan 10
Nisan 11
Nisan 12
Nisan 13
Nisan 14
İşletme Gideri / Aktif (%)
4
3
2
1
3.9
3.6 3.5
3.1 3.0 3.0
2.7 2.6
2.3 2.3 2.3
0
2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013
Karlılıktaki gerileme özellikle sermaye karlılığı oranlarına bakılarak daha net görülebiliyor. 2006-2010 arasında ortalama
%19.4 olan sermaye karlılığı; özellikle alınan makro-ihtiyati önlemlerin etkisi ile 2011-2013 arasında %13.9’a geriledi. Bu
yılın ilk çeyreğinde ise %12.1’de ve bu yılın muhtemelen %11-%12 arasında bir sermaye karlılığı ile kapatılacağı görülüyor.
7
19 Mayıs 2014
DenizBank Ekonomi Bülteni
Makro Ekonomi & Strateji
2008 krizi yaşandığında Türkiye bankacılık sektörüne destek vermek zorunda kalmayan birkaç şanslı ülkeden biri olmuştu. O dönemde bankaların başarılı performansının arkasındaki ana faktörün hızlı büyüyen, karlı ve güçlü sermayeli bankacılık sektörü olduğunun altı sıkça çiziliyordu. Bugün gelinen noktada hızlı büyüme ve karlılık konusunda 2008’e göre
sektörün daha olumsuz noktada olduğu yukarıda açıklandığı üzere söylenebilir. Sermaye ise karlılığa direk bağlı bir unsur. Zira bankalar elde ettikleri karın neredeyse tamamını yeniden sermayelerine ekliyorlar. Ekledikleri sermaye paralelinde de kaldıraç yapıp riskli aktif yaratabiliyorlar, yani kredi verebiliyorlar. Böylece de ekonomik büyümeye katkı yapıyorlar...
Karlılıktaki azalma paralelinde bankaların sermaye yeterlilik oranı
(SYO) da gerilemeye başladı (yandaki grafik). 2009’da %20.6 düzeyindeki SYO 2013 sonunda %15.3’e indi. Sonrasında hafif toparlayarak Mart sonunda %15.7’e çıkmış olsa da karlılık bu seviyelerinde
kaldığı müddetçe SYO’nun gerilmeye devam edeceği anlaşılıyor. Ve
böylece de ekonomiye daha az kredi verebilecek ve zaten öyle de
oluyor, krediler de yavaşlıyor ekonomi de.
Sermaye Yeterlilik Oranı (%)
21
20
19
18
17
16
15
14
20.6
19.0
17.9
16.6
15.3
15.7
SYO’yu mevcut seviyelerinde tutabilmek için gerekli sermaye karlılığı 13
seviyelerinin ne olması gerektiğini görebilmek amacı ile bir analiz ya- 12
2009
2010
2011
2012
2013
Mar-14
pıldı. Buna göre 2023 yılı GSYH hedefleri doğrultusunda bugün %67
düzeyinde olan kredi/GYSH oranın oldukça muhafazakar sayılabilecek bir projeksiyon ile %77’ye çıkabileceği düşünüldü. Bunun neden muhafazakar bir varsayım olduğu şu örnekle açıklanabilir. Son 10 yılda kredilerin ekonomi içindeki payı %15’den %67’ye çıktı. Sadece Türkiye değil tüm gelişmekte olan
ülkelerde bu şekilde bir trend var ve Türkiye gelişmeye devam ettiği müddetçe kredilerin ekonomi içindeki payı yükselmeye devam edecek. Bugün gelişmiş ve hatta bazı gelişmekte olan ekonomilerde kredilerin ekonomi içindeki payı %100’ün
çok üzerinde. Bu şartlar altında mevcut SYO’yu korumak için önümüzdeki 10 yıllık süreçte sektörün ortalama %14.5’luk
sermaye karlılığı düzeyine ulaşması gerektiği görülüyor. Merkez Bankası’nın daha önce açıkladığı makro-ihtiyati tedbirlerde gevşeme sinyali bu anlamda oldukça önemli bir adım gibi gözüküyor. Bundan sonraki aşama bir an önce kademe
kademe de olsa bu önlemlerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Şöyle ki bankaların Merkez Bankası’ndaki yaklaşık 200 milyar TL’lik munzamlarına %1 faiz verilmesi durumunda sektörün yıllık karının %10 civarı yükselmesi gündeme gelebilecek
ki bu karlılıkların hızla gerilediği bir ortamda sermaye karlılığının yaklaşık 1 puan (bugün %12.1 olan sermaye karlılığı
munzamlara ortalamada %1 faiz verildiği bir düzenleme ile %13.1’e yükseliyor) arttığı görülüyor.
8