İlaç ve Serum Alımı - İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü

24 Şubat 2014
ARAŞTIRMA
Global Ekonomi - Şubat 2014
Önümüzdeki vadede global ekonomiye ilişkin en önemli soru şu: Gelişen
ekonomilerde (EM) son dönemde yaşanan süreç sadece bir zayıflama olarak
mı kalacak yoksa yeni bir sarsıntının başında olabilir miyiz? Yeni bir
zayıflamanın eşiğinde olma ihtimalimiz azımsanmamalı; yine de bu sorunun
cevabını verebilmek için öncelikle global ekonomideki gidişatı daha iyi
anlamak gerekiyor.
2008’de yaşanan büyük krizin ardından, gelişmiş ekonomilerde son 6 aydır
toparlanma belirginleşirken, gelişmekte olan ekonomilerin (EMs) zayıflamaya
devam ettiği bir sürece girmiş gözüküyoruz. 2008 krizi sonrasında yaşanan
parasal gevşeme, yerini finansal koşulların giderek sıkılaştığı bir dünyaya
bırakıyor. Bu da, son 5 yıldır Gelişen Ekonomiler (EM) lehine olan sermaye
akımlarının tersine dönmesine ve finansal koşulların sıkılaştığı zor bir döneme
işaret ediyor.
Global ekonomiyi 2014 itibariyle özetlersek;
1. ABD ekonomisi beklenenden güçlü toparlıyor.
2. Avrupa resesyonu geride bıraktı, fakat yeni bir risk var: Deflasyon
3. Japonya’da Abe reformları işe yarıyor gözükse de Nisan da artacak
olan vergiler önemli.
4. Gelişen ekonomiler ise beklenenden hızlı zayıflıyor. Burada iki
tetikleyici faktörü ayrıştırmak gerekiyor 1) Bu ekonomiler ayrı ayrı kendi
iç dinamiklerinde sorun yaşıyorlar 2) FED’in varlık alımını azaltması ve
sermaye hareketlerinin tersine dönmesi iç dinamikleri hali hazırda zayıf
olan ekonomileri daha da olumsuz etkiliyor. Gelişmiş ekonomi borsaları
büyümeyi satın alırken gelişen ekonomi borsalarının düşük büyümeyi
nasıl fiyatladığını görüyoruz. EM’lerdeki zayıflamayı iki kategoride
değerlendiriyoruz;
I.
Gerçekten iç dinamiklerinde (politika+ekonomi) sorun olan
ülkeler: Brezilya, Türkiye, Ukrayna, Arjantin, Güney Afrika,
Endonezya, Venezüela gibi,
II.
Diğer EM’lerde yaşanan sorunlardan ötürü krizin bulaşma
riski olan ülkeler: Macaristan ve Polonya gibi. Bu ülkelerin
dinamikleri iyi olduğu halde EM’lerde yaşanan sıkıntı ister
istemez bu ülkelere de sirayet edebiliyor.
FTSE Gelişmiş ve GOP Endeksi (2012 = 100)
Dünya Ticaret Hacmi Büyümesi (%, yıllık)
Kaynak: Bloomberg, Garanti Yatırım
Kaynak: OECD, WTO, Garanti Yatırım
1
LÜTFEN EN ARKA SAYFADAKİ UYARI NOTUNU DİKKATE ALINIZ
24Şubat 2014
ARAŞTIRMA
OECD Öncü Göstergeler: Gelişmiş Ekonomiler hızlanırken, Gelişen Ekonomiler yavaşlıyor
OECD Bölgesi’nde büyüme güçleniyor
Çin’de yavaşlama baskısı artıyor.
ABD’de büyüme güçleniyor
AB’de büyüme momentumu güçleniyor
Japonya’da büyüme trendin üzerinde
Brezilya’da güç kaybediyor
Rusya’da trende yakın büyüme
Hindistan belirgin yavaşlıyor
Kaynak: OECD
2
LÜTFEN EN ARKA SAYFADAKİ UYARI NOTUNU DİKKATE ALINIZ
24Şubat 2014
ARAŞTIRMA
ABD Ekonomisi Güçlü Toparlıyor
2014’te %3’e çıkması bekleniyor.
EM’ler için henüz hikayenin başında olma riskimiz
var. FED’in faiz artırımı hikayesi EM’leri daha çok
etkileyebilir...
– 2013’te %1.9 büyüyen ekonominin
•
2008 krizinin ardından büyümede yaşanan gel-gitlerin ve zayıflığın yerini
daha güçlü toparlanmaya bıraktığı net. Tüketici güveninin tekrar tesis
edilmesi ve ekonomide aktarım mekanizmasının tekrar çalışmaya
başlamasıyla, yani genişleyen para arzının ekonomiye geçmesiyle, para
politikası da normalleşiyor.
•
Maliye politikasında sıkılaştırma (sequestration cuts) olmasına rağmen
ekonomide ivmelenme elle tutulur nitelikte. Bu da özel sektör talebinin
güçlendiğine işaret ediyor. Fiskal tarafta sıkılaşma azaldıkça da
ekonomideki ivmelenme daha da belirginleşiyor olacak.
•
Elle tutulur toparlanmayı gören FED’de 2013 sonunda para politikasında
yeni bir döneme girdi ve varlık alımlarını azaltmaya başladı.
•
Peki şimdi ne olacak? Muhtemelen 2-3 aylık vadede FED sözel
yönlendirmeyi (fwd gudiance) güçlendirecek ve FED’in destekleyici
politikalara devam edeceğini işaret eden yeni rakamsal eşiklerle
karşılaşacağız. Hatırlayacak olursak, FED işsizlik rakamında eşik olarak
son dönemde %6.5’u işaret ediyordu. Yeni sözel yönlendirmede daha
düşük olan bir işsizlik ve uzun vade enflasyon rakamı görmemiz olası.
•
Bu da genel olarak FED politikasında bir miktar daha öngörülebilirlik
sağlayıp belirsizliği kısmen azaltacaktır. Sıfır faizin ve destekleyici para
politikasının bir süre daha devam edeceğine dair piyasalara gereken mesaj
verilecektir. Bundan böyle esas hikayemiz de “FED’in ne zaman faizi
artışına geçeceği” olacaktır.
•
Faiz artırımı hikayesi de EM’leri daha çok etkileyebilir. Dolayısıyla EM’ler
için henüz hikayenin başında olma riskimiz var. FED’in faizleri yükselteceği
beklentisi ABD 10 yıllıklarda fiyatlanmaya başladığında EM’lerde tekrar bir
savrulma görebiliriz.
ABD GSYH Büyüme (%, yıllık)
ABD Enflasyon (%, yıllık)
Kaynak: Bloomberg, Garanti Yatırım
T: IMF Tahmin -Dünya Ekonomik Görünüm, Ocak 2014
Kaynak: Bloomberg, Garanti Yatırım
3
LÜTFEN EN ARKA SAYFADAKİ UYARI NOTUNU DİKKATE ALINIZ
24Şubat 2014
ARAŞTIRMA
Avrupa ve Yeni Riskler: Deflasyon? - Parasal genişlemenin bir süre daha
devam etmesi gerekli. 2013’te %0.4 daraldığı hesaplanan AB’nin 2014’te %1
büyümesi bekleniyor (IMF)
•
Avrupa, resesyondan köşeyi dönerek artık toparlanmaya başlıyor. Fakat
büyümenin ne kadar güçlü olacağı ve kıta Avrupasında ne kadar genele
yayılacağı soru işareti. Özellikle bilançolardaki bozulmanın giderilmesi
lazım ki parasal aktarım mekanizması yeniden sağlıklı çalışabilsin.
•
Diğer yandan finansal parçalanmanın (financial fragmentation) azalması
gerekiyor. Bu ne demek? Tek bir para birimi (Euro) tek bir bankacılık
sistemine işaret ediyor. Ülkelere göre farklılık gösteren faiz oranları,
finansal sistemde bölünmeye yani bankacılık sistemindeki ayrışmaya
sebep olurken, “tek para birimi” sisteminin sağlıklı çalışmasını engelliyor.
Bankacılık Birliğinin (Banking Union) devreye girmesi “finansal bölünmeyi
engelleme” yönündeki en önemli adım olacaktır.
•
Sorun şu ki, Avrupa ekonomileri homojen bir yapıda olmadığı gibi gelişmiş
(Fransa-Almanya) ve transformasyonda olan ekonomiler (Çek CumMacaristan-Polonya) gibi bölgesel farklılık da var. Dolayısıyla kısa vadede
verimli bir ilerleme beklemek çok makul değil.
•
Avrupa’yı bekleyen ve gündemimize giren yeni bir risk ise DEFLASYON.
Henüz deflasyon (negatif enflasyon-fiyatların kalıcı olarak düşmesi)
yaşanmasa da, Avrupa’da enflasyon (%0.7 yıllık) düşmeye devam ediyor
ve ECB’nin hedefinden (%2) uzaklaşıyor. İrlanda ve Yunanistan’da son
dönemde yıllık enflasyonunun negatife geçtiğini de hatırlatalım.
Avrupa’yı bekleyen ve gündemimize giren yeni bir
risk: Deflasyon
Deflasyon neden tehlikeli?
•
Deflasyonun başlı başına ekonomik durgunluğa sebep olma ihtimali var.
Fiyatlar düştükçe, tüketiciler ileride fiyatların daha da düşeceği beklentisiyle
harcamalarını ötelerler. Bu da iç talep üzerinde baskı oluşturur ve
ekonomiyi durgunluğa sürükleyebilir.
•
Öte yandan deflasyona düşmüş bir ekonomide, faizler sıfıra düştükten
sonra, merkez bankalarının elindeki araçların da etkinliği azalıyor ve
ekonomiyi destekleyen bir para politikası inşa etmek daha da zor hale
geliyor.
AB GSYH Büyüme (%, yıllık)
AB Enflasyon (%, yıllık)
Kaynak: Bloomberg, Garanti Yatırım
T: IMF Tahmin -Dünya Ekonomik Görünüm, Ocak 2014
Kaynak: Bloomberg, Garanti Yatırım
4
LÜTFEN EN ARKA SAYFADAKİ UYARI NOTUNU DİKKATE ALINIZ
24Şubat 2014
ARAŞTIRMA
Avrupa’da işler hala rayında değil ve yeni riskler
gündemde. ..
•
Deflasyonun en önemli tehlikesi ise reel borç yükünün artması.
Enflasyonun negatif olduğu bir ortamda borçların reel değeri de yükselir.
Bu durumda da borçlu kesimin ödemekle yükümlü olduğu borçları daha da
pahalı hale gelir. Ekonomide temerrüt riski artar.
Zaten sağlıklı işlemeyen ve ağır borç yükü olan Avrupa ekonomisinin, bir de
deflasyon yaşaması tüm global resim için tehdit demektir. Dolayısıyla Avrupa
Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye devam etmesi şart gözükmekte.
Tüm bu sıkıntılara ek olarak Alman Anayasa Mahkemesinin bu yöndeki
uygulamaların (OMT-Outright Monetary Transaction) yasal olup olmadığına ilişkin
son dönemde attığı adımlar da süreç ile ilgili başka bir risk oluşturmakta.
Özetle Avrupa’da işler hala rayında değil ve yeni riskler gündemde.
Japonya: Fena gitmiyor… 2013’te %1.7 olan büyümenin 2014’te de %1.7
olması bekleniyor (IMF)
•
2013 yılında Abe’nin başa gelmesiyle Japonya ekonomisinde yeni bir
dönem yaşanıyor. “Abenomics” adı verilen plan üç temel üzerine
oturmakta; genişleyici mali politika, yapısal reformlar ve açık uçlu parasal
genişleme.
•
Japon Merkez Bankası, %2 enflasyon hedefini sürdürülebilir bir şekilde
sağlamak için varlık alımına ve parasal genişlemeye devam ediyor. Şu
aşamaya kadar da başarılı oldu. Bu uygulamaların, enflasyon beklentilerini
yükseltmesi bekleniyor. Böylece, Japon ekonomisinin son 15 yıldır devam
eden deflasyonu ve ülkenin yıllardır içinde bulunduğu durgunluk sürecini
yenmesi hedefleniyor.
•
Japonya’da yıllık enflasyon %1.6 seviyesine kadar yükselmiş durumda.
Nisan 2014’te vergi artışı devreye girecek ve bu da enflasyonu göreli
olarak yükseltecektir.
•
Tüketim vergisinde beklenen artıştan önce tüketim talebinin öne çekildiğini
görüyoruz. Dolayısıyla vergi artışları Nisan ‘da devreye girince büyüme
üzerinde tekrar baskı gündeme gelebilir. Reform anlamında atılan adımlar
da büyümenin sürdürülebilir olması için henüz yeterli gözükmemekte. Yine
de Japonya, Avrupa ve Gelişen Ekonomilere kıyasla şu anda global
ekonomi için daha zayıf bir risk unsuru.
Japonya’da Nisan’da devreye girecek olan vergi
artışları büyüme üzerinde tekrar baskı yaratabilir...
Japonya GSYH Büyüme (%, yıllık)
Japonya Enflasyon (%, yıllık)
Kaynak: Bloomberg, Garanti Yatırım
T: IMF Tahmin -Dünya Ekonomik Görünüm, Ocak 2014
Kaynak: Bloomberg, Garanti Yatırım
5
LÜTFEN EN ARKA SAYFADAKİ UYARI NOTUNU DİKKATE ALINIZ
24Şubat 2014
ARAŞTIRMA
Güzel günlerde üzerine düşeni yapmamanın bedeli - Global ekonomi için en
büyük risk Gelişen Ekonomilerdeki yavaşlama...
Gelişmekte olan ülkelerdeki zayıflama geçici gözükmüyor, daha çok yapısal sorunlar gündemde...
•
EM’ler bugün, 2008 krizinden sonra yüklü sermaye girişi ve yüksek
büyüme gerçekleştirirken üzerlerine düşenleri yapmayıp reformlarda geri
kalmalarının bedellerini ödüyorlar.
•
Geçtiğimiz yılın ikinci yarısından itibaren EM hisse senedi piyasaları
düşerken para birimlerinde belirgin değer kayıpları gerçekleşti. Şu anda
global ekonomi için en büyük risk de EM’lerde gözüküyor.
•
Gelişen ekonomilere ülke ülke baktığımızda, her ülkenin kendi iç
dinamiklerinde, ister siyasi ister ekonomik olsun, sorunlar var. FED
politikası sonucunda global sermaye hareketlerinin tersine dönmesi ve
EM’lere olan ilginin azalmasıyla beraber bu ülkelerdeki mevcut
kırılganlıklar da su yüzüne çıkıyor.
•
Özellikle yüksek enflasyon ve yüksek cari açığı olan Brezilya, Türkiye, G.
Afrika, Endonezya en olumsuz etkilenen ülkeler.
•
Çin’deki gölge bankacılık ve belirgin zayıflayan büyüme; Tayland, Türkiye,
Ukrayna gibi ülkelerde artan siyasi tansiyon ve Arjantin Kazakistan gibi
yüksek devalüasyona maruz kalan ülke örnekleri, EM’lere ilişkin algıyı ciddi
anlamda negatife döndürdü.
•
EM’lerde yaşanan zayıflama IMF, Dünya Bankası gibi kurumların
tahminlerini aşıyor. Hatırlayalım FED para politikasının değişeceğine dair
sinyaller verdiğinde Gelişen Ülke performanslarının bu derece zarar
göreceğini bu kurumların hiç biri beklemiyordu. Yukarıda da bahsettiğimiz
gibi içinde bulunduğumuz süreçte gelişen ekonomileri ikiye ayırmak
gerekiyor;
•
Gerçekten dinamikleri kötü olanlar (ki ilk anda rahatlıkla 10 ülke
sayabiliriz)
•
Bulaşıcılık riski altındakiler (Polonya, Macaristan vs )
GOP’a olan sermaye akımları zayıflıyor
Döviz Performansı (USD, Ocak 2013’ten bugüne)
Kaynak: TCMB, EPFR
Kaynak: Bllomberg, Garanti Yatırım
6
LÜTFEN EN ARKA SAYFADAKİ UYARI NOTUNU DİKKATE ALINIZ
24Şubat 2014
ARAŞTIRMA
EM’ler içinde Çin’i ayrı bir bölüm olarak değerlendirmek gerekiyor.
•
Çin 9 trl dolarlık bir ekonomi ve yılda 2 trilyon doları aşan bir ihracatı var.
Bu ihracatın %20’ye yakını ABD’ye; %30’u da Japonya-Hongkong ve G.
Kore’ye.
•
Çin’in büyüme modeli özellikle yatırımlara ve sonrasında ihracata
dayanıyor. Yatırımların son yıllarda doyuma ulaşmış olması ekonominin
önündeki en temel sorun. Tüketimdeki artış ne yazık ki yatırımlardaki
yavaşlamayı telafi eder büyüklükte değil. İç talebi eskisi kadar güçlü
tetikleyecek yeterli kaynak yok. Yatırımlarda yaşanan yavaşlama ister
istemez ülkenin ihracatına da yansıyor ve büyümenin %10’lardan %7’lere
doğru yavaşlamasını kaçınılmaz kılıyor.
•
Çin ekonomisi küresel ekonominin %17’sini oluşturuyor. 2013 yılında %3’e
yakın dünya büyümesinin 1.3 puanı yalnızca Çin’den geliyor. Bölgede
yaşanan bir yavaşlama, global ekonomik büyümeyi de ister istemez
aşağıya çeker. Dolayısıyla Çin başlıbaşına global ekonomi için bir risk
unsuru.
Dünya ekonomisindeki payı göz önünde bulundurulduğunda, Çin’deki yavaşlama azımsanmamalı...
•
Bunlara ek olarak, Çin’de en çok korkulan 2 temel sorun da gölge
bankacılık sistemi ve yükselen emlak fiyatları. Resmi kaynaklara göre
Çin’deki fonlamanın neredeyse %30’u bu kaynaktan sağlanıyor. Gölge
bankacılıktan kastedilen, banka-dışı finans kuruluşlarından yapılan
fonlama. Bu kuruluşlar bankalar gibi geleneksel şekilde mevduat
toplamıyorlar, daha az regülasyona tabiler
ve yüksek kaldıraçla
çalışıyorlar. Ekonomik genişleme döneminde risk az iken, ekonomik
yavaşlama dönemlerinde belirgin zarar yazabiliyorlar bu da finansal sistem
için ciddi tehdit oluşturuyor.
Geldiğimiz noktada ister Çin olsun ister diğer EM’ler, temel risk bir
durgunluk ya da daralma değil, büyümenin beklenenden çok daha zayıf
olması. Bunu tetikleyen ana unsur da FED politikasının normalleşmeye
başlaması ve bu süreçte yüksek dış finansmana ihtiyacı olan ülkelerin baskı
altında kalması. Önümüzde daha FED’den gelecek bir faiz artırımı var, ve
yukarıda değindiğimiz tüm ülkelerin yapısal sıkıntıları devam ediyor.
Dolayısıyla temelde gördüğümüz resmin parçaları ayrı ayrı riskler
barındırıyor. Bu da özellikle gelişmekte olan ekonomilere çok daha temkinli
bakmamız gerektiğini gösteriyor. İyimser olmak adına, rakamsal ve iktisadi
gerçekleri reddetmek makul değil. Türkiye bu resmin neresinde; o da bir
sonraki notumuzda.
Çin GSYH Büyüme (%, yıllık)
Çin Enflasyon (%, yıllık)
Kaynak: Bloomberg, Garanti Yatırım
Kaynak: Bloomberg, Garanti Yatırım
7
LÜTFEN EN ARKA SAYFADAKİ UYARI NOTUNU DİKKATE ALINIZ
ARAŞTIRMA
Bu rapordaki veri ve grafikler güvenirliliğine inandığımız sağlam kaynaklardan derlenmiş olup,
yapılan yorumlar sadece GARANTİ YATIRIM MENKUL KIYMETLER A.Ş.’nin görüşünü
yansıtmaktadır. Bu bilgiler ışığında yapılan ve yapılacak olan ileriye dönük yatırımların sonuçlarından
Şirketimiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Ayrıca, Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş.'nin yazılı
izni olmadıkça bu raporların içeriği kısmen ya da tamamen üçüncü kişilerce hiç bir şekil ve ortamda
yayınlanamaz, iktisab edilemez, alıntı yapılamaz, kullanılamaz. Rapor gönderilen kişiye özel ve
münhasırdır. İlave olarak, bu raporun gönderildiği ve yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda
kullanıldığı ülkelerdeki yasal düzenlemelerden kaynaklı tüm talep ve dava haklarımız saklıdır.
Garanti Yatırım
Etiler Mahallesi Tepecik Yolu Demirkent Sokak
No.1 34337 Beşiktaş, İstanbul
Telefon: 212 384 11 21
Faks: 212 352 42 40
E-mail: [email protected]