Penetran Toraks Yaralanmaları

Penetran Toraks Yaralanmaları
Abdulkerim Bayülgen, Ali Özdülger
Giriş
Kırk yaş altı insanlarda en sık ölüm nedeni travmalardır [1-6]. Amerika’da her yıl yaklaşık 150000 kişi travma nedeni ile ölmektedir. Bu ölümlerin dörtte üçü göğüs travmasına bağlıdır ve çoğu olay yerinde gerçekleşir [1,3,4-6]. Toraks travmaları hızlanan
yaşam koşulları nedeni ile artmakta ve kafa ve ekstremite travmalarının ardından
üçüncü sıklıkta görülmektedir [3,7]. Toraks travması hakkındaki en eski yazılı kaynak
MÖ 3000 yıllarında yazılan Edwin Smith Papirüsüdür [4,8]. Bu kaynaktaki 58 travma vakasından biri servikal özofagusa penetran yaralanma, biri sternuma bıçak yaralanması ve biri kot fraktürlerine neden olan künt yaralanma olmak üzere 3 tanesi
toraks ile ilişkilidir. Torasik travma vakalarının yaklaşık %70’ i motorlu taşıt kazalarına bağlı künt travmalardan oluşmaktadır [3,9]. Demetriades ve ark. 1993-2002 yılları arasında 34120 travma vakasında yaptığı çalışmada %65 künt ve %35 penetran
travma vakası bildirmişlerdir [10]. Penetran veya künt toraks travmalarında yaklaşık
%10 oranında cerrahi girişime gerek olmaktadır [11].
Penetran göğüs travmaları kesici delici aletler ve ateşli silahlarla olan yaralanmalar
olarak ikiye ayrılabilmektedir [12,13]. Bu tip yaralanmalar künt yaralanmalar ile kıyaslandığında daha az masif ve daha az multiorgan yaralanması yaptığından dolayı mortalite oranları daha düşüktür [14]. İki dekad önceki çalışmalar kesici delici alet
yaralanmalarının fazla olduğunu gösterirken, yakın zamanda yapılan çalışmalarda
ateşli silah yaralanması insidansında artış saptanmıştır [15]. Penetran yaralanmalar
hem pediatrik hem de yaşlı hastalarda nadirdir, fakat 40 yaş altında travmaya bağlı
ölümler arasında en sık nedenler arasındadır.
Ateşli silah yaralanmalarında vücuda giren parçanın izlediği trakt boyunca etrafına
uyguladığı radial basınç yüksektir ve bu nedenle çevre dokuda ciddi hasar oluşturmaktadır. Bu yaralanmanın yaptığı doku hasarı miktarı vücuda salınan kinetik enerjinin sonucudur. Vücuda giren bir mermi çekirdeğinden salınan enerji miktarı giriş
anındaki enerji miktarından vücuttan çıkış anındaki enerjinin çıkarılması ile bulunur.
Merminin hızı çok yüksek olduğundan doku hasarı son derece yıkıcı olabilir. Yaralanan
1
Penetran Toraks Yaralanmaları
dokunun özelliği de yaralanma miktarında önemlidir. Yaralanan dokunun ağırlık miktarı arttıkça, absorbe ettiği enerji miktarıda artış göstermektedir [9,12,14].
Sivil toplumda genellikle düşük hızlı ateşli silah yaralanmaları görülmektedir; bu silahların mermilerinin enerjileri düşük olduğundan çevre dokuda nispeten az hasar
oluştururlar. Bunun tersine askeri silahların mermileri çok yüksek hızlı olduklarından
(saniyede 8000 metreden daha hızlı) mermi çekirdeği yolu boyunca çevre dokulara
daha çok enerji transferi gerçekleştirir ve buna bağlı olarak daha fazla doku hasarı
meydana getirir [9,12].
Kesici delici aletler ile olan yaralanmaların düşük basınçla dar bir alanda mekanik bir
etki yapması nedeni ile aletin vücuda giriş traktına uygun hasarlanma oluşurken çevre dokular az zarar görmektedirler [12].
Genel İlkeler
Travmalı hastaya ilk yaklaşımda havayolu, solunum ve dolaşım kontolü (Airway, Breathing, Circulation) mutlaka yapılmalıdır. Havayolu açıklığı kontrol edilmeli, solunum
durumu değerlendirilmeli ve yeterli değilse desteklenmelidir. Dolaşım geniş lümenli kateterlerle desteklenmeli ve çabuk ve yeterli sıvı resüsitasyonu sağlanmalıdır. Acil
ve yaşamı tehdit edebilecek yaralanmaların varlığı hızlıca belirlenmeli ve gerekli ise
tedavisi yapılmalıdır. Olası nörolojik sekeller değerlendirmeli ve tüm vücut eşlik eden
yaralanmalar açısından kontrol edilmelidir [11,14].
Toraks travmalarının yaklaşık % 10-15 kadarında acil torakotomi gerekmektedir. Bu
olgular genellikle masif hemotoraks, kardiyak tamponad, geniş torasik yaralanma,
majör torasik vasküler yaralanma nadiren de trakeobronşial veya özofageal yaralanmalardır. Kalan %85-90 vakada göğüs tüpü takılması, ağrı kontrolü, pulmoner tuvalet ve gözlem yeterli olmaktadır. Ancak bu hastaların bazılarında da ilerleyen zaman
içinde elektif torakotomiler gerekebilmektedir. Video yardımlı torakoskopik cerrahi
(VATS) de, drene olmayan hemotoraks, devam eden hava kaçağı, ampiyem, diafragmatik yaralanma değerlendirilmesi endikasyonları ile uygulanabilir. VATS tipik olarak
torasik travmanın subakut veya kronik komplikasyonlarının yönetiminde tanımlanmış
olup akut durumlarda kullanımı hakkındaki veriler sınırlıdır [1].
ÖZEL DURUMLAR
Göğüs Duvarı Yaralanması
Göğüs duvarına sınırlı yaralanmalar nadiren cerrahi girişim gerektirmektedirler. Toraksa nafiz olmayan kesilerde kanama kontrolü sonrası sütürasyon uygulanabilir. İnterkostal vasküler yaralanmalar, internal mammarian arter gibi hemotoraks yapabilen yaralanmalar saptanabilir. Bu yaralanmalar koterizasyon veya ligasyonla kontrol
altına alınabilir [9]. Göğüs duvarının açık yaralanmaları “emici göğüs yaralanmaları”
olarak da bilinir ve göğüs duvarının bir kısmının genellikle ateşli silah yaralanmasına
bağlı olarak tüm kat kaybını ifade eder. Bu hayatı tehdit eden bir acildir. Hava plevral
boşluğa rahatça girip çıkar. İntratorasik negatif basıncın kaybı açık pnömotoraksa ve
ipsilateral akciğerin kollapsına neden olur. Bu tarz yaralanmalar genellikle majör intratorasik yaralanmalarla birliktelik gösterir. Olay yerinde ventilasyonun iyileştirilebilmesi amacı ile yara üzerine bir örtü yerleştirilmeli ve bunun 3 tarafı cilde yapıştırılmalıdır. Bir tarafı ise yapıştırılmadan bırakılmalı ve tek yönlü bir valf sistemi oluşturulmalıdır. Bu sayede hava rahatça dışarı çıkabilirken içeri hava girişi önlenmektedir.
Acil serviste ise göğüs tüpü takılmasını takiben yara geçirgen olmayan bir örtü ile
tamamen kapatılır. Çoğu açık yara debridman ve yabancı cisimlerin uzaklaştırılma2
Penetran Toraks Yaralanmaları
sını gerektirmektedir. Yaranın kapatılması çevre dokuların mobilizasyonu yolu ile olmaktadır [4]. Bazen geniş defektlerde rotasyonel veya serbest muskülokütanöz flebler gerekebilmektedir. Pektoralis major, latissimus dorsi, serratus anterior, rektus abdominis veya omentum flebleri kullanılabilmektedir [4,9]. Bazen rekonstrüksiyon için
sentetik materyaller kullanılabilmektedir. Fakat sentetik materyallerin akut dönemde implantasyonu kontaminasyon ile enfeksiyon riski nedeni ile önerilmemektedir [4].
Kişisel deneyim (AÖ)
Özellikle adli olgularda göğüs duvarındaki bir kesinin toraksa nafiz olup olmadığının
değerlendirilmesi önemlidir. Şüpheli durumlarda parmakla muayeneden ziyade fizik
muayene ve radyolojik tetkiklerden faydalanılması uygundur. Fizik muayenede parmağın veya bir cerrahi aletin yaraya sokulması yerine yara dudaklarının cilt seviyesinde birbirlerinden ayrılarak yaranın derinliğinin saptanması ve esnada hastanın öksürtülmesi yöntemi tercih edilmelidir.
Göğüs duvarındaki kesinin sütürasyon gerektirecek kadar geniş olduğu durumlarda
kesinin nasıl oluştuğu araştırılmalıdır. Toplumumuzda şiddet eylemleri artmakta ve
çeşitli tip ve amaçlı kesici aletler de saldırılarda kullanılmaktadır. Yaralanmaya sebep
olan kesici aletin daha önce et kesmekte kullanılmış olması durumlarında sütürasyon sonrası yara yeri enfeksiyonlarının çok daha fazla oluştuğunu gözlemledim (AÖ).
Bunu önlemek için yaranın bol serum fizyolojikle yıkanması, tetanos profilasisi yapılması ve geniş spektrumlu antibiyotik başlanması gerekir. Sütürasyon esnasında da
kesilen katların tek tek ve aralıklı sütürlerle kapatılması drenajın kolay olmasını sağlayarak kolleksiyonları önleyecek ve yara iyileşmesini hızlandıracaktır.
Maalesef ülkemizde kolaylıkla edinilebilen ve esasen avcılıkta kullanılan ateşli silahların göğüs duvarı yaralanmalarında ayrı bir yeri olduğuna inanıyorum. Bu silahların
ortak özellikleri namlularının yivsiz olması ve fişek olarak adlandırılan kapsüller ateşlemeleridir. Bu kapsüller silindirik şekillidir ve kalın karton veya plastikten üretilmişlerdir. Bu fişeklerin içinde dip kısımda sıkıştırılmış halde barut, uç kısımlarında da
çapları ava göre değişen boyutta çok sayıda saçma tanesi bulunur. Bu ikisinin arasında da keçe ve/veya plastikten yapılmış bir ayırıcı tabaka vardır.
Av amaçlı olarak kullanılan bu silahlarla yaralanmalar çoğunlukla av esnasında meydana gelen ve avcıların birbirlerini av zannederek vurdukları kazalar şeklindedir. Bu
durumlarda silah ve kurban arasındaki mesafe genellikle uzun olduğundan saçmalar
geniş bir alana yayılırlar. Bu gibi durumlarda ciddi yaralanmalar gözlense de göğüs
duvarını tahrip edecek genişlikte yaralanmalar fazla gözlenmez.
Söz konusu silahların yakın mesafeden ateşlendiği durumlarda ise namludan fırlayan
saçmalar dağılma imkânı bulamadan kurbana isabet ederler ve göğüs kafesinde geniş doku defektleri oluşturabilirler. Atış yakın mesafeden gerçekleştirildiğinde yukarıda söz edilen barut ve saçmaları birbirinden ayıran keçe, karton ve plastik parçaları da açılan yaradan içeri girip oldukça derinlere ulaşabilirler.
Saçma taneleri kurşundan üretildiklerinden oldukça inert yapıdadırlar ve yüzeyleri de
bakteri üremesine çok uygun değildir (çok düzgün ve ağır metal). Ancak dokular arasında kalan keçe, karton ve plastik parçaları çok ciddi enfeksiyonlara ve yabancı cisim reaksiyonlarına yol açabilmektedir. Bu tür yaralanmalarda tahrip olmuş göğüs
duvarı ve kasları arasında bu yabancı maddeler mutlaka aranıp bulunmalı ve bölge
temizlenmelidir.
3
Penetran Toraks Yaralanmaları
Pnömotoraks
Pnömotoraks, plevra boşluğunda hava toplanmasıdır [12,16,17]. Hava plevral boşluğa penetran toraks travmasına bağlı dışarıdan girebildiği gibi, yaralanmış akciğer
parankimi, trakeobronşial ağaç veya özofagustan da gelebilmektedir [18].
Penetran travmaların büyük çoğunluğunda pnömotoraks gözlenirken, künt travmalarda bu oran %15-50 civarındadır [12].
Travmatik pnömotorakslarda, özellikle mekanik ventilasyon gerekliliği olan hastalar
başta olmak üzere minimal pnömotoraks bulunsa dahi göğüs tüpü takılması önerilmektedir. Göğüs tüpü uygulanması sonrasında majör bir hava kaçağı mevcutsa veya
akciğer ekspansiyonu tam değilse, trakeobronşial bir yaralanmadan şüphelenilmeli
ve acil olarak bronkoskopi uygulanmalıdır [4].
Travma sonucu oluşan pnömotoraks fizyolojik olarak basit, açık ve tansiyon pnömotoraks şeklinde olabilir. Basit pnömotoraks sıklıkla kosta fraktürleri ve toraksa nafiz kesici delici alet yaralanmalarında gözlenmektedir. Genellikle tedavisinde göğüs
tüpü takılması yeterli olmaktadır. Açık pnömotoraksta, toraks duvarında plevral boşlukla ilişkili geniş bir yara mevcuttur. Defekt trakea çapının 2/3 ü kadar ise belirgin
düzeyde solunum sıkıntısına yol açabilen hava giriş çıkışına neden olabilmektedir.
Açık pnömotoraks tedavisinde göğüs tüpü takılması ve sonrasında defektten toraks
içine hava giriş çıkışını önleyecek şekilde defektin örtülmesi gerekmektedir. Daha
sonra ise defektin kalıcı şekilde onarımı yapılmalıdır. Tansiyon pnömotoraks ise, acil
tanı ve tedavi gerektiren yaşamı tehdit eden bir tablodur. Plevra boşluğuna toraks
duvarından veya akciğerden tek taraflı hava geçişinin olduğu ve oluşan basınç artışı
ile mediastinal shift ile kalp, büyük damarlar ve karşı akciğerin baskı altında kaldığı
bir tablodur. Fizik muayenesi dramatiktir ve ciddi solunum sıkıntısı, boyun venlerinde
dolgunluk, trakea deviasyonu, etkilenen tarafta solunum seslerinin olmaması ve etkilenen tarafta perküsyonla timpanik ses alınması gözlenebilir. Tansiyon pnömotoraksın acil olarak drene edilmesi gerekmektedir. Bu müdahale ile akciğer kompresyonunun ve hayati mediastinal yapıların distorsiyonunun rahatlatılması ve kalbe venöz
dönüşün düzelmesi sağlanır [4,12].
Kişisel deneyim (AÖ)
Minimal pnömotoraksı olup aynı zamanda başka sistem yaralanmaları da olan hastalar başka bir disiplin tarafından takip edilecek veya operasyona alınacaksa bu hastaları tüp taktıktan sonra devretmekte fayda olduğunu düşünüyorum (AÖ). Böylelikle
tecrübesiz sağlık personelinin fark etmeyebileceği artışlar veya intraoperatif gelişebilecek geniş pnömotorakslara karşı tedbir alınmış olur. Hastanın doğrudan ve sadece göğüs cerrahının takip edeceği, izole minimal travmatik pnömotoraks olgularında
başka bir kontrendikasyon yoksa konservatif kalınabilir.
Hemotoraks
Hemotoraks, plevral yapraklar arasında kan birikimidir. Hemotoraks genellikle penetran göğüs travması ve kot fraktürünün eşlik ettiği künt travmaya eşlik etmektedir. Hemotoraks kısa sürede ölümcül bir tablo olabileceği için tanı ve tedavisinde gecikilmemelidir. Genellikle hemotoraks tanısı akciğer grafileri ile konulmaktadır. Kanamanın kaynağı akciğer parankimi, interkostal damarlar, internal mammarian arterler, majör pulmoner damarlar, kalp ve büyük damar yaralanmaları olabilmektedir
[4,12,14]. Akciğer parankimi kaynaklı kanamalarda pulmoner dolaşım basıncının düşük olması ve kollabe olan akciğerin kanamaya olan kompresyon etkisi ile kanama
4
Penetran Toraks Yaralanmaları
miktarı genellikle azdır, ancak sistemik dolaşım kaynaklı kanamalarda miktar daha
fazladır [14].
Hemotorakslı hastanın yönetiminde en uygun olan toraks boşluğundaki kan koleksiyonunun tamamen drenajının sağlanmasıdır. Bu amaçla acil serviste ilk yapılması gereken göğüs tüpü uygulanmasıdır. Göğüs tüpü uygulanmasını takiben hastaya
dikkatli drenaj takibi yapılmalıdır. Göğüs tüpünün takılması sonrasında ani olan masif hemoraji (≥1500 ml), takip eden 4 saatlik dönemde saatte 200 ml drenajın olması durumlarında acil torakotomi ile eksplorasyon uygulanmalıdır. Eğer acil torakotomi endike ise, tüm hemitoraksın dikkatli eksplorasyonu yapılmalıdır ve kanama odağı
bulunarak kanama kontrol altına alınmalıdır. Diffüz kanama olan veya kanama odağı
saptanmasının zor olduğu hastalarda interkostal venlerin orijinlerine yakın yerden ligasyonu hayat kurtarıcı bir manevra olabilmektedir.
Göğüs tüpü ile drenajın sağlanmasına rağmen toraks boşluğunda rezidüel bir hematom kalabilmektedir. Bu durumda fibröz yapışıklıkların oluşmasını önlemek ve ampiyem riskini azaltmak amacı ile hasta stabil olur olmaz hematom boşaltılmalıdır. Bunun için en ideal yöntem torakoskopik drenajdır. Bunun için en ideal dönem travmadan sonraki 1 ila 3 gün arasıdır [4].
Kişisel deneyim (AÖ)
Hemotoraks olgularında acil torakotomiye karar verirken drenaj miktarı dışında kalan bazı kriterleri de dikkate almakta fayda vardır. Hastanın şokta ve genel durumunun bozuk olduğu ve/veya kardiyak veya geniş pulmoner vasküler yaralanmadan şüphelenildiği durumlarda elbette acil torakotomi gereklidir. Ancak yaralanmadan 6-7
saat sonra getirilmiş genel durumu nispeten iyi ve kardiyak yaralanmadan şüphe
edilmeyen bir hastada ilk drenaj miktarı 1500 mL’yi geçse dahi uygun sıvı replasmanı ve hazır bir ekiple hasta birkaç saat daha gözlenebilir. Toraks duvarı ve pulmoner
parenkim yaralanmalarına bağlı hemotaksların pek çoğunda kanamanın devam etmediği görülecektir.
Acil torakotomiye karar verirken mutlaka değerlendirilmesi gereken bir başka unsur
da ateşli silah yaralanmalarında merminin göğüs boşluğu içinde izlediği trasedir. Bazen hastada drenaj miktarı düşük kalsa da merminin trasesi nedeniyle explorasyon
amaçlı torakotomi gerekebilir (transmediastinal trase gibi).
Akciğer Parankimi Yaralanmaları
Akciğer parankiminin laserasyonu, penetran travmalarda künt travmalara göre daha
sık görülür [12]. Penetran yaralanmalara bağlı pulmoner yaralanmalar bıçak yarasına
bağlı küçük plevral laserasyondan ateşli silah yaralanmasına bağlı masif pulmoner
yaralanmaya kadar değişkenlik gösterebilmektedir [9]. Penetran pulmoner yaralanmalarda hemodinamik stabil halden kardiyopulmoner arreste kadar değişen tablolarla karşılaşılabilmektedir [8]. Normal direk grafisi olan asemptomatik hastalar acil
serviste belirli bir süre gözlemlenmeden taburcu edilmemelidir. Bu süre aralığı gecikmiş bir pnömotoraks veya hemotoraks açsısından yaklaşık 6 saat olmalıdır. Minimal
pnömotoraks veya az miktarda plevral efüzyon varlığında dahi göğüs tüpü uygulanmalıdır. Çünkü göğüs tüpü kanama açısından takip sağlamakta ve olası torakotomi
gerekliliğini göstermektedir [9]. Kanama ve hava kaçağı akciğer parankimi yaralanmasına bağlıdır ve çoğunlukla göğüs tüpü ile tedavi edilebilir [12]. Persistan kanama
durumunda torakotomi veya torakoskopi gerekmekte iken masif drenajın olması torakotomi endikasyonudur [9].
5
Penetran Toraks Yaralanmaları
Çoğu pulmoner laserasyon torakotomi gerekmeksizin tüp torakostomi uygulanması, yara bakımı ve antibiyoterapi ile iyileşmektedir. Hastaların yaklaşık %3’ünde torakotomi gerekmektedir [9,12,14]. Yarısından fazlası ateşli silah yaralanmalarından
oluşan 755 vakalık penetran göğüs travmalı bir seride yalnızca %8 vakada torakotomi gereksinimi olduğu bildirilmiştir. Majör hava kaçağı durumunda bronşial yaralanmadan şüphelenilmeli ve acil bronkoskopi ve gerekli ise torakotomi uygulanmalıdır.
Torakotomi uygulanması gerekirse, genel kural mümkün olduğunca akciğer parankimini korumak ve anatomik rezeksiyondan kaçınmaktır. Akciğer hilusuna ulaşmak için
posterolateral torakotomi uygulanmalıdır. Çift lümenli tüp veya endobronşial blokerle akciğer izolasyonu sağlanarak akciğer parankiminin tamiri daha rahat uygulanabilir ve bu uygulamalar ile hava embolisi olması engellenir. Mümkün oldukça non
anatomik rezeksiyonlar uygulanmalıdır. Bu amaçla genellikle staplerler kullanılmaktadır. Eğer çok büyük bir doku kaybı mevcutsa o lobun anatomik rezeksiyonu gerekebilmektedir. Prosedürün karmaşıklığı arttıkça mortalitenin arttığı literatürde bildirilmiştir [9]. Literatürde beklenen mortalite oranları, travmatik pulmoner yaralanmalarında %1,7-37, staplerle yapılan cerrahide %10, non-anatomik rezeksiyonlarda
%20, lobektomilerde %30-50 ve pnömonektomide %50-100 olarak belirtilmiştir [8].
Bu nedenle pnömonektomiden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır [9].
Kişisel deneyim (AÖ)
Ateşli silah yaralanması sonrası drenaj nedeniyle torakotomi yapılması gerekip de
kanamanın akciğer parankiminden kaynaklandığı saptanan olgularda parankim tamiri titizlik isteyen bir süreçtir. Bu hastalarda sadece merminin giriş ve çıkış deliklerini sütüre ederek tamir etmek hatalı bir yaklaşım olabilir çünkü bu metotla parankim içindeki hasarı, kanayan vasküler yapıları ve yaralanmış bronşları tamir etmek
mümkün değildir. Tamir edilmemiş bu dokulardan daha sonra kanama ve hava kaçağının devam etmesine bağlı olarak intrapulmoner hematomlar, hava-sıvı sevileri, abseleşmeler ve hemoptizi görülebilir. Bu nedenle bu tür yaralanmalarda parankimdeki
mermi trasesi tam olarak ortaya konulmalı bunun için de trase boyunca pnömotomi
yapılmalıdır. Bu şekilde trase boyunca mevcut olan kanama ve hava kaçakları saptanıp uygun şekilde tamir edilebilirler. Pnömotomi sahası da daha sonra titiz bir şekilde kapitone edilerek kapatılmalıdır.
Mediastinal ve Subkutan Amfizem
Üst hava yolları, trakeobronşial ağaç, özofagus veya akciğer parankiminde gelişen
hasar sonrası mediastinal veya subkutan amfizem gelişebilir. Fizik muayene, akciğer grafisi veya BT travmayı gösterebilir. Amfizemin ciddiyeti, travmanın ciddiyeti
ile ilişkilidir. Hava bronş ve pulmoner damarlar boyunca mediasteni disseke eder ve
boyun ve yüzün cilt altı boşluğuna, bazen de aşağıya doğru ilerleyerek inguinal ligament ve eksternal genitale doğru ilerleyebilir.
Pulmoner yaralanma olmadan servikal amfizem gelişmesi motorlu taşıt kazaları (%43), ateşli silah yaralanması (%37), künt travma (%5) ve penetran yaralanma
(%5) ile ilişkilidir. Amfizemin kaynağı glottik yaralanma (%37), hipofaringeal yaralanma (%27), orofaringeal yaralanma (%16), özofageal yaralanma (%5) olabilmektedir. Olguların %15 kadarında ise neden belirlenemez [4].
Trakeobronşial Yaralanmalar
Trakeobronşial yaralanmalar nadir görülen ancak hayatı tehdit eden patolojilerdir
6
Penetran Toraks Yaralanmaları
[12]. Toraks travmaları içinde literatürde belirtilen insidans oranı %4’tür [19]. Kesici
delici alet yaralanmaları ile oluşanları çoğu servikal bölgede, ateşli silah yaralanması ile oluşanlar ise hem servikal hem de intratorasik bölgededirler [12]. Klinik tablo
önemsenmeyecek kadar hafif semptomlardan hayati tehlike oluşturan tabloya kadar
değişkenlik gösterebilmektedir [20]. Trakea veya majör bronşlara olan penetran yaralanmalar genellikle solunum sıkıntısı ile beraberdir. Hava yolu kontrolü ve solunumun devam ettirilmesi ilk basamakta yapılması gereken müdahaledir. Santral hava
yolu yaralanmalarında en sık neden ateşli silah yaralanmaları iken kesici delici alet
yaralanmaları da olasıdır.
Hava yolu yaralanmasının belirteçleri subkutan amfizem, hemoptizi, pnömotoraks
ve göğüs tüpü uygulanması sonrası hava kaçağı olmasıdır. Direk grafilerde pnömotoraks, pnömomediasten, atelektazi ve hatta düşmüş akciğer görünümü saptanabilmektedir. Bronşial yaralanmadan şüpheleniliyorsa ilk yapılması gereken entübasyon
ve bronkoskopidir [9,19-21].
Servikal trakeal yaralanma palpabl subkutan amfizemle kendini belli eder. Hemoptizi
yaygın bir bulgudur, inspiratuar stridor, disfoni veya afoni eşlik edebilmektedir. Hasta akut solunum sıkıntısında olabilir. Subkutan amfizem öksürme veya yutkunma ile
artabilir. Derin servikal amfizem karakteristiktir ve pnömotoraks bulunabilir.
Torasik trakea veya ana bronş yaralanmasında dispne, subkutan amfizem, masif servikal ve mediastinal amfizem veya tek veya bilateral pnömotoraks gözlenebilir. Pnömomediasten ve servikal amfizem olası bir trakeal rüptür için uyarmalıdır [21].
Trakeobronşial yaralanmalarının tedavisindeki ilk basamak rüptür bölgesinin tespitidir. Bunun için hasta stabil olur olmaz bronkoskopi uygulanarak rüptür alanı saptanmalıdır. Eğer yaralanma servikal bölgede ise acil trakeostomi açılmasını takiben cerrahi onarım yapılmalıdır. Delici kesici alet yaralanmalarında doku kaybı az olduğu için
onarım uygulanabilir. Ateşli silah yaralanmalarında ise eğer doku kaybı az ise debridman ve onarım yapılabilirken, doku kaybının fazla olduğu durumlarda ilgili segmentin
rezeksiyonu ve uç uca anastomoz gerekebilmektedir [4,12].
Kişisel deneyim (AÖ)
Servikal trakeanın kesici aletlerle yaralandığı olgularda trakeanın doğrudan kesiden
entübe edilmesi hayat kurtarıcı olabilir. Bu hastalarda hastanın havayolu ve solunumu emniyet altına alındıktan sonra gerekli transfer veya cerrahi tamir yapılabilir.
Bu tür yaralanmalarda önemli bir diğer konu da özofagusun eşlik edebilecek yaralanmalar açısından tetkikidir. Hasta stabil hale gelir gelmez (A,B,C) özofagus değerlendirilmelidir. Bu aşamada gözden kaçırılan bir özofagus yaralanması kısa sürede
sahayı kirleterek primer tamiri riske sokar ve böylelikle de hem morbiditeyi hem de
mortaliteyi arttırır.
Penetran Kalp ve Damar Yaralanmaları
Kardiyak yaralanması olan çoğu hasta hastaneye yetişemeden ölmektedir. Bu yaralanmaların mortalite oranları seriden seriye değişiklik göstermektedir. Net olan ise
yaralanma mekanizmasının sağ kalımı etkilediğidir. Kalp yaralanmaları genellikle kesici delici alet ve ateşli silah yaralanmalarında gözlenirken, künt travma sonucu kot
veya sternum fraktürüne bağlı gelişen penetran yaralanmalar nadirdir. Ateşli silah
yaralanmaları, kesici delici alet yaralanmalarına göre daha yüksek mortaliteye sahiptir. Penetran kalp yaralanması durumunda acil olarak endotrakeal entübasyon ile
solunumun sağlanması ve uygun sıvı replasmanını takiben acil anterolateral torako7
Penetran Toraks Yaralanmaları
tomi uygulanmalıdır. Bu insizyon ile kalbin eksplorasyonu yapılabilir, tamponad boşaltılabilir. Cerraha açık kalp masajı yapma şansı verir, kardiyak yaralanma onarılabilir ve desendan aortaya kross klemp konularak beyin ve koroner arterlerin perfüzyonu sağlanabilir [9].
Kardiyak bölge (cardiac diamond) olarak adlandırılan yukarıda sternal çentik, yanlarda meme başları ve altta göbek deliği ile sınırlı alandan olan yaralanmalarda aksi ispatlanana kadar kardiyak yaralanma olduğu kabul edilmelidir [22]. Kalp yaralanmalarında genel tablo tamponad varlığıdır. Perikard fibröz bir yapıda olduğu için içerisinde ani biriken 100-150 ml mai (kan veya sıvı) ile diyastolik doluşta bozulma
gözlenmektedir. Perikardiyal efüzyonda ise mai birikimi yavaş olduğu için 1000 ml
ye kadar tolere edilebilmektedir [14]. Tamponad durumunda klasik Beck triadı (venöz basınç yüksekliği, hipotansiyon ve kalp seslerinin derinden gelmesi) mevcuttur
[3,12,14].
Hastanın geliş anındaki fizyolojik durumu sonucu etkilemektedir. Penetran kardiyak
yaralanması olan hastanın durumu tamponadın derecesine ve kan kaybı miktarına
bağlıdır. Koroner arter yaralanmaları nadirdir ancak iskemiye yol açarak miyokardiyal disfonksiyona neden olabilir [9]. Asensio ve arkadaşlarının yaptığı 105 hastalık
bir prospektif çalışmada fizyolojik kollapsla gelen ve acil servis torakotomisi gerektirenlerin mortalite oranı %86 iken, ameliyathaneye alınabilecek kadar stabil olanlarda ise mortalite oranının %26 olduğu gösterilmiştir. Aorta kros klemp konulması kötü prognozla ilişkili bulunmuş olup %89 mortalite oranına sahiptir. Bu çalışmaya göre bıçaklanmaların sağ kalım oranı (%65), ateşli silah yaralanmalarından (%16)
belirgin derecede yüksektir [23].
Kalbin penetran yaralanmalarının hepsi potansiyel olarak mortaldir ve kalbin hangi
bölgesinin yaralanmasının daha kötü prognaza sahip olduğu tam olarak belirlenememiştir. Anterior yerleşimi nedeni ile özellikle sağ ventriküler yaralanma başta olmak
üzere ventriküler yaralanmalar daha fazla görülmektedir.
Çoğu kardiyak yaralanma hemodinamik açıdan anstabil olması ile açıkça belirli iken
kalbe yakın yaralanması olan ve stabil hastalarda da occult kardiyak yaralanma açısından diyagnostik değerlendirme yapılmalıdır. Küçük bıçak yaralanmaları dahi tamponada neden olabilmektedir. Occult kardiyak yaralanmaların oranı %20 civarında
bulunmuştur. Şüpheli durumlarda ekokardiyogram uygulanmalı ve perikardiyal mayi
saptanan hastalarda yaklaşım cerrahi eksplorasyon olmalıdır [9].
Tamponad tanısı klinik bir tanı olup anstabil hastalara EKO, akciğer grafisi uygulanmadan hasta acil olarak operasyona alınmalıdır [14].
Kalbin penetran yaralanmalarının yönetiminde eğer hasta ameliyathaneye kadar alınacak kadar stabil ise median sternotomi uygulanırken, aksi halde 4. interkostal aralıktan anterolateral torakotomi uygulanır. Gereklilik halinde sternumda kesilerek kesi
sağ hemitoraksa da uzatılabilir [9]. Perikard frenik sinirin önünden ona paralel yapılan bir kesi ile açılarak buradaki hematom ve sıvı boşaltılır. Kanama yeri tespit edilir ve sütür atana kadar parmak basısı ile kanama kontrol altında tutulur [14]. Ventriküler bıçak yaralanmaları geniş tam kat matris sütürlerle onarılmalıdır. Miyokardın yırtılmasının önlenmesi için 2/0 iğneli teflon plejitli ethibond sütürler kullanılabilir [9,14].
Atriyal yaralanmalar, atriyal defekt alanının genişliğine göre plejitli 4/0 prolen sütürlerle onarılmalıdır. Daha geniş defektlerin onarılması için otolog perikard dokusu
kullanılabilir.
Aorta, innominate arter ve ven, subklavyan damarlar, pulmoner arter ve venler gibi
8
Penetran Toraks Yaralanmaları
büyük damarların yaralanmaları ciddi tablolardır. Bu hastaların çoğu hastaneye yetişemeden kaybedilirler. Ulaşanlara da acil servis torakotomisi gerekmektedir. En sık
gözleneni subklavyan damar yaralanmasıdır. Yönetimi zordur ve genellikle yaralanma olan bölgeden eksplorasyon uygulanır. Gereğinde sternotomi veya gereken insizyonlar eklenebilmektedir [9].
Akciğer Kontüzyonu
Kontüzyon alveolo kapiller duvar yırtılması sonucu alveol içinde ve interstisyumda
kanama ve buna sekonder gelişen lökosit infiltrasyonu ve ödem gibi doku reaksiyonu
ile karakterizedir [14]. Daha çok künt travmalarda gözlenmekte iken ateşli silah yaralanmalarında da trase boyunca gözlenebilmektedir [12,14]. Hastalar zaten penetran yaralanma nedeniyle hospitalize edilirler ve oksijen inhalasyon tedavisi, analjezi, sekresyonların temizlenmesi, atelektazinin önlenmesi ve dengeli sıvı tedavisi protokolleri uygulanır [14].
Sistemik Hava Embolisi
Çok nadir bir durum olsa da penetran akciğer yaralanmalarında mortalitesi yüksek
bir tablodur. İlk olarak penetran akciğer yaralanmalarında Thomas ve Stevens tarafından 1974 yılında tanımlanmıştır. Tipik olarak pulmoner venlerin akciğer veya başka dokularla sarılmadığı akciğer hilusunda olan yaralanmalarda gözlenir. Küçük miktarlardaki hava bile hemodinamik instabiliteye neden olarak ölümcül olabilir [4,9,12].
Hava embolisinin fark edilmesi zordur. Genellikle pozitif basınçlı ventilasyon ile akciğer venülleri içine hava girişi olur. Hastada ani olarak hemodinamik stabilitede bozulma gözlenir. Aritmi veya kardiyak arrest gözlenebilir [4,12]. Bilinci açık hastada
kardiyovasküler kollaps ve ani ölümle sonuçlanabilir [4]. Eğer hava embolisinden şüpheleniliyorsa acil torakotomi uygulanmalıdır. Hasta Trendelenburg pozisyonuna alınır
[9,12]. Masif embolinin havasının alınması sol ventriküler apeksten yerleştirilen geniş kanüllü iğneler ile yapılabilir. Prognozu kötüdür ve Estera’nın serisindeki 90 hastadan sadece 3’ü sağ kalmıştır [9,24].
Penetran Diafragma Yaralanmaları
Travmatik diafragma rüptürleri travma vakalarının %4.5-6’sında görülmektedir [25].
Genellikle penetran travmalarla görülmekle birlikte, künt travmalarla da gözlenebilmektedir [12,26]. Tanısı güç bir durumdur [9]. Acil serviste diafragmatik yaralanmaların %90’ı tanı alamaz [25]. Meme çizgisinden aşağısında kalan toraks bölgesinin
penetran yaralanmalarında olası diafragma yaralanması ve torasik ve abdominal ortak yaralanma olasılığı düşünülmelidir [9,14]. Hanna ve ark Montreal deki serilerinde
%74,2 sinin bıçak yaralanmasına ve geri kalanın ise ateşli silah yaralanmasına bağlı
olduğunu göstermişlerdir [26]. Penetran diafragma yaralanmalarında oluşan defekt
künt travmada olandan daha küçüktür [13,25]. Rüptür genellikle (%80-90) sol diafragmatik yaprakta gözlenmektedir [25].
Akciğer grafisi sadece %57 hastada anormallik gösterir. Olduğunda da vakaların
%96’sında hemotoraks ve veya pnömotoraks gibi non spesifik anormallikler gözlenir.
Herniye olmuş abdominal organlar veya pnömoperitonyum sadece %2 vakada gözlenir [26].
Diafragmatik yaralanmalar nadiren ölüme neden olurlar. Buna rağmen, eşlik eden
organ yaralanmaları yüksek morbidite ve mortalite ile ilişkili olabilir [25,26]. Diafragmatik yaralanmalar küçük olsa dahi onarım gerekmektedir. Çünkü ilerleyen dönem9
Penetran Toraks Yaralanmaları
de kronik diafragma hernisi ve barsağın inkarserasyonu gelişebilmektedir [9]. En çok
herniye olabilen organlar mide ve kolondur [25]. Diafragmanın değerlendirilmesinde
VATS kullanılabilir [9].
Diafragmanın onarılmasında absorbe olmayan sütürler ile tek ya da çift kat kapama
uygulanır. Tek tek, matris ya da devamlı sütürasyon uygulanabilir [12,25].
Kişisel deneyim (AÖ)
Diafragmanın penetran yaralanmalarının mümkün olan en kısa zamanda tanı almaları çok önemlidir. Ancak hastada acil torakotomi gerektiren başka bir durum yoksa
hasta tam olarak stabil olana değin beklemekte fayda olduğunu gözledim. Travmanın hemen akabinde yapılan diafragma tamirlerinde postoperatif süreç morbidite ve
mortalite açısından, stabilizasyonu beklenenlere göre daha kötü olmaktadır.
Penetran Özofagus Travması
Özofagus perforasyonu, travma sonucunda özofagus bütünlüğünün bozulması, mediastinal ve plevral inflamasyon gelişimi ile enfeksiyona ve sepsise neden olabilen
morbiditesi ve mortalitesi yüksek bir klinik tablodur [12]. Özofageal yaralanmalar
servikal ve intratorasik olarak ikiye ayrılabilir. Daha çok servikal özofagus yaralanmaları gözlenmektedir [9,27].
1. Servikal özofagus
Kesici delici alet yaralanmaları gözlense de en sık nedeni ateşli silah yaralanmalarıdır. Tanıda öncelikle şüphelenmek önemlidir. Bu yaralanmalar genellikle trakea, büyük damar veya spinal kanal yaralanmaları ile birliktelik gösterir [12,27].
Disfaji ve kan tükürme olası özofagus yaralanması şüphesini artırır. İzole özofagus
yaralanmasına bağlı subkutan amfizem hastaların yalnız üçte birinde gözlenir. Krepitasyon varsa trakea ve özofagusun kombine yaralanması düşünülmelidir.
Özofagogram veya özofagoskopi yaralanma şüphesinde uygulanabilir.
Boyunun penetran yaralanmasında sternokleidomastoid kasının anterior sınırından
yapılan insizyonla eksplorasyon uygulanmalıdır. Eksplorasyonun tarafı bir veya daha
fazla vasküler yapı yaralanması olasılığı nedeni ile yaralanmanın tarafına göre değişmektedir. Özofagus mobilize edilerek boyunun her iki tarafından da onarılabilir.
Özofagus tek tek sütüre edilerek onarılır.
Onarılan özofagus ile membranöz trakea arasına kas flebi çekilmesi gerekebilmektedir. Genellikle kapalı aspirasyon yapan bir dren ile etkin drenaj sağlanması gerekmektedir. Eğer üst mediasten kontamine ise drene edilmelidir. Drenler hasta oral
beslenmeyi tolere edinceye kadar (3-5 gün) yerinde tutulmalıdır [27].
2. İntratorasik özofagus
İntratorasik özofagus yaralanmaları nadirdir. Bununla beraber intratorasik özofagus
yaralanmaları yüksek morbidite ve mortalite oranlarına sahiptir [12,27]. Daha çok
ateşli silah yaralanmaları ile beraber görülmektedir.
İntratorasik özofagus yaralanmaları kalp veya büyük damar yaralanmaları ile beraberlik gösterebilir ve bu yaralanmanın öne çıkması nedeni ile fark edilmeyebilir [12].
Özofagus yaralanmasında subkutan amfizem, pnömotoraks veya hemotoraks, göğüs
tüpünden mide içeriği gelmesi, mediastinal hava görüntüsü olabilmektedir [13]. İntratorasik özofagus yaralanmaları drenajla beraber primer kapatma ile onarılmalıdır.
Yaralanan özofagus debride edilerek temizlenmeli, canlı dokular ortaya çıkarılmalı10
Penetran Toraks Yaralanmaları
dır. Mukozal tabakaya absorbable sütürlerle ve kas katmanına nonabsorbable sütürlerle 2 katlı kapatma uygulanmalıdır. Onarılan bölge bir kas flebi ya da eğer gastroözofageal bileşkeye yakın ise mide fundusu ile örtülmelidir. Komplet drenajın sağlanması ve akciğerin total ekspansiyonu açısından multipl göğüs drenleri uygulanmalıdır. Özofageal onarımlar post op 7. günde kaçak açısından baryumlu özofagogramla değerlendirilmelidir [9].
İntrapulmoner Yabancı Cisimler
Mermi çekirdekleri, şarapnel parçaları ve saçmalar en sık görülen parankim içi yabancı cisimlerdir. Yabancı cisimlerin her zaman çıkarılması gerekmemektedir. Yabancı cismin çıkarılması için en sık endikasyon enfeksiyon gelişimidir. Bunun dışında 1,5
cm’den büyük, santral yerleşimli, düzensiz şekilli, keskin kenarlı parçalar ve kontaminasyon riski ile birlikte olan yabancı cisimlerin çıkarılması gerekmektedir [14].
Kaynaklar
1. Goodman M, Lewis J, Guitron J, Reed M, Pritts T, Starnes S. Video-assisted thoracoscopic surgery for acute thoracic
trauma. J Emerg Trauma Shock 2013; 6(2): 106-109.
2. Swaroop M, Strauss DC, Agubuzu O, Esposito TJ, Schermer CR, Crandall ML. Pre-hospital transport times and survival
for hypotensive patients with penetrating thoracic trauma. J Emerg Trauma Shock 2013; 6(1): 16-20.
3. Leblebici İH, Kaya Y, Koçak AH. Göğüs travmalı 302 olgunun analizi. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2005; 13(4):
392-396.
4. Guitron J, Huffman LC, Howington JA, LoCicero III J. Blunt and penetrating injuries of the chest Wall, pleura, and lungs.
In: Shields TW, LoCicero J, Reed CE, Feins RH, editors. General Thoracic Surgery, 7th ed. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2009: 891-902.
5. Collins J, Stern EJ. In: Collins J, Stern EJ, editors. Chest Radiology: The Essentials, 2nd ed. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2008: 119-137.
6. Taşdemir HK, Ceyran H, Kahraman C. Künt göğüs travması nedeniyle oluşan nadir bir yaralanma: sağ superiyor pulmoner ven yaralanması. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2011; 19(2): 255-257.
7. LoCicero III J, Mattox KL. Thoracic Trauma: Epidemiology of chest trauma. Surg Clin North Am. 1989; 69(1): 15-20.
8. Dalavi SB, Gurav PD, Sawant SS. Penetrating chest injury: a miraculous life salvage. Medical Journal Of Dr. D.Y. Patil
University 2013; 6(4): 440-443.
9. Brock MV, Mason DP, Yang SC. Thoracic trauma. In: del Nido PJ, Swanson SJ, editors. Sabiston & Spencer Surgery of
the Chest, 7th ed. Philadelphia: Elsevier Saunders, 2005:79-102.
10. Demetriades D, et al. Trauma fatalities: time and location of hospital deaths. J Am Coll Surg 2004; 198(1): 20-26.
11. Baumgartner FJ. Thoracic Trauma. In: Baumgartner FJ, editors. Cardiothoracic Surgery, 3rd ed. Texas: Landes Bioscience, 2004: 245-262.
12. Eren Ş, Meteroğlu F. Penetran toraks yaralanmaları. In: Ökten İ, Kavukçu HŞ, editors. Göğüs Cerrahisi, 2. baskı. İstanbul: İstanbul Tıp Kitabevi, 2013: 819-836.
13. Symbas JD, Ng TT, Margulies DR, Symbas PN. Management of thoracic trauma. In: Lewis MI, McKenna Jr RJ, Falk
JA, Chaux GE, editors. Medical Management of the Thoracic Surgery Patient. Philadelphia: Saunders Elsevier, 2010:
494-502.
14. Özçelik C. Penetran göğüs yaralanmaları. In: Yüksel M, Kalaycı NG, editors. Göğüs Cerrahisi. İstanbul: Özlem Grafik
Matbaacılık, 2001: 465-480.
15. Kong VY, Sartorius B, Clarke DL. The selective conservative management of penetrating thoracic trauma is still appropriate in the current era. Injury “in press” 2014. DOI: http://dx.doi.org/10.1016/j.injury.2014.07.011
16. de Hoyos A, Fry WA. Pneumothorax. In: Shields TW, LoCicero J, Reed CE, Feins RH, editors. General Thoracic Surgery,
7th ed. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2009: 739-761.
17. Bryant AS, Cerfolio RJ. Pnömotoraks ve Pnömomediyastinum (Kara HV, Demir A, Çev.). In: Sugarbaker DJ, Bueno R,
Krasna MJ, Mentzer SJ, Zellos L, editors. Erişkin Göğüs Cerrahisi. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 2011: 917-924.
18. Kshettry VR, Bolman III MB. Respiratory Emergencies I: Chest trauma: assesment, diagnosis, and management. Clin
Chest Med 1994; 15(1): 137-146.
19. İmamoğlu OU, Aydemir B, Ustaalioğlu R, Okay T, Doğusoy I. İş kazası sonucu trakea rüptürü gelişen olgu. Türk Göğüs
Kalp Damar Cer Derg 2013; 21(2): 513-515.
20. Demircan S, Yorgancılar CD, Çelik A, Karakurt Ö. Künt toraks travmasına bağlı sol ana bronş rüptürü: olgu sunumu.
Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2011; 19(2): 282-284.
21. Grillo HC. Tracheal and bronchial trauma. In: Grillo HC, editors. Surgery of thr Trachea and Bronchi. London: BC Decker Inc, 2004: 271-289.
22. Beattie R, Mhandu PCE, McManus K. Penetrating thoracic trauma. Surgery 2014; 32(5): 249-253.
23. Asensio AJ, Berne JD, Demetriades D, et al. One hundred five penetrating cardiac injuries: a 2 year prospective eva-
11
Penetran Toraks Yaralanmaları
luation. J Trauma 1998; 44: 1073-1082.
24. Estera AS, Pass LJ, Platt MR. Systemic arterial embolus in penetrating lung injury. Ann Thorac Surg 1990; 50: 257261.
25. Çobanoğlu U, Kara V, Yalçınkaya İ, ve ark. traumatic diaphragmatic ruptures: diagnostic and therapeutic approaches.
Türk Göğüs Kalp Dama 2012; 20(1): 85-93.
26. Guitron J, Howington JA, LoCicero III J. Diaphragmatic Injuries. In: Shields TW, LoCicero J, Reed CE, Feins RH, editors.
General Thoracic Surgery, 7th ed. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2009: 937-944.
27. Guitron J, Howington JA, LoCicero III J. Esophageal Trauma. In: Shields TW, LoCicero J, Reed CE, Feins RH, editors. General Thoracic Surgery, 7th ed. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2009: 1851-1865.
12