Salgın Hayvan Hastalıklarıyla Mücadele ve Eradikasyon
Yöntemleri
27 Aralık 2012- 27 Mart 2013
Cordoba/İSPANYA
Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü Müdürlüğü
İSTANBUL
Dr. Nesrin TURAN
29.01.2014
1
Eğitim Hakkında Genel Bilgiler
•Görev Yeri: İSPANYA
•Görev Süresi:3 ay
•Tarih:27 Aralık 2012-26 Mart 2013
•Konu:Salgın Hayvan Hastalıkları ile Mücadele ve Eradikasyon
Yöntemleri
•Eğitim Yeri: Cordoba Üniversitesi, Veteriner Fakültesi,
Hayvan Sağlığı Departmanı, Infeksiyöz Hastalıklar Bölümü
Cordoba/İSPANYA
2
Eğitim Hakkında Genel Bilgiler
Cordoba İspanyanın Endülüs bölgesinde yer almaktadır. Uzun süre
Endülüs Emevileri’nin egemenliğinde kalan şehirde en önemli
mimari eser,İspanyollar tarafından “Mezquita” olarak adlandırılan
Kurtuba Camisidir. Katolik İspanyolların şehri yeniden ele
geçirmesinden sonra kiliseye çevrilen ve günümüzde hala katedral
olarak kullanılmakta olan yapı, yapılan bir miktar tahribata karşın
hala pek çok özelliğini korumaktadır. Cordoba Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Endülüs bölgesinde bulunan tek Veteriner Fakültesidir.
3
Eğitim Hakkında Genel Bilgiler
4
Eğitim Hakkında Genel Bilgiler
• Eğitim: Cordoba Üniversitesi,Veteriner Fakültesi Hayvan
Sağlığı Departmanı, İnfeksiyöz Hastalıklar Bölümünde alındı
• Eğitim Ekibi: Cathedrico Prof.Dr.Antonio Arenas Casas
Prof.Dr.Ignacio Garcia Bocanegra
Assistant Profesor Alfonso Carbonero Martinez
5
Eğitim içeriği
• Salgın hayvan hastalıklarıyla mücadele ve
eradikasyon yöntemleri
• Bazı vektör kökenli hastalıklar ile pestivirus
infeksiyonlarında epidemiyolojik surveylans ve
kontrol
• Epizootik Hemorajik Hastalığı ve Schmallanberg
Virus İnfeksiyonu
6
Eğitim içeriği
• Epidemiyolojinin temel amaçları içinde en
önemlisi hastalıkların kontrol altına
alınması ve eradikasyondur.
• Yapılan epidemiyolojik araştırmaların
amacı hastalıklar ile etkin bir mücadele
için gerekli bilgileri elde etmektir.
7
Eğitim İçeriği
• Hastalıklarla mücadele kapsamında kontrol ve
eradikasyon:Hastalık kontrolünde amaç hastalığın
bulaşma ve ölüm oranını düşürmektir. Bu tedavi
ile yada hastalığın ortaya çıkışını önlemekle
yapılabilir.
•
Bireysel olarak tedavi hastalıkların prevalans ve
insidensini düşürür, fakat bireyden ziyade hayvan
populasyonları ele alındığında hastalığın ortaya
çıkışının önlenmesi daha önemlidir.
8
Salgın hayvan hastalıklarıyla mücadele ve
hastalıkların kontrolü/eradikasyonunda;
•
•
•
•
•
etkili teşhis metotları,
korunma yöntemleri,
surveylans (hastalık tarama),
izleme (monitoring) ve
hastalık yönetim sistemleri (aktif izleme vs) gibi
olgular kullanılmaktadır.
9
Hastalıklardaki kontrol ve eradikasyon yöntemleri;
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Hiçbir şey yapmamak,
Karantina,
Kesim,
İtlaf,
Aşılama,
Terapötik ve prolaksik kemoterapi,
Hayvanların taşınması,
Karışık, alternatif ve sıralı otlatma, vektörlerin kontrolü,
Nichenin doldurulması
Genetik iyileştirme
Minimal hastalık metodudur.
10
• Ülke çapında yapılan kapsamlı kontrol ve
eradikasyon programların da bu yöntemlerin
birkaçı bir arada kullanılabilir.
• Bir ülkede tüm hayvan hastalıkları ve zoonozlar
ile aynı anda mücadele edilemeyeceğinden
önceliklerin belirlenmesi gerekmektedir.
• Tüm hastalıklarla mücadele ve kontrol yapılabilir,
fakat eradike edilemez.
11
• Eğitim alınan bölgede yaban hayvanları ve avcılık
çok yaygın olduğu
• yaban hayattan köken alan zoonoz ve diğer
hastalıklar hem insan hem de evcil hayvanlar için
önemli bir risk oluşturduğu için araştırmalar
genellikle yaban hayvanlarında yapılmaktaydı.
12
• Eğitim
kapsamında
bazı
vektör
kökenli
hastalıklarda
epidemiyolojik
surveylans
ve
kontrolü projesinde görev alındı.
• Endülüs
Bölgesinde
yabani
ruminantlarda
pestivirus infeksiyonunun saptanması isimli
çalışmanın tamamı benim tarafımdan yapıldı.
• Mavi dil virus infeksiyonları, Schmallenberg virus
infeksiyonu ve Epizootik Hemorajik Hastalık
hakkında bilgiler verildi.
13
Batı Nil Virusu (West Nile Virus)
• İlk defa 1937 yılında Uganda’nın Batı Nil Bölgesinde tespit
edilmiştir.Memeliler,kuşlar, atlar ve insanlarda çeşitli
nörolojik semptomlara neden olan, artropodlarla bulaşan bir
flavivirustur.
• Yabani kuşlar ve artropodlar hastalığın esas vektörüdür.
Hastalığın yayılması artropod-infekte kuşlar-artropod yolu
ile olur.
14
Batı Nil Virusu (West Nile Virus)
• İnsanlara bulaşma özellikle Culex cinsi
sivrisineklerin insanları ısırması ile olur.
• İnfeksiyon birçok olguda hafif seyreder. Baş
ağrısı, ateş, vücutta ağrı, deride kızarıklıklar
görülür. Şiddetli olgularda uyuşukluk, boynu dik
tutamama, baş ağrısı ile birlikte yüksek ateş, kas
titremeleri, zihinsel karışıklık, koma, konvülziyon
ve paraliz şekillenir.
15
Batı Nil Virusu (West Nile Virus)
• Mortalite oranı %3-5 arasındadır.
• Hastalığın bilinen bir tedavisi yoktur.
Destek tedavi uygulanır. Etkili bir aşısı
yoktur.Tüm virüs içeren inaktif aşı atlarda
kullanılmaktadır.
• Sivrisineklerde mücadele hastalığın
korunma ve kontrolünde önemlidir.
16
• Yaban hayvanlarında Flavivirus ve Batı Nil
virusunun saptanması için 2003-2012 yılları
arasında doğada ve çiftliklerde yaşayan iber
alageyiklerinden toplanmış olan 4061 kan serum
örneği elisa ile flavivirus antikorları yönünden
test edildi.
• Elisa pozitif serum örnekleri diğer bir üniversiteye
gönderilerek Batı Nil virüsü nötralizan antikorları
açısından virüs nötralizasyon ile test edildi.
17
• Ayrıca 251 yabani ruminanta (32 karaca,
142 alageyik ve 77 muflin) ait kan
serumları da ELISA ile flavivirus antikorları
yönünden analiz edildi.
• Alageyiklerde ortalama seroprevalans
%0.7, muflinlerde %3.9 olarak bulundu.
Karacalarda flavivirusa karşı antikor
saptanmadı.
18
• Araştırma sonunda yabani ruminatlarda
flavivirus aktivitesinin sürekli olarak
alansal
ve
zamansal
izlenmesi
ile
sivrisinekler yoluyla bulaşan flavivirusları
test etmede kullanışlı bir gözlem aracı
olabileceği kanısına varıldı.
• Ayrıca
yabani
kuşlarda
ve
evcil
hayvanlarda Batı Nil Virusu ve Avian
Influenza serosurveyi kapsamında 500
adet kan serumu kompetitif ELISA ile
analiz edildi.
19
Pestivirus İnfeksiyonu
• PESTIVIRUSlar (family Flaviviridae) pozitif tek
iplikçikli RNA içeren virustur.
• Bu grup virusler geleneksel olarak 4 grupta
sınıflandırılır: Bovine viral diarrhoea virus tip 1
(BVDV-1) and tip 2 (BVDV-2), sığırları etkiler,
Border disease virus (BDV), küçük ruminantları
infekte eder, classical swine fever virus,
domuzları etkiler.
20
Pestivirus İnfeksiyonu
• Ruminant pestivirusları arasında BVDV/BD
infeksiyonları tüm dünyada görülmesi ve
ekonomik önemleri nedeniyle,BVD OIE
tarafından uluslar arası ticarette öncelikli
sığır hastalığı olarak listelenmiştir.
• Pestivirus antikorları birçok ülkede tespit
edilmiştir (sığırlarda %0-90 koyunlarda
ise %0-50 arasında)
21
Pestivirus İnfeksiyonu
• Ruminant pestivirusları genetik ve antijenik
çeşitliliğe sahiptir.
• BVDV ve BDV virusları katı konakçı spesifik
değildir. Birçok yabani ruminant türlerinde bu
viruslara karşı antikor saptanmıştır.
• Pestiviruslar çiftlik hayvanlarında genellikle
reprodüktif sistemde klinik belirtilere neden
olurlar.
22
Pestivirus İnfeksiyonu
• Bir hayvan ilk kez pestivirusla temas ettiği zaman
infeksiyona duyarlı hale gelir, fakat immun sistem
hemen antikor üreterek virusu elimine eder.
• Gebe olmayan hayvanlarda infeksiyon varsa klinik
bulgular çok hafif olduğu için hastalığın yayılması
farkedilmez.Daha önceden infekte olan sürülerde
yetişkin hayvanların çoğu bağışıktır, infekte
olmazlar.
• Pestivirüs enfeksiyonunun en ciddi sonuçları,
virüse duyarlı hayvanların gebelik dönemi
sırasında enfeksiyonu almaları halinde meydana
gelir.
23
Pestivirus İnfeksiyonu
• Fötal enfeksiyon virüsün suşuna, dozuna, fötusun
beslenmesine ve oluşan hasarın yenilenmesi
durumuna bağlıdır. En önemlisi fötusun persiste
enfeksiyonu aldığı dönemdir.
• Bir fötus için en tehlikeli zaman, gebeliğin ilk 60
gününde enfekte hale gelmektir. Fötusun bu
döneminde immun sistem gelişmediği için virüsa
karşı immun yanıt meydana getiremez.Gebeliğin
ilk 60 gününde oluşacak enfeksiyonlarda virüs
replikasyonu kontrolsüz olduğu için fötusun
ölümü olasıdır.
24
Pestivirus İnfeksiyonu
• Bazı virüsların düşük patojenitesine rağmen,
yavrular herhangi bir klinik bulgu göstermeksizin
ve minimal düzeydeki patolojik lezyonlarla persiste
olarak enfekte doğabilirler. Bu tür yavrular virüsa
karşı immunolojik tolerans gösterirler ve genellikle
ömürleri boyunca persiste enfektedirler.
• Fötal enfeksiyon, immun sistemin gelişmeye
başladığı 60-80. günler arasındaki 20 günlük
dönemde meydana gelirse, sonucun ne olacağı
önceden tahmin edilememektedir. Bazı yavrularr
kanlarında antikor tespit edilmeksizin viremik ve
persiste enfekte olarak doğabilirler.
25
Pestivirus İnfeksiyonu
• 80. günden sonraki fötal enfeksiyonlarda fötus,
virüsü elimine etme yeteneğine sahip immun
sistem geliştirmektedir. Bu nedenle fötal ölüm
seyrektir. Tüm yavrular görünüşte normal
doğabilir. Virüs tespit edilemese de, serolojik
testlerde antikor saptanır.
• Virus taşıyıcı hayvanların tüm vücut
sekrasyonlarında bulunur ve bunlar aracılığı ile
yayılır.
• Teşhiste virus izolasyonu İmmunofloresan,
İmmunperoksidaz ve RT-PCR testleri
kullanılmaktadır .
26
Pestivirus İnfeksiyonu
• Spesifik antikorların belirlenmesinde de en çok
kullanılan serolojik testler ELISA ve serum
nötralizasyon teknikleridir.
• Kontrol ve koruma için; ithal hayvanlar bu hastalık
yönünden kontrol edilmelidir, enfekte sürülerde
bireysel olarak seronegatif hayvanlar, virüs
taşıyabileceğinden bu sürüler kabul edilmemelidir
•
Sporadik vakalarda enfeksiyonun yayılmasını
önlemenin en emin yolu, hayvanları keserek elden
çıkartmaktır.
27
Pestivirus İnfeksiyonu
• Endemik vakalarda enfeksiyon yayılmaya
başlamışsa, persiste enfekte hayvanların tespiti
ve bunların eliminasyonu önemlidir.
• Hastalığı aşısı vardır. BD virüs enfeksiyonuna
karşı hazırlanmış özel bir aşı yoktur. Dünyada
BVDV aşısı kullanılmaktadır. Hangi suşların
enfeksiyonu oluşturduğu bilinmeden aşılama
yapmak pratik değildir.
28
• Yabani ruminantlarda pestivirus surveylansı amacı ile 20062012 yılları arasında İspanyanın Endülüs bölgesinde
(Cordoba, Cadiz, Sevilla, Huelva, Jaen ve Malaga) yabani
ruminantlardan (alageyik, fallow deer, yabani koyun, karaca
ve spanish ibex) toplanan kan serum örneklerinden 920
tanesi seçildi.
• Kompetitif ELISA ile pestivirus antikorları yönünden test
edildi.
29
• Alageyiklerde % 1.9, kızıl geyiklerde ise % 1,5
oranında seropozitiflik tespit edildi. Pozitiflik
beklenenin altında çıktı. Hastalık İspanya’da
endemik olarak seyrettiği için seroprevalansın
daha yüksek olması bekleniyordu.
• ELISA pozitif pestivirus kan serum örnekleri
serum nötralizasyon testi yapılması için Madrid
Üniversitesine gönderildi.
30
Mavi Dil İnfeksiyonu
• Mavi dil akut seyreden, öncelikle koyunlarda
görülen (sığır,keçi ve yabani ruminantlarda da
görülür) sokucu sineklerle (Clucoides) nakledilen
viral bir enfeksiyondur.
• Etkilenen hayvanlarda yüksek ateş, dil ve dudak
ödemleri, dilde mavileşme, mukozalar üzerinde
erozyon ve ülserasyonlar,burun akıntısı görülür.
Hastalık ölümle sonuçlanabilir.
31
Mavi Dil İnfeksiyonu
• Mavi dil infeksiyonu evcil ve yabani ruminatların
uluslararası ticarette sosyo ekonomik etkisi olan,
bildirilmesi zorunlu vektör kaynaklı bir hastalığı
dır, ELISA testi ise kontrol programlarının
uygulanmasında çok önemli bir araçtır.
• Mavi dil virusunun teşhisinde kullanılan iki farklı
ticari ELISA testinin duyarlılığını araştırmak için
bir çalışma yapıldı.
32
• Çalışma kapsamında yabani
ruminantlardan daha önceden toplanmış
olan 305 adet kan serumu ile 74 adet
kontrol serumu 2 farklı ticari elisa test kiti
(Ingezim BTV DR 12.BTV.K.0, Ingenesa;
ELISA-1 and ID Screen Bluetongue
Competition ELISA, ID VET; ELISA-2)
kullanarak test edildi.
33
• ELISA-1 ile test edilen kontrol serumlarında
%100 oranında spesitivite ve sensitivite
saptanırken ELISA-2 ile 0.948 spesitivite ve 0.971
sensitivite saptandı. Saha örneklerinden yapılan
testlerde ise her iki ELISA da düşük spesitivite ve
sensitivite saptandı.
34
Epizootik Hemorajik Hastalık (EHD)
• Daha çok geyiklerin bir hastalığı olup, tüm
ruminantlarda görülebilir.
• Etkeni orbivirus
• Bulaşma sineklerle olur
• Doğrudan bulaşma söz konusu değildir.
• EHD her yerde görülebilir. Coğrafi olarak
yaygındır. Sıcak, tropik, subtropik yerlerde
görülme sıklığı yüksektir
35
Epizootik Hemorajik Hastalık (EHD)
• EHD ateş, iştahsızlık ,yutkunma güçlüğü,ağız, dil,
yutak, gırtlak ve yemek borusunda kanamalar,
kanlı ishal, hızla zayıflama, dengesizlik, yüz, dil,
boyun ve gözde şişlikler, topallık, zor nefes alma
gibi belirtilerle kendini gösterir. Ağızdan akan
salyada, ülser ve erozyonlar dolayısıyla, kan
görülür.
36
Epizootik Hemorajik Hastalık (EHD)
• Hastalık insana bulaşmaz. Aşısı ve tedavisi yoktur.
Aşı çalışmaları sürdürülmektedir.
• Kesin teşhis virüs izolasyonu, PCR (RT-PCR) ve
serolojik testlerle konulur.
• Virüse en etkili dezenfektanın asetik asit olduğu
bildirilmektedir.
37
Epizootik Hemorajik Hastalık (EHD)
• Bununla beraber sodyum hidroksit, glutaraldehit,
sodyum hipoklorit gibi dezenfektanların da etkili
olduğu saptanmıştır.
•
Hastalıkla mücadele vektör kontrolü ile yapılır.
Yani sineklerle mücadele hastalığı önlemenin tek
yoludur.
• Hasta sığırlarda ölüm nadiren vuku bulur.
Genellikle birkaç hafta içinde iyileşirler.
38
Epizootik Hemorajik Hastalık (EHD)
• Ancak; topallık hayvanlarda kalıcı hasar
bırakabilir. İkincil enfeksiyonlar için geniş
spektrumlu antibiyotik kullanılabilir.
• Özellikle son zamanlarda Avrupa’da
çoğunluğu Kuzey Afrika orjinli vektör
kaynaklı salgınların görülmeye başlandığı
bildirilmiştir
39
Epizootik Hemorajik Hastalık (EHD)
• İspanya’nın Endülüs bölgesi Kuzey Afrika’ya yakın
olduğu için bu bölgede dolaşan (sirküle olan) EHD
olup olmadığını saptamak için yabani
ruminantlarda bir serosurvey yaptıklarını EHDV ye
karşı antikor saptayamadıklarını belirttiler.
• EHD son yıllarda Akdeniz havzasında görülmesine
karşın bugüne kadar Avrupa da rapor
edilmemiştir.
40
Schmallanberg Virüs İnfeksiyonu
• Hastalık şimdiye kadar sığır, koyun, keçi, bizon ve
karacalarda görülmüştür.
• Ayrıca bazı geyik türlerinde (roe deer, fallow deer,
alageyik), muflinlerde ve alpakalarda etkene karşı
antikor varlığı saptanmıştır
• Erişkin sığırlarda süt veriminde önemli bir düşüş,
ateş, sulu ishal gibi belirtiler görüldüğü,
hayvanların 5-11 gün içinde iyileştikleri
bildirilmiştir
41
Schmallanberg Virüs İnfeksiyonu
• Koyunlarda şu ana kadar akut infeksiyon
bildirilmediği, malformasyonlu kuzuların
saptanmasından sonra bazen orta derecede
spesifik olmayan semptomların görüldüğü
belirtilmiştir.
• Hastalık ilk defa görüldüğü 2011 yılından bu yana
hızla yayılmış Fransa, Belçika, Hollanda,
Lüksemburg, İngiltere, İtalya, İspanya,
Danimarka, İsveç, Polonya, İsviçre, Finlandiya,
Norveç, Avusturya ve İrlanda da görülmüştür.
42
Schmallanberg Virüs İnfeksiyonu
• İnsanlara bulaşmamaktadır.
• Bulaşma vektörel olup, çeşitli culicoides türleri
bulaşmadan sorumludur. Sivrisineklerinde
bulaşmadan sorumlu olduğu bildirilmektedir.
• Placenta aracılığı ile virus fötusa geçebilmektedir.
• Hayvandan hayvana direk bulaşma ise
görülmemektedir.
43
Schmallanberg Virüs İnfeksiyonu
Tanısı:
• Virus izolasyonu ve Real-Time RT PCR ile teşhis
yapılmaktadır.
• Hastalığı atlatan hayvanlardan serolojik olarak
kan serumundan ELISA ile antikor tespiti
yapılabilmektedir.
44
Schmallanberg Virüs İnfeksiyonu
• KONTROL VE MÜCADELE
• Hastalığın henüz ruhsatlanmış ticari bir aşısı
bulunmamaktadır.
• Vektörlerle mücadele esas olup; bulaşmayı
önlemek veya en aza indirmek hedeflenmektedir
45
SONUÇ OLARAK
• Genel olarak hastalıklarda kullanılan mücadele ve
eradikasyon yöntemleri ile ilgili detaylı bilgilere
sahip olunmuş, özellikle Pestivirus, Mavi dil ve
Batı Nil virüsü infeksiyonları, koruma ve
mücadelesi ile ilgili ayrıntılı bilgiler elde
edilinmiştir.
• İlk defa yaban hayatı ve yabani ruminantlarda
görülen hastalıklar ile ilgili çeşitli araştırmalara
katılınmıştır.
46
SONUÇ OLARAK
• Yaban hayatta kolay yayılan ve güçlükle kontrol
edilen bazı hastalıklar hem evcil hayvanlar hem
de insanlar açısından büyük tehlike arz
etmektedir.
• Bu nedenle yaban hayat türlerinin hastalıklar
açısından detaylı takibinin yapılmasının
hastalıkların kontrol ve mücadele çalışmalarında
büyük önem taşımaktadır.
47
SONUÇ OLARAK
• Yaban hayatında hastalıkların durumunun
belirlenmesinin, mücadele ve kontrolde
yeni stratejiler geliştirilmesi açısından
büyük önem arz ettiği kanısına varılmıştır.
48
Teşekkürler…
[email protected]
49