TDV DIA - İslam Ansiklopedisi

HARF
w, y ); huaniyye; huruf-ı
zirnam- huruf-ı evtad -huruf-ı kulub; huruf-ı mukattaa-huruf-ı muhkemat-huruf-ı müteşabihat gibi daha başka tasnifler de vardır. Kur'an'da yirmi dokuz
surenin başında yer alan~~ ' ~ ' ro> gibi
harfiere huri!f-ı mukattaa*, huruf-ı teheccl ve fevatihu' s-süver* denildiği gibi
ayet sonu kelimelerinin son harflerine de
huruf-ı fasıla adı verilir.
hurQf-ı
halk;(', t_'
~,.:.,.:ı,
ruf-ı zemaniyye-huruf-ı
Bunlardan başka nahiv alimlerinin isim
ve fiili n dışında üçüncü kelime çeşidi olarak ele aldığı mana harfleri de (hurOfü'lmeanl) vardır. Bunlara, tek başına bir anlam taşımayıp diğer kelimelerle (i sim ve
fiiller) birlikte kullanıldıklarında anlam
bildirmeleri sebebiyle "mana harfleri" denildiği gibi terkip içerisinde isimleri fiiliere bağladıkları veya fıillerle isimler arasın­
da anlam ilişkisi kuru lmasında vasıta görevi yaptıkları için "rapt harfleri" (bağlaç)
ve "edevat" adı da verilir. Bu harflerin
cümle içinde gördükleri fonksiyona göre
birçokçeşidi vard ır: Cer. atıf. nasb, cezm.
istifham, cevap, istisna, nida, şart. teş­
bih, tevkid, tenbih, masdar. kasr. istikbal,
sıla, talep, nefy, nehy, emir, tahzlz-tendlm -arz. ta'lil, temennl, tereccl, ta'rif
vb. harflerle fiile benzeyen harfler gibi.
Sayıları
1SO'yi aşan hurüf-ı m ean! içinde isim soylu olanlar yanında birkaç fiil
de vardır. Ancak çoğu harf olduğu için
"tağllb" yoluyla onlar da bu ad altında
toplanmıştır. Huruf-ı meanl arasında yapı itibariyle bir. iki, üç, dört ve beş harften oluşanlar bulunduğu gibi birleşik bir
yapıya sahip olanlar da vardır : .,__ :;,ı + :ı
~ :._ :;,ı + .!1 + oy ' ..:,ıtr gibi.
Harfler fonksiyon itibariyle amel edenler (el-hurufü'l-amile) ve etmeyenler (el-hurOfü 'l-mühmele), amel etmesi de etmemesi de caiz olanlar olmak üzere üç gruba
ayrılır. Amel edenler cer, cezm. sadece
nasb, nasb ve ref' edenler olmak üzere
dört grupta toplanır. Kullanım itibariyle
sadece isme, sadece fiile ve her ikisine
dahil olma özelliği gösterenler de vardır.
Mesela cer harfleri sadece isim ve isim
soylu kelimelere. nasb harfleri sadece
muzariye, atıf harfleri ise hem isme hem
de fiile dahil olur.
ince manalar, belagat ve beyani nükteleri, üs!Qp hususiyetleri büyük ölçüde
hurüf-ı meanlye dayandığı için bunların
üzerinde özellikle d urulmuş , tefsir ve belagat alimleri bu harflerin asli ve ferl manalarını, nahiv alimleri amel durumlarını
incelediği gibi felsefe ve mantık alimleri
de önerme ve hükümlerdeki fonksiyonlarını ele almışlardır. Gerek alfa be harfleri gerekse mana harflerine dair pek çok
eser kaleme alınmış olup bunlar sadece
mana harflerine ve edatlara, sadece alfabe harflerine veya her ikisine, sadece
Kur'an'daki mana harflerine veya bir tek
harfe ait olmak üzere farklılık gösterir.
Mesela yalnız .ı;, , ~ harfleri ve bunların
farkiarına dair otuzdan fazla eser yazıl­
mıştır. Arap dilinde ve özellikle Kur'an'da
geçen elif. lam ve ha harfleri üzerine de
birçok eser kaleme alınmıştır (harfl er
hakkında yazılan eserlerin bir listesi için
bk. ibnü' I-Enbarl, Zinetü '1-fuzalti', nil ş irin
mukaddimesi, s. 22-35; Müzenl. el-HurO.{, na ş irlerin mukaddimesi , S . 5-32).
BİBLİYOGRAFYA :
Ragıb el-isfahani, el-Mü{redat, "J:ıarf" md.;
Usanü 'l-'Arab, "J:ırf" , "J:ıvc", "<acm " md.leri;
Tehanevi, Keşşaf. ll, 66-67; J. W. Redhouse. A
Turkish and English Lexicon, istanbul ı890->
istanbul ı 978 , s. 776-778; Buhari, "Feza' ilü'lKur'an". 3, 5; Halil b. Ahmed , Kitabü 'l-Hurü{
(Şelaşetü kütüb fi'l-f:ıurüf içi nde, nşr. Ram aza n
Abdüttevvab). Kahire ı402/1982, s. 34-47; ibnü's-Sikkit. Kitabü'l-ljurü{ (a .e. içinde). s. 93ı ı ı; Müzeni, el-ljurüf (n ş r. Mahmud Ha se ni
Mahmud- M. Ha san Avvad). Arnman ı403/1983,
naşirlerin mukaddimesi, s. 5-32; Belazüri. Fütüf:ı (R ıd va n). s. 456-460; Zeccaci, el-Cümel fi 'nnaf:ıu (n ş r. Ali Tevfik el- Hamed). Beyrut ı408 /
ı 988, s. 370-378; Far abi. eş-Şer!) li-Kitabi Aristota/is fi'l-'ibare (nşr. W.Kutsch- s Marrow).
Beyrut ı 946, s. 29, 43, 5ı, 54; a.mlf.. Kitabü'l·
ljurü{. Beyrut ı990 , s. 28-29; a.mlf., Kitabü'lEl{a? (n ş r. Muhsin Mehdi). Beyrut ı986 , s. 4356; Rummani. Kitabü Me'ani 'l-l)urüf (nşr. Abdül fettah ismail Şe l ebi). Cidde ı40ı/1981, naşirin mukaddimesi, s. 2, 7- ı 9; İbn Cin ni, Şırru
şına'ati'l·i'rab (nşr. Mustafa es-Sekka v.dgr. ).
Kahire ı374/1954, I, 6, 75; Alaeddin b. Ali elirbilli. Ceuah irü 'l-edeb (n ş r. Emll Bedi' Ya 'küb).
Beyrut 14ı 2/ ı99ı , niişirin mukaddimesi, s. 5ı 6; Ahmed b. Muhammed er-Razi, Kitabü 'l-Hurüf (Şelaşetü kütüb fi'l-/:ıurüf içinde, n şr. Ra mazan Abd üttevvab). Kahire ı402/1982, s. ı33,
ı4 ı- ı 56; ibnü'I-Enbari. Zineta 'l-fuzala' (n ş r. Ramazan Abdüttevvab). Beyrut ı407/1987, nii şi­
rin mukaddimesi, s. 22-35; Hasan b. Kasım ei_ Muradi, el-Cene'd-dani {i l)urüfi 'l-me'ani (n ş r.
Taha Muhsin). Bağdad 1974-75, s. 29-30, 86 93; Cürcani, Şerl)u'l-Meuakıf. ll, 48-50; Firuzabadi, Beşa'ir (nşr. M. Ali en-Neccar). Beyrut, ts .
(ei-Mektebetü'l-ilmiyye). ll, 452; Kalkaşendi.
Şubi)u'l-a'şa (Şems ed din). lll, 22, ı53- ı58; İbn
Haldun. el-Mukaddime, ll, 96ı -983; İbn Nu reddin, Meşabil)u'l-megani (n ş r. Aiz b. Nafi' elÖmeri) , Kahire ı4ı4/199 3; Hitti. Taril)u'l-'Arab,
Beyrut ı949, ı, 93; Cevad Ali , Taril)u'l-'Arab,
Bağdad ı 950 , I, 204; Naci Zeynüddin, Muşau­
uerü 'l-l)atti'l-'Arabi, Bağdad ı388/ ı968, s. 2,
295-302; a.mlf., Meusü'ata'l-l)atti'l-'Arabi, Bağ­
dad ı 984, s. 65-66; F. M. Berezin, Lecture on
Unguistics, Moscow ı969 , s. ı37; C. F. Hockett,
A Course in Modern Unguistics, Indian ı970,
s. 544; Türki Atıyye Abbud Cüburi, e l-ljaıta '1'Arabiyyü 'i-islami, Bağdad 1395/1975, s. 832; Süheyle Yasin ei-Cüburi. A ş lü '1-/)at(i'l-'Arab~ Bağdad ı977, s. ı9-60 ; Abdülfettah Ubade.
intişarü'l-l)at(i'l-'Arabi, Kahire, ts. (Mektebetü'IKülliyyati'I-Ezheriyye), s. 5-40; M. Tahir el-Kürdi, Taril)u'l-l)at(i'l-'Arabi, Mekke ı402/1982,
s. ı6, 23-45, 295-303; Ganim Kadduri Hamed.
Resmü 'l·Muşi)a f. Bağdad ı402/ı982, s. 17ı 9; Afıf Behnesi. el-ljaıta '1-'Arabi, Bağdad ı 404/
1984, s. 19-35; Yahya Sellum el-Abbas!, el-ljattü'l-'Arab1, Bağdad ı404/1984, s. ı7-37; M.
Said isbir - Bilal Cüneyöı, eş-Şamil, Beyrut ı 985,
s. 472-475; Hadi Atıyye Matar ei-Hilali, Na;çariyyetü'l-t:ıurüfi'l-'amile, Beyrut ı406/ı986, s.
5, ı 24 -152; a.mlf .. el-ljurüfü '1-'am ile, Beyrut
1406/1986, s. 7-ıO; J. Naveh. Alphabet, Jerusalem ı987 , tür.yer.; Mahmud Sa'd, ljurüfü'lme'ani, İ skenderiye ı988, s. 7-ı4; Emil Bedi'
Ya'küb, Mevsü'ata'l-i)urüf. Beyrut ı408/1988,
s. 5-8, 439-44 ı, 460 -464; Rekin Ertem. E lifbeden Alfabey e, istanbul 1 99ı, s. 280; a.mlf.,
"Eiifba", DiA , Xl, 39-44; Nihad M. Çetin, "İs­
lam Hat Sanatının Doğu ş u ve Gelişmesi", islam Kültür Mirasında Hat Sanatı (haz. M. U ğ ur
Derman), İstanbul ı992, s. 14-ı5; a.mlf., "Arap
(Yazı)", DiA, lll, 276 -281 ; Şinasi Tekin, Eski
Türklerde Yazı, istanbul ı993, s. ıı-ı2; Yahya
Vehib ei-Cüburi. el-ljat ve'l-kittıbe, Beyrut ı 994,
s. ı 7-25; Bustani, DM, VII , 4-9 ; T. H. Weir.
"Harf", iA , V/1, s. 230-23 ı; H. Fleisch. " J::lurüf
ai-Hi.dla"', Ef2(Fr.), lll, 617-620; B. F. C. Atkinson, "Alphabet", EBr., 1, 662-669; Mustafa
Uzun, "Ebced", DiA, X, 68-70.
li!
İSMAİL DURMUŞ
D TEFSİR. Müslümanlar, Kur'an - ı Kerlm'in Hz. Peygamber'e indirildiği şekliy­
le korunması. muhtevasının aniaşılıp uygulanması için olduğu kadar metninin
doğru telaffuz edilmesi için de büyük
gayret göstermişlerdir. Kur'an'ın okunuşuna rahatlık, yumuşaklık ve manaya uygun bir tavır kazandırılması gibi estetik
amaçların da gözetildiği bu çalışmalar
sayesinde genel olarak harflerin fonetik
özelliklerinin belirlenmesi yanında, bilhassa Kur'an l afızların ın okunuşuna dair
u!Qmü'I-Kur'an içinde başta "tecvldü'lhuruf" olmak üzere çeşitli disiplinler geliştirilmiştir (bk. TECViD) Arapça'daki
t. ' .ı:. ' ~ ' .:. ' t ' w gibi harflerin Arap
olmayan milletierin dilinde bulunmaması, Kur'an harflerine gerçek seslerini verebilmek için meharic-i hurufun tesbit ve
talimini zorunlu hale getirmiş, başlangıç­
tan günümüze kadar sürdürülen Kur'an
öğretimine meharic ve sıfat-ı hurüfun
talimiyle başlanması gelenek halini almıştır.
Kur'an lafızları yirmi dokuzu asli, beşi
fer'l olan Arap harfleriyle seslendirilir
(Mekkl b. Ebu Talib, s. 93, 107-11 1). Bu
163
HARF
harfler, boğaz bölgesinden dudaklara kadar uzanan ses sisteminde mevcut "mahreç" veya "makta"' denilen ses bölgelerinden doğar. Boğaz (halk). ağız boşluğu
(cevf). dudaklar (şefeteyn). geniz (hayşum)
ve dil (!isan) olmak üzere beş bölgede kümeleşen mahreçlerin sayısı Arap dilcilerinden Halil b. Ahmed'e göre on yedi olup
(KWibü'l-'Ayn, I, I57) Mekklb. EbO Talib
ve ibnü'l-Cezeri de bu görüşe katılmışlar­
dır. Sibeveyhi, ibn Cinni ve Dani ise "hevaiyye" denilen ve kendilerinden önceki harflerin uzatılınasını sağlayan med harfleri
için (e lif. vav, ya) ayrı bir mahreç kabul
etmediklerinden mahreç sayısını on altı­
ya in dirmişler (el-Kitab, IV. 433; Sırru şı­
na'ati'l-i'rab, I, 46; et-Taf:ıdid, s. ı04); Yahya b. Ziyad el-F'erra. Kutrub ve Cermi gibi dilciler de u , J , J harflerinin aynı yerden çıktığını ileri sürerek mahreçlerin on
dört olduğunu söylemişlerdir (EbG Amr
ed-Dan!, et- Taf:ıdid, s. ı 06; ibnü'l-Baziş, I,
I7I-173; ibnü'l-Cezerl. et- Temhid, s. ıi3) .
Ağza doğru çıkış sırasına göre "hurOf- ı
halk" denilen t_ ,
t. , c - to , i harfleri
boğaz bölgesinden, med harfleri ağız boş­
luğundan, ~ , ıJ , (', o.,J harfleri dudaklardan. gunneli harfler genizden çıkar. Dildeki on mahreçten, ağzınal dığı çok ince ve
müşterek şekillenmeler sonucu dilin kökünden itibaren , ..:;, - ~ , ..; , z:: - :J - J
t -
ı.i>.:ı
J -) - u - .J' ' '-"' ' j
- .!:>' ~ ' ..:.. - .l? '
harfleri seslendirilir.
Hemzenin dışındaki asli harflerden her
birinin kendine mahsus ismi, resmi (sureti, sembolÜ) ve müsemması (sesi) vardır.
Harfler isimleriyle anılır, resimleriyle yazılır, müsemmalarıyla okunur. Sadece
Kur'an'da yirmi dokuz sürenin başında
yer alan ve "hurOf-ı mukattaa" adı verilen
J , u , ~ , ._,..ı:, , ~~ gibi harfler isimleriyle okunur. Hemzenin kendine has bir
resmi olmayıp yerine göre .:rıf'de olduğu
gibi elif ile. 0-"t! 'de olduğu gibi vav ile.
u!Aıf'da görüldüğü gibi ya ile temsil olunur; bazı durumlarda ise".J.:ı (en-Nahl
I6/5 ), "~1 (en-Nemi 27/25) kelimelerinde olduğu gibi sadece telaffuz edilir,
yazıda görülmez. Hemze için belirleyici
işaret olarak ayn harfinin baş kısmı olan
&: sembolünün kullanılması yeni yazı stiline ait bir uygulama olup eski metinlerde
bulunmaz (geniş bilgi için bk. ELİF; Mekki b. EbQ Talib, s. 95; Ebu Amr ed-Dan!,
et-Ta/:ıdid, s. ı20; a.mlf., el-Muf:ıkem, s.
138)
Asli harflerden her biri sakin ve harekeli olabildiği halde, elif Jlo , Jl..ı , JL9 kelime! erinde olduğu gibi başka bir harfın
164
değişmesiyle
meydana gelmişse asli, onun
daima zaid ve harekesizdir; kendinden önceki harfin harekesi fetha olduğunda med harfidir (Mekkl b. EbG Talib,
S. 94)
dışında
Fer'i harfler. mütevatir kıraatlerle fasih Arapça'da kullanılan ve resimleri olmayan ara seslerdir. Bunlar şu şekilde sı­
ralanabilir : 1. Hemze-i müsehhele. Mahreci bağazın en derin kısmında (aksa'lhaik) bulunduğu ve şiddet sıfatı taşıdığı
için telaffuzu zor olan hemze. yerine göre kendine yakın vakalist elif, vav, ya harflerinden biriyle değiştirilmiş; özellikle iki
hemze yan yana geldiğinde ikinci hemze
tahfıf, tebdil. teshil. tesbit. hazf vecihlerinden biriyle telaffuz edilmiştir. Hemze-i
müsehhele. Sibeveyhi'ye göre kendi telaffuz özelliğinde "beyne beyne" bir harftir. Bu sebeple hemzeden önceki harffethalı olduğunda hemze elif, zammeli olduğunda vav. kesreli olduğunda ya harfine yaklaştırılmak suretiyle yapısındaki
şiddet hali giderilir ve sühOletle okunur
( el-Kitab, III. 54I) Hafs b. Süleyman. sadece Fussılet sOresinde geçen (4I /44 )
~~"'deki ikinci hemzeyi teshil ile rivayet etmiştir (geniş bilgi için bk. ibnü'lCezerl, en-Neşr, I. 362-49I; SüyGtt, I, 98) .
z. Lam-ı müfahhame. Türkçe'de "!ala, hala" gibi kalın sesle (tefhim, tağliz) okunan
"lam"a denir. Nafi' kıraatinin Verş rivayetinde Q_,ı...il , J~.hll - ('~..l:.ı , ..;.a; kelimelerindeki lam harflerinin konumunda görüldüğü üzere lam harfi fethalı, ondan
önceki harf de fethalı veya sakin ' .l? ' .J'
.1:> harflerinden biri olursa lam kalın sesle
(müfahham) okunur. 3. Elif-i mümale. Ya
sesine meyleden ara bir sesle okunan elife denir. Elifin imale ile okunuşu mütevatir kıraatierin hepsinde yer almakla birlikte daha çok Hamza b. Habib, Ebu Amr
b. Ala, Kisa\' ve Halef b. Hişam kıraatlerin­
de , ~J~i , ~~J, ~~ , ~Jl..ıl , ~~~
U"t.:JI gibi kelimelerin eliflerinde uygulanır. Asım kıraatinin Hafs rivayetinde sadece ~.r-ı (Hud ı114ı) kelimesinde "rfı"­
dan sonraki elif imale ile oku nur, ra harfi
de buna bağlı olarak ince telaffuz edilir
(ibnü'l-Cezerl, en -Neşr, ll, 288; Ahmed b.
Muhammed el-Benna, II , 125). 4. Sad-ı
müşemme . Sad harfinin, .l?lyall , .1?1_,.., kelimeleriyle ~ (en-Nahl ı6/9 ) ve t_o.\.:>li
(el-Hicr 15/94) kelimelerinde işmamla (z
. sesiyle) "zirata, ez-zirata, kazdü, fezda'"
şeklinde okunmasıdır. Hamza b. Habib'in
ravisi olan Halef b. Hişam Kur'an-ı Kerim'deki bütün .l?lyall , .1?1_,.., kelimeleri-
ni, aynı imarnın diğer ravisi Hallad b. Halid ise sadece Fatiha sOresindeki .l?lyall
kelimesini sad-ı müşemme ile rivayet etmiştir (Ahmed b. Muhammed el-Benna,
I, 365; Hamid b. Abdülfettah, s: 5) . s.
NOn-ı muhfat. ihf3 harflerinden önce gelen tenvin veya sakin "nOn"un kendi mahrecinden ayrılarak gunne ile okunması­
dır (fer'l harfler hakkında g e niş bilgi için
bk. Slbeveyhi, lll, 54ı vd.; Mekkl b. EbG
Tali b, s. ı 07-112; ibnü'l-Cezerl, en-Neşr,
I, 20ı-202; EbG Said es-STraf1, s. 306 vd .;
Kastallanl, s. ı84; ayrıca bk. GUNNE).
Mahreçleri aynı olan asli harfler farklı
karakterleriyle birbirinden ayrılır. Bu farklılıklar kaynaklarda harflerin sıfatları , lakapları, sınıfları ifadeleriyle yer almıştır.
Mekki b. EbG Talib, yirmi dokuz harfin
sıfatiarını uzun müddet araştırdığını ve
kırk dört sıfat bulduğunu söylerken (erRi'aye, s. ı ı5) Dani harflerdeki sıfatiarın
on altı olduğunu ileri sürmüştür (et- Taf:ı­
did, s. ıo7). Sıfatiarın en belirgin olanlarına yer verilen bu tesbitte harfler şöyle
tasnif edilir: 1. HurOf- ı mehmOse. Harfin
çıkışı sırasında mahreç tam kapanınayıp
zayıf kaldığından mahreçten nefesin akması suretiyle telaffuz edilen harflerdir.
Mahreçteki zaaf sebebiyle bu sıfata
"hems" (gizli ve hafif ses, fısıltı) denmiş­
tir. Hems sıfatlılar , ..; ' '-"' '
c ' ..:.. ' ..:.ı
to , :J , ıJ, .J' şeklinde sıralarian on harftir. z. Hurfıf-ı mechOre. HurOf-ı mehmOsenin dışında kalan on dokuz harftir. Harfın . mahrecinden kuwetle ve ses halinde
(cehr) çıkması sebebiyle söz konusu harfler bu sıfatla anılır. 3. HurOf-ı şedide. Şid­
det sıfatlı :J , J , .l?, .:ı , z::, ..:.ı, o.,J, i harf·leridir. Bu sekiz harften her biri söylenirken mahreç şiddetle kapanır, ses ve
nefes akmaz. Bu kapalılık, harfte ayrıca
mevcut olan hems veya kalkale sıfatı gereği süratle açılır. Harflerden beşi, z:: , o.,J )
( J , .ı, , .:ı kalkale harfidir. Diğer üç harften hemzenin şiddet sıfatı elif, vav, ya
harflerinden birine ibdal ile hafifletilir. Ta
ve kaf harflerinin şiddet sıfatı sebebiyle
kapanan m ah reçleri ise bu iki harfte
ayrıca bulunan hems sıfatı ile açılır. 4.
HurOf-ı rihve. Şiddet sıfatının zıddı olan
rihve (rehave) sıfatını taşıyan harfler telaffuz edilirken mahreçten ses veya nefes akar. Rihve (gevşeklik , yumuşaklık).
mahreçten akan ses veya nefesin duyulması halidir. Rihve sıfatlılar, med harfle-
t'
t'
c ' ..:..
riyle ( ı.s ' ~ ' 1) ' ..; ' U" , j ' ~ '
t_ , .1:> , ı.i> , .J' harflerinden oluşan on üç harftir. s. HurOf-ı mutbaka. ltbak (yapı ş ma , uyuşma). dilin harfe göre
to , ıJ ,
HARFÜŞ
farklı kısımlarının damağa yapışması ha-
li olup ıtbak sıfatlılar .ı:; , J:o , ~ , W"' harfleridir. 6. Hun1f-ı münfetiha. infitah (açıl­
ma) ıtbakın zıddıdır. Kendilerinde infitah
sıfatı bulunan harfler, dilin damaktan ayrılıp açılması suretiyle telaffuz edilir. ltbak sıfatlılar dışındaki yirmi dört harf bu
gruba girer: 7. Hurüf-ı müsta'liye. Yirmi
dokUz harfin en kalınları olan , ~ , W"' , t
J ' t_ , .ı:; ' J:o harfleridir. Telaffuz edilirken
dilin üst damağa yükselmesi sebebiyle
bu yedi harfe " hurüf-ı müsta'liye" (hurQf-ı
isti'la) denn:iiŞtir. Kalın okunmaları sebebiyle bunlara "hurüf- ı mufahhame" de
denir. Kur'an-ı Kerl~ kıraatinde bu harfIerin fethalı halleri a sesiyle (elifle) med
edilirse "fetha-i şedlde '! ile (a sesiyle) okunur. 8. HurüFı müstefile. isti'lanın zıddı
olan istifale (alçalma}. dilin damağa yükselmeyip aşağıda kalması halidir. Hurüf-ı
müstefile. hurüf-ı riıüsta'liyenin dışında
.k alanlar olup evvelindeki harfin fethalı
veya zam m eli olması sebebiyle tağliz ile
okunan "Allah" lafzının. "lam"ı ve fethalı
veya zammeli ra dışında kalanları ince
(terklk ile. "a~e" arası bir sesle) okunur.
9. Hurüf-ı med ve lin. Med harfleri. kendinden önceki harfin harekesi kendi cinsinden olan elif ile sakin vav ve sakin ya'dır. "Hurüf-ı hevaiyye" de denilen ve kendilerinden önceki harfin sesinin uzatılına­
sını sağlayan bu harflerin her üçünün de
mahreci ağız boşluğudur. Fethalı bir harften sonra gelen sakin vav ile sakin ya'ya
"lin harfleri" denir. Belirtilen konumuyla
bu iki harfte lin (yumuşak olma) sıfatı bulunur. to. Hurüf-ı safire. Safir. W"' , U" , j
harflerinde rihve sıfatının yaygın olması
sebebiyle bu harfler mahreçten çıkarken
ıslığa benzer bir sesin duyulması halidir.
tt. Hurüf-ı kalkale. "Mahrecin kuvvetli
bir ses işitilecek şekildeki hareketi" şek- .
linde tarif edilen kalkale J , J:o , ~ , c: , -,.ı
harflerine ait bir sıfattır. Her biri şiddet
sıfatı da taşıyan bu harfler, kelime içinde
veya vakıf sebebiyle sakin olduklarında
mahreçlerinin önce şiddetle kapanıp hemen ardından kuvvetli bir titreşim le açıl­
ması suretiyle telaffuz edilir. tz. Hurüf-ı
münharife. inhiraf, J, J harflerinin telaffuzu esnasında dilin damağa doğru meyletmesi. yükselmesi halidir. Meyil "lam"da hemen dil ucunda, "ra"da ise dilin daha geniş kısmında olur. 13. Harf-i mütefeşşl. Tefeşşl (yayılma). telaffuzu esnasın­
da ._;, harfinin mahrecinin akışındaki özel
sestir. 14. Harf-i müstetll. ~ harfinin sı­
fatı olan istitale (uzatma). harfin yumuşak bir tarzda çıktığı mahrecinde biraz
tutulup uzatılınası halidir. tS. Harf-i mütekerrir. Telaffuz edilirken mahrecinde
tekrarlanır gibi bir ses oluşması sebebiyle J harfi tekrlr sıfatı ile anılır. 16. Gunne. li harfler. Gunne, ihfa ve idgamların uygulanması sırasında w , ı" harflerine mahsus genizden gelen sestir (harflerin sı­
fatları hakkında geniş bilgi için bk. Slbeveyhi. IV. 432-436; İbn Cinnl. ı. 46-48;
Mekkl b. EbQ Talib. s. 115; EbQ Amr edDan!. et-Ta/:ıdid, s. 107; ibnü'l-Cezerl. etTemhid, s. 115; Ganim Kaddurl Hamed,
s_ 227 vd.).
Ebü'I-Esved ed-Düell (ö . 69/688). Nasr
b. Asım ve Yahya b. Ya'mer'le başlayan
Kur'an lafızlarının doğru okunmasını temine yönelik çalışmalar her asırda gelişe­
rek devam etmiştir. Filolojik çalışmalar
içinde de yer alan harflerin yapı özellikleriyle ilgili incelemeler, IV. (X.) yüzyılın baş­
larından itibaren çeşitli kıraat rivayetlerinde, özellikle tecvid ilminin temel konusu olması bakımından bu disiplin içinde ön plana alınarak devam ettirilmiştir.
Bu alanda eserleri kaynak kabul edilen
müelliflerin başında ibn Mücahid (ö. 324/
936), Müsab. Ubeydullah , ibn Galbün,
Mekk1 b. Ebu Tali b, Ebü Amr ed-Dan!. Şa­
tıbl, Sehavl, Ebu Şame, Ca'berl. ibnü'I-Cezerl ve Kastallani (ö. 9 23/ ı 5 ı 7) gibi alimleri zikretmek gerekir.
Daha özel bir alan olan tecvid "harfleri
güzel telaffuz etme" ilmi olduğundan
harflerin hem seslendirilmesi hem de
özellikleriyle meşgul olmuş. bu konuda
IV. (X.) yüzyılın başlarından itibaren birçok eser verilmiştir. Ganim Kaddürl Hamed, XIII. (XIX.) yüzyılın sonuna kadar elli beş müellife ait 109 eserden bahseder
(ed-Dirasatü'ş-şavtiyye, s. 23-46) .
Osmanlı müellifleri de pek çok eserle
bu alandaki çalışmalara katılmışlardır.
imam Muhammed Birgivl'nin ed-Dürrü'l-yetim ii 'ilmi't-tecvid'i. bunun tercümesi olan Eskicizade Ali b. Hüseyin'in
Terceme-i Dürrü yetim'i, Hamza Hüdarnin Tecvid-i Eddiyye'si, Mağnisfnin Terceme-i Cezeriyye'si, Molla Abdurrahman Karabaşi'nin Karabaş Tecvidi adlı
risalesi , Mehmed Zihni Efendi'nin elKavlü's-sedid ii ilmi't-tecvid'i, Debreli
Hoca Abdülkerlm'in Mizdnü'l-huruf'u,
Abdülazlz b. Abdülfettah'ın Kavd'idü'ttecvid'i bu alanda basılan en tanınmış
eserler olup Cumhuriyet döneminde de
özellikle 1950'1erden sonra Ali Rıza Sağ­
man, Demirhan Ünlü, ismail Karaçam,
Abdurrahman Çetin gibi müellifler aynı
alanda eser vermeye devam etmişlerdir.
BİBLİYOGRAFYA :
Ha111 b. Ahmed, KWibü'l-'Ayn (nşr Mehdi elMahzuml}, Beyrut 1988, 1, 57; Lisanü'l-'A rab,
Xl, 41-44; Sibeveyhi. el-Kitab (nşr. Abdüsselam
M. Harun), Kahire 1977, lll, 541 vd.; IV, 432436; Ebu Said es-S1ri'if1, es-Sfraflyyü 'n-Na/;vf (i
dav'i şerl;ihf li-Kitabi Sfbeveyhi (nşr. Abdülmün'im Faiz) , Şam 1983, s. 306; İbn Cinnl, Sır­
ru şına'ati'l-i'rab (nşr. Hasan Hindavl) , Beyrut
1985, 1, 13, 46-48; Mekki b . Ebü Ti'ılib. er-Ri'aye (nşr. Ahmed Hasan Ferhad}, Arnman 1984,
s. 83-96, ı 07-112, 145; Ebu Amr ed-Di'ınl. etTa/;dfd fl'l-iti):an ve't-tecufd (nşr. Ganim Kaddurl Hamed}, Bağdad 1988, s. 104 - 107, 120;
a.mlf .. el-Mul;kem (i nak:di 'l-meşahif(nşr. izzet Hasan}, Dımaşk 1379/1960, s. 4-7,108 vd.;
ibnü'I-Biiziş. el-İi):na', 1, 171-173; ibnü'I-CezerJ. en-Neşr, 1, 201-202, 362-491; ll, 125, 288;
a.mlf .. et-Temhfd (i 'ilmi't-tecvfd (nşr. Can im
Kaddurl Hamed) , Beyrut 1986, s. 113, 115;
SüyütJ. el-İti):an, Kahire 1951, 1, 98; Kastalliinl. Le(a'ifü'l-işarat li-fünuni'l-i):ıra'at (nşr.
Amir es-Seyyid Osman - Abdüssabur Şahin),
Kahire 1972, s. 184; Ahmed b. Muhammed eiBennii, İt/:ıiifü füçiala'i 'l-beşer (nşr. Şa'ban M .
İsmail), Beyrut 1987, ll, 125, 365; Saçaklızade.
Cühdü'l-mui):ıl, Süleymaniye Ktp., Erzincan,
nr. 8, vr. 10'-57' ("sıfiitü ' l-hurüf'' babı); Hamid
b. Abdülfettiih. Zübdetü'l-'irfan (i uücühi 'l~ur'an, istanbul 1894, s. 5; Ali Rıza Sağman,
Sağman Tecvidi, istanbul 1964, s. 18 vd.; Demirhan Ünlü. Kur'an-ı Kerim'in Tecuidi, Ankara 1975, s. 41 vd.; Ganim KaddGrJ Hamed, edDirasatü'ş-şavtiyye 'inde 'ulema'i't-tecufd, Bağ­
dad 1986, s. 23-46, 227 vd.; Abdurrahman Çetin. Kur 'a n Okuma Esasları: Tecvid, istanbul
1987, s. 31 vd.; İsmail Karaçam. Kur'an-ı Kerfm'in Faziletleri ve Okunma Kaideleri: Mufassal Tecvid, istanbul 1991, s. 185 vd.
Iii
MEHMET ALi SARI
. HARFÜŞ
(..;,~.;>)
L
Memlükler zamanında
büyük şehirlerin
aşağı sınıf halkına verilen ad.
_j
Sözlükte "kaba, çok öfkeli, kötülüğe hagelen Arapça harffiş kelimesi (çoğulu haratiş ve haratişe ) haranfeş, muhranfeş şeklinde de kullanılır.
Memlük tarihçileri tarafından hırsız, ahlaksız, hilekar, işsiz ve fakir pazarc ıl arla,
halktan fesat ve tahrip hareketlerine karışmış olanlar bu adla anılmıştır. Genellikle Kahire'de yaşayan bu zümrenin hilekar, hırsız ve kötü ahlaklı olanlarına zaar,
işsiz ve fakir pazarcılara ayyar, yol kesicilere ayyak denirdi. Bunlar "ahmak" anlamında caidiyye adlarıyla anılırlar ve
meydanlarda, caddelerde, cami önlerinde dilencilik yaparlardı. Bu zümreler Kahire'nin geçirdiği iktisadi ve içtimal karı­
şıklıklarda, Memlük sultanları ve emirler
arasındaki mücadelelerde önemli rol oyzır kişi" anlamına
namışlardır.
165