Untitled - Kastamonu Belediyesi

Değerli Misafirlerimiz,
Ilgaz Dağları’nın kuzeyinde, Karaçomak Vadisi’nin üzerinde
kurulan, binlerce yıl öncesine dayanan tarihi boyunca hep
önemli uygarlıkların merkezi olan Kastamonu, sahip olduğu
tarihi, kültürel değerleri ve arkeolojik zenginliği ile dikkatleri
çeken bir şehirdir.
Kastamonu, Müslüman Türklerin hakimiyetine girip İslamın
nuruna gönlünü açtığı günden beri her asırda büyük alimler,
evliyalar ve bahadırlar yetiştirmiş, bütün Anadolu’ya, hatta
tüm dünyaya nur saçan bir kaynak olmuş mübarek bir
beldedir. Bu belde aynı zamanda Çanakkale ve Kurtuluş
Savaşı’nda verdiği şehitlerle, ismini tarihe yazdırmış bir
yiğitler ve kahramanlar diyarıdır.
Medeniyetin ve maneviyatın beşiği olan bu şehirde yaşayan
insanlar, şehrin her tarafını kaplayan manevi bir iklimin
havasında sükunet bulurlar. Şehre gelen ziyaretçiler de bu
manevi iklimden nasiplerini alır, buranın sahipleri tarafından
güzel davranışlarla, misafirperverlikle ve samimiyetle
karşılanırlar.
Kastamonu İli, sahip olduğu tarihi ve kültürel mirasın yanı
sıra doğal güzellikleriyle de insanları büyüleyen bir ilimizdir.
Yeryüzünün bir cennet köşesi olan bu coğrafya, çok çeşitli bitki
ve hayvan türlerine ev sahipliği yapmaktadır. Ormanlarından
denizine, yaylalarından kanyonlarına kadar doğa harikası
güzellikleri mutlaka görülmelidir.
Doğa ve insanın, kültür ve medeniyetin, huzur ve maneviyatın
en güzel bütünleşmesini ifade eden bu beldenin güzel
insanları, sizleri burada görmekten, sizlere yakın ve sizlerle
birlikte olmaktan büyük mutluluk duyacaklardır.
Sizleri Kastamonu’da görmek dileğiyle, Hazreti Pir Şeyh
Şaban-ı Veli’nin şu sözüyle, hepinizi sevgiyle kucaklıyorum:
“Gelişiniz güle güle, gidişiniz güle güle, her işiniz güle güle.”
Tahsin BABAŞ
Kastamonu Belediye Başkanı
1
ŞEYH ŞA’BAN-I
VELİ HZ.
(HAZRETİ PİR)
KÜLLİYESİ
Şeyh Şa’ban-ı Veli, İlimiz
Hanönü ilçesi Çakırçayı Köyü,
Cimdar Mahallesi’nde M.1471
yılında doğmuştur. Doğmadan
önce babasını, üç yaşında iken
de annesini kaybetmiştir.
Şa’ban Efendi’yi hayırsever
bir hanım himayesine
alarak tahsil yaptırmış
ve tamamlaması için
İstanbul’a göndermiştir.
İstanbul’da gerekli ilimler
tamamladığında; hocalarınca
icazetnamesi verilerek ilim
neşrine müsaade edilmiştir.
Kastamonu’ya dönerken
Bolu’da Şeyh Hayreddin
Tokadi Hazretleri’ni ziyaret
etmiş, burada on iki yıl
kalarak olgunluğa erişmiştir.
Katamonu’ya geldiğinde,
önce Hisarardı Semtindeki
Cemalettin Mescidi avlusunda
daha sonra Seyid Sünneti
Mescidi’nde kalmış, bu sırada
halk tarafından tanınmaya ve
anlaşılmaya başlamıştır.
Caminin kitabesinden M.1580
yılında 3.Murad’ın Hocası Suca
Efendi tarafından yaptırıldığı
anlaşılmaktadır.
Cami, aynı zamanda Halveti
Dergahı olduğundan, içerde,
arka tarafta halvethaneler
sıralanmaktadır. M.1702
yılında, cami bitişiğindeki
derviş odaları, mutfak,
pencereler ve halvetler tamir
görmüştür.
Halveti Tarikatı’nın Şa’baniye
kolunun kurucusu Şaban
Efendi, dostlarınca Honsalar
Camisi’ne davet edilmiştir.
Bir süre sonra burası yanınca,
Eyüp Halife tarafından Seyyid
Sünneti Mescidi’ne yakın bir
ev bağışlanmıştır. Hayatta
iken, kendisi ve şeyhleri için
vakıfname hazırlatmıştır.
M.1748 senesinde tekrar
tamiratı yapılan külliyede,
1950’de Vakıflar Genel
Müdürlüğü’nce ve 1968 yılında
derneğince tamiratlar, 1998
yılında da Vakfınca onarım ve
düzenlemeler yaptırılmıştır.
Caminin taban ve tavanı
ahşaptır. Mihrap alçı süslüdür.
Minber ve vaaz kürsüsü ahşap
üzeri sedef işlemelidir.
4 Mayıs 1569 tarihinde vefat
edince, yerine Osman El
Halveti geçmiştir.
1925’te tekke ve zaviyelerin
kapatılmasına kadar yirmi zat,
Halveti Tarikatı’nın irşadını
sürdürmüştür.
Türbenin yapımına, M.1575
yılında başlanmıştır. Sultan
2
Ahmed’in Sadrazamı, Murat
Paşa’nın Kethüdası Ömer
Bey tarafından M.1612
yılında, demirli pencereler
üzerine kadar duvar
ördürülmüştür.
bulunmaktadır.
Külliyenin kuzey tarafında
yer alan iki büyük
konak, güzel sivil yapı
örneklerindendir. Cami
tarafında yer alan konak,
Vakfınca restorasyonu
yapılarak müze olarak
hizmete açılmıştır.
İki yıl aradan sonra, Küre
Kadısı Ulemadan Akkaş
(Ökkeş) Efendi ile Dergah-ı
Âli Kabucubaşlarından
Mehmed Ağa’nın, Ulemadan
Derviş Ömer Fuadi’nin
himmetleri ve Kastamonu
halkının yardımlarıyla
tamamlanmıştır. (M.1615)
Türbe içinde , Şa’ban Efendi
ile postnişinlerine ait olmak
üzere on altı lahit vardır.
Doğu yönündeki diğer konak
da sergi salonu olarak
kullanılmaktadır.
Türbe yanında incecik
akan Asa Suyu, berrak ve
hafif sudur. Zemzem Suyu
tadında olduğundan, halk ve
ziyaretçiler tarafından şifalı
olduğu inancı mevcuttur.
Cami kıble duvarının önünde
Seyyid Sünneti Efendi’nin
(vefatı H.864-M.1469)
kabri, dergah çevresinde
de ulamadan,ricalden
medfun olanların kabirleri
3
NASRULLAH KÜLLİYESİ
(CAMİİ-ŞADIRVAN-KÖPRÜ-MEDRESE)
iki kubbe örtmektedir.
Kaliteli kesme taştan
şadırvan cepheleri
süsleme işli olup,
ortalarında birer fıskiyesi
bulunmaktadır.
İl Merkezinde bulunan
Candaroğulları ve
Osmanlı Dönemine ait
medreselerde onarım
ve restorasyon yapılarak
bu eserler turizm amaçlı
değerlendirilmektedir.
Şehrin merkezinde
bulunan Nasrullah
Külliyesi, cami, medrese
ve köprüsü ile sembol
yapılardandır.
Cami ve köprü M.1506
yılında Nasrullah Kadı
isimli bir hayırsever
tarafından yaptırılmıştır.
Cami, döneminin yapı
özelliklerini taşımaktadır.
Milli Şairimiz Mehmet
Akif Ersoy, Milli
Mücadeleyi destekleyen
konuşmalarını burada
yapmıştır. Köprü
dört gözlü iken bir
gözü 1961 yılında
imar çalışmalarında
yıkılmıştır. Şadırvanlar
Nasrullah Kadı
tarafından yaptırılmış,
üzerindeki yapı
ise M.1752 yılında
Bedii adında bir
hayırsever tarafından
tamamlanmıştır.
Nasrullah Meydanı’nda,
Nasrullah Camii’nin
kıble tarafında bulunan
Münire Medresesi 1746
yılında Reis-ül Küttab
Hacı Mustafa Efendi
tarafından yaptırılmıştır.
Her biri 10-12 öğrenciyi
barındıracak 23 odası
mevcuttur. Uzun yıllar
Vakıflar öğrenci yurdu
olarak kullanılan yapı
1999 yılında restorasyonu
yapılarak turizm amaçlı
el sanatları çarşısına
dönüştürülmüştür.
Kesme ve moloz taştan
inşa edilen iki bölüm
halindeki yapının üzerini
İSMAİL BEY KÜLLİYESİ
kendisi için yapılmış
ise de, kendisi Filibe’de
vefat etmiş ve orada
defnedilmiştir. Türbede
aileden yakınları medfundur. Külliyenin KuzeyDoğu tarafında yer alan
İsmail Bey Medresesi’nde
avlunun etrafında 10 oda
sıralanmaktadır.
İsmail Bey Mahallesinde
şehire hakim kayalık
tepede kurulan İsmail
Bey Külliyesi 15. yüzyıl
kompleksidir.
M.1451 yılında
Candaroğlu Hükümdarı
İsmail Bey tarafından;
cami, türbe, medrese,
han, imaret ile külliye
olarak inşa edilmiştir.
2004 yılında onarım ve
restorasyonu tamamlanarak el sanatları
çarşısı olarak faaliyette
bulunmaktadır.
Caminin kitabesinden
M.1451, medresenin kitabesinden M.1475 yılında
yapıldığı anlaşılmaktadır.
Türbe, İsmail Bey’in
4
5
SAAT KULESİ
İlimizde 1883-1891
tarihleri arasında Valilik
yapan Abdurrahman
Paşa, şehire büyük bir
saatin alınması için
Vilayet Meclisi ve Belediye
Meclisi’nden ortak bir
karar aldırır. Bedeli
Belediyeden karşılanmak
üzere İstanbul’a saat
siparişinde bulunulur ve
Saat Kulesi’nin temeli 26
Ağustos 1885 tarihinde
atılır.
Osmanlı son devri
mimarisi özelliğini
gösteren Saat Kulesi,
dıştan 5.60x5.60 metre
ölçülerinde, külah
şeklindeki çatı ucuna
kadar da 13.10 metre
yüksekliktedir. Saat
mekanizmasının üzerinde
“BRUNBERGER FR.S/
STARASBURG-1885” yazısı
ve tarihi bulunmaktadır.
YAKUP AĞA KÜLLİYESİ
Şehir merkezinde,
batı yakasında, şehre
hakim tepe üzerinde
kurulmuştur.
Cami, medreseler, sıbyan
mektebi ve aşevi ile önemli
külliyelerden birisidir.
Cami, M.1547 yılında
Kanuni Sultan Süleyman’ın
Kilercibaşısı Yakup Ağa
tarafında inşa ettirilmiştir.
Ahşap işli kapı kanatları
ve kesmetaş tekniğinin
olgunluğu ile dikkat
çekicidir. Medrese yapısı
külliyenin bir bölümünü
teşkil etmektedir.
Medresenin ön kısmında
sütunlu ve kemerli avlusu
vardır.
Saat Kulesi onarımı ve
çevre tanzimi 2002 yılında
Belediye Başkanlığı’nca
yapılmıştır. Ziyaretçilerin
dinlenmesi ve şehrin
bilhassa batı-kale cihetini
seyri için en uygun
alanlardandır.
6
Aşevi, kuzeyinde
bulunmaktadır. Aşevi
bitişiğinde, önü revaklı,
üzeri kubbeli odalar
sıralanmaktadır.
Küçük ebatlı sıbyan
mektebi, döneminin
özelliklerini
yansıtmaktadır.
7
KASTAMONU KALESİ
Şehrin sembol
anıtlarından biridir.
Batı yakasında, tabii
kayalık arazi üzerinde
kurulmuştur.
İç kale Bizans yapısı iken,
günümüzde görülen kule
ve burçlar Candaroğulları
ve Osmanlı döneminde
yapılmıştır.
12. yüzyılda Bizans
döneminde Komnenoslar
Sülalesi tarafından ilk
inşası yapılmıştır.
Güneyden kuzeye 155
mt. uzunluğunda,
doğudan batıya 30-50 mt.
genişliğindedir.
112 mt. yükseklikteki
tabii tepe üzerindeki
kalenin, döneminin
kentini çeviren dış
unsurları Karaçomak
Deresi kenarına kadar
inmekte idi.
Kuzey ve güney
yönlerindeki vadiler
boyunca da dolanırdı.
Yapısı taş ve harçtır.
Aralarında ahşap hatıllar
da kullanılmış olup, 15
büyük kule ve burç ile
güvenlik sistemi
desteklenmiştir.
8
Üst-orta kesimindeki
dehliz şeklindeki
merdivenli yol, Kale
Kapısı Semti’nde dış sura
yeraltından ulaşmaktadır.
Döneminde dıştan erzak
ve malzeme alımını
sağlamıştır.
9
Üst kesim altında kent
halkının barınması
için odalar ve dehlizler
bulunduğu rivayet
edilmektedir.
BENLİ SULTAN TÜRBESİ
Selim Han döneminde,
muhtemelen onun
emriyle inşa edilmiştir.
Şeyh Muhittin -Ebu
Şâme Benli Sultan
denilmesi; yanağının
birinde büyükçe bir “ben”
bulunmasından ileri
gelmektedir.
Türbede yedi sanduka
bulunmaktadır.
En büyük sanduka Benli
Sultan’a aittir. Diğerleri
yakınlarına ait olup,
isimleri bilinmemektedir.
Şehre 30 km. uzaklıkta,
Ilgaz Dağları eteğindeki,
Ahlat Köyü’nde
bulunmaktadır.
Nakşibendi Şeyhi olan
zatın doğum yeri, tarihi
bilinmemektedir.
Ölümü ise, dostu olan
Şeyh Şa’ban-ı Veli
Hz.’nin M.1569 yılındaki
ölümünden 3-5 yıl
öncesi (M.1563) olması
muhtemeldir.
Külliyenin misafirhane
bölümü, M1512-1520
yıllarında Yavuz Sultan
HATUN SULTAN TÜRBESİ
Türbede Hatun Sultan’ın
çocukları medfundur.
Kırkçeşme Mahallesi’nde
Selçuk Sokağı’nda
bulunmaktadır. M.1436
yılında, Yıldırım Beyazıt’ın
oğlu Mehmet Çelebi’nin
kızı Candaroğlu İbrahim
Bey’in Zevcesi, Fatih
Sultan Mehmet’in Halası
Hatun Sultan tarafından
yaptırılmıştır.
Kare şeklinde, kesme
ve moloz taştan yapılan
türbenin üzeri kubbe
ile örtülüdür. Türbenin
içinde 8 adet lahit vardır.
10
MÜFESSİR ALAEDDİN TÜRBESİ
Türbenin içinde bulunan
ve Müze’ye nakledilen bir
kitabede: M.1289 yılında
Yaman Bin Mehmet
tarafından yaptırıldığı
ifade edilmektedir.
Bu kişinin Candaroğlu
Beyliği’ni kuran
“Şemseddin Yaman
Candar” olması ihtimali
kuvvetlidir.
Şehrin kuzeybatısındaki
Tevser Tepesi’nin
üzerinde bulunmaktadır.
Türbeye girişteki
ilk kabir, Müfessir
Alaeddin’e aittir.
Belh veya Buhara’dan
gelmiştir.
Kur’anı Kerimi tefsir
eden alimdir ve eseri
vardır. Hz. Mevlana’nın
oğlu Arif Çelebi
ile Kastamonu’da
görüşmüşlerdir.
1.,5. ve 6. kabirlerin
kimlere ait olduğu
bilinmemektedir.
3. kabrin başında M.1374
tarihi yazılıdır. 4. kabir,
M.1870 yılında ölen Sırtlı
Hoca Ali Senai Efendi’dir.
Arif Çelebi 1272-1319
yıllarında yaşadığına göre
Müfessir Alaaddin Hz.’de
aynı tarihlerde hayattadır.
Türbede hangi mezarda
medfun olduğu
bilinemeyen diğer bir zat;
Kurban Risalesi Müellifi
Mumcuzade olarak
bilinen Kastamonulu
alimdir. Türbenin
ilk yapılış tarihi de
bilinmemektedir.
7. kabir ise M.1813
yılında ölen İzbelizade
Mehmet Bey’e aittir.
Bir başka kayıttan,
bu zatın Türkistan’ın
Belh şehrinden geldiği
ve tefsir okuttuğu
öğrenilmektedir.
11
ELİGÜZEL (İBNİ NECCAR) CAMİİ
Yavuz Selim (İbni Neccar)
Mahallesinde, Eligüzel
Sokağı köşesinde yer
almaktadır.
Tamamı kesme taştan,
itinalı bir işçilikle
yapılmıştır. Cami
avlusuna girilen tek kapı
kemeri ve duvarının
bazı bölümlerinde
kabartma (taş işçiliği
ile) rozetler yapılmıştır.
Kıble duvarının dış
yüzünde kabartma
bitki motifleri dikkat
çekmektedir. Ayrıca, giriş
kapı tarafı hariç diğer üç
cephesindeki taş işçiliği
ile yapılmıştır.
Büyük-küçük “Kuş
Evleri” cepheleri
güzelleştirmektedir.
Namaz kılma yeri kare
planda olup, üzerini tek
kubbe örtmektedir.
Kubbe çevresi ve pencere
kenarları kalem işi bitki
motifi ile bezenmiştir.
Kubbe tavanı
ortasında”İhlas Suresi”
yazılıdır. Kapı duvarındaki
kitabesinde; Dülgeroğlu
adıyla meşhur Murat
oğlu Hacı Nusret
tarafından 1353 yılında
yapıldığı anlaşılmaktadır.
Camiyi önemli kılan
diğer bir unsur ahşap işli
kapısıdır. Kapının özelliği
Kasaba Köyü Mahmut
Bey Cami kapısını da
yapan Ankaralı Nakkaş
Mahmut Oğlu Abdullah
tarafından yapılmış
olmasıdır. Süsleme
yönünden
benzer özellikler
göstermektedir.
GÖLKÖY - ŞEYH AHMED
CAMİSİ VE TÜRBESİ
yıllarda betonarme
olarak yenilenmiştir.
Merkeze bağlı Gölköy’de
bulunmaktadır. Cami,
moloz taşı ve kerpiç
malzemeden yapılmıştır.
Türbenin içinde yer alan
yedi adet sandukadan
büyük olanı buradaki
zaviyenin kurucusu Şeyh
Ahmed Efendi’ye aittir.
Ahşap çatılı ve üzeri
kiremit örtülüdür. M.1206
tarihli vakfiyesinden,
bu tarihten önce,
bitişiğindeki türbede
medfun olan Şeyh Ahmed
tarafından yaptırıldığı
anlaşılmaktadır.
Zaviyenin ve türbenin
Selçuklular Döneminde
ve Çobanoğulları
hakimiyetinden önce
kurulmuş olduğu;
türbede beldenin
fatihi olan bir Selçuklu
komutanı ile onun
danışmanı mahiyetindeki
(Mevlana Şemsettin)
Şeyh Ahmed Efendi’nin
medfun olduğu
anlaşılmaktadır.
Belgelere göre
Kastamonu’nun en eski
camisidir. Cami içinde
ve dışında süsleme
bulunmamakta, sade bir
yapı tarzındadır.
Camiye bitişik durumdaki
türbe yapısı önceki
12
13
İSA DEDE TÜRBESİ
İsa Dede Ankara’da
medfun Hacı Bayram-ı
Veli Hz.’nin halifesi ve
damadıdır.
Atabey Camisi doğu giriş
kapısının karşısında
yer alan türbe, büyük
kemerli bir tonozdan
ibarettir.
İçerde üç adet
sandukalı mezar vardır.
Mezarlardan birinin,
kuzey tarafındaki
makberede medfun
Maden Dede’nin
halifesi Veli Dede’ye ait
olduğu söylenmektedir.
Diğer üçüncü mezar
bilinmemektedir.
Ön cephesi ve yan
cephesinde üç penceresi
vardır. 1400 yıllarında,
Candaroğulları
Dönemi’nde inşa
edilmiştir. Türbede
medfun zat Bayrami
Şeyhi İsa Dede adıyla
anılmaktadır.
YILANLI DERGAHI VE ABDÜL
FETTAH-I VELİ TÜRBESİ
Türbede, Abdülkadir
Geylani Hazretleri’nin
Evladı’ndan Abdülfettah-ı
Veli ve sülalesi
yatmaktadır.
Türbe; Selçuklu
Darü’ş-Şifası içindedir.
Hastanenin H.671/1272
M. yılında yapıldığı
üzerindeki kitabeden
anlaşılmaktadır.
Abdülfettah-ı Veli
Hazretleri’nin tahmini
vefatı da M.1272 yıllarına
tesadüf etmektedir.
Kastamonu’ya irşad için
gelmiştir.
Şifa evinden yalnız bu
giriş kapısı kalmıştır.
Türbenin duvarları
harçla moloz taşından
yapılmıştır. Çatışı ahşap,
üzeri kiremitlidir.
14
15
ATABEYGAZİ CAMİSİ VE TÜRBESİ
Kastamonu’da hüküm
süren dört Ata Bey’den
hangisinin yaptırdığı
kesin bilinmemekle
beraber, Muzaffer Yavlak
Arslan zamanında
yaptırılmış olması
kuvvetli ihtimaldir.
AŞIKLI SULTAN TÜRBESİ
Öldüğü yere defnedildiği
ve oraya türbenin
Çobanlar veya
Candaroğulları’nın ilk
devirlerinde inşa edildiği
zannedilmektedir.
Kale Kapısı mevkiinde
Kümbet Sokağı’nda
bulunmaktadır.
Alt katta beş sanduka
vardır. Ortadaki zat Aşıklı
Sultan; halk tabiriyle
Yanık Evliya’dır.
Cami kitabesinden
M.1273 yılında inşa
edildiği anlaşılmaktadır.
Fetih camisi olup,
yerinde bulunan bir
başka dini yapı camiye
dönüştürülmüştür.
Kesme ve moloz taştan
yapılmış olup, ahşap
direkli, ahşap tavanlıdır.
Giriş kapısından mihraba
doğru sıralanan ahşap
direklerden dolayı
Kırk Direkli Cami de
denilmektedir. Türbe;
cami kıble duvarının
doğusuna bitişiktir. Moloz
taştan harçla sekiz köşeli
yapılmıştır.
Dış cephesi yuvarlak
olup, tuğlalardan
süslemeli vaziyette
kaplamalıdır.
Sırlı olduğu anlaşılan
tuğlaların sırları
bozulmuştur. İçerde üç
adet sanduka vardır.
Büyük olanı Atabey’in
yanındaki kızı, onun
yanındaki de Şehit
Kırkkızlar’dan biri olduğu
söylenir. Cami ile türbe
geçişi arasında bulunan
beş sandukanın kimlere
ait olduğu belli değildir.
Solundaki kabir;
şehitlerden bir kişi,
ikincisi Mağripli Mehmet
Ağa’dır. Sağında 4. ve
5. lahitlerin kimlere ait
olduğu bilinmemektedir.
M.1116 tarihinde,
Selçuklular Kaleyi
Bizanslılar’dan almak
için savaşırken Türk
kuvvetleri komutanı
Aşıklı Sultan okla
vurulup, şehit olur.
16
17
HEPKEBİRLER SAHABE
TÜRBESİ
Cami M.1675 tarihinden
önce yapılmıştır. Yaptıran
belli değildir.
Moloz taşından
harçla inşa edilmiştir.
Çatışı ahşap üzerine
kiremitlidir. Caminin
kuzey ve batısına bitişik
türbelerden dolayı
Hepkebirler diye anılır.
Diğerleri bilinmemektedir. Batıda bulunan
dört kabirden birisi,
İstanbul’daki Ebu Eyyüp
El-Ensari Hazretleriyle
İstanbul’un Fethi için
yola çıkan, her nasılsa
Kastamonu’da kalan,
Ashab’tan Kaysü’lHemedani Asgar
Hazretleri’ne aittir.
Caminin girişinin sol
tarafında bulunan
dokuz kabirden ortadaki
sanduka Samur Dede
diye biliniyor.
KARANLIK EVLİYA TÜRBESİ
Kastamonu Yavuz Selim
Mahallesi’nin Türbe
Sokağı’ndadır.
Vakıflar idaresince
şahsa satılan bahçenin
içindedir. Bina, kesme
taştan 8 köşeli ve iki
katlı olarak yapılmış,
üzeri taş sivri külah ile
örtülmüştür.
Sanduka alt katta basit
kemerli bir kapıdan
girilmektedir. Yanında
sonradan yapılmış bir de
mescit bulunmaktadır.
Türbe, tamamen
Selçuklu mimari tarzı bir
eserdir.
İnşaat tekniği, iki katlı
oluşu bu fikri teyit
etmektedir. Kitabesi
yoktur. Yazılı eserlerde de
hakkında başka bilgiye
rastlanmamıştır.
Kastamonu’nun en eski
türbelerinden biridir.
Türbenin mimari
yapısından Çobanlar
Devri Hükümdarlarından
birine ait olduğu tahmin
edilmektedir.
18
19
ŞEYH AHMET SİYAHİ HZ. TÜRBESİ
Kırkçeşme Mahallesi,
Tekke Sokağı’nda
bulunmaktadır. Etrafı
duvarlarla çevrili açık
haldedir. Bitişiğinde,
devrinde önemli ve sayılı
olan kütüphanelerinden
biri bulunmaktadır.
ifa etti. Kastamonu’ya
döndükten sonra
Nasrullah Camisi ile
Ticaret Odası arasında
kalan Merdoğlu
Medresesi’ne müderris
oldu.
Kırkçeşme Semti’nde
Nakşibendi Tarikatı’nın
şeyhliğini devam ettirdi.
M.1874 yılında vefat
etmiştir. Türbede;
yanında oğlu Seyyid
Hicabi Efendi, Ulemadan
Necmettin Efendi ve
Ahmet Rıza Efendi
medfundurlar.
Şeyh Ahmet Efendi
M.1777 yılında
Kastamonu’da
doğmuştur. Kendisine
Siyahi denilmesi;
başına siyah sarık
bağlamasındandır.
Tahsil hayatına
babasından başlayarak,
birçok ulemadan
ilim öğrendi. Halid-i
Bağdadi’nin Şam’da
yanında iken Hac görevini
KASABA KÖYÜ
MAHMUT BEY
CAMİSİ
Şehir merkezine 18
km mesafede, Kasaba
Köyü’nde bulunmaktadır.
Kitabesinde: M.1366
yılında Candaroğlu
Hükümdarı Emir Mahmut
Bey tarafından yaptırıldığı
anlaşılmaktadır.
Cami içinde, ahşap tavan
ile iki katlı mahfellerde
ki ahşap işçiliğinin yanı
sıra, kök boyadan yapılan
nebati süslemenin orjinali
yaşamaktadır. Mihrabı alçı
süslüdür.
Moloz taş duvarların
çevrelediği caminin,
girişindeki ahşap işli
nadir örnek kapı, Liva
Paşa Konağı Etnografya
Müzesi’nde sergilenmekte
olup, Kastamonulu ahşap
ustası tarafından yapılan
imitasyonu yerinde
bulunmaktadır.
20
21
TERZİ KÖYÜ ADİL BEY TÜRBESİ
İkinci katın döşemesi
sekiz köşeli taşlardan
yapılmıştır. Üzeri
kubbeli olup olup, üç
delikten gelen ışıkla
aydınlanmaktadır. Bu
katın ortasında enli
tuğlalardan yapılmış bir
lahit vardır.
İlin 15 km. güney
doğusundaki aynı adla
anılan köydedir. Türbeyi
Candaroğlu Hükümdarı
Adil Bey’in yaptırdığı
ve onun adına yapıldığı
sanılmaktadır.
Türbede kitabe yoktur.
İki katlı olarak moloz
taştan harçla yapılmıştır.
Alt kat dört köşe, üstü
ise sekiz köşedir. Üst
kata iki yanlardan
taş merdivenlerden
çıkılmakta ve kanatlı bir
kapıdan girilmektedir.
Türbe Selçuklu
geleneğinde yapılmıştır.
Kastamonu’daki
Candaroğulları türbeleri
lahitlerine benzer
lahitlerin bulunması,
Candaroğulları
Hükümdarlığı’na
ait olduğunu
göstermektedir.
Üzeri tonozlu alt katta
beş tanesi büyük,
birisi küçük olmak
üzere altı adet ahşap
sanduka vardır. Sol
köşedekinin şehit
olduğu anlaşılmaktadır.
ŞEYHOĞLU KÖYÜ
ŞEYH MEHMET EFENDİ
(SACAYAKLI) TÜRBESİ
Kuzyaka-Hacıveli
Köyü’nün Şeyh
Mahallesinde bulunan,
diğer adıyla Sacayaklı
Sultan (Mehmet Efendi
Hz.) Şeyh Şa’ban-ı
Veli’nin en faziletli
halifelerinden biridir.
Türbe Kastamonu’ya 18
km. uzaklıktadır.
Doğudaki kapı girişinde
bulunan üç kabir,
mensuplarından olan
kimselere aittir.
M.1662 yılında
yapılmıştır. Çatısı ahşap,
üzeri kiremit örtülüdür.
Altı köşeli tabanı su
basmanına kadar önceki
yıllarda beton harçla
yükseltilmiştir. Tavana
kadar olan duvarlar harç
ve dolgu ile yapılmıştır.
İki penceresi vardır.
Ayrıca Şeyh Mehmet
Efendi’nin bulunduğu
köy arazisinin Şeyh
Şa’ban-ı Veli’nin vakıf
arazisi olduğu kayıtlarda
geçmektedir.
Caminin son cemaat
mahallinde bulunan
ocaklardan, burada
bir aşevinin varlığı
anlaşılmaktadır.
Ortada Şeyh Mehmet
Efendi, sağda hanımı,
solda oğlu Recep Efendi
yatmaktadır.
22
23
AŞİYAN KONAĞI
ARKEOLOJİ MÜZESİ
1914-1917 yılları arasında
İttihat ve Terakki Cemiyeti
binası olarak inşa
edilmiştir. Planı Mimar
Kemalettin Bey tarafından
çizilmiştir.
Belirli dönemlerde İstiklal
Mahkemesi, Türk Ocağı
ve parti binası olarak
kullanılmıştır.
1925 yılında Atatürk
Şapka ve Kıyafet İnkılabı
ile ilgili nutkunu burada
söylemiştir.
LİVA PAŞA
KONAĞI
Hepkebirler Mahallesi,
Sakarya Caddesi
üzerinde yer alan yöresel
mimari karakterdeki
konak, 1879-1881
yıllarında Mirliva
Sadık Paşa tarafından
özel malikane olarak
yaptırılmıştır.
1978 yılında Kültür
Bakanlığınca
Ataoğuz ailesinden
kamulaştırılmıştır.
Onarım ve restorasyonu
yapılarak 1997 yılında
hizmete açılmıştır.
Haremlikli ve selamlıklı,
üç katlı konakta
Kastamonu el sanatı
ürünleri ile yöresel
konak içi açık teşhiri
yapılmaktadır.
24
Beyçelebi Mahallesi
Atatürk Caddesi’nde
yer alır. 1830 yılında
yapılmıştır. Bir dönem
Limoncular Ailesine
atfen Limoncular Konağı
olarak bilinmiştir. Yakın
zamana kadar da Yeşil
Konak adıyla restoran
olarak hizmet vermiştir.
Halen Aşiyan Konağı adı
altında restoran olarak
hizmet vermektedir.
İSMAİLBEY KONAĞI
Beyçelebi Mahallesi
Atatürk Caddesi Vali
Konağı yanında yer
alır. Konağın bugünkü
sahibinden alınan bilgiye
göre Hacı İsmail Efendi
tarafından 1865 yılında
yaptırılmıştır.
Önceki sahipleri
tarafından mesken
olarak kullanılan konak
halen yöresel yemeklerin
sunulduğu restoran
olarak işletilmektedir.
25
TAHİREFENDİ KONAĞI
TOPRAKÇILAR KONAĞI
Hepkebirler Mahallesi
Şamlıoğlu Sokak’ta yer
alan konak, iki asırlık
geçmişi ile ilin en eski
yapılarından birisidir.
Kastamonu sivil
mimarisinin en güzel
örneklerinden birisi olan,
yapılış tarihi bilinmeyen
konak, ilk maliklerinin
lakabıyla anılmaktadır.
Kastamonu Girişimci
Kadınlar Derneği
tarafından Yöresel
Lezzetler Sofrası
adı altında turizm
işletmeciliği
yapılmaktadır.
Mimarisi, ahşap, alçı ve
vitray süslemeleri ile
dikkat çekicidir.
İsfendiyarbey
Mahallesi’nde yer alır.
Otel ve restoran olarak
işletilmektedir.
SİNANBEY KONAĞI
Hepkebirler Mahallesi Sinanbey Camii yakınında
yer alır. Otel ve restoran olarak malikleri tarafından
işletilmektedir.
UĞURLU KONAĞI
1850-1860 yılları
arasında ilk sahibi Terzi
Mehmet Emin Ağa
tarafından yaptırılmıştır.
Turizmci Gülsen Kırbaş
ve eşi Doç. Dr. Dursun
Kırbaş tarafından
26
satın alınarak restore
ettirilmiştir.
Hisarardı Mahallesi Şeyh
Şa’ban-ı Veli Caddesinde
yer alan konak, restoran
ve butik otel olarak
hizmet vermektedir.
27
EFLANİLİ KONAĞI
BALLIK KONAĞI
Akmescit Mahallesinde yer alan Ballık ailesine ait
konak yaklaşık 120 yıllık geçmişe sahiptir. Restorasyonu 2007 yılında tamamlanmış olup butik otel
olarak işletilmektedir.
Hepkebirler Mahallesi Eflanili Sokağı’nda yer alır.
1910 yılında Eflanili ailesi tarafından inşa edilmiş olup
halen yöresel yemeklerin sunulduğu restoran olarak
kullanılmaktadır.
PENBE HAN (BALKAPANI HANI)
MİMAR VEDAT TEK KÜLTÜR
VE SANAT MERKEZİ
Kastamonu Valiliği tarafından 2008 yılında açılan
komplekste Cumhuriyet Evş, Şapka Müzesi,
Atatürk Sergi Salonu, Bebekevi ve Resim Galerisi
bulunmaktadır.
28
Kurşunlu Han’ın batı
bitişiğinde yer alır.
Osmanlı Padişahı 2.
Beyazıt tarafından
M.1481-1512 yılları
arasında yaptırılmıştır.
Bir dönem bal ticaret
merkezi olduğundan
Balkapanı, bir dönem de
pamuk ticaret merkezi
olduğundan Penbe Han
olarak adlandırılmıştır.
Penbe, Farsça’da pamuk
demektir.
29
CEM SULTAN BEDESTENİ
Terziler Çarşısı olarak
bilinen mevkiidir.
Fatih Sultan Mehmet
Han’ın M.1469 yılında
Kastamonu Sancak Beyliği görevine
gönderdiği oğlu Şehzade
Cem Sultan tarafından
yaptırılmıştır.
1800’lü yılların
başlarında geçirdiği
yangın nedeni ile halk
arasında Karanlık
Bedesten olarak
adlandırılmıştır.
KURŞUNLU HAN (İSMAİLBEY HANI)
Candaroğulları
Beyliği’nin son
hükümdarı İsmail Bey
tarafından M.14411460 yılları arasında
yaptırılmıştır. Beyliğin
gücünü, görkemini ve
sanat anlayışını yansıtır.
Hanın tonozlarının üzeri
kurşunla kaplı olduğu
için halk arasında
Kurşunlu Han olarak
bilinir. Vakıflar mülkiyetinde olup özel
şirket tarafından otel
ve restoran olarak
işletilmektedir.
OSMANLI SARAYI
Osmanlı Devletinin ilk
belediye teşkilatlarından
birisi 1868 yılında
kurulan Kastamonu
Belediyesi’dir.
Bugün restore edilen özel
şirket tarafından Osmanlı
Sarayı adıyla ve otel
restoran olarak işletilen
bina, 1921 yılında
inşaatına başlanan,
esnaf ve tüccarların
desteğiyle 1924 yılında
tamamlanan eski
belediye hizmet binasıdır.
Binanın mülkiyeti halen
Kastamonu Belediyesi’ne
aittir.
AŞİREFENDİ HANI
Aşir Efendi daha sonra
Osmanlı Devleti’nde
Rumeli Kadıaskerliği ve
Şeyhülislamlık görevleri
yapmıştır. Eskiden urgan
ticareti yapılan han, halk
arasında Urgan Hanı
olarak da bilinmektedir.
Kurşunlu Han’ın yanında
yer alır. 1748 yılında
Reisül Küttap (dışişleri
bakanı) Hacı Mustafa
Efendi tarafından yapımı
başlatılmıştır.
Vefatından sonra oğlu
Aşir Efendi inşaatı
devam ettirmiş ve han
tamamlanmıştır.
30
31
İZBELİ ÇİFTLİĞİ
Kastamonu-Ankara yolu,
havaalanı mevkiinde
bulunur. Etrafı ormanlık
alanlarla çevrilidir.
Arazi, Osmanlı Padişahı
IV.Mehmet (Avcı Mehmet)
tarafından 1651 yılında
İzbeli Sülalesi’ne
bağışlanmış olup
Osmanlı Ordusu’nda
sayısız zaferlere imza
atan sipahiler bu çiftlikte
yetiştirilmiştir.
Çiftlikte organik ürünler
ve yöresel yiyecekler
sunulmaktadır.
32