بِسْمِ هللاِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَال

İL: KARAMAN
TARİH:16.05.2014
‫يم‬
ْ ِ‫ب‬
ِ ‫س ِم‬
ِ ‫هللا ال َّر ْحم ِن ال َّر ِح‬
‫َوالَّ ِذينَ يَقُولُونَ َربَّنَا ه َْب لَنَا ِمنْ أَ ْز َوا ِجنَا‬
ً ‫اج َع ْلنَا لِ ْل ُمتَّ ِقينَ إِ َماما‬
ْ ‫َو ُذ ِّريَّاتِنَا قُ َّرةَ أَ ْعيُ ٍن َو‬
İSLAM VE GENÇLİK
Okuduğum ayet-i kerimede Cenab-ı Hakk
şöyle buyuruyor: “Onlar, “Ey Rabbimiz!
Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl
ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara
önder eyle” diyenlerdir.”1
Değerli Kardeşlerim!
Dünya hayatımız; çocukluk, gençlik,
yetişkinlik ve ihtiyarlık gibi dört dönemden
oluşmaktadır. Gençlik, hareket ve heyecanla geçen
günlerin adı, geleceğimizi emanet edeceğimiz
yarınlarımızdır. Çocukluk ve yetişkinlik dönemleri
arasında yer alan Gençlik, hayatımızın en önemli
devresini oluşturmaktadır.
Evet, insan hayatının en bereketli dönemi
Gençliktir. Çünkü bir insanın hayatıyla ilgili
verdiği kararların büyük çoğunluğu Gençlik
dönemine rastlar.
İnsan karakterini, kişiliğini ve kimliğini bu
dönemde kazanır. Bu dönemde eşini seçip yuvasını
kurar. Allah’a kul ve Hz. Peygambere ümmet olma
bilincine bu dönemde ulaşır. Ömür boyu
kullanacağı tahsilini bu dönemde yapar. İşine ve
mesleğine bu dönemde karar verir. Dolayısıyla
ömür boyu insan hayatına etki eden en önemli
kararlar bu dönemde alınır.
Bu kadar önemli kararların alındığı bir
dönemde kanı “deli” akan gencin bu azim, irade ve
aksiyon gücü eğer büyüklerinin tecrübeleriyle
yoğurulursa elbette bundan dinimiz, dünyamız,
memleketimiz ve insanlık için nice hayırlar ve
güzellikler doğacaktır. Nitekim Efendimiz de:
“İnsanoğlu, kıyâmet günüde beş şeyden
sorulmadıkça Rabbinin huzurundan ayrılamaz:
Ömrünü nerede bitirdiği, gençliğini hangi yolda
tükettiği, malını nereden kazandığı, malını
nereye harcadığı, bildiği ile ne kadar amel
ettiği”2 buyurmuştur.
Kıymetli Kardeşlerim!
Efendimiz (sav) de İslam’ı tebliğe
başladığında, etrafında bir araya gelenlerin çoğu
gençlerdi. Ve bu gençler sadece İslam’ın ilk
dönemlerinde değil, daha sonra Hak Dinin
yayılması ve gelişmesinde de çok etkin rol
oynamışlardır. Bu gençler bir yandan Hicret
edeceği zaman Efendimiz’in yatağına hiç gözünü
kırpmadan yatan Hz. Ali’de, Medine’ye ilk
muallim olarak giden Hz. Mus’ab’da, genç yaşında
İslam ordusunun kumandanı tayin edilen Hz.
Üsame’de, Yemen’e büyük bir sorumluluk
üstlenerek idareci olarak giden Hz. Muaz’da
karşılığını bulmuş; bazen de İstanbul’un fethindeki
Fatih’te karşılığını bulmuştur.
Cenab-ı Hakk insanlardan kulluk bilinciyle
hareket etmelerini isterken gençlere model olması
için pek çok örnekler vermiştir. Hz. Yusuf’un iffeti
ve nefsine “dur” demesi,3 Hz. İbrahim’in Nemrut’a
karşı mücadelesi,4 Hz. Musa’nın Firavun ve
İsrailoğullarıyla mücadelesi,5 Ashab-ı Kehf’in
inançları uğruna fedakârlıkları6 ve ahlaksızlığın
zirvesindeki
cahiliye
toplumundaki
Hz.
Muhammed’in tertemiz gençliği ve örnek yaşantısı
bu örnekler arasında sayılabilir.
Kardeşlerim!
Bizler farkında olsak da, olmasak da
gençlerimiz bizim geleceğimizdir. Öyleyse gelin
geleceğimize sahip çıkalım. Bunun yolu onlara
mal-mülk bırakmaktan değil, bilakis başta anne ve
babalar olmak üzere öğretmenler, din görevlileri,
sosyolog ve psikologlar, eğitim uzmanları ve
yöneticilerin bir araya gelmeleri ve üzerlerine
düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirmek için gayret
göstermelerinden geçer.
Hutbemi bir hadis mealiyle bitiriyorum:
“Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiye ve edepten
daha değerli bir miras bırakmış olamaz.”7
1
Furkan Suresi, 25/74
Tirmizî, Kıyâmet, 1
3
Yusuf Suresi, 12/51
4
Bakara Suresi, 2/258
5
Araf Suresi, 7/103-137
6
Kehf Suresi, 18/10-26
7
Tirmizî, Birr, 33
2
Hazırlayan: Murat Eroğlu / Vaiz
Redaksiyon: İl İrşad Kurulu