iyilik yapmak iyilerle beraber olmak

İL
: SAMSUN
TARİH : 04.04.2014
ٌ َّ‫ت َل ُه ْم َجن‬
‫ات‬
ِ ‫صا ِل َحا‬
َّ ‫ا َِّن الَّ ٖذينَ ٰا َمنُوا َو َع ِملُوا ال‬
‫ير‬
ُ ‫ار ٰذ ِل َك ْالفَ ْو ُز ْال َك ٖب‬
ُ ‫ت َ ْج ٖرى ِم ْن ت َ ْح ِت َها ْاْلَ ْن َه‬
َّ ‫سو ُل‬
‫سلَّم‬
ُ ‫قال ر‬
َ ُ‫صلّى هللا‬
َ ‫علَ ْي ِه و‬
َ ‫اَّلل‬
‫عوا‬
ُ ‫ قَ ْب َل أ َ ْن ت َ ْد‬، ‫ع ِن ا ْل ُم ْن َك ِر‬
ِ ‫ُم ُروا ِب ْال َم ْع ُر‬
َ ‫ َوا ْن َه ْوا‬، ‫وف‬
َّ
‫يب لَ ُك ْم‬
َ ‫اَّللَ فَال يَ ْستَ ِج‬
İYİLİK YAPMAK, İYİLERLE BERABER OLMAK
Değerli Kardeşlerim!
İyi ile kötünün mücadelesi insanlık tarihi ile
başladı. İyiliği Hz. Âdem temsil etti, kötülüğü İblis.
Her ne kadar biri insan diğeri Cin ve şeytan olsa da
kıyamete kadar sürecek mücadelenin başlangıcıydı bu.
Daha sonra insanlar arasında sürecek bu mücadelede
iyiliği Rahmani ruh temsil etti, kötülüğü şeytani ruh.
Ve devamında Habil ile Kabil, Firavun ile Hz. Musa,
Nemrut ile Hz. İbrahim, Ebu Cehil ile Hz. Muhammed
(sas) ve daha niceleri arasında sürüp gitti bu mücadele.
İla nihaye kıyamete kadar da sürüp gidecek.
Kıymetli Kardeşlerim!
Yapmak ve inşa etmek zordur; yok etmek ve
yıkmak ise gayet kolaydır. Bu mücadelede iyiler hep
yapmak için çaba sarf ettiler, kötüler hep yıkmak için
çalıştılar. İyiler başkaları için, kötüler İblis’in yaptığı
gibi kendi nefisleri için mücadele ettiler.
Bazen iyi olanlar kazandı, bazen kötüler. Ama önemli
olan neticede kimin kazanacağıydı bu mücadeleyi. Bu
mücadelenin sonunda iyiler kazanacak, kötüler
kaybedecektir. Yüce Rabbımız “işte biz mü’minleri
böyle kurtarırız.” 3 buyururken inanmayanlar için
“İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar.” 4
buyurmuştur.
Bu mücadeleyi başlatan neydi? Benlik yarışı,
kibir, haset değil miydi? Peki, insan neticede
kaybedeceğini bile bile neden bu duygulara kapılır da
iyi olanlar ile mücadele eder?
İnsan, diğergâm, mütevazı, hoşgörü sahibi, emin
ve adil olan kişinin kazanacağını bilir de neden
Rahman'ın onun fıtratına yerleştirdiği bu hasletlere
karşı mücadele eder?
Yoksa insan yapıp ettiklerinin yanına kâr
kalacağını mı sanıyor ve bir gün hesap vereceğini
unutuyor? Veya üç günlük dünya hayatı ona çok mu
uzun geliyor?
Yoksa dünya hayatı çok mu kıymetli ki uğruna
bu kadar savaşlar veriliyor, canlar yakılıyor, insanlar
sevdiklerinin kalplerini kırıyor. Nice firavunlar,
Hamanlar, Nemrutlar gelip geçmedi mi bu dünyadan?
Onlardan geriye kötü namdan başka ne kaldı da insan,
bu kadar kötü olmayı tercih edebiliyor? Demek ki
değmezmiş üç günlük dünya için kötü olmaya,
kötünün yanında yer almaya.
O halde sizce de iyi olmak ve iyilerle birlikte
olmak gerekmez mi? Hele de karşılığında sonsuz bir
hayatın tadını çıkarmak ve Rabbin rızasını kazanmak
varken.
Bunlar için değmez mi sosyal ilişkilerinde
karıncayı bile incitmekten rahatsız olacak kadar hassas
olmaya? Değmez mi ya hayrı konuşup veya susmaya?
Değmez mi adil olmaya, sevgiyle dolmaya, aşka,
muhabbete? Değmez mi fedakârlığa, vefaya, ince ruhlu
olmaya? Ve yine değmez mi sabra, öfkeye hâkim
olmaya? Velhasıl ebedi bir hayat için, Rabbe kul
olmaya ve iyi bir insan olarak yaşamaya?
Kardeşlerim!
Hutbemi başta okuduğum ayet-i kerime ve hadisi
şerifin mealiyle bitirmek istiyorum:
“İman edip salih ameller işleyenlere gelince;
onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte
bu büyük başarıdır.” 1
“İyiliği emrediniz, kötülüğü nehyediniz. Sonra,
dua edersiniz de duanız kabul edilmez.” 2
_________________________________________________
1
. Buruc, 85/11.
. İbn Mace, Fiten 20. II,1327..
3
.Enbiya, 21/88.
4
.Mü’min, 40/85.
2
Hazırlayan : Abdullah TUZCU Vaiz
Redaksiyon : İl İrşat Kurulu