Modernizm ve Bilinç

Modernizm ve Bilinç Dr. Nil Korkut-­‐Naykı Modernizm (1890’lardan 1940’lara) Stuart Davis, Hot S.ll-­‐Scape for Six Colors – 7th Avenue Style, 1940 Freud ve BilinçalC Kuramı Bilinç ve BilinçalC: Bilincin Bütünlüğü? Bilincin Kontrolü? Sigmund Freud (1856-­‐1939) Henri Bergson (1859-­‐1941) 1927 Edebiyat Alanında Nobel Ödülü Gerçekliği anlamada anlık deneyim ve sezgi, rasyonellik ve bilimden daha önemlidir. Akıl ve sezginin üreFği iki farklı tür bilgiye bir arada ulaşabildiğimizde gerçekliği anlamış olacağız. Bu sebeple bilim ve felsefenin işbirliği önemlidir. Süreç/Zaman Algısı Kuramı (DuraSon): Salt zaman x MatemaSksel zaman Öznel /sezgisel Nesnel Ölçülemez Ölçülebilir Akışkan Parçalanabilir Parçalanamaz ... consciousness, then, does not appear to itself as chopped up in bits ... it is nothing joined; it flows. A 'river' or a 'stream' are the metaphors by which it is most naturally described. In talking of it herea_er, let's call it the stream of thought, consciousness, or subjecSve life. The Principles of Psychology (1890) William James (1842-­‐1910) ... bilinç, kendisine parçalara bölünmüş bir şekilde görünmez ... parçaların birleşmesiyle oluşmaz; bilinç akar, akışkandır. Bilinci akarsu, nehir benzetmesi iyi açıklar. Bundan sonra bilinçten bahsederken, onu düşüncenin, bilincin, öznel yaşamın akışı olarak adlandıralım. Edebiyaaa, özellikle de romanda bilinç akışı tekniği (stream of consciousness): James Joyce, Virginia Woolf, William Faulkner vs. “Life is not a series of gig-­‐lamps symmetrically arranged; life is a luminous halo, a semi-­‐transparent envelope surrounding us from the beginning of consciousness to the end.” Modern Fic.on (1925) “Yaşam, simetrik olarak düzenlenmiş bir fayton lambaları dizisi değildir; yaşam, ışıklı bir haledir, bizi bilincimizin başlangıcından sonuna kadar saran yarı şeffaf bir zar_ır.” Virginia Woolf (1882-­‐1941) Modern Roman (1925) James Joyce (1857-­‐1924) ... çeyrek geçiyor ne kademsiz bir saat şu anda kalkıyordur Çinliler örgülü saçlarını tarıyorlardır güne hazırlanmaya birazdan rahibelerin Angelus çanı çalmaya başlar onların uykusunu piç edecek kimseleri yok arada bir çıkan bir iki nöbetçi papaz hariç ya da biSşikteki çalarsaat sabahın köründe yeri göğü çınlatan biraz uyur muyum acaba 1 2 3 4 5 ne biçim çiçekler yapmışlar böyle yıldız gibi Lombard Streeaeki duvar kağıdı çok daha iyiydi bana verdiği önlük de öyle bir şeydi sadece onu ben sadece iki kez kullandıydım şu lambayı indirip bir daha deneyim ki erken kalkabileyim Findlatersin ordaki Lambese gidiceğim biraz çiçek göndersinler de ortalığı süsleyim bakarsın yarın bugün yani onu eve geSrir yo olmaz Cumaları uğursuz gün ilkin ortalığı toplıyım bir ben uyurkene toz ürüyor mu ne sonra müzik ve sigara ona refakat ederim ilkin piyanonun tuşlarını sütle temizleyim de ne giyeyim beyaz gül taksam mı ... Ulysses (1922) Çev. Nevzat Erkmen “... No, it is impossible; it is impossible to convey the life-­‐sensaSon of any given epoch of one’s existence – that which makes its truth, its meaning – its subtle and penetraSng essence. It is impossible. We live, as we dream – alone....” Heart of Darkness (1899) Joseph Conrad (1857-­‐1924) “Hayır, olanaksız; bir kişinin, ömrünün belirli bir dönemindeki yaşama duygusunu verebilmesi olanaksız – onun gerçeğini, anlamını veren – onun kavranması güç, derin özünü... Olanaksız bu. Düş gördüğümüz gibi yaşıyoruz: yapayalnız...” Karanlığın Yüreği (1899) Çev. Sinan Fişek Yapısalcılık Sonrası Psikanaliz “BEN” BEN ? DESCARTES : “Düşünüyorum; öyleyse varım.” “I think; therefore I am.” “Var değilim düşündüğüm yerde ve LACAN : düşünüyorum var olmadığım yerde.” “I am not where I think, and I think where I am not.” Jacques Lacan (1901-­‐1981)