indirmek için tıklayınız

Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu
Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu
Elnur İsmayılov
Ukrayna’da Yanukoviç’in
devrilmesi ile başlayan;
Kırım işgali ile tırmanan ve
Rus yanlısı ayrılıkçıların
Kiev’le yaşadığı iç savaş
nedeniyle keskinleşen
Kremlin-Batı ilişkilerinde
yaşanan kriz Kuzey Avrupa
devletleri ve özellikle
İskandinav ülkeleri ile
Rusya arasında ilişkileri de
etkilemektedir. Soğuk Savaş
yıllarında Sovyetler Birliği
ile sınır oluşturmalarından
dolayı farklı statülere sahip
olan ve NATO üyeliklerine
sıcak bakılmayan bu devletler son dönemlerde artan
Rusya tehlikesinden dolayı hem kendi
savunma bütçelerini artırarak hem de
NATO’ya üyelikleri ile ilgili beyanlarda
bulunarak Kremlin’le ilişkilerinde
yeni bir sayfa açmaktadırlar. Özellikle
Ukrayna krizi sonrasında Rusya’nın sık
aralıklarla İsveç ve Finlandiya’nın hava
sınırını ihlal etmesi, her iki ülkenin
uzun dönem mevcut olan tarafsızlık
statülerini değiştirmesi gerektiği
tartışmasına da yol açmaktadır.
Bu analizde Ukrayna krizi sonrası
İsveç ve Finlandiya’nın Rusya ile
ilişkileri analiz edilerek, yakın gelecekte baş verebilecek yeni krizler ile
ilgili tahminler verilmektedir. İlişkiler
çerçevesinde Sovyetlerin yıkılması
sonrasında bahsi geçen ülkeler arasında
www.bilgesam.org
yaşanan sorunlar ele alınarak günümüzde bölgede mevcut olaylara etkileri yorumlanacaktır. Rusya ve Batılı
devletlerin yaşanan krizle ilgili olarak
gerçekleştirdikleri askeri tatbikatlara
yönelik değerlendirmeler de analizde
yer almaktadır.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya
Üyelik Tartışmaları
Baltık Denizi’nin batı ve güney sahillerinde bulunan İskandinavya
yarımadası devletleri uzun bir dönem
Avrupa ve Atlantik ilişkilerinde kendilerine özgü bağımsızlık politikası
yürütmüşlerdir. Örneğin, Finlandiya ve
İsveç AB üyesi olsa da NATO’ya üye
değildir. Norveç ise NATO üyesi ama
AB’ye üye değildir. Danimarka hem
AB hem de NATO üyesidir. İsveç ve
Finlandiya Soğuk Savaş sonrasında
AB’ye üye olmuşlar, fakat savunma ve
güvenlik politikalarında son dönemlerde tartışmalı olsa bile tarafsız devletler olarak bilinmektedirler. İzlanda
ise sahil koruma dışında kendi ordusu
olmamasına rağmen, coğrafi konumundan dolayı NATO için önemli
bir üs niteliği taşıdığı teşkilata üye
devlettir. İkinci Dünya Savaşı sonrası
Sovyetler Birliği ve Batı arasında
bulunan Finlandiya’nın tarafsızlığı
için dış politika stratejisini belirleyen
Finlandiyalaşma (Finlandization) konsepti Soğuk Savaş sonrasında önemini
kaybetmeye başlamış ve Finlandiya
AB’ye üye olmuştur. Rusya’nın Kırım’ı
işgali ile birlikte İskandinavya dev-
Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM)
Sayfa
1
Mecidiyeköy Yolu Caddesi, No:10, 34387 Şişli -İSTANBUL www.bilgesam.org www.bilgestrateji.com [email protected] Phone: 0212 217 65 91 - Fax: 0 212 217 65 93
© BİLGESAM Tüm hakları saklıdır. İzinsiz yayımlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu
letlerinin bölgesel güvenlik politikalarına yönelik stratejileri
farklı mecrada gelişme göstermiştir. Özellikle Finlandiya
ve İsveç uzun süredir amaçladıkları NATO üyeliklerini net
bir şekilde gerçekleştirmek istediklerini beyan etmişlerdir.
2001 yılında bu devletlerin NATO’ya stratejik anlamda
yakınlaşmaları için ABD çaba göstermiş, fakat o zaman
girişim başarısız olmuştur. Ukrayna krizi ve Kırım’ın işgali
sonrasında konu tekrar gündeme getirilerek her iki taraf için
başarılı bir şekilde ivme kazanmıştır.
İsveç ve Finlandiya, Polonya ve Baltık devletleri ile birlikte
Avrupa’da Rusyafobinin olduğu ilk beş ülke sırasında yer
Harita 1: Baltık Denizi Ülkelerinin Siyasi Haritası
fobi de üçüncü dünya savaşının başlama nedeni olabilir.3
Rusya Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Nikolay
Markarov’a göre Finlandiya ve NATO arasındaki işbirliği
Rusya güvenliği için tehdit olarak algılanmaktadır.4 Rusya
Dışişleri Bakanı Lavrov’un Haziran 2014’de Helsinki ziyaretinde de Finlandiya yetkililerine NATO ile ilişkilerini
geliştirme politikasından uzak durması gerektiği talebinde
bulunduğu, fakat bunun karşılığında olumlu bir cevap
alamadığı bilinmektedir. Ayrıca, Lavrov iki ülkenin askeri
işbirliğini geliştirmek için Rusya’nın Finlandiya Silahlı
Kuvvetleri’nin silah donanımında en önemli ülke olmak
istediğini beyan etmiştir.5
Aslında, Aralık 2013’de Edward Snowden’in medyaya
sızdırdığı bilgiler İsveç’in Soğuk Savaş yıllarında tarafsız
olmadığı ve 1954’de ABD, Büyük Britanya, Kanada, Avusturalya ve Yeni Zelanda ile çok gizli istihbarat anlaşması
imzaladığını göstermektedir. 2004 yılında anlaşma tasfiye
edilmiş ve İsveç’in uzun yıllardır Sovyetler Birliği ve daha
sonra Rusya aleyhine casusluk faaliyetinde bulunduğu bilgileri medyaya sızmıştır.6 Wikileaks belgelerine dayanarak,
Amerikan diplomatlarının gizli yazışmaları Soğuk Savaş
sonrasında İsveç’in tarafsızlık prensibinden vazgeçerek,
askeri teşkilatlara katılmama özgürlüğü stratejisi izlediğini
söyleyebiliriz. Sovyetler Birliği’nin tarihe karışması ile
İsveç için tehlike ortadan kalkmış ve NATO üyesi olmadan
da teşkilatla ilişkisini geliştirmesinin önünde herhangi
bir engel kalmamıştır. 2011’in baharında Libya’ya askeri
müdahaleye İsveç’in JAS 39 Gripen jet avcı uçakları ile
katılımı ülkenin tarafsızlık statüsünün geçerli olup olmadığı
tartışmasına neden olmuştur.
© BİLGESAM
almaktadır.1 Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in Baş Danışmanı
Sergey Markov, Finlandiya ve İsveç’in NATO ile ilişkilerini
geliştirerek üyeliği düşünmelerinin bu ülkelerdeki Rusya
fobi ile ilişkili olduğunu savunmaktadır.2 Fakat, Markov’un
bu görüşü hem Helsinki hem de Stockholm tarafından
Rusya’nın Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi tehdit etme
politikası yürüttüğü için eleştirilmektedir. Markov’a göre
Anti-Semitizm İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığı gibi Rusya-
Sovyetler Birliği’nin yıkılmasına kadarki dönemde
Rusya’nın Finlandiya ile ilişkileri Nisan 1948’de
Moskova’da imzalanmış Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı
Yardımlaşma Antlaşması (Treaty of Friendship, Cooperation and Mutual Assistance) ile tanzim edilmiştir.Aslında
bu antlaşma İkinci Dünya Savaşı galibi olan Sovyetler
Birliği’nin Finlandiya’nın bağımsızlığı ve dış politika
stratejisi üzerinde kısıtlayıcı etkisini oluşturmuştur. 20
Ocak 1992 tarihli Helsinki’de Rusya ve Finlandiya arasında
imzalanan Dostluk Antlaşması (Treaty of Friendship)1948
3 a.g.m.
1 “Russian politician accuses Sweden of russophobia”, Radio Sweden,
08 Haziran 2014, Erişim tarihi: 10 Ekim 2014, http://sverigesradio.se/
sida/artikel.aspx?programid=2054&artikel=5883427
4 Gerard O’Dwyer, “Russian Military Chief Stirs Anti-NATO Pot”,
Defense News, 13 Haziran 2012, Erişim tarihi: 07 Ekim 2014,
www.defensenews.com/article/20120613/DEFREG01/306130005/
Russian-Military-Chief-Stirs-Anti-NATO-Pot
2 Thomas Nilsen, “Putin envoy warns Finland against joining NATO”,
Barents Observer, 08 Haziran 2014, Erişim tarihi: 11 Ekim 2014,
http://barentsobserver.com/en/security/2014/06/putin-envoy-warnsfinland-against-joining-nato-09-06
6 “Putin’s Nordic Shadow”, Foreign Policy, 08 Mayıs 2014, Erişim
tarihi: 07 Ekim 2014, www.foreignpolicy.com/articles/2014/05/08/
putin_nordic_shadow_nato_finland_sweden
www.bilgesam.org
5 a.g.m.
Sayfa
2
Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu
antlaşmasının şartlarını ortadan kaldırmıştır. Finlandiya,
Soğuk Savaş yıllarındaki Sovyetlere olan bağımlılık korkusundan nispeten uzaklaşmış, önceden gerçekleştiremediği
AB üyeliğini kazanmıştır. Rusya’nın 1990’lı yıllardaki iç
sorunlarına odaklanma politikası Putin’in iktidara gelmesiyle ortadan kalkmış ve Kremlin tekrar dünya için tehlike
olarak algılanmaya başlamıştır. Bu durum, zaman zaman
Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerin Rusya tehlikesine karşı
NATO üyeliği tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.
Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, ülkesinin
NATO’ya üyeliği için referanduma gidilmesi gerektiğini ve
anayasada tarafsız bir ülke olarak belirlenen Finlandiya’nın
bu şekilde karar verebileceğini ifade etmiştir. Ülkede
NATO üyeliğini destekleyen önde gelen siyasetçiler eski
Başbakan Jyrki Katainen ve Savunma Bakanı Stefan Wallin
olarak bilinmektedir. Fakat Haziran 2014’de Finlandiya’nın
yeni Başbakanı Alexander Stubb kendisi görevde
bulunduğu sürece ülkesinin NATO üyeliği için müracaatta
bulunmayacağını belirtmekle Moskova ile ilişkilerinde
statükonun devam ettirilmesinden yana olduğu mesajını
vermiştir. Stubb’a göre, Sovyetler Birliği’nden ayrılan
üç Baltık devletinin NATO üyeliği bölgesel güvenliğin
sağlanmasında yeterli olduğu için, kendi ülkesinin teşkilata
üyeliğine gerek yoktur.7 Aynı zamanda Stubb’un ABD ile
yakın ilişkilerden yana olduğu ve ülkesinin NATO üyesi
olması için çaba gösterdiği de bilinmektedir. Ukrayna krizi
sonrasında Nisan 2014’de Finlandiya Moskova’nın Kiev’e
karşı yaptıklarını dikkate alarak kendi vatandaşlarının
ve toprak bütünlüğünün korunması için memorandum
imzalayarak, teşkilatın askeri uçak ve gemilerinin kendi
topraklarında yerleşmesine izin vermiştir.Aynı zamanda bu
memorandum Finlandiya hükumetine gerektiği takdirde
NATO’ya askeri destek sağlamasının önünü açmıştır.
Haziran 2014’de Finlandiya Savunma Bakanı Carl Haglund da ülkesinin NATO üyeliği için referanduma gidilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Finlandiya nüfusunun
ülkenin teşkilata üyeliğine karşı olduğu bilinmektedir.
Ukrayna krizi sonrasında Finlandiya’da NATO üyeliği ile
ilgili olarak yapılan anketlerde ülke nüfusunun %26’sının
üyeliğe olumlu yaklaştığı, fakat nüfusun %56’sının karşı
olduğu sonucu çıkmıştır.8 Buna rağmen, Haglund’a göre
Rusya’nın agresifliğinin arttığı bir zamanda bu rakamın
değişeceği tahmin edilmektedir. Finlandiya’da Nisan 2015’te
gerçekleştirilecek parlamento seçimleri halkın NATO üyeliği
ve Rusya ile ilgili tavrını da belirlemiş olacaktır.
İsveç vatandaşlarının büyük çoğunluğu ülkenin teşkilata
üyeliğine karşıdır. Son beş senede ülkenin NATO’ya
üyeliğini destekleyenlerin sayısı artarak nüfusun %30’u
civarında olmuştur. Karşı olanların oranı ise %50
civarındadır.9 İsveç’in NATO üyeliği 2013 yılı başlarında
Silahlı Kuvvetler Başkumandanı Sverker Göranson
tarafından gündeme getirilmiş ve herhangi bir dış saldırı
ihtimalinde ülkenin en fazla bir hafta dayanabileceğini
beyan etmiştir.10 Bu tehdidin Rusya tarafından olabileceği de
Kaynak: SIFO Araştırma Kurumu
8 “Poll: Ukraine crisis fuelling support for joining NATO”, YLE, 08
Ağustos 2014, Erişim tarihi: 15 Ekim 2014,
http://yle.fi/uutiset/poll_ukraine_crisis_fuelling_support_for_joining_
nato/7401894
Kaynak: YLE Anket Araştırması
7 “PM Stubb: NATO is like the EU, membership is longterm”, YLE,
09 Ağustos 2014, Erişim tarihi: 15 Ekim 2014,
http://yle.fi/uutiset/pm_stubb_nato_is_like_the_eu_membership_is_
long_term/7402118
www.bilgesam.org
9 Peter Giraudo, “Why Finland and Sweden should not join NATO”,
The National Interest, 17 Temmuz 2014, Erişim tarihi: 15 Ekim 2014,
http://nationalinterest.org/blog/the-buzz/why-finland-sweden-shouldnot-join-nato-10901
10 Andrei Akulov, “Sweden: New Member of NATO?”, Global
Research, 24 December 2013, Erişim tarihi: 11 Ekim 2014, http://
www.globalresearch.ca/sweden-new-member-of-nato/5362647?print=1
Sayfa
3
“
Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu
İsveç de Rusya tehlikesi karşısında savunma gücünün
zayıflığının farkındadır ve Ukrayna krizi sonrasında
bu nedenle savunmasını 10 yıllık dönemde geliştirmeyi
amaçlamaktadır. 2014 yılı için savunma bütçesinin 5,06
milyar avro olduğunu dikkate alırsak, 2024 yılına kadar
her yıl 605 milyon avro civarında olmak şartıyla bu rakamın %12 civarında artırılması planlanmaktadır.
“
başkumandan tarafından net şekilde ifade edilmiştir. Ocak
2014’de dönemin İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, NATO
üyeliğinin gündemde olmadığını belirterek bunun en önemli
nedeni olarak ülkenin parlamentosu olan Riksdag’da buna
karşı olanların çoğunluk olmasını göstermiştir.
Yaşanan kriz sonrasında İskandinavya ülkeleri kendi savunma kapasitelerini artırmakla mümkün tehlikeyi önlemeyi amaçlamaktadırlar. Ekim 2014’de hazırlanan rapora
göre, 2014 yılı için savunma bütçesi 2,75 milyar dolar olan
Finlandiya 2016-2024 yılları arasında savunma bütçesini
artırmayı planlamaktadır.Bütçenin büyük kısmının savunma
alanında modernizasyon programları gerçekleştirme, savaş
uçak ve gemilerinin, karadan havaya füzelerin, hava savunma sistemleri ve zırhlı araçların alınması için kullanılması
düşünülmektedir.
Harita 2: Baltık Denizinde NATO ve Rusya’nın Askeri Güçleri
İsveç de Rusya tehlikesi karşısında savunma gücünün
zayıflığının farkındadır ve Ukrayna krizi sonrasında bu
nedenle savunmasını 10 yıllık dönemde geliştirmeyi
amaçlamaktadır. 2014 yılı için savunma bütçesinin 5,06 milyar avro olduğunu dikkate alırsak, 2024 yılına kadar her
yıl 605 milyon avro civarında olmak şartıyla bu rakamın
%12 civarında artırılması planlanmaktadır. Bunun dışında 10
tane JAS 39E savaş uçağı, iki adet denizaltı alınması ve Gotland adasında güvenliğin artırılması için mevcut askeri zırhlı
araçların modernizasyonu amaçlanmaktadır. Tüm bunların
finanse edilmesi için savunma bütçesinin artırılmasıyla
birlikte şimdiye kadar İsveç-Rusya arasında mevcut olan
nükleer enerji ve çevresel konularda işbirliğine ayrılan
paraların kısıtlanması düşünülmektedir.
Rusya ve NATO’nun Askeri Tatbikatları
Ukrayna krizi ile Baltık bölgesi Rusya ve NATO’nun askeri
gücünü sergilediği bir alana çevrilmiştir. Taraflar askeri
tatbikatlarını aynı coğrafyada gerçekleştirmekle yetinmeyerek aynı dönemde yapmakla da karşılıklı mesaj ver-mektedirler. Eylül 2013’de Rusya ve Beyaz Rusya’nın Kaliningrad
ve Minsk’te gerçekleştirdikleri “Batı 2013” adlı anti-terör
askeri tatbikatları Baltık devletlerini rahatsız etmiştir. Tatbikata önceden 22.500 askerin katılacağı belirtilmişse de,
sonradan bu sayı 70 bine çıkmış ve Estonya cumhurbaşkanı
Rusya’nın bu tatbikatlarının anti-terörden ziyade bölgenin
işgali üzerine amaçlanmış bir eylem olduğunu beyan
etmiştir. Litvanya Savunma Bakanı ve diğer Baltık ülkelerinin diplomatlarıda tatbikata katılan asker sayısının ve
tatbikatta gerçekleştirilen manevraların hedefinin bölge devletleri olduğunu beyan etmişlerdir. Rusya bölgede ilk defa
İskender füzelerinin de-nemesini yapmış ve Aralık 2013’de
Kaliningrad’a İskender füzelerini konuşlandırmıştır.11
Haziran 2014’de Rusya Baltık filosunun katıldığı tatbikatlar NATO’nun Saber Strike 2014 ve BALTOPS 2014
tatbikatları ile eşzamanlı gerçekleşmiştir. Rusya Savunma
Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada bunun NATO
tatbikatlarına cevap olarak gerçekleştirildiği belirtilmiştir.
Bu tatbikatlara Rusya’dan Baltık filosuna ait deniz piyadeleri
ile aynı zamanda yer hedefine saldıran Su-34 bombardıman
savaş uçakları, Mi-24 helikopterleri ve yeni nesil Tu-22M3
bombardıman uçakları katılmıştır.12
Mart 2014’de NATO, Rusya-Norveç sınırı yakınlarında
11 “Moscow confirms deployment of Iskander missiles on NATO
borders”, Russia Today, 16 Aralık 2013, Erişim tarihi: 16 Ekim 2014,
http://rt.com/news/iskander-missile-deployment-russia-317/
12 “Russia launches Baltic drills along side NATO war games”, Russia
Today, 10 Haziran 2014, Erişim tarihi: 14 Ekim 2014, http://rt.com/
news/164972-russia-wargames-baltic-reply/
www.bilgesam.org
Sayfa
4
Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu
önceden planlanan ve 16 müttefik ülkeden 16 bin civarında
askerin katıldığı ortak tatbikat gerçekleştirmiştir. “Cold
Response Operation” olarak bilinen tatbikat Rusya sınırına
yakın gerçekleştiğinden Kremlin’in tepkisine neden
olmuştur. Tatbikata 1400 askeriyle katılan İsveç, Ukrayna’da
yaşanan kriz sonrasında savunma bütçesini artıracağını
beyan etmiştir. 30 Nisan 2014’de İsveç kendi hava sahasını
NATO’ya ait Boeing E-3 AWACS uçaklarına açtı. 19.yüzyıl
başlarından beri tarafsız ülke olarak bilinen İsveç’in bu
kararı ülkenin NATO’ya üyelik için çalıştığı fikirlerini
gündeme getirmiştir. Bu haber İsveç Başbakan Yardımcısı
Jan Björklund tarafından beyan edildiyse de, ülkenin genelkurmay başkanı tarafından yalanlanmıştır. Genelkurmay
Başkanı Sverker Göransson, ülkesinin savunma doktrinini
değiştirmeyeceklerini beyan etmiştir. İsveç, Rusya’nın Baltık
ülkelerine saldırma ihtimalinden rahatsızlık duymaktadır ve
Rusya’nın Baltık Denizi’nde İsveç’e ait stratejik önemi olan
Gotland adasına da saldırmasından endişe etmektedir.
Haziran 2014’de NATO üç Baltık devletini (Estonya,
Letonya ve Litvanya) kapsayan Saber Strike 2014 askeri
tatbikatını gerçekleştirmiştir. Geleneksel olarak her sene
gerçekleşen ve dördüncüsü düzenlenen tatbikata üç Baltık
devleti dışında Kanada, Danimarka, Finlandiya, Norveç,
Büyük Britanya ve ABD de katılmıştır. Tatbikatın amacı
NATO askeri güçlerinin hücum ve savunma harekatları
zamanında karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi olarak
belirtilmiştir.
Aynı dönemde yapılan BALTOPS 2014 (Baltık Harekatı
2014) tatbikatları da NATO’nun geleneksel olarak
düzenlediği uluslararası bir askeri tatbikat niteliği
taşımaktadır. 42’ncisi düzenlenen bu tatbikat Baltık
Denizi’ndeki İsveç’e ait Gotland adası ile Danimarka
arasındaki bölgede yapılmış ve 13 devlet (Büyük Britanya,
ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka, Finlandiya,
Estonya, Litvanya, Letonya, Polonya, İsveç ve Gürcistan)
katılmıştır. ABD Deniz Kuvvetleri’nin 6.Filosu komutasında
gerçekleştirilen tatbikatlarda Blue Ridge sınıfına ait USS
Mount Whitney (LCC 20) komuta gemisi ve Arleigh Burke
sınıfına ait Oscar Austin (DDG 79) muhribi katılmıştır.
Rusya’yla 196 km’lik sınırı bulunan Norveç de Ukrayna
krizi sonrasında kendi güvenliği için askeri faaliyetler
bakımından hareketli günler geçirmiştir. Ağustos 2014’de
NATO’ya ait M1A1 Abrams tankları, LAV-25 zırhlı araçları,
AAV-7 sınıfı Amfibi taarruz araçları ve ABD’ye ait Dewayne
T. Williams gemisi Norveç limanına yerleşmiştir.
Gotland Adası Sorunu
Baltık Denizi’nde en büyük ada olan Gotland, Rusya’nın
askeri üssü bulunan Kaliningrad bölgesinden 250 km
www.bilgesam.org
mesafede bulunmaktadır. Kırım krizi olayları sırasında
Rusya’nın Baltık Denizi’nde gerçekleştirdiği tatbikatlara
karşılık olarak, Mart 2014’de İsveç adaya ek olarak hava savunma uçakları göndermiştir. Eylül 2013’de Rusya’nın Batı
2013 adlı tatbikatı sırasında ada çevresinde gerçekleştirdiği
Harita 3: Gotland Adası
© BİLGESAM
eylemleri İsveç Savunma Bakanlığı’nın itirazıyla
karşılanmış ve bakanlığın basın sekreterliğinden ülkesinin de
hava ve denizde askeri gücünü artırması gerektiği mesajını
vermiştir.
İsveçli siyasetçiler ve üst düzey askerler tarafından benzeri
demeçler Nisan 2011’de de verilmiştir. Rusya’nın savunma
bütçesini her sene büyük oranda artırması; Fransa’dan Mistral sınıfı savaş gemileri sipariş etmesi Baltık devletlerinin
ve Polonya’nın güvenliği için tehlike oluşturmaktadır.
Bundan dolayı Gotland adasına askeri teçhizat ve ilave
askeri güçler yerleştirilerek Baltık Denizi’nin güvenliğinin
artırılması da siyasetçiler tarafından önerilmektedir.
Stratejik öneme sahip olan adada Rusya’nın uçaksavar ve
gemi savar füzeler yerleştirmesinden ve Kremlin’in tüm
Baltık denizini kontrol altına alma tehlikesinden endişe
etmektedirler. Rusya’nın Kaliningrad’a İskender füze
sistemi yerleştirmesine karşılık olarak İsveçli yetkililer
Gotland adasına Patriot sınıfı anti-balistik füze sistemleri
yerleştirilmesini önermektedir. Kremlin’in Baltık devletlerini işgal etmesi halinde, Gotland adasının da işgale
maruz kalacağı ve bununla da NATO’nun bölgedeki stratejik
avantajını kaybedeceği tahmin edilmektedir.
Rusya’ya Uygulanan Ekonomik Yaptırımlar
Sayfa
5
Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu
AB’nin Rusya’ya uyguladığı ekonomik ağırlıklı yaptırımlara
Birliküyesi olan Finlandiya da zorunlu katılmıştır ve bu
Moskova-Helsinki ekonomik ilişkilerini olumsuz yönde
etkilemiştir. Ticari ilişkiler 2014 yılının ilk 6 ayı için bir
önceki yılla kıyaslandığında %8 azalarak 8,3 milyar dolar
olmuştur.13 Taraflar önceden planlanan ekonomik işbirliği
“
“
Rusya’nın Kaliningrad’a İskender füze sistemi yerleştirmesine karşılık olarak İsveçli yetkililer Gotland adasına
Patriot sınıfı anti-balistik füze sistemleri yerleştirilmesini
önermektedir.
komisyonlarının görüşmelerini de iptal etmek zorunda
kalmıştır. Ekonomik ilişkilerde yaşanan sorunlardan diğer
AB üyesi devletlerle kıyasen Finlandiya daha çok etkilenmektedir. Rusya, Finlandiya ekonomisine yatırım
yapan önemli bir ülke olmakla birlikte, toplam ticaretin
%14’ü Rusya ile yapılmaktadır. Doğalgaz sektöründe de
Rusya’ya %100 bağımlı olan Finlandiya için bu durum
hoş karşılanmamaktadır. Bu nedenle, Finlandiya Avrupa
Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu’na beyanda bulunarak, Rusya’ya uygulanan yaptırımları desteklemediğini
bildirmiştir.
İsveç Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlardan
etkileneceğini belirtse de, Ukrayna’da yaşananlardan dolayı
bu yaptırımları desteklemektedir. İsveç’in dış ticaretinde
Rusya’nın payı çok azdır ve ihracatında 13’üncü sıradadır.
Rusya’ya doğalgaz bağımlılığı olmayan İsveç’i Kremlin
ile ilişkilerinde ve Kremlin’in Baltık Denizi bölgesinde
uyguladığı politikalarında endişelendiren başka bir konu
Kuzey Akım doğalgaz boru hattı ile ilgilidir. Rusya’nın
Finlandiya ile sınırında bulunan Kareliya bölgesinden
başlayarak Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya uzanan boru
hattı Kremlin için hayati önem taşıyan bir projedir. İsveç bu
nedenle Rusya’nın boru hattını korumak maksadıyla askeri
gücünü kullanabileceğinden endişelenmektedir. Ayrıca boru
hattının İsveç’e ait kıta sahanlığından geçmesi de başka bir
endişe kaynağıdır.
NATO’nun Newport Zirve Toplantısı
Ağustos 2014’de İsveç hükûmeti NATO’ya bağlı Mukabele Kuvveti’nin kendi toprağını kullanma yetkisi veren
antlaşmayı onaylamıştır. İsveç Savunma Bakanlığı bu
antlaşmayı direk Ukrayna krizi sonrasında oluşan Rusya teh13 “Finlandreluctant to imposenewRussiasanctions”, RussiaToday, 09 Eylül 2014, Erişimtarihi: 17 Ekim 2014, http://rt.com/
business/186272-finland-reluctant-new-sanctions-russia/
www.bilgesam.org
likesi ile ilişkilendirmenin doğru olmadığını; ülkesinin Barış
İçin Ortaklık programı çerçevesinde NATO ile işbirliğinin
doğurduğu sonuç olarak değerlendirmek gerektiği görüşünü
savunmaktadır. Antlaşma gereği Mukabele Kuvveti İsveç
hükûmetinin daveti olmadan ülkenin sınırları dahilinde herhangi tatbikat gerçekleştirme yetkisine sahip değildir. İsveç
muhalefeti antlaşmanın NATO’ya gizli üyelik amaçlı olduğu
görüşünü savunarak eleştirmektedir. Bu tür antlaşmalarla
bölge devletleri Rusya tehlikesine karşı güvenlik önlemlerini artırsalar da, bu Baltık bölgesinde gerginlik artırıcı bir
gelişme olarak da değerlendirilmelidir. 4-5 Eylül 2014’de
NATO’nun Newport Zirve Toplantısı’nda “Ev sahibi Ülkeye
Yardım Sözleşmesi” imzalayan Finlandiya ve İsveç karşılıklı
olarak NATO ile ilişkilerini geliştirme kararı aldılar.
Anlaşmayla, bu ülkeler NATO güçlerini davet etme şartıyla
ittifak için doğrudan üs olmasa bile, savaş mühimmatı ve
nakliyat dahil tüm lojistik destek sağlayabilecekler. Zirve
toplantısında NATO Genel Sekreteri Rasmussen 2015 yılı
sonlarına kadar ittifak üyeliğine yeni devletlerin alınmasının
düşünülmediğini beyan etse de, İsveç ve Finlandiya’nın
da bu tarihe kadar tam üye statüsüne sahip olmayacağı
anlamına gelmemektedir. NATO için bu devletlerin ittifaka
üyeliğinin hem stratejik hem de coğrafi önemi Ukrayna,
Karadağ veya Gürcistan’ın üyelik isteklerinden daha
farklıdır. Buna rağmen, Finlandiya’da muhalefet partileri
NATO’yla özel ilişkilerin bu düzeyde gelişmesini eleştirerek
en son imzalanan sözleşmenin ülkenin ittifaka üyeliğinin
ilk adımı olduğunu belirtmektedir. İsveç Savunma Bakanı
Enström, zirve toplantısında imzalanan antlaşmanın
1994’den itibaren Barış için Ortaklık programı üyelerinin
kaydettiği aşamanın bir sonucu şeklinde yorumlamaktadır.
Rusya için busözleşme kendi güvenliği için tehlike olarak
görülmektedir ve NATO’nun kendi sınırlarına yaklaşması
anlamına gelmektedir.
Sonuç
Yaşanan kriz dolayısıyla Rusya’nın Kuzey Avrupa ve
İskandinav ülkelerinin güvenliği için tehlike oluşturabileceği
tahminleri gerçeklikten uzaktır. Bunun en önemli nedeni ise,
askeri ve teknoloji bakımdan Kremlin’in aynı zamanda farklı
cephelerde savaşma gücünün bulunmamasıdır. Coğrafi ve
strateji bakımdan da Kuzey Avrupa ülkelerine yapılan askeri
bir müdahaleye, NATO üyesi devletlerin Ukrayna veya herhangi bir diğer eski Sovyet ülkesinin toprak bütünlüğüne
yapılan tecavüze olan tepkisinden farklı olacaktır. Kremlin
de bunun farkındadır.Rusya bu tür yaklaşımlarıyla kendisinin bölgesel güç olduğunu sergilemek niyetindedir.Bu
nedenle, Kremlin’in en önemli amacı bu ülkelerin NATO
üyesi olmaktan vazgeçmelerine çalışmaktır. İsveç’in iki
asırdır devam eden tarafsızlığının ve Finlandiya’nın Soğuk
Sayfa
6
“
Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu
Finlandiya ve İsveç’teki NATO üyeliği taraftarları Rusya’nın
saldırısı karşısında ittifak antlaşmasının 5. Maddesinin
şartları doğrultusunda kendi güvenlikleri için garantör
olabileceğini umut ediyorlar. Fakat, AB üyesi olarak da
bu devletler 2007 tarihli Lizbon Antlaşması çerçevesinde
aynı şartlarla kendi güvenliklerini koruyabilirler. Lizbon
Antlaşması ile üye devletten herhangi birinin dış ülke
BİLGESAM Hakkında
BİLGESAM, Türkiye’nin önde gelen düşünce
kuruluşlarından biri olarak 2008 yılında kurulmuştur.
Kar amacı gütmeyen bağımsız bir sivil toplum
kuruluşu olarak BİLGESAM; Türkiye’deki saygın
akademisyenler, emekli generaller ve diplomatların
katkıları ile çalışmalarını yürütmektedir. Ulusal
ve uluslararası gündemi yakından takip eden
BİLGESAM, araştırmalarını Türkiye’nin milli
problemleri, dış politika ve güvenlik stratejileri,
komşu ülkelerle ilişkiler ve gelişmeler üzerine
yoğunlaştırmaktadır. BİLGESAM, Türkiye’de
kamuoyuna ve karar alıcılara yerel, bölgesel ve
küresel düzeydeki gelişmelere ilişkin siyasal seçenek
ve tavsiyeler sunmaktadır.
www.bilgesam.org
“
Savaş dönemindeki statüsünün devam etmesi Kuzey Avrupa
bölgesinde mümkün olabilecek çatışmaların önlenmesi
açısından en önemli politik karar olur. Özellikle İsveç’in
tarafsızlığının kendisinin hem Birinci hem de İkinci Dünya
Savaşı’na taraf olarak katılmasını önlemiş olması; aynı zamanda Soğuk Savaş dönemi Sovyet-Batı rekabetinden çok
fazla etkilenmemiş olması dikkate alınması gereken önemli
husustur. NATO bu devletleri üyeliğine almadan da güvenlikleri için garantör rolü oynayabilir. Finlandiya ve İsveç’in
üye olmamalarına rağmen, NATO askeri programlarında
katılımları ve kendi askeri birliklerinin NATO’nun Acil Müdahale Gücü terkibinde faaliyeti zaten bu devletlerin ittifakla
işbirliği içinde olmasının kanıtıdır.
Yaşanan kriz dolayısıyla Rusya’nın Kuzey Avrupa ve
İskandinav ülkelerinin güvenliği için tehlike oluşturabileceği tahminleri gerçeklikten uzaktır. Bunun en önemli
nedeni ise, askeri ve teknoloji bakımdan Kremlin’in aynı
zamanda farklı cephelerde savaşma gücünün bulunmamasıdır.
tarafından askeri saldırı uğraması durumunda diğer üye
devletler gerekli tüm güçle saldırıya uğrayan AB devletine
yardım etmek zorundadır.
Fakat jeopolitik ve jeostratejik bir savaşın yaşandığı bir zamanda taraflar birbirilerinin ideolojik anlamda da yenilgisine
çalışmaktadırlar. Bu nedenle, NATO Finlandiya ve İsveç’i
üyeliğe almakla Rusya’ya karşı Soğuk Savaş dönemindeki
çevreleme politikasını devam ettirmeyi amaçlamaktadır.
NATO üyelikleri olası bir Rusya-NATO çatışmasında bu
ülkeleri savaşın içine sokacaktır ki, bu da tüm dünya için
istenmeyen bir senaryodur.
Yazar Hakkında
2001 yılında Azerbaycan’da Bakü Devlet
Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası
Hukuk bölümünde lisans eğitimini tamamladı.
2007-2009 yıllarında Otto von Guericke
Üniversitesi’nde (Magdeburg/Almanya) Savaş
ve Barış Araştırmaları bölümünde yüksek lisans
eğitimini almıştır. Doktorasını “Post-Sovyet Güney
Kafkasya ve Orta Asya’da ABD ve Rusya’nın
çatışan Neo-Emperyalist Dış Politikaları” konusu
üzerine Westfalya Wilhelm Üniversitesi’nde
(Münster, Almanya) yapmaktadır.
Rusya ve ABD’nin post-Sovyet ülkelerine
yönelik dış politikaları; Güney Kafkasya ve Orta
Asya’da etnik çatışmalar; emperyalizm ve neoemperyalizm; etnik milliyetçilik teorileri; AB’nin
post-Sovyet ülkelerinde insan hakları ve demokrasi
politikası alanlarında uzmanlaşmıştır. İsmayılov,
BİLGESAM’da Rusya, Kafkasya ve Orta Asya
uzmanı olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Sayfa
7