Raporu indirmek için tıklayınız

Ankara Strateji Enstitüsü
Analiz No: 2014-5
Aralık 2014
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
Analiz
Abdullah TUNÇ
Nezih Onur KURU
Şafak BAYRAM
Anayasa Mahkemesi
ve
Seçim Barajı
Abdullah TUNÇ
Nezih Onur KURU
Şafak BAYRAM
Ankara Strateji Enstitüsü
Emek Mah. 26. Sokak (Eski 62. Sok.) No:8/2 Çankaya 06500 ANKARA/TÜRKİYE
Tel: (0312) 213 84 44 • Faks: (0312) 213 84 34
ankarastrateji.org • [email protected]
Analiz No: 2014-5
Aralık 2014
Anayasa Mahkemesi
ve
Seçim Barajı
Abdullah Tunç
Nezih Onur Kuru
Şafak Bayram
Ankara
Aralık 2014
Copyright © 2014 Ankara Strateji Enstitüsü
Tüm Hakları Saklıdır.
Birinci Baskı
Kütüphane Katalog Bilgileri
Abdullah TUNÇ, Nezih Onur KURU, Şafak BAYRAM, “Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı”
Ankara Strateji Enstitüsü Yayınları
Tasarım&Baskı: Karınca Ajans Yayıncılık Matbaacılık
Dr. Mediha Eldem Sokak No: 56/1 Kızılay/ANKARA
Tel: (0312) 431 54 83
Faks: (0312) 431 54 84
www.karincayayinlari.net - [email protected]
Ankara Strateji Enstitüsü
Emek Mah. 26. Sokak (Eski 62. Sok.) No: 8/2
Çankaya 06500 ANKARA/TÜRKİYE
Tel: (0312) 213 84 44
Faks: (0312) 213 84 34
[email protected]
içindekiler
Giriş ...............................................................................................................................................V
7
I. anayasa mahkemesinin olası seçim barajı kararı
1. Başvuru kimler tarafından ve nasıl yapılmıştır?..............................................7
2. Partilerin bireysel başvuru hakkı var mıdır?...................................................7
3. Bireysel başvuru için gereken süreye uyuldu mu?..........................................7
4. Bireysel başvurunun Genel Kurul’da görüşülmesi ne anlama geliyor?............8
5. Bireysel başvuruyla seçim barajına ilişkin karar verilebilir mi?.......................9
6. Dolaylı yolla iptal mümkün mü?...................................................................9
7. AYM kendisini mahkeme olarak görürse ne olacak?......................................11
8. Esas incelemeye dayanak teşkil edecek AYM ve AİHM kararları nelerdir?....12
9. Olası kararın hukuken sonuçları ne olur?......................................................15
10. Kararın siyaseten sonuçları ne olur?.............................................................17
Sonuç.........................................................................................................................................23
III
giriş
GİRİŞ
Genel seçimlere yaklaşılırken Türkiye’nin önemli demokrasi sorunlarından olan seçim barajı tekrar tartışılmaya başlandı. Yıllardır eleştirilen
ancak bir türlü değiştirilmeyen %10’luk barajın Anayasa Mahkemesi’nin
(AYM) gündemine geldiği, AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın Habertürk
Gazetesi’nden Muharrem Sarıkaya’ya verdiği röportajla ortaya çıktı. Kılıç,
“Raportör arkadaşlar çalışmalarını tamamladı, raporda önemli tartışmalar
var. Konu hassas olduğu için ‘bireysel’de değil de ‘Genel Kurul’da görüşüp
2-3 hafta içinde karara bağlayacağız” dedi. AYM’nin Anayasa’nın ‘Seçim
Kanunu’nda yapılacak değişiklikler bir yıl içinde yapılacak seçimde uygulanmaz’ hükmüne tabi olup olmadığı sorusuna ise Kılıç: “Hayır tabi değil,
anında uygulanır. Hak ihlali kararı hemen ortadan kaldırılması içindir.” cevabını verdi. Kılıç ayrıca şu aşamada esasa dair bir şey söylenemeyeceğini
öncesinde halledilmesi gereken önemli usul sorunları olduğunu ifade etti.
Konunun gündeme gelmesiyle birlikte tartışmalar da alevlendi; pek çok
hukuki sorun ve sonuçları üzerine konuşuluyor ve yazılıyor. Bu doğrultuda
AYM’nin vermesi beklenen seçim barajı kararına ilişkin soruların cevaplanmasına ihtiyaç vardır.
V
I.
anayasa mahkemesinin olası
seçim barajı kararı
1. Başvuru kimler tarafından ve nasıl yapılmıştır?
Demokratik Sol Parti, Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi, %10’luk seçim
barajının ve siyasi partilerin hazineden yardım almaları için gerekli olan
%3’lük barajın hak ihlali doğurduğu gerekçesiyle bireysel başvuruda bulundular. Başvurular, Anayasa Mahkemesi’nde bireysel başvurulara bakan
iki bölümün önüne gitti. AYM ise başvuruların Bölümler Genel Kurulu tarafından ele alınıp değerlendirmesine karar vererek başvuruları birleştirdi.2
AYM; DSP, BBP
ve SP’nin %10’luk
seçim barajının hak
ihlali doğurduğu
gerekçesiyle
yaptıkları başvuruları
birleştirdi.
2. Partilerin bireysel başvuru hakkı var mıdır?
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un3 46. maddesinin 2. fıkrası, “kamu tüzel kişilerinin bireysel
başvuru yapamayacağını, özel hukuk tüzel kişilerinin ise sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabileceğini düzenlemiştir”. Buna göre özel hukuk tüzel kişisi olan söz konusu
partilerin haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunmalarının önünde bir engel yoktur.
3. Bireysel başvuru için gereken süreye uyuldu mu?
Seçim barajına ilişkin başvurudaki usulî sorun olarak belirtilen bir diğer
durum ise başvuruda süre şartına uyulup uyulmadığıdır. 6216 sayılı Kanun
47/5’te “bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün
içinde yapılması gerektiği” düzenlenmiştir. Kanuna göre başvuru için otuz
günlük süre öngörülmüştür. Söz konusu başvuruda kanundan doğan hak
7
Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05
Bireysel Başvurular
hakkındaki
kabul edilebilirlik
incelemesi
komisyonlarca
yapılır. Kabul
edilebilir bulunan
başvuruların
esası hakkındaki
incelemeyi ise
Bölümler yapar.
ihlali gerekçe gösterilmiştir. Burada otuz günlük sürenin hangi tarihten itibaren başlatılacağı sorunu ortaya çıkmıştır. Kimilerine göre ihlalin öğrenildiği tarihin esas alınması gerekirken genel kabule göre süreklilik arz eden
bir hak ihlali olduğu için her zaman başvuruda bulunulabilecektir. Aynı
zamanda başvurunun yapıldığı tarihten önce %10 barajının uygulandığı
son genel seçim tarihinin 2011 olduğu göz önüne alınırsa bu tarih itibariyle
bireysel başvurunun mümkün olmaması nedeniyle süre şartı bakımından
bu başvuruyla ilgili bir sınırından bahsedilemeyecektir.
4. Bireysel başvurunun Genel Kurul’da görüşülmesi
ne anlama geliyor?
Bireysel başvurular hakkındaki kabul edilebilirlik incelemesi komisyonlarca yapılır. Kabul edilebilir bulunan başvuruların esası hakkındaki incelemeyi ise Bölümler yapar. Seçim barajı başvurusunun kabul edilebilirlik
incelemesinin komisyondan alınarak Genel Kurul’da yapılması kararı ne
anlama geliyor?
AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın, Hürriyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol4 tarafından aktarılan açıklamaları ve Muharrem Sarıkaya’nın köşesine taşıdığı
AYM tarafından iletildiği beyan edilen bilgi notu5 doğrultusunda; önemli
usuli sorunları bulunan başvurunun komisyonlarca değil bireysel başvuru
Genel Kurul’u tarafından değerlendirilmesinin daha doğru olduğu düşüncesidir.
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 10. maddesi Anayasa Mahkemesi
Başkanına bireysel başvurunun işleyiş ve organizasyonuna ilişkin düzenleme yapma yetkisi vermiştir. Bunun yanı sıra yine Anayasa Mahkemesi İç
Tüzüğü uyarınca,” Hem Anayasal açıdan hem de uğranılan zarar açısından
önemli olması, bir ilke kararını gerektirmesi ya da alınabilecek kararın önceki bir karar ile çelişebilecek nitelikte olması hallerinde başvurunun kabul edilebilirliği konusunda komisyonlarca karar verilmeyip bölüme sevki
mümkündür”.6
Bu durumda bireysel başvuru incelemelerinin Bölümler Genel
Kurulu’na taşınma ihtimali vardır. Ancak Genel Kurul’un buradaki yaptığı inceleme yasa iptaline ilişkin değil, bireysel başvurunun kabul edilir
olup olmadığına ve esasına ilişkin olacaktır. Bu nedenle Bölümler Genel
Kurulu’nun esas inceleme sonunda vereceği ihlal olup olmadığı kararı sadece başvurucular açısından sonuç doğuracaktır.
Mahkeme sıfatıyla görev yapan bireysel başvuru komisyonlarının, bölümlerinin veya Genel Kurulu’nun önüne gelen başvuruya ilişkin hükmün
8
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
anayasaya uygunluk denetimi ihtiyacı görmesi halinde konuyu Anayasa
Mahkemesi Genel Kurulu’na götürebilmesine ilişkin bir AYM içtihadı bulunmamasına rağmen konu, aşağıda açıklanacağı üzere tartışmaya açıktır.
5. Bireysel başvuruyla seçim barajına ilişkin karar
verilebilir mi?
6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinde bireysel başvuru için gereken şartlar
belirtilmektedir. Buna göre ilk olarak idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekiyor.
İkinci olarak ise bireysel başvurunun doğrudan yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine yapılmamış olması aranıyor. AYM’nin başvuruyu kabul etmemesi gerektiğini savunanlar bu maddeyi esas alıyorlar. Çünkü
partilerin başvuruları, yasamanın düzenlediği bir kanun aleyhine yani yasamanın işlemine karşı yapılmıştır. Kanun açık bir biçimde bireysel başvuru
ile bir yasa yahut yasa hükmünün iptal edilemeyeceğini ön görüyor. Ancak
buradaki kritik husus ‘doğrudan’ bireysel başvuru yapılamayacağıdır. Yani
bireysel başvurularda ‘doğrudan yol’ kapalı olsa da ‘dolaylı yol’ açıktır. Başka bir deyişle burada bireysel başvuru doğrudan kanun aleyhine değil onun
uygulanması sonucu doğmuş olan hak ihlaline karşı yapılmaktadır.
Bireysel Başvuru
doğrudan yasama
işlemleri ile
düzenleyici idari
işlemler aleyhine
yapılamaz.
Ancak Bireysel
Başvurularda
‘doğrudan yol’ kapalı
olsa da ‘dolaylı yol’
açıktır.
6. Dolaylı yolla iptal mümkün mü?
AYM’nin bir yasayı iptal edebilmesi için ya kanunda iptal davası açmaya
yetkili olarak sayılanlardan birinin iptal davası açması (soyut norm denetimi) ya da itiraz yolu ile anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi (somut norm denetim) gerekiyor. Başvuruya konu Milletvekili Seçim
Kanunu’nun 33. maddesinde yer alan %10 seçim barajına karşı süre nedeniyle doğrudan doğruya iptal davası açma imkânı mevcut değil. Ancak
mahkemeler her zaman Anayasaya aykırılık itirazında bulunabiliyorlar.
Ancak seçim barajı ile ilgili olarak somut norm denetimi yoluna gidilmesi mümkün değildir. Çünkü seçim barajına ilişkin somut norm denetimi
yapılabilmesi için davanın açılabileceği bir mahkeme bulunmamaktadır.
Dolayısıyla itiraz yolu işletilemeyecektir. Bununla birlikte dolaylı yoldan iptalin mümkün olabileceğini savunanlar ise bireysel başvuruya konu kanun
hükmü hakkında Anayasa Mahkeme’sinin kendisini davaya bakan mahkeme olarak görebileceğini ve yapılan bireysel başvuru sonrası itiraz yolunu
işletebileceğini iddia ediyorlar.
Anayasa’nın 152. maddesine göre, “bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümle-
9
Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05
Anayasa
Mahkemesi,
kendisini davaya
bakan mahkeme
olarak görüp yapılan
bireysel başvuru
sonrası itiraz yolunu
işletebilir.
rini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık
iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.” 152. madde, itiraz yoluyla
başvurabilecek merciin mahkeme olmasını arıyor. Ancak mahkeme kavramının ne anlama geldiği konusunda herhangi bir bilgiye yer vermiyor. Bu
kavramın içerisine hangi yargı mercilerinin dâhil olması gerektiği ise büyük
ölçüde AYM’nin içtihatları ile şekilleniyor.
Seçim barajına ilişkin başvuru AYM’ye yapılmıştır. Dolayısıyla 152.
maddenin işleyebilmesi için AYM’nin itiraz yoluna başvurabilecek bir
mahkeme olup olmadığının belirlenmesi gerekiyor. AYM kendisinin yaptığı bütün işleri yargısal nitelikte görmemiştir. Anayasa Mahkemesi kendisini bugüne kadar sadece Yüce Divan sıfatıyla yargılama yaparken ve siyasi
partilerin kapatılması davalarında davaya bakan mahkeme olarak kabul etmiştir.7 Ayrıca AYM, 1971/67 sayılı kararında, Yüce Divan ve siyasi parti
kapatma davalarında karşısına çıkan Anayasa’ya aykırı bir hükmü açıkça
iptal edebileceğini söylemiştir. Bireysel başvuru yolu, 2010 referandumu ile
getirildiğinden beri AYM, kendisini mahkeme olarak görüp görmediğine
ilişkin bir içtihat oluşturmamıştır.
Bununla birlikte; benzer nitelikte olan bir AYM kararı mevcuttur: Vakıflar Bankası aleyhine açılan bir dava devam ederken yapılan bir kanun
değişikliği nedeniyle yargılama başvurucular aleyhine sonuçlanmıştır. Başvuru konusu davaya ilişkin değerlendirmeler neticesinde AYM şu sonucuna ulaşmıştır;
“Görüldüğü üzere, her ne kadar kanun koyucunun, mevcut davaya etkili kanun çıkararak görülmekte olan davaya müdahale etmesinde zorlayıcı bir kamu yararı olduğu
kanaatine ulaşılmışsa da yasamanın müdahalesinin taraflar arasında yargılama başladıktan sonra gerçekleştiği ve davanın esasına ilişkin sonucu belirlediği, müdahale
sonucunda başvurucunun davayı kazanmasının imkânsız hale geldiği, oysa dava açıldığı zaman yerleşik içtihat çerçevesinde başvurucunun davayı kazanmasının kuvvetle
muhtemel olduğu, bu çerçevede öngörülebilir olmayan müdahalenin meşru kabul edilemeyeceği, müdahale sonucunda davalı Vakfın, başvurucuya nazaran önemli ölçüde
avantajlı hale geldiği, bu şekilde yararlar dengesinin kendisine katlanılması zor külfetler yüklenen başvurucu aleyhine bozulduğu ve bu durumun silahların eşitliği hakkına
yönelik orantısız bir müdahale oluşturduğu açıktır.”8
AYM bu başvuruda anayasaya uygunluk denetimi yapmamıştır. AYM
yasama faaliyeti sonucu ortaya çıkan bir hak ihlalinin giderilmesi için kanuna dayalı somut uygulamanın Anayasa’ya uygunluğunu denetlemiştir. Zira
10
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
dava devam etmekte iken çıkarılan yasa sadece başvurucular bakımından
hak ihlaline sebep olduğundan AYM’nin kararı söz konusu bireysel başvuruya özgü olmuştur.
Konu ile ilgili bu noktada bir başka görüş olarak; hak ihlali iddiasına yönelik bireysel başvurunun bölümlerde incelenmesi esnasında ihlalin
kanunun yanlış uygulanmasından değil de bizzat kanunun kendisinden
kaynaklandığının görüldüğü hallerde Anayasa Mahkemesi somut norm
denetimi vasıtasıyla ilgili incelemeyi ön mesele olarak kabul edip öncelikle Genel Kurul tarafından kanun maddesinin iptali hususunu ele alamayacağı da ileri sürülebilir. Zira somut norm denetiminin şartlarından biri
de anayasaya aykırılığı iddia edilen normun somut davada “uygulanacak
norm” olması gerekliliğidir. Bu noktadan bakıldığında somut olayda Anayasa Mahkemesi’nin ilgili bölümü, Seçim Kanunu’nun seçim barajına ilişkin hükmünü elindeki somut bir davaya uygulayacak mahkeme niteliğinde
değildir. O sadece bu normun başka bir mahkeme ya da kamu organı tarafından uygulanmasının hak ihlaline yol açıp açmadığını denetlemektedir. Anayasa Mahkemesi’nin herhangi bir olayda somut norm denetimine
gidebilmesi için örneğin Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’u uygularken bu kanunun ilgili hükmünün ilk
derece mahkemesi olarak anayasaya aykırı olduğunu tespit etmesi gibi bir
durumun ortaya çıkması gerekirdi.
AYM’nin bireysel
başvuruda ihlale
neden olanın kanun
ya da düzenleyici
idari işlem olduğunu
saptaması
durumunda
ne olacağı
konusu boşlukta
bırakılmıştır.
AYM’nin bireysel başvurularda ise kendisini mahkeme olarak kabul
etmesine ilişkin herhangi bir içtihadı yoktur. Görünen o ki seçim barajının
iptal edilip edilmeyeceği, AYM’nin kendisini davaya bakan mahkeme olarak kabul edip etmeyeceği içtihadına bağlı olacaktır.
7. AYM kendisini mahkeme olarak görürse ne olacak?
Buraya kadar eğer AYM, bireysel başvuruda kendisini mahkeme olarak
görmezse 6216 sayılı Kanunun 45. maddesi gereğince başvuruyu reddetmesi gerekir. Ancak kendisini davayı gören mahkeme olarak görürse
Anayasa’nın 152. maddesi aracılığıyla, seçim barajı hükmünü iptali için dolaylı yol açılmış olacak. Bireysel başvuruyu inceleyen bölüm ‘mahkeme’ sıfatıyla, %10’luk ülke genel seçim barajını öngören 2839 sayılı Kanunun 33.
maddesinin 1. fıkrasının, “hukuk devleti” ilkesine (Anayasa m.2), “eşitlik”
ilkesine (Anayasa m.10) ve m.67/6’da yer alan “Seçim kanunları, temsilde
adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir.”
hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nden itiraz yo-
11
Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05
Anayasa’nın 148.
maddesi herkesin,
temel hak ve
özgürlüklerinin kamu
gücü tarafından
ihlal edildiği
iddiasıyla AYM’ye
başvurabileceğini
düzenlemektedir.
luyla iptalini talep edebilecektir. Yani AYM, incelemesi sırasında ilgili yasa
hükmünün Anayasaya aykırı olduğuna dair şüphe duyması halinde ilgili
yasa maddesini kendi önüne getirecek ve Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, konuyu değerlendirip karar verebilecek.
Anayasa Mahkemesi, ihlale neden olanın kanun ya da düzenleyici idari işlem olduğunu saptaması durumunda ne olacağı konusu ise boşlukta
bırakılmıştır. 6216 sayılı kanun tasarısında “Bölümler, bireysel başvuru incelemesi sırasında temel hak ihlalinin kanun veya kanun hükmünde kararnameden kaynaklandığı kanaatine varırlarsa iptali istemiyle Genel Kurula
başvurabilir” hükmü, alt komisyonda oy birliği ile metinden çıkartılmıştır.
Komisyon görüşmelerinde bu hükmün çıkarılma nedeni “yeni bir iptal davası açma imkânı yaratılacağı” olarak gösterilmiştir.9 Kanun koyucunun,
Anayasa Mahkemesi’nin, incelemesi sırasında temel hak ihlâlinin kanun
hükmünden kaynaklandığını tespit ettiği durumlarda ne şekilde hareket
edileceğini, hangi karara varacağını boşlukta bırakması AYM’nin içtihadı
ile çözüme kavuşturulabileceği anlamına gelecektir.10 AYM’nin içtihadı,
“temel hakkın ihlal edildiğini tespit edilmesi halinde bunun Büyük Genel
Kurul’a götürülebileceği” yönünde olursa her ne kadar bu durum kanun
koyucunun amacına ters düşse de somut norm denetiminin özüne ve ruhuna uygun bir içtihat olacaktır.
Ayrıca Anayasa’nın 148. maddesine göre “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal
edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.” Maddede kamu
gücünün temel hakları ihlal etmesi halinde bireysel başvuru yapılabileceği belirtilmiştir. Kamu gücünün yasama ve yürütmeyi de kapsayan bir
tabir olması nedeniyle AYM içtihadını geliştirirken m. 148’i esas alması
‘Anayasanın üstünlüğü’ ilkesi çerçevesinde olacaktır. Hatta m. 148’te ifade edilen tüm kamu gücünün kanunla kapsamının daraltılması ‘hak arama
özgürlüğünün’(Anayasa m. 36) sınırlanması anlamına geleceğinden AYM
tarafından öncelikle bir kamu gücü olan yasamanın ve idarenin düzenleyici
işlemlerini bireysel başvuru kapsamı dışında tutan 6216 sayılı Kanunun 45.
maddesinin 3. fıkrasının iptal edilmesi daha doğru bir çözüm yolu olarak
görünmektedir.
8. Esas incelemeye dayanak teşkil edecek AYM ve
AİHM kararları nelerdir?
Görüldüğü üzere önemli usulî sorunlar görüşüldükten sonra Milletvekili
Seçimi Kanunu’nun 33. maddesinin 1. fıkrasında yer alan seçim barajının
12
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
anayasaya uygunluğu denetlenebilecek ve ihlal olup olmadığına ilişkin karar verilebilecek. Peki, burada kanundan doğan bir hak ihlali var mıdır?
yani AYM ihlal kararı verebilir mi? Burada kadim seçim barajı sorununun
nasıl ele alınacağı önemlidir. Bilindiği üzere Avrupa’daki en yüksek seçim
barajına sahip ülke Türkiye’dir. Anayasa’nın 67. maddesinde yer alan “yönetimde istikrar” prensibine dayanarak darbe sonrası getirilen % 10 seçim
barajı sonraki iktidarlar tarafından devam ettirildi. En temelde seçme ve
seçilme hakkına aykırı olduğu iddia edilen düzenleme bundan önce AYM
ve AİHM’in önüne getirilmişti.
AYM, 1995
yılındaki kararında
%10’luk ülke
barajının anayasaya
aykırı olmadığına
hükmetmiştir.
Anayasa Mahkemesi, seçim barajı ile ilgili ilk iptal kararını 1968 yılında
getirilen seçim çevresi barajlı d‟Hondt sistemi ile ilgili açılan dava sonucunda vermiş ve bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy pusulaları toplamının o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek
sayıdan az oy alan siyasal partilere ve bağımsız adaylara milletvekilliği tahsis
edilemeyeceğini öngören düzenlemeyi Anayasaya aykırı bulup iptal etmiştir.11
1984 yılındaki kararında ise Anayasa Mahkemesi, 1968 tarihli karardaki argümanların tamamen karşıtı değerlendirmelere yer vererek öngörülen
baraj nedeniyle barajı aşan siyasal partilere daha fazla avantaj sağlayan seçim sisteminin benimsenmesinin Anayasa ile çelişmediğine, Anayasada bu
konuda açık bir kural yer almadığına göre kanun koyucunun ülkenin siyasi
ve sosyal koşullarına, gereklerine ve yararlarına uygun göreceği bir seçim
sistemini tayin etmek hakkını haiz olduğuna vurgu yapmıştır.12
1982 Anayasası’nın ‘Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakları’ başlıklı 67. maddesine, 1995 Anayasa değişikliği ile ‘temsilde adalet’ ve
‘yönetimde istikrar’ ifadeleri dâhil edilmiş, böylece seçim kanunlarının bu
iki ilkeyi bağdaştıracak biçimde düzenleneceği esası getirilmiştir. Değişiklikten sonra 1995 yılında, Anayasa Mahkemesi, %10’luk ülke geneli barajın
yanında ayrıca öngörülen ve seçim çevrelerinde %25’e kadar yükselebilen
ikinci seçim barajını iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi seçim çevresi barajını temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal ederken, öte
yandan, aynı kararında, %10’luk ülke barajının Anayasa’nın söz konusu
ilkelerine aykırı olmadığına karar vermiştir.13 AYM gerekçesinde temsilde
adalet ve yönetimde istikrar ilkelerinin karşılığını şu şekilde ifade etmiştir:
“Anayasanın gözetilmesini istediği ‘temsilde adalet ilkesi’ serbest, eşit, gizli,
tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm ögeleriyle özetlenmekte ve oyla
orantılı temsilci sayısıyla yaşama geçirilmektedir. ‘Yönetimde istikrar ilkesi’
ise, yürütmenin güçlü olmasını sağlayacak biçimde oyları yasama organına
13
Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05
Sürekli eleştirilen
yüzde 10 seçim
barajının AİHM
kararında da ifade
edildiği üzere makul
bir orana çekilmediği
ve bu sorunun
sürekli ötelendiği bir
gerçektir.
yansıtacak yöntemler olarak algılanmaktadır. ‘Baraj’ olarak adlandırılan yeterlilik oranıyla sağlanmak istenen yönetimde istikrar, temsilde adalet gibi
4121 sayılı Yasa ile gerçekleştirilen değişiklikle Anayasa’da yer almıştır.”
AYM’nin gerekçesi zayıf olsa da %10’luk barajı Anayasaya aykırı bulmaması önemlidir. Eğer AYM bireysel başvuru üzerine seçim barajını Anayasaya aykırı bulursa içtihadını değiştirmiş olacaktır.
Bununla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 30 Ocak 2007 tarihinde seçim barajına ilişkin bir karar almıştır. % 10’luk ülke barajı yüzünden milletvekili seçilememiş olan DEHAP milletvekilli adayları Mehmet
Yumak ve Resul Sadak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1 numaralı Protokolü’nün 3. maddesinin ihlâl edilmiş olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Protokolün 3. maddesine göre: “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak
şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt
ederler.” Başvuru üzerine AİHM, %10’luk ülke seçim barajının, AİHS’in
Ek 1. Protokolünün “serbest seçim hakkı” başlıklı maddesi ile çelişmediğine ve bu maddeye ilişkin bir ihlal bulunmadığına karar vermiştir.14
AİHM kararın gerekçesinde, Avrupa Konseyine üye devletler içerisinde
çok değişik seçim sistemlerinin benimsendiğini, nispi temsil sisteminin değişik biçimde uygulandığını ve değişik ülkelerde parlamento seçimlerinde
baraj uygulamalarının da benimsenebildiğini ifade ederek üye devletlere
seçim sistemleri konusunda takdir hakkı tanındığını belirtmiştir. Mahkemeye göre sözleşmenin ilgili hükmünün ihlâl edilmiş sayılabilmesi için bütün vatandaşların seçme ve seçilme haklarını eşit şekilde kullanabilmeleri
ilkesinin ihlâl edilmiş olması gerekir. AİHM’in baraj uygulamasının Sözleşmeyi ihlal etmediğine ilişkin kararındaki önemli bir husus ise Türk Anayasa Mahkemesi’nin %10’luk ülke barajının Anayasanın temsilde adalet ve
yönetimde istikrar ilkelerine aykırı olmadığına ilişkin 1995 tarihli kararına atıfta bulunmasıdır.15 Dolayısıyla AİHM, AYM’nin 1995’teki içtihadını
kendi kararını desteklemek için kullanmıştır.
Bununla birlikte Mahkeme, Türkiye’deki %10’luk barajın Avrupa’daki
en yüksek baraj olduğuna işaret ederek Türk yetkililerine ülkede uygulanmakta olan seçim sisteminin yetersizliklerini düzeltme noktasında ideal bir
çözüm modeli sunma konumunda olmadığını; uygun bir seçim sistemi tayin etmede en iyi çözümü Türk otoritelerinin sunabileceğini ifade etmiştir.16 Aynı zamanda başvuru tarihinden geriye dönük olarak baktığımızda
gerek iktidar gerekse muhalefet partileri tarafından sürekli eleştirilen %10
seçim barajının yukarıda değinilen AİHM kararında da ifade edildiği üzere
14
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
makul bir orana çekilmediği ve bu sorunun sürekli ötelendiği de bir gerçektir.
9. Olası kararın hukuken sonuçları ne olur?
Buraya kadar olan süreci özetlersek, AYM, seçim barajına ilişkin başvuruda öncelikle kabul edilebilirlik şartları yönünden inceleme yaparak kabul
edilebilirlik kararı verebilecek. Sonrasında esas incelemesine geçerek hakkın ihlal edilip edilmediğine bakacak. Bu aşamalarda, yukarıda belirtildiği
üzere, AYM kanundaki boşluklardan dolayı içtihat geliştirmesi gerekecek.
AYM, karar verirken
baraj hükmünün
anayasaya
uygunluğu konusunu
gündemine alıp önce
bu sorunu çözmesi
ardından hak ihlali
olup olmadığını
incelemesi daha
doğru olacaktır.
Karar aşamasında ise 6216 sayılı Kanunun 50. maddesi gereğince Mahkeme, “başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar
verecek. İhlal kararı vermesi hâlinde ise ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedecek.” Bireysel başvuruda
amaç, temel hak ve özgürlüğün ihlalini tespitten ibarettir. Bu tespitten
sonra ihlali ortadan kaldırmaya yönelik çözümler, ihlalin niteliğine göre
farklılık arz etmektedir.
50. maddenin 2. fıkrasında ihlalin sonuçlarının ortadan kalkması için yapılması gerekenler ifade edilmiştir. Buna göre, “tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı ilgili mahkemeye gönderilecektir.” Ancak söz konusu başvuruda ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmadığı için yeniden yargılama söz konusu olamayacaktır. Maddeye
göre, yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde
başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir. Dolayısıyla, AYM ihlal kararı
verirse baraj nedeniyle milletvekili seçilemeyenler lehine tazminata hükmetmesi gerekecektir. Ancak buradaki sorun, %10 barajı 1982 Anayasası
ile getirilmiş olduğundan, tazminatın ne zamandan itibaren başlayacağı ve
kimleri kapsayacağıdır. Bu durum, tazminatın tespitini ciddi bir biçimde
zorlaştırmaktadır. Bu nedenle seçim barajı başvurusunda AYM pilot karar
verebilir. Pilot karar usulü Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü m.75’te17 düzenlenmektedir. Buna göre, Mahkeme, yapılan başvurunun yapısal nedenlerden kaynaklandığı ve başka benzer başvurulara da yol açtığını düşünürse
bu durumda pilot karar verebilir. Buradaki amaç başka başvuruların ortaya çıkmasını engellemektir. Pilot karar usulünün uygulanması sonucunda
olaya özgü olarak değil, başvuru konusuna özgü nitelikte daha kapsamlı
bir karar verilir.18 Dolayısıyla pilot karar verilerek tazminat kararı sadece
başvuranların kapsamında tutulması sağlanabilir. Ayrıca bireysel başvuru
15
Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05
Bireysel Başvuruda
ihlal bir kanun
hükmünden
kaynaklanmışsa,
hükmün TBMM
tarafından
değiştirilmesi
veya itiraz yoluyla
AYM’nin önüne
getirilmesi
gerekecektir.
imkânının doğduğu tarihten itibaren tazminatın başlatılması süre sorununu çözebilir.
Söz konusu başvuruda olduğu üzere ihlal bir kanun hükmünden kaynaklanmışsa, hükmün TBMM tarafından değiştirilmesi veya itiraz yoluyla
AYM’nin önüne getirilmesi gerekecektir. Seçim barajı başvurusunda AYM
kendisini davayı gören mahkeme olarak kabul ederse somut norm denetimi yoluyla Milletvekili Seçim Kanunu m. 33’ün Anayasa’ya aykırı olduğunu
ileri sürerek hükmü iptal edebilecektir. Veyahut kanunun temel hakkı ihlal
ettiğini tespit edip TBMM’den hükmün değiştirilmesini talep edebilecektir.
Eğer AYM, somut norm denetimi yoluyla %10’luk seçim barajının anayasaya aykırı olduğuna hükmeder ve iptal edilmesine karar verirse ortaya
çeşitli sonuçlar çıkabilir. Öncelikle hükmün iptal edilmesiyle %10 barajı
kalkacak ve seçimlere bir yıldan az süre kalması nedeniyle seçim kanununda değişiklik yapılamayacağı için 2015 Genel Seçimlerine barajsız girilecektir. Bununla birlikte AYM iptal kararını verip kararın yürürlüğe gireceği
tarihi erteleyebilir. Bu durumda 2015 seçimlerine %10 baraj ile girilecektir.
Ancak o takdirde seçim barajı temel hakkı ihlal ettiği için barajın altında
kalan partilerin tazminat istemleri söz konusu olacaktır. Bu nedenle iptalin
yürürlüğe girmesinin ertelenme ihtimali düşüktür. Bir diğer ihtimal ise “seçim yasalarında yapılacak değişikliklerin, bir yıl içinde yapılacak seçimlerde
uygulanamayacağını öngören” Anayasanın 67. maddesinde değişiklik yapılması veya ek madde getirilmesidir. Yapılacak değişiklikle seçim barajına
ilişkin de düzenleme yapılma imkânı doğacaktır.
Görüldüğü üzere AYM’yi zorlu bir karar alma süreci bekliyor. Başvurunun usuli açıdan incelenmesinden sonra alınacak karar, seçim sürecine
giren Türkiye’yi ciddi biçimde etkileyebilir. AYM’nin karar verirken davayı görmekte olan mahkeme sıfatıyla seçim barajı hükmünün anayasaya
uygunluğu konusunu gündemine alıp önce bu sorunu çözmesi ardından
hak ihlali olup olmadığını incelemesi daha doğru bir adım olacaktır. AYM,
anayasaya uygunluk denetimi yapmadan ihlal kararı vermemelidir. Çünkü
6216 sayılı Kanunun m. 45/3 hükmü açık bir biçimde doğrudan yasama
işlemlerine karşı bireysel başvuru yapılamayacağını belirtiyor. Bununla birlikte olağan şartlarda anayasaya uygunluk denetimi itiraz yolu ile sağlanmakta iken bu başvuruda başka bir mahkemeye gidilemeyeceğinden AYM
kendisini davayı görmekte olan mahkeme kabul edip anayasaya uygunluk
denetimi yaptıktan sonra temel hak ihlali olup olmadığına karar vermelidir.
16
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
10. Kararın siyaseten sonuçları ne olur?
Seçim barajına ilişkin olarak AYM’ye yapılan bireysel başvuruya başta
Cumhurbaşkanı olmak üzere her kesimden siyasetçi olumlu/olumsuz tepki vermiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Egemenlik Anayasa
Mahkemesi’nin değil milletindir. Hiçbir kurum kendisini milletin üzerinde
milletin meclisinin üzerinde görmesin. Hiç kimse şahsi istikbali için millete
istikamet çizemez” ifadelerinde bulunurken19 Başbakan Ahmet Davutoğlu
ise, “Şimdi tam seçimlere 6 ay kalmışken bu tartışma niye başlatılır, amaç
nedir? ve “Biz baraj falan tanımayız, sadece milleti tanırız.” demeçlerini
vermiştir.20
HDP’nin 2015
seçimlerinde parti
olarak seçime
girmesi ve barajı
geçememesi
halinde; HDP,
Rojava’daki gibi
‘kendi yoluna gitme’
kararı alabilir.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, PKK’nın uzantısı olarak nitelendirdiği HDP’nin TBMM’de grup olarak yer alma ihtimali üzerine, “Genel seçimlerin yapılmasına 1 yıl kala seçim mevzuatı ve üzerine herhangi
bir değişiklik yapılması, bugüne kadar Türk siyasetinde görülmemiştir” ifadelerini kullandı.21 MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ise, Anayasa
Mahkemesi’nin %10 barajıyla ilgili hak ihlali kararı vermesi durumunda,
bunun 2015 seçimlerinde uygulanmasının çok zor olduğunu dile getirdi22.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, seçim barajıyla ilgili olarak,
“AYM kendisine yapılan başvuru sonrasında nasıl bir karar verir bilmiyorum, AYM hak ihlali kararı verirse kimse bu kararı görmezden gelemez.
Bu karanın verilmesinden sonra TBMM’ye düşen görev, %10’luk seçim
barajını makul seviyeye indirmektir. CHP olarak teklifimiz %3’lük barajdır” dedi.23
HDP Muş Milletvekili Demir Çelik, “Baraj her şeyden önce hukuk devletinde kabul edilemez. Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karara göre bir
günlük çalışmayla açar bunun yolunu. Hak gaspı söz konusudur. Anayasa
Mahkemesi rahatlatıcı karar verecektir” dedi.24
Mahkemenin barajı iptal etmemesi ve HDP’nin 2015 Genel Seçimleri’ne
bağımsız adaylarla değil de tek başına bir parti olarak girmesi halinde %7
ve üstü bir oyla baraj altında kalması muhtemeldir. Bu hususu farklı bir
pencereden yorumlayan Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş’a göre böyle bir
durum kaostan başka bir şeye işaret etmemektedir. Aydıntaşbaş’ın ifadeleri
şu şekildedir:
“HDP’nin baraj altı kaldığı bir senaryo, AK Parti’ye mi yarar sanıyorsunuz? O
vekillikler seçim sistemindeki garabet yüzünden iktidar partisine geçse de, 2015
Türkiye’si bu haksızlığı kaldıramaz. AK Partili vekiller bile bu “milli irade hırsızlığına” isyan eder. İktidar partisi kaç oy alırsa alsın, Türkiye ansızın istikrarsız ve
17
Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05
Seçim barajının
kaldırılması halinde
küçük partiler lehine
beklenen değişimin
gerçekleşmemesi,
dar kontenjanlı
ve çok bölgeli
seçim sisteminde
üç büyük partinin
avantajlı olmasıyla
açıklanmaktadır.
kaotik bir yere sürüklenir. Parlamento dışı kalan Kürtler, Rojava’da yaptıkları gibi
“kendi yoluna gitme” kararı alır. Türkiye kendi eliyle Kürtleri itmiş olur. Kantonlardan, yerel parlamentolardan söz etmeye başlarız. Bir itiş kakıştır başlar. Özetle,
iktidarı son derece ürküten 6-7 Ekim olayları, seçim sonrası 6-7 aya yayılır. Daha
da önemlisi, dünya basını her gün “Kürtler dışarıda kaldı” diye bas bas bağırırken,
seçimlerin meşruiyetine gölge düşer.”25
Mevcut düzenleme ve olası %10’luk seçim barajına ilişkin kararın niceliksel olarak milletvekili dağılımına nasıl yansıyacağını görmek için en
son yapılan 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri verilerine göz atılabilir. Belediye
Meclis Üyeliği ve İl Genel Meclisi seçimlerinde, partilerin oy oranları sırasıyla şu şekildedir: AK Parti %43,3, CHP %25,6, MHP %17,6, HDP %6,6,
Saadet %2,8, BBP %1,6.26 Bu sayılar ışığında, bölgeli ve %10 baraj uygulamalı d’Hondt sistemine göre milletvekili dağılımı ise aşağıdaki tablolardadır. (HDP’nin bağımsız adaylarla seçime gireceği düşünülmüştür.)
Parti
Vekil Sayısı
AKP
281
CHP 132
MHP 97
HDP 40
Görüldüğü üzere, iç bölgelerde AK Parti oylarının bir kısmının MHP’ye
yönelmesiyle birlikte, d’Hondt sisteminin de etkisiyle MHP ağırlığını artırmış bir görüntü çizmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin baraj uygulamasını kaldırdığı durumda ise tablo ise aşağıda görülen şekildeki gibi oluşmaktadır (HDP’nin bağımsızlarla değil grup halinde seçime katılacakları düşünülmüştür.):
18
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
Parti
AKP
CHP
MHP
HDP
SP
BBP
Vekil Sayısı
276
130
96
43
3
2
Söz konusu şartlarda, AK Parti, 281’den 276’ya, CHP 132’den 130’a,
MHP 97’den 96’ya düşerken, HDP 43, Saadet Partisi 3 ve BBP 2 sayılarına
ulaşıyor.
Barajsız sistemin
muhtemel
sonucu, AKP, CHP
ve MHP
gibi kitle partilerine
emanet olarak giden
küçük parti oylarının
tekrar adreslerine
geri dönmesi
olacaktır.
Burada küçük partiler lehine beklenen değişimin gerçekleşmemesi, ülkemizin 85 seçim bölgesine bölünmesiyle her bölge başına azalan milletvekili sayısı ve d’Hondt sistemiyle beraber bölgede fazla oy alan partilerin
avantajlı konuma geçmesiyle açıklanabilir. Örneğin; Saadet Partisi Rize,
Adıyaman, Konya gibi bölgelerde %6’dan fazla oy alsa da milletvekili elde
edememiştir.
Milletvekili dağılımının yaşandığı iller aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:
DURUM
ŞEHİR
AKP
CHP MHP HDP
SP
BBP
BARAJLI
AĞRI
3
0
0
1
0
0
2
0
0
2
0
0
15
11
6
0
0
0
14
11
6
0
0
1
2
0
0
2
0
0
1
0
0
3
0
0
44
34
6
4
0
0
43
34
5
4
2
0
6
3
1
0
0
0
6
4
1
0
1
0
3
0
0
3
0
0
2
0
0
4
0
0
4
0
1
0
0
0
BARAJSIZ
4
0
0
0
0
1
TOPLAM
-5
-2
-2
3
3
2
BARAJSIZ
BARAJLI
ANKARA
BARAJSIZ
BARAJLI
BATMAN
BARAJSIZ
BARAJLI
İSTANBUL
BARAJSIZ
BARAJLI
KOCAELİ
BARAJSIZ
BARAJLI
MARDİN
BARAJSIZ
BARAJLI
SİVAS
19
Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05
Tabloda, milletvekili kontenjan sayısının fazla olduğu Ankara, İstanbul
ve Kocaeli’nde Saadet Partisi ve BBP’nin aradan sıyrıldığını görmekteyiz.
Ağrı ve Mardin’de ise HDP, parti olarak seçime girmenin yararını d’Hondt
sisteminin bağımsız adaylar için yarattığı dezavantajı aşarak görmüş ve birer milletvekilliği daha elde etmiştir. Sivas ise, BBP’nin kurucusu Muhsin
Yazıcıoğlu’nun memleketi olması yönüyle seçmenin duygusal seçim davranışı için bir örnek teşkil etmiştir.
Barajsız sistemin ana etkisi ise, doğrudan veri bulunamadığı için gösterilmese de, AKP, CHP ve MHP gibi kitle partilerine emanet olarak giden
küçük parti oylarının tekrar adreslerine geri dönmesi olacaktır. Bu çerçevede, AKP oylarının bir kısmının, özellikle SP, BBP ve doğu illerinde HDP’ye
gitmesi ön görülürken, CHP oyları ise ANAPAR, İP ve diğer sol partilerle paylaşılabilir. Aynı zamanda sosyal demokrat parti kimliğiyle HDP
de, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın performansına
paralel olarak CHP oylarının adresi olabilir. MHP oylarının bir kısmı ise
BBP’ye gidebilir. Bu yönde, analist Ümit Kumcuoğlu’na göre, muhtemel
oy ve milletvekili dağılımları hakkında birtakım simülasyonlar yapılabilir.
Buna göre, HDP’nin AK Parti ve CHP’den %1’er oy alarak %8,5 oranına ulaşması, Saadet Partisi’nin AK Parti’den %1,5 oy alması, BBP’nin de
AK Parti ve MHP’den %0,5’er oy olması halinde oy ve milletvekili dağılımı şöyle değişiyor: AK Parti %40,3 – CHP %24,6 – MHP %17,1 – HDP
%8,6 – Saadet %4,3 – BBP %2,6 AK Parti 263 – CHP 130 – MHP 99 –
HDP 50 – Saadet 7 – BBP 1.
Parti
Vekil
AKP
263
CHP 130
MHP 99
HDP 40
SP
7
BBP
1
ANAPAR’ın daha önce seçime gitmeyen küskün ulusalcı seçmenlerinin
oylarını ve ağırlıklı olarak CHP ve bir kısım MHP seçmeninin desteğini
alarak %4’e ulaşması durumunda sonuç şöyle değişiyor: AK Parti %40,3
20
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
– CHP %21,6 – MHP %16,1 – HDP %8,6 – ANAPAR - %4,0 – Saadet
%4,3 – BBP %2,6; AK Parti 272 – CHP 118 – MHP 97 – HDP 50 –
ANAPAR 5 – Saadet 7 – BBP 1.
Parti
AKP
CHP
MHP
HDP
SP
ANAPAR
BBP
Vekil Sayısı
272
118
97
50
7
5
1
İdris Bal ve İdris Naim Şahin tarafından kurulan merkez sağ partilerinden herhangi birisinin başarılı olması ve üç büyük partiden büyüklükleriyle orantılı oy çekerek %5’e ulaşmasını senaryosunu inceleyelim: AK
Parti %37,7 – CHP %20,2 – MHP %15,1 – HDP %8,6 – Yeni Merkez Sağ
%5,0 – ANAPAR - %4,0 – Saadet %4,3 – BBP %2,6; AK Parti 262 – CHP
114 – MHP 95 – HDP 56 – Yeni Merkez Sağ 8 – ANAPAR 6 – Saadet
8 – BBP 1.
Parti
Vekil Sayısı
AKP
262
CHP
114
MHP
95
HDP
56
SP
8
MERKEZ
5
ANAPAR
5
BBP
1
Bu senaryoda illerdeki oy dağılımının ana hatlarıyla 2014 yerel seçim
sonuçlarını takip ettiğini varsayıyoruz. Küçük partilerin oy oranı toplam
%18 civarındadır. Bölgelerde doğru bir aday belirleme stratejisi ile küçük
partiler bu oy oranı ile çıkartabilecekleri milletvekili sayısını 21’den 30-35’e
çıkarabilirler.27
Görüldüğü üzere, mevcut baraj uygulamasının devam etmesi ve
HDP’nin seçime bağımsız girmesi halinde AK Parti’nin tek başına iktidara
gelmek için mevcut olan %43 civarındaki oyu 276 milletvekili elde etme-
21
Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05
sine yeterli olurken, yine mevcut tabloda, barajın kalkması ve HDP’nin
seçime parti olarak girmesi halinde bu rakam %45 civarına yükselmektedir.
Ancak, oy dağılımının değişmesi ve bu şekilde yeni muhalefet partilerinin
meclise girmesi halinde bu rakamın tekrar değişeceğinin altını çizmek gerekir.
22
sonuç
SONUÇ
M
evcut durumda seçim barajına ilişkin bireysel başvurunun Genel
Kurul’da görüşülmesi, önemli usuli sorunların Genel Kurul tarafından karara bağlanması ihtiyacı veya bireysel başvuru önüne gelen komisyon
veya bölümlerin mahkeme sıfatıyla, anayasaya uygunluk denetimi yapılmak
üzere konuyu Genel Kurula ilettiği ihtimallerini akıllara getirmektedir.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda ilk ihtimalin daha baskın olduğu ve
AYM’nin somut norm denetimi yapmayacağı düşünülebilir. Ancak konuya ilişkin bir AYM içtihadı bulunmamasına rağmen AYM’nin kendisini
mahkeme olarak görmesini engelleyecek bir hüküm veya içtihadın da bulunmadığı unutulmamalıdır. Temel haklara yönelik ihlallerin hangi kamu
merciinden geldiği bu ihlalin giderilip giderilmemesi bakımından önem arz
etmemelidir. Burada önemli olan seçim barajının kanun mevcut haliyle kaldığı sürece seçme ve seçilme hakkını sadece başvurucular açısından değil
tüm vatandaşlar açısından ihlal ettiğinin değerlendirilmesidir.
Seçim barajı; partilerin oy oranlarını, milletvekili dağılımını, tek başına
iktidar– koalisyon durumunu belirlemede başat faktörlerdendir. AYM’nin
seçim barajı kararı Türkiye’nin siyasetini önemli ölçüde etkileyebilecek niteliktedir. Bu niteliğinden ötürü AYM’nin seçim barajı hakkında karar verecek olması özellikle iktidar partisinden siyasilerce tepkiyle karşılanmıştır.
Buna karşılık %10 seçim barajının seçme ve seçilme hakkına yönelik ciddi
bir ihlal olduğu ve bireyler açısından bu ihlalin giderilmesi için AYM’den
başka merci olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla yukarıda
da açıklandığı üzere AYM’nin karar verirken davayı görmekte olan mahkeme sıfatıyla seçim barajı hükmünün anayasaya uygunluğu konusunu gündemine alıp önce bu sorunu çözmesi ardından hak ihlali olup olmadığını
incelemesi daha doğru bir adım olacaktır.
23
Ankara Strateji Enstitüsü, Analiz No: 14-05
SONNOTLAR
1
Muharrem Sarıkaya, AYM’den Baraj Hamlesi, http://www.haberturk.com/
gundem/haber/1014373-aymde-baraj-hamlesi (erişim tarihi: 30.11.2014)
2
BBP’den AYM’ye Baraj Başvurusu, http://www.aa.com.tr/tr/haberler/344
394--bbpden-aymye-quot-baraj-quot-basvurusu, AYM seçim barajı başvurularını birleştirdi, http://www.trthaber.com/haber/gundem/aym-secimbaraji-basvurularini-birlestirdi-153512.html (erişim tarihi: 02.12.2014)
3
Kanun için bkz. http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6216.pdf
4
Hürriyet Gazetesi, Taha Akyol “Baraj iner mi?”: http://www.gazeteoku.
com/yazar/taha-akyol/92/baraj-iner-mi (erişim tarihi: 02.12.2014)
5
HaberTürk Gazetesi, Muharrem Sarıkaya“İhlali biz belirleriz”: http://www.
haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/1016012-biz-ihlali-belirleriz
(erişim tarihi: 05.12.2014)
6
AYM İçtüzüğü için bkz: http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/07
/20120712-18.htm
7
Kemal Başlar, Türk Anayasa Yargısında Mahkeme Olarak Kabul Edilmeyen
Yargı Mercileri, http://www.anayasa.gen.tr/baslar-015-044.pdf
8
İlgili AYM kararı: B. No: 2012/931, 26/6/2014
9
Öykü Didem Aydın, Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XV, Y. 2011, Sa. 4, http://webftp.gazi.
edu.tr/hukuk/dergi/15_4_5.pdf s. 144
10 Aydın, a.g.m, s. 145
11 Yusuf Şevki Hakyemez, Temsilde Adalet ve Yönetimde İstikrar İlkeleri Açısından Seçim Barajı ve AİHM Kararı, EÜHFD, C. XI, S. 1–2, 2007, http://
www.erzincan.edu.tr/birim/HukukDergi/makale/2007-1-2.pdf s. 25
12 Hakyemez, a.g.m, s. 28
13 Hakyemez, a.g.m, s. 30
14 Ergun Özbudun, Seçim Barajı ve AİHM, http://www.zaman.com.tr/yorum_yorum-prof-dr-ergun-ozbudun-secim-baraji-ve-aihm_499043.html
(erişim tarihi:01.12.2014 )
15 Hakyemez, a.g.m, s. 31
16 Özbudun, a.g.m
17 İç tüzük için bkz. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/07/2012071
2-18.htm
18 Cihan Yüzbaşıoğlu, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru, http://www.
insanihukuk.com/files/articles/cihan-yuzbasioglu-aymye-bireysel-basvuru.
pdf_1357819038.pdf, s. 14 Recep KAPLAN, Kanuna Karşı Bireysel Başvuru, Bireysel Başvuru İncelemeleri, Cilt 1, s. 1158-159, Anayasa Mahkemesi
Yayını, 2013
24
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
19 CNNTürk İnternet “Erdoğan’dan Haşim Kılıç’a sert yanıt”: http://www.
cnnturk.com/haber/turkiye/erdogan-dershaneler-ugruna-ulkeyi-atese-attilar (erişim tarihi: 02.12.2014)
20 Yeni Asya Gazetesi “Davutoğlu’ndan seçim barajı açıklaması”: http://www.
yeniasya.com.tr/politika/davutoglu-ndan-secim-baraji-aciklamasi_307561
(erişim tarihi: 02.12.2014)
21 Yeni Şafak Gazetesi “Bahçeli’den seçim barajı açıklaması”: http://www.yenisafak.com.tr/gundem/bahceliden-secim-baraji-aciklamasi-2034973 (erişim tarihi: 02.12.2014)
22 Kanal A Haber “MHP’li Yeniçeri’den seçim barajı açıklaması”: http://
www.kanalahaber.com/haber/siyaset/mhpli-yeniceriden-secim-barajiaciklamasi-205884/ (erişim tarihi: 03.12.2014)
23 Haber61 İnternet Gazetesi “İşte CHP’nin seçim barajı açıklaması”: http://
www.haber61.net/iste-chpnin-secim-baraji-aciklamasi-199402h.htm (erişim tarihi: 03.12.2014)
24 Beyaz Gazete “Hdp’li Çelik Açıklaması”: http://www.beyazgazete.com/
haber/2014/12/1/hdp-li-celik-aciklamasi-2455276.html
(erişim tarihi:
01.12.2014)
25 Milliyet Gazetesi, Aslı Aydıntaşbaş “Seçim sonrası ortalık karışabilir”:
http://www.milliyet.com.tr/secim-sonrasi-ortalik-karisabilir/siyaset/ydetay/1975623/default.htm (erişim tarihi:01.12.2014)
26 h t t p : / / w w w. y s k . g o v. t r / y s k / f a c e s / H a b e r D e t a y ? t r a i n i n g _
id=YSKPWCN1_4444004534&_afrLoop=31098852374550629&_
afrWindowMode=0&_afrWindowId=null#%40%3F_
afrWindowId%3Dnull%26_afrLoop%3D31098852374550629%26traini
ng_id%3DYSKPWCN1_4444004534%26_afrWindowMode%3D0%26_
adf.ctrl-state%3D6ajdzbjdh_4
27 http://secimharitasi.com/secim-baraji-duserse-meclis-sandalye-dagilimine-olur
25
Ankara Strateji Enstitüsü
Analiz No: 2014-5
Aralık 2014
Anayasa Mahkemesi ve Seçim Barajı
Analiz
Abdullah TUNÇ
Nezih Onur KURU
Şafak BAYRAM
Anayasa Mahkemesi
ve
Seçim Barajı
Abdullah TUNÇ
Nezih Onur KURU
Şafak BAYRAM
Ankara Strateji Enstitüsü
Emek Mah. 26. Sokak (Eski 62. Sok.) No:8/2 Çankaya 06500 ANKARA/TÜRKİYE
Tel: (0312) 213 84 44 • Faks: (0312) 213 84 34
ankarastrateji.org • [email protected]
Analiz No: 2014-5
Aralık 2014