Her Yönüyle Sıfır Oranlı Bina Vergisi

Dr. Ahmet OZANSOY
[email protected]
He r Y önüyle
S ıfır Oranlı
Bina Vergis i
1. GİRİŞ
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’na1 göre Türkiye
sınırları içinde bulunan binalar bina vergisine, arsa ve araziler ise arazi vergisine tâbidir. Ancak bahse konu Yasa’nın
8’inci maddesinin 4962 sayılı Kanun’la2 değiştirilen ikinci fıkrası ile toplumun bazı kesimlerine “indirimli oranda bina vergisi”nden faydalanabilme olanağı getirilmiştir. İndirim oranını
belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilmiş, 2006/11450
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı3 ile de bina vergisi indirim oranı %100 olarak belirlenmiş, yani bu kesimler için bina vergisi
sıfırlanmıştır. İşbu makalede, sıfır oranlı bina vergisinden
faydalanma şartları, uygulamada karşılaşılan sorunlar ve
çözüm önerileri tartışılacaktır.
2.İNDİRİMLİ BİNA VERGİSİNDEN
FAYDALANMA KOŞULLARI
2.1. Bina Bakımından
Sıfır oranlı bina vergisinden faydalanabilmek için,
maddede sayılanların Türkiye sınırları içinde brüt 200 m²’yi
geçmeyen tek meskeni olması gerekmektedir. Hisse ile bile
olsa, birden fazla meskenin bulunması durumunda hiçbir
mesken için sıfır oranlı emlak vergisi imkânından faydalanılamayacaktır. Tek meskene hisse ile sahip olunması halinde
indirim, meskenin vergi değerinden hisseye isabet eden kısmına uygulanacaktır.
1
11/08/1970 tarih ve 13576 sayılı R. G.’de yayımlanmıştır.
2
07/08/2003 tarih ve 25192 sayılı R G.’de yayımlanmıştır.
3
29/12/2006 tarih ve 26391 sayılı R. G.’de yayımlanmıştır.
54
Sıfır oranlı emlak vergisi uygulamasında konutun
toplam büyüklüğünün 200 m2’den az olması gerekmektedir.
Konut 200 m2’den büyükse kişi başı daha az hisse düşse
bile hiçbir hissedar sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanamaz.
Evin tapusuna sahip olmayıp, intifa hakkına sahip
olanlar da diğer koşulları tutmak kaydıyla sıfır oranlı emlak
vergisinden yararlanabilirler. Kat irtifaklı arsa tapusu olan ev
için de sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanılabilir, çünkü
binaya ait iskân belgesinin alınması şartı yoktur.
İndirimli vergi oranının uygulanması için meskende
bizzat oturma şartı aranmamaktadır. Bu nedenle, sahip olduğu büyüklüğü 200 m2’yi geçmeyen tek meskeni boş tutan,
kiraya veren veya bedelsiz olarak bir başkasının kullanımına
bırakarak başka bir konutta kirada oturanlar da diğer şartları
taşımaları kaydıyla indirimli vergi oranından faydalanabileceklerdir. Kiraya verilen evin kira gelirinin, kiralanan ev için
ödenen kira tutarından fazla olmasının önemi yoktur.
Aylık; Bilim, Haber, Yorum ve Aktüalite Dergisi
MEVZUAT
zeri türde bir gelirinin olmaması gerekmektedir.
Yılın sadece belirli zamanlarında oturulan yazlık,
dağ evi, yayla evi vb. evler için sıfır oranlı bina vergisi imkânından faydalanılamaz. Ancak kişi o evde yılın tamamında
oturuyorsa ve diğer şartları da tutuyorsa emlak vergisi muafiyetinden faydalanabilir.
Sıfır oranlı bina vergisi, sadece konutlar için geçerli
olup işyeri olarak kullanılan binaların veya arazi ya da arsaların bu olanaktan yararlanabilmesi mümkün değildir.
2.2. Mükellefler Bakımından
Emlak Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesine göre;
kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup 18 yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere, Türkiye sınırları içinde brüt
200 m²’yi geçmeyen tek meskeni olan (intifa hakkına sahip
olunması hali dâhil);
➤ hiç geliri olmayanlar,
➤ gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanlar,
➤ engelliler,
➤ gaziler ve
➤ şehitlerin dul ve yetimleri
Bakanlar Kurulu’nca belirlenen oranda bina vergisi
ödeyeceklerdir. Bakanlar Kurulu bahse konu kişiler için ödenecek emlak vergisi oranını “0” (sıfır) olarak belirlemiştir.
Hiçbir geliri olmadığını beyan ederek indirimli vergi
oranından yararlanmak isteyen kişinin başka ülke vatandaşlığına geçmiş olması, indirimli bina vergisi oranından yararlanmasına engel teşkil etmez
2.2.1. Hiç Geliri Olmayanlar
Sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanılabilecek ilk
grup hiç geliri olmayanlardır. Kişinin (emekli olanların emekli maaşları dışında) hizmet karşılığı elde edilen ücret geliri,
ticari, sınai ve mesleki faaliyet geliri, tarımsal faaliyet geliri,
menkul ve gayrimenkul geliri, faiz ve temettü geliri veya benMayıs 2014 • Yıl: 14 • Sayı: 164
Fakat pek çok kimsenin bankaya yatan maaşlarına
ya da ufak birikimlerine tahakkuk eden faiz gelirleri bulunmaktadır. 1.-TL’lik bir faiz geliri bile Kanun’un lafzı gereği
sıfır oranlı bina vergisinden faydalanılmasına engeldir. Pek
çok belediyenin bankalardan bu bilgileri edinerek sıfır oranlı
bina vergisinden faydalanan emeklilere cezalı bina vergisi
tahakkuku yapması Maliye Bakanlığı’nı harekete geçirmiştir.
Maliye Bakanlığı yasanın düzeltilmesi yerine daha kestirme
bir yolu tercih etmiş ve Kanun’da bu konuda bir belirleme
yapma yetkisi olmadığı halde 45 seri numaralı Emlak Vergisi
Kanunu Genel Tebliği4 ile belli tutara kadar olan faiz gelirini
“gelirden saymama” yoluna gitmiştir.
Buna göre; gelirin sürekli olması özelliği de dikkate alınarak hiçbir geliri olmadığını belgeleyenler ile geliri
münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından
aldıkları aylıktan ibaret bulunanların elde ettikleri ve yıllık tutarı toplamı bina vergisi indiriminden yararlanılan yıldan bir
önceki yılda geçerli olan Gelir Vergisi Kanunu’nun 103’üncü
maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2013 yılı için 26.000.-TL) geçmeyen her türlü menkul
sermaye iradı gelirleri (faiz geliri, borsa kazançları, devlet
tahvili gelirleri vs.), indirimli (sıfır) bina vergisi oranından yararlanmaya engel teşkil eden gelirler arasında değerlendirilmeyecektir.
Buna karşın yıllık 1.-TL bile olsa ücret, tarımsal faaliyet geliri veya kâr payı elde edildiğinde sıfır oranlı bina
vergisi imkânından faydalanılamayacaktır.
Mükelleflerin gelir getirmeyen işyeri, arsa ve araziye
sahip olmaları, indirimli (sıfır) vergi oranından yararlanmalarına engel teşkil etmemektedir.
Esasında Yasa’nın yazımı problemlidir. Bir yasada
“hiç geliri olmayanlar” şeklinde bir ifadenin yer almaması
gerekir. Zira hiç geliri olmayan birisinin yaşaması mümkün
değildir. Dilencilik yapan bir kişinin bile dilenerek elde ettiği
paralar onun geliridir. Dolayısıyla bu durum uygulamada pek
çok sorun yaratmıştır. Bu sorunu aşmak için Maliye Bakanlığı
hem yetkisiz bir düzenleme yapmış hem de yaptığı düzenleme bir problemi hallederken, ilave yeni problemler doğurmuştur. Şöyle ki, oldukça ciddi tutarda5 menkul sermaye geliri olanlar hiç geliri yok sayılırken, tarlasından kaldırdığı 10
kg buğdayı satan çiftçinin başka geliri var sayılıp sıfır oranlı
4
09/08/2005 tarih ve 25901 sayılı R. G.’de yayımlanmıştır.
5
2013 yılında yıllık 26.000.-TL menkul sermaye iradı gelirinin
olması için en azından bunun 10 katı tutarda servetin olması gerekir. Aylık 2.166.-TL’ye gelen faiz tutarı, pek çok insanın aylık
gelirinden fazladır.
55
MEVZUAT
bina vergisinden faydalanma imkânı ortadan kalkmaktadır.
Oysa yapılması gereken, gelir türü bakımından fark gözetmeden toplam gelirler üzerinden bir rakam belirlenmesi ve
bunun altındaki tutarın, sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanmaya engel olmamasının sağlanmasıdır. Ancak bunun
yapılma yolu tebliğ değil, kesinlikle yasadır.
2.2.2. Gelirleri Münhasıran Kanunla Kurulan
Sosyal Güvenlik Kurumlarından Aldıkları Aylıktan İbaret
Bulunanlar (Emekliler)
Sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanılabilecek ikinci grup, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından (Emekli Sandığı, Bağ-kur, SSK -bugünkü
adıyla SGK) aldıkları aylıktan ibaret bulunanlar yani emeklilerdir. Emekli olanların, emekli maaşları dışında, başkaca
hizmet karşılığı elde edilen ücret geliri, ticari, sınai ve mesleki faaliyet geliri, tarımsal faaliyet geliri, gayrimenkul geliri,
faiz ve temettü geliri veya benzeri türde bir gelirinin olmaması gerekmektedir. Yukarıda izah edildiği üzere belli tutara
kadar menkul sermaye iradı gelirinin bulunması, sıfır oranlı
bina vergisinden faydalanmaya engel teşkil etmemektedir.
İndirimli emlak vergisi imkânından yararlanabilmek
için Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre kurulan sosyal
güvenlik kuruluşlarından emekli olunması gerekmektedir.
Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından Muratpaşa
Belediyesi’ne verilen özelgede6 de aylık alınan sosyal güvenlik kuruluşunun T.C. kanunlarına göre kurulmuş olması
gerektiği belirtilmiştir. Buna göre, geliri yurtdışından aldığı
emekli maaşından ibaret olanların diğer şartları taşısa bile
sıfır oranlı bina vergisinden faydalanmaları mümkün değildir.
Öte yandan; TOBB Sigorta ve Emekli Sandığı Vakfı
gibi kanunla kurulan sandıklardan emekli, dul ve yetim aylığı
alınması durumunda diğer şartların da varlığı halinde indirimli emlak vergisi imkânından yararlanılması mümkündür.
Vergisi Genel Tebliği7 ekinde yer alan “Tek Meskeni Olan
Özürlülere Ait İndirimli Bina Vergisi Formu” ekine özürlü kimlik kartı fotokopisini eklemek suretiyle indirimli bina vergisi
oranı uygulamasından yararlandırılacaklardır. Sürekli özürlülük durumunda her yıl rapor istenmeyecektir. Engelli kimlik
kartı sahibi olmayan mükellefler ise, sağlık kurulu raporunu
bildirime ekleyeceklerdir.
2.2.4. Gaziler İle Şehitlerin Dul ve Yetimleri
Sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanılabilecek dördüncü grup gaziler, beşinci grup ise şehitlerin dul ve yetimleridir. Ancak bunlar için faydalanma koşullarında diğerlerine
göre önemli bir farklılık vardır. Gaziler ile şehitlerin dul ve yetimlerinin bina vergisi indiriminden yararlanabilmesi için herhangi bir faaliyet veya gelir şartı aranılmayacak, bunlar her
hal ve takdirde bina vergisi indiriminden yararlanacaklardır.
Şehitlerin dul ve yetimleri, dul ve yetimlik maaşı alabildiği sürece, indirimli emlak vergisinden de faydalanabilir.
Dul ve yetim maaşı hakkını kaybettiği yılı takip eden yıldan
sonra, normal emlak vergisi ödemesi gerekir.
lıkları,
Malul olmayan kız çocuklarına bağlanan yetim ay-
➤ kız çocuklarının sosyal güvenlikli olarak çalışmaya başlamaları halinde,
➤ evlenmeleri halinde ya da
➤ eşinden boşandığı halde boşandığı eşiyle birlikte yaşadıklarının SGK tarafından tespit edilmesi halinde
kesilmektedir.
Görüldüğü üzere, malul olmayan kız çocuklarına
bağlanan yetim aylıklarının kesilmesinde belli yaşlara kadar
öğrenci olma ya da belli yaş koşullarına sahip olma gibi nitelikler aranılmamaktadır.
Yıl içinde emekli olanlar, takip eden yılın başından itibaren sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanabilirler. Emekli
olup, başka bir işte çalışanlar ise sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanamazlar.
2.2.3. Engelliler
Sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanılabilecek
üçüncü grup engellilerdir. Engellilerin, durumlarını tam teşekküllü Devlet hastanesinden alınmış olan sağlık kurulu
raporu ile belgelendirmeleri gerekmektedir. Ancak engelli
kimlik kartı sahibi mükellefler, engelli kimlik kartlarını belediyede ilgili görevliye ibraz etmek ve 57 seri numaralı Emlak
6
Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 22/02/2012 tarih ve 637
sayılı yazısı.
56
7
27/07/2011 tarih ve 28007 sayılı R. G.’de yayımlanmıştır.
Aylık; Bilim, Haber, Yorum ve Aktüalite Dergisi
MEVZUAT
Malul olmayan erkek çocuklarına bağlanan yetim
aylıkları ise
➤ sosyal güvenlikli olarak çalışmaya başlamaları
halinde,
➤ hiçbir öğrenimi olmayan çocuklar 18 yaşını doldurduğunda,
➤ orta öğrenim mezunu olan çocuklar 20 yaşını
doldurduğunda,
➤ yüksek öğrenim mezunu olan çocuklar ise 25
yaşını doldurduğunda
kesilmektedir.
Malul olmayan erkek öğrencilerin, belirtilen okulları
bitirdiklerinde yaşlarını doldurmaları beklenilmeden yetim
aylıklarının kesilmesi gerekmektedir. Malul olmayan erkek
çocukların yetim aylıkları evlenmeleri halinde kesilmemektedir.8
Malul Olan Kız ve Erkek Çocuklarına Bağlanan
Yetim Aylıkları
Ölen sigortalının kız ya da erkek çocuklarının müteveffa baba veya anaları üzerinden malul oldukları gerekçesiyle malullüklerinden yararlanarak yetim aylığı alabilmeleri
için, SGK sağlık kurulunca çalışma güçlerinin en az % 60
oranında yitirdiklerine karar verilmesi gerekmektedir.
Malul olan kız ve erkek çocuklarına bağlanan yetim
aylıkları sosyal güvenlikli olarak çalışmaya başlamaları halinde kesilmektedir. Bunun dışında malul olan kız ve erkek
çocuklarına bağlanan yetim aylıkları belirli yaşları doldurmaları halinde, öğrencilik niteliklerinin sona ermesi halinde ya
da evlenme gibi nedenlerle kesilemez.
2.3. Eşler Bakımından
Sıfır oranlı emlak vergisi, şartları taşıyan emekli, dul,
yetim veya gazi ile şehitlerin dul ve yetimlerine sağlanmış
bir imkân olup bunların eşlerinin durumunun önemi yoktur.
Eşlerden birinin adına kayıtlı birden fazla gayrimenkulün bulunması, diğer eşin indirimli bina vergisi oranından yararlanmalarına engel teşkil etmez.
Eşlerden her ikisinin de emekli aylığı alması ve her
ikisinin de tam veya hisseli birer meskenlerinin olması halinde eşler ayrı ayrı indirimli bina vergisi oranından yararlanırlar.
Gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunan emekli eş
ile hiçbir geliri olmadığını taahhüt eden ev hanımı diğer eşin
birer adet eve sahip olması durumunda; eğer evlerden birinde ikamet edilip diğer ev kiraya verilirse, kiraya verilen evin
kira getirisi dolayısıyla bina vergisinin ödenmesi gerekir.
Yani eşlerden hangisinin evini kiraya verdiler ise o eş sıfır
oranlı bina vergisinden yararlanamaz.
Bazı belediyeler; her ikisi de emekli olan veya biri
emekli olup diğeri çalışmayan ve birer evi bulunan karı koca
hakkında Medeni Kanun’daki “mal birliği ilkesi” gereği, karı
ve kocanın her iki evde % 50’şer hisseli sayılacağı, dolayısıyla birden fazla evde hisse sahibi oldukları için her ikisinin
de sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanamayacağı yönünde işlem yapmaktadır. Bu işlem hatalıdır. Zira Türk Medeni
Kanunu’nun9 202’nci maddesinde eşler arasında edinilmiş
mallara katılma rejiminin uygulanmasının esas olduğu kabul
edilmişse de, 223’üncü maddede her eşin, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma
hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mal birliği, her
eşin kendi mal varlığına sahip olması ve dilediği gibi tasarruf
etmesine engel değildir. Bu nedenle bahse konu durumda,
(diğer şartların tutması kaydıyla) her iki eş de, kendi evleri
için sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanabilecektir.
Eşlerden her ikisinin de emekli aylığı alması ve tek
bir meskenlerinin olması halinde; mesken hisseli ise her iki
emeklinin de hisseleri nispetinde, hisseli olmayıp emekli
olan eşlerden birinin adına kayıtlı olması halinde adına kayıtlı emeklinin indirimli bina vergisi oranından yararlanması
gerekir.
Tek bir konutu olan emeklinin, eşi ve velayeti altındaki çocuklarının evleri olması durumunda, bu evlerin miktarı
ne olursa olsun, kendi üzerine kayıtlı mesken için sıfır oranlı
emlak vergisinden faydalanabilir.
3.İNDİRİMLİ BİNA VERGİSİNDEN
FAYDALANMA ŞEKLİ
Sıfır oranlı bina vergisi imkânından faydalanmak için
Belediye’ye bildirimde bulunulması yeterlidir. Mükelleflerden
durumlarını kanıtlayıcı herhangi bir belge talep edilmeyecektir.10 İndirimli emlak vergisi oranından yararlanan mükelleflerin, bu orandan yararlanma ile ilgili şartlardan herhangi
birini kaybetmeleri halinde, bu durumu mükellefiyetlerinin
bulunduğu belediyeye bildirmeleri gerekmektedir.
9
8
5510 sayılı Kanun, Madde 34.
Mayıs 2014 • Yıl: 14 • Sayı: 164
08/12/2001 tarih ve 24607 sayılı R. G.’de yayımlanmıştır.
10
57 seri numaralı Emlak Vergisi Genel Tebliği.
57
MEVZUAT
Bildirimde bulunanlardan hiçbir kanıtlayıcı belge istenilmemekle birlikte;
➤ Hiç geliri olmayanlar; bildirimleri ekinde 44 Seri
Numaralı Emlak Vergisi Genel Tebliği11 ekinde yer alan
“Hiçbir Geliri Olmayanların Tek Meskenlerine Ait Taahhüt
Belgesi”ni
➤ Emekliler ile dul ve yetimler; bildirimleri ekinde,
38 Seri Numaralı Emlak Vergisi Genel Tebliği12 ekinde
yer alan “Tek Meskeni Olan (İntifa Hakkına Sahip Olanlar
Dâhil) Emeklilere, Dul ve Yetimlere Ait Form”u
➤ Engelliler, engelli kimlik kartı fotokopisini veya
tam teşekküllü Devlet hastanesinden alınmış olan sağlık
kurulu raporunu eklemek suretiyle 57 seri numaralı Emlak
Vergisi Genel Tebliği ekinde yer alan “Tek Meskeni Olan
Özürlülere Ait İndirimli Bina Vergisi Formu”nu
➤ Gaziler ile şehitlerin dul ve yetimleri; bildirimleri ekinde, 38 Seri Numaralı Emlak Vergisi Genel Tebliği
ekinde yer alan “Tek Meskeni Olan (İntifa Hakkına Sahip
Olanlar Dâhil) Şehitlerin Dul ve Yetimlerine ve Gazilere Ait
Form”u
imzalayarak vereceklerdir.
Beyan esas olmakla birlikte Belediye; çeşitli kamu
kuruluşlarından ve özel kuruluşlardan toplayacağı bilgi ve
belge ile ya da tapu kayıtlarının kontrolü yöntemiyle beyanların doğruluğunu araştırma hakkına sahiptir. Bu araştırmalar sonunda, indirimli vergi oranlarından yararlanma
şartlarını taşımadığı halde, gerçek dışı beyanda bulunmak
suretiyle, indirimli vergi oranından yararlanan mükellefler ile
durumunda meydana gelen değişikliği bildirmeyen mükelleflerden, alınması gereken vergi, vergi tutarında vergi ziyaı
cezası ve gecikme faizi ile birlikte alınacaktır.
4.İNDİRİMLİ BİNA VERGİSİNİN BAŞLAMA
ZAMANI VE İADE
İndirimli emlak vergisi ödeme imkânından yararlanabilmek için, Kanun’da zamanında bildirimde bulunma şartı
öngörülmemiştir. Buna göre, mükelleflerin bu indirimden geriye dönük olarak faydalandırılmaları gerekmektedir.
Bu nedenle sıfır oranlı emlak vergisi hakkı olduğunu bilmeyip gereksiz yere ödeme yapanlara ödedikleri tutarların iade edilmesi gerekir. Nitekim Maliye Bakanlığı’nın
11/04/2011 tarih ve 006.01-258 sayılı Özelgesi’nde belirtil11
12/05/2005 tarih ve 25813 sayılı R. G.’de yayımlanmıştır.
12
31/12/2003 tarih ve 25333 sayılı 3.Mükerrer R. G.’de yayımlanmıştır.
58
diği üzere; indirimli bina vergisinden yararlanabilmek için
verilmesi gereken bildirimde bir süre öngörülmediğinden düzeltme zamanaşımı süresi (5 yıl) dikkate alınarak geçmişte
fazladan ödenen bina vergisinin geri alınması mümkündür.
Bunun için mükellefin, belediyeden düzeltme yoluyla yersiz
ödediği vergilerin iadesini talep etmesi gerekmektedir.
5.ŞARTLARIN İHLAL EDİLMESİ
DURUMUNDA YAPILACAK İŞLEMLER
Sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanma şartlarını
taşıdığını beyan ettiği halde, bu şartları taşımadığı veya
sonradan şartları kaybettiği halde bu durumu bildirmediği
ortaya çıkan mükellefler hakkında, zamanında alınmayan
emlak vergisinin vergi ziyaı cezalı olarak gecikme faiziyle
birlikte alınması gerekir. VUK’un 371’inci maddesinde düzenlenen pişmanlık müessesesi emlak vergisi bakımından
uygulanamayacağından mükellefin, sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanma koşullarını taşımadığını veya kaybettiğini pişmanlık yoluyla bildirmesi de mümkün değildir.
Burada dikkat edilmesi gereken konu, şartları taşımadığı veya kaybettiği sonradan anlaşılan mükellef hakkında, geçmiş yıllar için hangi döneme kadar cezalı tarhiyat
yapılabileceği sorusudur. VUK’nun 114’üncü maddesine
göre; vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak 5 (beş) yıl içinde tarh ve mükellefe
tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Ancak 1319
sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde emlak vergisinde zamanaşımının başlangıcı hakkında özel bir
düzenleme yapılmıştır. Buna göre; “bildirim dışı kalan bina
ve arazinin vergi ve cezalarında zamanaşımı, bu bina ve
arazinin bildirim dışı bırakıldığının idarece öğrenildiği tarihi
takip eden yılın başından itibaren başlar.” Yani idare, öyle bir
emlakin varlığından haberdar olmaması şartıyla, emlak vergisi cezalı tarhiyatı için istediği kadar geriye gidebilir. Ancak
bunun idarenin bilgisine girdiğinden itibaren 5 yıl içinde yapılması gerekir. Zira zamanaşımı idarenin öğrenmesini takip
eden yılın başından başlar.
Fakat sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanmak için
başvurmuş bir mükellefin emlaki belediyenin bilgisi dâhilindedir, sadece muafiyet şartının taşınmadığı veya kaybedildiği bilgisi verilmemiştir. VUK’un 114’üncü maddesinin 3’üncü
fıkrasına göre; şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin
zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl
edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar. Dolayısıyla geçmişte muafiyet şartının kaybedildiği tarihi
izleyen yılın başından itibaren 5 yıl içinde tarh ve tahsil edilAylık; Bilim, Haber, Yorum ve Aktüalite Dergisi
MEVZUAT
lükler, yasal olması gerekenden çok daha fazla gelir kaybı
yaratmaktadır.
Belediyelerin vergilendirme ile ilgili olarak muhtelif
kurumlardan (bankalar, finans kuruluşları, devlet kurumları, şirketler vb.) istedikleri bilgiler çeşitli gerekçelerle
verilmemektedir. Bu nedenle belediyeler vergi toplamakla
görevli ancak bu konuda hiçbir yetkisi olmayan kurumlar
durumundan bir an önce kurtarılmalı, bu konuda gerekli
çalışmalar Maliye Bakanlığı tarafından yapılmalıdır.
meyen emlak vergisi zamanaşımına uğramış olur. Örneğin;
2005 yılında emekli maaşı dışında bir geliri bulunmayıp 200
metrekareden küçük tek bir evi olduğunu beyan ederek sıfır
oranlı emlak vergisinden faydalanan bir mükellefin, 2006 yılı
Temmuz ayında ikinci bir ev aldığı veya çalışmaya başladığı
halde bunu belediyeye bildirmeyerek sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanmaya devam ettiğini, belediyenin 2014 yılı
Mayıs ayı içinde bu durumu tespit ettiğini düşünelim. Bu mükellefin, muafiyet şartlarını kaybettiği yıl olan 2006 yılını takip
eden 2007 yılından itibaren emlak vergisi ödemesi gerektiği
halde13 ödemediği anlaşılmıştır. 2007 yılı emlak vergisi için
zamanaşımı 2008 yılı başından başlar ve 31.12.2012 tarihinde son bulur. 2014 yılı Mayıs ayında belediye bu mükelleften
2007 ve 2008 yılı emlak vergilerini zamanaşımına uğradığı
için isteyemez. 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve tahakkuk
zamanı geçtiği için 2014 yılı emlak vergilerini ise vergi ziyaı
cezalı olarak tahakkuk ettirip gecikme faiziyle birlikte tahsil
edeceklerdir. Burada vergi ziyaı cezasını uygulayıp uygulamamak konusunda belediyeye tanınmış bir inisiyatif yoktur
ve uygulanması mecburidir, aksi halde kamu zararı doğar.
6. SONUÇ
Belediyelerin öz gelirleri arasında en önemli kalemi
emlak vergisi oluşturmaktadır. Bu nedenle, tek evi olan
emeklilerden emlak vergisi alınmaması yönünde yapılan
düzenleme belediyelerin mali yapısını çok önemli ölçüde etkilemiştir. Zira ülkemizde pek çok emekli ekonomik
şartlar itibariyle ancak bir eve sahip olabildiğinden hemen
bütün emekliler bu imkândan faydalanmakta ve belediyeler önemli oranlarda bina vergisi kaybıyla karşılaşmaktadırlar. Buna ilaveten, esasında şartları taşımadığı halde,
taşıdığı yönünde beyanda bulunan mükelleflerin gerçek
durumlarının araştırılmasında ve tespitinde yaşanan güç13
Emlak Vergisi Kanunu’nun 9’uncu maddesinin ilk fıkrasının
3’üncü bendinde bina vergisi mükellefiyetinin muafiyetin sukut
ettiği tarihi takip eden bütçe yılından itibaren başlayacağı belirtilmektedir.
Mayıs 2014 • Yıl: 14 • Sayı: 164
Sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanma şartlarını
taşıyan mükelleflerden ilave belge istenmemesi ve beyana itibar edilmesi, çağdaş vergi sistemlerine özgü doğru
bir uygulamadır. Ne var ki bunun, beyanın doğrulunu
test edebilme imkânlarıyla desteklenmesi gerekmektedir.
Oysa pek çok belediye tapu kayıtlarına ulaşamamaktadır.
Henüz yakın zamanlarda ancak kendi belediye sınırları
içerisinde yer alan taşınmazların sahiplik bilgilerine ulaşılabilir olmuştur ki, bunun için dahi Tapu Müdürlüklerinin
“bilgisayar, yazıcı vs. hediye edilmesi” talebinin karşılanması gerekmiştir. Oysa tapu kayıtları, bırakın görevi gereği görmesi zorunlu olan resmi daireleri, ilgisini kanıtlayan
herkese açıktır ve alenidir14. Buna rağmen aynı İçişleri
Bakanlığına bağlı 2 genel müdürlük (Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü ile Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü) birbirlerinden bilgi gizler, ya da birbirine bilgi vermeyi “hediye”
koşuluna bağlar durumdadır. Bu duruma behemehâl son
verilmeli ve Türkiye çapında tüm tapu kayıtları, tüm belediyelerde Mali Hizmetler Müdürlüklerine açılmalıdır. Bu
husus, tek tek belediyelerin mücadele alanı olmaktan çıkarılmalı ve doğrudan doğruya merkezde İçişleri Bakanlığı
bünyesinde çözülmelidir.
Öte yandan, tek evi olan emeklilere yerel yönetim
gelirlerinden fedakârlık yapılarak sıfır oranlı emlak vergisi hakkı getirilirken, söz gelimi aynı kişilere bu evlerin
alınması sırasında “sıfır oranlı tapu harcı” imkânı sağlanmamakta ve merkezi yönetimin gelirlerinden fedakârlık
yapılmamaktadır. Bu yönüyle merkezi idare kendi gelirinin
azalmasına razı olmazken, halk deyimiyle başkasının (yerel yönetimlerin) kesesinden bonkörlük yapmaktadır. Bu
nedenle, sıfır oranlı bina vergisi nedeniyle her belediyenin
uğradığı gelir kaybı, merkezi yönetimden İçişleri Bakanlığı
bütçesine konulacak bir ödenekle belediyelere ödenmelidir. Belediyeler, her yıl beyan döneminin sonunda kaç
mükellefin bu haktan faydalandığı ve ne kadarlık gelir
kaybına uğradığı hususunda hazırlanacak raporu İçişleri
Bakanlığı’na göndermeli ve bu raporlara istinaden gerekli
ödemeler yapılmalıdır.
14
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, Madde: 1020.
59