kış aylarında tatlı tüketimi

KIŞ AYLARINDA TATLI TÜKETİMİ
Prof. Dr. M. Emel Alphan
“Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım”,“Ağız tadı”,’’Tadı damağında kalmak’’ gibi dilimize
yerleşmiş birçok deyimden de anlaşılacağı gibi; mutfak kültürümüzde tatlının çok
önemli bir yeri vardır. Bildiğiniz gibi, ramazan bayramının diğer adı da “şeker
bayramı”dır ve bu bayramda herkesin evinde, bütçesine göre bayram ziyaretine
gelen misafirlere ikram etmek üzere şeker veya tatlı çeşidi bulunur. El öpmeğe gelen
çocuklara çoğu yerde şeker ve leblebi şekeri verilir. Misafirliğe gidilirken tatlı
götürülür. Doğum olan evde, misafirlere lohusa şerbeti ikram etmek, yeni doğan
bebeğin iyi bir hayat (şeker gibi tatlı) geçirmesine, kız istenirken çikolata/şeker
getirmek, evlenecek gençlerin gelecekte mutlu olmalarına manevi katkı
sağlayacağına inanılan bir geleneğimizdir. Aynı şekilde nişanda, nikahta ve sünnet
düğünlerinde ikram edilen şeker, çikolata ve pasta da yine mutlu bir hayata
başlamanın simgesi olmuştur adeta. Ramazan ayında iftar yemeklerinde tatlının
bulunması, orucun çok yoğun şeker içeren kuru hurma ile açılması, sahurda
genellikle çok şekerli komposto içilmesi, ziyafet sofralarının vazgeçilmez son
yemeğinin tatlı olması, şekerli yiyeceklerin ve tatlının yemek kültürümüze ne kadar
yerleştiğinin kanıtıdır. Töremizde, konuklarına, yapımı oldukça zahmetli, ev yapımı bir
tatlı ikramı, hem ev sahibinin değerini artırır, hem de konuğuna verdiği önemi
gösterir. Doğum evinde olduğu gibi, cenaze evinde de başsağlığına gelenlere helva,
lokma tatlısı gibi tatlılar ikram edilir. Aşure ayında, tatlı bir yiyecek olan aşurenin
yapılıp dağıtılması, dinimizce sevap sayılır. Güllaç, ramazan özgü bir tatlıdır ve
genellikle iftar sofralarında yer alır. Mevlitlerde mevlit şekeri dağıtılması, türbelerde
okunmuş şeker dağıtılması gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür ve doğumdan ölüme
kadar, hayatımızın her döneminde geleneksel olarak da, dini inanç olarak da şekerin
ve tatlının önemli bir yeri vardır. Anadolu’da, tatlının insanlar üzerinde olumlu,
yaklaştırıcı, bütünleştirici manevi bir gücü olduğuna inanılır.
Kış hazırlığı olarak, Anadolu kadınının tarhana, erişte, kuskus, salça, turşu vb. yanı
sıra, kışlık kahvaltılık pestil, pekmez ve reçel gibi tatlı yiyecekleri hazırlaması da,
gelenekselleşmiş bir uğraşısıdır. Ülkemizde tatlı seçimi mevsimlere göre değişiklik
gösterir. Yazın daha çok sütlü tatlılar, puding, dondurma gibi hafif tatlılar ön planda
iken, kışın daha çok tahin helvası, tahin pekmez, cezerye, baklava, tulumba tatlısı,
revani, kadayıf gibi enerjisi yoğun tatlılar tercih edilir. Kabak tatlısı, kuru incir tatlısı,
kestane şekeri de yine kışa özgü tatlılardır. Hatta Anadolu’nun bazı yörelerinde kar
helvası bile yapılır. Bu seçim yapılırken, soğuk havanın daha çok tatlı yemeyi
gerektirdiği düşüncesi hakimdir. Halk arasında, fazla enerji (şeker) alındığında,
vücudun daha çok ısınacağı ve dış ortamdaki soğuğun daha az hissedileceği
şeklinde bir inanış vardır. Ama bu hatalı düşünce, insanların kışın fazla kilo
almalarına neden olur. Böyle olunca da bir çok insan, yaz tatili öncesi, yani ilkbahar
aylarında zayıflama telaşına düşmektedir. Halbuki sağlıklı beslenme, her mevsimde
ve hayatın her döneminde uygulanması gerekir. Sağlıklı beslenme kurallarına
uyarak, obezite, diyabet, kalp hastalıkları ve kanser vb. pek çok hastalıktan
korunmak mümkündür. Sağlıklı beslenmenin temeli; süt grubu (süt, yoğurt, peynir),
et grubu (et, balık tavuk, kurubaklagiller, yumurta ve fındık, ceviz vb. sert kabuklu
meyveler), sebze/meyve grubu ve son olarak da tahıl grubu (ekmek, çorba, pilav,
makarna vb.) besinlerden belirli ölçülerde tüketmektir. Sağlıklı beslenme için alınması
gereken bu sayılan dört besin grubunda, tatlılar yer almaz. Şeker, vücuda yalnızca
kalori sağladığı için, fazla şeker yemek, dengesiz beslenmeye neden olur. Bal,
1
pekmez, reçel ve marmelat, şeker yerine kullanılabilir. Beden hareketi fazla olan
işçiler ve sporcular, her yemekte tatlı yiyebilirler. Şeker içeren yiyecekler ve tatlılar
yüksek enerji verirler ve bu tür yiyecekler, genellikle un ve yağ da kullanılarak
yapıldıkları için, enerji değerleri daha da yükselir. Bu da yetmiyormuş gibi bir çok
tatlıya ayrıca kaymak koyulması, bardağı taşıran son damla olmaktadır. Kaymaklı
ekmek kadayıfı, kaymaklı ayva tatlısı, kaymaklı baklava, kaymak şekeri, künefe,
hoşmerim gibi. Zayıflamak isteyen veya kilo almak istemeyenler şeker, şekerli
yiyecekler ve tatlılardan uzak durmalıdırlar. Yine bu besin grupları içinde yer almayan
fakat beslenmede gerekli olan yağlar, lezzet verici olarak kullanılan, yüksek enerji
içeren ve dikkatli tüketilmesi gereken yiyeceklerdir. Günlük yağ ihtiyacının yarısı,
yiyeceklerin bileşiminden (et vb. peynir, yumurta, kuruyemişler gibi) alınır, diğer yarısı
için de (yemeklerin pişirilmesi sırasında kullanılan) kişi başına 2-4 yemek kaşığı
bitkisel sıvı yağ yeterlidir. Yağların fazla alınması çeşitli sağlık sorunlarına ve özellikle
şişmanlığa neden olurlar. Öte yandan, tamamen yağsız bir beslenme de sakıncalıdır.
Hangi yağın ne miktarda yenileceği bilinmelidir.
Hayatımıza bu kadar çok giren tatlılar sağlığımızı nasıl etkiliyor?
Tatlılar genel olarak un, şeker, yağ karışımından oluşur. Bu üç besinin bir arada ne
kadar yüksek bir enerji oluşturduğunu bugün artık herkes biliyor. Hamurlu tatlılar ve
şerbetli tatlılar enerjileri çok yüksek ve boş kalori kaynağı olmalarına karşın, sütlü
tatlılar, meyveli tatlılar ve dondurma içerdikleri süt, meyve vb. besinlerden dolayı
sağlıklı beslenmemize daha fazla katkıda bulunurlar ve kalorileri de hamurlu/şerbetli
tatlılara göre daha düşüktür. Yörelere göre tatlı tüketimi değişiklik gösterdiği gibi,
yoğun tatlı tüketiminin olduğu bölgelerde diyabet, obezite gibi hastalıklar da daha
fazla görülür. Hepimiz Gaziantep’in ünlü baklavasını biliriz ve beğenerek yeriz. Ama
Türkiye’nin çeşitli illerinde yaklaşık 25.000 kişi üzerinde, Satman ve arkadaşları
tarafından yapılan TURDEP (2000 yılı 20+ yaş erişkin nüfus sayımına göre, İstanbul
Tıp Fakültesi, Sağlık Bakanlığı, DİE ve DSÖ) araştırmasının sonuçlarına göre;
Gaziantep İlimizde diyabet (şeker hastalığı) ve gizli diyabet sıklığının, Türkiye
ortalamasından daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Günümüzde Türkiye’de ve dünyanın bir çok ülkesinde obezite sıklığındaki artış,
ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Türkiye’de son 10 yılda yetişkinlerde şişmanlık
oranındaki artış, hafif şişmanlık (BKİ=25-30 arası) erkeklerde % 19, kadınlarda %27,
şişmanlık (BKİ=30 ve üzeri) ise erkeklerde % 3, kadınlarda %30’a ulaşmıştır.
Şişmanlık oranındaki bu artışa, Ülkemizdeki tatlı kültürünün de olumsuz etkisi olduğu,
yadsınamaz bir gerçektir.
Ülkemizde ve dünyada obezitenin ve obeziteye bağlı hastalıkların bu denli artış
göstermesi, insanların sağlıklı beslenmeye ve diyete ilgisini artırmasına neden
olmuştur. Tatlıya olan bu düşkünlük, sağlıklı beslenme içinde yer almayan tatlıların
kesilmesini gerektirmektedir, fakat beslenmeden tatlıyı çıkarmak o kadar kolay
değildir. Bir süre sonra aşırı tatlı isteği nedeni ile zayıflamak isteyenler diyeti
bırakırlar. Bunun alternatifi, ya hafif tatlıları çok seyrek tüketmek, ya da tatlıdan
vazgeçemeyenler için alternatif olarak tatlandırıcı içeren tatlıları tüketmektir.
2