sağlıkta başarılı ekip ödülü talimatı 2015

BÖLGESEL GELİŞMELER
FİLİSTİN, İÇ BARIŞI İÇİN UZLAŞTI
Filistin içindeki uzlaşma çabaları eğer başarıya ulaşırsa, hele de gecikmeli
seçimler yapılırsa bu, Filistinlilerin çıkmazdan kurtulmasını sağlayabilir.
Z. Tuba KOR
Ü
ç senedir “Arap Baharı” ile
Ortadoğu’da esen değişim
rüz-gârlarının, ardından
bölge ülkelerini esir alan kaosun,
iç savaşın ve güç mücadelelerinin
gölgesinde kalan Filistin-İsrail eksenli meseleler geçtiğimiz Nisan
ayında yeniden gündemin baş
sıralarına oturdu. Dokuz aydır
zoraki devam eden Filistin-İsrail
barış müzakereleri, İsrail’in her
zamanki yerleşim politikaları ve
söz verdiği Filistinli mahkumları
serbest bırakmaması yüzünden
bir kez daha çıkmaza girerken
Mahmud Abbas yönetimi masaya yeni kartlarını koydu. Bu bağlamda öncelikle 2012’de BM’de
kazanılan “üye olmayan gözlemci
devlet” statüsü çerçevesinde çeşitli
uluslararası kuruluşlara ve Cenevre Konvansiyonu gibi kritik
sözleşmelere taraf olmak suretiyle
68
İsrail karşısında uluslararası alanda elini güçlendirdi ve asıl önemlisi işgal politikalarını Uluslararası
Adalet Divanı’na taşıma hakkını
elde etti. Ardından da tam yedi
senedir Gazze Şeridi’ni HAMAS,
Batı Şeria’yı ise el-Fetih denetiminde iki ayrı hükümetin yönettiği bölünmüş Filistin’de iç barışı
sağlama konusunda HAMAS ile
uzlaştı.
Uzlaşmanın Yolu Dikenli
2006’dan beri taraflar, kâh kendi
aralarında kâh Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Türkiye gibi farklı
aktörlerin arabuluculuğunda birçok defa milli mutabakat hükümeti kurma konusunda uzlaşmıştı.
Ancak gerek taraflar arasında iktidar paylaşımı ve İsrail ile ilişkiler
gibi derin görüş ayrılıklarının ve
çıkar farklılıklarının aşılamaması,
gerek İsrail’in ve Batılı güçlerin
içinde HAMAS’ın yer aldığı bir
hükümeti tanımayıp mali yardımı
kesmeleri, gerekse Arap ve İslam
ülkelerinin gerekli diplomatik ve
mali desteği gösterememeleri karşısında umutlar her defasında suya düşmüştü. Dolayısıyla el-Fetih
ile HAMAS temsilcileri en son 23
Nisan’da uzlaşmaya vararak, temel
görevi ülkeyi yıllardır yapılamayan devlet başkanlığı ve meclis seçimlerine altı ay içinde hazırlamak
olan Mahmud Abbas başbakanlığında teknokratlardan müteşekkil
bir milli mutabakat hükümetinin
Haziran başında kurulacağını ilan
etseler de bu kararın fiiliyata geçmesi öyle kolay gözükmüyor.
İşgal altında bitmek bilmeyen
hayali iktidar çekişmelerinden ve
bölünmüşlükten artık Filistinliler bıkmış durumda. Dahası,
Mayıs-Haziran Cilt: 6 Sayı: 62
Analiz
Ortadoğu’da son bir yıldır yaşananlar Filistinlileri hiç olmadığı
kadar zor duruma düşürdü ve bölünmüş bir Filistin, siyasetin her
iki cephesi için de artık bir yük olmaya başladı. Uzlaşmanın önündeki temel engeller aynen varlığını
sürdürüyor. Buna mukabil mevcut statükoyu sürdürmenin bedeli
çok ağır olabilir, bilhassa HAMAS
ve Gazze halkı için.
İhvanofobi Gazze’yi Vurdu
11 Eylül sonrası dünyada nasıl ki
İslamofobi körüklendiyse ve İslam terörle özdeşleştirildiyse bugün de Ortadoğu’da İhvanofobi
körükleniyor ve İhvan-ı Müslimin
ve benzer çizgideki hareketler terörize edilerek sistem dışına itilmeye çalışılıyor. Hiç şüphesiz bu
durum İhvan’ın Filistin kolu olan
HAMAS’ı da sıkıntıya sokuyor.
Yıllardır Batı’nın kara listesindeki örgüt, Mart ayında Mısır’ın da
terör örgütleri listesine alındı ve
tüm faaliyetleri yasaklandı. Mübarek sonrasında Refah sınırının
açılıp İsrail tecridinin işlevsiz hale
gelmesiyle daha evvel hiç olmadığı kadar rahatlayan ve özellikle
de Mursi döneminde hem Abbas
yönetimi hem de İsrail karşısında eli güçlenen HAMAS’ın son
askerî darbe ile birlikte hareket
alanı iyice sınırlandı. Gelinen
noktada hem HAMAS yönetimi hem de 1.8 milyonluk Gazze
halkı çok ciddi bir ekonomik ve
insani krizle karşı karşıya. Çünkü İsrail tecridinin zirveye çıktığı
dönemlerde Gazze’nin hayat kaynağı olan tünellerin ekseriyeti Mısır ordusu tarafından çoktan yok
edildi ve tünellerden bölgeye mal
girişi %95 oranında kesildi. Dolayısıyla bugün Gazzeliler her şeye
muhtaç durumdalar. Öte yandan
Suriye’de Esed yönetiminin halkına karşı katliamları ve buna İran
Analiz
Mayıs-Haziran Cilt: 6 Sayı: 62
ile Hizbullah’ın verdiği destek
karşısında 2012 başında “direniş
ekseni”ndeki eski müttefikleriyle ipleri kopararak Mısır-KatarTürkiye hattına kayan ve siyasi
merkezini Şam’dan Doha’ya taşıyan HAMAS, Suud-Katar krizi
yüzünden de zor günler geçiriyor.
Suudi yönetiminin Katar’a İhvan
ile tüm bağlarını kesmesi yolunda yaptığı yoğun baskı HAMAS’ı
da olumsuz etkileyebilir ve hatta
siyasi merkezini Katar’dan taşımak zorunda bırakabilir. Katar
hâlihazırda HAMAS ve Gazze’nin
mali, siyasi ve diplomatik anlamda en önemli destekçisi, hatta adeta cankurtaranı konumunda.
Bu şartlar altında Mısır ve Suudi Arabistan’a yakın olan el-Fetih
yönetimi ile uzlaşma, HAMAS’ın
Arap Dünyasında yaşadığı tecridi
aşması için bir fırsat olabilir. Öte
yandan HAMAS’ın çevresindeki
çemberin daralması rakibi Mahmud Abbas’ın ve el-Fetih hareketinin elini güçlendirse de İsrail
ile barış müzakerelerinden bir
sonuç alabilme ihtimali olmayan
Abbas’ın içeride uzlaşmadan başka pek de bir seçeneği yok. Ancak
sürecin başarısı, salt iki tarafın
istekliliğine ve kararlılığına değil,
İsrail’in anında uygulamaya koyduğu misillemeler ve Amerika ile
birlikte yapacağı baskılar karşısında direnme kabiliyetine ve daha
önemlisi bölge ülkelerinin vereceği desteğe de bağlı. Zira Filistin,
ekonomisi İsrail’e bağımlı ve dış
yardımlarla ayakta durabilen bir
yapı.
Uzlaşma, İsrail ile Müzakerede
Filistin’in Elini Güçlendirir
İç Barış da İsrail ile Çözüm de
HAMAS’sız Olmaz
Bölge politikaları zora giren ve
sarsılan itibarını kurtarmaya çalışan Obama yönetimi, İsrail-Filis-
tin barış müzakerelerinin başarıyla
sonuçlanabilmesi için olağanüstü
bir çaba harcıyor ve 29 Nisan’da
sona eren müzakere takviminin
bir sene daha uzatılmasını istiyor.
Sürecin önümüzdeki dönemde yeniden başlaması mümkün. Ancak
1990’lardan bu yana tüm barış süreçleri, çok katmanlı ve kökleşmiş
haliyle Filistin-İsrail meselesinin
çözülebilme ihtimalinin mevcut
dengeler ışığında mümkün olmadığını defalarca gösterdi. Dahası
bölgede artık barışa inanan kalmadığı gibi taraflar, aslında zevahiri kurtarmak, zaman kazanmak
ve bölgede değişen güç dengeleri
karşısında yalnızlıktan kurtulup tecridi aşmak için masadalar.
Buna mukabil Filistin içindeki
uzlaşma çabaları eğer başarıya
ulaşırsa, hele de gecikmeli seçimler yapılırsa bu, Filistinlilerin çıkmazdan kurtulmasını sağlayabilir.
Öte yandan hâlihazırda HAMAS
tecrit edilmeye çalışılsa da geçen
bunca zaman şunu net bir şekilde gösterdi ki ne Filistin’de bir iç
barışa ne de İsrail ile bir çözüme
HAMAS’sız ulaşılabilir. İç barışını
sağlamış bir Filistin yönetimi İsrail ile müzakere masasına eli çok
daha güçlü oturur. Peki, İsrail’i
tanımayan HAMAS’ın bulunduğu bir hükümetle bu süreç nasıl
yürür? Buna cevap Lübnan örneği
üzerinden veriliyor. Nasıl ki Batı,
Hizbullah’ı bir terör örgütü olarak gördüğü halde, içinde güçlü
bir şekilde yer aldığı Lübnan hükümetlerini muhatap alabiliyorsa
pekâlâ benzeri Filistin’de de mümkün olabilir. Batı ve İsrail ile ilişkileri ve müzakereleri hükümetin
el-Fetih kanadı yürütebilir.
Filistinliler uzlaşmaya muhtaç.
Bunu başarmak için de iyi niyet,
karşılıklı güven, çok büyük bir çaba ve sabır gerekli.
Araştırmacı, Bilim ve Sanat Vakfı
69