Tağuta Üye Olma

ehliilm.wordpress.com
ehliilm.wordpress.com
Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla
Ve
Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Şüphe yok ki Allah katında din, İslam'dır. (Ali İmran
suresi. 19.ayet)
Hafız Taberî r.h. , şöyle demişir: Burada din ifadesinden kasd edilen şudur: İtaat
etmek ve önünde ezilmek.
Kimlik kullanmayı farz kılan tağut ise, onu alan ve kullanan kişi kime itaat ediyor
acaba?
Bir düşünsün …
Semanî r.h. şöyle demiştir: Şirkin hepsi cahillikten meydana gelmektedir.
Ebu Musa el-Medenî
Hiçbir ekleme ve çıkartma yapmama şartı ile, basım hakkı herkes içindir
1
Önsöz – Mukaddime
Hamd alemlerin Rab'bi olan, tağutlardan her yönü ile ayrılmayı emreden, sadece
kendisine ibadet etmeyi isteyen yüce Allah'a olsun. Salat ve selam, tağutlarda üye
olmayan, onları tekfir eden, onlar ile savaşan ve savaşmaya kışkırtan Muhammed 'in
s.a.v. üzerine olsun.
Bundan sonra:
Bilindiği gibi şu zamanlarda tağutlar ve onların kulları, heryere istîla etmişler, her
yerde egemenliklerini kurmaya çalışmışlar, kendi emirlerini insanlara zorunlu
kılmaya çalışmışlar, yüce Rab'bimiz olan Allah'ı ve emirlerini tanımamışlardır.
Hal bu iken, insanlar tağutlara kulluklarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Hiç
düşünmeden, tağutların insanlara farz kıldığı küfür simgesi (alameti) olan evrakları
kullanmaktan geri kalmamışlardır.
Her müşrik taife, tağutlara bir yönü ile de olsa kulluk etmeye devam etmiş, tek
olan Allah'ı birlememiştir.
Halbuki Allah c.c. aksine, bizlerden tağutlardan tamamıyla ve her yönü ile
ayrılmamızı emretmiştir.
Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Biz her ümmete “Allah'a ibadet edin ve tağuttan
uzak durun” diye Peygamberler gönderdik. Onlardan kimilerini Allah hidayete
erdirdi. Kimilerine de dalalet hak oldu. Yer yüzünde gezin de görün, yalanlayanların
sonu nasıl olmuştur.”1
Derim ki: Ama bu müşrikler, tağutların kendilerine üyelik simgesi olarak
çıkarttıkları ve herkesin kullanmasını farz kıldıkları o kimlik denen kağıtları
kullanmaktan vaz geçmediler.
Her müşrik topluluğu, bunun caizliğine bir çıkar yol aradı. Ve bu müşrikler, bu hal
ile yola çıkarak, sırf kendi heveslerini takip ederek, taassupçuluk yaparak, sırf
hayatlarını kolaylaştırması için kullanmak istedikleri bu küfür kağıtları kullanmak için
bir çok küfürlere düştüler.
Bazıları demokrasi ve cumhuriyetin birer din olmadığını iddia ettiler!
Bazıları bu sistemlerin yarım din olduğunu, tam bir din olmadığını iddia ettiler!
1
Nahl suresi. 36.ayet.
2
Allah'ın izni ile bu kısa risalemizde bu iddiaların hepsine cevap vereceğiz ve hakkı
isbat edeceğiz.
Risaleyi yazma sebebi:
Bazı müslüman ve muvahhid kardeşler, bu meseleleri müşrik topluluklara
anlatmaya gitmişlerdi. Ben de onlar için bir klavuz olsun diye burada bu meseleyi
Kuran ve Sünnet ile delillendirmek istedim ki, hiçbir müşriğin bir iddiası kalmasın.
Aslında bu meseleyi el-Vela ve el-Bera adlı eserde açıklayacaktım. Ama bu
meselenin günümüzdeki insanlar için hiç bilinmez olduğu, bu meseleyi hemen
açıklamak gerektiğini bana hatırlattı. Ben de bu nedenle hemen açıklamaya çalıştım.
Allah'ın izni ile, bir çok deliller ile bu meseleyi açıklamaya çalışacağız:
Tağutların, herkesin kullanmasını farz kıldığı Kimlik kağıdı nedir?
Neden küfürdür?
Ey insan, bil ki tağutların sana farz kıldığı, Allah'ın da aksine ayrılmanı ve
bırakmanı emrettiği bu kağıdın küfür olmasının bir çok delilleri vardır. Bizler ise
Ayetlerden ve hadislerden delillendirip, bildiğimiz ve aklımıza geldiği kadarı ile bu
meseleyi açıklamaya çalışacağız.
Bizler şu anda mesele mesele konuyu işliyerek, bu kullanılan evrakların küfür ve
islamdan sıyrılmak olduğunu isbat edeceğiz inşaAllah:
Allah katında hak olan tek din, İslam dînidir
Tağutun dîni ise elimizde olan bir evrak değil, ayağımızın altında çiğnenen bir
dindir
Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Şüphe yok ki Allah katında din, İslam'dır.2
Derim ki: İşte Allah c.c. senin İslam dîni üzere olmanı istiyor.
Sen tağutun dîni üzere olup, hem de islam dîni üzere olduğunu iddia edersen,
hem yalan söylemiş olursun, hem de yahudilik ile islamı karıştıran kişi gibi bir müşrik
olursun.
2
Ali İmran suresi. 19.ayet.
3
Hafız Taberî r.h. , bu ayeti açıklarken altın ile kaleme alınması gereken şu
cümleleri söylemektedir: Burada din ifadesinden kasd edilen şudur: İtaat etmek ve
önünde ezilmek.3
Derim ki: Kimlik çıkartmaya giden kişi, tağutun emrine uymuş olmuyor mu?
Onun önünde ezilmiş olmuyor mu?
Elbette öyle oluyor.
O zaman her kimlik alan bilsin ki, bu yaptığı iş ile tağutun dînine geçiş yapmış
oluyor. O kağıdı kullanmaya devam etmek ile küfrünü, tağuta itaatini ve ezik hal ile
yaşamını sürdürmesini devam ettirmiş oluyor.
O zaman müslümanın yapması gereken şey, bu kağıdı kullanmayı terk etmektir.
Tağutun kullanmasını farz ve zorunlu kıldığı Kimlik nedir?
Kimlik: Tağutun yer yüzünde yaşayan bütün insanlar için kullanmasını zorunlu
kıldığı, insanların tağuta bağlılığını ve üyeliğini isbat eden bir isbat belgesidir.
Tağutlardan birisi de Türkiye hükümeti tağutudur. Bu Tağutun kendisi, kimliği
şöyle tanımlar: Madde 4- Her Türk Türkiye’de ikametgahının veya sonradan
ikametgah edindiği yerin nüfus memurluğuna kendisini yazdırmaya ve bir nüfus
cüzdanı almaya mecburdur.4
Derim ki: Bu zikredilen küfrü içeren tanımda bir çok küfürler mevcuttur. Bazıları
şunlardır:
Bir:
Her türk diyor. Bizler ise Türkiye sınırlarını kabul etmiyoruz.
Her hangi bir kişi, Türkiye cumhuriyeti içinde yaşayanları türk olarak görüp de,
diğer insanları farklı vatandan görürse, bu durumda kafir olmuş olur. Allah'ın
çizmediği sınırları meşru sınırlar olarak görmek küfürdür.
Yoksa türk olanlar, Azerbeycan ve Kazakistan'a kadar ulaşan bölgelerde yaşayan
bütün insanlara denmektedir. Nesli türk olan herkes türktür.
Eğer öyle ise, bu küfür dîninin türk ifadesinden kasd ettiği nedir?
3
4
Tefsiri Taberî. 6.clt. 273.s.
1587 Sayılı Nüfus kanunu. 1.bölüm.
4
Bunun kasd ettiği, kendi çizdiği sınırlar içinde kalan kişilerdir.
Yani tağut, türk ifadesinden normak kasd edileni değil, kendi çizdiği sınırlar içinde
yaşayanları kasd etmektedir.
O zaman bu terim, tağutun koyduğu bir terimdir ve bizler müslümanlar olarak
bunu tanımamakayız.
Kimliği alan kişi de, bu küfrü kabullenmiş olur.
İki:
Nüfus cüzdanı almaya mecburdur diyor. Bizler ise müslümanlar olarak hiçbir
tağutun tağutluk tanıtım kartını almaya mecbur değiliz, bunu da kabul
etmemekteyiz.
Tağuta göre olan vatandaşlık küfrü:
Bütün tağut sistemler, şu zamanda vatandaşlık diye bir küfür çıkartmışlardır.
Bunun arapçasına da Cinsiyye demektedirler. Bunun arapçadaki karşılığı da, bir
grubu diğer grubtan belirleyen şey manasına gelir5.
O zaman zaten bu ifadenin kendisinde küfür vardır. Yani sen müslümansın,
müslümanlardansın (müslüman cinsindensin). Ama eğer sen tağutun cinsiyetine
geçiş yaparsan, islamdan çıkıp tağutçu ve tağutlardan olmuş olursun.
Vatandaşlık ifadesi de, cinsiyye ifadesinin türkçe karşılığıdır. Tağutlara göre bu
böyledir.
Tağutlara göre, kendi çizdiği ve türkiye diye sınırlandırdığı sınırlar içinde yaşayan
herkes, türk vatanına mensuptur. Yani türk vatandaşıdır. Yani vatanı türkiyedir,
türkiye cumhuriyetidir.
Halbuki bu küfürdür. Allah'ın arzı ve yeri heryerdir. Müslümanın vatanı da, şeriat
ile yönetilen heryerdir. Tağutların ülkesi, hiçbir zaman müslümanın vatanı olamaz,
olmamıştır da.
Aynı zamanda tağuta göre vatandaşlık, bir sürü küfrü daha içermektedir.
Mesela, kendi kanunlarında şunlar geçmektedir:
Siyasî Haklar ve Ödevler
5
Bkz: Tacul Arus. 15.clt. 515.s. Hidaye bsk.
5
I. Türk vatandaşlığı
MADDE 66- Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.
Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür. (Mülga cümle: 3/10/20014709/23 md.)
Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen
hallerde kaybedilir.
Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça
vatandaşlıktan çıkarılamaz.
Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.
II. Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları
MADDE 67- Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme,
seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve
halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.6
Derim ki: Tağutun zikrettiği bu sözlerde, görüldüğü gibi bir çok küfürler vardır.
Mesela:
Bir:
Bu cehennemlik tağutlara göre, türk devletine bağlı olmak, türklük demekmiş!
Yani bunlara göre kimlik demek, sen türk devletine bağlısın demektir. Pasaport
demek, türk devletinin bir üyesisin demektir. Bu devletin halkını oluşturuyorsun
demektir.
İşte bu küfür değil de, ne küfür olsun?
İki:
Yukarıda zikrettikleri bir çok küfür içeren hakların verilmesi, bu haklara sahip
olmak ve bu haklara sahip olmayı istemek de küfürdür.
Mesela İslama göre bu küfür sisteminde oy kullanman, seni dinden çıkarır.
Ama bu tağutlara göre, sana verdikleri kimlik kağıtı, senin oy verme hakkını sana
kazandırmaktadır.
6
T.c. kafir sistem anayasası. 4.bölüm.
6
O zaman sen bu kullandığın küfür kağıdından mükellefsin.
Ey insan, biraz düşün, ne yapıyorsun? Nerelere gidiyorsun? Neler kullanıyorsun?
İşte bunları anlıyan kişi, kimlik ve pasaport çıkarmanın, veya kullanmanın küfür
olduğunu direk anlamış olur.
Küfür devletine olan üyelik küfürdür:
Üye demek, Herhangi bir topluluğu, cemaati, vatanı, devleti, devlet mensuplarını,
küfür hakları taşıyan bir halkı oluşturan bireylerden her biri demektir.
Bu nedenle arapçada vucudun her bir parçasına uzuv (üye) denmektedir. Çünkü
vucutta olan her bir parça, vucudun tamamını oluşturmaktadır.
Aynı şekilde türkiye cumhuriyeti dîninin vatandaşı da, o dînin bir ferdini
oluşturmakta.
Bunu anlamak için, hristiyanlık misali verebiliriz.
Mesela türkiye devleti yerine, hristiyan türkiye devleti yazsa idi, altında da
hristiyan devleti üyeliği yazsa idi, nasıl ki şimdi t.c. üyeliği yazdı ise, bu durumda bu
küfür olmaz mı?
Elbette her akıl sahibi bunun küfür olduğunu kabul etmek zorundadır.
O zaman hristiyanlık bir din ise, cumhuriyet de bir dindir?
Demokrasi de bir dindir?
Türkiye küfür hükümeti de, demokrat laik bir cumhuriyet dîni ise, ona olan üyelik
direk küfür olmaktadır.
Bir dîne üye olmak nasıl küfür olmasın ki?
Kiliseye üye olan kişi kafir değil midir?
Elbette kafirdir.
O zaman cumhuriyete ve demokrasi dînine üye olan kişi kafir değil midir?
Elbette o da aynı şekilde kafirdir.
7
Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Sizden her hangi biriniz, onları (kafirleri) velî
edinirse, o da onlardandır.7
Dolayısıyla en başta bilinmelidir ki kimlik ve pasaport, hristiyanlık gibi o küfür
olan dîne mensupluğunun birer isbatıdır, bu küfrün simgesidir.
Dolayısıyla bunları kullanmak, veya çıkartmak direk küfür olur.
Görmüyor musun? Allah c.c. nasıl da kafirleri velî edinmenin küfür olduğunu
haber vermektedir?
Velî'nin ne demek olduğunu biliyor musun?
Alimler, kafirlere olan bağın ve takipliğin onları velî edinmek olduğunu direk dile
getirmişlerdir.8
Eğer takip etme velî edinmek ise, o zaman nasıl olur da onlara üye olmak, onları
velî edinmek olmasın?
Hem bu tağut, seni kendine üye yaptığı zaman, seni bir vatandaşı ve hükümetin
kuralları altında yaşayan bir şahıs olarak vasdediyor. Vatandaşı olmanın da küfür
olduğunu zikrettik.
Tağuta üye olmak, onlara tabî olmak değil midir?
Bu kimlik de, onun vatandaşı olduğunun isbatıdır.
O zaman bu velî edinmenin ta kendisi değil midir?
Bu bir çok yönden tağutu velî edinmektir.
Misal:
Kimliği olan bir müşrike sorarlar:
Hangi devlete tabîsin?
Der ki: Türkiye devletine tabîyim.
Derim ki: Müşrik kişi hem bunu der, hem de bu devleti tekfir ettiğini iddia eder!
7
Maide suresi. 51.ayetin bir kısmı.
Bkz: Tacul Arus. 14.clt. 245.s. Hidaye bsk.
Ümmetin icması ile kişiyi dinden çıakran küfürlerden birisi de, ayetin delalet ettiği gibi kafirleri takip
etmedir.
8
8
Hayır, onlara evrak ve belgeler ile tabi olmak, onları tekfir etmek ile asla
uyuşamaz.
Ya islamı seç, ya da tağutları seç.
Nasıl ki bir kişi aynı anda iki yoldan gidemezse, aynı şekilde bir kişi hem tağutun
üyesi, hem de İslam'ın üyesi olamaz.
Vatandaşlık alan kişi, bu vatandaşlığını kullandığı kimlik ve pasaport gibi
kağıtlarla isbat eder:
Bu kural da çok önemlidir. Kimlikte apaçık bir şekilde, kimlik sahibinin türkiye
cumhuriyetine (dînine) bağlı olduğunu isbat eden bir üyelik numarası dahi
mevcuttur.
Küfre olan üyelik küfür değilse, bu onları velî edinme değilse, küfür olan şey de
nedir?
Vatandaşlık alan kişi, küfür içeren başka haklara da sahip olur, mesela:
Madde 42- Evliliğin zevali halinde kadının isteği ile kapanan aile kaydı yeniden
canlanabilir.9
Derim ki: İşte bu küfrün ta kendisidir.
Bildiğimiz gibi bu tağut, bir dindir. Bu da onun isbatıdır. İşte bu din, kendi
inançlarına göre özel ve Müslümanların inançlarına aykırı bir çok küfür içeren
kanunlar çıkartmışlardır.
Bu tağuta göre, her hangi bir insan da, kendi demokrasisi ve hükmü altına girmek
zorundadır. Bu hükmü altına girmesi için de, sana bu kullandığın kimliği vermektedir.
İşte bu kimliği kullanan herkes, onların dinleri ile sorumludur. İslam dîni ile de bir
alakası kalmamıştır.
İddia: Müşrik olan der ki: Bu kanunlar onları ilgilendirir, ben ise bunları kabul
etmeden kimliği taşıyacağım?
İddianın cevabı:
9
1587 Sayılı Nüfus kanunu. 8.bölüm.
Halbuki Kuran'a ve Sünnete göre bir kadın bir adamla evlenirse, sonra boşanırlarsa, kadın başka bir
adamla evlenmeden, ilk kocasına geri dönemez.
Dolayısıyla bu zikredilen kanun küfür kanunudur.
9
Eğer tağutu tanımadıysan, neden kimliğini kullanıyorsun?
Onlara üye olduğunu isbat eden kağıtı neden kullanıyorsun?
Bu yaptığın, ben yahudi değilim deyip de yahudi kıyafeti giyen kişi gibidir.
Veya ben puta tapmam deyip de, puta secde eden kişi gibidir.
Sen de onlar gibi, küfür tağut sistemine üyeliğini isbat eden kağıtı gösterdiğin an,
onlara bağlılığını isbat etmiş olursun. İster kabul et, ister reddet, hükmün değişmez.
Bu da küfürdür.
Kanunlarında olan kimlik kullananın düzeyini isbat eden küfür kanunları:
Tağutlar, bizim kitabımız olan Kuran'a savaş açtıkları kitaplarında şöyle demişler:
Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki
devredilemez.10
Derim ki: Bu kişilere göre de, türk milleti olan kişiler, o kimliği, pasaportu ve
benzeri evrakları taşıyan kimselerdir. Nasıl ki îzah ettiğimiz gibi.
O zaman sen bu kimliği gösterdiğin, kullandığın ve çıkarttığın zaman, o tağut
meclisinin sana verdiği ve egemenlik hakkı verdiği kişilerden olmuş olursun.
Bu da ayrı bir küfür olur.
Tağutlara üye olmak, onlardan ayrılma emrine muhalefet etmektir:
Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Biz her ümmete “Allah'a ibadet edin ve tağuttan
uzak durun” diye Peygamberler gönderdik…11
Derim ki: Allah c.c. bizlerden tağutlardan uzak durmamızı emretmiştir.
Bir kişi, tağutlara üye olarak onlardan uzak kalabilir mi?
Sen kimsin? Denildiğinde kimlik ve pasaport gibi tağutlara bağlı olduğunu isbat
eden kağıtları gösteren bir kişi, tağutlardan ayrıldığını isbat edebilir mi?
Elbette bu sorular, kalbi açar ve bu küfür içeren kağıtların kullanılmasının ve
çıkartılmasının küfür olduğunu isbat eder.
Özet:
10
11
Küfür anayasası. 7.madde.
Nahl suresi. 36.ayet.
10
Bir: Tağutlara üye olmak, şirktir. Allah'ın dîni ile tağutların dînini bir tutmaktır.
İki: Tağutlara üye olduğunu isbat eden kimlik vb. belgeleri ve kağıtları kullanmak,
küfürdür.
Üç: Tağutlardan ayrılmak, ancak ve ancak onlardan ayrılmak ve üyeliklerini de
reddetmek ile olabilir.
Tağuta üye olan ve kimlik taşıyanların ahirette cehenneme gitmeleri
Buhari ve Muslim'in rivayet ettiği ve ahirette olacak olaylardan söz eden hadisi
hatırlayalım. Orada Allah Rasulu s.a.v. şöyle demektedir:
Bir nidacı nida eder: Her kavim, ibadet ettiği kişiler ile birlikte gitsin.
Bunun üzerine haçlılar, haçları ile birlikte gideceklerdir. Putperestler de, putları
ile birlikte gideceklerdir. Her ilahı sahiplenenler de, ilahları ile birlikte
gideceklerdir.
Ta ki bir tek Allah'a ibadet edenler kalırlar … 12
Derim ki: Görüldüğü gibi haç taşıyanları, haça ibadet edenler diye
isimlendirmiştir. O zaman anlarız ki tağutlara üyeliğini isbat eden bu kağıtları
taşıyanlar da, bu kağıtlara ibadet edenlerdir. Onlar da bu kağıtlarını (kimlik vb.) takip
ederek, cehenneme gideceklerdir.
Haç ile kimliğin ortak olduğu noktalar:
1- Haç, küfrün simgesidir. Kimlik de, küfre üyeliğin simgesidir.
2- Haç, üzerinde bir şey yazmadığı halde, takılması ve takip edilmesi küfürdür.
Kimlik ise, üzerinde küfür yazılı olduğu halde kullanılması ve gösterilmesi, haç
gibi küfürdür.
Bu dediklerime dikkat eden, kimlik kullanma küfrünün haç kullanma küfründen
daha büyük olduğunu anlamış olur.
Peygamberimizin s.a.v. bu tağutlara üye olma, kimlik gibi bir çok küfrün
çıkacağından ve bu küfürlerin yaygınlaşacağından haber vermesi
12
Sahihi Buhari. 7439 numaralı rivayet.
Bu rivayetler üzerinde mustakil çalışma yapmıştık. Muracaat edilebilir.
11
Allah Rasulu s.a.v. şöyle buyurmuştur: Zaman yakınlaşır, ilim kaldırılır, fitneler
(küfürler) ortaya çıkar, cimrilik yayılır, Herc (ölüm) çoğalır.13
Derim ki: Fitne demek, küfür demektir. Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Fitne,
öldürmekten daha büyüktür.14
Derim ki: Burada fitneden kasıt, ittifaken küfür manasındadır.
O zaman bilmeliyiz ki Allah Rasulu s.a.v. , gelecekte olan küfürlerden söz
etmektedir. Bu küfürlerin çok fazla çoğalacağını haber vermektedir.
Peygamberin s.a.v. sırdaşı Huzeyfe r.a. rivayet etmiştir ki, Allah Rasulu s.a.v.
fitneleri sayarken şöyle demiştir: Onlardan üç tanesi vardır, onlar neredeyse hiçbir
şey bırakmıyacaklar!
O fitnelerden bazıları da, yazın rüzgarı gibidir. Bunların arasında büyük (fitneler
de) var, küçükleri de var.15
Derim ki: İşte Allah Rasulu, bu fitnelerin bazılarının neredeyse herkesi alıp
götüreceğini haber vermiştir.
Allah rızası için biraz düşünün, bu kimlik ve tağuta üye olma fitnesi, kimi sağ
bıraktı ki?
Huzeyfe bin Yeman r.a. , Allah Rasulune s.a.v. kendi zamanında olan hayırlardan
sonra bir şerrin olmasını sorduğu zaman, Allah Rasulu s.a.v. şöyle cevap vermiştir:
Körleştiren (görünmeyen) ve sağır edici (duyulmayan) bir fitne, (bu fitnenin)
başlarında, cehennem kapısında olan davetçiler vardır.
Ey Huzeyfe, senin bir ağaç kökünü ısırmış bir şekilde ölmen, onlardan (müşrik
davetçilerden) her hangi birisini takip etmenden daha hayırlıdır.16
Derim ki: Bu gözükmeyen fitneler de nelerdir acaba? Bu kimsenin kale almadığı,
tağutlara ve onların dînine üye yapmayı kabul ettiren bir fitne, bu fitnelerden
elbette olabilir!
Tabiinlerden Abdullah bin Hubeyra şöyle demiştir: Fitneler dört tanedir:
13
Sahihi Muslim. Nevevî'nin tertibine göre: Kitabul İlm. 5.bâb. / Sahihi Buhari. 85 numaralı rivayet.
Bakara suresi.
15
Sahihi Muslim. Nevevî'nin tertibine göre: Kitabul Fiten. 6.bâb. /
16
es-Sunenul Kubra. Yazarı: Nesai. Kitabu Fedailul Kuran. Kuran'ı öğrenme ve içindekileri takip etme
bâbı.
Derim ki: Senedi Sahih'tir.
14
12




1. Basirettir. (basiretli kişiler görebilir)
2. Heva fitnesi. (Nefisler istediği için dolayı insanların takip edeceği bir
fitne)
3. Körleştiren (görünmeyen) bir fitne.
4. Deccal (fitnesidir).17
Yine Nuaym bin Hammad r.h. , kuvvetli senedi ile Ebu Hureyre'den, o da Allah
Rasulu'nden s.a.v. şöyle dediğini rivayet etmiştir: Yaklaşan bir şerden arapların vay
haline. (O şer) Körleştiren, sağırlaştıran ve dilsizleştiren bir fitnedir. O fitnede
oturan, ayaktakinden daha hayırlıdır. Ayaktaki de, yürüyenden daha hayırlıdır.
Yürüyen de, koşandan daha hayırlıdır. O fitnede koşanın, kıyamet günü Allah
(huzurunda iken) vay haline!18
Derim ki: Bu kimlik küfrü de böyledir. Bunu kimse takmıyor, herkese maalesef çok
normal gelmeye başlamış. Bu da, kimlik ve pasaport gibi küfürlerin kör edici
küfürlerden olduğunu göstermektedir.
Allah'tan korkan kişi bu dediklerime dikkat etsin, tağutlardan her yönü ile ayrılsın
ki müslüman olarak yaşayabilsin.
Matar el-Verrak şöyle demiştir: Apaçıktan Allah'a küfür işlenmedikçe, Mehdî
çıkmaz.19
Müşriğin iğrenç iddiaları ve Müslümanın açıklaması
Allah'ın izni ile geçmiş açıklamalar, net bir şekilde tağutlara üye olanın kafir
olduğunu isbat etmektedir. Aynı şekilde onlara üye olduğunu isbat eden evrakları
kullanmanın da küfür olduğunu isbat etmektedir.
Ama müşriklerin itirazları bitmez, onların hileleri ve oyunları ile çok uğraşmak,
müslümana yakışmaz. Bazen köpeğin havlamasına karşı gelmek, onun havlamasını
durdurmaz. Ama köpeği kale almamak, onu kızdırır ve rezil olmasını sağlar.20
Ama bizler, hakkı görmek isteyen ve bu yönde istekli olan müşriklere tebliğ
manasında, müslümanların da müşriklerin itirazlarına kolayca cevap vermemeleri
umuduna, bu açıklamayı risalemize ilave ediyoruz.
17
el-Fiten. Yazarı: Hafuz Nuaym r.h. 96 numaralı rivayet. Mektebetut Tevhid bsk.
el-Fiten. Yazarı: Hafuz Nuaym r.h. 467 numaralı rivayet. Mektebetut Tevhid bsk.
19
el-Fiten. Yazarı: Hafuz Nuaym r.h. 957 numaralı rivayet. Mektebetut Tevhid bsk.
20
Bu manada Allah'ın c.c. kafirleri ve müşrikleri köpeğe benzetmesini görmek için, bkz: Araf suresi.
176.ayet.
18
13
Allah'ın tevfiki ile şöyle diyoruz:
Müşrik kişi, geçmiş açıklamaları okur ve peşinde şöyle der:
Ben bu açıklamaları okudum, bunlar gerçekten ayet ve hadis ışığında sözlerdir.
Ama bunu yaşamak çok zor?
Müslüman kişi de şöyle cevap verir:
Ey müşrik, senin bu konuları anlaman, aslında en başta direk bu kağıtları atıp
kullanmamanı sağlaması gerekirdi.
Ama sen zorluk gibi bahaneler bulmaya çalıştın! Bu da bir insana asla yakışmaz.
Bir insan, hakkı gördüğü zaman ne olursa olsun ona bağlanması ve bu yolda
gitmesi lazımdır.
Sana tavsiyem, Ankebut suresinin ilk ayetlerini okumandır.
Yine bil ki, elbette müslüman kişi cenneti bedavadan satın almıyacaktır. Cennete
girmek için bir sürü çileler çekecektir. Gerektiği zaman bu tağutlarla savaşacak,
onlardan kaçacak ve bu yolda sonuna kadar mücadele verecektir.
Bir de şu hadisi unuttun mu acaba?
Peygamberimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur: “Sizden öncekilerden birisi alınırdı.
Yerde onu içine koymak için kuyu açılırdı. Sonra testere getirilir, o (Müslümanın)
başından kesilmeye başlanır. Ta ki (o Müslüman) ikiye ayrılır. Bu hal üzere olması,
onu dîninden alıkoymazdı (dîninden çıkarmazdı).
Ve kızgın demirler getirilir, kemiğine kadar derisi ve kasları (eritirlirdi). Bu hal
üzere olması, onu dîninden alıkoymazdı (dîninden çıkarmazdı).
Allah'a yemin olsun ki Allah bu emri (fetihleri ve İslamı) tamamlayacaktır. Ta ki
kişi Sanâ ile Hadramevt arası gidecek, Allah dışında hiç kimseden korkmayacaktır.
Kurtu da koyunlarına (bekçi olarak) bırakacaktır. Ama sizler acele ediyorsunuz.”21
Derim ki: Bu Peygamberimizin s.a.v. ilk müjdesi. Gerçekten de dediği olmuştu ve
müslümanlar rahatça heryere gitmekte idiler.
21
es-Sunen. Yazarı: Ebu Davud. Kitabul Cihad. 2649 numaralı rivayet 421.s. Darul Kutubul İlmiyye bsk.
Derim ki: Ebu Davud bunu sahih sened ile rivayet etmiştir.
14
Ama sonradan tekrardan islam garipleşti, küfürler işlendi ve islam yer yüzünde
kaybolmaya başladı.
Ama İmam Muslim'in Sahih'inde ve başkalarının da rivayet ettiği gibi, tekrardan
İslam dirilecek, Hz. Îsa inecek, islamı yüceltecektir.
Bizler de müslümanlar olarak bu yol üzerinde sabretmeliyiz. Sonuna kadar
müşriklerle mücadele etmeliyiz. Eğer Allah c.c. nasib ederse, islamı yüceltenlerden
ve yayanlardan oluruz. Olmadı, bu yolda şehid olana kadar mücadele etmeye devam
ederiz.
Müşrik der ki: Dediğini anladım. Ama hala bazı meselelere kafam takılıyor. Onları
giderirsen, müslüman olacağım.
Müslüman der ki: Nedir o şüpheler? Sen zikret ki ben de Allah'ın ayetleri
göglesinde sana îzah edeyim.
Müşrik der ki: Pasaport ve kimlik kullanmak küfürse, üzerinde bu zikrettiğin
küfürlerin hepsi yazmıyor ki? Mesela o zikrettiğin kanunlar, hükümetin zikrettiği
kanunlardır, bunlar kimliğin üzerine yazmıyor.
Müslüman şöyle açıklar: Bu meselenin îzahı, iki başlık altında olur. Bir: Kimlikte ve
Pasaportta olan küfürler. İki: Tağut dîninin bu evraklar üzerine kanun yüklemesinin,
bu evrakları kullanmayı küfür yaptığının isbatı.
Açıklayalım ve diyelim ki:
Bir:
Kimlikte ve Pasaportta olan küfürler:
Bu küfürlerden birisi: Bayrağın üstte olmasıdır.
Şüphe yok ki her bayrak, bir simgedir. Türkiye hükümetinin bayrağı da, o küfür
sistemini tanıtmaktadır.
O zaman o küfür simgesini taşıman, o küfrün altında senin adının geçmesi, o
simgeye bağlı olduğunu isbat ettiği gibi, küfür olmuş olur.
Mesela o bayrak yerinde, haç işareti olsaydı, veya Putlar olsaydı, puta üye olan
kişi şeklinde, senin adın altında olsaydı, küfür olmaz mıydı?
Elbette küfür olurdu.
15
O zaman haç ve put gibi bir başka küfür devletinin simgesi olan o kırmızı bayrak,
küfür bayrağıdır ve onu kullanmak da küfürdür. O bayrağın altında adının geçmesi,
bunu da senin kullanman, senin o bayrak altında ezilmen ve o küfür devletine
bağlılığını göstermendir. Bunun bir göstergesidir.
O zaman kimlikte şimdiye kadar iki küfür olduğunu gördük. Bayrak ve o bayrağa
bağlı olduğunu gösteren bayrağın altında olan senin adın.
Ama bir küfür daha var. O da, en üstte yazan Türkiye Cumhuriyeti ifadesidir.
Cumhuriyet bir dindir. Cumhuriyetin bir din olduğunu kabul etmeyen de kafirdir.
O zaman misal verelim, Türkiye cumhuriyeti yerine, Turkiye Hristiyanlığı yazsa idi,
veya Türkiye küfür sistemi yazsa idi, buna bağlı olduğunu isbat edici bir şekilde, ona
üye olduğunu isbat eden altında da senin adın geçse idi, bu durumda bunu
kullanmak küfür olmaz mı idi?
Dikkat edelim, küfür devletinin adı üstte geçiyor, altta da senin ona bağlı
olduğunu isbat edici bir şekilde adın ve ismin, hatta bütün herşeyin yazılı! Bu küfür
değil mi?
Elbette küfür.
O zaman aynı şekilde Cumhuriyet de, İslam dışında bir din olduğundan, bu türkiye
cumhuriyeti küfür dînine mensupluğunu ve üyeliğini isbat eden bir kağıdı kullanman
da küfür olur.
Ve dahası …
Bu küfürler kimlikte ve pasaportta olan bir çok küfürlerden bazılarıdır.
Bunu anlarsak, bu kağıtta küfür yoktur demenin, ne kadar cahilce söylenen bir
söz olduğunu anlamış oluruz.
O zaman anlarız ki bu küfür içeren kağıtları kullanmak, zaten üzerinde yazan
küfürlerden ibaret olduğu için küfürdür.
Tenbih ve açıklama:
Bir kağıdın veya simgenin, veya bir şeyi isbat edici olarak kullanılan her hangi bir
eşyanın küfür olması için, illa üzerinde küfür yazması şart mıdır?
Cevaben deriz ki:
16
Elbette şart değildir. Bir şey, üzerinde küfür kelimesi olmasa da, küfrün alameti
olduğunda, küfür olur. Bunda müslümanlar icma etmişlerdir.
Keşmîrî, Nevevî ve başkaları şöyle derler: Sadece kafirlerin yaptığı şeyleri yapan
kişi, küfür işlemiştir.22
Derim ki: Çünkü küfürlerin simgesi olan şeyleri kullanmak, küfrü söylemek gibidir.
İkisi arasında bir fark yoktur.
Müslümanlar bilirler ki, küfür sözü söylemek ile, küfür yazmak, veya işaret etmek,
veya küfür sözü yerine geçen her hangi bir fiili veya söz söylemek, aynıdır.
Hepsi dinden çıkartmaktadır.
O nedenle Allah Rasulu s.a.v. , heryere mektuplar göndermiş, bunları da yazılı bir
şekilde göndermiştir. Hiç kimse de bu yazıdır, söz değilse ben buna itibar etmiyorum
dememiştir.
Şeyhulislam İbni Teymiyye, İbni Arabî'yi tekfir ederken, onun kitaplarında olan
sözleri ile onu tekfir etmiştir23. Kitaplarındaki sözlerine bakıp, bu söylediği sözlerin
onu dinden çıkarttığını söylemiştir.
O zaman anlarız ki söz söylemek ile, evrak göstermek arasında bir fark yoktur.
Küfür içeren, veya küfür simgesi olan bir evrağı göstermek, küfür sözü söylemek ile
aynıdır.24
Misal: Farzedelim ki masmavi bir kağıtı tağut dîni üretti. Bu kağıtı gösteren,
tağutun hükümetine asker olduğunu kanıtlıyor.
Böyle bir durum söz konusu olduğunda, bu kağıdı göstermek, kullanmak ve
çıkartmak, küfür olmaz mı?
Elbette küfür olur.
Üzerinde hiçbir şey yazmasa da, küfür olur.
22
Bkz: İkfarul Mulhidin. Vb…
Şeyhulislam onu bir çok yön ile tekfir etmiştir. Ama bizler sadece bu yönüne bakmaktayız.
Konumuz ile alakalı olan kısmı budur çünkü.
24
Bazı cahiller, küfür yazısını yazmanın küfür olamdığını iddia ederler.
Bu da küfürdür.
Müslümanlar icma etmişlerdir ki küfür sözünü yazan kişi, söyliyen gibidir.
Bazı fıkıh kitaplarında boşanma hakkında fetvaları ele alıp, bunu küfür meselesine indirgeyenler,
Allah'ın dînini ve fukahanın sözlerini anlıyamayan cahil ve sözlerine îtibar edilmez insanlardır.
Buna da tenbih etmek istedim.
23
17
Çünkü bu küfrün bir simgesidir.
İşte bunu anladığımızda, bir sonra zikredeceğimiz mesele kolayca anlaşılacaktır
inşaAllah:
İki:
Tağut dîninin bu evraklar üzerine kanun yüklemesinin, bu evrakları kullanmayı
küfür yaptığının isbatı:
Kimlik vb. kağıtlarda küfürler olduğunu gördük. Bu küfürleri kimsenin
kullanmaması gerektiğini de zikrettik. Kullanırsa kafir olduğunu da açıkladık.
Ama aynı zamanda, bu kimlikler üzerinde başka küfürler de mevcuttur.
Zikrettiğimiz gibi tağut sistemi, bir çok küfür kanunu çıkartmıştır.
En başta, kimlik demek, bu tağut sistemine üye olmak demektir. Bu demokrasinin
ve cumhuriyetin (yönetim kaynağının) bir ferdi olmak demektir.
Bakalım, tağut kendi kimliğini kullananlar hakkında ne diyor?
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili
Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.25
Derim ki: İşte bu küfür sistemi, kendisini halkı olan milleti ile birlikte bir bütün
olarak görüyor.
O zaman senin bu kimliği çıkartman, onlar ile birlikte olduğunun isbatı değil
midir?
Veya o bayrağı kaldırman, küfrün ta kendisi değil midir?
Elbette öyledir.
Tağut, kendi din kitabında şöyle der: MADDE 6- Egemenlik, (hüküm koyma)
kayıtsız şartsız Milletindir.26
Derim ki: Sen de kimlik çıkarttığın zaman, o demokratik ve laik küfür sisteminin
milletinin bir ferdi olmuş olmuyor musun?
25
26
Küfür dîninin anayasası. 1.bölüm. 2.maddeleri.
Küfür dîninin anayasası.
18
Elbette oluyorsun.
Ey insan, o zaman nasıl olur da kimliğin küfür olmadığını iddia edebilirsin? Hiç mi
Allah'tan korkmuyorsun?
Allah c.c. Kuran'da defalarca hüküm koymanın kayıtsız şartsız Allah'ın olduğunu
söylüyor.
Bu kafirler ise, hüküm koyanın sen olduğunu haber veriyorlar. Sen hüküm koy
diye, kendi dinlerinde üye olduğunu isbat eden ve senin şahsını onlarda bir üye
olarak tanıtan bir kağıt veriyorlar.
Sen de Allah'tan utanmadan bunu nasıl yapıyorsun?
Bu kafirler senin kendilerinde üye olup, hüküm koyma yetkisini oy verme vb.
hakları sana devretme ile veriyorlar, sen de utanmadan bu hakları kullanabileceğin
kimliği alıyorsun, sonra bunda bir sakınca olmadığını dile getiriyorsun.
Sen zannediyor musun ki Allah Rasulu s.a.v. şu zamana gelse idi, pasaportu ve
kimliği olurdu?
Bil ki Allah Rasulu s.a.v. bu zamanda olsa idi, sizin kanınızı helal görür ve
tağutlarla savaştığı gibi, tağutlara ezik olan ve kimlik çıkartmada onlara itaat ederek
onların dînine mensup olan sizler ile savaşırdı.
Allah'tan korkun, ölüm gelmeden müslüman olun.
Müşrik der ki: Bu kimlikte, senin dînin ne ise o yazar. O zaman nasıl küfür olabilir?
Müslüman şöyle îzah eder: Senin bu iddiana bir çok yönden cevap verilir, mesela:
Bir:
Tağutun dînine göre, sen hem onun dînine, hem de kendi istediğin dîne aynı anda
bağlanırsın. Bu kimlikte olan dîninin adının geçmesi, sadece senin 2.dîninin adının
geçmesidir.
Yani tağuta göre senin 2 dînin vardır. 1. Tağutun dînidir.
Eğer tağutun dînini seçersen, o sana 2. bir din edinme hakkı verir. Bu 2.din de,
sana göre islam olabilir.
Tabi ki bu islama göre şirk olur, bu nedenle senin iddian da batıl olur.
19
İki:
Tağut kendi küfür kitabında şöyle der: Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin
gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi
ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun
dışındaki din eğitim ve Öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî
temsilcisinin talebine bağlıdır.27
Derim ki: İşte tağutun dînine göre, senin islam dînini seçmen bile, sınırlıdır.
Sadece tağutun gölgesinde dînini yaşarsın.
Yani eğer tağut izin verirse, islamı yaşarsın. İzin vermediği zaman, yaşayamazsın.
O zaman bunu anlarsak, şöyle diyebiliriz: Kimliğin üzerinde dîninin yazması,
sadece ve sadece tağutun dînine bağlı bir şekilde seçtiğin din manasına gelebilir.
Bu da, İslamın tek hak olan din olmasıyla bağdaşmamaktadır. Aynı zamanda
tağutun itaati altına girmek olduğundan, direk küfür olur.
Üç:
Aynı zamanda bilmelisin ki bir kağıtı kullanmakta bir tane bile küfür varsa, o küfür
küfürdür.
Dolayısıyla bizlerin açıkladığı gibi kimlikte yazılmış ve simge olarak kaydedilmiş bir
çok küfür mevcuttur. O zaman bir çok küfür yazan bir kağıtta, senin dîninin adının
yazması, hiçbir fayda vermez, seni de küfürden kurtarmaz.
Nasıl ki bir adam Allah'ı sövse, sonra da ben müslümanım dese, bu ona fayda
verir mi?
Küfür işledikten sonra ben müslümanım diyen kişi, müslüman kalabilir mi?
Elbette kalamaz. O zaman anlarız ki bir küfür içeren evrağı kullanmak küfürdür.
Velev ki içinde yazılan her söz küfür olmasa bile, bir kısmında küfür varsa, o zaman
küfür olur.
Müşrik der ki: Anladım, ama ben kimlik alırken ve kullanırken, niyetim temiz ve
küfrü kasd etmiyorum.
27
Türkiye küfür anayasası. 24.Madde.
20
Müslüman şöyle îzah eder: Sen, küfür işlerken illa ki küfrü (küfür işini) kasd
etmişsindir.
Ancak küfrü bilmiyordum diyebilirsin, ama bilmemek, seni küfürden kurtarmaz.
Sen nasıl kimlik almayı biliyorsan, aynı şekilde kimliğin ne demek olduğunu da
bilmek zorundasın.
Aynı zamanda, kimliğin üzerindeki küfürleri bilmiyordum demeye hakkın yoktur.
Yoksa sen hiç mi kimliğe bakmadın? Üstündeki küfür bayrağını ve bayrağın
altındaki adını görmedin mi? Yine tağuta olan üyelik kaydını görmedin mi?
Dolayısıyla sen sadece düşünmedim ve dikkat etmedim diyebilirsin. Yoksa
cahildim diyemezsin. Bu da zaten özür olamaz.
Şimdi de, bilmeden küfür işlemenin küfür olduğunu ayetle isbat edelim:
Bilmediğin şeyi yaptığında, o yaptığın şeyden mükellefsin
Küfür işledi isen kafirsin, haram işledi isen günahkarsın
Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Sakın bilgin olmadığı şeyleri yapma (bilgin
olmadığın şeyleri takip etme). Şüphe yok ki duyma, görme ve kalb, yaptıkları
herşeyden mesul tutulurlar.28
Derim ki: Bu ayet net bir şekilde göstermektedir ki, kişi cahil iken bir iş yaparsa,
bu durumda ahirette bu yaptığından mesul tutulacaktır.
Dolayısıyla bir kişi bilmeden şirk işlerse, ahirette bu işlediği şirkten mesul
tutulacaktır. Allah c.c. şirklerden tevbe etmeyen kişiyi affetmeyeceğine göre29,
cahilce küfür işleyen kişi yaptığından mesul tutulup, cehenneme girecektir.
Hafız Semanî r.h. şöyle demiştir: (Allah'ın) Burada böyle demesinin nedeni
şöyledir: Şirkin hepsi cahillikten meydana gelmektedir. Şüphe yok ki alim, Allah'a
şirk koşmamalıdır.30
Hafız Semanî r.h. şöyle demiştir: İlim ehli şöyle demişlerdir: Cahillikten daha
kötü bir hastalık yoktur. Cahilliğin ilacından daha zor bulunan bir ilaç da yoktur.
28
İsra suresi. 36.ayet.
Bkz: Nisa suresi. 48.ayet.
30
Tefsirus Semanî. 4.clt. 168.s. Vatan bsk.
29
21
Cahillerin doktoru kadar zor bulunan doktorlar da yoktur. Cahilliğin şifasından
daha zor olan bir şifa da yoktur.31
Müşrik der ki: Anladım, ama bu kimlik, sadece senin şahsını tanıtmak içindir.
Müslüman şöyle îzah eder: Bu söz, senin ne kadar da taassubçu olduğunu
göstermektedir. Taassup, Allah'ın deyimi ile Hamiyyedir. Bu da, Allah'ın açıkladığı
gibi bir kalp hastalığıdır.32
Bu kadar meseleyi açıkladıktan sonra, kimliğin vb. küfür kağıtlarının ve küfre
tanıtım evraklarının içinde ve dışında o kadar küfür olduğunu açıkladığım halde,
bunu demen ne kadar ahlaksızlık ve kendini kandırmaktır!
Üzerinde o küfrün simgesi olan bayrağı ve onun altında adının yazılması ne
demek oluyor?
Senin o küfür devletine ve dînine olan üyeliğin ne manaya geliyor?
Tağut sana mecbur tutmasa, o küfür kimliğini alır mısın?
Elbette almazsın. O zaman neden kendini kandırıyorsun?
Ayrıca eğer bu kimlik, sadece kendini tanıtım kartı ise, o zaman ben kendim bir
müslüman olarak tanıtım kartı yapiyim, başına da İslam Şeriatı yaziyim, Siyah
sancağımı koyiyim, altına da adını yaziyim.
Bunu yaptığımda, o küfür sistemi ve halkın üyeliğini fariza edinmiş ve zorunlu
kılmış o tağutlar, benim bu tanıtım kağıdımı kabul edecekler mi?
Elbette kabul etmiyecekler.
O zaman neden hala utanmadan ve Allah'tan korkmadan, gelip de bu küfür
belgesinin sadece tanıtım belgesi olduğunu iddia ediyorsun?
Tanıtım belgesi ise benim kendi çıkartacağım belgeyi neden kabul etmiyor ki?
Bunu hiç düşünmedin mi?
Müşrik der ki: Tamam, bunu anladım. Peki çıkartmak küfürse, sadece kullanırsam
ne olur?
31
32
Tefsirus Semanî. 2.clt. 389.s. Vatan bsk.
Bkz: Fetih suresi. 26.ayet.
22
Müslüman şöyle cevap verir: O da küfürdür. Küfür kağıdı çıkartmak küfür ise,
küfür sözü söylemek de küfürdür.
Allah c.c. küfür sözü söyliyenlerin kafir olduklarını Kuran'da açıklamış33, Allah
Rasulu de s.a.v. tatbik etmiş ve küfür sözü söyliyenleri tekfir etmiş, kanlarını da helal
görmüştür.
Önceden de açıkladığımız gibi, İslamiyete göre söz söylemek ile, sözle aynı
manaya gelen hareketleri yapmak arasında bir fark yoktur.
Binlerce ayetin ve hadisin delalet ettiği gibi îman inanç, söz ve amelden
oluşmaktadır. O zaman küfür de inanç olabilir, veya söylenen bir söz olabilir, veya
yapılan bir hareket olabilir.
Küfür içeren, veya küfre delalet eden bir kağıtı gösterme amelini yapmak da,
amel ile küfrü işlemek manasına gelir. Bu kadar net ve açıktır.
O zaman kimlik vb. olan küfür kağıtlarını kullanman küfür olur. Onları
kullanamazsın, onları yakıp yırtmalısın, ne olursa olsun kullanmamalısın.34
Müşrik der ki: Tamam, ama ben sadece hapise girmemek için eğer çok zor
durumda kalırsam kimlik ve benzeri şeyleri kullanacağım. Ama onun dışında
kullanmayacağım.
Müslüman şöyle der: Senin hala bu kadar açıklamadan sonra bile böyle garip
şeyler söylemen, sadece İslam dînine girersen başına gelecek olan zorlukları
hatırlayıp, kendini kandırmanı gösterir.
Sakın kendini kandırma, bil ki bu kimliği kullanmak küfürdür.
Eğer küfür ise, sana sorayım: Kafirler sana gelse ve deseler ki: Peyamberi s.a.v.
söv ve ona kötü söz söyle, sana dokunmayacağız. Eğer söylemezsen seni
hapsedeceğiz.
Bu durumda senin Peygamberi s.a.v. sövmen, küfür olmaz mı?
Elbette küfür olur.
33
Tevbe suresi. 74.ayet.
Tenbih:
Aynı şekilde küfür olan kimlik üzerine çıkartılmış ve o kimliğin isbatı olan her evrak da küfürdür.
Mesela araba kullanmak için çıkartılmış ehliyyet. Orada senin hükümete olan üyeliğin geçmektedir. O
üyelikte olan adın yazılıdır. Dolayısıyla bu gibi evrakları kullanmak da küfürdür. Bu gibi evrakların
kullanılmasının ve çıkartılmasının küfür olduğunu isbat eden bir çok delil mevcuttur. Yine bunlar bir
çok küfür içermektedir. Burada zikrettiğim sözün muhtasarıdır.
34
23
Eğer bu küfrü işlemen seni dinden çıkarıyorsa, kimlik kullanma küfrünü işlemen
de seni dinden çıkarır. Sonuçta ikisi de küfür değil midir?
O zaman bu evrakları direk yak, veya kullanma. Asla kullanma. Bil ki kullandığın
an, kafir olursun.
Tenbih:
Askerlik evrakları gibi evrakların durumu da böyledir. Beni bir daha tağutlar
askere alır adı altında, bu evrakları zor anlarda kullanmayı düşünmek de, küfrü irade
etmektir ve küfürdür.
Seni tağutlar yekaladıklarında hapse almaları, veya başka bir yere almaları, senin
elin ile olan bir şey değildir. O zaman sen elinden geleni yaparsın, sonra Allah'a
tevekkül edersin.
Ama senin bu küfür evraklarını göstermen, senin kendi rızan ile yaptığın bir
küfürdür. Dolayısıyla bu küfrü işlemen, seni dinden çıkarır.
Tenbih:
Müslüman kişi, illa kafirler onu hapse almak istediklerinde, hemen ellerini
bağlattırmaması en güzelidir. Aksine mücadele verir, gerekirse savaşır.
Öldürüldüğünde de şehiddir inşaAllah.
Müşrik der ki: Bu meseleyi senden başka açıklayan yok, o zaman sen batılsın.
Müslüman şöyle cevap verir: Aksine, bu olayı Allah açıklamış, Peygamberimizin
s.a.v. dili ile anlatmıştır.
Ben ise sadece aktardım, başka bir şey yapmadım.
Ayrıca, herkesin bu meseleyi kabul etmemeleriİ: Benim ve benim gibi az olan
müslümanların hak olduğunu, siz çokluğun ise batıl olduğunu göstermektedir.
Peygamberimiz s.a.v. sahih olan hadislerde İslamın garip başladığını ve garip sona
ereceğini haber vermiştir.
Şimdi düşünelim, Allah Rasulu s.a.v. yeni peygamber iken, veya peygamber
olmadan önceki yıllarda, yer yüzünde Ehli Kitaptan çok az müslümanlar vardı.
Kalan ehli kitabın alimleri ve hocaları dahil, herkes kafirdi.
24
Günümüzde de durum öyledir. Herkes kafir olmuş, bütün alimler ve hocalar
dinsizleşmiş, sadece çok az bir müslüman topluluğu kalmıştır.
Ayrıca Peygamberimiz s.a.v. ilk vahiy geldiğinde, ilk zamanlarında elle sayılacak
kadar az müslümanlar vardı.
İşte Peygamberin s.a.v. haber verdiği gibi, öyle bir zaman gelecek ki yer yüzünde
sadece elle sayılacak kadar az müslüman kalacaktır.
Bu dediklerimi unutmamak lazım, iyi düşünmek ve dikkat etmek lazımdır.
Ayrıca Buharî'nin ve başkalarının rivayet etiği gibi, cennetlikler cehennemliklerin
yanında, sadece sihay boğanın üzerindeki tek bir beyaz kıl kadar olacaklardır.
Bunu hesaplarsak, kafirlerin ne kadar çok olduklarını ve müslümanların da ne
kadar az olduklarını anlamış oluruz.
O zaman, bu senin dediklerin sadece bizim hak olduğumuzu, siz ve sizin
alimlerinizin ise aksine kafir olduğunuzu göstermektedir.
Gerçek alimler, kafirleri tekfir eden insanlardır. Kafirlere kul ve köle olan, onlara
itaat eden ve Taberî'nin dediği gibi35 onlara itaat ederek onların dînine geçen, kimlik
ve pasaport kullanan kişlilerden değillerdir.
Müşrik der ki: Peki, eğer bu zikrettiğin tağutlara üye olmak küfürse, pasaport vb.
şeyleri kullanmak küfürse, bu kişileri tekfir etmeyenin durumu nedir?
Müslüman şöyle îzah eder: Buraya kadar gördüğün gibi bu evrakların küfür
evrakları olduğunu ayetler ve hadisler ile delillendirdik ve isbat ettik.
Her hangi bir kişi bunun küfür olduğunu kabul etmezse, bu durumda Allah'ın
ayetlerini yalanlamıştır. Allah'ın ayetlerini yalanlıyan kişi de, Allah'ın dediği gibi
ebedî cehennemde kalıcıdır.36
Bu nedenle bilmelisin ki Allah c.c. bir kişiye kafir dedi ise, senin de ona kafir
demen lazımdır. Eğer ona kafir demezsen, bu durumda sen de kafir olursun.
Dolayısıyla bu kimlik vb. şeyleri kullanan ve çıkartan müşrikleri tekfir etmek
gereklidir.
35
36
Önceden aktardığımız sözüne işaret ediyorum. Allah hocaya rahmet eylesin.
Bakara suresi. 39.ayet.
25
Müşrik der ki: Dediğini anladım, bu kimliği çıkarmanın, küfre üye olmak olduğunu
da anladım. Bunu kullanmanın küfür sözü söylemek ve küfür simgesini kullanmak
olduğunu da anladım.
Ama benim cemaatim var, benden büyük abiler var, onlara sormadan bir şey
yapamam.
Müslüman şöyle îzah eder: Demek ki sen, kendi sevdiklerini ilah edinmişsin.
Bütün bu meseleleri anladıktan sonra, kafirler ile isitişare etmenin ne anlamı var?
Sen hakkı gördükten sonra, neden batılı terk etmiyorsun? Neden batıl ehlinin
büyükleri ile konuşmak istiyorsun.
Evet, sevdiğin insanları Allah'ın emrini yerine getirerek tekfir etmek, kolay
olmayabilir.
Ama bir müslümanın en çok sevdiği kişi Allah'tır. O zaman Allah c.c. Allah'ın
ayetlerini yalanlıyanları tekfir etmemizi ve nefret etmemizi bizlere emretti ise,
bizlerin de onları tekfir etmesi gereklidir. Yoksa müslüman olamayız.
Müşrik der ki: O zaman ben müslüman oluyorum. Allah'tan başka bir ilah yoktur.
Tağutlardan berîyim, ayrıyım. Onların kağıtları ayağımın altındadır. Her yönü ile
onlardan ayrıyım. Allah beni bu hak yoldan ölene kadar ayırmasın.
Müslüman şöyle cevap verir: Sana İslamı nasib eden Allah'a hamd olsun.
Ey kardeşim, umarım bu yolda kalırsın, şehid olana kadar mücadele verirsin.
Bil ki bu yol, zorluklarla doludur. Sakın biraz zorlandığında geri adım atma.
Yeni müslüman olan kişi der ki: Din kardeşim, Allah senden razı olsun, bunları
bana anlattığın için.
Nasihat:
Bilindiği gibi artık müslümanların yer yüzünde olan hayatları çok zorlaştı. Hele ki
şu son zamanlarda durum böyle oldu. Biz müslümanlar, elimizden geldiğince
müşriklerden ayrılıp, İslam dînini yaşamaya çalışmamız lazımdır.
Müşriklerin heryere istîlası ise çok tehlikelidir. Artık müslümanlara hiçbir yaşam
hakkı tanınmamaktadır. Bu nedenle müslümanların çok zekîce davranıp, ellerinden
geldiğince şu islam dînini yaşamak için gayret etmeleri gereklidir.
26
Şüphe yok ki sahih hadiste Allah Rasulu s.a.v. şöyle buyurmuştur: Herc'in
(öldürmelerin ve zorluğun) olduğu zamanda ibadet etmek, bana hicret etmek
gibidir.37
Derim ki: Dolayısıyla bu zor zamanlarda islamı yaşamak zordur. Zaten zor
olduğundan ibadet etmenin sevabı bu kadar çoktur.
Bu nedenle müslümanlar, şu zor zamanda zorluklar içinde ellerinden geldiğince
dinlerini yaşamaya gayret göstersinler. Asla ve asla küfre girmesinler.
Bu yolda mücadele etmek ve cihad etmek, Allah'ın bize farz ve gerekli kıldığı bir
emirdir.
Tağutlar bilsin ki onların İslam'a olan baskıları çoğaldıkça, bizlerin de onlara karşı
mücadelesi o kadar kızgınlaşacaktır.
Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Ey Peygamber, insanları savaşa kışkırt.38
Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Artık Allah yolunda savaş (öldür). Sen sadece
kendinden mükellefsin. Müminleri de (kafirleri kesmeye) kışkırt.39
Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Kafir olanlar ile karşılatığınız zaman, boyunlarını
uçurun.40
Evet, bu yazdıklarımın hak olduğunu herkes çok iyi biliyor. Ama zor olan hakkı
kabullenmek, kolay değildir. Bu nedenle umarım insanlar ayetleri ve hadisleri kale
almamayı düşünmezler, bu konuda hakka tabi olup, küfür kağıtlarını kullanmazlar,
atıp yırtarlar.
Bunu okuyun, îtikad edin, yaşayın, dağıtın ve anlatın.
Tağutlardan tamamıyla ayrılmış, Müslümanların kardeşi:
Ebu Musa el-Medenî
Allah onu ve onunla birlikte olan muvahhidleri hak yoldan asla ayırmasın, amin
37
Sahihi Muslim. Nevevî'nin tertibine göre: Kitabul Fiten. 26.bâb. 2948 numaralı rivayet.
Enfal suresi. 65.ayet.
39
Nisa suresi. 84.ayet.
40
Muhammed s.a.v. suresi. 4.ayet.
38
27