Çevre Sorunları Hepimizin Gayreti ile Çözülebilir

KÜLTÜR / Mustafa ÖNDER*
Çevre Sorunları
Hepimizin Gayreti
ile Çözülebilir...
“İnanan insanlar ve iyi vatandaşlar olarak yapacağımız en
önemli işlerden birisi çevreyi, ormanı, toprağı korumak, mutlaka
ağaçlandırma faaliyetlerine maddî-manevî destek vermek,
dikilmiş fidanlara sahip çıkmak ve hayatımızın her safhasında
temizliğe, israftan kaçınmaya dikkat etmektir.”
İ
nsanoğlunun en büyük hatası bu dünyayı
sadece kendine ait hissetmesi ve aslında hayatını kolaylaştıran, dengeleyen diğer bütün
canlıları ve varlıkları yok sayması ya da hesaba katmamasıdır. Tespit edilen 30 milyon canlı çeşidinden sadece birisi olan insan, bu 30
milyonluk zincir içerisinde dengeyi bozabilme
veya değiştirebilme yetkisi olan tek halkadır.
Aslında bütün yaratılmış olan varlıklar, canlılar
insanın emrine ve hizmetine verilmiştir. İlgili
ayette “O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı.”1 buyrulmaktadır. Ancak olayı tersinden
okuduğumuzda bütün bu canlılar ve varlıklar
insana emanet edilmiştir. Allah’ın halifesi olma
görevinin2 sorumluluklarından birisi de budur.
En ciddi problemlerimizden birisi erozyon ve
toprak kaymasıdır. Bir cm. kalınlığındaki toprağın oluşması için 100 yıl geçmesi gerektiğini düşündükçe ülkemizin en kıymetli hazinesinin göz
göre göre akıp gitmesine nasıl seyirci kalabiliriz,
diye sormadan edemiyoruz. Toprak denilince çoğumuz değersiz, cansız bir nesne hayal ederiz.
Hâlbuki yapılan araştırmalara göre 1 metreküp
toprakta 2000 çeşit canlı mevcuttur. Mutasavvıflara göre yeryüzünde cansız hiçbir varlık yoktur.
Türkiye yılda 1 milyar 400 milyon ton toprağını
sel, rüzgâr, erozyon vasıtası ile kaybediyor. Bu
felaketlerin yaşandığı bölgelerdeki yaban hayatı, biyolojik çeşitlilik büyük zarar görüyor ve
insan göçüne sebep oluyor. 2006–2007 yıllarında ülkemizdeki iklim değişikliğini ve bunun neticesinde ortaya çıkan yağış, kuraklık, susuzluk
problemlerini hepimiz yaşayıp, görüyoruz.
Anadolukaplanı’nın Sivas-Taşlı Dere mevkiinde
29 Aralık 2006’da çekilen resimleri sebebiyle
adeta bayram ettik.
Sanayileşmenin Getirdiği Problemler
Sanayileşme sürecinde çok üretme ve çok
kazanma hırsı ile çevreye karşı sorumluluğunu unutan insanlar, bugün kazandıklarının çok
fazlasını bozdukları doğal dengeyi yeniden
kurmak ve zararları en aza indirmek için harcamak zorunda kalmaktadırlar. Sanayileşmiş
ülkelerin en büyük handikabı bilimsel çalışmaların neticelerinin yanlış kullanımını önlemek için gerekli “hikmet”ten yoksun olmalarıdır. Problem artık yerel olmaktan çıkmış bütün dünyayı, hatta bütün evreni tehdit eden
boyutlara ulaşmıştır. Öyle ki atmosferdeki
dengenin yeniden sağlanabilmesi için tam 70
yıl gerekmekte. Bilinçsizce kullandığımız gazların sera etkisi yapması nedeniyle sıcaklıkta
meydana gelecek 1 derecelik artış, tabii afete maruz kalma riskini % 30 arttırmaktadır.
Öyle ki gelişmenin ölçüsü olarak kabul edilen
ve şehirleri, tarihî eserleri, caddeleri gündüz
gibi aydınlatan projektör-lambaların göçmen
kuşlarını yanılttığı, yollarını kaybetmelerine
sebep olduğu, hatta bitkilerin gelişmesini
dahi olumsuz etkilediği bilinmektedir.
Yakın geçmişteki felaketleri hatırlayalım;
Çernobil kazası sadece bulunduğu bölgeye zarar vermekle kalmadı, bulutlarla, rüzgârla binlerce km. uzaklara taşınan radyasyon hepimize
zarar verdi. Japonya’ya atılan atom bombaları-
Almanya’nın Oise kentinde şehir şebekesine
verilen suyun temizliği alabalık ile ölçülüyor. 3
büyük depo arasında tabii nehir hızıyla akıtılan
suya bırakılan balıklar yukarıya doğru yüzerse su temiz demektir ve şehre verilebilir, aksi
halde suyu yeniden arıtarak vermek gerekiyor.
ABD’de önemli tesisler kimyasal ve biyolojik
saldırılar için erken uyarı görevi görecek balıklar kullanıyor. Dünyanın en lezzetli alabalıklarının yetiştiği ülkemizde, bırakın bu uygulamaları, kökünü kuruttuk alabalıkların. Nesli kesilen
48 MART 2014
somuncubaba 49
nın zararlı etkileri halen silinemedi ve bu savaş
esnasında henüz doğmamış kuşaklar faturayı
ödemek zorunda kalıyorlar. Ozon tabakasının
delinmesi bütün dünyayı olumsuz etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre çevre kirliliğinin direkt ya da dolaylı etkisinden her
yıl dünyada 13 milyon kişi hayatını kaybediyor.
Topyekûn bir irade ve azimle dünya ülkeleri bu
sorunları çözmek zorundalar. Böyle bir azim ve
iradenin oluşmasında ise dinler ve inançlar en
önemli rolü oynayacaktır.
Dünyada her gün ortalama 25.000 insan açlıktan ölmekte iken bazı ülkelerde obezitenin
toplumu tehdit etmesi, üretim fazlası gıdaların
imhası için çareler aranması, lüks tüketimin,
moda ve kozmetik sektörünün sınır tanımayan
çılgınlıkları tüketimin dahi bir ahlâkının olması
gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Dinimizin tasarruf yapma ve israftan kaçınma hakkındaki tavsiyeleri günümüz dünyasında daha da
önem kazanmıştır.
Canlıların Canına Kıymamalı
Küresel ısınmanın etkilerini tahmin eden bilim adamları, 1.5 derece artacak sıcaklığın dahi
50 MART 2014
yeryüzündeki canlı türlerinin %24
ünün yok olması
anlamına geldiğini
söylemektedirler.
Avrupa’da
kuşların %25’i, Afrika’da
bitkilerin
%30’u,
Avustralya’da canlıların %54’ü, Brezilya’da
ve Amerika’da 4400 çeşit
bitki bu acı gerçekten etkilenecekler.
Halen dünyada günde 3 çeşit
canlı türünün nesli kesiliyor. Saatte
3000 dönüm, dakikada 50 dönüm orman yok oluyor. Hâlbuki orta yaşta bir kayın ağacı 1 saatte 40 kişinin oksijen ihtiyacını
karşılamakta, 50 yaşındaki bir ağaç ekonomiye
192 bin dolar katkı sağlamaktadır. Bir hektarlık
orman yaklaşık 50 ton toz emmektedir. 260 hektarlık ormanda 1500 çeşit çiçekli bitki, 125 memeli hayvan, 400 kuş çeşidi, 100 çeşit sürüngen,
60 çeşit su hayvanı, 150 çeşit kelebek ve 1400
çeşit ilaç yapımında kullanılan bitki yaşamaktadır.
Türkiye’miz doğal kaynaklarının yanında, bitki ve hayvan çeşitliliği bakımından da dünyanın ender ülkelerinden biridir. Uzmanların
belirttiklerine göre Türkiye’de 10 bin
bitki, 130 memeli, 454 kuş türü yaşamaktadır. Avrupa’nın tamamında 12.500 bitki çeşidi varken,
ülkemizde bu sayının 10.000
olması ve bunların 3000
den fazlasının endemik
(sadece belli bölgede
yetişen) olması mevcut zenginliğimize
işarettir. Bunları korumak, kaçırılmalarına engel olmak
vatandaşlık görevlerimizdendir.
Hopa
engerek
yılanı dahi dünyanın en önemli ve
aranan yılanlarından biridir. Çünkü
salgıladığı zehir
miktarı çok fazladır ve antibiyotiklerin hammaddesidir.
Bütün bu canlıların ve
bitkilerin, ilaç yapımından tutunda doğal dengenin korunmasına kadar
yüzlerce faydası mevcuttur.
Hepsi bize emanettir ve bizim
hizmetimizdedirler. Elsiz, dilsiz ve
savunmasız olarak bizim insafımıza
bırakılmışlardır.
Bütün Canlılara Saygı
Ormansız, yeşilsiz toprakların tam anlamıyla
vatan olmayacağını ecdadımız önemle vurgulamışlardır. “Ormanlarımdan bir dal kesenin boynunu vururum” diyen bizim Fatih’imizdir. Yaban
hayvanları ve kuşlar için vakıf kurma hassasiyeti sadece bize ait bir özelliktir.
Medine ve Taif bölgelerinde ormanlık alan
oluşturan, buraların korunmasını emreden ve
adeta bugünün “milli park” uygulamasını gerçekleştiren bizim Peygamberimizdir. “Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki
fidanı dikin.”3, ”Bir kimse ağaç dikse,
o ağaçtan yenen mahsul mutlaka
onun için sadaka olur.”4 emir ve
müjdelerini unutmamalıyız.
İnanan insanlar ve iyi
vatandaşlar olarak yapacağımız en önemli
işlerden birisi çevreyi,
ormanı, toprağı korumak, mutlaka ağaçlandırma faaliyetlerine maddî-manevî
destek vermek, dikilmiş fidanlara sa-
hip çıkmak ve hayatımızın her safhasında temizliğe, israftan kaçınmaya dikkat etmektir. Aksi halde
gelecek nesiller bizlerin iyi Müslüman, iyi vatandaş olup olmadığımızı sorgulayacak ve belki de
hayırla yâd etmeyeceklerdir. Unutmamak gerekir
ki, hepimizin evinde, işyerinde, sokakta bu problemlerin çözümü için yapabileceği bir katkı mutlaka vardır. Yeter ki bizim niyetimiz olumlu olsun.
Önemli olan her şeyin kirlendiği bir ortamda fikirlerimizin ve gönüllerimizin kirlenmemesidir. Yazımızı bir ayet ve iki hadis meali ile bitirelim; “O size
istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim,
çok nankördür.”5 “Kim ağaç dikiminde bulunursa,
onun için ağaçtan hâsıl olan ürün miktarınca Allah
sevap yazar.”6 “Haksız olarak bir serçeyi öldürenden, Cenab-ı Hak kıyamet günü hesap soracaktır.”
Dipnot
* Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖNDER
1. 2/Bakara, 29
2. Bkz. 33/Ahzab, 72
3. Feyzu-l Kadir 3/30
4. Tec. Sarih 7/122
5. 14/İbrahim, 34
6. Ahmed b. Hanbel, Müsned 5/415
Kaynakça
1. İbrahim ÖZDEMİR, Münir YÜKSELMİŞ, Çevre Sorunları
ve İslâm, DİB Yay. Ankara 1995.
2. Hamdi MERT, İslâm’da Ağaç ve Orman, DİB yay. Ankara
1984.
3. Mehmet BAYRAKTAR, İslâm ve Ekoloji, DİB yay. Ankara
1992.
4. Riyazü-s Salihin, DİB yay. Ankara 1976.
5. Milliyet Gazetesi, 9 Ocak 2004.
6. Hürriyet Gazetesi, 14 Nisan 2002.
7. Turhan GÜNAY, İslâm ve Kur’an’da Ağaç, Yeşil ve Toprak, Tema yay. İst. 2005.
8. Tercüman Gazetesi, 17 Haziran 2006.
somuncubaba 51