Bono Al - Halk Yatırım

HLY ARAŞTIRMA ÖNERİSİ – “BONO AL”
27.02.2014
BONO PİYASASI ORANLARINDA DÜŞÜŞ MÜMKÜN, ANCAK KALICILIĞI KOŞULLARA BAĞLI
 Bono piyasası oranları, Mayıs 2013’e kadar yaşanan düşüş trendinin başladığı 2012 yılı başı seviyelerinde.
 Verim eğrisinin 2 ve 10 yıllık ucuna ilişkin oluşturduğumuz modellerde, ABD tahvilleri, Türkiye CDS’leri, başabaş
enflasyon seviyesi ve kur volatilitesi değişkenlerinden yararlandık.
 Oluşturduğumuz modeller, tahvil bileşik oranlarında %10 seviyesine doğru bir düşüşün mümkün olduğunu
gösteriyor. Ancak, bu hareketin kalıcı olması hem küresel hem de içsel koşulların destekleyici olmasına bağlı.
 Faiz oranlarında kısa vadede düşüşü sağlayacak temel unsurlar mevcut (kur volatilitesinde düşüş, enflasyon
görünümünde kısa süreli rahatlama, para politikası kredibilitesi, iç borç yükünde rahatlama gibi)
 Likidite
desteğinin
kademeli olarak çekildiği küresel konjonktürde, politik belirsizliklerin azaldığı ve istikrarla ilgili
Bir görünüm
sunuyor
güven ortamının tekrar sağlandığı iç ekonomik ortamda, faiz oranlarındaki düşüş hareketi kısa vadeli uçta %8-9,
uzun vadeli uçta ise %9-10 bandına doğru devam edebilir. Böylece, verim eğrisinin normalleşmesi belirginleşebilir.
 Küresel sermaye koşullarının mevcut durumunu koruduğu, ancak içsel risklerin arttığı durumda, yaşanabilecek
düşüş hareketi geçici olup, tahvil oranları kısa vadeli uçta %11-14, uzun vadelide de %10-12 aralığına yükselebilir.
 Küresel koşulların olumsuza dönmesinin faiz oranlarında neden olacağı yükseliş ise, artan içsel risklerin etkisine
göre çok daha belirgin düzeyde. Verim eğrisinin ters eğimli görünümü de daha çarpıcı bir hal alıyor.
 Hem küresel hem de iç dengelerin terse döndüğü durumda, kısa vadeli uçta %20’li, uzun vadelide ise %15’li
seviyeleri görmek mümkün.
Küresel para politikalarındaki normalleşme sürecinin gelişen
piyasaların finansal istikrarında yarattığı baskılara ek olarak,
enflasyon,
para
politikasının
anlaşılabilirliği
ve
öngörülebilirliği, cari açık ve politik belirsizlik gibi iç risklerin
de belirmesiyle, bono piyasasında 2012 başından itibaren
hakim olan çarpıcı düşüş hareketinin geçen yılın Mayıs
ayından itibaren terse döndüğünü biliyoruz.
Peki bono oranlarını belirleyen temel dinamikler mevcut
seviyeleri ve verim eğrisinin görünümünü destekliyor mu?
Diğer bir deyişle, iç ve dış konjonktür verim eğrisinin tekrar
normalleşmesini mümkün kılıyor mu? Normalleşme süreci
yaşanacaksa, geçmiştekine benzer bir şekilde, kısa vadeli
ucun uzun vadeliden daha fazla düşüş göstermesiyle mi
gerçekleşecek?
2 yıllık gösterge faizde yaklaşık son bir aydır hakim olan
%11 civarında, 10 yıllık vadede ise geçen yılın sonundan
itibaren gözlenen %10’lu oranlar, Mayıs 2013’e kadar
gözlenen yaklaşık bir buçuk yıllık düşüş trendinin başladığı
seviyelere hemen hemen ulaşmış durumda.
Tüm bu sorulara, verim eğrisinin kısa ve uzun vadeli ucuna
ilişkin oluşturduğumuz ve bono oranlarını açıklamada etkili
olduğunu düşündüğümüz değişkenleri içeren modellerle
cevap bulmaya çalıştık.
Verim eğrisi tekrar normalleşecek mi?
13%
Verim eğrisi de, 2012 başındaki gibi ters eğimli görünümde.
Yandaki grafikte de görüldüğü üzere, bono oranlarında
Mayıs 2013’e kadar yaşanan aşağı harekete pozitif eğimli
verim eğrisi eşlik ederken, sonrasında Ağustos 2013’e kadar
gözlenen yükselişte verim eğrisinin 2 ve 10 yıllık uçta
neredeyse yatay hale geldiği görülüyor. Ağustos-Ekim 2013
dönemindeki kısa süreli düşüş trendinde verim eğrisi tekrar
normalleşirken, takip eden dönemdeki yükselişle verim
eğrisi tekrar ters eğimli durumda.
12%
11%
10%
9%
8%
7%
6%
5%
4%
3M
6M
01.05.2012
1Y
2Y
05.17.2013
3Y
4Y
5Y
08.27.2013
6Y
7Y
8Y
10.23.2013
Kaynak: Bloomberg, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı
9Y
10Y
02.26.2014
27.02.2014
Verim eğrisinin kısa vadeli ucu için gözönüne aldığımız 2 yıllık
gösterge faizini açıklayan modelimizde (TRT2Y), ABD 2 yıllık
tahvil faiz oranı (ABDT2Y), Türkiye 2 yıllık CDS (TRCDS2Y),
Türkiye 2 yıllık işlem gören başabaş enflasyon (“break even”)
seviyesi (TRBE2Y) ve Dolar kuru 3 aylık opsiyon volatilitesi
(USDTLV3A) değişkenlerini anlamlı bulduk.
Türkiye 2 ve 10 yıllık tahvil faiz oranlarına ilişkin model tahminlerimiz
12
11
10
9
8
7
Gerçekleşme (2Y)
6
Model Tahmin (2Y)
02.2014
12.2013
10.2013
08.2013
06.2013
04.2013
02.2013
12.2012
10.2012
08.2012
06.2012
04.2012
02.2012
12.2011
10.2011
08.2011
06.2011
04.2011
02.2011
12.2010
10.2010
08.2010
06.2010
04.2010
Modelimizde, ABD 2 yıllık tahvil faiz oranı ve Türkiye 2 yıllık
işlem gören başabaş enflasyon değişkenleri açıklama gücü
açısından ön planda.
02.2010
5
11
10
9
TRT2Y = 1,124 + 1,046 ABDT2Y + 0,018 TRCDS2Y +
se
t
(0,666)
(1,7)
(0,439)
(2,4)
(0,003)
(5,9)
8
Gerçekleşme (10Y)
7
Model Tahmin (10Y)
R2=0,8358
(0,108)
(4,9)
(0,047)
(2,1)
F=57,27
TRT10Y = 2,391 + 0,858 ABDT10Y + 0,007 TRCDS10Y +
(0,424)
(5,6)
(0,130)
(6,6)
(0,002)
(4,0)
0,230 USDTLV1Y
se
t
R2=0,8665
02.2014
11.2013
08.2013
05.2013
02.2013
11.2012
08.2012
05.2012
02.2012
11.2011
08.2011
05.2011
02.2011
Kaynak: Bloomberg, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı
Verim eğrisinin uzun vadeli ucuna yönelik 10 yıllık gösterge
faizini açıklayan modelimizde (TRT10Y) ise, ABD 10 yıllık
tahvil faiz oranı (ABDT10Y), Türkiye 10 yıllık CDS (TRCDS10Y)
ve Dolar kuru 1 yıllık opsiyon volatilitesi (USDTLV1Y)
değişkenlerini anlamlı bulduk. Modelimizde, ABD 10 yıllık
tahvil faiz oranının açıklama gücü diğer değişkenlere göre
belirgin şekilde daha anlamlı.
se
t
11.2010
0,527 TRBE2Y + 0,098 USDTLV3A
se
t
08.2010
05.2010
6
(0,037)
(6,1)
F=93,05
Türkiye 2 ve 10 yıllık tahvil faiz oranlarının gelişimi ve model
tahminlerinin sunulduğu yandaki grafikler de, modellerin
açıklama gücü ile ilgili tatminkar bir tablo sunuyor.
Açıklanan ve açıklayıcı değişkenlere ilişkin aylık ortalamaların
gözönüne alındığı modellerimizde, Şubat ayı tahminleri 2 yıllık
vadede %10,1, 10 yıllık vadede de %9,9 bileşik faiz
düzeylerine işaret ediyor. Diğer bir ifadeyle, sözkonusu
vadelerde sırasıyla %10,8 ve %10,2 seviyelerine işaret eden
Şubat ortalamaları, bono piyasasında “aşırı satım”
durumunun varlığını gösteriyor.
Daha da belirgin olarak, değişkenlerin mevcut seviyelerini
gözönüne aldığımızda, 2 ve 10 yıllık oranlar sırasıyla %10,2 ve
%9,9 düzeylerinde tahmin ediliyor. Mevcut durumda ise,
sözkonusu oranlar sırasıyla %11,2 ve %10,6. Yani, verim
eğrisinin kısa ucunda bir puanlık, uzun ucunda ise yarım
puan civarında daha sınırlı bir düşüş hareketine işaret ediyor.
Verim eğrisinin eğimi, daha özelde 10 ve 2 yıllık faiz farkı
üzerine yansımasına baktığımızda ise, verim eğrisinin
normalleşmesi, yani faiz farkının azalması yönünde bir
hareket beklentisi oluşuyor. Nitekim, geçmiş dönemde de
genel olarak, bono oranlarının aşağı hareketine verim eğrisinin
normalleşmesi yönündeki eğilimin eşlik ettiğini biliyoruz.
10 ve 2 yıllık faiz farkının gelişimine ilişkin analizimiz de, farkın
dip seviyelere yaklaştığı ve daralma hareketinin
başlayabileceği beklentisini destekliyor. Nitekim, standart
sapma analizi, farkın “eksi” bölgede 0,6, “artı” bölgede ise 1,3
puan bandında oluştuğunu gösteriyor. Yani faiz farkı, mevcut
durumda dip seviyeye yaklaşmış durumda.
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
27.02.2014
Faiz farkı daralma sinyalleri veriyor
Gıda fiyatları kısa vadede enflasyonla ilgili endişeleri azaltabilir
35.0%
2,50
İşlenmemiş Gıda
(yıllık değ.)
İşlenmiş Gıda
(yıllık değ.)
30.0%
2,00
25.0%
1,50
20.0%
1,00
15.0%
0,50
10.0%
0,00
5.0%
0.0%
-0,50
-5.0%
-1,00
May.08
Ağu.08
Kas.08
Şub.09
May.09
Ağu.09
Kas.09
Şub.10
May.10
Ağu.10
Kas.10
Şub.11
May.11
Ağu.11
Kas.11
Şub.12
May.12
Ağu.12
Kas.12
Şub.13
May.13
Ağu.13
Kas.13
Şub.14 T
-10.0%
-1,50
Faiz Farkı (10Y-2Y, Puan)
1 St.Sap. (0,65)
1 ST.SAP (-0,65)
2 ST.SAP (1,30)
2 ST.SAP (-1,30)
01.2014
12.2013
11.2013
10.2013
09.2013
08.2013
07.2013
06.2013
05.2013
04.2013
03.2013
02.2013
01.2013
12.2012
11.2012
10.2012
09.2012
08.2012
07.2012
06.2012
05.2012
04.2012
03.2012
02.2012
01.2012
12.2011
11.2011
10.2011
09.2011
08.2011
07.2011
06.2011
05.2011
04.2011
03.2011
02.2011
01.2011
12.2010
11.2010
10.2010
09.2010
08.2010
07.2010
06.2010
05.2010
04.2010
03.2010
02.2010
01.2010
-2,00
Kaynak: TCMB, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı
Kaynak: Bloomberg, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı
Peki bono piyasasında kısa vadede öngördüğümüz bu düşüşü
sağlayabilecek temel dinamikler mevcut mu? Olduğunu
düşünüyoruz.
Öncelikle, Fed’in tahvil alımını azaltma sürecinin geçen yılın
sonundan itibaren başlamasıyla küresel para politikalarının
yönüne ilişkin belirsizliklerin göreceli olarak azalmış olması,
likidite çekilişi sürecinin de yavaş yürütüleceğine dair güven
oluşturmaya yönelik açıklamalar son dönemde gelişen
piyasalar üzerindeki baskının ve oynaklığın azalmasını sağlamış
görünüyor. Küresel risk iştahındaki düzelme çabasına paralel
olarak kurdaki değer kaybının bir kısmının geri verilmesi ve
volatilitenin azalması faiz cephesinde de iyileşme hareketine
destek olabilir.
Kurda azalan volatilite faiz oranlarında düşüşü destekleyebilir
2.80
2.60
USD/TL (ortalama)
USD/TL Volatilite (sağ eks.)
2.40
Ancak hemen eklemek isteriz ki, kur etkisi ve gıda fiyatlarıyla
ilgili kısa vadede öngördüğümüz olumluluk, orta vadede
enflasyon görünümüne ilişkin riskleri ortadan kaldırmaya
yeterli değil. Hem para politikalarının normalleşme sürecinin
sermaye hareketlerinde dalgalanmalar yaratmaya devam
edebileceği beklentisi, hem de küresel olarak olumsuz hava
koşullarının gıda fiyatlarında baskı yaratabileceği endişesi
enflasyon risklerini gündemde tutabilecek.
Öte yandan, yüklü 26 Şubat 2014 itfasını geride bırakan
Hazine’nin iç borç geri ödeme takviminin 5 Mart 2014
itfasından sonra rahatlayacak olması da, faizlerdeki baskının
kısa vadede azalması açısından diğer bir destek unsuru
olabilir. 2014 iç borç ödeme takvimi, yılın kalan dönemi için,
16-17 milyar TL seviyesinde görünen Nisan ve Mayıs ayları
dışında daha ılımlı bir tablo sunuyor.
3.0%
2.5%
İç borç itfa takvimi 5 Mart itfasından sonra rahatlıyor
20
İç Borç Geri Ödemeleri
(Milyar TL)
2.0%
15
2.20
1.5%
Faizlerdeki yükselişi destekleyen unsurların başında gelen
enflasyon riskleriyle ilgili olarak, kısa vadede, kur ve iç talep
gelişiminin yanısıra gıda fiyatları endişeleri azaltıcı bir
görünüm sağlayabilir. 3 Mart’ta açıklanacak Şubat ayı
enflasyonunda, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarında önceki
ayın yükselişinden sonra bir yavaşlama ya da aşağı yönlü bir
düzeltme hareketinin gerçekleşebileceğini düşünüyoruz.
Kurda istikrar kazanma çabasına ek olarak, iç talepte gözlenen
yavaşlamanın da, kurun geçmiş dönemdeki değer kaybının
enflasyona yansıma etkisini sınırlayabileceği düşünülebilir.
ARALIK
EKİM
KASIM
EYLÜL
TEMMUZ
OCAK
Kaynak: Thomson Reuters Eikon, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı
AĞUSTOS
0
HAZİRAN
5
0.0%
MAYIS
0.5%
1.40
02.10
05.10
08.10
11.10
02.11
05.11
08.11
11.11
02.12
05.12
08.12
11.12
02.13
05.13
08.13
11.13
02.14
1.60
MART
10
NİSAN
1.0%
1.80
ŞUBAT
2.00
2014
Kaynak: Hazine
Son ancak en önemli unsurlardan biri olarak, TCMB’nin 28
Ocak ara PPK toplantısıyla yaptığı “güçlü ve önden yüklemeli”
parasal sıkılaştırma, hem para politikasının kredibilitesi hem
de benzer gelişen ekonomilere göre kırılganlığın azalması
açısından destekleyici olmuştur. Küresel olarak para
politikalarının normalleşme döneminde, TCMB’nin de para
politikasını daha anlaşılabilir ve öngörülebilir bir hale
getirme yönündeki eğilimi finansal oynaklığın kontrol altında
kalmasına yardımcı olabilir.
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
27.02.2014
Ayn
ı
Aza
lta n
Art
ır an
GOÜ politika faiz oranları ve reel faizler
Brezilya
Hindistan
Türkiye*
Endonezya
Güney Afrika
Macaristan
Romanya
Meksika
Çek Cumhuriyeti
Güney Afrika
Polonya
Güney Kore
2014 1
75
25
550
50
-30
-50
-
2013 1
275
-25
-100
175
0
-275
-125
-100
0
0
-175
-25
2012 1 Mevcut Politika Faizi Mevcut Enf. Oranı 2014P (IMF) Politika Reel Faizi 2
-375
10.75%
5.9%
4.7%
6.35%
-50
8.00%
9.8%
10.7%
-2.14%
-25
10.00%
7.7%
8.2%
2.13%
-25
7.50%
8.3%
5.6%
2.07%
-50
5.50%
6.0%
5.5%
0.15%
-125
2.70%
1.4%
3.5%
-0.74%
-75
3.50%
1.9%
2.9%
0.64%
0
3.50%
3.4%
3.2%
0.35%
-70
0.05%
1.0%
1.9%
-1.82%
-50
5.50%
6.0%
5.5%
0.15%
-25
2.50%
1.0%
2.0%
0.52%
-50
2.50%
0.7%
2.9%
-0.36%
Kaynak: (1) Toplam faiz değişikliği (baz puan) (2) 2014 Enflasyon hedefi ile
reel hale getirilmiş faiz
Thomson Reuters Eikon, *HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı
Özetle, bono oranlarında kısa vadede öngördüğümüz düşüş
hareketini destekleyebilecek makro ekonomik faktörlerin
mevcut olduğunu görüyoruz.
Peki bono oranlarında gözlenebilecek aşağı yönlü hareketin
kalıcı olması ne kadar mümkün? Bu sorunun cevabını bulmak
için de hem küresel hem de iç dinamiklere ilişkin varsayımları
içeren farklı senaryolara bakmak gerekiyor.
Öncelikle, küresel tarafta likidite azaltma sürecinin
projeksiyonlara uygun olarak yavaş bir şekilde geliştiği, gelişen
ülkelerde faiz artırımın 2015 yılından önce gerçekleşmediği
duruma küresel olumlu senaryo diyelim.
Tam tersi yönde, yani küresel ekonomideki iyileşmenin
öngörülenden
güçlü
gerçekleştiği,
dolayısıyla
para
politikalarındaki
sıkılaştırmanın
planlanandan
hızlı
yürütüldüğü durumda da küresel olumsuz senaryo geçerli
olacaktır.
1. Senaryo (Küresel olumlu & İç riskler dengede) - 2 yıllık
faiz modelimizdeki açıklayıcı değişkenlere yönelik olarak
varsayımlarımız,
ABDT2Y: %0,2-0,4
TRCDS2Y: 130-150 baz puan
TRBE2Y: %6-7
USDTLV3A: %10-11
şeklinde. Bu durumda 2 yıllık tahvil faizi için model
tahminimiz %7,8-9,0 aralığını gösteriyor.
10 yıllık faiz modelimiz için ise varsayımlarımız,
ABDT10Y: %2,5-3
TRCDS10Y: 230-270 baz puan
USDTLV1Y: %12-13
şeklinde. Bu varsayımlar altında 10 yıllık tahvil faiz
tahminimiz %8,8-9,8 seviyesinde.
2. Senaryo (Küresel olumlu & İç dengelere bağlı “olumsuz
ayrışma”) - 2 yıllık faiz modelimizle ilgili varsayımlarımız,
ABDT2Y: %0,2-0,4
TRCDS2Y: 200-300 baz puan
TRBE2Y: %9-11
USDTLV3A: %15-20
Bu durumda 2 yıllık tahvil faizi için model tahminimiz %11,114,7.
10 yıllık faiz modelimizdeki varsayımlarımız,
İç dinamiklerle ilgili olarak, politik istikrarın korunduğu,
dolayısıyla finansal istikrarın ağırlıklı olarak küresel koşullar
tarafından belirlendiği, yani içsel dinamiklerin “olumsuz
ayrışma” senaryosuna neden olmadığı durum için iç risklerin
dengede olduğu senaryo;
Öte yandan politik tansiyonun arttığı, finansal oynaklığın
yüksek kaldığı, dolayısıyla enflasyon başta olmak üzere temel
dengelerin bozulduğu durumda da iç dengelere bağlı
“olumsuz ayrışma” senaryosu düşünülecektir.
Şimdi küresel ve içeride olumlu ve olumsuz durumları içeren
dört senaryoda modelimizin değişkenlerine ilişkin varsayımları
belirleyelim ve bu durumda faiz oranlarına ilişkin
tahminlerimizi elde edelim:
ABDT10Y: %2,5-3
TRCDS10Y: 300-400 baz puan
USDTLV1Y: %15-20
10 yıllık tahvil faiz tahminimiz %10,0-12,3.
3. Senaryo (Küresel olumsuz & İç riskler dengede) - 2 yıllık
faiz modelimizdeki varsayımlarımız,
ABDT2Y: %0,6-0,9
TRCDS2Y: 300-400 baz puan
TRBE2Y: %11-13
USDTLV3A: %20-25
2 yıllık tahvil faizi için model tahminimiz %14,9-18,5.
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
27.02.2014
10 yıllık faiz modelimizdeki varsayımlarımız,
ABDT10Y: %3-4
TRCDS10Y: 400-500 baz puan
USDTLV1Y: %20-25
10 yıllık tahvil faiz tahminimiz %12,3-14,9.
4. Senaryo (Küresel olumsuz & İç dengelere bağlı
“olumsuz ayrışma”) - 2 yıllık faiz modelimizdeki
varsayımlarımız,
ABDT2Y: %0,6-0,9
TRCDS2Y: 450-550 baz puan
TRBE2Y: %13-15
USDTLV3A: %25-30
2 yıllık tahvil faizi için model tahminimiz %19,1-22,7.
10 yıllık faiz modelimizdeki varsayımlarımız,
ABDT10Y: %3-4
TRCDS10Y: 500-600 baz puan
USDTLV1Y: %25-30
10 yıllık tahvil faiz tahminimiz %14,1-16,8.
Küresel ve iç dengelere ait senaryolar altında faiz tahminlerimiz
Küresel olumlu
İç riskler dengede
Küresel olumlu
2.Senaryo
İçsel "olumsuz ayrışma"
Küresel olumsuz
3.Senaryo
İç riskler dengede
Küresel olumsuz
4.Senaryo
İçsel "olumsuz ayrışma"
1.Senaryo
2Y
10 Y
2Y
10 Y
2Y
10 Y
2Y
10Y
Bono piyasası oranlarını açıklamaya yönelik oluşturduğumuz
modellerin mevcut durum ve olası senaryolar altında gelecek
dönemle ilgili tahminlerini özetlemek gerekirse, faiz
oranlarında %10 seviyesine doğru bir düşüş hareketi
mümkün görünürken, bu hareketin kalıcı olması için hem
küresel hem de içsel koşulların destekleyici yönde olması
gerektiği ortaya çıkıyor. Likidite desteğinin planlanlandığı
gibi yavaş bir şekilde çekildiği küresel konjonktürde, politik
belirsizliklerin azaldığı ve istikrarla ilgili güven ortamının
tekrar sağlandığı iç ekonomik ortamda, bono oranlarındaki
düşüş hareketi kısa vadeli uçta %8-9, uzun vadeli uçta ise %910 bandına doğru devam edebilir. Böylece, verim eğrisinin
normalleşmesi belirginleşebilir.
Öte yandan, küresel sermaye koşullarının mevcut durumunu
koruduğu, ancak içsel risklerin arttığı durumda,
yaşanabilecek düşüş hareketi geçici olup, tahvil faiz oranları
kısa vadeli uçta %11-14, uzun vadelide de %10-12 aralığına
yükseliş gösterebilecek.
Küresel koşulların olumsuza dönmesinin faiz oranlarında
neden olacağı yükseliş ise, yandaki tabloda da görüldüğü
üzere, artan içsel risklerin etkisine göre çok daha belirgin
düzeyde. Verim eğrisinin ters eğimli görünümü de daha
çarpıcı bir hal alıyor.
%7,8-9,0
%8,8-9,8
%11,1-14,7
%10,0-12,3
%14,9-18,5
%12,3-14,9
%19,1-22,7
%14,1-16,8
Kaynak: HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
27.02.2014
KÜNYE
Azmi DÖLEN
Genel Müdür Yardımcısı
[email protected]
+90 212 314 81 11
Işık ÖKTE
Stratejist
[email protected]
+90 212 314 81 82
Ozan DOĞAN
Uzman
[email protected]
+90 212 314 87 30
Nurcihan AŞIK
Uzman Yardımcısı
[email protected]
+90 212 314 81 83
Tuğba İNCE
Uzman Yardımcısı
[email protected]
+90 212 314 81 85
Furkan OKUMUŞ
Uzman Yardımcısı
[email protected]
+90 212 314 81 86
Banu KIVCI TOKALI
Başekonomist
[email protected]
+90 212 314 81 88
Esengül ÖZDEMİR
Uzman Yardımcısı
[email protected]
+90 212 314 81 84
Cüneyt MEHMETOĞLU
Uzman Yardımcısı
[email protected]
+90 212 314 81 11
ÇEKİNCE
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı
kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı
sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel
görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece
burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sayfalarda
yayınlanan görüş, yorum, haber veya öneriler nedeniyle ortaya çıkacak ticari kazanç veya kayıplardan Halk Yatırım Menkul
Değerler A.Ş. sorumlu değildir. Buradaki yazı, görüş ve yorumlar sayfa ziyaretçilerini bilgilendirme niteliği taşımaktadır. Rapor
sayfalarında yayınlanan hiçbir yazı, görüş, resim, analiz ve diğer sunumlar izin alınmadan yazılı veya görsel basın organlarında
yayınlanamaz.
Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.