BAŞKA BĐR AÇIDAN: TÜRKĐYE Atalarımızın dediği gibi: “Mum

BAŞKA BĐR AÇIDAN: TÜRKĐYE
Atalarımızın dediği gibi: “Mum dibine ışık vermiyor…”. Türkiye rekorlarına her gün bir
yenisini ekliyor. Çıtayı bir üste taşımayı başarılarla donatarak gerçekleştiriyor.
Geçtiğimiz aylarda Ortadoğu’ya gerçekleştirdiğim iş gezisi esnasında daha en başta insanın
ruhunu okşayan, keyfine keyif katan vizesiz gümrük kapılarından geçmek vardı. Birçok
Avrupa ülkesinden gelenlere bile nasip olmayacak şekilde güzel ülkemize inanılmaz bir
rağbetle dost ülkelerin içerisine huzurla girmenin mutluluğunu kelimelerle tariflemek
imkânsız. Tabi bu sırada ticari ilişkilerin nasıl bir düzeyde olduğunu içten içe merak
ediyordum, bu ülkelerde Türkiye’ye ait daha fazla ürün bulmak mümkün müydü?
Beş saatlik uçak yolculuğunun ardından öncelikle havalimanından ayrılı otelime ulaşmak
istiyordum, çünkü gerçekleştireceğim önemli toplantılar öncesinde güzel bir uykuya ve
dinlenmeye ihtiyacım vardı. Bindiğim taksideki şoför kardeşim aynen Türkiye’deki taksici
kardeşim gibiydi. Bana nasıl yardımcı olacağını bilemiyordu, en iyi hizmeti verebilmek için
elinden geleni yapıyordu. Yola koyulduğumuzda bana ilk sorusu “Nereden geldiğimdi?”,
gayri ihtiyari “Turkey” diyerek cevap verdim kendisine. Bu cevabım üzerine yüzüme dik dik
bakarak demek “Türkiye’den” geldiniz ifadesini kullandı, biraz utanmadım değil tabi bu
oluşan durumda. Evet, şeklinde onayladım taksici arkadaşımı.
Sizin ülkenizden birkaç kişiyi tanıyorum dedi. Bende haklı olarak buna şaşırdım ve kimleri
tanıyorsunuz diye sordum. Özellikle Abdullah GÜL, Recep Tayyip ERDOĞAN, Tarkan ve
Đbrahim TATLISES’i tanıyorum dedi.
Tanıdıklarının olmasını fırsat bilerek, Recep Tayyip ERDOĞAN hakkında ne
düşünüyorsunuz diye hemen bir soru daha yönelttim kendisine. Çok duruşu olan biri, özellikle
“ONE MINUTE” dediğinde tüylerinin diken diken olduğunu ve kendisine hayran olduğunu
söyledi. Türkiye’nin Müslüman kimliğinin son dönemde gerçek manasına kavuştuğunu,
özgürce ve dinin gerektirdiği gibi hareket etmesine en büyük yol açıcının Recep Tayyip
ERDOĞAN olduğunu düşündüğünü paylaştı.
Ortadoğu’nun herhangi bir ülkesinde herhangi bir şehrinden kendi halinde olan bir taksici
kardeşim söylüyordu bunu ve o bile Recep Tayyip ERDOĞAN’ın etkisinin, gücünün bölge
için öneminin ve tarih açısından ehemmiyetinin farkındaydı.
25 dakikalık taksi seyahatimden sonra gittiğim otelde ikinci bir şok dalgasıyla karşılaştım.
Pasaportumu uzatınca, Đngilizce olarak Türkiye’den gelmişsiniz, Đstanbul’da havalar nasıl
diye bir soru ile karşılaştım. Oldukça iyi karşılığını verdim, peki dedim aynı zamanda buradan
bakılınca nasıl gözüküyor diye karşı bir soru sordum hemen. Mükemmelsiniz dedi, neden
bilmiyorum ama Türkiye’yi ve sizleri çok seviyorum diye ekledi. Gözlerimden yaş gelmesin
diye zor tuttum kendimi ve hemen resepsiyondan uzaklaşarak odama çıktım.
Ertesi gün gerçekleştirdiğim iş görüşmeleri oldukça olumlu, güzel ve amacına uygun
geçmişti. Akşam yemeği için dışarı çıktığımız yeni partnerimizle, dünyadaki son
dönemlerdeki gelişmeleri konuşmaya başladık. Günümüzün ve bölgemizin Amerika’sı gibisi
maşallah “Türkiye” dedi. Nedir etken, nasıl oldu, ne olduğunu çözemiyorum fakat son 8-10
sene içerisinde Türkiye’nin üzerine bir sihirli değnek değdi ve biz onu yeniden keşfetmeye
başladık diye konuşmasına devam etti. Tabi Camal isimli bu arkadaşım sihirli değnek AK
Parti hükümetleri veya Recep Tayyip ERDOĞAN faktörüdür diyemiyor. Çalışan kadroların
başarısıdır, azim etmiş fedakar insanların başarısıdır diyemiyor. Haklıda, nerden bilecek ki…
Eskiden Türkiye’de sadece Gül suyu ve halı üretimi olduğunu, bunun dışında herhangi bir
sanayisinin olduğundan haberlerinin olmadığını belirtti, Camal. Đşte son 8-10 sene içerisinde
Türkiye içerisinde Çin’de ve Hindistan’da üretilen ürünleri bulabildiklerini öğrendiklerini ve
bu yüzden yatırım yapabilecekleri ülkeler arasında Türkiye’nin önemli bir konumda olduğunu
vurguladı. Đşte zaten bu yüzden Türkiye hedeflerini büyütmeye devam ediyor ve oluşan bu
ilgi, alaka ve tevazu 500 milyara ulaşmayı kolaylaştırmaktadır. Bundan böyle kendi
kanaatimce Türki Cumhuriyetlere ve Güney Amerika’ya ayrıca bir ehemmiyet vermek
gerekir. Mum dibine ışık vermiyor olabilir ama geniş bir alanı aydınlığa kavuşturduğu
gerçek…