Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ONUR KURULU Ali KABAN (Zonguldak Valisi) Prof. Dr. Mahmut ÖZER (Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü) DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Orhan UZUN (BEÜ Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Yılmaz YILDIRIM (Mühendislik Fakültesi Dekanı) Yrd. Doç. Dr. Gülhan ÇAKMAK (Metalurji ve Malzeme Müh. Böl. Bşk.) Yrd. Doç. Dr. Barış AVAR (Metalurji ve Malzeme Müh. Böl.) Yrd. Doç. Dr. Gülten SADULLAHOĞLU (Metalurji ve Malzeme Müh. Böl.) Yrd. Doç. Dr. Nergizhan KAVAK (Makina Müh. Böl.) Yrd. Doç. Dr. Rukiye UZUN (Elektrik Elektronik Müh. Böl.) Arş. Gör. Deniz KÜÇÜKALİ (Makina Müh. Böl.) Arş. Gör. Ersin AYTAÇ (Çevre Müh. Böl.) Arş. Gör. Fatih AliYAZICIOĞLU (Geomatik Müh. Böl.) Arş. Gör. Recep Melih AKMAZ (Jeoloji Müh. Böl.) Arş. Gör. Seyit ÇAĞLAR (Metalurji ve Malzeme Müh. Böl.) Arş. Gör. Veli BAYSAL (Biomedikal Müh. Böl.) Arş. Gör. Volkan ARSLAN (İnşaat Müh. Böl.) Uzman Serdar YILMAZ (Maden Müh. Böl.) DANIŞMA KURULU Burhan İNAN (Türkiye Taşkömürü Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı) M. Salih DEMİR (Zonguldak Ticaret Ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı) Mehmet ÇANAKÇI (Çanakcılar Şirketler Grubu, YK Üyesi, Onursal Başkan) Mithat ÇANAKÇI (Çanakcılar Şirketler Grubu, YK Üyesi, Onursal Başkan) Resul ACAR (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Zonguldak İli Müdür V.) Yaşar YILDIRIM (KOSGEB Zonguldak Hizmet Merkezi Müdürü) Yusuf GÜNAY (Arı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı) Zeki YURTBAY (Yurtbay Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı) i Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ÖDÜL KURULU Prof. Dr. Yılmaz YILDIRIM (Mühendislik Fak. Dekanı – BEÜ) Prof. Dr. Mustafa AYDIN (Tıp Fak. Dekanı – BEÜ) Prof. Dr. Baki HAZER (Üni.-Sanayi İşbirliğini Geliş.Uyg.Araş.Mrk.Müd. – BEÜ) Mehmet ÇETİNKAYA (Strateji Geliştirme ve Prog. Birim Bşk. – BAKKA) Serhat SAYGIN (KOBİ Uzmanı – KOSGEB) PROJE DEĞERLENDİRME KURULU Prof. Dr. Kemal BÜYÜKGÜZEL (Fen Edb. Fak. Dekanı – BEÜ) Prof. Dr. Mehmet Selçuk ORUÇ (Diş Hekimliği Fak. Dekanı – BEÜ) Prof. Dr. Özden ÖZEL GÜVEN (Eczacılık Fak. Dekanı V. – BEÜ) Prof. Dr. Şadi ŞEN (Fen Bilimleri Enst. Müd. – BEÜ) Prof. Dr. Ertan ÖZTÜRK (Elektrik Elektronik Müh. Böl. Bşk. – BEÜ) Prof. Dr. İhsan TOROĞLU (Maden Müh. Böl. Bşk. – BEÜ) Prof. Dr. Mehmet DİLMAÇ (Makina Müh. Böl. Bşk. – BEÜ) Prof. Dr. Şenol Hakan KUTOĞLU (Geomatik Müh. Böl. Bşk. – BEÜ) Prof. Dr. Hüseyin AYTEKİN (Fizik Böl. – BEÜ) Prof. Dr. Mustafa SÖZEN (Biyoloji Böl. –BEÜ) Prof. Dr. Türkan KOPAÇ (Kimya Böl. – BEÜ) Doç. Dr. H. Alper ÖZYİĞİT (Mekatronik Müh. Böl. Bşk. – BEÜ) Doç. Dr. İsmail Hakkı ÖZÖLÇER (İnşaat Müh. Böl. Bşk. – BEÜ) Doç. Dr. Seda TIĞLI AYDIN (Biyomedikal Müh. Böl. Bşk. – BEÜ) Doç. Dr. Adnan TOPUZ (Makina Müh. Böl. – BEÜ) Doç. Dr. Ayşe KAPLAN (Biyoloji Böl. – BEÜ) Doç. Dr. Ayten GENÇ (Çevre Müh. Böl. – BEÜ) Doç. Dr. Burak ÇOBAN (Kimya Böl. – BEÜ) Doç. Dr. Bülent EKMEKÇİ (Makina Müh. Böl. – BEÜ) Doç. Dr. Kemal BARIŞ (Madencilik ve Maden Çıkarma Prog. – BEÜ) Doç. Dr. Melih GENİŞ (Maden Müh. Böl. – BEÜ) Doç. Dr. Mertol GÖKÇE (Tıp Fak. Göğüs Cerrahisi ABD – BEÜ) Doç. Dr. Olgay YARALI (Maden Müh. Böl. – BEÜ) Doç. Dr. Şeyda KORKUT (Çevre Müh. Böl. – BEÜ) Doç. Dr. Turhan BİLİR (İnşaat Müh. Böl. – BEÜ) Doç. Dr. Zehra SARAÇ (Elektrik Elektronik Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Okan ERKAYMAZ (Bilgisayar Müh. Böl. Bşk. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Alaaddin ÇAKIR (Maden Müh. Böl. – BEÜ) ii Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak Yrd. Doç. Dr. Alaiddin YILMAZ (Fizik Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Barış AVAR (Metalurji ve Malzeme Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Ergin YILMAZ (Biyomedikal Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Erkan ÇETİNER (Bilgisayar Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Gülten SADULLAHOĞLU (Metalurji ve Malz. Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Handan BAYCIK (Makina Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. İbrahim ALIŞKAN (Elektrik Elektronik Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Jülide YENER (Kimya Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Mehmet YETMEZ (Makina Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Muhammet UZUNTARLA (Biyomedikal Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Mustafa EYRİBOYUN (Makina Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Okan SU (Madencilik ve Maden Çıkarma Prog. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Rıdvan BALDIK (Fizik Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Serpil KARAKUŞ (Makina Müh. Böl. – BEÜ) Yrd. Doç. Dr. Tolga ACUN (Moleküler Biyoloji ve Genetik Böl. – BEÜ) Bayram GEBEŞ (Elektrik Bakım Müh. – EREN Enerji Elektrik Üretim A.Ş.) Efkan YARDIM (Firma proje ve yatırımlar sorumlusu – CİLAS Kauçuk A.Ş.) Evran MİYANYEDİ (Makine Müh., Fabrika Üretim Müd. – EMKO Isıtma Sist.) Ferhat PARLAK (Hammaddeler ve Demir Üretim Ar-Ge Müd. – ERDEMİR) Gökhan KESİN (Türbin Bakım Müh. – EREN Enerji Elektrik Üretim A.Ş.) İbrahim ADAR (Ölçü Kontrol Müh. – EREN Enerji Elektrik Üretim A.Ş.) İbrahim TAM (Makine Müh. – EREN Enerji Elektrik Üretim A.Ş.) İlker ÇALIŞOĞLU (Kömür İşlet.Bakım Müh.–EREN Enerji Elektrik Üretim A.Ş.) Muharrem BALCI (Makine Müh. – EREN Enerji Elektrik Üretim A.Ş.) Oktay ELKOCA (Sıcak Ürün ve Proses Ar-Ge Müd. – ERDEMİR) Örsan KOROŞ (Makine Müh. – EREN Enerji Elektrik Üretim A.Ş.) Simten PAPİLA PERVANELİ (Gıda Müh. – Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası) Utku BOSTANCI (160 MW İşletme Müh. – EREN Enerji Elektrik Üretim A.Ş.) iii Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ETKİNLİK PROGRAMI 09.00-09.30 Kayıt 09.30-10.00 Açılış Töreni 10.00-10.45 ASELSAN A.Ş. Tolga KANIMTÜRK – Kurumsal Strateji Geliştirme Md. “Araştırma-Geliştirme ve ASELSAN” BOSCH SANAYİ ve TİCARET A.Ş. Serhan ANAÇ – Ar-Ge Ürün Geliştirme Mühendisi “BOSCH AR-GE Merkezi Sunumu” 10.45-11.00 Sergi Alanına Geçiş ve Çay-Kahve Arası 11.00-13.00 Proje Sunumları ve Değerlendirme 13.00-14.00 Öğle Arası 14.00-16.30 Proje Sunumları ve Değerlendirme 14.00-16.30 Proje Sahibi ve Firma Görüşmeleri 16.30-17.00 Çay-Kahve Arası 17.00 Proje Pazarı Ödül Töreni Kayıt ve Açılış Töreni: Prof.Dr. Arif Amirov Konferans Salonu Proje Sunumları: BEÜ Çok Amaçlı Spor Salonu İkili Görüşmeler: Spor Salonu Toplantı Odası Ödül Töreni: Tahir Karauğuz Konferans Salonu iv Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak İÇİNDEKİLER Poster No Yazarlar & Proje Adı Sayfa No BEU-P01 Emre GÖNÜLTAŞ*, Selman ZENGİN, Ş. Engin MENDİ “Felçli Hastalara Yönelik EEG Tabanlı Bir Tekerlekli Sandalye Sisteminin Geliştirilmesi” BEU-P02 Nuray KAYAKOL “Kömür Kırıcısının İkinci Bir Hava Girişi ile Optimizasyonu” 2 BEU-P03 İbrahim TUFAN* “İlk Yardım Lambası” 3 BEU-P04 Muharrem KARAASLAN* “Metamalzemeler ile Biosensör Tasarımı” 4 BEU-P05 Muharrem KARAASLAN* “Radara Yakalanmama Amacı İle Üretilmiş Tekstil Malzemesi Tabanlı Polarizasyon Bağımsız Sinyal Emici” 5 BEU-P06 Nevzat ADABAĞ ATM (Otomatik Para Ödeme Makinası) Para Kasetlerinin Güvenlik Açığının Giderilmesi BEU-P07 Nevzat ADABAĞ “Araçlarda Rüzgâr Enerjisi Kullanımı-Rüzgarmobil” BEU-P08 Nevzat ADABAĞ “Diesellerde LPG” 8 BEU-P09 Beytullah ERDOĞAN*, Adnan TOPUZ, Rahman KAHRAMAN, Mustafa YILMAZ “Rüzgar Enerjisi Kullanılarak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinin Elektrik İhtiyacının Karşılanması” 9 BEU-P10 Elif Eser (Eke) Bayramoğlu “Yaban Mersini (Myrtus Communis) Özütü ile Ekolojik Deri Üretimi” 10 BEU-P11 İbrahim GARİP* “Mobil Nöbetçi/Devriye Robotu” 11 BEU-P12 Muhammed Fatih KILIÇASLAN* “Bilgisayar Kontrollü Eriyik Eğirme Cihazı (Melt-Spinner) Geliştirilmesi” 13 BEU-P13 Muhammed Fatih KILIÇASLAN* “Yerli Bir Eriyik Kaldırma (Melt Extraction) Cihazının Tasarımı ve Üretimi” 14 BEU-P14 Taner ÇARKIT* “Raysız Ray Yaysiz Yay Sistemi” 15 BEU-P15 Ekrem GÜLSEVİNÇLER*, Emine CERYAN, Ahmet Ümit TEPE “Akışkan Yataklı ve Mikrodalga Üniteli Kombine Kurutma Sisteminin Kanatlı Hayvan Kümeslerinde Kullanımı” 16 BEU-P16 Ekrem GÜLSEVİNÇLER * “Negatif İyonizasyon ile Endüstriyel Kanatlı Hayvan Kümeslerindeki Toz Partiküllerinin İndirgenmesi” 1 * * 6 * 7 * * 1 v 17 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak BEU-P17 Gökhan BAYAR* “Portakal Bahçeleri Hasat-Gözlem Otomasyon Sistemi” 18 BEU-P18 Burhan ÇETİNKAYA*, Reyhan KOYUNCU “UV ile Sterilize Edilmiş Tabldotlara 9 Çeşit Hazır Kahvaltı Dolum ve Paketleme Makinası” 19 BEU-P19 Ekrem GÜLSEVİNÇLER* “Toprağın Hidrolik Erozyonu ile Mayın İmha Sistemi” 20 BEU-P20 Ahmet Ümit TEPE*, Ekrem GÜLSEVİNÇLER “Hava Akişkanli Scroll Genleştiricili Dalga Enerjisi Dönüştürücüsü” 21 BEU-P21 Ahmet Ümit TEPE* “Jeneratörlerde Yakit Ekonomisi” 22 BEU-P22 Ahmet Ümit TEPE* “Sıkıştırma ve Genleşme Oranı Farklı 4 Zamanlı Buji Ateşlemeli Motor” 23 BEU-P23 Muharrem KARAASLAN*, Furkan DİNÇER, Emin ÜNAL, Oğuzhan AKGÖL “Radara Yakalanmayan Tekstil Malzemeler” 25 BEU-P24 Mithat Gökhan ATAHAN* “Karbon Fiber Çubuklarla Takviyelendirilmiş Bal Peteği Kompozit Malzemeden Havasız Lastik Üretimi” 28 BEU-P25 Selim KARALAR* “Yerli 2D Türk Çizim Programı (Türk CAD)” 29 BEU-P26 Özge Duygu OKUR* “Kestane Balı ve Probiotik Kültür İlaveli Fonksiyonel Yoğurt Üretimi” 30 BEU-P27 Ümmühan Meltem ÖZTÜRK* “Rommatik” 31 BEU-P28 Abdülhamid ÖZTÜRK*, Bahadır Can ÇALIŞKAN “Kümes Hayvanları Tüyü ve Atık Plastikler ile Kompozit Yalıtım Malzemesi Yapımı” 32 BEU-P29 Ahmet Ümit TEPE*, Ekrem GÜLSEVİNÇLER “Lpg’ li Araçlarda Emme Manifoldu Üzerine Isı Değiştirici Entegrasyonu” 33 BEU-P30 Semra ERGEN , Fikret YILMAZ , Fatih YAŞAR , Uğur KÖLEMEN , Orhan 2 UZUN “İnert Atmosferde Çalışan İndüksiyon Ergitme ve Döküm Fırını Üretimi” BEU-P31 Kerem E. ERCAN , Pelin ALTAY, Aslı M. SOYLU, M POLAT, D. A. ERDOĞAN, M. DEMIRKIRAN, E. ÖZENSOY “Fotokatalitik Noxyükseltgeme ve Depolama (Phonos) Katalizörleri” 35 BEU-P32 Uğur HASÇELİK* “Kablosuz Elektrik” 36 BEU-P33 Yavuz SEZER ,Ömerfaruk KARADAVUT, Hüseyin AKDEMİR “Rüzgar Türbin Uygulamaları için Çift Beslemeli Asenkron Generatör Modellenmesi ve Kontrolü” 37 BEU-P34 Cengiz TEMİZ*, Fikret YILMAZ, Semra ERGEN, Uğur KÖLEMEN “Eriyik Eğrilmiş Al-5Cu-XSc (X=0,5 ve 1,0) Alaşımlarının Tribolojik ve Mekanik Özellikleri” 38 1* 1 1 1 34 * * vi Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak BEU-P35 Sercan ORTAKCI*, Mustafa ŞAHİNGÖZ, Hakan ÖĞÜCE, Fatih KAHRAMAN, İlhan DEMİR “Robot Kol Projesi (Excavator)” 39 BEU-P36 Kezban ÖZCAN*, Oğuz ÖZBEK, Yakup BUDAK “UV Lambası Takımı ve Kabini Üretimi” 40 BEU-P37 Volkan DERELİ*, Oğuzhan ERGİN, Oğuz ACAR, Kadir EKİCİ, İbrahim ÖZTOZAN, Gökhan ERDEN, Adnan TOPUZ, Serkan KARAKIŞ, Bülent EKMEKÇİ “Uzaktan Algılama Uygulamaları için Hibrit Zeplin Tasarımı” 41 BEU-P38 Memet Vezir KAHRAMAN, Ferhat ŞEN*, Elif Merve Eminoğlu “Medikal Röntgen Uygulamaları için Radyasyon Önleyici Yerel Kaynaklı Kurşun İçermeyen Çevreci Zırh” 42 BEU-P39 Ferhat ŞEN , Memet Vezir KAHRAMAN “Yüksek Performanslı Siyanat Ester Kompozit Yapıştırıcılar” 43 BEU-P40 Cumhur HARMANCI* “Doğal Konak Üzerinde Yetiştirilen Pimpla Turionellae L. (Hymenoptera: Ichneumonidae)’nın Yaşama ve Gelişimine Neomisinin Etkisi” 44 BEU-P41 Çağlar Çelik BAYAR*, Lemi TÜRKER “Renkli Kompleks Oluşumuna Dayalı Kimyasal Patlayıcı Dedektörleri” BEU-P42 Serhat İKİZOĞLU*, Ahmet ATAŞ, Emre CEYHAN, Tunay ÇAKAR, Eyüp KARA “Dinamik Vestibüler Sistem Analiz Algoritması Geliştirilmesi ve Denge Tespit Cihazı Tasarımı” 46 BEU-P43 Aliihsan ŞEKERTEKİN*, Şenol Hakan KUTOĞLU “Yer Yüzey Sıcaklığı (YYS) Görüntüleri ve Sayısal Yükseklik Modeli (SYM) Kullanılarak Güneş Enerji Sistemleri için Uygun Alanların Belirlenmesi” 47 BEU-P44 Şenol ALAN*, Tuğba SARIŞAHİN, Serap ŞAHİN, Ferudun KOÇER “Ülkemize Özgü Polen Kaynaklarından Deri Prick Testi Çözeltilerinin Üretimi” 48 BEU-P45 Şenol ALAN*, Tuğba SARIŞAHİN, Serap ŞAHİN “Ülkemize Özgü Polen Kaynaklarından Spesifik İmmünoblot Üretimi” 49 BEU-P46 Hakan ÖGÜCE , Halil KATIKSIZ, Barış GÜBÜL, Murat BİLGİLİ, Mustafa ŞAHİNGÖZ, Kadir Kemal KULABER “Güneş Paneli ile Çalışan Gemi” 50 BEU-P47 Bianca BADULESCU*, Alexandru MARİN “Preservation of Historical Monuments Using 3D Laser Scanning Technology” 51 BEU-P48 Onur DÜNDAR*, İsmail Hakkı ÖZÖLÇER “Yağmursuyu ve Kanalizasyon Bacalarının Had Modellenmesi” 52 BEU-P49 Nazım KUNDURACI* “Geleceği Aydınlatan Lavabolar” 53 BEU-P50 Yasin POLAT*, Yılmaz DAĞDEMIR, Mehmet ARI “Bor Oksit Katkılı Bi2O3 Elektrolit Malzemelerin Sentezlenmesi ve Özelliklerinin Araştırılması” 54 BEU-P51 Hüseyin UZUN “Hidrolik Sistemli Havaalanı Araç Tasarımı” 55 BEU-P52 Ali Kemal YILDIRIM*, Wibisono Bagus NIMPUNO “Saman Malzemesinden Ekolojik Yapı Malzemeleri” 56 * 45 * * vii Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak BEU-P53 Şenol Hakan KUTOĞLU*, Fatih ALİYAZICIOĞLU “Kapalı Alanlarda Mobil Konumlama” 57 BEU-P54 Özlem A. KALAYCI*, Baki HAZER “Photocatalytic Activities of Nanoparticles Embedded into Amphiphilic Graft Copolymers” 58 BEU-P55 Muhammet ÖREN*, Hasan ÇABUK, Ayşe Dilek ÖZÇELİK “Atmosferik Kirleticilerin Tespitinde Biyomonitör Olarak Karayosunlarının Kullanımı” 59 BEU-P56 Burak ALPARGU*, Armağan DAL “Kombine Çevrim Biyogaz Santrali” 60 BEU-P57 Murat Emre KARTAL*, Mahmuthan KELEŞ, İlhan DİRİL “3E Çelik Köprü Projesi” 61 BEU-P58 Şaban GÜRBÜZ* “Yalıtım ve Isıtma Perdesi” 62 BEU-P59 Dursun KISA* “Üzüm Atıklarından Resveratrol Üretimi” 63 BEU-P60 TANER ÇARKIT* “Akıllı Çöp Kutusu” 64 BEU-P61 Burakhan ÖZYOL* “Anneler Cevaplasın” 65 BEU-P62 Necati BAŞMAN*, Aykut KOSOVA “Elektrik Üreten Tekerlekler” 66 BEU-P63 Onur MEMİŞ*, Mükremin DOĞAN “Daha Az Nükleer Facia” 67 BEU-P64 Mükremin DOĞAN*, Onur MEMİŞ “Kazasız, Cezasız ve Güvenli Trafik” 68 BEU-P65 Onur MEMİŞ*, Mükremin DOĞAN “Hava Durumundan Korkma Egzozunu Kullan!” 69 BEU-P66 Onur MEMİŞ*, Mükremin DOĞAN “OSB” 70 BEU-P67 Mükremin DOĞAN*, Onur MEMİŞ “Toplu Taşımacılığın Her Noktasında Kendini Özel Hisset!” 71 BEU-P68 Onur MEMİŞ*, Mükremin DOĞAN “Uçan Otobüs” 72 BEU-P69 Hüseyin UZUN* ““Boss” Akıcı Trafik Sistemi Konumlama Cihazı” 73 BEU-P70 Hüseyin UZUN* “Çok Fonksiyonlu Emniyet Kemeri” 74 BEU-P71 Kemalcan BORA*, Emre ABANOZOĞLU, Utku Mert ÖZEN “Datamole Projesi” 75 BEU-P72 Serkan KARAKIŞ*, Bülent EKMEKÇİ, Gökhan SAĞLAM, Çağlar BAYIK “Fotogrametrik Veri Üretiminde İnsansız Hava Araçları için Donanım ve Yazılım Geliştirilmesi” 76 viii Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak BEU-P73 Mahmut TOKUR* “Kaburga ve Sternum Kemiklerini Dikme Zımbası” 77 BEU-P74 Mahmut TOKUR* “Hastanın Bulunduğu Merkezden Hasta Verilerini Toplayıp Diğer Hastaneler Arasında Sanal Konsultasyon Sağlayarak Etkin Hasta Nakli Gerçekleştirmeye Yardımcı 112 Çağrı Merkezi Otomasyonu” 78 BEU-P75 Mahmut TOKUR* “Sağlıklı ve Ergonomik Serinleme Ve Isınma Sağlayan Otomobil Gövde Soğutma Ve Isıtma Sistemi” 79 BEU-P76 Lütfi Erdi ŞAHİN*, Tuğba ESENLİK, Burak KÖSE “Akıllı Trafik Lambaları” 80 BEU-P77 Mahmut TOKUR* “Hızlı ve Güvenli Takılabilen Göğüs Dreni Tasarımı” 81 BEU-P78 Mahmut TOKUR* “Kalp ve Büyük Damar Yaralanmalarının Tedavisine Yardımcı Kateter Tasarımı” 82 BEU-P79 Sercan SARAÇ* “GNSS Cihazlarının Android OS Cihazlar ile Kontrolü” 83 BEU-P80 Olgu ORUÇ, Temel ÖZTÜRK, Timur ŞANAL*, Baki HAZER “Synthesis of Ph-, and Thermoresponsive Poly (Ɛ-Caprolactone-B-4-Vinyl Benzyl-GDimethyl Amino Ethyl Methacrylate) Brush Graft Copolymers via Raft Polymerization” 84 BEU-P81 Özgür ÇINAR*, Burcu Nilgün ÇETİNER “Aluminyum Endüstrisindeki Kalıplarda Vanadyum Karbür Kaplamaların Uygulanması” 85 BEU-P82 Burcu Nilgün ÇETİNER*, Özgür ÇINAR “Tantal Esaslı ve Tantal Oksit Kaplı Yeni Nesil Ortopedik İmplantların Tasarlanması” 86 BEU-P83 Necati BAŞMAN*, Orhan UZUN “Süperelastik Nikel-Titanyum Diş Eğeleri Üretimi” 87 BEU-P84 Ezgi Taylan KOPARAN*, Ekrem YANMAZ “Ferromanyetik Çivileme Merkezleri Taşıyan MgB2 Süperiletken İnce Filmlerin Üretimi ve Karakterizasyonu” 88 BEU-P85 Burcu SAVAŞKAN, Ezgi Taylan KOPARAN* “C4H6O5 Eklenmiş MgB2 Süperiletkeninin Manyetik Kaldırma Kuvveti Özelliklerinin Elektromanyetik Uygulamalar İçin Araştırılması” 89 ix Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak FELÇLİ HASTALARA YÖNELİK EEG TABANLI BİR TEKERLEKLİ SANDALYE SİSTEMİNİN GELİŞTİRİLMESİ Emre GÖNÜLTAŞ*, Selman ZENGİN, Ş. Engin MENDİ KTO Karatay Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği, Konya * [email protected] ÖZET Tekerlekli sandalye; fiziksel bir rahatsızlık ya da engel nedeniyle yürüyemeyen veya kolayca hareket edemeyen kişilerin mobilizasyonu için kullanılan bir araçtır. Çeşitli ölçülerde tekerleklere sahiptir. Genelde ellerle kullanılabildiği gibi özel ihtiyaçlara göre vücudun neredeyse her yeriyle kullanılabilecek çözümleri de barındırabilmektedir. Tüm dünyada kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü ölüm nedeni olan inme - felç, her yıl bin kişiden altısını etkilemektedir. ABD'de yılda 700 bin kişinin karşı karşıya kaldığı inme, hastaların yüzde 30'unun hemen kaybedilmesine, geri kalanın ise çoğunlukla sakat kalmasına neden olmaktadır. Öyle ki, 2001 yılında tüm dünyada 5,5 milyon kişi inme nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Yapılan araştırmalar Türkiye'de de felç riskinin oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Özellikle Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde risk oranı yüzde 19'a kadar çıkmaktadır [1]. Yaşamında önemli bir yer tutan ve doğal bir süreç olan yürümenin olmaması çeşitli nedenlerle bireye büyük sorunlar yaşatabilmektedir. Felçli kişiler seyahat ederken, alışveriş yaparken ve sosyal hayatın gerektirdiği temel ihtiyaçlarını dile getirirken büyük problemlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Yapılacak bu çalışma sonrasında felçli ve vücut hareketleriyle elektrikle tekerlekli sandalyeye komut veremeyen insanlar sosyal hayatlarında bir yerden başka bir yere tek başına gitmekte zorluk çekmeyeceklerdir ve sosyal hayatın gerekliliği olan ihtiyaçlarını üretilecek cihaz ile karşılayabileceklerdir. Çalışmamızın sonunda yürüyemeyen felçli insanlar üretilecek olan elektrik sandalyede vücutsal herhangi bir fonksiyona ihtiyaç duymadan beyin ile düşünce odaklı kontrol sayesinde sandalyeyi istedikleri doğrultuda istedikleri konuma yönlendirebileceklerdir. Sürekli yatağa mahkum olan bu insanlar geliştirilecek olan sistem sayesinde günlük ihtiyaçlarından en önemlilerinden birisi olan hareketi gerçekleştirerek başka kişilere olan bağlılıklarının bir kısmını ortadan kaldırmış olacaklardır. Anahtar kelimeler: EEG, Tekerlekli Sandalye, Felç, Düşünce. Kaynaklar [1] http://www.aktuel.com.tr/Saglik/2012/12/17/turkiyenin-felc-riski-haritasi 1 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak KÖMÜR KIRICISININ İKİNCİ BİR HAVA GİRİŞİ İLE OPTİMİZASYONU Nuray KAYAKOL * Organize Sanayi Bölgesi, Eflatun Cad.11 16159 Bursa Türkiye * [email protected] ÖZET Kömür yakan buhar kazanlarında ısı veriminin arttırılmasının bir faktörü de kömür beslemesindeki parçacık boyutunun ortalama 90 micron olması yani iyi pulvarize edilmesidir. Bunun sağlanabilmesi içintermik santrallerde kullanılan ve maliyeti bir milyon doların üzerinde olan kömür kırıcısında (coal mill) 45-250 micron arasında kırılan kömür parçacıkların birbirlerinden girdaplı hava akımı ile ayrışması sağlanır. Konvansiyonel uygulamalardan farklı olarak ikinci bir hava girişi sağlanarak bir kömür kırma kırıcısı optimize edilmiştir. Kömür kırıcısının CFD (Computational Fluid Dynamics) simülasyon çalışmaları gösterilmektedir. Anahtar Kelimeler: Kömür Kırıcısı, CFD, Parçacık-Hava Ayrışımı, Buhar Kazanı, Enerji. 2 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak İLK YARDIM LAMBASI İbrahim TUFAN* Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, İncivez 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Trafik lambalarına eklediğimiz acil yardım lambası, mavi renkle gösterilmiştir. İlk yardım araçları için yapılmış olan mavi ışık, yeşil ile birlikte yandığında ilk yardım aracının istikameti yönünde olan araçların acil bir şekilde yol vermesi gerektiğini gösteriyor. Mavi yeşil yandığında otomatikman diğer kavşaktaki lambalar kırmızı ve mavi yanacaktır bunun anlamı ise; acil bir durumun olduğu ve araçların durması, hareket halinde olmaması gerektiğini ifade ediyor. Anahtar kelimeler: PIC16F877A, Mavi Led, Kırmızı Led. 3 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak METAMALZEMELER İLE BİOSENSÖR TASARIMI Muharrem KARAASLAN* Mustafa Kemal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Elektrik Elektronik Mühendisliği, İskenderun 31140,Hatay ÖZET Bu projede, bakışımsız metamalzemeler kullanılarak biosensör uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Bu sensör uygulamalarında sıcaklık, basınç, yoğunluk ve konsantrasyon özellikleri oldukça hassas bir sensör yapısı oluşturulmuştur. Özellikle denek olarak sıklıkla kullanılan domuzların kemik iliğinin sıcaklıkla değişimi çalışmanın ayırt edici özelliğidir. Çalışma genel anlamda hem benzetim hemde üretim-ölçümler ile desteklenmiştir. Projede kullanılan bakışımsız metamalzemeler ilk defa sensör olarak kullanılmıştır ve emsallerine göre daha lineer ve daha hassas algılama sunmaktadır. Anahtar kelimeler: Biosensör, Metamalzeme, Bakışımsızlık. 4 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak RADARA YAKALANMAMA AMACI İLE ÜRETİLMİŞ TEKSTİL MALZEMESİ TABANLI POLARİZASYON BAĞIMSIZ SİNYAL EMİCİ Muharrem KARAASLAN* Mustafa Kemal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği, İskenderun 31140,Hatay ÖZET Bu buluş, tekstil malzemesi tabanlı olarak (Tablo 1) içerisine nano ölçekte titanyum cinsi metaller entegre edilmiş bir sinyal emici ile alakalıdır. Yapılan bu buluş ile 4.42 GHz rezonans frekansında dalganın deneysel olarak %99.36 oranında emilim sağlanmıştır. Ayrıca dalganın sadece belirli bir yönde olmayıp açılı geldiği durumlarda da sinyal emilim sağlanabilmektedir. Ek olarak; yapı ölçeği ayarlandığında istenilen rezonans frekansında emilim gerçekleştirilebilmektedir. Yapılan esnek, taşınabilir ve kolay üretilebilir bu buluş ile herhangi bir cihaz ya da malzeme kaplandığı takdirde, belirtilen frekanslarda sinyali emeceğinden ve yansıtmayacağından ötürü radara ve uyduya yakalanmayacaktır. Anahtar kelimeler: Radar, Görünmezlik, Pelerinleme. 5 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ATM KASETLERİ GÜVENLİK AÇIĞININ GİDERİLMESİ Nevzat ADABAĞ* Ergazi Mah. Özpetek 5 Sitesi 16/1 Batıkent, ANKARA * [email protected] ÖZET ATM (Otomatik Para Ödeme Makinaları)’ lerde makine içinde bulunan kasetlerde normalde bir para yüklemesinin yapıldığı üst kapak ve makine içinde normal çalışma halinde kasetten dışarı paranın verilmesini sağlayan bir kepenk bulunmaktadır. Üst kapak kasede para yüklemesi yapıldıktan sonra kilitlenir ve özel bir mühür ile güvenliği sağlanır. Ancak yapısal bir eksiklik t kasetler makine dışında iken paraya ulaşılmasını engelleyen ön para verme kepengi makine dışında iken asla açılmaması gerektiği halde hatalı yapısal özellik dolayısıyla bilhassa taşıma esnasında bilenler tarafından bu kepenk saniyeler içinde açılıp içinden para alındıktan sonra kapatılmakta ancak kutuda ve mühürde tahribat olmadığı için ilgili personele herhangi bir soru yöneltilememekte veya suçlama yapılamamaktadır. Bu durum dolayısıyla ATM işleticisinin yüksek miktarda para kaybı olmaktadır. Bu sorun tarafımızdan yapılan çalışmalarla çözülmüş kesin sonuç alınarak bu kasetlerin makina dışında iken ön kepenginin açılması tamamen engellenmiş bulunmaktadır. Buluşumuz prototipide üretilerek patent talebinde bulunulması üzerine TPE ce patent verilerek güvence altına alınmıştır. Anahtar kelimeler: ATM, BTM Güvenlik Açığı Çözümü. 6 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ARAÇLARDA RÜZGÂR ENERJİSİ KULLANIMI-RÜZGARMOBİL Nevzat ADABAĞ* Ergazi Mah. Özpetek 5 Sitesi 16/1 Batıkent/ANKARA * [email protected] ÖZET Araçlarda yakıtı etkileyen başlıca faktör araç ağırlığı olup tüm araç üreticileri yakıt sarfiyatını aşağılara çekmek için öncelikle araç ağırlığını azaltmaya hedeflenmişlerdir. Bu buluşumuzda tarafımızdan aracın hareketi dolayısıyla oluşan rüzgar kullanılarak araç ağırlığının belirli bir oranda ki kısmının azaltılması ve dolayısıyla araç ağırlığı azaltılarak motorun gereksinim duyacağı güç azaltılmasıyla yakıt tasarrufu sağlanması hedeflenmiş olup bu amaçla prototip bir araç üzerine airfoil kesitli –Uçak kanadı – kanat yapıları monte edilmiştir. Kumanda kaybını –aracın yere tutunması, savrulmanın olmaması için- önlemek üzere aracın çevresinden geçen hava hızı ölçülecek ve kanat yapılarının hava hızına göre alması gereken açı anlık kontrol edilip düzeltilerek maksimum verim elde edilecektir. Prototip şu anda manuel olarak çalışmasına rağmen yaklaşık 5000 km’ lik yol testlerinde yakıt sarfiyatı 10.50 lt/100 km den 7.63 lt civarına çekilmiştir. Prototip şartlar dolayısıyla şu anda küçük binek bir araca uygulanmış ise de projeden amaçlanan günlük 1000 km civarında yol yapan Kamyon-Tır-Otobüs gibi ağır yük araçlarına uygulanmasıdır ki TR’ deki çok sayıda büyük araçlar düşünüldüğünde bu tasarruf oranı büyük bir ekonomik fayda sağlayacaktır. Anahtar kelimeler: Rüzgâr Mobil, Aerodinamik Yapılar, Airfoil Aircar. 7 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak DİESELLERDE LPG Nevzat ADABAĞ* Ergazi Mah. Özpetek 5 Sitesi 16/1 Batıkent/ANKARA * [email protected] ÖZET LPG uygulamada benzinli araçlarda alternatif yakıt olarak kullanılmakta ve parasal tasarruf sağlamaktadır. LPG’ nin sağladığı bu parasal tasarruf LPG’ nin fiyatından (fiyatın ucuz olmasından) kaynaklandığı gibi bir kanaat varsa da aslında LPG’ nin enerji muhteviyatına göre bir hesaplama yapıldığında LPG’ nin ucuz bir yakıt olmadığı görülebilir. LPG piyasada akaryakıt olarak fiyatlandırılıp satılmakta ancak özgül ağırlığı yaklaşık 0.585 gr/lt oluşu ve sair sebeplerle 1000 Kcal üzerinden hesap yapıldığında yaklaşık fiyat açısından benzin fiyatı civarında olduğu görülecektir. Ancak kullanımda benzine göre %50 civarında parasal tasarruf edilmektedir. Bu tasarrufun sebebini LPG’ nin gaz yakıt oluşundan kaynaklanmakta olup LPG motorda benzine göre çok daha yüksek verimle yanmasında aramak gerekir. Diesel motorlarda ise yanma verimi benzine göre daha düşük olup diesel araçlarda tam yanmayan yakıt kısmı egzozdan atılmaktadır. Bu sebeplerle Diesel motorlar dada LPG kullanımı hem çevre temizliği hem de tasarruf açısında daha da elzemdir. Ancak Benzinli araçlarda LPG kullanılırken yakıt seçimi yapılmakta ya benzin ya da LPG kullanılabilmekte olmasına karşın Diesellerde ateşleme sistemi olmadığı için LPG kullanabilmek için farklı bir metot kullanmak zorunludur. 1. metot diesel motorda tadilat yapıp ateşleme düzeni eklemektir ki bu hem kapsamlı bir tadilat gerektirdiği gibi hem de çok maliyetli bir işlemdir. Bu tadilatın geri dönüşümü olmadığı gibi dönüşüm sonrası artık diesel motor benzinli bir motor olacaktır ve diesel motor avantajları kalmayacaktır. 2. metot ise diesel’ i pilot yakıt olarak kullanıp ateşlemenin bu yolla sağlanmasıdır ki sadece bir düğmeye kumanda edilerek motoru orijinal haline döndürmek mümkün olduğu gibi maliyette 1. metoda göre çok ekonomiktir. Diesellerde LPG kullanımı bir çift yakıtın motorda aynı anda yanmaya iştirak ettirilmesi ile sağlanıp Diesel yakıtı LPG ile yanma verimi yükseltilmektedir. Yakıt sisteminde hiçbir tadilat yapmadan dönüşüm sağlanmaktadır. Genelde kamyon ve tır gibi yük araçlarında kullanıldığında bir arıza veya LPG tükenmesi durumunda motor orijinal halinde çalışmasına devam edecektir. Ancak iki yakıtın aynı anda yanmaya iştirak etmesi dolayısıyla birbirlerine olan yakıt oranının ve hava miktarının, dış hava sıcaklığı, rakım, yüklü, yüksüz durum değerlendirmelerinin dikkatle ayarlanması ve motorun zarar görmemesi için çalışma şartlarına göre dikkatle ayarlanması gerekmektedir. Uyguladığımız mekanik ve elektronik sistem kontrolleriyle bu sağlanmış olup araç cinsine göre (Yakıt kontrol sistemlerine göre %15 ila %30 arası) yakıt tasarrufu ve performans artışı elde edilmiştir. Uzun yol ve bilhassa yük araçları için (Günde 1000 km veya daha fazla yapan araçlarda)bu ciddi bir tasarruf rakamıdır. Anahtar kelimeler: DİESEL, LPG, Bifuel, Çift Yakıt. 8 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak RÜZGAR ENERJİSİ KULLANILARAK BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİNİN ELEKTRİK İHTİYACININ KARŞILANMASI Beytullah ERDOĞAN*, Adnan TOPUZ, Rahman KAHRAMAN, Mustafa YILMAZ Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Zonguldak * [email protected] ÖZET Bu çalışmada, Zonguldak Meteoroloji Müdürlüğü’ nden 2000-2012 yılları arası 10 m yükseklikteki günlük ortalama rüzgâr hızı, basınç, nem, sıcaklık, güneşlenme süresi ve güneş radyasyonu değerleri ele alınarak, farklı yükseklikteki 50 m, 75 m ve 100 m’ deki rüzgâr hızları ve buna bağlı rüzgâr güçleri modellenerek, arazinin coğrafi yapısına göre, rüzgâr türbini yüksekliği ve rüzgâr türbini sayısı belirlendi. Yapılan hesaplamalar sonucunda; Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinin elektrik ihtiyacının belirli oranda karşılanması incelenmiş olup, Arazinin coğrafi yapısına ve rotor çapına göre 2 adet 500 kW’ lık türbinler ile Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinin yaklaşık olarak %7,45’ lik elektrik ihtiyacını karşılayacağı hesaplanmıştır. Anahtar kelimeler: Zonguldak, Bülent Ecevit Üniversitesi, Rüzgâr, Yenilenebilir Enerji. 9 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak YABAN MERSİNİ (MYRTUS COMMUNİS) ÖZÜTÜ İLE EKOLOJİK DERİ ÜRETİMİ Elif Eser (Eke) BAYRAMOĞLU* Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Deri Mühendisliği Bölümü, Bornova, İZMİR ÖZET Deri sanayi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye içinde önemlidir ve Türkiye’nin 10. büyük sektörüdür. Dünyada artan sağlık ve çevre bilinci ile birlikte, ürünlerin sağlık ve çevre açısından güvenilir olduğunun dürüst bir etiketle kanıtlanması müşteri gözünde bir farklılık yaratmaktadır. Günümüzde tüketiciler gerek üretim aşamasında gerekse kullanım sırasında çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyen malzeme ve yöntemlerle üretilen, atık duruma geldiğinde yine çevreye zarar vermeden imha edilebilen ve ekolojik etiket taşıyan ürünleri tercih etmeye başlamışlardır. Çalışmamızın amacı ülkemizde doğal şartlarda bol miktarda yetişen yaban mersini (Myrtus communis) bitkisinden özüt elde ederek ekolojik deri üretiminde kullanımını araştırmaktır. Çalışmada yaban mersini bitkisinin ekstraksiyon işlemi gerçekleştirilerek tanen oranının % 34.3 olduğu tespit edilmiş ve elde edilen özüt sepileme işleminde kullanılmıştır. Deri ağırlığı üzerinden %7 oranında özüt ile yapılan sepileme işlemi sonucu, derilerin büzülme sıcaklığının 65 oC ye kadar çıktığı tespit edilmiştir. Ayrıca yaban mersininin derideki serbest formaldehit üzerine etkisi TS EN ISO 17226-1 uluslararası test metoduna gore HPLC test cihazı ile incelenmiştir. Deriler direkt olarak formaldehitle tabaklanmış olsa bile yaban mersini özütü retenaj aşamasında %4 oranında kullanıldığında derideki serbest formaldehiti %24 oranında düşürdüğü tespit edilmiştir. Bu bağlamda yaban mersini hem sepileme maddesi hem dolgu maddesi olarak ve aynı zamanda da derideki serbest formaldehiti düşürücü bir ajan olarak kullanılabileceği tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Yaban Mersini, Deri, Ekoloji, Özüt. 10 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak MOBİL NÖBETÇİ/DEVRİYE ROBOTU İbrahim GARİP* Erciyes Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü, Melikgazi 38039 Kayseri * [email protected] ÖZET “Mobil Nöbetçi / Devriye Robotu” adlı projemizdeki temel amaç; askeri ve sivil alanlarda kritik, stratejik öneme sahip tesislerin çevre güvenliğini insan faktörünü ön planda tutmadan sağlamaktır. Kritik ve stratejik alanların güvenliği nöbetçi güvenlik görevlileri ve güvenlik kameraları ile sağlanmaktadır. Nöbetçi güvenlik görevlileri sadece tek bir bölgeyi kontrol ederken diğer bölgelerde oluşabilecek güvenlik ihlalleri problem oluşturmaktadır. Gelişen bilişim teknolojileri ise güvenlik kameralarının verdiği görüntülerin ne kadar gerçekçi olduğunu sorgular duruma getirmiştir. Yapmayı planladığımız bu robotta tüm bu problem ve oluşabilecek ihtimalleri büyük ölçüde azaltmak hedeflenmiştir. Robotumuz askeri ve sivil alanlarda yani hayatın her istenilen alanında kullanılabilecektir. Askeri kuvvetlerin kontrolünde olan tesisler, sınır bölgeleri, karakol ve tüm birlikler de güvenliğin sağlanması için kullanılabilecektir. Kritik tesislerde ( Uluslararası doğalgaz boru hatları, petrol boru hatları ve petrol rafineleri, elektrik santralleri ) güvenliği ve alan kontrolünü yine bu sistemle sağlanabilecektir. Sivil alanda da birçok yerde kullanılabilecek bir opsiyona sahip olacaktır. Başta ASELSAN, TUBİTAK gibi Türkiye’ nin önemli merkezlerinde, bakanlıklar, müsteşarlıklar, elçilikler, teknoloji, ilaç, savunma sanayi vb. tüm fabrikalarda ve özel mülklerin güvenliğinde tercih edilmesi amaçlanmaktadır. Diferansiyel sürüş sistemine sahip robotumuz 4 adet yüksek güçte DC motoru ile desteklenmiştir. Yüksek güçte seçilmesinin nedeni ise toprak arazide ve eğimi 15°- 40° arasında değişen alanlarda zorlanmadan yol almasını sağlamak içindir. Robotta sensör olarak Harici Ortam PIR detektörlerinden 4 adet kullanılacaktır. Bu detektörün her birinin bir cismi algılama mesafesi 100 metredir. Robota yerleştirilen 4 sensör ile 200 m çapında bir alanda tarama yapılabilecektir. Yağmur ve soğuğa karşı korumalı olan sensörler ayrıca kötü hava koşulunda otomatik olarak hassasiyetini artırmaktadır. Sensörün görüş açısı dir. Bu robotta 4 adet kullanılması ile robotta kör nokta oluşması engellenmiştir. Robot ile kullanıcı birim arasındaki görüntü aktarımını biri sürüş, diğeri çevre kontrol amaçlı olan 2 adet SONY 1.3 Megapixel CCD kamera ile sağlanacaktır. Kameramız ayrıca C/CS lens ile desteklenmiştir. Görüntünün sonsuz aktarımı için kullanıcı birim sistemine kamera kontrol ünitesi entegre edilerek profesyonelleşmiş bir sistem oluşturulacaktır. Kameranın hava koşullarından ve dış ortamdaki etkilerden etkilenmemesi için fiber glass bir koruma ile muhafaza edilecektir. Ayrıca gece görüş sistemini optimum düzeyde tutabilmek için bir de termal kamera sisteme entegre edilecektir. Robotun işletim sistemi ise gelişmiş yazılım programları ile sağlanacaktır. Robot kullanıcının isteği ve seçimine göre farklı formatlarda hazırlanacaktır. Genel olarak sesli uyarı ve sessiz takip olmak üzere iki özelliğe sahip olacaktır. Sesli uyarıda algılama yapan PIR detektörler hedefe sesli uyarı vererek yaklaşacaktır. Sessiz takip formatında ise hedefin algılanması durumunda robot hedef arasında belirli bir mesafe bırakarak takibe başlar. Kullanıcı birim uyarı vermediği sürece takip eder. Bu özellik dağlık alanlarda ve sınırlarda kullanıldığında yararlı olacaktır. Çünkü araziden geçen hayvanlarda sesli uyarı vermeyerek konumunu belli etmeyecektir. Ayrıca fabrika gibi büyük alanlarda kendi güvenlik ya da çalışanlarını görmesi halinde sesli alarm çalışmayacaktır. Projenin misyonu olarak birçok 11 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak alanın güvenliğinin tek bir kişi tarafından sağlanarak insan gücünün 2. Plana alan bir sistemin geliştirilmesi olarak belirlenmiştir. İş fikrinin gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkacak ürünün en büyük avantajı ve farklılığı, prototipin kameralı olması, istenilen alan ve arazide kullanılabilirliği, kolay kullanımı, düşük maliyetli bir ürün olmasıdır. Ortaya çıkacak ürün ile aynı görevi yapan çok az sayıda araç vardır. İnsansız bir kara aracı olarak bu araç, amaca bağlı durumlarda keşif ve gözlem içinde kullanılabilecektir. Uzaktan fark edilmemesi ve gizlenebilmesi bakımından da avantaj sağlayacaktır. Askeri ve sivil alanlarda kritik, stratejik öneme sahip tesislerin çevre güvenliğini üslenmesi bakımından ve hem zaman hem de iş gücü kazanımından çok büyük üstünlükler sağlamaktadır. İnsansız kara aracı çalışması olan bu araç, ülkemizdeki insansız hava aracı çalışmalarından sonra yeni bir alana girildiğinin bir göstergesi olacaktır. Prototipi üretilecek olan ürün uluslararası arenada da Türkiye’yi temsil edebilecek bir durumda olacaktır. Robota, “sürü robot mantığı” verilerek daha geniş tarama arazisi ve daha kesin sonuç elde edilmesi mümkün olabilir. Robotun daha farklı fonksiyonlarının da sahip olması son kullanıcının isteklerine göre yeniden şekillenecektir. Projemizi özetlersek: Kritik, stratejik tesislerin çevre güvenliği Fabrikaların çevre güvenliği Özel mülk, alan ve arazilerinin çevre güvenliği Değişik arazi yapılarında kablosuz kontrol Algılayıcılar Renkli kamera Otomatik hedef tespiti ve takibi gibi özelliklere sahip bir robot planlanmıştır. Anahtar kelimeler: İnsansız Kara Aracı (UGV), PIR detektör, Robot, Algılayıcılar, Güvenlik. 12 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak BİLGİSAYAR KONTROLLU ERİYİK EĞİRME CİHAZI (MELTSPİNNER) GELİŞTİRİLMESİ Muhammed Fatih KILIÇASLAN* Kastamonu Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Malzeme ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü, Kuzeykent, Kastamonu Eze Nanoteknoloji Mühendislik Danışmanlık Makine İnşaat Arge Yazılım Sanayi ve Tic. Ltd. Şt. Tokat Teknoparkı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Taşlıçiftlik Kampüsü, Tokat ÖZET Bilindiği üzere, dünyada hem üniversite ve araştırma enstitüleri hem de endüstri kuruluşlarında hızlı katılaştırma teknolojileri üzerine yoğun çalışmalar yapılmaktadır. İngiltere, Güney Kore, Hollanda vb. pek çok gelişmiş ülkede hızlı katılaştırılmış metal alaşımları ticari ürün olarak ta üretilmektedir. Ancak Türkiye’ de, hızlı katılaştırma teknolojileri üzerine yapılan çalışmalar sadece üniversitelerin yaptıkları ile sınırlıdır. Ülkemizde hızlı katılaştırma yöntemlerini ticari olarak kullanan/üreten herhangi bir kurum/kuruluş bildiğimiz kadarı ile mevcut değildir. Dolayısıyla, Türkiye’ de üniversitelerde kullanılan bir çeşit hızlı katılaştırma sistemi olan eriyik eğirme (melt spinner ) sistemi yurt dışından çok yüksek maliyetle ithal edilmektedir. Böylece, hızlı katılaştırma teknolojileri üzerine yapılan/yapılacak olan bilimsel çalışmaları oldukça maliyetli hale getirmekte ve bir anlamda da yavaşlatmakta hatta bazen de engellemektedir. Bu sebeple bu proje kapsamında marka tescili ilk yerli standart laboratuvar tipi bir eriyik eğirme cihazının üretilmesi hedeflenmiş ve 2014 yılı başı itibariyle de ilk cihazın üretimi firmamızca gerçekleştirilmiştir. Bu proje; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Tekno Girişim Sermaye Desteği Programı (TGSD) kapsamında desteklenmiş (TGSD No: 0015.TGSD.2013) ve 2013 yılında Tokat Teknopark’ ta bir firma kurulmuştur (Eze Nanoteknoloji Ltd. Şti. ). Üretilmiş olan cihazın belirli özellikleri bilgisayar ile kontrol edilebilmektedir. Proje konusu cihazın başarı ile üretilmiş olması, hızlı katılaştırılmış metal alaşımlarını ticari olarak üretmek gibi bir fırsatı da ortaya çıkarmıştır. Nitekim firmamızca, otomotiv, havacılık, savunma ve uzay endüstrilerinde kullanılmaya namzet üstün fiziksel ve mekaniksel özelliklere sahip hızlı katılaştırmış metal alaşımlarının Türkiye’ de ticari amaçlı üretimleri için gerekli hazırlıklar ve projeler hızla yapılmaktadır. Örneğin, yakın zamanda eriyik eğirme yöntemi ile üstün özellikli sert ve yumuşak manyetik mıknatısların (soft ve hard magnetler) üretimi planlanmaktadır. Anahtar kelimeler: Eriyik Eğirme, Hızlı Katılaştırma. 13 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak YERLİ BİR ERİYİK KLADIRMA (MELT EXTRACTİON) CİHAZININ TASRAIMI VE ÜRETİMİ Muhammed Fatih KILIÇASLAN* Kastamonu Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Malzeme ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü, Kuzeykent, Kastamonu Eze Nanoteknoloji Mühendislik Danışmanlık Makine İnşaat Arge Yazılım Sanayi ve Tic. Ltd. Şt. Tokat Teknoparkı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Taşlıçiftlik Kampüsü, Tokat ÖZET Bu proje kapsamında, hızlı katılaştırılmış tel formunda metalik alaşımların üretilmesinde kullanılan laboratuvar ölçekli bir eriyik kaldırma (melt extraction) cihazının tasarımı ve üretimi planlanmaktadır. Eriyik kaldırma yöntemi bir çeşit hızlı katılaştırma yöntemi olup, bu yöntem ile nano yapılı mikro teller üretilebilmektedir. Bu yöntem ile hem var olan metalik malzemelerin özelliklerinin iyileştirilmesi hem de yeni malzemelerin keşfedilmesi mümkün görünmektedir. Örneğin demir asıllı alaşımlardan, alüminyum esaslı alaşımlara, şekil hafızalı alaşımlardan termoelektrik malzemelere kadar pek çok çeşit yeni nesil malzemenin (mikro tel/fiber) üretilmesi mümkündür. Türkiye’ de eriyik eğirme ve gaz atomizasyonu gibi hızlı katılaştırma yöntemleri yeteri kadar olmasa da üniversite laboratuvarlarında çalışılmaktadır. Ancak, eriyik kaldırma tekniği ise ne üniversitelerde ne de ticari anlamda Türkiye’ de bilebildiğimiz kadarıyla henüz kullanılmamaktadır. Dolayısıyla, bu proje kapsamında üretilmesi planlanan cihaz, Türkiye’ nin hem ilk eriyik kaldırma cihazı hem de ilk yerli üretim eriyik kaldırma cihazı olacaktır. Eriyik kaldırma tekniği ile üretilen mikro teller hakkındaki bilimsel makaleler hali hazırda yüksek etki çarpanlı SCI kapsamındaki dergilerde kolaylıkla yer bulabildiğinden [1,2], üretilecek olan cihazın özellikle üniversiteler tarafından ilgi görmesi beklenmektedir. Proje kapsamında üretilecek olan cihaz, yüksek vakum veya inört ortamda üretim yapmaya uygun olacaktır. Cihaz aynı zamanda vakumlu indüksiyon eritme sistemi olarak ta kullanılabilecektir. Ayrıca üretilmesi planlanan cihaza yapılacak olan ufak bir takım eklemeler sonucunda, cihaz hem eriyik kaldırma (melt extraction) hem de eriyik eğirme (melt spinning) cihazı olarak ta kullanılabilecektir. Dolayısıyla proje sonunda kombine bir hızlı katılaştırma cihazının üretimi söz konusudur. Ayrıca bu kombine hızlı katılaştırma sistemi (eriyik kaldırma + eriyik eğirme) için bir patent veya faydalı model belgesinin alınması da ihtimal dahilindedir. Anahtar kelimeler: Eriyik Kaldırma, Hızlı Katılaştırma, Mikrotel, Mikrofiber. Kaynaklar [1] Qin FX., Binghamb NS., Wang H., Peng HX., Sun JF., Franco V., Yu SC., Srikanth H., Phan MH. Acta Materialia. 61:1284-129, 2013. [2] Wang H., Qin FX., Xing, DW., Cao FY., Wang XD., Pen HX., Sun JF. Acta Materialia 60:54255436, 2012. 14 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak RAYSIZ RAY YAYSIZ YAY SİSTEMİ Taner ÇARKIT* Köşk Mah. Çakır Sok. Hasdal Sit. B Blok 11.Kat/21 Numara Melikgazi/Kayseri * [email protected] ÖZET Bu proje, Şekil 1’de göstertildiği gibi yüksek hızlı trenlerde kullanılan sistemlerle ve yapılan doğal elektromıknatıslarla ilişkilidir [1]. Projenin amacı; Şekil 4’ de görüldüğü üzere yüksek hızlı trenlerin temassız ilerleme fikrini inşa temellerinde kullanarak inşaların sarsılmalardan, yıkılmadan ayakta kalmasını sağlamaktır [2]. ‘Eğer inşa temellerine Şekil 2 ve Şekil 3’ de görüldüğü gibi zıt kutuplu mıknatıslar yerleştirilirse sarsıntılarda inşa yıkılmadan durabilir.’ hipotezinin bu proje ile desteklenmesidir. Bu sistemin literatür araştırması genelde manyetik sistemler ve hız üzerine yapılmıştır, ama bu sistem denge üzerine yapılmıştır. Çalışmanın genel amacı deprem gibi doğal afetlerde inşaların yaylanarak ve raylanarak yıkılmadan ayakta kalmasını sağlamak, can ve mal kaybını en aza indirmektir. Anahtar kelimeler: Magnet. Kaynaklar: [1] Huson FR., MacKay WW., Miao Y., Pissanetzky S., Xiang Y., Texas.IEEE Transactions on Magnetics, 27(2):2269-2270, 1991. [2] T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Raylı Sistemler Teknolojisi Alanı, Raylı Sistem Araç Tekniği. Ankara, pp.61-67, 2011. 15 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak AKIŞKAN YATAKLI VE MİKRODALGA ÜNİTELİ KOMBİNE KURUTMA SİSTEMİNİN KANATLI HAYVAN KÜMESLERİNDE KULLANIMI Ekrem GÜLSEVİNÇLER*, Emine CERYAN, Ahmet Ümit TEPE Kastamonu Üniversitesi, Abana Sabahat-Mesut Yılmaz Meslek Yüksekokulu, Elektrik ve Enerji Bölümü, Abana 37970, Kastamonu * [email protected] ÖZET Hayvan gübresi hayvan gübreleri içinde en değerli gübredir. Başta gübre özelliğini taşımayan dışkı taze halde kullanılırken bitkiye zarar verip çeşitli hastalıklara neden olabilmektedir. Tavuk dışkısı açık arazide bırakılınca 8 ile 24 ay arasında doğal fermantasyon sürecinde organik gübreye dönüşür ama bu dönüşüm sırasında gübre kalitesi düşmektedir [1]. Taze dışkıları işlemden geçirmeden direkt olarak kullanmak barındırdığı üre, ürik asit, amonyak vb. azotlu kimyasallar ile bitkiyi yakmakta ve toprak kirliliğine neden olmaktadır. Tavuk gübrelerinin kullanılmasına elverişli hale getirilmesindeki bir yol da yerinde kurutulmasıdır. Günümüzde akışkan yataklı gübre kurutucular ile kurutularak yeni gelişen bu çözüm uzun kurutma sürelerine ve yüksek kapasitelerde enerjiye neden olmaktadır. Ayrıca bu süre içerisinde zararlı organizmanın gelişmesi ve var olan kümes içinde hastalığa sebep olması yararından çok zararına sebep olmaktadır. Akışkan yataklı gübre kurutmaya alternatif olarak geliştirilen mikrodalga ile kurutma da ekstra bir enerji harcamasına rağmen gübre kurutma süresini düşürmekte ve çevreye hastalık yaymasının önüne geçmektedir. Öngörülen sistem var olan kümeslerin gübre sevk kısmının arkasında ufak bir kapalı alan ilave edilerek gübrelerin bir konveyör halinde continuum dönmesi sağlanacak ve kümes içerisindeki sıcak havayı egzost eden fanlar bu gübreyi kurutacaktır. Bu var olan continuum konveyör bir mikrodalga odasından geçirilerek, gübre kurutma süresi hızlandırılacak, suyu uzaklaştırırken ışınım yoluyla bir ısı transferi sağladığı için fermantasyon süresini kısaltacak, sonraki günler için gereken ekstra bekleme yerinden tasarruf edilecek ve zararlı mikrobiyolojik üremenin önüne geçilecektir. Bu şekilde genel maliyetler düşürülecek, çekirdeğe kadar kurumuş, kaliteli gübre ve maksimum verim elde edilecektir. İki ayrı gübre kurutma sistemi kombine şekilde daha önce kullanılmamıştır. Anahtar kelimeler: Kombine Kurutma, Gübre Kurutma, Gübre. Kaynaklar [1] Kütük C., İhlas Haber Ajansı, “Tavuk gübresi en değerli gübre”, http://www.iha.com.tr/prof-drcihat-kutuk-e28098tavuk-gubresi-en-degerli-gubre-saglik-309084, Erişim Tarihi: 14.04.2014. 16 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak NEGATİF İYONİZASYON İLE ENDÜSTRİYEL KANATLI HAYVAN KÜMESLERİNDEKİ TOZ PARTİKÜLLERİNİN İNDİRGENMESİ Ekrem GÜLSEVİNÇLER1* 1 Adres (Kastamonu Üniversitesi, Abana Sabahat-Mesut Yılmaz Meslek Yüksekokulu, Elektrik ve Enerji Bölümü, Abana 37970, Kastamonu) ÖZET Kümes içindeki hava genellikle yüksek konsantrasyonda toz veya partikül içerir. Tozlar özellikle çöplerden, gübreden, tüylerden, idrarın içindeki mineral kristallerinden ve yemden kaynaklı şekilde oluşmaktadır. Kümesin içinde bulunan toz konsantrasyonu ışıklandırma periyodlarında meydana gelir ve doğrudan kümes hayvanlarının aktivitesi ile bağlantılıdır [1]. Toz partikülleri boyutuna göre veya insan solunum yollarındaki depolandıkları bölge cinsinden sınıflandırılır. Kısaltması “PM10” olan terim toz fraksiyonunundaki partiküllerin 10 mikrometre ya da daha küçük boyutta olduğunu ifade etmektedir. “PM2.5” ise 2.5 mikrometre ve boyutu daha küçük çok ince toz fraksiyonu olduğunu ifade eder. Küçük olmasının dezavantajı ise burundan, ağızdan ve gırtlaktan kolayca geçip gidebilirler. Akciğer dokusu içine nüfus ederek bazı olumsuz solunum ve kardiyovasküler sağlık problemlerine neden olmaktadır. Artık günümüzde var olan tarımsal araştırmalar kanatlı tesislerindeki mazur kalınan tozları azaltmak için bazı tedbirler alma yolunda çalışmaktadır. Son on yılda, Avrupa’da, halk sağlığı açısından ortam havasının temizlenmesi için ödenen miktarlarda daha fazla bir artış meydana gelmiştir. 2008’ de Avrupa birliği PM10 ve PM2.5 sınır değerleri ile üye ülkelerine gerekli direktifi vermiştir [1]. Öngörülen sisteme ait ilk kısım 30 kV gerilim ve düşük akım sağlayan bir güç sağlayıcı devreden oluşmaktadır. İkinci kısım ise tavan yüzeyinin altında kümes boyu uzanan tellere iğne şeklinle pimler bağlanarak oluşturulmuştur. Pimlerin asılı olduğu yüksek gerilim kabloları tavan ve diğer topraklı yüzeyler arasında bir elektrik-manyetik alan oluşturur. Elektronlar pimlerden yayılarak tavana doğru ilerler. Böylece karşılarına çıkan toz parçacıkları ile yüklenirler. Negatif yüklü partiküller daha sonra topraklı yüzeylere yapışır ve havadan ayrılmış olurlar. Bu süre içerisinde de tozlar yüzeylerden normal temizlik ile uzaklaştırılır. Anahtar kelimeler: Negatif İyon, Toz İndirgenme Sistemleri Kaynaklar: [1] Winkel, World Poultry, Negative Air Ionisation Strongly Decreases Fine Dust, http://www.worldpoultry.net/Broilers/Health/2012/3/Negative-air-ionisation-strongly-decreasesfine-dust-WP010084W/ Erişim Tarihi: 14.04.2014. 17 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak PORTAKAL BAHÇELERİ HASAT-GÖZLEM OTOMASYON SİSTEMİ Gökhan BAYAR* Bülent Ecevit Ünv., Mühendislik Fak., Makina Mühendisliği Bölümü, İncivez 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Dünya’da sağlık konusunda bilinçlenme ve buna paralel olarak C vitamini deposu olarak düşünülen turunçgile yönelim hızla artmaktadır. Son verilere göre, dünya turunçgil üretimi yıllık 123.755.750 tondur. Bu üretimin yarıdan fazlasını (% 56’ sını) portakal oluşturmaktadır. Şu anda dünyadaki en büyük portakal üreticisi Brezilya’dır (19.112.300 ton). Brezilya’ yı 7.478.830 ton ile ABD takip etmektedir. Türkiye dünya portakal üretiminde 8. sırada yer almaktadır. Ülkemizde, Batı Akdeniz Tarım Araştırma Enstitüsü’nün paylaştığı son verilere göre yılda 1.710.500 ton portakal üretimi 53.236 hektar’ lık alanda yapılmaktadır. En fazla portakal üretimi Antalya merkez ve ilçelerinde olup, yıllık 121.743 dekar’ lık portakal üretim alanında 3.078.015 adet portakal ağacı ile toplamda 442.852 ton portakal üretimi gerçekleştirilmektedir [1]. Bu proje ile portakal bahçeleri hasat-gözlem otomasyon sisteminin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Büyük araziler üzerine kurulmuş olan portakal bahçelerinde, her bir portakal ağacının ayrı ayrı detaylı olarak gözlenmesi neredeyse imkânsızdır. Sunulan bu proje kapsamında bir portakal bahçesinde bulunan her bir portakal ağacı ve üzerindeki portakallar detaylı bir şekilde otonom bir araç kullanılarak gözlenebilecektir. Bu amaç doğrultusunda, dört tekerlekli elektrik motorlu bir araç otonom hale getirilecektir. Aracın direksiyon, hız ve fren özellikleri otonom olarak kontrol edilecektir. Aracın önüne takılacak bir adet uzun mesafe lazer tarayıcı, ağaçların algılanması ve ağaç sıralarının bulunmasında kullanılacaktır. Araç üzerine yüksek çözünürlüklü kameralar yerleştirilecektir. Bu kameralardan gelecek görüntüler, geliştirilen yazılıma aktarılacak ve gerçek zamanlı olarak her bir ağaç üzerinde ki, (yaklaşık) portakal sayısı, portakalların çapları ve tahmini ağırlıkları bulunacaktır. Geliştirilecek sistem tarafından her bir ağaç ve ağaç sırasına ayrı ayrı etiketler verilecektir. Bu sayede her bir ağaç ve ağaç sırası başına yaklaşık portakal sayısı, çapları, ağırlıkları gibi veriler bulunabilecektir. Bunlara ek olarak, sağlıksız (lekeli, bereli, çürük, vb.) portakal sayısı ve bu portakalların toplam ağırlığı tahmin edilecektir. Projenin hayata geçirilmesi ile hasat öncesi, portakal bahçesinden toplanacak portakalların toplam ağırlığı, sayısı, sağlıksız portakal sayısı ve bunun toplam ağırlığa oranı ve ayrıca portakalların çap ve ağırlık sınıflandırması yapılabilecektir. Bu sistem, hasat öncesinde portakal rekoltesini maksimum doğrulukta tahmin edebilmeye olanak sağlamasının yanı sıra, portakal gelişiminin anlık olarak gözlenebilmesine de imkân verecektir. Bu sayede portakal gelişimi gözlenebilecek ve gelişim sürecinde karşılaşılabilecek sorunlar (çürüme, gelişememe, vb.) önceden algılanabilecek ve çözüm üretilmesi için zaman kazanılmış olacaktır. Anahtar kelimeler: Portakal Bahçesi, Otomasyon, Gözlem, Hasat. Kaynaklar [1] www.batem.gov.tr/urunler/meyvelerimiz/portakal/portakal.htm 18 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak UV İLE STERİLİZE EDİLMİŞ TABLDOTLARA 9 ÇEŞİT HAZIR KAHVALTI DOLUM VE PAKETLEME MAKİNASI Burhan ÇETİNKAYA*, Reyhan KOYUNCU İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uçak Ve Uzay Mühendisliği Bölümü * [email protected] ÖZET Çalışmada gıdalardan maksimum düzeyde ve faydalı olacak miktarda yararlanılmıştır. Uygun hesaplamalarla desteklenen sistemin ilk basamağı UV sterilizasyonla başlamaktadır. Bakterilerin sterilizasyonu için en etkin dalga boyu 254,4 nm olarak seçilmiştir. Parazitlere ve fotoreaktivasyon göz önünde bulunarak UV cihazı seçiminde en az 400 J/m2 dozu esas alınmalıdır. UV dozu 100 W/m2 x 4 sn = 400 J/m2 olacaktır. Burada en etkin süre 4 saniye UV ışın yoğunluğu 100 W/m2 seçilmiştir. Tabldotlarımız UV ile sterilize edilerek %99’ a kadar patojen bakterilerin üremesini engellenmiştir. Haznesinde 32 ºC ye ısıtılan bal, çikolata ve reçellerimiz 15’ er gram olarak dolumunu yapabilmek için küresel vanamız zamanlayıcı sensör yardımıyla açılır ve pnömatik silindirimiz emme hareketiyle haznede ki akışkanı kanallara dolmasını sağlar. Zamanlayıcı sensörle işbirliği içerisinde çalışan küresel vana ters yönde açılarak pnömatik pistonumuz basma yaptığında tabldot kaplarımıza ürünlerin hepsinin dolumunu 8sn’de gerçekleştirir. Ardından tane hesabına göre çalışan sayım sensörlü zeytin gramajlama makinamız zeytinler titreşim motorları yardımıyla nozula dizilirler ve zamanlayıcı sensörün komut vermesiyle nozul kapağı açılır ve sayım sensörü 4 tane zeytinin geçtiğini gördüğünde nozul kapısını kapatır ve böylece 4 er adet yeşil ve siyah zeytinin dolumu gerçekleşir bu işlem ortalama 6 sn almaktadır. Cihazın sağında ve solunda kısmında duran çalışanlarımız kaşar peynir, beyaz peynir ve yeme aparatlarını maksimum 7 sn’ de yerleştirilir. Makinamızın son kısmında ise modifiye atmosfer paketleme ile birlikte vakum paketleme kullanılarak 4 tane tabldotu yaklaşık 40 sn’ de (1 paket=10 sn) paketler. Toplamda bir paketin dolumu ve paketlenmesi için geçen süre 80 sn’ den 27.5 sn’ ye düşmüştür. Böylece günlük 10 saat çalışan işletmemiz için ilk durumda ki üretimini 450 den 1310 adete yükseltecektir. İşletmemiz 5 makine kullandığı takdirde günlük 135 TL’den 1965 TL’ ye çıkartacaktır. Bunun yanında makine başına 3 işçi daha az çalıştırarak maaş ve sigorta giderlerinden kâr elde edecektir. Bunun yanında en önemli etmenlerden biri olan UV ile sterilizasyon yapılarak raf ömrü 20 gün olan kahvaltı tabldotunun raf ömrünü uygun koşullar sağlandığında 90 güne çıkardığı görülmüştür. Bu sürede toplu yaşam alanlarında iş yükünü azaltacak işletmeye işçi maaşı, sigortası, sakin çalışma ortamı, su, deterjan, elektrik ve iş gücü yükünü kârı kazandıracaktır. Aseptik dolum ile işleyecek sistem insan sağlığını tehdit eden bütün unsurları kaldırarak, insanlara daha sağlıklı ve daha taze ürünler sunulabilecektir. Anahtar kelimeler: Gıda Makinaları, Dolum Makinaları, Paketleme Makinaları, UV Sterilizasyon 19 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak TOPRAĞIN HİDROLİK EROZYONU İLE MAYIN İMHA SİSTEMİ Ekrem GÜLSEVİNÇLER* Kastamonu Üniversitesi, Abana Sabahat-Mesut Yılmaz Meslek Yüksekokulu, Elektrik ve Enerji Bölümü, Abana 37970, Kastamonu ÖZET Öngörülen sistem toprağın hidrolik bir akışkan ile aşındırılması sonucu mayının su yüzüne çıkarılmasını hedeflemektedir. Su yüzüne çıkarılan mayın uzmanlar tarafından kolayca imha edilebilmektedir. Aşındırma işlemi temini kolay olan su ile yapılabilmektedir. Su yüzüne çıkarılması gereken mayının daha önce tespitinin yapılması gerekmektedir. Tespit edilen mayının çapı ve mayının aktive olduğu yük miktarına göre su yüzüne çıkaran cihazın alt kısmında bulunan çevresel nozullar uygun konuma ve uygun açıya getirilir. Nozul basınç değeri regülatörden ayarlanarak aşındırma işlemi başlatılır. Cihazın ortasında bulunan emiş ünitesi ise aşınmış halde bulunan toprak-su karışımını bir vakum pompası vasıtası ile ortamdan uzaklaştırır. t işlem mayın su yüzüne çıkana kadar alt tabakalardaki toprak katmanları için de tekrar edilir. Aşındırma şekli ve basıncı özelleştirilmiş bir tür sondaj mantığı ile sadece anti-personel mayınlar değil her türlü mayın su yüzüne çıkartılabilecektir. Türkiye' nin "anti-personel mayınların kullanımının, depolanmasının, üretiminin ve devredilmesinin yasaklanması ve bunların imhası ile ilgili sözleşmeye [1] katılmasına ilişkin yasa, 12 Mart 2003 tarihinde TBMM' de kabul edildi (Wikipedia 2013). Sözleşmeye göre Türkiye’nin, 1 Mart 2014’e kadar kendi sınırları içinde toprağa döşeli mayınları temizlemesi gerekiyor [2]. Çeşitli medya organlarından gelen bilgilere göre bu mayınların tam olarak temizlenmediği vurgulanmaktadır. Yasal olarak konumlandırılan ve temizlenmesi beklenen mayınların dışında ayrıca yasadışı olarak terör örgütlerinin konumlandırdıkları mayınların da temizlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda mayının imhasını kolaylaştıracak bu proje yüksek önem arz etmektedir. Düşük maliyette üretimi, sarf malzeme olarak sadece su’ yun kullanılması bu projenin avantajlarındandır. Anahtar kelimeler: Hidrolik Erozyon, Mayın İmha Sistemi. Kaynaklar [1] Wikipedia, Ottawa Antlaşması, http://tr.wikipedia.org/wiki/Ottawa_Antla%C5%9Fmas%C4%B1 Erişim Tarihi 15.04.2014. [2] Kızılkoyun F., Hürriyet, 1 milyon 150 bin metrekarelik alan temizlendi, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23202275.asp Erişim Tarihi 15.04.2014. 20 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak HAVA AKIŞKANLI SCROLL GENLEŞTİRİCİLİ DALGA ENERJİSİ DÖNÜŞTÜRÜCÜSÜ Ahmet Ümit TEPE*, Ekrem GÜLSEVİNÇLER Kastamonu Üniversitesi, Abana Sabahat Mesut Yılmaz MYO, Abana, Kastamonu * [email protected] ÖZET Bu projede dalga enerjisini elektrik enerjisine dönüştürmek amaçlanmıştır ve sistemin maksimum elektrik üretimi 10 kwh olarak tasarlanmıştır. Bu projede suyun kaldırma kuvvetinden faydalanmak için deniz üzerinde yüzen, duba ya da şamandıra diye adlandırabileceğimiz bir cisim bulunmaktadır. Şamandıranın kendi ağırlığı düşünüldüğünde çıkış gücünü besleyebilmesi için 1.5 m³ lük bir hacme ihtiyaç duyduğu hesaplanmıştır. Şamandıra, kıyıda emin üzerine konumlandırılmış, diğer ucunda 250 mm çap ve 500 mm strok özelliklerine sahip pnömatik piston bulunan ve toplam 6 m uzunluğu olan bir kola bağlı bulunmaktadır. Dalganın gelmesiyle birlikte belli bir yüksekliğe çıkacak olan şamandıra bağlı bulunduğu kolu hareket ettirecek ve hareket eden kola bağlı pnömatik pistonu tahrik etmektedir. Pnömatik piston, içerisinde bulunan havayı sıkıştırarak hava tankına göndermektedir. Deniz seviyesinin düşmesiyle birlikte şamandıra aşağı yönde hareket etmeye başlamakta, pnömatik piston ise tekrar başlangıç pozisyonuna gelmeye başlamaktadır ve içerisine tekrar taze hava çekmektedir. Böylelikle her dalga geldiğinde işlem tekrarlanmaktadır. Hava akışının kontrolü çekvalflerle sağlanmaktadır. Pnömatik pistonun üretmiş olduğu basınçlı hava rezervuar olarak düşünülebilecek bir hava tankı içerisinde biriktirmektedir. Dalgalanma boyunca piston dış ortamla basınç farkı 6 bar olana kadar tankın içine hava basmaya devam eder. Tankın içinde bulunan basınçlı hava, regülatörle istenilen çıkış gücüne göre basıncı ve debisi ayarlanıp sabit basınç ve debide pistonlu genleştiriciye gönderilerek mekanik enerji elde edilir, bu mekanik enerji, dinamo tarafından elektrik enerjisine dönüştürülür. Türkiye dalga enerjisi atlasına bakıldığında Akdeniz ve Ege bölgesinde, yatırım maliyeti 3 yıl içerisinde geri döneceği görülmektedir. Sistemde akışkan olarak havanın kullanılması sistemin korozyona olan dayanımını arttırmaktadır. Ayrıca sistemin kompakt olması da bir avantaj olarak görülmektedir. Anahtar kelimeler: Dalga Enerjisi. Kaynaklar [1] Özhan E., Abdalla S., “Türkiye Kıyıları Rüzgar ve Derin Deniz Dalga Atlası”, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 2002. 21 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak JENERATÖRLERDE YAKIT EKONOMİSİ Ahmet Ümit TEPE* Kastamonu Üniversitesi, Abana Sabahat Mesut Yılmaz MYO, Abana, Kastamonu * [email protected] ÖZET Bu projede amaç içten yanmalı motorlarla çalışan jeneratörlerin egzoz gazı ile atılan ısısının organik rankine çevrimi (ORC) ile geri kazanımıyla, çıkış gücünün arttırılması, veriminin iyileştirilmesi ve özgül yakıt tüketiminin azaltılmasıdır. İçten yanmalı motorlarda motorun tüketmiş olduğu yakıtın sadece %30’ u faydalı işe dönüştürülür. Kalanı motorun egzozundan, soğutma suyundan ve konvektif ile ışınım yoluyla motor bloğundan atılır. Yaklaşık olarak ısı enerjisinin %40’ ı motorun egzoz gazıyla atılmaktadır [1]. Egzozdan atılan ısının bir kısmının geri kazanılması ile çevrim verimi arttırılmış olunur. Bunu sağlayabilmek için egzoz sistemi üzerine ORC sistemi eşleştirilebilir. ORC sisteminin ana elemanları pompa, ısı değiştirici, genleştirici ve kondenserdir. Akışkan, pompa ile yüksek basınca çıkarılarak ısı değiştiricisine gönderilir, ısı değiştiricisine sıvı fazda giren akışkan egzoz gazının ısısından faydalanarak buhar fazına geçirilir. Isı değiştiricisinden buhar fazında çıkan akışkan genleştiriciden geçerken genleşir ve mekanik iş elde edilir. Elde edilen mekanik iş krank miline aktarılır. Daha sonra basıncı düşen ve doymuş fazda olan akışkan kondenserde yoğuşarak sıvı fazda pompaya gelerek çevrim tamamlanmış olur. ORC sisteminde akışkan olarak soğutucu akışkanlar kullanılmaktadır. Literatürde ORC’ nda sistem verimini %1 düşürmesine rağmen ODP ve GWP değerlerine göre ve güvenli olmasından dolayı en uygun gazın R245fa gazı olduğuna değinilmiştir [1]. Egzoz sisteminden atılan ısının ORC’ na transferi için ısı değiştirici kullanılması gerekmektedir. Literatürde yapılan çalışmalardan birinde Isı değiştirici olarak ısı transfer verimi %78 ile en verimlinin shall and tube ısı değiştirici olduğu sonucuna varılmıştır [2]. Yapılan hesaplamalarla birlikte projenin uygulanmasıyla 61 kW kapasiteli dizel jeneratörün çıkış gücü 67 kW’ a çıkmış, özgül yakıt tüketimi ise artan çıkış gücüyle birlikte azalmıştır. Anahtar kelimeler: İçten Yanmalı Motorlar, ORC. Kaynaklar [1] Wang E H, Zhang H G., Fan B Y, Ouyang M G, Zhao Y, Mu Q H, Energy, 36: 3406-3418, 2011. [2] Bari S, Hossain S N, Applied Thermal Engineering, 61: 355-363, 2013. 22 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak SIKIŞTIRMA VE GENLEŞME ORANI FARKLI 4 ZAMANLI BUJİ ATEŞLEMELİ MOTOR Ahmet Ümit TEPE* 1 Kastamonu Üniversitesi, Abana Sabahat Mesut Yılmaz MYO, Abana, Kastamonu * [email protected] ÖZET Bu projede buji ateşlemeli (SI) motorlarda sıkıştırma oranını değiştirmeden işin elde edildiği proseste sıkıştırma oranından daha büyük bir hacimde genleşme prosesini yaparak çevrim verimini ve çıkış gücünü arttırmak hedeflenmektedir. SI motorlarda verim sıkıştırma oranına (Ɛ ) bağlıdır. Çevrimin verimini arttırmak için sıkıştırma oranını arttırmak gerekmektedir. Verim (Ƞ ); Ƞ =1-1/Ɛ k-1 formülüyle hesaplanmaktadır. SI motorlarda sıkıştırma oranını (Ɛ ) 12’ in üzerine çıktığında sıkıştırma sonucu hava yakıt karışımının sıcaklığı benzinin kendiliğinden tutuşma sıcaklığına ulaşacağından kontrolsüz yanma sonucu vuruntuya sebep olmaktadır. Bu yüzden sıkıştırma oranını (Ɛ ) 12’nin üzerine çıkarılamamaktadır. SI motorlarda genleşme sonrası silindir içindeki sıcaklık ve basınç ortam sıcaklığına ve basıncına göre hala çok yüksektir. Bunun sebebi genleşmenin sıkıştırma oranı kadar yapılabilmesindendir. Bu yüzden çevrimden dışarı egzozdan boşa enerji atılmaktadır. Sıkıştırma oranını değiştirmeden genleşmeyi daha büyük hacim oranında yapılırsa çevrime giren ısı miktarı değişmemesine rağmen çevrimden alınan iş miktarı arttığı için çıkış gücü ve verim artmış olacaktır. Bunu sağlamak için 4 zamanlı 2 silindirle, sadece genleşme ve egzoz işlemlerini yapan hacmi diğer silindirlerle aynı 3’ üncü bir silindir paralel olarak çalışmaktadır. Aşağıdaki şekiller silindirlerin yerleşimini ve sistemin çalışma prensibini sırasıyla göstermektedir. Şekil 1. 1’nci silindir emmede, 2’nci ve 3’ncü silindir genleşmede. 23 Şekil 2. 1’nci silindir sıkıştırmada, 2’nci ve 3’ncü silindir egzozda. Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak Şekil 3. 1’nci ve 3’ncü silindir genleşmede, 2’nci silindir emmede. Şekil 4. 1’nci ve 3’ncü silindir ortak egzozda, 2’nci silindir sıkıştırmada. P-V diyagramı T-S diyagramı Yapılan hesaplamalarla birlikte çıkış gücü ve verimi belli olan motora projenin uygulanmasıyla %18 oranında çıkış gücünde artış olduğu, veriminin iyileştirilmesiyle birlikte özgül yakıt tüketiminin azaldığı sonucuna varılmıştır. Anahtar kelimeler: İçten Yanmalı Motorlar, Sıkıştırma Oranı, SI Motorlar. 24 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak RADARA YAKALANMAYAN TEKSTİL MALZEMELER Muharrem KARAASLAN*, Furkan DİNÇER, Emin ÜNAL, Oğuzhan AKGÖL Mustafa Kemal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği, İskenderun 31140,Hatay ÖZET Arc-PVD yöntemi, fiziksel buharlaştırma yöntemidir. Bu yöntemde elektriksel bir ark ile katod hedef üzerindeki metal buharlaşır. Buharlaşmış metal bir yüzey üzerine tutunur ve ince bir madde tabakası oluşturur. Bu yöntemle metal, seramik veya komposit malzemeler depolanabilir (Şekil 1.). Fiziksel buharlaştırma yönteminde ilk olarak yüksek voltaj ve düşük akıma sahip bir ark katod hedefte buharlaşmaya neden olur bu buharlaşma noktasına katod noktası (cathode spot) denir. Bir katot noktası birkaç mikrometre büyüklüğündedir ve birçok yüksek enerjiye sahip parçacık katod noktasında oluşur. Katod noktası yerel çevresinde sıcaklık oldukça yükselir yaklaşık 15000 C dereceye çıkar, oluşan partiküller yaklaşık 10Km/s gibi yüksek hızlara sahip olurlar. Bu buharlaşan maddeler katod noktasından ayrıldıktan sonra bu noktada bir krater şeklinde oyuk bırakırlar. Oluşan katod materyaline elektromanyetik alan uygulanarak yönlendirilir ve istenmeyen makro partiküller filtre edilebilinir (Filtered Arc-PVD). Oluşan arc çok yoğun enerji sahip olduğundan, yüksek seviyede katod materyalini iyonize eder (%30-100), çoğunlukla iyonlaşma yüksek seviyeye daha yakın bir dağılıma sahiptir. Buharlaşan katod buharının içerisinde, yüklü iyonlar, nötral parçacıklar, kümeler veya makro parçacıklar olabilir. Arc oluşum ortamında reaktif bir gaz bulunursa katod noktasında ve kaplanan yüzey bölgesinde tekrar yapılanma (dissociation), iyonizasyon, uyarılma gerçekleşir. Yüzeyi oluşturan iyon akısı ortamdaki gazın etkisiyle bileşik oluşturur. Katodik arc depolama yöntemi ile sert ince film kaplama, süpersert kaplama, nanokomposit kaplamalar yapılabilir. Sert kaplamada kullanılabilecek bileşikler, TiN, TiAlNi, CrN, ZrN, AlCrTiN, TiAlSiN vb. örnek olarak verilebilir. Sistem ayrıca yaygın olarak karbon iyon depozisyonu ile DLC(diamond like Carbon) yüzey oluşturulmasında kullanılır. Bu sistemle üretilen karbon filmlerde sp3 (tetrahedral amorphous carbon) yapısı yüksek oranlarda bulunmuştur. Bu sistem ile mevcut bir yüzeye iyon ekme (ion implantation) işlemi de gerçekleştirilebilir. Burada anlatılan yöntem detayları farklı metalik parçacıkların tekstil yüzey üzerine tutularak ince bir metal tabakası oluşturması sağlanmıştır. Şekil 1. (a) Arc-PVD sistem blok şeması (b) ARC-PVD ile işlenmiş tekstil malzemesinin SEM görünüşü 25 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak Metamalzeme absorber çalışmalarında emilim oranlarının değeri en önemli parametrelerin başında gelmektedir [1]. Bu emilim değerleri A(w)=1-S112-S212 şeklinde yansıma ve iletim değerlerine bağlı olarak elde edilmektedir ve emilimin %90’ ın üzerinde olması iyi bir emilimden bahsetmek için yeterlidir. Metamalzeme absorber tasarımında bir yüzeyin (arka yüzey) tamamen metal katman olmasından dolayı mikrodalga aralığında iletim değeri bütün ölçüm frekans aralığı için sıfıra yakın olduğundan (S21), emilim değeri sadece yansımaya bağlı (S11) olarak temsil edilir (A(w)=1-S112). Metamalzeme absorberlarda bir diğer dikkate değer olgu, emilimin maksimum olduğu frekans aralığı için geliş açısından olabildiğince bağımsız sonuç elde etmektir. Bir diğer ifade ile geliş açısına bağlı olarak maksimum emilim frekansında kayma ve azalma olmaması önemlidir. Emilimin geliş açısı ile değişimi gözlenmesi (ölçülmesi) amacı ile Fakültemiz bünyesinde olan MATS1000 deney seti ile yansıma parametresini ölçen (S11) anten, bilgisayar bağlantılı olarak 300-600 ve 900 değerlerine getirilerek ölçüm yapılmıştır. Örnek samplede bu açılar birden fazla denenerek test edilmiştir. Çalışmamızda 15cm*15cm’ lik bir örnek ARC-PVD sistemi ile şablon kullanmadan üretilmiş ve Şekil 2’ de görüldüğü gibi 4.3 GHz civarında açı bağımsız tekstil metamalzeme absorber gerçeklenmiştir. Deney ölçüm metodunun şematik ve reel gösterilmesi Şekil 3’ de verilmiştir. Şekil 2. (a) Arc PVD tabanlı tekstil malzemesinin yansıma ve emilim sonuçları (b) Geliş açısı değimine bağlı tansıma katsayısı. Şekil 3. Ölçüm metodunun şematik ve reel gösterimi. Bu projenin çıktıları kullanılarak ve genişletilerek üretilecek radara yakalanmayan tekstil malzemeleri, top, tank, yerde konuşlanmış uçak gibi pek çok askeri malzemenin radara yakalanmaması için bir ürün prototipi ortaya koymaktadır (Şekil.4). 26 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak Şekil 4. Absorber kaplanmış tank örneği. Anahtar kelimeler: Radar, Tekstil, Metamalzeme Kaynaklar [1] Dincer F, Sabah C, Karaaslan M, Unal E, Bakir M, Erdiven U, Prog. Electromagn.Res.,140:227239, 2013. 27 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak KARBON FİBER ÇUBUKLARLA TAKVİYELENDİRİLMİŞ BAL PETEĞİ KOMPOZİT MALZEMEDEN HAVASIZ LASTİK ÜRETİMİ Mithat Gökhan ATAHAN* Abdullah Gül Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Melikgazi, Kayseri * [email protected] ÖZET Lastikler kara taşıtlardan hava taşıtlarına kadar birçok alanda kullanım imkanı bulmaktadır. Lastikler araç ağırlığını taşımak, ivmelenme anında ortaya çıkan büyük yük transferlerine mukavemet göstermek ve araç ile zemin arasında istenen temas kuvveti bağının uygun bir şekilde sağlayan elemanlardır. Kullanımları gereği çok önemli bir yere sahip olan lastiklerin istenen çalışma şartlarını sağlamasında ki ana etken lastik içerisinde bulunan havadır. Bundan dolayı lastiklerin patlaması durumunda taşıt için tehlikeli durumlar oluşmaktadır. Bu sorunun çözümü amacıyla lastiklerde hava yerine karbon fiber çubuklarla takviyelendirilmiş bal peteği kompozit malzeme kullanılarak daha sağlam ve güvenilir bir yapı elde edilmesi proje kapsamında amaçlanmaktadır. Bal peteği kompozit yapı ile karbon fiber çubuklar hafif ve mukavim malzemeler olduğundan bu iki malzemenin kombinasyonu ile oluşan yapının lastiklerde kullanılmasının olumlu sonuçlar doğuracağı düşünülmektedir. Bal peteği kompozit malzemede bulunan boşluklu yapı içerisine karbon fiber çubuklar belli sayıda yerleştirilerek reçine vasıtasıyla bağlantı sağlanacaktır. Bu kompozit yapı teker jantları ile dış lastik arasına yerleştirilecektir. Bal peteği kompozit malzemenin basma gerilmelerine karşı dayanımı yüksek iken, karbon fiber çubukların ise darbeli yüklemeler altında ki dayanımı yüksektir. Bu iki olumlu etki birleştirilerek, lastikten istenen performansı ortaya koyabilecek bir yapı hedeflenmektedir. Geliştirilecek kompozit yapının öncelikle taşınan yükün hafif olduğu bisiklet lastiklerinde denenmesi düşünülmektedir. Lastiklerde havaya alternatif bir çözümün kullanılması ulaşımda tehlikeyi azaltırken, askeri araçlar gibi kritik birimlerde kullanılan araçların daha güvenilir olmasını sağlayacaktır. Dünya genelinde ki araçlar düşünüldüğünde geliştirilecek kompozit lastiklerin satış pazarının çok yüksek olacağı tahmin edilmektedir. Anahtar kelimeler: Kompozit Malzemeler, Karbon Fiber, Bal Peteği Kompozit Malzemeler. 28 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak YERLİ 2D TÜRK ÇİZİM PROGRAMI(TÜRK CAD) Selim KARALAR* Selçuk Üniversitesi Makine Bölümü, Alaaddin Keykubat Kampüsü 42003, Selçuklu-KONYA ÖZET Geliştirdiğimiz yerli2D Türk Çizim Programı çizim yapmaya yeni başlayan mühendisler, mimarlar, teknik ressam ve elemanlar için düşünülmüş. Tasarımcıların kağıt üzerinde kalemle çizim yapıyormuşçasına bilgisayar ortamında farklı geometrik şekiller ve tasarımlar oluşturabileceği bir yazılım. Bu sayede yeni çizim yapmaya başlayanların teknik çizim oluşturmada kendini geliştirebileceği bir ortam yaratılmış. Programda birçok şey düşünülmüş; çizgi, daire, dikdörtgen, üçgen, elips ve oluşan hataları gidermek için birde silgi. Şekillerin ölçüleri doğrusal ve yatay oklarla gösterilebilir. Yapılan Tasarımlara metin eklenebilir. Oluşturulan çizimlerin içleri taranabilir. Kısacası yeni başlayanların çizim yaparak kendini geliştirebileceği bir programdır. Yeni Bir Ürün tasarlanırken fiziksel prototip üretmeye gerek kalmadan ürün içerisindeki mekanik sistemleri sanal ortamda tasarlanıp, oluşturulabilir. Ürün geliştirirken yapılmak istenen AR-GE çalışmaları sırasında pahalı prototip işlemlerine gerek kalmadan sistemdeki mekanizmalar bilgisayar ortamında kolayca modellenebilir, böylelikle tasarlanmış parçanın prototip maliyeti sıfıra inmiş olur. Tasarlanacak mekanik sistemlerin çizimini yaparak tasarladığınız sistemi pahalı prototipler yapmadan anlayabilir, Sonucunda da başta makine üreticileri olmak üzere tasarım yapan diğer sektörlerin mevcut tasarımlarının geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bu buluş, Tasarım Teknolojileri alanında Tasarım işlemini sırasıyla tek başına yapabilecek bir Yazılımdan ve buna bağlı olarak da yazılım üzerinde sanal ortamda yapılan çizim ve tasarımları bilgisayar ortamına aktarabilecek bir elektronik donanım ile ilgilidir. Daha öncesinde tasarımcılar ürün geliştirirken bilgisayar ortamında CAD programları kullanarak Bilgisayar Faresi (Mouse) ile çalışırlardı. Geliştirdikleri ürünleri burada gözlemleyerek çeşitli sonuç ve analizlere ulaşırlardı. Geliştirdiğimiz uygulama ile Bilgisayar Faresi kullanmaya gerek kalmadan bir tasarımcının tasarımlarını gerçek ortamda oluşturuyormuşçasına sanal ortamda çizerek buradan bilgisayar ortamına aktarıp, tasarımları gözlemleyebilmektedir. Anahtar kelimeler: Çizim, Tasarım, Yazılım Geliştirme, CAD(Bilgisayar Destekli Tasarım), Grafik Tablet ile Çizim. 29 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak Kestane Balı ve Probiotik Kültür İlaveli Fonksiyonel Yoğurt Üretimi Özge Duygu OKUR* Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, İncivez 67100, Zonguldak *[email protected] ÖZET Kestane balı antioksidan ve toplam fenolik içeriği yüksek, antimikrobiyal ve prebiyotik özellik gösteren, sağlık yönünden oldukça fazla olumlu etkisi olan bir üründür [1-4]. Yoğurt geleneksel fermente süt ürünlerimizden en çok tüketilen ve sevilen üründür [5]. Çalışmamızda bu iki fonksiyonel ürünü farklı probiotik kültür ilaveleri ile birlikte bir araya getirerek fonksiyonel yeni bir ürün oluşturulması hedeflenmektedir. Zonguldak ili, kestane balı üretiminin en yoğun yapıldığı illerden birisidir. Kestane balının yoğurt ile birlikte alternatif bir ürün olarak tüketime sunulması, bu balın hem kullanılabilirliğini arttıracak hem de sağlık yönünden olumlu etkiler sağlanacaktır. Özellikle kestane balının prebiotik özelliği ile kullanılan probiotik kültürlerin etkisini arttırması beklenmektedir. Kestane balının tek başına tüketimi zor olmakla birlikte bu şekilde tüm tüketici grubuna hitap eden fonksiyonel bir ürün oluşturulmuş olacaktır. Kontrollü şartlarda yeni ürün oluşumu farklı üretim modifikasyonları ile gerçekleştirildikten sonra, başlıca antioksidan, toplam fenolik, duyusal, mikrobiyolojik ve kimyasal analizler gerçekleştirilecektir [2, 6]. Bu şekilde ürün karakterizasyonu da sağlanacak ve yeni fonksiyonel bir ürünün her yaştan tüketiciye ulaşması hedeflenecektir. Çalışmanın en önemli getirilerinden birisi ürünün sağlık etkilerinin yanı sıra ekonomik olarak Zonguldak ili kestane balı üretiminin değerlendirilmesi yönünde olacaktır. Anahtar kelimeler: Kestane balı, Yoğurt, Probiotik, Beslenme, Sağlık. Kaynaklar [1] Nasuti C, Gabbianelli R, Falcioni G, Cantalamessa F, Nutrition Research, 26:130–137, 2006. [2] Sarıkaya A O, Ulusoy E, Öztürk N, Tunçel M, Kolaylı S, Journal of Food Biochemistry, 33:470481, 2009. [3] Kropf U, Korošec M, Bertoncelj J, Ogrinc N, Nečemer M, Kump P, Golob T, Food Chemistry, 121:839–846, 2010. [4] Karadal F, Yıldırım Y, J Fac Vet Med Univ Erciyes, 9(3):197-209, 2012. [5] Özer B, Yoğurt Bilimi ve Teknolojisi, Sidas Yayınevi, Syf 448, 2006. [6] Castro-Vázquez L, Díaz-Maroto M C, de Torres C, Pérez-Coello M S, Food Research International, 43:2335–2340, 2010. 30 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ROMMATİK Ümmühan Meltem ÖZTÜRK* Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü 15100/Burdur * [email protected] ÖZET ROMMATIK sağladığı hareket mekanizması ile hem hastanın günlük egzersizini yapmada hem de bu egzersizleri yaptırma sorumluluğunda olan hemşireye büyük kolaylık sağlamaktadır. Yoğun bakım, felçli hastaların bakımında ve yatak yaralarının (dekibütler) oluşmasını önlemede büyük önem taşımaktadır. Pratik bir aparat olan ROMMATIK sayesinde hemşirenin sorumluluğunda olan hastanın tüm günlük egzersizleri zaman alan ve yorucu bir uygulama olmaktan çıkıp basit bir hal almaktadır. ROMMATIK bacaklara verdiği açı ve yükseklik sayesinde bilinçsiz ve felçli hastaların alt değişimlerinde de büyük kolaylıklar sağlamaktadır. -Bası yarası çoğunlukla ileri yasa bağlı halsiz düşen ve yatalak kalan insanlarla, felç sonucu yatalak kalan her yaş grubundaki insanlarda meydana gelir. -Bası yarası oluşum riski olan hastalarda yara oluşumu 2 saatte bir yapılan pozisyon değişimi sayesinde önlenmeye çalışılmaktadır. -Yatalak hastalar hareket ettirilirken korunmalı ve mümkünse hareket ettirilecek kısım havaya kaldırılmalıdır. ROMMATIK sayesinde bunların hepsi kolaylıkla yapılabilecektir. ROMMATİK’ in yaptırdığı hareketler sayesinde yatak yaralarının oluşum riski büyük ölçüde önlenmiş olacaktır. Havalı yatak kullanımının koruyucu bir önlem olmasına karsın tek basına yatak yaralarına bir çözüm olmamaktadır. Havalı yatak mevcut diye hasta hep aynı pozisyonda ve hareketsiz olarak yatırılamaz bu sebeple yine her 2 saatte bir hasta düzenli olarak hareket ettirilmelidir. Felçli ve bilinçsiz hastalarda duyu olmadığı için yaranın oluşumu esnasındaki ağrı ve acı duyulmaz, bakımları dikkatli yapılmıyorsa yatak yaraları kolaylıkla oluşabilir. ROMMATIK sistemi sayesinde bunun önüne geçilecektir. ROMMATIK simetrik olarak farklı egzersiz hareketlerini bir bütün halinde sunmasıyla hastaya ve kullanıcıya büyük bir avantaj sağlamaktadır. Kurulum kolaylığı ve pratikliği sayesinde hem hastanelerde hem de evde kullanıma uygundur. Her bir hastanın günlük egzersizi ve alt değiştirme işleminde hemşireler hem oldukça vakit harcamakta hem de efor sarf etmektedirler, bu zaman içerisinde hemşireler tek bir hastayla ilgilenmek durumundadırlar. ROMMATIK sayesinde hemşireler aynı anda birden çok hastayla ilgilenebileceklerdir. Yoğun bakım hastaları ve felçli hastaların bakımında kullanılan havalı ve hareketli özelliğe sahip yatakların fiyatları çok yüksektir. ROMMATIK her türlü yatağa kolayca monte edilebilen pratik bir sistem olup maliyeti bu yataklara göre oldukça düşüktür. ROMMATIK sayesinde hemşireliğin yüz karası olan yatak yaraları tarihe karışacaktır. Anahtar kelimeler: Yatağa Bağımlı ve Felçli Hastalar, Dekibüt Ülserleri, Hemşirelik Bakımı, Hareketsizlik, Alt Değiştirme İşlemi. 31 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak KÜMES HAYVANLARI TÜYÜ VE ATIK PLASTİKLER İLE KOMPOZİT YALITIM MALZEMESİ YAPIMI Abdülhamid ÖZTÜRK*, Bahadır Can ÇALIŞKAN Samsun Özel Feza Anadolu Lisesi, Atakum 55210, Samsun *[email protected] ÖZET Yapılacak malzeme ucuza mal edilmeli, çevreyi kirletmekten çok atıklardan faydalanarak yapılmalıdır. Fikrimiz sayesinde düşük maliyette yalıtım malzemesi üretilecek ve piyasaya sunulacaktır. Ürünümüzün evlerin dış cephe yalıtımlarında, özellikle tuğla içlerinde kullanılması planlanmıştır. Hayvan yemlerinde kullanılan tavuk türleri daha verimli bir şekilde bu sayede kullanılabilecektir. Yapılan malzemeler hafif olduklarından taşınmaları ve işçilikleri daha ucuz olacaktır. Ürünümüz atık maddelerden elde edildiği için maliyeti çok düşüktür. Maliyetinin düşük olması ve rakipleri kadar iyi bir yalıtım malzemesi olması sebebiyle piyasada iyi bir yer elde edeceği düşünülmektedir. Tavuk tüyleri köylerden temin edildi. 2 gün süre ile güneş altında ve 4 saat etüvde kurutuldu. Atık plastiklerle daha iyi karışabilmesi için ince ince kıyıldı. Tavuk tüylerini bir arada tutmak için atık plastik kullanıldı(1/3 oranında). Elde edilen tavuk tüyleri ve atık plastik parçaları iyice karıştırıldı. Karışımın bir arada durabilmesi için etrafı kağıtla kaplandı. Karışım iki demir levha arasında sıkıştırıldı. Sıkıştırılan demir levhalar ısıtılmaya başlandı. Isıtma olayına atık plastik torba parçacıkları eriyene kadar devam edildi. Son olarak demir levhalar çıkartılıp kompozit malzeme elde edildi. Ürünümüzün üretim aşamasında harcamalar sadece çalışacak makinelerin enerji ihtiyacı, nakliye ve işçi ücretleri olacaktır. Ürünün üretiminde fabrikalarda kullanılan sıcak pres makineleri kullanılabilir. Elde ettiğimiz kompozit yalıtım malzemesinden ses yalıtımında, sunta ve inceltilmiş izocamdan daha iyi sonuçlar elde etmiştir. Kompozit malzeme ısı yalıtımda normal sıcaklıklarda sunta ve izocamı geride bırakmıştır, fakat sıcaklık yükseldikçe inceltilmiş izocamdan geride kalmıştır. Bu olaydan kompozit malzemenin yaşam alanlarında daha etkili bir yalıtım malzemesi olduğu görülür. Yüksek sıcaklıklarda plastik eridiği için malzememizin ısı yalıtımı düşmektedir. Malzeme doğal olduğundan alerjik etkisi yoktur. Tamamen atıklardan yapılan bir malzemedir. Tavuk tüylü kompozit malzemenin sudan etkilenmemesi, ısı ve ses yalıtımında başarılı bir performans göstermesi onu alternatif bir malzeme haline getirmiştir. Anahtar kelimeler: Yalıtım, Çevre, Enerji, Atık, Geri Dönüşüm. 32 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak LPG’Lİ ARAÇLARDA EMME MANİFOLDU ÜZERİNE ISI DEĞİŞTİRİCİ ENTEGRASYONU Ahmet Ümit TEPE*, Ekrem GÜLSEVİNÇLER Kastamonu Üniversitesi, Abana Sabahat Mesut Yılmaz MYO, Abana, Kastamonu * [email protected] ÖZET Proje, LPG’li araçlarda kışın düşen hava sıcaklığından kaynaklı 30%’lara varan ekstra yakıt sarfiyatını azaltmayı amaçlamaktadır. Birçok LPG’li araçlarda hava yakıt karışımını optimize eden MAP (manifold absolute pressure) ile oksijen sensörüdür. MAP sensörü, emme manifoldu içindeki basıncı ölçerek ECU (Engine control unit) diye bilinen LPG’nin işlemcisine veri göndermektedir. ECU, MAP ve oksijen sensöründen almış olduğu verilere göre yakıt miktarını ihtiyaca göre belirleyip hava yakıt karışımını optimum düzeyde ayarlamaya çalışmaktadır. Fakat MAP sensörü sadece emme manifoldu basıncını ölçtüğünden, özellikle kışın soğuk havalarda, havanın yoğunluğundaki artışı değerlendirememekte, silindirlere soğuk havalarda havanın yoğunluğunun artmasıyla kütlesel olarak daha fazla hava girdiğini hesaplayamamaktadır. Bu nedenle hava yakıt karışımını (stokiyometrik oran) olumsuz yönde etkileyerek motorun verimsiz çalışmasına sebep olmaktadır. Motor benzinde çalışırken bu sorun oksijen sensörüyle egzozdan atılan oksijen miktarına göre optimizasyonu yapılabilmektedir. Fakat birçok motor üreticilerinin oksijen sensörleri LPG’ye tam uyumlu olmadığından motor LPG ile çalıştığında hava yakıt karışımı optimizasyonu yeterince yapılamamaktadır. Projede özellikle hava sıcaklığındaki değişimden kaynaklı sorunları ortadan kaldırmaya çalışılmıştır. Bunun için emme manifoldu üzerine ısı değiştirici entegrasyonuyla motor hava giriş sıcaklığı 30 ±3°C’de sabit tutulacaktır. Böylelikle havanın termodinamik özellikleri sadece tek bir değişkene indirgenerek, basınçla belirlenecektir ve bu değişim de MAP sensörüyle doğru bir şekilde ECU’ya iletilecektir. Bu şekilde stokiyometrik oran yanmadan önce iyileştirilerek, oksijen sensörünün okuma hataları da en aza indirgenecektir. Isı değiştiricide havanın ısıtılması için motor soğutma suyunun sıcaklığından faydalanılacaktır ve ısı değiştirici olarak Fin tüp ısı değiştirici kullanılacaktır. Akışkanların sıcaklık kontrolü termostatlarla yapılacaktır. Hava sıcaklığı değişiminden olumsuz etkilenen stokiyometrik oran projenin uygulanmasıyla birlikte ortadan kaldırılabileceği öngörülmektedir. Anahtar kelimeler: LPG, Stokiyometrik Oran. 33 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak İNERT ATMOSFERDE ÇALIŞAN İNDÜKSİYON ERGİTME VE DÖKÜM FIRINI ÜRETİMİ Semra ERGEN1*, Fikret YILMAZ1, Fatih YAŞAR1, Uğur KÖLEMEN1, Orhan UZUN2 1 Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Taşlıçiftlik Kampüsü 60240, TOKAT 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği, İncivez, 67100, ZONGULDAK *[email protected] ÖZET Döküm endüstrisi, sanayi, otomotiv, havacılık, savunma, makine v.b. pek çok sektöre hizmet vermesi sebebiyle bir ülkenin gelişmişliğinin en önemli göstergelerinden biridir. Döküm, metallerin ergitilmesi ve eriyiğin uygun kalıplara dökülmesi olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. Ülkemizde mevcut dökümhanelerde kullanılan indüksiyon ocakları diğer ergitme ocaklarına nazaran sahip olduğu avantajları sebebiyle (düşük maliyet, enerji tasarrufu, kolay uygulanabilirlik, v.b.) döküm sanayinde ve laboratuar araştırmalarında yoğun olarak kullanılmaktadır. Ancak gerek yurt içi gerekse yurt dışında mevcut olan indüksiyon ocaklarının pek çok eksik yönleri bulunmaktadır. Örneğin, atmosfer ortamında kullanılan indüksiyon ocaklarında eriyik oksijene maruz kaldığı için elde edilen üründe ciddi safsızlıklar oluşmaktadır. Vakumlu indüksiyon ocaklarında ise inert ortamın bozulmaması için ergitme esnasında kabin içerisine müdahale edilememektedir. Dolayısıyla tüm bu olumsuzluklar hem deneyin sürekli tekrarlanması hem de düşük kalitede ürün elde edilmesi gibi ciddi sorunlara neden olmaktadır. En iyi araştırmalarımıza göre yukarıda özetle değindiğimiz olumsuzlukların tamamının giderildiği, döküm yapabilen bir indüksiyon ocağı tasarımı iç ve dış piyasada mevcut bulunmamaktadır. Bu bağlamda söz konusu özelliklere sahip indüksiyon ocağının hem iç hem de dış piyasada pazarlama potansiyelinin oldukça yüksek olacağı kanaatindeyiz. Proje başarılı olduğu takdirde indüksiyon ocağının sahip olacağı özellikler; 1. 2. 3. 4. 5. 1600° kadar ısıtma yapabilecek, 50-100 g arası metal eritebilecek, Üretim işleminin tüm aşamaları inert atmosferde yapılabilecek, Eriyik, hareketli bir motora bağlı grafit çubukla sürekli karıştırılabilecek, Modifiye edici ve/veya gaz giderici elementler hareketli bir hazne vasıtasıyla eriyiğe ilave edilebilecek, 6. Eriyik 180° dönebilen motor yardımıyla kalıp içerisine dökülebilecek 7. Sıcaklık sensörü ( termalçift veya payrometre) yardımıyla eriyiğin sıcaklığı sürekli izlenebilecek, 8. Sistem, sıcaklık ve basınç yükselmesi durumlarında uyarı verebilecektir. Anahtar kelimeler: İndüksiyon Ocağı, Ergitme, Döküm. 34 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak FOTOKATALİTİK NOX YÜKSELTGEME VE DEPOLAMA (PHONOS) KATALİZÖRLERİ Kerem E. ERCAN*, Pelin ALTAY, Aslı M. SOYLU, M POLAT, D. A. ERDOĞAN, M. DEMIRKIRAN, E. ÖZENSOY Bilkent Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü,Bilkent 06800, Ankara * [email protected] ÖZET TiO2’in fotokimyasal aktivasyonu, güneş enerjisi dönüşümü ve çevreyi koruma konularındaki uygulamalarından dolayı son yıllarda çok ilgi görmektedir [1]. Azot oksitlerden (NOx), özellikle NO(g) ve NO2(g)’den kaynaklanan hava kirliliği, yaşam alanlarında ciddi bir çevresel problem oluşturmaktadır [3].Bu sebeple, havadaki NO(g) ve NO2(g) seviyelerini yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak ortam şartlarında azaltmak amacıyla, yeni katalitik yöntemlerin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. TiO2 temelli malzemeler, UV aydınlatma ile fotokatalitik NOx azaltılması konusunda olanaklar vaat etmektedir [1-8]. Dolayısıyla, bu çalışmada otomotiv emisyon kontrol uygulamalarında kullanılan “NOx Storage Reduction” (NSR) katalitik teknolojisi ile “konvansiyonel yükseltgeme fotokatalizörlerinin” melezlenmesinden oluşan, özgün bir hibrit teknoloji olarak, Fotokatalitik NOx Yükseltgeme ve Depolama (PhoNOS) katalizörleri kullanılmıştır. PhoNOS katalizörleri, O2(g), H2O(g) ve UVA fotonları yardımıyla NO(g) ve NO2(g)’yi heterojen fotokatalitik yükseltgeme yaparak nitrat ve nitrit türlerine çevirip bunları katı halde depolamaktadır. UV-aktif katalitik sistemler üçlü karşık oksit yapıda olup, bunlar TiO2 fotokatalitik yükseltgeme bileşeni, taşıyıcı/destek katı fazda NOx depolama birimlerinden oluşmaktadır. Bahsedilen numunelerin fotokatalitik etkinliği ve verimi, kurduğumuz sürekli akış sistemi ile test edilmiştir. Bu sistem, kütle akış kontrolörleri, özel tasarım UVA-aydınlatmalı fotokatalitik reaksiyon hücresi ve oda koşulu kimyasal ışıldama NOx analizöründen oluşmaktadır. Degussa P25 tüm testlerde referans malzeme olarak kullanılmıştır. Fotokatalitik performans deneyleri sonucunda TiO2- katkılı üçlü karışık oksitlerinin NOx depolama verimlerinin Degussa P25’e kıyasla çok daha yüksek olduğu görülmüş; bu ikili oksitlere NOx depolama bileşeni eklenmesinin ise; katı fazda NOx depolanmasını kat kat arttırdığı ve gaz fazda NO2 salınımını yok denecek seviyede tuttuğu anlaşılmıştır. Gelinen noktada, PhoNOS malzemelerinin yapı malzemelerine katkı olarak üretmek suretiyle (alçı, harç, çimento, seramik) ticarileştirilmesi öngörülmektedir. Anahtar Kelimeler: Hava Arıtımı, Fotokatalitik NOx Yükseltgenmesi/Depolanması, TiO2, DeNOx Kaynaklar [1] [2] [3] [4] [5] [6] [7] Fujishima A,Honda K, Nature, 238:37–38, 1972. Liu S W, Yu J G, Jaroniec M, Chemistry of Materials, 23:4085-4093, 2011. Chaloulakou A, Mavroidis I, Gavriil I, Atmos. Environ., 42:454-465, 2008. Skalska K, Miller J S, Ledakowicz S, Sci. Total Environ., 408:3976–3989, 2010. O’Regan B, Gratzel M, Nature, 353:737-,1991. Asahi R, Morikawa T, Ohwaki T, Aoki K, Taga Y, Science, 293:269–271, 2001. Wang Y, Feng C X, Jin Z S, Zhang J W, Yang H J, Zhang S L, J.Mol. Catal. A: Chem., 260:1–3, 2006. [8] Sakthivel S, Kisch H, Angew. Chem. Int. Ed., 42:4908–4911, 2003. 35 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak KABLOSUZ ELEKTRİK Uğur HASÇELİK* Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Bölümü, İncivez 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Elektriksel kablo şebekesi konuşlandırılmadan önce, elektromanyetizmanın ilk zamanlarında, herhangi bir taşıyıcı iletişim aracı olmaksızın çok uzun mesafelere enerji transferi için projelerin gelişimine yönelik ciddi ilgi ve çaba sarf edildi (özellikle Nicola Tesla tarafından). Kablosuz haberleşmenin gereği olarak, insanoğlu enerji sağlanmasında elektriksel tel bağlantısının kaybolup gittiği bir geleceği sabırsızlıkla bekliyor. Bu yüzden kablosuz enerji transferi insanoğlunun bir rüyasıdır. Bu teknoloji belirli bir mesafede kablosuz elektrik ekipmanlarına enerji sağlamak için kullanılabilir. Bu metot elektrik cihazlarını şarj etmek için kablosuz enerji sağlamak amacıyla da kullanılabilir. Gelecekte hızlı ve uygun bir metot olacağı açıktır. Kablosuz güç transfer teknolojisinde, elektrik iletimi yakın alan kavramına dayandırılır yani güçlü bir şekilde kuplajlanan manyetik rezonans. Bu prensibin temelinde, rezonansta olmayan objeler zayıf bir şekilde birbirini etkilerken, rezonans objeleri verimli bir şekilde enerji alış verişinde bulunur. Yayılan elektromanyetik dalgaların kendisi enerji içerir ve alıcı olup olmaması önemli değildir. Bu elektromanyetik dalganın enerjisi sürekli olarak emilime uğrar. Aynı öz rezonanslı iki sistem, güçlü manyetik rezonans sistem modeli meydana getirecektir. Bir rezonatör enerji kaynağı olarak, sürekli güç kaynağıyla bağlantılı olabilir ve diğerleri de enerjiyi harcayacak sistemlerdir. Anahtar kelimeler: Kablosuz Elektrik, Witricity. 36 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak RÜZGÂR TÜRBİN UYGULAMALARI İÇİN ÇİFT BESLEMELİ ASENKRON GENERATÖR MODELLENMESİ VE KONTROLÜ Yavuz SEZER* ,Ömerfaruk KARADAVUT, Hüseyin AKDEMİR Yıldız Teknik Üniversitesi, Elektrik Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümü C BlokDavutpaşa Mah., Davutpaşa Caddesi 34220 Esenler- İstanbul *[email protected] ÖZET Çift beslemeli asenkron generatörler (ÇBAG) rüzgar türbini uygulamalarında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu projede bir çift beslemeli asenkron generatörün kontrolü üzerine bir çalışma hedeflenmiştir. öncelikle elektrik makinelerinin temelleri ile ilgili çalışmalar yapılmış, matematiksel modelleme yoluna gidilerek d-q eksen takımında bir makinenin nasıl modelleneceği ortaya konmuş ve bu sayede makinenin temel büyüklükleri arasındaki matematiksel ilişkiler kurarak; bu modellemenin bilgisayar ortamında simülasyon sonuçları elde edilmiştir. Sonrasında da bu çalışmalardan hareketle makinenin kontrolü için kullanılacak kontrol topolojisi ve gereken donanımsal ekipmanların tasarımı aşamasına geçilmiştir. Ortaya atılan proje fikri rüzgar türbin sistemlerinin kontrol ünitelerinin yerli olarak üretimi hedeflenmiştir. Anahtar kelimeler: Rüzgar Türbini, Çift Beslemeli Asenkron Generatör, Çift Beslemeli Asenkron Generatör Kontrolü. 37 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ERİYİK EĞRİLMİŞ Al-5Cu-xSc (x=0,5 ve 1,0) ALAŞIMLARININ TRİBOLOJİK VE MEKANİK ÖZELLİKLERİ Cengiz TEMİZ1*, Fikret YILMAZ2, Semra ERGEN2, Uğur KÖLEMEN2 1 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Bilim ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi 67100, ZONGULDAK Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Taşlıçiftlik Kampüsü 60240, TOKAT * [email protected] ÖZET Alüminyum esaslı alaşımlar, çeşitli mühendislik uygulamalarında yoğun olarak tercih edilen alaşım gruplarının başında gelmektedir. Düşük yoğunluğu (2,7 g/cm3) nedeniyle özellikle taşıt ve uçak sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır. Elektriksel özelliklerinin çeşitli katkı elementleriyle değiştirilebilmesi, söz konusu alaşımlar için elektrik sanayisinde de birçok uygulama alanı yaratmıştır. Özellikle Al-Cu alaşımlarının, düşük yoğunluk, yüksek erime sıcaklığı, iyi termal iletkenlik, yüksek dayanım ve tokluk gibi özelliklere sahip olması çalışmaların söz konusu alaşım grubu üzerine yoğunlaşmasını sağlamıştır. Al-Cu alaşımlarında, ağ. % 4-5 en çok çalışılan bakır (Cu) oranıdır. Skandiyum (Sc) elementi, alüminyumun mikro yapısını inceltmek için son yıllarda yoğun olarak çalışılmaktadır. Sc katkılı alüminyum alaşımlarının çoğu, yüksek dayanımlı Al alaşımlarına göre üstün mekanik özellikler sergilemektedir. Bununla birlikte, Al-Sc alaşımları spor, taşıma ve uzay endüstrisinde de tercih edilmektedir. Çoğunlukla saf alüminyumda tane inceltici olarak kullanılan Sc, son zamanlarda Al-Cu alaşımlarında da kullanılmaya başlanmıştır. Sc ilavesinin, Al2Cu plakalarının düzenli dağılmasını engelleyerek, Al-Cu alaşımında önemli oranda dayanımı arttırdığı tespit edilmiştir. Al-Cu alaşımlarının, kullanıldığı endüstri sektörleri (otomotiv, havacılık) dikkate alındığında, aşınma, sürtünme gibi tribolojik performansının iyi olması gerekmektedir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda, çoğunlukla Al5Cu alaşımlarının üretiminde soğuma hızının düşük olduğu geleneksel döküm yöntemleri kullanılmıştır. Öte yandan, Sc katkısının, hızlı katılaştırılmış Al-5Cu alaşımlarının tribolojik ve mekanik özellikleri üzerine etkisini inceleyen bir araştırma bulunmamaktadır. Bu bağlamda, sunulan çalışmanın amacı, literatürde mevcut olan eksikliği gidermek adına, hızlı katılaştırılmış Al-5Cu-Sc alaşımlarının tribolojik ve mekanik davranışlarını incelemektir. Söz konusu çalışmanın hem bilimsel hem de endüstriyel bir önem taşıyacağı kanaatindeyiz. Anahtar kelimeler: Al-Cu Alaşımları, Eriyik Eğirme, Tribolojik Özellikler, Mekanik Özellikler, Mikroyapı. 38 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ROBOT KOL PROJESİ Sercan ORTAKCI*, Mustafa ŞAHİNGÖZ, Hakan ÖĞÜCE, Fatih KAHRAMAN, İlhan DEMİR Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Mühendisliği Bölümü, İncivez 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Robot kol projemizde ki amaç operatör kontrollü yük kaldırma ve taşıma yapabilen mekanik bir kol üretmektir. Bu amaç doğrultusunda hafif, dayanıklı ve güçlü bir sistem oluşturulmuştur. Projede kullanılan konstrüksiyon malzemesi dekato (PVC foam) hafif ve dayanıklı oluşundan dolayı tercih edilmiştir. PVC foam levhalar piyasada Dekota ya da Foreks olarak da bilinirler. Hafif bir malzemedir. Dolayısıyla işleme, taşıma ve depolama rahatlığı sunmaktadır. Düzgün bir yüzeye sahiptir. Operatör kontrolü ise kolay kullanım amaçlanmış ve bu nedenle uzaktan kumanda tercih edilmiştir. Uzaktan kumanda 6 kanallı hassas kon-trole imkân sağlayan bir model seçilmiştir. Uzaktan kumanda üzerinde bulunan ekran ve yardımcı tuşlar sayesinde dönüş açısı ve hareket miktarları istenilen durumlarda milimetrik ayar-lamaya imkân tanımaktadır. Projede hafif ve yüksek torklu servo motorlar kullanılarak robot kola 1 eksen dönme hareketi, 3 eksen öteleme hareketi ve 1 tutma işlevi kazandırılmıştır. Sonuç olarak istenilen hassasiyette kontrol edilebilinen ve belirli miktarda yük kaldırmaya ve taşımaya elverişli, uzaktan kumandalı robot kol tasarlanmış ve üretilmiştir. 39 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak UV LAMBASI TAKIMI ve KABİNİ ÜRETİMİ Kezban ÖZCAN*, Oğuz ÖZBEK, Yakup BUDAK Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Taşlıçiftlik Kampüsü 60250, TOKAT ÖZET Bu projenin amacı; özellikle ürün saflaştırma işlemlerinde, doğal ürün sentezinde, mikrobiyoloji çalışmalarında ve birçok alanda kullanılan UV Lambası ve kabin sistemini tamamen yerli kaynaklardan yararlanarak üretmek. Üretmeyi planladığımız ürün öncelikli olarak kaliteli malzemeler seçilerek yapılacaktır. Piyasada bulunan muadillerine göre daha uygun fiyatta olacağından, daha tercih edilebilir bir ürün olması için Ar-Ge çalışmalarına özellikle dikkat edilecektir. Sonuç olarak hedefimiz cihazımıza benzer özellik gösteren tüm lamba, ışık sistemlerinin imalatının yapılabilmek ve bunu seri üretime geçirebilmektir. Anahtar kelimeler: UV lambası ve kabini 40 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak UZAKTAN ALGILAMA UYGULAMALARI İÇİN HİBRİT ZEPLİN TASARIMI Volkan DERELİ*, Oğuzhan ERGİN, Oğuz ACAR, Kadir EKİCİ, İbrahim ÖZTOZAN, Gökhan ERDEN, Adnan TOPUZ, Serkan KARAKIŞ, Bülent EKMEKÇİ Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Zonguldak * [email protected] ÖZET Quadrocopterlerin yüksek hareket kabiliyetleri ve zeplinlerin havada asılı kalarak uzun süreli uçuş yetenekleri birleştirilerek, uzaktan algılama faaliyetlerine yönelik, düşük hacimli insansız hibrit bir hava aracının tasarımı ve konstrüksiyonu hedeflenmiştir. Geleneksel zeplinlerde bulunan basınç kontrollü balonet yapı, rijit bir iskelet üzerinde yükseklik (altitute), eğim (pitch) ve yuvarlanmanın (roll) X düzeninde yerleştirilmiş 4 motorun, eş zamanlı ve geri besleme sinyali ile kontrol edildiği bir yapı ile değiştirilmiştir. Dönme (yaw) ise bu, ilerlemeyi sağlayan ana itici motorların dönüş hızının kontrolü ile elde edilecektir. Böylelikle, yanal hareketler ile hassas konumlandırma ve uzun seyir sürelerine ulaşılması mümkün olacaktır. Sessiz çalışabilme, yüksek irtifalarda uçabilme özellikleri ise önerilen insansız hava aracının diğer avantajları arasında sayılabilir. İskelet yapısının hafifliği ve rijitliği, yüksek mukavemeti ile öne çıkan karbon kompozit ve alüminyum yapı elemanları ile sağlanacaktır. İskelet, iki boyutlu iç ve üçüncü boyutta dış konstrüksiyonu ile portatif ve balonun vakumlanabilir geometrisi ile kolay taşınabilirliği sağlanacaktır. Keşif ve gözlem, sınır güvenliği, savunma, haritacılık, doğal maden yataklarının belirlenmesi, doğal afetlerde inceleme gibi birçok alanda kullanılabilmesi muhtemel alternatif hava araç modelinin üzerinde, kamera, konum belirlemek için GPS, basınç ve sıcaklık gibi algılayıcı verilerinin telemetri ile yer istasyonuna iletiminin sağlanması düşünülmektedir. Sistemin motor kontrolleri hazırlanacak yazılım ile gerçekleştirilecektir. Bülent Ecevit Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümümü öğrencileri ile geçmiş yılların çalışma deneyimleri birleştirilerek, bu yıl hazırlanan hibrit zeplin prototipin çalışma ilkeleri, performansı ve uygulanabilirliği değerlendirilecektir. Anahtar kelimeler: Hibrit, Zeplin, Quadrocopter, Hava Araçları, Uzaktan Algılama. 41 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak MEDİKAL RÖNTGEN UYGULAMALARI İÇİN RADYASYON ÖNLEYİCİ YEREL KAYNAKLI KURŞUN İÇERMEYEN ÇEVRECİ ZIRH Memet Vezir KAHRAMAN1, Ferhat ŞEN2*, Elif Merve Eminoğlu1 1 Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Göztepe 34722, İstanbul 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Çaycuma Meslek Yüksekokulu, Gıda İşleme Bölümü, Çaycuma 67900, Zonguldak * [email protected] ÖZET Radyasyon, başta kanser gibi ölümcül olabilen biyolojik hasarlara yol açabilmektedir. Tıbbi, mesleki ve diğer sebeplerden dolayı maruz kaldığımız radyasyonun dozu alınabilecek en düşük düzeyde optimize olmalıdır. Radyasyondan korunmada kullanılan en etkili yöntem kurşunla zırhlamadır [1]. Kurşunun ağır oluşu ve fonksiyon azlığı nedeniyle radyasyondan korunmada farklı yöntemler araştırılmaktadır. Ayrıca endüstrinin birçok alanında kullanılan kurşun, çeşitli araçlar yoluyla çevreye yayılmakta ve insan vücuduna nüfuz edebilmektedir. Bu yolla kanda, kemiklerde, beyinde, sinir sisteminde, kaslarda, karaciğerde ve böbreklerde biriken kurşun, insan vücuduna bir kez girdikten sonra 20 yıl kalmaktadır [2]. Araştırmalar, özellikle beyinsel gelişimi etkileyen kurşunun, kanda bulunan her 10 mg/dL'sinin çocukların IQ' sunu 2-4 değer düşürebileceğini göstermektedir [3]. Projede temel amacımız, tolere edilebilen (tahammül edilebilen) radyasyon dozunun sağlanması ve böylece radyasyon uygulamalarında çalışan personelin ve hastaların minimum dozda radyasyona maruz kalmasını sağlamaktır. Bu proje kapsamında; medikal uygulamalar için sağlık personeli ve hastaları tedavi amaçlı uygulanan x-ışınları ve ɣ -ışınları uygulamalarında koruyucu olarak yerel kaynaklı, kurşun içermeyen, mevcut ürünlere göre daha hafif ve çevreci bir ürün geliştirildi. Mevcut durumda sağlık sektöründe bu amaçla kullanılan malzemelerin tamamı yurtdışından ithal edilmektedir. Ayrıca bu ürünler kurşun içermektedir. Proje, elde edilecek ürünlerin kurşun içermemesi yönüyle uluslararası bazda, yerel kaynaklar kullanılarak ihracatın azaltılması ve ülke ekonomisine katkıda bulunması yönüyle ulusal bazda önem taşımaktadır (5120004 numaralı TÜBİTAK projesi). Anahtar kelimeler: Radyasyon, Medikal, X-ışınları, Zırh, Röntgen. Kaynaklar [1] Hohl C, Mahnken A H, Klotz E, Das M, Stargardt A, Mühlenbruch G, Schmidt T, Günther R W, Wildberger J E, American Journal of Roentgenology, 184: 128-, 2005. [2] Schroeder H A, Tipton I H, Archives of Environmental Health, 17:965-, 1968. [3] Merchant T E, Kiehna E N, Li C, Xiong X, Mulhern R K, International Journal of Radiation Oncology Biology Physics, 63:1546-, 2005. 42 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak YÜKSEK PERFORMANSLI SİYANAT ESTER KOMPOZİT YAPIŞTIRICILAR Ferhat ŞEN1*, Memet Vezir KAHRAMAN2 1 Bülent Ecevit Üniversitesi, Çaycuma Meslek Yüksekokulu, Gıda İşleme Bölümü, Çaycuma 67900, Zonguldak 2 Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Göztepe 34722, İstanbul * [email protected] ÖZET Yüksek performanslı termoset reçineler olan siyanat esterler; yüksek termal kararlılık, mükemmel mekanik özellikler, iyi derecede radyasyon ve alev direnci, son derece düşük dielektrik sabiti, minimum gaz çıkışı ve minimum su absorblama kapasitesi gibi üstün özelliklere sahiptirler [1,2]. Aynı zamanda siyanat esterler metal, cam ve karbon esaslı malzemelere mükemmel yapışma özelliği gösterirler. Siyanat ester yapıştırıcılar bu üstün özellikleri nedeniyle yüksek performanslı elektronik ve havacılık uygulamalarında yapısal birimleri birbirine yapıştırmada sıklıkla kullanılırlar. Siyanat esterler hali hazırda ülkemizde üretilmemekte olup, tamamen yurtdışından temin edilmektedir. Bu projede, elektronik ve havacılık sektörlerine yönelik, yüksek performanslı siyanat ester kompozit yapıştırıcıların geliştirilmesi amaçlandı. Bu amaçla iki ana başlık altında siyanat esterler geliştirildi. Çevre Dostu (Solvent İçermeyen) Işıkla Kuruyabilen Kompozit Yapıştırıcılar: Siyanat ester yapıştırıcılar yüksek sıcaklıklarda kuruyabilen ve solvent kullanılarak uygulanabilen yapıştırıcılar olarak bilinmektedir. Bu çalışmada, yeni sentezlenen siyanat esterler ile oda sıcaklığında ışık ile kuruyabilen yapıştırıcılar elde edildi. Böylelikle uluslararası bazda yalnızca yüksek sıcaklıklarda işlenebilen siyanat esterlerin bu zor uygulama şartları önemli ölçüde kolaylaştırılmış oldu. Solvent ile Uygulanabilen Kompozit Yapıştırıcılar: Solvent bazlı uygulamalar için, farklı yapılardaki siyanat esterler sentezlendi ve nanokompozitleri hazırlandı. Yapılan testler, hazırlanan kompozit yapıştırıcıların termal iletkenlik özelliklerinin önemli ölçüde geliştirildiğini gösterdi. Termal iletkenlik, mikro elektronik paketleme işlemlerinde yapısal birimler arasındaki ısı transferi bakımından çok önemli bir özelliktir. Bu çalışma ile birlikte nispeten düşük termal iletkenliğe sahip siyanat ester yapıştırıcıların bu özelliği geliştirilerek özellikle elektronik endüstrisi için elverişli hale getirildi. Anahtar kelimeler: Siyanat esterler, Yapıştırıcılar, Kompozitler, Termal kararlılık. Kaynaklar [1] Şen F, Kahraman M V, Polymer Composites, 34:1977-, 2013. [2] Şen F, Kahraman M V, Progress in Organic Coating, 77:1053-, 2014. 43 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak DOĞAL KONAK ÜZERİNDE YETİŞTİRİLEN PİMPLA TURİONELLAE L. (HYMENOPTERA: ICHNEUMONİDAE)’NIN YAŞAMA VE GELİŞİMİNE NEOMİSİNİN ETKİSİ Cumhur HARMANCI* Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, İncivez 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Pupal endoparazitoid Pimpla turionellae L. Lepidoptera takımına ait zararlı böceklerin doğal mücadelesinde kullanılan önemli bir biyolojik kontrol ajanıdır. Tarım alanlarında tek başına biyolojik mücadele için kullanılabildiği gibi çeşitli kimyasal veya biyolojik insektisitler ile birlikte entegre zararlı mücadelesi şeklinde (IPM) de kullanılmaktadır. Bir kimyasal ile birlikte kullanıldığı durumda kullanılan kimyasal insektisitin bu tür biyolojik kontrol amacıyla kullanılan böceklere toksik olmaması veya en az toksisiteye sahip olması gerekir. Doğal ortamda zararlı böceklerin puplarının içine yumurtalarını bırakarak onların ölümüne sebep olduklarından o alanda daha önce kullanılan kimyasal bir insektisitin bahsedilen konak puplarda kalıntı oluşturmuş olabilir. Böylece kontamine olmuş konak puplara P. turionellae’nın ergin dişileri yumurta bıraktığında dolaylı olarak konak aracılığıyla kendisine de bu kimyasallar veya konaktaki metabolitler aktarılmaktadır. Büyük bal mumu güvesi Galleria mellonella L. yapay besin ortamında aminoglikozit türevi bir antibakteriyel olan neomisin ile beslenerek elde edilen puplar deneysel gruplarda P. turionellae için doğal konak olarak kullanılacaktır. G. mellonella birinci evre larvaları antibiyotiğin 0,005, 0,01 ve 1,0 g’larını içeren yapay besinler ile beslenecektir. Kontrol grubunda ise neomisin içermeyen yapay besinle beslenen larvalardan elde edilen puplar kullanılacaktır. P. turionellae dişileri tarafından 20 dk süre ile parazitlenerek yumurta bırakmaları sağlanacaktır. Deney üç defa tekrarlanacak ve her bir tekrarda 15 Galleria pupu kullanılacaktır. Deney sonucunda ise P. turionellae larvalarının 5. evreye ulaşma oranı, pup evresine ulaşma oranı ve ergin olma oranı ile bu evrelere ulaşma süreleri belirlenecektir. Anahtar kelimeler: Pimpla turionellae, Galleria mellonella, Neomisin, Antibiyotik, İnsektisit. 44 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak RENKLİ KOMPLEKS OLUŞUMUNA DAYALI KİMYASAL PATLAYICI DEDEKTÖRLERİ Çağlar Çelik BAYAR1*, Lemi TÜRKER2 1 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 65080 Van 2 Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Fen–Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Üniversiteler Mah., Dumlupınar Blv., No:1, 06800 Çankaya, Ankara * [email protected] ÖZET 2,4,6-Trinitrotoluen (TNT), patlayıcı literatüründe adı sıkça geçen enerjetik malzemelerden biridir. Altılı aromatik halka içerdiği halde bu halkaya bağlı üç adet elektron çekici nitro grubu içerdiğinden, electronca oldukça fakirdir. Bu yüzden elektronca zengin türlerle (donor) etkileşime girip elektron yönünden kendini doyurmaya çalışır (akseptör). Bu şekilde oluşan kompleksin (π–kompleksi) UV dalga boyu TNT'ninkine ve elektronca zengin türünkine (donor) nazaran yüksek değere kayar (batokromik kayma) ve görünür bölgededir. Kompleksler bu sayede gözle görünür hale gelir. Bu π–komplekslerine yük transfer kompleksleri denir. İnsan vücuduna gerek solunum yoluyla gerekse cilt temasıyla nüfuz edebilme potansiyeli olan TNT'nin, vücutta üretilen melatonin, östron ve epinefrin gibi hormonlarla oluşturduğu kompleksler ve bu nedenle yol açtığı hormon blokasyonları ekibimiz tarafından keşfedilip literatüre kazandırılmıştır [1-3]. Keşfedilen bu reaksiyonlar aynı zamanda birer kimyasal dedektör görevi görmektedir. Bu projede, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’ndan temin edilecek olan TNT, indirgenerek 2,4,6-triaminotoluen’e dönüştürülecektir. 2,4,6-Triaminotoluen elektronca zengin tür olan donor rolünü üstlenecek ve mühimmat artığı (numune) olarak topraktan alınan ve aromatik nitro grubu içeren patlayıcılar (akseptörler) ile kompleksleştirilecektir. Geliştirilecek metot sadece TNT ile sınırlı kalmayıp, TNT'ye benzer şekilde aromatik nitro grubu içeren diğer patlayıcılara da (HNS, tetril, vb.) uygulanabilecektir. Tasarladığımız kimyasal dedektörler iki şekilde analiz imkanı verecektir: (i)Nitel analiz: Bu bir test yöntemidir. 2,4,6-Triaminotoluen reaktifi (belirteç) bir kağıt yüzeye tutturulur ve toprak yüzeyinde artık olarak bulunmasından şüphe edilen patlayıcının buharları ile emdirilerek doyurulur. Toprakta numune varsa kağıt renklenir. (ii) Nicel analiz: 2,4,6-Triaminotoluen (belirteç), topraktan izole edilen patlayıcı (numune) ile reaksiyona sokulur. Oluşan renkli kompleksin UV spektrumu alınır. Kalibrasyon grafiğinden yararlanarak numunedeki patlayıcı konsantrasyonu tayin edilir. Anahtar kelimeler: Patlayıcılar (Aromatik Nitro Bileşikleri), Patlayıcı Dedektörleri, Yük Transfer Kompleksleri, Trinitrotoluen (TNT), Görünür Bölge UV Spektroskopisi. Kaynaklar [1] Türker L, Atalar T, Polycycl. Arom. Comp., 32:615-625, 2012. [2] Türker L, Bayar Ç, Z. Anorg. Allg. Chem., 639(10):1871-1875, 2013. [3] Türker L, Varış S, Z. Anorg. Allg. Chem., 640(2):334-338, 2014. 45 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak DİNAMİK VESTİBÜLER SİSTEM ANALİZ ALGORİTMASI GELİŞTİRİLMESİ VE DENGE TESPİT CİHAZI TASARIMI Serhat İKİZOĞLU1*, Ahmet ATAŞ2, Emre CEYHAN1, Tunay ÇAKAR1, Eyüp KARA1 1 2 İstanbul Teknik Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Fakültesi, Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Bölümü, Maslak 34469, İstanbul İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, KBB, Odyoloji Bölümü, Kocamustafapaşa, İstanbul * [email protected] ÖZET Baş dönmesi yakınması, herhangi bir nedenle KBB polikliniklerine başvuran hastaların % 10’unda, nöroloji polikliniklerine başvuranların %15’inde, acil servise başvuranların ise % 26’sında rastlanan bir şikayettir [1]. Projenin amacı, belirtileri/sonuçları bu derece yaygın olan rahatsızlıkların teşhisinde ve tedavisinde kullanılmak üzere bir ‘Dinamik Vestibüler (Denge) Sistem Analiz Algoritması‘ geliştirmek ve ‘Denge Tespit Cihazı’ tasarlamaktır. Halen ülkemizde kullanılmakta olan denge belirleme cihazları yurt dışından ithal edilmektedir. Proje kapsamında gerçekleştirilecek olan sistemin benzerlerine göre teknik olarak daha üstün özellikleri barındırması ve düşük maliyetli olması hedeflenmiştir.Bugün için var olan denge belirleme cihazları yalnızca klinik ortamlarda kullanılabilmekte olup, yöntem olarak sadece ayak-altı basıncından faydalanmaktadırlar. Bu sistemler hastanın gün içerisindeki yaşadığı sorunları belirlemede ise yetersiz kalmaktadırlar. Önerdiğimiz entegre sistemde ise, ayakkabı tabanlarına yerleştirilecek olan ayak-altı basınç algılayıcıları ile birlikte vücudun çeşitli noktalarına yerleştirilecek olan hareket algılayıcıları yardımıyla, ayak-altı basınç dağılımı ve uzuvların hareketleri eşzamanlı olarak izlenecek, böylece hastanın gerek durağan gerekse hareket halindeki denge sorunları ayrıntılı olarak belirlenebilecektir. Bu nedenle önerdiğimiz cihaz bu alanda mevcut cihazlardan denge tespitinde kullandığı yöntem ve buna bağlı uygulanan algoritma açısından farklıdır ve ilktir. Hastanın üzerine algılayıcılar yerleştirilip çeşitli yürüme testlerini yerine getirmesi istenecektir. Bu testlerden elde edilen veriler, ilk olarak hastanın üzerindeki bir veri toplama kartında toplanacak, daha sonra kablosuz haberleşme ile ana veri toplama ünitesine aktarılacaktır. Burada geliştirilen algoritmayı kullanan bilgisayar ile veriler işlenip, hastanın detaylı denge karakteristiği ve eğrileri oluşturulacaktır. Hastanın denge eğrisi ile önceden toplanıp elde edilmiş referans eğriler karşılaştırılıp teşhis konulacaktır. Kesin olarak karar verilemeyen durumlarda tanı işlemi bulanık (fuzzy) olarak belli bir yüzde ile gerçekleştirilecektir. Üretilecek denge tespit cihazının denge sorunu yaşayan kişilerin hastalıklarının belirlenmesi ve tedavisi için hızlı, doğru ve ekonomik bir çözüm getirmesi hedeflenmiştir. Anahtar kelimeler: Dinamik Vestibüler Sistem Analizi, Denge Tespiti, Sensör Füzyonu, Korelasyon, Bulanık Sistem. Kaynaklar [1] Cohen H S, Kimball K T, Otol Neurotol., 26(5):1034-40, 2005. 46 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak YER YÜZEY SICAKLIĞI (YYS) GÖRÜNTÜLERİ VE SAYISAL YÜKSEKLİK MODELİ (SYM) KULLANILARAK GÜNEŞ ENERJİ SİSTEMLERİ İÇİN UYGUN ALANLARIN BELİRLENMESİ Aliihsan ŞEKERTEKİN*, Şenol Hakan KUTOĞLU Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, İncivez 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Sanayileşme, her geçen gün teknolojideki gelişmelere paralel olarak ilerlemekte ve bu gelişmeler ile sanayi tesislerindeki enerji tüketimi de artmaktadır. Ülkemizde genellikle fosil yakıtlar kullanarak enerji sağlanmaktadır. Gün geçtikçe tükenen fosil yakıtların maliyetinin artması ve çevreye olan zararları nedeniyle gelişmiş ülkeler yeni enerji kaynakları arama çabalarına girmişlerdir. Bu bağlamda; güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji vb. yenilenebilir enerji kaynakları, doğal bir döngü içinde sürekli devam eden kaynaklar olduğu için dikkat çekmektedirler. Kurulum aşaması ve bakım giderleri dışında çok fazla maliyet gerektirmeyen bu sistemler aynı zamanda çevreye emisyon yaymadıkları için yaşayan canlılar ve gelecek nesiller açısından önem arz etmektedirler. Enerji sistemleri doğa ile ilgili süreçler göz önünde bulundurulması gerektiği için her yere kurulamazlar. Örneğin, rüzgar enerjisi sistemi kurulması planlanan bir alanda yıllık ortalama rüzgar şiddeti ve yönü önemli parametrelerdir. Aynı zamanda güneş enerji sistemi kurulacak bir alanın yıllık ve dönemlik güneş alma miktarı önemli bir etkendir. Bu çalışmanın amacı, güneş enerji sistemi kurulması planlanan alanların seçiminde Yer Yüzey Sıcaklık (YYS) haritaları ve Sayısal Yükseklik Modellerinden (SYM) etkin bir şekilde yararlanılmasıdır. Yüzey sıcaklık haritaları gelişen uzaktan algılama teknolojileri sayesinde uydu görüntülerinin işlenmesiyle elde edilebilmektedir [1-5]. SYM verilerini de topoğrafik haritalar, hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri vb. veriler kullanarak elde etmek mümkündür [6]. Elde edilen YYS ve SYM haritaları ile güneş enerji sistemi kurulması için sıcaklık ve eğim bakımından uygun yerlerin belirlenmesi sağlanabilmektedir. Projenin ilerleyen aşamaları için Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) çalışmaları yapılarak güneş geliş açıları, ortalama rüzgar yönü ve şiddeti vb. parametreler de eklenerek çalışmanın içeriğinin genişletilmesi düşünülmektedir. Anahtar kelimeler: Güneş Enerji Sistemleri, Uzaktan Algılama, Yer Yüzey Sıcaklığı, Sayısal Yükseklik Modeli, Coğrafi Bilgi Sistemi. Kaynaklar [1] Şekertekin A, Uzaktan Algılama Verileri İle Bölgesel Çevre Etkilerinin Belirlenmesi: Zonguldak Örneği, Yüksek Lisans Tezi, BEÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak, 83 s., 2013. [2] Sobrino J A, Li Z L, Stoll M P, Becker F, International Journal of Remote Sensing, 17:20892114, 1996. [3] Gillespie A R, Rokugawa S, Matsunaga T, Cothern J S, Hook S J, Kahle A B, IEEE Transactions on Geoscience and Remote Sensing, 36:1113-1126, 1998. [4] Qin Z, Karnieli A, Berliner P, International Journal of Remote Sensing, 22(18): 3719-3746, 2001. [5] Jimenez-Munoz J C, Sobrino J A, Journal of Geophysical Research, 108(D22), 4688,2003. [6] Alkanalka E, Yılmaz A, Harita Dergisi, Sayı 127, Ocak 2002. 47 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ÜLKEMİZE ÖZGÜ POLEN KAYNAKLARINDAN DERİ PRİCK TESTİ ÇÖZELTİLERİNİN ÜRETİMİ Şenol ALAN*, Tuğba SARIŞAHİN, Serap ŞAHİN, Ferudun KOÇER 1 Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Aeroalerjen Laboratuarı, İncivez 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Alerji gün geçtikçe toplumda frekansı artan bir rahatsızlıktır. Yaşam şartlarının değişmesi ile beraber artış gösteren bu rahatsızlık ile ilgili en yaygın korunma yolu alerjenden kaçınmadır. Polenler ve küf sporları gibi hava yolu ile taşınan alerjen kaynaklarından korunmak hemen hemen imkansızdır. Alerjik hastalıkların teşhisi için çoğunlukla deri Prick testi adı verilen ve deri üzerine uygulanan alerjen kaynağından elde edilen özütler kullanılmaktadır. Bu özütler tek olabileceği gibi birkaç bitki poleni karışımı halinde de kullanılabilmektedir. Ülkemizde kullanılan bu karışımların tümü yurt dışı kaynaklı olup, birçoğu ülkemizde yer almayan ya da ülkemizdeki bazı bitkileri kapsamayan çözeltilerdir. Ayrıca alerjik hastalıkların günümüz toplumunun ortalama %25’ini etkilediği göz önüne alındığında bu testler ülke ekonomisine büyük bir yük getirmektedir. Bu nedenle bu testlerin yerli imkan ve polenlerle hazırlanabilmesi alerjik hastalıkların daha kesin ve az maliyetle belirlenmesine yardımcı olacaktır. Bunun için araziden bu bitkileri tanıyan ve polenlerini toplayacak bir ekibin yanı sıra bunların özütlenmesi, sterilizasyonu ile standardizasyonu için gerekli alt yapının kurulması gereklidir. Polen örneklerinin toplanması ile hazırlanması için gerekli tüm koşullar, Aeroalerjen Laboratuvarı’nda bulunmaktadır. Önerilen proje ile bu çözeltilerin hazırlanması planlanmaktadır. Ülkemiz doğal kaynakları kullanılarak deri prick test çözeltilerinin hazırlanması ve üretimi, ülke ekonomisine ve istihdamına yönelik yeni alternatifler yaratacağı, ayrıca standart olarak kullanılan deri testlerinin çeşitlendirilmesi ve spesifitenin arttırılmasında fayda sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar kelimeler: Alerji, Polen, Deri Prick Çözeltisi, Üretim. 48 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ÜLKEMİZE ÖZGÜ POLEN KAYNAKLARINDAN SPESİFİK İMMÜNOBLOT ÜRETİMİ Şenol ALAN*, Tuğba SARIŞAHİN, Serap ŞAHİN 1 Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Aeroalerjen Laboratuarı, İncivez 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Son zamanlardaki biyoteknolojik gelişmeler ile alerjik hastalıkların teşhisi ve tedavisinde önemli yol katedilmiştir. Özellikle alerjene özgül immünoterapi bunlardan öne çıkanlardan bir tanesidir. Bu yöntemde hastaya sadece duyarlı olduğu alerjenle immünoterapi uygulanmaktadır. Bu nedenle hastanın duyarlı olduğu alerjenin belirlenmesi bu tedavinin başarısı için anahtar öneme sahiptir. Deri prik testleri gibi geleneksel yöntemler ucuz olmalaına rağmen, hastanın duyarlı olduğu alerjeni belirleme konusunda yetersizdir. Bu amaçla kullanılan yöntemlerden bir tanesi immünoblot tekniğidir. Bu yöntemde alerjen kaynağındaki proteinlerin profilleri SDS-PAGE yöntemi ile belirlenmekte, daha sonra bu profil western-blot adı verilen bir yöntemler membrana aktarılmaktadır. Bu membranlar ve hasta serumu kullanılarak özgül olarak alerjen belirlenmesi mümkün olabilmektedir. Ayrıca alerjik hastalıkların günümüz toplumunun ortalama %25’ini etkilediği göz önüne alındığında bu testler ülke ekonomisine büyük bir yük getirmektedir. Bu nedenle bu testleri yerli imkan ve doğal kaynaklar ile hazırlanabilmesi alerjik hastalıkların daha kesin ve az maliyetle belirlenmesine yardımcı olacaktır. Bunun için araziden bu bitkileri tanıyan ve polenlerini toplayacak bir ekibin yanı sıra bunların özütlenmesi, sterilizasyonu ile standardizasyonu için gerekli alt yapının kurulması gereklidir. Polen örneklerinin toplanması ile hazırlanması için gerekli tüm koşullar Bülent Ecevit Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde yer almaktadır. Ancak standardizasyon için gerekli laboratuvar (steril koşulları) şartları gibi bazı eksiklikler bulunmaktadır. Önerilen proje ile ülkemize özgün polen ya da diğer alerjen kaynaklarından özgül western blotlar hazırlanarak hastaların duyarlı olduğu protein bantlarının belirlenmesidir. Daha spesifik sonuçların elde edilmesinde ve farmakolojik giderlerin azaltılmasında etken olabileceği düşünülmektedir. Ülkemizde ve diğer gelişmekte olan ülkelere ticari olarak pazarlanmasında ayrıca nitelikli personel ihtiyacı ile istihdam yaratılmasında yeni bir iş kolu yaratacağı umulmaktadır. Anahtar kelimeler: Alerji, Polen, Spesifik İmmünoblot, Üretim. 49 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ÇALIŞAN GEMİ Hakan ÖGÜCE*, Halil KATIKSIZ, Barış GÜBÜL, Murat BİLGİLİ, Mustafa ŞAHİNGÖZ, Kadir Kemal KULABER Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makina Mühendisliği Bölümü, İncivez 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Projedeki amacımız doğal kaynaklarla elde edilen enerjiden yararlanmak ve enerji tasarrufunu sağlamaktır. Gündelik hayata uyarlanmış enerji kaynakları olarak doğal güneş enerjisini tercih ettik ve solar güneş panelleriyle doğrudan faydalanmaya çalıştık. Bu projeyi gemi üzerinde uyarlamaktaki amacımız ise doğrudan güneş ışınlarını alabilmek ve açık alanın rahat bulunduğu denizlerde engellere maruz kalmamaktır. Gemi yapımını maket tarzında ahşaptan yapıp deniz suyuna dayanıklı macun vernik ve de boyalardan faydalandık. Böylece suda yüzen gemi şişme, korozyon vb. engellere takılmadan rahatça yüzer vaziyete getirildi. Gemi kontrolü uzaktan kumanda ile yapılarak komutlandırıldı. Enerjiyi panelden elde edip kuru aküde depoladık. Bu aküler seri bağlı şeklinde ayarlandı. Kumanda komutları ise esc yardımı ile ayarlanıp doğrudan motora iletilen enerji ile motor çalıştırıldı. Yön kontrolu ise yine kumanda aracılığı ile dümene iletilerek yapıldı. Anahtar Kelime: Solar. 50 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak PRESERVATION OF HISTORICAL MONUMENTS USING 3D LASER SCANNING TECHNOLOGY Bianca BADULESCU*, Alexandru MARİN University of Agronomic Sciences and Veterinary Medicine of Bucharest, Faculty of Land Reclamation and Environmental Engineering, 59 Mărăşti Blvd, District 1, 011464, Bucharest, Romania, Phone: +4021.318.25.64, Fax: + 4021.318.25.67 * [email protected] ABSTRACT This project aims to present the using of 3d laser scanning technology in historical monuments inventory. Laser scanning technology is among the latest methods of collecting geodata, and is therefore most useful technology in studying and preserving national heritage monuments. Many times, there are no appropriate construction plans that are based on future plans regarding upgrading or renovating, so, 3D Laser scanning allows the realization of a 3D documentation of historical buildings. Data can also be recorded in the field and further processed in the office, with varying degrees of detail for future planning - for example in CAD applications. 3D documentation may also be used for the purpose of prevention; it provides a higher degree of security developers and construction companies. It would call into question the methods of data acquisition and processing and integration and their inventory in a GIS database. Therefore obtained data will be for users more friendly, more readable, more recent and accessible, and through the web interface will be easier for the users to get the required information. Key words: 3D Laser Scanning, Heritage, Technology, Gıs, Database. 51 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak YAĞMURSUYU VE KANALİZASYON BACALARININ HESAPLAMALI AKIŞKANLAR DİNAMİĞİ PROGRAMLARI İLE MODELLENMESİ Onur DÜNDAR*, İsmail Hakkı ÖZÖLÇER Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Zonguldak ÖZET Ülkemizde son yıllarda, taşan ve çevrede kirlilik ve hatta can ve mal kaybı oluşturan yağmursuyu ve kanalizasyon bacalarına sıkça rastlanmaktadır. Yağmursuyu ve kanalizasyon şebeke inşaatlarında kullanılmakta olan bacaların geometrileri TS EN 1917/ AC’ de verilen geometrilere uygun olarak üretilmiş standart yapılardır. Bacalarda oluşan su taşması her ne kadar yağmursuyu ve kanalizasyon sistemlerinin kapasitesinin üzerinde akım şartları olarak görülse de, baca geometrisi de baca içinde biriken suyun yüksekliğini etkilemektedir. Gelişmiş Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) programları ve artan bilgisayar kapasiteleri ile birlikte baca içi akımların gerçeğe yakın olarak modellenmesi mümkün olmuştur. HAD modellemeleri ile baca kayıp katsayıları farklı akım koşulları için elde edilebilmektedir. Mevcut veya proje aşamasındaki kanalizasyon, yağmur suyu, içme suyu, sulama suyu yapıları gibi çeşitli hidrolik sistem elemanlarının kritik koşullar altında modellemeleri HAD yardımıyla yapılabildiği gibi, ihtiyaç halinde en uygun performansı verecek yapının tasarımı da yapılabilmektedir. Bu çalışmada, yaygın olarak kullanılan 3 kollu bir bacanın TS EN 1917/ AC ile belirlenen modeli ve alternatif olarak sunulan baca içinde oluşan akımlar HAD programı ile çözülmüştür. Yeni tasarlanan baca performansı ile standartlara uygun olarak üretilen baca performansı karşılaştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği, Modelleme, Yağmursuyu, Kanalizasyon, Su Yapıları. 52 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak GELECEĞİ AYDINLATAN LAVABOLAR Nazım KUNDURACI* Çanakcılar Seramik San.Tic. Aş. , Arge Bölümü, Çukurköy Mevkii 67670, Zonguldak * [email protected] ÖZET Seramik Sağlık Gereçleri üretiminde kalite, maliyet ve inovasyon üçgeni içerisinde gelişen teknolojiler ile birlikte inovasyon yönü giderek ağırlık kazanmaktadır. Özellikle son 10 yıl içerisinde gelişen Sanayi-Üniversite iş birliği ile geleneksel üretim yöntemlerinden ziyade inovasyon içeriği yüksek üretimler hem üniversitelerimize, hem sektördeki firmalara hem de ülkemize katma değer sağlamıştır. Bu bağlamda seramik sağlık gereçleri sektöründe üretim yapan firmamız hem Sanayi-Üniversite iş birliğine hem de inovasyona büyük önem vererek bu alanda desteğini sürekli olarak arttırmıştır. Firmamız bünyesinde gerçekleştirilen inovatif çalışmalarından birisi de fosforesans özelliğe sahip seramik lavabolardır. Son yıllarda fosfor malzemesi ile üretilen çeşitli renkteki pigment içeren bünyeler, hem iç hem de dış uygulamalarında kullanılabilmektedir. Plastik, lastik, polivinil klorür, diğer sentetik reçineler ve cam ile de karıştırılabilirler. Trafik güvenlik işaretlerinde, trafik kontrol eldivenlerinde, araçların refleksiyon plakalarında, refleksiyon bayraklarında, otoyol işaretlerinde, güvenlik kordon iplerinde, güvenlik şemsiyelerinde, yağmurluklarda, telefon tuş kaplamalarında, saatlerde, acil çıkış göstergelerinde, oyuncaklarda, kendilerine uygulama alanı bulmaktadırlar. Bu arge projesinde, fosforlu pigmentler kullanılarak seramik sağlık gereçleri ürünlerinde kaplamalar gerçekleştirilmiştir. Fosforun sahip olduğu ışıma sayesinde, kamu kuruluşlarında, alışveriş merkezlerinde ve evlerimizde elektrik enerjisinden tasarruf sağlanması amaçlanmıştır. Sağlık açısından bir tehdit oluşturmayan ve Türkiyede üretilen fosfor pigmenti ile düşük sıcaklıklarda ergime özelliğine sahip frit karıştırılarak seramik sağlık gereçleri ürünlerine püskürtme yöntemiyle uygulanmıştır. Kaplanmış ürünler dekor pişirim fırınlarında sinterlenmiştir. Floresans ışık altında şarj edilen seramik sağlık gereçleri ürünlerinde şarj süresinin yarısı kadar sürede ışıma özelliği sağladığı belirlenmiştir. Bu fosforlu camsı seramik yüzeylerin sağladığı hem ultra clean özelliği hem de ışıma özelliği ile çalışmamız seramik sağlık gereçleri sektöründe bir ilke adım atmıştır. Anahtar Kelimeler: Fosfor Pigmenti, Işıma Özelliği, Ultra Clean Yüzeyler Ve Enerjiden Tasarruf. 53 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak BOR OKSİT KATKILI Bİ2O3 ELEKTROLİT MALZEMELERİN SENTEZLENMESİ VE ÖZELLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI Yasin POLAT*, Yılmaz DAĞDEMIR, Mehmet ARI Erciyes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Fizik Bölümü, Talas 38039 Kayseri * [email protected] ÖZET Bu projede, farklı katkı oranlarında ve farklı ısıl işlem sıcaklıklarında, bor oksit (B2O3) katkılı bizmut trioksit (Bi2O3) iyonik iletkenliğe sahip elektrolit malzemeler katı hal reaksiyonu ile sentezlenecektir. Bu çeşit elektrolit malzemeler, alternatif enerji kaynaklar arasında sayılan ve yakıt olarak hidrojen kullanıldığında atık maddenin sadece su olduğu bir pil çeşidi olan, katı oksit yakıt pil (KOYP) yapısına uygunluğu araştırılacaktır.Böylece, dünyada ve ülkemizde ilk defa yapılacak olan bu araştırma ile ülkemizde bol miktarda üretimi yapılan bor madeninin kullanıldığı kompozit malzemelerin üretimi ve alternatif enerji sistemlerinden olan KOYP’lerde kullanılmasına yönelik bir çalışma olacaktır. Bilindiği gibi, oksijen iyonu iletkenliğine sahip katı elektrolit malzemeler, yüksek verimde kimyasal enerjiyi doğrudan elektrik enerjisine dönüştürebilme yeteneğine sahip malzemelerdir [1]. Dönüştürücü sistemlerden biri olan KOYP’leri yüksek enerji çevrim verimliliğine, doğrudan doğruya bir yakıtı (hidrojen, doğal gaz, metanol vb.) kullanarak çalışma özelliğine ve çevre güvenliğine sahip olmaları nedeniyle alternatif elektrik güç üretme sistemleridir. Temel madde olarak alınan Bi2O3’e değişik yüzdelerde B2O3 katkılanarak elde edilen karışımların değişik sıcaklıklarda ısıl işlemlere tutulmaları ve ısıl işlemlerden sonra bu malzemelerin kararlılığında bir değişme olup olmadığını ortaya koyan kristal yapılarını ve elektriksel yapılarını belirlemek için yapılan XRD, dört-nokta prob ve TG/DTA ölçümleri ve elde edilen kararlı elektrolit ile katı oksit yakıt pilinin nasıl yapıldığı anlatılacaktır [2]. Dünyada en büyük bor elementi rezervinin Türkiye’de olmasından ve ülkemizde üretimi gerçekleştirilen borun en güncel enerji alanlarında kullanılması ile enerji üretim sanayindeki yeni bir kullanım alanı açılmış olacaktır. Bilim adamları petrol bitmeden onun yerini doldurabilecek yeni alternatif enerji kaynaklarını aramaya başlamışlar ve şimdiden otomobil üreticileri akülerle çalışan arabaları üretmişlerdir. Yakın bir gelecekte de bütün taşıtları elektrikle çalışan taşıtlar olarak üretmeyi planlamaktadırlar. Bunun için gerekli olan elektrik enerjisini alternatif elektrik güç üretme sistemi ile elde edilen enerji yakıt pilleri kullanarak elde etmeyi tasarlamaktadırlar. Enerji üretim sistemlerinden olan KOYP yapısında kullanıma uygunluğun belirlenmesi ile bor için enerji üretim sanayindeki yeni bir kullanım alanı açılmış olacaktır. Anahtar kelimeler: Bizmut (III) Oksit, Bor (III) Oksit, Katı Hal Reaksiyonu, Elektrolit, Katı Oksit Yakıt Pili (KOYP). Kaynaklar [1] Meibuhr S G, Electrochimica Acta, 11:1301-, 1966. [2] Durmuş S, Çorumlu V, Çiftci T, Ermiş İ, Ari M. Ceramics International, 39: 5241-, 2013. 54 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak HİDROLİK SİSTEMLİ HAVAALANI ARAÇ TASARIMI Hüseyin UZUN* Karabük Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Demir – Çelik Kampüsü, Balıklarkayası Mevkii 78050, Karabük ÖZET İnsansız hava araçları günümüz dünyasında yeni ve popüler bilim alanı kabul ediliyor. Teknolojinin hızla gelişimine devam ettiği günümüzde; mühendislik birikimlerinin eklenmesiyle insansız araçlar yakın gelecekte insan ile kontrol edilen hava araçlarına eşdeğer nitelikte olacaktır. İnsansız Hava Araçları iki şekilde tasarlanabilir; birincisi uzaktan kumanda kontrol sistemi ile uçan, diğeri ise belirli bir seyir haritası belirlenip, seyir bittikten sonra otomatik iniş/kalkış yapan sistemlerle tasarlanabilir. Bu çalışmada ise her iki sistemi de İHA’ na entegresi planlanmaktadır. Sistem; prototipi ve tüm yeryüzü koşullarının gerektirdiği olumsuz koşullara göre tasarlanıp, geliştirilmesini amaçlamaktadır. Çalışma, “Teorik Tasarım; Yapısal Tasarım (Aerodinamik), Geliştirme ve Test” aşamalarından oluşmaktadır. Bu çalışmada, ilk olarak; teorik tasarımın planlanması yapıldı. Araç ne için kullanılması gerektiği ve aracın yeryüzü koşullarına göre hangi özellikleri taşıması gerektiği hesaplama ve komponent belirleme işlemleriyle tamamlanmış olup bir sonraki aşama olan Yapısal Tasarım aşamasına geçilmiştir. Yapısal Tasarım aşamasında ise öncelikle aracın çizimleri ve simülasyon işlemleri CATİA, SOLİDWORKS ve analiz işlemleri ise ANSYS 15.0 programlarıyla yapıldı. Malzeme seçiminin ise yapısal tasarıma göre uygun bir kompozit malzemenin belirlenmesi ile yapılması planlanmaktadır. Bu aşamadan sonra aracın ön tasarımının tamamlanması planlanmış olup, bu tasarıma ek olarak Aerodinamik, Kontrol Sistemleri, Elektro – optik, Radar, Transec/Comsec, Satcom, Otonom Uçuş Yazılımı, Güdüm Sitemi, Elektriksel Güç vb. gibi sistemlerinin araca entegre edilmesi ve bu sistemlerin çalışır hale getirilerek tasarımın geliştirilmesi planlanmaktadır. Bu sistemlerin birbirleriyle entegre hale getirilmesinin planlanması yöntem ve metot kısmında açıkça anlatılmıştır. Sistemin yazılımlarının tamamıyla tarafımızdan yapılmasını planlamaktayız. Bunun için; şu aşamada C#, C/C++ ve Java dilleriyle (Microsoft. NET)tabanlı bir yazılım kullanmayı hedeflemekteyiz. (Tasarım ve Çizimleri Mevcuttur). Anahtar kelimeler: Transec/Comsec. Elektro-Optik, Aerodinamik, 55 Satcom, Microsoft. NET, Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak SAMAN MALZEMESİNDEN EKOLOJİK YAPI MALZEMELERİ Ali Kemal YILDIRIM1*, Wibisono Bagus NIMPUNO2 1 Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Anabilim dalı, Yıldız-İSTANBUL 2 İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Anabilim dalı, Taşkışla İSTANBUL *[email protected] ÖZET Günümüzde inşaat sektörü ekolojik yapılar yapmanın öneminin farkında ve bu yapıların firmaya prestij katması söz konusudur. Ekolojik yapılar yaparken firmalar yapıda kullanılacak olan yapı elemanlarının çevre dostu etiketi ve ekolojik sertifika sahip olmasına dikkat etmektedirler. Bu bağlamda günümüzde kullanılan yapı elemanlarının çoğunun üretimi, nakliyesi ve yok edilmesi sürecinde enerji harcamakta, dolayısıyla bu malzemelerin bünyesinde bulundurduğu enerji miktarları yüksektir. Bu proje kapsamında saman malzemesinin ekolojik özellikleri göz önünde bulundurarak, çevre dostu yapı elamanlarının üretilmesi düşünülmüştür. Yöntem olarak ise preslenen saman malzemesi ile yanmayan ve malzemelerin yapışmasını sağlayan beyaz çimento yanı sıra bağlayıcılığı sağlamak için cam elyaf karıştırılıp önceden hazırlanan kalıplara dökülüyor. Saman malzemesi doğada kolayca bulunan, maliyeti düşük, ısı yalıtım performansı yüksek bir malzemedir. Bu proje sonucunda günümüzde inşa edilen yapılarda ihtiyaç duyulan yapı elemanlarının saman malzemesi sayesinde ekolojik ve ucuza projelendirmesi söz konusu olacaktır. Anahtar Sözcükler: Saman Malzemesi, Ekolojik, Yapı Elemanı. 56 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak KAPALI ALANLARDA MOBİL KONUMLAMA Şenol Hakan KUTOĞLU*, Fatih ALİYAZICIOĞLU Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, Zonguldak ÖZET Hastane, Alışveriş Merkezi ( AVM ) gibi büyük mekânlarda insanların yaşadığı en önemli problem, bina içinde kendilerinin bulunduğu yeri konumlamak ve ulaşmak istedikleri noktaya hangi yoldan gidebileceğini çözmektir. Bu sorunu çözmekte genellikle başarısız olduklarından çözüm için en çok başvurdukları yol, binada çalışan personelin bilgisine başvurmaktır. Gün içerisinde benzer sorularla defalarca karşılaşıldığından, bu durum personel üzerinde memnuniyetsizliğe ve bıkkınlığa yol açmaktadır. Günümüzde cep telefonu ve cep telefonu üzerinden Android / IOS uygulamalarının kullanımı son derece yaygınlaşmıştır. Bu bağlamda, cep telefonu üzerinden kullanılabilecek bir kapalı mekân konumlama sistemi, sözü edilen sorunun azaltılmasına katlı sağlayacaktır. Anahtar kelimeler: Mobil Konumlama, Kapalı Alanda Yön Bulma. . 57 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak PHOTOCATALYTIC ACTIVITIES OF NANOPARTICLES EMBEDDED INTO AMPHIPHILIC GRAFT COPOLYMERS Özlem A. KALAYCI*, Baki HAZER Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, 67100, Zonguldak * [email protected] ABSTRACT Inorganic–organic composite materials are increasingly important due to their characteristic properties, interaction between the properties of the different segments. When inorganic blocks embedded in organic blocks, a new material is obtained which has new mechanic, thermal, electric and magnetic properties. Nanocomposites are used various industrial applications, automotive, bio-medical, optical devices and catalytic membranes. Consequently, a large number of interdisciplinary studies are focused on novel and cheap nanocomposite materials. The amphiphilic brush typed copolymer synthesized by our study group was used in the production of antibacterial hybrid structure containing monometallic nanoparticles [1], in studies of in vivo biocompatibility [2] and for the analysis of the hybrid structure with semiconductor CdS nanoparticles [3]. In this study, in order to analyze the nanoparticles in imidazole grafted polypropylene, PP-g-Im, the colloidal solutions of hybrid structures embedded Au, CoO nanoparticles were synthesized. The photo catalytic properties of hybrid structures were determined by using Fluorescence Spectrometer. The size analysis, morphology and optic properties in hybrid structures were analyzed by high resolution TEM (HRTEM), and the energy dispersive spectroscopy (EDS), UV-Visible Spectrometer. Nanoparticles embedded polymer samples were shown interestingly photo catalytic activities. Consequently, the hybrid structure synthesized here is a strong and enduring film, and thus conveniently advantageous to be used in catalytic applications. Keywords: Au, CoO, Amphiphilic copolymer, Photocatalytic, SPR. Kaynaklar [1] Kalaycı Ö A, Cömert F B, Hazer B, Atalay T, Cavicchi K, Çakmak M, Polym. Bull., 65:215226, 2010. [2] Hazer D B, Hazer B, J. Polym. Res., 18:251-262, 2011. [3] Kalaycı Ö A, Duygulu Ö, Hazer B, J. Nanoparticle Research, 15(1355): 1-12, 2013. 58 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ATMOSFERİK KİRLETİCİLERİN TESPİTİNDE BİYOMONİTÖR OLARAK KARAYOSUNLARININ KULLANIMI Muhammet ÖREN1*, Hasan ÇABUK2, Ayşe Dilek ÖZÇELİK1 1 Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Zonguldak 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Zonguldak ÖZET Atmosferik kirleticilerin izlenmesinde biyoindikatörlerin kullanımı hem potansiyel olarak hemde daha ekonomik olmasından dolayı alternatif bir yöntem olarak tercih edilmektedir [1]. Karayosunları kökleri olmadığından, bitki bünyesine alınan kirleticiler atmosferik kökenlidir [2]. Karayosunlarının kirli bölgelerde de yayılıyor olması, kutikula tabakalarının olmaması, iletim dokularının olmaması, metal birikimlerinin kuru ve ıslak birikim konsantrasyonları ile ilişkili olması gibi diğer özellikleri böylesi çalışmalarda tercih edilmelerinin diğer artılarıdır. Biyomonitör çalışmalarında aktif ve pasif örnekleme yöntemleri kullanılmaktadır [3]. Proje kapsamında aktif örnekleme yapılacak olup, temiz alanlardan toplanan örnekler, Batı Karadeniz Bölgesi’nde yerleşim, sanayi, ulaşım alanları ve kırsal alanları temsil eden noktalara yerleştirilecektir. Üç aylık periyotlar sonunda yerleştirildikleri noktalardan alınan karayosunu örnekleri üzerinden ağır metal ve PAH analizleri yapılacaktır. Ağır metal analizleri için örnekler 40 °C’de kurutulacak, mikrodalgada nitrik asit içerisinde parçalanacaktır ve numuneler ICP-MS cihazında analiz edilecektir. PAH analizi için örnekler Soxhlet ile extre edilecek ve numuneler HPLC’de analiz edilecektir [4,5]. Analiz sonuçlarının istatistiksel analizi ise SPSS 19 programı kullanılarak gerçekleştirilecektir. Proje sonunda alandaki atmosferik kirleticilerin mevsimlere ve bir yıldaki birikimleri tespit edilecektir. Anahtar kelimeler: Biyomonitör, Karayosunu, PAH, Ağır Metal. Kaynaklar [1] Chakrabortty S, kro Paratkar GT, Aerosol and Air Quality Research, 6:247-258, 2006. [2] Ötvös E, Kozak I O, Fekete J, Sharma V K, Tuba Z, Science of The Total Environment, 330:89-99,2004. [3] Szczepaniak K, Biziuk M, Environmental Research, 93:221-230, 2003. [4] Anicica M, Tomasevica M, Tasica M, Rajsica S, Popovicb A, Frontasyevac M V, Lierhagend S, Steinnesd E, Journal of Hazardous Materials, 171:182-188, 2009. [5] Çabuk H, Kılıç M S, Ören M, Environmental Monitoring & Assessment, 186:15151524, 2014. 59 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak KOMBİNE ÇEVRİM BİYOGAZ SANTRALİ Burak ALPARGU*, Armağan DAL Osmangazi Üniversitesi,Mimarlık-Mühendislik Fakültesi,Makina Mühendisliği Bölümü 26480 Meşelik/ESKİŞEHİR * [email protected] ÖZET Günümüzde enerji tüketimi hem endüstriyel hem de kamusal alanda artmaktadır. Teknolojinin ve çevre bilincinin de gelişmesiyle enerji üretimi için dünyada kömür ve linyit gibi çevreyi kirleten yakıtlardan vazgeçilmeye başlanmış, bu yakıtlara alternatif olarak doğalgaz kullanımına geçilmiştir. Ancak ülkemizde yeterli doğalgaz rezervi bulunmadığından, hem dış ülkelere bağımlı hale gelmekte hem de doğalgaz ithalatı için ciddi paralar harcamaktayız. Türkiye 2013’de 45,27 milyar metreküp doğalgaz tüketmiş ve bu doğalgazın %58’i Rusya’dan, %19’u İran’dan ve %9’u da Azerbaycan’dan ithal edilmiştir [1]. Bu verilere göre yaklaşık 20 milyar dolar doğalgaz ithalatına harcanmıştır. Son yıllarda doğalgaza alternatif olarak ortaya çıkan biyogaz, ülkemizdeki tarım ve hayvancılığın yaygınlığı göz önüne alındığında doğalgaza olan bağımlılığı azaltacak, yapılacak yatırımlarla doğalgaz ithalatını %5-10 seviyelerine kadar düşürecektir. Türkiye’nin de biyogaz üretimine önem vermesiyle biyogaz üretim tesisleri ile ilgili projeler çoğalmıştır. Ancak bu projeler küçük çaplı olup, projelerde elektrik verimi daha az olan kojeneratif sistemler kullanılmaktadır. Biyogazın doğalgaz, kombine çevrim esasına dayalı santrallerinse kojeneratif sistemler yerine kullanılması hem çevresel hem de ekonomik açıdan daha verimli olacaktır. Ayrıca biyogaz üretiminde, bakterilerin optimum üreme sıcaklığı olan 40-70 ºC aralığı, geliştirdiğimiz sistemle, ek bir enerji kaynağına ihtiyaç duyulmadan sadece atık ısı ile sağlanacaktır. Bu sayede verim artacak; kombine çevrim santrallerinin en önemli dezavantajı olan atık sıcak suyun, deniz veya göl ekosistemlerini tahrip etmesi de engellenecektir. Bu projenin sadece ekonomik alanda değil çevresel anlamda da birçok yararı olacaktır. Türkiye’de elektrik enerjisinin yaklaşık %20’si (12,5 GWh) hala linyit ile sağlanmaktadır [2]. Bu proje ile ülkemizi kirleten enerji kaynaklarının kullanımı azaltılacak, yeni nesile temiz ve kalkınmış bir Türkiye bırakılacaktır. Anahtar kelimeler: Kombine Çevrim, Biyogaz, Çevre Kirliliği, Kojenerasyon, Verim. Kaynaklar [1] EPDK 2013 verileri, http://www.epdk.gov.tr/index.php/dogalgaz-piyasasi/lisans/12icerik/dogalgaz-icerik/1128-dogal-gaz-ithalat-bilgileri [2] TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası verileri, http://www.emo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=88369#.U1w3Wvl_tBE 60 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak 3E ÇELİK KÖPRÜ PROJESİ Murat Emre KARTAL*, Mahmuthan KELEŞ, İlhan DİRİL Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, İncivez, 67100, Zonguldak * [email protected] ÖZET Günümüzde, dünya üzerinde gelişmişliğin yapısal karşılığı yoldur. Bir ülkenin medeniyet seviyesi mevcut yollarıyla paraleldir. Gelişmekte olan Türkiye’miz ve Zonguldak’ın bu bağlamda yeni, modern yollara ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçtan dolayı yolların yanı sıra o yolların düz bir satıhta ilerlemesini mümkün kılan köprülere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu projede ülkemizin özelde Zonguldak’ın ihtiyacı olan köprülerin tasarımı, projelendirilmesi ve imalatı esnasında maliyet azaltarak, ülke ekonomisine katkı sağlanması ve ayrıca köprünün inşa süresinin kısaltılması amaçlanmıştır. Bu proje kapsamında, seçilen modelin maksimum köprü yüksekliği 110 cm, köprü açıklığı 620 cm ve tabliye genişliği 90 cm olarak dikkate alınmıştır. Bu ölçüler ışığında amaç en hafif, en küçük deformasyonu veren ve en kısa sürede imal edilebilecek köprü tasarımını gerçekleştirmektir. Yapı malzemesi olarak köprü inşaatı için yaygın olarak kullanılan çelik uygun görülmüştür. Çalışma sonucunda dikkate alınan ölçüler ışığında, 173 kg’lık köprü ağırlığı ile mevcut açıklık geçilmiştir. Yükleme olarak 1.5 tonluk kuvvet (0.25+1+0.25) köprünün orta kısmına etkitilmiştir. Bu yükleme altında sayısal çözümlemeler Sap 2000 [1] yapı analiz programında gerçekleştirilmiştir. Çözümlemeler sonucu her çubuktaki iç kuvvetler ve gerilmelerin elde edilmesinin yanı sıra 0.024 mm gibi son derece küçük sayılabilecek düşey deformasyon değerine ulaşılmıştır. Bu proje kapsamında yapılan bütün işlemlerin temel amacı emniyet, ekonomi ve estetik kriterlere optimum riayet edilmesidir. Tasarımı yapılan köprü ile bir nehir, vadi veya göl yatağı üzerinden geçirilebilir ve hatta üst yaya geçidi olarak da kullanılabilir. Anahtar kelimeler: Çelik Köprü, Sap 2000, Optimum Tasarım. Kaynaklar [1] SAP 2000 V16, Computers & Structures, Structural Analysis Program (2014). 61 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak YALITIM VE ISITMA PERDESİ Şaban GÜRBÜZ* Zincirlikuyu mah. Ecem sok no:1 Tepebaşı Eskişehir ÖZET Yalıtım perdesi kullanıldığı ortamların yalıtılmasını ve ısıtılmasını amaçlamaktadır. Perde çift yüzlü olup mevsimine göre ışığı soğuran yüzü veya yansıtan yüzü kullanılarak yalıtım sağlanabilmektedir. Mekanları ısıtmakta en çok yalıtıma ihtiyaç duyulan yerler duvarlardan sonra pencerelerdir. Bu pencereleri kapsayan yalıtım ise bu geliştirdiğimiz perde sayesinde gerçekleşecektir. Perdenin içinde bulunan kılcal ısıtıcı teller elektrikle çalışan bir ısıtıcı düzenek sayesinde hem mekanı ısıtıyor hem de yalıtıma büyük fayda sağlıyor. Bu perde ile yapılan ısıtma işlemi hem daha ekonomik oluyor. Hem de ortamdaki ısıyı muhafaza konusunda yani yalıtımda çok daha etkili sonuçla elde ediliyor. Anahtar kelimeler: Yalıtım, Isıtma, Çift Yüzlü Perde. 62 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ÜZÜM ATIKLARINDAN RESVERATROL ÜRETİMİ Dursun KISA* Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Taşlıçiftlik,60250 Tokat * [email protected] ÖZET Üzüm üretimi ve ihracatında dünyada ilk sıralarda yer alan ülkemizde; üzüm sofralık, üzüm suyu, pekmez ve pestil gibi ürünlerin yapımında ve şarap üretiminde kullanılmaktadır. Üretim sonucu oluşan kompost, resveratrol bakımından zengin olup değerlendirilmeden çöpe atılmaktadır. Üzüm kabuğunda bol miktarda bulunan resveratrol; anti-aging, anti-kanser, antiinflamatuar ve antioksidan özellikleri nedeniyle genel olarak Güney Avrupa ülkeleri ile üzüm tarımının yapıldığı ABD de üretilmektedir. Bu projeyle, sözü edilen ürünün üretimi açısından bakir durumda olan ülkemizde yeni teknik kullanarak üzüm kabuğundan resveratrol üretimi hedeflenmiştir.Şarap ve pekmez üretimi sonucu ortaya çıkan ve çoğu zaman atılan kabuklar işletmecilerle görüşülerek talep edilecektir. Resveratrol üretimi için kullanılacak olan kabuklar, daha önce bu alanda kullanılmayan fakat etkinliği kanıtlanmış elektroporasyon teknolojisiyle ön muamele edilerek hücre duvarlarının daha iyi parçalanması ve dolayısıyla daha fazla resveratrol elde edilebilir hale getirilecektir. Elektroporasyon medikal alanlarda, meyve suyu üretiminde ve sürdürülebilir çevresel uygulamalarda yeni tercih edilen bir ön işleme yöntemidir. Elektroporasyon hücre duvarlarını yıkar ve daha geçirgen hal almasını sağladığından dokulardan madde salınımı kolaylaşır. Bu yöntemle yaklaşık olarak % 30 daha az enerji kaybı, % 50 oranında üretimde artış sağlanır. Ayrıca elektroporasyon yönteminde mikroorganizmalar canlılığını yitirdiğinden oluşan ürünün muhafazası daha kolay olmaktadır. Resveratrol organik ekstraksiyon yöntemiyle üretilecektir. Resveratrol üretimi üzerine, rekombinant üretim ve klasik ekstraksiyon yöntemleri kullanılarak yapılan çalışmalar ve patentler mevcuttur. Önerilen çalışmayı yapılanlardan ayıran özellik bu projeyle; ilk defa yağ elde işleminde elektroporasyon ve soğuk presleme yöntemleri birleştirilerek geleneksel yöntemlerden daha fazla oranda ve yüksek kalitede resveratrol üretilmiş olacaktır. Anahtar kelimeler: Üzüm, Resveratrol. 63 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak AKILLI ÇÖP KUTUSU TANER ÇARKIT* Köşk Mah.Çakir Sok.Hasdal Sit.B Blok 11.Kat/21numara Melikgazi /Kayseri * [email protected] ÖZET İnsanların çöp konusunda hassas olduğu bilinen bir gerçektir. Özellikle ev hanımları evlerinde, girişimciler restaurantlarında hoşa gitmeyen bir görüntü istemezler. Bu durumlardan biri de çöp kutusundan pis atık sıvı akmasıdır. Çöp kutularına sıvı dolu atıklar atıldığı zaman, sıvı çöp kutusunun tabanına iner ve çöp poşeti değiştirileceği vakit veya kutu boşaltılacağı zaman pis atık sıvı poşetin, kutunun altından damlayarak çevrede pis bir görüntü oluşturur ki bu ev hanımlarının ve özellikle restaurant sahiplerinin hoşuna gitmez.Çöp kutularına hacmi büyük çöpler atıldığı zaman, kutuların dolu olduğu varsayılır, ama presleme sistemiyle kutuya atlan çöp ezildiğinde hem çöpün hacmi azalır, hem de çöp poşetinden, zamandan, hacimden tasarruf edilmiş olunur. Ayrıca pis sıvıların çöp kutusunun tabanına inmesi kolaylaştırılır.İnsanların çöp kutularını akşam karanlık vakitlerde karanlıktan dolayı görememesi ve çöplerini etrafa atmaları, dışarıda karanlıkta kendi kendini aydınlatan çöp kutuları sayesinde önlenir. Temiz bir çevre için bir adımdır bu proje. Malum günümüzde çevre kirliliği, küresel ısınma canlılar için ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bu projeyle bu tehditler bir nebze önlenir ve çevrenin temiz kalması sağlanır. Anahtar kelimeler: Akıllı, Çöp, Çöp Kutusu. 64 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ANNELER CEVAPLASIN Burakhan ÖZYOL* Kozlu Alparslan Ortaokulu Güney Mah. Orkide Sok. No: 7 Kozlu 67600, Zonguldak * [email protected] ÖZET www.annelercevaplasin.com; anne ve anne adaylarının sorular sorarak / sorulan sorulara cevap vererek deneyimlerini paylaşmalarını amaçlayan bir web sitesidir. Bu alanda dünyada yapılmış bir örneği olmadığı için alanında tek diyebiliriz. Annelerin çocuk gelişimi ve eğitimi üzerindeki etkisinin yüksek olduğu düşünüldüğünde; elde edilen verilerin analizi sonucunda yanlış bilinen, hatalı uygulanan, korkulan ve çekinilen davranışları ortaya çıkartarak, bu tür davranışların doğruluğu daha geçerli davranışlar ile yer değiştirmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Günümüzde internetin bilgi kaynağı olduğu göz önünde bulundurulduğunda çocuk gelişimi alanında farklı kültürlerden yanlış olarak devşirilen davranışların kültürel bir kayba neden olmasından dolayı, kendi kültürümüz içinde deneyimli olan insanların deneyimlerini paylaşarak kültürel kaybın önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Anne ve anne adaylarının komik ve basit olarak düşündüğü, soruları soramadığı, çekindiği yahut paylaşabileceği bir yer bulamadığında rahatlıkla sorularını yöneltebileceği bir platform oluşturmayı amaçlamaktadır. Anne ve anne adaylarının ücretsiz olarak üye olabileceği sistemde gösterilecek olan reklamlar ve destekleyici üyelikler ile ede edilen gelir, sistemin genel işleyişini ve ayakta kalmasını sağlamaya yönelik kullanılacaktır. Talep gelmesi halinde aile eğitimleri ve grup seminerleri için aracılık hizmeti verebilecektir. Tamamı açık kaynak olan teknolojilerden yararlanılarak yapılmıştır. Bu şekilde hiç bir lisans hakkını ihlal etmemektedir. Geçerli sonuçların elde edilebilmesi için 6 aylık bir zaman dilimi öngörülmektedir. Anahtar kelimeler: Soru Cevap, Çocuk Gelişimi, Bebek Bakımı, Ergenlik Sorunları, Annelik Psikolojisi. 65 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ELEKTRİK ÜRETEN TEKERLEKLER Necati BAŞMAN*, Aykut KOSOVA Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektik-Elektronik Mühendisliği Bölümü, Zonguldak * [email protected] ÖZET Elektrikli araçlar, küresel ısınma ile iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını önleme ve enerjinin verimli kullanımı açısından geleceğin taşımacılığını temsil etmektedir. Bilinen petrol rezervleri, dünyanın ihtiyaçlarını ekonomik ve çevresel kriterlere uygun bir şekilde karşılama yeteneğini her geçen gün kaybetmektedir. Elektrikli araçlar, içten yanmalı motorlu araçlara oranla %80'e varan enerji tasarrufu sağlarken, doğayı kirletmeyen, gürültü kirliliğine yol açmayan, çevreye duyarlı, sessiz ve ekonomik araçlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, elektrikli otomobillerin en büyük dezavantajı dolu şarjla alınan yolun az olması, yani menzil mesafesinin kısa oluşudur. Bu projede, aracın menzilini arttırmak için araç hareket halindeyken akünün şarj edilmesini sağlayacak bir tasarım yapılması planlanmıştır. Projemizde otomobilin tekerlekleri bir alternatör görevi yapacak şekilde tasarlanacaktır. Bu sayede tekerleklerdeki mekanik enerji elektrik enerjisine çevrilecektir. Bunun için tekerleklere tıpkı bir alternatördeki gibi mıknatıslar yerleştirilecek, bu mıknatıslar yine tekerlerin iç tarafına yerleştirilecek bobinlerin etrafında dönerek AC elektrik akımı üretecektir. Üretilen bu akım ile araç hareket halindeyken akünün şarj edilmesi sağlanacaktır. Anahtar kelimeler: Elektrikli Otomobil, Enerji Verimliliği. 66 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak DAHA AZ NÜKLEER FACİA Onur MEMİŞ*, Mükremin DOĞAN İnönü Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Battalgazi 44100, Malatya * [email protected] ÖZET 60 yıldır araştırmacı mühendisler nükleer yakıt iletim ve taşıyıcı çubukları Zirkonyum esaslı metal alaşımlardan yapıyor. Bu alaşımlar yüksek sıcaklıkta bile yapısal bütünlüğü bozmaması ve Uranyum nötronları kaçırıp nükleer tepkimeye girmesine yardımcı olmasıyla bilinir. Ancak Fukuşima kazasında görüldüğü gibi bu alaşımların dezavantajı 1100 °C civarında buharla tepkime vermesi ve Hidrojen gazı açığa çıkarmasıdır. Toz metalürjisi üzerine yaptığımız araştırmalar sonucunda bu alaşımlardan daha üstün özelliklere sahip Silikon karpit (SiC) seramik çubukların kullanılmasının daha avantajlı ve kazasız bir çalışma imkânı verebileceğini düşünüyoruz. SiC çubuklar 1600 °C’ i geçse bile sapasağlam kalıyor. Anahtar kelimeler: Çevre, Enerji, Nükleer. 67 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak KAZASIZ, CEZASIZ VE GÜVENLİ TRAFİK Mükremin DOĞAN*, Onur MEMİŞ İnönü Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Battalgazi 44100, Malatya * [email protected] ÖZET Proje doğrultusunda araçlara monte edilecek çipli bir sistem ve aracın hızını düzenleyecek mekanik düzenek yardımı ile aracın hız sınırını aşmaması sağlanacaktır. Araçların şehir içi hız sınırları, şehirlerarası hız sınırları GPS ile tanımlanacaktır. Sisteme hangi yollarda kaç km/h hız ile gidileceği bilgisi yüklenecektir. Güvenli sürüş teknolojisi GPS veri servisinden aldığı bilgiler doğrultusunda sanal düzenekten mekanik düzeneğe verilecek sinyal görevi araca gerektiğinde, fren yaptırılacak, uygun hızda ilerlemesi sağlanacaktır. Böylelikle trafik polislerinin olmadığı yerlerde de güvenli bir şekilde trafiğin akışı sağlanacaktır. Çeşitli lastikli araç kullanılan sektörlerde projemiz araç takip sisteminden, navigasyon görevi görecek ve maddi manevi kazançlar sağlayacaktır. Ürün kullanıcıları trafik para cezalarından kurtulmuş, her yıl binlerce kaza ve kayıplar önlenmiş olacaktır. Anahtar kelimeler: Telekomünikasyon, Ağlar, Teknoloji, Toplum ve İstihdam. 68 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak HAVA DURUMUNDAN KORKMA EGZOZUNU KULLAN Onur MEMİŞ*, Mükremin DOĞAN İnönü Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Battalgazi 44100, Malatya * [email protected] ÖZET Basitçe taşıtlarda tekerin kara saplanmasını, don ve buzlanmalarda aracın kaymasını engellemek amacıyla ne yapılabilir, tekere zincir takmak gibi uğraşlardan nasıl kurtulabiliriz diye düşündük. Aslında bu tarz olaylar kolay bir şekilde ortadan kaldırılabilir. Egzoz boru hattına yapılacak eklemeler ile her tekerleğin çamurluk bölgesine, çeşitli nedenlerden tıkanmayacak, büyük delikler açarak tekere egzoz üflemesi yapabiliriz. Bu sistem araca ekstra bir masraf gerektirmeyecek, sadece kullanıcının yol ve hava şartları doğrultusunda kullanıcının sürüş esnasında ulaşabileceği bir aksamla etkileşip başarılı olacaktır. Soğuk hava şartlarının yaşandığı bölgelerde kullanılan araçlarda projemizin çok yararlı olacağı ve tekerleğin ömrünü artıracağı bir gerçektir. Dolayısıyla kullanıcı zincir kullanmaktan, mevsimine göre kış ve yaz lastiği değiştirme derdinden kurtulacak, kaza yapma riski azalacaktır. Anahtar kelimeler: Enerjinin Akıllı Kullanımı, Güvenlik. 69 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak OSB Onur MEMİŞ*, Mükremin DOĞAN İnönü Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Battalgazi 44100, Malatya * [email protected] ÖZET Havalı fren ve süspansiyon sistemi vasıtasıyla bırakılan havanın; geri dönüş hattı üzerinden, motor hava emişine bağlanması uygulaması. Bu işlem performans artımı için mümkün olduğu kadar yüksek basınçta yapılmalıdır. Körüklerden çıkan temiz hava atmosfere verileceğine motora verilir. Böylece motor ömrü ve verimi artırılmış olacaktır. Sisteme destek olarak acil durumlarda çalışan; aracın yokuş tırmanırken fazla güç ihtiyacında kick-down ile sisteme geçici olarak hava tanklarından da destek sağlanabilir. Anahtar kelimeler: Enerjinin Akıllı Kullanımı, Tasarım, Maliyet, Verim. 70 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak TOPLU TAŞIMACILIĞIN HER NOKTASINDA KENDİNİ ÖZEL HİSSET Mükremin DOĞAN*, Onur MEMİŞ İnönü Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Battalgazi 44100, Malatya * [email protected] ÖZET Bugün özellikle büyükşehirlerde insanlar büyük çoğunlukla toplu taşıma araçlarını seçerken olası ve çözülemeyen sorunlarla karşılaşabiliyor. Fikrimizde ise oturan yolcuları ele alıp onlara daha konforlu bir hizmet verebilme anlayışı içerisine girdik. Özellikle birden fazla yan yana koltuklarda oturan, uzun bir yolculuk geçirecek ve birbirini tanımayan kişiler bazen meraklı gözlerden uzak olmayı, kendi işine odaklanmayı yani kısaca rahatsız edilmemek isteyebilir. Bunu başarmayı da çok uzakta aramayı veya başarısızlığı düşünmeyecek olursak aslında çözüm oldukça basit. İsmini ‘yelpaze perde’ koyduğumuz ve gerçekten yelpaze düzeneğine benzeyecek yolcu koltukları arasındaki mekanik uygulamamızla sağımızda, solumuzda veya her iki yanımızdaki insanlardan saklanabiliriz. Anahtar kelimeler: Toplum, Konfor, Tasarım. 71 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak UÇAN OTOBÜS Onur MEMİŞ*, Mükremin DOĞAN İnönü Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Battalgazi 44100, Malatya * [email protected] ÖZET Sistemin amacı yolcu otobüslerinin üzerine uygun ölçülerde yerleştirilecek rüzgâr türbinleri ile verimli ve temiz enerji elde edilmesidir. Projede aracın üzerine yerleştirilen türbinler sabit açıda değil de rüzgârın geliş açısına göre değişecek bir uygulama olacaktır. Bu şekilde rüzgârdan en verimli şekilde yararlanılmış olacaktır. Ayrıca araçlar hareket halindeyken sistem kapalı olacaktır. Araç durduğu zaman ve yokuş aşağı indiğinde açılacak olup gerekli enerji sağlanacaktır. Hareket halindeyken kapalı olması aracın sürüşüne, aerodinamiğine zarar vermeyecek, bozmayacak şekilde tasarlanacaktır. Bu ayrıntılar ile ‘basit biçimde otobüs üzerine türbin koymak’ anlayışından uzak bir fikirde olduğumuza inanıyoruz. Anahtar kelimeler: Alternatif Enerji. 72 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak “ BOSS” AKICI TRAFİK SİSTEMİ KONUMLAMA CİHAZI Hüseyin UZUN* Karabük Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Demir- Çelik Kampüsü, Balıklarkayası Mevkii 78050, Karabük ÖZET Günümüzde teknoloji; yaşamı kolaylaştırmak, zamandan tasarruf etmek ve insanların konforlarını artırmak için kullanılan, değişen bir yaşam biçimi haline gelmektedir. İnsanlar evden işe işten eve veya sevdiklerine ulaşmak için ulaşımı kullanmaktadır, neredeyse yaşamlarının büyük kısmını bir yerden bir başka yere gitmek için kullanmaktadır. Bu da genellikle insanların kendine en uygun bulduğu otomobiller aracılığıyla gerçekleşmektedir. Günümüzde otomobil sayısının artmasıyla trafikte uzun kuyruklar oluşmaya ve bu uzun kuyruklar sonrasında insan hayatının içine stres girmektedir. Yoğunluğun sebebi genelde kırmızı ışık; kavşaklara koyulan ve bir taraftan araç geçerken diğer taraftaki aracın durduğunda arakada uzun kuyruk oluşturan araçlar. Sistemiz bu duruma çok kolay bir çözüm yöntemi bulmaktadır. Şehir trafik merkezinden bütün ışıkların yerlerini tespit edelim ve uydu aracılığıyla merkez navigasyon sistemine tıpkı adres tanımı gibi IŞIKLARI tanıtalım ve en önemlisi ışıkların ne zaman kırmızı olduğudur. Bu da her ışık için bellidir zaten ışıkları ilk kırmızı yandığında sisteme tanıtmalıyız ki sonrasında navigasyon sistemindeki zaman ile uyumlu hale gelip hangi saniye aralığında kırmızı yandığı belli olsun. Işık uyarısı sürücüye gelsin ve hızını ayarlamasını önersin (1000 m. ileride KIRMIZI MAKS. HIZ: 50 km/h) ve sürücü hızını belirtilen hıza düşürsün YEŞİL ışıkla karşılaşıp akıcı bir trafikle yoluna devam etsin. Sistemin araca kurulması ise oldukça basittir. Günümüz araçlarında zaten navigasyon sistemi fabrika çıkışlı olup sadece ekstra olarak uyarı sisteminin kurulmasını gerektirmektedir. Sistemi sıfırdan kurmak ise alacağınız bir BOSS uyarı sistemli bir navigasyon aracılığıyla tıpkı günümüzde mevcut olan sistemlerin kurulumu kadar basit olup daha işlevseldir. Sonuç olarak; bu kadar kolay ve maliyeti düşük bir sistemle artık trafikte bekleme son bulacak ve zamandan tasarruf sağlanmış olunacaktır. Sistemin maliyeti bir süre sonra kendini amorti edecek olup sistem aslında maliyetsiz olmaktadır, sadece sistemi yatırım olarak almış olacak. Nedeni beklenilen sürenin düşmesinden kaynaklanan ekstra yakıt maaliyeti ortadan kalkmış olacaktır. Hatta bu sistem bir süre sonra kullanıcıyı karlı hale getirecektir. Bu sistemin kazançları sadece yakıtla değil; zamandan kazanım, trafik stresinden uzak durma ve şehrin trafiğinin düzenli hale gelerek yaşamın normal bir hale getirmek için planlanmaktadır. Anahtar kelimeler: Otomobil, Kırmızı ışık, Navigasyon, Trafik. 73 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ÇOK FONKSİYONLU EMNİYET KEMERİ Hüseyin UZUN* Karabük Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Demir – Çelik Kampüsü, Balıklarkayası Mevkii 7805, Karabük ÖZET Ülkemizde ve dünyada her yıl birçok kişi trafik kazaları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Trafik kazalarında güvenlik için iki önemli unsur vardır. Birincisi kişilerin dikkatli davranması ve çevreden gelen birçok etkenlerdir. İkincisi ise emniyet kemeri, hava yastığı ve diğer koyucuların kullanılmasıdır. Yapılan araştırmalarda çarpışma sonucu oluşan trafik kazalarında hava yastığının tek başına kullanılması ölüm riskini %12 azaltırken, emniyet kemeri ise %45-60 oranında azaltmaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi sürücülerin, her türlü çarpışmadan korunabilmeleri için emniyet kemeri kullanması gerekmektedir. Bu nedenle bu çalışmada kazalarda hayat kurtarma bakımından en önemli güvenlik sistemlerinden olan emniyet kemeri kullanımını sürücüye bırakmamak, sistemin direk olarak zorunlu hale gelmesini sağlamak; ayrıca olası bir emniyet kemeri fonksiyonlarının çalışmaması durumunu ortadan kaldırmak amaçlanmıştır. Emniyet kemeri tasarımı yapılırken; emniyet kemerinin tüm fonksiyonları birbirleriyle bağlantılı halde düşünülmüş olup bir bütün halinde düşünülmüştür. İlk olarak emniyet kemeri bağlantı tokasını (kilit mekanizmasını) düşünelim. Bu mekanizmanın kusursuz çalışması gerekmektedir. Çünkü bu mekanizma çoğu zaman hayat kurtarırken, kimi zamanda hayata mani olabilmektedir. Örneğin; araç suya düştü ve emniyet kemeri işlevini olması gerektiği gibi yapıp sizi ön camdan fırlatmadı ama bir sorunumuz var su içinde kilit mekanizması açılmadı ve boğularak bir ölüme sebep oldu. Oysaki küçücük bir malzeme katkısıyla bunun önüne geçebiliriz. İkinci bir durum ise; günümüzde emniyet kemeri yerine uyarı sistemine engel olan tokalar kullanılmaktadır ve bu sistemde bu emniyet kemerinde kullanılamaz hale getirip olası bir tehlike anında daha güvenli hale gelen hatta ölüm riskini %45-60 azaltmış olacağız. Sistemdeki kilit mekanizmasını, yerine suda eriyen kapsül mekanizması ile değiştirdiğimizde suda kilitli kalma durumunu ortadan kaldırırız. Yani kilitli kalma durumunu bir mekanik sensör yardımıyla ortadan kaldırmış oluruz. Suda eriyen kapsül araç suyla temas etmesinden 5-20 sn. arasında kilit mekanizması kendiliğinden açılıp sürücünün veya yolcunun güvenli bir şekilde sudan çıkması için yeterli bir zaman kazandırabiliriz. Sistemdeki ikinci aşama ise; kemeri zorunlu hale getirmektir. Daha önce birçok şirket bu durumu fark etmiş olup birçok yöntem geliştirmiştir; öyle ki VOLVO isimli bir otomobil üreticisi bunun için kemer takılmadan çalışmayan araçlar üretmiş olup marşla kemer arasında bağlantı kurmuştur; fakat bu sistem araç satışında düşüşlere sebep olmuştur. Bunun için bu sistemden vazgeçilmiştir. Bizim sistemiz ise; insanı rahatsız etmeyecek şekilde ve aynı zamanda insana emniyet kemerini her koşulda takılmasını sağlayacak bir şekilde tasarlanmıştır. Çizimlerde de görüldüğü gibi sistem oldukça basittir: bu çalışmada emniyet kemerinin araç kapılarıyla bağlantısı oluşturulmuştur ve araç kapısı açıldığında emniyet kemeri takılı olduğu yuvasından çıkar, kapı kapandığında ise kemer kapıyla doğru orantılı hareket edip kemer yuvaya oturur. Böylelikle ne insanlar rahatsız olur, ne de insanlar ölümle karşı karşıya kalır. Emniyet kemeri kapı açıldığında ön konsola doğru hareket eder, kapı kapandığında ise kilit mekanizması ile birlikte yerine gelir. Tasarlanan bu sistem ile birlikte artık insanlar güvende olup, emniyet kemerini aktif olarak kullanılır hale gelir. Sistemin hiçbir dezavantajı olmaz. Çünkü bu tasarımda insanların herhangi ekstra iş yapmaları (kemeri takıp, çıkarmaları ya da bu sistem için herhangi bir tuşa basmaları) gerekmez her şey kendiliğinden hareket sınırlarını etkilemeden otomobili; kolay ve güvenli kullanım haline getirir. (Tasarımların teknik çizimleri mevcuttur.) Anahtar kelimeler: Otomotiv, Emniyet Kemeri, Çözünebilen Kilit. 74 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak DATAMOLE PROJESİ Kemalcan BORA*, Emre ABANOZOĞLU, Utku Mert ÖZEN Bartın Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü, Ağdacı 74100, Bartın * [email protected] ÖZET Datamole, şirketlere ve sektörlere ait verilerinin bulunduğu bir ücretsiz veri paylaşım ortamıdır. Datamole’ün asıl amacı Türkiye’de eksik gördüğümüz veri madenciliği konusunda yenilikçi çözümler üretmektedir. Çeşitli yollarla elde ettiğimiz verileri çeşitli veri analizi ve veri madenciliği yöntemleriyle analiz ederek şirketlerin ileride atacağı adımları daha net bir şekilde görmesini sağlıyoruz. Projemiz ile kaynakları güvenilir olan verileri elimizde barındırarak veri elde etme bağlamında teknolojik olarak dışa bağlılığımızı en aza indirgemeyi hedeflemekteyiz. Sonuç olarak Datamole, veri madenciliği yöntemleriyle şirketlerin kararlarına ışık tutacak bir projedir diyebiliriz. Anahtar kelimeler: Veri Madenciliği, Veri İşleme, Analiz, Analiz Teknikleri. 75 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak FOTOGRAMETRİK VERİ ÜRETİMİNDE İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI İÇİN DONANIM VE YAZILIM GELİŞTİRİLMESİ Serkan KARAKIŞ*, Bülent EKMEKÇİ, Gökhan SAĞLAM, Çağlar BAYIK Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, Zonguldak * [email protected] ÖZET Fotogrametri ve uzaktan algılama, gelişen teknolojilerle birlikte pek çok alanda yapılan haritacılık uygulamalarında vazgeçilmez yöntemler haline gelmiştir. Kullanılan görüntüleme sistemleri ve taşıyıcı platformların hızlı gelişimi, yapılacak uygulamalardaki kaliteyi arttırmaya yetmiştir. Bunun yanında, teknolojik olanaklar kadar önemli olan bu olanakları etkin şekilde kullanabilme fikri ortaya çıkmıştır. Son yıllarda, İnsansız Hava Araçlarına (İHA) monte edilen video ve fotogrametrik görüntüleme cihazları ile alınan veriler değişik yazılımlar ile değerlendirilerek birçok uygulamaya altlık teşkil edecek sonuçlar ortaya konulmaktadır. Günümüzde İHA, taşıyıcı platform olarak uygulamadaki yerini almaktadır [13]. Ancak kullanılan İHA’ lar barındırdıkları uçuş ekipmanlarına bağlı olarak bazı zorlukları da beraberinde getirmektedir. Örneğin İHA üzerinde kullanılacak bir yakıtlı motor görüntü alımı esnasında titreşim problemlerini beraberinde getirirken, elektrik motorları da enerji kaynağı olarak kullanılacak batarya ağırlıkları ve tasarım karmaşasını beraberinde getirmektedir [4]. Bu çalışmayla tasarımı devam etmekte olan sekiz motorlu bir İHA için kullanılacak yazılım rutinleri ve donanım bileşenlerinin optimum çözüm üretmesi hedeflenmektedir. Bu bağlamda bugüne kadar bu cihazlarda kullanılan daha düşük hızlardaki işlemciler yerine yeni yeni piyasada yerini almakta olan ARM işlemcili kontrol üniteleri ve bunun için üretilecek analog-dijital filtreler ile İHA’nın uçuşunu daha stabil hale getirecek yazılım geliştirilmesi yöntemi oluşturmaktadır. Bu sayede çok daha kısa sürede görevi yerine getirerek, fotogrametrik anlamda hiçbir yer bağımlılığına ihtiyaç duymadan, doğrudan yöneltmeleri yapılmış görüntüler temin edilerek literatürde büyük problem olarak görünen bu adıma çözüm getirilmiş olacaktır [5-7]. Anahtar kelimeler: İHA, Fotogrametri, Uzaktan Algılama, Elektronik Programlama. Kaynaklar [1] Blyenburgh P V, UAVS - Current Situation And Considerations For The Way Forward, Development and Operation of UAVs for Military and Civil Applications Report, Belgium, 1999. [2] Eisenbeiss H, UAV Photogrammetry PhD Thesis, ETH Zurich Switzerland, 2009. [3] Karakış S, Küçük Alanlarda Model Uçaklarla Haritalama Amaçlı Veri Üretim Olanaklarının Araştırılması, Doktora Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011. [4] Pinkney F, Hampel D, DiPierro S, Abbe B S, Sheha M, MILCOM 97 Proceedings 1, pp. 403-407, 1997. [5] Abdel-Aziz Y I, Karara M, American Society Of Photogrametry Symposium On Close-Range Photogrammetry, pp. 420-475, 1971. [6] Heipke C, ISPRS Journal of Photogrammetry and Remote Sensing, 59(11):1651-1658, 1997. [7] Heipke C, Jacobsen K, Wegmann H, OEEPE Integrated Sensor Orientation Test Report and Workshop Proceedings, Official Publication, 43:11-18, 2002. 76 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak KABURGA VE STERNUM KEMİKLERİNİ DİKME ZIMBASI Mahmut TOKUR* Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Kahramanmaraş ÖZET Projenin bir amacı, kaburga kırıklarının tedavisi için endoskopik olarak kaburgayı dikmeyi sağlayan zımba aparatı ve titanyum gibi metallerden yapılmış zımba teli geliştirmektir. Diğer amacı ise, herhangi bir cerrahi işlem için kesilmiş olan sternum kemiğinin anatomik biçimde ve hızlı olarak dikilmesini sağlayarak olası komplikasyonları önlemektir. Kaburga yaralanmaları sıklıkla kırılma şeklinde olup bir veya daha fazla sayıda olabildiği gibi, göğüs kafesinin her iki tarafındaki kaburgalarda da görülebilmektedir. Bu yaralanmalara sternum kemiği kırıkları da eşlik edebilmektedir. Bu yaralanmalarda bazen kırılan bu kemikleri onarmak için cerrahi girişim gerekmektedir. Bu cerrahi girişim açık cerrahi yöntem olup, onarım sırasında kırılan kemik bölümlerini birbirine sabitlemek için çoğunlukla pahalı implantlar kullanılmaktadır. Bu implantların tamamına yakını yurtdışı orjinlidir. Açık kalp cerrahilerinde ve bazı mediasten hastalıklarının tedavisinde sternum kemiği açılmaktadır. Operasyon sonunda sternum kemiği yeniden tel sütürlerle dikilmektedir. Bu işlem sırasında sternuma ortalama dört adet tel sütür konulmaktadır. Sütürlerin dördü de atıldıktan sonra sternum parçalarını birbirine yaklaştırma işlemi yapılmakta, bu sırada sütürlerin birinde bile kırılma olsa tamamını açıp yeniden dört sütür atmak gerekmektedir. Bu da işlemin uzamasına neden olmaktadır. Yukarıda bahsedilen sorunları çözme amacıyla kaburga ve sternumu efektif ve hızlı dikmeye yarayan bir zımba makinası tasarımı yapmış bulunmaktayız. Bu zımba titanyum sütürlerle endoskopik olarak kaburga tamiri yapabilecek özelliktedir. Bu özelliği sayesinde hasta açık cerrahiden kurtulmuş olacağı gibi travma nedeniyle zaten hasarlı olan göğüs kafesine ek bir cerrahi travma uygulanmamış olacak, böylece iyileşme süreci hızlanacaktır. Hastaların ventilatör ihtiyacı azalacaktır. Ayrıca pahalı ve yurtdışı kökenli implantlar için ödeme yapılmamış olacak milli ekonomiye katkı sağlanacaktır. Aynı ürün sternum kırıklarının tedavisi ve sternotomi kapamalarında kullanılacak özelliktedir. Bu ürün ile sternum kapama daha hızlı, minimal travmatik ve anatomik bir şeklide gerçekleştirileceğinden yukarda bahsedilen klasik kapama tekniklerindekine göre olumsuzluklar asgariye indirilecektir. Proje konusu zımba makinasının; titanyum zımba teli kullanarak kaburga ve sternum kemiklerinin onarımını endoskopik teknikle anatomik, hızlı, etkin ve ucuz maliyetle sağlayacağı kanaatindeyiz. Anahtar kelimeler: Kaburga, Sternum, Kırık, Zımba, Dikiş. 77 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak HASTANIN BULUNDUĞU MERKEZDEN HASTA VERİLERİNİ TOPLAYIP DİĞER HASTANELER ARASINDA SANAL KONSULTASYON SAĞLAYARAK ETKİN HASTA NAKLİ GERÇEKLEŞTİRMEYE YARDIMCI 112 ÇAĞRI MERKEZİ OTOMASYONU Mahmut TOKUR* Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Kahramanmaraş ÖZET Bu projenin amacı 112 komuta merkezine ait bir otomasyon programı geliştirmektir. Mevcut 112 komuta merkezi hasta kayıt sisteminin eksikleri ve bu eksiklerin doğurduğu sonuçlar şunlardır; 1. Hastaya ait tıbbi verileri hastane otomasyonunda var olan hali ile görme ve karşı hastaneye iletme şansı yoktur. Bu durum hasta hakkında hatalı tıbbi veriye sahip olma ve bu hatalı veriyi diğer hastane ile paylaşma durumunda hastanın tanı ve tedavi sürecinde sorunlarla karşılaşılmaktadır. Ayrıca 112 komuta merkezinin ve ambulansların iş yükünü artırmakta, hasta ve hekim mağduriyetleri oluşmaktadır. 2. 112 komuta merkezinde reel veri deposu oluşturma imkanı yoktur. Gerçek veri deposu oluşturulabilse yapılacak analitik çalışmalar sayesinde 112 adına daha etkin ve verimli çalışma metodu geliştirilebilir, sorun analizleri ve çözümleri kolaylıkla yapılabilir. Bu sorunların giderilmesi amacıyla hazırladığımız proje önerimiz 112 komuta merkezine web tabanlı bir otomasyon kurulmasıdır. Bu otomasyonun diğer ucu tüm hastane acillerinde, ayrıca eğer mümkün olursa ambulanslara birer bilgisayar verilerek bunlara da yüklenecektir. Mevcut hastane otomasyonunda hasta ile ilgili var olan veriler bu otomasyona aktarılabilir. Ya da 112 komuta merkezince yüklenmiş veriler karşı hastaneden bu otomasyona giriş yapıldığı takdirde görülebilir. Böylece hastaya ait tıbbi veriler komuta merkezi ve tüm hastaneler tarafından görülebilir hale gelecektir. Sistem üzerinden resmi konsültasyonlar yapılabilecektir. Otomasyon web tabanlı olduğundan cep telefonları aracılığı ile de kullanılabilir. Böylece uzaktan erişim sağlanabilir. Sistem SMS ve MMS alıp vermeye uygun olacaktır. Bu otomasyon sayesinde hastaya ait tüm tıbbi veriler paylaşılır hale gelecek ve bilgi kirliliği olmadan gerçek bilgilere ulaşılabilecek, hızlı ve etkin bir nakil süreci gerçekleştirilecektir. Bu da etkin ve doğru tedaviyi sağlayacaktır. Hastanın akıbeti takip edilebilecektir. Ayrıca komuta merkezinde data bankası oluşacak, bilimsel ve analitik çalışmalar yapılabilecek, sağlık planlaması ve sağlık politikaları üretilebilecektir. Öte yandan SGK, kolluk güçleri ve adli merciler tarafından adli vakaları takip etmek kolaylaşabilecektir. Anahtar kelimeler: Otomasyon, 112, Acil, Hasta Sevki. 78 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak SAĞLIKLI VE ERGONOMİK SERİNLEME VE ISINMA SAĞLAYAN OTOMOBİL GÖVDE SOĞUTMA VE ISITMA SİSTEMİ Mahmut TOKUR* Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Kahramanmaraş ÖZET Bu tasarımın amacı; klima ve havalandırma sistemlerinden gelen soğuk ve sıcak havanın hava kanalları ile araç içerisine doğrudan aktarılması yerine otomobil camları ve otomobil gövdesinde (tabanı, tavanı ve kapılarında) dolaştırılarak ekonomik, çevreci ve sağlıklı soğutma ve ısıtmanın sağlanmasıdır. Mevcut otomobil klima sistemlerinde yaşanan sorunlar şöyle özetlenebilir; 1. Otomobil içerisini serinletme sırasında soğuk havanın direk sürücü ve yolcu bedenine verilmesi çeşitli akciğer ve solunum yolu hastalıklarına, klima zatüresine neden olabilmektedir. 2. Klimadan gelen havanın hava kanalı aracılığı ile araç tabanına yönlendirilmesi araç tabanındaki tozların hareket ettirilmesine neden olur. Bu durumda ise araç içerisindeki insanların solunum havasının kirlilik oranı artar ve solunum yolu hastalıkları oluşabilir. 3. Havalandırma sistemi aracılığı ile otomobil içerisine alınan dış havada aynı yolda seyahat eden diğer araçların egzoz gazlarından çıkan kirli hava da araç içerisine alınabilir. Bu durumda da araç içerisindeki insanlarda solunum yolu hastalıkları oluşabilir. Bu sorunların çözümü amacıyla gerçekleştirilen bu tasarım otomobil camları, tavanı, tabanı, yan kapıları içerisinde yer alan hava geçiş kanallarından oluşmaktadır. Bu sistem içerisinde dolaşacak olan hava otomobilin mevcut klima sisteminden çıkıp araç içerisine yeni hava kanalları ile iletilen havadır. Yani otomobilin klima sisteminde üretilen hava ek bir hava kanalı çıkışı ile bahsedilen yeni sisteme aktarılmakta ve otomobilin tüm gövdesini dolaşması sağlanmaktadır. Böylece otomobilin tüm gövdesi ısıtılıp soğutulabilmektedir. Bunun sonucunda ise eski teknikte klima havasının insan vücuduna teması sonucunda oluşan sağlık sorunları engellenmektedir.Bu sistem taşıt içerisinin daha hızlı soğutulması, ısıtılması, taşıt camlarında buğulanmanın önlenmesi, insan sağlığı açısından daha sağlıklı bir serinleme ve ısınma sağlanması ve bütün bunların sonucunda daha az yakıt kullanımı ve çevre kirliliği sağlaması öngörülen bir projedir. Anahtar kelimeler: Otomobil Kliması, Zatüre, Otomobil Gövde Soğutma. 79 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak AKILLI TRAFİK LAMBALARI Lütfi Erdi ŞAHİN*, Tuğba ESENLİK, Burak KÖSE Bahçelievler Mah. Yıldız Sok. Yıldız Apt. No:1 67100 Merkez/ZONGULDAK * [email protected] ÖZET Günümüzde cep telefonları, ev aletleri hatta evler bile akıllanırken hayati önem taşıyan trafik lambaları neden akıllanmasın? Bu projenin amacı insanların hayatlarını emanet ettikleri üç birim olan polis, ambulans ve itfaiyelerde kullanılan siren sesine duyarlı akıllı trafik lambaları tasarlamaktır. Bu amaçtan yola çıkarak tasarlanacak sistemde araçlardan çıkan siren sesleri ses sensörleri sayesinde algılanıp ses sinyalleri elektrik sinyallerine çevrilecektir. Bu sinyaller sayesinde siren sesinin geldiği yönde ki ışıklar önce sarıya ardından da yeşile çevrilir. Bu sayede aracın ilerlediği yöndeki trafik akışı sağlanmış olur. Sinyali alan lambanın yeşil ışığı yandıktan sonra trafikte geçiş sorunu yaşanmaması için, diğer lambalarında ilk sinyali alan lambadan gelen uyarı sinyali sayesinde önce sarı sonra kırmızı ışığı yakması sağlanır. Ses hızı yaklaşık olarak 1224 km/saat olduğu için araçtan çok daha önce trafik lambasına ulaşır. Tasarlanan trafik lambası sisteminde ses dalgalarını elektrik sinyaline çevirme işini mikrofonlar görür. Bu mikrofonların lambalar üzerine yerleştirilmesi planlanmıştır. Projede kullanılacak mikrofon çeşidi kapasitif mikrofonlardır. Kapasitif mikrofonların kullanılmasının sebebi ise 50-15000 Hz. arasında oldukça geniş bir frekans karakteristiğine sahip olması ve bu sayede uzaktan gelen düşük sinyali algılama yeteneğidir. Bu mikrofonların bir diğer özelliği ise distorsiyon; yani genlik, frekans ve fazdaki bozulmaların az ve empedansının da büyük olmasıdır. Bu sayede sinyalin bozulması ve algılanmaması söz konusu olmayacaktır. Aynı zamanda sistemin çalışmasında gerekli olan akım azalırken, distorsiyonun artması engellenecektir. Trafikte araç sayısının çoğalması trafik akışını engellemektedir. Projenin sonucunda trafikte geçiş üstünlüğü olan araçların trafiğe takılıp zaman kaybetmeleri ve faciaların önüne geçilmesi sağlanmış olacaktır. Anahtar kelimeler: Ses, Sinyal, Sensör, Trafik Lambası. 80 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak HIZLI VE GÜVENLİ TAKILABİLEN GÖĞÜS DRENİ TASARIMI Mahmut TOKUR* Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Kahramanmaraş ÖZET Pnömotoraks akciğerin değişik nedenlerle yırtılması sonucunda sönmesi ve ölüme kadar giden solunum problemlerinin oluşması durumudur. Bazen akciğerin kendinden kaynaklı hastalıkları nedeniyle bazen de travmalar sonucunda oluşur. Acil bir sağlık sorunu olup erken müdahale hayat kurtarıcıdır. Hastalığın tedavisi olan göğüs tüpü takma işlemi; tanı koyma işlemlerine gereksinim olmadan, her yerde bulundurulabilecek aletlerle, uzmanlık eğitimi gerektirmeden tüm hekimler tarafından gerçekleştirilebilen bir işlem haline getirildiğinde pnömotoraksta müdahale gecikmesine bağlı ölümler azaltılabilir. Bu projede bu amaca yönelik geliştirilen yeni göğüs dreni setinden bahsedilmektedir.Trafik kazası, afet gibi durumlarda hastanın olay yerinden alınıp hastaneye getirilmesi (hasta bulunduğu yerde sıkışmış olabilir, hastaneye mesafe uzak olabilir) uzun zaman alabilir. Hastaneye ulaştığında tanı için yeterli zaman olmayabilir. Cerrahi müdahaleyi yapacak uzman hekim o hastanede bulunmayabilir. Müdahale için gerekli cerrahi aletler steril halde hazır olarak bulunmayabilir veya müdahale ortamına getirilmesi zaman alabilir. Aynı senaryolar hastanede yatan yoğun bakım hastalarında özellikle de yenidoğan ve pediatrik yaş grubundaki hastalarda da geçerlidir. Tüm bunlar pnömotoraks hastalığından ölüm oranlarını artırmaktadır. Yukarda bahsedilen sorunların çözümüne yönelik olarak ‘Hızlı ve güvenli yerleştirilebilen göğüs dreni’ adında bir ürün geliştirilmiştir. Bu ürün; hastane dışında veya acil şartlarda göğüs tüpü takılması gereken hallerde kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Ürün tek kullanımlık olup set içerisinde göğüs tüpü takılması işlemi için gereken tüm enstrümanları içerir. Ürünün, ambulanslarda, hastane acillerinde, yoğun bakımlarda, kaza-savaş-deprem gibi hallerde hastane dışı ortamlarda kullanması amaçlanmıştır. Proje konusu göğüs dreni hastane içi ve dışı her ortamda tüm hekimler ve acil tıp teknisyenleri tarafından pnömotoraks şüphesi olan her hastaya güvenle uygulanabilecek özelliktedir. Bu sayede hastalık varlığında tedavi edecek özellikte olup, hastalık yokluğunda ise hastaya zarar vermeyecek şekilde tasarlanmıştır. Ürün bu özellikleri sayesinde ambulanslar, acil servis ve yoğun bakımlarda bulundurulması zorunlu tıbbi cihazlar arasına girmeye adaydır. Anahtar kelimeler: Pnömotoras,Trafik Kazası, Deprem, Savaş, Kateter. 81 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak KALP VE BÜYÜK DAMAR YARALANMALARININ TEDAVİSİNE YARDIMCI KATETER TASARIMI Mahmut TOKUR* Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Kahramanmaraş ÖZET Kalp ve büyük damar yaralanmaları acil tedavi gerektiren ölümcül durumlardır. Hastaneye ulaşan hastalara gereken cerrahi müdahaleyi yapmak için yeterli zaman veya ekip çoğunlukla yoktur. Bu çalışmada kalp yaralanmalarından ölüm oranını azaltma amacıyla bir kateter tasarımı yapılmıştır. Kalp yaralanmalarının tedavisi birkaç aşamadan oluşur. İlk aşama hastanın kaybettiği kanın yerine konması ve kanama olan deliğin acil kapatılmasıdır. Daha sonra deliğin kalıcı (kesin) onarımı yapılır. Ancak bu süreçte şu sorunlarla karşılaşmaktayız; 1. Parmak ile deliği kapatma yöntemi: parmak kesiden çekilmeden kesi tamiri yapılırken iğne cerrahın parmağına batabilir. Sütür atmak için parmağın kısmen ya da parsiyel geri çekilmesi veya yerinden oynatılması sırasında yeniden masif kanama gelişebilir. 2. Foley ile deliği kapatma yöntemi: başarılı bir ilk kanama kontrolü ve sıvı resusitasyonu için yeterli zaman sağlayabilmektedir. Ancak kesinin tamiri aşamasına gelindiğinde iğnenin balonu patlatması nedeniyle yeniden masif kanama ve kan kaybı, yeniden sonda yerleştirilmesi sırasında yaşanan panik ve zaman kaybı mortaliteyi artırmaktadır. Geniş kesilerde kanamayı durdurmak için foley sondayı aşırı şişirmek gerekebilir, bu da kalbin doluş hacmini ve kardiyak çıktıyı düşürebilir. 3. Direk sütür metodu: geçici kanama kontrolü yapmak mümkün değildir. Direk kalıcı kanama kontrolü yapılmaya çalışıldığından hastanın kaybettiği kan ve sıvı açığını yerine koymaya zaman kalmaz, kalp deki kesi tamir edilse bile sıvı kaybı mortaliteye neden olabilir. 4. Kompleks yaralanmalar: eşlik eden koroner kesisi, büyük damar yaralanmaları veya birden fazla kesi olan olgularda cerrahi onarım şansı oldukça azalmaktadır. Bu sorunların çözümüne yönelik geliştirdiğimiz ürün iç içe geçmiş üç borudan oluşmaktadır. Bu borulardan birisinin ucunda şişirilebilen bir balon bulunmaktadır. Balon şişirildiğinde kalpteki deliği kapatmakta ve kanama kontrol altına alınmaktadır. Diğer boru kısmın ucu bir delikle sonlanmaktadır. Bu bölüm aracılığı ile kalbe direk kan ve sıvı verilebilmektedir. Üçüncü boru ise içerisindeki kılavuz tel sayesinde kateterin kalp boşluğuna yerleştirilebilmesini sağlamaktadır. Proje konusu kateter tüm hekimler ve acil tıp teknisyenleri tarafından her zaman ve her yerde uygulanabilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu kateter kalp kesisinin tamiri sırasında daha hızlı ve efektif kanama kontrolü sağlamaktadır. Olay yerinde hastaya uygulanarak direk kalbe sıvı verilebilmekte böylece hastaneye gelene kadar hastanın kan kaybından ölmesi engellenebilmektedir. Anahtar kelimeler: Kalp Yaralanması, Kateter, Ambulans, Acil. 82 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak GNSS CİHAZLARININ ANDROİD OS CİHAZLAR İLE KONTROLÜ Sercan SARAÇ* Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Geomatik Mühendisliği Bölümü, İncivez 67100, Zonguldak ÖZET Uydularla konum belirlemede Küresel Konumlama Uydu Sistemi (GNSS: Küresel Konumlama Sistemleri) kullanılır. Askeri ve sivil amaçlı olarak; kara, deniz ve hava araçlarının navigasyonu, jeodezik ve jeodinamik amaçlı ölçümler, yerel ve küresel deformasyon ölçmeleri, araç takip sistemi, turizm, tarım, ormancılık, spor ve daha pek çok alanda kullanımı yaygındır. GNSS`de uydulardan gönderilen sinyaller ile uydu alıcı arasındaki uzaklık belirlenir ve uydu konum bilgileri bu sinyaller üzerinden alıcıya aktarılarak alıcının konum bilgileri çeşitli fonksiyonlar yardımı ile hesaplanır. GNSS; uydu sinyallerini toplayan bir alıcı, bu sinyalleri kontrol edip işleyen el bilgisayarı ve bilgisayarda bulunan yazılımdan oluşur GNSS`in en önemli ögelerinden birisi de sistemi kontrol ve kalibrasyon eden bu donanım ve yazılımlardır. Mevcut donanım ve yazılımlar kendine özgü GNSS alıcılarına bağımlı olarak çalışırlar. Bu bağlamda sektörde bir pazara dönüştürülmeye çalışılarak kazanç sağlanmaktadır. Kullanıcıyı ise bu el bilgisayarı ve yazılımları almaya muhtaç hale getirmişlerdir. Günümüzde ise cep telefonlarının bu el bilgisayarlarından bir farkı kalmamıştır. Bu çalışmanın amacı, mevcut yazılımları Android OS tabanlı (Cep telefonu/Tablet/PDA) donanımlar ile bütünleştirilerek geliştirilebilir teknoloji altyapısını oluşturmak ve kullanıcıya alternatif sağlamaktır. Çalışmada “JAVA” programlama dili ve Android OS SDK(Kullanıcı Geliştirme Modülü) kullanarak herhangi bir GNSS alıcısına sahip kullanıcı için bir yazılım oluşturup kullanım alanını geliştirmeye çalışılacaktır. Anahtar kelimeler: GNSS, Android OS, Kalibrasyon, Kontrol. 83 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak SYNTHESIS OF PH-, AND THERMORESPONSIVE POLY (Ɛ CAPROLACTONE-B-4-VINYL BENZYL-G-DIMETHYL AMINO ETHYL METHACRYLATE) BRUSH GRAFT COPOLYMERS VIA RAFT POLYMERIZATION Olgu ORUÇ 1, Temel ÖZTÜRK 2, Timur ŞANAL1*, Baki HAZER1 1 Bülent Ecevit University, Department of Chemistry, 67100 Zonguldak, Turkey. 2 Giresun University, Department of Chemistry, 28100 Giresun, Turkey. [email protected] ABSTRACT The increasing diversity in the polymer architecture, with unprecedented features and functions provided versatility in the development of new polymer materials [1]. With reversible addition–fragmentation chain transfer (RAFT) polymerization, which is one of the controlled polymerization methods, several polymer syntheses can be performed [2]. In this study, a new pH-sensitive brush graft copolymer was synthesized in four steps by using a new macro-RAFT agent attached to poly-(CL-b-VB) via control living polymerization. The synthesis route of the copolymer is shown in Scheme 1. The characterization of the products was achieved using gel-permeation chromatography (GPC), thermal and spectrometric analysis techniques. It is seen that, with surface tension and permeability measurements, the LCST value is determined to fall to 43-44 oC depending on the amount of DMAEMA in the copolymer content which was 46.6 oC pure DMAEMA. Furthermore, it was observed that the brush type graft copolymer became pH-sensitive at pH=12.5, and their swelling or solution properties depending on the acrylic polymer inclusion were examined and determined. Keywords: Graft/block Copolymer, Reversible Addition–Fragmentation Chain Transfer (Raft) Polymerization, Thermo- And Ph Responsive Polymer. 84 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak ALUMİNYUM ENDÜSTRİSİNDEKİ KALIPLARDA VANADYUM KARBÜR KAPLAMALARIN UYGULANMASI Özgür ÇINAR*, Burcu Nilgün ÇETİNER Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü, Göztepe Yerleşkesi, 34722, İstanbul * [email protected] ÖZET Tranzisyon metal karbürleri, yüksek sertlik, ergime noktası, ısıl iletkenlik, yüksek sıcaklıklarda dayanım, aşınma, korozyon dirençleri ve kimyasal kararlılıkları nedeniyle başta kesici takım ve aşınmaya dayanıklı parçaların üretimi olmak üzere kullanılmaktadır [1]. Termoreaktif difüzyon (TRD) ve termokimyasal depozisyon/difüzyon tekniklerinden biri olan TD (Toyota Difüzyon veya termal difüzyon), çelik altlıkların üstüne çok sert ve aşınma direnci yüksek karbürler, nitrürler ve karbonitrürlerin kaplanması için geliştirilen bir prosestir ve çeliğin karbür ve/veya nitrür yapıcı V, Nb veya Cr gibi elementleri ihtiva eden ergimiş boraks banyosuna daldırılmasıyla gerçekleştirilir. TRD prosesinde belirli elementlerin (C ve/veya N) yüzeyi sertleştirmek üzere altlığa difüze oldukları konvansiyonel yüzey sertleştirme tekniklerinden farklı olarak, tuz banyosunda karbon ve nitrür yapıcı elementlerin altlıktan difüz eden C ve/veya N ile reaksiyonu yoluyla kaplama tabakası, altlığın yüzeyinde büyütülür. Bundan dolayı, karbür kaplama elde etmek için altlığın karbon ihtivasının % 0.3’den fazla olması gerekir, öbür türlü kaplama kalınlığı çok sınırlı kalacaktır. Karbon miktarına ve proses şartlarına bağlı olarak 5-20 mikron arasında kaplama elde edilebilmektedir [2-7]. Alüminyumun ektrüzyonunda kullanılan kalıpların sertliğinin ve ortalama ömrü olan 100000 basım sayısının arttırılması için PVD ve CVD gibi buhar depozisyon yöntemleri kullanılmakta ve bu kaplamaları ülkemizdeki alüminyum profil üretimi yapan şirketler, genel olarak yurt dışında yaptırmaktadır. Bu maliyet, üretilen kalıpla gerçekleştirilecek alüminyum döküm maliyetinin yaklaşık % 10’una denk gelmektedir [8]. Bu projemizin amacı, alüminyum ektrüzyon sektöründe kullanılan kalıp üretim maliyetlerini aşağıya çekecek, kalıp ömrünün uzatacak ülkemizde henüz uygulamaya geçmeyen vanadyum karbür kaplamaların uygulama proseslerinin optimizasyonlar ile sektöre kazandırılmasıdır. Anahtar kelimeler: Toyoto Diffüzyon Prosesi (TD), Termokimyasal Diffüzyon (TRD), Vanadyum Karbür Kaplama, Aluminyum Ektrüzyunu Kalıbı. Kaynaklar [1] Chen Y, Zhang H, Ye H, Ma J, International Journal of Refractory Metals and Hard Materials, 29:528-531, 2011. [2] Chicco B, Borbridge W E, Summerville E, Materials Science and Engineering, A 266:62-72, 1999. [3] Fan X S, Yang Z G, Zhang C, Zhang Y D, Surface and Coating Industry, 208:80-86, 2012. [4] Fan X S, Yang Z G, Zhang C, Zhang Y D, Che H Q, Surface and Coating Industry, 205:641-646, 2010. [5] Liu X J, Wang H C, Li Y Y, Surface and Coating Industry, 202:4788-4792, 2008. [6] Huang Z T , Tian W H, Journal of Iron and Steel Research International, 21(1):104-108, 2014. [7] Aghaie-Khafri M, Fazlalipour F, Journal of Physics and Chemistry of Solids, 69:2465-2470, 2008. [8] Swapnil V S, Narendara B. D, Journal of Materials Processing Technology, 124:105 112, 2002. 85 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak TANTAL ESASLI VE TANTAL OKSİT KAPLI YENİ NESİL ORTOPEDİK İMPLANTLARIN TASARLANMASI Burcu Nilgün ÇETİNER*, Özgür ÇINAR Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü, Göztepe Yerleşkesi, 34722, İstanbul * [email protected] ÖZET İmplantların kararlılığının en önemli ön koşulu osteoentegrasyonu sağlamasıdır. Yapılan geniş kapsamlı in vivo çalışmalar, kemik-implant ara yüzeyindeki 50-150 μm mikrohareketliliğin osteoentegrasyonu ve kemikte kemik-implant ara yüzeyinde yeniden biçimlendirmeyi kötü yönde etkileyebileceği bildirilmiştir. Kemik-implant ara yüzeyindeki, mikrohareket ve aşırı mikrogerinimlerin oluşturduğu olumsuz etkileri bertaraf etmek üzere implant yüzey özelliklerinin farklı teknikler –kumlama ile yüzey pürüzlendirme, asitle dağlama, kaplama veya benzer işlemlerin kombinasyonu- kemik desteğinin arttırılması için önerilmiştir [1]. Tantal (Ta) çok yüksek biyouyumluluk ve korozyon direncine sahip metalik elementtir ve 1940lar’dan beri çeşitli medikal uygulamalarda kullanılmaktadır. Tantal ısıl işlem, akımla kaplama veya PVD kaplama teknikleri kullanılarak oksit formu ile de beraber uygulanabilmektedir. Isıl işlem ile Ta uygulandığında, metal altlık üzerinde nanodokulu yüzey topografisi oluşur, bu yapının kansellöz kemiğe benzerliğinden dolayı yeni kemik dokusu implantın etrafını sarar ve yapılan histolojik çalışmalar titanyum implantlara kıyasla daha fazla kemik dokusunun tantal metal ile temasta olduğunu göstermiştir [2-4]. Çok işlevli bir malzeme olarak tantal oksit son yıllarda hafıza cihazları, kapasitörler, ortopedik implantlar ve fotokatalistlerde kullanılan ilgi çekici bir malzemedir. Tantal oksit kaplamalar, farklı PVD ve CVD yöntemleri, termokimyasal difüzyon, anodizasyon gibi farklı yöntemler ile uygulanmaktadır [5-8]. Ortopedik spinal (Omurga) implant cerrahisi, kemik-implant fiksasyonunun hayati olduğu ve kemik dokusunun cevabının hızlı olmasının beklendiği, bu amaçla titanyum ve çelik alaşımlarının implant hammaddesi olarak seçildiği alandır. Bu projemizin amacı, yeni bir anterior lumbar implant tasarımının tantal metali esaslı ve titanyum metali üzeri tantal oksit kaplamalar olarak iki başlık altında tasarlanması ve ülkemizdeki implant sektörüne örnek olarak kazandırılmasıdır. Anahtar kelimeler: Tantal Metali Biyouyumluluğu, Biyouyumluluk, Ortopedik Anterior Lumbar İmplantı. Tantal Oksit Kaplama, Kaynaklar [1] Kim D G, Huja S S, Tee B C, Larsen P E, Kennedy K S, Chien H H, Lee J W, Wen H B, Implant Dentistry, 22(4):399-405, 2013. [2] Spinato S, Zaffe D, Felice P, Checchi L, Wang H L, Implant Dentistry, 23(1):3-7, 2014. [3] El Abedin S Z, Welz-Biermann U, Endres F, Electrochemistry Communications, 7:941-946, 2005. [4] Macionczyk F, Gerold B, Thull R, Surface & Coating Technolog, 142-144:1084-1087, 2001. [5] Chang Y Y, Huang H L, Chen H J, Lai C H, Wen C Y, Surface & Coatings Technology xxx-xxxxxx, 2014,(SCT-19316, No of Pages 6, Article in Press). [6] Imai Y, Watanabe A, Mukaida M, Osato K, Tsunoda T, Kameyama T, Fukuda K, Thin Solid Films, 261:76-82, 1995. [7] Kukli K, Aarik J, Aidla A, Kohana O, Uustare T, Sammelselg W, Thin Solid Films, 260:135-l42, 1995. [8] Yu H, Zhu S, Yang X, Wang X, Sun H, Huo M, PLOS ONE, 8(6):e66447, 2013. 86 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak SÜPERELASTİK NİKEL-TİTANYUM DIŞ EĞELERİ ÜRETİMİ Necati BAŞMAN*, Orhan UZUN Bülent Ecevit Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Zonguldak * [email protected] ÖZET Dişlerin kök kanal tedavilerinde kullanılan süper-elastik Ni-Ti eğeler, ülkemizde ki bütün kamu ve özel diş kliniklerinde günde binlerce adet tüketilmektedir. Bu eğeler ülkemizde üretilmediğinden zorunlu olarak yurt dışından ithal edilmektedir. Söz konusu ithalat rakamları bu malzemelerin kullanım sıklığı ve yaygınlığı sebebiyle her yıl 10 milyonlarla ifade edilen rakamlara ulaşmaktadır. Bu projede süper-elastik Ni-Ti eğelerin yerli üretiminin, piyasadaki eğelerden farklı olarak hızlı katılaştırma ve mikro-tel erozyon yöntemleri kullanılarak yapılması hedeflenmektedir. Bu iki yöntem, kalite ve mekanik dayanımı arttırıcı yenilikçi ve özgün yöntemlerdir. Söz konusu eğelerin, ülkemizde bu yeni yöntemlerle üretilmesinin, ülkemizin yurt dışı bağımlılığını azaltma, rekabet gücünü arttırma ve istihdam sağlama potansiyeli bulunmaktadır. Anahtar kelimeler: Ni-Ti Eğeler, İleri Malzeme Üretimi. 87 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak FERROMANYETİK ÇİVİLEME MERKEZLERİ TAŞIYAN MGB2 SÜPERİLETKEN İNCE FİLMLERİN ÜRETİMİ VE KARAKTERİZASYONU Ezgi Taylan KOPARAN1*, Ekrem YANMAZ2 1 Bülent Ecevit Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü, Ereğli 67300, Zonguldak 2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü, 61080, Trabzon * [email protected] ÖZET İnce filmler, herhangi bir fonksiyonel maddenin teknolojik uygulaması için olduğu kadar temel araştırmalar için de önemlidir. 2001 yılında, 39 K’de MgB2’deki süperiletkenliğin keşfinden sonra, MgB2 ince filmlerin çökeltilmesine büyük çaba harcanmıştır. Yüksek kalitede MgB2 ince filmler üretilmeye çalışılmıştır ve bu ince filmler elektronik aygıtlar ve devrelerde ve de RF boşluklarında uygulamanın yanı sıra yüksek manyetik alan iletkenleri olarak iki band süperiletkenlik çalışmalarında kullanılmıştır. Bu proje çalışmasında, yüksek akım yoğunluğuna (Jc), yüksek geçiş sıcaklığına (Tc) ve düşük yüzey pürüzlülüğüne sahip süperiletken MgB2 ince filmlerin elde edilmesi ve bu filmlerin yapısal, elektriksel, ve manyetik özelliklerinin ortaya konulması amaçlandı. Bu çalışmada, yaklaşık 600 nm kalınlıklı MgB2 ince filmler “iki-adım” sentezleme tekniği kullanılarak MgO (100) and r-plane Al2O3 ( 1 1 02 ) altlıklar üzerine çökeltildi. İlk olarak, altlıklar üzerine borun çökeltilmesi rf manyetron püskürtme ile gerçekleştirildi ve bu aşamayı 850 ºC’de magnezyum buharında tavlama takip etti. Filmlerin yapısal ve manyetik özellikleri üzerinde Fe2O3 nanopartiküllerin etkisini araştırmak için, MgB2 filmler döndürmeli kaplama yöntemiyle Fe2O3 nanopartiküllerinin farklı konsantrasyonlarıyla kaplandı. Elde edilmiş filmlerin süperiletken özellikleri üzerinde ferromanyetik Fe2O3 nanopartiküllerinin farklı konsantrasyonlarının etkisi, yapısal (XRD, SEM, AFM), elektriksel (R-T) ve manyetizasyon (M-H, M-T ve AC Alınganlık) ölçümleri yapılarak incelendi. Her iki altlık için, anizotropi katsayıları yaklaşık γ=1,2 ve koherens uzunlukları yaklaşık ab 5 nm hesaplandı. Koherens uzunluğunun bir sonucu olarak, Fe2O3 nanopartiküllerinin yaklaşık çapının 10 nm olması gerektiği bulundu. Bu sonuç, Fe2O3 nanopartiküllerinin çivileme merkezleri olarak görev yaptığını belirledi. Bu çalışmadan elde edilen verilere dayanarak, kaplanmış filmlerde Fe2O3 nanopartikülleri tarafından oluşturulmuş yapay çivileme merkezlerinin varlığı görüldü. Bütün sonuçlar, MgO altlık üzerine çökeltilmiş filmlerin r-düzlem Al2O3 altlık üzerine çökeltilmiş filmlerden daha iyi süperiletken özellik sergilediğini gösterdi. Anahtar kelimeler: MgB2 Süperiletken Ince Film, Fe2O3 Nanopartikülleri, Kritik Akim Yoğunluğu, Üst Kritik Manyetik Alan, Koherens Uzunluğu. 88 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak C4H6O5 EKLENMİŞ MGB2 SÜPERİLETKENİNİN MANYETİK KALDIRMA KUVVETİ ÖZELLİKLERİNİN ELEKTROMANYETİK UYGULAMALAR İÇİN ARAŞTIRILMASI Burcu SAVAŞKAN1, Ezgi Taylan KOPARAN2* 1 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Of Teknoloji Fakültesi, Enerji Sistemleri Mühendisliği,61830,Of,Zonguldak 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Bölümü, Ereğli 67300, Zonguldak * [email protected] ÖZET Mıknatıslar ile süperiletkenler arasında oluşan kararlı manyetik kuvvet, bu süperiletkenlerin manyetik yatak, enerji depolayan dönen çark, yük taşıma, yük kaldırma, güçlü süperiletken mıknatıs ve manyetik olarak havalanmış ulaşım araçları (MAGLEV trenleri) gibi büyük teknolojik enerji kazanımları sağlayacak kontaksız sistemlerin yapılmasına imkân verir. Bu uygulamaların neredeyse tamamı manyetik alan altında yüksek kritik akım yoğunluğu(Jc) gerektirir. Metal alaşımlar içinde en yüksek geçiş sıcaklığına (~39K) sahip olması, basit kristal yapısı, başlangıç materyallerinin bolluğu, taneler arası zayıf bağların yokluğu, yüksek Jc ve yüksek manyetizasyon özelliklerine sahip oluşu MgB2’yi çok sayıda teknolojik uygulamalar için umut vaat eden bir aday yapmaktadır. Yüksek sıcaklık süperiletkenlerinin manyetik kaldırma kuvveti ile ilgili pek çok çalışma yapılmış olmasına rağmen MgB2’nin kaldırma kuvvetinin sıcaklık, yapısal faklılıklar ve akı çivileme özellikleri ile değişimi nadiren çalışılmıştır. Proje kapsamında elde edilecek verilerin literatürdeki bu eksikliği gidereceği ve MgB2 süperiletkenin pratik uygulamalardaki kullanımına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Malik asit katkılı MgB2 süperiletkeninin manyetik kaldırma kuvveti bu proje ile ilk kez incelenmiş olacaktır. Karbon kaynağı olarak malik asitin, MgB2 süperiletkenine eklenmesiyle örnek içerisinde akı çivileme merkezleri oluşturması, böylece akı tuzaklama kapasitesi, kritik akım yoğunluğu ve manyetik kaldırma kuvveti özelliklerinin iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Manyetik kaldırma kuvveti düşey ve yanal yönlerde ölçülerek, üretilecek katkılı süperiletkenlerin, Maglev tren sistemlerinin temelini oluşturan kılavuzlama kuvveti olarak kullanabilirliği de incelenmiş olacaktır. Bu projede hazırlanmış örneklerin hepsi, magnezyum tozu, amorf bor tozu, malik asit (C4H6O5), ve toluen (C7H8) kullanılarak iki adım katıhal tepkime metodu ile hazırlandı. Malik asit ekleme seviyeleri, toplam MgB2’nin ağırlıkça %0 ile %15’i arasında değiştirildi. Yapılan manyetik kaldırma kuvveti deneylerinde alansız soğutma işlemi (ZFC) sonrasında 24 K sıcaklıkta, ağırlıkça %10 malik asit eklenmiş örneğe kadar her bir örneğin kendi kütlesinin yaklaşık 900 katını havada tutabildiği belirlendi. Özellikle ağırlıkça %4 malik asit eklenmiş MgB2 süperiletken örneğin kendi ağırlığının yaklaşık 950 katını kaldırdığı bulundu. Bu sonuç şu ana kadar literatürdeki en yüksek sonuç olarak belirlendi. Anahtar kelimeler: MgB2 Süperiletkeni,C4H6O5 Katkı, Manyetik Kaldırma Kuvveti. 89 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak Ad Soyad Kurum/Kuruluş E-Posta Adresi Abdülhamid Öztürk Samsun Özel Feza Anadolu Lisesi [email protected] Ahmet Ümit Tepe Kastamonu Üniversitesi [email protected] Ali Kemal Yıldırım Yıldız Teknik Üniversitesi [email protected] Aliihsan Şekertekin Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Aykut Kosova Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Beytullah Erdoğan Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Bianca Badulescu University of Agronomic Sciences and Veterinary Medicine of Bucharest [email protected] Burak Alpargu Eskişehir Osmangazi Üniversitesi [email protected] Burakhan Özyol Kozlu Alparslan Ortaokulu [email protected] Burcu Nilgün Çetiner Marmara Üniversitesi [email protected] Burhan Çetinkaya İstanbul Teknik Üniversitesi [email protected] Cengiz Temiz Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Cumhur Harmancı Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Çağlar Çelik Bayar Yüzüncü Yıl Üniversitesi [email protected] Dursun Kısa Gaziosmanpaşa Üniversitesi [email protected] Ekrem Gülsevinçler Kastamonu Üniversitesi [email protected] Elif Eser (Eke) Bayramoğlu Ege Üniversitesi [email protected] Emre Gönültaş KTO Karatay Üniversitesi [email protected] Emre Abanozoğlu Bartın Üniversitesi [email protected] Ezgi Taylan Koparan Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Fatih Aliyazıcıoğlu Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Ferhat Şen Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Gökhan Bayar Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Hakan Ögüce Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Hüseyin Uzun Karabük Üniversitesi [email protected] İbrahim Garip Erciyes Üniversitesi [email protected] İbrahim Tufan Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Kerem Emre Ercan Bilkent Üniversitesi [email protected] Kezban Özcan Gaziosmanpaşa Üniversitesi [email protected] Lütfi Erdi Şahin Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Mahmut Tokur Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi [email protected] Mithat Gökhan Atahan Abdullah Gül Üniversitesi [email protected] M. Fatih Kılıçaslan Kastamonu Üniversitesi [email protected] Muhammet Ören Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Muharrem Karaaslan Mustafa Kemal Üniversitesi [email protected] Murat Emre Kartal Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Mükremin Doğan İnönü Üniversitesi [email protected] 90 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak Nazım Kunduracı Çanakcılar Seramik San.Tic.Aş. [email protected] Necati Başman Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Nevzat Adabağ Adabağ Mühendislik [email protected] Nuray Kayakol Bosch Sanayi ve Ticaret A.Ş. [email protected] Onur Dündar Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Onur Memiş İnönü Üniversitesi [email protected] Özge Duygu Okur Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Özgür Çınar Marmara Üniversitesi [email protected] Özlem Altunordu Kalaycı Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Selim Karalar Selçuk Üniversitesi [email protected] Semra Ergen Gaziosmanpaşa Üniversitesi [email protected] Sercan Ortakcı Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Sercan Saraç Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Serhat İkizoğlu İstanbul Teknik Üniversitesi [email protected] Serkan Karakiş Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Şaban Gürbüz Eskişehir Osmangazi Üniversitesi [email protected] Şenol Alan Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Taner Çarkıt Erciyes Üniversitesi [email protected] Timur Şanal Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Uğur Hasçelik Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Ümmühan Meltem Öztürk Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi [email protected] Volkan Dereli Bülent Ecevit Üniversitesi [email protected] Yasin Polat Erciyes Üniversitesi [email protected] Yavuz Sezer Yıldız Teknik Üniversitesi [email protected] 91 Bülent Ecevit Üniversitesi I. Ar-Ge Proje Pazarı, 13 Mayıs 2014, Zonguldak DESTEKLEYEN KURUM VE KURULUŞLAR 92
© Copyright 2024 Paperzz